03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
27 HAZİRAN1994 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA KULTUR 17 82 yaşmdaki ünlü orkestra şefi Kurt Sanderling'in Almanya'dan Rusya'ya uzanan ilginç yaşamöyküsü ABD'ye değil, Rusya'yakaçü BUAŞAMADA ŞUKRAN KURDAKUL Kiiltûr Servisi - 20. yüzyıl Av- rupası'nın karanlık tarihi tek bir müzisyenin yaşamına indir- generek özetlense. bu müzisyen herhalde 82 yaşındaki ünlü or- kestra şefi Kurt Saoderling olur- du. Bir dızi Brahms senfonisi yönetmek üzere şu sıralar Londra Senfoni Orkestrası'yla çalışan Sanderling'in yaşam öy- küsü, gerçekten çok ilginç: Gençlıği 1920'liyıllann Berlin'- inde geçen Sanderling, o za- manlar Yahudi olmanın başına açacağı sorunlardan habersiz yaşıyordu. Piyano eğitimi gö- ren sanatçı, genç yaşta Berlin Devlet Operası'nda repetitör olarak çalışmaya başladı. Gele- ceği garanti altma alınmış gibi görünüyordu. Berlin'de o sıra- lar konser veren pek çok müzis- yene yakındı. bir düşünün; Kkmperer, Bnıno VValter ve Kkiber o sıralar Berlin'in önde gelen operalanrun başındaydı, Furtwangler Berlin Filarmoni Orkestrası'nı yönetiyordu... Berlin'in altm çağı Berlin bir 'altm çağ' yaşıyor- du. kuşkusuz. Ama bu pek uzun sürmedi. 1933 yıhnda Hit- ler iktidara geldi. Büyük orkest- ra şefleri, birer birer ülkeyi terk etmeye başladı. Ancak o sıralar 21 yaşında olan Sanderling, he- nüz yeterince tanınmıyordu, Amerika'da onu bekleyen bir işi yoktu... "Ayrıca biz Hitler'in fiç ya da bilemediniz altı aydan dalia fazla dayanamajacak ka- dar deli biri olduğunu sanıvor- duk" divor Sanderling. Sonra birşok yaşandı: Hıtler. Yahudilerin kamu görevlerinde bulunmalannı yasakljyordu. Buna devlet tiyatrolan, opera- !an, orkestralan da dahildi. Sanderling'le birlikte pek çok kaliteli müzisyen, işsiz kaldı. Yahudi Kültür Orkestrası o sı- ralar kuruldu: Yahudi müzis- yenler, Yahudi izleyicilere kon- serier vermeye başladı. Sander- ling, bu orkestranın repetitörlü- ğüne getirildi. Bu etkinlik oldukça cesur bir girişimdi, çünkü Berlin'de Ya- hudi düşmanlığı her geçen gün artıyordu. İlginç bir çelişki ya- şayacaklardı Yahudiler, müziği bir zaman sonra töptâma kamplannda dinleyerek... So- nuçta, Yahudilerden oluşan or- kestra yasaklandı. "Bu orkestrayla iki vıl kadar çabştıktan sonra taril yapmak üzere İtalya'ya gittim. Oraday- ken, ailemin .41man vatandaşu- Sanderling'in öyküsü 'Herkes gider Mersin'e...' atasözünü anunsatıvor adeta. Sanderling, 20 yıl Leningrad'da, 17 yıi da Berlin orkestralannda çalıştı. ğından çıkanidığını öğrendim. Ben dönseydim, benim de pasa- portumu alacaklardı. Bu nedenle İtaha'da kalarak bir iş bulmak için tamdığım herkese mekrup yazmaya başladım. Sonunda Moskova'da bulunan bir akra- bam Rusya'ya gidip gidemeye- ceğimi araştırmaya başladı, çün- kü orada müzik etkinlikleri ol- dukça yoğundu..." diye anlatı- yor Sanderling. Öteki müzisyenler Hitler'den kaçıp batıya giderken, Sander- ling tam tersini yapıp doğuya kaçıyor, bir diktatörden ötekı- ne gidiyordu adeta. "Tuhaf olan" diyor sanatçı, "Rusya'ya giriş belgemi bekJerken, İsviçre'- de birkaç konser verdim. Bu konserlerin birinde odama dön- düğümde. masanın üzerinde bir not buldunt: 'Amerika için vize alabilirsen, ğer îjfefti ğör. sâna'' bir iş ajarlanm' diyordu. Vieve- land Orkestrasf nın orkestra şefi Artur Rodzinski'den geliyordu." Eğer herkesin yaşamında bir kez başına gelen böyle zorlu bir 'karar aru' varsa, Sanderling- inki o andı işte. Amerikan vize- sini alamadı, ama Rusya vizesi- ni alabildi. Bir ay içinde de Moskova Radyo Orkestrasf - nda asistan orkestra şefi olmak üzere iş teklifi aldı. 25 vıl Rusya"da vaşadı. Piş- man mı? Pişmanlık duyduğu birkaç nokta var: "Ama 1935 > ılında 23 yaşında bir 'hiç kim- nın kültürel değerlerinin başın- da gelen kurum- Sibırya'ya ta- şınmak zorunda kaldı. Sander- ling o yıl orkestrayı bir kez yönetmişti: "İlk görüşte aşk gibi birduvguydu." Derken orkestrayla birlikte Sibırya">a gıtmek için teklif aldı, ünlü orkestra şefi Yevgeni sanderling, müzik konusunda Doğu Bloku ülkelerinin Batı yönetimlerinden çok daha fazla çaba harcadığına inanıyor. se'ydim. Amerika'ya orkestra şefi olarak gittiğinde, mutlaka önemli biri olmak gerekiyordu. Ama doğuda, çalışarak önemli biri olma fırsatı vardı." i 'J^JP. yıhnda Sdvvetler'A}-' manya'yîa savaşa girdi. "Bu bü- yük mutluluktu" diyor Sander- ling. "Stalin ile Hitler arasında- ki dostluk, benim gibi göçmente- ri çok sinir ediyordu." Alman ordusu ilerledıkçe, Leningrad Filarmoni Orkestrası -Rusya"- Mravinsky'nin yardıması ola- rak. "Sibirya'da Mraunsky ile çok zaman geçirdik, her akşam bir araya gelir, birbirimizin per- Fbrmaro>ıiH eleştirirdik. Bach'tan Stravinsk\'ve kadar her şey çaldık o savaş konserlerinde. Bir tek Richard Strauss yasaktı. \\ agner »e Bruckner de pek çalı- rnnazdı." Sanderling, Leningrad Sen- foni Orkestrası'run ilk kez ses- lendireceği yapıtı "Yedinci Sen- foni"nin açılış gecesinde, ünlü besteci Şostakoviç ile tanışmış "Ben Moskova'dayken Beşinci Senfoni'nin ilk yorumunu duv- muştum, yıl 1937'ydi. Belki şJm- di algılamak o kadar kolay değil -çok şükür- ama o dönemde öyle korkunç bir atınosfer t ardı ki ilk bölüm bittikten sonra herkes kendi kendine 'Bu müzığı dinle- diğimiz için tutuklanır mıvu' diye sormaj a başladı. Şimdi bi- le, o müziği dinlemek. yaşamım- la ilgili bir kitap okumaya benzi- yor." Şostakoviç daha sonra San- derling ile dost olup bir 'casus' olmadığını anlayınca. senfoni- nin son bölümünde yer alan nota tekrarlannın anlamını acı- kladı. "Bazı orkestra şefleri bu boliimü sıkıcı bulup. iki katı tem- poyia çalıyoriardı, örneğin Bers- tein. Ben de Şostakoviç'le tamştığımda, o bölümü öteki or- kestra şefleri kadar hı/lı çala- madtğımı söykmiştim. Oysa za- ten Şostakoviç bu ya\aş, çekiçle vurur gibi bir i/lenim \aratan tekrarlamanın ya>aş tempoda çalınmasını istiyordu. Rusça'da ben, '>a' demek. Şostakoviç'in notaları (ya ya ya ya ya) 'Bu be- nim zaferim, senin değil!' an- lamına gelivordu." 1946 \ ılında Sanderling Ber- lin'e dönmesi için çağn aldı. Ruslar onu bırakmak istemedi. Lenıngrad Filarmoni Orkest- rasf nın vönetmeni, "Biz en iyi orkestra şeflerimİ7İ Aünanya'ya vermek için kazanmadık bu sa- *aşıî" di>ordu.Sanderling bu tip sınırlamalardan rahatsız olurken. bir yandan da Rusya'- ya "minnet borcu" duyuyordu. Sonunda 1956 vılında Lening- rad Filarmoni Orkestrası'yla birlikte Almanya turnesine çı- kmasına izin verildi. 1960 yıhnda ise Berlin Senfoni Or- kestrası'nı kurmak üzere yine Almanya'ya davet edildi ve bu teklifi kabul ederek orkestrayla birlikte 17 yıl çalıştı. "Rusya'- dan ayrılırken epeyce kafam karışmıştı. Orada güzel bir ya- şamım vardı. Ama yeni bir mü- cadeleye girmek istiyordum. Avrıca Almanya benim va- tandımdı." Festival 'Yolcusu...• Ba^ar Sabuncu'nun yönettiği, Müjde Ar, Tank Akan, Halil Ergün ve Berhan Şimşek'in başrollerini üstlendiği 'Yolcu' yurtdjşında sekizayn festivale katılacak. Kültür Servisi - Nazım Hikmefin aynı adh yapıtı- ndan Başar Sabuncu'nun sinemaya aktardığı "YpJcu", önümüzdeki günlerde birçok uluslararası festivalde gösterime girerek sinema otoritelerinin beğenisine su- nulacak. Fihnde başrolleri Tank Akan, Müjde Ar ve Halil Ergün paylaşıyorlar. Filmin yapıması Şabahattin Çetin. Istanbul Ulusla- rarası Film Festivah'nde özel bir gösterimle sunulan fılme, izleyen yabana sinemacılardan büyük bir ilgi geldiğini. daha sonra da bu kişilerin fihni kendi ülkele- rindeki festivallere götürmek istediklerini belirtti. Yo- ğun talep üzerine Kültür BakanhğYnın yardımı ile fil- min İngilizce. Almanca. İtalyanca ve Fransızca alt- yaah kopyalannın haarlandığını bildiren Çetin, "Çok iyi birfiJm.Aynca Nazım Hikmet'in eseri. Yerel bir hi- kaye olarak da sanınm ilginç geldi. Filmi izleyen ya- bancı yönermenler çok beğendikJerini ifade ettiler". İlk olarak 25 haziranda Münih Film Festivali'nde gösterilen film, daha sonra da İtalya'nın Bergamo ka- sabasındaki 18.Bergamo Film Festivali'ne katılacak. 28 ağustosta ise Venedik Füm Festivali'nde gösterile- cek. "YotaT'nun Cannes ve Berhn film festivallerin- den sonra dünyanın en büyük film festivali olan Vene- dik Film Festivah'nde ana yanşma bölümüne ka- tılmasını beklediklerini ifade eden Çetin, ancak filmin Hong Kong'daki yanşmaya katıldığı için bu hakkını kaybettiğinin kendilerine bildirildiğini kaydetti. "Yolcu" sonbaharda Kanada'da Montreal Film Festivali'nde, ABD'de Los Angeles FUm Festivali'nde, Almanya'da KölnFilm Festi>ab"nde, FransadaNauı- tes Film Festivali ve Mont PeUkr Film Festivali ile Av- nıpa Konseyi himayesinde düzenlenen Strasbourg Fîlm Festivali nde Türkiye'yi temsil edecek. Şabahattin Çe- tin, filmin önümüzdeki yıl kış döneminde de pek çok festivale davet edildiğini bildirdi. 22. ULUSLARARASI İSTANBUL MUZIK FESTTVALİ JanacekOda Orkestmsıkonserieri • Leos Janacek Oda Orkestrası'nın ilk konseri, yann saat 19.00'da Aya İrini'de izlenebilecek. Zdenek Dejmek'in sanat yönetmenliğinde 1964 yılında kurulan orkestra, festivalin bu yılki özel temasını oluşturan Dvorak'ın yanı sıra Jan Vaclav Stamic, Corelli ve Grieg'in yapıtlannı seslendirecek. Çarşamba günkü konserlerinde ise Leos Janacek Oda Orkestrası'ndan Janacek'in yapıtlannı da dinleyeceğiz. Kültür Servisi - 22. Uluslararası İstan- bul Müzik Festivali'nin ortasına geldik sayılır... Ve İngiüz Oda Orkestrası'nın konserlerinden sonra. sıra geldi Leos Ja- nacek'e. Aya İrini'de ilk konserinı yann saat 19.00'da verecek olan Leos Janacek Oda Orkestrası, festivalin bu yılki özel te- masını oluşturan Dvorak'ın yaylı calgılar için Mi Majör(Op. 22) Serenadı'nın yanı sıra Jan Vaclav Stamic, Corelli ve Grieg'- in yapıtlannı seslendirecek. 1964 yılında kurulan ve bugüne dek Polonya, Bulgaristan. Almanya, Avus- turya, İngiltere, Belçika, Hollanda, İspanya. İsveç. Finlandiya, İtal>a gibi pek çok kentte konserler veren Leos Ja- nacek Oda Orkestrası. müzik eleştırmen- lcnnce "yaylı çalgılarda usta, yoruimda ke- sin, zarif ve titiz" olarak nitelendiriliyor. Prag Bahar Festivali ile Janacek Mayıs Festivali'nde sürekli görev alan orkestra. yalnızca vaylı çalgılardan oluşuyor ve ba- rok, ön klasik ve klasik dönemlerin yanı sıra zaman zaman 20. yüzyıl bestecileri- nin yapıtlannı da seslendiriyor. Leos Janacek Oda Orkestrasf nın sanat vönetmeni Zdenek Dejmek. Olomouc'da kısa süren bir eğitim döneminden sonra. Prof. Fr. Czerny'nin öğrencisi olduğu Ostrava Konservatuvan'nı bitirmiş. He- nüz 18 yaşındayken Çekoslovakya'daki Konservatuvarlar Yanşmasf nın birincisi olan Dejrnek, öğrenimini tamamladıktan sonra Janacek Filarmoni Orkestrasf na katılarak bu orkestranın ikinci konsert- maysterliğini yapmış. Dejmek, Leos Janacek Oda Orkestrasf ndaki sanat yö- netmenliği göre\ ini 20 yıldır sürdürüyor. Orkestranın ikinci konseri. salı günü yine Aya İrini'de saat 19.00'da ızlenebiJe- cek. Topluluk, ikinci konserde Josef My- blivecek, Mozart, V ivaldi, John İreland ve Janacek'in yapıtlannı seslendirecek. •Sanatçılar Kurultayı' 'Sanatçılar Kurultayı' 2 temmuz cumartesi günü An- kara'da Şinasi Sahnesi'nde toplanacak. Tek gündem maddesi var kurultayın. Laiklik ve örgütlenme. Şeriatçıya karşı sanatçının, yapıtlarıyla birlikte, varlı- ğını ortaya koyması uygarlık savaşımının gereklerinden biri oldu günümüzde. Bu yontuyu ben yarattım. Bu resim benim imge dünyamın ürünü. Bu şiiri, öyküyü, romanı, oyunu ben yazdım efendi. ben yazdım diyenler Sıvas'taki toplukıyım olayına karşı gerçekliğini yitirmeyen bir dizeyi doğrulayacaklar varlıklarıyla. "Tükenmeyiz kırma iten " Çok eskilerde defteri dürülmüş çatışkıları günümüze aktarma heveslerinden doğan sıkıntılar bunlar. Düşürtce öldürülebilir mi? Sanat öldürülebilir mi? Darülbedayi'nin kurulduğu günler, 1914'te şeriatçı ka- fanın verdiği fetva tarihin tutanaklarına şöyle geçmişti: 'Tiyatro ahlaksızlık yuvasıdır. Kadm sahneye çıka- maz..' Daha o tarihte kendi karanlığına gömüldüğünü biliyo- ruz bu ihtiyar sesin. Oysa tiyatromuzun seksen yılından Bedia Muvahhlt'- ler, Neyyire Neyir'ler, Halide Pişkin'ler, Cahide Sonku'- lar ve nıceleri ses veriyor. Bu gerçeğin kaynağında çağdaş insan olma onuru- nun itici gücü vardır. Pazartesi yazılarımdan biri Şeriatçının Korktuğu Ulu- sal Bilinç başlığmı taşıyordu. Yetmiş beş yıl önce em- peryalizminsilahlandırdığı 'HilafetOrdusu', ulusal bilin- ci buldu karşısında. Şeriatçıyı tarih sahnesinden silen, babalarımızın ulu- sal bilincidir. Kimi toplumbilimciler II. Meşrutiyet'i "Yarım kalmış birzafer, devrimin küçük birparçası..."olarak tanımla- mışlardı. Bence ulusal bilinçle çağdaşlaşma bilincinin bütünleştiği bir evrim sürecinın büyük bir parçasıdır II. Meşrutiyet. Dış etkilerin yanı sıra toplumun iç dinamikle- rini harekete getirmiştir çünkü Kurtuluş Savaşımız da bu surecin ürünüdür, Tarihsel birsıçrama sayılan cumhuriyetde. Mustafa Kemal, Ankara Hukuk Fakültesi'nin açılış tö- renınde (25 Ekım 1925) şöyle açımlıyordu bu sıçramayı: "Türk devriminin gerçek anlamı, din bağına dayanan bir siyasal birim yerine başka bir bağa, ulusalhk bağına dayanan bir birim koymaktır. Ulusumuz bugünku ulusla- rarası var olma savaşında yaşayabilmenin tek yolunun çağdaş uygarlıkta bulunabileceğini değişmez bir ilke olarak kabul etmiştir. Ulus .. devrimsel değişmelerin do- ğal ve zorunlu gereği olarak ihtiyaçların değişip geliş- mesiyle sürekli olarak değişip gelişme kuralına daya- nan, dünyasal bir rejim görüşünü yaşamm zorunlu bir koşulu olarak benimsemiştir." (Anan, Niyazi Berkes, Türkiye'de Çağdaşlaşma, I. bas. 1973, sf. 469) Mustafa Kemal söylediği için mi benimsiyoruz bu dü- şünceleri? Aklımıza aykırı bulmadığımız için mi? Şeriatçının kafasında sormak suç işlemekle eş anlam- lıdır Bizim kafamızda ınsan olmakla. Bizi ezberlerini öğrenmeye zorlayacaklarına, düşürv-.. ceyesaygılıolmayıöğrensinler. •• Eski İstanbullu Armada'dan festivale katkı Kültür Servisi - Sultanahmet sahil \ olu. Ahırkapı caddesinde, vaktiyle yok oimuş Barbaros evlerinin restorasyonu ile inşa edilen Armada Otel, altyapı ve hizmet kalitesi ile 19. yüzyıl İstanbul yaşam kültürünün inceliklerini veniden gün ışığına çıkardı. Projesinden inşaatına, dekorundan temizlik malzemelerine kadardoğal v e kültürel çev reye saygının önplanda tutulduğu otelin yönetimi. İstanbul festi valine katkıda bulunmak amacıyla. özel olarak restore edilmiş otel otobüsünü, Aya İrini konserlerini ızleyecek müşterilerinin kullanımına sunuyor. Otelin kapah otoparkına araçlannı bırakan sanatseverler. konser dönüşü Armada Otel'in terasından Sultanahmet Camii ses ve ışık gösterilerini izliyorlar. 220yataklı otel. 'Teras Bar'ırun >anı sıra. "havuzlu kahve'si, 'Barbaros bar'ı v e 240 kişilik"Ahırkapı lokantasf ile eski İstanbullu kimliğıni veniden gündeme getiriyor. Müziksel Köprü Külrür Servisi - Klasik ve pop müziğini ayru çatı alünda birleştiren Polonyalı besteci ve orkestra şefi Henryk Gorecki. geçen hafta Bath Uluslararası Müzik Festivali kapsarrunda bir konser verdi. Günün post-modern gençlerine Beethoven'la başlayıp. kendi çalışması olan ve elektronik tınılar taşıyan Gorecki'nin üçünçü senfonisiyle devam eden bir repertuvar sundu. Konserde İrlandalı blues şarkıcısı Christine ve pop yıldızı Björk de hazır bulundu. Daha sonra gazetecilere konser hakkındakifikirleriniacıklayan Björk "Kendisinı ilk kez. bir klasik müzik istasyonunda tesadüfen dinlediğimde. Tannm. böylesine hoş bir besteyi kim yapmış olabilir demiştim kendi kendime. Son derece tutkulu biryapısı vardı. Pop müziğin klasik birversiyonunu sunuyordu. Çok etkilenmiştim. Bugün de konserini izlerken büyük bir zev k aldırrf dedi. Şehir Tiyatroları'ndan Çalıkuşu' Kültür Servisi - İstanbul Belediyesi Şehir Tiyatrolan, Reşat N uri Güntekin'in 'Çalıkuşu' adh romanını müzikal olarak sahneye taşıdı. Necati Cumalfnın romandan tiyatroya uyarladığı Çalıkuşu. Bırinci Dünya Savaşı'nın sonlanndan Cumhuriyet'in ilk yıllanna. ülkemizin yaşadığı birgeçiş dönemini bir aşk öyküsüyle renklendırerek sunuyor. Hakan Altıner'in yönettiği o> unun müziklenni Esin Engin yaptı. Oyun süresince bütün Şehir Tiyatrosu sanatçılannı sahnede göreceğimizyapımda önemli rolleri Tiibe Batum. Hazım Körmükçü. Nedret Güvenç, Toron Karacaoğlu, İsmet Ay, Suna Peku} sal. Kamran Usluer, Hümeyra, Zihni Göktay, Nurseli İdiz. Feridun Karakaya. Cüneyt Türel. Kerem Yılmazer, Mehmet Gürhan. Tomris İncer. Gül Akelli. Yalçın Boratap, BensuOrhunözpaylaşıyorlar. Müzikaldeyirmi kişilik bir orkestra görev alıyor. Orkestra şefi Önder Bali. Şarkı sözlerini Gülsün Siren yazdı. Koregrafısini Semiramis Uyar hazırladı. Dekor Atıl Yalkut'a. kostüm Sevim Çavdar'a ait. Bütün Alaçatı Tiyatro Sahnesî İZMİR (AA) - Bu yıl beşincisi düzenlenecek olan "Alaçatı 94 Uluslararası Çocuk ve GençlikTiyatro Festivali"çarşamba günü başlıvor. İzmir'iıi Çeşme ilçesine bağlı AlaçaU beldesinde gerçekleştirilecek festivalde, Haluk Yüce Tiyatro Grubu 'Burnunu Kaybeden Palyaço", Gülenağaç Çocuk Tiyatrosu "Yeşil Üretkenlik". Oluşum Tiyatrosu "Çocuklar Yönetimde". Tobav Gençlik Kulübü de "Harp Kaldınmında Aşk" adh oyunlan sergileyecekler. Macaristan'dan Arany Janos Tiyatro Grubu "Kalamona", Gürcistan'dan Berikebi Tiyatro Grubu "Küçük Prens" ve "Berikoni"adh oyunlan sahneye koyacaklar. İngiltere'den Hope Street Grubu ise "Yolculuğun Sonu" adh oyunla sahneye çıkacak. VVorkshop çahşmalannda İngiliz tiyatro sanatçılan Ruth Burgess ile Russ Lane v e Türk sanatçı Maide Morgül. hazırladıklan gösterileri sunacaklar. Gösteriler "Bütün Alaçatı Tiyatro Sahnesi" sloganı doğrultusunda Alaçatı sokaklannda. kapah veaçık tivatro salonlannda gerçekleştinlecek. Festival 2 temmuzda Lcman Sam'ın vereceği konserle sona erecek. I
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle