25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 25 MAYIS1994 ÇARŞAMBA 10 DIZIYAZI Gazi'ye'yurttaşlık'tuzağı POLTTIKA VE OTESI 0te yandan, Ata- türk'ün ulusu çağdaş uygarlı- ğa ulaştıracak atılımlanndan rahatlan kaçan, ürken, aydı- nlanmadan korkan bazı kişı- ler, engeller yaratmak için ne oyunlar düşünüp ortaya koy- duklannı. akla hayale gelmez ustalıklar gösterdiklerini, Söylev'de Atatürk şöyle anla- ür: "2 Aralık 1922 günü, Büyük Millet Mcclisi İkinci Başkanı doktor Adnan Adıvar'ın baş- kanlık ettiği oturumda. başkan şunları söyledi: "Efendim, Mil- letvekili Seçimi \ asası'nın de- ğiştirilmesiyle ilgili önergenin görüşülebileceği \olunda Ta- sarı Romisvonu'nun bir yazısı var." Bu sözler, "Okunsun!" ses- leri ile karşılandı. Başkan, 'Efendim, yasa tasarüarınuı okunmadan ko- misyona gönderilmesi, gelene- ğimiz gereğidir' dedi. Ben, 'yasa tasartsfm okutmadan komis\ona göndermek isteyen başkandan söz alarak şunları söyledim: 'Efendim. bu yasa tasansı özel bir amaç güdüle- rek hazırlanmış. Bu özel amaç, doğnıdan doğnıya beni ilgilen- dirdiğinden izin verirseniz. kı- saca düşüncemi bildirmek isti- vorum. M E R İ Ç V E L İ D E D E O Ğ LV Mjrn\rum Milletvekili Süleyman Necati, Mersin Milletvekili Selahattin ve Samsun Milletvekili Emin Bey, bir tasan hazırlarlar. Milletvekili seçilebilmek için o günkü sınırlar içinde kalan yerler halkından olmak veya bir seçim bölgesinde beş yıl oturmak gibi koşullar içeren tasan Mustafa Keman yurttaşlık haklanndan yoksun kılmayı amaçlamaktadır. Gazi'nin vanıtı Mustafa Kemal'e yurttaşlık tuzağı > asasının üç mimarı (soldan sağa) Erzurum Milletvekili Süleyman Necati Bey, Samsun Milletvekili Emin Bey ve Mersin Milletvekili Selahattin Bej'di. Ancak halk bu milletvekillerinin tasartsını öğrenince büyük tepki göstererek Meclis'e telgraf yağdıracak \e Mustafa kemal'e sahip çıkacaktı. Erzurum Milletvekili Sük>\ man Necati, Mersin Milletu- ili Selahattin >e Samsun Mil- letvekili Emin Beycfendi'lerin hazırladıkları yasa tasarısı, doğnıdan doğnıya beni yurt- taşlık haklanndan yoksun kılmak amacını güdiiyor. Ta- sarının ondördüncü maddesini gözden geçirecek ohırsanız, şöyle denildiğini göriirsünüz: Büyük Millet Meclisi'ne üye seçilebilmek için, Türkiye'nin bugünkü sınırları içindeki yer- ler halkından olmak ya da ken- di seçim bölgesinde yerleşmiş olmak gerekir. Göçmen ola- rak gelenlerden Türk ve Kiirl- ler, bir yere yerleştirildikleri günden bu yana beş > ıl geçmiş ise seçilebilirler. Ne yazık ki, benim doğum yerim, bugünkü sınırtar dışında kalmış bulunuyor. İkincisi, herhangi bir seçim bölgesinde beş yıl oturmuş da değilim. Bu durum, yurdumuzu yok etmek isteyen düşmanların bu işteki başanlarının biraz olsun önlenemeyişinden ileri gelmiş- tir. Eğer düşmanlar amaçlan- na tam olarak ulaşmış olsa- lardı. Tanrı korusun. tasarıya imza atan bayların doğum yer- leri de sınır dışında kalabilirdi. Bundan başka, beş y ıl sürek- li olarak bir seçim boigesinde oturmamış isem, o da bu yurt uğnında yaptığım öde\ler yü- zündendir. Eğer bu maddenin istediği niteliği kazanmaya çalışsaydım, IstanbuTu k'a- zandırmakla sonuçlanan Arı- burnu ve Anafartalar'daki sa- vunmalarını yapmamaklığım gerekirdi. Eğer bir yerde beş yıl oturmak zorunda bulun- saydım, Bitlis'i >e Muş'u kur- tarmak gibi önemli ödevimi ye- rine getirmemekliğim gerekir- di. Bu bayların istediği nitelik- leri kazanmak isteseydim Ha- lep'te bir ordu kurarak düşma- na karşı savunmaya girişme- mekliğim >e bugün 'ulusal sınır' dediğimiz sınırı eylemü olarak çizmemekliğim gere- kirdi. Sanıyonım ki, bundan sonraki çalı- şmalanmı herkes bilir. Hiçbir yerde, beş yıl oturamayacak koşuüarda çalışmış bulunuyorum. Ben sanıyonım ki, bu çalışmalarımdan dolayı ulusu- mun sevgisini ve yakınlığım kazandım. Bu çaltşmalarım yiizünden yurt' taşlık haklanndan yoksun bırakıla- cağımı hiç aklıma getirmezdim. Sanı- yonım ve sanıyordum ki, dış düşman- lar canıma kıyarak beni yurdumdaki işimden ayırmaya çalışacaklardır. Ama hiçbir zaman düşünüp düşleye- mezdim ki yüce Meclis'te de, iki-üç kişi bile olsa, düşmanlar gibi düşünen M. oyunlar, Atatürk'ü durdura- mazdı. Nitekim o. yürüyüşüne devam ederek Lozan Banş Antlaşması çahşmalanna baş- lamıştı bile... Kendisinden din- leyelim: "Bay lar, iki dönemli olarak 8 ay süren Lozan Konferansı'nın aşamalannı >e sonucunu bütün dünya bilmektedir. Bu konfe- ransta Türkiye Devleti'ni, İsmet Paşa Hazretleri temsil etti. Trabzon Milletvekili Hasan Bey ile Sinop Milletvekili Rıza Nur Bey, İsmet Paşa'nın başkanlı- ğındaki Delegeler Kurulu'nu oluşturuyordu. Kurul, Kasım 1922 başiarında Lozan'a gitti. Göriişmeler ateşli, tarttşmalı geçiyordu. Türk haklannı tanı- yan olumlu sonuç görülmüyor- du. Ben, bunu pek doğal bulu- yordum. Çünkü Lozan barış ma- sasında yüzyıllık besaplar gö- rülüyordu. Mirasçısı olduğumuz Osman- lı devletinin dünya gözünde hiç- bir değeri, saygınlığı ve onunı kalmamıştı. Genel devletler hu- kukunun dışında bırakılmıştı. Geçmişteki yandgılarla hiçbir il- gimiz yokken, yiizyılların hesap- ları bizden sorulmamak gerekir- ken, bu konuda da dünya ik karşı karşıya gelmek bize düş- müştü. Gazfden İnönıTye destek Konferansta görüşmeler 4 Şubat 1923 günü kesildi. Daha sonra. Lozan Konferansı 23 Nisan 1923'te yeniden toplan- dı. Temmuz ortalannda konfe- rans, anlaşma ile sonuçlandı." Ancak antlaşmayı imzalama konusunda İsmet Paşa, Bakan- lar Kurulu Başkanı Rauf Bey'- den günlerce olumlu ya da ustafa Kemal bu tuzağı açığa çıkanrken şöyle der: Eğer bu tasannın İStedİğİ niteliği kazanmaya ojumsuz bir yanıt alamayınca çalışsaydım, Anburnu ve Anafartalar'daki savunmalan yapmamaklığım gerekirdi. Z7 JL/ğer bir yerde beş yıl oturmak zorunda bulunsaydım, Bitlis'i ve Muş'u kurtarmak gibi önemli ödevimi yerine getirmemekliğim gerekirdi. JLJ u baylann istediği nitelikleri kazanmak isteseydim bugün 'ulusal sınır' dediğimiz sının eylemli olarak çizmemekliğim gerekirdi. Anafartalar'da grup karargahı önünde silah arkadaşlanyla birlikte görülen Mustafa Ke- mal, verdiği bunca mücadeleden ötürü birgün güç durumda kalacağını hiç hesaplamamıştı. U çalışmalanm yüzünden yurttaşlık haklanndan yoksun bırakılacağımı hiç aklıma getirmezdim. Hiçbir zaman düşleyemezdim ki yüce Meclis'te de, iki-üç kişi bile olsa, düşmanlar gibi düşünen üyeler bulunabilsin. üyeler bulunabilsin. Bu baylara sonıyorum: L'tusun da kendileri gibi düşündüğünü söyleyebi- lirler mi? Beni yurttaşlık haklanndan yoksun kılmak yetkisi, bu baylara nereden >erilmiş? Bu kürsüden açıkça yüce kurulunuza ve bu baylann seçim bölgeleri halkına >e bütün ulusa soru- yonım ve karşıhk istiyorum." Halkın tepkisi Atatürk'ün bu sözleri ajanslarda, gazetelerde yer ahr almaz, ülke ayağa kalkar. Yurdun heryerinden Meclis'e protesto telgraflan vağar. Tasarıya imza atan milletvekillerinin seçim bölgeleri halkı da onlan en ağır biçjm- dc kınar. İşte Rize seçim bölgesi halkının telgrafı: "Üç milletvekili bayın, Seçim Ya- sası'yla ilgili. bilinen önergesine. san- cağımız milletvekillerinin katılmaya- cağı kanısıyla bir şey yazmayı gerekli görmemiştik. Şimdi milletvekili Os- man Efendi'den aldığımız mektupta. kendisinin o önerge ile ilgili bulundu- ğunu ve karşı gruptan olduğunu övü- nürcesine bildirmesi üzerine. şunları bilgilerinize sunmak zorunda kaldık: 1- Size ve sizinle birlikte çalışan de- ğerli arkadaşlannıza karşı sancağımız adına söz söyleyen ve aykın görüş bcsleyen \ e bizce hiçbir değeri v e öne- mi olmayan milletvekilini lanetleriz. Onun sancağımıa temsil etme hakkı da kalmamıştır. 2- Şu zamanda yurt hayınlannın bile katılma\acağı kanştıncılığı bize öğütleyen milletvekili bayın görüşü- nü benimscyecek bir tek kişinin bile sancağrruzda bulunmadığını kıvana- rak ve üstün saygilanmızla bilgilerini- ze sunanz efendim." Ulusun kurtancısına sahip çıkışının tarihsel bir örneği. Öte yan- dan 3-5 milleUekilinin bilinçlc ve ger- çekten ustalıkla hazırladıklan bu gibi büyük bir üzüntüye düşer ve delegelik görevinin kendisin- den alınmasını isteyen bir tel çe- ker. "Onun bu teline hemen şu ya- nıtı verdim: Ankara 19.7.1923 İsmet Paşa Hazretleri'ne 18 Temmuz 1923 günlü tel- yazınızı aldım. Hiç kimsede ka- rarsızlık yoktur. Kazandığınız başanyı en sıcak ve içten duy- gulanmızla kutlamak için, yön- tem gereği, antlaşmanın im- zalandığını bildirmenizı bekti- yoruz, kardeşim. Türkiye Büyük Millet Mecli- si Başkanı Başkomutan Gazi Mustafa Kemal İsmet Paşa, bu tel yazıma karşılık verdi. İsmet Paşa'nın üzüntüsünün ne kertede olduğu- nu ve özellikle alçakgönüllülü- ğünü. içtenliğini gösteren değerli bir belge olduğu için, telgrafını bilginke sunuyorum: Gazi Muslafa Kemal Paşa Hazretleri'ne Lozan 20 Temmuz 1923, Her dar zamanımda hızır gibi yetişirsin. Dört beş gündür çektiğim azabı bir düşün. Bü- yük işler yapmış ve yaptırmış adamsın. Sana bağlılığım bir kat daha artmıştır. Gözlerin- den öperim. Pek sevgili karde- şim. sayın önderim. İsmet. Lozan ve SevT hevesleri İsmet Paşa, 24 Temmuz 1923 günü Lozan Banş Antlaşmasf- nı imzalar. Atatürk de hem kendisini hem de Delegeler Ku- rulu'nu kutlayan çok anlamlı ve yaptıklan işi yücelten bir telgraf çeker. Geçerliğini koruması bakımından tarihteki en uzun süreli antlaşmalar- dan biri ve Türkiye Cumhuriyeti'nin uluslararası güvencesi olan Lozan Antlaşmasfnı, günümüz Türkiyesi"- nde Sevr Antlaşması ile karşılaştınp Sevr'in daha gerçekçi olduğunu ileri süren dış ve iç güçlere karşı Türk ulu- su. Lozan Antlaşmasf nı da tıpkı Ata- türk'ü koruduğu gibi öylece koruya- caktır. MEHMED KEMAL Kaç Kez Kurtulmak...Kaç kez battık, kaç kez kurtardılar. Artık batmaya da kurtarılmaya da alıştık Batmayı, kurtarılmayı kanıksar olduk. Eskiler, bundanolacakadımızı 'millet-imerhume' koydular. "Ey, millet-i merhume!.." İttihatçılar ülkeyi batırdılar mı? Kimine göre yargılan- mak üzere gittiler; dönüp hesap vereceklerdi. Kaçarken adlarını bile değiştirmişlerdi. Artık adları Ittihat ve Te- rakki değ i I, Teceddüt Fırkası 'yd 1. Ittihatçıların çoğu kaçarken bir Alman denizaltısına (U-67) sığışmışlardı. Taİât, Enver, Cemal Paşa, Beyrut Valisi Azmi, eski polis müdürü Bedri, doktor Nâzım, doktor Bahattin Şakir, Cemal Azmi... Talât Paşa şöyle diyordu: "... Bizim siyasal ömrümüz artık sona ermiştir. Ister haklı ister haksız yere olsun, bir kez üstümüze milletin kin ve gazap yüzü dönmüştür. Bizim yurüyeceğimiz en kısa yol, Avrupa'ya giden bu yoldur. Bir köşeye çekilip oturmalıyız. (...) Gün geçer de bir fırsat çıkarsa, 0 fırsat- tan yararlanmamız doğaldır. Bize düşen, her türlü tiran- lıktan uzakta, bir köşeye çekilmektir." Bir köşeye sinip yeni fırsatları gözetleyen Talât Paşa, Almanya'da bir Ermeni kurşunuyla can vereceğini ak- lından bile geçirmiyordu. Enver'le Cemal Paşa'ları, sonucu ölümle biten mace- ralar bekliyordu. Biri Türkistan'da, ötekı Tiflis'te can ver- di. Öteki ittihatçılar ise dünyanın türlü kentlerinde birer kıyıma uğradılar. Birinci Dünya Savaşı sonrasında boyle birer macera- ya kurban giden bu paşaların içinde en gerçekçi, en uzağı gören, Mustafa Kemal Paşa oldu. 19 Mayıs 1919'- da Samsun'a çıktığında ne 'Gaz/'liği vardı ne Atatürk'- lüğü, herhangi bir ordu müfertişi kimliğindeydi. "Neye güveniyorsunuz" diye sorulduğunda, "Milletin azim ve kararına.. ' yanıtını veriyordu. "Milletin azim ve kararı" soyut bir kavramdı. Belki Mustafa Kemal'in kafasmda bile tam şekillenmemişti. Ancak Mustafa Kemal Paşa, Samsundan yurdabakıyor ve şunları görüyordu: "7979 yılı Mayısı'nm 19'uncu günü Samsun'a çıktım. Genel durum ve görünuş: Osmanlı devletinin de içinde bulunduğu topluluk, genel savaşta yenılmiş; Osmanlı ordusu her yanda zedelenmiş, koşulları ağır bir ateşkes anlaşması imzalanmış. Buyuk savaşın uzun yıllan bo- yunca, ulus yorgun ve yoksun bir durumda. Ulusu ve yurdu bu genel savaşa sürükleyenler, kendi başlannın kaygısına duşerek, yurttan kaçmışlar. Padişah ve halife olan Vahdettin, soysuzlaşmış, kendini ve yalnız tahtını koruyabileceğini düşlediği alçakça önlemler araştır- makta. Damat Ferit Paşa'nın başkanlığındaki hükumet; güçsüz, onursuz. korkak, yalnız padişahın isteklerine uymuş ve onunla birlikte kendilerinı ayakta tutabılecek herhangi bir duruma boyun eğmiş. Ordunun elinden s/- lahları ve cephanesı alınmış ve alınmakta." Peki, vatan coğrafyası ne durumdadır? Bunu Mustafa Kemal Paşa, bir tablo gibi şöyle çizer: "itilaf Devletleri. ateşkes anlaşması hükümlerine uy- maya gerek görmüyorlar. Birer uydurma nedenle, İtilaf donanmaları ve askerleri Istanbul'da. Adana iline Fran- sızlar; Urfa, Maraş, Antep'e Ingilizler girmişler. Antalya ile Konya'da Italyan birlikleri, Merzifon'la Samsun'da ingiliz askerleri bulunuyor. Her yanda yabancı devletle- rin subay ve görevlileri ve özel adamları çalışmakta. 75 Mayıs 1919'da, İtilaf Devletleri'nin uygun bulmasıyla Yu- nan ordusu izmir'e çıkanlıyor.'' Bu tablo çizildikten sonra vatanı kurtarmak, saldırganı yurttan atmak, Ulusal Kurtuluş Savaşı'nı başlatmak, '7923 Devnmi'ni kotarmak eylemi başlıyor. "Milletin az- mi" bundan sonra ete kemiğe bürünüyor; Türk ulusu, "millet-i merhume " olmaktan kurtulma sürecine giriyor. Vatan kurtuluyor. Bundan sonrası ise kaç kez batmanın, kaç kez kurtul- manın 'destan ıdır!.. BULMACA SOLDAN SAĞA: 1/ Değirmene su veren oluğun eğimi. 2/ Sahip... Bir cins tafta. 3/ Kum fa- lı... Verme. ödeme. 4/ Gözleri görmeyen... Da- ha çok Ege türkülerinde ve oyun havalannda rast- lanan. Türk müziğinde küçük bir usul. 5/ Kırlili- p gösteren iz... Olumsuz- luk belirten bir önek. 6/ Benzenden türeyen ve boya sanayisinde kullanı- lan zehirli bir madde. 7/ Hakkâri'nin eski adı. 8/ Defa... Eylemleri olumsuz yapmakta kul- lanılan ek. 9/ Tavlada bir sayı... Çile durumundaki ipliği yumak yapmak ya da masuraya sarmak için kullanılan aygıt. VrKARIDAN AŞAĞ1YA: 1/ Klasör. 2/ Mantık... Dâhi. 3/ Düşünce yazısı türlennden bın. 4/ Asya'da bir ırmak... Cılız. zayıf. 5/ Dürülerek boru biçimi verilmiş de- ri >a da kâğıt tomar... İşaret. 6/ Yapısına girdiğı sözcüğe "iki. çıft" anlamı katan yabancı önek... Ciddi olmayan. ciddi işlerle uğraşmayan. 7/ Bir İamseye çalıştığı yerce verilen tatil... Ad kavmi hükümdan Seddad tara- fından cennete benzetilerek yaptınlan efsanevi bahçe. 8/ MÖII. bin yılında Yukan Suriyeve Mezopotamya'da Hurriler tarafın- dan kurulmuş olan devlet. 9/ Denizfılinin dişlerinden yapılan değerli bir tespih... Güreşte bir oyun. Yarın: Devrlmler gencliğe emanet VEFAT Antakya eşrafından merhum İskenderun mutasamfı Hacı İbrahim Ethem ve Piraye Mümin'in kızı; merhum Fikret Mümin, merhume Seniye Civelek ve Saime Hekimoğlu'nun kız kardeşleri; Hekimoğlu, Mümin. Civelek, Ozgüven. Demircan, Yüksel. Karabay, Çirkin, Kaymazailelerinin kıymetli büyüğü; Dr. Vehbi Yüksel. Ethem Yüksel ve Piraye Demircan'ın anneleri; Esen Yüksel ve Yusuf Demircan'ın kayınvalideleri; Erdem'in sevgili babaannesi; merhum Burhan Cahit Yüksel'in sevgili eşi; Cumhuriyet Türkiyesi'nin yetiştirdiği aydın Türk kadınının simgesi, Nişantaşı Kız Lisesi'nden emekli kütüphaneci AYŞE HAYRÜNNİSA YÜKSEL'İ kaybettik. Üzüntümüz sonsuzdur. Cenazesi 25 mayıs çarşamba günü (bugün) ikindi namazını müteakip Teşvikiye Camii'nden kaldınlacaktır. Allahrahmeteylesin. AİLESİ BAŞSAĞLIĞI Danışma Kurulu Üyemiz, değerli sanatçı ATİLLA GALATALI'yı yitirdik. Acımız büyüktür. Tüm dostlann başı sağolsun. Nazım Hikmet Kültür ve Sanat Vakfı Yönetim Kurulu ILAN T.C. KARAKOÇAN ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Sayı: 1993 234 Davacı Şcnol Yalçın vekili Av. Abdulkadir San'nın davalı Der- ya Yalçın alcyhınc açmış olduğu c\liliğin fcshi davasının yapılan açık duruşmasında verilen ara karan gereğınce: Davalı Karakoçan ılçcsi Sanbaşak koyü nüfusuna kayıtlı İmam kıa. Besime'denolma01.05.1964doğumlu Derya Yalçın'ın adına çı- kanlan tebligata rağmen bilaikmal iadc cdıldıği. zabıta manfctiylc yapılan araştımıada ise adresi bilinmediğinden davalı adına ilanen tebliğıne karar vcrilmiştir. Davalı Derya Yalçın'ın duruşmanın atılı bulunduğu 06.07 1994 günü saat 09.30'da mahkememızde hazır bulunması veya kendisini bir vekille temsil ettirmesi aksı takdirde >okluğunda karar verileceği dava dilekçcsi yerine kaım olmak üzere ılan olunur. 11.05.1994 Basın:48313 Ç0KKAPILI0DA Asım Bezirci 3.bası40.000(KDVn,ınde) Ycıyınları Türkoaığı Cad.39-41 Cağaloğlu-İsıtmbul Ödemeti gönderibnez LAPSEKİ ASLİYEHUKUK HAKÎMLİĞİ'NDEN Dosyano:1993 2Esas 1994 19 Karar Davacı Ülfettin Yıldı vekilı A\. Emine Güney tarafmdan davalı Hanife Yıldı hakkında açuğı boşanma konulu davada: Lapseki ilçesı. Çardak. kütük: 589'da nüfusa kayıtlı İlyas-Ayşe'- den 1944'te olma Ülfettin Yıldı ile Şükrü-Fatma'dan, 1942'de olma Hanife Yıldının şiddetli geçimsizlik sebebiyle boşanmalanna karar verildiğinden. İnkur Belediyesi. Şükrü Yalkı kızı Ünye-Ordu adresinde ikamet eden davalı Hanife Yıldfya karar tebliğ edüemediğinden. karar tebli- ği venne geçerli olmak üzere ve ilan tarihinden 15 gün sonra karann kesınleşeceğı ilan olunur. 12.4.1994 Basm:48308 KARŞIYAKA 2. ASLİYE HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN DosyaNo: 1993 288 Davacısı Yusuf Özoğlu vekili tarafından davalılar Necati Akkuş \e Ramazan Günaydın aleyhine açılan alacak davasında; Davalılar Necati Akkuş ye Ramazan Günaydın'ın Büyükdere CaddesıNo'. lllGa>rettepe İstanbuladreslerineçıkanlantebligatla- nn bılateblığ ıade edildiği \e savcılıkça yaptınlan araştırmada tebli- g;ıt.ı sarih adresleri tespit edilemediğinden, adı gecen davalılann duruşmanın bırakıldığı 15.06.1994 günü saat 09.55"te mahkememiz- dc hazır bulunması veya kendilerinı bir vekille temsil ettirmeleri. du- ruşmaya gelmediklen takdirde duruşmanın \okluklannda yapılıp karar venleceği hususu davetiye yerine kaim olmak üzere ilan olunur. 16.05.1994 Basm: 27366
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle