Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
6ŞUBAT1994PAZAR CUMHURİYET SAYFA
GENÇLIK - EGITIM
TV'fJeşiddet
unsuriı
• GAZİANTEP(AA)-
Gaziantep Üniversitesi Tıp
Fakültesı Psikiyatri
Anabilim Dah Başkanı
Doç.Dr. Süheyla Ünal,
televizyonlarda yayımlanan
şiddet içerikli filmlerin,
çocuklarda saldırganlık
durtüsü yaratüğını söyledi.
Doç.Dr. Ünal, insanın
içgüdülerle doğduğunu
belirterek "Toplumsallaşma
süreci içinde bu içgüdüler,
uygun yollardan kendisini
ifade etme vedoyum sağlama
olanağı bulur. bir anlamda
evcilleşır'' dedi. Şiddet ve
saldırganlık içgüdülerinin,
bireyin varlığıru sürdûrmesi
için gerekli olmakla birlikte
toplum yaşamında
sırurlandınlması zorunluluğu
bulunduğuna dikkati çeken
Doç.Dr. Ünal, "Medyada,
özellikle televizyonlarda
yayımlanan şiddet ıçeren
filmler, çocuğun dünyasında
farklı anlamlar bulmakta,
şiddete olumlu değer
atfedilmektedir. Sorun
çözme yöntemi ve güç
edinmeyolu olarak şiddetle
saldırganlığn empoze
edildiği bu programJar
aracılığıyla çocuk, saldırgan
tutum ve davranışlara
yönelebilmektedir."
Vakıf yurtJamna
sınavla öğrenci
• ANKARA (AA) - Vakıflar
Genel Müdürlügu'ne bağlı
60 orta öğrenim yurduna
sınavla öğrenci alınacağı
bildirildi. Vakıflar Genel
Müdürlüğü'nden yapılan
açıklamaya göre 1 şubatta
başlayan sınav kayıtlan, 31
martta sona erecek. Sınav ise
55 il merkezınde 28-29 mayıs
günleri yapılacak. Vakıflar
yurtlanndan yararianmak
isteyen öğrencilerin 14yaşını
geçmemiş olmalan ve
ailelerinin orta öğrenim
yaptıramayacak kadar fakir
olduğunu belgelemeleri
gerekiyor.
UNICEF'ten
çocuklara destek
• ANKARA (ANKA)- Türk
hükümetiyle UNICEF
tarafından Ana Çocuk
Sağlığı ve Aile Planlaması
konulannda ortaklaşa
yürüf ülen programlar,
bugün Ankara'da
başla>acak ıki gûnlük
toplantıda değerlendirilecek.
UNlCEF'in şimdiye kadar
altı programa toplam 14.3
mılyon dolar destek sağladığı
bildirildi.
Şekerbank'tan
universiteye
destek
•ANKARA (ANKA)-
Sekerbank. KKTC'de
bulunan Uluslararası Doğu
Akdeniz Üniversitesfne
destek sağlamak amacıyla.
üniversitenın tanıtım afış ve
kataloglannı şubelerde
sergiliyor. Şekerbank'tan
yapılan yazılı açıklamada,
Uluslararası Doğu Akdeniz
Ünnersitesf nin afış ve
kataloglannın şubelerde
sergilenmesi ile ünıversitenin
Türk öğrencilere
tanıtılmasının amaçlandığı
bildirildi.
KTÜ'ye4yeni
bölüm
•TRABZON(AA)-
Karadenız Teknik
Üniversitesi bünyesinde4
yenı böliim daha açılacak.
RektörProf.Dr.Aydın
Dumanoğlu. AA
muhabirine yaptığı
açıklamada, Sürmene Deniz
Bilımleri Fakültesi'ne bağlı
olarak açılacak bölümlerle,
özellikle vöre halkına yönelik
eğıtıme ağırlık vereceklerini
ifade ederek, şunlan söyledi:
"Bu bölümler, Deniz
Mühendisliği, Üretim
Teknolojisi, Gemı İnşaatı
Mühendisliği iieGüverte
bölümleridir. Ülkemızde bu
alanda büyük ihtıyaç
duyulan ınsanlan yetiştirecek
bölümlere. gelecek öğretım
yılından itibaren öğrenci
ahnacak."
Ahıskalı
öğrencilere
• ERZURUM(AA)-
Erzurum Ticaret ve Sanayi
Odası Araştırma ve
Yardımlaşma Vakfı'nca,
Atatürk Üniversitesi'nde
öğrenimlerini sürdüren
Ahıskalı öğrencilere
karşılıksız burs verilecek.
Ali Sırn Kuşkay, AA
muhabirine yaptığı
açıklamada. Atatürk
Üniversitesi'nde okuyan 9
Ahıskalı öğrenciye ayda
500'er bin lıra karşılıksız
öğrenim bursu verileceğini
bildirdi.
Ucretsiz,konforlu, maceraya
açıkulaşımyöntemi otostop!Gençlerin, vazgeçilmezulaşımyöntemidir otostop. Evden okula, okuldansinemaya,
kafeye, gidilecekheryere en kolay ve bedava ulaşmanınyolu. Riski de olacak elbette...
Y
BEHZATŞAHtN
ok yok, bu yol
böyle bitmez. Ne-
redeyse nefes bile
alınamayacak.
Üzerine abanan
diğer yolcular da cabası. Oysa
şu geçen otomobil... İçinde de
sadece sürücü var, dört koltuk
boş. Aynı yöne gıden dört kışı
daha alabılir. İyi fıkir!
Tıklım tıkhm İETT otobü-
sündeki yolculardan kimbilir
kacı bunlan düşünüyordur.
Oysa. gerçekten ıyi fikir. İyi ol-
maya iyi de bunu ancak gençler
yapabilir. Riskleri de yok değil.
Riskler, deneyimle en aza ındi-
rilebilir. Getırisi de bedava, ra-
hat bir yolculuk, yeni insanlar
tanıma falan filan. Evet evet,
otostoptan söz ediyoruz. Hani
şu Boğaziçi Köprüsü girişinde
öğrencilenn, avuçlannı kapatıp
baş parmaklanyla yanlamasına
Erbakan selamı verir gibi yap-
tıklan ışaretle başlanan, ıyi ni-
yetli ve paylaşmacı yalnız sürü-
cülerin de bunlan otomobilleri-
ne alıp yollannın ortak olduğu
yere kadar götürdükleri eylem-
den. Otostopun ekonomiye
katkısı gibi daha bir sürii büyük
laflar da edilebilir. Boşverin,
bırakın bu sıkıcı konulan da
hep birlikte otostopçu gençler-
den "gerçek otostop öyküleri"
dınleyelim. Başlıyor..
Çıgiık çığhğa yolculuk
Marmara Üniversitesi
Fransızca Kamu Yönetımi Bö-
lümü öğrencisi İpek Kuthığ'un
son beş yıldır kullandığj ulaşun
şekb otostop. İpek, parasını
başka şeylere harcamak ıçın
otostopu seçtiğini söylüyor.
Haksız da sayılmaz. Neden mi?
Okulu Tarabya'da, evi Eren-
köy'de, arkadaşlanyla buluştu-
ğu kafe Beyoğlu'nda. Bu kadar
yere ulaşmanın maliyetinı bir
düşünün. Bir de rahat ulaşım is-
teği girince ışin ıçine, otostop
tek çare Anılar mı? Ohoo,
İpek'te otostop anılanndan bol
ne var. Anlatırken attığı kahka-
halan buraya yazamıyoruz,
lahmin edin. Oysa anlattı-
klannı yaşarken az korkmamış.
Gelin bunlan İpek'ten dinleye-
lim:
"Çok üginç kisikrle karşıla-
şıyoruz. Ünlülert yöneticiler, öğ-
retim üyeleri. Iş teklifleri de
aldık, başka tekliflerde de bu-
lunanlar oldu tabii. Güvenli ol-
sun diye en az iki kişi otostop ce-
kiyoruz. Arabaya binince önce
isimler sonıluyor. Tipini beğe-
nirsek doğru, beğenmezsek
yanlış isim söylüyoruz. Güren
vermeyen tiplere de Tuzla'ya fi-
lan gideceğimizi söyleyip savuş-
turuyonız. Bir keresinde sabaha
karşı 03.00-04.00 gibi bardan
çıktık. Para yok, ev karşıda.
Otostop çekilecek. İki adam
Mantık ve Diyalektik
Semineri
Aydın Çubukçu
Bugün, saat 11.30 ve
15.00"de
Evrensel Kültür Merkezı,
Beyoğlu
, saati7.0O'de
'«vızyon Fuarı,
, TUYAP
tetanbul Sergi
Sarayı/Tepebaşı
Seyh Bedrettin
Destam
Boğaziçi Üniversitesi
Mezunundan ingilizce
ders.
Tel: (0 216) 302 44 59 dan
Kadir
Otostop, daha çok da üniversiteli gençlerin ulaşımlannda sık sık kullandıkları bir yöntem. (Fotoğraf: KAAN SAĞANAK)
aldı. Baktık şoför sarhoş. Beşik-
taş'ta inmek istedik, indirmedi-
ler. Şoför bir y andan araba kul-
lanıyor, bir y andan arkaya dö-
nüp birimle konuşmaya çahşı-
yor. Biz çığlık çığhğa. Ziver-
bey'e geldik, indirmeye niyetleri
yok. "Sizi İzmıt'e götüreceğız'
dediler. Yanındaki adam "İndi-
relim' demeye başladı, şoför de-
vam ediyor. Kapıları açıp bağı-
rmaya başladık. Ara sokakta
bizi bıraktılar. Ağlaya ağlaya
yürümeye başladık. Birden sekiz
poüs otosu etrafımızı çevirdi.
Biri ihbar etmiş.
Bizi karakola gö-
türmek istediler.
Şikayetçi olma-
dığunızı söy ledik.
İşin yoksa kara-
kolda uğraş. Ney-
se, bizi eve gönder-
dikr.Bak.budail-
ginç. Bir gün yine
iki kişi aldı bizi.
Sürücü, yanında oturanın enişte-
siymiş. Bir ara elini bacaklarıma
uzattı. Ben de tersledim. Kaynı
da 'Ne yapıyorsun?' diye çıkıştı.
İkisi kavgaya tutuştu. Biz de
arabadan inip tüydük.
Bir keresinde de Doimabah-
çe'den Beşiktaşa gitmek için
otostop çektik. Biz farkında de-
ğUiz, iki araç durmuş. 'Ben ala-
cağım. Yok ben alacağım' kav-
gasına tutuştular. Beşiktaş'a yü-
rüyerek gitmek zorunda
kaklık."
İpek'ın otostop öykülerinde
hep kötü anılar yok. "Zaten boş
gJdiyorunT' diye alıp evlerine
kadar götüren taksi şoförlen,
ınerken "Siz öğrencisiniz, pa-
ranız yoktur" diyerek harçlık
vermeye çalışan sürücüler. rast-
lanlı sonucu on gün ûst üste
kendılennı okula bırakan ban-
ka müdürü... Ha> allah, az
daha unutuyorduk. Bir keresin-
de de bindıklen Mercedes'tekı
yaşlı sürücüyle ilgili anılan.
Mercedes'e daha önce bınen
biri transseksüel, biri fahişe iki
otostopçudan korkan sürücü.
Otostop öykülerinde hep kötü anılar
yok. "Zaten boş gidiyorum" diye eve
kadar götüren taksi şoförlen, "Siz
öğrencisiniz, paranız yoktur" diye
harçlık vermeye çalışan sürücüler...
Ipek'le arkadaşını da araca ala-
rak bunlardan kurtulmaya
çalışmış. "Araca bindikten son-
ra durumu anladık. Aman, ne
açık saçık konuşuyorlar. Sev-
gililerimizi soruyorİar. Onlarla-
ne yapıyormuşuz. Neyse, biz
önce indik de kurtulduk. Sürücü
ne yaptı acabaT"
Hakan Ya>aş da tstanbul
Üniversitesi Avalar kampu-
sünde jeoloji mühendisliği öğ-
rencisi. Uzun saçh. Gitarlanyla
bındiklen bir otomobilin sürü-
cüsünün ncası üzenne otoban
boyunca verdiklen konseri
unutamıyor "Geçen yıl da iki
tip, iki arkadaşımla beni aracına
aldı. "Koçum, okuyor musu-
nuz' diye sordu. Bizden evet
yanıtını alınca. 'Ben de okuyo-
rum' diye böbürlendi. Dışandan
lise bitirnıe sınav larına giriyor-
muş. Sonra başladılar otostopçu
anıları anlatmaya. 'Geçen bir
kızaldım, bırelattımbacaklan-
na...' filan diye konuşuyorlar.
Sonra da lafı, Bunlar da kıza
ben/iyor'a getirdiler. Baktık
oiacak gibi değil, indik. Başka
bir araca otostop
çektik, adam 'Ça-
buk atlayın. takip
edılıyorum' dedi.
Başladı süratle git-
meye. Beşiktaş'ta
(ers yola gîrdi, araç-"
lara çarpa çarpa'
ilerliyor. İndikten
sonra uğursuzluk
bende diye. arka-
daşlar beıumle otostop çekme-
meye karar verdi."
Gökhan Bükmüş de araba-
sına bındığı yaşlıca bir adamın
yolu uzatmasına ve anlamlı
bakışlanna bir anlam vereme-
miş. "Adama biraz sert çıktım
da ana yola tekrar çıkh" diyor
İÜ Elektrik Elektronik Mü-
hendisliği öğrencisi Şeyma Öz-
can da İzmır Çeşme'de çektikle-
ri otostopta kendilerinı alan
Porche'li gençlerin ısrarlı Bod-
rum'a gıtme tekliflerini gen çe-
vırdıklen için yol ortasında
nasıl bırakıldıklannı anlatıyor.
Arkalanndan el ışaretı yapmı-
şlar da kızgınlıklan azalmış. Ya
bındiklen bir araçtakilerin ıssız
orman yoluna sapması... Yü-
rekleri ağızlanna gelmiş. Me-
ğerse kestırme yolmuş orası.
İÜ Iktısat Fakültesı öğrencisi
Özlem Mazmanoğlu da sürücü-
lenn tavırlannın eğıtımlı olup
olmamasn la değerlendınleme-
yeceğıni sö\lüyor. "İki arkadaş
bindiğimiz otomobilin üni\ersite
mezunu sürucüsü. yol boyunca
bize çıkma teklifinde bulundu.
Oysa ben, eğitinüi insanların
otostop çekenlere daha iyi da\-
ranacaklarını düşünüyordum."
Özlem. surücülenn kendilerinı
tanımak için soru üstüne soru
sormasma da anlam vcreme-
digıni S^% lüyor:
"Öyle ya, ben sadece bir yer-
den bir yere ulaşmak için otomo-
billerine biniyonım. Btni tanısa-
lar ne olacak? Birazdan inece-
ğim."
îçiniz kararmasın, olumsuz
örnekleri özellikle sıraladık.
otostopçu gençlenn öykülerin-
de olumlu ömeklenn sayısı çok
daha fazla. Otostopçulara baş-
ka anlamlar vükleven. onlann
deyımıvlc bazı "magandalara"
onlann mesajlannı ıletmek için'
"Hiç Öyle düsündüğünüz gibi
değil. Ben. sadece ulaşunımı sağ-
lamak için otostop çekiyorum."
Aracınızda boş yer varsa
otostopçu gençleri abr mısı-
nız?.. •
Türkiye'ninilk
hastane okulu açıldı
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Türkiye'nin ilk has-
tane okulu Hacettepe Üni-
versitesi Tıp Fakültesi Çocuk
Hastanesi'nde önceki gün
Milli Eğitim Bakanı Nevzat
Ayaz tarafından açıldı.
Ayaz, açılış töreninde yap-
tığı konuşmada "hastane
okulu" uygulamasının gide-
rek yaygınlaştınlacağmı söy-
ledi. Okul çağında bulunan
bütün çocuklann eğitimıni
hedeflediklerini bildiren
Ayaz, dünyada 6-18 yaş gru-
bu çocuklann yüzde İ'inin
hastalıklan ncdcnıyle okula
gıdemediğini anlattı. Ayaz,
Türkiye'de de bu dunımda
yaklaşık 200 bin çocuk bu-
lunduğuna ışaret etti.
Hastane ilkokullannın
yaygınlaştınlmasından sonra
aynı amaçla ortaokul ve lise-
ler de açılacağını kaydeden
Ayaz, Sağlık Bakanı Kazım
DİDÇ ile imzalayacaklan bir
protokolle hastane okullan
uygulamasının yaygınlaştın-
lacağını söyledi. Hacettepe
Üniversitesi Rektörü Prof.
Dr YükselBozerdeüniversi-
te hastanelerine yılda 2 bin
500 dolayında çocuğun
yattığını bildirdi. Açılan has-
tane okulu ile çocuklann dö-
nem kaybetmeden ya da
sınıfta kalmadan tedavi edi-
lebildiklenni belirten Prof.
Dr. Bozer, "biriestirilmiş
sınrf" olarak eğitim verecek
bu okulda aynı anda 14 çocu-
ğun ders görebileceğini kay-
detti. Prof. Dr. Bozer, eğiüm
hızmetlerinin yatak başında
da yürütüleceğıni söyledi.
Avrupa ülkelerinde yıllar-
dır uygulanan hastane okul-
lannda, tedavi gördüğü için
okula 'gidemeyen çocuklar
eğitiliyor. Çocuklara, gerek
hastane içindekı sınıfta ge-
rekse yataklan başında veri-
len "telafi eğitjıni" ile sınıfta
kalmalan veya devre kaybet-
melen önleniyor.
Hastane okulundan yarar-
lanmak için herhangj bir süre
koşulu aranmıyor. Hastane-
de 2 gün kalan çocuklar bile
isterlerse derslere katılabili-
yorlar. •
Çıraklık eğitimi yatılı,
kalfalar sigortalı oluyor
ANKARA (ANKA) - Bü-
yük çoğunluğu, küçük yerle-
şim birimlerinden gelen çırak
öğrenalerin bannma sorun-
lannın -çözülmesı amaayla
çıraklık egıtımi yaülı halege-
tirilecek.
Milli Eğitım Bakanlığı'-
ndan edinilen bilgiye göre
hazırlanmakta olan yenı ya-
sayla bakanlık bünyesinde
çıraklık eğitimi görmekte
olan öğrencilerin bannma
sorunlannın çözülmesi.
sağlıklı bannmalannın sağ-
lanması ve eğitim merkezıne
yakın yerlerde bannmalan
amacıyla çıraklık eğitimi
yatılı hale getınlecek. Top-
lam 274 jnçrkçz^ç Jaaliyet
gösteren çıcaklık eğitiminin
yatılı halegetırilmesi çalışma-
İan çerçevesinde eğitim mer-
kezlehne yakın yerlere
öğrencilerin kalması için
pansiyonlar açılarak bir çeşit
çırak yurtlan oluşturulacak.
HaarJanmakta olan yeni ya-
sa çerçevesinde aynca kalfa-
lann Milli Eğitim Bakanlığı
tarafından sigortalanması da
yeralıyor.
Daha önce calıştıklan işye-
ri tarafından sıgortalanan
kalfalar birtakım sorunlann
çıkması nedenı\le Milli Eği-
tim Bakanlığı tarafından si-
gortalanacak. •
YAVUZ AYDAR STÜDYO FM'İN 2000. PROGRAMINIKUTLADI
78'lerinahematifyapımmda16yıl
AZMtKARAVELİ
Bızet'in Arllesıenne süıtıyle başlayan
Stüdyo FM'ı özellikle rock müzığine ilgı'du-
yanlar çok yakından tanıyorlar. Çarşamba
ve cuma günleri yayımlanan Stüdyo FM. ge-
çen hafta 2000. programını kutladı. Bu kut-
lamanın başmiman ise 16 yıldan ben prog-
ramın yapımcıhğını ve sunuculuğunu üstle-
nen Yavuz Aydar.
TRTye 1967 yılında giren Aydar. bugün
TRT-3"ün çoksesli müzikler müdürlüğünü
yapı>or. 1978 yıbnda Şebnem Savaşçı ile
sunmaya başladıklan Stüdyo FM programı,
FM ba'ndında tek ıstasyonun yayın yaptığı
yıllarda gençler için alternatıf bir yapım
olma özellığmi taşıyordu. Savaşçı ve Aydar"-
ın mükemmel uyumlan sonucunda Stüdyo
FM, ikıbnin ortak yapımı olarak anılmaya
başlandı. Programın çizgilerini rock, blues,
caz, pop-caz olarak daha ilk günden çizen
"68 kuşağmın direnen temsilcisi'" Aydar,
daha sonralan new age gibi türlere de prog-
ramlannda yer verdi. Disco. rap gibi akımla-
ra karşı bugüne kadar mücadele gösteren
Stüdyo FM, çizgisinden ödün vermeden
2000. programa ulaştı.
Aydar. tam bir Rolling Stones fanatiği.
Kesinlıkle laf söyletmiyor Stones'a. Pink
Floyd, Led Zeppellin, Deep Purple diğer
vazgeçemeyeceği gözdeleri. En hayıflandığı
nokta teknolojinin geç gebşmesi ya da bu
roek ustalannın erken müzik piyasasına çı-
kmalan. "Bugünkü teknoloji 60-70'lerde ol-
saydı her şey çok daha mükemmel olurdu.
Yazık, çok yazık oldu" diyor
Radyoyla ilk taıuşmanız nasıl gerçeklesti?
AYDAR - Üniversıtede okurken devam
zorunluluğu yoktu. Hem cahşıp hem p>ara
kazanmak istedim. O >ıllarda Ankara Rad-
yosu'nun müdürü olan Suna Kan'ın eşı Fa-
ruk Güvenç'i saygıyla anmak ıstıyorum.
Kendısı amcamın mahalle arkadaşıydı ve
ısrarlı baskılanm sonucunda kendısiyle
tanışük. Zaten orta sondan itibaren aşın bir
pop müzik dinleyicisiydim. 1960'larda Beat-
les k^sırgasmı öpkı Londra'daki gibi ya-
şadık.
Stüdyo FM nasıl doğdu?
AYDAR - Stüd>o FM'i askerden geldik-
ten sonra yapmaya karar verdim. O zamana
kadar radyoda canlı yayın yapılmazdı. Stüd-
yo FM, canlı ilk müzik programı olma fizel-
liğini taşı>ordu.
Aydar ve Savaşçı, bugüne dek yıllık izjnleri dışmda tiim
programları birlikte sunmuşlar. (TARIK TINAZAY)
da ister istemez etkılendi.
80 sonrası dönemde sizi tat-
min eden hiçbir gnıp olmadı mı?
AYDAR - Bir tek özgün mü-
zik olarak Dire Straits çıktı
Onun dışındakiler öncekılenn
taklitlennden ıbaretttı.
Programlarınızda sunucu
Şebnem Sa>aşçı'yla çok iyi 4>ir
uyum sergiliyorsunıız...
" AYDAR-E\et Beraberlıği-
mız çok öncelere gıdi\or aslı-
nda. Benım daha önce
yaptığım bm programın 500"-
ünü Şebnem seslendırmıştı.
Istediğimiz çizgıde. çok parlak
bir sesi vardı. Iki kışının canlı
yayına katılmasının daha akıa
olacağından hareketle yola
gktık.
İlk programınızda neler his-
setmiştiniz?
AYDAR - Tabıi çok heye-
canlanmıştık. Dizlerimin bir-
birine çarptığını çok iyi hatırlı-
yorum. Daha sonra alıştık ta-
bıı
Ağıriıklı olarak gençlerin
çalıştığı özel rady olar hakkında
neler düşünüyorsunuz?
AYDAR - Yenı radyolan
kendımize rakip olarak gör-
müyoruz. ABD ya da Batılı
ülkelerde ızin almadan dene-
Sizi canlı yayına yönelten etken neydi?
AYDAR - Rock "her gün yeni bir albümün
çıktığı. hızlı bir değişim geçiren. sabun köpü-
ğü gibi bir müzik. Aktüel olana yetişebilmek
için canlı yayın yapmak bir zorunluluktu.
Böylece 3-4 saat önce çıkmış bir albümü ak-
şamki programa yetıştırebilecektik. İlk
programı da 3 Eylül 1978 tanhmde gerçek-
leştırdik.
İlk programınızda programın çizgisini net
bir şekilde çizmiştiniz. Bu çizgiyi bugün de
sürdürdüğünüzü düşünüyor musunuz?
AYDAR - Evet, bugün de sürdürmeye
çalışıyoruz. Neydı bu çizgi? Rock, caz. pop-
caz, blues çalacaktık. Ancak kabul etmemiz
gerekir kı 80 sonrası yaşanan kalitedüşüklü-
ğünden Stüdyo FM de nasıbını aldı. 70-76
döncminde yaşanan rockun altın cağı yerini
rap gıbı -müzik diyemeyeceğim- soundlara
bıraktı. Bu yozlaşmadan bızim programımız
tımsiz yayın yapmak mümkün değıldir. Belli
bir denetim mekanizması kesinlıkle gereki-
yor. Telıf haklan da çok önemlı bir konu Sa-
natçılar, yapıtlan radyolardan serbestçe yayı-
mlansın diye mi beste yapıyorlar?
Yay ınların kalitesinin bir değerlendirmesûıi
yapar mısınız?
AYDAR - Çoğunun müzikalitesi çok dü-
şük. Korkunç boyutlarda Türkçe bozukluğu
yaşanıyor.
Genç program yapımcılarına neler öne-
receksiniz?
AYDAR - Önceİikle şunu belirtmek isti-
yonım: program yapımcılığının okulu yok.
Kjşılerin bızzat bu ışe gonül vermelen gereki-
yor. Sonra zaman çok önemlı İş dışında sü-
rekli dınleyip yeni yapıtlan takıp etmek
önemli. Dinleyeceksınız ki iyi ile kötüyü ayırt
edebılesınız. •
GEJSTÇ
Kemal Gökhan G
Dinin pratik savaşçısı
"\'eyi merak ediyorsun" diye sordu
bana. Nasıl anlatmaİı? İnsanlar değjşiyor-
du. Bu son derece anlaşılır bir şeydi. Her-
kesin değışmek ya da değişmemek özgür-
lüğü vardı Acaba diye sürdürdüm düşün-
meyi. Acaba, gerçekten değişmemek
hakkına karşı voğun bir saldın değil mivdı
yaşadığımız? Eskı zevkleri özleyen muha-
fazakardevrimcilerden olmak... Bütün bir
kavram çorbası. Hem devrimcı olacak
hem de muhafazakar. "Hepsini anlırorıını
da" dedim. "dıni tercih etmış olnumı unla-
makia güçliik çekiyorum." Güzel ve uzun
parmaklannı birbirine geçirdi. Yüzünde
artık tam olarak aynştıramavacağım bir
ışık. Gülümsedı. "Bir tercih değil. senin ım-
ladığıngibi. Düşünmesigüç. biliyonımama,
benim için öylesıne açık ki... Ben gerçeğian-
ladım. Dinin ekmekgibi, sugibi, kaçaınaya-
cağını bir korku değil, kaçındma: bir ihti-
vaç olduğunu... Bilıyorsun"dçdi... Eski ıki
arkadaştan biri sanki yüzyıllar öncesinde
bir yerde durmuş, diğeri ise çok uzaklara
gitmiş gibi seslenerek konuşuyordu. Oysa,
geriye doğru >ürümek diye bir şey de vardı
diy mi? Hani şu belediye otobüslenndcn
antrenmanlı olduğumuz... "Bilivorsun, ben
okıırna alışkanlığımı kayhetmedim. Din la-
rilu, teorik vapttları kısa sürede hatmeuim.
Aşağı yukarı aynı siyasal bilinçle, aynı dev-
rimci inançla bu bakışı savunduğumu gör-
mek beni ayakta tutuyor. Şövle de düşü-
nebilirsin. Bu adama siyasi pratik gerekliv-
di. Omuz yaşıyamazdı. Ve o da öyle yaptı.
Si\ ası pratiği, dönüştürücü, sistemi ortadan
kaldırtnayı amaçlavan pratiği seçti." Be-
nim cevap vermem, soru sormam ya da ki-
nayeli bir saptama yapmam hiç gerekmi-
yordu. Ne soracağımı. neyi eleştireceğimi
çok ıyi biliyordu. Bana susmak düşüyor-
du. Dinlemek ve ıkna olmamak... ' Sınıf
savaşımını nereye gömdün, din ne kadar de-
mokratiktir, sen ki neredeyse anarşizmin te-
orisini yapan adam. nasıl oldu da. hem de
bilinmeyen bir güce kul olmayı, onun sa-
vaşçısı- olmayı kabullendin?.. Bu sorularm
da cevabmı verebiltrim sana... Ama bir tek
şevin hesabmı veremem Bu ne kadar be-
nim'.". O kadar çok düşündüm ki... Ne farkı
var söyler nüsın bana? Bir adım önce de ce-
nuıattik biz... Şimdi de cemaatiz. Bir adım
önce de ortak söylemin. asgari nıüşterekle-
rin özneyi kucaklamayan soğııkluğumı evet-
çivdik... Şimdi de öyle\ iz. Ama.asılönemlı-
sı. hurada kaybedenin ben değil. sen olduğu
gerçeği... Sos\alistler kaybettı. Hiç ianiları
kalmanuii mrna.Hele bizimkigıbi ülkelerde
bir daha ayakları üzenne basamamacası-
na... Ben. tartışmayı. sıvasi değişim yarat-
ma ısteğimi. güçlü inançlarımı buna tercih
ettim. Kaybetmenin ağır \almzlığına... Ve
sorunun cevabmı bulduğuın yerde orası oldu
işte: Ben hiçbir zaman hen olmamıstım!"
Buldum sandığı şey benım için çok büyük
malıyeti olan bir yalnızhktan başka neydi
ki? Günün binnde aşın sağcı bir örgütün
tetikçisi olarak benı karşında bulursan
şaşırma dedığini duyar gi^ıydim. Daha
çok pratik... Daha etkilı. daha sıcak... Ne
için değil, neyi yaptığı ile ılgılenivordu.
Pratikten geçmışte de sıkıntı duvmanın
kıvancını hangi borsada satabilirim?
SERİMİZPt
3U6ÜN
'ALT1MIZDA!
YAfUNSA
EPEMİZDE!