Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
6MART1994PAZAR CUMHURİYET2 SAYFA
KULTUR
İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Şakir Eczacıbaşı'yla söyleşi
Festivaller 'imece'yleyaşıyor
AHUANTMEN
w stanbul'u zengin ve dü-
I
zeyli bir sanat yaşamına
kavuşturan etkinîiklerin
başında. Uluslararası
İstanbul Müzik Festiva-
li, Uluslararası İstanbul
^ ^ ^ Film Festivali, Uluslara-
H İ H rası İstanbul Tiyatro
Festivali, Uluslararası
İstanbul Bienali geliyor kuşku-
suz. Bu etkinîiklerin ardındaki
kurum -İstanbul Kültür ve Sanat
Vakfı- ve bu kurumun bir süre
öncesine kadar başında bulunan
Dr. Nejat Eczacıbaşı'nın geride
bıraktığı bu kocaman "sanatsal
miras"ı devralan Şakir Eczacı-
başı ile yeni sorumluluklan ko-
nusunda göriiştük...
- Köklü bir geçmişi bulunan
Liuslararası İstanbul Müzik Fes-
tivali, Film Festivali, Tiyatro Fes-
tivali ve Görsel Sanatlar Bienaü
gibi etldnlikleri düzenleyen İstan-
bul Kültür ve Sanat Vakffnın so-
nMiıluluğuou, yönetim kurulu baş-
kanı olarak aldığınızda ne hissetri-
niz? Dr. Nejat Eczacıbaşı aramı-
zdan aynlmadan önce bu festival-
lerle iUşkiniz ne düzeydeydi?
Uluslararası İstanbul Festival-
leri. öncüsü ve kurucusu Dr. Ne-
jat Eczacıbaşı'nın büyük izlerini
taşıyor hiç kuşkusuz... Yirmi yılı
aşkın bir süre içinde Dr. Eczacı-
başı, uluslararası festivaller arası-
nda adı bile geçmeyen Türkiye'yı
giderek dünya çapında etkinlikler düzenlenen bir
ülkeye dönüştürmüştü. İstanbul'u bir kültür baş-
kenti niteliğine kavuşturduğu için. İstanbul Kültür
ve Sanat Vakfı festıvalin 20. yıhnda UNESCO Bü-
yük Kültür Ödülü ile onurlandınlmıştı.
Nejat Bey, kurumsaUaşmaya inanmıştı
Kişisel açıdan büyük mutluluğum, bütün bu ge-
lışimi yıllar boyunca çok yakından izlemiş bulun-
mamdı. Aynca, Uluslararası Film Festivalfnin er-
ken dönemlerden itibaren Düzenleme Kurulu için-
de de yer aldığımdan, İstanbul Kültür ve Sanat
Vakfı'yla yakın ilişkilerim olmuştu hep... Dr. Ec-
zacıbaşı'mn kuruluşuna öncülük ettiği ve bunca yıl
boyunca olgunlaştırdığı bir uluslararası etkinliği
sürdürmek amaayla çalışmak. üstümde, adeta
kaçınılmaz bir görev bırakıyordu.
- İstanbul Kültür ve Sanat Yakfı, vakın bir geçmi-
şe kadar, Nejat Eczacıbaşı'nın kişiliğiyle bütünleş-
• miş bir kimlik
• Bu yoğun sanat
sevgisi ve ilgisi
olmasaydı,
Uluslararası
İstanbul
Festivalleri'ni
böylesine yetersiz
kamu destekleriyle
sürdürmek
beklenemezdi
bile...
İstanbul FestivaUeri, çağdaş Türk sanatıy la modern düny a sanatı arasında kurduğu köpriiyü bundan sonra da sürdürecektir elbet.
yarafıyordu.
Nejat Bey'in
yokluğu vakıfta
bir boşluğa yol
açh mı yoksa
vakıf yeteıince
kurumsal-
laşmış bir yapt-
ya ulaşmış
mıydı?
Nejat Ec-
zaabaşı. ömrü
boyunca ku-
rumsallaşmaya
inanmış bir gi-
rişimciydi.
Hele kışilere
özelliklerinden birisi de dünya festivallerine oran-
la, çok genış çapta sanatseverlerin ve özel kesimin
desteklerine dayanmasıdır. Başka ülkelerdedevle-
tin ya da yerel yönetimlerin uluslararası festivallere
yaptıklan kaıkılar giderlerinin yüzde 60-70'lerini
karşılarken. İstanbul Festivali'ne Kültür Ba-
kanlığımn desteği ancak yüzde 8 dolayında kalı-
yor bugün... Festival giderlerinin yüzde 92"si ise,
sanatseverlerin aldıklan biletlerin gelirleri ve özel
kuruluşlanndesteklenvlesağlanıyor.
Bu.fstanbul'un sanata özellikle son yıllardagös-
terdiği vakın ılginin de çok önemli bir kanıtıdır el-
bet. Kamudan böylesine azdesteklevürütülen baş-
ka bir uluslararası festivali bilmivorum ben... Fes-
tivaller. başka kentlerde. bir kültür hizmeti ol-
masının yanında, o yörelerin tanıtımına. eko-
nomik yaşamına turizmıne yaptıklan katkılar ne-
denıyle en geniş desteği belediyelerden. yerel yöne-
timlerden alırlar. İstanbul'da ise. yerel yönetimler-
den destek de elde edilememektedir.
Sayın Eczacıbaşı. herşeyden önce, İstanbul'da
bir uluslararası festivalin kamunun az desteği ol-
ması durumunda bile gerçcklcştırebileceğıni gös-
terdi. Özel katkılann. giderek gelenekleşmesi nede-
niyle. azalacağını sanmadığım gıbi. yenı projelerle
bu niteliktekı desteğin artünlmasına da çalışıyo-
ruz. Burada. Türkiye'ninırflfinç bir özclliğindetv
daha söz etmek gerek:
Anadolu geleneğinde köklü bir ımece dayanışması
vardırveİstanbul KültürveSanat Vakfı. butöreden
çok yararlanmaktadır. Hasan Ali Vücel ve Ton-
guc'un köy enstitüleri ginşiminde, Anadolu'nun
imece geleneğinden yararlanılarak, o dönemin çok
dar bütçeleri içinde, enstitüler, köy okullan, işlikler
kurulabilmişti.
İstanbul FestivaUeri de vakfın büyük özveriyle
çalışan az sayıdaki profesyonel kadrosunun yanı-
nda. birçok sanatçı. uzman. öğrend ya da kurum-
lardan aynı yöntemlerle önemli ölçüde yararlar
sağlayabiliyor. Bu yoğun sanat sevgisi ve ilgisi bu-
lunmasaydı, Uluslararası İstanbul Festivalleri'ni.
böylesine yetersiz kamu destekleriy le sürdürmek
beklenemezdi bile... Çoğu uluslararası festivalin
yöneticileri. Türkiye'deki destekçi ıutumu ve ilgiyı
bilmediklerinden, vakıfta çalışan insan sayısının ne
kadar az olduğunu öğrendiklerinde, bir türlü ina-
namaktadırlar bunca işin nasıl başanldığına...
Sanat dallarındaki en son gelişmeler
- Llusiararası İstanbul Festivali. dün>a festivalle-
riyle bugün aynı dü/eve gelmiş bulunuyor. Ancak, bu
tip festnallerin gerçekleştirildiği kentlere baktığı-
ımzda, onlaruı. festiıalin kendisinden de kavnakla-
na» birer çağdaş dünya kenti olduğunu göriivoruz.
İstanbul ise, giderek daha çok "köyleşen" kocaman
bağlı işlerin, o
kişiler dünya-
mızdan aynldığı zaman ne kadar kolay bozuldu-
ğunu gördükçe, kurumsaUaşmaya inancı daha da
büyüyordu. Daha kuruluş aşamasında belirli ilke-
lere dayandınlan ye yıllar boyunca yepyeni dene-
yimlerle güçlenen İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı
bu açıdan da günümüzde önemli bir yere gelmiş
bulunuyor. Uluslararası İstanbul FestivaUeri. çağ-
daş Türk sanatıyia modern dünya sanatı arasında
kurduğu köpriiyü bundan sonra da sürdürecek el-
bet...
Kurum kimliği çalışması başanlı oldu
- Bu noktada sizin yapacağınız değişiklikler ola-
cak mı?
Uluslararası İstanbul FestivaUeri, uzun birikim-
ler sonucunda oluşan ana ilkelerini yine sürdüre-
cek ama değişen koşullann ortaya çıkardığı yeni
sorunlar ve gereksinimler çerçevesinde doğal ola-
rak vakfın yapısında yenilenmeler de gerçekleştiri-
lecek...
- Yeni kurum kimliği arayışlan -ör. yeni logolar-
bunun bir sonucu mu?
Bu zaten daha önceden başlamış olan bir çalı-
şmaydı. Biz şunu gördük ki festivaller çok birbirin-
den ayn biçimde görünüyor ve bütün bu festivalle-
ri gerçekleştiren vakfın imajı yeterince algılanmı-
yor. Bu festivallerin birbiriyle ılışkısi olduğunu.
kardeş festivaller olduğunu ve aynı vakfın ürünü
olduğunu göstermek lazım. Bu bakımdan bu den-
geyi kurmak istedik. Her festivalin beiirli bir kişiliği
olsun ama her zaman akla getirilsin ki İstanbul
Kültür ve Sanat Vakfı'nın festivallerinden biridir.
Bu kurum kimliği çalışması sanıyorum, başanlı
oldu.
Yoğun ilgi ve yetersiz kamu desteği
- İstanbul Festivalkri'ne sağlanan destekkr açısı-
ndan. sayın Eczacibaşı hem iş çevrelerinde hem de
Kültür BakanlığYnda bir tür simgeydi. Bu simgenin
artık varolmayışı, gerekli ilişkileri kurmak, katkı-
lan sağlamak bakımından bazı aksaklıklara yol
açabilir mi? Özellikle Kültür Bakanlığı'nın festivale
olan katktsının geçmiş yıllara oranla artması gereki-
yor mu sizce?
Uluslararası İstanbul Festivaileri'nin en önemli
amudan böylesine az destekle yürütülen başka bir
uluslararası festivali bilmiyorum ben... Festivaller en
geniş desteği belediyelerden, yerel yönetimlerden
alırlar. İstanbul'da ise yerel yönetimler destek de
elde edememektedir. Özel katkılann, giderek
gelenekleşmesi nedeniyle, azalacağını sanmadığım gibi yeni
projelerle bu nitelikli desteğin arttınlmasına da çalışıyoruz.
MayaPlastik SanatiarMerkezi açılıyor
Kültür Servisi - İstanbul'da yeni
bir sanat galerisi açılıyor. Sab günü
BeyoğJu Halep Han'da açılacak
olan galeri "Maya Beyoğlu Plastik
Sanatlar Merkezi" adını taşıyor.
Maya'nın yöneticileri tarafindan
yapılan açıklamaya göre merkez.
35 yıl önce Adalet Cimcoz tarafı-
ndan kurulan, İstanbul'un ilk
önemli sanat galerisi "Maya"nın
adını taşıyor. O yıllarda, zamanın
umut veren genç yeteneklerine
(Bedri Rahmi, Ferruh Başağa, Nuri
lyetn, Adnan Çoker, Aloş vb.)
kapılannı açan "Maya"nın kurucu
ve yöneticisi Adalet Cimcoz'a say-
gıyı dile getirmek içın, merkeze
"Maya" adının verildiği belirti-
liyor.
SaJı günü açüıyor
"Maya" yerleşmiş anlamda bir
galeri değil çok yönlü bir kuruluş
olma amacını taşıyor. Bu çerçevede
"Maya"da; çağdaş Türk ve dünya
sanaurun örneklerini sergilemek,
çağdaş Türk sanatınm örneklerini
geniş kitlelere yaymak amacıyla öz-
gün baskı ve röprodüksiyon olarak
basıp çoğaltmak, öncü sanat yapı-
tlanna sergilenme olanağı sağla-
mak. sanatı günlük yaşamın içine
sokacak üretimde bulunmak. kon-
ferans. seminer gjbi etkinlikler dü-
zenleyerek bir tartışma ortamı ya-
ratmak, 3000 fotoğraf ve diadan
oluşan dünden bugüne Türk resmi
arşivini ilgilenenlere açmak, plastik
sanatlar ekspertizi yapmak, her tür
eski-yeni. yerli ve Avrupa sanat ese-
rini aıp satmak, plastik yapıtlann
mimari yapılarda yer alaması ko-
nusunda sanatçılarla kuruluşlar
arasında ilişkiyi kurmak, yurtdışı-
nda sergiler düzenlemek, sanatsal
tasanlar için kaynak bulmak gjbi
çabşmalar gerçekleştirilecek.
Koleksiyonunda. Fikret Mualla,
Abidin Dino. Bedri Baykam, Aliye
Berger, Orhan Peker, Eren Eyüboğ-
lu, Cihat Burak, Hamit Görele, Fer-
ruh Başağa, Nejad Devrim, Kuzgun
Acar, Füreya Koral. Yüksel Arsian,
Mübin Orrion, Burhan Uygur, Aloş,
Ergin İnan, Saim Bugay, Mustafa
Pilevneli'nin yapıtlan bulunan
Maya Beyoğlu Plastik Sanatlar
Merkezi, salı günü saat 18.00'de
açılacak. (244 04 99)
bir kasaba görünümünde... Za-
man zaman fazla "seckinci" bir
çizgi sürdürmekle suçlanan İstan-
bul Festivali, çizgisini korurken,
içinde yaşadığı kent sürekli olum-
suz değişiklikler yaşıyor. Bu çeliş-
ki konusunda nedüşünüvorsunuz?
İstanbul'un belirli bir açıdan
köyleştiği ileri sürülebilir. Ne var
ki. en azından öbür festivallerin
düzenlendiği kentler kadar bir
"dünya kenti" niteliklerine de
İstanbul kesinlıkle sahiptir. Geç-
mişiyle. doğasıyla, anıtsal yapı-
lanyla ve tüm sanatlara gittikçe
daha çok duyulan coşkun ilgiy-
le... Gerçckte, İstanbul. ekono-
misi, sosyal ve kültürel yaşamıyla
büyük bir değişim ve gelişımin
eşiğindedir.
1960'lı yıllarda Türk Sine-
matek Demeği'ni kurduğumuz-
da. Hollyvvood'un tican nitelik-
teki filmleri dışındaki sana! değe-
ri bulunan yapıtlan sinemalarda
sunmak olanaksız gıbıvdı. Oysa.
Beyoğlu sinemalarında şimdi oy-
nayan yapıtlara bakın bir... Özel-
likle İstanbul Film Festivali'ne
katılan sinemaseverlerin coşku-
sunu görünce, öteki dünya kent-
lerinde yapılan festivallerin yöne-
ticilen ve yabancı sanatcılar şaş-
maktadıriar. Bemardo Bertolucci
İstanbul'a geldiğınde. "gencliğin
böylesine rutkuyla katıldığı bir
başka festivalin koia> buiuna-
ma> acağını" söy lemışti.
Venedık Festivali'nın günü-
müzde başkanhğını yapan, ünlü
"Cezayir Şavaşı" fılminin yönetmenı Gillo Ponte-
corvo da "İstanbul Fesrivali'nin dünyanın en önemli
dört film festivalinden biri olduğunu" söylcrken. su-
nulan yapıtlann nıtelığınin vc festivalin düzenınin
yanı sıra sinemaseverlerinın gösterdiği o büyük il-
giyi de dile getirmek istemişti.
Sayın Eczaabaşı'na bu girişimde bulunmadan
önce konuştuğu uluslararası festival yöneticileri ve
sanatçılannın açıkladıklan görüş şu olmuştu:
"tstanbul'da bir uluslararası festivali başlatmakta
geç bile kaldınız. Uluslararası bir festival için, doğu-
yu ve batı\ı birleştiren bö>le bir dünya kentinden
daha ivi bir yer bulunabiiir mi?"
Uluslararası İstanbul Müzik Festivali'nin 22
yıldır ulaştığı başan. bu görüşlerin doğruluğunu
apaçık ortaya koyuyor. Konserler. tiyatrolar, ope-
ra ve bale gösterileri. sınernalar, galeriler. sergiler.
konferans ve seminerlerle İstanbul'un sanata duy-
duğu ilginin yoğunluğu. Cumhuriyet'in sanat ve
kültür eklerinde her gün ver alan programlann ge-
nışlığınden de anlaşılabılir.
Genç kuşaklann. sanatseverlerin. toplumun bu
denlı sevgıy le sanp sarmaladığı Uluslararası İstan-
bul Festivallen'nın 'seçkinler' için düzenlendiği dü-
şüncesıne kesinlikle katılmıyorum. Bunlann tümü
dc "uluslararası festivallerdir"; onların, "uluslara-
rasi' düzeydekı niteliklere sahiff buhınırialan ise.
birön koşuldurzaten... Kaldı kı İstanbul Kültürve
Sanat Vakfı'nın öncelikli amaçlanndan biri de
dünya kültür ve sanatınm önde gelen yapıtlannı ve
yaratıcılannı Türk sanatseverlerine sunmak; çeşitli
sanat dallanndaki en son geüşmeleri tanıtmaktır.
Bu amaç. Türkiye Cumhuriyeti'nin gittikçe benim-
sediği ana yaklaşıma uygundur; her açıdan dünya-
ya açılmak... Salt birbirimizi seyretmekleyetinme-
yeceğız artık. Dünyanın nitelikli sanat ürünlerini
ve yaratıcılannı İstanbul'a getinrken, Türkiyenin
sanat alanındaki en nitelikli yaraüalannı ve yapı-
tlannı da dün-
yaya suna-
cağız. Sözgeli-
şi. Uluslararası
İstanbul Film
Festivali'ne ge-
len dünyaca
tanınmış sine-
ma yazarlan.
eleştirmenler,
yönetmenlerve
yapımcılar ile
tanınmış festi-
vallerin yöneti-
cileri. Türk
filmlerini izle-
dikten sonra,
uluslararası
festivallere
çağnlan fılmle-
rimizin sayısı
büyük ölçüde
arünış: ya-
bancı yayınlarda Türk sinemasından daha da geniş
çapta söz edilir olmuştur.
- Özellikle gectiğimiz yıl içinde voğunlaşan ve ge-
nelde Ahmet San'ın organizasyonuvla gerçekleştiri-
len stad konserleri. İstanbul Festi\ali'ni nasıl etkile-
di? \ akıf da bu arada iki popüler konser gerçekleş-
tirdi yine Ahmet San'ın organizasvonuvla...
Onlardan tam beklediğimız sonucu almadık. za-
ten bu nedenle de bu tür etkinlikleri dığer festival-
den ayırdık. Çünkü hem seyirci kitlesı. yanı hedef
kitle birbirlerinden çok ayn. bir de ortamlan da
çok ayn. Bir tanesi ormanlarda dağlarda da yapı-
labilır ötekisi için konser koşullannın mutlaka bu-
lunması gerekiyor. O nedenle bir, iki festivali birbi-
rinden avırmak gerekiyordu.
Caz gösterilerini ayırmak suretiyle sanınm daha
başanlı olacak ama da çok daha büyük boyutlarda
ele alma olanağımız olacak.
Akdeniz Festivali tasarısı
- Akdeniz Festivali tasarısı gerçekleşecek mi? Bu
tasarı için düşünülen tarihsel yerlerin altyapısı söz-
konusu etkinliklere uygun mu?
İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı bir süredir Ak-
deniz Festivali tasansı üstünde duruyor. Çeşitli ül-
kelerin katılacağı böyle bir festivalin düzenlenmesi.
önemli bir süreyi gerektirir elbet... Aynca, sözko-
nusu tasannın altyapıya ilişkin gereksinimlerin
yanında, kaynak sorunlannı da çözümlere kavuş-
turmak gerekiyor.
:
Bienalle ilgili son gelişmeler nelerdir?
İstanbul Görsel Sanatlar Bienali'nin kapsammı
ve uluslararası niteliğini genişletmek istiyoruz gide-
rek... Uzman kişilerce, bu amaçla kapsamlı çahş-
malar sürdürülüyor.
- Fotoğrafa olan düşkünlüğünüz biliniyor. İstan-
bul Kültür ve Sanat Vakfı olarak, İstanbul'da fotoğ-
rafla ilgili çeşitli etkinlikler düzenlemev i düşündüniu
mü?
Uluslararası düzeyde beş ayn festivali birden
gerçekleştirmek durumunda bulunan İstanbul
Kültür ve Sanat Vakfı, bu etkinîiklerin en iyi bi-
çimde uygulanabilmesi için çaljşmalanm öncelikle
müzik, sınema, tiyatro, görsel sanatlar ve caz
alanlannda yoğunlaştınyor şimdilik... îleride ola-
naklar arttığında. başka alanlardaki etkinlikler de
ancak o günlerin koşulian altında düşünülebilir.
• Genç kuşaklann,
sanatseverlerin,
toplumun bu denli
sevgiyle sanp
sarmaladığı
Uluslararası
İstanbul
Festivaileri'nin
'seçkinler' için
düzenlendiği
düşüncesine
kesinlikle
katılmıyorum.
PENALH
MEMET BAYDUR
Pınann Büyüsü...
Amerikalı oyun yazarı David Mamet, bir yazısında,
modern tiyatronun kurucularından olan Stanislavski'mn
öğrencilerine sunduğu bir problemden söz eder. Stanis-
lavski, Moskova'daki öğrencilerine bir sahne anlatır ve
sorarmış: Bunu nasıl oynarsınız?
Önce ustanın anlattıklarına bakalım. Bir muhasebeci
işinden evine milyonlarca liralık hisse senedi getirir. O
gece, evde onları kataloğa kayıt edecektir. Orta halli
muhasebecinin bir karısı, yeni doğmuş bir çocuğu ve
onlarla yaşayan karısınm geri zekalı erkek kardeşi var-
dır. Eve geldiğinde karısı banyoda bebeği yıkamaktadır.
Geri zekalı kardeş ise şöminenin önündeki koltukta otur-
muş, ateşi seyreder. Muhasebeci yemek masasının üs-
tüne koyduğu çantadan kataloğu, kalemlerini, paket
kağıtlarına sarılmış hisse senetleriniçıkarır. Paketkağıt-
larını yırtarak açar, hisse senetlerini özenle masaya
yerleştirir. Paket kağıtlarını şömineye, ateşin içine atar.
Sonra masaya oturup çalışmaya başlar. Az sonra karısı
sahnenin dışından, banyodan seslenir. Gel bak, bebeği-
miz ne şirin! Muhasebeci masadan kalkar ve sahnenin
dışına, banyoya gider bebeği görmeye
Sahnede yalnız kalan geri zekalı kardeş ayağa kalkar,
masaya yürür, hisse senetlerini alır ve gülerek onları
ateşe atmaya başlar. Hisse senetleriyle harlanan eteş
büyüdükçe, geri zekalı kardeşin gülüşü de büyür. Onun
gülmesine muhasebeci odaya, sahneye geri döner.
Olup biteni görünce kardeşin üzerine yürüyüp ocaktan
uzaklaştırmak için iter onu. Hisse senetlerini kurtarmak
istiyordur. Kardeş kafasını bir köşeye vurur ve oracıkta
ölür. Muhasebecinin karısı odaya, sahneye girer ve kar-
deşinin cesedini görür. Hisse senetleri yanmıştır, kar-
deş ölmüştür. Kadın "Aman allahım, bebek!" diye bir
çığlık atıp banyoya, sahnenin dışına koşar. Muhasebeci
de ardından. Bu kargaşada banyoda unutulan bebek
boğulmuştur.
Stanislavski öğrencilerine şöyle demiş: "Ne zaman
bu sahneyi çözümleyip sahneye çıkartabilirseniz, o za-
man oyunculuğu öğrendiniz demektir."
•
Yukarıda anlatılan sahneyi seksen türlü çözümlemek
ve sahneye koymak mümkündür. David Mamet, bütün
tiyatro kuramlarının ve ekollerinın kısa ömürlü oldukları-
nı soylüyor. Kuram, ekol ya da okul, ancak geriye dönüp
baktığımızda var olan bir olgudur. Birkaç büyük sanatçı-
nın yapıtlarında doğallıkla su yüzüne çıkan benzerlikler,
bu sanatçıların birbirlerinden kaçınmadan, çekinmeden
etkilenmeleri belirler kuramları da, ekolleri de. Bir de,
içinde yaşadıkları zaman dilimi
Mamet, gerçek sanatçıların "sanat" yaratmak için ça-
balamayan kişiler olduğunu soylüyor. Sanatçı, kendince
en etkili biçimde, sözünü sanatına geçirmeye çalışan ki-
şidir. Bu uğraşındazamanayetişiyorsa(bazen onu geri-
de bıraktığı da olur) yapıtı ister istemez dünyanın ger-
çekçi bir yansıması olacaktır. Seyirci bu durumu, o sa-
natçının stili olarak algılar. Mamet'in söylediği asıl
sarsıcı olan şudur: Büyük sanatçıların yapıtlarında yap-
macık olan, indirgenip taklit edilebilen, kolayca algıla-
nabilen bölümler, ikinci derece sanatçılar tarafindan de-
ğişmez doğrular olarak kabullenilir. Kuram ya da ekol
burada başlar bir başka açıdan. Artık dünyayı yansıtmak
değil, sanat yapmaktır sorun. Kuram ya da ekol şekille-
nirken gerçek sanatçılar (sanat yapmak için çabalama-
yan kişiler) başbaşka bir noktayı eşel6nieye_4fB
v
ştifrnı-
şlardırçoktan! Takiitçilerden uzaklaşmak, araya mesafe
koymak için değil elbette. Yesyeni, dokunulmamış bir
yerleri gün ışığına çıkarmak için. Mağara duvarlarına çi-
zilen resımler ile Caravaggio'nun resimleri, Turnertab-
lolarınm yarı-soyut gökyüzleri ile Degas'nın bir armut
eskizi, Matisse'in yapıştırdığı elişi kağıtlanyla Marcel
Duchamp'ın bisiklet tekerleği arasındaki kopmaz bağ-
ların kaynağı bu araştırıcı, sorgulayıcı ruhtur.
Sanat düşüncesinin ya da yaratımm değişmez-doğru
kuramları ya da ekolü yoktur. Sürekli değişir. Doğru ve
güzel olmayanı bulup çıkarmak çok daha kolaydır oysa.
Şairlerın çoğu doğal olarak savaşa, işkenceye, idamla-
ra karşıdır. Bunlar doğru şeyler değildir çünkü. Ama her
aklı başında şair bu işlere karşıdır da akılda kalan, örne-
ğin Melih Cevdet Anday'ın "Anı"şiiridir hep. Herkesde-
nizi yazar, Orhan Veli'nin dizeleridir oysa aklımızda ka-
lan. Örnekleri çoğaltmak. çeşitlendirmek mümkün. So-
run yalnızca savaşa karşı çıkmak olsaydı, Amerikalı bir
hippi MeNazım Hikmet arasında birfarkolmaması gere-
kirdi. Sanat söz konusuysa. doğru olmayanı anlamak
kolaydır. Doğru olanı bulmaksa zor. Yeni bir görüş, yeni
bir düşünce, sanatsal bir gerçek ancak güncel genel-
geçer gerçek kırıntılarına başkaldıran kişiler tarafindan
şekillenip mümkün kılınır. Bazı seyirciler, bazı amatör-
ler ve bazı eleştirmenlerin işi de gerçeğin bu alışılmadık
görünümüne karşı direnmektir.
•
Ankara'daysanız Ankara Uluslararası Film Festivali'-
ne gidip bir iki film seyredin bugün. Sonra... bir Ülkü Ta-
mer ya da Can Yücel şiiri okuyun. Red Gar'land dinleyin
ya da Bach'm Goldberg varyasyonlarını. Oteller Kenti-
ni, Kayayı Delen Incir'l bulup okuyun. Sait Faik okuyun.
Tomris Uyar okuyun. Cihat Burak okuyun. Sadun Boro -
yu anımsayın. Mehmet Ali Aybar adında bir güzel in-
sanın aramızda olduğunu anımsayın. Hanım evlatları,
paşa çocukları, cahil bilgiçler. burnu büyükler, detone
lokman hekimler, eli maşalılar, kabus tüccarları, pembe
zehir tacirleri, beyni buruşuklar, eli çapkınlar, sanatsız
yapamayanlar. halk sevicileri, hazırola geçip rahat
edenler, kum torbaları, süngüsü çatallılar, geçmişe ipo-
tek koyanlar gelmesin yanmıza.
Ne diyor Ülkü Tamer?
"Nereden geliyorsun?
Sessizliğin başkentinden geliyorum
Durgun göller ülkesinden
Pınann büyüsünden"
Devamını okumak için bu güzelim şiirin, bir Adam Sa-
nat dergisi alacaksınız bugün!
6. ANKARA ULUSLARARASI FİLM
FESTİVALİ'NDE BUGÜN
Ktzılırmak Sineması
11.30 "Pimlico'ya Yolculuk" Yön: Henry Cornelius
14.00 "Lüks Otel" Yön: Dan Pita
16.3fr"Bol Bol V iski" Yön: Aiexander Mackendrick
19.00 "Uranus" Yön: Claude Berri
21.30 "Kelebek Avı" Yön: Otar Iossdiani
Kavaklıdere Sineması
11.30 "Entrika" Yön: Jon Jost
14.00 "Entrika" Yön: Jon Jost
16.30 "\Vittgenstein Yön: Derek Jarman
19.00 "Ne» York'taki Tûm Vermeerler" Yön: Jon Jost
21.30 Büyükbabanın Tatili" Yön: Staffan Lamm
Kaktfls Komedi Tiyatrosu
19.00 Seçici Kunıl Özel Ödülü
21.00 EntyiFüm
Fransız Kültür Merkezi
14.30 Şairler, Ressamlar. Müzisyenler
16.30 Savaş >e Barış. \ crgi ve Büvük Sonuclar
18.00 Yeni Teknikleı ,e Yeniler