25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 18ŞUBAT1994 CUMA HABERLER SHP İstanbul Büyükşehir Belediyesi başkan adayı Livaneli, 'İstanbul senaryosu' nu anlattı Iivaneli: SHPyifiizegîbiyapük AYŞE YILDIRIM Sanatçı yazar Zülfö Li- vaneli, 20 günlük partili. SHP-CHP arasında "gitti- geldi". İlk başlarda kendi- sini SHP'den soyutlandı- rmak istediyse de bugün kendisiyle birlikte partide "kenetienmenin" yaşandı- ğmı itiraf edebiliyor. Umu- du haline geldiği SHP'nin kadrolanna olan sevgisini anlatıyor. Her akşam tele- fonla görüştüğü Kara- yalçın'la aralanndakı "rekabet" iddialanna ise kahkahalarla gülüyor. Livanelli ile Baltali- manı'ndaki bürosunda yaptığımız uzun görüşme- de. yıîlann deneyimli poli- tikacısıyla konuşuyoruz sankj. Istanbul'un sorun- lanna diğer adaylara göre farklı projeler üretiyor. Heniiz ismini açıklamak istemediği yerli ve yabancı uzmanlarla sık sık birara- ya geliyor. Cesaretle Nu- rettin Sözen'in projelerini sürdüreceğini anlatırken. yanlış uygulamalan sergi- lemekten de kaçınmıyor. lşte Zülfü Livaneli'nin partiler, liderler, İstanbul ve belediye başkanlığı ile il- gili görüşleri: - Saym Livaneli sa- natçıydınız, yazardınız. Şimdiyse politikacısınız. Duygulanmz? LİVANELİ - Duygu- Ianm kanşık bir durumda. Yalnız. Türkiye'de politi- ka bizim daha önce yaşadı- ğıınız politik deneylerden ya da sanat deneylerinden daha zor değil. Politik uğ- raşlar sonucu yani 20'li yaşlarımızda askeri dö- nemlerde evlerimizin bası- lması, hapislere konmamız ya da yurt dışına gitme- miz... Bunlardan daha zor değil şu anda geçirdiğimiz dönem. Bir dc sevindirici olan birşey var; ortaya çıkışımızJa birlikte kamuo- yunda da İstanbul'da da büyük bir coşku ya- şandı. Bu da tabii işin bir ödülü oluyor. Ben son anda mecbur kaldığım için girdim ama şimdi pişman değilim. - Ankara'ya SHP'nin adaylık teklifini kabul etmemek için gittiniz, kabul edip döndünüz. Kim ikna etti şi/i? LİVANELİ - En başta kendi vıcdanim ıkna etti. Çok uzun süre direndim bu adaylık mese- lesine. Politikaya girmeye hiç nıyetım yoktu. Daha önceki yıllarda da böyle öneriler olmuş- tu. başka konularda. Onlara da direnmıştim. Bu seferde 'hayır' dedim ama 'Bir kere görüşe- lim' dediler. Gıttim, üç saat kadar bir konuş- ma yaptık Sayın Karayalçın'ın evinde. Sonra solun bu bölünmüşlük durumunda İstanbul'- da seçimlerden çok parlak sonuçlar alama- yacağı gerçeği ortadaydı. Bu durumda. bu bir görevdi. Eğer ben bunu yukanya. oylan yu- kanya çekebilecek bir kişiydiysem bunu yap- mam gerektiğini düşündüm. - Solu birleştirmenin SHP ile olacağma mı inandınız. Çünkü, size CHP'den de aynı teklif gelmişti? Zülfü Livaneli, arkadaşımız Ayşe Yıldırım'a hedeflediği fstanbul'u anlattı. (Fotoğraflar: MUHARREM AYDIN) Livaneli'nin İstanbul 'projeleri' nümüzdeki 20-30yılıylabirlikte İstanbul'ukavramasılazımbir belediye baskantnın \e bu koıuıda / bir senaryosu olmasılazun. İstanbul. sanayi gelışmesiniburadanispeten durdurup daha temiz, çevreyi kirletmeyen ve ihtisasgerektiren küçük sanayilere yönelip, ama bıınun ötesinde bir hizmet sektörii.fınans merkezi, kültiir veeğlence merkezi mi olacak? Benım idealim böyle bir kenilediinyakentiyaratmak. Türkiye'de bugün milligelirin yüzde 52 'siniservis sektörü oluşturuyor. Bu, zamanlayüzde 75 'lere çıkacak. Bu kadar geniş ve nıilli gelire bu kadar büyük payı olan servis sektörününmekanıyok İstanbul'da. O yüzden benimprojelerim arasında, İstanbul dısma dört tane büvük o satilit tabir edilen servis mekanları oluşturmak var, bürolar olııslurmak var. Sonra istanbul akongre merkezleriyapmak var. İsıanbul'abüyük birgöç var, bunun önüne geçemeviz. Senede 250 bin ittsangeliyor, 150hin de doğumla artıyor. Bu 250 bin insan ağaçkıra tünemeyecek. Biryerde oturacaklar ve bunu zabıta tedbirleriyle,polisle engellemenize imkanyok. Bunlara oturacakları alanı mafya, devlet, Hazine arazilerinipazarlayarak veriyor. Bizim formülümüz çok basit. İstanburun il smırları içinde uçsıız bucaksız Hazine arazileri var. Bu Hazine arazileribelediyeye kazandırıltr ve ondan sonraburava imar verilır. Divelim ki biz orada büyük firmalara, o arazi üzerinde80 bin konut yapnıa izni verdik. Bıınun diyelim ki40bini bizim müteahhit anlaşmasmagöre bilivorsunuz. Belediye, 40 bin konut satacak. Dolayısıyla oradakisatıs koşullurmıkendisi belirley•ebilecek. Yani hemgelen insanyerleştirilccek, lıenı belediyeyegelirkalacak, hem dehıt Hazine araziİerininyağnuılanması bitecek. İstanbul"un temelkuruluşunda biryanhşlık okhığıınudüsünüyorum. Anadolu yakası genellıklemesken, oturma. Rumeli yakası ise is merkezi, eğlence merkezi. Dolayısıyla bu ikiyakaarasında durmadan taşmıyor insanİar. Vçüncüköprüdeyetmez.yedi köprü deyetmez bu dunonda şehir büyükdükçe. Demekkı, böyle bir senaryonunparçalarmdan biriside Anadolu yakasına isyerleri, kültiir merkezleri, eğlenceyerleri, üniversiteler, okullar açmak. Bu tarafa da İkitelli'den ileri boş arazileri mesken olarak gelistirmek. Zaman ıçmdeşehri böyle dengelemek. Ben kent haikının.kentin yönetimine müdalıale etmesigerektiğini dûsimüyonon. Biz, bir kenı parhımentosu düsünüyontz. Burada hem meslek birliklerinden temsilciler. hem belki demaliallehazından yanisemt bazmda temsilcilerden o/usacak bir kent parlamentosu, bukentteyapılacak işlemleri denetlemek zorunda. Kente karşı suç kavramını iyiceyaygmlaştırrmık istiyoruz. Herkes. her İstanbullu, bu kentin sahibi olarak kendisinigörnıeli vekent avukatlığı oluşmah. DSP'nin İstanbul'da kazanma şansı yok. CHP"nin de kazanma şansı yok. O zaman di- yorum ki işte bir kazanma şansı var. bunu ha- rekete geçirelim. Bana verilen oylar diğer partılerden boşa gitmişolmayacak. - Seçimleri kaybederseniz ne yapacaksınız? Tekrar köşenize mi döneceksiniz? LİVANELİ - Tabii. tekrar hayatıma döne- ceğim. - Peki SHPVJen ayrılacak ımsınız? LİVANELİ - Bunu düşünmedim ama ben siyaset yapmak niyetiyle bu işe girmedim. Bir görev yapmak için girdim. Bu görevin sonu- cunda belediye başkanlığuıı alacağımız görü- lüyor. Basın hep Refah diyor. Refah nereye koşu>or. Refah"daki olağanüstü. başdöndü- rücü yükseliş diyor. Oysa. gerçekçi bir gözle bakıldığı zaman oyidrınt yüzde I9'dan yüzde 22'ye çıkarması Refah'ın başdöndürücü yük- selişi değil. Başdöndürücü yükseliş iki haftada yüzde 8.5'dan yüzde 20"lere gelmektir. Yani. diğer tüm partiler düşüyor Refah dışında, biz yükseliyoruz. Yani yükselen iki parti SHP ve başkan. bütün üyeler. İstanbul il örgütü. ilçe- ler buralardan olağanüstü bir sıcaklık vedost- luk gördüm. Ve tabii şunu görüyorsunuz. bu partiye gönül vermiş milyonlarca tertemiz pınl pınl insanlar. bu insanlann hepsı bir İSKİ damgası altında yokedilmek isteniyor. Bu çok yazık yani. Ben hep hatırlatıyorum. Türkiye'- de sistemde bir tıkanma var. Bütün partilerin içine sızmış yolsuzluklar var. herkesin kendi dosyası var. - Bunda sizin de katkınız \ar ve bu gittikçe- büyütülüyor hatta Sayın Karayalçın'ın sizden korktuğu yorumlarına \ardırılıyor? LİVANELİ - Biz her akşam Sayın Kara- yalçın'Ia telefonla görüşüyoruz. değerlendir- me'.er yapıyoruz ve bunlara gülmoruz birlik- te. O da çok iyi biliyor. ben de çok iyi biliyo- rum ki böyle birşey yok. Bu da. bu vükselişın ve partideki bu bütünleşmenin yarattığı ra- hatsızlık. Kimlerin bu laflan çıkarttığına dik- kat edin hemen arkasındaki yüzler beliriyor. Kimler kullanmaya çalışıyor bunu. Belediye başkanı da olursam iki kere olmayacağım. çevreler, ANAP özellikle ve basında bazı yazarlar beni şununla sıkıştırmak istiyor. 'Senin yaptığın ve söz verdi- ğin şcyler, bugün başlattığın kampanyalar Sözenin politi- kalanyla çelişiyor'. Bu şimdi çok doğal. Bu, bir kent yöne- timı. Ben Sayın Sözen'le bazı noktalarda kesişirim. bazı büyük eserlerini devam etti- riıim. Bazı noktalarda da * birleşmem. Mesela metro çok övünülecek bir çalı- şmadır. Raylı sistemin çok büyütülmesi, uzatılması övıkıülecek bir çalışmadır ama ben olsaydım mesela Maçka Parkı'nı yapmazdım o paralan harcayıp, Demok- rasi Parkı'nı oradakı düzen- lemeleri yapmazdım. - SHP'nin şizi aday olarak seçmesi İSKİ'den ötürü ar- kasına bir medya gücü almak istemesinden olabilir mi? LİVANELİ - Sanmıyo- rum çünkü medya gücü de- diğiniz, rölatif birşeydir. Ben bir gazetede Sabah'ta yazı- yordum. Ama tabii ahlaki kurallar gereği Sabah'la bü- tün ilişkilerimi kestim. Ve di- ğer partiler de gidip geliyor- lar. bir gazete hiçbir zaman Türkiye'deki dengelerden bağımsız olarak yayın yapa- maz. Yani bu ülkede ıktidar var, bu ülkede anamuhalefet var. Bugün herkesin adayı var, ilişkiler var, dostluklar var. Bütün bunlan bir kena- ra itip de Zülfü'yü tutu>o- rum diyemez. Zaten şimdi görüvorsunuz ben medya ta- rafından çok pompalanan ya da çok desteklenen bir in- san değilim. Tam tersine be- nim günlük aktivitelerim. halkın bana gösterdiği ola- ğanüstü ilgi sokakta yürüdü- ğümüz zaman tclevizyonlara falan yansımıyor. - Parriyle sizin çalışma- larımzın birbirinden ayrı yü- rütüjdüğü eleştirileri de var? LİVANELİ -Dün akşam sayın Karayalçın'la görüş- tük. ona da söyledim. Parti- nin bizim etrafîmızda kenet- lenmesi ve gösterdikleri sevgi beni çok etkiledi. Adaylarla toplantı yapük. konuştuk. Birtek şeyi söyleyebilırim tüm başkan adajlan. ora- da bulunan herkes 'Aman devam et. Tamamen onaylıyoruz sizin polirikanızı devam et' dedi. Bir de şu var, ben partiye veni girdim. Ben par- tinin geçmiş icraatlannın avnntılannı bile- mem. Bunlann hesabını bilemem. Ben yeni- yim. Benim hayatımla ilgili bir leke varsa bunu sorun. Ben, düşüncelerimi anlatıyorum. B, cevit Türkiye siyasetinde çok önemli bir insan. Ama bence bu seçimlerde DSP'nin İstanbul'da kazanma şansı yok. CHP'nin de kazanma şansı yok. O zaman diyorum ki işte bir kazanma şansı var, bunu harekete geçirelim. Bana verilen oylar diğer partilerden boşa gitmiş olmayacak. LİVANELİ - CHP'den aday olsaydım. CHP oylannı nereye kadar yükseltebilirdim? Çünkü Sayın Deniz Baykal da bana 'Ben bir ih- tımal görseydim, > ani bu parti biz seninle bu îşâ kazanınz ihrimalini görseydim çok ısrar eder- dim, onu görmediğim için kıyamadım sana' dedi. İSKİ, miski meselesiyle yaralanmış olsa da SHP büyük bir partidir. Ben SHP listesin- den aday oldum ama CHP'nin de İstanbul'da aday göstermeyerek beni desteklemesini bek- ledim ama böyle uygun gördüler. Yalnız be- nim amacım İstanbul'da bu seçimde sandıkta bir uzlaşma sağlamak. Yani SHP. CHP. DSP. küsüp ANAP'a gitmiş, hatta küsüp RP'ye git- miş oylann sandıkta bir uzlaşma sağlaması. Araştırmalara göre biz artık başa oynayan bir partiyiz. Hatta şunu söyleyeyim, bir başka çok önemli bir şirketin yaptığı bir araştırma var, orada adaylar olarak aldığımız zaman birinci aday ben çıkıyorum. - DSP'yle de sandıkta birleşme diyorsunuz ama Saym Eeevit, sizin "sosyalistım" sözünüzü bile eleştirdi. Sayın Ecevit'e bir yanıtınız olacak Partiye gönül vermiş milyonlarca tertemiz pınl pınl insanlar, bu insanlann hepsi bir İSKİ damgası altında yokedilmek isteniyor. Bu çok yazık. Türkiye'de sistemde bir tıkanma var. Bütün partilerin içine sızmış yolsuzluklar var, herkesin kendi dosyası var. mı.' LİVANELİ - Ecevit'e verecek bir yanıtım olamaz. Çünkü Eeevit Türkiye siyasetinde çok önemli bir insan. Benim çok saygı duydu- ğum bir insan. Ama bence bu seçimlerde RP. Ve bu seçimlerde biz göz göze bakacağız. Seçimlere katılım yüzde 90'lara varacak ve ben yüzde 16-17 oranında görüyorum RP'nin şansını. Esas manşet SHP'nin yükselişidir. İki hafta içinde füze gibi yükselme varsa SHP'nin yükseirnesidir. Ve. bu da Türkiye'nın umudu- dur. Türkiye'deki laik oylar. demokrat oylar, cumhuriyetçi oylar bu şahlanmayı yapabili- yorsa. buna sahip çıkmamız gerekiyor bizim. -SHPyi nasd bekliyordunuz, nasıl bir SHP örgüriiyle karşılaştınız? LİVANELİ - SHP konusunda daha önce bağımsız yazar kişilığımle eleştirilerim olduğu malum. Fakat ben SHP'deçalışmaya başladı- ktan sonra genel merkez yöneticileri. genel Görev süremin sonunda bırakacağım. Sayın Sözen'le ilişkileriniz nasıl? Adaylığınızın ardından iki gün göriişemediniz, sonra nasıl oldu? LİVANELİ - Sayın Sözen'le bizim eskiden beri çok yakın dostluğumuz var. Özellikle ben onun metro gibi bazı faaliyetlerinin çok savu- nucusu oldum. Sayın Sözen de dedi ki. 'Benim seninle hiçbir sorunum yok'. Ama kendisinin adav gösterilmemesıne kınldığı belli. Ama parti disipüni olan. yıllardan beri partiye. o Inönü terbiyesiyle particilik yapan birisi oldu- ğu için, benimle de kişisel bir kırgınlığı olma- dığı için ilişkilerimiz gayet iyi devam edıyor. Yalnız şunu gözden kaçırmamak lazım. Bazı ağışlann belediyeyle direkt ilişkisi olabilecek gruplardan büyük bağışlar alınmasına biz karşıyız. Biz bu kampanyamızı da şeffaf yürüteceğiz ve açıklayacağız. Bize, halktan para vermek isteyenler var, onlardan alınıyor. İş çevrelerinden de alınıyoramamakul miktarlarda ve belediyeyle işi olan ya da olabilecek bir müteahhidin parası değil. - Şeçim bütçesi oluşturdunuz mu? LİVANELİ - Mümkün olduğu kadar az masrafla ış yapmaya çalışıyoruz. Çünkü bili- yorsunuz partiler. genel merkezlerinden İstan- bul'a aktarabilecekleri para sınırlı olu\or. bu- nun dışında bağışlar alıyorlar. Bu bağışlann beledi\eyle direk ilişkisi olabilecek gruplardan büyük bağışlar alınmasına biz karşıyız. Bu bakımdan biz bu kampanyamızı da şefTaf yürüteceğiz ve açıklayacağız. Bize. halktan para vermek isteyenler var. onlardan alınıyor. Elbette iş çevrelerinden de alınıyor ama makul miktarlarda ve belediyeyle işi olan ya da olabi- lecek bir müteahhidin parası değil. Bize böyle öneriler geldi. Mesela belediyeyle çelişkisi olan birmüteahhit 2.5 milyarönerdi. Biz. reddettik 0 parayı. Böyle paralar almıyoruz. - L'luslararası bir ekiple seçimlere hazı- rlandığınız söyfeniyor. Kimler var ekibinizde? LİVANELİ - -Ekıp uluslararası değil Türk. Ama içinde yurtdışında da bir grup var. O grupla bizim ilişkimizi kuran bir Ingilız arka- daşımız var. Bu arkadaşımız da London Scho- 01 of Economics'da hoca ve teknoloji transferi uzmanı. Mesela Mısır Başbakam'nın da danı- şmanı. Ekibimizi gelecek hafta, kitapçık hali- ne getirdiğimiz çalışmalanmızla birlikte açı- klayacağız. -Londra'yı kurtaran insanlar? LİVANELİ- Londra'yı kurtaran insanlarla daha çok Imperial Collage'daki kadroyla iliş- kilerimizi sürdürüyoruz. Mesela TempsWater Company'yk ilişkilerimızi sürdürüyoruz. su meselesi için İstanbul'un. Bunlar bize projeler ve eğer belediye başkanlığım alırsak ki ınanı- yoruz, ondan sonra bunlar bize hizmet vere- cekler. BIRBAKIMA SERVER TANİLLÎ Fetva Fetva, beşinci yılını doldurdu. Geçtiğimiz 14 Şubat, uğursuz bir olayın yıldönümü idi. Bir beş yıl önce, Ingiliz yazarı Selman Rüştü yü, Ayetul- lah Hûmeynî ölüme mahkûm etmişti bir fetvayla. Suçu mu? "Islama hakaret!" Suçunun kanıtı mı? Şeytan Ayet- /er/adıylayayımladığı birroman! Birhayal ürünii -çünkü her roman boyledir bir yerde!- eser yüzünden, görün- mez bir hapishanenin içine atılmış durumda yazarı; izi sürülen bir adam halinde yıllardır. Fetvayı çıkaran çekip gitmiş de olsa, hüküm yürürlükte; cinayete çağnya, fran'ın yaşayan kara mollaları da sahip çıkmayı sürdü- rüyorlar. Kitabın kimi ülkelerde, Japonya'da, Italya'da, Norveç'te, çevirici ya da yayıncılarınm karşılaştıkları öl- dürülme girişimleri, tehdidin öyle havada bir şey olma- dığını da gösteriyor. Yalnız da değil başı istenmekte Selman Rüştü. Geçtiğimiz 24 eylülde, Bengladeş'te, bu kez bir kadın romartcıyı, Teslime Nasreen'i, ülkesindeki bir grup kök- dendinci ölüme mahkûm etti. O da, Utanç adlı bir kitap- çık yayımlamış ve ülkesinde, bir başka molla güruhunun dehşetine kurban giden kadınları sergiliyor. Ona da ya- pıştırılan suç aynı: 'Islama hakaret!'O da, Selman Rüştü gibi koruma altında ve evinde hapis... Hiç kuşkunuz olmasın, başkaları da eklenecektir bun- lara. Islam dünyasının üzerinden bir rüzgâr esiyor bir süre- dir; hiçbir bereketin tohumunu taşımayan, düpedüz ka- ranlıkçılığın kara rüzgârları... Selman Rüştü ile ilgili fetvanın beşinci yılı vesilesiyle, yığınla program, yayın ve yazı var. Yazarın kendisiyle yapılmış bir söyleşide, onun, "Unutmayınız ki, ülkelerin hepsi aynı kaygıda: Kazanç! O yüzdendir ki, İran'a yaptınm arkasında değiller" de- mesinde bir yenilik yoksa da, şu sözleri önünde düşün- memek elde değil: "Benim davam, her şeyden önce bir humour duygusuna sahip olanlarla olmayanlar arasın- daki savaştır." "Humour", bildiğinizgibi, mizah, nüktedemek, En güç sanaUar arasındadır bu! Ve en başta da ham sofuda, yobazda, bağnazda bu- lunmaz bu duygu! Ama ne yapalım ki, gülmecesiz, mizahsız, nüktesizde yaşanmaz; o da ne demek? Uygarlık olmaz onlarsız!.. Nasrettin Hoca fıkralarında, hele hele Bektaşi fıkraların- da, onfarı asıl çekici kılanın ne olduğunu anlatmak ge- reksiz; öyleleri de vardır ki içlerinde, fetva da para etmez!.. Lire dergisinde, islam dünyası üstüne uzman üç Fran- sız aydınıyla kısa söyleşiler var Selman Rüştü olayıyla ilgili: Hıristiyanken Müsluman olan, Vİncent Mansur Monteil, din değiştirenlerde görülen -o malum!- gayret- keşlikle, fetvayı yerinde buluyor; tanrıtanımazken Isla- ma dönen Roger Garaudy, fetvanın hiçbir dinsel temeli olmadığını ve üstelik yazarın yargılanmadan mahkûm edildiğini belirtip, Hûmeynl'nin böylece pek büyük bir yanlış yaptığını söylüyor; Jacques Berque de, fetvayı haklı çıkaracak bir hükmün Kuran'da olmadığı kanısın- da da olsa, "Aydının özgürlüğü sorumluluğundan ayrı- lamaz" deyip ekliyor: "Şeytan Ayetleri'nin ötesinde, bir siyasal oyun var. Islam, Amehkan hegemonyasının kur- mak istediği yeni siyasal dünya düzeninin nadir hasım- lanndan biridir. Özet olarak Selman Rüştü de, nesnel olarak bu hegemonyayı savunuyor", başkaları da bile- rek ya da bilmeyerek, bu stratejiye yardımcı oluyorlar. Düşüncemi soracaksınız: İnsanlann, hele hele bir ya- zarın. mutlak düşünce ve açıklama özgürlüğünden ya- nayım; şu ya da bu gerekçeyle, bu görevi savsaklaya- mam. Aynca, Islam dünyasında, emperyalizme karşı mücadele, iran gibi -tepeden tırnağa- karanlıkçı rejimle- re kalmışsa, oturup ağlaması gerekir tüm Müslümanla- nn... Sunu da eklemeliyim: Türkiye'de, Selman Rüştü'nün düşünce özgürlüğünü savunurken, onun hemen yani sı- ra, bir İsmail Beşikçi nın. bir Fikret Başkaya'nın, bir Münir Ceylan'ın da kalemlerine mutlak saygı beklerim. Tersi, "çifte standart'a girer ki, benim kalemime de ya- kışmaz. Bilmiyorum, anlatabildim mi işin inceliğini? Seçlıtı kazanı Eski tüfekler yanşacak BİLECİK(Cumhuriyet)- RefikKavadansonra Solun kalesi olarak bilinen memur kenti Bilecik'te yerel seçim, "eski dostlar": karşı karşıya getirdi. SHP'den Belediye Başkanı olarak görevini sürdüren Akın Olcay geçmiş dönemlerde kader birliği yaptığı arkadaşlanyla seçım yanşında. ANAP'ınadavı ola'nRefikKaya I989yılınd"a belediye başkan adaylığı için SHP'de önseçime girmiş. ancak Akın Olcay'a karşı kavbetmişti. Refik Kaya. geçen yıl SHP'den istifa ederek ANAP'tan belediye başkan adaylığı için ısınma turlanna başlamıştı. CHP'nın başkan adayı ise SHP'nineskiBi'leçik Millet\ ekili Tavfur Ün. SHP'den istifa ederek CHP'nin başkan adaylığına soyunan eski milletvekili Tavfur Ün. sol yelpazedeki seçmen üzerinde etkili olmaya çalışıyor. DYP'de ise il yönetim kurulu üyelerinin kendi aralannda yaptıklan mıni anket sonucunda ada\ lığı belirlenen Mustafa Cinoğlu. uzun süre DYP Bilecik Milletvekili ve Genel Başkan Yardımcısı Bahattin Şeker'in tepkisini aldıysa da veto edilme tehlikesini a tlattı. Diğer yandan Refah Partisi ile MHP, seçmenin ılgisini çekmeye çalışıyorlarsa da Bilecik 27 martta "eski tüfekler"in mey- dansavaşınagebe görünüyor. Ergenekon'un erken seçimdüşü SABİTHORASAN KONYA-DYP'de parti içi muhalefetin öncülerinden olan eski Devlet Bakanı Gökberk Ergenekon, "DYP'yi Tansu Çiller'den daha iyi vönetecek birçok insan \ ar. Bugünkü saneı DYP'de değil, partinin tepesinde"dedi. Ankara'da Konya Gazeteciler Derneği Yönetim Kurulu'nu kabul eden Gökberk Ergenekon. Başbakan Tansu Çiller'i beğenmediğini, desteklemediğini belirtti ve açıklamasını şöyle sürdürdü: "DYP'de parti ici muhalefet nedir? Boğuşma nedir? Bunu bilmivoruz. Bu konuda net bir fikrimiz \ oktur. Şimdi seçünegidiyoruz. DYP'ye zarar gelmesin diye kendi aramızda, basına kapalı olarak mücadelemizi sürdürüyoruz. Partinin, içinde bulunduğu saneıdan kurtulması için çalışıyoruz.'Başbakan Tansu Çiller'in ekibi ve grubu olmadığını, çevresini bakanlık heveslisi milletvekillerinin çembere aldığını iddia eden Gökberk Ergenekon açıklamasına şöyle devam etti: "Türkiye'yi 2000 y üına DYP götürecektir. Bu güzel partiyi Başbakan Tansu Çiller'den daha iyi vönetecek birçok yönetici var. Şimdi önümüzde bir yerel seçim var. Bu seçimden sonra Türkiye'de bir erkenseçim gündeme gelecek. Muhtemelen DYP ile ANAP'ın'anayof olarak birieşmea konuşulmaya başlanacak. Şimdi tepedekilere düşen görev bu işi, büieşmeyi, öcü gibi takdim etmemek lazım. Kimsej le yüz yüze bakamayacak kadar kavga etmemeleri lazım."
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle