Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
27 HAZİRAN1994 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 17
82 yaşmdaki ünlü orkestra şefi Kurt Sanderling'in Almanya'dan Rusya'ya uzanan ilginç yaşamöyküsü
ABD'ye değil, Rusya'yakaçü
BUAŞAMADA
ŞUKRAN KURDAKUL
Kiiltûr Servisi - 20. yüzyıl Av-
rupası'nın karanlık tarihi tek
bir müzisyenin yaşamına indir-
generek özetlense. bu müzisyen
herhalde 82 yaşındaki ünlü or-
kestra şefi Kurt Saoderling olur-
du. Bir dızi Brahms senfonisi
yönetmek üzere şu sıralar
Londra Senfoni Orkestrası'yla
çalışan Sanderling'in yaşam öy-
küsü, gerçekten çok ilginç:
Gençlıği 1920'liyıllann Berlin'-
inde geçen Sanderling, o za-
manlar Yahudi olmanın başına
açacağı sorunlardan habersiz
yaşıyordu. Piyano eğitimi gö-
ren sanatçı, genç yaşta Berlin
Devlet Operası'nda repetitör
olarak çalışmaya başladı. Gele-
ceği garanti altma alınmış gibi
görünüyordu. Berlin'de o sıra-
lar konser veren pek çok müzis-
yene yakındı. bir düşünün;
Kkmperer, Bnıno VValter ve
Kkiber o sıralar Berlin'in önde
gelen operalanrun başındaydı,
Furtwangler Berlin Filarmoni
Orkestrası'nı yönetiyordu...
Berlin'in altm çağı
Berlin bir 'altm çağ' yaşıyor-
du. kuşkusuz. Ama bu pek
uzun sürmedi. 1933 yıhnda Hit-
ler iktidara geldi. Büyük orkest-
ra şefleri, birer birer ülkeyi terk
etmeye başladı. Ancak o sıralar
21 yaşında olan Sanderling, he-
nüz yeterince tanınmıyordu,
Amerika'da onu bekleyen bir
işi yoktu... "Ayrıca biz Hitler'in
fiç ya da bilemediniz altı aydan
dalia fazla dayanamajacak ka-
dar deli biri olduğunu sanıvor-
duk" divor Sanderling.
Sonra birşok yaşandı: Hıtler.
Yahudilerin kamu görevlerinde
bulunmalannı yasakljyordu.
Buna devlet tiyatrolan, opera-
!an, orkestralan da dahildi.
Sanderling'le birlikte pek çok
kaliteli müzisyen, işsiz kaldı.
Yahudi Kültür Orkestrası o sı-
ralar kuruldu: Yahudi müzis-
yenler, Yahudi izleyicilere kon-
serier vermeye başladı. Sander-
ling, bu orkestranın repetitörlü-
ğüne getirildi.
Bu etkinlik oldukça cesur bir
girişimdi, çünkü Berlin'de Ya-
hudi düşmanlığı her geçen gün
artıyordu. İlginç bir çelişki ya-
şayacaklardı Yahudiler, müziği
bir zaman sonra töptâma
kamplannda dinleyerek... So-
nuçta, Yahudilerden oluşan or-
kestra yasaklandı.
"Bu orkestrayla iki vıl kadar
çabştıktan sonra taril yapmak
üzere İtalya'ya gittim. Oraday-
ken, ailemin .41man vatandaşu-
Sanderling'in öyküsü 'Herkes gider Mersin'e...' atasözünü anunsatıvor adeta. Sanderling, 20 yıl Leningrad'da, 17 yıi da Berlin orkestralannda çalıştı.
ğından çıkanidığını öğrendim.
Ben dönseydim, benim de pasa-
portumu alacaklardı. Bu nedenle
İtaha'da kalarak bir iş bulmak
için tamdığım herkese mekrup
yazmaya başladım. Sonunda
Moskova'da bulunan bir akra-
bam Rusya'ya gidip gidemeye-
ceğimi araştırmaya başladı, çün-
kü orada müzik etkinlikleri ol-
dukça yoğundu..." diye anlatı-
yor Sanderling.
Öteki müzisyenler Hitler'den
kaçıp batıya giderken, Sander-
ling tam tersini yapıp doğuya
kaçıyor, bir diktatörden ötekı-
ne gidiyordu adeta. "Tuhaf
olan" diyor sanatçı, "Rusya'ya
giriş belgemi bekJerken, İsviçre'-
de birkaç konser verdim. Bu
konserlerin birinde odama dön-
düğümde. masanın üzerinde bir
not buldunt: 'Amerika için vize
alabilirsen, ğer îjfefti ğör. sâna''
bir iş ajarlanm' diyordu. Vieve-
land Orkestrasf nın orkestra şefi
Artur Rodzinski'den geliyordu."
Eğer herkesin yaşamında bir
kez başına gelen böyle zorlu bir
'karar aru' varsa, Sanderling-
inki o andı işte. Amerikan vize-
sini alamadı, ama Rusya vizesi-
ni alabildi. Bir ay içinde de
Moskova Radyo Orkestrasf -
nda asistan orkestra şefi olmak
üzere iş teklifi aldı.
25 vıl Rusya"da vaşadı. Piş-
man mı? Pişmanlık duyduğu
birkaç nokta var: "Ama 1935
> ılında 23 yaşında bir 'hiç kim-
nın kültürel değerlerinin başın-
da gelen kurum- Sibırya'ya ta-
şınmak zorunda kaldı. Sander-
ling o yıl orkestrayı bir kez
yönetmişti: "İlk görüşte aşk gibi
birduvguydu."
Derken orkestrayla birlikte
Sibırya">a gıtmek için teklif
aldı, ünlü orkestra şefi Yevgeni
sanderling, müzik konusunda Doğu
Bloku ülkelerinin Batı
yönetimlerinden çok
daha fazla çaba harcadığına inanıyor.
se'ydim. Amerika'ya orkestra
şefi olarak gittiğinde, mutlaka
önemli biri olmak gerekiyordu.
Ama doğuda, çalışarak önemli
biri olma fırsatı vardı."
i 'J^JP. yıhnda Sdvvetler'A}-'
manya'yîa savaşa girdi. "Bu bü-
yük mutluluktu" diyor Sander-
ling. "Stalin ile Hitler arasında-
ki dostluk, benim gibi göçmente-
ri çok sinir ediyordu." Alman
ordusu ilerledıkçe, Leningrad
Filarmoni Orkestrası -Rusya"-
Mravinsky'nin yardıması ola-
rak.
"Sibirya'da Mraunsky ile
çok zaman geçirdik, her akşam
bir araya gelir, birbirimizin per-
Fbrmaro>ıiH eleştirirdik. Bach'tan
Stravinsk\'ve kadar her şey
çaldık o savaş konserlerinde. Bir
tek Richard Strauss yasaktı.
\\ agner »e Bruckner de pek çalı-
rnnazdı."
Sanderling, Leningrad Sen-
foni Orkestrası'run ilk kez ses-
lendireceği yapıtı "Yedinci Sen-
foni"nin açılış gecesinde, ünlü
besteci Şostakoviç ile tanışmış
"Ben Moskova'dayken Beşinci
Senfoni'nin ilk yorumunu duv-
muştum, yıl 1937'ydi. Belki şJm-
di algılamak o kadar kolay değil
-çok şükür- ama o dönemde öyle
korkunç bir atınosfer t ardı ki ilk
bölüm bittikten sonra herkes
kendi kendine 'Bu müzığı dinle-
diğimiz için tutuklanır mıvu'
diye sormaj a başladı. Şimdi bi-
le, o müziği dinlemek. yaşamım-
la ilgili bir kitap okumaya benzi-
yor."
Şostakoviç daha sonra San-
derling ile dost olup bir 'casus'
olmadığını anlayınca. senfoni-
nin son bölümünde yer alan
nota tekrarlannın anlamını acı-
kladı. "Bazı orkestra şefleri bu
boliimü sıkıcı bulup. iki katı tem-
poyia çalıyoriardı, örneğin Bers-
tein. Ben de Şostakoviç'le
tamştığımda, o bölümü öteki or-
kestra şefleri kadar hı/lı çala-
madtğımı söykmiştim. Oysa za-
ten Şostakoviç bu ya\aş, çekiçle
vurur gibi bir i/lenim \aratan
tekrarlamanın ya>aş tempoda
çalınmasını istiyordu. Rusça'da
ben, '>a' demek. Şostakoviç'in
notaları (ya ya ya ya ya) 'Bu be-
nim zaferim, senin değil!' an-
lamına gelivordu."
1946 \ ılında Sanderling Ber-
lin'e dönmesi için çağn aldı.
Ruslar onu bırakmak istemedi.
Lenıngrad Filarmoni Orkest-
rasf nın vönetmeni, "Biz en iyi
orkestra şeflerimİ7İ Aünanya'ya
vermek için kazanmadık bu sa-
*aşıî" di>ordu.Sanderling bu
tip sınırlamalardan rahatsız
olurken. bir yandan da Rusya'-
ya "minnet borcu" duyuyordu.
Sonunda 1956 vılında Lening-
rad Filarmoni Orkestrası'yla
birlikte Almanya turnesine çı-
kmasına izin verildi. 1960
yıhnda ise Berlin Senfoni Or-
kestrası'nı kurmak üzere yine
Almanya'ya davet edildi ve bu
teklifi kabul ederek orkestrayla
birlikte 17 yıl çalıştı. "Rusya'-
dan ayrılırken epeyce kafam
karışmıştı. Orada güzel bir ya-
şamım vardı. Ama yeni bir mü-
cadeleye girmek istiyordum.
Avrıca Almanya benim va-
tandımdı."
Festival
'Yolcusu...• Ba^ar Sabuncu'nun yönettiği, Müjde
Ar, Tank Akan, Halil Ergün ve Berhan
Şimşek'in başrollerini üstlendiği 'Yolcu'
yurtdjşında sekizayn festivale katılacak.
Kültür Servisi - Nazım Hikmefin aynı adh yapıtı-
ndan Başar Sabuncu'nun sinemaya aktardığı "YpJcu",
önümüzdeki günlerde birçok uluslararası festivalde
gösterime girerek sinema otoritelerinin beğenisine su-
nulacak. Fihnde başrolleri Tank Akan, Müjde Ar ve
Halil Ergün paylaşıyorlar.
Filmin yapıması Şabahattin Çetin. Istanbul Ulusla-
rarası Film Festivah'nde özel bir gösterimle sunulan
fılme, izleyen yabana sinemacılardan büyük bir ilgi
geldiğini. daha sonra da bu kişilerin fihni kendi ülkele-
rindeki festivallere götürmek istediklerini belirtti. Yo-
ğun talep üzerine Kültür BakanhğYnın yardımı ile fil-
min İngilizce. Almanca. İtalyanca ve Fransızca alt-
yaah kopyalannın haarlandığını bildiren Çetin, "Çok
iyi birfiJm.Aynca Nazım Hikmet'in eseri. Yerel bir hi-
kaye olarak da sanınm ilginç geldi. Filmi izleyen ya-
bancı yönermenler çok beğendikJerini ifade ettiler".
İlk olarak 25 haziranda Münih Film Festivali'nde
gösterilen film, daha sonra da İtalya'nın Bergamo ka-
sabasındaki 18.Bergamo Film Festivali'ne katılacak.
28 ağustosta ise Venedik Füm Festivali'nde gösterile-
cek. "YotaT'nun Cannes ve Berhn film festivallerin-
den sonra dünyanın en büyük film festivali olan Vene-
dik Film Festivah'nde ana yanşma bölümüne ka-
tılmasını beklediklerini ifade eden Çetin, ancak filmin
Hong Kong'daki yanşmaya katıldığı için bu hakkını
kaybettiğinin kendilerine bildirildiğini kaydetti.
"Yolcu" sonbaharda Kanada'da Montreal Film
Festivali'nde, ABD'de Los Angeles FUm Festivali'nde,
Almanya'da KölnFilm Festi>ab"nde, FransadaNauı-
tes Film Festivali ve Mont PeUkr Film Festivali ile Av-
nıpa Konseyi himayesinde düzenlenen Strasbourg Fîlm
Festivali nde Türkiye'yi temsil edecek. Şabahattin Çe-
tin, filmin önümüzdeki yıl kış döneminde de pek çok
festivale davet edildiğini bildirdi.
22. ULUSLARARASI İSTANBUL MUZIK FESTTVALİ
JanacekOda Orkestmsıkonserieri
• Leos Janacek Oda Orkestrası'nın ilk konseri, yann saat
19.00'da Aya İrini'de izlenebilecek. Zdenek Dejmek'in sanat
yönetmenliğinde 1964 yılında kurulan orkestra, festivalin bu
yılki özel temasını oluşturan Dvorak'ın yanı sıra Jan Vaclav
Stamic, Corelli ve Grieg'in yapıtlannı seslendirecek. Çarşamba
günkü konserlerinde ise Leos Janacek Oda Orkestrası'ndan
Janacek'in yapıtlannı da dinleyeceğiz.
Kültür Servisi - 22. Uluslararası İstan-
bul Müzik Festivali'nin ortasına geldik
sayılır... Ve İngiüz Oda Orkestrası'nın
konserlerinden sonra. sıra geldi Leos Ja-
nacek'e. Aya İrini'de ilk konserinı yann
saat 19.00'da verecek olan Leos Janacek
Oda Orkestrası, festivalin bu yılki özel te-
masını oluşturan Dvorak'ın yaylı calgılar
için Mi Majör(Op. 22) Serenadı'nın yanı
sıra Jan Vaclav Stamic, Corelli ve Grieg'-
in yapıtlannı seslendirecek.
1964 yılında kurulan ve bugüne dek
Polonya, Bulgaristan. Almanya, Avus-
turya, İngiltere, Belçika, Hollanda,
İspanya. İsveç. Finlandiya, İtal>a gibi
pek çok kentte konserler veren Leos Ja-
nacek Oda Orkestrası. müzik eleştırmen-
lcnnce "yaylı çalgılarda usta, yoruimda ke-
sin, zarif ve titiz" olarak nitelendiriliyor.
Prag Bahar Festivali ile Janacek Mayıs
Festivali'nde sürekli görev alan orkestra.
yalnızca vaylı çalgılardan oluşuyor ve ba-
rok, ön klasik ve klasik dönemlerin yanı
sıra zaman zaman 20. yüzyıl bestecileri-
nin yapıtlannı da seslendiriyor.
Leos Janacek Oda Orkestrasf nın sanat
vönetmeni Zdenek Dejmek. Olomouc'da
kısa süren bir eğitim döneminden sonra.
Prof. Fr. Czerny'nin öğrencisi olduğu
Ostrava Konservatuvan'nı bitirmiş. He-
nüz 18 yaşındayken Çekoslovakya'daki
Konservatuvarlar Yanşmasf nın birincisi
olan Dejrnek, öğrenimini tamamladıktan
sonra Janacek Filarmoni Orkestrasf na
katılarak bu orkestranın ikinci konsert-
maysterliğini yapmış. Dejmek, Leos
Janacek Oda Orkestrasf ndaki sanat yö-
netmenliği göre\ ini 20 yıldır sürdürüyor.
Orkestranın ikinci konseri. salı günü
yine Aya İrini'de saat 19.00'da ızlenebiJe-
cek. Topluluk, ikinci konserde Josef My-
blivecek, Mozart, V ivaldi, John İreland ve
Janacek'in yapıtlannı seslendirecek.
•Sanatçılar Kurultayı'
'Sanatçılar Kurultayı' 2 temmuz cumartesi günü An-
kara'da Şinasi Sahnesi'nde toplanacak.
Tek gündem maddesi var kurultayın.
Laiklik ve örgütlenme.
Şeriatçıya karşı sanatçının, yapıtlarıyla birlikte, varlı-
ğını ortaya koyması uygarlık savaşımının gereklerinden
biri oldu günümüzde.
Bu yontuyu ben yarattım.
Bu resim benim imge dünyamın ürünü.
Bu şiiri, öyküyü, romanı, oyunu ben yazdım efendi.
ben yazdım diyenler Sıvas'taki toplukıyım olayına karşı
gerçekliğini yitirmeyen bir dizeyi doğrulayacaklar
varlıklarıyla.
"Tükenmeyiz kırma iten "
Çok eskilerde defteri dürülmüş çatışkıları günümüze
aktarma heveslerinden doğan sıkıntılar bunlar.
Düşürtce öldürülebilir mi? Sanat öldürülebilir mi?
Darülbedayi'nin kurulduğu günler, 1914'te şeriatçı ka-
fanın verdiği fetva tarihin tutanaklarına şöyle geçmişti:
'Tiyatro ahlaksızlık yuvasıdır. Kadm sahneye çıka-
maz..'
Daha o tarihte kendi karanlığına gömüldüğünü biliyo-
ruz bu ihtiyar sesin.
Oysa tiyatromuzun seksen yılından Bedia Muvahhlt'-
ler, Neyyire Neyir'ler, Halide Pişkin'ler, Cahide Sonku'-
lar ve nıceleri ses veriyor.
Bu gerçeğin kaynağında çağdaş insan olma onuru-
nun itici gücü vardır.
Pazartesi yazılarımdan biri Şeriatçının Korktuğu Ulu-
sal Bilinç başlığmı taşıyordu. Yetmiş beş yıl önce em-
peryalizminsilahlandırdığı 'HilafetOrdusu', ulusal bilin-
ci buldu karşısında.
Şeriatçıyı tarih sahnesinden silen, babalarımızın ulu-
sal bilincidir.
Kimi toplumbilimciler II. Meşrutiyet'i "Yarım kalmış
birzafer, devrimin küçük birparçası..."olarak tanımla-
mışlardı. Bence ulusal bilinçle çağdaşlaşma bilincinin
bütünleştiği bir evrim sürecinın büyük bir parçasıdır II.
Meşrutiyet. Dış etkilerin yanı sıra toplumun iç dinamikle-
rini harekete getirmiştir çünkü
Kurtuluş Savaşımız da bu surecin ürünüdür,
Tarihsel birsıçrama sayılan cumhuriyetde.
Mustafa Kemal, Ankara Hukuk Fakültesi'nin açılış tö-
renınde (25 Ekım 1925) şöyle açımlıyordu bu sıçramayı:
"Türk devriminin gerçek anlamı, din bağına dayanan
bir siyasal birim yerine başka bir bağa, ulusalhk bağına
dayanan bir birim koymaktır. Ulusumuz bugünku ulusla-
rarası var olma savaşında yaşayabilmenin tek yolunun
çağdaş uygarlıkta bulunabileceğini değişmez bir ilke
olarak kabul etmiştir. Ulus .. devrimsel değişmelerin do-
ğal ve zorunlu gereği olarak ihtiyaçların değişip geliş-
mesiyle sürekli olarak değişip gelişme kuralına daya-
nan, dünyasal bir rejim görüşünü yaşamm zorunlu bir
koşulu olarak benimsemiştir." (Anan, Niyazi Berkes,
Türkiye'de Çağdaşlaşma, I. bas. 1973, sf. 469)
Mustafa Kemal söylediği için mi benimsiyoruz bu dü-
şünceleri?
Aklımıza aykırı bulmadığımız için mi?
Şeriatçının kafasında sormak suç işlemekle eş anlam-
lıdır
Bizim kafamızda ınsan olmakla.
Bizi ezberlerini öğrenmeye zorlayacaklarına, düşürv-..
ceyesaygılıolmayıöğrensinler. ••
Eski İstanbullu Armada'dan
festivale katkı
Kültür Servisi - Sultanahmet sahil \ olu. Ahırkapı caddesinde,
vaktiyle yok oimuş Barbaros evlerinin restorasyonu ile inşa
edilen Armada Otel, altyapı ve hizmet kalitesi ile 19. yüzyıl
İstanbul yaşam kültürünün inceliklerini veniden gün ışığına
çıkardı. Projesinden inşaatına, dekorundan temizlik
malzemelerine kadardoğal v e kültürel çev reye saygının
önplanda tutulduğu otelin yönetimi. İstanbul festi valine
katkıda bulunmak amacıyla. özel olarak restore edilmiş otel
otobüsünü, Aya İrini konserlerini ızleyecek müşterilerinin
kullanımına sunuyor. Otelin kapah otoparkına araçlannı
bırakan sanatseverler. konser dönüşü Armada Otel'in
terasından Sultanahmet Camii ses ve ışık gösterilerini
izliyorlar. 220yataklı otel. 'Teras Bar'ırun >anı sıra. "havuzlu
kahve'si, 'Barbaros bar'ı v e 240 kişilik"Ahırkapı lokantasf ile
eski İstanbullu kimliğıni veniden gündeme getiriyor.
Müziksel Köprü
Külrür Servisi - Klasik ve pop müziğini ayru çatı alünda
birleştiren Polonyalı besteci ve orkestra şefi Henryk Gorecki.
geçen hafta Bath Uluslararası Müzik Festivali kapsarrunda bir
konser verdi. Günün post-modern gençlerine Beethoven'la
başlayıp. kendi çalışması olan ve elektronik tınılar taşıyan
Gorecki'nin üçünçü senfonisiyle devam eden bir repertuvar
sundu. Konserde İrlandalı blues şarkıcısı Christine ve pop
yıldızı Björk de hazır bulundu. Daha sonra gazetecilere konser
hakkındakifikirleriniacıklayan Björk "Kendisinı ilk kez. bir
klasik müzik istasyonunda tesadüfen dinlediğimde. Tannm.
böylesine hoş bir besteyi kim yapmış olabilir demiştim kendi
kendime. Son derece tutkulu biryapısı vardı. Pop müziğin
klasik birversiyonunu sunuyordu. Çok etkilenmiştim. Bugün
de konserini izlerken büyük bir zev k aldırrf dedi.
Şehir Tiyatroları'ndan Çalıkuşu'
Kültür Servisi - İstanbul Belediyesi Şehir Tiyatrolan, Reşat
N uri Güntekin'in 'Çalıkuşu' adh romanını müzikal olarak
sahneye taşıdı. Necati Cumalfnın romandan tiyatroya
uyarladığı Çalıkuşu. Bırinci Dünya Savaşı'nın sonlanndan
Cumhuriyet'in ilk yıllanna. ülkemizin yaşadığı birgeçiş
dönemini bir aşk öyküsüyle renklendırerek sunuyor. Hakan
Altıner'in yönettiği o> unun müziklenni Esin Engin yaptı.
Oyun süresince bütün Şehir Tiyatrosu sanatçılannı sahnede
göreceğimizyapımda önemli rolleri Tiibe Batum. Hazım
Körmükçü. Nedret Güvenç, Toron Karacaoğlu, İsmet Ay,
Suna Peku} sal. Kamran Usluer, Hümeyra, Zihni Göktay,
Nurseli İdiz. Feridun Karakaya. Cüneyt Türel. Kerem
Yılmazer, Mehmet Gürhan. Tomris İncer. Gül Akelli. Yalçın
Boratap, BensuOrhunözpaylaşıyorlar. Müzikaldeyirmi
kişilik bir orkestra görev alıyor. Orkestra şefi Önder Bali. Şarkı
sözlerini Gülsün Siren yazdı. Koregrafısini Semiramis Uyar
hazırladı. Dekor Atıl Yalkut'a. kostüm Sevim Çavdar'a ait.
Bütün Alaçatı Tiyatro Sahnesî
İZMİR (AA) - Bu yıl beşincisi düzenlenecek olan "Alaçatı 94
Uluslararası Çocuk ve GençlikTiyatro Festivali"çarşamba
günü başlıvor. İzmir'iıi Çeşme ilçesine bağlı AlaçaU beldesinde
gerçekleştirilecek festivalde, Haluk Yüce Tiyatro Grubu
'Burnunu Kaybeden Palyaço", Gülenağaç Çocuk Tiyatrosu
"Yeşil Üretkenlik". Oluşum Tiyatrosu "Çocuklar
Yönetimde". Tobav Gençlik Kulübü de "Harp Kaldınmında
Aşk" adh oyunlan sergileyecekler. Macaristan'dan Arany
Janos Tiyatro Grubu "Kalamona", Gürcistan'dan Berikebi
Tiyatro Grubu "Küçük Prens" ve "Berikoni"adh oyunlan
sahneye koyacaklar. İngiltere'den Hope Street Grubu ise
"Yolculuğun Sonu" adh oyunla sahneye çıkacak. VVorkshop
çahşmalannda İngiliz tiyatro sanatçılan Ruth Burgess ile Russ
Lane v e Türk sanatçı Maide Morgül. hazırladıklan gösterileri
sunacaklar. Gösteriler "Bütün Alaçatı Tiyatro Sahnesi"
sloganı doğrultusunda Alaçatı sokaklannda. kapah veaçık
tivatro salonlannda gerçekleştinlecek. Festival 2 temmuzda
Lcman Sam'ın vereceği konserle sona erecek.
I