03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
27 HAZİRAN1994 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA EKONOM 13 Devlet desteğinin olmaması, İran ve Nahcıvan'dan gelen kaçak hayvanlar sektördeki krizi arttınyor Hayvancılık can çekişiyorKENAN BtLlZ ERZURUM - Türkiye hay- vancılığı her geçen gün kan kaybediyor. İhracatın azalarak ithalatın artması ve devlet des- teğinin olmaması nedeniyle hayvancıük can çekişiyor. Er- zurum Tanm İl Müdürü Refik Sfitbeyaz, İran, Nahcivan ve Ermenistan'dan kaçak olarak gelen hayvanlann büyük tehdit oluşturduğunu belirterek Tür- kiye'nin kaçak hayvan cenneti haline geldiğini vurguluyor. Zi- raat Fakültesi Zooteknoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ay- han Aksoy, "Otlaklarımız her geçen gün azahyor. Meralar ye- tersizleştikç^hayvaneüık güçle- şiyor. Bir de devletin desteğini kesmesi ve ardından hayvan ve et ithalatı bu sektörde kıizi arttır- dı"dedi. Dünyada tanmsal ve hay- vansal üretimiyle kendine ye- terli 7 ülke arasında yer alan Türkiye'nin hayvan varhğı bü- yük bir krizle karşı karşıya. Krizin başbca etkenleri mera- lann hızJa yok olması, girdi fi- yatlannın sürekli artması, dev- let desteğinin bulunmaması, kaçak hayvan sektörünün ge- lişmeşi, ihracatın azalıp dışan- dan ithalat yapılması olarak gösteriliyor. Hayvancıhk üzerine araştır- ma yapan Atatürk Üniversitesi Ziraat Faküîtesi Zooteknik Bö- lümü Başkanı Prof. Dr. Ayhan Aksoy, hayvancılığın gerileme- sinde başhca etkenin otlak ve meralann tahrip edilmesi olduğunu söyledi. Aksoy. doğuda meralann son derece bozuk olduğunu belirterek müşterek mera sorununun bir an önce çözülmesi gerektiğine dikkat çekti. Aksoy. "Göçer koyunlar ve diğerleri meralan kötü duruma sokmuştur. Ekonomik hayvancılığın en önemli temeli çayır ve meralann böigede yıliardır korkunç bir Tavukçuluksektörüde teküyor POLATYHMAZ AFYON - Tavukçuluk sektöründe yaşanan kriz, günde ortalama 2 müyon yumurtanın üretildiği ve yumurta piyasasuun be- Kriendiği Afyon'da mah- yetinin yan fiyatma an- cak alıcı bulabiür duru- ma düşurürken. tavuğu da pazara döktü. Canlı tavuğun ûçü 50, yolunup temizJenmiş tavuğun üçü ise 60 bin liradan satıiı- yor. Sektördeki kriz, ti- cari kuruluşlan bir bir harekete geçirirken piya- sada henüz 'yaprak kmuidannş değiL' Ekipman ve yem fiyat- lanna son aylarda yapdan peş peşe zam- lar, başta Âfyon olmak üzere Başmakçı ve Şuhut'ta üreticileri zor durumda b»- rakırken. 2 binden fazla çiftlikte 10 mil- yondan fazla tavuğu da 'btcak' aiüna yaürdı. Zor durumdaki çiftlikler yem fi- yatianndan kurtulmak ve tıakte kavoşa- bihnek' amaayla piyasaya bol miktarda tavuk sürünce, pazarda hıziı birfiyatdü- şüşü yaşandı ve daha önce 40 bin liraya satılan canlı bir tavuk 15 bin liraya kadar düştü. Şu anda pazarda canlı tavuklann 3'ü 50 bin liraya alıa beklerken marketler ve şarküterilerde yolunup temizlenmiş ta- vuİdann 3'ü ise 60 bin liradan satışa sunu- luyor.710 yumurta üreücisinin 4 milyon 300 bin kapasiteli çiftükte 3 milyon tavuk bulundurduğu ve gürüük 2 milyon civa- nnda yumurta elde ettiği Afyon'da, Tica- ret ve Sanayi Odası geçen günlerde bir toplantı düzenkyerek çiftlik sahipleri ile yem üreticilerini bir araya getirdi. Toplanüyı düzenleyen ATOS'un Yö- netim Kurulu Başkanı Çetin Alpı, Ziraat Bankası'nın yumurta üreticisine vermiş olduğu kredi plasrnaniannın artünlmaa gerektiğini ifade etti. Bu arada, Afyon Ticaret Borsaa Yöne- tim Kurulu Başkanı Recai Yıanutunığ da 32 ülkenin dahil olduğu Businnes Coope- raüon Centre'a (BRE) başvurdu. Yumuturuğ, aynca Tîcaret, Maliye ve Tanm bakanhklan ik, Başbakaniığa da krizin çözülmesi için başvurduk- lannı söyledi. İç piyasada yeterince ta- lep olmaması nedeniyle bin 200 liraya mai oian yumurtanın yan fiyaüna satıldığmı belirten Yu- muturuğ, dış pazara açı- Imarun kaçırulmaz oldu- ğuna işaret etti.Kayseri Ziraat Odası Başkanı, yu- murta üreticisı Emin Yıl- maz, konuya ilişkin yaptığı açıklamada, "Kay- serfde üretkinin eliadeki 1 milyon tavukran 500 bin adedi kesime gönderildi" dedi.Sattıklan her yumurtadan meüdnin 600 lira zarar ettiğini anlatan Yılmaz, "Son günlerde üretki yfizde 80 verimli ta- vuğuou bile kestiriyor. Kayserfde 1 milyon yumurta tavuğuadan 500 bine yakını kesi- me gönderildj. Sayının bu kadar artması canlı tavuk fiyatlaruıt da düşürdü. 2 kilo gelen bir tavuk 10-12 bin lira arasında saöhyor"dedi Emin Yılmaz, yumurta sektöründe ya- şanan krize rağmen, devletin hala tavuk- çulukfa ilgili yeni yatınmlara teşvik primi uyguladığmı, bu teşviklerin kaldınlması gerektiğini kaydetti. şekilde tahrip edilmesi. Bunun sonucu kaba yem sağlanamıyor. Mera kanunu yıliardır yok. Bir hazırlandı, ağalarınara bir nedeni olarak devlet desteği- nin olmaması gösteriliyor. Ta- nm il müdürlükleri. hayvancılı- ğın geliştirilmesi amacıyla sıfır baskısıyla çıkmadı. Böyle bir faizli kredi açtılar. 1994 yılıbaş- yasaylâ meralar özelJeştirilecek- lannda Tanm Orman Bakanlı- ti. Meralar şahıslara verüirse ğı tarafmdan başlatılan uygula- sorun kalmaz" şeklinde konuş- madan başta Erzurum olmak tu. üzere Doğu Anadolu'da yarar- lanan besici yok. Prof. Ayhan Devlet desteği yok Aksoy. devletin ciddi bir hay- ~ — —; ~ vancıhk politikası olmadığını Hayvanahktakı knzm başka i f a d e ^ ^ ş u n l a n ö l d i "Hayvancılık yeteri kadar sütnanse edilmivor. Pahalı yem yediriyorsun, maliyet artıyor. Buna karşın iiriin çok ucuz. Et Balık Kurumu'nun müdahalesi ile et fiyatlan yükselmiyor. Türkiye, hayvancılık memJeketiyken et, süt üriinü ithal ediyonız." Bu arada yapılan araştırma- lara göre 1980 öncesi bir hayva- na 4 hektar mera düşerken bugün 1 hay-vana ancak 1 hek- tar mera düşüyor. Uzmanlara göre bu rakamın en az 8 hektar olması gerekiyor. Yine hayvan- cılığı olumsuz etkıleyen başka bir neden de küçük işletmeler. Türkiye'de 4 milyonun üzerin- de işletme bulunuyor. Bu rakam ABD'de 2 milyon. DİE araştırmalanna göre Türkiye'de işletme başına 3 hayvan düşüyor. İşletmenin ve- rimli olabilmesi için en az 30-50 hayvan düşmesi gerekiyor. Bu durum işletmelerin devlet imkanlanndan faydalanmasını da engelliyor. Nüfusun yüzde 59'unun ge- çim kaynağı olan hayvancılıkta başka bir sorun ise veteriner hizmetleri. Veteriner Hekimleri Odası ve üniversitenin araştı- rmalanna göre 1 kilogram yem 5 bin lira ve 8 kilogram yemden 1 kilogram canlı ağırlık yapı- yor. Erzurum Tanm İl Müdür Yardıması Refik Sütbeyaz, Güneydoğu ve Doğu sınırlann- dan İran, Nahcivan ve Erme- nistan'dan kaçak hayvan geldi- ğini belirüyor. Yeni gelen ka- çak hayvanJar, gerekü denetim ve kontrollerin olmaması nede- niyle taşıdıklan hastahklan başka bölgelere de rahatlıkla ulaştırabiliyorlar. Sütbeyaz, kaçak hayvanlann ucuz olduk- lan için tercih edildiğini belirtti. İthalat ihracat dengesi değişiyor Hazine ve Dış Ticaret Müste- şarlığı'nın istatistiklerine göre canlı hayvan ihracat ve ithalat rakamlan 1985 ve 1990'da şöy- le gelişti: 1985 yılında ihraç edi- len canlı hayvan sayısı 6 bin baş sığır, 2 milyon 200 bin baş ko- yun, 1990 yılı sığır ihracatı yok, koyun ihracatı 2 milyon 614 bin. Aynı dönemlerde ithalat ise 1 milyon 985 bin baş sığır, 11 bin baş koyun, 1990 yılı 183 bin baş sığır. 2 bin baş koyun. Yine aynı dönemin ithalat tablosu ise şöyle: 1985 ihracat; 4 bin 240 ton sığır, 35 bin 300 ton sığır. 1990 yılı et ihracatı rakamlan sığır 300 bin ton, koyun 7 bin 145 ton. Aynı dönemlerde ithalat ise 1985 yılı 9 bin 773 ton sığır, 53 bin ton koyun, 1990 yılında 375 bin 18 ton sığır, 702 bin ton ko- yun eti ithal yoluyla ülkemize girmiş. Yap -İşlet- Devret modeliyle gerçekleştirilecek yatınmlara ilişkin yasa ile birçok projenin gerçekleşmesi engellendi Hükümet, megaprojeleri kendfei vurduANKARA (Cumhuriyet Biirosu) - Hükümet. yürürlüğe giren Yap-İşlet- Devret modelinegöre gerçekleştirilecek yatınmlara ilişkin yasa ile çok sayıda büyük projenin gerçekleşmesini engel- ledi. Ekonomik sıkıntılar nedeniyle dış kredi bulmakta zorlanan Türkiye'nin. "kendi eliyle kendini vurması" anlamına gelen yasayla. sonuçlanma aşamasına gelmiş İzmit-Körfez ve Çanakkale Bo- ğazı köprülerinin yapılması da bürok- rasinin calışma hızına bağlandı. Gün- demden çıkan projelerin işlerlik kazan- ması ancak Yap- Işlet-Devret yasasına göre ilgili yönetmeliklerin çıkanlması- ndan sonra mümkün olacak. Türkiye'deki büyük yatınmlann ekonomik sıkıntı nedeniyle durdurul- duğuna dikkat çeken kaynaklar. Yap- İşlet-Devret açısmdan önemli fırsat- lann bulunduğunu belirtiyorlar. Dün- ya ekonomisindeki durgunluğun aşıla- mamış olması nedeniyle. uluslararası sermaye. yaünm yapacak yer anyor. Bu açıdan, Yap-İşlet-Devret projeleri için kredi bulunması kolaylaşıyor. Türk ekonomisindeki bunalım nede- niyle doğrudan dış kredi bulunmasının güçleştiği bir dönemde, Yap-İşlet-Dev- ret projeleri için başvurular artıyor. An- cak TBMM'den 13 haziranda çıkan yasa, Türkiye'nin bu şansını önemli bir tspanyol fîrmayla 800 milyon dolarlıkÇanakkale Boğazı'ndaki köprii projesi için eski Yap -tşlet -Devret düzenlemeleri çerçevesinde ilke anlaşmasına vanlmıştı. latı, Hazine Müsteşarlığı ve Dış Ticaret Müsteşarlığı'nın ortaklaşa olarak bir yönetmelik hazırlaması hükmü yer alı- yor. Kaynaklar, bu kurumlann bir ara- süre için kaçırmasına yol açtı. Yasa. Yap-İşlet-Devreun uygulan- masına ilişkin esaslann, Bakanlar Ku- rulu'nun çıkaracağı yönetmelikle dü- zenlenmesini öngöriiyor. Yasada. Ma- ya gelerek Yap-İşlet-Devret'in uygu- liye, Bayındırlık. Ulaşürma ve Sanayi bakanlıidanyla Devlet Planlama Teşkı- İama esaslannı oluşturacak yönetmeli- ği Bakanlar Kumlu'na sunmasının. aralannda hiç anlaşmazlık cıkmaması durumunda bile, en kısa sekiz ayda hazırlanabileceğine dikkat çekiyorlar. Bu gecikmeden en çok etkilenecek olan projelerin İzmit Körfezi'nde ve Çanakkale BoğazTnda yapılacak köp- rülerle ilgili projeler olduğu belirtiliyor. İzmit Körfezi projesinde. çok sayıda il- gili yabancı firmanm bulunması nede- niyle ihale yapılması kararlaştınlmıştı. İhaleyle ilgili hazırlıklar sona erdirilmiş ve bu yaz ihaleye çıkılacak noktaya ge- linmişti. Yeni çıkan yasa uyannca ilke- ler belirlenmediği ve yönetmelikler çı- kanlmadığı için ihaleler bürokrasi en- gelıne takıldı. Çanakkale Boğazı'ndaki köprü için ise İspanyol Fabricanos Militares fır- masmın liderliğinde ve Krupp çelik fır- masının da içinde bulunduğu konsorsi- yum, gerekli yabancı krediyi bulduğu- nu bildirerek başvuru yapmış bulunu- yor. İspanyol fîrmayla 800 milyon do- larlık bu proje için eski Yap-İşlet-Dev- ret düzenlemeleri çerçevesinde ilke an- laşmasına vanlmıştı. İlke anlaşmasına göre ihale yapılmadan görevi üstlene- cek olan İspanyol fırma, bütün krediyi sağlayacak ve İcredi için Hazine garan- tisi istemeyecekti. Bugüne dek gerçek- leştirilmeye calışdan Yap-İşlet-Devret projelerinin büyük kısmı Hazine'nin kredilere garanti vermemesi nedeniyle aksamıştı. Kaynaklar, İspanya Başba- kanı Felipe Gonzalez'in seçim bölgesin- deki çelik sektörünün içinde bulunduğu bunalımı aşabilmesi için fırmanın. Tür- kiye'deki proje için garanti istemediğini vurguluyor. ANKARA PAZARI DÜNYA EKONOMÎSİNE BAKIŞ ERGİN YILDIZOĞLU LONDRA 1 Dolar 100 ven duvarım deldi H afta ortasında ABD Doları ilk defa 100 'yen'in altına düştü. Sonra Federal Reserve Başkanı Alan Greenspan'ın demeci ve Japon Merkez Bankası'- nın desteği ile tekrar yükseldi ve haf- tayı 101.2 ile kapattı. Citib'ankın Londra'daki baş döviz stratejistı Neil Mac Kinon'a göre "birinci raund bitmişti. Ancak daha ikinci raund vardı"... Petrol fiyatlarının yükselmeye başladığı bir or- tamda Avrupa ülkelerinin, bir dahaki sefere do- ları desteklemek için Japonya'ya benzer bir tu- tum takınmaları ise uzak ihtimal. Uzun vadeli bir bakış. doların düşmesinin kolay kolay durduru- lamayacağını gösteriyor. Hafta boyunca dünya borsaları da çok yüreklendirici değildi. Wall Stre- et özellikle kötü p>erformans gösterdi: Dow-jones beş günde toplam 130.96 puan (yüzde 2.8) düştü. 'Piyasalar akıl dışı davranıyor' mu? Birçok analiste göre yatırımcıların dolara karşı tutumlan ve borsanın gidişatı akılcı değil. öyle ya, ABD, rakiplerinden daha güçlü bir ekonomik toparlanma yaşıyor. Enflasyon yok, işsizlik ya- vaş da olsa azalıyor, yatırımlar artıyor. Alan Gre- enspan da bu görüşte, "Piyasalar, önünde so- nunda ekonomik gerçekleri görecekler" diyor. Daha tarafsız gözlemciler, örneğin Financial Ti- mes'dan Barry Riley'e göre ise bu gelişmelerin arkasında, aslında, yatırımcıların ekonomik ger- çekleri görmesi yatıyor. ABD ekonomisi belki bir ekonomik toparlanma yaşıyor ama, büyük bir bütçe açığı, cari açık ve tasarrufların düşük ol- ması gibi sorunları var. Diğer taraftan yatırımcı- lar, Almanya ve Japonya'da da ekonomik topar- lanmanın başladığını görüyorlar. Üstelik bu eko- nomik toparlanma Japonya'da denk bir bütçe ve muazzam bir dış ticaret fazlası ile Almanya'da da ABD'den çok daha olumlu iç ve dış dengelerle ve her iki ülkede de çok daha yüksek tasarruf oranlarıyla birlikte gelişiyor. Bu yüzden yabrımcılar, faizlerin ve enflasyonun artma J olasılığı daha düşük ülkelerin paralarını, yen ve markı dolara tercih ediyorlar. Diğer taraftan yatırımcılar ABD'deki hızlı büyümeyi, ABD'nin uzun vadeli üretim potansiyellerinde ciddi bir de- ğişiklik sezemedikleri için, enflasyonist basınç ve erken ısınma olasılığı taşıyan bir tehlike işare- ti olarak görüyorlar Bu yüzden borsalar düştüğünde en fazla ABD'nin, en az da Al- manya ve Japonya nın etkilendiği görülüyor. Bu manzaraya, ABD ile Japonya ve Alman- ya gibi ülkelerin eko- nornileri arasındaki, yukarıda işaret ettiğim farkı gözden kaçırma- dan, Almanya ve Ja- ponya'da ekonomik to- parlanmanın hızlan- masına paralel olarak faizlerin oralarda da artması olasılığını ek- leyelim. Bu, bizi do- ların yanı sıra daha bir süre global tahvil ve hisse senedi piyasalannın da eğilimsel olarak zayıflamaya devam edeceği beklentisine götürür. 1970'lerde devletlere uzun vadeyle borç veren mali piyasalar. daha sonra faizlerin ve enflasyo- nun artmaya başlaması ile yatırımcıları büyük zararlara soktular. Şimdi, yatırımcılar, aynı duru- ma bir daha düşmek istemiyorlar. Tahvil piyasa- larındaadetabir "£>oyfrof"yaşanıyor. Diğer taraf- tan belli başlı ekonomiler bu önümüzdeki döne- me, yüksek işsizlik oranları, hızla yaşlanan bir nüfus ve yüksek devlet borçları ile giriyorlar. Çoğu hükümetlerin önünde muazzam bir sosyal harcamalar faturası, bütçe açığı, dolayısıyla yük- sek borçlanmaya gereksinimleri var Oysa, geri- lemekte olan tahvil piyasaları hükümetlerin borçlanmasını zorlaştırıyor. öyleyse, devietler sadece zayıflayan paraları desteklemek ya da enflasyonist basıncı hafifletmek için değil, aynı zamanda borçlanma gereksinimleri (tahvilleri satabilmek) için defaizleri arttırmak zorunda ka- lacaklar. Hükümetlerin elindeki seçenekler şöy- le: Ya faizler ve vergiler hızla yüksele- cek ya da emisyon ar- tacak. Her ikisi de borsa için iyi haber de- ğıl. Görüldüğü gibi güçlü ekonomik to- parlanma enf- lasyon getire- cektir korku- sunun, bugün. doların ve tah- vil piyasa- larının gerile- mesi şeklin- deki etkisi, ge- lecekte, yüksek vergi ve faizi ya da yüksek emis- yonu zorlayarak, doların ve piyasaların daha da zayıflamasının koşullarını hazırlayarak bir fasit daire oluşturuyor. Gerçekte ise sorunun kökleri, piyasaların arkasında, üretim ve teknoloji alanı- nda, ABD'de tasarrufların düşük kalmasında, Av- rupa'da, büyümenin, işsizliği ve sosyal gerginlik- leri azaltmaya yetmemesinde, kısaca halen sür- mekte olan ekonomik krizde yatıyor.Gözlemler. ister istemez gelecek sefer, yüksek enflasyon ve durgunluğun birlikte kapımızı çalabileceğine de işaret ediyor. Gelecek ekonomik durgunlukla il- gili olarak iki noktaya daha dikkati çekmek istiyo- rum. Birincisi ABD. Almanya ve Japonya arası- ndaki denge ile ilgili. Yen ve DM'nin dolara göre bu kadar yükselerek rekabet güçleri üzerinde olumsuz bir etki yapmasına rağmen, bu iki ülke- nin beklenenden daha güçlü bir ekonomik topar- lanma sürecine girmiş olmaları son zamanlarda ABD'nin ekonomik üstünlüğünün geri geldiği ve liderliğini tekrar güçlendirdiği şeklindeki spekü- lasyona son veriyor. Bu koşullarda bir dahaki durgunlukta uluslararası ekonomik ve politik çe- kişmelerin çok daha keskin bir şekilde yaşan- ması beklenebilir. Ikincisf, ise global düzeyde yeni bir srnıf şekiltenmesi ile ilgili. Bir taraftan, merkez ülkelerde borsa ve tahvil piyasalarında bir gerileme yaşanırken, diğer taraftan, global- leşmenin devam etmesi için gelişmekte olan ülkelerde su, haberleşme, taşımacıhk, iletişim, enerji gibi altyapı yatırımlarının daha da gelişti- rilmesi gündeme geliyor (VVorki Development Report). Bu ikisinin çakışması, gelişmekte olan ülkelere olan sermaye akışının hızlanacağını gösteriyor. Bu süreç, geçtiğimiz durgunluk sı- rasında hızlanan globelleşme üzerinde büyüyen ve daha şimdiden "gelişmekte olan piyasalara" yerleşmiş olan global yatınm fonlan eliyle ilerli- yor. Bu fonlar hızla gelişmekte olan ülkelerin yö- netimleri karşısında IMF veya VVorld Bank'a ben- zer bir etki ve müdahale gücü kazanıyorlar; ge- lişmekte olan ülkelerin hükümet politikaları üze- rinde (örneğin ulusal paranın aşırı değerli tutul- ması, mali sektörün sanayı aleyhıne desteklen- mesi gibi) söz sahibi oluyorlar (Wall Street Jour- nal 20 Haziran). Devletler arası ilişkılerden doğ- rudan etkilenen IMF ve Dunya Bankasının yerini şimdi, devlet müdahalesinden nıspeten bağımsız, tek tek isimlerini dahi saymak müm- kün olan ve devlet yöneticileri ile teke tek görüşe- rek pazarhk yapabilecek güce, ülkelerin para- larının değerini belirleyecek etkiye sahip, çok az sayıda fon yöneticisi alıyor.Evet durgunluktan çıkıyoruz ama, yeni bir durgunluğun ilk işaretleri olmasa bile, bileşenlerini şimdiden görmek ola- naklı, Global ekonomik kriz devam ettiği sürece, her durgunluğun bir öncekinden şiddetli olması ise neredeyse bir doğa yasası... YAKUP KEPENEK Geleceğin Işığını Satmak Kamu yönetiminde her gün yeni bir "çürümüşlük" ser- gileniyor. Bunlarınsonu gelmiyor. Gerçekte, "görünen"çü- rümüşlükler, bir buzulun su üstünde kalan bölümü gibi gö- rünmeyenlerin çok küçük bir bölumüdür. Bu tür bir "kamu yönetimi", gûncel olaylara ve hırsızlık- lara boğulduğundan uzun dönemli politika üretemıyor. Oysa başta özelleştirme olmak üzere birçok konuda yeni bir döneme giriliyor. Ülke ekonomisınin geleceği açısından çok önemli iki sektör, teleiletişim, yanı PTT'nin T'si ve enerji sek- törlerinde önümüzdeki günlerde hızlı bir özelleştirmeye gi- dileceği anlaşılıyor. Dünya ekonomisi, günlük para ve taşınır-taşınmaz mal alım satımı oyunları bir yana bırakılırsa, sürekli karlı olan ya da "yüksek sömürü" olanağı sağlayan iki alan gösteriyor. Bu alanlar, "enerji" ve "yeni teknoloji" üretimidir. Enerji ve teknoloji, tekelci karını en çoklaştıran sektörlerdir. Doğallı- kla yüksek getiri oranı, sermaye için olağanüstü çekıci bir nokta yaratıyor. Çekicilik, "sudan ucuza özelleştirme" sı- tmasına tutulan "azgelişmişler" söz konusu olunca da "da- yanılmaz "oluyor. Çünkü enerji, adı üstünde güçtür, erktir; ısı ve ışık demektir. Bir başka önemli nokta daha var; yapılan incelemeler, enerji tüketiminin gelişmekte olan ülkelerde göreli olarak çok daha büyük oranda artacağını gösteriyor. Araştırma so- nuçları, enerji tüketiminin önümüzdeki onyıllarda OECD ülfcelerinde yılda ortalama yüzde 13 oranında artacagjnı, buna karşılık gelişmekte olan ülkelerde yıllık tüketim artışı oranının ortalama yüzde 4.5 olacağmı gösteriyor. Enerji kullanımı, yaşam düzeyinin önemli göstergelerin- dendir. Türkiye'de "kişibaşına enerji tüketimi", en sori veri- lere göre, OECD ortalamasının "altıda biri"düzeyındedir. Geçen onyıl boyunca Türkiye'nin enerji tüketimi çok yük- sek bir oranda yılda yüzde 8 5-9 dolayında artmıştır; gelecek yıllarda da tüketimin yüzde 8 dolayında artacağı öngörül- mektedir. Açıkçası Türkiye pazarı, gelişmekte olan ülkeler ortalamasının yaklaşık "iki katı", OECD ortalamasının da "altı katı" oranında büyüyecektir. Otağanüstü büyüme ve kar olasılığı, Türkiye enerji pa- zarının yağmalanması için bir dürtü oluşturmaktadır. Ancak ülkede yaşanan olumsuzluklar sektöre de yansıyor. Sektör- de her gün yeni bir olumsuzluk yaşanıyor. Türkiye Elektrik Kurumu (TEK) sağlıklı ön hazırlık yapılmadan ya da gerek- siz olarak ikıye bölünmüş ve iki ayrı KİT oluşturulmuştur. Bu bürokratik genişleme, Enerji veTabiı Kaynaklar Bakanlığı'- na egemen olan siyasal görüşün buralarda örgütlenmesine olanak vermıştir. Görünen, enerji sektörünün hızla özelleştırileceğidır. An- cak, öbür konularda olduğu gibi enerji sektörünün özelleşti- rilmesi konusunda da ne teknik ne de yasal anlamda sağlıklı bir ön hazırlık yapılmıştır. Kaldı ki bir doğal tekel olan enerji sektöründe rekabet ortamı oluşturma olanağı, gelişmiş eko- nomik yapılarda bile çok çok sınırlıdır. Enerjinin her yönüyle nasıl bir büyük sorun olduğu, 1974 sonrasında acı ile yaşanmıştır. Hemen tüm ülkelerde enerji üretimi ya tümüyle kamusaldır, yani KİT özelliğı taşır ya da çok sıkı bir "toplumsal denetim" altındadır. Demokrasinin emekleme evresini yaşayan ülkelerde toplumsal denetimin yerini nasıl rüşvet, yolsuzluk ve hırsızlığın aldığı da yaşa- nanlardan öğrenilmiş olmalıdır. Enerjj sektörünün özelleştirilmesi yoluna giden Ingiltere, başta kömür üretimi olmak üzere, pek çok sektörde yan olumsuzluklar yaşamaktadır. Avrupa Birliğı de enerji konu- sunda geleneksel "aşırıulusalcı"yaklaşımları nasıl törpüle- yeceğinı tartışıyor. Güvenilir, ucuz ve sürekli enerji sağlanması, ekonomik ve toplumsal gelişmenin belirleyici öğesidir. Enerji; gün,ümüz- de her türlü mal ve hızmet üretimınin, özellikle de sanayi üretiminin en temel girdisidir. Doğal kaynakların dengeli değerlendirilmesi, kömür ve nükleer atıklar gibi "çevre sağlığını"doğrudan ilgilendiren konular, ülkenin enerji poli- tikasmı yansıtır. Ülkeler sudan kömüre, rüzgardan petrole ve doğalgaza uzanan değişik enerji kaynaklarını öncelıkle olabildiğince "yabancılara az bağımlılık" ve verimlilik ilkesine göre de- ğerlendiriyor. Enerji üretim ve dağıtımı yabancı özel sermayeye bı- rakıldığırtda, bu yaşamsal nokta bir yana bırakıldığı gıbı, ör- neğin sanayının rekabet gücünü arttırma türünden somut bir sanayileşme polıtıkasının uygulanması olanağı da çok sınırlı kaiacaktır. özetle, Türkiye bu ışık veren alanı, getirisini-götürüsünü sağlıklı bir ortamda değerlendirmeden yabancı tekellere sunmak için çırpınıyor. Geleceğini satıyor. Türkiye, yoğunlaşan çelışkileri yaşıyor. Yolsuzluk, rüşvet ve hırsızlık, bir ahtapot gibi kamu yönetimini sarmış bulunu- yor. Güvenlik güçleri, savcı ve polis, bunları kovuşturacak yerde TBMM'yi kuşatıyor, düşünür yazar ve sanatçıları öl- dürenleri yakalayamıyor ya da insanları "salt düşünceleri nedeniyle" baskı altında tutuyor. Yıliardır sürdürülen bu "düşünce düşmanlığı" bakın mey- vesini nasıl veriyor... Beyinsel ışıklar köreltilırken elektrik ışığı da yabancılara satılıyor. ÎLAN UZUNKÖPRÜ ASLÎYE HUKUK HÂKİMLİĞt'NDEN 1993/69 Uzunköprü Atatürk Mahallesi Ferahim Sokak No: 25'te ika- met eden Birsen Kahraman vekili tarafmdan, Cengiz Topel Mah. Talatpaşa Caddesi No: 32 Saruhanlı adresinde ikamet eden Yunus Kahratnan akyhine mahkemernizden ihtar kara- n verilmesi talep edılmiş olup davalının adına çıkartılan tebligatın tebliğ edilemediğı ve adına çikanlacak tebligatlann tebliğ edileceği adresinin belirlenemediğinden tebligat ve karann ılanen yapılmasma karar verilmişür. Bu nedenle davah eş Yunus Kahraman'ın evli olduğu eşi Birsen Kahraman ile birlikte ikamet edebileceği mesken temin etmesi, temin ettığinde adresi ihtar isteyen eşine bildirmesi bunlan yapmadığı tak- dirde ilanın gazete ile yayımlandığı tarihten itibaren bir ay sonra hak- kında terke dayah olarak boşanma davası açılacağı hususunun ihtar olunmasına ve bunun ilanen tebliğine davetiye yerine geçerli olmak üzere ilanen tebliğ olunur. Basın: 49132 CEYHANSL LH HUKUK MAHKEMESt SATIŞ MEMURLUĞL 'NDAN DosyaNo: 199327 Saüş Ceyhan Sulh Hukuk Mahkemesrnin 10.6.1993 gün ve 993,6-499 sayüı karan ile satılmasına karar verilen Ceyhan'ın Toktamış köyüne ait 814 ve 816 numaralı parsellerin, I. satışın 814 numaralı parsel 12.9.1994 günü 14.00-14.20 saatleri arasında. 816 numaralı parsel 12.9.1994 günü 15.00-15.20 saatleri arasında Ceyhan Belediyesi mezat salonunda açıkartürma suretiyle yapılacak- Ur. Bu arttırmada tahmin edilen kıymetin %75'ini ve rüçhanlı alacak- lann mecmuunu ve saüş masrafmı gecmesi şartıyla ihale olunur. böyle bir bedeDe alıa çıkmazsa en çok artüranın taahhüdü baki kal- mak üzere, 814 numarab parsel 22.9.1994 günü 14.00-14.20 saatleri arasında 816 numaralı parsel 22.9.1994 günü 15.00-15.20 saatleri arasında aynı yerde ikinci arttırmaya çıkanlacaktır. Bu arttırmada da rüçhanlı alacaklılann alacağını ve saüş masraflannı gecmek şartıyla %40'ını verene peşin para ile ihale olunacağı davalıJardan Osman oğlu Murat Dönmez'e 7201 sayılı Tebligat Kanunu gereğince saüş ilanı tebliğine kaim olmak üzere ilan olunur. 17.6.1994 Basın: 49022 PERDEARALIĞINDAN NadirNadi 4. bası 70.000 (KDV içinde) Çoğdoş Yaymları TürkocağıCad 39-41 Cağaloğlu-İstanbul Ödemeli gönderilmez
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle