05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
21 HAZİRAN1994SALI CUMHURİYET SAYFA (jÜNÜN JİLMLERİ TELEVİZYON 17 09.35 KanalD MACERA 10.00 arv MELODRAM 10.10 Interstar DRAM 70.30 ShowTV DRAM Kadının Fendi (Below the Belt)- ABD'de ilgi gören kadın güreşini anlatan fılmde Regina Baff, Mildred Burke, John S. Becher başlıca rollerde. Robert Fovvler yönetmişti (1980). Seven Kıskanır Bir arabesk şarkıcısıyla genç kızın acıklı öyküsü. Yalçm Erkan'ın yönettiği fılmde Hakkı Bulut, Arzu Aytun, Gûneş Olcay, Atilla Artı ve Nur tncegül rol ahyor (1986). AşkÜçgeni Zengin ve güzel bir kadınla hayatına giren jigolonun ölümle biten hazin aşk öyküsü. Yönetmen Yücel Uçanoğlu. Oyuncular Ahu Tuğba, Meriç Erkan, Hülya Erçel. Kuma Çocuğu olmayan bir çoban kızla, kocası Ali'nin dramatik öykûsü. Ali kansının üzerine kuma getirir ve olaylar gelişir. Atıf Yılmaz'ın yönettiği filmde Fatma Girik, Hakan Balamir, Aliye Rona var. Show TV, 10.30'da Atıf Yılmaz'ın 'Kuma' filmini yayımlayacak. Sevda Yolu Birbinne düşman olan ıki köyden iki genç birbirini sevmektedir. Ancak evlenebilmeleri için kan dava- sının sona ermesi gerekmektedir. Oğuz Gözen'in yönettiği fılmde Gülşen Akkaya, Tugay Toksöz var. Kulisteki Esrar (Lady of Burlesque>- Kadın ajan, bir cinayeti ay- dınlatmak için dansçı kılıgına girer. William A. Wellman'ın yönetiminde Barbara Stanwyck, Micha- el O'Shea, Edward J. Bromberg başrollerde (1943). Aslanlann Ölümü Yeraltı dünyasının kirli işlerine bulaşmış gözüpek genç, yıllar önce tuzağa düşürülen babasının intika- mını almayı amaçlamaktadır. Yönetmen Osman F. Seden. Oynayanlar Yalçın Gülhan, Aytaç Arman. 12.40 / lnterstar / özgûriâk Eizimdir Aynntıh bilgiyanda o 20.00 KanalD POÜSİYE 20.35 ShowTV GÜLDÜRÜ 27.20 atv DRAM 21.20 TRT1 GÜLDÜRÜ GriKurt (The Flight of the Grey Wolfe)- Kaynaklarda gö- remediğimiz film, belki de Randal Kleiser'ın "Be- yaz Diş" (VVhite Fang, 1990) adlı fılmi. Ethan Havvke ile Klaus Maria Brandauer oynamıştı. Bitirim Şoför Bir taksi şoforü babası için taksisini satıp başkasının arabasında çahşmaya başlar. Ancak esrarengiz bir müşteri yüzünden başı derde girer. Oyuncular Salih Kırmızı, Mervin Inal, Cemal Gencer ve Nazlı Han. Zaloğlu Rüstem'in Kıiıcı (The Legend of Rustem)- Dızınin bu bölümünde Rüstem, kralın oğlunu yetiştirip savaşçı yapıyor. TGRT'nin bültenine göre G. Koltunov'un yöneti- minde S. B. Polat ve F. Tahmina var. BelalıHayat Kanal 6'nın ne yönermeni ne yapım yılı ne de oyun- culan hakkında bilgı vermediği film kaynaklarda da geçmıyor. Bu saatte boş vakti olanlar şanslannı de- neyebilirler. Kurban Biri sigara kaçakçısı, diğeri ise ekipler amiri olan kardeşlerin büyükşehirdeki maceralan. Melih Gül- gen'in yönettiği fılmde Kadir Inanır, Ahu Tuğba, Yalçın Gülhan, Hüseyin Peyda oynuyor (1983). Cesurlar (Powderkeg)- Tren soygunculanna karşı iki silah- şör kiralanır. Douglas Heyes'in TV vve'sterninde Rod Taylor, Dennis Cole, Michael Ansara, Fernan- do Lamas başlıca rollerde (1970). Sanık (Criminal Mind)- Kaynaklarda geçmeyen bir film. Joseph Vittorie imzalı yapımda Ben Cross, Frank Rossi ve Tahnee Welch başlıca rollerde. Polisiye meraklısı şansını deneyebilir. Sultan Gecekondu halkı ile arsa spekülatörlerinin mücade- lesini konu alan filmde Türkan Şoray, Şener Şen ve Bulut Aras başlıca rollerde. Filmin yönetmeni Kar- talTibet(1978). L. A. Heat (L. A. Heat]h Polis, öldürülen arkadaşının intikamı peşindedir. Olçüsüz şiddetle yüklü filmleriyle tanı- nan Joseph Merhi'nin yönetiminde L.- H. Jacobs ve Jım Brown başrolde. Annem Kaçınlan bir kız çocuğu zengin ailenin yanında bü- yür. Aklmı yitiren annesi uzun zaman sonra kızıyla aynı çiftlikte karşılaşır. Yönetmen Temel Gürsu. Oyuncular Küçük Ceylan, Canan Perver. Bütün Suç Rio'da (Blame it on Rio)- Üstad Stanley Donen ve Micha- el Caine'in Rio'da film yapmak yerine tatil yaptık- lan görülüyor. 1984 yapımmın diğer oyunculan De- mi Moore, Joseph Bologna ve Valerie Harper.21MI İnterstar / tçimde Biri Var Âynntth bilgiyanda Belki Seninle (Almost You>- Adam Brooks, bu başansız evlilik güldürüsünü hem yönetmiş, hem de başrolünü üst- lenmiş. Grifîin Dunne ve Karen Young, sık yayınla- nan filmin diğer oyunculan. Batdtnanç (Superstition)- "Şeytanın kızı", dirilerek kötü- lüklerine devam eder. James Robertson imzalı bas- makalıp fılmde James Houghton, Albert Salmi, Lynn Carlin rol alıyor. OKadın tftira nedeniyle kocasından boşanan bir kadınla ma- sum annesini savunan bir avukat gencin dramatik öyküsü. Yönetmen Zafer Davutoğlu. Oyuncular Hülya Koçyiğit, Müşfık Kenter (1966). Kulis (Backstage)- Amerikalı şarkıcı, bir oyunda rol al- mak üzere Avustralya'ya gider. Jonathan Hardy'nin yönettiği fılmde Laura Brannigan, Mic- hael Aitkens ve Noel Ferrier oynuyor. Yerlifilmler Yabancı fılmler 1 Jzleyin -VOrtaHalli Değmez İnterstar 21.30} Yükselen oyuncularla başanlı bilimkurgu 'îç dünya'ya yolculuk •• Içimde Biri Var Innerspace / Yönetmen: Joe Dante / Senaryo: Jeffrey Boam, Chip Proser / Görüntü: Andrew Laszlo / Müzik: Jerry Goldsmith / Oyuncular: Dennis Quaid, Martin Short, Meg Ryan, Kevîn McCharthy, Fiona Lewis, Henry Gibson 1987ABDyapımı, 120 dakika. TV Servisi- "tzleyiciye istediğini ver, ama beklemediği biçimde"... ABD'li senaryo yazarı ve uzmanı Robert McKee, seminerlerinde, işe yeni girişenlere böyle söylüyordu. "Içimde Biri Var"ın yazarlan bu se- minerlere katılmışa benziyor. Filmde serüven var, güldürü var, gerilim var, ama bunlann hepsi, uzak ve bilinme- yen gezegenlerde ya da yeryüzünün ekzorik köşelennde değil, daha da alı- şılmadık bir dekorda, insan vücudunun içinde yaşanıyor. Daha önce, Richard Fleischer, "Fantastik Yolculuk" (Fantastik Voyage, 1966) adlı yapıtın- da da böyle alışılmadık bir geziyi an- latmıştı. Bir "ameliyat ekibi", ancak mıkroskopla görülebılecek kadar kü-' çültülüyor ve hasta bir adamın bedeni- ne şınnga ediliyordu. Bu yolculuğun amacı, adamın beynine ulaşmak ve la- ser ışmlanyla, tıkalı damarlan açmaktı. Joe Dante'nin "Içimde Biri Var" fılminde yolculuğun asıl hedefı, bir tavşan bedenidir. Hayvanın bedenine yerleştirilecek bir mikroçiple, önemli bilimsel bulgtılar elde edilecektir. Olaydan haberdar olan gangsterler, bu mikroçipi ele geçırmek için çoktan ha- rekete geçmiştir. Gangsterlerin bu 'Içimde Biri Var' fılminde, (soldan sağa) Martin Short, Dennis Quaid ve Meg Ryan gibi Hollvwood'un yakın dönem 'star'ları başlıca rollerde. "hamle"si kanşıklığa yol açar ve çip, tavşan bedeni yerine, beceriksiz ve mutsuz tezgahtar Potter'ın (Martin Short) bedenine şınnga edilir. Mikro- çip geri alınmak zorundadır. Pilot Tuck Pendelton (Dennis Quaid), özel bir "gemi" ile kuçültülür ve Potter'ın bedenine şınnga edilir. İki adam, eğ- lenceli, heyecanlı ve tehlikeli bir serü- venin başındadır... Jim McBride'ın, video kulüplerde "Suçlular Limanı" adıyla sunulan "The Big Easy" (1986) adlı enfes po- lisiyesı, Dennis Quaid'ın ilk önemli başarılarından biriydi. Film, tıpkı "Içimde Biri Var" gibi, büyük ölçüde bu genç yeteneğin üstüne kurulmuştu. Marlon Brando, Alain Delon ve Jack Nicholson kanşımı şeytani bir çekicilıği olan 1954 doğumlu Quaıd, Amerikan sinemasının yeni erkek seks simgesi olma yolundaydı. Ama o, önünde parlak bir kariyer varken, bu rolü reddetti ve senaryolan ütizlikle inceledikten sonra kabul erme yolunu seçti. Amerikan sinemasının son yıllar- da çıkardığı önemli yeteneklerden biri olduğu kuşku götürmeyen oyuncu, Montana'daki çiftliğinde, "en iyi film"inin senaryosunu bekliyorsa da ara sıra, ömeğin Alan Parker'ın "Gel Cenneti Gör'' gibi toplumsal melod- ramlarda ya da "Casus ve Çocuk Be- zı" gibi polisiye güldürülerde oyna- mak için kamera karşısına geçtiği olu- yor. 'Canver, aldıklan parayı haklı göstermek istiyor' diyen Nazmi Kal: 33 yıla 15 milyon alıyorumTV Servisi- TRT Yönetim Kurulu karanyla yayından kaldınlan "Gün- dem" programmın hazırlayıcılanndan Cüneyt Canver'in gazetemize yaptığı açıklamalara Nazmi Kal tepki göster- di. Yapımcı, 15 milyon lira maaş aldı- ğını belirterek, 60 milyon olarak belir- tilen rakamın 75 dakikalık 15'te bir yayımlanan programın tüm maliyeti olduğunu söyledi. TRT'de "Ekonomi Dosyası" ve "Tüketicinin Sesi" programlannı ya- yına hazırlayan Kal, Canver'in kendi- siyle ilgıli sözlerinin asılsız olduğunu belirterek, "Sayın Canver aldıklan ücreti haklı göstermek için 'Bununla birlikte TRT çalışanı Nazmi Kal, program için saat başına 60 milyon lira alıyor' ifadesini kullanmıştır" sözlerine yer verdi. Nazmi Kal, konuyla ilgili olarak faksla gönderdiği açıklamada, "Ger- TRT'de33 yıldır görev yaptığını söyleyen Nazmi Kal, Cüneyt Canver'in aldığını iddia ettiği 60 milyon liranın, 'Ekonomi Dosyası' adlı programın tüm maliyeti olduğunu açıkladı. çek şudur" sözleriyle başlayan bö- lümde şu sözlere yer verdi: "Ben TRT'de prodükıör kadro- sunda çalışıyorum. Haftalık 'Bir Ke- lime Bir İşlem' yarışma programını hazırlıyor ve yönetiyorum. Ayrıca haftalık 'Tüketicinin Sesi' ve iki haf- tada bir 'Ekonomi Dosyası' prog- ramlannı hem hazırlıyor hem sunu- yorum. Kadromun prodüktör olma- sı nedeniyle ek bir iş olan sunucu- luktan program başına ücret alıyo- rum. 'Tüketicinin Sesi' programın- dan dolayı 195 bin, 75 dakika süreli 'Ekonomi Dosyası' programından dolayı 1 milyon 950 bin lira almak- tayım. 33 yıllık devlet hizmetime karşılık aldığım maaş ise 15 milyon liradır. Aldığım iddia edilen 60 milyon li- ra, 'Ekonomi Dosyası programmın tüm maliyetidir. Bu rakama prog- ramda görevli Abdurrahman Yıldı- nm, Berra Kılıç, Veysi Sevi ve Zülfi- kar Doğan'ın aldıklan ücretler ve yol giderleri, 'Parodi' ve 'Duvar Ya- zıları'na ödenen ücretler, parodi sa- natçılarına ödenen ücretler gibi çe- şitli prodüksiyon giderleri dahildir. Başka bir deyişle. 60 milyon, 75 da- kikalık 'Ekonomi Dosyası'nın tüm maliyetidir". EKRANSEPETÎ Nasıl yani? TV Servisi- Can Okanar ve Cüneyt Canver'in yayından kal- dırılan 'Gündem' programmda tartışma konusu yapılan olaylar- dan biri de program sırasında ek- ranın bir köşesinde yer alan "Va- kıfbank" logosuydu. Kimileri Meclis'ten apar topar geçirilen "Radyo ve Televizyon- lann Kuruluş ve Yayınları Hak- kında Kanun"un bunu yasakladı- ğını öne sürdü. Kimısi bunun "mali destek" olmadığını, tt rek- lım" olduğunu söyledi. Gerçekte yasa konuya bir açıklık getirmi- yor. Yasanın "Program Destek- lenmesi" başlıklı 23'üncü madde- sinde "Haber ve güncel prog- ramlarda mali desteğe izin veril- mez" denilip olay ortada bırakılı- yor. Bu maddeden kasıt "spon- sor" program mı yoksa "her türlü reklam" mı tartışıladursun, özel TV kanallannın da hayata geçirdi- ği uygulama izleyici açısından "enteresan" durumlar yaratıyor. Söz gelimi, geçen cumartesi İn- terstar'ın "19.30 Haber Bülte- ni"ni izliyoruz. "Kısa" bir reklam arasından sonra spiker hanım ken- dilerine ulaşan önemli bir haberi duyuruyor: "Şimdi elimize geçen bir habere göre, Kaynarca'da kimyevi madde üreten bir fabri- kada yangın çıktı. Star haber ekibinin ilk görüntüleri elimize ulaştı. Şimdi size bu görüntüleri sunuyoruz". Ve ekranda, her an bir faciaya dönüşebilecek yangının alev alev görüntüleri beliriyor. Tam bu sırada ekranın alt sağ kö- şesinden bir "çizgi uçak" çıkıyor. Ardında flama gibi dâlgalanan bir reklam spotu: "Simtel yaparsa mükemmelini yapar". Ardından her "izlenecek prog- ram bulamayan" izleyici gibi "zap"liyoruz. 21.40 sulannda bu kez atv'nin yayımladığı "Miss Model of the World" yanşmasma "takılıyoruz". Ekranda dünyanın dört bir yanından gelmiş, birbirin- den hoş, yaşlan 18 ile 24 arasında değişen "hatunlar". Birazdan bi- rincisi seçilecek modeller sahnede kendilerini tanıtırken, ekran başın- daki izleyiciye de yaşlan ve kilo- lan konusunda bilgi veriliyor. Bu sırada mankenlerin havuza atlar- ken, duş alırken mayolu, "ıslak" görüntülerine yer veriliyor. Tam bu sırada altta bir reklam spotu be- liriyor: "Amigo, ağzınıza layık". Nasıl yani? atv 00.20 'Dr. Stress' Universite stresiTV Servisi- " D r Stress" bu hafta "Universite sınavları" ko- nusunu ele alıyor. Sınav öncesi, sı- nav sonrası ve bu dönemlerde ya- şanan stresin tartışılacağı prog- ramda, sınav sistemi ile bu sistem içerisindeki öğrencinin konumu iş- lenecek. Nedim Saban, universite sınavlanna aynca veliler açısından da yaklaşacak. Programın basın bülteninde "öğrenci ve veliler için bir anlamda ön hazırlık niteliğini taşıyacak" sözleriyle tanımlanan bölüme her zaman olduğu gibi izleyiciler de telefonla karılabilecek. Programa konuk olarak katılan rehberlik uzmanı Sadık Gültekin de fakülte seçimi hakkında bilgi verecek. Yapımcıhğını ve araştırmacılı- ğını Ergün Gümrah'ın, sunuculu- ğunu Nedim Saban'ın yaptığı "Dr Stress"i Recep Balcı yöneti- yor. MERCEKLE BAKINCA MAHMUT T. ÖNGÖREN Paçayı Kuptarmak Geçen hafta Ankara Üniversitesi lletişim Faküftesi'ni bitirenlerin diplomatörenine çağrılıydık. Yüksek not alan öğrencilere çeşitli armağanlar veriidi. Çağdaş Gazete- ciler Derneği Genel Başkanı Mustafa Ekmekçi ve Dün- ya Kitle lletişımi Araştırma Vakfı yöneticisi olarak ben de armağanlarımızı geleceğin gazetecilerine, radyo-TV ya- yıncılarına ve halkla ilişkiler uzmânlanna sunduk. Çağnyı aldığımda törende kısa bir konuşma yapma- mızın da olanaklı olabileceği söylenmişti. Doğrusu epey- cezorlandım, nesöylemem gerektiğini düşünürken. Dip- loma töreninde iyi, güzel ve hoş şeyler söylemek gere- kir. Törende üniversiteyi bitirenler adına konuşacak öğ- rencinin de aynı çizgide konuşması beklenir. Oysa son yıllarda özellikle tıp fakültelerinin diploma törenlerinde arkadaşları adına konuşan öğrencilerin, tıp eğitimi dö- neminde yeterince yetiştirilmediklerini açıklamaları ne- redeyse bir gelenek oldu. Bu gibi konuşmaların haberlerini gazetelerde okuduk- ça acaba o törenlerde hazır bulunan rektörlerin, dekan- ların, ögretim üyelerinin, uzman doktorların ve üniversi- telerimizin bü düzeysizliğinden sorumlu olanlann neler düşündüklerini merak ederdim. öğrencilerin bu içten- likli açıklamaları acaba kimin içini sızlatırdı? Belki de öğ- rencilerden başka hiç kimse aldırmıyordu. Ne var ki Ankara Üniversitesi lletişim Fakültesi diplo- ma töreninde herhangi bir öğrencinin usundan böyle bir konuşma yapmayı geçırmediğini sanırım. Çünkü lletişim Fakültesi 'nin güçlü bir öğretim kadrosu var. Bu kadro- da profesyonel öğreticiler de yer alıyor. Profesyonellik salt öğretim alanında değil. Gazetecilikte, radyoculuk ve televizyonculukgibi alanlarda başarılannı verdikleri ürün- lerle kanıtlamış kişiler... Bu da söz konusu a/anlarda öğ- retim yapan okullar ve fakülteler için son derece önem- li bir gelişmedir. Ama "bir konuşma da yapabilirsiniz" dendiğinde be- ni düşündüren ve zorlayan nokta öğretimin niteliği de- ğil de lletişim Fakültesi'ni bitiren gençlerin büyük coş- kuyla ve hevesle içinde yer almak ıstedikleri "medya"nın durumuydu. Hem genç medya adaylanna onları bu alan- da destekleyıci sözler söyleyeceksın hem de "med- ya"nın bugün içinde bulunduğu kötü ve olumsuz duaı- mu anlatmadan sözü nasıl kıvıracaksın? "Medya"n\n devletin ve özel sektörün eliyle nasıl yoz- laştığını, nasıl çıkarcı bir düzeysizliğe indiğini anlatma- maya olanak var mıydı? "Düşünce özgürlüğü"nür\ or- tadan kalktığını belirtmeden yeni gazetecılik ve radyo- TV adaylanna boş "umut" dağıtmaya kim katlanabilir- di? Bu alanlarda yapılan öğrenimin salt "haber nasılyazı- lır", "mikrofon ve kamera nasıl kullanılır" ve "kurgu ne- dir" filan gibi konuları içermediğini, özellikle öğrencilik döneminden başlayarak medyamızı içeriden ve dışan- dan küşatmış kısıtlamalarfa ve özgürlüksüzlükle nasıl mücadele etmek gerekir sorusuna da yanıt aramayı kap- sadığını vurgulamayı ihmal etmemeliydim. Ellerindeki pırıl pırıl diplomalarıyla "medya"ya dalma- yı düşleyen bu gençleri daha işin başında kırmadan, üz- meden ve meslekten itmeden neler söylenebilirdi? On- lar "medya"ya girmeye hazırlanırken, "medya" kendi içindeki 2000 dolayındaki genci kapının önüne daha ge- çen gün koymamış mıydı? Hangı gazetede, hangi rad- yoda ya da televizyonda iş bulabılecektı bu adaylar? Yıllardan berı, yazdıkları yazılar, haberler ve kitaplar- dan ötürü içeri giren ve yüksek para cezasına çarptın- lan ya da en azından mahkemelerde süründürülen ya- zarlar, yaratıcılar, gazete ve yayınevi yöneticileri, bilim adamlan, sendikacılar, düşünürler hiç anılmamalı mıydı Ankara Üniversitesi lletişim Fakültesi'nin diploma töre- ninde? Bu karmaşık kaygılar, korkular, çalkantılar içinde tö- rene gittım. Neyse öyle bir düzene başvuruldu ki bizler hiç konuşma yapmadan yeni adaylara armağanlarını verdik. Fakülteyi bitirenler adına da kimsenin konuşma- sına gerek kalmadı. Ben de törende konuşma yapmadığım için paçayı kur- tardım. Ya "düşünce özgürlüğü?" lletişim hakkında bilmek istediklerinizi öğrenebilece- ğiniz bir kitap: Hasan Tekeli, "Bilgi Çağı", Simavi Ya- yınlan, Istanbul 1994. interstar J2.40] 'Komünizm propagandası' yapmakla suçlanmıştı Ekranda bir Rene Clair klasiği TV Servisi- Louis (Raymond Cory) ve Emile (Henry Marcband), cezaevine düşmüş iki sıradan do- landıncıdır. Bir kaçış girişiminde bulunurlar, ama sa- dece Louis başanr. Ancak dostluklanna bağlı kalır. Dışanda, hızla durumunu düzelten adam, bir gramafon fabrikasının sahibi olur. Yıllar sonra serbest kalan Emile ise raslantı sonucu bu fabrikada işçi olur. "Ka- pitalist" Louis, "proleter" arkadaşına vefasızhk et- mez. Ancak, sınırlan kesin çızgılerle belırlenmış smıf- lardan oluşan toplum, bu dostluğu hoş görmeyecektir. Rene Cİair'in klasikleşmiş yapıtı, günün en iyi fil- mi ve yine kötü bir saatte gösteriliyor. Üstadın zarif bir mizahla, toplumsal eleştiriyi kaynaştıran bu fîlmi, çok daha iyi bir saati hak ediyordu. "Özgürlük Bizimdir'in konusu, zamanında bazı- lannın hoşuna gitmemiş ve fılmi "komünizm propa- gandası" yapmakla suçlamışlardı. Charlie Chaplin'in. filmin en ilginç bölümlerinden, akıp giden bant üzerindeki hızlı üretim sahnesinden "Asri Zamanlar" (Modern Times, 1932/35) için esinlenmesi üzerine yapımcılar dava açmak istemiş, ancak Rene Clair bundan onur duyduğunu belirterek, engel olmuştu. Asıl adı Rene - Lucien Chomette olan yönetmen (1898-1981), sinema sanatının ölümsüz ustalann- özgüriük Bizimdir A Nous la Liberte / Yönetmen: Ren6 Clair / Senaryo: Rene Clair / Görüntü: Georges Perinal / Oyuncular: Henry Marchand, Raymond Cory, Rolla France, G. Aussey /1932 Fransa yapımı. dandır. 29 yapıttan oluşan filmografisi, sinema tarihi- nin en özgün ve en güzel güldürülerinden birkaçını içerir. Şiir, mizah ve toplumsal eleştiriyi benzersiz bir düşgücüyle kaynaştıran bu filmler, sınıf ve ulus farkı gözetmeksizin, bütün insanlan kucaklamak, eğlendir- mek ve biraz da düşündürmek amacını taşıyordu. Clair, Chaplin ve Vittorio de Sica ile birlikte top- lumsal güldürünün önde gelen üç yaratıcısı kabul edi- lir. Sinemaya gazetecilik ve oyunculuğun ardından gi- ren Clair, ikinci fılmi "Entr'acte" (1924) ile "radi- kal sinema"nın öncü yapıtlanndan birini ortaya koy- muştu. Bu kısa sessiz film, esprili ve absürd unsurlarla bezeliydi. Film, görüntülerin izleyicide yarattığı zen- gin çağnşımlann yani sıra dahice kurgusu ile günü- müzde de ilginçliğıni koruyor. Rene Cİair'in 1932'de filme aldığı vapıtı, iki hapishane arkadaşının yıllar sonra yeniden başlayan dostluğunu konu ediyor. Ancak bu dostluk 'sınıf farklıhğı' nedeniyle toplumda kabul görmüyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle