Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
30 MAYB1994 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 13
Beyoğlu'ndaki çoğu mağaza, kentkültürü yerine 'ticaretkültürü'nü simgeliyor
Beyoğlu'nunkültürsüzbinalan
OKTAY EKİNCİ
Özellikle tarihsel çevre so-
runlanng ilgi duyan okurlan-
mız anımsayacaktır. Beyoğlu'-
ndaki Aksanat binasıyla ilgili
bazı tartışmalara geçen yıl
Cumhunyet yer vermiş ve bu
binanın "restorasyon anlaytşın-
daki" ka\gı veeleştirilerimizi de
yine aynnülanyla dile geüfmiş-
tik.
Bu eleştirilere Aksanat'ın ta-
sanmıru yapanlarca verilen
yanıtlar ise eski kent dokulann-
da yeni yapılan binalann "kül-
tür kimlikleri" konusunda deği-
şik görüşlerin çarpışmasına ne-
den oldu. Kimilerine göre ta-
rihsel bölgelerde "bugün" inşa
edilen binalar yine "bugûnün"
mimarisini yansıtmahydılar
Böylece, "eski" ile "yeni".
farklı kimlikleriyle yan yana
durmalıydılar. Kimilerine göre
ise aslolan. kentin ve o bölgenin
"tarihsel karakteriniıT ko-
runmasıydı. 0 .nedenle de bu
tür dokularda inşa edilen her
yapı. mutlaka "geleneksel cev-
reyle uyumlu" bir şekilde yük-
selmeliydı.
Kent Uygarlığı
Tartışmalar bu düzlemde sü-
rerken aynı anda farkına van-
lan bir başka "gerçek" ise şu
oldu: Aslında Aksanat'ın
"farklı olma" güdüsü. belki de
bu nedenle tarihsel cephenın
üzerine "parlak" bir metalik kı-
lıfın gecirilmiş olması, böylece
de binanın kendi özgünlüğüyle
değıl. "carpıcr etkisiyle Beyoğ-
lu'nda "farkedilir" kıhnması.
Istıklal Caddesi için çok da yeni
bir uygulama değil.
İstanbul'un bu "kent uygarlı-
ğıyla" nam salan tarihsel cad-
desınde. özelllikle kimi "ünlü
mağazalar" da caddeye köklü
kültür kimliğini kazandıran
"Pera yapüarıyla" tamamen
ters ve onlarla hiçbir mimari
uyumu dikkate almayan bına-
lara sahipler. Dahası bu bina-
lar. her biri günde binlerce kişi-
nin girip çıktığı en canlı ticaret
merkezleri olarak salt Beyoğ-
lu'nun kentsel kimliği açı-
sından değil "topluma karşı
sosyal ve kültürel etkileri" açı-
sından da özel önem taşıyorlar.
Vakko binası...
Örneğin. İstiklal Caddesi'nin
orta yerlerinde bulunan ve her
iki yanındaki tarihsel cephe dü-
zenine hiç bağımlı kalmadan,
tûmüyle "kendisine ait" bir mi-
mari görünüş sergileyen Vakko
binası.
Sahibi "Beyoğlu'nu güzelleş-
tiımek" için durmadan
çırpjnırken aynı Beyoğlu'nun
tarihsel güzelliğini "görmezden
gelen" böylesi bir binanın, kent
da kentkültürü yerine salt "tica-
ret kültürünü" önemsemenin
bir sonucu olsa gerek.
HaliPin dış cephesi
tstiklal Caddesi'nde benzer
tutumu. yine binasının caddeye
bakan cephesini kocaman bir
"Ubela" gibi kullanan Halil
Mağazası sergiliyor. Beyoğlu'-
na olan katkısı. bina yüksekli-
ğince dikilen ve üzerinde dev
bir "Halil" yazısı bulunan bir
"boş düzkroden" ibaret sayıla-
bilecek bu yapının da yine "mi-
mari değerier" açısından önem-
li bir yanı bulunmuyor. Ancak,
kendisini ve "Jsmini" Beyoğlu'-
ndan çok daha fazla "önemse-
mesi", sonuçta bulunduğu çev-
reye karşı duyarsız bir yapı ola-
rak kentsel kültürü de zedele-
mesine yol açıyor.
w
tlk fotoğrafta, Beyoğlu'nun tarihi ve kültürel kimliğinin tipik simgesi sayılan binalardan biri göriinüyor. Bu tip binalar Beyoğlu'-
nda gittikçe azalıyor. Yeıierini, Vakko, Halil ya da YKM gibi ön cepheİeri 'yeni' binalar alıvor...
bir bölgede. bu zenginlikle "ya-
nşmaya kalktşmak". yöresel
mimariyi "küçümseyen" bir ta-
vır içinde tarihsel çevreye "tü-
müyle yabancı" bir bina ile "far-
kedilir" olmayı yeğlemek. aslın-
kültürüne ve mimariye olan
katkısı acaba ne olabilir?
Hiç kuşkusuz bu sorunun ya-
nıtı "modern bir katkı" ya da
"çağdaş tutum" olarak verile-
cektir. Ancak. günümüzün "uy-
garlıklara öoem veren" şehirci-
lik anlayışında ve özellikle "mi-
marlığın evrensel sonımluluk-
ları" bağlamında. modern ol-
manın ön koşulu da öncelikle
"kentin tarihsel kimliğine" say-
gıdan geciyor.
Beyoğlu ve hele İstiklal Cad-
desi gibi. İstanbul'un "dönya
kültürüne kazandırdtğı" en gü-
zel ve en görkemli mimari zen-
ginliğirün hala yaşatılabildiğı
stiklal Caddesi'ndeki
büyük mağazalar, tarihi
Pera mimarisini
yadsıyan binalanyla
Beyoğlu'nun kentsel
kimliğini tahrip
ediyorlar.
İlginçtir, bir başka "büyûk
mağaza", kısa adı YKM olan
Yeni Karamürsel Mağazası da
Beyoğlu'nda aynı "ayncalıklı
olma" tavnna ortak olan bina-
lar arasında. Mağazanın yine
caddeye bakan cephesi, sanki
Beyoğlu'nda değil, "herhangi
bir yerde" ve elbette tarihsel
özelfiği hiç bulunmayan bir
semtteki arsada yükselecek sı-
radan bir bina için tasarlanmış.
Belki YKM. "içmekanlannda-
ki rahatiık" y üzünden "iyi iş ya-
pan" mağazalar arasında yer
alıyor; ama Pera'ya olan bu ya-
bancı kimliği ve "uygunsuz mi-
marisiyle", doğrusu çevresin-
deki o güzelim Beyoğlu binala-
nnı oldukça rahatsız ediyor...
İstiklal Caddesi'nde tarihsel
çevreyi "hice sayan" ve sözde
"modernlik" adına. salt "kendi
çekicitiklerini" öne çıkaran "şı-
marık binalar" elbette ki bun-
larla sınırlı değil. Şöyle bir dik-
katlice incelendiğinde, yine
özellikle Taksim-Tünel arasın-
da çok sayıda "kültürel kimüğe
duyarsız" bina göze çarpıyor.
Yabancılann hayranlıkla izle-
dikleri ve kendilerine "uygar bir
kentte" bulunduklan duygusu-
nu \eren tarihi Pera yapılan ise
bu "garip ve kişiliksiz" yeni
komşulanna kaygıyla bakıp
belki de şöyle düşünüyorlar:
"Bizi \ aratan mimarlar önce-
likle Beyoğlu'nu, kenti ve köl-
türterini severlerdi. Bunlan
yaratanlar ise ya mimar değiller,
ya da rattf ekonomisinin du-
yarsız kültürüne çoktan teslim
olmuşlar..."
Hulki
Aktunç'a
şıır oduluİZMİR (AA) - Halil Kocagöz şiir
ödülü. bu yıl şair Hulki Aktunç'a ve-
rildi. "İnsan Aşklannın Küiüdür"
adını verdiği son kitabıyla ödüle
layık bulunan Aktunç. "Yan yana
gebnemiş sözcükler varoldukça, şair-
Ieröhnez"dedi.
1987 yılından bu yana verilen
ödül. bu yıl 35 şair, yayıncı ve önceki
yıllarda ödül alanlann yaptığı de-
ğerlendirme sonucu sahibini buldu.
Atatürk Kültür Merkezi'nde dü-
zenlenen ve Sıvas olaylannda ya-
şamını yitiren Şair Metin Altıok'un
da anıldığı ödül töreninde konuşan
mimar Şükrü Kocagöz, kuzeni Halil
Kocagöz adına verilen şiir ödülünün
kurumlaştığını belirterek. "İnsan ve
kültürün giderek gözardı edildiği
Türkiye'de böyle bir ödül, toplum
olarak bazı hareketlere tepkidir"
dedı.
Ödülü. Halil Kocagöz'ün oğlu
Bartş Kocagöz'den alan Hulki Ak-
tunç da "İnsan Aşklannın Küiüdür"
adılı şiir kitabının, bu ismiyle Sıvas
olaylannı çağnştırdığinı belirterek
"Ancak bu ümitsiz bir şür değil.
'İnsan aşklannın küiüdür' diye başla-
yan şiir, İnsan, aşklannın toplamıdır'
diye bitiyor".dedi.
"Şairîer ölmez. Tüm iyi şairler
yaşıyor. Halil Kocagöz, Behçet Ay>
san, Metin Altıok da yaşıyor. Yan
yana gelmemiş sözükler oldukça, şa-
irler yaşayacaktır" diyen Aktunç,
şöyle devam etti:
"Metin Altıok'un adımn bir soka-
ğa verilmesi ne kadar iyi bir davramş
ise, adını sokaklardan kaldırmak o
derece kötü bir tavırdır. Sıvas olay-
lannın ardından şair olduğunu
sandığımız bir arkadaşımız. çok kötü
sözler söyledi. 'İnsan Aşklannın
Küiüdür' bir tepki kitabıdır. Bu kitap,
Sıvas olaylan ile direkt ilgili değüse
de, o olaya göndermeler yapmakta."
Aktunç, törende bu şiir kitabında
yer alan "Kalem ve Toprak" ile "Bil-
diri" şiirlerini okudu.
11 yıllık geleneksel Galatasaray Lisesi Kültür ve Sanat Festivali bugün başhyor
Amatörlerin profesyonel şenliğiKültür Servisi- Yıllardır öğrencilerin
özverili çabalanyla gerçekleşen Galata-
saray Lisesi Kültür ve Sanat Festivali
bugün başlıyor. 11 yıkiır düzenlenen festi- •
val bugün saat 18.00'de Kültür Bakanı
Fikri Sağlar, Galalasaray Eğitim Vakfı
Başkanı Inan Kıraç, Galatasaray Lisesi
Müdürii Erdoğan Teziç. Galatasaray Li-
sesi Kültür Kollan adına Ltku Uraz
Aydın'ın katılacağı bir törenle başlaya-
cak. Açıhş töreninde Abdi İpekçi adına
Acar Başkut a onur ödulu venlecck.
Açıhştan sonra Ann Ala-
gün (piyano). Semra Metel
(soprano) ve Erez Eğilmez
(bariton)'in vereceği kon-
ser dinlenebilir. Konserin
ardından Galatasaray Li-
sesi TiyatroTopluluğu " Jü-
bile" adh oyunu sahnekye-
cek. Ferhat Özatarın yö-
nettiği oyunun dekor ve
kostümü Birol Özpişkin'e,
makyajı Ayşegül Çolakel'e.
ışıklan Mahir Bahadır'a.
müziklen ise Ceyda Ak-
bal'a ait.
2 hafta sürecek olan
festivalde her gün çok çe-
şitli konularda paneller dü-
zenleniyor. konserler veri-
liyor. fılmler gösteriliyor ve
amatör oyunlann sahnele-
dikleri oyunlar yer ahyor.
Yann saat 14.3Ö"da
düzenlenen "Medya Terö-
rü" konulu panelin konuk-
lan Savaş Ay, AH Bay-
ramoğlu ve Doğan özkan.
Tevfik Fikret Salonu'ndaki
panelin ardmdan saat 17.
OO'de İstanbul Lisesi Tiyat-
ro Topululuğu Moliere'nin
adh oyununu sahneleyecek.
Çarşamba günü ise saat 13.30'da
Emre Pekkan'ın klasik gitar dınletisinin
ardından Başar Sabuncu'nun yönettiği;
Tank Akan, Müjde Ar, Halil Ergün \e
Berhan Şimşekin rol aldığı ">olcu" adlı
fılm göstenlecek. Filmin ardından saat
17.30'da Tank Akan, Müjde Ar, filmin
yapımcısı Sabahattin Çetin, Halil Ergün,
Başar Sabuncu ve Berhan Şimşek'ın
katıldığı bir söyleşi gerçekleştinlecek.
Perşembe günü ise saat 14.30'da "Türki-
ye ve Üniter Devlet" konulu bir panel
düzenlenecek. Oral Çalışlar'ın yönettiği
panelc konuşmacı olarak Nail Satugan,
Şadi özansu ve Zeki Tombak kaulacak.
Saat 16.00'da Bahtiyar Çakmak'ın
klasik Türk Musikisi konserinden sonra
dinlenebilir. Konserin ardından Kanıran
İnan'ın konuşmaa olarak katıldığı "Dün-
yada Bloklaşmalar ve Türk DışişkTİ" ko-
nulu seminer düzemlenecek. Seminer
saat 17.00'de Sosyal Bilimier Labo-
ratuan'nda dinlenebilir. Saat 18.00'de
saat 18.00"de Beyoğlu Anadolu Lisesi'n- ise Tevfik Fikret Salonu'nda Alan Par-
denErsinKıratlı'nınyaapyönettiği"Ney- ker'in "Commitroeırts" adlı filmi
se Önemi Yok" adb oyunu sahneleyecek. göstenlecek.
3 haziran cuma günü saat 13.00'de 6 haziran pazartesi günü saat 13.00'de
Dağalık Federasyonu Sosyal Bilimier Sosyal Bilimier Laboratuan'nda "Çe-
Laboratuannda bir dia göstensi suna- kül" belgeseli gösterilecek. "Çekül".
Alan Parker'm fümi 'The Commitments-Gençlik Ate^' 4 haziranda Galatasaray'da izlenebilir.
"Tarhıffe" cak. Saat 14.30"da "Türk Popu" konulu
panele Ayşegül Aldinç, Kenan Doğuhı,
Cem Karaca, Emin Şaylan ve Engin
Yörükoğlıı konuşmacı olarak katılacak.
Cuma günü saat 18.00'de Tevfik Fik-
ret Salonu'nda Istvan Sıabo'nun yönet-
tiği "Tatlı Emma Sevgili Böbe" adlı film
gösterilecek.
4 hazıran cumartesi günü saat 13.00'-
de Galatasaray Lisesi Bahçesi'nde Son
Perde, Acil Sems, Flu, Murat Çekem ve
Mercury ve Midas adlı rock gruplannın
katıldığı "Türkçe Söriü Rock" kon-eri
çarşamba ve perşembe günü de aynı yer
ve saatte göstenlecek. Pazartesi günü
saat 14.00'de ise Özel Semiha Şakir Lise-
si'nin "İstanbul'un Fethi" adlı oyunu
sahnelenecek. Alihan Karagül'ün yazdığı
ovunu Serap Pannaksızoğlu yönetmiş.
Saat 14.30'da Aydın Çuoukçu, "Sanat ve
Felsefe" konulu bir seminer verecek.
Saat 16.00"da ise Kadıköy Anadolu Li-
sesi Tiyatro Grubu ".\h Şu Gençler" adlı
oyunu sahneleyecek. Turgut özakman'-
ın yazdığı oyunu Melahat Özay yönet-
miş.
Festival kapsamında salı günü saat
13.00'de Hahık Dursun un "Boğaz" ko-
nulu dia göstensi Sosyal Bilimier Labo-
ratuan'nda izlenebilir. Salı günü saat 14.
3O'da ise "Perde Arkası Kadın" konulu
panele konuşmaa olarak Ayşe Düzkan,
Handan Koç. Erol özbilgen ve Prof. Dr.
Türkan Saylan katılacak. Aynı gün saat
18.00'de ise Fernando Solanas'ın "Gü-
ney" adlı filmi göstenlecek.
8 haziran çarşamba günü saat 15.00'te
Tevfik Fikret Salonu'nda piyanıst Ann
Alagün "ün konseri dinlenebilir.
Çarşamba günü saat 18.00'de
The Atrama Topluluğu, "La Bel-
le Du Setgneur" adlı oyunu
sahneleyecek. Ayşe Başkut"un
yönettiği oyunu Albert Cohen
yönetmiş. Galatasaray Kültür ve
Sanat Festivali kapsamında 9 ha-
ziran perşembe günü saat 14.30'-
da Tevfik Fikret Salonu'nda
"Anayasal Düzenlemeler ve Dnı"
konulu bir panel düzenlenecek.
Ah'Sirmen'in yönettiği panele ko-
nuşmacı olarak Prof. Dr. Niyazi
Öktem. Yekta Güngör Özden ve
Mehmet Metiner katılıyor.
Panelin ardından saat 18.00'de
Fernando Solanas'ın "Tangolar"
adlı filmi izlenebilir. 10 haziran
cuma günü saat 16.00'da Galata-
saray Lisesi Tiyatro Topluluğu,
Çehov'un "Düğön" adlı oyununu
sahneleyecekler. Oyunu Ferhat
Özatar yönetmiş. Aynı gün saat
17.30'da "Mum Iştğı", "Casper",
"Kısa Devre" ve "Abandone" adlı
topluluklann konseri saat 17.30'-
da Galatasaray Lisesi bahçesinde
dinlenebilir. Cuma günü saat 20.
OO'de Cem Coşkun, Kerem Doğ-
rar, Tıma Kiremitçi, Fırat İlker, Orkunt
Özkaya, Onur Sankaya ve Togay Ye-
nalpten kurulu "Kumdan Kakter" top-
luluğunun konseri de okulun bahçesin-
de dinlenebilir.
Festival; cuma günü saat 21.30"da
yapılacak kapanış konsen ile sona ere-
cek. Konser programda "Hoş Bir Sürp-
riz" olarak belirtiliyor.
Aynca festival boyunca Galatasaray
Lisesi Fotoğraf Kulübü ve Ebru Kolu'-
nun sergileri, bahçedeki el sanatlan ser-
gjsi gezilebilir.
BUAgAMADA
ŞÜKRAN KURDAKUL
ŞepiatçımnKopkusu
Ülusal Bilinç
Darülbedayi perdelerinin açıldığı 1914 yılında ülke,
Balkan bozgunundan çıkmış, yeni bir savaşa hazırlanı-
yordu. Ama iktidarı da muhalefeti de çağdaş bir tiyatro
sahibi olmayı çok görmedi istanbul'a.
Savaş boyunca da ekmeğinden kesip, dilinin güzelli-
ğini sahnesine yansıtan sanatçısına verdi İstanbul halkı.
O günlerin genç edebiyat adamlanndan Yahya Ke-
mal, o günlerin Türk tiyatrosu üzerindeki düşüncelerini,
üç önemli noktada toplamıştır:
1- Fransızlar Fransız, İngilizler Ingiliz, Almanlar Al-
man, Türkler Türk olmadan önce insandırlar. İnsan ol-
duktan sonra Türk'üz.
2- Bu nedenle eski Karagöz ve ortaoyunları gelene-
ğinden yararlanılmasının yanı sıra, ta Aeschylus'tan
Sophokles'ten, Euripidisten başlayarak bütün Fransız,
ttalyan, ingiliz, Alman, ispanyol tiyatrosunun tragedia,
komedia, fars, vodvil türlerinin bilinip gösterilmesı, Kral
Oidipus gibi başyapıtların Türkçeye kazandırılması ge-
rekir.
3- Ulusa! dilin bozulmasına yol açan Gedikpaşa Tiyat-
rosu alışkanlıklarından kurtularak, "Türkçenin kendi ti-
yatrosu"nun canlandırılması, oyuncunun özelliğıni ko-
ruması, bu alandaki öğrenimın ön amacı olmalıdır.
Darülbedayi'nin gelişme aşamalarında genç sanatçı-
ların "milletin samimi seslerini sokaklarda, ücra mahal-
lelerde, düğünlerde, kahvehanelerde, panayırlarda, ce-
naze çıkan evlerde" bulacaklarını ve sahneye yansı-
tacaklarını belirterek on yıla kalmadan ulusal bir tiyatro
dilinin oluşacağına inandığını yazar Yahya Kemal.
Doğru görmüştür.
Şehir Tiyatrosu'na geçiş sürecinde, İstanbulludan
ödenekle birlikte oyun yazan da, çevirmen de, kadın ve
erkek sanatçı da, seyirci de istedi Darülbedayi.
Muhsin Ertuğrul'lardan. Neyire Neyir'lerden itibaren
kaç kuşak ulusal bir kurum yaratmanın sorumluluğunu
yaşadı sahnede.
Şeriatçı, ulus olma sürecinde yaratılan tüm kurumları,
Batı kopyacılığımn ürünü sayar. Ve ulusu yadsıdığı gibi,
ulusal olana da karşıdır.
Mehmet Akif gibi reformist bir islamcı bile "Ey ce-
maat-i Muslimin, siz ne Arapsınız, ne Türksünüz. ne Ar-
navutsunuz, ne Kürtsünüz, ne Lazsınız, ne Çerkezsiniz.
Siz ancak bir milletin fertlerisiniz ki o büyük millet de
Islamdır. Müslümanlığa veda etmedikçe kavmiyyet (mil-
liyetçilik) davasında bulunamazsınız. Kavmiyyet gayre-
tine düştükçe de Müsluman olamazsınız"diyerek Islam
öğretisinin ana ilkelerinden birini ortaya koymuştu.
Yanıldığını, 1. Dünya Savaşı'nda Müsluman Türkleri
arkadan vuran Müsluman Araplar gösterdi.
Rerafçının "milli görüş" dediği ulusallık değil, 1910'-
larda Sait Halim Paşa'nın adını koyduğu "İslam Beynel-
milelcilıği'riın politikacasıdır.
Yinelemekte fayda var.
Ulusal olabilmek için, ulusal bağımsızlık gerekli, ama
yeterli değil elbet.
Dil ve tarih bilinci, eğitimi, edebiyatı, tiyatrosuyla ulu-
sallaşabilmek...
Işte bizim istediğimiz, işte şeriatçınm korktuğu ve boz-
mak istediği...
Koltuğuna ısınmadan "Şehir Tiyatrolan'na 200 milyar
verilmesi edep dışıdır" diyen "frşm/yyer"gösterip, "şe-
riat" vurmaya heveslenen istanbul Belediye Başkanı-
nin davranışını da buçatışkı dışında yorumlama olanağı
yoktur.
Ulusal kurumlarımız havasız bırakılmak isteniyor.
Seyirci mi kalacağız?!.
Yüzen kitap fium
İstanbuVageüyor
Kültür Servisi - Dünyanın
bütün limanlannı dolaşan
U
M. V. Doulos Yüzen Kitap
Fuan" Türkiye'deki ilk durağı
Mersin'den sonra. 3 Haziran
larihinde İstanbul'a geliyor.
1914 yılında yapılan ve Guin-
ness Rekorlar Kitabı'na göre
dünyanın hala işleyen en eski
gemisi olma özelliğine sahip
Doulos. 4000 değişik konuda-
ki, 300 tonluk kitap stokuyla
birlikte. bugüne kadar 75 ayn
ülkede 287 limana demirlemiş
ve aralannda başkanlar. ba-
kanlar ve krallannda bulun-
duğu 20 milyonu aşkın kişi
tarafından ziyaret edilmiş. Al-
man "Gute Bücher fiir Ah"e"
(Herkese İyi Kitap) isimli Kül-
tür ve Eğitim Vakfi'nın sahibi
olduğu Doulos'da 35 ayn ül-
keden 350 gönüllü bir veya iki
yıl birlikte çalışıp yaşıyorlar.
Yunanca'da "hizmet veren"
anlamına gelen Doulos demir-
lediği her limanda kültürel
konferanslar, İngilizce konuş-
ma dersleri, okul ve hastane zi-
yaretleri. konser ve halk oyun-
lan gösterileri ve indirimli ki-
tap satışlan gibi etkinlikler dü-
zenleniyor. Bu etkinlikler ziya-
ret edilen şehrin kuruluşlunv la
bırlikte planlanıyor ve hem
karada hem denizde uygulanı-
yor.
Yapıldığından bu yana yük.
yolcu. fuel oil . sahil güvenlik
gibi birçok farklı işlev yükle-
nen ve 1978"den beri yüzer ki-
tap fuan olarak hizmet veren
Doulos'da. 1993 yılında dün-
yanın en büyük İcalp naklide
gerçekleştirildi.
Türkiye'ye gelirken Süveyş
kanalında gerçekleşen bir ka-
zada denize dökülen insanlan
da kur'aran \e 22 ağustosta
82. yıldönümünü kutlayacak
olan Doulos'a ülkemizden
seçilen beş Türk de katılacak.
12 haziran'a kadar Istan-
bul'da kalacak olan eemide
hergün 10.00-21.00 saatleri
arasında kitap fuan gezilebile-
cek \ e imza günleri gerçekleşti-
nlecek. 5 haziranda geminin
35 ayn ulustan gelen gönüllü
personeli ile tanışma olanağı
yaratan özel bir günün düzen-
leneceği Doulos'da. 11 haziran
saat 19.00'da tüm personclin
kendi yerel giyisileriyle katıla-
cağı bir gösteri sunulacak. 7-8
haziran tarihlerinde 20.00-22.
00 saatleri arasında ücretsiz
İngilizce konuşma kursunun
gerçekleştirileceği gemide, 5 ve
11 haziran tarihlerinde ise si-
nema günleri düzenlenecek.
Geminin etkinlikleri 12 ha-
ziran saat 20.00'de Rumelihi-
san'nda gercekleştirilecek
olan Uluslararası Müzik Fes-
tivali ile sona crecck.