01 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 24NİSAN1S84PAZAR 10 PAZAR KONUĞU Hastahkh ekonominin sağhksızçocuğu;borsa SUNUŞ: Türkiye çok ciddi ekonomik bir kriz yaşıyor. Bazı çevreleregöre bu, ekonomik bir kaosa da dönüştü. Bu ekonomik krizin yaşanacağının ilk belirtilerigeçen ocak veşubai aylarında duyûlmuşîu. O dönemde Değer süreceğinisöylemişti. Tuncay Artun bugün Menkul Kıymetler 'inyöneîim kurulu başkanı İMKB 'nin yeni başkanı. Kendisiyle Türkiye 'nin olan Tuncay Ariun la yaptığımız söyleşide, ocak ekonomik geleceği, krizin atlatılması için neler veşubattayaşanan krizin boyutlanarak yapılması gerektiği ve İMKB 'yi konuştuk. Söyleşi Leyla Tavşanoğlu Konuk Tuncay Artun Istanbul Menkul Kıymetler Borsası Başkanı eçen ocak ve şubatta yaşanan ekonomik kriz strasında siz bu- nalurun boyutlanarak süreceği- ni söylemistiniz- Bugünkü ortam- da durumu nasıl değerkıutiri- yorsunuz? ARTUN - Krizin boyutlanarak sürece- ğini tahmin etmek aslında o dönemde zor değildi. Türkiye'de ekonominin sallanma- sınm, o krizin başlangıç tarihinden çok eski nedenlere dayandığını; son bir, iki. hatta üç yılın ürünü olmadığını biliyor- dum. Bu kriz. Türkiye'de 1983 sonrasında izlenen politikalann yarattığı sorunlann yığın halinde birbirinin üzerine eklenerek ertelenmesinden kaynaklanıyordu. 1985 yılında Prof. Dr. Bilsay Kuruç ağabeyimle yazmış olduğumuz bir kilapta benim payıma düşen bölüm şöyle bitiyor- du: "Türkiye'de Hazine, bankerleşme süre- cine girmiştir. Bu sürecin önümüzdeki gühlerde artması beklenmektedir. Banka- banker rekabeti, banka-Hazine rekabeti haline dönüşmüştür. Varlık vergisi alına- mayacağına göre. Aşar geri getirilemeye- ceğine göre yine gelir ortakhğı. Hazine bo- nosu gibi araçlarla oynanacak ve kuş- kusuz bir gün fınal gelecektir. Sonucu da büyük bir emisyon artışı, kambiyo kurla- nnda büyük bir artış ve yine büyük bir enflasyon olacaktır. Toplumun çoğunlu- ğunun ödeyeceği maliyet de bu enflasyon- dan başka hiçbir şey olmayacakür." O kitaptaki pasaj. aklımda kaldığı ka- danyla aşağı yukan böyleydi. Bunu bu şe- kilde aktararak krizin tamamıyla büyük ölçüde 1983 sonrasında izlenen politikala- nn yarattığı sorunlann ertelenmesinden kaynaklandığını söyledikten sonra böyle bir tahminde bulunmak kcsinlikle güç de- ğildi. Ben, yeni, radikal önlemler alınmadığı takdirde Türkiye'de •genel enflasyonla mücadele politikası ayaklan yere basar ciddi bir program haline dönüştürülme- dikçe yine bu bunalımlı dönemin süreceği- Bunalımı toplumun hemen her kesimi yaşıyor ra sanıyorum. - Ahnması gereken buyeni ve radikal ön- lemler ne olmab? ARTUN - Öncelikle, Türkiye gerçek an- lamda enflasyonu indirmek, gerçek an- lamda enflasyonla savaşmak istiyor mu? Artık bu, toplumun çoğunluğunu kapsa- yan bir maliyet haline dönüşmüştür. Eski- den bazı rantiye kesimler bunun dışmday- dı. Şimdi bunun içine rantiye kesimler de girmiştir. Eskiden bankacılık bunun dışındaydı. Şimdi bankacılık da bunun içine girmiştir. Eskiden sermaye piyasası, araa kurumlan bunun dışındaydı. Şimdi bunlar da girmiş- tir. Sanayici de ithalatçı da girmiştir. Do- layısıyla toplumun büyük çoğunluğunu kapsar hale gelmişür. Krizin zaten büyümesinin çok önemli nedenlerinden birisi de, artık toplumun çok büyük bir çoğunluğunu kapsayacak bir düzeye gelmesidir. Dolayısıyla bugün bankacısından, sanayicisinden. ithalatçı- sından. memurundan. işçisinden tutun köylüsüne kadar geniş halk kesimlerini kapsayan bir bunalım yaşıyoruz. Herkes bu bunalımın nereden kaynaklandığını gerçekçi bir biçimde saptamak zorunda- dır. Bunu gerçekçi bir biçimde saptarsak. yaşadığımız lüks, aşın tüketime dayalı ha- yatın gerçeklerini, büyük ölçüde dışandan borçlanarak ve rant ekonomisi yaratıla- rak sadece geçici bir dönem bu toplumun gereksiz altyapılar kurularak bu noktaya getirildiğini görüp konuyu algıladığımız zaman ortaya çıkan tablo. kesinlikle radi- kal önlemleri içeren bir genel enflasyonla mücadele programı olur. Bence bunun da ilk ilkesi şudur: Türki- ye enflasyonla mücadele etmek istiyorsa kambiyo kuru politikasını değiştirmek zo- rundadır. 1 Mayıs 1981'den bu yana uy- gulanan esnek kambiyo kuru politikası bugüne gelmemizdeki en önemli etmen- dir. Buna paralel olarak yüksek ya da ser- best faiz politikası da. ki bu kambiyo kuru politikasının türevidir, terk edilmelidir. Türkiye faizleri de fıkse etmek zorutıda- dır. Özellikle kambiyo kuru politikasında önce sabit, sonra da enflasyonla mücade- lede alınan sonuçlara göre yan sabit bir kambiyo kuru politikasına • geçmeden Türkiye'nin enflasyon sorununu çözme olanağı yoktur. Çünkü fınansal sistem do- larize olmuştun Türk ekonomisi, Türk toplumu dolarize olmuştur. Asbnda bunu dolarize olarak niteliyoruz, ama yan yan- ya dolarize. yan yanya da markizedir. Onun için de fınansal sektörlere bu yaban- cı paralann değerinin artmayacağını gös- termeden, bunu kanıtlamadan enflasyon- la mücadele olanağı görmüyorum. En başta İsrail, Meksika olmak üzere enflasyonla mücadele etmiş bütün ülkeler- de hiçbir zaman kambiyo kurlan serbest bırakılmamıştır; tersine fıkse edilmiştir. Bunun ardından dışandan borçlanma gereği... Beş yıllık bir program yaparak bu süre içinde dışandan borçlanma oranlan düşürülerek Türkiye yine bu sabit kambi- yo kuru politikasıyla yabancı sermaye uluslararası para akımlan açısından çekici bir hale dönüştürülebilir. Yani bu yön- temle Türkiye'ye döviz girişi de sağlanabi- lir. Örneğin Meksika bunu böyle başar- mıştır. İsrail de dış dünyanın desteğiyle büyük ölçüde başarmıştır. Bir başka olgu da şu: Kayıt dışt ekono- mi kayıtlı ekonomiyle entegre edilmelidir. Bugün bütün dünyada olduğu gibi Tür- kiye'de de kayıt dışı ekonomi, kayıtlı eko- nomiyi esir almıştır. Yaşadığımız krizde görülen bazı dramatik çıkışlar, yükselişler bunun sonucudur. Kayıt dışı ekonominin kayıtlı ekonomiyle entegre edilmesi o ka- dar zor bir iş değildir. Kapitalizmin beşiği ABD'deki uygula- maya baksmlar, yeter. Orada insanlar para taşımazlar. Orada hamıline ne senet. ne bono ne de çek vardır. Herkes çek kul- lanır. Nama yazılı çekler ve kişilerin yap- tıklan ödemeler vergi dairelerince çok cid- di bir biçimde denetlenir. Kayıt dışı ekonomi, kayıtlı ekonominin çok küçük bir bölümüdür. Ama burada artık kayıt dışı ekonomi- den de söz etmek mümkün değıl. Bir ölçü- de yeraltı ekonomisi vardır. Yani hem kayıt dışı hem de yasadışı ekonomi vardır. Bu her ülkede. ftalya'da da, Türkiye'de de, ABD'de de var. ABD'de şu anda tek sorun, yeraltı ekono- misi ve yeraltı ekono- misinin yarattığı mc- seleler. Onlar da bu- nunla mücadele edi- yorlar. Ama bizde hem yeraltı ekono- misi hem de kayıt dışı ekonomi var. Dolayısıyla ilk aşa- mada yapmamız ge- reken iş. vergi ta- banını artlırmak açısından kapitaliz- min beşiginin uygu- lamalannı Türkiye'- de uygulanır hale ge- tırmekten başka bir şey değil. Bu uygulamalar için çok ciddi hukuk- sal bir altyapı gereki- yor. Türkiye'de ekonominin bu ko- numa düşmesinde. gerekli ve yeterli alt- yapının bulunma- ması da yer alıyor. Aynca adalet me- kanizmasında. özel- likle bilirkişi müesse- sesi başta olmak üze- re bazı kanunlarda değişiklik yapılması çok gereklidir. Hu- kuk fakültelerindeki eğitim düzeyine ka- dar varan bir uygula- manın hukuki açıdan çok ciddi bir biçimde değiştirilmesi. Türki- ye'nin gerçek anlam- da hukuksal altyapı- ya kavuşturulması, mahkemelerin. yargının tapınak ha- İindeki bir kuruma dönüştürülmesi bek- lenir. - Peki sizce bu sü- reç kolay mı? ARTUN - Bunun kolay olmadığının farkındayım. Kuşku- suz en az beş yıl süre- cek genel bir enflas- yonla mücadele programı içinde rea- lize edilmesi gereken yönleri bulunan bir konudur. Bütün bunlar yapılmadan ve diğer bazı radikal önlemler ahnmadan Türkiye'nin üçlü ra- kamlı enflasyonist süreçten kurtulacağma inanmıyorum. - Para dalgalanmaiannı neye bağhyorsu- nuz? ARTUN - Bunu ikiye ayırmak lazım. Uluslararası para dalgalanmalan ve ulu- sal düzeydeki para dalgalanmalan vardır. Ashnda kayıt içi, kayıt dışı olsun. ulusla- rarası para dalgalanması denilen bir olgu var. Bu, 1971 yılında yeni bir ekonomi dünyası yaratma amacından kaynaklanı- yor. Daha önce altınla dolar bağlantılıydı. Dolann altına olan bağlantısı kaldınldı. Ve karşılıksız dolar basılması büyük ölçü- de gündeme geldi. Bu. bütün uluslararası para piyasalannı. bütün ülkeleri belli bir süreçte etkileyecek, belli bir sürece soka- cak bir gelişmenin başlangıcıydı. Bundan sonra 1973 ve 1979 yıllannda olmak üzere dünyada çok ciddi bir petrol şoku yaşandı. Bu petrol şoklan nedeniyle özellikle azgelişmiş ve gelişmekte olan ül- kelerin borçlanma zorunluluklan günde- me geldi. Bu. 9-10 yıllık süreçte birbirleri>- le çakıştı. Yani hem karşılıksız para siste- mine geçilmesi hem de buna koşut olarak petrol şoku nedeniyle gelişmekte olan ve bazı gelişmiş ülkelerin bunalıma girmeleri ve dışa borçlanmak zorunda kalmalan ay- nı dönemle çakıştı. Petro-dolar denilen TUNCAY ARTUN 1949 'da Balıkesir 'de doğdu. Ankara Üniversitesi'nin İktisat ve Maliye Bölümü'nübitirdi. Yüksek öğreniminin hemen ardından dokuzyıl süreyle bankaiaryeminli murakıplığıyaptı. Daha sonra Yapı ve Kredi Bankası Genel Müdür Yardımcılığı 'nagetirildi. Bir süre Genborsa Genel Müdürlüğü yaptı. 1986 'da, kendiborsa araa kıırumu olan Değer Menkul Kıymetler 'i kurdu. Yaman Törüner'in Merkez Bankası başkanlığma atanmasıyla boşalan Istanbul Menkul Kıymetler Borsası 'na yaklaşık iki hafta önce başkan olarak atandı. olay ortaya çıkü. Bazı ülkeler kendini yeni düzene uyarladı, bazılan da uyarlamadı. Türkiye, uyarlamayan ülkeler arasın- daydı. Nitekim24Ocak 1-980 deuyariama çabalannın bir ürünüdür. Bu kararlar. Türkiye'de 1979'da oluşan ve 1980'in 24 ocağına kadar süren uyarlamama biçi- mindeki düşüncenin artık geçerli olama- vacağı, dünyanın genel gidişatına uymak gerektiği yönünde alınmış kararlardır. Ama Türkiye'de bu kararlar hiç bir za- man geçici olarak düşünülmedi. Aksine. kalıcı kararlar olarak düşünüldü. Madem dışandan borçlanma olanağımız vardır, biz de dışandan borçlanma olanağını sür- muydu. Bugün için de büyük ölçüde bit- miş görünüyor. Dünyada uluslararası parasal fonlar de- netlenemez hale geldi. Bunlar sürekli yer. ülke değiştiriyorlar. Bir bakıyorsunuz Meksika'da. bir bakıyorsunuz Kanada'- da; bir bakıyorsunuz Tokyo'ya geçmişler. Tokyo'da Nikkei endeksi 1987 yılında 38. 000'di, 16.000'e kadar düştü. Bugün 19- 20.000 düzeyinde. Bu paradan Türkiye de nasibini aldı. Bu sıcak para Türkiye'den geldi geçti. Belki yine gelebilir. Dünyada bu tür uluslararası para dal- galanma boyutu yaklaşık 2.5-3 trilyon do- lar düzeyinde tahmin ediliyor. Ve yine ke- İMKB Başkanı Tuncay Artun, Leyla Tavşanoğlu'nun sorularını yanıtladı.(Fotoğraf: GARBİS ÖZATAY) Türkiye 'dolarize'oldu Kambiyo kurupolitikasında önce sabit, daha sonra da enflasyonla mücadelede alınan sonuçlaragöreyan sabit bir kambiyo kuruna geçmeden, ekonomik sorunları çözmek mümkün değildir. Türkiyefaizleri de fıkse etmek zorundadır. Zaman geçirmeden radikal önlemlerin ahnması gerekmektedir. dürürüz, denildi. Dışandan ne kadar borçlanırsak içeride o kadar yatınm ya- pardık. Bu, bir yere kadar doğru. Ama biz salt yaunm yapmadık. Borçlandığımız bu paralan çarçur ettik, yedik. Bir bölümünü büyük ölçüde gereksiz otoyollara, köprü- lere yatırdık. Gerçeklerle yüz yüze kaidık Bu nedenle Türkiye, 1983'e kadar sür- mesi gereken 1980-83 dönemini 1994'e ka- dar taşıdı. Türkiye tam 11 yıl, bir tsviçre gibi, bir Fransa gibi tüketti. Ama kuşku- suz Türkiye'nin büyük bir kesimi de.Ha- beşistan gibi, Hindistan gibi yaşadı. Ülke ekonomisi içinde çok değişik. ayn ekono- miler oluştu. Ama toplumun çok büyük bölümü yaraülan bu ranttan şu ya da bu şekilde pay aldığı için de iş devam etti. Çe- tin Altan-'ın çok güzel bir sözü vardır. Der ki: Rant, zincirleme bir olaydır. Ben rant elde ederim. Yanımda çahşan insan da o ranttan pay alır. Herkes zincirleme biçimde bu rant eko- nomisinden şu ya da bu şekilde payını al- dığını sandı. Oysa bu, Melih Cevdet An- day'ın söylediğj gibi "sadece Wr oyundu. Bcleşine süren bir oyundu." Bir gün nasılsa gerçeklerle yüzyüze kalacaktık. İşte o ger- çeklerle yüzyüze kaldığımız günler şimdi bugünler. Bu, kurnazlığımızın dışavuru- sin olmamakla birlikte bunun yaklaşık üçte biri hisse senedi, devlet tahvili, Hazi- ne bonosu gibi araçlar üzerinde dolaşan bir para. Bunun 1.5-2 trilyonu, banka sis- temine girip çıkıyorsa onun dışmda 1 tril- yon kadan da bu tür değerlere yöneliyor. Yani küçümsenecek bir para değıl. Hele hele parasal göstergelerini çok iyi saptaya- mayan kambiyo rejimi son derece dışa açık. son derece liberal ülkelerde pek ko- lay denetlenebilir bir para değil. Bir de içerideki para dalgalanmalan var. Sadece dışanda değil. içeride de bü- yük bir kayıt dışı ekonomi var. Parasal büyüklük açısından bu. maalesef mevcut ekonomik yönetimi bile yönlendirebilecek nicelikte. Olay düğümlendi Ve kayıt dışı bir ekonominin büyüklü- ğünden dolayı bunu denetlemeniz müm- kün değil. Çünkü Türkiye'de bu deneümi sağlayacak mekanizmalann da parasal büyüklük açısından çok büyük bir düzey- de olduğu söylenemez. Örneğin Türkiye'- deki fınansal sistem, mali sistem, banka sistemi çok küçüktür. Türkiye'de Merkez Bankası da bence belli normlara göre küçüktür. Kamunun da parasal büyüklü- ğü bu şekilde küçük olunca ve tersine bir de borçlanma ihtiyacı içinde olunca olay büyük ölçüde düğümleniyor. Bu noktada çıkış, fınansal sistemi, yani hem para hem sermaye piyasasını geliştir- menin yani sıra kayıt dışı ekonominin de- netlenebiür hale getirilmesindedir. - Siz İMKB Başkanhğı'na atanab bir hafta yeni doldu. Sizce İMKB sağhkh bir borsa mı? Başkanbğımz süresince borsada ne gibi atıhmlar yapmayı düşünüyorsunuz? ARTUN - Bızim borsa henüz sekiz ya- şında bir çocuk. Kuşkusuz her gelişen var- lık gibi bu da gelişmesini sürdürecektir. Şu veya bu nedenlerden bazı olumsuzluklara karşın borsa büyüyecek. gelişecek. Bu ka- çınılmaz bir olgu. Ama hiç bir zaman. sekiz yaşındaki bu kurum için 'sağlıkir ifadesini kullanmak mümkün değil. Demin belirttiğim ölçüler nedeniyle bunu borsaya uygularsak bor- sanın işlem hacmi açısından, işlem adedi açısından. Türk ekonomisiyle entegrasyo- nu açısından, Türkiye loplumunun büyük çoğunluğunu kapsama derecesi açısından bunun sağhkh bir yapı olduğundan söz et- mek bence mümkün değil. - Peki borsayı sağhkh bir yapıya kavus- turmak mümkün mii? ARTUN - Kuşkusuz mümkün. Belli bir süreç almakla birlikte mümkün olabilir. Ama bunun koşullan var. Bu koşullann yerine getirilmesi gerekir. Bu koşullar yeri- ne getirilmeden borsanın Türk ekonomi- siyle entegre edilmesi, Türkiye'nin bazı makro ekonomik sorunlanna kendi ala- nında çözüm üreten bir mekanizma haline gelmesi bence çok güç gibi gözüküyor. Bu görevi kabul ederken başlıca amacım. böyle bir temel misyonu bor- sa yüklenebilir mi, benim bir katkım olabilir mi, oldu. Borsaya kurum- sal bir kimlik ka- zandırmak. kurum- sallaşmış bir taban oluşturmak bence bu işin baş- langıcıdır. Bence borsaya yönelen ku- rumsal kaynaklar çok önemli. Bazı ge- lişmekte olan ve ge- lişmiş ülkelerin bor- salanna baktığımı- zda, bunlann çok uzun süreler gerçek kişilerin birikimle- riyle yönlendirildi- ğini, ama hızını. iv- mesini kurumsal yatınmcının ortaya çıkmasından sonra gerçekleştirdiğini görüyoruz. Bizim ise o kadar bekleme lüksümüz yok. Bence yapılması gereken. "bu süreç kendiliğinden işler' felsefesini terk edip borsaya süratle bir kurumsal taban ka- zandırmaktır. - Bu kurumsal ta- ban ne olabilir sizce? ARTUN - Fonlar olabilir. Bunlar en başta sigorta en- düstrisine, sosyal güvenlik kurumlan- na, özel emeklilik fonlanna ait olabi- lir. Buna ek olarak yatınm fonlan ve yatınm ortakh- klannın gerçek an- lamda borsada dü- zenleyici bir nitelik almasıyla gerçekle- şebilir. Yapılan bir çalı- şma, Türkiye'de fert başına düşen sigor- ta priminin 13 do- lar. İsviçre'deyse bu rakamın 3 bin dolar olduğunu gösteri- yor. Komik bir olgu. Demck ki zorunlu sigortalan arttırmak, insanlan borçlandırma yerine ya da faizle borç verme yerine bu tür sigorta kapsamı- na almak gerekir. Bannak olarak. araç olarak. sağhk olarak, konut olarak sigorta endüstrisinde çok ciddi fonlar yaratılabı- lir. - Peki bufonlar nereye yöneürt ARTUN - Ya banka sistemine ya da ser- maye piyasasına. borsaya yönelecektir. Şu anda güç durumda bulunan sosyal güven- lik kuruluşlannın sorunlan çözüldükten sonra, özel sosyal güvenlik kurumlan ya- ratılarak bunlar da sermaye piyasasına yönlendirilebilir. Bu arada A tipi yatınm fonlannin içeriğinde çok ciddi değişiklik- ler yapılarak bunlann borsada gerçek an- lamda otomatik stabilizatör işlevini gör- meleri. buna ek olarak da arz yerine talep yaratacak mekanizmalar olmaktan çıka- nlmalan gerekiyor. - Insider trading Türkiye 'de ne ölçüdeya- pıbyor? Bunun için negibi önlemler ahnabi- tir? ARTUN - Çok büyük ölçüde yapılıyor. Bunu önlemek için kayıt dışı ekonominin kayıtlı ekonomiyle entegre edilmesi gere- kiyor. Türk bankacılık sisteminin borsa- daki etkinliğinin şu ya da bu şekilde kont- rol edilebilir hale gelmesi zorunlu. Örneğin bu. bankalann burada kura- caklan aracı kurumlar aracılığıyla kontrol edilebilir. Kuşkusuz diğer bazı ülkelerde olduğu gibi"insider trading'Vengel oj.acak değişik bir yöntem de bulunabilir. Örne- ğin Londra Borsası'nda Ağır Suçlar Ma- sası var. Böyle bir organ yaptınm uygula- yabilir. Dünyanın hiç bir yerinde "insider trading'ın gerçek anlamda önlendiği gö- rülmemiştir. Ne yaparsanız yapın bir yer- den bir şevler uç \erecektir. Ama bunlan asgaride tutmanın olanağı vardır. - Sizce Türkiye'de şimdJye kadar bu tür önlemler ahnması neden düşünülmedi? ARTUN - Bence bu da, rant ekonomi- sinden pay almarun ve sonra da yaptınm- sız kalmanın rahatlığıydı. İnsanlar şunu gördü: Ne yaparsam yapayım, kıhfına uy- durursam bu ülkede hiç bir hukuksal yap- ünmla karşılaşmadan bu işten'sıynlınm. Nitekim de öyle oldu. Bu sadece fınansal alanda değil, her alanda var. - Geçen hafta başında, Anayasa'nın 119. maddesinin işletih'p gerektiğinde tüm eko- nomik yetkilerin cumhurbaşkantna devri söz konusu edildi. Sizce böyle bir gerek var mı? ARTUN - Anayasa, Türkiye'de sadece iktisadi değil, sosyal. kültürel, siyasal alanda bir çok şeyi önlemeye yönelik. Bunlan ne derece başardığını, ne derece başaramadığını hep birlikte görüyoruz. Bence Anayasa'nın 119. maddesinin tartı- şılması büyük ölçüde politik bir boyut ta- şıyor. Kişisel kanımca böyle bir şeye hiç gerek yok. Türkiye olabildiğince demokratikleş- me sürecine girmeden, ülkemizde demok- rasi tüm kurumlanyla yerleşmeden. genel bir kaulım sağlanmadan, genel bir açılım olmadan, bazı diğer konularda olduğu gibi enflasyonla da mücadele edemezsiniz, ekonomik sorunlarla da mücadele ede- mezsiniz. Dolayısıyla temelde demokratikleşme ve şu andaki mevcut demokratik yöneti- min göreve devam etmesi, çıkacak bazı yeni uygulamalann bir genel ekonomik politikanın programının uygulanmasını demokratik bir ortamda da. 119. madde- ye hiç bir şekilde sığınmadan da gerçekleş- ürebilir. - Siz İMKB Başkanbğı'na atanır atan- maz Özer Çiller'le olan bağlantınız ortaya atıldı. Hatta sizin, Özer ÇiUer'in araa ku- runuı olduğunuz da söylendi... ARTUN - Bakın. ben 45 yaşındayım. Şimdıye kadar yaptığım hiç bir göreve ben talip olmadım. Bunlann hepsi bana teklif edildi. Örneğin bankalann en değerli kurumla- nndan birisi olan Bankaiar Yeminli Mu- rakıphğYna girişim bir başannın sonucu- dur. Orada yeterlilik sınavını hemen he- men birincilik düzeyinde vererek Ban- kaiar Yeminli Murakıbı olmam bir başa- nnın sonucudur. Yazdıklanm. çizdiklerim, kitaplanm. makalelerimin çoğu bugün üniversitelerde referans olarak gösteriliyor. Kitaplanm yardımcı ders kitabı olarak okutuluyor. Bu da bence başanlı geçmişimin sonucu- dur. Maliye'den sonra çok genç yaşlarda, 29-30 yaşında Yapı Kredi Bankası'nda genel müdür yardımcısı olmam yine bir başannın sonucudur. Yine arkasından. Yapı Kreüi Bankası'- ndan ajnldıktan sonra Çukurova Hol- ding'den aynlmama karşı çıkılması da bu başannın sonucudur. Çok küçük bir parayla başlattığım, bu- gün borsanın küçük ölçekli kuruluşlann- dan olan bir aracı kurumun sahibi olmam. yine aynı şekilde bir başannın sonucudur. Ama bu son gelişmeler gösterdi ki benim bu nitelıklerim göz önüne alınarak bana tevdi edilen Borsa Başkanlığı görevine ba- zı insanlann yaklaşımı farklı. Onlar talep ediyorlar. Haklı ya da haksız. talep ediyorlar. Bu makama ben- den daha nitelikli insanlann rahatlıkla oturabileceğini ben gayet iyi biliyorum. Türkiye'de benden daha nitelikli insanlar da olabilir. Bu kez yeteneğime ve niteükle- rime göre bana rastladı. Dediğim gibi, ni- telikli olabilir, olmayabilir. Ama burayı talep eden bazı değerü arkadaşımız oldu. Sanıyorum, çıkan asılsız haberlerin çok büyük bir bölümü böyle bir ilişki çerçeve- sinde yazılmış ya da yazdınlmıştır. - Siç Değer Menkul Kıymetler'in sahibi- siniz. İMKB Başkanhğı'na atandıktan son- ra bu araa kurumu ne yapacakstnız? ARTUN - Değer Menkul Kıymetler de- vam edecek. Tamamıyla profesyonel bir yöneüme bıraktım. Ben açık, net bir insa- nım. Orada ortakhğım devam edecek. Ama burada görev yaptığım süre içinde Değer'le hiç bir ilişkim olmayacak. Bura- da Borsa Başkanı olarak görev yaptığım süre içinde de, benim için herhangj bir ara- cı kurumdan hiç bir farkı olmayacak.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle