Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 11 NİSAN1994 PAZARTESİ
12 DIZIYAZI
aezayirHalkPartisi(CHP) 1937dekuruldu. rartininkurucusuveönderiMısali,Anadoluihtilali I ŞERIAT1N GÖLGESINDE
Milli ve sosyalist eğilimleri içinde banndıran ile Cezayir Kurtuluş Hareketi arasında
f
Cezayir Halk Partisi'nin, genç Türkiye paralellikler kuruyor. Türkiye Cumhuriyeti'ni
Cumhuriyeti'nin kurucu partisi Cumhuriyet Halk ulusal kimliği reddetmeksizin, çağdaşlaşma
Partisi (CHP) ile benzerliği salt adından ibaret yoluna girmiş bir ülke olarak görüyordu.
değildi.
•
Anadoluihtilali
Mağrip'teesinkaynağıoluyor
FAI'K BULUT
-2-
1830 Haziran'ında 300 ge-
miden oluşan Fransızdonan-
ması, Cezayir kıyılannda gö-
ründü. İşgal başlamıştı. Dire-
niş de. Ülkenin dört bir yanı-
ndan gelen 40 bin silahlı Ce-
zayirliye Osmanlı ordusunun
ülkedeki birlikleri de katıldı.
Ancak 30 gün süren direnişin
sonunda 4 Temmuz 1831
günü Cezayir teslim oldu. Ül-
kede 1962'ye kadar sürecek
olan sömürge dönemi başlı-
yordu.
Fransa'run Cezayir'i işgali
Avrupa'da olumlu karşı-
landı. Bu salt emperyalistleş-
mekte olan Avrupa'nın sö-
mürgelerini genişlettiği için
değil, aynı zamanda "Kilfee-
nin camiye karşı bir zaferi"
olarak da anlam taşıyordu.
Bir haçlı seferi coşkusu ya-
şanıyordu. Nitekim Fransız
general Bugedud şöyle >azı-
yordu: "Fransızlaştırılmadı-
kça, Cezayirtiler Fransa'nın
egemenliğini kabul etmeye-
cekler; Hıristiyanlaştırümadı-
kca da asla Fransızlaşamaya-
caklardır"
Fransızlar işgalle birlikte
bu İslam ülkesini dini. kültü-
rü, gelenekleri, dili ve ulusal
kimliği ile yoketme. eritme
girişimlerine başladı. Müslü-
man vakıflan yasaklandı.
vakıf gelirleri misyoner okul
ve kurumlannın etkinliklen-
nin finansmanına aktanldı.
Fransızca resmi dil olarak
kabul edildi. Buna karşıhk
resmi yazışmalarda Arapça
yasaklandı. Berberiler ile
Arap arasında ırkçı ve ulusçu
(milliyetçi) temelde aynlıklar
alabildiğine körüklendi. O
kadar ki Berberilerin Avru-
palı soyundan olduğu, gibi-
sinden temelsiz tezlerle Ber-
beri çocuklanna Fransızca
eğitim zorunluğu getirildi \e
Arapça okullarda da yasak-
landı.
En önemlisi Müslüman-
lann din işlerinin düzenlen-
mesini de sömürge yönetimi
üstlendi.
Sömürge yönetiminin bir
halkı her yönüyle yok etmeye
yönelik girişimlerine karşı
daha işgalin ilk yıllanndan
itibaren direnişler. baş-
kaldınlar patlak verdi. Dö-
nemde ulus bilincinin henüz
bir kavram olarak bıle yeni _ . . . _^_. .. „. _ _ - . , . . . ... .... . . . . , uı ucuncu uunva uiKeıen
olusu hele Cezavir toDrak- C e z a
> i r
""usal kurtuluş savaşının onculugunu yapan FLN ıçınde çeşıtlı egılımler bir arada yaşıvordu. Ancak Fransız düşünûr "l *j ' , V y
• . «,-J.-
oiuşu. neıe eezayır topraK F r a n 7 F a ı W l l n H«>aprU>ndirnıUivİP.' 1Inul KnrtııliK Sav™ hP^LrinHp Ulam.n Hiriiui ^ L i i J ^ ; f a ^ » H « h : ı ^ ^ ; m ; , hi,!XM.^. dunyasıyasetsahnesınde"uçun-
damgası da denebüir) konusun-
da taraflar arasındaki vurgu
farklılığı ortaya çıktı. FLN'nin
Marksist kanadının önderle-
rınden Abbas Ramazan ve ar-
kadaşlan kongrede Arapçanın
savunulmasında gösterdikleri
cabayı, kurtuluş hareketinin
Islami yönü ûzerindegösterme-
diler. Bu ise Cephe'de yeralan
İslamalann yanısıra sosyalist
eğilimli ancak pragmatist (fay-
dacı) yönleri daha ağır basan
unsurlann tepkisine yol açtı.
Daha sonra kurtuluşun efsane-
leşmiş liderlerinden biri olarak
yıldızı ıyice parlayacak olan
Ahmet Bin Bella ve arkadaşlan,
1. Kongrede abnan kararlan
"Kongre kararlanna kuramsal
(teorik) bir damga vunılmuş, ge-
lccekteki kurum ve kuruluş-
larımızın tslami damga taşıması
konusu es geçilmiştir" diyerek
eleştireceklerdi.
Franz Fanon, Cezayir Kur-
tuluş Savaşı'nı en iyi değerlen-
dirip yorumlayanlardan biri
olan bu ünlüdüşünür, 1975'ler-
de şöyle yazacaktı: "...Ulusal
Kurtuluş Saraşı beraberinde
İslamın dirilişi şeklinde ifade
edebileceğiıniz bir olguyu da ge-
rirdi" Fanon'un sözlerini
alıntıladığımız ünlü kitabı Yer-
yüzünün Lanetüleri'ne önsöz
yazan Jean Paul Sartre ise
"Kimliği yokedilip kültürü im-
haya uğrayan bir ulus giderek
kendini mistik bir dünyaya hap-
seder. Dine daha çok sanlıp, yer
yer hurafelerden medet umar"
diyordu.
Ve ulusal bağunsızlık
FLN'in yürüttüğü Uiusal
Kurtuluş Savaşı 1962'dezaferle
sonuçlandı. O yıllarda İslamcı
yönelimlerinden çok sosyalist
eğilimlerini öne çıkaran Bin
Bella önce Başbakan, 1963'de
de Cumhurbaşkaru oldu. Ceza-
yir bağımsızlığına ve özgürlü-
ğüne kavuşmuştu.
Genç ulusal kurtuluşçulann
önünde geniş ve aydınlık bir
ufuk vardı. Gücünün doruk-
lanndaki Sovyetler Birliği'nden
ekonomik ve siyasal dayanı-
şma sağlama olanaklan pek ge-
nıştı. Tüm Arap dünyasında
kurtuluş ve kalkınma rüzgar-
lan esiyordu. Tüm dünyada
antiemperyalist düşünce ve ey-
lemler alün çağlanna girmişler-
di. Üçüncü Dünya ülkeleri
lan üzerinde çağdaş anlamda
bir "ulus" bilincinden söz
Franz Fanon'un değerlendirmesiyle, '...Ulusal Kurtuluş Savaşı beraberinde İslamın dirilişi şeklinde ifade edebileceğimiz bir olguyu
da getirdi." Nitekim kurtulustan 30 yıl sonra yaşananlar, bunu doğrulayacaktı.
etme olanağmın bulunmayışı ve en
önemlisi ülkede kökü 1000 yıldan
daha gerilere uzanan köklü İslam, bu
direnişlerin tümüne dinsel bir direniş
içeriği kazandırdı.
Emir Abdülkadir'in
ayaklanması
Nitekim Fransız işgalinden hemen
iki yıl sonra patlak veren ayaklanma-
nın önderi Emir Abdülkadir İslamiyet
konusunda daha genç yaşındayken
gerçek bıryetkeidı. Babasından ülke-
de çok yaygın ve etkili olan Kadiri ta-
rikatının önderliğini de devralmıştı.
Kaldı ki Hıristiyan işgalciye (sömür-
geciye) karşı İslamiyet, direniş ruhu-
nun yükselmesinde belirleyici bir itici
güç oluşturmaktaydı.
Emir Abdülkadir başkaldın sıra-
sında "Yabancı işgale karşı en iyi silah
dindir, imandır" sloganını ortaya attı.
llginçtir: bu slogan ve ona temel olan
düşünce. 1954'de başlayıp 1962'ye
kadar süren Cezayir Ulusal Kurtuluş
Savaşı'nın da temel sloganlanndan
biri oldu. Cezayir'in bugününü kav-
ramak için bu noktanın altının iyice
çizilmesi gerekiyor.
Cezayir tarihi üstüne yazanlar, sö-
mürgeciye karşı başkaldın ve direniş
ile İslamiyet ilişkisini özellikle vurgu-
luyarlar. Örneğin Lübnanlı Arap sos-
yolog George El Rasi şöyle diyor:
"Dini bilinci milli bilinçle kaynaştır-
mak; ulusal kişilik ve uygarlık kimli-
ğiyle özdeşleştirmek, Cezayir tarihin-
de hiç silinmeyen, en önemli özellikler-
den biridir..."
Ancak Cezayirliler için bir ulusal
kahraman değeri taşıyan Emir Ab-
dülkadir'in kişiliğindeki kimi çelişki-
ler, bir sömürge ülkesinde en önemli
direniş önderlerinden ve din ululann-
dan birinin.bile kimlik parçalanma-
sından nasipsiz kalamayacağını ka-
nıtlıyor.
Hoşgörülü bir islam bilgini olan
Abdülkadir "Fransızlara Mektuplar"
başbğmı taşıyan yazılannda Fransız
aydınlanna Arap-İslam uygarlığının
değerini anlatmayı. onlan 'İkna et-
meyi" amaçbyordu. Bu çocuksu
umudun yanısıra Abdülkadir bir
yandan Fransız işgalcilere ve sömür-
ge yönetimine karşı amansızca dire-
nirken bir yandan da ulusal giysileri-
nin üstünde daha önceleri Fransızlar-
dan (tabii Fransız sömürge yöneti-
minden) aldığı madalyalan taşıyor-
du.
Emir Abdülkadir'in önemli başan-
lar elde ettiği, kısa bir dönem için de
olsun ülkenin yönetimini ele geçirdiği
ve ülke kalkınması için ciddi düzenle-
meler yaptığı başkaldın 1852'de
Fransız ordusu tarafından ezildi ve
Abdülkadir tes-
lim oldu. Abdül-
kadir, Osmanlı
başkenti İstan-
bul'a sürgün
edildi. Bir süre
sonra da kendi
isteğiyle Şam'a
göçtü ve 1883
yılında sürgünde
öldü.
Kuşkusuz
Emir Abdülka-
dir Ayaklan-
masfnın ezilme-
sinden sonra da
bir Hıristiyan ül-
kenin işgali altı-
ndaki Müslü-
man Cezayir
halkı "ushı"dur-
madı.Abdülkadir "ilk başkaldıran"
olarak bir çığır açmış, neredeyse bir
gelenek yaratmıştı. 1850'den sonra
da, aynntılan bu dizinin kapsamına
girmeyen bir çok ayaklanma yaşandı.
Kimileri yerel. kimileri ülke çapında
yaygınbk ve kimi kez kısa süreli de ol-
sa başan kazanan bu ayaklanmalar
gene de Fransa tarafından bastınla-
bildi. Ta ki 1954'de başlayan Cezayir
Ulusal Kurtuluş Savaşı'na kadar.
Humeyni "İbadet siyasettir, siyaset
ise ibadet1
' diyor. Cezayir'in bugünü-
nü hazırlayan siyasal İslamın tarihsel
köklerine kısa bir göz atmayı amaçla-
yan bu bölümde. şu vurgu önem taşı-
yacakür: İslamın bir direniş ideolojisi
olarak siyasallaşması. Cezayir"de di-
renişlerin ezildiği, silahlann sustuğu
döneme denk geliyor. Kuşkusuz bu
bir rastlantı değil.
1882'den sonra Cezayir'de halkı
harekete geçirmek için İslam ideoloji-
si öne çıktı. Silahlı direniş dönemle-
rinde salt bir itici güç işlevi taşıyan
İslam. şimdi artık siyasallaşıyor. ca-
miler, tekke ve zaviyeler ışgalci Hıris-
tiyan devletin karşısındaki siyasal di-
reniş yuvalan olarak işlev görmeye
başlıyorlardı.
Fransızlann buna tepkisi - kuşku-
c\*s ezayir tarihi üstüne yazanlar,
şömürgeciye karşı başkaldın ve direniş ile
İslamiyet ilişkisini özellikle vurguluyarlar.
Örneğin Lübnanlı Arap sosyolog George
El Rasi şöyle diyon'Dini bilinci millî
bilinçle kaynaştırmak; ulusal kişilik ve
uygarîık kirnliğiyle özdeşleştirmek,
Cezayir tarihinde hiç silinmeyen, en
önemli özelliklerden biridir...'
suz askeri yöntemleri de dışlamaksı-
zın - Cezayir halkını kültürel, dilsel ve
dinsel açılardan zayıflatma, hatta
tahrip etme girişimlerine hız vermek
oldu. 1904 yılında sömürge yöneti-
minden ızin alınmaksızın Arapça eği-
tim yapılması yasaklandı. Zaten daha
1893'te Arapça resmen "yabancı dil"
ilan edilmişti. Bu Müslüman bir ülke-
de Kuran dilinin yasaklanması de-
mekti. Üstelik bu Kuran dili o ülke
halkının çok büyük çoğunluğunun
aynı zamanda anadibydi.
Fransız sömürge yönetiminin tanı-
dığı kısıtlı, çok kısıtlı olanaklara rağ-
men, ülkenin ilk ulusal (dinsel değil
ulusal) önderi kabul edilen Mısali el
Hac, 1937de Cezayir Halk Partisi'ni
(CHP)kurdu.
Milli ve sosyalist eğilimleri içinde
banndıran Cezayir Halk Partisi'nin,
genç Türkiye Cumhuriyeti'nin kuru-
cu partisi Cumhuriyet Halk Partisi
(CHP) ile benzerliği salt bir ad ben-
zeYliğinden ibaret değil. Partinin ku-
rucusu ve önderi Mısali. Türkiye'deki
Kemalist reformlardan ciddi olarak
etkilenmişti. Anadolu ihtilali ile Ce-
zayir Kurtuluş Hareketi arasında (
yer yer yerine oturmayan) benzerlik-
ler, paralellikler kuruyor. Türkiye
Cumhuriyeti'ni
ulusal kimliği
reddetmeksizin.
çağdaşlaşma
yoluna girmiş bir
ülke olarak de-
ğerlendiriyordu.
Cezayir Halk
Partisi'nin salt
politik savaşımla
ülkenin ulusal
kurtuluşa giden
>olunu açma
umudu bir süre
sonra tıkandı.
Parti bir dizi bö-
lünme yaşadı ve
bağnndan sö-
mürgeciye karşı
silahlı mücadele-
benimseyen
Cephesi'nı
yı
Cezavir Ulusal Kurtuluş
(FLN) doğurdu.
1 Kasım 1954 günü Cezayir'de sö-
mürgeci Fransa'ya karşı ilk kurşun
sıkıldı. FLN önderliğinde Cezayir
Ulusal Kurtuluş Savaşı başlamıştı.
FLN. içinde marksistlerden İslam-
cılara, liberallere kadar uzanan bir
velpazeyi ve onlann siyasal temsilcile-
rini banndırmaktaydı. FLN'nin Vadi
el Somam'da, 1956 yılında toplanan
ilk kongresinde cepheyi oluşturan
güçlerin bu çeşitliliği ve konumuz açı-
sından çok önem taşıvan kurtuluş ha-
reketi ile İslamın ilişkisi (buna İslamın
cü bir güç" olarak yerlerini al-
•maya hazırlanıyorlardı ve Ti-
to'nun Yugoslavyası, Castro'nun Kü-
basının yamsıra Cezayir de uluslara-
rası arenada saygm bir politik rol üst-
lenmekteydi.
Umut etmek için bütün koşullar el-
verişliydi kısacası... Vearadan sadece
30 yıl geçtiğinde her şey tepetaklak
olu verdi.
Ulusal kurtuluşun coşkusu, şeriatçı
İslamın karanlığında boğuluyordu.
Bunun nasıl olduğunu dizinin öteki
günlerine bırakalım ve bu bölümü an-
lamlı bir olayı aktararak noktalaya-
lım.
Cezayir bağımsızlığına 1 Temmuz
1962 referandumu ile resmen kavuş-
tu. Kurtulustan sadece 120 gün sonra
2 Temmuz 1962'de "devrim yönetimi"
ülkenin en büyük camii olan Kiştave'-
yi yeniden ibadete açtı. Bu doğal, hat-
ta alkışlanası bir eylemdi. Fransız sö-
mürgecileri bu camii kilise yapmış-
lardı.
Onun yeniden camie dönüştürül-
mesi ülkenin eski benliğine yeniden
kavuşmasını simgeliyordu. Ama aynı
zamanda ülkedeki Arap-İslam ku-
rumlannın da yeniden canlanması idi
bu. Kiştave'deki ilk Cuma nama-
zında dönemin Başbakanı Bin Bella
ve bugünün Cezayir'inde laisizmin en
ateşli savunuculanndan Berberi ön-
der Hûseyin Ait Ahmet yanyana saf
tutuyorlardı. Hutbeyi ise Alimler Ce-
miyeti İkinci Başkanı ve FLN üyesi
Beşir el İbrahim Hoca okudu. Hoca
hutbesinde şöyle dedi:
"İşte bugün, asniar öncesinde oldu-
ğu gibi Müslüman ve Arap olarak size
döndüm Aliah gözetleyecek, tarih
gözetleyecek. Bakalım bu emaneti (ya-
ni Arap-İslam ideolojisini) ne yapacak-
suuz ?" Soruyu, namazdan sonra Bin
Bella yanıtladı: "Müsterih ol hocam.
Emaneti koruyacağız".
İyi korunduğu belli. Bugünün Ce-
zayir'i de bunun kanıtı.
Yarın:Rüzgar
ekenler ffırtına
biclyorlar
POLniKA VE OTESI
MEHMED KEMAL
Bir Dönemin MuhaMHerL.
Hıfzı Topuz, Akşam gazetesinin genel yayın müdürü
iken Sadettin Gökçepınar da röportajlar yapardı. O yıl-
lardan tanırım. 20. Asır dergisinde (19 Haziran 1953)
Halil Lütfü Dördüncü ile bir konuşma yapmış. Halil Lüt-
fü, bir dönem basınımızın unutulmayan, ilginç tiplerin-
den biridir. Muhabirlikle işe başlamış, birkaç gazete
çıkarmış, ünlü Tan O/ay/'nda basımevi yıkılmış, yakıl-
mıştı. Yıkımdan sonra yeniden çıkardığı Tan'da muha-
birlik yaptım. Üstat için muhabirlik (o dönemde muhbir
deniyor) kutsal bir uğraş sayılıyor.
Halil Lütfü, anılannda muhabirlik ettiği yılları, arka-
daşlarını anlatıyor. Muhabirliği Istanbul'un mütareke
yıllarında, Anadolu'nun Ulusal Kurtuluş Savaşı sırasın-
da geçer. Muhabirlik güçtür, haber sökmek zordur. Ama
bir avuç genç muhabir gene de üstesinden gelirler. Halil
Lütfü için iyi bir muhabir, bir başyazardan daha değerli-
dir; olayları kökünden söker çıkarır, başyazarın önüne
koyar. Bir olayı şöyle:
"Bir gün kahvede oturup Kızkulesi'ni ve ingiliz kontrol
gemisini, gelip giden deniz araçlannı seyrediyorduk.
'Meyvehoş'u bir yoklayalım1
dedik. Meyvehoş, önemli
haber kaynaklarından biriydi. Meyve ve sebze getiren
gemilerden Anadolu hareketine ait haberler alınırdı.
Motorlar yanaşır, kabzımallar konuşurlardı. Kimi za-
man da silah kaçınrlardı."
"Muhabirler Talat MHhat Hemşeri, Haydar Niyazi,
Necati Çiller bir yerdeydik. Birbirimizle haber alışverişi
yapardık." Sirkeci'ye gitmek için bir sandal kiralıyorlar.
Sandal, Kâğıthane'ye giden ince uzun teknelerden biri.
Sandalcı ile beş kuruşa pazarlık ediyorlar. Genç muha-
birler arasında Necati Çiller geçiyor, Necati Çiller, şim-
diki Başbakan Tansu Çiller'in babasıdır. Gazete muha- .
birliğinden valiliğe kadar gelir. Maceranın gerisini Halil
Lütfü'den öğrenelim:
"... Köprü altından geçtikten sonra sandalcı, denizin
kırıştk ve dalgalı olduğunu görüncepazarlığı bozdu. Beş
kuruşa götüremeyeceğini, yedi buçuk kuruşa götürece-
ğinisöyledi. Arkadaşlar olmaz' deyince tartışma başla-
dı. Tartışma küfre dönüştü. Aramızdan Necati Çiller
ayağa kalktı, gümüş saplı bastonunu kaldırdı. Sandalcı
da vurmaya davrandı, ucu kancalı sopasını kaldırdı.
Derken bir arbede başladı. Zaten ince olan sandal, ala-
bora oldu. Necati Çiller yüzme bildiğinden yüzmeye
başladı. Sandalcı da yüzüyordu. Içimizden Haydar Niya-
zi yüzme bilmediğinden sandalm bir kıyısına tutundu.
Herkes can derdine düşmüştü. TalatHemşeri yüzme bil-
mediğinden çırpınmaya başladı. Bir yandan bağırıyor,
bir yandan çırpınıyordu. Denizin dibinden bir el çekiyor-
muş gibi, bir batıyor, bir çıkıyordu. Zavallı Talat, çok
çabalıyor, ama bir türlü çıkamıyordu. Bizi de çeker diye
yanına yaklaşamıyorduk. Durum çok kötüye gidiyordu.
Derken o oralarda dolaşan bir gümrük sandalı imdada
yetişti. Bir güzel rastlantı, batmakta olanları kurtardılar.
Gümrük memuru Reşat Bey, denizdekileri birer birer
topladı. Denize düşenleri, Sirkeci Iskelesi'nde toplanan-
lar gördüler."
Halil Lütfü'nün başından geçenler bu kadarta kalmaz,
4 Aralık 1945'te Tan Basımevi'nin kışkırtılan gençler ta-
ratından yakılıp yıkılması vardır. Demokrasiye geçiş yıl-
larımızı da bir gazeteci olarak yaşamıştır.
Sadettin Gökçepınar'ın Halil Lütfü'den aktardığı anıla-
rı Müteferrika dergisinden özetledim.
BULMACA
1 2 3 4SOLDAN SAĞA:
1/ Arşiv. 2/ Karakter... ..
Meme başı üzerine yer-
leştirilip sütün alınması- 2
na yarayan araç. 3/ Ta- ,
nıtma filmi. 4/ Tavlada
bir sayı... "Güzelliğin — 4
par'etmez/Bu „ bendeki c
aşk olmasa" Âşık Vey-
sel)... Duman lekesi. 5/ 6
Uzak... Bazı dillerde, ad
ve eylem çekimlerinde iki
kişi ya da nesneyi göster-
mek için kullanılan, tekil
ve çoğuldan farkh nice-
lik. 6/ Amine Hatun'un Hz. Mu-
hammed'e gebe kaldığı gece... Bir
nota. 7/ Uzakbk anlatmakta kul-
lanılan söz... Gerçek anlamının
dışında kullanılan kalıplaşmış söz.
8/ Güney Amerika'da bir baş-
kent... İçinde tohum ya da krizalit
bulunan koruncak. 9/ Bartm ilinin
bir ilçesi.. Manganezin simgesi.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Geçen yıl... Bir nota. 2/ Rütbe-
sizasker... Bitkilerden, hayvanlar-
dan ya da topraktan ürün sağlama işi. 3/ Söz. lakırdı.... Bir cins
kertenkele. 4/ Yapraklan salata gibi yenen kokulu bir bitki...
Kakan da denilen kürk hayvanı. 5/ Doğalgazın önemb" bir bile-
şeni olan gaz... İlkel benb'k. 6/ Takımlar grubu.. Altmkökû de
denilen kusturucu kök. 7/ Sert buğdaydan elde edilen iri taneli
un... "Hayır" anlamında kullanılan söz. 8/ Eski Yunan ve Ro-
ma sanatından esinlenerek XVII. yüzyılda Fransa'da ortı fa
çıkan sanat akımı. 9/ Hayvanlara vurulan damga... Gemilerin
banndıklan yer.
GAYRtMENKUL SATIŞ tLANI
tZMİR 3. SULH HUKUK MAHKEMESİ
SATIŞ MEMURLUĞU'NDAN
KAT'ttHALESt
DosyaNo:199315
thalesi yapılacak olan taşınmaz; Izmir ili, Buca ilçesi. Kocatepe
Mah. sayfa no: 9991, pafu no: 22NIVb. ada: 7220, parsel no: 7'de
kayıtlı 637 m2
miktarlı boş arsa olan İzmir Buca Şirinyer 375 Sokak,
13 nolu apartmanın baüsında bulunan arsanın 316 627 hissesi Orhan
Demirci. 292'627 hissesi İzmir Büyükşehir Belediyesi. 19/627 hissesi
Muharrem Biklic adına kayıtlı iken Muharrem Biküç'in 21.10.1983
tarihinde ölmesiyle mirası eşi Habibe Biküç ile müşterek çocuklan
Yılmaz îskender Bikliç, Ayfer Zehra Bikliç. Mehmet Ismail Biküç,
Halil İbrahim Bikliç ve Kamile Bikliç'e kaldığı miras hissesinin (20)
sehim sayılarak 5 pay mülkiyet hakkının eşi Hasibe Bikliç'e. üçerden
(15) sehiminin de müşterek çocuklan Yılmaz Iskender Bikliç, Ayfer
Zehra Bikliç, Mehmet tsmail Bikliç, Halil İbrahim Bikliç ve Kamile
Bikliç'e intikal eylediği. iş bu taşınmazdaki 292/627 hisse sahibi izmir
Büyükşehir Belediyesi'nin Konak Vergi Dairesi Müdürlüğü'ne 13.
057.531. 993 TL. borçtan dolayı hacizli bulunduğu;
İmar müdürlüğüne göre dava konusu arsada, bitişik nizam 3 tarafı
bahçeb 4 kat inşaata müsadeli olduğu, konut bölgesi olarak secilmiş
alanda bulunduğu, etrafın 4 katlı apartmanlarla çevrili bulunduğu,
arsanın kuzey ön kısmında 375 Sokak ve park ve arkasmda yol mev-
cut olup belediye altyapı hizmetlerinin mevcut bulunduğu,
Muhammen kıymeti; 282.150.000.- TL'dir. Sözü edilen gayrünen-
kul daha evvelce 565.600.000.- TL'ye ihale edilmiş ahcısı tarafından
satış bedeli ödenmemiş olduğundan, ihale feshedilmiş bulunmakta-
dır.
Kat'i ihale günü gayrimenkul kıymetinin %40'ından az olmamak
kaydıyla ve saüş masraflannı gecmek kaydıyla gayrimenkul alıcısına
ihale olunacaktır.
Kat'i ihale 18/4/1994 Pazartesi günü saat: 09.30-09.45 arasında ya-
pılacaktır.
İhale İzmir 3. Şulh Hukuk fylahkemesi Kalemi'nde yapılacakür.
lhaleye iştirak için %20 teminatın mahkememizden alacaklan yazı
karşılığında İzmir T.Emlak Bankası Basdurak Şubesi'ne yatınlması
şarttır. Satış peşindir, isteyene 20 gün mehil verilebilir. Alım harcı iha-
le pulu bedeü, kauna değer alıcısma aittir. İştirak edenler şartnameyi
aynen okumuş ve kapsamını aynen kabul etmiş sayılırlar. Daha fazla
bilgi almak isteyenlerin dosyamıza müracaat etmeleri gerektıği husu-
su ilan olunur. 6.4.1994 Basın: 24302