25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 15MAYIS1994PAZAR 10 PAZAR YAZILARI Kolektifbir eylem:Sıradayağıllkokulda birkaç kez sıra da- yağı yemiştik. Dayaktan sonra birbiriyle bakışıp gülüşenler olurdu. Ne de olsa "kolektif bir eylem"di sıra davağı >e- mek. Duygular paylaşılırdı. En çok kikirdeyenlerse sık sık "bireysd dayak" yiyenlerdi. O an herkes eşitlenirdi çünkii. Gururmururda kırmazdı sı- ra dayağı. Topluca çekildiği için yazgıya çok benzerdi. Ça- bucak da unutulurdu. Benzeri bir ortamı 20 yıl ka- dar sonra askerde, bedelliler bölüğünde gözlemlemiştim. Binlerce dokior. mühendis. hukukçu ve iş adamı, kendıle- rine toplu halde edilen haka- retleri olağanüstü duyarsız karşıhyordu. Hatta yan gizli sıntanlar da oluyordu. Tek tek bakınca herkes onurluydu; kimse burnundan kıl aldı- rmazdı. Ama birlikteyken. or- tak onurdan özveride bulun- makta cömerttiler. Oysa sıra dayaklan ve toplu küfürler, tek tek karşı- laştığımız hareketler kadar önemliydi. Rusya'da aynı mantıkla bir kez daha karşılaştım. Burada da toplum ölçüsüzce horla- nabiliyor, birevler kolavlıkla dev bir çarkın dişlileri haline getirilebiliyordu. "Beıf'demek ayıp sayılıyor. kişisel düşünce- ler bile otonter bir süzgeçten geçirilerek her an bastınlabile- cek sahte bir "kamuoyu" gö- rüntüsü altında sunuluyordu. Ama yine de "toplum", insan- lann kendılerini kurtarabil- mek için rahatlıkla özveride bulunulabilecekleri, ha\ada kalan. içi boş bir kavramdı. MOSKOVA HAKAN AKSAY Böyle bir ortamda bireyler, sıkıştıklannda kendilerini top- lumun içinde gizlemcyi. arazi- ye uymayı. kamufle olmayı iyi beceriyorlardı. Adam riişvet alıyordu; açık- laması hazırdı: - Bu zamanda riişvet alma- dan geçinebilen var mı!.. Kız fahişelik yapıyordu; o da rahattı: - Şimdi herkes böyle!.. Kalabalığın ortasında adam boğazJanırken herkes aynı şeyi düşünüyordu: - Başİcalan kılını kıpırdatmı- yor. Ben miyim alemin fedai- si!.. Gözlerimın önünde. liseden dürüsı \e sınirli bir öğretmen çehresi: - Yahu, herkes kendini pen- cereden atsa. sen de ataca mı- sın 1 ?.. O yıllarda bunu. olumsuz varutı belli bir u\an olarak ka- bul eder. tartışmazdık bile. Şimdi düşünü\orum da herke- sin kendini pencereden attığı bir verdc. insan ölmek istemese bile. "Ama ya ötekiler?" diye ciddi bir çelişkı vaşar; en azı- ndan pencereden sarkarak aşağıyı inceler. şansını tartar. Çünkü sıra davaklannı ra- hatlıkla kabullenen. hoş gören kışileriz biz... JaponTürkleriJaponlar. ılk kez Türk göç- menleriyle resmı olarak 1920 yılında İcarşılaşmışlar. 1917 yı- lından başla_\arak kısa aralık- larla Mancurya'ya göçeden ya da ettirilen Kazak. Özbck. Türkmen ve Kırgız, Türk o>- maklan, Mancurya'da Japon üst düzey yetkilileriyle kur- duklan ılışkıler sonunda özel izinle 600 kişilik bir kafıle. Orenburg (eski Sovyetler Birli- ği'nin doğusu) doğumlu Kur- ban Ali başkanlığında Kore • yoluyla Japonya'şa girmişler. Bu göçmenlerin çoğu Tokyo"- da olmak üzere Kasai \c Na- gaya illerinc yerleştirilmişler. Geçiş o geçiş. Türkler. dılcrse yorganı sırtında göçe devam eder. Dilcrse bulunduğu yeri kendine mesken eyler. Türkler. bövlece Japonva'- da yerleşmeve karar verirler. Yün dokumacılığı başta ol- mak üzere. çeşitli etkinliklerle TOKYO ALİ RIZA BALAV1AN günluk yaşamlannı asalak ol- madan sürdürürlerken aralan- nda para loplavıp Tokyo'da büyükçe bir arsa almayı da ih- mal eımezler (1929). Tokyo Türklerfnın bu arsa üzennde kurduklan dernek binasında, okuma-vazma öğretımi. dergi ve gazete yavınlan-İslam elki- siyle olsa gerck: Arap harfle- nyle -vanında düğün- dernek gibi kimi kültürel etkinliklerde de bulunurlar. Hatta arsanın bir bölümünü Türk devletine bağışlayarak üzerinde Türkiye Bü\ ük Elçiliği binasının kurul- masını da sağlarlar. Hayalet avcıları derneği açıldıŞato ve malikanelerdeki hayaletleri aramak için yeni bir dernek kuruldu. Şimdiye kadar klüp şeklinde faaliyet gösteren hayalet avcılan. artık dernek- leştiler. İngiltere. hayalet bakımından ve- rimli bir ülke. Belli bölgelerde hayalet- ten bol bir şe> yok. Bunun nedeni, Hı- ristiyanlık öncelerine kadar giden dönemlere ilişkin efsane ve inançlann hala toplumun bilinç altından silinme- miş olması. Neden silinmiyor? Çünkü her yerde olduğu gibi burada da efsaneler ve ma- sallar var kültürü besleyen. Hayalet avalığının kökenine inmek mümkün değjl. Efsane ve masallann yaşı yoktur. İngiliz tarihinin en fiyaka- İı ve turistik efsanesi Kral Artiıur ve Yuvarlak Masa Şövalyeleri'dir. Ta- rihte böyle bir kral hiç olmamış. Ama tıpkı Deli Dumrul gibi. Tepegöz gibi. Gılgamış gıbı. Köroğlu gibi. pekala var olabilecek bir kahraman. Toplumun bilinçaltında var olmayı sürdürüyor. Öyle ki KraJ Arthur'un at koşturduğu söylenen bölgede kır ortasında her yıl yapılan ve üç gün süren dev rock festi- valinde geceleri tepelerde Kral Art- hur"u beyaz atı üzerinde görenler var. Yemin billah. Kral Arthur. taşa saplı kılıcı bir hamlede çekip kral olan zat. Ama do- ğa üstünlüğü buraya kadar. Çünkü LONDRA EDÎP EMİL ÖYMEN kral hazretleri için düzülen efsane, as- lında sanki gerçek yaşamdan alınma gibi. Bugünkü pembe-beyaz televiz- yon dizilerinden de daha akla yatkm. Çünkü, güzeller güzeli kansı Guineve- re ile Arthur'un yakın dostu şövalyeler şövalyesi Lancelot arasında yasak mı yasak bir de aşk varmış. Efsane dedi- ğin böyle olmalı. Gerçek yaşama uy- malı ki kuşaklar boyu unutulmasın. Ve hatta ünlü bir müzikal bile yapılsın: Camelot. Bitmedi. Yasak Aşk öyküsüne kap- kacak da kanşıyor. Ortada bir de kut- sal kap var. Sonsuz yaşam veren. bere- ket simgesi, büyülü bir kap bu. Bulan, sonsuzu dek yaşayacak. Aynı yıllarda herhalde Gılgamış da farklı bir adreste benzer bir kap anyordu. Ama boşuna. Kral Arthur efsanesi. sürekli eklerle büyüyüp gelişen karmaşık bir öykü. Kuşaktan kuşağa aktanlıp gelirken Brezilya dizisine dönüşmüş. İçinde sü- rü sepet kahraman. Orneğin, Lance- lot' 1 un oğlu da çıkıyor ortaya. O da an- yor bu kabı. Tam bulacakken de kay- bediyor. Eh, efsanenin de bir sının var. Lancelot'un oğlunun kimden olduğu- nu ise bilemiyoruz. İngiliz halkının bilinçaltında duran, ama yaşadığı hiç kanıtlanmamış olan Kral Arthur. sadece tek ve belki de en ünlü örnek. Daha buna benzer neler nelervar. Ve hala, ilkbahann başladığı gün, yaz dönümü. en kısa gün gibi dönüm noktalannı kendi aralannda kut- layan. gizeme, büyüye. cin. peri ve ha- yalete ınananlar var. Ama onlan kim- se ciddive almıyor. Turistik amaçlı ol- duklan sürece sorun vok. Küçük Sarativn 3 yaşındaki Sarah, kendı boyundan büyük oyuncak bebeğin karşısında birazşaşırmış... Annesi ile babası 1855"lerdeki çocuklan anımsatan 'Marie' isimli bebeğin yanına götürdüklerinde Sarah ilkönceonun oyuncak bebek olduğuna inanmamış. "Sonunda kendime bir arkadaş buldum" dı>e sevınen Sarah, daha sonra bu arkadaşın fazlacasessizve hareketsiz durduğunu farkedincecanı sıkılmış ve yaygarayı basmış. Ispanyollardakihayvansevgisi İUe de bir köpek istenm. ille dc ısterim! Tutturdu bizım ço- cuk. Banş. Özgür, ille de bir köpek istiv or. Güllü de destek- liyor: çocuk. tek çocuk, arka- daş olur ona. sıkılmaz. Kandı- ramadılar beni. Sonunda ço- cuğa güzel bir köpek kitabı aldık. Şimdi tüm köpek cinsle- rini, özelliklenni ezbere bili- yor. Birlikte yaşamak güzel. In- sanın denizle. ağaçla. güneşle: maviyle. yeşille. kırmızıyla bir- likteliği güzel. İnsanın hayvan- larla; kedilerle. köpeklerle, kuşlarla yaşaması da güzel. İn- sanlann insanlarla yaşaması en güzel. Ama olmuyor.İnsan. denizle. mavıyle birliktclığı be- ceremiyor. El Pais gazetesine Madridti- ler'den gelen üç bin şikayetin çoğu, "köpek kakasf üstü- ne! Ekono- mik kriz. iş- sizlik; ülke sorunlan dışında Mad- ridliler'in Madrid soru- nu olarak en büyük derdi. köpek kakası! Geçen yıl neredeyse kuru- mak üzereydi Madrid. Yöneti- ciler. bir dizi önlem almamızı istediler. Örneğin. tuvaletler- deki su kabının içine birkaç lit- relik şişe yerleştiriyorduk ki. kap az su ile dolabilsin ve sifo- nu çektiğimizdeçok su israf ol- masın. Neyse ki bereketli bir yıl yaşadık: barajın yüzde 80"ı dolu şimdi; hiç yağmur yağma- sa bile iki yıllık suy umuz garan- tı. İspanya'nın çok geri kalmış yörelerinde hala 'yağmur duası- na' çıkılır. ama kuraklık sürsey- ^_^^m ^m ^ di. Madridliler yağmur duasına çıkmazlardı. İstanbul gibi. su sorunu yok Madrid'in. Madrid'te 100 bin 'nüfusa kayıtir köpek var. Buna, Batı uygarlığı denilir işte! Belediye. köpeklere tek tek mektup gön- derip aşılannı yaptırmalannı istiyor. Köpekler için özel kurslar düzenleniyor: kakala- nnı özel yerlere yapmalan öğ- retiliyor. Tüm parklarda kö- pek tuvaletleri var. Ama dersi- ne iyi çalışmamış yaramaz kö- pekler. güzelim çımlenn ıçine ediyorlar. Nüfusa kayıtlı ol- mayan kırk bin daha köpek ol- duğu sanılıyor Madrid'te. Başıboş sokak köpeklenne ise pek rastlanamaz sokaklarda. Yani. bu ülkede soyalizm kö- peklerde bile sosyal adaletı. re- fahı sağlamış! Demokrasıde. insan haklannda, köpek hak- lannda bizim katedeceğimiz o kadar uzun yol var ki daha..-. Madrid. bu yıl yine A\- rupa'nın *çöp başkenti' seçildı. Londra. Avrupa'nın en temiz şehri. Bomba konulur kaygı- sıyla caddelerde öyle pek çok çöp kutusu bulundurulmuyor. Bununla birlikte. insanlar da yerlere çöp atmıyorlar. Paris. Berlin, Amsterdam. Roma. Bürüksel. Atina ile Madnd eşıt puanlarla kirlilik şampiyonu. Kültür • Sanat YILIN EN BUYUK FILMI 1 993 CANNES ŞENLIĞI BÜYÜK ÖDULÜ - 1994 OSCAR.ADAYI ! =>94 ISTANBUl ULUSLARARASI FİLM FtSTİVALİ AOLIS FIIAM QD YON Chen Kaıge Bilinmeyen dünya Çin'in yarım yuzyıllık mocerosı içinde biiyuk bir dosHuğun, tutkunun nefes kesıcı oykusu "Muttnş surukleytcı bır fılm Dunyanın her yanında seyırcıyı buyuluyor " v Ca^by T>ı« r^ev» Yori TfT^«* "Muhtesetn ve parıltılı bir deslan " B Corl.» HME ""IŞastrtlCi" B W.l!lamsoo PLAY8OY 3. HAFTA Sadece BEYOOLU A L R A Z A R ' d a Seonslar: 12.00-15.15-18.30-21.45 fel: 245 73 83 BAGCAN A 2.HrSuianCXrani( 3 Fefc* Çsnun Kınlsn 4Havas*De<Gönjl 5 Fendan 6 Vbfen Matanes Bilgi için: 0(212) 5 İ 7 61 38 3XartDaglaf 4 Sosıiiar Ben 5 «aW« Otuımu; Ey Şataı 3*ştm 6 SenVna*— Bayramda bir yere gidemeyenlerü! Lorca'nın Oyuncular sizi bekliyor. 19-20-21 Mayıs'ta Saat: 21.15'te Taksim VENÜS'te DAVETLIS1NIZ Tel: 249 69 44 ziNisnıaAva ı P , ! Z 3 Î J 3 m ı n i 3 3 s n A OS UDOIDZ SİU DL|Op JIC| Jl|ICJlul)j lUlŞdUJO Jig,, JOXIUDUXO 293 89 78 (3 hat) IÇINDEN DALGA GEÇEN TİYATRO Ferhan Şensoy Ycr Ferwrbahfe Marina Pyromjd Karp» SEYİRCİLİ SEYİR DEFTERİ Deniı A>ın GjjkJürü b P b Cumo-CutnorteM 21.00 KIRKAMBAR Cotinmbo. Porvmb<> Comtırlrs. ?4 OO Hem de /tiVDOIt PERA'da bir bira fiyatına. 8Jrt Soh»: F. bahçt Manno M: 0216 -346 23 46/1007 S«18<SOrt«»unaj(or-Bey<>ğlu,W: 0212 -251 18 65/66 TOıkoramo v« Çory W j * CINEMA CAFE-BAR Entldsyonu detdık P ksı ve SJII funlerı'MO ındınm 2000 -22 00 TANIKSIZ Yon Nıkıu Mıkhaılkov , 22 00 02 00 CEMO-KAZIM 'ÇJJOJJ lıırk Hjlk Muzığı) İMılLil Caıl KıjçukfumukL^ı StA "to 19/A Btvoilıı »2"5 10'II ntu ca. m m « BIII tMt m IM O » Ferhan Şensoy'un FERHANGİ ŞEYLER PAZAR 15.30 Sabancı i Center Hacı Ömer Salonu 4 Levenl İstanbul Akbank Oda Orkestrası Konseri Şef: Howard Griffîths G F HEANDEL • J HAYDN • G P TELEMANN • P t ÇAYKOVSKİ 18 Mayıs 1994 Çarşamba - 19-00 Bılet fıvalı 30 OOO TL dır AKM'de salışa sunulmuşlur Akkart Exıra ve J Karl sahıplerı bıletlerını Aksanal'Ian 20 00(1 TL 'na aîabılırfer ebat I4xi9cm M. Orhan BAYRAK Türkiye'de GAZETARRYJE DERGILERSOZLUĞU (1831-1993) 130.000.-TL SAHAF VE KITAPÇILARA 30 1NDIRIMLIDIR (SATIŞ/MIZ PEŞtNDIR) Nah Posta Çekı No RefıKa Koltan 558649 150 000 - TL yatırıldıgı laktırde kıtabınız taahtıutlu otarak gonderılır Mûesscsemiz Paur hariç hergün 12.00.17.00 arası açıktır Posta Adresı PK 404 Kadıkoy/lstanbul Kütl Vaymlan Ganal DaArtım: Sa^ıa' Pegasus Bahanye Cad Kafkas İş Hanı 37/32 (Moda Sıneması Pasajı) Kadıkoy-lstanCjı Te! (0216)349 17 02 Fax (0216)348 98 29 İSTANBUL BELEDIYESI =J SEHİR TİYATROLARI 10. GENÇLİK GÜNLERİ (15 Mayıs Pazar) Harbive M. Ertuğrul Sahneslnd» 12.00: KISA METRAJLI 4 FİLM 15.00: SÖYLEŞt: Sınemanm A/fca Bançea ; S AKAR • Y AKSU • O TERCAN • H ETIKAN • Ö KIZILTAN - S PEHLIVANOĞLU - K ŞENSOV 17.00: DİNLET1: Kumdan kalöef 19.30 TİYATRO: OOTU Oyuncuları •Verımsızlef KadıfcOv Haldun Taner Sahntsl 15.00: SÖYLEŞI: Hayvan haklafı' Or A GUREL - PedagogH SEÇKIN 17.00: SÖYLEŞI' Bir Albüm • Yarına Umıt; A Modıano - M Oanon 19.30: TİYATRO: Tiyatro Seyra "Yaşamak Güzel Şey Bs Kardeşım' ETKİNLİKLER ÜCRETSİZDİR Unutanzaman değil,insanlarBir >aşama çok şe> sığıjor aslında. Zaman, bakıyorsu- nıız, her şeyi değiştirmış; üste- lık size sormadan. Küçüklü büyiiklü sorunlarla uğraşır- ken. değişneriyor dünva. Muharrem EnderÖndeş."po- litik suçlu" olarak ölüm ce- zasıyla yargılanırken demir parmaklıklann ardında. ken- disı gibi bir ozan olan. ama Günev Afrika Cumhuriyeti'- nin ırk aynmcılığına dayalı ya- salan gercği asılan Memalike Moloise'vi düşünmüştü. Yak- laşık on yıl öncc, kara tenli ozanın anasını. kendı anasıvla buluşiurur şiir dünyasının eşi bulunmaz evreninde: "...Botha'vı nerden bilsin anam Mandela') ı da tanıma/ >a Hatta Vloloise Ana Seni de tanımaz Mazallah bir gitse Kaybolur da actsından öliir Pretoria'da Ve tebdili şaşar bakına bakına "arabın bolluğuna..." Öndeşın "Memalike Mo- loise'şe" adlı bu şiiri. önce Ya- nn'da vavımlanmıştı. Daha sonra. bu satırlann \azan, ka- fasmı taktığı için yazdığı. bu ülkcyle ilgili kıtabına avnı ^iıri aldı. O sırada Öndeş"in gelece- STOCKHOLM GÜRHAN UÇKAN ği belirsizdi, aynen Güney Af- rika'nın ki gibi... Şimdi Öndeş dışarda, bir- çoklannın de>işiyle "O büyük mahkumlukta." Mandela da dışarda. ülkesi. yepyeni biryo- lun başında. Kara önderin. de- mir parmaklıklardan kurtul- duktan sonra u|radı|ı ülke- lenn başında Tsveç vardı. Daha önce Oliver Tambo gel- mişti. BirTürkiin ülkesiv le ilgi- li çalışma yapmış olması onu şaşırtmıştı. Ogiinlerçok uzak- u "bugünlere." Zaman çok şeyi gösteriyor. Kimi tarih yazıvor. kimi unu- tuluyor. Palme, yoğun çaba harcamıştı Pretoria rejiminin ırkçılığınla uğraşırken. Şimdi aramızda olsa ve görseydi keş- ke. Ne yazık ki. kendi ölüm yı- ldönümünde amk törenle bile anılmıyor Palme. Unutkan olan zaman değıl insanlar... 'Rüzgârlışehirde' savrulanyaprakgibi Şehnn ıyıce içlenne. hatta ta > üreğine kadar sokulmuş Mic- higan gölü Chicago"\a bam- başka bir hava verir: öyle bir hava ki şehri üflerde üfler. adı- nı da "Rüzgârlı Şehir" koyar. Gölün adaşı Michigan A\enue şehir merkezinin can daman- dır: ünlü alışveriş merkezleri. markalar. lokantalar. beş yıl- dızlı oleller birbiri ardtna dizi- lir durur. Şehır merkezine inen herkes rüzgarh şehrin azizliği- ne uğrar; şapkalan uçar gider. eteklen. paçalan ayaklanna dolaşır. Bu şehırde herkes sav- rulan yapraklar gibidır. belki en çok da bizler... Bu ülkede dişçi fıvatlannın el yaktığını bildığımden Mc Donald"a da big mac'ımi ke- vıtle ısınrken duyduğum "çıt" sesinin ağzımdan kopan minik bir diş parçasına ait olduğunu görünce biraz telaşlanmıştım. Üstelık burava eelmeden tüm CHICAGO ŞANSIN TÜZÜN dışlerimı dolturtarak kendim- ce akıllı bir iş >aptığımı düşün- müştüm. Ne var ki insanoğlu- nun ağzında otuz iki dişi vardı \e her birinin kökü birbirinden bağımsızdı. Yınededişçiyegit- memek için sonuna kadar di- renmeye karar vermiştim. Diş- çi fıyatlan 100 dolardan baş- layıp nereye varacağı hiç belli olmuvordu. "Yabancı ülketerde çüriik bir dişle kalakalmak" sorunu as- lında ülkemiz aydınının pek yabancı olduğu bir konu sayıl- mazdı. EŞSİZ...EMSALSİZ...$AHANE...BİR YAZ TATİÜ... 26 Ağustos Cumartesı - 4 Eylül Pazar BirHaftaARUBA + BirHafta KARAİBLER CURAÇAO - GRENADA • BARBADOS - ST. LUCIA * L. Cltana At-SuHl Ottctı ttnert > Carino (Danu <*r*t SUTÎ oto) * Tmılnd CriMm • C r t t a » D«* - Ottma Stmt (Dmna tarah SUTE Kaım) AMERİKA ve KANADA NEW YORK-PHILADELPWA-WAS«INGTON-NİAGARA-TC«ONTO- HOWTREAL-OUeBeC-eOSTOf«l DOĞU AMERİKA NEW YORK (4) - ATLANTICOTY(2) - OflLANDO (5) - MIAMI (3) BAT1 AMERİKA NEW YOflK(4)-SAN RANCSCO(3)• LAS VEGAS(2)-LOS ANGaES<5) GczllviRilı GRUP ».rtJ d^< 6W£YS£L gutdk... Bu geıücrlmin katılanlara, 1 Hsftalık Geml G»W: KARAJB ADALARI veyi MEKSİKA RtVtERASI 2 KİŞİLİK BİLET - 1 KİŞİLİK ÜCRET veya 2 K I Ş I ÖDER - 4 K I Ş I OEZER MODERN SEYAHAT Cumhunyet Cd Uftade Sk *212 80230 İstanbul Tel. 0-212-240 8995 Atilla Coşkun UĞUR MUMCU CİNAYETİ 60.000 TL 2 BASKI Cem Yayınevi Küçükparmakkapı IpekSok. No: 1180060 Taksim-İstanbul Tel 2430550-2432023 Fax 2441533 DENIZLI2. ŞULH HLKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN 1993 1075 Davacı Sadettin Avcı vekılı tarafından davalı Kadriye Şengün vs. alevhineaçılanizaleişûvudavasında; Davahlardan Mustafa Şengün mirasçılanndan Mehmet evlatlan Şefıka. Hasan. Ayşe. Atika, Hatıce. Mustafa ve Kezban'ın tüm ara- malara rağmen tebligata yarar adresleri tespit edilemediğinden dava dilekçesi ve duruşma gününün ilanen tebliğine karar verilmiş olup, duruşma günü olan 20.6.1994 günü saat 9.00'da bizzat duruşmaya gelmeleri veva vekılle temMİ edılmeleri. aksi takdirde davanın HUMK.'nun 213. maddesı uvannca gı>aplannda yürüyeceği 7201 sayılı Teblıgat Yasası'nın 29. maddesi uvannca meşruhatlı davetiye yenne kaim olmak üzere ilan olunur. Basın: 48041
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle