Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 15MAYIS1994PAZAR
14 KULTUR
Theater an der
Ruhr'dan 'Macbeth'
ve 'Teatro Comico'
AYŞEGÜLYÜKSEL
Roberto Ciulli'nin yönetimindeki Thea-
ter an der Ruhr, 6-7 yıldır tstanbul ve An-
kara seyırcisinın en yakından izleyebildiği
yabancı topluluk. İlk kez Biichner'ın "Dan-
ton'un Öliimü" adh oyunu bağlamındaki
çalışmasıyla tanıdığımız Theater an der
Ruhr, o yıl VVoody Allen'le. daha sonraki
Türkiye turnesinde de Kleist'tan Brecht'e
(Üç Kuruşluk Opera) \e Sartre'a (Mezarsız
Olüler) uzanan yapımlanyla. gerek bilinen
oyun metinlerini çağdaş izleklerle (te-
malarla) buluşturmadaki "dramaturji"
yetkinliği, gerek sahne, giysi ve ışık ta-
sanmında ortaya konan yüksek düzey, ge-
rekse oyunculuk açısından üstün bir tiyat-
roculuk eylemi sergilemişti.
Türkiye turnesinde dört oyun
Geçen yıl İstanbul Devlet Tiyatrosu'nda
gönüllü sanatçılarla bir de atölye çahşması
gerçekleştiren Roberto Ciulli, 1993-94 ti-
yatro dönemi sonunda Mûge Gûrman'la
birlikte. festivalde 17-18 mayısta izleye-
ceğımiz. Lorca'nın "Bernarda Alba'nın
Evi"ni Türk sanatçılarla Türkçe olarak yo-
rumladı.
Theater an der Ruhr'un 4 mayıstan bu
yana sürmekte olan son Türkiye turnesin-
de ise dört oyun yer alıyor: Gorki/Brecht'-
ten "Ayak Takımı Arasında / Kural ve Ku-
raldışı" Shakespeare'den "Macbeth", Car-
lo Goldoni'nin örgelerinden (motiflerin-
den) yola çıkan "Teatro Comico" ve Euri-
pides'in "Bakkhalar"ından yola çıkan "Ve-
racruz". Bu oyunlardan tümü Ankara'da,
ikisi Mersin'de. biri de İzmir'de sergilendi.
6. Uluslararası îstanbul Tiyatro Festivali'-
nde ise bugün "Teatro Comico", yann da
"Macbeth" yer alıyor.
Artık 'oyuncu' da 'yazar'...
Ankara'da art arda izlediğimiz dört
oyun, Ciulli'nin ve Theater an der Ruhr'-
un, eskı çalışmalanndan bir oranda farklı
bir yaratma süreci içıne girdiğini gösıeri-
yor. Ciulli, çok uzun bir süredir egemenli-
ğini sürdüren "yönetmen tiyatrosu" an-
layışı içinde sanatını yönetmenin buyruğu-
na veren oyuncunun, kendisini yeniden
tanıdıği/tanımladığı ve bir kez daha sahne
olayının odak noktası olma konumuna
geldiği bir tiyatro ortamıru oluşturma ça-
bası içinde.
'Yasam'la 'sanat'mbulıısması
O
rtaya konan sahne eyleminde, ünlü yazarlann
yapıtlan yalnızca 'ateşleyici güç' oluyor
sanatçılar için. Yapıtlan, kendi izleklerini
(temalannı) dile getirme yolunda kullanıyorlar.
Kısacası, sahnede sunulan, yapıtlann 'yorumıT değil.
Yapıtlar, topluluğun izleklerini (temalannı) dile getirme
yolunda birer araç yalnızca.
Bu yeni yaklaşımla, "oyuncu", yani "in-
san", yıllardır sahne teknolojisini ön düze-
ye çıkarmış olan Batı tiyatrosuna tepki ge-
tiriyor. Bu yaklaşım aynı zamanda, 20.
yüzyıl uygarhğının son aşamasında, meka-
nikleşmiş, yüzeyselleşrniş, yalnız duygusal/
düşünsel düzeyde değil, aynı zamanda be-
densel duyarlık düzeyinde de iç zenginli-
ğinden pek çok şey yitirmiş "insan"ı "uyar-
ma" işlevi de taşıyor. Ciulli, bir anlamda
Artaud'nun "tiyatroda ritüd deneyim" an-
layışıru kucaklıyor.
Oyuncuyu iç zenginliklerine döndürme
ve özgürleştirme süreci içinde, yazann sah-
ne üstündeki belirleyici işlevi de ortadan
kalkmış. Çünkü artık "oyuncu" da "ya-
zar"... Bu durumda, ortaya konan sahne
eyleminde. ünlü yazarlann yapıtlan yalnı-
zca "ateşleyici güç" oluyor sanatçılar için.
Ünlü yapıtlan, kendi izleklerini (tema-
lannı) dile getirme yolunda kullanıyorlar.
Kısacası. sahnede sunulan. yapıtlann
"yorumu" değil. Yapıtlar, topluluğun iz-
leklerini (temalannı) dile gelirme yolunda
birer araç yalnızca.
Topluluğun izlekleri
Nedir bu izlekler? Uygarlığın son aşa-
masında kötülüğün iyiliği altetmesi. geliş-
miş teknolojinin sağladığı öldürme araçla-
nna egemen olan insanın "güç kazanma"
adına bir ölüm makinesine dönüşmesi
(Macbeth); anamalcı, mekanik, "üısana
karşı" bir düzende, insanın (oyuncunun).
gizilgücünü. düşünsel'duygusal, bedensel
duyarlıklanna yeniden kavuşma süreci
(Teatro Comico); insanı mekanikleştiren.
kuklalaştıran "uygarlık" karmaşası içinde
Diyonisos'un simgelediğı "yaşam gücü"-
nün öç alışı (Veracruz); denetim dışına
çıkmış teknolojinin "güçlü" olanı daha bir
egemen kılarken "gücsöz" olanlan "kur-
ban" etmesi. "güç" ile "aconasızlığm" her
zaman el ele gitmesi. insanın "kurban" ko-
numundan sıynlabildiği anda "cellatlaş-
ması" (Ayaktakmu Arasında / Kural >e Ku-
raldışı"...
Ciulli'nin yeni çahşmalan, eskilerinin
tersine, çok yalın sahne giysi/ışık tasan-
mlanyla oluşmuş. Sahnenin "boş" ve geniş
uzamı. oyuncunun "yaratma" sürecine
terk edilmiş. Özellikle Teatro Comko'nun
bir "oyunculuk alışürması" biçiminde geliş-
tiği rahatça söylenebıhr. Kendi adıma, Ci-
ulli'nin eski çalışmalannı yeğlerdım; ancak
her seyirci kuşkusuz kendi izlenimini oluş-
turacak.
Theater an der Ruhr. her zamanki gibi
yaman oyunculuk örnekleri sergiliyor, "ya-
şanTla "sanat"ı buluştururken. Özellikle,
Macbeth'i oynayan Fritz Schediwy'ye dik-
kat çekmek ısterim. Bu usta oyuncu Verac-
ruz'da Divonisos'tu...
Yeni kuşağa eski bir masal Taş Devri'
23 mayısta New York'ta gerçekleştirilecek Taş Devri'nin galasının geliri AIDS ile Savaşım Derneği'ne bağışlanacak
Kültür Servisi - Sinema seyircilerinin,
tanıdıklan oyunculann rol aldığı fılmleri
yeğlediği, sinemanın keşfınden beri bilinı-
yor. Ancak aynı zamanda tanıdıklan ka-
rakterlerin anlatıldığı fılmleri yeğledikleri
çok daha sonra keşfedilen bir gerçek. Bu
keşifle birlikte, iyi iş yapan filmlerin "de-
vam"lan çevrilmeye başlandı. "Devam"
fılmlerinin sayısı ikiyi üçü geçip beşe altıya
kadar uzanınca, bir anda sinema endüstrisi
bu olgu ile televizyon dizileri arasındaki
benzerliği keşfetti ve televizyon dizilerini
büyük ekrana taşımaya başladı. Sonunda
televizyondan sinemaya akış, çizgi fılmleri
de kapsamaya başladı. Bunun ilk örneği,
"Addams Ailesi"nin inanılmaz başansı, fıl-
me dönüştürülen çizgi dizilerin hem ço-
cukluklannı anımsamak isteyen yetişkin-
leri hem de şimdiki çocuklan sinemaya
çektiğini kanıtladı.
'Taş Devri'nden 'özel Efekt Devri'ne
Steven Spilberg'in sahibi olduğu Albain
Enterıainment Şirketi. bu furyanın en iddi-
alı örneğini gerçekleştirmeye tam bu nok-
tada karar verdi. Yediden yetmişe tüm
dünyanın toplu bilinçaltında yerleşen "Taş
Devri" çizgi fılmini sinemaya taşımak için
gereken çalışmalara başladı. Sinema sana-
yiinin en gelişkin özel efekt teknolojisine
sahip olan Albain Entertainment, gerçek-
ten de bu iş için biçilmiş kaftandı.
"Yeni kuşağa eski bir masaiı yeniden an-
latıyoruz" dıyor "Taş Devri" filminin yö-
netmenliğini üstlenen Brian Levant. Bir-
çoklanna göre ise yapılan tek şey "Taş
DevrTni "Oztl Efekt Devri"ne taşımaktan
ibaret. Ancak "Mork ve Mindy" gibi tele-
vizyon dizileri ile "Beethoven" gibi fılmlere
imzasını atmış olan yönetmen, projeyle il-
gilenmcsinin ardında "çocukluk ikonlarına
duyduğu nostaljinin" yattığını söylüyor.
Zaten seyirciyi fılmi görmeye itecek olan
da aynı nostalji ona göre.
Bilinçaltına yerleşmiş çizgi
kahramanlan
İlk sorun toplumun bilinçaltına yerleş-
miş olan bu çizgi kahramanlara benzer bir
oyuncu kadrosu bulmaktı."Taş Devri"nin
"yıldız"ı. Fred Ftintstone'u (Çakmaktaş)
kimin oynayacağina karar vermek hiç zor
olmadı. Animasyonun tiranı olarak anılan
ve "Taş Devri" dizisinin yapıması olan.
Joseph Barbera'ya göre "Alnında Fred
damgasıyla doğınuş" bir yıldız vardı zaten.
Üstelık Barbera bu gö/lemini açıkla-
madan yıllar önce, Spielberg aynı yıldızı,
"Always" fılminde yönetirken "Birgün be-
nim için Fred rolünü oynay acaksın" demiş-
ti. Söz konusu oyuncu John Goodman'dı.
Goodman, Fred"e benzedığine inanmıyor
ve Spilberg bu teklifı yaptığında "şişman-
ların kaderi" diye düşündüğünü açıklıyor:
"Daha önce kimse bana bu benzerlikten söz
etmetnişti. Zaten etseydi ağzuıı burmınu
kırardun." Sanatçı bu rolü zevkle oyna-
masına karşılık mesleğine zarar vermesin-
den de korkuyor: "Bir kâbusum var tiyatro-
da, Henry IV"ü oynarken seyircilerden biri
'Hey. VVilma nerde' diye bağırıyor." Fred'-
in eşi Wilma'yı, Elizabeth Perkins'in oyna-
masına karar verilmesi de kolay oldu, ben-
zerlik apaçık ortadaydı. Barney(Moloz-
taş), konusunda ise uzun süre Danny De
Vito'nun adı geçmesine karşın sonunda
çizgi karaktere benzerliği yüzünden Rick
Moranis'de karar kılındı. Barney'nin eşi
Betty rolünün de Rosie O'DonneÛ'a veril-
mesiyle çekirdek kadro tamamlanmış
oldu.
Komedi dizilerinde öykü yoktur'
Ancak yönetmen, fılmde bir de büyük
"yıldız" olmasmı istiyordu. "Normal ko-
şuüarda filmi görmeye gjtmeyecek olanlan
bile sinemaya çekecek" ünlü bir isim
arayışına başlandı, Fred'in kayınvaldesi
rolünün üstlenmek için. Ve sonunda ara-
nan bulundu : Elizabeth Tavlor. Ancak se-
naryonun oluşturulması, rol dağıtımından
çok daha zor oldu. Filmin yapıması Bruce
Cohen bunun nedenini şöyleaçıklıyor: "Ko-
medi dizilerinde bir öykü yoktur. Diziler ka-
rakterler üzerine kuruludur ve sinemada ol-
duğu gibi bir çattşma ve değişim olamaz bu
karakterterde. Zaten seyirci de değişmeleri-
ni istemez". Sonuçta toplam 30 kişilik bir
senarist kadrosu sayesinde ortaya bir se-
naryo çıktı vc son düzeltmeleri de "Schind-
ler'in listesf'nin çekimleri için Polonya'ya
gitmeden önce Spilberg kendisi yaptı. "Taş
De*ıi"nini galası 23 Mayıs tarihinde New
York'ta gerçekleştirilecek ve galadan elde
edilen gelir, sözleşme gereği, Elizabeth
Taylor'un AIDS ile Savaşım Derneği'ne
bağışlanacak.
'Gelenekler Arasında Diyalog: Venedik- İstanbıü'Kültür Servisi- ttalyan sanatçı
Gianmaria Potenzanın, "Gelenekler
Arasnda Diyalog: V'enedik-İstanbul" adlı
sergisi Türk ve İslam Eserleri Müzesi'nde
açıldı. İtalyan Kültür Merkezi'nin Vene-
dik-İstanbul arasında Bizans döneminden
beri varolan kültürel ve ticari ilişkilerin
geliştirilmesi amacıyla sürdürdüğji çalı-
şmalar çerçevesinde yer alan sergide, sa-
natçının son beş yıl içinde yaratüğı "Duvar
Nesneleri" adlı 40 yapıtı yer alıyor.
Potenza'nın sergisinin Türkiye'ye gel-
mesinde de Beral Madra'nın büyük katkı-
lan olmuş. Sanatçının eserlerini Venedik
Bienali'nde gören ve çok beğenen Beral
Madra, onunla tanışmış ve atölyesini ziya-
ret ederek çalışmalannı yakından inceleme
fırsaü bulmuş. Sonra Potenza'yı Türkiye'-
ye davet etmış ve Venedik'teki Türkiye
Fahri Konsolosu Sandro Olivetti de sergi-
nin getirilmesine önayak olmuş ve böylece
İtalyan Kültür Merkezi'yle anlaşma
yapılmış.
Sanatçının 1990-94 yıllan arasında
yaptığı resim-heykel çahşmalan, bilgisayar
teknolojisi boyutunu antik güzellik unr
suruyla birleştiren "elaboratori" (işlemci)
halkası ve değerli vitray parçalannın bu-
lunduğu "Omaggie Pagine su Archhnede
Seguso- Arcnimede Seguso Amsına Sayfa-
lar" eserlerini biraraya getiriyor. Aynca
eski dokumacılık. tekniğini yeniden can-
landıran duvar halılan da sergileniyor.
Geçmişle günümüz arasındaki de-
vamlılığın sağlanabilmesi için modem sa-
natın eski tekniklere ihtiyaa olduğunu
savunan sanatçının sergilerine kültürel
çevreler büyük ilgi gösteriyorlar. Bu ilgiye
bağlı olarak İstanbul'daki sergj için 180 sa-
natseverden oluşan bir İtalyan grup da
Türkiye'ye geldi.
İki kentin benzerliği
Sanatçı, İstanbul ve Venedik gibi eski
kentlerin kültürlerinin de çok zengin oldu-
ğunu, bu zenginliğe sahip çıkmak gerek-
tiğini vurguluyor ve Venedik- İstanbul
kentlerinin ortaklıklannı şu sözlerle vur-
guluyor: "San Marco Kflisesi'ndeki mo-
zaikler ile Ayasofya ve Kariye'deki mozaik-
ler arasında büyük bağlantîlar görüyorum.
San Marco KilLsesi'nin tasanmcılan ile
Ayasofya'nm tasarımcüarı aynı kişiler za-
ten. Bu ilişkiyi iki kent arasında çok açık
görüyorum."
Bizans kültürünün bu iki kentin benzer-
liğınde önemini belirten sanatçı İstanbul'-
un mimarisine de hayran. Eski kentlerin
mimarilennın çok güzel olduğunu, ama
İstanbul'un mimarisinin ayn bir zenginliği
olduğunu vurguluyor ve İstiklal caddesin-
de art-nouveau yapılann mükemmelliğine
değiniyor. Sergisinde dikkati çeken halı ve
kiüm motifleri, sanatçının Doğu kültürüy-
le de yakından ilgılendiğıni kanıtlıyor.
Venedikli bir sanatçı olarak Osmanlı sa-
natının çekiciliğini keşfeden ve tek bir mo-
İtalyan sanatçı Potenza
tiften yola çıkarak sonsuz bir çeşitleme ya-
ratan Potenza'nın tahta duvar nesnelerin-
de Doğu-Batı karşıtlığı yansıyor. Potenza.
sergisinde. Venedik ve istanbul gibi hem
gecmişte hem de bugün sürekli ilişki içinde
olan iki kent kültürü arasında bir bağlantı
kuruyor. Sanatçı bu iki kentin; tarihi, mi-
mari ve kültürel dokusuyla günümüz sa-
natçısına yön verebilecek güçte olduğunu
düşünüyor. Sanatcıya göre önemli olan.
Venedik ve İstanbul'un sahip olduğu kül-
türel değerleri ekonomik kısırdöngü için-
den çıkanp görsel bir platforma taşıyabil-
mek. Yapıtlan, siyah boyah, küçük ahşap
silindir ve küplerin bir dokuma gibi iç içe
geçmesiyle oluşmakta. Bu dokumanın or-
tasında geleneksel bir Venedik malzemesi
olan Murano camı bulunuyor. Siyah tah-
tanın ışıği emici matlığı yanında. renkli
Murano camlannın ışığı yansıtan özelliği
yapıtta çekici bir karşıtlık yaratıyor.
Potenza'nın eserlerinde yapıtı oluşturan
her parça bir zaman birimi... Sanatçı üre-
tim sırasında bu zaman birimini dolu dolu
yaşıyor. Bu yüzden eserlerinde günümüz-
deki zamansızlığa karşı çıkıyor ve zamanın
her şeye karşın varolduğunu belirtiyor. Sa-
natçı, izleyicilerin de bu eserlerin hepsini
tek tek incelemek için zaman ayırabile-
ceklerini ve bunu iyi kullanacaklannı
savunuyor. Anadolu kültürünü kendine
çok yakın duyan sanatçı hattathkla
ilgilcnmiş ve bu konuda da çahşmalar
yapmaya karar vermiş.
Yüzü aşkın kişisel sergisinin yanı sıra
İtalya ve dünyanın çeşitli ülkelerindeki
karma sergilere katılan sanatçının banka
ve gemiler için gerçekleştirdiği dekoratif ve
anıtsal çahşmalar. Vatikan'ın siparişi üze-
rine yaptığı kilise süsleri gibi ilginç çalış-
malan arasında anılıyor. 1968 yılında "La
Murrina" adlı cam atölyesini kuran sa-
natçı, 70'li yıllarda ünlü italyan gemileri-
nin iç dekorasyon çalışmalannı üstlenmiş.
Otel, kamu binalan, evler ve gemi dekoras-
yonlan yaparken Venediğin geleneksel sa-
nat unsurlanndan yola çıkıp yeni malzeme
ve modern teknikler kullanmış.
1986'da Venedik Bienali'nde yer alan su
üzerinde "Ninfea Armonica" ve 1987'de
Venedik Marco Polo Havalimaru'nda ser-
gilediği Noel Baba heykelleri sanatçının re-
sim-heykel kanşımı ile vurgulamak istediği
teatral gücün kanıtlan olarak gösteriliyor.
İtalya'mn önemli sanatçılanndan Gian-
maria Potenza'nın, iki kent kültürü arası-
nda bağlantı kurduğu "Gelenekler Ara-
smda Diyalog: Venedik-tstanbul" adh ser-
gisi 30 haziran tarihine kadar Türk ve
İslam Eserleri Müzesi'nde açık kalacak.
Elizabeth
Perkins
0\'ilma), John
Goodman
(Fred),
RosieO'Donnell
(Betty). Rick
Moranis
(Bamev).
Sanat Dönyamız artık
kftap-dergî
• Kültür Servgisi - Yapı Kredi
Yayınlan'nm çıkardığı Sanat Dünyamız
adlı dergi artık kitap-dergi olarak
yayımlaruyor. Üç aylık olarak
yayımlanacak Sanat Dünyamız, 144
sayfa, birinci hamur, renkli ve 75 bin TL.
Bahar 1994 sayısının dosya
başlığı:"Oyun Kültürü". Busayıda Enis
Batur'un " Yangın Seyretmek", Johan
Huizinga'nın "Homo Ludens", Eugen
Fink'ın "Felsefeye Layık ve Uygun Bir
Konu Olarak Oyun", Roger
Caillois'nin "Oyunun Tanımı",
Umberto Eco'nun "Oğluma Mektup",
Metin And'la söyleşi, M. Ali Kılıçbay,
Faruk Ulay, Enis Batur'un
oyun-kültür-felsefe üçgeninde yazılan,
Brueghel'den Christo'ya oyun-sanat
ilişkisine ilişkin örnekler ve Sartre'ın
kaleminden Giacometti; Elif Ayiter'den
Alaettin Aksoy'un resimleri üzerine bir
simyager çözümlemesi yer alıyor.
'lO.YılSergisi-
•Kültür Servisi - Mine Sanat Galerisi,
kuruluşunun 10. yılını "10. Yıl Resim ve
Heykel Sergisi" ile kutluyor. "10. Yıl
Resim ve Heykel Sergisi"nde Özdemir
Altan, Koray Ariş, Mustafa Ata. Tomur
Atagök. Adnan Çoker, Server
Demirtaş, Ali Teoman Germaner,
Hüseyin Gezer. Hamit Görele, Meriç
Hızal, Ergin İnan, Balkan Naci
İslimyeli, Zeki Faik İzer, Nur Koçak,
Hüsametün Kocan, 1 ulın Onat, Zekaı
Ormana, Feritözşen, Yusuf Taktak,
Güngör Taner, Seyhun Topuz ve Şenol
Yorozlu'nun yapıtlan yer alıyor.
NecatiAbaa'dan'Çizgi
İnsanlan'
• Kültür Servisi - Necati Abaa,
Kankatür ve Mizah Müzesi'nde açtığj
dokuzuncu sergisinde, Cumhuriyet
dönemi karikatürcülerinin
portrelerinden küçük bir kesit sunuyor.
"Çizgi İnsanlan" başlıklı bu sergisinde
Abacı, çizerlerin sanat dünyasından
yaşam karşısındaki tavırlanna kadar
çizgilerinden oluşan notlar tutmuş. Bu
sergi "Çizgilerle Sanat İnsanlan"
sergilerinin sonuncusu olarak
değerlendiriliyor. 1978 yılından bu yana
çeşitli ulusal ve uluslararası
yanşmalarda yirmi ödül alan Abacı,
1982 yılından başlayarak ülkemizin ünlü
kültür ve sanat adamlannm portreleri
üzerine çalışmava başlamış.
Sine-Sen Genel Başkanı
yine Çobanoğlu
• Kültür Servisi - Türkiye Sinema
Emekçileri Sendikası'nın (Sine-Sen) 7-8
mayıs tarihlerinde Beyoğlu Küçük
Sahne'de yapılan 4. Olağan Genel Kurul
Toplantısı'nda Genel Başkanlıga
Necmetün Çobanoğlu, Genel
Sekreterliğe MuzafTer Hiçdurmaz,
Yönetim Kurulu'na ise Yusuf Çetin,
Nur Sürer, Ayşegül Gökçe, Hüseyin
Kuzu ve Ali Yayh seçildi.
sempozyumu
• Kültür Servisi - Bursa Uludağ
Ünnersitesi Eğitim Fakültesi 16-17
mayıs tarihleri arasında "I. Ulusal Şiir
Sempozyumu" düzenliyor.
Sempozyumun yann saat 13.40'ta
başlayacak birinci oturumunu Prof.
Ayşe Eziler Kıran yönetecek, Prof. Dr.
Mehmet Yalçın (Niçin Şiirbilim). Doç.
Cengiz Ertem (Şiirde Estetik Sorunu) ve
Muhsine Helimoğlu Yavuz (Şiirin Gizli
Gerçeği:Simurg) katılacak. Sami
Karaören'in yönettiği ikinci oturumda'
Sabahattin Yalkın (Türkçe Şiir Üstüne),
Türkan Yeşilyurt (Osmanlı Toprak
Düzeni ve Halk Şiiri). Prof. Ahmet
Necdet (Şiirde Gelenek ve Yenilik) yer
alacak. Sab günü 9.30'da başlayacak
oturumu Doç. Tuna Ertem yönetecek,
Metin Cengiz (Dil Kendisini Kötü
Kullananlardan İntikammı Alacaktır),
Feridun Andaç (Sloganın Şüri) ve Berrin
Taş (İnsanın Niteliksel Değişiminde
Şiirin Etkisi) konuşacak. İkinci oturumu
ise Prof.Mehmet Yalçın yönetecek ve
Prof. Ayşe Eziler Kıran (Arthur
Rimbaud'nun Şiir Renkleri), Dr.Ece
Korkut (Şiirlerde Şiir ve Şair) ile
Mustafa Durak (Edip Cansever'in
'Kaçışına Ağlayan Çiçek' adlı Şiirine
Çözümsel Bakış) katılacak.
Vasıtöngöpen anılıyor
• Kültür Servisi - Oyun yazan, kuramcı,
yönetmen Vasıf öngören ölümünün 10.
yılında çeşitli etkinb'klerle anıhyor.
Yann önce saat 16.00'da sanaiçının
mezan başmda dostlan ve ailesinin
katılımıyla anma töreni yapılacak. Daha
sonra ise saat 19.00"da Evrensel Kültür
Merkezi'nde Öngören'le değişik
dönemlerdeçalışmış, birlikte olmuş
sanatçılardan Gülsen Tuncer, Cüneyt
Türel, Gülerökten, Nurettin Sen, Onat
Kutlar. Rutkay Aziz veeşi Nuran
Oktar'ın kaüürnıyla çeşitli etkinlikler
gerçekjeştirilecek. Sanatçılar ve dostlan
VasıfÖngören'e ilişkin anılannı
anlatacaklar ve bazı çahşmalan
sharp-vision araahğıyla izlenebilecek.
I UIUSIARARASI
...... İIVBIRD FESTIUAlf
HITİYATRO21.15 Taksim Sahnesi Teatro Comko-
Theater an der Ruhr, Almanya
18.30 Kenter Tiyatrosu Çingeneler-
Teatri Uniti-CRT, ftalya
15.00 Karaca Tiyatrosu İnsanlanm-
Dostlar Tiyatrosu
6. ULUSLARARASI İSTANBUL
TİYATRO FESTtVALİ'NDE YARIN
21.15 Taksim Sahnesi Macbeth- Thea-
ter an der Ruhr, Almanya
18.30 Ses Tiyatrosu MHuT-YUana
Toplulugu, İspanya