05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
25 MAYIS1994 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA KULTUR 13 Bu yılki Uluslararası îstanbul Festivali kısa ve öz bir programdan oluşuyor EVtN tLY4SOĞLU Göniil isterdi kı 22 yıJdırdoruğa tırmanan İstanbul Festivali altın günlennden hiçbir şey yitinnesin! Dünyantn ünlü opera ve baleleri gelsin. Bir büyük senfoni diğerini kovalasın. Önceki yıllardaki gibi dmleyıciler bilet kuyruklannda sabahlasm. Sponsorlar, festivalin de- ğerini giderek önemseyjp destek vermek için birbirlenyk yanşsın! Istanbul'da bir şenlik yaşansın! Ne yaak ki elde olmayan nedenlerle şimdilik ülkenin her kurumuna koşut olarak festivallerimiz de dur- gurluk döneminde. Bu yıl İzmir Festivali hiç yapılamıyor. Ankara Festivali, birçok programı ertelemek zorunda kaldı. Ve İstanbul Festivali de 22. yılını az ve öz bir programla gerçekleştirecek. Kimler mi geliyor? Ünlü flütçü James Galvvay (1939) festivalin en önemli armağanlanndan biri. Büyük konser turneleri, plak al- bümleri ve televizyon program- lanyla dünyanın dört bir yanında dinleyicisini avucuna almış, güleç bir İrlandalı. Nice ödülün. nice flüt dağarcığının sahibi. 24 haa- randaki programma Beethoven ıle başlıyor; Ibert, Saint-Saens, Debussy gibi Fransız çağdaşlan iledevamedecek. • Dünyaca ünlü İrlandah flütçü James Galvvay bu yılki festivalin en önemli armağanlanndan biri... Sanatçıyı 24 haziranda (1911) tuşlardaki akıcı piyanizmi, çağımızda Liszt benzeri bir fırtına yaratması, piyanistlerin arasında efsaneleşmişur. Odessa'da doğan sanatçı, Horomta'i yetiştiren eği- timci ile çalışmış; böylece eski Rus ekolünün güzel tonunu öğrenmiş. I922'den sonra Amerika'ya yerleşmiş, Curtis Institute'da öğrenci oî- muş. Bugün pek çok piyanist tarafindan Doğu ve Batı ekollerinin bir- leştiğı bir doruk olarak gösterilir Piyanonun eski tadıru arayanlann. piyano öğrenci ve öğretmenlerinın kaçırmaması gereken bir dınletı Cherkassky'nin 22 haziran tanhlı konseri. Kemancı Frank Peter Zimmerman'ı (1965) önceki gelışinde ne ka- dar beğendiğimizi unutamamışük. Son üç yıldır nasıl ünlendığıni. büyük plak şırketlerinın ve nice konser organizasyonunun peşinde koştuğunu yabancı basmdan öğrenıyoruz. Geçen yıl Edinburg, Salz- burg, Lucem festivallerinde büyük başanlar elde etmiş; Berlin Filar- 22İstanbulJames Galwa> konserde Beethoven, Ibert, Saint-Saens ve Debussy'nin yapıtlarını seslendirecek. Festivali'ndenelervar,neleryok?moni Orkestrası'nın Haitink yönetimindeki Av- rupa Konseri'nde solist olan Zimmerman'ın Londra Royal Albert Salonu'ndaki konseri, tüm dünyaya canlı olarak aktanlmış. Zımmerman ıle yaptığımız söyleşiyi anımsıyorum: En büyük yakı- nması şu kapkara frak giymek zorunluluğu idı. Oysa yaşıtlan kot pantolonlann özgürlüğünü yaşı- yor! Zimmerman, piyanist Lonquıch eşliğınde 23 hazirandaki resitalinde Sdıubert'in Parlak Ron- dosu'nu, Fransız besteci Faure'nın ikı sonatını ve Amerikalı çağdaş besteci Ives'ın bir sonatını suna- cak. Aynca İngiliz Oda Orkestrası ıle James Jııdd yönetiminde 25 haziran günü Mozart'ın K.219 sayıiı konçertosunu çalacak. Kuruluşu 1960'a da- yanan İngiliz Oda Orkestrası'nı daha önce şef Girf- fiths'in yönetiminde Istanbul'a konuk etmiştik. Ja- mes Judd da ikı yıl önce konuğumuz olmuştu. Çağımızın ünlü gitarcısı, Nareisco Yepes (1927). geçen yıl rahatsızlığı nedeniyle katılamamıştı festi- vale. fspanyol sanatçı, Gieseking ve Enescu gibi müzik tarihinin büyük isimleriyle çalışma fırsatı bulmuş. Gitar çalma tekniğini ve gıtann çalgı ola- rak yeni ses olanaklannı araştırmış. 1961'den beri kendi yaptığj 10 tellı bir gitar kullanmakta. Lav- lanın tanhteki önemini günümüze aktarmış Yepes. Rönesans lavtasından. Bach'ın lavta için yaalmış eserlerinden derlemeler yapıp plağa almış. Hiç çalı- nmamış. bilınmeyen gitar yapıtlanndan en popüler olanlara dek tam 40 adet compact disc yapmış. Ve süreklı yenı planlann. hiç çalınmamışlan araştı- rmanın peşinde. Yepes, 21 hazirandaki progra- mında barok çağdan, tspanya'dan ve Güney Ame- rika'dan bir demet sunacak. Gitar tutkunlanna bir büyük şölen. Açılışta Dresden Filarmoni çalacak Açılışı yapacak olan Dresden FUannoni Orkest- rası, bu Alman kentının kuşaklar boyunca sürmüş klasık müzık geleneğını günümüze taşıyan bir or- kestra. Şef Micbel Plasson yönetimindeki konserle- nne de çok ünlü iki sanatp solist olacak: Arjantin doğumlu piyanist Bnıno Gdber ve Wagner opera- lanndaki başanlanyla ünlü soprano Hildegard Behrend (1937). !lk program baştan sona Brahms. Behrend ise VVagner'in VVesendonck Lıedlen'nı \e Tannhauser'den aryalar soyleyecek. Gerçek bir Wagner uzmanından Aya İnnı'de VVagner dinle- mek heyecan vencı bir olay. Festivalin bir başka tarihsel sopranosu da Victo- riade Los Angeles (1923). Dünyanın her bir köşe- sinde sesıni duyuran bu İspanyol sanatçıyı geçen yıl da coşkuyla alkışlamıştık Bugüne dek 22 ope- ranın komple plağını yapmış, aynca 40 adet de re- sital plağı bastırmış. De Los Angetes"in 6 temmuz- dakı resıtaline şan dünyasında bir o kadar ünlü Isveçli tenor Nicoiai Gedda da (1925) katılacak. Bu deneyimlı şancılar birer tarihsel değer olarak, şan tekniğını ömeklemelen. cümle kurmalanyla dahi genç müzisyenler için çok ılginç olmalı. Önlardan öğrenılecek çok şey vardır mullaka. BBC Senfoni Orkestrası'nın Alman şef Güntber Herbig (1931) yönetimindeki ikı konsen de 22. fes- tıvalın parlak olaylan. Karajan ile yakın dokluğu olan Hcrbıg. 1977-1983 arasında Berlin Senfoni Orkestrasfnın sanat yönetmenı olmuş. 1984'ten ben Amenka'da sürdürdüğü yaşamında. New York Filarmoni. Boston. Chıcago ve San Francıs- co gıbı belli başlı orkestralan yönetmekte. BBC Senfoni, Londra müzık yaşamının belkemiğı ola- rak bilinır. Sir Adrian Bouh tarafindan 1930'da ku- rulan topluluk. çağımızın en büyük şeflcn ile (Tos- canini üe bile) yönetilmiş BBC Senfonf nın 8 tem- muz tarihlı ılk konsenne ünlü çellıst Julian Lloyd Weber (1951) solist olacak. Weber"den John Leıie- han eşliğınde 7 temmuz gunü bir de resıtal dınleye- ceğiz BBC Senfonının 9 temmuzgünkü konsenne yurtdışmda sesımizi duyuran viyola sanatçımız Ruşen Güneş solist olacak. Güneş, uzun yıllardır istanbulTürk Müzjği Günleri Kültür Servisi - II. İstanbul Türk Müziği Günleri, bugün Harbiye Kültür Sitesi Asken Müze Konser Salonu'nda başlıyor. 2J mayısa dek süren ve Tarih Vakfı ile birlikte İTÜ Türk Musikisi Devlet Konservatuvan Mezun- lan Demeği'nin düzenlediği etkinlik çerçevesinde, konserlerin yanı sıra toplantılar da gerçekleştirile- cek. 25 mayıs carşamba günü saat 18.00'de İstanbuT- da etkinliklerini sürdüren müzik dernekleri ve ama- tör topluluklann şef. yönetici ve hocalannın katıla- cağı toplantının ardından, saat 20.30'da çeşitli der- neklenn katılımıyla oluşturulacak sembolik "îstan- bul Dernekler Korosu"nun konseri izlenebilecek. Şef Alaeddin Yavaşca'nın yöneteceği konsere solist olarak tnci Çayırlı katılacak. Folklor Kurumu'ndan halk müziği Türk Müziği Günleri'nin ikinci gününde saat 20. 30'da şef Hamdi Demirci yönetiminde Beşilctaş Musiki Demeğj fasıl musikisi, şef Çetin Körükçü yönetiminde tleri Türk Musikisi Konservatuvan Derneği Arel dönemi ve modern eserler, şef Hüsnü Tiryaki yönetimindeki Türk Folklor Kurumu Halk Müziği Topluluğu da Türk halk müziği ve halk oyunlanndan örnekler seslendirecek. İstanbul Türk Müziği Günleri'nin son günü olan 27 mayıs cuma günü ise saat 15.00"te "Türk Musiki- sinin Tophunsal Boyııtu ve Musiki Dernekleri" başlıklı bir panel gerçekleştirilecek. Göniil PaçacT- nın yöneteceği panele. Prof. Dr. Toktamış Ateş, Prof. Dr. Hüsrev Hatemi, Ydmaz Karakovunlu ve Prof. Dr. Zafer Toprak kaülacak. Cuma günü sona eriyor II. İstanbul Türk Müziği Günleri'nin kapanış konseri ise cuma günü saat 20.30'da. Şef Yusuf ömûrlü, Kubbealtı Akademisi Kültür ve Sanat Vakfı Musiki Topluluğu'nu yönetecek. Topluluk, dini musiki örnekleri seslendirecek. Aynı konserin ikinci yansmda ise İTÜ Türk Musi- kisi Devlet Konservatuvan Mezunlan Derneği Ko- rosu, klasik Türk müziği ve halk müziğinden ör- nekler sunacak. • Çağımızda Liszt benzeri bir fırtına yaratan ünlü piyanist Shura Cherkassy, Rus ekolünün güzel tonunu yakalamayı bilen usta bir yorumcu. Cherkassy, müzik dünyasında bugün Doğu ile Batı ekollerini birleştiren bir 'doruk' olarak nitelendiriliyor... Ünlü piyanist, festivalin birkaç 'ağır topundan'. Londra'daki çalışmalannda BBC Senfoni, Londra Filarmoni gibi kuruluşlann birinci viyo- lacısı olarak görev yaptı. 22. İstanbul Festivali'nde Bartok'un viyola konçertosunu seslendire- cek. Bu arada Dresden Filarmo- ni ile başlayan Dvorak 9. senfoni- nin ardından BBC Senfoni de Dvorak'ın 8. senfonisini çalaıak Dvorak Yılı kutiamalanna ka- tılmış olacak. 1972'de kurulan Brodsky Dörtlûsü bir İngiliz topluluğu. 17 hazirandaki dinletilerinde Brid- ge, Debussy ve Dvorak'tan kuvar- tetler çalacaklar. Janacek Yavlı Çalgılar Topluluğu ise Dvorak'ın ülkesınden geliyor. Önemli fir- malarla pek çok plak yapmışlar. 28-29 hazirandaki iki programda Dvorak, Grieg gibi bestecilerin yanı sıra barok bestecileri de su- nacaklar. Venedik veya Vhaldi gibi isimlen başlığına katan top- luluklar dünyanın her yerinde ol- duğu gibi ülİcemizde de pek rağ- bet görür. Üstelik Vivaldi'nin yıl- larca öğretmenlik yapüğı genç kızlaryurdundaki ortamı yansıtı- rcasına zamanın giysileriyleçalan 13 genç kızdan oluşan Le Putte Veneziane di Vivaldi topluluğu gelirse! Içinde hem Vivaldi hem de Venedik oiduğuna göre iyıce barok, iyice ltalyan ve iyice Vi- valdi bir dinleti sunulacak (1-2 temmuz). Londra GabrieU Cfleme ÇaU gdar Topluluğu bu yıl otuzuncu yıldönumünu kutluyor. Oldukca ilginç bir sonoriteye sahip bu top- luluk özellıkle bakır üflemelıler ıçın yaalmış eserleri araştınp gü- nümüze getınyor. Oda müzığin- de genç bir topluluk da Hollan- dah \e Japon 6 sanatçıdan oluşan Schuman Toptulu- ğu 11 temmuzda Dvorak ağırlıklı bir program suna- cak. Berlin Scharoun Topluluğu, 1983 te Berlin Filarmoni Orkestrasfnın 8 uyesı tarafindan kurulmuş. Akustıği ıle ünlü Beriın Filarmoni salonu- nun miman Hans Scharoun'un adını taşıyor (Müzi- ğin güzel tınlaması için salon mımansinın ne kadar önemli olduğunu bir kez daha düşundürüyor böy- lesi, bir adama.'). Bilkent Uluslararası Akademık Senfoni Orkest- rası çıçeğı burnunda bir topluiuk. A Ancak kışın dınletısine tanık olduğumuzda her biri bırbırinden deneyimlı üyelerden oluştuğu için sankı yıllardır birlikte çalışıyorlarmış izlenimini uyandınyor. Gûrer Aykal gıbı değerli bir şefımızın vönetimınde kemancımız Suna Kan ve çellist İskenderov'un solistliğındekı Brahms ıkılı konçer- toyu. Savgun'un çeşitlemelerini ve Dvorak'ın Slav danslarını kaçırmamak gerek. Üyelerinin çoğunlu- ğu Azen olsa da şefıyle, solistiyle ve Saygun'u ıle festivalin en "Tûrk" programı. 'Saraydan Kız Kaçuma' bu yıl yok Swingle Singers'in ikı programı 197O'lı yıllan'n nostaljisını çağnstıracak. Tek dans topluluğu olan Gara Ramona İspanyol Dans Topluluğu, Carl OrfTun Carmina Burana'sına İspanyol flameako- su üslubunda rengarenk bir koreografı yapmış. 24-25 haziranın bu görkemh olayı da ilginç. Folklorik dinletilere ilgi duyanlar da Tomatito Flamenco Topluluğu'nun 19 hazirandaki açıkhava gosterisinı izleyebilir. 22. İstanbul Festivali'nde önceki yıllara göre bir şey daha eksik: Mozart'ın mehter müziğinden esin- lenerek bestelediği Saraydan Kız Kaçırma Operası bu yıl oynanmayacak. Ancak önümüzdeki yıl dün- yaca ünlü sanatçılann hazırlayacağı temsıllerle tüm sanat merkezlerinde duyunılup yeniden gün- deme gelecek. Sir Charles Mackerras'ın yönetece- ği, tskoç Oda Orkestrası'nın ve ünlü Mozart yo- rumculannm yeralacağı temsıllerin hazırhğı şimdi- den başlamış. Böylece bu opera için tunstler. rast- lantıyla değil de bilinçli olarak Istanbul'a gelmış olacaklar. Giuseppe Verdi'nin 1874 Mayısı'nda bestelediği 4 Requiem'i izmir Devlet Operası sahneledi... sahnesi 'Requiem'e yetmedi ÜNER BtRKAN Giuseppe Verdi, yazar Alessandro Manzoni'nin 1873 Mayısı'nda seksen dokuz yaşında ölmesi üzenne. bu aa kaybın üzerinde yarattığı de- rin etkiyi şu sözlerle dile getiriyordu: "Her şey brtti artık; bu büyük insanla birlikte, en temiz. en kutsal. en bü- yük kahramanımız yok okhi..." Ce- naze töreni için Milano'ya gitmeyi göze alamadı ünlü opera bestecisi. yüreğinin dayanamayacağın] dü- şünüyordu. Cenazeden bir hafta sonra, Manzoni'nin mezannı ziyaret etti, sonra da Mılano'nun belediye başkanına bir önerisini iletti: Man- zoni için bir ağıt, bir "ölüler duası/ Messa da Requiem" besteleyecek. yapıtı büyûk yazann ölümünün bi- rinci yıldönümünde İtalyan halkına sunacaktı. Önen kabuledildı. "Requ- iem", 1874 yıünm Mayıs ayında Mi- lano'nun San Marco Kilisesi'nde ve- nlen, unutulmaz bir "tören/konser"- de seslendinldı. "AMa"dan (1871) üç yıl sonra, "OteuVdan (1887) on üç yıl önce ya- ratılan "Requiem''in gerçek anlam- da bir dınsel yapıt mı, yoksa Verdi'- nin operalarının bir uzantısı mı oldu- ğu konusu bugün de tartışıhyor Bu konuda Verdi'nin ikincı eşı Giusep- pina Strepponi'nın ünlü bir savun- ması var. Şöyle diyor Giuseppina: "İnsanlar, Mozart'ın, Cbenıbini'- nin ve daha nicelerinin, şu ya da bu nitelikteki dinsel duygulanndan. an- latımlanndan söz edip duruyoıiar. Bana sorarsanız, Verdi çapında bir sanatçmın, ötekiler gibi değfl. 'Verdi gibi" yazmasının çok daha ırvgun ol- duğunu düşünüvorum. Kısaca kendi duyuşlanna, yonımlanna uyarak... Oıiun dinsel görüşü ve anlatıraı, el- bette yaşadığı günlerin damgasını taşımak. özgün olmak zonında. Bes- teci falanın ya da filanuı modeline göre yazmak söz konusu olsaydı Verdi'yi bir Vlessa bestelemesi için desteklemeyi hiçbir zaman düşün- mezdim..." Verdi'nin bu etkılı. derin düşünce- li, dramatik yapıtı. mevsimin son çalışması olarak 14 mayis akşamı İzmir Devlet Operası'nda seslendiril- lamlı bir ses yapısının görkemını ver- mekte cılız kalıy or İzmir Dev let Ope- rası'nın sahnesi. Bir kasaba tiyatrosu sahnesi genişlığınde olan opera sah- nesine altmış üyeli orkestranın. yet- miş kişılık koronun. dört solistin tıklım tıklım doldurulduğunu göz önüne getinniz. ne demek istedığimi daha iyı değerlendinrsiniz! fzmir'ın. üçüncü "büyük kent"ımızin (') ope- • Verdi'nin, yazar dostu Alessandro Manzoni'nin ölümünden etkilenerek bestelediği 'ölüler duası'nın, gerçek anlamda dinsel bir yapıt mı yoksa sanatçının operalannın bir uzantısı mı olduğu, halâ tartışma konusu. di. Orkestrayı konuk yönetmen Aleksandr Şeinuyl'un. koroyu gene operanın konuklanndan Aleksey Vi- nogradski'nin yönettikleri seslendir- mede, şu solistler görev üstlenmişler- di: Nurgûn Babürhan/ soprano: Tanju Nebol/ mezzo soprano; Pekin Kırgız / tenor, Alpaslan Mater / bas. Akustik koşullan ne denlı uygun olursa olsun, "Requiem" gibi an- rası bu durumda işte, ekonomimizin bugünkü aaklı durumunda, bundan başka şey istemeye de yüreğımiz yok doğrusu... 14 mayıs cumartesi akşamı dinle- diğim seslendirmenin. iyı bir hazırlığın ürünü olduğunu belirtmek isterim. Orkestra da. koro da, solist- ler deçok önemli bir görev üstlendık- lerinin bMinci içindeydiler; titizce. uyanıklıkia yerine getirdiler o görevi. Solistler arasında aynm gözetmeye gönlüm razı değil. "Tuba VIirum"da Alpaslan Mater'ın. "Liber Scriptns'- 'ta mezzo soprano Tanju Nebol'un. "Ingemisco"da tenor Pekin Kırgız*- ın, finali oluşturan "Libera Me^de soprano Nurgün Babûrhan'ın. bu içli. dokunaklı. yakaran müziği. Ver- di'nin Manzoni'ye bağlılık duygu- lannı, yas havasını başanyla yansıttı- klannı. "Lacrjmosa", "Rex Tre- mendae" gibi bölümlerde koro ile çok iyı kaynaştıklanru söylemek, on- lan ve koroyu kutlama'k görevim. Requiem*i gelecek mevsım de dinle- yeceğim. seslendirmede görev almış olan öteki solistleri de değerlendır- meye çalışacağım. Geçen haftakı yazımda. trompetçi Erden Bügen'le ılgilı son paragraf. başlıkta yer aldığı halde metne ginnemiş. Bu sa- natçımız, uzun yıllardır Almanya'da yaşıyor. Köln Oda Topluluğu ile birlikte gerçekleştirdiği bir CD'yi dinledım geçen günlerde. "KammerensemNe Cologne/Kuthı" ticari markası altı- nda piyasaya sunulan, 113-2 katalog numarasmı taşıyan CD'de Erden BUgen, G.P. Tdemann'ın sol majör konçertosunu yorumluyor. Aslmda böyle bir "trompet koocertosu" yok Telemann'ın: Erden Bilgen. la major tonunda ve oboe d'amore için yazılmış olan konçertoyu. trompet için yeniden düzenlemiş. Konçerto- nun. bu içeriğiyle ilk ve tek kaydı bu. Erden Bılgen'ın. bu yakınlarda Yeni Zelanda'da Auckland Senfoni Or- kestrası'nın eşliğınde bir konser ve- ren bu dünya ölçüsündeki trompetçı- mizin parlak, göz alıa stılinı, pürüz- süz, açık seçik anlaümını tanıtan, gerçekten olağan dışı bir yorum. ne- fıs bir teknik yapım... ÜŞÜDÜŞÜNCEYE SAYGI MEMET FUAT TüPk Imgesi Profesör Bozkurt Gûvenç'in Türk Kimliği adlı yapıtı, sayfalar 295-321 • Dünyadaki Türk imgeleri (yabancıların bizi nasıl görüp değerlendirdikleri) sergileniyor. ltalyan yazınında Türkler ta 5. yüzyıldaki Hun saldırı- sından kaynaklanan "vahşi, zalim, kaba, akılsız Doğu- /t/"değerlendirmesinin, kısaca "barbar" nitelemesinin kalıtçısı olmuşlar. Bu arada Müslümanhkta birleşen Türk ile Arap imgeleri de birbirine karıştırılmış. Batının güçlenmesinden sonra ise Türklere yüklenen olumsuz- luklar güldürü öğelerine dönüşmüş. Almanların Türk imgeleri daha çeşitli: Haçlı seferleri- ne katılanların güncelerinde "zalim, barbar, bilgisiz" diye aşağılanan Türkler, kendilerine tutsak düşenlerin anılarında, temizlikleri, sadelikleri, erdemleri, savaş be- cerileriyle övülmüşler; ama Alman tarih yazarlarına göre "inançsız, acımasız, eli kanlı, kutsal yerlere saygı- sız" kişiler, Türklerin Avrupa'ya yayılacağı korkusu Al- manları hep tedirgin etmiş, kafalarında çok ağır nitele- melerle biçimlenen bir Türk imgesi oluşmuş. Avusturyalılar da 15-18. yüzyıllararasındakidönemde aynı kaygılarla, son derece abartılmış bir "Düşman Türk" imgesi yaratmışlar. Türkler inançsızlığın, putata- parlığın, zulmün simgesi olarak görülmüş. Ingilizler ise tehlikeden uzakta, yaşamanın rahatlığıy- la arada olumlu sözler etmişlerse de Türkleri Hıristiyan- ların geleneksel düşmanı saymışlar. Kafalarındaki olumsuz Türk imgesinin izleri yazınlarına yaygın olarak yansımış. Fransızlar arasında Türkleri savunan, ya da düşman- ca değerlendirmeyen yazarlar, düşünce adamları var. Ama bunlar azınlıkta, pek etkili olamamışlar. Frenklerin Türk imgesi şöyle: "İnsanlar arasında Türkler, anlayış bakımından so- nuncudur. İnançtan ötesıni kavrayamazlar, anlamaya da çalışmazlar... Ordu, Türk için gerçek (somut) ulustur. İslam dininin Türkler üzerindeki etkisi iyi sonuç verme- di. Türkler, Müslüman Asya 'nın Avrupa ya karşı sava- şan askeri oldu... Muslümanlık, Türk dehasına ters düş- tü. İslam bu 'Yarı Çinltfer'den 'Acımasız Iranlılar' yarat- f/."(s.3O8) Yapılan aşırı yergilere karşı çıkmak geregini duyan ünlü filozof Vortaire, kadınları baskı altında tuttukları, güzel sanatlara ilgı göstermedikleri için Türkleri sevme- dığini söyleyerek şöyle der "Ancak, iftiradan oyle tiksiniyorum ki, Türklere bile çamur atılmasına katlanamıyorum." (s. 310) Türklerle ilgili olumlu anı kitaplarına karşın Fransa'da Türk imgesinin nasıl bir yaklaşımla biçimlendirildiğini bu sözler açıkça gösteriyor. öylesine ki Thvenot şunu vurgulamak zorunluğunu duymuş: "Türkler de -bizim gibi- insandır." (s. 311) Dünyadaki Türk imgesinin Osmanlı imgesinden, hatta Müslüman imgesinden ayrı olarak düşünülemedıği gö- rülüyor. Cumhuriyetle, demokrasiyle, eğitimimizdekı atılım- larla, sanatlarımızdaki gelişmelerle ulaştığımız nitelik- leri, başka bir söyleyişle. değişik dünya külturlerinden etkıler taşıyan yeni yaşam biçimimizin belirlediği çağ- daş, Türk kişiliğindeki yenilenmeleri, Osmanlı kişiliğine sığdıramayız. Çağdaş Türk kimliğiyle Osmanlı kimliğ*- • nin çakıştığı söylenemez. Bir süreklilikten söz etmek bi- le kolay değil. Arada büyük bir kopma, bir devrım var... Yaşam biçimimiz, üretim-tüketim ilişkilerımiz öylesi- ne değişti ki, günümüzde Osmanlı kimliğini, Müslüman kimliği içinde arayıp canlandırmaya çalışanlar, düşün- sel bir zorlamanın ötesine geçemiyor, çağdaş yaşam bi- çiminize birtakım yüzeysel görüntü eklemeleri yapmak- la oyalanıyorlar. öte yandan dünyada, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulu- şundan yetmiş yıl sonra bile, Çağdaş Türk imgesinin oluşmadığı, yüzyılların ürünü Müslüman Osmanlı imge- sinin Türk imgesi diye sürüp gittiği de bir gerçek... Gelecek yazımda gene Bozkurt Güvençin Turk Kim- liği'nöen Amerikan okul kıtaplarındaki Türk imgelerini aktaracağım. 'Olaylara çok kaıamsar yaklaşmamak gerek' Kültür Servisi - "Tiyatro nerede biter, y aşam nerede başlar?" diye soruyor Jean Renoir "Le Carosse D'Or" adlı fılmınde. Je- anne Moreau'nun Martınez süitınin kapısını açarken söylediğı bu replık oldukça ünlü. Onun ne olabildiğine karar verebilmek ne kadar da güç ve ıçinden çıkılmaz. O kimı zaman yaşamın ta kendisi. kimi zamansa sinema. Cannes Film Festivali'nde hiç fıl- mi gösterilmedi. Ama Moreau tüm fılmlerden parçalar taşıyor sankı kışıliğınde. O çok ilginhç bir insan. Sanki hayallerde yaratı- Ian bir kişilik, onun vücudunda, bakışlannda. sesinde can- lanmış. İnsanlar yıllardır bunu açıklamaya ve anlamaya çalışı- yorlar. Sinema her zaman büyüsünü koruyor. Moreau ise anla- maya çahştıkça daha gizemli bir kışılikle perdeye yansıyor. İşte bu yüzden Jearme Moreau'nun sinema tarirûnde böyle ayncalıkb bir yeri var. Moreau festival süresince görevlıler ka- dar çalıştı, koşturdu. hazırlıklara yardım etti. Festivali çok ciddiye alan sanatçı "Bu gönüllü bir iş. Amaç, zaman geçirmekse in- san çok rahat davranabilir ama ben vaptığım işJe insanlara me- saj vermek is- tJyoranı!" di- yor. Genç si- nemanın da yapmaya çalıştığı şey |»yine eskıden denenmiş yol- lan deneyerek başanya ulaş- mak. Ama yine de bazı genç yönetmenler yeni denemelere giri- şiyor ve başanlı oluyorlar Jeanne Moreau'ya göre. Bu arada sa- natçı başarıb bulduğu ve cesaretlendirdiği bazı genç oyuncu- lann da adını veriyor: Valeria Bruni- Tedeschi, Juditfa Henry, Sandrine Kimberiain, Cniara Mastroianni, GeraMine Pailhas, Florence Pernel ve Elsa Zylberstein. "Ben başlangıçlan severim" dıyor Jeanne Moreau. "Yaşam miyarlarca başlangıçla doludur. Bunlar insanda nasıl hayranlık uyandırmaz, insanı nasd şaşırtınaz? Her şey tekrar ediyor ama aslın- da her şey yeni. Ben DeviDe'in 'Kraliçe Margot'unda rol aldığımda bu savaştan sonra çekilen ilk renkli fîlmdi. İnsanların maceraya, mutluluğa, duygusallığa ve neşelenmeye gereksinimi vardı. Aradan yıllar geçti ve Chereau, çağımıza yansıy an vahşiliği konu edinen bu romandan yepyeni bir film yarattı. Şimdi çok daha zalim bir çağda yaşıyoruz. Ama yine de olaylara çok ka- ramsar yaşklaşmamak gerek. Tünelin ucundaki ışığı görmeye çalısmalıyız." Jeanne Moreau
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle