23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 11 MAYIS1994ÇARŞAMBA 12 KULTUR 47. Uluslararası Cannes Film Festivali 12 mayıs akşamı başlıyor Cannes'da yine Türkfilıııiyok! MEHMETBASUTÇU PARİS - Lıstelerin tümü açı- klandı. Açılış fılmi, kapanış fil- nıı, "Altın Palmiye" adaylan. yanşma dışı sunulacak yönet- nıenler. yan bölümlerin eleğin- de kalan adlar... Tümü açıklan- dı. Basınla ilışkileri düzenleyen görev lıler kollan sıvadılar; bazı filmlenn ön gösterileri Paris'te yapıldı bile. Cannes Feslivalı başlamak üzere... Ve >ine Türk fılmi yok Can- nes'da... Halbuki bu yıl, özellik- le ikı genç yönetmenin ilk film- lennden umutiuydum: Zeki Demirkubuz'un " C Blok"u ile Yeşim Lstaoğlu'nun "İz"- inden... İlk ya da ıkinci fılmlere a\nlan "Eleştinnenleriıı Hafta- sı" yan bölümünün seçıci kuru- lundaki arkadaşlar. her ıki fılmi de beğendiklerini, son karar toplanusmın ilk turunda oy verdıklerini. arpa sonuçta bu jönetmenlenn elendiğinı söyle- dıler Herhalde tümüyle yalan değildı. ama bır tutam ikiyüzlü- lük ıçeren, biraz da baştan sav- mayı amaçlayan basmakaiıp cümlelerdi bunlar. Sözkonusu seçicı kurulda 1987/1991 yıllan arasında görev yapüğım için, bu tür diplomatik cümlelerin ardında neler gizlendiğıni gayet açıkça görebıliyorum. 'Şahmaran' adaydı Erden KıraJ "Mavi Sürgün", Ali Özgentürk de "Çıplak" ile geçen yıl Cannes'da şanslannı denemişler ve elenmişlerdi. Bu kez yanşmalı bölümün kalbu- rüstü tek Türk adayı Zülfö Lj- vaneü"ydi. "ŞahmaraıT'ın video kasetini, Cannes Festivali yö- neticisınin danışmanlanndan bınnin evinde, bir rastlantı so- nucu 27 mart gecesi birlikte izli- yorduk "Zûlfu Litaneli belki de şu anda Istanbul Büyükşehir Be- lediye Başkanı seçildi" dediğım- de, \an şaka yan cıddı, "Eğer başkan seçilirse, fîlmi hiç olmaz- sa T n Certain Regard' bölümü- ne almamız gerekir" yanıtını verdı gülümseyerek... Başar Sabuncu ise "Yolcu" ile ada> bılc olmamıştı festivale, halbuki Paris'te. Sabuncu'nun sınemasını seven ve bu nedenle onu gönülden destekleyecek olan ctkin kişiler vardı. Önce şunu bilmek gerekiyor: Bir film. kendisini tartışmasız kabul ettirecek kadar sağlam bir sinema dili sergilemiyorsa ya da her gün izlediklerimizden pek farklı değılse; hatta. Batılı seçıcılere göre. bizım biraz da küçümseyerek "egzotik" dedı- ğımiz türden. ılgınç ve renklı bır yerel ses getirmiyorsa... Yanı. aylar boyunca yüzlerce film görmek zorunda İcalarak görsel bir hazımsızlığın sancılannı çe- ken seçicilerin uyuşmuş beğeni- lcrini uyandıracak, törpülenmiş duyarhiıklanru uyaracak, yor- gun benliklennı sarsacak kadar güçlü bir özgünlüğe sahip değil- se... Seçici kurulun dengeleri Gen>e tek çözüm yolu kabr: En azından bir seçicinin, deği- şik nedenlerle. o fılmi sonuna dek savunabilmesi... Çoğu kez, o film, o seçicinin gerçekten ho- şuna gitmiştir: Sinema dilini il- ginç \a da cesur bulmuştur: fıl- min beslendiği kültüre yakındır ya da duygusal nedenlerle o toplumu. o ülkenin insanlannı sever... Yani, seçici bir ölçüde nesnel- liğıni yitirmiştir. (Aslında, film beğenmek, tam anlamıyla öznel bir seçimin sonucu değil mi- dir?..) Unutulmaması gereken başka bir nokta, seçici kişinin ya da kurullann iyi ya da kötü bazı art düşüncelere de sahip olabilecekleridir. Belki de, küçük ya da büyük bir çıkar ilişkisi sözkonusudur. Seçici, et- ki altında kalmış, hatta tuzağa düşmüş de olabilir. Aynca seçi- ci kurul. coğrafı ve politik çok- seslıliğı. sinema türleri arasın- daki dengeleri de göz önünde bulundurmak zorundadır. Sonra. bazı ülkelerin sinemalan "olmazsa olmaz" türdendir. Destek ve ilgi gerek Amerikan sinemasından kurtuluş yoktur; evsahibi ülke- nin sineması da bir tür doku- nulmazlığa sahiptir. Türk sine- masının elinde bugün, bu kart- lardan hemen hemen hiçbiri yoktur. Bu durumda, Türk si- neması, bırakın arka bahçeyi. hep arka bahçenin gerisindeki çıkmaz sokakta oynamak zo- runda kalır. Ortak yapım anlaş- malan, Eurimages desteği gibi veriler, bize yavaş yavaş arka bahçenin kapılannı açıyor gibi gözükse de, durum henüz yerle- şik ve dengeli bir konuma İcavu- şam^mıştır. Güçlü yapımcı- lanmız da yoktur, güçlü bir tanıtma etkinliğimiz de... Kişi- sel çabalarla bir yeriere gelmeye Başar Sabuncu'nun Müjde Ar ve Halil Ergün'lü 'Yolcu' filmi aday olamadı bu yılki festhale. Ali Özgentürk, 'Çıplak' ile geçen yıl Cannes'da şansını denemiş ve elenmişti. çalışır ve bir oranda başannz da; ancak, kurumlann yüklen- mesi gereken görevlere kişiler nereye kadar omuz verebilirler ki?.. Bu konumda, kendisini he- men kabul ettirebilen bazı Türk fılmleri dışında (iki örnek ver- mek gerekırse, Yılmaz Güney / ŞerifGörenıkilisını "Yol",Tev- fık Başer "ı de' '40 Metrekare AI- manya" adlı fılmlenyle anım- sayabilıriz) dığerlerinm yoğun desteğe. ilgıye gereksinimleri vardır. Bu destek ve ilgi, ku- rumlann yokluğunda olağan olarak yeterli düzeye ulaşa- maz... Bu durumda, Cannes se- çicileri Türk sinemasını tanı- mıyorlar. sevmiyorlar diye ha- yıflanınz... Sevdinnek için güç- r ı CANNES'DA TÜRK SİNEMA5I I A) Yanşmalı Ana Bölüme Seçilenler: "•Yol" Yılmaz Güney / Şerif Gören I 1982 (Büyük ödül Altm Palmiye"yı. Cos- I ta Gavras'ın "Missing" ile paylaştı). ' 'Elveda Yabancı* Tevfik Başer 1991 I B) Yan Bölümlere Seçilenler: | 1) "Eleştirmenlerin Haftasr Yan Bölü- . müne Seçilenlen I "40 Metrekare Almanva "Tevfik Başer I lü ve pınltılı, teknik açıdan ge- nel sinema standartlanna ula- şan fılmler yapmak gerekir. Tanıtım için ise düzenlı ve plan- lı çabalann titizlikle uygulan- 1986 "Dolunay " Şahin Kaygun 1988 "Benim Sınemalarım " Füruzan ve Gül- sün Karamustafa 1990 "Robert's Movıe Canan Gerede 1991 2) "Yönetmenlerin On Beş Günü" Yan Bölümüne Seçilenler "L'mut" Yılmaz Güney 1971 A Ha:al Ali Özgentürk 1980 11 Aı' Ali Özgentürk 1982 "Dilan Erden Kıral 1987 "Herşeve Rağmen' Ortıan Oğuz 1988 •5i$r ZüHüLivaneU1990 3) "Belirli Bir Bakış" Yan Bölümüne Seçilenler: "Yer Demir Gök Bakır"Zülfü Livaneü 1987 "Gece Yolculuğu"Ömer Kavur 1988 ı ı ması. tanıtma sisteminin altya- pısının tıkır tıkır işlemesi baş koşuldur. Başka bir sorun, gerçekleri, olduğu gibi söyleyip yazmak sorunudur. Sinemamızın dün- yanın en büyük festivalinde arka bahçelere bile çok seyrek buyur edilir olması, uiusal gu- ruru incinen bazı gazeteci arka- J daşlan, kuşkusuz. haberleri çarpıtarak okuruna moral ver- meye soyunmaya dek götürebı- lır. Ömeğin, sınemanın kültürel alanda önemli bir tanıtma ışlevi Erden Kıral'ın 'Mavi Sürgün'ü geçen yıl şansını deneyen ancak elenen fılmivdi.' C Blok' da bu vıl elenen fllmlerimizdenbirivdi. 6.ÜLUSLARARASI TİYATRO FESTİVAlİi Yaşamla öliiııı arasındaKültür Servisi - Uluslararası fstanbul Tiyatro Festivaü'nde bugün, Ankara Sa- nat Tiyatrosu'nun sahneleyeceğı "Ay, Carmelaî" adlı oyun izlenebilir. "Ay, Carmelar bugün "saat 18.30 ve 21.15, >arın ise 21.15'te Ses Tiyatrosu'nda sah- nelenecek. Rutkay Aziz'in yönettiği oyu- nu dılimize Yalçın Baykui çevirmış. "Ay, Carmela!"nm danslan Gülüm Pekcana, ışıklan Osman Tosun'a. sesi ise Bora Balcı'va an. Oyunda Altan Erkekli ve Asiı Öngören roî alıyor. Ayşegül Yiikse). "özgürlük Savaşına Agrt: 'Ay, Carmela!' başhklı yazısında oyun ve yazan üzenne şunlan söylüyor: "Teatro Goya'nm sahnesi... To:lu, yan karanlık, bomboş... Yerde bir gromöfon; üstünde takıiı kalmış bir plak: Ay, Car- mela! 1938'de İspanya'nın Belçite kasa- basmda yaşanmış vaşanmamış bir öyküye doğru yola çıkarıyor biziyazar Jose Sanc- his Sinisterra İspanya Iç Savaşı'ntn tam ortasındayız. Franco yanlısı Falanjistler, büyük ozan Federico Garcia Lorca'.vı kur- şuna dizeli neredeyse ıkı yıl olmuş. Bu yarı karanlık, boş sahnede "gerçek"le "gerçek ötesi" arasında gidıp gelerek, varyete sa- natçıları olan Paulino ve Carmela 'ntn dünyasında ve onların İspanvası'nda tam üç saat geçireceğiz. Sinisterra 1940 doğumlu bir İspanyol ti- yatro adamı. İspanya İç Savaşı nı yaşamıs olamayacak kadar genç, General Franco '- nun uzun yıllar sürenfaşist diktatörlük dü- zenine birincı elden tanık olacak kadar yaşlı. Ne şanslı ki İspanya'nın Franco'suz günleri olabileceğinidegörmüş; İç Savas a ağıt yazabilme özgürlüğünü yaşamıs. Bu ağıt Carmela'nın gözlerinden şimşekler çakarak bedenine sardığı İspanya Bay- rağıyla, Halk Cephesi'nin İspanya'nın öz- gürlüğü adına döktüğükanla, İspanva için dünyanm dört bir yanından gelip de özgür- lük savaşına katıîan Uluslararası Gönüllü Tugayları 'nın yiğit savaşçılarıyla bütünle- şip lüm dünyaya sesleniyor. Bu ağıı hangi ırkı, dini, ulusu ilgilendiriyor olursa olsun. *insan omıru" adına savaşmaya ve ölmeye hazır tüm insanlar için yazümış. Onların anaları. çocukları, tonmları içın..." Jose Sanchis Sinisterra'nın 1986'da yazdığı "Ay, Carmela!" en ünlü yapıtı. 1987de Madrid'de kırk kişilık bir kad- royla sahnelenen bu iki kişilik oyunun Carlos Saura tarafından fılmi yapılmış ve yapıta İspanya'nın en büyük film ödülü verilmış. "Ay, Carmela!" Berliner En- semNe'ın de oyun dağarağına alınmış. Ancak. Berlin Duvan'nın yıkılması so- nucunda gercekleşememiş. Oyunun Tür- kiye prömiyerini Rutkay Azb'ın çaba- lanyla Ankara Sanat Tiyatrosu gerçek les- tirdi. "Ay, Carmela!"da sanat yaşam- lannı birbirine bağlamış bir sahne ikilisi- nin, Paulino ve Carmela'nın çatışmalı bırlıkteliğı. duygusal yakınlıklanna karşın kişisel farklılıklan, yaradılışlan- ndaki uyuşmaz yanlar. oyunun iç devini- mini oluşturuyor. Ama ateşleyici etken Franco'ya faşist desteğini veren Vlussoli- ni'nin güçlennın işgalı altında bir Italyan teğmenın denetımi altında düzenlenen gösteri. Paulino ve Carmela'nın sunmaya zorladıklan bu gösterinin en korkunç yanı, bır gün sonra kurşuna dizilecek ço- cuklara ve yabana tutsaklara da ızlettın- lecek olması. Faşistlere özgü sapık "mo- ral gecesi" anla\ışını ıçeren bu gosten karşısında Paulino ve Carmela arasında oluşan tavır farkı, sahnedeki olaya da yansıyacak ve oyunu doruk noktasına ulaşüracakür. Yaşayabılme adına "onur"- dan ödün vermekle, yalnızlaşmakla, onurlu bir ölüm. ölümle çoğalma arası- nda yapılan "seçim"... Sinisterra. savaşa, vahşete yenik düşmüş dünyamıza ilettiği u>anyı. boyun eğmişlığın aanası gülünç- lüğüyle. dikbaşhlığın saf, ama soylu ço- cuksuluğu arasında. bıçak sırtında oluşturu\or Ankara Sanat Ti> atrosu, Rutkay Aziz'in yönettiği, Altan Erkekli ve Aslı Öngören'in oy nadığı'Aj Canneta'y ı sahneley ecek. yüklendiğini nihayet anlayan Kültür Bakanlığı'nın kararlı çalışmalanyla son yıllarda baş- latılan ve Cannes Festivali sıra- sında Türk fılmlenni tanıtmayı amaçlayan göstenler, bir dizi yanlış haberin kaynağı olmuş- tur. Bazı Türk filmlennin. sankı festivahn değışik bölümlenn- den bınne seçilmiş gıbı, doğru habercılikle alay eden >a da ko- yu bır bılgısızliği sergileyen baş- îıklarla sunulması. gülünç oldu- ğu kadar üzücüdür de.. 'Pazar1 bölümünde... Bir kez daha gerçeğı > azmak- ta yarar var. Bu yıl hıçbir Türk fılmi ne yazık kı Cannes Festi- vali'ne seçilmemıştir Ne yanş- malı ana bölümde ne de van bö- lümlerden bırinde sınemamız yer alamamıştır... Her şeye karşın bir Türk filmi görmek is- teyenler ise festıvalin "Pazar" (Marche) bölümünde merakla- nnı giderebileceklerdir. "Pa- zar"ın. yapımcılar ya da ku- rumlar tarafından özgürce ki- ralanan küçücük salonlann- daki yüzlerce film arasında. Türk sınemasının başanlı ör- neklerinden bazılan da gösteri- lecektır. Yazıyı. festıvaiı iyi tanıma- yanlann birbirine kanştırdığı yan bölümler konusunda. bir kez daha kısaca bilgı vererek ta- mamlayalım: 'Eleştirmenlerin Haftasr En eski yan bölüm. 1962 yı- lından bu vana etkinlık göste- ren "Ekştirmenlerin Haftası"- dır (Semaıne Internatıonale de la Critique Française). Yanş- malı ana bölümünde kendileri- ne bır yer bulamayan genç yö- netmenlere festivahn kapılannı aralamavı amaçlayan "Eleştir- menlerin Haftasr, ilk ya da ıkincı fiimlerden oluşan yedi fılmlik programıyla. bugüne dek onlarca genç yönetmenin seslerini ilk kez duyurduklan bölümdür. Bir ilk fılme verilen "Altın Kamera" ödülünün gi- derek önem kazanması sonucu. diğer yan bölümler de ilk film aramaya başlayınca. "Eleştir- menlerin Haftası" eskı etkinliği- ni yitirmiştir. 'BelirU Bir Bakış' 1968 olaylannın ardından gelen ikinci yan bölüm "Yönet- menlerin On Beş Günü" (Quin- zaine Des Realisateurs). "Altın Palmiye" yanşı içine gireme- yen. içenkleri \e biçimleriyle çızgı dışı kalan. ancak sinema sanatına yenı sesler getiren fılmlere Cannes Festivalfnin kapılannı açmak içın yola çık- mış; bu amaca uzun yıllar hiz- met verdikten soura son on yıl içinde festival içinde festival-ol- ma amacına yönelmiştir. Yan bölümler arasında en popüler olanıdır. Festi\alin en genç yan bölü- mü, bu yıl on yedinci yaşını kut- layacak olan "Belirli Bir Bakış"a (Un Certain Regard) alı- nacak fılmler, yanşmalı ana bö- lümü oluşturanlar tarafindan belırlenmektedir. Bu nedenle. bir anlamda resmı >an gösteri programı nıteliğindedır. Ayn- ca. içeriğiyle de diğer ikı yan bö- lümün bir kanşımı nitelığıne bürünen "Belirli Bir Bakış", festıvalin ıkinci odak noktası olmayı hedeflemektedir... Bız. ıçınde rahatça yerieşebi- leceğimiz bir koltuk bulsak da bulmasak da. yedinci sanatın en lüks ve en hızlı treni sayılan Cannes Festivali, kurmaylann çızdiğı rotayı izleyecek... On iki günlük yol boyunca. sevimli dağlarla yeşıl vahalar, sinema dünyasının çölleşmekten kur- tulmaya başladığını haberleye- cek kadar çok olacak mı acaba? Şait Faik Öykö Ödülü • Kültür Servisi -1993 Sait Faik Öykü Ödülü, "Selam Ateşleri" adlı öykü kitabıyla Osman Şahin'ın oldu. Yazara ödülü, Pera Palas'ta yapılan törenle \enldı. Oktav Akbal, Rauf Mutluay, Hilmi Yavuz, Şara Say ın, Fethi Naci, Tarık Dursun K. ve İnciser Akpınar dan oluşan jünüyeleri, değerlendirdıkleri 17 eser arasından "Selam Ateşlen"ni ödüle değer bulmuştu. Darüşşafaka Cemıyetı'nın düzenlediği geleneksel ödül törenine, aralannda Hilmi Yavuz, Atilla Dorsay. Sennur Sezer, Feti Naci'nin de bulunduğu pek çok sanatçı ve Darüşşafaka Lısesi öğrencileri katıldı. Osman Şahin. ödül töreninde yaptıgı konuşmada öykülerinde Sait Faik gıbı, küçük insanlan yazma} a çalıştığını belırterek. "Bu ödül bana >erildiği için çok mutluyum; gurur duyuyorum, bunun sorumluluğunu taşıvorum. Diğer arkadaşlarunın bu yarışmaya katılması, aldığım ödülün değerini arttu-ı\or" dedı.(Fotoğraf:UĞUR GÜNYÜZ) Bilar'da bahar seminerleri • Kültür Servisi - Bilar Istanbul'da bahar seminerleri kapsamında bugün saat I9.00'da Saruhan Oluç'tan "Dış Poliüka", yann 18.30'daCem Kum'dan modern savaşlar semineri, aynı saatte Elfe Uluç'tan 'Sinemada Oyunculuk' semınennin ıkinci bölümü, 20.00'dede Oruç Aruoba'dan 'Kut' adlı semjner, cuma günü 20.00'de Aydın Boysan ve Burak Boysan'dan dia gösterisı eşlığinde "'Pera'da Gündelik Hayat", cumartesi saat 17.00'deSultan Pınar'dan"Yerel Yönetimlenn Yetki ve Sınırlan' semineri dinlenebilecek. AtatüPk'ün dostu Yunanlı sanatçınınhayatı filme alımyor • ATİNA (AA) - Atatürk'ün takdır ettıği sanatçılar arasında veralan Yunanlı Zozo Dalmas'm hayatı ülkesinde hem film hem de televizyon dizisi olarak çekilecek. Birkaç yıl önce Atına'da rutubetli bir bodrum katında kımsesız ölen Dalmas'ı beyaz perde \e ekranda. Yunanıstan'ın "'milli sanatçısı" Aliki Vuyiuklavi canlandıracak. Dalmas'ın hayatını sinema ve televızyona aktaracak olan ünlü Yunan yönetmen Kostas Ferns. senar\ oda ağırhğın Dalmas'm Atatürk ile dostluğuna verileceğinisöyledi. Ferri. "Dalmas'm hayatı ile ilgili çalışmam. Türk-Yunan ılişkilen açısından da önem taşı>or. Gerek film gerekse dizıde dönemin Yunanistan Başbakanı Eleftenos Venizelos dahıl pek çok Yunanlı ve yabancı polıtikacı canlandınlacak" dedı. ISUN.U: ULUSIARARASI « M ™ I I ÎŞTANBUL »««II TİYATRO FEST1UAU 6. ULUSLARARASI İSTANBUL TİYATRO FESTİVALİ'NDE BUGÜN 21.15 .Muhsin Ertuğrul Sahnesi tstanbul'un Gözleri Mahmur- tstanbul Belediyesi Şehir Tiyatrolan 18.3021.15 Ses Tiyatrosu Ay, Carmela!- Ankara Sanat Tiyatrosu 18.30 Karaca Tiyatrosu Oğuz Han- Aşkabat Devlet Can Tiyatrosu 6. ULLUSLARASI İSTANBUL TİYATRO FESTIVALINPE YARIN 21.15 Taksim Sahnesi İzler- Ankara Devlet Tiyatro- su 21.15 Ses Tiyatrosu Ay, Carmela.'- Ankara Sanat Ti- yatrosu
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle