23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet İmtivaz sahibi: Berin Nadi Genel Ya>ın Koordınatörü: Hikmet Çetinkaya • Genel Yayın Danışmanı: Orhan Erinç • Yazıişleri Müdürleri: İbrahiai Yıldız, DinçTayanç(Sorumlu), • Haber Merkezı Mü- dürü: Hakan Kara Dış Haberler: Ergun Balcı • Ekonomi: Bülent Kızanlık • İstihbarat: YaJçın Çakır • Yurt Haberleri: Mehmet Saraç • Makaleler. Sami Karaören • Spor: Abdiilkadir Yücelman • Düzeltme: Abdullah Yazıcı Ankara Temsilcısı. Mustafa Balba) •Haber MudürCr Doğan Akın AlatürkBul- vanNo!25, Kat. 4. Bakanfıklar-Ankara Tei 4195020 O Hat). Tcie\ 42344. Fa\ (4)4195027 •İzmır TemsılciM. Serdar Kızık. H Zıva BK 1352 S 2 3 Tel 4411220 Telex. 52359. Fa\. 4419117 • Adana Temsilcısı Çetin Viğenoğlu İnonu Cd. 119 S No 1 Kat: 1. Tel: 3522550-3522601-3522492, Telev 62155, Fax 3522570 Müessese Müdürü Erol Erkut •Koordına- lör Ahmet korulsan •Muhasebe Bülent Ye- ncr •İdare Hüseyin Gürer •Işletme- önder Çelik #Bılgı-jşlem Nailfnal #Bılg]sa\arSıs- tem: Mürflvet Çiler •Reklam Reha Işıtman ^ a>wılaıan \e Basan: "> enı Gun Haber Ajdnsı. Basın ve Yavıncılık A Ş TıırkocağıCad 39 41 Cağaloğlu 34334tst PK 246IstanbûlTel (0 ;i:ı5i;O5O5(2Ohdt>Tck\ 22246. Fa.x (0 212)5138595 27HAZİRAN1994 Imsak 3 26 Güneş. 5 26 Öele 13 12 Ikındr 1" Akşam: 20.47 Yatsı: 22.38 Kağrtçıbaşı'na ödül • Haber Merkezi- Türkiye Bilim Akademisi asil üyesi Prof. Dr. Çiğdem Kağıtçıbaşı'na, Amerikan Psikolojı Birliği (Amerikan Physicologia!'nın Associatıon-APA) "Psikolojinin Uluslararası Gelişimine Seçkin Katkı Ödülü" verildi. Dünyadaki en büyük ve güçlü bilimsel-mesleki psikolojı kuruluşu olan APA'nın Amerika çapında 100 bin üyesi bulunuyor. Son üç yıldır birlik tarafindan oluşturulan "Psikolojinin Uluslararası Gelişimine Seçkin Katkı Ödülü"nün üçüncüsü ilk kez Kuzey Amerika dışından bir psikoloğa. Prof. Kağıtçıbaşı'na, kültürlerarası psikolojı araştırmalan, uluslararası psikoloji organizasyonlan ve gelişmekte olan ülkelerin psikoloji sorunlan uygulamalan konulanndaki büyük katkılan nedeniyle verildi. Prof. Dr. Kağıtçıbaşı, ödülünü APA'nın 12-16 Ağustos 1994 tarihleri arasında yapılacak 102. Yıllık Kongresi"ndealacak, aynı kongrede ödül konferansı ile birlikte, davet edilen 5 uzman bildirisinden birisini sunacak. Yaya geçidi standartları • ANKARA(AA)-Türk StandartJan Enstitüsü (TSE) tarafindan Türk standardı olarak kabul edilen, "Şehir îçi Yollar - Yaya Geçitleri Seçim Esaslan" ve "Şehiriçi Yollar - Zebra Yaya Geçitleri" standartları, 6 ay sonra zorunlu olarak uygulanmaya başlanacak. TSE tarafindan haarlanan iki standartla ilgili tebliğ, dünkü Resmi Gazete'de yayımlandı. KooperatifçHik binalarına koruma • ADA\ A (Cumhuriyer Güney İlleri Bürosu) - İçelin Silifke ilçesindeki Tekir Çiftliği'nde, Atatürk tarafindan 1935'te yaptınlan iki kooperatif binasının, müze ve kütüphaneye dönüştürülmesi için koruma altına alınması kabul edildi. Kısa adı Adana-Koop olan Adana Konut Üretim Yapı Kooperatifleri Biriiğfnin. bir süre önce adı geçen binalann Atatürk Kooperatifçilik Anıt Müzesi ile Uluslararası Kooperatifçilik Araştırma Merkezi ve Kooperatifçilik Kütüphanesi haline getirilmesi için başlattığı kampanya olumlu sonuçverdi. Sigapanın yararları • WASHINGTON (AA) - ABD'de neredeyse yasakîanma noktasına gelinen sigaranın, baa yararlan olduğu öne sürüldü. "Forbe" dergisi, son sayısında "Sigara İçtiğiniz İçin Teşekkürler" başlıkh biryaa yayımladı. Yaada, ABD'de işyerlerinde ve kamuya açık kapalı yerlerin hemen hemen tümünde yasaklanan sigaranın insan sağlığına faydalan anlatıldı. Sigaranın "haz" verdiğinin hatırlatıldığı yaada, "Bunun yanı sıra sigaranın, canlandıncı, dikkate yöneltici ve düşünsel kapasiteyi uyana davranışsal etkileri, araşürmalarla saptanmıştır" göriişü savunuldu. Yaada, "Doktorlar çoğu zaman "arada sırada bir bardak şarap alın iyi gelir' derler, ama yararlanna karşın, "arada bir sigara yakm" demezler" denildi. ADD Samsun • SAMSUN (Cumhuriyet) - Atatürkçü Düşünce Derneğı Samsun Şubesi'nin 1. Olağan Kongresi yapıldı. Demeğin yönetim kuruluna Osman Zümrüt, Nafız Çalıkoğlu, Ahmet San. Hülya Korkmaz, Aybars Turan, Melek Evin Şen, Gülin Altan seçilirken, Denetleme Kurulu üyeliklerine Dursun Ali Yılmaz. Münire Gedik, AJi İhsan Gümüş, kurultay delegeliklerine de Sadi Subaşı ve Sükyman Çelik getirildiler. Yeni Yönetim Kurulu önümüzdeki günlerde toplanarak görev bölümü yapacak. Gölbaşı'na biliPkişi desteği • ANKARA (ANKA)- Ankara'nın Gölbaşı ilçesindeki taşocaklannın kapatılması ve bozulan çevrenin eski haline dönüştürülmesini sağlamak için başlatılan hukuk mücadelesine bilirkişi heyeti de destek verdi. Ankara 10. Sulh Hukuk Mahkemesi'nesunulan ve maden mühendisi Haluk Yılmaz, jeofızik mühendisi Mehmet Erdinç ile makine yüksek mühendisi Deniz Alper'in hazırladığı bilirkişi raporunda taşocaklannın üretimlerini sürdürmesi halinde Gölbaşı'ndaki çevre bozulmasının önlenemeyeceğine dikkat çekildi. Neil Armstrong ve Edwin Aldrin 20 Temmuz 1969'ta Ay'a ilk kez ayak basmışlardı Insanlıkadınaatılanadımın25. ydıCUMHUR CANBAZOĞLU Bu fetih, tarihtekilere hiç mi niç benzemiyor. Kansız ve bilim adına yapılrruş bir fetih; 25 yıl önce Armst- rong ile Aldrin 'in Ay'a ayak basışla- n. 20 Temmuz 1969'u 21'e bağlayan gece, televizyonlannın karşısına ge- çen 600 milyon insanın tanık olduğu heyecanın, o 'insanlık adına atılan adım'ın 25. yıldönümünü bir ay sü- recek törenlerle kutlayacak dünya. Ay 'doğaJ park' oldu O günden bugüne çok şeyler oldu, Ay'ın keşfi tamamlandı. Birkaç haf- ta önce ABD keşif araa Clementi- ne, dünyanın biricik uydusunun son biünmeyen bölgelerinin fotoğrafla- nnı çekerek programın ilk bölümü- nü sonuçlandırdı. Böylece 25 yılbk zor uğraşın sonucu Ay, uzayın ilk 'doğal parkı' ılan edildi ve 'koruma- ya' alındı. Amerikalılar Ay'a son olarak Aralık 1972'de ayak basmışlardı. Ay'dan getirilen 382 kilo taşın 333 kilosu, Houston'daki Johnson Spa- ce Center ve San Antonio'da incele- meyealınmıştı. Geriye kalan 49 kilo, 78 bin par- çaya bölünerek dünyanın dört bir yanındaki laboratuvarlara gönde- rildi. Taşlar Ay'ın oluşumuyla ilgili insanoğluna birçok ipucu verdi, ama dünya ile uydusunun ilişkisini aydınlatmaya pek yardımcı ola- madı. Bu da yukanya yeniden • Yeni kuşak astronotlann ortak hayali, Ay yüzeyinde yürümek ve burada yaşamı başlatmak. Insanoğlunun Ay'a yerleşmesi, güneş sisteminin sırlannı birerbirer çözmede en önemli etap olarak değerlendiriliyor. çıkmak için iyi bir nedendi.. Mars'a gonderilen Observer'ın başansıziığma karşın NASA, insan- lı ve insansız uzay araştırma projele- rini sürdürüyor. Bunlar arasında, bir kez daha Ay'a iniş, ilk sırada yer ahyor. Yeni kuşak astronotlann or- tak hayali, Ay yüzeyinde yürümek ve burada yaşamı başlatmak. George Bush, Apollo 11 'in Ay'a inişinin 20. yıldönümünde (1989) Space Exploration Initiative adı ve- rilen uzay keşifleri programının düğmesine basmışü. Bu program, insanoğlunun Ay'a yerieşmesini sağlayacak, 2020 yılında Mars'a in- sanlı uçuşu gerçekleştirecek... İlkmahalle2004'te İnsanoğlunun Ay'a yerleşmesi, güneş sisteminin sırlannı birer birer çözmede en önemli etap olarak de- ğerlendiriliyor. Ay projesinin ilk etabmda, minik gezegende yerleşi- me en uygun bölgeleri saptayacak sondaj makineleri > üzeye inecek. Bu verileri topladıktan sonra 2004'teilk ekip Ay'a ayak basacak. Birkaç gün sonra roketler yaşam mahallerini Av'a indirecekler. Ikinci uzay ara- ayla bir cipve 6 astronot, 14günlük yiyecekle Ay'a gidecek. Ekip ilk iş olarak kepçe ve buldozerlerle bina- lar ve nükleer jeneratör için toprağı düzeltecek ve Ay'daki ilk mahalleş ı kuracak. Ikinci Ay harekatı 20O5"te gerçek- lesecek. 40 günlük malzemeyle gide- cek ekip, yollan ve iniş-kalkış pistle- rini inşa edecek. En önemlisi, biüm- sel araştırmalara başlanacak ve ve- riler anında Ay'daki laboratuvar- larda değerlendirilecek. Bitki yetişecek mi? Üçüncü seferde ise yaşam mahal- leri genişletilerek 90 günlük bir program uygulanacak. Bu kez ast- ronotlar Ay'da bitki yetiştirecekler ve ciple bölgeleri tarayacaklar. Ay- nca Ay'a dev bir teleskop yerleştire- cekler. Kalıcı üs kurma projesi ise 2007 yılında uygulama>a konulacak. Ay'da yaşayan astronot sayısı on se- kize çıkarken uzay araçlan sürekli malzeme ve eleman taşıyacaklar. Bu senaryo bilimkurgu romanın- dan ahnmadı, NASA'nın hedefledi- ği Ay projesinin bir özetı \e on yıl içinde hayata geçecek. Her şey plan- landığı gibi giderse; sıra çeyrek yüz- yıl sonra kıal gezegene, yani Mars'a gelecek. AY KAHRAMANLARI NELER YAPIYOR? Apollo 11 ekibi bilimden kopmadı Apollo programı çerçevesjnde 1969'dan 1972'yedek ay yüzeyine 12 astronot ayak bastı. Aralannda ilk olmanınşerefînıvaşayan Apollo 11 ekibi,yıllargeçse de bilimden kopmadı. Neil Artnstrong: 63 yaşındakı Armstrong. 1971 yılında NASA'\ı bıraktı veCincinnatf ve yerleştı. Gazeteci ve reklamcılardanuzakdurma>agayreteden Neil Armstrong. bılimsel araştırmalardan kopamadı. Uzun süreTürkiye'yegelip Ağn Dağı'nda Nuh'un Gemisi'ni aradı. birkaç yıl önce de kalp görevı yapacak bir makine geliştirdi. Edvin Aldrin: 64 yaşındaki Aldrin, ekibin en popüler elemanı oldu. 1971 'de NASA'yı bıraktı. İki kez evlenip aynldı ve magazin basınına iyi malzeme verdi. Bır ara psikolojik bunalıma düştü ve alkol tedavisi gördü. Bu deneyimini "Dünyaya Dönûş" adlı kitabındaanlattı. Şu anda uzayla ilgili bir özel kuruluşun yöneüciliğinj yapıyor. Michael Collins: Aya ayak basmadı, ama uzay aracı ıçınde kalarak dünya ile iletişimi sağladı. Tarihi görevden beşay sonra NASA'dan aynldı. 1974 yılında NVashington Üzay Müzesi'nin başına geçti. Beş kitapyayımladı. Collins. Mars'ın keşfıne büvoik önem \ eriyor ve tüm paranın bu yönde harcanmasını istiyor. Çocukdeyipgeçmeyin,onundahaklan var Çeviri Servisi - Son yı1larda adı yasadışı eylemlere kanşmış çocukla- nn sayısında görülen ürkütücü artış, suçlu çocuklann topluma kazandı- nlmasına yönelik çalışmalann ve çocuklan suça teşvik eden etmenle- rin ortadan kaJdınlmasına ilişkin önlemlerin yeniden gözden geçiril- mesini gerekü kılıyor. Çocuk haklan, insan haklannın gözardı edildiği birdünyada giderek önem kazanıyor. Anne babalar ken- di rahatlan ve kısa vadeli çıkarlan doğrultusunda çocuklannın hak- lannı sürekli ihlal etseler de çocuk haklanna bir kez daha göz atmakta yarar var: 1) Dünyaya istenerek gelme hakkı: Her doğum anne babanın serbest iradesi ile gerçekleştirilmeli. Nüfus aruşının korkutucu boyutlara ulaş- tığı dünyamızda, dini kaygılann do- ğum kontro- lünün önüne geçmesine izin vermemek ge- rekiyor. Ev- lendirme dai- resinin kapısı- ndan çıkan çiftlere "hadi artık çocuk yapın" diyece- ğimize "Çocu- ğa adam gibi bakacak pa- ranız var mı? DuygusaJ ola- rak anne baba olmaya hazır mtsınız" diye sormamız daha uygun düşer. 2) Bir baba- ya sahip olma hakkı: Günümüzde babasız çocuk sahibi olmak giderek yaygınlaşıyor. Bir kadın yeterli miktarda para ka- zanabiliyorsa, babasız çocuk sahibi olmakta bir sakınca görmüyor. Bu kadınlara bir babaya, yalnızca pa- rası için değil. sevgi ve şefkati için de gereksinim duyuîduğunu hatırlat- makta yarar var. 3) Birlikte yaşayan anne baba hakkı: Boşanmalann çocuk üzerinde ya- rattığı olumsuz etkilerin bir yaşam boyu sürdüğü artık kanıtlanmış bu- lunuyor. Çiftler arasında şiddet ve- ya zulüm dışında herhangi bir uyumsuzluk başgösterdiğinde çözü- mü hemen boşanmada aramamalı. 4) Aile ortamında yaşama hakkı: Poütikacılar oy peşinde koşarken aile değerlerine ilişkin verdikleri va- atleri işbaşma gecince unutmamalı. Hükümetler, çalışanlann sosyal ve ekonomik haklannı saptarken. aile • Dayak yeroeme, ^ en ba§ta geîen haklanndan biri. Ancak yinedegelişmiş ülkeîeKİe biledîsipîini sağiamakiçin dayağa başvuruluyor. fsveç'te dayak yasağı olmasma karşın, çocukkr arasmda suç tşleme oranı. diğer Avrupa ülkelerinegdredaha az. OysaABD'de dayak sıkhİda başvurulan bir yöntem; ancak öfûmk sonuçJanan şiddet eylernieri d i ^ gelişmiş ülkelere oranla dalıa fazJa. yaşamlannı da dikkate almalı. Do- ğum izni, kreş açma gibi yükümlü- lüklerini aksatmadan yerine getir- meli. 5) Evde güvencede olma hakkı: Anne babalar kendi çocuklannın kavga etmesine, kabadayılık tasla- malanna izin verirken, başka ço- cuklann kendi çocuklanna aynı şe- kilde davranmasına tahammül ede- mezler. Böyle davranarak çocuk- lanna kendılerini korumayı, ayak- la^ üzerinde durmayı öğrettiklerini ileri sürerler. Ancak dünyada gide- rek yaygınlaşan şiddet eylemlerinin önlenebilmesi için, öncelikle aile üyelerinin başlattığı şiddet eylemle- rine izin verilmemesi gerekir. 6) Davrantş bozuklukJannın erken tanısı: Cç ile 6 yaş arası çocuklann yanlış davranışlan saptanıp müdahale edildiğinde ileri yaşlarda ortaya çıkacak daha va- him ruhsal bo- zukluklann önü- ne geçilebilir. 7) Yaşamın gerçeklerini öğ- renme hakkı: Üç yaşından başlayarak bilim- sel cinsel bilgilerle donatılan çocuk- lann ileri yaşlar- da dengeli ilişki- ler kuracağı iîeri sürülüyor. 8) Dayak ye- meme hakkı: Bugün gelişmiş Batılı ülkelerde bile disiplini sağ- lamak için daya- ğa başvuruluyor. İsveç'te dayak yasağı olmasına karşın, çocuklar arasında suç işleme oranı, diğer Avrupa ülkelerine göre daha az. Oysa ABD'de dayak sıklıkla başvurulan bir yöntem; an- cak ölümle sonuçlanan şiddet ey- lemleri diğer gelişmiş ülkelere oran- la daha fazla. 9) Cinsel tacizden korunma hakkı: Çocuklar ve gençler cinsel tacize uğradıklannda genellikle kendileri- ni koruyamaz. Cinsel taciz tehlikesi karşısında büyüklerin suskunluğu, sapığın güçlenmesine ve kurbanın umarsızhğına yol açar. Yetişkinler cinsel saldın olasılığının yüksek ol- duğu durumlarda olaya ivedilikle müdahele etmelidir. 10) Tedavi olma ve bakım hakkı: Sorunlu çocuklar ister resmi bir ku- ruluşta ister özel bakım altında, dai- ma ileriye yönelik bir tedavi yönte- miyle daha sağlıklı bir geleceğe ka- vuşturulmalıdır. THE ECONOMIST: İstanbul'da arkeoloji yok oluyor NEW YORK (AA) - İstanbul'un arkeolojik değerlerinin, belediye çalışmalan sırasındaki bilinçsiz kaalar ve betonlaşma eğilimi yüzünden yok edildiği öne sürüldü. "The Economist" dergisi bu konudaki yaasmda, 1984-1989 yıllan arasında. Bedrettin Dalan'ın belediye başkanlığı döneminde gerçekleştirilen İstanbul su ve kanalizasyon projesinin yapımı sırasında hemen hemen hiçbir tarihi esere rastlanmamış olmasının şaşırtıcı olduğunu belirttikten sonra şu yoruma yer verdi: "İstanbul'da nereye kürek \nrsamz altından bir tarihi eser çıkar. Fakat bu buluntular, inşaatm durması demektir. Zira arkeologlana, bulunan arkeolojik eseri tarihi açıdan yerli yerine oturtabilmek için zamana ihtiyaçları vardır. Oysa gecikmeler yapının malivetini arttırır. Bu gerçekler göz önüne alındığında, Türkiye'nin arkeolojik geçmişi> le ilgilenen kişiler, şimdilerde merro, yeraltı çarşıları \e otopark yapımuu öngören ve 1990 yılında kabul edilen projenin yapacağı tahribat nedenh le kara kara düşiinüyorlar." Topkapı surları Nurettin Sözen zamanında yapılan Topkapı surlan restorasyonunu da "Disneyland'a" benzeten "The Economist", Türkiyedeki kaalar sırasında arkeolojik zenginliklere gereken özenin gösterilmediğini ve içindeçok savıda tarihi eser bulunabilen topraklann, hiçbir denetimden geçirilmeden grayderlerle damperli kamyonlara doldurulduğunu yazdı. Bu nedenle pek çok tarihi gerçeğjn öğrenilemeden geçmişin karanlıklanna gömülüp kaybolduğunu öne süren dergi, Bizans surlannın dışındaki hendeklerde su bulunup bulunmadığırun bilinemediğini savundu. 1980'li yıllann ortalannda ortaya atlan "İstanbuTu uluslararası şehir yapma"iddiası yüzünden, İstanbul'daki pek çok tarihi yapının feda edilerek yerine dev oteller, geniş yollar inşa edildiği kaydedildi. isveç'tetecavüzedenlerinçoğuyabana kökenli GÜRHAN UÇKAN STOCKHOLM - 1986-1990 arasında polise ulaşan ırza geçme ya da gecmeye giri- şim olaylanrun % 6O'ı yabancı kökenli er- kekler tarafindan gerçekleştirildi. Aynı za- manda bu erkeklerin % 80'inin toplumun alt tabakasına ait olduğu, çeşitli toplumsal ve kişisel sorunlarla yaşadıklan da ortaya çıktı. Stockholm Üniversitesi'nden kriminoloji (suçbilim) profesörü Jerzy Sarnecki tarafi- ndan yapılan geniş kapsamlı araşürma tsveç basırunda büyük ilgi topladı. 1986- 1990 arasında, polise ulaşan 973 olaydan 472'sinin suçlusu saptandı. Bunlann % 40 İsveçli; kalan kısmı ya burada yaşayan ya- bancı ülke vatandaşlan ya da sonradan İsveç vatandaşhğına geçmiş kişiler. İsveç halkının yalnızca % 5'inin başka ülke va- tandaşı olduğu düşünülürse bu durum, ül- kedeki yabancılan ve yabana görünüşüne sahip olanlan oldukça olumsuz etkiliyor. Çeşitli ırkçı çevreler, derhal durumdan ya- rarlanmaya başladılar bile. Bu konuda Prof. Sarnecki uyanda bulunuyor: İsveçli ve diğer sanıklann büvük çoğun- luğu. toplumsal sorunlar içinde yaşayan be- lirli bir kesim. Bunlann önemli bölümünün poliste çeşitli suçlardan kaydı var. Bu tip ki- şilerle görüşen kadınlar da riske giriyorlar. Çünkü bu insanlar. yaşamdaki birçok du- rum karşısında derhal şiddete başvurma>a ahşmış durumdalar. Kuzey Amerikalılar aşağı sırada Yabancı ülke vatandaşlannın ya da son- radan İsveç vatandaşljğıru almış olanlann geldikleri ülkelere göre ayınmı da bu sapta- mayı doğruluyor. Suçlulann geldikleri ül- ' kelere göre İsveç düzeyinde o ülkelerin va- tandaşlanyla sayısal karşılaştınlması, suçlu kesimin aşın yüksek orana sahip oiduğunu gösterdi. Yani kişilerin içindeki "menıleket kültürii'dcğıl. buradaki toplumsal konumu önemli. Örneğin. dünyanın en çok ırza geç- me olaylanna sahip bölgesi Kuzey Ameri- ka'dan gelen vabancılar. suç istatistiğinde diğer yabanaiann en altında yer alıyorlar. Öte yandan, tecavüze uğrayan kadınlar arasında Finliler önde geliyor. Onlan İsveç- liler izliyor. İsveç gibi bir toplumda kadınla nn gece geç vakit eve dönme güvenliğine sa- hip olmaması da bir kez daha büyük bir ayıp olarak dikkat çekti. Irza geçme, cinsel tacize uğrama ve istediğini elde edemeyen erkek tarafindan dövülme olaylanrun önemli bölümü gece geç vakit tenha yerler- de ya da kayıtsız taksilerde gerçekleşiypr. Stockholm'ün en büyük taksi şirketlerin- den biri, bu nedenle evine yalnız dönen kadınlar için özel indirimli tarife uygulanı- yor ve şoför kadın evine girene dek kapıda bekliyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle