Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET
OLAYLAR VE GÖRÜŞLER
28 TEMMUZ 1994 PERŞEMBE
Bağnazlığın bilinçdışı kökeni
Gerçek bır ınanışı olmadığı halde varmış gıbı görünen ve
inançlan bır sömuru konusu yapan polıtıkacılan, yazarlan,
medya pazarcılannı bağnazlık ıçınde saymıyorum. Onlann
ruhsal yapılan olsa olsa dolandıncılar, çıkarcılar kümesınde
ıncelenebıhr.
Prof. Dr. M. ORHAN ÖZTÜRK
• • lkemmn sıyasal ve kultu-
U
rel ortamında en guncel
sorunlardan bın olan bağ-
nazük (taassup, fanatık-
lık) ruhbılımsel açıdan ye-
tennce ınceienmemıştır
Türkçe Sözlük'te bağnaz şoyle tanım-
lanmaktadır "Birduşunceye,bırinanı-
şa aşın olçude bağlanıp ondan başka
bir duşünce ve inanışa karşı olan." Ka-
nıma gore bu tanımdakı "aşınlık ve baş-
kalannın düşuncelerine karşı olma"
bağnazlığın kavramsal ıçenğını yete-
nnce açıklamıyor Bağnaz kışı, kendı
düşüncesı ve ınancı ıle rahat değıldır,
başkalan ıle sureklı savaşım ıçındedır
örneğın bır kışı, eşcınsellığe karşı ola-
bılır ve boyle bır cınsel yaşam bıçımı-
nı kendısı ve çevresı ıçın uygun gorme-
yebıhr Bu goruşunu de açıkça belırte-
bılır Bu kışı başkalannın yasamına, du-
şûncelenne, eğılımlenne karşı olsa bı-
le onlara kanşmadığı surece bağnaz sa-
yılamaz Ama sık sık eşcınsellığe ta-
kılsa, alay etse, onu bunu eşcınsel dıye
damgalasa, tutup eşcınsellerle savaşma
derneğı kurarak, eşcınsel avına çıkıp
eşcınsellen yok etme tutkusunu taşısa
burada bağnaz bır ınanışın ve tutumun
olduğunu soyleyebılınz Bağnazlığın
en yaygın turlen ırkçılık, sıyasal ulku-
ler(orneğın faşızm, komunızm gıbı) ve
dıncılık ıle ılgılı olanlardır Bağnaz dın-
cı, kendısı gıbı ınanmayanlan duşman
sayar, onlann ınanış ve yaşam bıçımle-
nnın değıştınlmesı gerektığını, değış-
tınlemezlerse yok edılmelennı savu-
nur Bağnaz ırİcçı ayn ırktan olanlara
karşı onyargılı, duşmanca duygular
besler
Gerçek bır ınanışı olmadığı halde
varmış gıbı gorunen ve ınançlan bır so-
muru konusu yapan polıtıkacılan. ya-
zarlan, medya pazarcılannı bağnazlık
ıçınde saymıyorum Onlann ruhsal ya-
pılan olsa olsa dolandıncılar, çıkarcılar
kümesınde ıncelenebıhr kı buradakı
konumuzun dışında kalırlar
Bağnazlıkve benliközerküği: inandı-
ğımız şeylenn doğruluğu-yanlışlığı ko-
nusunda soru sormak, gerçeğı aramak,
başka tur ınançlar uzennde ınceleme,
araştırma yapmak, ancak ozgur ve
ozerk duşünebılen ınsanlann ışı olabı-
lır NuruüahAtaç,tt
Bagnaz,kendiken-
dine dıişunmeyen adamdır" demış
Bağnaz ınsan bır inanışa, bır ülkuye
bağlanırken özerk duşünme, eleştırme
ve tartışmayı bırakmaktadır Bu, kışının
benlik ozerklıgını yıtırmesı, kendısını
bır kul, bır kole gıbı bellı bır inanışa, ul-
küye, kışıye teslım etmesıdır özerk kı-
şılığı olan msanın değışık düşunce ve
ınanışlan ınceleyebılme, eleştırebılme
ve seçım yapabılme yetısı vardır Bağ-
naz kışıde ıse kışılık yapısı böyle bırse-
çımı yapabılecek duzeyde gelışme ola-
nağını bulmamıştır
Ozerk kışılık gelışmesını onleyen et-
kenler arasında, çocuğun doğal araştır-
ma, öğrenme ve gınşım eğılımlennı kı-
sıtlayan, daha çok korkuya dayanan
bastıncı eğıtım buyük yer alır Boyle bır
eğıtımın etkısı ıle çocuklar, gıderek aşı-
n bağımlı, soru sormayan, kendı yete-
nek ve guçlenne guvenmeyen, kendın-
den buyüklere boyun eğen kışıler ola-
rak yetışırler Boylelıkle kışı özerk bır
bırey olduğunu algılayamaz Yalın an-
lamda bunlar, tam uşak kımlığını be-
nımsemış kışılerdır Bağnaz kışılenn
yetkenın ıstedığı doğrultuda ağır sal-
dırgan davranışlara ve acımasız eylem-
lere kolayca suruklenebılmelen, kışı-
lıklennde ozerklıkten yoksun olmalan
nedenıyledır Orneğın Sı\as olaylann-
da ınsanlan acımasızca, dın dın yakan-
lar ve bunlan onaylayanlar, çevrede
olan bıtenlen ve kendı eylemlennı vıc-
danı bır süzgeçten geçırememışler, oze-
leştın yapamamışlar, bağnazlığın katı
kalıbı ıle bırer robot gıbı olmuşlar, boy-
lece kendılennı kışkırtanlann komutla-
nna uymuşlardır
Bağnazlığın altında yatan bilinçdışı
guçler: Bır inanışa bağlanan ve bu ına-
nışın buyruklannı yenne getırme zo-
runluğunu duyan kışı neden başka tur
düşüncelen, ınanışlan tehlıkelı olarak
algılamaktadır9
Neden kışı kendı ına-
nışı ıle banşık ve rahat değıldır9
Bu kı-
şı kendı durtusel yaşamında neyı dene-
tım altında tutmaktadır'' Ömeğın eşcın-
sellığe karşı olduğunu söyleyen kışı-
nın, eşcınsel avına çıkmasını zorlayan
nasıl bır bilinçdışı eğılım olabıhr0
Bu sorulann yanıtlannı ınsan davra-
nışının bilinçdışı kökenlennj ınceleyen
ruhçozumleme (psıkanalız) dızgesınde
(sıstemınde) bulabıleceğımızı sanıyo-
rum Bağnaz kışının asıl savaşı kendı
ıçındekı bilinçdışı, yanı bılınçlı olarak
ayırtedemedığıdûrtülerekarşıdır Ken-
dı düşunce ve ınanışlan ıle bır turlü ra-
hat edemeyıp ayn turden düşunce ve
ınanışlara savaş açan bağnaz kışı bi-
linçdışı durtulenne karşı kendını savun-
maktadır Kışı, ayınmını yapamadığı
bilinçdışı yasak eğıhmlerle savaşırken,
benlığınde gene bilinçdışı olan ıkı dü-
zenek (mekanızma) kullanmaktadır
Yadsımak (ınkâr) ve başkalanna yansıt-
mak Içındekı yasak dürtulere karşı
kendısını koruyabılmesı ve temıze çı-
karabılmesı ıçın dışanda kendısıne duş-
manlar yaratmak zorundadır Boylelık-
le bır dava adamı da olmakta, hatta kı-
mı kesımlerde bır fedaı, bır kahraman
olarak görulebılmektedır
Bır örnek verelım Gozle zına yapı-
labıleceğine ınanan, butun kadınlann
örtunmesının zorunlu olduğunu duşü-
nen, ortunmeyenlen baştan çıkancı,
'ahJaksız' olarak değerlendıren ve on-
lara karşı savaş açan bağnaz kışı, ken-
dı ıçındekı durtu ve ısteklenn baştan
çıkancı gucûnden korkmakta, bu ıstek-
len, durtulen başkalanna yansıtmakta
ve başkalannı suçlamaktadır Eşcınsel-
lere savaş açan bağnaz,eşcinseidüşma-
nı kendı ıçındekı bilinçdışı eşcınsel eğı-
lımlen başkalanna yansıtmaktadır
Bağnaz ırkçı buyuk olasılıkla kendı
ıçındekı belırsız, dengesız kımlığını ve
aşağıhk duygulannı ırkçılığa sanlarak
yüceltmeye çalışmaktadır Plajda mayo
gıyen kadını, sahnedekı bale sanatçısı-
nı gıyımınden öturu ahlak dışı sayan
bağnaz ahlakçılar, aslında kendı ıçlenn-
dekı bilinçdışı kotuluklen başkalanna
yansıtarak temıze çıktıklanna ınan-
maktadırlar Bu savunma duzeneklen-
nın (mekanızmalannın) aşın orneklen
'paranoya'da gorülur Paranoid Idşi
kendı ıçındekı kın ve hıncı başkalanna
yansıtarak "Düşmanlanm var, beni iz-
Byorlar, beni yok edecekler" turunden
sannlara kapılır 'Bağnaz ınsan'ın aşın
ınancı gıbı 'paranoid kışı'nın sannlan
da katıdır, süreklıdır ve mantıksal du-
şunce ıle değıştınlemez
Özetle bağnaz kışı bılınçdışındakı
sapkın durtulenne karşı kendısını sü-
reklı denetım altında tutma zorunluiu-
ğunu duymaktadır Sankı ıçınde baştan
çıkmaya ve çıkarmaya yatkın bır başka
kımlık vardır
Bağnazlığın kökenlen kuşkusuz yal-
nızca bilinçdışı dürtulere ve çatışmala-
ra bağlanamaz Bilinçdışı çatışma ol-
maksızın da ınsana bellı katı ınançlara
köru korune bağlanması oğretılebılır
Kın, hınç dolu aılelerde, aşın ırkçı, dın-
u (her ımanlı kışı dıncı değıldır) toplu-
luklarda uygulanan duzenlı baskıcı,
yonlendıncı eğıtımın etkısı ıle çocuk-
lara bağnazlık aşılanabılır Ulkemızde
sayılan hızla çoğalan bağnaz gençlenn
çoğu devletm de desteğı ıle bu rür eğı-
tım kurumlannda yetışmektedır
Bağnazlığın kokenınde yatan bilinç-
dışı sapkın dürtulere karşı oluşturulan
bilinçdışı savunmalann ve gördüklen
baskıcı, aşın yonlendıncı eğıtımın et-
kısı altında ozerklıkten yoksun, bağım-
h fakat saldırgan, katı kışılıkler oluşur
Bunlar kendılenne uymayanlan ya da
karşı olanlan kolayca düşman bılırler,
onlara karşı bır dayanışma ve guç bır-
lığı oluştururlar Bağnazlar arasındakı
bu dayanışma ve guç bırlığı kotü yone-
tıcılenn elınde, örneğın Nazı Almanya-
sı'nda, orneğın Sıvas olaylannda oldu-
ğu gıbı, toplumlan buyuk felaketlere
sürükleyebılır
ARADABÎR
VEDAT GUİNYOL
Devlet ve SanatcıDevlet deyınce, akla ılkten bır üîRe halkını yoneten, se-
çılmış ya da atanmış kışılerden oluşan ve adına ıktıdar de-
nen hukumet gelır Tarıh boyunca ulke yonetımlen uzun
sure, krallann, padışahlann, şahların, dıktatorlenn keyfe
bağlı, vurduğu vurduk, kırdığı kırdık zorbalıklanna vergılı
olarak surup gıtmış Tum bu ıktıdarlar, bır-ıkı ornek dışın-
da, sanatçılara lyı gozle bakmamışlardır Bu duşmancatu-
tum, I ö 'den Platon'la su yuzune çıkmış, sonradan Mu-
hammet'le pekışmış ve tum ınsanlığın tanh seruvenı ıçın-
de, devletın yanı ıktıdarın sanatçılara olan guvensızlığı su-
rup gıtmış Şıırdır, her şeyden once devlet kuruculannı te-
dırgın eden Çunku şıır ısyancıdır, Orhan Burıan'ın dedı-
ğı gıbı ınsan ruhunun susturulmaz bır çığlığı olan şıır, bu-
yuk ve yaman bır guçtur, onun ıçındır kı toplumsal bır dev-
nm yapmış ya da yapmayı duşunmuş olan her buyuk du-
şunurun kafasını yormuştur
Bu durum karşısında, her çağda olduğu gıbı çağımızda
da sanatçı ve yazarlar, ıktıdar karşısında sınmeyerek onur-
lannı korumuş ve korumaktadır da
Rumen kokenlı Fransız yazar Elene Vacarescu (1866-
1947) çok haklı bır tutumla şoyle dıyor "Yazann modern
devlet rejımı altında başan ıle çalışabıleceğını sanmıyo-
rum ve modern sozu uzennde dırençle dunıyorum Dev-
let şoyle dıyor 'Ben yaşamı bılınm, aynı zamanda dene-
yımlenm de var Sıze ne buyuruyorsam, onu yapın Sızı
gerçekle ılışkıye sokacağım ' Devletın boyle bırşeyyapa-
bıleceğını sanmıyorum Devlet, örgutler, buyruklar venr,
ama yorumlayamaz Yaşamdan, gerçekten soz ederken
sanatçılann memurkafası, memuregemenlığı dıye bıldık-
len şeyı dıle getırıyor sadece Modem devletten nıçın
korktuğumu soyleyeyım Eskıden guçlu devletler oldu,
ama yazar açısından arada bır uyumak hatta çokmek gı-
bı buyükyararsağlıyorlardı Modem devletın sakıncası şu
kı hıçbır zaman uyumuyor ve bu yuzden gunumüz dev-
letı, atalanmızın devletının tersıne, edebıyatçılar ıçın bır
tehlıke oluşturmaktadır"
Elımde bır not var, kımden alıp yazmamışım, utanma-
sam "Benyazmışım" deyıp çıkarım ışın ıçınden, oylesıne
duşuncemı yansîtıyor Şöyle yazılı notta "Hertuhurejım-
de, ıktıdann en lyısı bıle, en kotusudur Her ıktıdann polı-
sı vardır Polıs, ıktıdara ters duşenlerın gözunde her za-
man kotudur ve olacaktır da Iktıdara ters duşmek, herna-
muslu aydının kaçınılmaz yazgısıdır Iktıdar, özu gereğı
ezmeye yonelıktır Tependebmsı varmı, ıster ıstemez sa-
na ters duşecektır Iktıdar, dıyalog kurmaya yan çızmek
eğılımdedır her zaman, yakar yanaşanlan "
Pekı, ıktıdarı oluşturan ınsanlar kımlerdır. Montaig-
ne'den alalım yanıtı Şoyle dıyor buyuk deneme ustası
"Üstun sayılan ınsanlara bakınca, anladım kı çoğu, her-
kes gıbıdır " Bunu soyledıkten sonra Juvenalis'ten şu
yargıyı sunuyor "Yuksek mevkılerde sağduyuya az rast-
lanır" Çunku, Jean Rostand'/n dedığı gıbı, "Polıtıkada,
kaçıklar oylesıne davranırlar kı sonunda aklı başındakı ın-
sanlar haksız çıkar " Bu durum daha çok, polıtıkacılann bır
araya gelıp meclıs kurduklan zaman kendını gostenr Bır
Latın atasozu, bunun en belırgın kanıtıdır
"Senatores buonı vın, senatum autem bestıa "
(Senatorler lyı ınsanlardır, ama senato bır hayvandır) Gelın
şımdı duşunelım bır Bır sanatçı, benzer kışılerden, ben-
zer kuruluşlardan destek gorur mu? Goremez Pekı, ne
olur? Voltaire'ın "Felsefe Sozluğü"nde soyledıklen olur.
Yanı, "Desteksız edebıyat adamı, uçan balığa benzer
Bıraz havalanırsa kuşlaryutar, suya dalarsa balıklarayem
olur"
Yazımı, Fransız tıyatrosunun buyuk aktoru Jean-Louis
Barraut'nun şu sozuyle noktalamak ıstıyorum "Bır hal-
kın uygahık duzeyı, hukumetın guzel sanatlara tanıdığı
ozgürlükorantısına ve hoşgoru anlayışına göre değehen-
dınlır"
Turkıye Turkçesı
Osmanlıcadan Türkıye Türkçesıne geçış, yazı dılını konuşma dılıne
yaklaştırmakla olmuştur. Osmanlıca, konuşma dılınden çok
uzaklaşmış, son derece yapay bır yazı dıh durumunda ıdı
NURERUĞURLU
X
III yuzyıldan günumuze
kadar gelen, Batı Turklen-
nın yazı dılı olmuş bulunan
Türkiye Türkçesi, ıç-dış ge-
lışme ve değışıklılder yo-
nunden uç döneme aynlır
1 Eskı Anadolu Türkçesi
2 Osmanlıca
3 Türkıye Türkçesi
1. Eski Anadolu Türkçesi: Eskı Anadolu
Türkçesi, XIII, XIV ve XV yuzyıllardakı
Türkçedır Batı Türkçesınm ılk dönemını
ıçıne alan bu dönem ozellıkle Turkçe bakı-
mından, kendısınden sonrakı ıkı donemden
çok ayndır Bu doneme Batı Turkçesının bır
oluş, bır kuruluş donemı olarak bakılır
Eskı Anadolu Türkçesi, yabancı oğeler
bakımından, Batı Turkçesının en yalın do-
nemıdır Bu donemde Turkçeye yavaş yavaş
Arapça ve Farsça sözcükler ve kurallar gır-
meye başlamıştır Arna bu sozcuk ve kural-
lar zamanla yoğunluğunu arttırmış, bu dö-
nemın sonlanna doğru, genış bır yayılma
durumu kazanarak Osmanhcanın oluşumu-
nu hazırlamıştır
Eskı Anadolu Turkçesının tumce kunılu-
şu, Türkçenın başlangıçtan günumuze kadar
gelen tumce yapısının dışına çıkmamıştır
Olçulü uyakla manzume (nazımda) ve duz-
yazıda Turk rumcesı bu donemde yalın, an-
laşılır, öğelen duzenlı, doğru tumce (cum-
le) olarak kalmış, sağlam yapısını koruya-
rak Osmanlıca donemıne gırmıştır
2.Osnanbca: Osmanlıca, Batı Türkçesı-
nın ıkıncı dönemı olarak XV yy sonlann-
dan XX yy başlanna değın sürmuş olan
yazı dılıdır
Türkçe bakımından Osmanlıcada pek
onemlı bırdeğışıklık olmamış, Eskı Anado-
lu Türkçesınden sonra günumuze değın ge-
len Türkçenın başlıca şekıllen yaklaşık ola-
rak aynı kalmıştır Denılebılır kı, dılbılgısı
şekıllen yonünden Osmanlıca ıle Turkıye
Turkçesı arasında önemlı bır aynlık yoktur
Osmanlıca ıle Türkıye Türkçesi arasında
çok kuçük şekıl aynhklanna rastlanırsa da
bunlar zaman farklılıklanna dayanan basıt
şekıllennı, Osmanlıca ıle Türkıye Türkçesi
ıse Batı Turkçesının yenı şekıllennı ıçeren
donemlerdır Bu dönemlenn bırbınne geçı-
şı kesın çızgılerle aynlmamıştır Eskı Ana-
dolu Türkçesi ıle Osmanlıca arasında uzun
bır geçış donemı olmuştur Osmanhcanın
başjangıcı kabul edılen XV yy ıkmcı yan-
sı ıle XVI yy başlannı ıçıne alan donemde
eskı dılbılgısı şekıllen, yerlenm tam olarak
yenı şekıllere bırakmış değıllerdı Bu eskı
şekıllerden bazılan Osmanlıca ıçınde ken-
dını korumuş, Türkıye Türkçesıne geçenler
olmuştur
Osmanlıcayı Batı Türkçesi ıçınde, özel-
lıkle Türkıye Türkçesınden ayn tutan onun
dış yapısıdır Iç yapı, yabancı oğeler bakı-
mından yalnız, Eskı Anadolu Türkçesınden
farklı bulunan Osmanlıca, ıç yapı, yabancı
oğeler açısından Eskı Anadolu Türkçesın-
den de Türkıye Türkçesınden de çok büyuk
farklarla aynlan bır dönem gorunuşü göste-
nr Bu donem, Turkçenın yabancı oğelerce
tam anlamıyla etkı altına alındığı, Turkçe-
yı Arapça ve Farsçanın en son sınınna ka-
dar sardığı bır donemdır
Osmanlıca donemınde Turkçeyı saran bu
Arapça ve Farsça oğeler, daha çok sozcuk
ve tamlamalar alanında olmuştur Ad turun-
den sözcükler, fiıl köklen bıle etkı altında
kalmıştır Arapça ve Farsça sozcuklerle ya-
pılmış bıleşık fiıller kullanılarak Turkçe,
yabancı köklü bıleşık fııl ıle dolmuştur Ya-
zı dılınde Turkçe olarak yalnız, ad ve fiıl çe-
kımı ıle tumce yapısı kalmıştır Ama tümce
yapısı da Turkçe kalmakJa bırlıkte, bu ku-
şatmadan kendını kurtaramamış, çok kez
asıl yapısı değışerek, bozuk bır sozcuk yı-
ğını bıçımını almıştır Turk yazı dılı, Os-
manlıca donemınde, asıl yapısı Turkçe olan
ama Turkçe, Arapça ve Farsça kanşımı son
derece kanşık ve yapay (sun'ı) bır dıl goru-
numü göstermıştır
3. Türkiye Türkçesi: Türkıye Türkçesi,
Batı Turkçesının uçuncu dönemıdır Günü-
muzde de surmekte olan bu donem Ikıncı
Meşrutıyet'ın ılanından sonra (1908) başlar
Bu yenı donemın Cumhunyet'e (1923) ka-
dar gelen ılk donemı Türkıye Turkçesının
başlangıcı sayılır Bu kısa donemde, çok hız-
lı bır şekılde ortaya çıkan yenı yazı dılı kar-
şısında Osmanlıca tam olarak kullanım ala-
nından çekılmış değıldır Ama genel bır dıl
olmaktan çıkmış, özel bır dıl durumuna gır-
mıştır Bu dönem, Osmanhcanın en son or-
neklen ıle Türkıye Turkçesının ılk ornekle-
nnın yan yana bulunduğu evredır
Bu evrede, Osmanhcanın en son örnek-
lenne yenı dıl gıttıkçe gırdığı gıbı, yenı dı-
lın ılk örneklennde de bazı Osmanlıca oğe-
ler, eskı sözcükler ve tamlamalar gorülmüş-
tür Ama yenı dıl, bu ılk evrede, kendını es-
kı dılden hızla kurtarmış, temız Türkçenın
sayısız omeklennı vererek, Osmanlıcayı kı-
sa sürede çok genlerde bırakmışrır 0 kadar
kı, cumhunyet dönemı başlarken Osmanlı-
ca artık çoktan ölü bır dıl durumuna gelmış,
yazı dıhnın bütün guzel olanaklan Turkıye
Türkçesıne açılmıştır
Turkıye Turkçesını Osmanlıcadan ayıran
en onemlı ozellık, onun yabancı oğeler kar-
şısındakı durumudur Yabancı oğeler açı-
sından bu ıkı dönem arasında çok onemlı ay-
nlık vardır En önemhsı tamlamalar açısın-
dan olan aynhktır Turkıye Turkçesı Arap-
ça ya da Farsça kurallan dışında tamlama-
sız (terkıpsız), kendı tamlama kurallan ıçın-
de kalan Türkçedır Turkıye Turkçesının en
belırgın nıtelığı budur Bu açıdan Turkıye
Turkçesı, Batı Turkçesının en temız done-
mıdır Eskı Anadolu Turkçesınde çok az ol-
makla bırlıkte yabancı kurallara gore tam-
lamalar vardı Osmanlıca tam anlamıyla
tamlamah bır dıl demektı Türkıye Turkçe-
sı ıse bu Arapça ve Farsça tamlamalardan
kurtulmuş, kendı tamlama kurallan ıçınde
gelışmıştır
Turkıye Turkçesı tamlamalar dışındakı
yabancı oğeler açısından da Osmanlıcadan
çok ayndır Bır kere Turkıye Turkçesı, Os-
manhcadakı yabancı çekım bıçımlennden,
Arapça, Farsça çoğul yapmak gıbı kurallar-
dan da kurtulmuştur Aynca yabancı soz-
cuk sayısı da büyük olçude azalmış ve azal-
maktadır Ama bır kısmı konuşma dılıne
yerleşmış olduğu ıçın, Turkıye Turkçesın-
de günumuzde de epeyce Arapça ve Farsça
sözcük vardır Onun ıçın Turkıye Türkçesi,
Batı Türkçesının en temız donemı değıldır
Osmanlıca ıle karşılaştırma yapılamayacak
kadar temız bır durumda olmakla bırlıkte,
Eskı Anadolu Türkçesınden daha çok ya-
bancı sozcuk ıçermektedır Turkıye Turkçe-
sının otekı donemlerden bır aynlığı da Ba-
tı dıllennden kımı yabancı sözcukler almış
olmasıdır
Turkıye Turkçesınde tumce yapısı da ay-
dınlığa kavuşmuştur Bu Türk tumcesı eskı
kanşık ve anlamsız uzunluğundan kurtul-
muş, kısa. duzenlı ve yanlışsız bır tümce ku-
ruluşuna gelmıştır
Osmanlıcadan Türkıye Türkçesıne geçış,
yazı dılını konuşma dılıne yaklaştırmakla
olmuştur Osmanlıca, konuşma dılınden çok
uzakiaşmış, son derece yapay bır yazı dıh
durumunda ıdı Türk yazı dılı her zaman ve
her donemde temız kalan konuşma dılıne
yaklaşınca, yazı dılı kolaylıkla Turkçeyı
bulmuş ve yapay Osmanlıca tanhe kanş-
mıştır Yazı dılı konuşma dılıne yaklaşırken
kültur merkezı Istanbul konuşması örnek
alınmıştır Turkıye Türkçesi İstanbul konuş-
masınm hemen hemen aynıdır (*)
(*) Caferoğlu Ahmet Prof Dr Turk Dılı
Tanhı, Enderun Kıtabevı, 1984 tstanbul
Banguoğlu Tahsın Prof Dr Türkçenın
Gramerı, TDK 1986Ankam
Ergın Muharrem Prof Dr Turk Dıl Bılgı-
sı, Boğazıçı Yavınlan 1985 İstanbul
PENCERE
TARTIŞMA
Türkeş'e açık mektup
tLAN
T.C.
ÜSKÜDAR 5. ASLÎYE HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
1994 219
Davaa Mıllı Savunma Bakanlığı adına tstanbul Muhakemat
Mudürlüğu vekılı tarafından davalılaı Adem Sazak ömer Temel,
Huseyuı Kutlu ale>hıne açılan alacak davası sebebıyle
Davalı adresıne gondenlen tebhgat bılatebhğ ıade edılmış ve yaptı
nlan zabıta tahkıkatında adresı tespıt edılememış ılanen tebhğıne
karar venlmış olmakla davalı Ömer Temel m 07 10 1994 şünü saat
10 30 da bızzat duruşmada haar bulunması veya kendını bır vekıl ıle
temsıl eturmesı HUMK nın değışık 213 ve 377 maddelen gereğınce
tebhğ edılen gun ve saatte mahkemede haar bulunması bulunma-
dıkian takdırde tahkıkat ve yargüamanın yokluğunda devam edılıp
hükûffl venleceğı ve tüm delıllenru 10 gûn ıçınde bulundurup duruş-
ma gununden evvel toplatmalan hususu dava dılekçesı, yenıleme dı-
lekçesı ve duruşma gununu bıldınr tebhgat yenne kaım olnıak uzere
üanolunur 15 07 1994
Basın 32043
S
ayın Alparslan
Türkeş,
Sabah Gazetesı'nde 4
Hazıran 1994gunu
başlayan anılannıa
gordüm,bırkısmını
da okudum
Gorduğum kadanyla
anılannız, tanhe ışık tutmaktan
çok, ıçınde bulunduğunuz
durumlann kendınıze gore
yorumlan
O günlen yaşamış ve bılen
kımselerden tepkı alacağınıza
emınım Ancak basında
rastlayabıldığım kadanyla
bunlar, Mıllı Bırlıkçı
arkadaşlannızdan
Ben şımdıhk bır tek nokta
uzennde durmak ıstıyorum
Zamanla hafızanız sızı
yarultmış olabılır, aynntılan
gormek ıstedığınız
arzuladığınız şekılde ele almış
olabılırsınız Bıhneden, farkına
varmadan gerçeğe sadık
kalmamış da olabılırsınız
Nıtekım anılannızda bunlara
rastlanmakta Ama uzennde
duracagım konu, ne bır
aynntıdır, nede
haürlanmayarak, hafife
alınarak, çala kalem hukum
yurutulecek anstendır
Anılannızın 15 hazıran tanhlı
bolumunde, devnn
Cumhurbaşkanı babam Celal
Bayarıçın "... Aynı gun
seçilnuş Cumhurbaşkanı Celal
Ba> ar'm y azılı istifası etinden
alınıjordu"demektesınız Aynı
gun dedığınız tanh ıçın 28
Mayıs 1960 ı gostenyorsunuz
27Mayısgunu Çankay a
Koşku'nde "Milü irade Ue
geldim"dıye dırenen Bayar,
demek ertesı gunu sayenızde
yazıb ıstıfasını venvenyor, oyle
mı'?
Boyle bır ıstıfa olacak ve
tahmatınızla yazı yazan o
gunun basını buna hıç yer
vermeyecek'
Yassıada duruşmalannda
boyle bır ıstıfa olacak ve baş
tacı edılmeyecek hatta
uzennde tek kelıme
soylenmeyecek1
O gunden bu gune sızden
başkası bunu duymamış,
yazmamış olacak1
Kımı kandıracağının
sanıyorsunuz'
Bır cunta uyesı olarak,
memleketımızde onanlmaz
yaralar açan talıhsız bır
darbeye onayak olmuş
olabılırsınız Bununlada
kendınıze ovunme pa> ı
çıkanyor olabıhrsınız
Kuvvetehnızdeyken Mıllı
Bırlık Komıtesı nın kudretlı
albayı olarak, mılletımızın
nefretını uyandıran davranışlar
ve çırkın ıfüralar ıçın, bunlan
bılmemezlıkten gelıp
"önlevemedim" dıye, gunah
çıkanrbırtavırda
takınabılırsınız
Ama bugun yapmamanız
gerekenbırşey varsaoda eskı
ıftıralara yenılennı eklemekür
Gerçeklen saptırmaya ne sızın,
nedebaşkalannın hıç
kımsenın hakkı olamaz
Kamu onunde sızden açıklama
beklıyorum
Dr. Nilüfer Gürsoy
UZMANHEMŞİRELER
MASÖRLER,
MASÖZLER
Tum klınık bırımlerı ıçın
sızlere ıhtıyacımız var
Arayın goruşelım
M.N.C SAÛLIKMERKEZİ
5607292
i Ağaç...
Koşedekı ağaç sıradan ağaç gıbı gorunur, yıllar ge-
çer sonra bır gun başını kaldırıp bakarsın kı o ne?
Ağaç kocaman bır çınar olmuş
Hasan Pulur'un son kıtabını okurken (Olaylar ve In-
sanlar6/1991-1992 Bılgı Yayınları)buduşunceyekapıl-
dım koprulerın altından ne çok su aktığını duşundum
Pulur koşesınde gunumuz tarıhının 'musvedde def-
terı nı gelecek kuşaklar ıçın yazıyor
•
Attila llhan kıtaba yazdığı onsozde Hasan Pulur u an-
latıyor
Mavı kuşağından 'Baylan cı bır aydın1
Bu kısacık
cumle bıle, ne çok şeyı ozetler Her şeyden once onun
cumhurıyetın kalesı o baba lıselerden bınnden geçtığı-
nı1
'Yenı Turkıye aydınlarını o zamanlar un yapmış lı-
selermde oluştururdu Izmır de Izmır Erkek ve Izmır Kız
lıselerı, Ankara da Gazı Lısesı, İstanbul da Kabataş Er-
kek ve İstanbul Erkek, Kandıllı ve Erenkoy Kız lıselerı
gıbı1
Bu okullardan şımdıkı kolejlerden olduğu gıbı ena-
yı ecnebı hayranı ve ıflah olmaz tuketıcı olarak çıkıl-
maz,yurttaş olarak çıkılırdı Hasan Pulur Kabataş Erkek
Lısesı 'nın yetıştırdığı yurttaşlardan bın
Cumhunyet yurttaşı ıçın cumhunyet hayat demek
Mudafaa-ı Hukuk fıkrıyatını, Kuvay-ı Mıllıye ruhunu ve
ınkılapçı dısıplınını taşır mılletın, devletın hak ve çıkar-
larına oncelık tanır' Aynca Hasan Pulur gazetecılığının
yoğrulduğu Soğuk Savaş badıresı ıçınde -angajeolma-
sa da- sosyalıst soldan olaylara ve ınsanlara bakmayı
oğrenmış, bunun her şeyden once, halkla dırsek teması-
nı korumak olduğunu anlamıştı
•
Hasan Pulur un gerçek kışılığını kavramak ıçın Sov-
yetlerın yıkılmasını mı beklemek gerektı"?
Sosyalıst geçınen nıce hamamboceğı yıkım uzerıne
holdınglere kapıkulu olup egemenlerın çanakyalayıcısı
rolunu benımserken omrunce sosyalıst geçmmeyen
Hasan Pulur'un fıkr-ı mustakım kışılığı ortaya çıktı
Olayın bır yanı bu1
Madalyonun otekı yuzunde yazarlık mesleğının ıçerı-
ğı goze çarpıyor Hasan Pulur un fıkraları Ahmet Rasim
goreneğını surduruyor Koşeyazısı kımı zaman kuçuk
makale kımı zaman deneme yergı oyku mızah turlen-
ne goz kırpabılır Koşe yazarlığı son yıllarda da koşe
muhabırlığıne donuştu haber ya da kulıs soylentılerını
bır koşede yazann fotoğrafıyla okura sunmak yontemı
gazetecılığımızde yenı bır tur olarak ortaya çıktı
Hasan Pulur ıse fıkracılığı yarınlara kalacak bır yetkın-
lıkle surduruyor, Turkçesındekı kıvam tadına doyulma-
yacak bır duruluğun akışı ıçındedır özdeyışlerle ata-
sozlerıyle, gondermelerle alıntılarla dılımızınhazınele-
rını oluşturan kuçuk fıkralarla bezenen anlatım bıçemı,
Hasan Pulur u konuşur gıbı yazmak ustalığına erıştır-
mıştır
•
Her yazann gonlunde yarınlara kalmak ozlemının
yansıması bellı belırsız vardır öyku şıır roman oyun
yazarak bu amaca ulaşmak ısteyenlerın ıçınde kaçı ge-
leceğe kalacak' Bılınemez Zamanın şaır-ı azam ı
Abdülhak HamK'ı bugun kaç kışı okur? Cenap Şaha-
betUn unutuldu ama Ahmet Rasım ı günumuzde daha
çok anıyoruz Derım kı bugunlerı anlamak ısteyenler
yarın Hasan Pulur u okuyacaklar
Pulur yaşadığımız gunlerın rengını ruhsarını cıbıllı-
yetını, sıcılını gun gun fıkraya dokuyor
•
Mevlevı Bektaşı ye
- Bız, demış Allah der donerız, sız ne yaparsınız?
Bektaşı
- Erenler, demış bız de Allah der dururuz
Pulur, gunumuzun Bektaşılerınden
ACIKA YIP
Butun değerlenn tek tek ka>bolduğu bır ulkede,
boceğı, kuşu, purçeğı ve de ormanı ıçın
vatanı savunan dığer y uzbınlerce şehıde nazıre
yaparcasına olmeyı bılen
Çanakkale Orman Bölge Müdürü
Or.Yük.Müh.
TALAT
GÖKTEPE'nin
aaz hatırasına bınlerce mmnet ve şükran
Or.Yük.Müh. DtNÇ YAZICIOĞLU
1975 yılından bu > ana orman v angınlannı sondurme
çalışmalan sırasında 1 orman ışletme mudurumuzu,
2 orman ışletme şefimızı. 5 orman muhafaza
memurumuzu. 14 asker ıle 29 ışçı ve ko>lumuzu
şehıtverdık
25 7 1994 gunu Gelıboluvangmındaodamızın 1806
no'lu uyesı, Çanakkale Orman Bolge Muduru
TALAT
GÖKTEPE'yİ
deşehıt\erdık
Ormanlanmızın bır anlamda geleceğımızın yok
olmaması ınsanlanmızın vanmaması ıçın
Ormanlarunız üzerindeki her türlu keyfı kurumsal ve yasal
duzenlemenin yürurlukten kaldırılması. bilimsellik dışında
hıçbır olçutun öne çıkanlmaması gerekmektedır.
Bu acüarın onlenmesı doğmltusunda zaman geçumeden
gerekenler artık } enne getınunelidır.
Tum meslektaşlarımızm ve aılesının başı sağolsun.
TMMOB
ORMAN MÜHENDİSLERİODASI
AOKa Coşkun
UĞURMUMCUCİNAYETİ
80 000 TL 2 BASKI
CemYayınevı
Kuçukparmakkapı IpekSok No 11
80060 Taksım-lstanbul
Tel 2430550-2432023
Fax 2441533