03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
3MAYIS1994SALI CUMHURİYET2 SAYFA KULTUR Modern dans artik iliklerine işlemiş Siobhan Davies Dans Topluluğu, gelenekselliğin sınırlannı aşan bireysel ve özgür bir yaratıya sahip ŞEBNEMAKSAN 23 ve 24 nisan tarihlerinde Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda izlediğimiz Siobhan Davies Dans Topluluğu fngiltere'de modern dansın artık iiiklere işlediğini gösteriyor. İkinci Dünya Savaşı ardmdan, önce Sadlers Wells ve sonra Kraliyet balesi ile îngiliz balesi. bale sanatında dünya çapında bir üne kavuşmuştu. Eğitim kuruluşlan. koreograflan ve danscılan ile geJiştirdiği stil ve gelenek halen saygınlığını ve üstünlüğünü korumaktadır. Modern dans ise 60"lı yıllann başında Londra Çağdaş Dans Ökulu'nun kurulması ile başladı. hur bir sözü vardır: "Bildiğim bir şey varsa o da harekctin yalan söylemediğidir. İyi insan iyi danscı, kötü insan kötü danscı olur demek isteıtıiyorum. Harekete neden olan dürtünün bir ağırlık merkezi >ardır ve bu merkez ruh ve beden uyumunu teşvik eder. Gercek danscının sırrı bu uyumu sağlavan merkezin saflığındadır." Hıünden Kalanlap' UĞURKÖKDEN ~ Yaşlı bir araba. Yaşlı bir başuşak. Yaşlı bir ülke. LordDarlington'un yıllanmış, amagörkemini koruyan eski "Ford"u. "Görevini kendi derisinden farksız bir giysi olarak görmeye çalışan", otuz beş yıllık hizmet ve bağlılığı geride bırakmış, başuşak Stevens. Tüm bunlara ek olarak, doğası ve atmosferi en canlı renklerle, coşkulu bir romantizm içinde, en iyi biçimde betimlenmiş bir ülke: îngiltere. Yıllar boyu birbirine yabancı yaşamış bu üç öğenin, tuhaf birlikteliğinin ürünü, küçük yolculuk. Umulmayanı ummak yolunda atılan, çekingen adımlar. Ülkeyi tanımaktan çok, kendisini tanımakla sonuçlanan bir yolculuk. Geleceği yaşamak yerine, gecmişin ardında koşan gizemli gezi. ingilizce ürün veren Japon yazarı Kazuo işiguro'nun romanı, "Günden Kalanlar"\n çerçeve çizgisi, değişik kasaba ve kentleri birbirine bağlayan tıpkı, değişik insanlan bağladığı gibi işte bu kınkçizgi! işiguro'nun, dilimize kazandırılmış bir başka romanı daha var: "Uzak Tepeler". ikisi de, Can Yayınları arasında çıktı. Ne var ki, gerçekleştirdiği dönem filmleriyle tanınmış yönetmen James /vory'nin aynı ismi taşıyan filmi tüm görsel, işitsel ve tarihsel etkileri de birleştirerek bellekte unutulmayacak tatlar bırakan büyük bir yapıta dönüşmüş. Her karenin inceden inceye işlendiği, her sözcüğün ağırlığının ve tınısının tartıldığı bir yapıt. Ivory, iki savaş arası Ingilteresi'nin siyasetini, denetim altındaki insan tutkulannı ve 'Ada 'nın geleneksel doğa güzelliğini bir arada yansıtıyor. Sinemanın gücü, bu üç bileşenin üstüne taşınmış. Anılara yolculuk! Aslında, her yaşantı, aynı zamanda bir iç yolculuk sayılmaz mı? Doğuştan ölüme, bir yaştan öbürüne doğru gerçekleştirilmiş tek kişilik bir yolculuk. Zamanın ve bireyin üstüne düşen yoğun ışık. Başuşak Stevensinyaşamının 19221956 yıllarınıkapsayan iç yolculuğu, aynı zamanda, güneybatı ingiliz taşrasında gerçekleştirilen bir dış geziyle örtüşüyor, bütünleşiyor ve somutlaşıyor. Derinlikleri, iç geçişleri, geçmişi ve bugünüyle böyle bir dış dünya serüveni, bir bakıma bir iç sorgulamayı da yanı sıra sürüklüyor. Ne neyin içinde? Ya da, ne neyi örtüp kapatıyor? Kaçış, aslında bir iç dökme sayılmaz mı? Başarısızlıkla sonuçlanan, yağmurla ıslanmış bir "son "un habercisi? Ulu ağaçlar, sonsuz sis, vahşi deniz, granityalıyarlar, yağmurbulutları.ayışığınınyıkadığıgölleryada tarihsel kalıntılar, gerektiğinden çok yağmura ve sise boğulmuş ıslak yeryüzü engebeleri, verimli gür yeşillikler, zengin otlaklar, büyük parklar. Tümüyle, doğal ve etkin bir gücü simgeleyen yeşil çevre. Tuhaf ki. bu toprakların yetiştirdiği şiirin üç gür sesı, belli bir ortak yazgıyı paylaştı. Erken yaşta kör olan Mılton, ölünceye dek ingiltere'nin doğasına gözlerini kapadı. "YitikCennet'te "doğal bahçe'yi ingiliz evcillikörneğinin en güçlü anlatımı sayan Milton, "gün ortasında karanlığı" yaşadı. öte yandan Shelley Italya'ya ve Akdeniz'in kucağma, Byron Yunan adalarının güneşine sığındı. Bu iki asi şair, Ingiltere'yi, insanlann yaşadığı kentleri, yağmuru, sisi ve muhafazakarların ikiyüzlü erdemini' arkada tyakıp kaçtılar. Arkada bıraktıklanna bir daha asla dönmediler. ingiliz doğasının ya da insan karakterinin sakladığı baskılar, ruhu boğan itici gizem neydi acaba? Başuşak Stevens'la, daha önce kahya kadın Kenton', ın kaçışları da, aynı nedenferden mi kaynaklanıyordu?.. Gene de, başuşağın iki yüzyıllık bir geçmişe sahip Darlington Malikanesi'nden yola çıkarak Salisbury'ye, Dorset'a, Cornwall'a ve sonunda VVeymouth'a dek gidişi, günlükgüneşlik bir günde başlar. uyle de sürer. Tıpkı bir umudun yeşermesi, gitgide filiz vermesi gibi. Dolayısıyla, bu yolculuk, bir bakıma İngiliz görünüm resminin tartışmasız ustası Constable'm tablolarını çağrıştırmakta: Salisbury Katedrali ve VVeymouth Koyu resimlerinde görüldüğü üzere. Aslında çok utangaç ve alçakgönüllü bir İngiliz soylusu olan Lord Darlington, yumuşak sesi, ince uzun gövdesi, erken yıllarda bembeyaz olmuş saçlarıyla derin bir ahlaksal görev bilincine sahip görünür. Ancak yıllar sonra, savaş (1939/45) arkada kalınca, başuşak, efendisinin siyasal anlamda yanılgıları, yanlış yönlendirilişinin olabileceğini kabul eder. Oysa, daha 1922 başlarında, Versailles Antlaşması'nın Almanya'ya karşı kimi maddelerini yumuşatmak amacıyla Lord'un kararlı çabalanna tanık olur izleyici (ve okur). İngiliz soylu sınıfının bu temsilcisi, "Yenik bir düşmana karşı böyle davranmakla saygınlığımızı yitiriyoruz. Ülkemizin geleneklerine baştan aşağı aykırı bu!" der. Bununla birlikte, o tarihte, ingiltere. Küçük Asya'da askeri bir işgal eylemini kışkırtıyor ve destekliyordu. Ne var ki, Lord'un kaygıları Almanya'nın yararı doğrultusundadır. Kimi geceler malikanede yapılan gizli toplantılara Başbakan Lord Halifax. Dışişleri Bakanı ve Hitler"\n Londra Büyükelçisi katılır. İngiliz Nazi Partisinin Başkanı Sir Goeffrey'\e onun kara gömleklilerini de görürüz zaman zaman. Tek bir tablo olarak ele alındığında, Ivory'nin "Günden Kalanlar" filmi. günümüzü aydınlatan ve anlatan bir kılavuzışık. Görülmesi ve üstünde durulması gereken bir büyük ürün. Doğu ve Batı ikilemi Ms. Davies ile konuşurken vc Paul Duglas'ın yönettiği vvorkshop süresince de bu söz aklıma takılmıştı. Sanki Uzakdoğulu bir Budist rahip gibi benliklerinden annmış. kendilerini dansın doğasına adamış gibi bir halleri vardı ikisinin de VVorkshop süresince yapılan açıklamalar sırasında Doğu ve Baiı ikilemi, vücut merkezinin algılanışındaki fark sık sık konu olmuştu. Sonra anladım ki. Paul Douglas uzun yıllar Aikido çalışmış ve iki seferde Japonya'ya giderek büyük ustalann yanında yaşamış: "Ben böyle çok zoryollardan geçerek buldum merkezimi" diyor ve "Kimisi bu kadar zorlanmıyor bazen baieden geien bir danscı da doğallığını yitirmemiş ise o merkezi yakalayabiliyor." Ncdense sözler hep merkez. enerjinin vücuttaki akışkanlığı. aklın uyanık ve berrak olması gibi felsefcye kayıvordu, oysa sözden çok uygulama ağırlıklı birçalışma yapılmışti. "Temsillere gelince daha büyük bir zevk yaşadık Türk danscılar provaları, dersleri bir an olsun kaçırmamak, her anını algılamak için sürekli İngiliz meslektaşlarının yanında idilcr. Böylesi iyi ye özlem duyuluyor olması da çok sevindiricibirolajdı." Bireysel, özgün, modern yaratı Martha Graham danscılanndan Robert Cohen'in öncülüğünde faaliyete geçen bu kuruluş ve yetiştirdiği sanatçılar uzun süre Martha Graham tekniğine ve repertuvanna bağlı kaldılar. Gelenekselliğin sınırlannı aşarak bireyselliğe. özgün. modern yaratıya geçiş dönemi uzun zaman aldı İngiltere'de. Bale sanatının köklü gelenek kurduğu ülkelerde modern dansın benimsenme sürecinin hep böyle uzun çabalar gerektirdiği izlenmektedir. Ancak Siobhan Davis Topluluğu ile görülüyor ki artık İngiltere'de modern dans kuvvetli bir varlığa sahiptir. İngiliz Kültür Heyeti aracıhğı ile Ankara ve İstanbul'da temsiller veren topluluk Aksanat'ta da ilgili b a a profesyonel ve amatör danscılara bir workshop verdi. Paul Duglas yönetimde verilen bu vvorkshop büyük bir zevk ve doyumla izlendi. Paul Douglas. vücudun açık ve gevşek aklın isc uyanık ve canlı olması gereğini sık sık vurguluyordu. Vücut doğal ağırlığını serbest ve gevşek olduğu zaman duyabilmektedir. Ruhun ve aklın uyanlannı da ancak bu konumda olduğu zaman hemen ve bir ön haarlık oİmaksızın cevaplayabilir diyordu. Üzerinde durulan bir başka önemli noktada hareketlerin biçimselliği değil, içten dışa oluştuğu idi. Koreograf ve kompozitör Program defterindeki açıklamalar bende hep bir beklenti yaratıyor. Oysa iki parçada da bu açıklamalara hiç gerek yoktu kanımca. Koreografiler. müziği. tasanm ve kostümleri ile çok zcngin ve şiirsel bir bütünlük içindc idi. Bilhassa ikinci parça. yoeunluğu ve örgüsü ilemüthişbirinceliğeerişmışti. Koreograf ve kompozitör iki atın jokeri gibi başa baş. konuşarak. sevişerek yol alıyordu. Kimse bir diğerinin üzerindc hakimiyet kurmadan. güçlerini. dişlerini göstermeden. çok üst düzey. elit vczarif birilişki kurmuşlardı. Tasanm da o denli elit bir üçüncü ses olarak bu ikiliyc katılıyordu. Ne büyük inişçıkışlar. neka\gavcbanşama yoğun bir duygu birikimi, neşcsi, çıkmazlan \e hüznü ile bir yaşam duyarlılığı... Hareketli^iki büyük panodan oluşan tasanm clemanlan da sanki bir düşünce boyutundaymışcasına. dansalann arasına girip çıkarak smırlarçiziyor. duvarlarçekiyor, kapılar açıyordu. Belki bu sınırlar sadece bizim içimizde oluşuvor diyorsunuz? "Hikaye anlatmayı istemek" adlı bu ikinci parça süresince giderck yükselen. genişleyen bir ruh halinde hissetlim kendimi. Temsil sonrası uzun bir süre bu hal devam etti. Gerçekten başka bir boyuta girmiş gibiydim. aklım özgür ve canlı. vücudum açık ve serbest. Yaratı ve teknik bütiin olmalı Topluluğun Aksanat'taki provalannı izlerken enerjinin su gibi akışı. ağırlık merkezinin anlık iletişimlerle yer değiştirişi ve bu dinamrzmin gerginlik yaratmadığı gibi, insanı bir başka boyuta sürüklediğini algıladım. Bu duyguyu ilk kez algılamıyorum son yıllarda bazı koreograflann benzeri bir leknik gelışîirdiği izleniyor. Bu bir moda değildir, yepyeni bir buluşta değil. dansın sürekli kendini arayışı ve gelişmesi neticesi bu gün geldiğı bir nokta olarak görmek doğru olacak. Yaşayan her şey gibi değişmek. devinim ve evrimin sürekli akışına uymak aslında. doğayla bütünleşebilmek bclki aradığımız! Prova arkasından konuştuğum Ms. Davies'e algıladığım bu olguyu sorarak söze başladık hatta böylesi bir hareket teknıği geliştirdiğini izlediğim topluluklardan da söz ettim. "Bilmi Hareketc neden olan dörrünfin bir ağırlık merkezi, ruh \e beden uvumunu teşvik eder. Gerçek dansçının sırrı bu uyumu sağlayan merkezin saflığındadır" diyor Davies. yorum, doğru olabilir sö vlediğin. çünkü tekniğe yaklaşım çok değişti. Bem7 Martha Graham teknikle başladım. Merce Cunnigham, Jose Limon gibi beJli başJı teknikterin hepsini çalışrım, hepsine sav gım \ ar. ama koreograflann kendilerine özgü bir dil geliştirmeleri gereği doğu>or ve o anda kimsenin tekniği geeerli değil. Yaratı ve teknik bir bütünlük oluşturniak zorunda. Ben bunu daha ilk koreografilerimi yapmaya başladığım yıllarda anladım." (Ms. Davies 1965 yılında modern dansa başlamış. kısa bir süre sonra London Comtemporary Dance Topluluğu'na katılmış ve 1972 yılından bu yana yaratı ve danscılığı beraber yürülmüş. Son üç yıldır dansı bıraktığı anlaşılıyor) "Ancak bu bütünlüğün oluşması uzun bir süreç aldı" diyc de\am ediyor sözüne. "Full Bright bursu kazanarak Amerika'va gittiğimde artık havatımı bu işe \ermem gerektiğini, orada burada barmenlik ve para kazanmak için hareanacak zamanım olmadığına karar verdim." Bu sözler. tam anlamı ile bir modern dans koreografmı tanımlamakta idi. Hiçbir geleneğe bağımlı olmaksızın kcndi içindc, tekniği. stili ve dili ile bir bülünlük kurma gereği. Bu uğurda her şeyi göze alabilme cesareti. Ancak söz konusu arayış o kadar kuvvetli bir dürtü. o kadar bencillikten uzak gerçek bir özveri gerektiriyor ki bu fark gerçek sanatçıyı ortaya çıkanyor. Ortaya çıkan çınlçıplak bir benliktir. Üstü kapalı. ne olduğu belirsiz bir kimlik değil. Martha Graham'ın meş OŞeytan, Üvey oğhma aşık olan Tedra' O Cin Sen İnsan' Kültür Senisi Ressam Mehmet L'ygun"un " O Şeytan O Cin Sen İnsan" başlıklı sergısu 4 mayıs4 haziran tarihleri arasında PG Sanat Galerisi'nde yer alaeak. Resmiyle kendine özgü gerçeküstü bir dünya yaraıan Mehmet Uygun. kendisinı "çağdışıbir»arlık"olarak algıladığım söşlüyor: Resimleriıiizde yansıttığınız gizemli dünyadan söz eder misiniz? Kendimi çağdışı bir varlık olarak görüyorum. Çağın hem ilerisinde, hemgerisinde ama hiçbir zaman içinde görmüyorum. Kendime ait bir dünyam var. doğru.Bu dünyamda yaratmak. kendimi sıradan >aşamdan soyutladığım an gerçekleşiyor. Canlılar ve olaylar zihnimde başka bir boyut kazanıyorlar. Yaşamda izler ve işaretler var. Bu izler ve işaretler insanlann. hayvanlann. canlı ve cansız nesnelerin kendileri olabiliyor. Ben de seçiciliğimi kullanjyorum. Sezgiyie seçiyor ve görüyorum. Her an aldığıın işaretle yeni bir sım çözüyorum. Her çözülen sır da yeni bir sım ortaya çıkanyor. Seçiciliğim arttıkça seçilmiş oluyorum. Başkalanmn göremediklerini. hayal edemediklerini. somut varlık değeri haline getirerek başkalanna ipuçlanyla göstermem bana büyük keyif veriyor. Başkalanmn göremediği, ama sizin görebildiğiniz döşle gercek arası birşe>... Bunu tanımla\abilir misiniz? Ben düşüncelerimi, inançlanmı ve sezgilerimi maddeye yansıtıyorum. insanlann tatmin olup olmamalan, inanıp inanmamalan. gercek olup olmaması çok önemli değil. Sanatçı yaptıklanna ne derece manırsa, yaptıklan da o oranda gercek olur. Önümüzdeki ekim ayında \ew York'ta bir sergi açacaksınız. Beklentileriniz neler? Bir kere ınanarak resim yapıyorum. Ba^ka yerlerde kişilik arama kaygım yok. Resimlerim basit birer plastik çözümlemedeğil. Birdeiki bin küsuryıllık binkim var. Altyapı sağlam. Bütün bunlar resimlerimi orijinal yapıyor. New York'ta bir günde sergi önerileri alcım. İnsanlarşaşırdılar. İstanbul'daki tavıriarla New York"taki tavırlar arasında fark yoktu. Demek ki evrensel bir dil kendiliğınden oluşmuş. Evrensel olmak önce bireysel olmakla başlar. Benim çağdaş olmak. >erel olmak kaygalanm da yok. New Yorkta ürettığim oranda resimlerimi çok insana ulaştıracağıma inanıyorum. Çağdaşlıkyerellik tarttşması politikada da sanatta da > apılıyor... Evet. Türkiye'de sanat ortammda çağdaşlık kavramı yerellik kavramı başlı başına tartışılan, bana göre de tartışılması anlamsız bir konudur. Öyle anlaşılıyorkibuproblemde\amedecek. Kültür Senisi 6. Llusaynı yöntemle hayatılararası İstanbul Tiyatro na son verir. Festivali'nde bugün Bir Yunan mitoloji Rusya'dan fcstıvale koöyküsüne dayanan nuk olarak gelen Tagan"Fedra "da. oyunun ka TiyatrosuTiyatro A baş kahramanı üvey "Fedra" adlı oyunu sahoğluna karşı beslediği neleyecek. Oyun. bugün yasak aşkına karşılık saat*21.15"te Ses Tiyatbulamayınca gkmaza rosu'nda izlenebilir. düşcr vc inıihar eder. Tsvetayeva"nın yoru"Fedra". ünlü Rus yamunda isc Fedra aslınzar \e şair Marina Ts>eda kötü alınyazısının tayeva"nınyazdığı"Afrokurbanıdır. Buradaki dit'in Hîddeti" üçlemesiçatışma aşk. yanin ikincisi. Yazar. oyuratıcılık ve ölüm üçgenu yazdıktan 15 yıl sonni ıçindedir. Kötü İcara oyunun baş kahrader ise Fedra'nın hizmanı Fedra gibi intihar metçisiylc üvey oğlu eder. Trajediye göre Hippolvtosun uşağı Fedra, üvey oğluna duykaraktcrlcri laraduğu yasak aşkından fından simgelcnir. Ondolayı ölümü seçmiştir. lar Fedra"yı kışkırtaEserin bu yorumunda rak aşkını HippolyFedra, zaman zaman tosa ıtiraf ctmcsinc yazann kendısi olarak neden olurlar. Daha karşımıza çıkar. sonra evc dönen koRoman Vikryuk'un cası Theseus"a ise oğyönettiği oyunda Fedlunun. kansını baştan ra'yı. Taganka Tiyatroçıkartmaya çalıştığını. su'nun baş oyuncusu ve Fedra"nın da bu yüzşu anda Moskova'nın den intihar ettiğini en popüler tiyatro grupsöylcrler. Çılgına dölanndan biri olan Tiyatncn Theseus. tannlara ro A'nın kurucusu Âlla seslenir ve oğlunun ceDemidova canlandırızalandınlmasını ister. yor. Oyunun dekorlan Hippolytos. Poseidon Vladimir Boer. müziklelarafından öldürülür ri Edison Denisov larafive Thcscus ancak çok ndan gerçekleştirilmiş. sonra oğlunun aslında Oyunda. AHa Demidomasum olduğunu öğvanın yanı sıra Dmitry rcnir. Pevsov, AJeksey Zerbryakov vc Aleksandr Yönetmen Roman Vatsko rol alıyor. \iktyukbu yorumunTsvetayeva. üçlcmeda. Tsvetayeva ile Fednin bölümlerinc Yunan Demidova, Tsvetayeva'mn ve Fedra'nın ortak yazgısını yorumluyor. ra'nın kaçınılmaz kakahramanı Theseus'un derlerini birbiriylc aşık olduğu, fakat her biri tannça Afrodit"in hışmına uğ örüntülü olarak ele alıyor. Fedra. zaman zaman yazarın rayan üç kadının adını vermeyi düşünrhüş: "Ariadne", kendisi olarak karşımıza çıkıyor. Hatta trajcdide olmayan "Fedra" ve yaşamı boyunca bir türlü yazamadığı "Hele bölümler eklenerek şairin kocası Sergej Efron da sahnede na". "Fedra'''da oyunun kahramanı intihar eder. Kendini görünüyor. Viktyuk. trajediyi uyarlarken özgür bir dans bacaklannı karnına doğru çekerek asar: ölümü seçmenin koregraflsıyle Edison Denissov un bu prodüksiyon için özel çok kararlı ve bilinçli bir yöntcmidir bu. İsteseydi ölüm olarak bestelediği müzikten yararlanıyor. den kurtulmak için yalnız ayaklannı yere doğru uzatması Taganka TyatrosuTiy arro A. "Fedra" adlı oyunu yann yeterdi. Oyunu yazdıktan 15 yıl sonra Marina Tsvetayeva saat 18.30"da Ses Tiyatrosu'nda son kezsahneleyecek. Uygun'un sergisi r PGSanat Galerisi'nde 6. ULUSLARARASIİSTANBUL TtYATRO FESTİVALİ Winona Ryder ve Susan Sarandon 'un yeni filmi Kültür Senisi Columbia Pictures. ünlü klasik romandan sınemaya uyarlanan "Litıle VVomen" adlı yeni bir filmin çckımlcrine geçcn günlcrde Vancouver"da başladı. Başrollerini Susan Sarandon ile VVinona Ryder'in pay laştığı fılmde diğer önemli rolleri ise Gabriel Byrne. Samantha Mathıs.Trini Alvarado. Claire Danes. Kirstcn Dunst. Christian Bale. EricStolz vc Mary VVickes canlandınyor. 1994 yılı sonunda gösterime girmesi plan!anan'"Little Women"inyapımcılığını DeniscDi Novi. yönetmenliğini geçmişte Mrs. Soffel ve "My Brillianı Carecr" gibi filmleri gerçekleştiren Gillian Arnstrong. senaristliğini ise Robin Svvicord gercek leştiriyor. Yazar Louisa May Alcotfm aynı adlı escrinden sinemaya uyarlanan filmin konusu New England'lı bir anncvedörtgençkızdankurulu olan March ailesi ile ilgili. Anneleri Marmee ile birlikte yaşayan Jo, Mcg. Beth ve Amy adlı dört kızkardeşin 19 yy. da yalnızca kadınlardan kurulu bir aile ortamında. hayatı güçlü ve ' bağımsız bir şekilde yaşamayı öğrenmeleri konu ediliyor. Mehmet Uygun Çünkü bu konuda kişiliklerini hassaslaştırmış sanatçı. kuramcı. yazar dostlar bu anlamsız hassashğı içlerinde taşıdıklan sürece onaya koyabilecekleri birikım sadece zaman kaybıdır. Bu tür tartışmalar, özgür boşalımı. bireysel orijinalliği ve samimiyeti engelleyen kısır tartışmalardır. Üretilen her öneriye saygım vardır. Ancak orijinal önerilere çok çok saygım var. Bence sanatglarözgürlüklerinin tadını çıkarsınlar. Yaratmak bugun de, gelecek de biçim sorudur. Orijinal olmak sorunudur. Sanatçı bu bataklık içinde kendini bulup kurtaracak ya da boğulup gidecektır. 6. ULUSLARARASI İSTANBUL TİYATRO FESTİVALİ'NDE BUGÜN 21.15 Ses Tiyatrosu Fedra Taganka TiyatrosuTiyatro A. Rusya 18.30 İstanbulSanat Merkezi Canlanan Mekan Kumpanya 24.00 İçindcn Dalga Geçen Tiyatro Kırkambar Ortaoyuncular 6. ULUSLARARASI İSTANBUL TtYATRO FEKTİVALİ'NDE YARflvî 21.15 Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesi Kral Cbü ve Macbeth'den Sahneler Krayova Devlet Tiyatrosu, Romanya 18.30 Ses Tiyatrosu Fedra Taganka TiyatrosuTiyatro A. Rusya
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle