07 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
t f SAYFA CUMHURİYET 15MAYIS1994PAZAR 12 DIZIYAZI Yokuluğa çıkmak başka bir "hal"e geçmektir. Hek görülecekyerler, kuliantiacak'araçiar,geçirilecekzaman, birazön bilgi, daha çok sezgî ve enfazla rastlantıya bağlıysa, "yollarda ohnak"bağımhhk yaraıan "kötü ahşkanhklardan bm"oiuverir. jnsanmgövdesî yaîağına bir türtüyerteşemez.strtı çanta ister. Keşfedilmemişcoğrafyalarartıkyoktur, ancak her iklimihergönülbaşkayaşar. Yolcuiçmyönlersekt değilontanedir. Dokuzmcusu ruhuna, onunctisuaklınagider. Hangiyönümenzil tutarsa tutsun ruhuna veakhnaeta yönelmiş demektir. Kökler çok derindeolsabileyenisürecekfüizİerle dallara aşılartmak için yolaçtkılır. Her duraktayenisürgimtereaşûanıryolcu. Evrenmsımrlarınakendi çapındakarşı koymadır geznıek. Gömllüolduğukadarzortmhıdur da. Çünkü tanımanm, anlamanın veduyıtmsamanınen kesiirmeyoüarmdan biriı&ımyoicUlttkiardatı geçer, Yaban efkrdeki "garip"iik, beklenmeyen dayanışmalarlaaşıhrken insanadair tanuî tazeiemr. Kendiiçlerindekiyolculuğıtnhesaplaşmasıntyaratı süreciolarakyaşaymlarsanatçılardır. Yeryüzüyolctdldâarınaı hesaplaşmasvıı kendiiçlerinde yapanlar ise gezginkr... stanbul'dan havalanırken ak- şamdı. Dubai üstünden Delhi'ye ulaştığımızda bahar gelmişti, nüfus artışına hala çare bulunamamışu, oto- bûs penceresinden kargalan seyrederek uyku mahmurluğunu dağnmaya çalışı- yorduk. Otele yerleşip sokaklara vuruyoruz. Yeniden Hmdıstan'da olmak. kenti dinleyip koklamak gûzel. Nilgün'ün yo- la çıkarken yaptığı plana göre birkaç gün sonra Nepal'e geçeceğiz. Fakat ku- zeyde havalann 1yi olmadığını öğrenin- ce plan değişiyor. Hindistan'ın batısın- dan güneyine inip doğusundan kuzeyi- neçıkmaya karar veriyoruz. Yanmada- nın çevresinde yaklaşık dokuzbin kilo- metrelik turdan sonra ılık havalarla bir- likte Nepal'e geçmek niyetindeyiz. Aryan'lar Ue Dravidyen'Ier Bu topraklann yerlileri dalgalı saçlı. koyu tenli güneyliler. tÖ 1500'de Hin- disıan'a giren Aryan'lar. Güney'in Dravidyen kültürünü etkilemekle bir- likte Kuzey'dekı gibi tam egemenlik ku- ramamışlar. Daha önce gördüğümüz- den farklı bir Hindistan umuyoruz. Ra- castan'ın "TenkJer içindekj köy" gö- rünümlerinden. Pencap'ın sanklı ve takım elbiseli ikı dirhem bir çekirdek Sih'lerinden. Uttar Pradesh'in Ganj Nehri'yle kutsanmış topraklanndan. Agra'nın turistik atraksiyonlanndan. Kongre Partisi'yle BJP gösterilennden başka şeyler anyoruz. Bir ülkeden çok kıta özelliği taşıvan bu topraklarda farklı dil. din. gelenek ve etnik kökenlerden gelen 800 milyon insan yaşıyor. Başlıca dinlerin tümü temsil ediliyor. Yeryüzünde en çok yan- daşı olan Hinduism ve Budism bu top- raklarda doğmuş. Müslümanlar ıkinci yoğunlukla. En eski din Zerdüştlük de Hindistan'da yaşıyor. Sadece bu top- raklara özgü öğretinin izleyıcileri Jain- ler ise mozaikteki yerlerini İcoruyor. Kastlarvepisişler Gandi dönemindeki ön- lemlere karşın kast sistemi sürüyor. En üsttekı Brahmanlar kastı din adamla- nndan oluşuyor. Brahmanlar tannlan yönetebilecek bilgilere sahip olduklan için yalnızca insanlann değil tannlann da efendisıdir. Eğitim görmüş. yetişmiş Brahman'lar insan tannlardır. Neyin doğru neyin yanlış olduğuna onlar ka- rar verir. Ikinci olarak askerlerin ve yö- neticilerin Kshatriya kastı gelir. Vais- yas'lar ticaret erbabı \e esnaflar: Sud- ra'lariseçiftçilervezanaatkârlardanku- ruludur. Brahman'lar tann Brahma'nın ağa, Kshatriya'lar kollan. Vaısvas'lar kalçalan. Sudra'lar ayaklandır. Her kast içinde pek çok alt grup ve kanşık ilişkiler vardır. Tüm kastlann dışında kalan ve "pis işler"le uğraşan "Dokımui- mazlar"ın elinden su bile içilmez. Göl- geleri üst kastlardan birinin gölgesiyle çakıştığı zaman "Kirienme" meydana gelir. Bir kimlik olarak uysallık Hindistan. Hindu. Budist. Müslü- man ve İngilız imparatorluklannın de- rin ızlerinı taşıyor. tlk çağlardan bu yana yeraltı kaynaklannın ve toprakla- nnın zenginliği. insan emeğinin "beda- valığı' ile emperyalist politikalann ılgı odağı olmuş. "Hangi dinden, etnik kö- kenden. kasttan olursak olalım Hindis- tan hepimizin ana vatanıdır" ilkesı. Gan- di'nin parçalanmaya karşı yürüttüğü savaşımın politikasını belirlemiş. Bu- gün ekonomik ve kültürel bağunsızhğın ne kadar korunmaya çalışıldığı tartışıbr fakat ülkede farklı etnik. dinsel ve poli- tik kimliklerin "özgürce" temsil edildiği söylenebilir. En azından. sokaktaki in- san tarafından tanındıklannı, polıtık argümanlar ayıklandığında hoşgörüyle değerlendirildiklerini ve vaşamın zen- ginliği olarak kabul edildiklerini belirt- mek gerekir. "Lysallığı" karakterlen- nin göriinen. "şiddeti" ise derinlerdeki özelliği olarak taşıyan Hindistanlılar banş içinde yaşamak istiyorlar. İki parlamentolu demokratik sistem. merkezi yönetimde söz sahibi. 24 eya- letteki hükümetlerden bazılan komü- nistlerin elinde. bazılan toprak ağalan- nın. Çoğu başbakanlar erkek biz bir tane kadın başbakan bıliyoruz. Günlük yaşam sokaklarda dönüyor. Kentlerde olduğu gibi kırsal kesımde de kadın yaşamın içinde. Çocuklann bakı- mı anneler kadar babalann da sorumlu- luğunda. Gençler en çok bilgisayar eği- timine ilgi göstenyor. Tata ailesi, sana- yinin vitrinindekı en güçlü grup. CTIU tüm işkollannda örgiitlü, (özellikle do- Farklı etnik, dinsel ve politik kimlikierin "özgürce" temsil edildiği Hindistan'da yaşam sokaklarda dönüyor. Görünüşte 'duygusal' olan insanın özünde 'şiddet' var Sokaklarda berberlerin yanına tezgah kuran kulak temi/ley iciler. bir tellak kadar kir çıkarmayı başanrlar ğuda ve güneyde etkili) ışçı sendikalan konfederasyonu. Ağır sanayı var. Ge- çen yıllarda uzaya uydu gönderdıler. Üç kişilik ekip de kutuplara bayrak dik- tı. Askerlık zorunlu değil. Ordu güçlü. başbakanlar arada bir "suikast yönte- mi" ıle değışse bile demokratik sistem şimdiye dek kesıntiye uğramamış. Delhi'deki Aksaray Eski Delhi'nin "ne ararsan *ar" türü çarşılanndan Mein Bazaar. görmeşelı hayli değişmiş. Dükkanlann önünde salkım saçak sergılenen gıysılerden bin- ni beğendiğinizde satıcılar "Kaç tane lazım" diye soru>or. Bir ıkı tane>e aldı- ran >ok. Her modelin her rengınden bi- rer düzine istemezseniz "çulsuz müşteri" muamelesi yapıyorlar. Mein Bazaar'da eskiden de toptan alışvenş yapılırdı, ama "batan geminin mallan" havasında olmazdı. Meselenin ashnı dükkanlann değişen tabelalannda yakalıvoruz. İngi- lizce \e Hintçe yazılar \erini Krii Alfa- besi'ne bırakmış. Esnaf şakır şakır Rus- ça konuşuyor. Sokak. kocaman sivah na\Ion torbalan güçlükle taşıyan küçük müteşebbislerledolu. İki yıl önce Polonvalılar Mein Bazaar'ı keşfetmiş. ardından Ruslar. Ne bulurlarsa gözü kapalı alıyorlar. Yazık ki ticaret valnız bu boyutlarda kalmıyor. "Dünyanuı en eski mesleklerinden biri"nın icrası da iKZ ahatma Gandi dönemindeki tüm çabalara karşın Hindistan'da kast sistemi sürüyor. Kastlann dışında kalan ve "pis işler'ie uğraşan "dokunulmazlar"ın elinden su bile içilmiyor. Gölgeleri üst kastlardan birinin gölgesiyle çakıştığı zaman "kirlenme" meydana geliyor. £ski Delhi'nin "ne ararsan var" türü çarşılarından Mein Bazaar, İstanbul'un Aksaray'ını çağnştınyor. Esnaf şakır şakır Rusça konuşuyor. Sokak, kocaman siyah naylon torbalan güçlükle taşıyan müteşebbislerle dolu. başlamış. Mein Bazaar'da değişmeyen şeylerden biri Holi Festivali öncesinde travestilenn iki gün süren "etkinliği". Holi. Hindulann en renkli bayramı. İnsanlar bırbınnin üstünc bolca toz boya serpiyor. filitlerc doldurulmuş renkli sularla yoldan geçenler "yıkanı- >or". Gençlik sınırı aşmış Festivalden bir hafta önce. küçük bir travesti grubu. Mein Bazaar'ın bir ucundan dans ederek gırdi. Her duk- kanın önünde durup şarkılar söyleye- rek bahşiş topluvorlardı. Esnaf. nakit ödcmc yanı sıra beğendikleri ufak tefek şeyleri de paketleyip hediye ediyordu. "Fiziksel gençlik" sınınnı aşmış görii- nen Mahsun, klarnet. keman ve 'tabla'- dan oluşan orkestraya sesiyle yol göste- riyor, "kızlar" dans ederken izleyicilerle şakalaşıyordu. Mahsun'la arkadaşlan Mein Bazaar'dan iki günde çıkabildiler Hindistan'ın ikinci büyük kenti Bombay'a ılk gelişımizde bizi havaala- nından kapan otel ayakçısının azizliği- ne uğrayınca, zengin Araplann âlem yaptığı beş yıldızh oteller bölgesi Juhu'- da fahiş fiyatlar ödeyerek üç gün geçir- miştik. Bu kez, bari tam olsun diye trenden indikten sonra taksiye binip "Tac Ma- hal Intemational'a çek" dıyoruz. Clke- nın en lüks oteli Tac. Colaba semtinde. İngiliz işi görkemli bma ve yanına dıkıl- miş gökdelen limandaki Gate of lndıa- yabakıyor. Otelle deniz arasında döşeme kaldınmlı geniş bir cadde yapılmış. Gate of lndia. Bombay'ın simgelenn- den bin. San bazalt taşından görkemli "tak'ın çevresindeki parklar ve seyir te- raslan akşamüstleri buluşma yeri olu- yor. Bir zamanlar Batı'dan deniz v oluy- la gelenler Hindistan'a buradan girer- lermış. Tren ne kadar rahat olsa da yorulmu- şuz. Taksiden inip odamıza yerleşiyo- ruz. Oda. kuşkusuz Tac Mahal Interna- tianol'da değil. Onun personel gdrişıyle çöp kapısına bakan eski bir vapının ikinci katında. Küçük balkondan Tac Otel'in Hıntlı yüzünü görüyoruz. Var- diya değişimlerinde çıkan personelin üstü aranıyor. girenlerin paketlen kont- rol edilivor. Çöpler üstü açık kamyon- lara elle >ükleniyor. Otelin dığer yüzün- de ise sağdan direksiyonlu son model Mersedes'ler. limuzinler. Tata Jeep'ler sıra sıra. Kulağı kaptırmak Sokaklarda yürürken bir filin altında kalmamaya özen göstermek veya hırsız maymunlardan sakınmak kadar teklif- siz kulak temizleyicilerinden de uzak duımak gerek. Temiz yüzlü, ince par- maklı. denden küçük doktor çantalı kulak temızleyiciler, kuyumcu özeni ve operatör dikİcativle bir kanş uzunlu- ğundakı tığlan kulağa sokup bir tellak kadar kir çıkarmayı bilivorlar. Fakat her şev gibi bu işin de gönüllü olması gerek. SÜRECEK ÇALIŞANLARIN SORULARl/SORUlNLARI YILMAZ ŞİPAL Memur Emeklisi Olmak Istiyorum S : Bir ilçcde diş tabibi olarak, 1965 yılında yedek subav olarak muayenehanemi açtun. 1976'da sağlık ocağında T.C Emekli Sandığı'na bağlı olarak çaJışmaya başiadun. Tam Gün Yasası çıkınca, 1979'da yeniden muayenehaneme döndüm. 1991 yılında 55 yaşını doldurdum ve Bağ-Kur'dan emekliliğimi istedim ve emekli de oldum. Aynı yıl beni sağlık ocağında ve Emekli Sandığı kapsamında göreve başlattılar. Devlet memu- nı olarak emekli olabilmem için Bağ-Kur'a bilgi verdim ve ma- aşlanmı reddettim. Emekli Sandığı, memuriv etime esas olmak üzere askerlik hizmetlerimi ödettirdi. Bağ-Kur'dan aldığım emekli aylıklannı geri ödediğim takdirde bütün hizmetlerimin yeni baştan birleştirilerek memur emeklisi olabileceğim. İl Sağlık Müdüriüğii'nce söylendi. Ben su anda sağlık ocağında çaltşıyorum ve memur emeklisi olmak istiyorum. Emekli Sandığı'ndan aldığım v azıda, "Sandığimıza ve Bağ-Kur'a tabi geçen hizmetleriniz birleştirilerek Bağ-Kur'ca tarafınıza aylık bağlandığından. bu hizmetlerinizle halen çaiışmakta olduğu- nuz hizmetlerinizin birleştirilmesine imkan bulunmanıaktadır" denümektedir.Bağ-Kur'dan aldığım 4 aylık maaşı faizi Uegeri verirsem, Bağ-Kur emekliliğim iptai olur mu? Ç.\. YANIT: Bağ-Kur Yasası'nın 38. maddesı, yaşlılık aylığının ke- sılmesine olanak tanımıştır. Bağ-Kur'dan. "yaşlılık aylığı alanlarm istekleri halinde, ay- lıkları kesilerek son defa prim ödedikleri basamaktan prim öde- meye devam edebiliıier. Bunların tekrar yaşlılık ay lığı talep etmele- ri halinde" yaşlılık aylıklan yeniden bağlanır. Bağ-Kur'dan aldığınız yaşlılık aylığını kestirebilmeniz için Bağ-Kur'a yeniden prim ödemeye başlamanız gerekmektedir. Böyle bir durumda prim ödediğiniz sürece. Bağ-Kur'dan "aylık alma haklarını kaybetmiş" olursunuz. Bağ-Kur'a yeniden prim ödeyebilmeniz için, öncelikle T.C. Emekli Sandığı kapsamındaki görevinizi bırakmak dunımundasınız. Çünkü Bağ-Kur Yasası'- nın 24. maddesi uyannca, yasayla kurulu sosyal güvenlik kuru- luşlanna "prim veya kesenek ödeyenler" Bağ-Kur sıgortahsı ola- mazlar. Varsayalım ki, önce Emekli Sandığı'ndan aynldınız ve yazılı is- tekte bulunarak Bağ-Kur'a yeniden prim ödeyerek yaşlılık aylığınızı da kestirdiniz. Daha sonra Bağ-Kur'dan aynldınız ve yaşlılık aylığını bağlatmadan Emekli Sandığı kapsamındaki gö- revinize yeniden döndünüz. 1965'ten Bağ-Kur'ca size a>lık bağ- landığı 1991 yılına kadar geçen süre, T.C. Emekli Sandığı'na ak- tanlabilir mi? Bu sorunun yanıtı, 2829 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumlanna Tabi Olarak Geçen Hizmetlerin Birleştirilmesi Hakkında Yasa'nın 5. maddesinde ve aynı yasanın Uygulama Yönetmeliğinin de 3. maddesinde verilmiştir. Yönetmeliğin 3. maddesine göre: "Sosyal güvenlik kurumlarından herhangi birinden gerek o ku- rumca müstakilen, gerekse değisik sosyal güvenlik kunımlarına tabi birleştirilmiş hizmetler üzerinden yaşlılık malulluk aylığı bağ- landıktan, gerekse bu kurumlardaki hizmetlerinden dolayı aylık alma haklarını (emekliiik haklarının düşmesi, aylık bağlama hak- larının düşmesi gibi) kavbettikten sonra diğer bir sosyal güvenlik kurumuna tabi bir işe girilmesi halinde, bu yeni statü dolavtsıyla geçen hizmetleri. bağlanmış bulunan aylıklarına esas alınan veya aylık bağlanmasına ait haklarını kaybetmiş olduklan hizmetleriyle birleştirmeye tabi tutulmaz." Görüşümüze göre T.C. Emekli Sandığı'ndan emekli olabil- meniz için 60 yaşını doldurmanız ve son çalışmanızla Emekli Sandığı'na en az 10 tam yıl (3.600 gün) kesenek ödemeniz gere- kir. ANKARA NOTLARI MUSTAFA EKMEKÇI Dost Mektuplan... Ulus'ta Sebze Hali'nde, Çorumlu Ali Rıza Coşkuner'den sebze, meyve alıyordum. Ali Rıza, yakasında Atatürk rozeti taşıdığı için hoşuma giderdi. iyi bir Cumhuriyet okuruydu. - Abi, ablam ne güzel söylemiş, sen de yazmışsın! Ali Rıza, "Şevket Süreyya Aydemir'den Aysel Kutiuya Dost Mektuplan"r\6ar\ söz ediyordu. - Nasıl Ali Rıza, beğendin mi? - Çok güzel abi, güzel olmaz mı? Cumhuriyet'i halkçocuklarının, köylülerinokumasınase- viniyordum. 'Dost Mektuplan'nın başka ilginç yankıları da oldu. Bu arada, eski Alucra Kaymakamı Yaşar Cankoçak'ın sakladı- ğı bir mektup da dünkü yazı dizısinde çıktı. Yaşar Canko- çak, Şevket Süreyya'nın mektubunaeklediğı 11 Mayıs 1994 günlü mektubunda şöyle diyordu: "Sayın Ekmekçi 'Dost Mektuplan' dızınizde karşılaştığım imbiklenmiş coşkuyu hemen tanıdım. 32 yıl önce 'Suyu Arayan Adam'/ okuduğumda, benzerine rastlamadığım o büyük yurtsever- le ben de mektuplaşmaya başlamış; sonraları sesini dinle- miş, tabutuna sarılan bayrağı tutmuştum. Aradım. 4 mektubundan yalnızca birincisini bulabiidim. Bir zamanlar kaymakamlara böyle mektuplar da yazılırdı; bilinsin isterım. Uygun görürsenız yayımlayabılirsinız. Alucra'dan Gevaş'a atanmıştım. Oradayken aldığım, 'Yön' ile 'Sosyal Adalef dergılennı karşılaştırmamı oven, uzun çözumlemelenni ıçeren mektubunu, belleğime göre aktarmayı anısına saygısızlık sayarım Böylece değinme- den duramadım. Çünkü, çözümlemelerın vardığı öngörü- ler doğrulandı. Coşkusunu gerçekçılığınden koparmak yanlış olurkanısındayım. Size, Türk Dil Kurumu ülküdeşliğınin sıcak selamlarını, saygılarını sunuyorum. Esenlikler dilerim. Yaşar Cankoçak." Şevket Süreyya Aydemir'ın oğlu, Ertuğrul Aydemir, tele- fonla arayarak dizıyı ilgi ile okuduklarını söyledi. Ertuğrul Aydemır'de babasının notları, kanşık da olsa kağıda dökül- müş anıları vardı; bunu bana Ertuğrul Aydemir kendısı söy- lemişti, bunların derlenıp yayımlanması ona düşüyor. Elle- rinde Şevket Süreyya Aydemır'le ılgılı belgeler, mektuplar bulunan dostları, bunları Ertuğrul Aydemir'e gönderırler- se, anıların yazılmasına yardımcı olmuş olurlar. Belgelerin kuşkusuz enınde sonunda gideceği, saklanacağı yer Türk Tarih Kurumu olmalı... DostMektuplan'nda, Enver Paşa ile Celal Bayarın da adları geçtı. Türk Tarıh Kurumu Başkanı Enver Ziya Karal anlatmıştı. Biri, Enver Paşa ıle ılgılı bir çuval dolusu mek- tupla, belgeyı Türk Tarıh Kurumuna getırir, bunları satmak ıstedığmı söyler. Karal ınceler bunları, adama: "Pekikaça vereceksinbunları "diyesorar Adam, öyle bir para ıstemıştır kı, Türk Tarıh Kurumu'nun bunları almaya gücü yetmez. Karal, şoyle demıştı: "Biz belgelerın ıçınden, kimi onemlilerini seçtik, aldık. Adam sonra çuvalını sırtladı"gıttı! Enver Zıya Karal, bir gun Celal Bayar'la ılgılı bir belge- den söz etmıştı. Celal Bayarın el yazısıyla bir mektubu vardı, bundan, partının hesaplarını tam kapatmadığı anla- mı mı çıkıyordu ne? Enver Ziya Karalın çıtlattığını, bir An- kara Notları'nöa yazmıştım. Sonrasını Prof. Enver Ziya Karal anlatmıştı. Yazı çıkınca, Celal Bey aramış Enver Zıya Karal'ı. ' 'Bir kahveni içmeye geleceğim " demış. "Buyurun efendım, onur verirsıniz!" Türk Tarih Kurumu'nagelince, Karal'a: "Mektubumu istiyorum!" demış. Enver Ziya Karal, mek- tubun, Türk Tarih Kurumu'nun malı olduğunu, bunu vere- meyeceklerını söyleyınce, Celal Bey: "O zaman mektubun bir fotokopısını rica edeyim." "Hay hay, onu verebilınz!" Celal Bey, fotokopiyı alır çıkar. CHP'Iİ eski Ulaştırma bakanlarından Ferda Güley'leçok- tandır görüşemiyordum. Ferda Bey, bir haftadır sayrıymış, yatıyormuş. Ferda Güley'ın de kıtabında yayımlanmış, Sa- ruhan Mebusu Mahmut Celal Bey'le ılgılı ılgınç bılgller vardı. Mustafa Kemal'in Garp Cephesi Komutanı tsmet Bey e yazdığı kımı ilginç sözler... Bir de Ankara Beledıyesı Yazı Işlerı Müdürlüğü'nden emekli Hüseyin Emre'nın bana anlattıkları var, şöyle: Hüseyin Emre, Ankara Beledıyesi müfertışlerınden Edip Kemal Ülker'le bırlıkte çalışmış. Edıp Kemal Bey, Jön Türk- lerdenmış. İngilızce, Fransızca, Almancayı çok iyı konuşur- muş. Hüseyin Emre'ye şunu anlatmış: "Ben hayatımda büyük hata ışledim, kendımi affedemi- yorum"demiş. "CelalBayar'ıbumılletinbaşınaadetaben sardım! Şöyle: Talat Paşan/n Ûzel Kalem Müdürü'ydüm. Bir gün geldı, kapının kenannda suklüm puklüm, elleri gö- beğinde bağlı olarak durdu. Nazır Paşa hazretlerıyle görü- şeceğım' dedi. Ne için görüşeceksinız?' dedım. Efendim, gizli görüşeceğım'. Ben de, Ben onun sır katibiyim. Her şeyden haberım olacaktır. Benden saklı bir şeysi yoktur. Görüştüremem 1 dedim. Bunun üzerine, Efendim, ittihat Terakkınin Izmir'de şubesı açılıyor (veya açılmış), beni oraya katıp olarak göndersin' dedi. Içerı girdim. söyledim. Gelsın' dedi. içeri girdı, ikı-üç dakika sonra çıktı. Talat Pa- şa beni çağırdı: Yahu Edip, bu adamı niye soktun? Sinsi bir adama benzıyor, hiç güvenılmez!' dedi. Ben de 'Aman efendim, ne olacak? Gönderelım gitsin. İki ay sonra görevi- ne son verırsmiz. Yetkiniz dahilinde', 'Peki' dedi; keşke söylemez olaydım!" Elde belgeler olmadan konuşmak güçtür. Olayları yaşa- yanların çoğu ölüp gitmiştir. Tanıklık sadece, belleklerde kalan sözlere dayanır. Mektuplar öyle değil; onlar, ölüm- süztanıklardır... BULMACA SOLDAN SAĞA: 1 1/ Gemide yelkenlerin açılması ıçın venlen ko- mut... Telli balıkçıl. 2/ Hisse. pa>... Yelkenin ucunda ip geçirmek üzere yapılmış göz. 3/ Yüz,çeh- 4 re... Süslemede kullanı- lan bir tür esnek kâğıt. 4/ Sınırnişanı... Bircinsker- tenkele. 5/ Sayılan gös- :ermek için kullanılan işaretlerden her biri. 6/ 8 Denizcilikte "alt. aşağı" g anlamında kullanılan sözcük... Dinsel inançlan olma- an. 7/ Zimbabvve'nin başkenti... Utanç duyma. 8/ İyi yetişmiş. de- ğerli kimse... Silah. 9/ Gaetano Donizetti'nin bir operası... Mevki. makam. YTJKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Çocuklar. torunlar... Hattatla- nn kâğıt cilalamak için kullandık- lan nişasta ve yumurta akından yapılan bileşim. 2/ Erzurum'un bir ilçesi. Ördek. 3/ Bir nota... Ağn Dağı'na verilen bir başka ad. 4/ "Karac'oğlan derde yandım yanalı — elinden yüreciğim yaralı"... Vanlmak istenen bir maca doğru. geçilmesi gerekli dönemlerden her biri. 5/ Boru- lan döndünneden eklemeyi sağlayan bağlantı parçası. 6/ Yu- nan abecesinde bir harf... Türkiye. İran ve Pakistan tarafından kurulan "Ekonomik İşbırliği Öfgütü"nün simgesi. 7/ Taze so- ğan ve marulla pişirilrniş kuzu eti yemeği... Rütbesiz asker. 8/ Maddenin, kimyasal bir tepkimeye girebilen en küçük parçası... Kutsal olduğu için dokunulmaması gereken şey. 9/ Güzel, hoş, latif... Evliya.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle