04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
30 MAYIS1994 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER Özfatıra çark etti • tZMİF (Cumhuriyet Ege Börosu) - Kordon'daki 5 birahane ve kafeyi. kaldınmkn uygunsuz biçimde işgal ettikleri gerekçesi\le 4 gün süreyle kapattıran Izmir Anakent Belediye Başkanı Burhan Özfatura artan tepkiler üzerine"yumuşadı". Kafe ve birahane sahiplerine salı gûnüne kadar masalann içeri alınması talimatı veren özfatura, daha sonra bu karannı. "aradan insanlar geçebilecek kadar birboşluk bırakılmasfna çevirdi. SHP İl Danışma Kurultayı • İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu)-SHPtzmirIl Danışma Kurultayı'nda partinin ideolojisinin "belirlenmesi" istendi. SHP Karşıyaka Ilçe Başkanı Ertam özen, politikalann netleşmesi için Program Kurultayı'nın toplanması gerektiğini savundu. DİSK Bölge Temsilcisi Musa Çam. 27 Mart yerel seçimlerinde sosyal demokrat seçmenin SHP'nin idelojisini "veto" ettiğini behrtti ve "SHP evrensel sosyal demokrat ilkelerden uzaklaşmaktadır" diye konuştu. Yûce Divan tanık tfinleyecek • ANKARA (ANKA) - Yüce Divan, otoyol ıhalelerinde görevlerini kötüye kullanmak suçundan yargılanan ANAP'lı eski bakanlar Safa Giray ve Cengiz Altınkaya ile eski Karayollan Genel Müdürü Atalay Coşkunoğlu'nun yargılandıklan davada bu hafta I9kamutanığını dinleyecek. Yüce Divan'ın iki bölüm halinde dinleyeceği kamu taruklannın dinlenmesinden sonra, sanıklarla avukatlannın gösterecegj savunma tanıklannın dinleneceği bildirildi. Çiller onur doktoru • BOSTON (Cumhuriyet)- Başbakan Tansu Çiller, öncekı gün ABD'nin Massachusetts eyaleti Newton kentindeki Mount Ida College'den işletme diploması alan oğlu Mert Çiller'in (24) mezuniyet törenine kaüldı. Sıkı güvenlik önlemleri arasında gerçekleştirilen törende, Çüler'e onur doktorası unvanı da verildi. Törende aynca. eski Dünya Ağır Sıklet Boks Şampiyonu Muhammed Ali'ye de onur doktorası unvanı verilerek cüppegiydirildi. TMMOB'nin yeni yönetimi • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)- Türkıye Mühendis ve MimarOdalan Birliği (TMMOB) Yönetim Kurulu Başkanlığı"na Yavuz önen, Ikinci Başkanhğa Hasan Akalın, Saymanlığa Fikret özbilgin ve Genel Sekreterliğe de Alpaslan Ertürk seçildi. TMMOB'nin 33. Olağan Genel Kurulu'nda seçilen yeni yönetim kurulu toplanarak görev dağıhmı yaptı. önen, yönetim kurulu başkanı olurken Ertuğrul Ünlütürk, Ünal Erdoğan. Ekrem Poyraz, Tansel Timur, Cengiz Kılıç, Reşat Ünal, Turgut Kaçar. Dursun Yıldız. Musa Kaynak, Yüksel Barkurt, Ihsan Karababa, İlhan Öğüş, Ali Aydemir. Sezai Kaya, Necdet Pamir. Safîet Atik. Ziya Özek ve Mahir Gürbüz, yönetim kurulu ûyesi olarak »örev aldılar. LİSAN ÇÖZÜM Bizimle ingilizce sorununuzu çok kısa zamanda çözebilirsiniz. Lütfen bizi arayın. Td: 349 59 38 BahariyeCad.62/3 DYP Genel Başkanvekili Kıratlıoğlu, sendikalaşmayı şartlı desteklediklerini söyledi: MemuragrevsizsözleşmeANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - DYP Genel Başkanvekili Esat Kıratlı- oğhı, memurlara sendikal hak verilmesi- ni desteklediklerini bildirdi. DYP ve SHP koalisyonun bozulmasını isteyen- ler bulunduğunu, ancak bu yöndeki gayretlerin başanya ulaşacağı endişesi içinde olmadıklannı söyledi. Kıratlıoğ- lu, "demokratikleşıne paketi" yüzünden koalisyonun bozulacağını zannetmedi- ğini de belirtti. Kıratlıoğlu, dün parti genel merke- zinde düzenlediği basın toplantısında, Ankara'da yapılan memur yürüyüşüne değinirken çalışanlann haklannı örgüt- lü biçimde savunmalannın ve haklann anlaşmalarla karşıhkh olarak yürürlüğe •Batı'da memurun grev hakkı olmadığını öne süren Kıratlıoğlu, bundan ileri bir uygulamanm yanlış olacağım kaydetti. Demokratikleşme paketi nedeniyle koalisyonun bozulacağını sanmadıgım söyleyen Esat Kıratlıoğlu, 'Terörle insan haklannı kanştıranlar teröre hizmet etmektedir' dedi. girmesinin, demokrasinin gereği oldu- ğunu vurguladı. Kıratboğlu, şunlan söyledi: "Batı demokrasilerinde işçilerin sendi- ka, tophı iş sözleşmesi ve grev hakları var- dır. Demokratik ülkelerde memurun da sendika hakkı vardır. Ancak, Batı ülkele- rinde memurun grev hakkı yoktur. Sendi- kalaşma hakkı başka. grev hakkı başka- dır. Batı'da memura grev hakkı yok. ama eşit alanlarda çalışan işçi ile memur ara- sında ûcret ve diğer sosyal haklarda hiç- 68'tikr,bu anayasaüeyaşamakistenüyor tstanbul Haber Servisi - 27 Mayıs 1960 ile 1961 Anayasa- sı, tstanbul'da gerçekleştirilen toplantılarla anıldı. 68'liler Birliği Vakfı'nın Beyoğlu Tünel'deki merkezinde düzenle- nen etkinliklere çok sayıda gazeteci. yazar, sendikacı ve vakıf üyesi katıldı. 1Ü Hukuk Fakültesi İdare Hukuku Ens- titüsü kurucusu Ord. Prof. Dr. Sıddık Sami Onaran ile Prof. Dr. Ragıp Sanca anısına düzenlenen anma günü nedeniyle düzenlenen 1961 Anayasasıkonulupanelebüyükilgigöste- rildi. 68'Iiler Birliği Vakıf Başkanı Necla Ülkü Kugh'n bir konuşma yaparak, 68"lilerin bugünkü mevcut anayasa ile yaşamak istemediklerini söyledi. MBK üyesi ve Halkevle- ri Genel Başkanı Ahmet Yüdız da bir konuşma yaparak "Karşı devTİmciIer, devTİmcileri karanlık giiçler de aydınlan hiçbir zaman yenemedi ve yenemeyecek" dedi. 27 Mayıs panelinde ise Prof. Dr. Bahri Savcı, 27 Mayıs'ın asker ürü- nü olmadığı görüşünü savundu. DYP İstanbul Milletve- kili Coşkun Kırca da "1961 Anayasası'nın yapıcı. hatta yazKilanndan biri olarak bence en önemli eksikliği. devlet organlarınm birbirieriyle ve halkla olan iiişkilerini düzenle- me konusunda geri kalmış ounasıdır" diye konuştu. bir fark bulunmamaktadır. Bizde ise bu anlamda bir yanlışlık var. Aynı alanda iş- çi, memur ve sözleşmeii statüsüyle, farklı ûcret ve haklaria insanlar çabşıyor. Bu farklılıkların mutlaka kaldırılması ve dengelenmesi gerekir. Memurlaruı sendi- kalaşması bir haktır. Biz buna evet' diyo- ruz. Memurumuz, Batı demokrasilerinde memurlara tanınan tüm haklara sahip ol- sun, ama Batı ülkelerinden daha ileri bir uygulamanm yanlış olacağı kanaatinde- yiz." Ekonomik gelişmelere de değinen Kı- ratlıoğlu, istikrar programının uygulan- maya başlanmasıyla döviz rezervlerin- deki erimenin durduğunu savundu. Kı- rathoğlu, uygulanan yüksek faiz poli- tikasının ANAP döneminde "kangren haline gelmiş" ekono- mik sorunlan ortadan kaldı- rmaya yönelik olduğunu da be- lirterek, bu politikanın uygu- lanmasına bir süre daha devam edileceğini söyledi ABD'ye eleştiri Kıratlıoğlu, ABD"nin gele- cek yıl Türkiye'ye vermeyi planladığı kredinin, "Kıbns so- runu ve insan haklan" gerekçe gösterilerek kısıtlanmasını ve şarta bağlanmasını kınadı- klannı da belirtti. Kıratlıoğlu, görüşlerini şöyle dile getirdi: "ABD'nin tavrı doğnı değil- dir. Bu kararı, kabul olunamaz insanlık dışı bir hareket olarak görüyoruz. Biz insan haklannı kısıtlayan bir tavır içinde ol- madık. Eğer Turkiye'deki terör ABD'de olsa idi nasıl önlem ala- caklardı? Türkiye'yi anlamak için Türkiye'nin şârtlannı bil- mek gerekir. Terörü insan hak- ları ile karıştıranlar, teröre hiz- met ettiklerini bilmelidirier. Kim terörü insan haklan ile kanştırıyorsa teröristrir ve terö- re hizmet etmektedir." Kıratlıoğlu. gazetecilerin so- rulannı yanıtlarken de "de- mokratikleşıne paketi"nin TBMM'de göriişülmesi sırası- nda koalisyonda bir sorun ya- şanıp yaşanmayacağı sorusuna şu yanıtı verdi: "tki partide de koalisy oraı istemeyen bazi arka- daşlann olduğunu biliyoruz. Bu arkadaşlar. •demokratikleşme paketi'nin görüşülmesi sırast- nda da bazı girişimlerde buluna- bilirier, ama bu girişimlerin ba- şanşa ulaşacağı endişesi içinde değiliz. "Demokratıkleşme pa- keti' yüziinden koalisyonun bo- zulacağını zannetmiyonım." Baykal, SHP liderini işbirlikçi ve teslimiyetçi olmakla suçladı 'Sosyalsıkıntılann nedeniKarayalçırîANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - CHP Genel Başkanı De- niz Baykal. yaşanan ekonomik ve sosyal sıkıntılardan koalis- yon ortağı SHP'nin sorumlu ol- duğunu ileri sürdü. SHP Genel Başkanı ve Başbakan Yar- dımcısı Murat Karayaiçın için "Çiller'e övgüler düzüyor, işbir- likçi. teslimiyetçi" diyen Bay- kal. Türkiye'yi yaşadığı sıkıntı- lardan ancak CHP'nin kurtara- cağını savundu. Baykal. önlem alınmaması durumunda Tür- kiye'nin "Ortadoğu'da bir Latin Amerika iilkesi haline" gelebile- ceğini söyledi. CHP Küçük Kurultavı dün Ankara'da toplandı. Partili be- lediye başkanlannın da katıldı- ğı kurultayın açıbşında konu- şan CHP Genel Başkanı Bay- kal, Türkiye'nin diğerlerinden farkb ve ciddi bir sıkıntı dönemi geçirdiğini belirterek, ekonorni- nin tükenme noktasına geldiği- ni savundu. Yaşanan gelişmele- ri, "Sonraki yüları tamamen et- küeyecek tarihi gelişmeler" ola- rak nitelendiren Baykal." Biraz kemerleri sıkacağız. hayat pa- halılığı olacak, ekonomi biraz sıkıntıyla karşılacak ondan son- ra rahatlay acak değiliz. Türkiye ekonomisi çok köklü bir tıkan- manın içine giriyor. Tûrkiye ekonomisi Cumhuriyet tarihinde bu düzeyde sonınlarla ilk kez karşı karşıya kalıyor" dedi. SHP'ye eleştiri Baykal. konuşmasında SHP'yi sert dille eleştirdi. SHP'- nin sosyal demokrat partinin göstermesi gereken davranışla- n göstermediğini savunan Bay- kal, şöyle konuştu: "Doğru Yol'un politikalann- dan hiçbir ciddi rahatsızlık duy- mayan, bu istikrar paketini. bir koâh'syon gereği pazarlığı ola- rak değil. inançlarının da gereği olarak benimsediklerini kabul eden sosyal demokratlar da bu- nun doğrudan sorumlusudur- lar." Baykal, uygulanan politi- kalann Türkiye'yi bir "Latin Amerika" ülkesi haline getire- bileceğini belirterek. CHP ola- rak buna karşı koyacaklannı ve sıkıntılann aşılması için çaba sarf edeceklerini söyledi. ÇİZMEDEN YUKARI / MUSA KART Çiller'e, eski boks şampiyonu Muhammed Ali ile birlikte 'Fahri Hukuk Doktorluğu" unvanı verildi UCUVOfi?,ARI. &/&İ SÖKUYÖG&UNUZ. f. POLTTIKAGUNLUGU HÎKMET ÇETİNKAYA Memurlar Ayakta... Binlerce memur, öğretmen ve kısacası kamu çalışan- lan günlerdir ayakta... Ne istiyorlar? Polis dayağına karşın neden alanları dolduruyorlar? Açlık grevini hangi amaca yönelik yapı- yorlar? Onlann istedikleri şu: "Grev//, toplusözleşmeli sendikal hak ve özgürlük..." Çağımızda hukuk, salt iktidarı örgütlemekle kalmaz iktidarı kurumiaştırır, onu meşru kılar; siyasal iktidara karşı da bireyin hak ve özgürlüklerini güvence altına alan öğelerini oluşturur. 19. yüzyıldan itibaren hak ve özgürlükler için savaşım veren işçi sınıfı, kimi hak ve özgürlüklerini elde etmiş, örgütlenmede bir hayli yol almıştır. Ama memurlar yani "beyaz yakalılar", Türkiye'de Osmanlı'dan gelen bir ay- rıcalığın getirdiği faturanın 1994 yılında hesabını ver- mektedir. Artık Türkiye'de memur, eskisi gibi ne beyaz yakalıdır ne de ayrıcalıklıdır. Memur ezilen, sömürülen ve boğaz tokluğuna çalıştırılan bir kesimdir. Demokrasi bir yaşam biçimi olduğuna göre memur ve öğretmenin, kısacası tüm kamu çalışanlarının böylesine baskı altındatutulmasının nedeni nedir? Yanıtı şudur: "Demokrasi korkusu..." SMP lideri ve Başbakan Yardımcısı Murat Karayaiçın, önceki gün yaptığı açıklamada şöyle diyordu: "SHP'nin hükümette bulunması, demokratikleşme pa- ketindeki yasalarm gerçekleştirilmesi içindir..." SHP'nin iktidar ortağı DYP, demokrasiden korktuğu, demokrasiyi sadece bireyin seçme ve seçilme hakkı olan bir kavram olarak gördüğü için aynı düşünceyi pay- laşan ANAP, RP ve MHP ile sürekli "dirsek teması"ya- par ak demokratikleşmeden kaçıyor. 0 zaman SHP ne yapmalı?.. Hükümetten ayrılmalı mı? Murat Karayaiçın devam ediyor: 'Demokratikleşme paketinin üçüncü sırasında ILO- nun 84. maddesi var. Beşinci sırada çalışanlann sendi- kai örgütlenmesi bulunuyor..." SHP lideri, bu konuda dirençli görünüyor. Dahaönce bize söylediklerini yineliyor: ' Özellikle ilk 20 madde yasalaşmazsa SHP hükümet- ten çekilecektir..." Murat Karayaiçın, "Çekılirim'' diyor, ama ortağı DYP hiç oralı gözükmüyor; bir oyalama yöntemi izliyor Açık- çası SHP'yi aldatıyor. Kamu çalışanları günlerdir ayakta. Onlar yürüyor. po- lis dövüyor. Olacak iş değil, ama devletin polisi devletin memurunu yola getirmeye çalışıyor. Polis, öğretmen, subay, memur, bu devletin çalışanı. Ama devlet onları karşı karşıya getiriyor. Binlerce memur ayakta ve haykırıyor: "Yaşasın ekmek ve özgürlük mücadelemiz..." Polis telsizinde ilginç konuşmalar: "Özgürlük diyorlar ama inanma, hepsi komünist hep- sidinsiz..." Memurlar susmuyordu: "Emekçiyiz, haklıyız kazanacağız..." Polis telsizi: "İnanmayın bunlara... "Emekçiyiz' derler, ortalığı ka- rıştınrlar..." Polisler bu ülkenin çocukları. Yoksul Anadoludan ko- pup gelmiş insanlar bunlar. Ama devlet onları koşullarv dırıyor. Bir gün uyanıp da kamu çalışanları gibi ayağa kaikmamaları için. Kamu çalışanları, grevli ve toplusözleşmeli sendikal hak ve özgürlüklerini istiyorlar. Her çağdaş ve demokra- tik ülkedeki hak ve özgürlüklerdir istedikleri. Ama siyasal iktidar, geçmiş dönemlerde olduğu gibi bu isteği geri çeviriyor ve bir bakıma oyalıyor. Toplum duyarsız ve tepkisiz. Zaten 1 milyon 700 bin kamu çalışanının üçte biri örgütsüz. örgütsüzlük me- murları yalnızlığa itiyor; bu da siyasal iktidarın işine ya- rıyor. Memurlar siyasi bir partiye giremezler... Valiler ve kaymakamlar ise politikanın tam içindedir. Kimi valiler ve kaymakamlar tanırız ki bir siyasal parti- nin il başkanı gibi çalışırlar. Memurlar bildiri dağıtamazlar. Eğer sendikalannın bir bildirisini dağıtırken yakalanırlarsa görevden alınır- lar. Ama valiler ve kaymakamlar kurban derisini tarikat- lara vermeyi görev sayarlar. kimi vakıf yöneticilerini ko- ruyup kollarlar. Kamu çalışanları yürüyor, kamu çalışanları coplanıp, gözaltına alınıyor... 1994 Türkiyesi'nde demokrasi mücadelesi sürüyor... Ecevit: Çekiç Güç'üpazarhk konusııyapnuık sakıncah İZMİR(AA)- DSPGenel Başkanı Bülent Ecevit, Çekiç Güç'ün görev süresinin uzatılmasını Türkiye-Irak petrol boru hattının boşaltılmasına bağlamanın ve o şekilde bir pazarlık sürecine açmanın son derece sakıncah olduğunu söyledi. Ecevit. tzmır'den Manisa'nın Akhisar ilçesine giderken "Güvercin 2" secim otobüsünde gazetecilerle sohbet etti Ecevit. "Bir yandan ABD'ye meydan okurmuş gibi bir izlenim verih'rken bir yandan da boru hattındaki perrolü boşaltmak için ABD'den izin almaya uğraşmanm" büyük birçelişki olduğunu söyledi. Başbakan ÇiMer'ın "Petrol boru hattındaki petrol bizimdir. Biz çekeriz"1 dediğini hatırlatırken. ABD'ye konu ile ilgili olarak yüksek düzeyde bir heyet gönderildiğıni, heyetın günlerce bu ülkeden izin almaya uğraştığını kaydeden Bülent Ecevit, şöyle devam etti: "Oysa petrol boru hattı Türkiye'den geciy or. Onun içinde yıllardır tutulan petrol, Türkiye'nin hakkıdır. Bu konuda hakkını kullanmak için Türkiye'nin ABD ile pazarlık etmeye kaikışması ülkemizi çok küçük düşürücü bir dav ranıştır." İlgili bakanlardan 'saklanarak' TBMM'den hızla geçirilen lojmanlann satışıyla ilgili yasa yürürlüğe giremedi 'CumhurbaşkanıDemirel'invetosu'yürelderesu serpti OKTAY EKtNCİ Bayram tatiline gırilmeden TBMM'den tıızla geçirilen1 lojmanlann satışıyla ilgili .>a- sayı Demirerin 'ayıu hızla' \eto etmesi. 'ulusal değerierimizin konıranasından yana olan' çevre- lerin yüreklenne su serpti. Demirel'in veto ge- rekçeleri arasında salt 'lojmanlann memurlara yapılan bir sosyal yardım olduğu' gerçeğı yer almıyor. Ankara'nın tarihsel kimlığıne 'cumhu- riyet aygartığmoı bir katkısı' nıtelığini taşıyan Saracoğiu Mahallesi'nin de satış listesine 'özel- likle' dahil edilmiş olması, yasanın geri çevril- mesindeki önemli nedenlerden birini oluşturu- yor. Ashna bakılırsa 'demokratik-parlamenter' bir sistemde, pariamentonun kabul ettiği bir yasanın daha sonra cumhurbaşkanı tarafından veto edıbnesi. 'olağan demokrasi koşullannda' kolay kabul edilebilir bir uygulama değil. Nıte- kim, bu 'hassasiyetten' ötürü de, 1982 Anaya- sası'na '12 Eylül ruhu' ile giren veto yetkisi öyle ikide bir kullanılmıyor. Özellikle Süleyman Demirel, her ne kadar son Isparta geasinde "yanlış yapan karşısında beni bulur" dediyse de. TBMM'den geçen yasalara karşı belirgin bir 'saygıvı' sürekli korumayı yeğliyor. O nedenle de 'lojman yasasuıuı veto edilmesi" olayı. anaya- sadaki tartışmalı' bir yetkinin kullanılmasının ötesinde, daha da derin anlamlar içeriyor. Bu anlamlardan en 'legal' olanı, hiç kuş- kusuz veto gerekçelerindeki vurgulamalar. TBMM'den geçen her yasanın, elbette ki4 de- mokratik bir saygınlığı' var. Ancak, yine TBMM'den geçen her yasanın, öncelikle 'Tür- kiyc'nin değerlerini koruması' ve aynı zamanda 'demokratik kurallan gözebnesi', doğrudan doğruya TBMM'nin saygınlığının bir gereğı ve 'gerekçesini" de oluşturuyor. TBMM'den geçen yasayı savunanlann ileri sürdüklen bir tek 'somut'gerekçe var: "Lojman- lann satışı, hükümete en az 100 trilyonluk bir kaynak sağlayacak..." Oysa bu satış eğer gerçekleşirse, Türkiye için, 'parasal değeri saptanamayacak' düzeyde yük- sek bir 'zarara' neden olunacak. Birincisi, 'kamu çalışanlarının konut gerek- sinmesinin devletçe karşılanması', cumhuriyet Türkiyesi'nin sonuna dek savunulması ve hat- ta 'sürdüriilnıesi' gereken onurlu ve 'uygarca' bir sosyal-de^ let geleneği. Lojman yasasından beklenen trilyonlann 'asla geri getiremeyeceği' diğer bir zenginliği- miz de Saracoğiu Mahallesi. Yasaya bu mahallenin 'giriş sekli' ve ar- dından yükselen tepkilerin 'sahipleri', Demi- rel'in vetosunu demokrasi adına 'mazur göste- ren' bir başka gelişme oldu. Bu 'rant operasyo- nuna* Mimarlar Odası. üniversite çevreleri, du- yarlı yurttaşlar. bazı sivıl toplum örgütleri gibi 'hükümet dışı' demokratik güçlerin yanı sıra. doğrudan 'hükümet yetkilileri' de karşı çıktılar, ardı ardına tepkı gösterdiler. Önıeğin Kültür Bakanı Fikri Sağlar ve Ba- kanlık Müsteşan Prof. Dr. Emre Kongar, yasa taslağında Saracoğiu Evleri'nın yer almadığını, bu mahallenin satışının yasaya 'MecüVte ek- lendığıni açıkladılar. TBMM'den çıkan yasada önemli bir 'SİT alanı' üzerindeki koruma ka- rarları kaldınhyor, bundan ne Kültür Bakanı'- na. ne de 'Anıttar Yüksek Kurulu Başkanı' olan müsteşara haber veriliyordu. Fikri Sağlar. bu operasyonun amaanı oldukça anlaşılır bir şe- kilde özetliyordu: "Rant yaratmak adına kültür variıklarınm tahribine oianak sağlamak." Benzer şekilde. hükümetin konuyla ilgili bir başka 'yetkilisf olan şehircılik ve konuttan so- rumlu Devlet Bakanı Erman Şahin de yasanın bu şekilde çıktığını 'ertesi gün' öğTenenler arası- ndaydı. 14 Mayıs 1994 günü Atakule'de Ulusal Mimarlık ÖdüUeri Sergisi'nı açan Şahin, 13 Mayıs 1994 tarihli yasa hakkında mimarlara şu sözü venyordu: "Yasaya karşı etimden gelen mücadeleyi yapacağım." Tepki gösterenler arasında, diğer bır 'yetkili' ise Çevre Bakanı Rıza Akçalı'ydı. Akçah ya- sayı 'endişeyle' karşıladığıru açıklarken umu- dunu Demirel'in Seto hakkma' bağladığını da gizlemiyordu: "Yasa çıkh, ama benüz yürürlü- ğe gÛTnedi..." Bütün bu tartışmalar olurken se Demirel de 'olanı biteni izterken' en ilginç açıklamalardan binni de Başbakan Tansu Çiller ABD'de yaptı. Amerikalı finans çevrelerine '5 Nisan ekonomik önlemlerinin sonuçlan' hakkında bılgı \erdiğini açıklayan Çiller. 'paketin son hamlcsini' de basın toplantısında şöyle açıklıyordu: "Son olarak lojmanlann satış yasasını da TBMM'den çıkardık." Ne var ki Çiller ABD'de bu Tahatlık" ıçin- deyken Başbakan Yardımcısı Murat Kara- ' yaİçm da tepki cephesüıde' yerinı almış ve Çan- kaya Belediyesi'nin düzenlediğ) bır toplantıda basına şu açıklamayı yapmışü: "Saracoğiu Mahallesi'nin korunması gerekiyor. \asa yeni- den düzenlcnmeli..." Sonuç olarak Demirel'in vetosu, salt 'dev- letin lojman anlaytşmuı' ve bu arada tarihsel mirasın' satılmasını durdurmakla kalmadı. TürkiyeVıin 'sosyal devlet geleneğinirT ve 'kül- türel onunınun" da haraç-mezat pazarlanması- na 'şimdilik'. "dur" denilebıldi. Bu arada elbet- te kı Meclis'ten geçen yasalara biraz daha yakın Ilgi' gösterilmesi gerektiği de yine bu ve- toyla ilgili bakanlıklara ve duyariı politikacda- ra' bir kez daha anımsatılmış oldu...
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle