27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
22MAYIS1994PA2AR CUMHURİYET SAYFA 11 Tel: (212) 512 85 Û5 Faks; (212) 513 90 §8 HAYVANLAR VE HAYVANLAR ÎSMAÎL GÜLGEÇ Dinde, kurban derisinîn yeri yok M alum çevrelerin ga- zetesindeki ilan bir çağrı niteüğindeydi. "Müslüman" diye başlıyor ve şöyle devam ediyordu: "Kurban derini ayyaşlara kaptırma!" Kurban derisi toplamak için Türk Hava Kurumu'na karşı. "savaş" açan bu çev- relerin "ayyaş" diye tanım- ladıkları kim acaba? Türk Hava Kurumu'nu da Mustafa Kemal Atatûric'ün kurduğunu düşünürsek, bu gönderme Ulu önder'e mi yapılıyor dersiniz? Neden olmasın'' Davutpaşa Lisesi'nde bir öğretmen, derste Atatürk'e dolaylı yoldan "sarhoş" di- yebildiğine göre, kimliği be- lirsiz kişilerin verdiği ilan- larda neden denmesin? öğretmen sınıfagiriyor ve öğrencilerin tahtaya yazdığı "Atam Izindeyiz" sloganını görünce, "Herkesin izinden gitmeyin" diyor. öğrenciler, "Atatürk'ten başkasının izinden gitmeyin" demek is- tediğini sanırken öğretmen bir anısını anlatıyor: "Bir arkadaşıma sormuş- tum, 'Atatürk neden öldü bi- liyor musun?' diye. Bilmi- yormuş. 'Sirozdan öldü. Si- roz neden olur bilir misin?' dedim. Onu da bilmiyormuş. Sirozun içkiden olduğunu anlattım. Çok şaşırdı." Evet Atatürk içki içerdi ve sirozdan öldü ama o hainin bilmediği içki içmeyenlerin de siroza yakalanabildiği... Kaldı ki bu konu Atatürk'- ün sağlığında da Cumhuri- yet düşmanlarınca günde- me getirilmişti. Sarayburnu Gazinosu'nda yeni harfleri açıkladıktan sonra kadehini ulusunun onuruna kaldıran Ulu Önder, yanıtını şöyle vermişti: -Bana içki içiyor diyorlar. Içerim. Gençliğimden beri içerim. Ama savaşlarda ve ulusal bir konu üzerinde sü- rekli çalıştığım zaman iç- mem. Tekrar kurban derilerine dönersek... Yine malum çevrelerin bir gazetesinde "Şeriat düşmanlarına kur- ban derisi verilmez" man- şeti atılmıştı... Bu işin demokrasi ile bağ- lantısını kurmak, bu çağrıya "demokrasi" adına hoşgörü ile bakmak aymazlığın ta kendisidir. Yazıda şöyle de- niyordu: "Laik zorbalık özellikle bu yıl Müslümanların kurban deriierini gaspetme konu- sunda yoğun bir çaba sergi- lemektedir. Bu ısrarın sebe- bi bu yoldan elde edecekleri gelirden çok, Müslümanları bu gelirden mahrum bırak- maktjr. Amaçları sadece kendi kazançlarını arttırmak değil, islami kurum ve kuru- luşların gelir kaynaklarının HAFTA Amerika'da Türk Haftası kutlanıyormuş... O da birşeymi,Türkiye'de her an Amerikan Haftası kutlanıyor! Tören Fıkra Engin Öztürk'ten... Kasabaya bakan gelir... Karşılama töreninden sonra halk bakana yürüyerek kasabayı gezdirir. Yürüyüş sırasında herkes aklına gelen sorunları anlatır, bakan da herkesin işini halledeceğine söz verir. Bir uçurumun kenarında dururlar. Kalabalıktan biri bağırır: -Temel... Buraya gel! Temelgelir. Temel'i karga tulumba havaya kaldınrlar ve uçurumdan aşağıya atarlar... Bakan şaşırmıştırama ne söyleceğini bilemez. Biraz daha yürürler. Biri yine bağırır: -Temel, gel buraya! Ikinci Temel'i de uçurumdan atarlar... Bakan dayanamaz: Siz ne yapıyorsunuz ? -Temel atma töreni yapıyoruz bakan bey... KAMİL MASARACi • • KüAfaL MÜ U \ kesilmesidir." Paniklerinin asıl nedeni bu zaten... Trilyonluk gelir- den yoksun kalmanın telaşı içindeler... Bu parayı ne ya- pacaklar? Türkiye Cumhuri- yeti Devleti'nin temeline di- namit koymak için kulla- nacaklar... Numaracı cum- huriyetçiler sayesinde ve sahte aydınların desteği ile patazlanan yobazlar, halk- tan topladıkları paraları ihti- yaç sahiplerine vermeyip bankalarda, repolarda batırdıkları için, şimdi daha büyük bir telaş içindeler. Unutmayalım... Kurban kesmek nasıl ki dini bir ge- rekse, kurban derisini Türk Hava Kurumu'na vermekde ulusal bir görevdir! Dinde, hayvanın nasıl ke- sileceğine, kurban etinin nasıl paylaşılacağına ilişkin kural olmasına karşın, kur- ban derisine ilişkin bir sap- tama yoktur. • Bayram kutlaması O nca bayram kutlama karb arasında en ilginci Merdivenköy Şahkulu Sultan Külliyesini Koruma, Onarma ve Yaşatma Demeği'nden geleniydi... Kutlama kartında Mustafa Kemal Atatürfc'ün 16 Mart 1923tarihindeyaptağı konuşmadan bir bölüm vardı: "Biziyanlışyola sevkeden habisler (kötü, fesatçı) çok kere din perdesine bürünmüşler, saf ve nezih halkımızı hep şeriat sözleriyle aldata gelmişlerdir. Tarihimizi okuyunuz, dinleyiniz, görürsünûz ki, milleti mahveden, esir eden, harap eden fenalıklar hep din kisvesi altındakiküfürve alçaklıktan gelmiştir. Onlar hertürlü hareketi dinle karıştırırlar." İşte.Atatürk'ün bûyüklüğü burada... 70 yıl sonrasına ışık tutabilmekte... jyi ve güzel bayramlar dileğryle...B Elektronik savaş ve Kuzey Irak'ta vunılan helikopterler K uzey Irak'ta Ameri- kalılar tarafından vu- rularak düşürülen iki Amerikan helikopterini anımsıyorsunuzdur... Içinde Türk subaylar da vardı ve onlar da ölmüştü... Olay bir "kaza" olarak de- ğerlendirildi, hatta, olayın "kaza olmadığı"nı söyle- yenler "öküz altında buzağı aramak'ia suçlandı. Gönderdiği yazıdan konu- nun uzmanı olduğu anlaşı- lan ve "Size kimliğimi açık- layamam. Medeni cesaret- ten yoksun olduğumdan de- ğil, bir devlet kurumunda yönetici olarak calıştığım- dan" diyen ilgilinin ortaya koyduğu gerçekler karşısın- da "öküzün altındaki buza- ğı" bir yana, "buzağıyı ezip geçen öküz"ü aramak gere- kiyor. Uzmanın verdiği bilgiler, "elektronik savaş" gibi çok karmaşık bir konu olduğu için sıkıcı gelebilir. Ama, ne denli sıkıcıysa o denli de önemli: "Kuzey Irak'ta, geliştirilmiş uçuş güvenlik sistemleri, elekronik savaş ve destek sistemleri, uydu yön ve he- def belirleme sistemleri ile donatılmış iki Amerikan he- likopteri, Âmerikalı mürette- bat denetiminde kol halinde uçarken, aynı teknik dona- nımla donatılmış iki Ameri- kan F-15'i tarafından füze atışıyladüşürülüyor. Yolcular, yüksek rütbeli birçok subay ve yardımcı- ları ve diğer 'özel sivil" şahı- slar. Uçtukları bölge, yer ve hava radarlarıyla devamlı gözetlenen bir yer. Keşif uçakları devamlı tarama yapıyor, Avvakslar sürekli kontrol ediyor, uydu göz- lemleri aralıksız sürdürülü- yor ve kimliği bilinmeyen iki helikopter iki füze atımıyla düşürülüyor. Gerekçesi de bunların Irak'ın elinde bulunan Hind tipi helikopterlere benzeme- si ve çağrı lara cevap ver- memesi. Bu mümkün değil- dir. Bu açıklamalar gerçek dışıdır. Âmerikalı pilotlar genel olarak, uçaklarının üstün teknolojileri nedeniyle gör- meden savaşmak üzere eğit/lmişlerdir. Bizlerin 'kö- pek dalaşı' dediği türden yakın ve görerek savaşmayı pek istemezler. Teknolojile- ri nedeniyle de zaten bu ge- rekmez. Yer ve hava hedef- lerine, Avvakslar'ın veya uy- duların verilerinden fay- dalanarak kilitlenirler ve saldırılarını gerçekleştirir- ler. Bu sırada pilotlar kesinlik- le hedefleri gözle göre- memektedir. Yaklaşık 10-15 kilometre mesafededirler. Çok geliştirilmiş tarama, ya- kalama ve analiz radar ve bilgisayar sistemleri vardır. Tarama radarının verileri uçağın bilgisayanndan ge- çirilir ve uçan ya da yerdeki cismin tanımı yapılır. Hangi tip uçak ya da helikopter ol- duğu bir iki saniyede pilota bildirilir. Silahları ateşleme- ye hazırsa bu da bildirilir. Şayet silah seçimi yapılmış- sa ve de kendi uçağına he- def kilitlemesi gerçekleştiril- mişse bu da bildirilir. Ve hat- ta düşman uçağının silah- larını ateşlemesi halinde, pi- lota alacağı ilk önlemler, ya- pacağı manevralar dahi bil- dirilir. Ayrıca, müttefik uçak- larda 'dost' uçak sinyali ve- ren ve sorulduğunda otoma- tik olarak cevaplayan şifreli sistemlerde vardır. Hele sa- dece Âmerikalı lara ait uçaklarda bu sistemin ga- rantili olarak çalışmasını sağlayan, yardımcı doğrula- yıcı sistemler de vardır. Tüm analizler sonucu, uçan cismin 'düşman' oldu- ğunun belirlenmesi halinde, pilot bağlı olduğu, yerdeki veya havadaki kumanda merkezinden saldırı için izin ister, onay alır. Çünkü aynı analizler bu merkezler tara- fından da yapılmaktadır. Yanılgıya düşmek, hiç ama hiç arzu edilmez. Ona, buna ihtiyaç yok, şu veya bu bilgiye gerek yok. Sorgusuz sualsiz, uzak me- safeden, görmeden (çünkü füze atışı yapılmış) iki heli- kopteri vur düşür, sonra da yanlışlıkoldu, benziyorlardı, sorduk cevap alamadık gibi safsatalarla sözüm ona açı- klama yap, yuttur. Körfez Krizi'nde, Libya Krizi'nde aynı Amerikalılar iki sivil yolcu uçağını uzak mesafeden, gemiden ve uçaktan attıkları füzelerle düşürdüler. Yüzlerce gü- nahsız insanı öldürdüler. Aynı mazeretler, aynı özür- ler ve yine ilgili ülkeler tara- fından örtbas edilmeler. Gerçekler hala açığa çıka- rılamadı. Aranmadı ki... So- rulmadı ki..."B ÇAĞDAŞLAŞMAYOLUNDA DEVEDİKENLERİ Prof. Dr. YAHYA KEMAL KAYA'nın "Devlet-Bürokrasi ve İnsan İlişkileri" üzerine özgün yapıtı. Bilim Yaymlan - Ankara Tel.:(0312)4251720 T.C. DENİZLİ 3. AŞLİYE HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN 1993/H09 Davacı Emine Özlürk vekili tarafından davalı Kemal Öztürk aleyhinde açılan boşanma, çocuğun velayetinin davaaya verilmesi ve aylık 2.500.000 lira tedbir nafakasma hükmediimesi davasmın yargı- laması sırasında: Denizli Çaj İsabey ks. nûf. kayitlı Ali ve Makbule'den olma 1958 D.lu Kemal Öztûrk'ün adresi tüm aramalara rağmen bulunamadı- ğından, dava dilekçesi ve duruşma gününün ilanen tebüğine karar verilmekle 21.6.1994 günü, saat 09.00'da kendisi veya temsil ettireceği vekille davasmı takip ettirmesi, aksi halde yokluğunda karar verilece- ği, bu nedenle dava dilekçesi ve meşruhatı ilanen tebliğ olunur. Basın. 48299 KİM KİME DUM DUMA BEHÎÇAK ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACİ \WvT/.. \ Û CcKb 1 •—•»—• * • • ZONTELLEKTÜEL ABDULLAH KEMALGÖKHANGÜRSES HARBİ SEMİHPOROY TARİHTE BUGÜN MÜMTAZARIKAN 22 Mayıs SAFEVI HANBDAN/N/N\KURUCUSU:$AH ISMÂ/L 1524'7E SUGÜ/U, İRAU fAH' !• İSMA/L.,3? YAŞtNPA ÖLDÜ. BİR Şii OLAN *SAFEVİYYE*NİKI KURUCULAÜI SOYUNOAN SELEN ISMAİU, ÇOCjUKLUk YILJLAKWDA/ I&AN YÖNETICİLE&İHCE TSHUKEÜ BULUNAGAtC HEP İ2LEN- MİŞ, CAMNf ZO&LUKLA KUgTARABİLMıÇTJ. MÛRİTLE/S/ ONU f£yH KA- BUL E7Arff£ VE f/V* OLMASl İÇİN MÜCAPELBYE GİgİÇM/fLS/ZPf. SOUUNDA, AKKOYUNLU HÜIOJMPAIStN( SAVAÇm YEM£k&C TAHTA OTURMUŞ, SAFEvf HANEOANt'NIBAÇL47MIŞT/. ŞAH /SMA/C, TÜM ORmOOĞUYU KAPSAYAN Bi/S E6EMENU/İ DÜfÜ I'LE , OSMAA/U TOPGAtOAI&NDA Ş//L./Sİ yAYMAyA GİG/ÇM/fri. ANCAK, KAGÇrSTA/A Se/ST BİR PAPffAH OL4U YAVUZ. SULTAN £EUM(SA6M) Ç/KMff, fS/4 'TE YAPfCAAJ ÇALDIISAA/ SAI/AÇf, ŞAH (SMA/L'/A/ SOMUA/U '" Z.IKLAYAN 8HZ YENİLGİYLE BİTMİÇ7?. ZOR KURTAIS/İM ŞAH İSM4İL, BİR OAHA LANAMAMIÇT/.. T.C. ADIYAMAN ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN 1992/2062 Davacı D.S.İ. Genel Müdürlügü'nün davalılar Adıyaman Ak- pınar köyünden Hacı Mehmet Çahm, Mahmut Çahm, Arif Çalım, Rabia Çalım, Osman Çahm, Ali Çalım, Müslüm Çaiım ve Selvi Ça- lım aleyhine açtığı kamulaştırma bedelinin tenkisi davasında yapılan duruşma sırasında tüm aramalara rağmen adresi tespit edilemeyen yukanda isimleri yaalı davalılann adlanna ilanen tebligat yapılması- na karar verildiğinden yukanda isimleri yazılı davalılann mahkeme- mizin 1992 2062 esas sayıü dava dosyasına 2.6.1994 tarihine kadar müracaat etmeleri, etmedikleri takdirde kendilerine tebligat yapılmış sayılacağı ve gıyaplannda karar verileoeği hususu ilanen tebliğ olu- nur. 6.5.1994 Basm: 48242 T.C. ANTALYA ASLİYE 3. HUKUK MAHKEMESİ 1993/766 Davacı Ahmet Taşdemir vekili Av. Kemal Canöztürk ve davalı Bedia Taşdemir arasmda açılan boşanma davasında: Davacı Ahmet Taşdemir tarafından mahkememizde boşanma da- vasmın davalı Bedia Taşdemir aleyhine açtığı ve mahkememizde yapılacak olan duruşmalann davalıya tebliğ edilememesi ve dava di- lekçesinin duruşma gününün tebliğ edilmediğinden ilanen tebliğine karar verilmiştir. Davalı Bedia Taşdemir'in mahkememizde yapılacak olan 13.6. 1994 günü saat: 10.20'de hazır bulunması veya kendisini bir vekille temsil ettirmesi. aksi halde davalının yokluğunda davanın bitirileceği ilanen dava dilekçesi yerine kaim olmak üzere tebliğ olunur.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle