28 Nisan 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 17MAYIS1994SALI 12 KULTUR 47. ULUSLARARASICANNES FİLM FESTİVALfNDEN NOTLAR: Geçmiştekendini bulmak...MEHMET BASUTÇU CANNES - Cannes Festivali'nin çok renkli. değişken ve kaygan mozaiği içinde kaynağı ne olursa olsun yaşanan temel duygu do>umsuzluktur. "The Hudsucker Proxy"' (Balıklama Dalmak) sıradan bir açılış fılmi niteliğiyle daha ilk gün. her türlü doyumsuzluğu besleyiverdı. Joel Coen gül- dürmcsine güldürdü herkesi. ama genelde içi boş. ilk rüzgârda uçup gidiveren kuru kahkahalardı bunlar... Film. >arattığı düş kınkhğıyld "Bu yıl Cannes'da Amerikan si- neması yok*' dıyenleri hakh çıkarmak için seçümiştı sankı... Neden bu kez "Barton Fink"ten iki göm- lek daha düşük bir fılm imzalamışlardı Coen kardeşler? Çünkü çok v üzeysel. kaba bir güldürü biçimini benimsemişlerdi: kıvılcımı oimayan. kendi içinde tutarlı, farklı bır üslup getiremeyen bir fılmdi bu... Evet. gayet iyi biliyoruz ki, liberal serma- ye düzenı. güçlünün özgürlüğünü korur. zaylflann değil. İnsanlann yalnız iş güçleri değil. kişilikleri de sömürülür. Özleri alınıp posalan atılır. Hümanist duygulara pek yer yoktur bu düzende... Yine biliyoruz ki. 1960"lıyıllannbaşında "Hula-Hoop". hiç de dahiyane bir buluş olmamasına karşın, önce Amerika'yı son- ra da dünyayı etkisi altına alıvermiş bir çemberdir... Ve yine biliyoruz ki Wall Stre- et'te borsa oyunlannın bini bir paradır. Yapay olarak düşürülen (ya da yükselti- len) hisse senetlerini sonunda birileri ucuza kapatıp (ya da pahalıya satıp) köşeyi dö- nerler... Basit verilerden. bilinen gerçeklerden yoia çıkarak toplumsal eleştıri dozu yük- sek. sağlarn \e güçlü taşlamalar yaratılabi- lir. Ancak her dahiyane buluş basit ol- madığı gibi. her basiüik de dahiyane olmu- yor. Joel Coen bu temel gerçeği bir ölçüde göz ardı etmişe benzer. Aynca filmin se- naryosunu Coen kardeşler ilk kez tam se- kiz yıl önce kâğıda dökmüşler. Genellikle bir düşüncenin tomurcuklanmasıyla mey- venin olgunlaşması arasmda geçen za- manın uzaması. o tomurcuğun içerdiği he- yecanın yatışmasına, yaratıa alevin hafıf hafif parîaklığıru yitirmesine neden oluyor. 'Konföçyüs'ün AnlaşdmazlığT Kısacası "The Hudsecker Proxy", üç yıl önce Cannes'da büyük ödül alan "Barton Fink"in taze soluğuna ters düşen bir çalı- şma. Hafta sonunda. çocuklannızı rahatlı- kla gölürebilirsiniz. Tim Robbins ile Paul Newman'ın başanyla yorumladıklan bu fılme: Hiç soru sormadan. uslu uslu, bir pen masab gibi izleyeceklerdir, kuşkum yok... Galiba biraz haksızlık ediyorum; fıhn o kadar da kötü değil. Baştan sona dek Coen kardeşlenn filmi olduğunu haykıran aynntılarla. cilvelerle dolu... Otuz kırk yıl öncesinin Amerikası başany- la canlandınlmış. Aynca fantastik ve ger- çeküstü öğeler. bu sevimli toplumsal gül- dürüye belirli bir tat veriyor... Ama büyük başanlar kazanan yönetmenlerden haklı olarak sıradışı filmler bekliyoruz. Kaldı ki ticari açıdan da başanlı değil "The Budsec- ker Proxy". Malijeti 25 milyon dolan bu- lurkcn, gösterime girdiği ABD'de sekiz hafta içinde bu paranın ancak onda biri oranında hasılat yapabilmiş... Açıhşın ardından gelen ilk "Altın Palmi- ye" adayı Tayvanlı yönetmen Edward Yang'ın "Confucian Confusion" (Konföç- yüs'ün Anlaşılmazlığı) adlı fılmi. Konfüç- yüs'ün 2500 yıl önce söylediği bir sözle başlıyor: Taipei kentinde, o zamanlar da önemli bir nüfus artışı yaşanıyormuş; Konfüçyüs'e sormuşlar ne yapalım diye... Filozofun önerdiği çözüm yolu çok basit ve basit olduğu kadar da ilginç: "Kentin in- sanlaruıı zenginleştirin!" Yirmi birinci yüzyıl eşiğindeki Tayvan'- Tim Robbins ve Paul Nevvman'ın başanyla yorumladıkları 'The Hudsecker Proxy\ sevimli bir toplumsal güldürii. ın gerçekleri, iç çelişkileri Konfüçyüs'ün de kafasını kanştıracak kadar zor!.. Hazmı kolay oimayan bir çalışma Değışik etkiler altında yaşayan ve yük- sek bir kalkınma hızı içinde gelişen kentte- ki karmaşıklıga, taklitçiliğe ya da başıboş- luğa özgün bir bakış getiremeyen Edward Yang"ın da kafası iyiden iyiye kanşmış ola- cak ki. pınltısız bir kamerayla izlemiş gü- nümüz gerçeklerini. Tayvan'ın başkentindeki zengin iş ve sa- nat çevrelerinde yaşayan, Batı'nm, özellik- le de "Amerikanvari yaşam biçimi"nin (American VVay Of Ufe) etkisi altında ka- lan genç insanlann bunalımlannı, işlerinde ve özel yaşamlannda su vüzüneçıkan iççe- lişkilerini anlatırken, özenli \e dikkatli bir tanık olmanın ötesine gidememiş. Amerikan sinemasının ustalanndan Ro- bert Altman'ın "Shorts Cuts" adlı o eüze- lim filmindeki çarpıcı ve duyarlı yaşam ke- sitlerinı anımsamamak elde değil... "A Brighter Sununer Day" (Parlak Bir Yaz Günü) adlı fılmiyle ilk kez üç yıl önce Lo- carno'da tanıyıp sevdiğimiz Edward Yang, ne yazık ki hazmı kolay olma>an bir çalış- ma gerçekleştirmiş. Biraz karikatürizeede- rek, filmin adını "Long And Heavy Cuts" (Ağır ve L'zun Kesitler) de kovabilıriz... Ve sıra geldi gerçek sinema şöicnine: Cannes Festivali, cuma günü yanşmalı bö- • Yanşmalı bölüm, Patrice Chereau'nun "Kraliçe Margot"suyla beklenen düzeye ulaştı. "La Reine Margot" izleyeni tepkisiz bırakmayan ve etkisi uzun süren bir yapıt. Dörtdörtlükbir "yaratıcı sineması" örneği... • Fransızkrallan9. Charles ile onun ölümünden sonra îahta geçen 3. Henri'nin kız kardeşi; etkin bir Protestan olan Henri de Navarre'in zoraki eşi; erkekleri baştan çıkaran ve çılgınca seven Margot'yu Isabelle Adjani oynuyor. lümdc sunulan ikinci fılmle Patrice Chere- au ımzalı "Kraliçe Margof'yla beklenen düzeye ulaştı. "La Reine Margot" izleyeni tepkisiz bırakmayan vc etkisi uzun süren bir vapıt. Dört dörtlük bir "yaratıcı sine- ması" örneği... Fransız krallan 9. Charles ile onun ölü- münden sonra tahta geçen 3. Henri'nin kız kardeşi; etkin bir Protestan olan Henri de Navarre'in zoraki eşi; erkekleri baştan çı- karan veçılgmca seven Margot... Saray entrikaianndan nefret eden ve bir maşa gibi kullanıldığının farkına vardıktan son- ra. bir ölçüde de genç bir Proleslana aşık olması sonucu gözleri açılan, eli kanlı kra- liyet ailesinden giderek uzaklaşarak ezilen- lerin. katliama uğrayanlann, yani o devrin ayınmcı damgasıyla "Protestan''' olanlann yanında yer alan, adı dillere destan Kraliçe Margot... Filmin sonunda kucağında sev- gilisinin uçurulan kellesi, tarihin girdaplar içinde aktığı yöne doğru yola çıkacaktır... Baskıya, zulme karşı bir film "La Reine Margot" her renk hoşgörü- süzlüğe, baskıya ve zulme karşı bir fılmdir. Patrice Chereau tarihsel bir film yap- mamıştır. "Kraliçe Margot" dün de vardır, bugün de. En önemlisi, yann nereye gidilmesi gerekiyor sorusunu kendı ken- dilerine soranlan uyaran. onlara değişik yönlerde ışık tutan, sonra da özgür bıra- kan bir filmdir. Patrice Chereau'yu ilgilen- diren insanlardır. Margot tutkulannı, cin- selliğini. özgürlüğünü nasıl yaşar? On altıncı yüzyılın Fransasfnda Katoliklerle Protestanlar farklılıklannı nasıl algılarlar? Kişiliklerini nasıl kanıtlarlar? Ya da ezil- mişlikten nasıl kurtulmaya çabalarlar? Sa- int Barthelemy katliamı neden kaçını- lmazdır? Chereau'nun kamerası. Isabelle Adjani, Daniel Auteııil, Jean Hugues Anglade ve Virna Lisi gibi üstün yeteneklı oyunculann yorumladıklan kahramanlann yakasını hiç bırakmaz. Alacakaranlıklann sine- maası Patrick Chereau. mavi gri renkleri çok seven bir mizansen cambazıdır. Yakın planlar aracılığıyla en küçük aynntılan bile yakalamanın peşındedır. Akan kan- lann. dökülen gözyaşlannın. ateşli bir se- vişmenin getirdiği hazzın, korkunun. tedir- ginlığın. kahramanlığın ya da ihanetın saçtığı kokulan bileekrana taşımayaçaba- lamaktadır sanki... Olağanüstü bir sinema dersi Tiyatronun gerçekliğini, soluk alıp veri- şini sinemada da yaşatmayı başanmıştır. Sevişme içgüdüsüyle dolu dolu yaşama tutkusunun karşısına dikilen kötülük etme. acı çektirme ve öldürme dürtülerini aynı duyarlıkla, aynı dikkatlc sahneye ko- yar... Tannsal bir müziğin daha da yücelt- tiği görüntülerin içerdiği estetik bütünlük olağanüstüdür... jsterölümcül birzehirta- rafından yavaş yav aş kemirilen insan bede- ninin kanlı terler kusmasını görüntülesin. ister cinsel birleşmenin şiddetiyle gerilen tenlerde parlayan ter damlalannı.. Chere- au'nun mizanseni iç organlannızın tümü- nü yüreğinızle birlikte çekip çıkaracak ka- dar güçlüdür. "La Reine Margot" duygu- sallığa, kolay heyecanlara seslenmez. Fil- min bitiminde coşku içinde alkışlamak, bir an için bile aklınızdan geçmez. Beyninizin kıvnmlan arasma bir daha kurtulamaya- cağınız bir dizi soru çengeli takılıp kalmıştır. Acı mı çekiyorsunuz. yoksa haz mı alıyorsunuz.. pek ayırdında değilsiniz- dir... "Kraliçe Margot". olağanüstü bir sine- ma dersi olmanın ötesinde, çok farklı ve çok önemli bir tarih dersidir de aynı za- manda... Bazı >önetmenler güncel olanın bu- lanıklığında bocalayarak boğulup gider- ken. bazılan geçmişte kendimizi bulmamı- za ve gelecekte kendimizi görmemize yardımcı oluyorlar. IV.Ulusal Mimarlık ÖdülleriverildiGÜRHAN TÜMER Bundan bir süre önce. yine bu gazetede yayımlanan "Mimarlara Ceza da Gerek, OdûJ de..." başlıklı yazımda Ahmet Ha- şûn'den şu alıntıyı yapmıştım: "Mimari eserler. fazla çirkinliğe, fazla garabete gelmez. Gülünç bir resme bakma- mak. fena bir şiiri ve>a ahenksiz bir musi- kiyi dinlememek suretnle bunlann zaraıiı tesirlcrinden ruhumuzu konıyabiliriz, fakat fena mûnarın etkisinden sakınmak kolay bir iş değildir. Aciz bir muhav >ile, fakir bir ruh, yol ortasına dikilmiş taştan koca bir şekil halini alınca, bütiin bir şefarin manevi sıhha- tini nesillerce bozmak kudretinde bir tehlike olur." Ve şöyle sürdürmüştüm yazıyı: "O zaman, kötü mimarlan. yanlış yapan mimarları cezalandırmak da boynumuzun borcudur ve işte Park Oteli'ne geçit veren- ler, Mimarlar Odası'nın Ontır Kurulu'na verilmişlerdir." Şimdi ise diyorum ki: Aynı Mimarlar Odası iyi mimarlan. ba- şanlı mimarlan ödüllendirmeyi de bilmeli- dir ve bilmiştir. Evet, bu kurum, 1988 yılından bu yana, her iki yılda bir. "Ulusal Mimarlık Ödülle- ri" veriyor. Büyük Ödül ve Başan Ödülleri Yürürlükte olan yönetmeliğe göre bu ödüller iki tür. Birincisi, "Büyük Ödül" ve şöyle tanı- mlanıyor: "Bir mimara verilir. Tüm meslek hayatı boyunca. başta gerçekkşmiş yapılan olmak üzere, mimarlığa geçen hizmetleri nedeniyle verilir. Bu ödülün >erileceği kimsenin bitmtş yapısının olması ve ödülün özellile yapıla- nndanlolayı verilmesi şarttır. Bu ödül için başvunı gerekmetnektedir (...) Bu ödül. or- tak çalışan mimarlara birlikte verilebilir." "Ulusal Mimariık Ödülleri"nin ikinci türü. "Başan Ödühî". daha doğrusu "Ba- şan Ödülleri". Bunlar dört ayn dalda veri- liyor. Birincisi. yapı dalında. Yine yönetmeliğe göre sayılan en az üç, en fazla beş olabilen bu ödülleri, mimarlar. bitmiş yapılanyla. tamamlanmış binalanyla alabiliyorlar. İkinci olarak, mimari proje dalında ödüller var. Bunlar; "uygulanmaya geçil- menüş, inşaat halindeki veya gerçekleş- meyecek, ancak gerçekleşmek arnacıv la ta- sarianmış projelerin mimarlanna" verili- yor. Sonra. grafık sunuş dahndaki ödüller geliyor. Adından da anlaşılabileccği gibi buna, mimarlıkla ilgili bir konuyu. grafik sanatmın olanaklannı kullanarak dile geti- renler aday oluyorlar. Ve bir de mesleğe katkı ödülü var. Bu- nun ıçın de şöyle diyor yönetmelik: "Aj-aştırma, makale. yorum. film, fotoğ- raf, kitap gibi mimarlık üzerinde, mimarlığı gündeme getiren çalışmalarla, mimarlık pratiği, kuramı ve hakları konusunda yapıbnış her türlü araştırma, çaba ve çalı- şma bu dalda ödüllendirilir." Bu yıl. 4. Ulusal Nîımarhk Ödülleri Seçi- ci Kurul. Aydan Balamir'ın başkanhğı- nda. Şükrü Kocagöz, Doruk Pamir, Oral Vural vc bu salırlann yazarı Gürhan Tü- merden oluşuyordu. Kurul Ankarada toplandı. Yanşmaya katılanlann sayısı ojdukça fazlaydı. lOO'iin hayli üzerindeydi. İlk ele- meden sonra, bunlann yaklaşık üçte biri fi- nale kaldı. Sonuçlar ise şöyleydi: Bu yıl "Büyük Ödül". kırk yılı aşkın bır süredir birlikte uyum içinde çalışan. avant- gard binalar yapmayan. ama kırk yıldır belli bir çizginin altına da hiçbir zaman düşmeyen. iki mimara, Santi Sisa ile Do- Yapı dalı 'Koruma Sanatı" başan ödülü "...Koruma Sanatı kapsamında. sivil mimari örneklerini yıkılmaktan kurtanp, özgün kuUammıyla kazanma çabası ve mevcut yapının karakteristiğini gözeten onarımı nedeniyle" Sinan Genim'in Antalya Kaleiçi'nde Bir Ev'ine verildi. ğan Tekeli've verildi. Bitmiş yapı dalında ödülleri. fstanbul'- daki Sabah Gazetesi Tesisleri ile Mehmet Konuralp; İstanbul Maçka'daki Milli Re- assürans TAŞ Genel Müdürlük Binası ve yan tesisleri ile Şandor Hadi, Sevinç Hadi; Cihangir'deki E. Evı ile Haydar Karabey ve İzmir'deki Teoman Baygan evi ile Jovce Alegra Israel aldı. Parasal karşılığı yok, onuru var Koruma dahndaki ödül. Anlalya'da. Kaleiçi'nde restore edilen bir eve verilirken proje dalında. Erdal Erkut ile Can Çinici. sırasıyla İzmir Bavraklı'daki Plaza ve Is- parta Forum ve Rekreasyon Merkezi ile başanlı bulundular. Grafık sunuş dalında. Hakan Dalaman. Gülay Dalaman \e Burcu Canboy tarafı- ndan yapılan, "Harbiye'de Bir Rum Evi" başlıklı pafta ve eski Yugoslavya'daki kül- tür katliamını dile getiren "Bir Kentin Ölü- mü" adlı yapıtla Gülay Keieş Lsta, Ayhan LJsta ikilisi ödül kazandı. Mesleğe katkı dahndaki ödüllere gelin- ce. onlar, yazdığı miman eleştiri yazılan nedeniyle. Doç. Dr. Uğur Tanyeİi'ye ve uzun yıllardır, İsviçre'de. Ağa Han Vakfı'- nda görev yapan ve ülkemizin mimarlık dünyaşında tanınmasına olanak sağlayan Süha Özkan'a verildi. Bu ödüllerin hiçbirinin parasal karşılığı yok. yalnızca onuru var. Kazananlara bi- rer belge veriliyor; ödül alan binalara bir plaket çakıhyor. 4. Ulusal Mimarlık Ödülleri için gönde- rilen bütün yapıtlar. başta Ankara olmak üzere, çeşitli kentlerde sergilenecek. Ay- nca, ödül alanlan ve katılan projelerin bü- yük çoğunluğunu içeren bir katalog yayı- mlanacak. Sinema oyuncusu Timothy Carey öldü LOŞ ANGELES(AFP)- Hollyvvood'un ünlükarakter oyuncusu Timothy Carey, geçirdiğj kalp krizi sonucu 65 yaşında öldü. BiIIy Wilder'in 1951 yapımr'The Big Carnival" isimli fılmi ile oyunculuğa başlayan Careney, 50 sinema fılmi ve birkaç televizyon dizisinde rol almıştı. 1929 yılında Nevv York'tadünyaya gelen oyuncunun rol aldığı ünlü fılmlerin arasmda StanleyKubrick'in 1956 yapımı "The Killing" ile 1957 yapımı ••PathsOfGlory"debulunmaktaydı. Ancak Carey'e ün kazandıran daha çok 1960'lann "plaj fılmlen"nde üstlendiği rollerdi. Clint Eastvvood'a Fransızlardan ödül CANNES (AFP)- Bu yılki Uluslararası Cannes Film Festivali'ninjüri başkanlığının üstlenen ünlü Amerikalı oyuncu ve yönetmen Clint Eastvvood'a Fransız Ulusal Sanat Nişanı verildi. Eastvvood, UNESCO Genel Sekreteri Federico Mayor'ında katıldığı bir törenle. Fransız KültürBakanı Jaeques Toubon'dan ödülünüaidı. Filmlenv le sinemaseverlere verdiği zevk için Eastvvood'a teşekküreden Toubon, "Sergıo Leone'nin filmleri sayesinde Clint Eastvvood kendi ülkesindençok önce Avri'pa'da ün kazanmıştır" dedi. Müzik festivali pezepvasyonlan başladı • Kültür Senisi - İstanbul Kültür ve Sanat N'akfı tarafından düzenlenen 22. Uluslararası İstanbul Müzik Festivali rezervasvonlan 20 Mayıs 1994 Cuma günüsaat 19.00kadarAtatürk Kültür Merkezi gişelerinde kabul edilecek. Rezervasyonu yapılan biletler 28 Mayıs 1994 Cumartesi ile 2 Haziran 1994 Perşembegünleri arasmda yine Atatürk Kültür Merkezi aşelerinden alınacak. Aynca. 26090 72 ve 227 7509nolu telefonlardan bilet rezervasyonu vapılacak. 22. Uluslararası istanbul Müzik Festivalf nde 3 Temmuz 1994 günü Ava İnni Müzesi'nde 19.30'da festivalin en ilginç konserlennden biri gerçekleşecek: "Tasavvuf Müziğinden Flamenkoya". Müzikyönetmenliğini Kudsi Erguner'in (ney) yaptığı konserde sanatçıya 2 gitar. 2 şarkıcı. 1 ut ve 1 kanun ve vurmaçalolareşlik edecek. (258 32 12) İstanbul Japan Festival 1994 r e doğru... • Kültür Servisi - Bugüne kadar dün.\ anın çeşitli büjük kentlerindeon kez gerçekleştirilmiş olan Japan Festival etkinlikleri. onbirinci kez 27-28-29 Mayıs 1994 tarihlerinde İstanbul'da gerçekleştirilecek. İstanbulJapan Festival 1994'ünamacı, Japon kültiirünün genişçaplı tarutımını yaparak. Japon ve Türk halklan arasındaki kultüre! yaklaşıma yeni bir soluk kazandırmak veekonoik ilişkileri aşarak halk düzeyindeki kültürel vakınlaşmayı sağlamak. Geleneksel Japon kültürünün yanı sıra günlük yaşamı da çok renkliliğiyle yansıtacak olan festival etkinlikleri. 27.28.29 mayıs tarihlerinde Cemal Reşit Rey Konser Salonu. Taksim Meydanı. İstiklal Caddesi ve Hilton Convention Center'da gerçekleştirilecek. (275 33 84) loanna Kuçuradi, dünyada yilın kadını Kültür Servisi- Seçkin kültür insanlanrun yaşamöykü- leri üzerine yaptığı çalışmalarla tarunan Amerikan Biyografı Enstitüsü. 1993'te dünyada vılın kadını olarak aşkaıTürkiye Felsefe Kurumu Başkanı Profesör loanna Kuçuradi'yi seçti. Dünya Felsefe Kurumlan Konfederasyonu Genel Sekreteri olan Kuçuradi'nin uluslararası felsefe etkinliklerinde gösterdiği başanlan ve mesleğindeki ömek davraruşlanmn göz önünde tutularak bu seçimin yapıidığı bildirildi. Kuşcenneti festivaline erteleme • BANDIRMA (AA) - Balıkesirin Bandırma ilçesi Belediye Başkanı Durgut Ergin, Kuşcenneti Kültür ve Turizm Festivali etkinliklerinin bu yıl yapılmayacağıru bildirdi. Başkan Ergin yaptığı açıklamada, festivalin son yıllarda amacından tamamen uzaklaştığını. Kuşcenneti'ne hiçbir yaran olmadığını. yapılan festivaller ile yörenin sorunlanrun çözümlenemediğinedikkatçekti. Geçen yıl festival etkınliklerine 422 milyon lira harcama yapıldığıru. bu yıl ise harcamanın 1 milyarlirayaulaşacağını anlatan Ergin şunlan söyledi: "Biz sadece son yıllarda düzenlenen festiv allerin amacından uzaklaşması ve mali külfetinin çok fazla olması nedeniyle bir yılerteledik. Festival, gelecek yıldan itibaren amacma uygun olarak yaptlacaktır."
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle