27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 2 6ŞUBAT1994PAZ) KULTUR 'BirileridönemiîJmiçekmekzorunda' Tunca Yönder'in yönettiği "Ağn'ya Dönüş"fîlmininçekimleri îstanbul'da, Haydarpaşa Gan'nda sürüyor PELtVÖZER H aydarpaşa Garı- nın çevresinde te- laşlı bir kalabalık, herkes birbirini ite- rek merdh enler- • • • • • • den çıkan bir bölük askere bakmaya çaiışıyor. Mer- divenlerde bekleyen köylüler, te- laşlı adımlarla gardan çıkan kala- balık ve askerler, 50 yıl önce çe- kilrniş bir fotoğraf karesınden firlamış gibi göriiniiyorlar. Genç bir subay, kansırun elinden sıkıca tutmuş, belli ki trene yetişmeye çaiışıyor. Aşağıdaysa asistanlar koşuşturuyor, yönetmen kame- rayı durduruyor ve telaşlı bir çe- kim günü yaşanıyor. Defalarca çekilen gara giriş sahnesinden memnun kalan Tunca Yönder, içerideki çekimlere devam edi- yor Öykü otobiyografik ızler taşıyor Tunca Yönder'in yönettiği "Ağn'ya Dönüş" filmınin çekim- leri fstanbul'da, Haydarpaşa Gan'nda süriiyor. Geçen sene çe- kimlerine başlanan ve talihsızük- ler sonucu tamamlanamayan fılm, şimdi yeniden aynı kadroyla çekiliyor. öazetecı vazar Haluk Şahin'in aynı adlı kıtabından esinlenerek Tunca Yönder ve Ay- kırt Tankuter'ın senaryolaştırdığı "Ağn'ya Dönüs"te Haluk Kur- doğlu, Ayşegül Aidinç, Can Gür- zap, Bennu Yddınmiar ve Murat Coşkuner başlıca rolleri pavlaşı- yorlar. Görüntü yönetmenlığıni Salih Dikisei'nın yaptığı filmin müzıkJeri iseSerdarKalafatoğlu'- naait. 1940'lann ve 1990'lann ıç ıçe geçerek anlatıldığı öykü otobi- yografik izler taşıyor: Haluk Şa- hin'in babası Mehmet Şahın (Ha- luk Kurdoğlu) 1940'larda üsteğ- men olarak Doğu Beyazıt Sürba- han Köyii'nde görev yaparken, kansı Muhsine Hanım da aynı köyde öğretmenlık yapmakıadır. Fılmde bu ıki ıdealıst gencin kışi- liğinde, genç Türkiye Cumhun- yeti temsıl edilir. Muhsine ve Mehmet Şahın'in oğullan Hilmi henüz iki yaşındayken, birlikte Ağn Dağı eteklerinde yaptıklan bir gezinti sırasında Muhsine kaybolur. Mehmet Şahin yıllarca genç kansırun hayaliyle yaşar. 1990'lara geldiğimizde Meh- met Şahin'ın oğlu Hilrru (Can Gürzap). bir gazetenin yöneticisi olmuştur. Kansı Bilge ise bir te- levizyon şirketinde çalışmakta- dır. Tarihi sorguluyor Baba olacağıru öğrendığinde Hilmi ve kansı, Hılmi'nin doğdu- ğu köy olan Sürbahan Köyü'ne gitmeye karar verirler. Eşini kay- bettikten sonra doğuya hiç git- meyen Mehmet Şahin de onlara katılır. Doğu Ekspresi'yle ger- çekleşen yolculukta 401ı yıllar- dan bu yana gelişen ve değişen Türkiye'nin değerlendirmesi yapılır. Tiyatro oyuncusu, dizı ve tele- Geçen sene çekimlerine başlanan ve talihsizlikler sonucu tamamlanamayan film, şimdi yeniden aynı kadroyla çekiliyor. vizyon fılmlerinin yanı sıra sine- ma filmi de çeken yönetmen Tun- ca Yönder, bu fılmıyle bir bakı- ma tarihi sorguluyor. Geçen sene Kültür BakanlığYnın desteği \e- tersiz kaünca filmi çekemeyen Tunca Yönder, başka finans kay- naklan arama yoluna gitmiş ve atv') le de anlaşarak bu filmi ger- çekleştirme firsatı bulmuş. Aşağı yukan 2 milyar liraya çıkacak olan filmin, dönem filmi olması ve çekımlenn doğuda yapılması gerekliliği bazı zorluklar çıkarmış. Türkiye'de fazfa dö- nem filmi çekilmemesinden yakı- nan Tunca Yönder. Kurtuluş Sa- vaşı'ndan sonra geçirdiğimız dö- nemleri işleyerek bugünlere ka- dar getirmek istediğini belirterek şunlan söylüyor: Türk kültüriine yapılmış büyiik ihanetler "Birileri dönem filmi çekmek zorunda. Yoksa gelecek kuşak- lara sinemamızda bunalım film- leri, \a da şabion aşklann ve mar- jinal insanların anlatıldığı filmler kalacak. 60 milvonluk koca bir toplum *ar. Onlann sorunları var, riim bıınlann ele aiuunası gereki- >or, Büfün bunlar ele alınmalı, ir- delenmeli ki bir yere »aralım. Bu fîlmde biraz bunu yapmaya çalışı- yoruz." Daha önceki dönem filmlerin- de de siyası konulan işleyen Yön- der, objektif olarak toplumsal olaylann ıncelenmesi gerektiğı görüşünde. Bu filmde özellikle köy enstıtülen konusunu irdele- yen yönetmen, köy enstitülerinin kapatılmasını bir ihanet olarak göriiyor. Köy enstitülerinin te- mel amacının köye önder yetiştir- Bennu Vıldıruniar ve Murat Coşkuner yazarın anne >e babasını başanyta canJandırıvorlar. (Fotoğraflar: KAAN SAĞNAK) mek olduğunu, buraya alınan ço- cuklara önce toprak kazmamn. harç karmanın öğretildığıni, bu çocuklara aynı zamanda kitap okumarun, dans etmenın de öğre- tıldiğini söyleyerek önerruni \ ur- guluyor. Bugün köy enstitülerin- den dünya çapında insanlar yetiş- tığınivurgulayan Yönder."komii- lûst parmagı var bu işte" denerek kapatılan köy enstitüleri projesi- negöre. 1954'te Türkiye'deokur- yazar olmayan kimsenın kalma- yacağını belirtıp, ağalann ve on- lann Meclis'teki uzanulannın kendılerine zarargeleceğıni düşü- nerek bu projeye sıcak bakmadı- klannı söylüyor. Halkevlerinin de aynı talihsiz- liğe uğradığını düşünen Yönder. bu kültür ocaklannın kapatı- lmasını da Türk kültüriine yapılmış büyıik ihanetler olarak göriiyor ve bunlann hesabını ki- min vereceğini soruyor. İzlenme- sı zor bir film olduğunu vurgula- yan sanatçışöyle konuşuv or: "Fil- mi sornına kadar st'> redebilene te- sekkür edeceğim. Çünkü çoğu in- san dayanantayarak çıkıp gide- cekrir. Çoğu seyirei Ajşegül'ün so> unmasını, şarkı söylemesini bekleyecektir. Ama topium bu hale gelmedi. topium bu bale geri- rildi." Geniş bir oyuncu kadrosu Haluk Şahın'in eski bir arka- daşı olduğunu ve onun da kendisi gı bi bir öğretmen \ e asker çocuğu olduğunu vurgulayan Yönder. onlann çektıği çıleyı görmüş ve dınlemiş olmasının >azann vapıtını oldukça duyarlı kıldığını vurguluvor. Genış bir oyuncu kadrosu.vla çalışmayı seven yö- netmen. bu filmine de pek çok başanlı oyuncunun yaru sıra. \Ü2İerce figüranla çaJışıyor. Dö- nemın kostüm \e dekorlannın ti- tizlikle seçıldiği filmde, figüran- lan o dönemin canlı insanlan- ndan aynrt edebilmek oldukça zor. Daha önce Can Gürzap ve Haluk Kurdoğlu ite pek çok çalı- şmalar yapan Yönder, Ayşegül Aidinç'le de "Yorgun Savaşçı"da çalışmış. Küçük bir rol oynayan Aldinç'in oyunculuğunu çok be- ğenen Yönder, bu filmde de onunla çalışmayı tercih etmiş. Filmde. Hilmi'nin kansını can- landıran Aidinç, kendisiyle ko- nuştuğumozda Türkıye'nın sos- yal yapısını veçeşitlı meslek grur> lanndan ınsanlann konu edildiğı bu filmde canlandırdığı karakteri 5U sözlerle anlatıyor "Bilge, Ar- na\irtköy Koleji'ni bitirmiş. Haya- ta eğitiminin >erdiği "soft" baktşJa bakıyor. Ağn seferindeki konuş- tnalar onun, hayatın pek çok yö- nünü anlayıp kendini eleştirmesini sağlıyor. Yolda geçen beş hafta boyunca bir özeleştiri yapıyor." Son eüi yılın hesaplaşması TuncaYönder'le dahaonce "tlk Aşk" ve "Yorgun Savaşçı"da bır- ükte çalışan Can Gürzap da Tun- ca Yönder'in çok iyı bir sinema yönetmeni olduğunu ve çok iyı iş- ler çıkardığını düşünüyor. Son ellı yılın hesaplaşmasmj yapan bu filmde, Türkiye'nin nereden ne- reye geldiğini, cumhuriyetı. de- mokrasiyi, Atatürk'ün getirdiği önemli değişımleri görme fırsatı bulabileceğimizı söylüyor. Gürzap. filmi şu sözlerle an- latıyor: "Bir çatışma >ar filmin içinde, ama bu kuşak çatışma- sından çok, fikirlerin pek de hoş olmayan bir biçimde çatışması. Bir uygarüğı burafeler üzerine de- ğil, çağdaş duşûnceler üzerine ofurtmamız gerekir." Haluk Kur- doğJu da köy enstitülerinı, Hasan Aü Yüeel'ın yaptığı en yararlı iş- lerden bıri olarak gördüğünü söylüyor ve o dönemleri yaşamış biri olarak bu filmde oynamak- tan çok zevk aldığını belirtiyor. İki yetenekJi oyuncu Tunca Yönder'in oyunculuk- lannı çok beğendıği iki genç oyuncu; Bennu Yıldırımlar ve Murat Coşkuner >azann anne ve babasını başanyla canlandınyor- lar. fstanbul Devlet Konservatu- van mezunu olan ve şehir tiyatro- lannda oyunculuk yapan Yıldınmlar. canlandırdığı karak- terin yazann annesi olduğu ıçin masalsı bir bakışla anlatıldığını düşünüyor ve doğuda yapılan eğitım seferberlığinın ve genç Cumhunyet'in zorluklannın üze- nnde durulduğunu vurguluyor. Mimar Sinan Devlet Konserva- tuvan son sınıf öğrencisi Murat Coşkuner ise aşık ve vatanmı çok seven bir asken canlandınyor filmde. Daha önce dızı filmlerde oynayan oyuncu. bir dönem fil- mınde oynamanın çok hoşuna gıtüğini voırguluyor. Şu sıralarda çekimlerine Er- zurum'da devam edilen film, yur- tıçındeki tüm film festivallenne katılacak. Şubat ayının sonuna kadar tamamlanacak olan "Ağn'ya Dönüş", seyirciye 1940'- lı ve 9O'lı yıllan karşılaştınma ola- nağı tanıyacak ve günümüzde pek üzennde durulmayan bazı tarihi gerçeklerin tartışılmasına zemin hazırlavacak. Fransızlarmyeni Edith Piaf'ı...Kültür Servisi - Fransızlar. Anglo-Sakson dün- yaya karşı takındıldan hor görür uzaklıkla ünlen- diler. Yavgınlaşan söylenceye göre bir Fransız. fngilizce bilse bile. yardım isteyen bir turiste Fransızcayarutvermekteısrareder. Ancak tüm bu mitlere karşın Fransa da Anglo- Sakson kültür egemenüğinden payını almaktan kurtulamadı. Fransız sineması, Hollyvvood fiünleri karşısında tam bir yenılgıye uğradı. Muzığın evrensel dili İngılizce olarak beürlendiğinden. müzik dınlerken kendi dilJen. Fransızlann kulaklannı tırmalar hale geldi. Öyleki "Les Tbugs" isimli ünlü bir Fransız topluluğu dün- ya pıyasaşına gırebilmek için tümüyle İngilizce bir albüm çıkardı. Albümün tek sorunu sözlerinin İngilizce olmasıyla kalsaydı. bu kadar patırdı kop- mayacaktı. Fransızlan can evinden vuran. bu İngiüzce söz- lerin ilettıği mesajdı: "Hepinıi2 Amerikan TV' dizüerini seyTetti- ğimize göre / niye yeni sınırlar çizelim/ niye yeni duvarlar öre- lim / bayrakJan yakalım / banş içinde yaşayalım" İşin çığnndan çıktığına karar veren Fransızlar karşı atağa geçtiler. Önce Fransız hüküme- tinin ısranyla sinema sektöru GATT anlaşmasının dışında tutuldu. Sonra Fransız radyo kanallannda yayımlanan şarkı- lann yüzde kjrkırun Fransızca olması yasaJ bir zo- runluluk hahne getirildi. Şimdi de Fransızlar hiç olmayacak bir şeyi başarmak üzere: Fransızca söz- lü şarkılan dünya hstelerinde bir numaraya çıkar- mak. Paris'in en ünlü rock oditoryumu Zenith'te sah- nenin üzerinde bir yönetmen sandalyesi duruyor. Yönetmenin adının yazılması g^reken yerde dev bir "D" harfi var. Sandalyenin üzerinde genç, gü- zel ve etkileyici bir kadm oturmuş. son albümüne adını veren hit parcasım söylüyor "Je Te Dis Vous". Kadının, yillardır ilk kez ülkesinin sınırlannı aşmış ve dünyanın dört bir yanında tanıdık gelen bir adı var: Patricia Kaas. " D " harfi- nin sırn hiç açıklanmıvor ama. çeşitli tahminler yapılıyor elbette. Söz konusu şarkı daha önce Ka- as'ın bir çok konserinde bo> gösteren Alain Delon ile Kaas arasındaki dostluktan esinlenilerek yazılrruş. Bu durumda "D" Delon'un "D"sı olarak yorumlanabilir. Ancak " D " harfinin başka bir an- lamı da olabilir. Çünkü Kaas'ın 1985 yılmda piya- saya pkan ilk albümünün yapımcılığını Gerard Depardieu üstlenmiş ve bu albümden çıkan ilk hit parça, "Jalouse" Depardieu'nun eşı Elizabeth ta- rafından yazılmış. Belkide " D " Depardıue'nun Kaas. 1966 yılmda Fransız sınınndakı Lorrai- ne'de doğdu. Sekiz kardeşi olan Patricia 'nın ba- bası bir maden işçisi ve amatör bir danscıydı. Al- man asıllı olan annesi ise gösten sanatlanna tut- kundu. "Bana şarkı söylemem için baskı yapmadrvsa da çocuk- lanndan birinin sanatçı olması en büyiik havaliydi" dıy or Kaas. 13 yaşında Patricıa, kasaba ba- lolan ve festivallerinde Sylvie V'artan'dan Liza Minelli'ye ka- dar dönemin tüm popüler şarkıcılannı taküt ederek şarkı söylemeye başlamıştı. Kaas bu- nun eşi bulunmaz bir deneyim olduğuna inanıyor: "Herkes zfl zurna sarhoş olurdu, böylece küçük yaşta seyirciye hâkim ol- mayı öğrenmek zorunda kalı- jorsun." Kaas 17 yaşında sının geçerek Almanya'ya gitti ve > edi yıl boyunca "Dub's Laydy- killers" grubuyla gece klüple- rinde şarkı söyledi. ilk menajeri Patricia Kaas Bernard Schwartz da onu bu gece klüplerinden bırinde keşfe- derek Gerard Depardieu ile taruştırdı. Depardıeu'- nün yapımcılığını üstlendiği ilk albüm başansız oldu. Ancak ünlü şarkı sözü yazan Dider Barbeli- vien'ın Kaas'm sıradışı sesini fark etmesini yıne bu albüm sağladı. Barbelivien "MademoiseUe Chante Le Blues" şarkısıru ona verdi. Şarkı bir gecede Ka- as'ı üne kavuşturdu, tüm gazetelere manşet olan konserler. bırçok ödül, peŞP^Şe piyasaya çıkan ve her biri liste başına oturan dört albüm ve 11 "sin- gel" geldi bu başannın ardından. Yeni albümü "Je Te Dis Vous" ile birlikte albümlerinin toplam sauşı 5 milyona ulaşmış bulunuyor. Dünyanın birçok ülkesinde en az Fransa'daki kadar aranan bir mü- zisyen olmayı başaran Kaas. böylelikle Amerika ve fngiltere turnelerine de çıkma olanağına kavuş- tu. Kaas. Edith Piaf tan bu yana Fransızlann tüm dünyaya adını duyurduğu ilk şarkıcı olma yolun- da emin adımlarla yürüyor. BP Türkiye BP Exploration Azerbaycan GENÇ TÜRK-AZERİ SANATÇILAR YARIŞMASI sonuçları ÖDÜL ALAN SANATÇILAR VE ESERLERİ BİRİMCİ ALİ SELAMİ YANYA ADSIZ 1-2-3 İKİNCİ VAGİF SULTANOF ILKBAHARIN BİR GUNÜ ÜÇÛMCÛ GENCOGÜLAN GOZ-EL SERGİYE KATILACAK SANATÇILAR ISMAİL ACAR MEHMET ACAR TOGRUL AGABABYEV EMEL AKBAY ELYAH ALIMIRZOYEV MÜSEIB AMIROV RENA AMRAKHOVA GÛLDANE ARAZ BILGEHAN ATALAY CHİNGIZ BABAYEV ELNUR BABAYEV EBRU BARAN FERİDE B/NİOĞLU SELDA CENGIZ ERGIN ÇAVUŞOĞLU GÜLİZAR ÇUHACI SİNAN DEMIRTAŞ YALÇIN EFENDİYEVA ADİLYA EFENDIYEVE CEMİL ERGÜN ICLAL ERENTURK ESİN GÖÇER T. MELİH GÖRGUN SAKIT GULAMOĞLU RASİM SUSSEYNOV MEMET GUNELİ TİMUR GÛVEN UJAL HAGVERDİYEV ELKHAN HASHİMOV ARİF HUSSEYNOV KOSTİNA İNNA BP, Mimar Sinan Üniversitesi G. S. F. Öğretim Üyesi Sayın Prof. Sûleyman Saim Tekcan, Marmara Üniversitesi G. S. F. Öğretim Üyesı Sayın Prof. Ergin Inan, Azerbaycan Sanatçılar Birlıği Başkanı Sayın Farkhad Khalilov, Azerbaycan Devlet Sanat Üniversitesi Rektörü Sayın Temuchin Efendiyev ve Sayın Victoria Proston'dan kurulu değerlı jüri üyelerine ve yarışmaya katılan bütün Türk ve Azen genç sanatçılarına teşekkürlerıni sunar. KERfM ISKENDEROV NAMIK İSMAILOV ISMAİL ILHAN IRMAK INAN AYŞEGUL IZER EMİN KOÇ PINAR KÜNAR EMİN MAMEDOV ELLADA MAKHMUDOVA RASHID MEHTİYEV YUSİF MIRZOYEV MUSTAFAO MÜFTUOĞLU SHAMIL NAJAFZADE AHMET ÖZEL DERYA ÖZER H AVNI ÛZTOPÇU FIKRET ÛZTURK KYAMRAN RAJABOV AYTEN R2AKULIYEVA DEMET SANCAR GAZİ SANSOY ELVAN ŞAHİNOĞLU FUAT ŞEHLER SHAKHEİN SHİKHEALİYEV SABİNA SHİKHLİNSKAYA B KORKUT TİRYAKİ YAPRAK TOPARLAK HİMMET TUNCEZ FÜSUN UZEL OYA YILMAZ AdapazarıDevletGüzelSanatlat Galerisiyenileniyor SAKARV A (AA) - Kültür Bakanlığı tarafından kullarum hakkı Adapazan Belediyesi'nedevredilen Devlet Güzel Sanatlar Galerisi, yeni düzenlemelerledeğışik birçehre kazanacak. Adapazan Beledive Başkanı Ünal Ozan, yaptığı açıklamada, galennın Adapazan halkjna etkin biçimde sanat olaylannı ızlettırmekte önemli birmekan halinedönüştürüleceğini söyledi. Ozan, Devlet Güzel Sanatlar Galerisi binasının Adapazan Belediyesi'ne devredilmesini büyük birmutlulukla karşıladığını beirterek. "Bundan böyle Adapazan Belediyesi'nin malı olan bu binada kültür ve sanat heyetimizgözetiminde sanatsai etkinliklerirmzi sürdüreceğiz" dedi. Galeridegenç yeteneklere öncelik verileceğini kaydeden Ozan, gençlerin becenlerinı değerlendireceklerini \ e Adapazan'na yeru sanatçılar kazandıracaklannı kaydettı. Macaristan Micolo Partok Korosu Avanos'ta NEVŞEHİR (Cumiıuriyet) - Bir dizi konserler vermek üzere ülkemızde bulunan Macaristan'ın ülkü Micolo Partok korosu 8 şubat akşamı Nevşehir'in Avanos ilçesinde bir konser verecek. Avanos Belediye Başkanı Seyhan Duru, Avanos'ta kültürel faaliyetleri uluslararası düzeydeelealmak amaayla ülkemızde birdızi konserler vermek amacıyla bulunan Macaristan'ın ünlü Micolo Partok çoksesli korosunun 8 şubatta saat 20.00"de belediye kültür salonunda halka açık bir konser vereceğini söyledi. Ankara Çoksesli Koro Vakfi'nın davetlisi olarak ülkemızde bulunan Macaristan Micolo Partok korosunda 42 sanatçı görev alıyor. The ShoutHayalKahvesi'nde Kültür Servisi - "Hayal Kahvcsf'organızasyonu ve "The British Counal" ile "Hür FM'ın sponsorluğu altında. kasım 1993'te başlayan \ e May ıs 1994'e dek sürecek olan "İngiliz Rock Çıkarmasf' programının beşinci konuğu, üç kişilik İngiliz rock topluluğu "The Shout". The Shout 1992'de West End bölgesinde bir Blues Jam konserinde tanışanLondradoğumlu V'ince ile Alman rock göcmeni VVillı Hamperinişbirlığiyle doğdu. Londra 'nın çeşitli kulüplerinde başkalannın şarkılannı söylerken kendi bestelerini yazmaya başladılar ve ortaya hareketii, kıpır kıpır blues rock ezgilerinden oluşan bir müzik çıktı. Kendi finansal olanaklanyla hazırladıklan ilk albümlen "Let It Ouf'ıEylüll 993'te pıyasav a süren The Shout. 9-19 Şubat 1993 tarihlerinde İstanbul Ha\al Kahvesi'nde. SimaviKarikatür Yanşması sergisiAntalya'da ANTALYA(AA)-"11. Sımavı Uluslararası Karikatür Yanşması" sergisi, Antalya FalezOteli'ndeaçıldı. Ay sonuna kadar açık kalacak sergıde. 67 ülkeden 783 sanatçının 2 bin 77Oeserle katıldığı yanşma sonunda dereceye giren. mansiy on alan v e sergilenmeye değer bulunan 200 karikatür yer alıyor. Sergi.eylüİayında yapılan ödül töreninden sonra Ankara ve İstanbul'da da sanatseverlere sunulmuştu. Aksamy'da sinemagünleri AKSARA Y (AA) - Aksaray "da 7-13 şubat tanhleri arasında "Sinema Günleri"düzenlenecek. Kültür Bakanlığı"nınkatkılanvla Aksaray Kültür Derneği tarafından gerçekleştirilecek sinema günlen kapsamında. kültür evindegösterilecek filmler şunlar: PianoPiano Bacaksız. Uçurtmayi Vurmasınlar. Yusuf ile Kenan. Gün Ortasında Karanlık, Gölge Ov unu. Camdan Kalp, İki Kadın. Dönersen Islık Çal. Düş Gezginlen. Sinema günleri için bilet fiyatlan 10-20 bın lıra olarak belirlendi. 'Münevver'in Hasbıhati* Kültür Servisi - İstanbul Belediyesi Şehir Tiyatrolan Kültür Birimı. etkınlikleri olarak "Münev%er'ınHasbıhah"adlı oyunu sahneleyecek. İbnürrefik Ahmet Nuri Sekizinci'nin Kınar Hanım için ya^dığı bu tek kişilik oyunda. on dokuzuncuyüzyılOsmanlı kadın dünyasmabakılıyor. Engin L'ludağ'ın sahnevekoyduğu. TilbeSaran'ın oynadığı "Münevver'in Hasbıhali", daha önce Yıldız Saray ı Sahne Sanatlan Müzesi"ne otan tik sahne kostümlen bölümünün eklenmesı nedeniyle sahnelenmişti. 7 şubat pazartesi günü saat 18.00'de HarbiveCep Tiyatrosu'nda sahnelenccek o\un ücretMZızlenebılecek. Devlet Opera ve Balesi'nde salon sorunu ANKARA (AA) - Devlet Opera ve Balesi (DOB). kabına sığmıvor. DOB. Ankara. İstanbul ve İzmır'dekı mevcut salonlanv la tam kapasite çalışamı\ or Dev let Opera ve Balesi Genel Müdürü Rengım Gökmen özellikle Ankara \c İstanbul'daki salon sayılannın yetersiz olduğunu belirterek. "DOB olarak çok daha yüksek temsil sayısına ulaşacak kapasitedeviz"dedi. DOB Genel Müdürü Gökmen. Ankara'ya yeni opera ve bale salonu yapılması ıçin Kültür Bakanlığı 'nın gırişimlere başladığını bildirdi. Hipodrom'daki Atatürk Kültür Merkezi alanı içinde yeni bir salon \ apılmasının planlandığını anlatan Gökmen. "Bu henüzolgunlaşrnamış birproje Bakanlık bu konu üzerinde çalışıvor. Önümüzdeki günlerde önemli bir mesafe alacağımızı umuyorum" diye konuştu. Gökmen, İstanbul'da ise uvgun bir arsa bulunarak alınması halinde sorunun yan yanya halledileceğini belirterek. "Bizim amacımız bu konuda kamuo> u oluşturarak. biryer sağlanması. Eğerarsayı alabilirsek. bunun altından kalkanz"dedi. Kıyı'nın 95. sayısı Kültür Servisi- I986yılından buyanaTrabzon'da yayımlanan ay hk küjtür ve sanat dergisi Kjyn'run. 95. (şubat) sayısı çıktı. Ölümünün 10. yıldönümünde, şair Hasan Hüseyin'in, şair Ahmet Özer'e yazdığı bir mektubuna yer verilen dergide: şair Nabi Cçüncüoğlu, ölümünün 25. yılında bir şiiriyle arulıv or. Derginin "Atardamar" bölümünde, "Takma Adlar, Mahlaslar, Tapşırmalar" konusunda. Saim Açıköz'ün bir incelemesi yeralıyor. Osman Bolulu. Mustafa Yıldız, Aziz Nesin, Neriman Calap. Perihan uysal. Hasan Akarsu, Subutay Hikmet. İlyas Tunç. İbrahim Yıldız ve Engin Aşkın'ın şıirlerinin yayırnlandığı dergide; Nazif Evren. Ruşen Hakkı, Ahmet Özer. Tuğrul Asi Balkar, Ertuğrul Efeoğlu. Azime Korkmazgil. Sabahattin Kömürcüoğlu, Tansu Bele. Ve\ sel Usta. Nadır Gezer ve Mehmet Cimi'nin yazılanna, FatmaGürel'in biröyküsüneyervenliyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle