Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
t
f SAYFA CUMHURİYET 15MAYIS1994PAZAR
12 DIZIYAZI
Yokuluğa çıkmak başka bir "hal"e
geçmektir. Hek görülecekyerler,
kuliantiacak'araçiar,geçirilecekzaman, birazön bilgi,
daha çok sezgî ve enfazla rastlantıya bağlıysa,
"yollarda ohnak"bağımhhk yaraıan "kötü
ahşkanhklardan bm"oiuverir. jnsanmgövdesî
yaîağına bir türtüyerteşemez.strtı çanta ister.
Keşfedilmemişcoğrafyalarartıkyoktur, ancak her
iklimihergönülbaşkayaşar.
Yolcuiçmyönlersekt değilontanedir.
Dokuzmcusu ruhuna, onunctisuaklınagider.
Hangiyönümenzil tutarsa tutsun ruhuna veakhnaeta
yönelmiş demektir.
Kökler çok derindeolsabileyenisürecekfüizİerle
dallara aşılartmak için yolaçtkılır.
Her duraktayenisürgimtereaşûanıryolcu.
Evrenmsımrlarınakendi çapındakarşı koymadır
geznıek. Gömllüolduğukadarzortmhıdur da.
Çünkü tanımanm, anlamanın veduyıtmsamanınen
kesiirmeyoüarmdan biriı&ımyoicUlttkiardatı geçer,
Yaban efkrdeki "garip"iik, beklenmeyen
dayanışmalarlaaşıhrken insanadair tanuî tazeiemr.
Kendiiçlerindekiyolculuğıtnhesaplaşmasıntyaratı
süreciolarakyaşaymlarsanatçılardır.
Yeryüzüyolctdldâarınaı hesaplaşmasvıı kendiiçlerinde
yapanlar ise gezginkr...
stanbul'dan havalanırken ak-
şamdı. Dubai üstünden Delhi'ye
ulaştığımızda bahar gelmişti, nüfus
artışına hala çare bulunamamışu, oto-
bûs penceresinden kargalan seyrederek
uyku mahmurluğunu dağnmaya çalışı-
yorduk.
Otele yerleşip sokaklara vuruyoruz.
Yeniden Hmdıstan'da olmak. kenti
dinleyip koklamak gûzel. Nilgün'ün yo-
la çıkarken yaptığı plana göre birkaç
gün sonra Nepal'e geçeceğiz. Fakat ku-
zeyde havalann 1yi olmadığını öğrenin-
ce plan değişiyor. Hindistan'ın batısın-
dan güneyine inip doğusundan kuzeyi-
neçıkmaya karar veriyoruz. Yanmada-
nın çevresinde yaklaşık dokuzbin kilo-
metrelik turdan sonra ılık havalarla bir-
likte Nepal'e geçmek niyetindeyiz.
Aryan'lar Ue Dravidyen'Ier
Bu topraklann yerlileri dalgalı saçlı.
koyu tenli güneyliler. tÖ 1500'de Hin-
disıan'a giren Aryan'lar. Güney'in
Dravidyen kültürünü etkilemekle bir-
likte Kuzey'dekı gibi tam egemenlik ku-
ramamışlar. Daha önce gördüğümüz-
den farklı bir Hindistan umuyoruz. Ra-
castan'ın "TenkJer içindekj köy" gö-
rünümlerinden. Pencap'ın sanklı ve
takım elbiseli ikı dirhem bir çekirdek
Sih'lerinden. Uttar Pradesh'in Ganj
Nehri'yle kutsanmış topraklanndan.
Agra'nın turistik atraksiyonlanndan.
Kongre Partisi'yle BJP gösterilennden
başka şeyler anyoruz.
Bir ülkeden çok kıta özelliği taşıvan
bu topraklarda farklı dil. din. gelenek
ve etnik kökenlerden gelen 800 milyon
insan yaşıyor. Başlıca dinlerin tümü
temsil ediliyor. Yeryüzünde en çok yan-
daşı olan Hinduism ve Budism bu top-
raklarda doğmuş. Müslümanlar ıkinci
yoğunlukla. En eski din Zerdüştlük de
Hindistan'da yaşıyor. Sadece bu top-
raklara özgü öğretinin izleyıcileri Jain-
ler ise mozaikteki yerlerini İcoruyor.
Kastlarvepisişler
Gandi dönemindeki ön-
lemlere karşın kast sistemi sürüyor. En
üsttekı Brahmanlar kastı din adamla-
nndan oluşuyor. Brahmanlar tannlan
yönetebilecek bilgilere sahip olduklan
için yalnızca insanlann değil tannlann
da efendisıdir. Eğitim görmüş. yetişmiş
Brahman'lar insan tannlardır. Neyin
doğru neyin yanlış olduğuna onlar ka-
rar verir. Ikinci olarak askerlerin ve yö-
neticilerin Kshatriya kastı gelir. Vais-
yas'lar ticaret erbabı \e esnaflar: Sud-
ra'lariseçiftçilervezanaatkârlardanku-
ruludur. Brahman'lar tann Brahma'nın
ağa, Kshatriya'lar kollan. Vaısvas'lar
kalçalan. Sudra'lar ayaklandır. Her
kast içinde pek çok alt grup ve kanşık
ilişkiler vardır. Tüm kastlann dışında
kalan ve "pis işler"le uğraşan "Dokımui-
mazlar"ın elinden su bile içilmez. Göl-
geleri üst kastlardan birinin gölgesiyle
çakıştığı zaman "Kirienme" meydana
gelir.
Bir kimlik olarak uysallık
Hindistan. Hindu. Budist. Müslü-
man ve İngilız imparatorluklannın de-
rin ızlerinı taşıyor. tlk çağlardan bu
yana yeraltı kaynaklannın ve toprakla-
nnın zenginliği. insan emeğinin "beda-
valığı' ile emperyalist politikalann ılgı
odağı olmuş. "Hangi dinden, etnik kö-
kenden. kasttan olursak olalım Hindis-
tan hepimizin ana vatanıdır" ilkesı. Gan-
di'nin parçalanmaya karşı yürüttüğü
savaşımın politikasını belirlemiş. Bu-
gün ekonomik ve kültürel bağunsızhğın
ne kadar korunmaya çalışıldığı tartışıbr
fakat ülkede farklı etnik. dinsel ve poli-
tik kimliklerin "özgürce" temsil edildiği
söylenebilir. En azından. sokaktaki in-
san tarafından tanındıklannı, polıtık
argümanlar ayıklandığında hoşgörüyle
değerlendirildiklerini ve vaşamın zen-
ginliği olarak kabul edildiklerini belirt-
mek gerekir. "Lysallığı" karakterlen-
nin göriinen. "şiddeti" ise derinlerdeki
özelliği olarak taşıyan Hindistanlılar
banş içinde yaşamak istiyorlar.
İki parlamentolu demokratik sistem.
merkezi yönetimde söz sahibi. 24 eya-
letteki hükümetlerden bazılan komü-
nistlerin elinde. bazılan toprak ağalan-
nın. Çoğu başbakanlar erkek biz bir
tane kadın başbakan bıliyoruz.
Günlük yaşam sokaklarda dönüyor.
Kentlerde olduğu gibi kırsal kesımde de
kadın yaşamın içinde. Çocuklann bakı-
mı anneler kadar babalann da sorumlu-
luğunda. Gençler en çok bilgisayar eği-
timine ilgi göstenyor. Tata ailesi, sana-
yinin vitrinindekı en güçlü grup. CTIU
tüm işkollannda örgiitlü, (özellikle do-
Farklı etnik, dinsel ve politik kimlikierin "özgürce" temsil edildiği Hindistan'da yaşam sokaklarda dönüyor.
Görünüşte 'duygusal' olan
insanın özünde 'şiddet' var
Sokaklarda berberlerin yanına tezgah kuran kulak temi/ley iciler. bir tellak
kadar kir çıkarmayı başanrlar
ğuda ve güneyde etkili) ışçı sendikalan
konfederasyonu. Ağır sanayı var. Ge-
çen yıllarda uzaya uydu gönderdıler.
Üç kişilik ekip de kutuplara bayrak dik-
tı. Askerlık zorunlu değil. Ordu güçlü.
başbakanlar arada bir "suikast yönte-
mi" ıle değışse bile demokratik sistem
şimdiye dek kesıntiye uğramamış.
Delhi'deki Aksaray
Eski Delhi'nin "ne ararsan *ar" türü
çarşılanndan Mein Bazaar. görmeşelı
hayli değişmiş. Dükkanlann önünde
salkım saçak sergılenen gıysılerden bin-
ni beğendiğinizde satıcılar "Kaç tane
lazım" diye soru>or. Bir ıkı tane>e aldı-
ran >ok. Her modelin her rengınden bi-
rer düzine istemezseniz "çulsuz müşteri"
muamelesi yapıyorlar. Mein Bazaar'da
eskiden de toptan alışvenş yapılırdı,
ama "batan geminin mallan" havasında
olmazdı. Meselenin ashnı dükkanlann
değişen tabelalannda yakalıvoruz. İngi-
lizce \e Hintçe yazılar \erini Krii Alfa-
besi'ne bırakmış. Esnaf şakır şakır Rus-
ça konuşuyor. Sokak. kocaman sivah
na\Ion torbalan güçlükle taşıyan
küçük müteşebbislerledolu. İki yıl önce
Polonvalılar Mein Bazaar'ı keşfetmiş.
ardından Ruslar. Ne bulurlarsa gözü
kapalı alıyorlar. Yazık ki ticaret valnız
bu boyutlarda kalmıyor. "Dünyanuı en
eski mesleklerinden biri"nın icrası da
iKZ ahatma Gandi
dönemindeki tüm
çabalara karşın
Hindistan'da kast sistemi
sürüyor. Kastlann dışında
kalan ve "pis işler'ie
uğraşan
"dokunulmazlar"ın
elinden su bile içilmiyor.
Gölgeleri üst kastlardan
birinin gölgesiyle çakıştığı
zaman "kirlenme"
meydana geliyor.
£ski Delhi'nin "ne
ararsan var" türü
çarşılarından Mein
Bazaar, İstanbul'un
Aksaray'ını çağnştınyor.
Esnaf şakır şakır Rusça
konuşuyor. Sokak,
kocaman siyah naylon
torbalan güçlükle taşıyan
müteşebbislerle dolu.
başlamış. Mein Bazaar'da değişmeyen
şeylerden biri Holi Festivali öncesinde
travestilenn iki gün süren "etkinliği".
Holi. Hindulann en renkli bayramı.
İnsanlar bırbınnin üstünc bolca toz
boya serpiyor. filitlerc doldurulmuş
renkli sularla yoldan geçenler "yıkanı-
>or".
Gençlik sınırı aşmış
Festivalden bir hafta önce. küçük bir
travesti grubu. Mein Bazaar'ın bir
ucundan dans ederek gırdi. Her duk-
kanın önünde durup şarkılar söyleye-
rek bahşiş topluvorlardı. Esnaf. nakit
ödcmc yanı sıra beğendikleri ufak tefek
şeyleri de paketleyip hediye ediyordu.
"Fiziksel gençlik" sınınnı aşmış görii-
nen Mahsun, klarnet. keman ve 'tabla'-
dan oluşan orkestraya sesiyle yol göste-
riyor, "kızlar" dans ederken izleyicilerle
şakalaşıyordu. Mahsun'la arkadaşlan
Mein Bazaar'dan iki günde çıkabildiler
Hindistan'ın ikinci büyük kenti
Bombay'a ılk gelişımizde bizi havaala-
nından kapan otel ayakçısının azizliği-
ne uğrayınca, zengin Araplann âlem
yaptığı beş yıldızh oteller bölgesi Juhu'-
da fahiş fiyatlar ödeyerek üç gün geçir-
miştik.
Bu kez, bari tam olsun diye trenden
indikten sonra taksiye binip "Tac Ma-
hal Intemational'a çek" dıyoruz. Clke-
nın en lüks oteli Tac. Colaba semtinde.
İngiliz işi görkemli bma ve yanına dıkıl-
miş gökdelen limandaki Gate of lndıa-
yabakıyor.
Otelle deniz arasında döşeme
kaldınmlı geniş bir cadde yapılmış.
Gate of lndia. Bombay'ın simgelenn-
den bin. San bazalt taşından görkemli
"tak'ın çevresindeki parklar ve seyir te-
raslan akşamüstleri buluşma yeri olu-
yor. Bir zamanlar Batı'dan deniz v oluy-
la gelenler Hindistan'a buradan girer-
lermış.
Tren ne kadar rahat olsa da yorulmu-
şuz. Taksiden inip odamıza yerleşiyo-
ruz. Oda. kuşkusuz Tac Mahal Interna-
tianol'da değil. Onun personel gdrişıyle
çöp kapısına bakan eski bir vapının
ikinci katında. Küçük balkondan Tac
Otel'in Hıntlı yüzünü görüyoruz. Var-
diya değişimlerinde çıkan personelin
üstü aranıyor. girenlerin paketlen kont-
rol edilivor. Çöpler üstü açık kamyon-
lara elle >ükleniyor. Otelin dığer yüzün-
de ise sağdan direksiyonlu son model
Mersedes'ler. limuzinler. Tata Jeep'ler
sıra sıra.
Kulağı kaptırmak
Sokaklarda yürürken bir filin altında
kalmamaya özen göstermek veya hırsız
maymunlardan sakınmak kadar teklif-
siz kulak temizleyicilerinden de uzak
duımak gerek. Temiz yüzlü, ince par-
maklı. denden küçük doktor çantalı
kulak temızleyiciler, kuyumcu özeni ve
operatör dikİcativle bir kanş uzunlu-
ğundakı tığlan kulağa sokup bir tellak
kadar kir çıkarmayı bilivorlar. Fakat
her şev gibi bu işin de gönüllü olması
gerek.
SÜRECEK
ÇALIŞANLARIN SORULARl/SORUlNLARI YILMAZ ŞİPAL
Memur Emeklisi Olmak Istiyorum
S : Bir ilçcde diş tabibi olarak, 1965 yılında yedek subav
olarak muayenehanemi açtun. 1976'da sağlık ocağında T.C
Emekli Sandığı'na bağlı olarak çaJışmaya başiadun. Tam Gün
Yasası çıkınca, 1979'da yeniden muayenehaneme döndüm.
1991 yılında 55 yaşını doldurdum ve Bağ-Kur'dan emekliliğimi
istedim ve emekli de oldum. Aynı yıl beni sağlık ocağında ve
Emekli Sandığı kapsamında göreve başlattılar. Devlet memu-
nı olarak emekli olabilmem için Bağ-Kur'a bilgi verdim ve ma-
aşlanmı reddettim. Emekli Sandığı, memuriv etime esas olmak
üzere askerlik hizmetlerimi ödettirdi. Bağ-Kur'dan aldığım
emekli aylıklannı geri ödediğim takdirde bütün hizmetlerimin
yeni baştan birleştirilerek memur emeklisi olabileceğim. İl
Sağlık Müdüriüğii'nce söylendi. Ben su anda sağlık ocağında
çaltşıyorum ve memur emeklisi olmak istiyorum. Emekli
Sandığı'ndan aldığım v azıda, "Sandığimıza ve Bağ-Kur'a tabi
geçen hizmetleriniz birleştirilerek Bağ-Kur'ca tarafınıza aylık
bağlandığından. bu hizmetlerinizle halen çaiışmakta olduğu-
nuz hizmetlerinizin birleştirilmesine imkan bulunmanıaktadır"
denümektedir.Bağ-Kur'dan aldığım 4 aylık maaşı faizi Uegeri
verirsem, Bağ-Kur emekliliğim iptai olur mu? Ç.\.
YANIT: Bağ-Kur Yasası'nın 38. maddesı, yaşlılık aylığının ke-
sılmesine olanak tanımıştır.
Bağ-Kur'dan. "yaşlılık aylığı alanlarm istekleri halinde, ay-
lıkları kesilerek son defa prim ödedikleri basamaktan prim öde-
meye devam edebiliıier. Bunların tekrar yaşlılık ay lığı talep etmele-
ri halinde" yaşlılık aylıklan yeniden bağlanır.
Bağ-Kur'dan aldığınız yaşlılık aylığını kestirebilmeniz için
Bağ-Kur'a yeniden prim ödemeye başlamanız gerekmektedir.
Böyle bir durumda prim ödediğiniz sürece. Bağ-Kur'dan "aylık
alma haklarını kaybetmiş" olursunuz. Bağ-Kur'a yeniden prim
ödeyebilmeniz için, öncelikle T.C. Emekli Sandığı kapsamındaki
görevinizi bırakmak dunımundasınız. Çünkü Bağ-Kur Yasası'-
nın 24. maddesi uyannca, yasayla kurulu sosyal güvenlik kuru-
luşlanna "prim veya kesenek ödeyenler" Bağ-Kur sıgortahsı ola-
mazlar.
Varsayalım ki, önce Emekli Sandığı'ndan aynldınız ve yazılı is-
tekte bulunarak Bağ-Kur'a yeniden prim ödeyerek yaşlılık
aylığınızı da kestirdiniz. Daha sonra Bağ-Kur'dan aynldınız ve
yaşlılık aylığını bağlatmadan Emekli Sandığı kapsamındaki gö-
revinize yeniden döndünüz. 1965'ten Bağ-Kur'ca size a>lık bağ-
landığı 1991 yılına kadar geçen süre, T.C. Emekli Sandığı'na ak-
tanlabilir mi? Bu sorunun yanıtı, 2829 sayılı Sosyal Güvenlik
Kurumlanna Tabi Olarak Geçen Hizmetlerin Birleştirilmesi
Hakkında Yasa'nın 5. maddesinde ve aynı yasanın Uygulama
Yönetmeliğinin de 3. maddesinde verilmiştir. Yönetmeliğin 3.
maddesine göre:
"Sosyal güvenlik kurumlarından herhangi birinden gerek o ku-
rumca müstakilen, gerekse değisik sosyal güvenlik kunımlarına
tabi birleştirilmiş hizmetler üzerinden yaşlılık malulluk aylığı bağ-
landıktan, gerekse bu kurumlardaki hizmetlerinden dolayı aylık
alma haklarını (emekliiik haklarının düşmesi, aylık bağlama hak-
larının düşmesi gibi) kavbettikten sonra diğer bir sosyal güvenlik
kurumuna tabi bir işe girilmesi halinde, bu yeni statü dolavtsıyla
geçen hizmetleri. bağlanmış bulunan aylıklarına esas alınan veya
aylık bağlanmasına ait haklarını kaybetmiş olduklan hizmetleriyle
birleştirmeye tabi tutulmaz."
Görüşümüze göre T.C. Emekli Sandığı'ndan emekli olabil-
meniz için 60 yaşını doldurmanız ve son çalışmanızla Emekli
Sandığı'na en az 10 tam yıl (3.600 gün) kesenek ödemeniz gere-
kir.
ANKARA NOTLARI
MUSTAFA EKMEKÇI
Dost Mektuplan...
Ulus'ta Sebze Hali'nde, Çorumlu Ali Rıza Coşkuner'den
sebze, meyve alıyordum. Ali Rıza, yakasında Atatürk rozeti
taşıdığı için hoşuma giderdi. iyi bir Cumhuriyet okuruydu.
- Abi, ablam ne güzel söylemiş, sen de yazmışsın!
Ali Rıza, "Şevket Süreyya Aydemir'den Aysel Kutiuya
Dost Mektuplan"r\6ar\ söz ediyordu.
- Nasıl Ali Rıza, beğendin mi?
- Çok güzel abi, güzel olmaz mı?
Cumhuriyet'i halkçocuklarının, köylülerinokumasınase-
viniyordum.
'Dost Mektuplan'nın başka ilginç yankıları da oldu. Bu
arada, eski Alucra Kaymakamı Yaşar Cankoçak'ın sakladı-
ğı bir mektup da dünkü yazı dizısinde çıktı. Yaşar Canko-
çak, Şevket Süreyya'nın mektubunaeklediğı 11 Mayıs 1994
günlü mektubunda şöyle diyordu:
"Sayın Ekmekçi
'Dost Mektuplan' dızınizde karşılaştığım imbiklenmiş
coşkuyu hemen tanıdım. 32 yıl önce 'Suyu Arayan Adam'/
okuduğumda, benzerine rastlamadığım o büyük yurtsever-
le ben de mektuplaşmaya başlamış; sonraları sesini dinle-
miş, tabutuna sarılan bayrağı tutmuştum.
Aradım. 4 mektubundan yalnızca birincisini bulabiidim.
Bir zamanlar kaymakamlara böyle mektuplar da yazılırdı;
bilinsin isterım. Uygun görürsenız yayımlayabılirsinız.
Alucra'dan Gevaş'a atanmıştım. Oradayken aldığım,
'Yön' ile 'Sosyal Adalef dergılennı karşılaştırmamı oven,
uzun çözumlemelenni ıçeren mektubunu, belleğime göre
aktarmayı anısına saygısızlık sayarım Böylece değinme-
den duramadım. Çünkü, çözümlemelerın vardığı öngörü-
ler doğrulandı. Coşkusunu gerçekçılığınden koparmak
yanlış olurkanısındayım.
Size, Türk Dil Kurumu ülküdeşliğınin sıcak selamlarını,
saygılarını sunuyorum.
Esenlikler dilerim.
Yaşar Cankoçak."
Şevket Süreyya Aydemir'ın oğlu, Ertuğrul Aydemir, tele-
fonla arayarak dizıyı ilgi ile okuduklarını söyledi. Ertuğrul
Aydemır'de babasının notları, kanşık da olsa kağıda dökül-
müş anıları vardı; bunu bana Ertuğrul Aydemir kendısı söy-
lemişti, bunların derlenıp yayımlanması ona düşüyor. Elle-
rinde Şevket Süreyya Aydemır'le ılgılı belgeler, mektuplar
bulunan dostları, bunları Ertuğrul Aydemir'e gönderırler-
se, anıların yazılmasına yardımcı olmuş olurlar. Belgelerin
kuşkusuz enınde sonunda gideceği, saklanacağı yer Türk
Tarih Kurumu olmalı...
DostMektuplan'nda, Enver Paşa ile Celal Bayarın da
adları geçtı. Türk Tarıh Kurumu Başkanı Enver Ziya Karal
anlatmıştı. Biri, Enver Paşa ıle ılgılı bir çuval dolusu mek-
tupla, belgeyı Türk Tarıh Kurumuna getırir, bunları satmak
ıstedığmı söyler. Karal ınceler bunları, adama:
"Pekikaça vereceksinbunları "diyesorar
Adam, öyle bir para ıstemıştır kı, Türk Tarıh Kurumu'nun
bunları almaya gücü yetmez. Karal, şoyle demıştı:
"Biz belgelerın ıçınden, kimi onemlilerini seçtik, aldık.
Adam sonra çuvalını sırtladı"gıttı!
Enver Zıya Karal, bir gun Celal Bayar'la ılgılı bir belge-
den söz etmıştı. Celal Bayarın el yazısıyla bir mektubu
vardı, bundan, partının hesaplarını tam kapatmadığı anla-
mı mı çıkıyordu ne? Enver Ziya Karalın çıtlattığını, bir An-
kara Notları'nöa yazmıştım. Sonrasını Prof. Enver Ziya
Karal anlatmıştı. Yazı çıkınca, Celal Bey aramış Enver Zıya
Karal'ı.
' 'Bir kahveni içmeye geleceğim " demış.
"Buyurun efendım, onur verirsıniz!"
Türk Tarih Kurumu'nagelince, Karal'a:
"Mektubumu istiyorum!" demış. Enver Ziya Karal, mek-
tubun, Türk Tarih Kurumu'nun malı olduğunu, bunu vere-
meyeceklerını söyleyınce, Celal Bey:
"O zaman mektubun bir fotokopısını rica edeyim."
"Hay hay, onu verebilınz!"
Celal Bey, fotokopiyı alır çıkar.
CHP'Iİ eski Ulaştırma bakanlarından Ferda Güley'leçok-
tandır görüşemiyordum. Ferda Bey, bir haftadır sayrıymış,
yatıyormuş. Ferda Güley'ın de kıtabında yayımlanmış, Sa-
ruhan Mebusu Mahmut Celal Bey'le ılgılı ılgınç bılgller
vardı. Mustafa Kemal'in Garp Cephesi Komutanı tsmet
Bey e yazdığı kımı ilginç sözler...
Bir de Ankara Beledıyesı Yazı Işlerı Müdürlüğü'nden
emekli Hüseyin Emre'nın bana anlattıkları var, şöyle:
Hüseyin Emre, Ankara Beledıyesi müfertışlerınden Edip
Kemal Ülker'le bırlıkte çalışmış. Edıp Kemal Bey, Jön Türk-
lerdenmış. İngilızce, Fransızca, Almancayı çok iyı konuşur-
muş. Hüseyin Emre'ye şunu anlatmış:
"Ben hayatımda büyük hata ışledim, kendımi affedemi-
yorum"demiş. "CelalBayar'ıbumılletinbaşınaadetaben
sardım! Şöyle: Talat Paşan/n Ûzel Kalem Müdürü'ydüm.
Bir gün geldı, kapının kenannda suklüm puklüm, elleri gö-
beğinde bağlı olarak durdu. Nazır Paşa hazretlerıyle görü-
şeceğım' dedi. Ne için görüşeceksinız?' dedım. Efendim,
gizli görüşeceğım'. Ben de, Ben onun sır katibiyim. Her
şeyden haberım olacaktır. Benden saklı bir şeysi yoktur.
Görüştüremem
1
dedim. Bunun üzerine, Efendim, ittihat
Terakkınin Izmir'de şubesı açılıyor (veya açılmış), beni
oraya katıp olarak göndersin' dedi. Içerı girdim. söyledim.
Gelsın' dedi. içeri girdı, ikı-üç dakika sonra çıktı. Talat Pa-
şa beni çağırdı: Yahu Edip, bu adamı niye soktun? Sinsi bir
adama benzıyor, hiç güvenılmez!' dedi. Ben de 'Aman
efendim, ne olacak? Gönderelım gitsin. İki ay sonra görevi-
ne son verırsmiz. Yetkiniz dahilinde', 'Peki' dedi; keşke
söylemez olaydım!"
Elde belgeler olmadan konuşmak güçtür. Olayları yaşa-
yanların çoğu ölüp gitmiştir. Tanıklık sadece, belleklerde
kalan sözlere dayanır. Mektuplar öyle değil; onlar, ölüm-
süztanıklardır...
BULMACA
SOLDAN SAĞA: 1
1/ Gemide yelkenlerin
açılması ıçın venlen ko-
mut... Telli balıkçıl. 2/
Hisse. pa>... Yelkenin
ucunda ip geçirmek üzere
yapılmış göz. 3/ Yüz,çeh- 4
re... Süslemede kullanı-
lan bir tür esnek kâğıt. 4/
Sınırnişanı... Bircinsker-
tenkele. 5/ Sayılan gös-
:ermek için kullanılan
işaretlerden her biri. 6/ 8
Denizcilikte "alt. aşağı" g
anlamında kullanılan
sözcük... Dinsel inançlan olma-
an. 7/ Zimbabvve'nin başkenti...
Utanç duyma. 8/ İyi yetişmiş. de-
ğerli kimse... Silah. 9/ Gaetano
Donizetti'nin bir operası... Mevki.
makam.
YTJKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Çocuklar. torunlar... Hattatla-
nn kâğıt cilalamak için kullandık-
lan nişasta ve yumurta akından
yapılan bileşim. 2/ Erzurum'un bir
ilçesi. Ördek. 3/ Bir nota... Ağn
Dağı'na verilen bir başka ad. 4/ "Karac'oğlan derde yandım
yanalı — elinden yüreciğim yaralı"... Vanlmak istenen bir
maca doğru. geçilmesi gerekli dönemlerden her biri. 5/ Boru-
lan döndünneden eklemeyi sağlayan bağlantı parçası. 6/ Yu-
nan abecesinde bir harf... Türkiye. İran ve Pakistan tarafından
kurulan "Ekonomik İşbırliği Öfgütü"nün simgesi. 7/ Taze so-
ğan ve marulla pişirilrniş kuzu eti yemeği... Rütbesiz asker. 8/
Maddenin, kimyasal bir tepkimeye girebilen en küçük parçası...
Kutsal olduğu için dokunulmaması gereken şey. 9/ Güzel, hoş,
latif... Evliya.