25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
6MART1994PAZAR CUMHURİYET SAYFA HABERLER ŞevketArıkan'ın annesi öldö İstanbul Haber Servisi - Beykoz Belediye Başkaru Şevket Ankan'm annesi Fatma Ankan, dün »ece kalp krizi sonucu öldü. 65 yaşında ölen Fatma Ankan, bugün öğle namazından sonra Paşa Camisf nde kıiınacak cenaze namazının ardından toprağa verilecek. TunceliRPadayı seçimden çekildi TUNCELİ (Cumhuriyet)- Tunceli'deRefah Partisi'nden belediye başkan adayı Mehmet Ali Öncü, seçimlerden çekildi. Daha önce Tunceli'de "Refah'a karşı olan düşmanlığı kırmak için aday olduğunu" açıklayan Mehmet Ali Öncü, AJevilerin yoğun baskısı ve yakınlannın istememesi üzerine seçimlerden. çekildiğini bildirdi. Öncü aynca, diğer birçok aday gibi kendisinin de PKK'dan yoğun tehdiüer aldığını ve bu tehditlere dayanamayıp istifa ettiğini açıkladı. MHPIiadaya silahlı saldırı • GEBZE(AA)-MHP Tavşanal Belediyesi başkan adayı Nihat Şıvgın, Gebze'de iki kışinin silahlı saldınsına uğradı. İki saldırgan olaydan sonra yakalanarak gÖ2altına alındı. Olayda, Nihat Şıvgın ile otomobilde bulunan ve kolundan yaralanan Şükrü Kahramanoğlu, çevreden yetişenler tarafmdan Kartal Devlet Hastanesi'ne kaldınldı. Hastane yetkilileri, Şükrü Kahramanoğlu'nun hayati tehlikeyi atlattığını, ancak Nihat Şıvgın'ın sağlık durumunun ciddiyetini koruduğunu bildirdiler. SaldırganlannÜmit Cingirik (22) ve Cem Yurtsever (19) olduğu açıklandı. Adaylar tar&şacak • ANKARA (AA) - Ankara Büyükşehir Belediye başkan adaylan, 7 mart pazartesi günü yapılacak panelde, '"Yerel Yönetimlerin Finansman Sorunlan ve Çözüm Önenleri"ni tartışacaklar. Ekonomi Muhabirleri Derneği iel Banka Uzmanlan Derneği tarafından ortaklaşa düzenlenen panele, DYP adayı Prof. Dr. Kemal Çevik, SHP adayı Doç. Dr. Korel Göymen, ANAP adayı Prof. Dr. Rüştü Yüce ve CHP adayı Ali Dinçer konuşmacı olarak katılacak. Panel, Ziraat Bankası Kültür Sitesi'nde saat 10.00'da başlayacak. Göneydogu Komisyonu •ANKARA (ANKA)- Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde meydana gelen olaylan araştırmak, ahnması gereken önlemleri belirlemek amacıyla kurulan TBMM Araştırma Komisyonu'nun başkan ve üyeleri belirlendi. Başkanlığa DYP'li İsmail Köse seçildi. Resmi Gazete'de yer alan TBMM karanna göre Güneydoğu Komisyonu'nun başkanlığına DYP'li İsmail Köse, başkanvekilliğine ANAP'h Mehmet Keçeciler, sözcülüğüne DYP'li Mustafa Zeydan, katip üyeliğedeRFliLütfi Esengün seçildi. Komisyonun üyeleri işe şunlar:"Ahmet Sezal Özbek (DYP), Abdürrezzak Yavuz (DYP), Kadir Ramazan Coşkun (ANAP), Mehmet Kerimoğlu(SHP)Ali ibrahimTutu(SHP)." 27PKKİI öldürüldü • Haber Merkezi- Diyarbakır, Şırnak, Ağn, Erzurum ve Tunceli illerinde güvenlik kuvvetlerince gerçekleştirilen operasyonlarda toplam 27 terörist öldürüldü. Ağn'daki çaüşmada ise 2 er şehit oldu, 5 er yaralandı. Mardin ve BitlisMerindedePKKile işbirliği yaptığı belirlenen ve çeşitli eylemlere katılan 8 terörist, sevk edildikleri adli makamlarca tutuklandı. Diyarbakır'ın Lice iJçesi Kavaklıbağ Köyü Muhtan Kazım Kaya ise, henüz kimliği belirlenemeyen kişi ya da kişilerce öldürüldü. Romanlannız ve ansiklopedileriniz yerinizden alınır. Tel:5540804 Yılmaz, ülkeyi seçime götürecek bir hükümete destek de verebileceklerini söyledi: Seçîm hükümetindeyeralırız •ANAP Genel Başkanı Yılmaz,İstanbul'da işadamlan.sendika ve gazetecilerin davet edildiği bir toplantıda yerel seçimlerin sonucu ne olursa olsun mutlaka bir erken seçimin şart olduğunu söyledi. İstanbul Haber Servisi - ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz, Türkiye'nin iç içe bu- lunduğu ekonomik kriz ve siya- si istikrarsızlığın nedeninin Baş- bakan Tansu Çiller'in inatla yürüttüğü yanlış politikalar ol- duğunu belirterek "Hiçbir top- lum, bir acemi sivasetçiye üç defa beyaz sayfa açtınnaz" de- di. Mesut Yılmaz. ülkeyi seçime götürecek bir seçim hükümeti- ne dışandan destek olmaya ve- ya dahil olmaya hazır oldukla- nnı bildirdi. Mesut Yılmaz, dün Conrad Otel'de "27 Mart Yerel Seçim- leri Öncesi Türkiye Ekonomisi" konulu bir basın toplantısı dü- zenledi. Yılmaz, işadamlan ve gazete ve sendika yöneticilen- nin çağnlı olduğu toplantıda Türkiye'nin uzun yıllardır ilk defa derin bir ekonomik buna- lım ve kronik bir siyasi istikrar- sızlığın içinde olduğunu söyle- di. Bu karşılıklı etkileşimin Baş- bakan Çiller'in sorunlara yak- laşım biçiminden kaynak- landığını ifade eden Yılmaz, Yılmaz, 27 Mart yerel seçimleri öncesi Türkiye ekonomisi konulu toplantıda konuştu. "Uzmanlık alanına giren ekono- mik sorunlara ekonomik çözüm- ler getirmekte başarısız kaldık- ça sorunlan bir süre için unuttu- rabilmek amacıyla suni siyasi kriz ve çatışmalar yaratmakta- dır. Bu yolla ekonomiye onar- ması mümkün değildir ama siya- seti de ekonomiye benzeteceğin- den korkarım" "dedi. Başbakan Çiller'in ekonomik düzenleme diye iki kez açtığı beyaz sayfala- nn kapkara çıktığını ifade eden Yılmaz, "Hiçbir toplum, bir acemi siyasetçiye üç defa beyaz sayfa açtırmaz" diye konuştu. Koalisyon hükümetinin ülke- nin gerçeklerinden soyutlanmış bir kağıttan kurul konumunda olduğunu öne süren Yılmaz, "Cumhuriyet tarihimi/de daha bu kadar zayıf bir hükümct. bu kadar güvenilmez bir başbakan gelmemiştir" dedi. Konuşması- nının ardından basın mensup- lannın sorulannı yanıtlayan Yılmaz, Türkiye'yi seçime gö- türecek bir seçim hükümetinde yer alabileceklerini ya da dışan- dan destek verebileceklerini söyledi. Yerel seçim sonuçlan ne olursa olsun bir erken seçime mutlaka ihtiyaç olduğunu kay- deden Yılmaz. "Bizim inancı- mız sonucun seçim iradesi ile Meclis tablosu arasında tersioe bir ilişkiyi ortaya koyacağıdır" dedi. Seçimden sonra koalisyon partilerinin azınlığa düşüceğini öne süren Yılmaz. erken seçim- leri gidilmezse Başbakan'ın tu- tumunun "vatana ihanetle eşde- ğer" olacağıru söyledi. Anavol formülü Yılmaz. DYP ve Çiller'in öncülüğünde Anayol formülü- nün de başanlı olamayacağını, bunun hangi çatı ve liderlik altı- nda olacağının önemli olduğu- nu vurguladı. Mevzuata göre erken seçimin 2 ay içinde yapı- labileceğini söyleyen Yılmaz, bir soru üzerine "ANAP'ın, bu- günkü siyasi düşüncelerini sür- dürdüğü sürece Refah Partisi ile bir koalisyona girebilmesi mümkün değildir" dedi. Tansu Çiller'in birkaç ay önce bir ye- mekte "Seçimlerden sonra bir- likte bir değerlendirme ya- palım" dediğini anlatan Yıl- maz, olumlu yanıt verdiğini, ancak Başbakan'ın bugün aynı öneriyi yineleyemeyeceğini söy- ledi. Güneydoğu"da seçime gir- menin bir medeni cesaret gös- tergesi durumuna geldiğini kaydeden Yılmaz, DEP'in çe- kilmesinin ve milletvekillerinin dokunulmazlıklannın kaldınl- masının bölgede gerginliği art- tıracağını söyledi. Mesut Yıl- maz. Başbakan'ın Güney- doğu'daki güvenlik harcamala- n konusundaki beyanlannı da "Başbakan desteksiz atıyor" şeklinde değerlendirdi. Ecevttlmılr mmnglndekonustu: ÇIZMEDEN YUKARI / MUSA KART DEPTilerinkonuşmaları bölücüteröre cüret verdî ASUMAN ABAaOĞLU İZMİR- DSP Genel Başkanı Bülent Ecevit, Türkiye'de ciddi bir devlet bunalımı yaşandığını belirterek, "Hükümet param- parçadır ve yönetimin iplerini kaçırmıştır. O yüzden bazı dev- let organları, hükümetin de TBMM'nin de iradesi ve deneti- mi dışında, kendi bildikleri gibi davranma dummunda kalmak- tadırlar" dedi. Partisinin Izmir Cumhuriyet Alanı'nda düzenlediği mitingde konuşan DSP Genel Başkanı Bülent Ecevit, TBMM'deki do- kunulmazlık görüşmelerinin, Türkiye'de ciddi bir devlet bu- nalımı bulunduğunu apaçık gözler önüne serdiğini söyledi. Ecevit. dokunulmazlı- klannın kaldınlması istenen bazı milletvekillerinin, daha sa- vunmalan tamamlanmadan, hükümetin de TBMM'nin de bilgisi ve onayı dışında. TBMM binasını saran güvenlik güçle- rince gözaltına alındıklannı söyledi. Kendisinin, "vicdan hu- zuru" içinde dokunulmazlı- klann kaldınlması yönünde oy kullandığını belirten DSP Ge- nel Başkanı Bülent Ecevit, şöy- le konuştu: "Bölücü akımı Meclis'e SHP taşımıştı. O nedenle, bölücülük- teki tırmantştan. yalnız doku- nulmazlığı kaldınlan milletve- killeri değil, SHP de siyasal an- lamda sorumludur. Gerek bu nedenle gerek se- çimlerden çekilen DEP'in oy- larından pay kapabilme gayre- tiyle SHP" Meclis'te, açıkça DEP'li milletvekillerinin yanı- nda yer almış ve dokunulmazlı- kların kaldırılmasına karşı çıkmtştır. Erdal İnönü ile Murat Ka- rayalçın, bu davranışlanna de- mokratlık kılıfı giydirmek gay- retiyle, düşünce suçu olmaz ma- zeretine sardı\orlar. Oysa bölü- cü terör eylemlerine cüret verir nitelikteki konuşmalar, düşünce ö'zgürlüğu kavramım aşar ve suça azmettirme niteliğini edine- rek, ev lemle bütünleşir. " SAMUPA1 1 AV'LYAR Ölme eşeğim ölme!.. SEÇÎM NOTLARI / CELAL BAŞLANGIÇ MİDYAT - Her köşede silahlı bir adam vardı. Kimi bir dükkanın girişin- de, kimi bir pasajın önünde. Tarihi Midyat kentinin dekoruna son birkaç yılda eklenmişti eli silahlılann bu görüntüsü. Midyat'ın köylerindeki ko- ruculann üç yüz kadan artık kente in- mişti. Öysa Midyat ilçe merkezi PKK'nın pek tutunamadığı bir yerleşim birimiy- di. Korucular da ilçe merkezine gelirken silahlannı köylerinde bırakıyorlardı ilk günlerde. Ancak bir korucu minibüsü taranınca, artık silahlanyla gelmeye başlarlar ilçe merkezine. Geliş o geliş. Şimdi aruk silahlanyla birlikte yerleş- mişlerdir. Hatta bir ara ilçe merkezindeki dene- timleri korucular yapmaya başlar. Mid- yat'ın girişinde ve çıkışında korucu bari- katlan kurulur. Halka dönük büyük bir sindirme harekatı başlamıştır Midyat"- ta. Polis bile koruculardan rahatsız ol- maktadır. Çünkü kent içinde güvenliği polis sağlıypr. Korucular ise jandarma- ya bağlı. Örneğin ilçe merkezinde bir korucu Midyatlı bir esnafı dövmeye başlıyor. Polis müdahale etse kimi za- man aldığı yanıt "sen karrşma" oluyor. Halkta büyük bir tepki var korucula- ra karşı. Ama bu tepkı içten içe. kulak- tan kulağa yayıhyor. "Korucular beni de rahat bırakmazlar" korkusu sarmış in- sanlan. Koruculara ilişkin öyküleri ina- nılmaz bir fısıltıyla anlatıyorlar. Midyatlılann iddiasına göre, korucu- lar bölgedeki operasyonlarda ele geçen silahlan tutanaklara yazdırmayıp piya- sada satıyorlar. Ama silah saüldıktan bir süre sonra jandarmaya ihbar yapılı- yor "Bilmem kimde, şu marka, şu seri numaralı silah var" diye. Silah alan kişi- nin evine baskın yapılıyor ve o silah bu- lunuyor. Bunu anlatırken gizliden gizli- ye "Kiminle ortaklık yaparlar bilmem" diye eklemeyi de unutmuyorlar. Midyat, kuyumculanyla ünlü. Tarihi çarşışında sıra sıra kuyumcu dükkanlan var. Özellikle *telkari' denilen gümüş iş- lemeciliği Midyat'ın giderek azalan Sür- yani ustalan tarafından. yaşatılıyor. Çarşıdaki esnafın dikkaüni çeken. silah- lan omzunda kente inen koruculann bol bol altın bozdurmalan. Daha sonra köylerden şikayetler gelmeye başlayın- ca işin aslı ortaya çıkıyor. Çünkü şika- yetler "Korucular evimizi bastı. Altın gü- Korucularadayoldu(T) müş ne varsa yağmaiadı" yönünde. Ankan'ın çabaları SHP Genel Sekreter Yardımcısı ve Mardin Milletvekili Muzaffer Ankan Midyatlı. Yurttaşlann koruculardan yakınmalan elbette kısa sürede ulaşıyor kendisine. İktidar partisinin bir millet- vekili olarak başvurmadık yer bırakmı- yor Ankan. Ancak istenen sonuç bir türlü alınamıyor. Olağanüstü Hal Bölge Valiliği'nin mekanizmalan içinde eriyip gidiyor yapılan başvurular. uyanlar ve verilen emirler. Midyat'ta seçim çalışmalan başladı. Ankan da bu çalışmalara katılmak üze- re Midyat'a gitti. Ilçenin görüntüsü de- ğişmemişti. Eski Midyat'ın çarşısında. silahlı bir kalabalık vardı. Işin ilginci bunlar DYP'den Midyat belediye baş- kan adayı olan Feremez Aslan'ın koru- culanydı. Seçim için propaganda çalış- malanna eli silahlı korucular katılıyor- du.. Üzerinde fışeklik, elinde Kalaşnikof olan biri gelip "Ağama oy vereceksin de- ğil mi" diye soruyordu. "Elbette"den başka ne denebilir ki: "Ağam, benim bü- tüm oyum senin ağanın. Sen bir daha bana gelip zahmet etme, başkalarına git..." Midyat'a giden Ankan a köylüler üzerindeki baskılan anlatmaya başladı- lar. İddiaya göre korucular geliyor, bü- tün oylann DYP'ye çıkmaması duru- munda başlanna gelecekleri kendileri- nin düşünmesi gerektiğini söylüyorlardı köylülere. Midyatlılar. Ankan'a "Baskı altındayız. Can güvenliğimiz yok. Ne ya- pacağn" diye soruyorlardı. Bir olay anlatıyor Ankan. Korucular 'güvenlik denetimini' ele geçirdikten sonra olmadık işlervapıyor- lar. Hatta Kutlubey koruculan Çalpı- nar'da bir minibüsü tanyorlar. On iki kişi ölüyor. Olay tüm gazete ve televiz- yonlara 'PKK mim'büs taradı' diye yan- sıyor. Ancak sağ kurtulan tanıklar var. Koruculan tanıyorlar. Şikayet üzerine Midyat Cumhuriyet Savası soruşturma açıyor. Dava sonucu korucular suçlu bulunuyor. Mahkum oluyorlar. Şimdi akla "O soruşturmayı açan sav- cı nerede" diye bir soru gelebiiir. Hemen yanıtlayalım. Soruşturmayı açtıktan bir ay sonra savcı Midyat'tan aynlıyor. Şu anda Türkiye'nin başka bir bölgesinde görev yapıyor. Ankan bir başka olay daha anlatıyor. Haklannda verilmiş mahkumi>et ka- rarlan Yargıtay tarafından onaylanmış suçlu korucular var. Ancak koruculuk görevini sürdürüyorlar. Gidip cezaevin- de yatmalan gerekirken bir yandan dev- letin verdiği silah. diğer yandan da dev- letten aldıklan maaşla geçinip gidiyor- lar işte. Ankan'ın şikayetleri sonucu bir yet- kiii çıkıp "Böyle bir korucu varsa, bir ta- nesinin adını verin, gereğini vapalım" di- yor. Ankan da bu durumda olan ko- ruculardan birinin adını veriyor. Midyat'a geldiğinde çevresindekilere "Ne oldu o adını verdiğim korucuya" di- ye sordu Ankan. Aldığı yanıt ilginçti: - Komutan çağırmış korucuyu. "Seni artık koruyamam" demiş. "Hazırlığı yap. Silahını karının üzerine yaparız. O, para almaya devam eder. Sen de cezanı çekip geldikten sonra devam edersin ko- ruculuğa..." 'Elbette korkuyoruz' Bu yanıt üzerine herkes bir birinin yü- züne baktı. Yapacak fazla bir şey yoktu. Midyat'ın çarşısını korucular tutmuştu. Kimi dükkanlann girişinde, kimi pasaj- lann önünde. Kahvelerde oturuyordu kimi de. "Yürüyün gideKm" dedi Ankan, "Çarşı içinde dolaşıp, halka koruculara karşı moral vereüm." Ankan'ın gelmesiyle bir hareket baş- ladı çarşıda. Ama dışa değıl. içe doğru. Ankan'ı gören esnaf. yüz yüze gelme- mek için dükkanma doğru kaçıyordu. Karşılannda Midyatlı milletvekilini gö- ren korucuJar da ne yana doğru gide- ceklerini kestirememişlerdi ilk anda. Ankan dükkanma doğru kaçışan esna- fa bağınyordu: - Korkmayın, gelin yahu. Düne kadar tavuk hırsızlığı yapanlar, bugün eline si- lah aldı diye korkmayın. Bir şey yapa- mazlar. Bakın, "Sıze vol yapacağım. su getireceğim" demiyorum. Sizi bu koru- culardan kurtaracağım. 27 Mart aynı za- manda kurruluşunuz olacak. Ne işi var koruculann burada? Burada PKK var mı? Varsa dağlarda var. Alsınlar silahla- nnı dağlara gitsinler. Orada dövüşsünler PKK ile. Ankan'ın çarşının ortasında böyle bağırdığını du\anlar dükkanlanndan çıkıp yavaş yavaş çevresinde toplanı- yorlardı. Ankan Midyatlılara "Kork- mayın. Ne var korkacak? V oksa korku- yor musunuz?" diye sorarkan bir esnaf dayanamadı: - Korkuyoruz elbet. Biz böyle dükkan- lanmıza kaçtıkça daha çok korkanz bunlardan. Biz böyle kaçtıkça, son sözü eli silahlı olan söyler. PKK'va karşı mü- cadele ettik. Onları Midyat'a sokmadık. Şimdi de kaderde koruculara karşı mü- cadele etmek varmış. Havayı kendi lehlerine görmeyen ko- rucular. bu konuşmalar üzerine birer ikişer ortahktan kayboluyordu. SHP Mardin Milletvekili Muzaffer Ankan "Gerekirse" diyordu, "Her gün böyle gezeceğim esnafı. Her gün böyle •koru- culara karşı halkı korkudan kurtarma yürüşüyü" yapacağım." Bölgede korucu olan belediye başkan adaylannın sayısı artıyordu. Olağanüs- tü Hal Bölgesi'nde elli bini aşkın korucu ellerinde silahlanyla siyasete sıvanmış- lardı. Bir albay, bir polis komiseri göre- vinden istifa etmeden herhangi bir par- tiden aday olamazdı, ama bir korucu- başı bir yandan bu görevini sürdürür- ken diğer > andan da elde silah bu seçim- lerde belediye başkanlığına, gelecek se- çimlerde mrlletvekilliğine aday olabilir- di. Belediye başkanlığına aday olan ko- rucubaşılann seçtikleri partiler de il- ginçti. Hemen hepsi DYP. ANAP. RP, MHP gibi sağ partilerden adaydılar be- lediye başkanlığına. Olağanüstü Hal Bölge Valisi Ünal Er- kan, "Korucular güvenlik güçlerinin ay- rdmaz bir parçasıdır" diyordu. Ancak bu süreçten sonra ortaya cıkan gerçek, giderek koruculann sağ partilerin aynl- maz bir parçası olduğu yolundaydı. SÜRECEK POIJTIKAGUINLUGU HtKMET ÇETİNKAYA Umut ve Hüzön...Hava birden bozdu. Insanın iliklerini ısıtan güneş yitip gitti. Gökyüzünü kara bulutlar kapladı. Çam ağaçlarının ardında kalan o küçük kıyı köyü, kendi yalnızlığı içine gömüldü. Geceleri köy kahvesinin televizyonu karşısında ha- berleri izleyen insanlar, Türkiye'nin geleceğine ilişkin kararlar da veriyor. Ekonomiden siyasete değin ülkenin gündemindeki tüm sorunlara yanıt aranıyor, çözüm önerileri getiriliyor. Türkiye, ekonomide ve siyasette bir tıkanıklığı yaşı- yor. Enflasyon almış başını gidiyor. DYP-SHP koalisyo- nu kimilerine göre çatırdıyor, kimileri de "Elbet anlaş- mazlık olacak"deyip yürüyeceğini söylüyor. Acaba bir kıyı köyünde insanlar ne düşünüyor? Birisi: "Vallahi beyim hayat pahalı. Ama bu koalisyon sür- sün, demokratikleşme gerçekleşsin..." Ardından gülmeye başlıyor... Ekliyor: "Çok şey mi istedim yoksa?" Diğeri söze giriyor: "Bu ülkede enflasyon olduğu sürece gelen gideni ara- tır." "Neden?" "Üç yıl önce ANAP niye gitti? Enflasyondan... Şimdi 'ANAP gelsin' diyoruz. Neden? Yine enflasyondan. Üç yıl sonra bu günleri arayacağız. O gelsin, bu gitsin diye bir ömür geçireceğiz." Soruyoruz: "Ya demokrasi... Insan hakları..." Yanıt: "Bizim buralarda gerek yok ö'yle şeylere. Demokrasi de var, insan hakları da. Ya sizin oralarda nasıl?" Gülüyor. Eh bizdegülüyoruz. Diyorum ki' "Hasan Mezarcı olayına ne diyorsunuz?" Aksakallı birihtiyar, "Boş veroğlum"d\yorveekliyor: "Biz buralan Yunan gâvuruyla savaşarak geri afdık. Ben televizyonda izledim, o çocuk hasta. Onu mahke- meye değil, hastaneye göndermek gerekir. Ben Müslü- manım, Atatürk'u ondan iyi tanırım. Eğer Mustafa Kemal Paşa olmasaydı, şimdi biz bu topraklarda esir yaşayacaktık. Minarelerden ezan sesi duyamayacak- tık." Bir başkası giriyor söze: "Benim PKK'ya sözüm olacak. Bıraksınlar Türk'ün "Kürt'ün yakasını. Biz kardeş kardeş yaşarız. Girmesin- ler aramıza. Hem Kurtçülere hem Türkçülere söylüyo- rum: Savaşacaklarsa çıksınlar dağa. Çıksınlar, ele güne rezil olsunlar." Diyorum ki: "DEP milletvekillerinin dokunulmazlıklannın kaldırıl- masına ne diyorsunuz?" Hemen hemen aynı yanıtı alıyoruz, beş kişiden: "Suçlan varsa cezalarını çekecekler. Bak birisi Ban- dırma ya gitmiş. mahkemeserbestbırakmış." ANAPIılar, DYP'lilerveSHP'liler bulunuyor çoğunluk- ta... Soruyoruz: "DYP-SHP koalisyonu bitsin mi, bitmesin mi?" DYP'liler yanıt veriyor: "Vallahi bitmesin bey. Işler karışmasın. Kör topal gidi- yor, eh fena da değil..." SHP'lilerin üçü: "Bitsin ki biz kendimize gelelim. Tek başımıza iktidar olalım..." Diğer SHP'lilerle birlikte ANAP ve DYP'liler de gülü- yor. öteki SHP'liler yanıt veriyor: "Arkadaşlanmızın ayakları yere basmıyoranlaşılan." Tartışmaya ANAP'lılar da katılıyor: "Memleketi batırdılar. Koltuğu çok sevdikleri için bı- rakmıyorlar. Bunlar memleketi idare edemez. Çekip git- sinler ki, biz gelelim. Görsünler o'zaman memleketnasıl idare ediliyor." Bir DYP'li sözünü kesiyor: "Gelin sizinle ortak olalım. Güzel güzel idare ederiz memleketi." Bir soru yöneltiyoruz tüm partililere: "İstanbul'da kim belediye başkanı olmalt?" llginç bir yanıt geliyor tüm partililerden: "Zülfü olmalı, Zülfü..." Sadece bir kişi karşı koyuyor Dalan a oy verirdim, onuseçerdim...'" Kahvedekilere soruyoruz: "Neden Zulfu olmalı istanbul'da belediye başkanı?" Yanıt aynı: "Eliyüzü düzgün, içindekin, öfkeyok; açıksözlü." Bir gece yarısı biraz umut, biraz hüzün doluyor insa- nın içine. Yukarılarda Karaburun, sol uçta Çeşme. Yağ- mur inceden çiseliyor Kendi kendime şöyle diyorum: "Karamsar olmaya hiç gerek yok." Sonra düşünüyorum: "Keşke burada tartıştıklarımızı, Batman 'ın bir dağ kö- yünde de tartışabilseydik..." Karanlığın içinde aydınlığa doğru yürüyorum Yağ- murda ıslanmayı göze alıyorum. Lacivert bir gecede umutla hüznü birlikte yaşıyorum. istanbul'dan 700 kilometre uzakta olan bir kıyı köyün- den nedense ayrılmak istemiyorum. Karayalçın: Türkiye, laikliği tartışır ııoktaya getîrildi ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - SHP Genel Başkanı. Başbakan Yardımcısı Murat Karayalçın , "Türkiye laikliği tartışır noktaya geldi. Türkiye'- yi bu noktaya, gizliden gi/İiye izlenen politikalar. mgulama- lar ve bazı yöneticilerin ödünleri taşjdı" dedi. Karayalçın dün Atatürkçü Düşünce Derneği Samsun Şu- besi yöneticilerini kabulü sıra- sında laiklikle ilgili bazı değer- lendirmeler yaptı. Karayalçın, yurttaşlann laiklik konusun- daki duyarlılıklannın memnu- niyet verici olduğunu vurgu- layarak şunlan söyledi: "Vatandaşlann tutumu zaten bilinivordu. Ama Türkiye laik- liği tartışır noktaya geldi. Tür- kiye'yi bu noktaya, gizliden gjzleye izlenen politikalar. uy- gulamalar ve bazı yöneticilerin ödünleri taşıdı. Türkiye ciddi yanltşlar yaptı. Siyasi değerlen- dirme yapmak, şu ya da bu par- tiyi suçlamak istemiyorum. Ama geldiğimiz noktanın altın- da yatan gerçekleri doğru teşhis etmeliyiz. Türkhe'nin bir daha bu noktaya gelmemesi için tüm siyasi partilerin, laikiiği savu- nur çizgide birleşmesi gerekir. Türkiye'de çoğuku demokrasi var, farklı düşünceler olabilir, ancak Atatürk ilkeleri konu- sunda bir farklılaşma olmama- lı. Bu cumhuriyeti kuran ku- nımlar üzerine politika yapıi- mamalı." Karayalçın dün öjleden sonra Güneş-1 otobüsüyle Al- tmdağ'a gitti. Burada Ankara Belediye başkan adayı Korel Göymen ile birlikte yurttaşlan selamlayan Karayalçın. Hıdır- lıktepe otobüs yolunu da hiz- mete açtı. Karayalçın açılış töreninde yaptığı konuşmada laikliğin önemini vurguladı. Yurttaşlar "Türkiye laiktir, la- ik kalacak" sloganlan atarken, Karayalçın da "Ankara'nm yö- netimini cumhuriyetçüere, sos- yal demokratlara verin " dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle