23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET OLAYLAR VE GÖRÜŞLER 28 TEMMUZ 1994 PERŞEMBE Bağnazlığın bilinçdışı kökeni Gerçek bır ınanışı olmadığı halde varmış gıbı görünen ve inançlan bır sömuru konusu yapan polıtıkacılan, yazarlan, medya pazarcılannı bağnazlık ıçınde saymıyorum. Onlann ruhsal yapılan olsa olsa dolandıncılar, çıkarcılar kümesınde ıncelenebıhr. Prof. Dr. M. ORHAN ÖZTÜRK • • lkemmn sıyasal ve kultu- U rel ortamında en guncel sorunlardan bın olan bağ- nazük (taassup, fanatık- lık) ruhbılımsel açıdan ye- tennce ınceienmemıştır Türkçe Sözlük'te bağnaz şoyle tanım- lanmaktadır "Birduşunceye,bırinanı- şa aşın olçude bağlanıp ondan başka bir duşünce ve inanışa karşı olan." Ka- nıma gore bu tanımdakı "aşınlık ve baş- kalannın düşuncelerine karşı olma" bağnazlığın kavramsal ıçenğını yete- nnce açıklamıyor Bağnaz kışı, kendı düşüncesı ve ınancı ıle rahat değıldır, başkalan ıle sureklı savaşım ıçındedır örneğın bır kışı, eşcınsellığe karşı ola- bılır ve boyle bır cınsel yaşam bıçımı- nı kendısı ve çevresı ıçın uygun gorme- yebıhr Bu goruşunu de açıkça belırte- bılır Bu kışı başkalannın yasamına, du- şûncelenne, eğılımlenne karşı olsa bı- le onlara kanşmadığı surece bağnaz sa- yılamaz Ama sık sık eşcınsellığe ta- kılsa, alay etse, onu bunu eşcınsel dıye damgalasa, tutup eşcınsellerle savaşma derneğı kurarak, eşcınsel avına çıkıp eşcınsellen yok etme tutkusunu taşısa burada bağnaz bır ınanışın ve tutumun olduğunu soyleyebılınz Bağnazlığın en yaygın turlen ırkçılık, sıyasal ulku- ler(orneğın faşızm, komunızm gıbı) ve dıncılık ıle ılgılı olanlardır Bağnaz dın- cı, kendısı gıbı ınanmayanlan duşman sayar, onlann ınanış ve yaşam bıçımle- nnın değıştınlmesı gerektığını, değış- tınlemezlerse yok edılmelennı savu- nur Bağnaz ırİcçı ayn ırktan olanlara karşı onyargılı, duşmanca duygular besler Gerçek bır ınanışı olmadığı halde varmış gıbı gorunen ve ınançlan bır so- muru konusu yapan polıtıkacılan. ya- zarlan, medya pazarcılannı bağnazlık ıçınde saymıyorum Onlann ruhsal ya- pılan olsa olsa dolandıncılar, çıkarcılar kümesınde ıncelenebıhr kı buradakı konumuzun dışında kalırlar Bağnazlıkve benliközerküği: inandı- ğımız şeylenn doğruluğu-yanlışlığı ko- nusunda soru sormak, gerçeğı aramak, başka tur ınançlar uzennde ınceleme, araştırma yapmak, ancak ozgur ve ozerk duşünebılen ınsanlann ışı olabı- lır NuruüahAtaç,tt Bagnaz,kendiken- dine dıişunmeyen adamdır" demış Bağnaz ınsan bır inanışa, bır ülkuye bağlanırken özerk duşünme, eleştırme ve tartışmayı bırakmaktadır Bu, kışının benlik ozerklıgını yıtırmesı, kendısını bır kul, bır kole gıbı bellı bır inanışa, ul- küye, kışıye teslım etmesıdır özerk kı- şılığı olan msanın değışık düşunce ve ınanışlan ınceleyebılme, eleştırebılme ve seçım yapabılme yetısı vardır Bağ- naz kışıde ıse kışılık yapısı böyle bırse- çımı yapabılecek duzeyde gelışme ola- nağını bulmamıştır Ozerk kışılık gelışmesını onleyen et- kenler arasında, çocuğun doğal araştır- ma, öğrenme ve gınşım eğılımlennı kı- sıtlayan, daha çok korkuya dayanan bastıncı eğıtım buyük yer alır Boyle bır eğıtımın etkısı ıle çocuklar, gıderek aşı- n bağımlı, soru sormayan, kendı yete- nek ve guçlenne guvenmeyen, kendın- den buyüklere boyun eğen kışıler ola- rak yetışırler Boylelıkle kışı özerk bır bırey olduğunu algılayamaz Yalın an- lamda bunlar, tam uşak kımlığını be- nımsemış kışılerdır Bağnaz kışılenn yetkenın ıstedığı doğrultuda ağır sal- dırgan davranışlara ve acımasız eylem- lere kolayca suruklenebılmelen, kışı- lıklennde ozerklıkten yoksun olmalan nedenıyledır Orneğın Sı\as olaylann- da ınsanlan acımasızca, dın dın yakan- lar ve bunlan onaylayanlar, çevrede olan bıtenlen ve kendı eylemlennı vıc- danı bır süzgeçten geçırememışler, oze- leştın yapamamışlar, bağnazlığın katı kalıbı ıle bırer robot gıbı olmuşlar, boy- lece kendılennı kışkırtanlann komutla- nna uymuşlardır Bağnazlığın altında yatan bilinçdışı guçler: Bır inanışa bağlanan ve bu ına- nışın buyruklannı yenne getırme zo- runluğunu duyan kışı neden başka tur düşüncelen, ınanışlan tehlıkelı olarak algılamaktadır9 Neden kışı kendı ına- nışı ıle banşık ve rahat değıldır9 Bu kı- şı kendı durtusel yaşamında neyı dene- tım altında tutmaktadır'' Ömeğın eşcın- sellığe karşı olduğunu söyleyen kışı- nın, eşcınsel avına çıkmasını zorlayan nasıl bır bilinçdışı eğılım olabıhr0 Bu sorulann yanıtlannı ınsan davra- nışının bilinçdışı kökenlennj ınceleyen ruhçozumleme (psıkanalız) dızgesınde (sıstemınde) bulabıleceğımızı sanıyo- rum Bağnaz kışının asıl savaşı kendı ıçındekı bilinçdışı, yanı bılınçlı olarak ayırtedemedığıdûrtülerekarşıdır Ken- dı düşunce ve ınanışlan ıle bır turlü ra- hat edemeyıp ayn turden düşunce ve ınanışlara savaş açan bağnaz kışı bi- linçdışı durtulenne karşı kendını savun- maktadır Kışı, ayınmını yapamadığı bilinçdışı yasak eğıhmlerle savaşırken, benlığınde gene bilinçdışı olan ıkı dü- zenek (mekanızma) kullanmaktadır Yadsımak (ınkâr) ve başkalanna yansıt- mak Içındekı yasak dürtulere karşı kendısını koruyabılmesı ve temıze çı- karabılmesı ıçın dışanda kendısıne duş- manlar yaratmak zorundadır Boylelık- le bır dava adamı da olmakta, hatta kı- mı kesımlerde bır fedaı, bır kahraman olarak görulebılmektedır Bır örnek verelım Gozle zına yapı- labıleceğine ınanan, butun kadınlann örtunmesının zorunlu olduğunu duşü- nen, ortunmeyenlen baştan çıkancı, 'ahJaksız' olarak değerlendıren ve on- lara karşı savaş açan bağnaz kışı, ken- dı ıçındekı durtu ve ısteklenn baştan çıkancı gucûnden korkmakta, bu ıstek- len, durtulen başkalanna yansıtmakta ve başkalannı suçlamaktadır Eşcınsel- lere savaş açan bağnaz,eşcinseidüşma- nı kendı ıçındekı bilinçdışı eşcınsel eğı- lımlen başkalanna yansıtmaktadır Bağnaz ırkçı buyuk olasılıkla kendı ıçındekı belırsız, dengesız kımlığını ve aşağıhk duygulannı ırkçılığa sanlarak yüceltmeye çalışmaktadır Plajda mayo gıyen kadını, sahnedekı bale sanatçısı- nı gıyımınden öturu ahlak dışı sayan bağnaz ahlakçılar, aslında kendı ıçlenn- dekı bilinçdışı kotuluklen başkalanna yansıtarak temıze çıktıklanna ınan- maktadırlar Bu savunma duzeneklen- nın (mekanızmalannın) aşın orneklen 'paranoya'da gorülur Paranoid Idşi kendı ıçındekı kın ve hıncı başkalanna yansıtarak "Düşmanlanm var, beni iz- Byorlar, beni yok edecekler" turunden sannlara kapılır 'Bağnaz ınsan'ın aşın ınancı gıbı 'paranoid kışı'nın sannlan da katıdır, süreklıdır ve mantıksal du- şunce ıle değıştınlemez Özetle bağnaz kışı bılınçdışındakı sapkın durtulenne karşı kendısını sü- reklı denetım altında tutma zorunluiu- ğunu duymaktadır Sankı ıçınde baştan çıkmaya ve çıkarmaya yatkın bır başka kımlık vardır Bağnazlığın kökenlen kuşkusuz yal- nızca bilinçdışı dürtulere ve çatışmala- ra bağlanamaz Bilinçdışı çatışma ol- maksızın da ınsana bellı katı ınançlara köru korune bağlanması oğretılebılır Kın, hınç dolu aılelerde, aşın ırkçı, dın- u (her ımanlı kışı dıncı değıldır) toplu- luklarda uygulanan duzenlı baskıcı, yonlendıncı eğıtımın etkısı ıle çocuk- lara bağnazlık aşılanabılır Ulkemızde sayılan hızla çoğalan bağnaz gençlenn çoğu devletm de desteğı ıle bu rür eğı- tım kurumlannda yetışmektedır Bağnazlığın kokenınde yatan bilinç- dışı sapkın dürtulere karşı oluşturulan bilinçdışı savunmalann ve gördüklen baskıcı, aşın yonlendıncı eğıtımın et- kısı altında ozerklıkten yoksun, bağım- h fakat saldırgan, katı kışılıkler oluşur Bunlar kendılenne uymayanlan ya da karşı olanlan kolayca düşman bılırler, onlara karşı bır dayanışma ve guç bır- lığı oluştururlar Bağnazlar arasındakı bu dayanışma ve guç bırlığı kotü yone- tıcılenn elınde, örneğın Nazı Almanya- sı'nda, orneğın Sıvas olaylannda oldu- ğu gıbı, toplumlan buyuk felaketlere sürükleyebılır ARADABÎR VEDAT GUİNYOL Devlet ve SanatcıDevlet deyınce, akla ılkten bır üîRe halkını yoneten, se- çılmış ya da atanmış kışılerden oluşan ve adına ıktıdar de- nen hukumet gelır Tarıh boyunca ulke yonetımlen uzun sure, krallann, padışahlann, şahların, dıktatorlenn keyfe bağlı, vurduğu vurduk, kırdığı kırdık zorbalıklanna vergılı olarak surup gıtmış Tum bu ıktıdarlar, bır-ıkı ornek dışın- da, sanatçılara lyı gozle bakmamışlardır Bu duşmancatu- tum, I ö 'den Platon'la su yuzune çıkmış, sonradan Mu- hammet'le pekışmış ve tum ınsanlığın tanh seruvenı ıçın- de, devletın yanı ıktıdarın sanatçılara olan guvensızlığı su- rup gıtmış Şıırdır, her şeyden once devlet kuruculannı te- dırgın eden Çunku şıır ısyancıdır, Orhan Burıan'ın dedı- ğı gıbı ınsan ruhunun susturulmaz bır çığlığı olan şıır, bu- yuk ve yaman bır guçtur, onun ıçındır kı toplumsal bır dev- nm yapmış ya da yapmayı duşunmuş olan her buyuk du- şunurun kafasını yormuştur Bu durum karşısında, her çağda olduğu gıbı çağımızda da sanatçı ve yazarlar, ıktıdar karşısında sınmeyerek onur- lannı korumuş ve korumaktadır da Rumen kokenlı Fransız yazar Elene Vacarescu (1866- 1947) çok haklı bır tutumla şoyle dıyor "Yazann modern devlet rejımı altında başan ıle çalışabıleceğını sanmıyo- rum ve modern sozu uzennde dırençle dunıyorum Dev- let şoyle dıyor 'Ben yaşamı bılınm, aynı zamanda dene- yımlenm de var Sıze ne buyuruyorsam, onu yapın Sızı gerçekle ılışkıye sokacağım ' Devletın boyle bırşeyyapa- bıleceğını sanmıyorum Devlet, örgutler, buyruklar venr, ama yorumlayamaz Yaşamdan, gerçekten soz ederken sanatçılann memurkafası, memuregemenlığı dıye bıldık- len şeyı dıle getırıyor sadece Modem devletten nıçın korktuğumu soyleyeyım Eskıden guçlu devletler oldu, ama yazar açısından arada bır uyumak hatta çokmek gı- bı buyükyararsağlıyorlardı Modem devletın sakıncası şu kı hıçbır zaman uyumuyor ve bu yuzden gunumüz dev- letı, atalanmızın devletının tersıne, edebıyatçılar ıçın bır tehlıke oluşturmaktadır" Elımde bır not var, kımden alıp yazmamışım, utanma- sam "Benyazmışım" deyıp çıkarım ışın ıçınden, oylesıne duşuncemı yansîtıyor Şöyle yazılı notta "Hertuhurejım- de, ıktıdann en lyısı bıle, en kotusudur Her ıktıdann polı- sı vardır Polıs, ıktıdara ters duşenlerın gözunde her za- man kotudur ve olacaktır da Iktıdara ters duşmek, herna- muslu aydının kaçınılmaz yazgısıdır Iktıdar, özu gereğı ezmeye yonelıktır Tependebmsı varmı, ıster ıstemez sa- na ters duşecektır Iktıdar, dıyalog kurmaya yan çızmek eğılımdedır her zaman, yakar yanaşanlan " Pekı, ıktıdarı oluşturan ınsanlar kımlerdır. Montaig- ne'den alalım yanıtı Şoyle dıyor buyuk deneme ustası "Üstun sayılan ınsanlara bakınca, anladım kı çoğu, her- kes gıbıdır " Bunu soyledıkten sonra Juvenalis'ten şu yargıyı sunuyor "Yuksek mevkılerde sağduyuya az rast- lanır" Çunku, Jean Rostand'/n dedığı gıbı, "Polıtıkada, kaçıklar oylesıne davranırlar kı sonunda aklı başındakı ın- sanlar haksız çıkar " Bu durum daha çok, polıtıkacılann bır araya gelıp meclıs kurduklan zaman kendını gostenr Bır Latın atasozu, bunun en belırgın kanıtıdır "Senatores buonı vın, senatum autem bestıa " (Senatorler lyı ınsanlardır, ama senato bır hayvandır) Gelın şımdı duşunelım bır Bır sanatçı, benzer kışılerden, ben- zer kuruluşlardan destek gorur mu? Goremez Pekı, ne olur? Voltaire'ın "Felsefe Sozluğü"nde soyledıklen olur. Yanı, "Desteksız edebıyat adamı, uçan balığa benzer Bıraz havalanırsa kuşlaryutar, suya dalarsa balıklarayem olur" Yazımı, Fransız tıyatrosunun buyuk aktoru Jean-Louis Barraut'nun şu sozuyle noktalamak ıstıyorum "Bır hal- kın uygahık duzeyı, hukumetın guzel sanatlara tanıdığı ozgürlükorantısına ve hoşgoru anlayışına göre değehen- dınlır" Turkıye Turkçesı Osmanlıcadan Türkıye Türkçesıne geçış, yazı dılını konuşma dılıne yaklaştırmakla olmuştur. Osmanlıca, konuşma dılınden çok uzaklaşmış, son derece yapay bır yazı dıh durumunda ıdı NURERUĞURLU X III yuzyıldan günumuze kadar gelen, Batı Turklen- nın yazı dılı olmuş bulunan Türkiye Türkçesi, ıç-dış ge- lışme ve değışıklılder yo- nunden uç döneme aynlır 1 Eskı Anadolu Türkçesi 2 Osmanlıca 3 Türkıye Türkçesi 1. Eski Anadolu Türkçesi: Eskı Anadolu Türkçesi, XIII, XIV ve XV yuzyıllardakı Türkçedır Batı Türkçesınm ılk dönemını ıçıne alan bu dönem ozellıkle Turkçe bakı- mından, kendısınden sonrakı ıkı donemden çok ayndır Bu doneme Batı Turkçesının bır oluş, bır kuruluş donemı olarak bakılır Eskı Anadolu Türkçesi, yabancı oğeler bakımından, Batı Turkçesının en yalın do- nemıdır Bu donemde Turkçeye yavaş yavaş Arapça ve Farsça sözcükler ve kurallar gır- meye başlamıştır Arna bu sozcuk ve kural- lar zamanla yoğunluğunu arttırmış, bu dö- nemın sonlanna doğru, genış bır yayılma durumu kazanarak Osmanhcanın oluşumu- nu hazırlamıştır Eskı Anadolu Turkçesının tumce kunılu- şu, Türkçenın başlangıçtan günumuze kadar gelen tumce yapısının dışına çıkmamıştır Olçulü uyakla manzume (nazımda) ve duz- yazıda Turk rumcesı bu donemde yalın, an- laşılır, öğelen duzenlı, doğru tumce (cum- le) olarak kalmış, sağlam yapısını koruya- rak Osmanlıca donemıne gırmıştır 2.Osnanbca: Osmanlıca, Batı Türkçesı- nın ıkıncı dönemı olarak XV yy sonlann- dan XX yy başlanna değın sürmuş olan yazı dılıdır Türkçe bakımından Osmanlıcada pek onemlı bırdeğışıklık olmamış, Eskı Anado- lu Türkçesınden sonra günumuze değın ge- len Türkçenın başlıca şekıllen yaklaşık ola- rak aynı kalmıştır Denılebılır kı, dılbılgısı şekıllen yonünden Osmanlıca ıle Turkıye Turkçesı arasında önemlı bır aynlık yoktur Osmanlıca ıle Türkıye Türkçesi arasında çok kuçük şekıl aynhklanna rastlanırsa da bunlar zaman farklılıklanna dayanan basıt şekıllennı, Osmanlıca ıle Türkıye Türkçesi ıse Batı Turkçesının yenı şekıllennı ıçeren donemlerdır Bu dönemlenn bırbınne geçı- şı kesın çızgılerle aynlmamıştır Eskı Ana- dolu Türkçesi ıle Osmanlıca arasında uzun bır geçış donemı olmuştur Osmanhcanın başjangıcı kabul edılen XV yy ıkmcı yan- sı ıle XVI yy başlannı ıçıne alan donemde eskı dılbılgısı şekıllen, yerlenm tam olarak yenı şekıllere bırakmış değıllerdı Bu eskı şekıllerden bazılan Osmanlıca ıçınde ken- dını korumuş, Türkıye Türkçesıne geçenler olmuştur Osmanlıcayı Batı Türkçesi ıçınde, özel- lıkle Türkıye Türkçesınden ayn tutan onun dış yapısıdır Iç yapı, yabancı oğeler bakı- mından yalnız, Eskı Anadolu Türkçesınden farklı bulunan Osmanlıca, ıç yapı, yabancı oğeler açısından Eskı Anadolu Türkçesın- den de Türkıye Türkçesınden de çok büyuk farklarla aynlan bır dönem gorunuşü göste- nr Bu donem, Turkçenın yabancı oğelerce tam anlamıyla etkı altına alındığı, Turkçe- yı Arapça ve Farsçanın en son sınınna ka- dar sardığı bır donemdır Osmanlıca donemınde Turkçeyı saran bu Arapça ve Farsça oğeler, daha çok sozcuk ve tamlamalar alanında olmuştur Ad turun- den sözcükler, fiıl köklen bıle etkı altında kalmıştır Arapça ve Farsça sozcuklerle ya- pılmış bıleşık fiıller kullanılarak Turkçe, yabancı köklü bıleşık fııl ıle dolmuştur Ya- zı dılınde Turkçe olarak yalnız, ad ve fiıl çe- kımı ıle tumce yapısı kalmıştır Ama tümce yapısı da Turkçe kalmakJa bırlıkte, bu ku- şatmadan kendını kurtaramamış, çok kez asıl yapısı değışerek, bozuk bır sozcuk yı- ğını bıçımını almıştır Turk yazı dılı, Os- manlıca donemınde, asıl yapısı Turkçe olan ama Turkçe, Arapça ve Farsça kanşımı son derece kanşık ve yapay (sun'ı) bır dıl goru- numü göstermıştır 3. Türkiye Türkçesi: Türkıye Türkçesi, Batı Turkçesının uçuncu dönemıdır Günü- muzde de surmekte olan bu donem Ikıncı Meşrutıyet'ın ılanından sonra (1908) başlar Bu yenı donemın Cumhunyet'e (1923) ka- dar gelen ılk donemı Türkıye Turkçesının başlangıcı sayılır Bu kısa donemde, çok hız- lı bır şekılde ortaya çıkan yenı yazı dılı kar- şısında Osmanlıca tam olarak kullanım ala- nından çekılmış değıldır Ama genel bır dıl olmaktan çıkmış, özel bır dıl durumuna gır- mıştır Bu dönem, Osmanhcanın en son or- neklen ıle Türkıye Turkçesının ılk ornekle- nnın yan yana bulunduğu evredır Bu evrede, Osmanhcanın en son örnek- lenne yenı dıl gıttıkçe gırdığı gıbı, yenı dı- lın ılk örneklennde de bazı Osmanlıca oğe- ler, eskı sözcükler ve tamlamalar gorülmüş- tür Ama yenı dıl, bu ılk evrede, kendını es- kı dılden hızla kurtarmış, temız Türkçenın sayısız omeklennı vererek, Osmanlıcayı kı- sa sürede çok genlerde bırakmışrır 0 kadar kı, cumhunyet dönemı başlarken Osmanlı- ca artık çoktan ölü bır dıl durumuna gelmış, yazı dıhnın bütün guzel olanaklan Turkıye Türkçesıne açılmıştır Turkıye Turkçesını Osmanlıcadan ayıran en onemlı ozellık, onun yabancı oğeler kar- şısındakı durumudur Yabancı oğeler açı- sından bu ıkı dönem arasında çok onemlı ay- nlık vardır En önemhsı tamlamalar açısın- dan olan aynhktır Turkıye Turkçesı Arap- ça ya da Farsça kurallan dışında tamlama- sız (terkıpsız), kendı tamlama kurallan ıçın- de kalan Türkçedır Turkıye Turkçesının en belırgın nıtelığı budur Bu açıdan Turkıye Turkçesı, Batı Turkçesının en temız done- mıdır Eskı Anadolu Turkçesınde çok az ol- makla bırlıkte yabancı kurallara gore tam- lamalar vardı Osmanlıca tam anlamıyla tamlamah bır dıl demektı Türkıye Turkçe- sı ıse bu Arapça ve Farsça tamlamalardan kurtulmuş, kendı tamlama kurallan ıçınde gelışmıştır Turkıye Turkçesı tamlamalar dışındakı yabancı oğeler açısından da Osmanlıcadan çok ayndır Bır kere Turkıye Turkçesı, Os- manhcadakı yabancı çekım bıçımlennden, Arapça, Farsça çoğul yapmak gıbı kurallar- dan da kurtulmuştur Aynca yabancı soz- cuk sayısı da büyük olçude azalmış ve azal- maktadır Ama bır kısmı konuşma dılıne yerleşmış olduğu ıçın, Turkıye Turkçesın- de günumuzde de epeyce Arapça ve Farsça sözcük vardır Onun ıçın Turkıye Türkçesi, Batı Türkçesının en temız donemı değıldır Osmanlıca ıle karşılaştırma yapılamayacak kadar temız bır durumda olmakla bırlıkte, Eskı Anadolu Türkçesınden daha çok ya- bancı sozcuk ıçermektedır Turkıye Turkçe- sının otekı donemlerden bır aynlığı da Ba- tı dıllennden kımı yabancı sözcukler almış olmasıdır Turkıye Turkçesınde tumce yapısı da ay- dınlığa kavuşmuştur Bu Türk tumcesı eskı kanşık ve anlamsız uzunluğundan kurtul- muş, kısa. duzenlı ve yanlışsız bır tümce ku- ruluşuna gelmıştır Osmanlıcadan Türkıye Türkçesıne geçış, yazı dılını konuşma dılıne yaklaştırmakla olmuştur Osmanlıca, konuşma dılınden çok uzakiaşmış, son derece yapay bır yazı dıh durumunda ıdı Türk yazı dılı her zaman ve her donemde temız kalan konuşma dılıne yaklaşınca, yazı dılı kolaylıkla Turkçeyı bulmuş ve yapay Osmanlıca tanhe kanş- mıştır Yazı dılı konuşma dılıne yaklaşırken kültur merkezı Istanbul konuşması örnek alınmıştır Turkıye Türkçesi İstanbul konuş- masınm hemen hemen aynıdır (*) (*) Caferoğlu Ahmet Prof Dr Turk Dılı Tanhı, Enderun Kıtabevı, 1984 tstanbul Banguoğlu Tahsın Prof Dr Türkçenın Gramerı, TDK 1986Ankam Ergın Muharrem Prof Dr Turk Dıl Bılgı- sı, Boğazıçı Yavınlan 1985 İstanbul PENCERE TARTIŞMA Türkeş'e açık mektup tLAN T.C. ÜSKÜDAR 5. ASLÎYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN 1994 219 Davaa Mıllı Savunma Bakanlığı adına tstanbul Muhakemat Mudürlüğu vekılı tarafından davalılaı Adem Sazak ömer Temel, Huseyuı Kutlu ale>hıne açılan alacak davası sebebıyle Davalı adresıne gondenlen tebhgat bılatebhğ ıade edılmış ve yaptı nlan zabıta tahkıkatında adresı tespıt edılememış ılanen tebhğıne karar venlmış olmakla davalı Ömer Temel m 07 10 1994 şünü saat 10 30 da bızzat duruşmada haar bulunması veya kendını bır vekıl ıle temsıl eturmesı HUMK nın değışık 213 ve 377 maddelen gereğınce tebhğ edılen gun ve saatte mahkemede haar bulunması bulunma- dıkian takdırde tahkıkat ve yargüamanın yokluğunda devam edılıp hükûffl venleceğı ve tüm delıllenru 10 gûn ıçınde bulundurup duruş- ma gununden evvel toplatmalan hususu dava dılekçesı, yenıleme dı- lekçesı ve duruşma gununu bıldınr tebhgat yenne kaım olnıak uzere üanolunur 15 07 1994 Basın 32043 S ayın Alparslan Türkeş, Sabah Gazetesı'nde 4 Hazıran 1994gunu başlayan anılannıa gordüm,bırkısmını da okudum Gorduğum kadanyla anılannız, tanhe ışık tutmaktan çok, ıçınde bulunduğunuz durumlann kendınıze gore yorumlan O günlen yaşamış ve bılen kımselerden tepkı alacağınıza emınım Ancak basında rastlayabıldığım kadanyla bunlar, Mıllı Bırlıkçı arkadaşlannızdan Ben şımdıhk bır tek nokta uzennde durmak ıstıyorum Zamanla hafızanız sızı yarultmış olabılır, aynntılan gormek ıstedığınız arzuladığınız şekılde ele almış olabılırsınız Bıhneden, farkına varmadan gerçeğe sadık kalmamış da olabılırsınız Nıtekım anılannızda bunlara rastlanmakta Ama uzennde duracagım konu, ne bır aynntıdır, nede haürlanmayarak, hafife alınarak, çala kalem hukum yurutulecek anstendır Anılannızın 15 hazıran tanhlı bolumunde, devnn Cumhurbaşkanı babam Celal Bayarıçın "... Aynı gun seçilnuş Cumhurbaşkanı Celal Ba> ar'm y azılı istifası etinden alınıjordu"demektesınız Aynı gun dedığınız tanh ıçın 28 Mayıs 1960 ı gostenyorsunuz 27Mayısgunu Çankay a Koşku'nde "Milü irade Ue geldim"dıye dırenen Bayar, demek ertesı gunu sayenızde yazıb ıstıfasını venvenyor, oyle mı'? Boyle bır ıstıfa olacak ve tahmatınızla yazı yazan o gunun basını buna hıç yer vermeyecek' Yassıada duruşmalannda boyle bır ıstıfa olacak ve baş tacı edılmeyecek hatta uzennde tek kelıme soylenmeyecek1 O gunden bu gune sızden başkası bunu duymamış, yazmamış olacak1 Kımı kandıracağının sanıyorsunuz' Bır cunta uyesı olarak, memleketımızde onanlmaz yaralar açan talıhsız bır darbeye onayak olmuş olabılırsınız Bununlada kendınıze ovunme pa> ı çıkanyor olabıhrsınız Kuvvetehnızdeyken Mıllı Bırlık Komıtesı nın kudretlı albayı olarak, mılletımızın nefretını uyandıran davranışlar ve çırkın ıfüralar ıçın, bunlan bılmemezlıkten gelıp "önlevemedim" dıye, gunah çıkanrbırtavırda takınabılırsınız Ama bugun yapmamanız gerekenbırşey varsaoda eskı ıftıralara yenılennı eklemekür Gerçeklen saptırmaya ne sızın, nedebaşkalannın hıç kımsenın hakkı olamaz Kamu onunde sızden açıklama beklıyorum Dr. Nilüfer Gürsoy UZMANHEMŞİRELER MASÖRLER, MASÖZLER Tum klınık bırımlerı ıçın sızlere ıhtıyacımız var Arayın goruşelım M.N.C SAÛLIKMERKEZİ 5607292 i Ağaç... Koşedekı ağaç sıradan ağaç gıbı gorunur, yıllar ge- çer sonra bır gun başını kaldırıp bakarsın kı o ne? Ağaç kocaman bır çınar olmuş Hasan Pulur'un son kıtabını okurken (Olaylar ve In- sanlar6/1991-1992 Bılgı Yayınları)buduşunceyekapıl- dım koprulerın altından ne çok su aktığını duşundum Pulur koşesınde gunumuz tarıhının 'musvedde def- terı nı gelecek kuşaklar ıçın yazıyor • Attila llhan kıtaba yazdığı onsozde Hasan Pulur u an- latıyor Mavı kuşağından 'Baylan cı bır aydın1 Bu kısacık cumle bıle, ne çok şeyı ozetler Her şeyden once onun cumhurıyetın kalesı o baba lıselerden bınnden geçtığı- nı1 'Yenı Turkıye aydınlarını o zamanlar un yapmış lı- selermde oluştururdu Izmır de Izmır Erkek ve Izmır Kız lıselerı, Ankara da Gazı Lısesı, İstanbul da Kabataş Er- kek ve İstanbul Erkek, Kandıllı ve Erenkoy Kız lıselerı gıbı1 Bu okullardan şımdıkı kolejlerden olduğu gıbı ena- yı ecnebı hayranı ve ıflah olmaz tuketıcı olarak çıkıl- maz,yurttaş olarak çıkılırdı Hasan Pulur Kabataş Erkek Lısesı 'nın yetıştırdığı yurttaşlardan bın Cumhunyet yurttaşı ıçın cumhunyet hayat demek Mudafaa-ı Hukuk fıkrıyatını, Kuvay-ı Mıllıye ruhunu ve ınkılapçı dısıplınını taşır mılletın, devletın hak ve çıkar- larına oncelık tanır' Aynca Hasan Pulur gazetecılığının yoğrulduğu Soğuk Savaş badıresı ıçınde -angajeolma- sa da- sosyalıst soldan olaylara ve ınsanlara bakmayı oğrenmış, bunun her şeyden once, halkla dırsek teması- nı korumak olduğunu anlamıştı • Hasan Pulur un gerçek kışılığını kavramak ıçın Sov- yetlerın yıkılmasını mı beklemek gerektı"? Sosyalıst geçınen nıce hamamboceğı yıkım uzerıne holdınglere kapıkulu olup egemenlerın çanakyalayıcısı rolunu benımserken omrunce sosyalıst geçmmeyen Hasan Pulur'un fıkr-ı mustakım kışılığı ortaya çıktı Olayın bır yanı bu1 Madalyonun otekı yuzunde yazarlık mesleğının ıçerı- ğı goze çarpıyor Hasan Pulur un fıkraları Ahmet Rasim goreneğını surduruyor Koşeyazısı kımı zaman kuçuk makale kımı zaman deneme yergı oyku mızah turlen- ne goz kırpabılır Koşe yazarlığı son yıllarda da koşe muhabırlığıne donuştu haber ya da kulıs soylentılerını bır koşede yazann fotoğrafıyla okura sunmak yontemı gazetecılığımızde yenı bır tur olarak ortaya çıktı Hasan Pulur ıse fıkracılığı yarınlara kalacak bır yetkın- lıkle surduruyor, Turkçesındekı kıvam tadına doyulma- yacak bır duruluğun akışı ıçındedır özdeyışlerle ata- sozlerıyle, gondermelerle alıntılarla dılımızınhazınele- rını oluşturan kuçuk fıkralarla bezenen anlatım bıçemı, Hasan Pulur u konuşur gıbı yazmak ustalığına erıştır- mıştır • Her yazann gonlunde yarınlara kalmak ozlemının yansıması bellı belırsız vardır öyku şıır roman oyun yazarak bu amaca ulaşmak ısteyenlerın ıçınde kaçı ge- leceğe kalacak' Bılınemez Zamanın şaır-ı azam ı Abdülhak HamK'ı bugun kaç kışı okur? Cenap Şaha- betUn unutuldu ama Ahmet Rasım ı günumuzde daha çok anıyoruz Derım kı bugunlerı anlamak ısteyenler yarın Hasan Pulur u okuyacaklar Pulur yaşadığımız gunlerın rengını ruhsarını cıbıllı- yetını, sıcılını gun gun fıkraya dokuyor • Mevlevı Bektaşı ye - Bız, demış Allah der donerız, sız ne yaparsınız? Bektaşı - Erenler, demış bız de Allah der dururuz Pulur, gunumuzun Bektaşılerınden ACIKA YIP Butun değerlenn tek tek ka>bolduğu bır ulkede, boceğı, kuşu, purçeğı ve de ormanı ıçın vatanı savunan dığer y uzbınlerce şehıde nazıre yaparcasına olmeyı bılen Çanakkale Orman Bölge Müdürü Or.Yük.Müh. TALAT GÖKTEPE'nin aaz hatırasına bınlerce mmnet ve şükran Or.Yük.Müh. DtNÇ YAZICIOĞLU 1975 yılından bu > ana orman v angınlannı sondurme çalışmalan sırasında 1 orman ışletme mudurumuzu, 2 orman ışletme şefimızı. 5 orman muhafaza memurumuzu. 14 asker ıle 29 ışçı ve ko>lumuzu şehıtverdık 25 7 1994 gunu Gelıboluvangmındaodamızın 1806 no'lu uyesı, Çanakkale Orman Bolge Muduru TALAT GÖKTEPE'yİ deşehıt\erdık Ormanlanmızın bır anlamda geleceğımızın yok olmaması ınsanlanmızın vanmaması ıçın Ormanlarunız üzerindeki her türlu keyfı kurumsal ve yasal duzenlemenin yürurlukten kaldırılması. bilimsellik dışında hıçbır olçutun öne çıkanlmaması gerekmektedır. Bu acüarın onlenmesı doğmltusunda zaman geçumeden gerekenler artık } enne getınunelidır. Tum meslektaşlarımızm ve aılesının başı sağolsun. TMMOB ORMAN MÜHENDİSLERİODASI AOKa Coşkun UĞURMUMCUCİNAYETİ 80 000 TL 2 BASKI CemYayınevı Kuçukparmakkapı IpekSok No 11 80060 Taksım-lstanbul Tel 2430550-2432023 Fax 2441533
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle