Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 15MAYIS1994PAZAR
10 PAZAR YAZILARI
Kolektifbir
eylem:Sıradayağıllkokulda birkaç kez sıra da-
yağı yemiştik. Dayaktan sonra
birbiriyle bakışıp gülüşenler
olurdu. Ne de olsa "kolektif
bir eylem"di sıra davağı >e-
mek. Duygular paylaşılırdı.
En çok kikirdeyenlerse sık sık
"bireysd dayak" yiyenlerdi. O
an herkes eşitlenirdi çünkii.
Gururmururda kırmazdı sı-
ra dayağı. Topluca çekildiği
için yazgıya çok benzerdi. Ça-
bucak da unutulurdu.
Benzeri bir ortamı 20 yıl ka-
dar sonra askerde, bedelliler
bölüğünde gözlemlemiştim.
Binlerce dokior. mühendis.
hukukçu ve iş adamı, kendıle-
rine toplu halde edilen haka-
retleri olağanüstü duyarsız
karşıhyordu. Hatta yan gizli
sıntanlar da oluyordu. Tek tek
bakınca herkes onurluydu;
kimse burnundan kıl aldı-
rmazdı. Ama birlikteyken. or-
tak onurdan özveride bulun-
makta cömerttiler.
Oysa sıra dayaklan ve toplu
küfürler, tek tek karşı-
laştığımız hareketler kadar
önemliydi.
Rusya'da aynı mantıkla bir
kez daha karşılaştım. Burada
da toplum ölçüsüzce horla-
nabiliyor, birevler kolavlıkla
dev bir çarkın dişlileri haline
getirilebiliyordu. "Beıf'demek
ayıp sayılıyor. kişisel düşünce-
ler bile otonter bir süzgeçten
geçirilerek her an bastınlabile-
cek sahte bir "kamuoyu" gö-
rüntüsü altında sunuluyordu.
Ama yine de "toplum", insan-
lann kendılerini kurtarabil-
mek için rahatlıkla özveride
bulunulabilecekleri, ha\ada
kalan. içi boş bir kavramdı.
MOSKOVA
HAKAN
AKSAY
Böyle bir ortamda bireyler,
sıkıştıklannda kendilerini top-
lumun içinde gizlemcyi. arazi-
ye uymayı. kamufle olmayı iyi
beceriyorlardı.
Adam riişvet alıyordu; açık-
laması hazırdı:
- Bu zamanda riişvet alma-
dan geçinebilen var mı!..
Kız fahişelik yapıyordu; o
da rahattı:
- Şimdi herkes böyle!..
Kalabalığın ortasında adam
boğazJanırken herkes aynı şeyi
düşünüyordu:
- Başİcalan kılını kıpırdatmı-
yor. Ben miyim alemin fedai-
si!..
Gözlerimın önünde. liseden
dürüsı \e sınirli bir öğretmen
çehresi:
- Yahu, herkes kendini pen-
cereden atsa. sen de ataca mı-
sın
1
?..
O yıllarda bunu. olumsuz
varutı belli bir u\an olarak ka-
bul eder. tartışmazdık bile.
Şimdi düşünü\orum da herke-
sin kendini pencereden attığı
bir verdc. insan ölmek istemese
bile. "Ama ya ötekiler?" diye
ciddi bir çelişkı vaşar; en azı-
ndan pencereden sarkarak
aşağıyı inceler. şansını tartar.
Çünkü sıra davaklannı ra-
hatlıkla kabullenen. hoş gören
kışileriz biz...
JaponTürkleriJaponlar. ılk kez Türk göç-
menleriyle resmı olarak 1920
yılında İcarşılaşmışlar. 1917 yı-
lından başla_\arak kısa aralık-
larla Mancurya'ya göçeden ya
da ettirilen Kazak. Özbck.
Türkmen ve Kırgız, Türk o>-
maklan, Mancurya'da Japon
üst düzey yetkilileriyle kur-
duklan ılışkıler sonunda özel
izinle 600 kişilik bir kafıle.
Orenburg (eski Sovyetler Birli-
ği'nin doğusu) doğumlu Kur-
ban Ali başkanlığında Kore
• yoluyla Japonya'şa girmişler.
Bu göçmenlerin çoğu Tokyo"-
da olmak üzere Kasai \c Na-
gaya illerinc yerleştirilmişler.
Geçiş o geçiş. Türkler. dılcrse
yorganı sırtında göçe devam
eder. Dilcrse bulunduğu yeri
kendine mesken eyler.
Türkler. bövlece Japonva'-
da yerleşmeve karar verirler.
Yün dokumacılığı başta ol-
mak üzere. çeşitli etkinliklerle
TOKYO
ALİ RIZA
BALAV1AN
günluk yaşamlannı asalak ol-
madan sürdürürlerken aralan-
nda para loplavıp Tokyo'da
büyükçe bir arsa almayı da ih-
mal eımezler (1929). Tokyo
Türklerfnın bu arsa üzennde
kurduklan dernek binasında,
okuma-vazma öğretımi. dergi
ve gazete yavınlan-İslam elki-
siyle olsa gerck: Arap harfle-
nyle -vanında düğün- dernek
gibi kimi kültürel etkinliklerde
de bulunurlar. Hatta arsanın
bir bölümünü Türk devletine
bağışlayarak üzerinde Türkiye
Bü\ ük Elçiliği binasının kurul-
masını da sağlarlar.
Hayalet avcıları derneği açıldıŞato ve malikanelerdeki hayaletleri
aramak için yeni bir dernek kuruldu.
Şimdiye kadar klüp şeklinde faaliyet
gösteren hayalet avcılan. artık dernek-
leştiler.
İngiltere. hayalet bakımından ve-
rimli bir ülke. Belli bölgelerde hayalet-
ten bol bir şe> yok. Bunun nedeni, Hı-
ristiyanlık öncelerine kadar giden
dönemlere ilişkin efsane ve inançlann
hala toplumun bilinç altından silinme-
miş olması.
Neden silinmiyor? Çünkü her yerde
olduğu gibi burada da efsaneler ve ma-
sallar var kültürü besleyen.
Hayalet avalığının kökenine inmek
mümkün değjl. Efsane ve masallann
yaşı yoktur. İngiliz tarihinin en fiyaka-
İı ve turistik efsanesi Kral Artiıur ve
Yuvarlak Masa Şövalyeleri'dir. Ta-
rihte böyle bir kral hiç olmamış. Ama
tıpkı Deli Dumrul gibi. Tepegöz gibi.
Gılgamış gıbı. Köroğlu gibi. pekala var
olabilecek bir kahraman. Toplumun
bilinçaltında var olmayı sürdürüyor.
Öyle ki KraJ Arthur'un at koşturduğu
söylenen bölgede kır ortasında her yıl
yapılan ve üç gün süren dev rock festi-
valinde geceleri tepelerde Kral Art-
hur"u beyaz atı üzerinde görenler var.
Yemin billah.
Kral Arthur. taşa saplı kılıcı bir
hamlede çekip kral olan zat. Ama do-
ğa üstünlüğü buraya kadar. Çünkü
LONDRA
EDÎP EMİL
ÖYMEN
kral hazretleri için düzülen efsane, as-
lında sanki gerçek yaşamdan alınma
gibi. Bugünkü pembe-beyaz televiz-
yon dizilerinden de daha akla yatkm.
Çünkü, güzeller güzeli kansı Guineve-
re ile Arthur'un yakın dostu şövalyeler
şövalyesi Lancelot arasında yasak mı
yasak bir de aşk varmış. Efsane dedi-
ğin böyle olmalı. Gerçek yaşama uy-
malı ki kuşaklar boyu unutulmasın.
Ve hatta ünlü bir müzikal bile yapılsın:
Camelot.
Bitmedi. Yasak Aşk öyküsüne kap-
kacak da kanşıyor. Ortada bir de kut-
sal kap var. Sonsuz yaşam veren. bere-
ket simgesi, büyülü bir kap bu. Bulan,
sonsuzu dek yaşayacak. Aynı yıllarda
herhalde Gılgamış da farklı bir adreste
benzer bir kap anyordu. Ama boşuna.
Kral Arthur efsanesi. sürekli eklerle
büyüyüp gelişen karmaşık bir öykü.
Kuşaktan kuşağa aktanlıp gelirken
Brezilya dizisine dönüşmüş. İçinde sü-
rü sepet kahraman. Orneğin, Lance-
lot'
1
un oğlu da çıkıyor ortaya. O da an-
yor bu kabı. Tam bulacakken de kay-
bediyor. Eh, efsanenin de bir sının var.
Lancelot'un oğlunun kimden olduğu-
nu ise bilemiyoruz.
İngiliz halkının bilinçaltında duran,
ama yaşadığı hiç kanıtlanmamış olan
Kral Arthur. sadece tek ve belki de en
ünlü örnek. Daha buna benzer neler
nelervar.
Ve hala, ilkbahann başladığı gün,
yaz dönümü. en kısa gün gibi dönüm
noktalannı kendi aralannda kut-
layan. gizeme, büyüye. cin. peri ve ha-
yalete ınananlar var. Ama onlan kim-
se ciddive almıyor. Turistik amaçlı ol-
duklan sürece sorun vok.
Küçük
Sarativn
3 yaşındaki Sarah,
kendı boyundan
büyük oyuncak
bebeğin karşısında
birazşaşırmış...
Annesi ile babası
1855"lerdeki çocuklan
anımsatan 'Marie'
isimli bebeğin yanına
götürdüklerinde
Sarah ilkönceonun
oyuncak bebek
olduğuna inanmamış.
"Sonunda kendime bir
arkadaş buldum" dı>e
sevınen Sarah, daha
sonra bu arkadaşın
fazlacasessizve
hareketsiz durduğunu
farkedincecanı
sıkılmış ve yaygarayı
basmış.
Ispanyollardakihayvansevgisi
İUe de bir köpek istenm. ille
dc ısterim! Tutturdu bizım ço-
cuk. Banş. Özgür, ille de bir
köpek istiv or. Güllü de destek-
liyor: çocuk. tek çocuk, arka-
daş olur ona. sıkılmaz. Kandı-
ramadılar beni. Sonunda ço-
cuğa güzel bir köpek kitabı
aldık. Şimdi tüm köpek cinsle-
rini, özelliklenni ezbere bili-
yor.
Birlikte yaşamak güzel. In-
sanın denizle. ağaçla. güneşle:
maviyle. yeşille. kırmızıyla bir-
likteliği güzel. İnsanın hayvan-
larla; kedilerle. köpeklerle,
kuşlarla yaşaması da güzel. İn-
sanlann insanlarla yaşaması
en güzel. Ama olmuyor.İnsan.
denizle. mavıyle birliktclığı be-
ceremiyor.
El Pais gazetesine Madridti-
ler'den gelen üç bin şikayetin
çoğu, "köpek
kakasf üstü-
ne! Ekono-
mik kriz. iş-
sizlik; ülke
sorunlan
dışında Mad-
ridliler'in
Madrid soru-
nu olarak en
büyük derdi. köpek kakası!
Geçen yıl neredeyse kuru-
mak üzereydi Madrid. Yöneti-
ciler. bir dizi önlem almamızı
istediler. Örneğin. tuvaletler-
deki su kabının içine birkaç lit-
relik şişe yerleştiriyorduk ki.
kap az su ile dolabilsin ve sifo-
nu çektiğimizdeçok su israf ol-
masın. Neyse ki bereketli bir
yıl yaşadık: barajın yüzde 80"ı
dolu şimdi; hiç yağmur yağma-
sa bile iki yıllık
suy umuz garan-
tı. İspanya'nın
çok geri kalmış
yörelerinde hala
'yağmur duası-
na' çıkılır. ama
kuraklık sürsey-
^_^^m
^m
^ di. Madridliler
yağmur duasına
çıkmazlardı. İstanbul gibi. su
sorunu yok Madrid'in.
Madrid'te 100 bin 'nüfusa
kayıtir köpek var. Buna, Batı
uygarlığı denilir işte! Belediye.
köpeklere tek tek mektup gön-
derip aşılannı yaptırmalannı
istiyor. Köpekler için özel
kurslar düzenleniyor: kakala-
nnı özel yerlere yapmalan öğ-
retiliyor. Tüm parklarda kö-
pek tuvaletleri var. Ama dersi-
ne iyi çalışmamış yaramaz kö-
pekler. güzelim çımlenn ıçine
ediyorlar. Nüfusa kayıtlı ol-
mayan kırk bin daha köpek ol-
duğu sanılıyor Madrid'te.
Başıboş sokak köpeklenne ise
pek rastlanamaz sokaklarda.
Yani. bu ülkede soyalizm kö-
peklerde bile sosyal adaletı. re-
fahı sağlamış! Demokrasıde.
insan haklannda, köpek hak-
lannda bizim katedeceğimiz o
kadar uzun yol var ki daha..-.
Madrid. bu yıl yine A\-
rupa'nın *çöp başkenti' seçildı.
Londra. Avrupa'nın en temiz
şehri. Bomba konulur kaygı-
sıyla caddelerde öyle pek çok
çöp kutusu bulundurulmuyor.
Bununla birlikte. insanlar da
yerlere çöp atmıyorlar. Paris.
Berlin, Amsterdam. Roma.
Bürüksel. Atina ile Madnd eşıt
puanlarla kirlilik şampiyonu.
Kültür • Sanat
YILIN EN BUYUK FILMI
1 993 CANNES ŞENLIĞI BÜYÜK ÖDULÜ -
1994 OSCAR.ADAYI
! =>94 ISTANBUl ULUSLARARASI FİLM FtSTİVALİ AOLIS FIIAM
QD
YON Chen Kaıge
Bilinmeyen dünya Çin'in yarım yuzyıllık mocerosı içinde
biiyuk bir dosHuğun, tutkunun nefes kesıcı oykusu
"Muttnş surukleytcı bır fılm Dunyanın her yanında
seyırcıyı buyuluyor " v Ca^by T>ı« r^ev» Yori TfT^«*
"Muhtesetn ve parıltılı bir deslan " B Corl.» HME
""IŞastrtlCi" B W.l!lamsoo PLAY8OY
3. HAFTA Sadece
BEYOOLU A L R A Z A R ' d a
Seonslar: 12.00-15.15-18.30-21.45 fel: 245 73 83
BAGCAN
A 2.HrSuianCXrani(
3 Fefc* Çsnun Kınlsn
4Havas*De<Gönjl
5 Fendan
6 Vbfen Matanes
Bilgi için: 0(212) 5 İ 7 61 38
3XartDaglaf
4 Sosıiiar Ben
5 «aW« Otuımu; Ey Şataı 3*ştm
6 SenVna*—
Bayramda bir yere gidemeyenlerü!
Lorca'nın
Oyuncular sizi bekliyor.
19-20-21 Mayıs'ta Saat: 21.15'te
Taksim VENÜS'te
DAVETLIS1NIZ
Tel: 249 69 44
ziNisnıaAva
ı P , ! Z 3 Î J 3 m ı n i 3 3 s n A
OS UDOIDZ SİU DL|Op JIC| Jl|ICJlul)j lUlŞdUJO Jig,,
JOXIUDUXO
293 89 78 (3 hat)
IÇINDEN DALGA GEÇEN TİYATRO
Ferhan Şensoy
Ycr Ferwrbahfe Marina Pyromjd Karp»
SEYİRCİLİ SEYİR DEFTERİ
Deniı A>ın GjjkJürü
b P b Cumo-CutnorteM 21.00
KIRKAMBAR
Cotinmbo. Porvmb<> Comtırlrs. ?4 OO
Hem de /tiVDOIt PERA'da bir bira fiyatına.
8Jrt Soh»: F. bahçt Manno M: 0216 -346 23 46/1007
S«18<SOrt«»unaj(or-Bey<>ğlu,W: 0212 -251 18 65/66
TOıkoramo v« Çory W j *
CINEMA
CAFE-BAR
Entldsyonu detdık
P ksı ve SJII funlerı'MO ındınm
2000 -22 00
TANIKSIZ
Yon Nıkıu Mıkhaılkov ,
22 00 02 00
CEMO-KAZIM
'ÇJJOJJ lıırk Hjlk Muzığı)
İMılLil Caıl KıjçukfumukL^ı StA
"to 19/A Btvoilıı »2"5 10'II
ntu ca. m m « BIII tMt m IM O »
Ferhan Şensoy'un
FERHANGİ
ŞEYLER
PAZAR 15.30
Sabancı i Center
Hacı Ömer Salonu 4 Levenl İstanbul
Akbank
Oda Orkestrası
Konseri
Şef:
Howard Griffîths
G F HEANDEL • J HAYDN • G P TELEMANN • P t ÇAYKOVSKİ
18 Mayıs 1994 Çarşamba - 19-00
Bılet fıvalı 30 OOO TL dır AKM'de salışa sunulmuşlur
Akkart Exıra ve J Karl sahıplerı
bıletlerını Aksanal'Ian 20 00(1 TL 'na aîabılırfer
ebat I4xi9cm
M. Orhan BAYRAK
Türkiye'de
GAZETARRYJE
DERGILERSOZLUĞU
(1831-1993)
130.000.-TL
SAHAF VE KITAPÇILARA 30 1NDIRIMLIDIR
(SATIŞ/MIZ PEŞtNDIR)
Nah Posta Çekı No RefıKa Koltan 558649
150 000 - TL yatırıldıgı laktırde kıtabınız taahtıutlu
otarak gonderılır
Mûesscsemiz Paur hariç hergün
12.00.17.00 arası açıktır
Posta Adresı PK 404 Kadıkoy/lstanbul
Kütl Vaymlan Ganal DaArtım:
Sa^ıa' Pegasus Bahanye Cad Kafkas İş Hanı 37/32
(Moda Sıneması Pasajı) Kadıkoy-lstanCjı
Te! (0216)349 17 02 Fax (0216)348 98 29
İSTANBUL BELEDIYESI
=J SEHİR TİYATROLARI
10. GENÇLİK GÜNLERİ
(15 Mayıs Pazar)
Harbive M. Ertuğrul Sahneslnd»
12.00: KISA METRAJLI 4 FİLM
15.00: SÖYLEŞt: Sınemanm A/fca Bançea ; S AKAR • Y AKSU •
O TERCAN • H ETIKAN • Ö KIZILTAN -
S PEHLIVANOĞLU - K ŞENSOV
17.00: DİNLET1: Kumdan kalöef
19.30 TİYATRO: OOTU Oyuncuları •Verımsızlef
KadıfcOv Haldun Taner Sahntsl
15.00: SÖYLEŞI: Hayvan haklafı' Or A GUREL -
PedagogH SEÇKIN
17.00: SÖYLEŞI' Bir Albüm • Yarına Umıt; A Modıano - M Oanon
19.30: TİYATRO: Tiyatro Seyra
"Yaşamak Güzel Şey Bs Kardeşım'
ETKİNLİKLER ÜCRETSİZDİR
Unutanzaman
değil,insanlarBir >aşama çok şe> sığıjor
aslında. Zaman, bakıyorsu-
nıız, her şeyi değiştirmış; üste-
lık size sormadan. Küçüklü
büyiiklü sorunlarla uğraşır-
ken. değişneriyor dünva.
Muharrem EnderÖndeş."po-
litik suçlu" olarak ölüm ce-
zasıyla yargılanırken demir
parmaklıklann ardında. ken-
disı gibi bir ozan olan. ama
Günev Afrika Cumhuriyeti'-
nin ırk aynmcılığına dayalı ya-
salan gercği asılan Memalike
Moloise'vi düşünmüştü. Yak-
laşık on yıl öncc, kara tenli
ozanın anasını. kendı anasıvla
buluşiurur şiir dünyasının eşi
bulunmaz evreninde:
"...Botha'vı nerden bilsin anam
Mandela') ı da tanıma/ >a
Hatta Vloloise Ana
Seni de tanımaz
Mazallah bir gitse
Kaybolur da
actsından öliir Pretoria'da
Ve tebdili şaşar bakına bakına
"arabın bolluğuna..."
Öndeşın "Memalike Mo-
loise'şe" adlı bu şiiri. önce Ya-
nn'da vavımlanmıştı. Daha
sonra. bu satırlann \azan, ka-
fasmı taktığı için yazdığı. bu
ülkcyle ilgili kıtabına avnı ^iıri
aldı. O sırada Öndeş"in gelece-
STOCKHOLM
GÜRHAN
UÇKAN
ği belirsizdi, aynen Güney Af-
rika'nın ki gibi...
Şimdi Öndeş dışarda, bir-
çoklannın de>işiyle "O büyük
mahkumlukta." Mandela da
dışarda. ülkesi. yepyeni biryo-
lun başında. Kara önderin. de-
mir parmaklıklardan kurtul-
duktan sonra u|radı|ı ülke-
lenn başında Tsveç vardı.
Daha önce Oliver Tambo gel-
mişti. BirTürkiin ülkesiv le ilgi-
li çalışma yapmış olması onu
şaşırtmıştı. Ogiinlerçok uzak-
u "bugünlere."
Zaman çok şeyi gösteriyor.
Kimi tarih yazıvor. kimi unu-
tuluyor. Palme, yoğun çaba
harcamıştı Pretoria rejiminin
ırkçılığınla uğraşırken. Şimdi
aramızda olsa ve görseydi keş-
ke.
Ne yazık ki. kendi ölüm yı-
ldönümünde amk törenle bile
anılmıyor Palme. Unutkan
olan zaman değıl insanlar...
'Rüzgârlışehirde'
savrulanyaprakgibi
Şehnn ıyıce içlenne. hatta ta
> üreğine kadar sokulmuş Mic-
higan gölü Chicago"\a bam-
başka bir hava verir: öyle bir
hava ki şehri üflerde üfler. adı-
nı da "Rüzgârlı Şehir" koyar.
Gölün adaşı Michigan A\enue
şehir merkezinin can daman-
dır: ünlü alışveriş merkezleri.
markalar. lokantalar. beş yıl-
dızlı oleller birbiri ardtna dizi-
lir durur. Şehır merkezine inen
herkes rüzgarh şehrin azizliği-
ne uğrar; şapkalan uçar gider.
eteklen. paçalan ayaklanna
dolaşır. Bu şehırde herkes sav-
rulan yapraklar gibidır. belki
en çok da bizler...
Bu ülkede dişçi fıvatlannın
el yaktığını bildığımden Mc
Donald"a da big mac'ımi ke-
vıtle ısınrken duyduğum "çıt"
sesinin ağzımdan kopan minik
bir diş parçasına ait olduğunu
görünce biraz telaşlanmıştım.
Üstelık burava eelmeden tüm
CHICAGO
ŞANSIN
TÜZÜN
dışlerimı dolturtarak kendim-
ce akıllı bir iş >aptığımı düşün-
müştüm. Ne var ki insanoğlu-
nun ağzında otuz iki dişi vardı
\e her birinin kökü birbirinden
bağımsızdı. Yınededişçiyegit-
memek için sonuna kadar di-
renmeye karar vermiştim. Diş-
çi fıyatlan 100 dolardan baş-
layıp nereye varacağı hiç belli
olmuvordu.
"Yabancı ülketerde çüriik bir
dişle kalakalmak" sorunu as-
lında ülkemiz aydınının pek
yabancı olduğu bir konu sayıl-
mazdı.
EŞSİZ...EMSALSİZ...$AHANE...BİR YAZ TATİÜ...
26 Ağustos Cumartesı - 4 Eylül Pazar
BirHaftaARUBA + BirHafta KARAİBLER
CURAÇAO - GRENADA • BARBADOS - ST. LUCIA
* L. Cltana At-SuHl Ottctı ttnert > Carino (Danu <*r*t SUTÎ oto)
* Tmılnd CriMm • C r t t a » D«* - Ottma Stmt (Dmna tarah SUTE Kaım)
AMERİKA ve KANADA
NEW YORK-PHILADELPWA-WAS«INGTON-NİAGARA-TC«ONTO-
HOWTREAL-OUeBeC-eOSTOf«l
DOĞU AMERİKA
NEW YORK (4) - ATLANTICOTY(2) - OflLANDO (5) - MIAMI (3)
BAT1 AMERİKA
NEW YOflK(4)-SAN RANCSCO(3)• LAS VEGAS(2)-LOS ANGaES<5)
GczllviRilı GRUP ».rtJ d^< 6W£YS£L gutdk...
Bu geıücrlmin katılanlara, 1 Hsftalık Geml G»W:
KARAJB ADALARI veyi MEKSİKA RtVtERASI
2 KİŞİLİK BİLET - 1 KİŞİLİK ÜCRET
veya
2 K I Ş I ÖDER - 4 K I Ş I OEZER
MODERN SEYAHAT
Cumhunyet Cd Uftade Sk *212 80230 İstanbul Tel. 0-212-240 8995
Atilla Coşkun
UĞUR MUMCU CİNAYETİ
60.000 TL 2 BASKI
Cem Yayınevi
Küçükparmakkapı IpekSok. No: 1180060 Taksim-İstanbul
Tel 2430550-2432023
Fax 2441533
DENIZLI2. ŞULH HLKUK
HÂKİMLİĞİ'NDEN
1993 1075
Davacı Sadettin Avcı vekılı tarafından davalı Kadriye Şengün
vs. alevhineaçılanizaleişûvudavasında;
Davahlardan Mustafa Şengün mirasçılanndan Mehmet evlatlan
Şefıka. Hasan. Ayşe. Atika, Hatıce. Mustafa ve Kezban'ın tüm ara-
malara rağmen tebligata yarar adresleri tespit edilemediğinden dava
dilekçesi ve duruşma gününün ilanen tebliğine karar verilmiş olup,
duruşma günü olan 20.6.1994 günü saat 9.00'da bizzat duruşmaya
gelmeleri veva vekılle temMİ edılmeleri. aksi takdirde davanın
HUMK.'nun 213. maddesı uvannca gı>aplannda yürüyeceği 7201
sayılı Teblıgat Yasası'nın 29. maddesi uvannca meşruhatlı davetiye
yenne kaim olmak üzere ilan olunur.
Basın: 48041