27 Nisan 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 3 ARALIK 1994 CUMARTESİ 12 DİZt-YAZI ^? Q Prof. Dr. Ergün Aybars KURTULUŞ SAVAŞ» (1920-1923) VE CUMHURIYET'tN ILK YILLARI (1923-1927) Devrim karşıtları birleşiyorOrtamın gıderek yumuşaması ve bakılacak önemli dava kal- maması üzerine, İstanbul tstik- lâl Mahkemesi. Meclis Başkan- lığı'na bir aylık çalışma cetveli gönderdi. Bakacak dava kalma- dığı ıçin tstiklâl Mahkemesi'nin elindeki son davayı sonuçlandır- dıktan sonra görevine son veril- mesini istedi. 20 Ocak 1924'te konu Meclis'te görüşüldü. Baş- bakar. tsmet Paşa hükümeti de Istiklâl Mahkemesi'nin çalışma- sına gerek duymadığını bildirdi. Meclis'in oybirliği ile aldıgı ka- rarla. tstiklâl Mahkemesi'nin elindekı'suikast maznunları hakkuıdaki davanın' sonuçlan- dığı tanhten geçerli olmak üze- re görevine son verildi. (1) 10 Arahk 1923'ten 5 Şubat 1924'e kadar çalışan îstiklâl Mahkemesi, vatana ihanet ve su- ikast suçu ıle toplam 17 kışıyı yargıladı. Ortamın giderek yumuşadığt. Türk tüccannın Batı ile doğru- dan ilişkiler kurmaya ve milli ti- caretin yabancı sömürüsünden kurtanlmaya çalışıldığı bir sıra- da İstanbul basını ile arasındaki soğukluğu kapatmak ıçin Mus- tafa Kemal, Izmirgezisindenya- ilafetin kaldınlışı. Ulusal Savaş'ın lider kadrosunun arasındaki üişkilerde de bardağı taşıran danıla oldu. Kâzım Karabekir, Rauf Bey ve AIi Fuat Paşa'nın önderliğinde Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası kuruJdu. 'Fırka, efkâr ve itikad-ı diniyeye hürmetkârdır' maddesine tüzüğünde yer veren bu yeni parti, karşı devrimcilerin umudu oldu. Mustafa Kemal önderliğindeki Halk Partisi anti empervalist bir ekonomik politika oluştururken. Terakkiper\er Parti'nin dışa ba- ğınılı bir \ol izlemesi ve en önemlisi. kitleleri vanına çekerek, devrimin kendisini ortadan kaldırması endişesi duvuluyordu. Her yenüeşmeniıı sorunu: îrtica rarlanarak gazetecilerin oraya çagnlmasını sağladı. 5.2.1924 tanhındekı görüşmede Mustafa Kemal, gazetecılere hedeflennı açıklayarak mutabakat sağladı. Yumuşama ortamının güçlen- mesini sağlamak amacıyla. İs- tanbul Istiklâl Mahkemesi'nce mahkûm edilmiş olanlann affedilmesi konusu güncellik ka- zandı. TBMM Başkanlığı'na başvuracağını söyleyen Lütfi Fikri Bey, Meclis Başkanlığı'na birdilekçeyolladı. Istiklâl Mah- kemesi'ne verilişinin kanunlara ve adalete aykın, asıl suçlunun yazıişleri müdürü olduğu halde kendisinin cezalandınlmasının haksız olduğunu ve mahkeme- nın kendisini, savunmasını ya- pamadığı birsuçtan mahkûm et- tiğıni ve bu sebeple karann da oybirliği ile alınmamış olduğu- nu ileri sürerek; hakkındaki ka- rarın kaldınlarak adaletin yerine getırilmesini istedi. Dilekçe, Ha- lisTurgutBey'in 11 Şubat 1924 günü Meclis Başkanlığı'na ver- diği önergesı ile gündeme alındı bul Barosu İkinci Başkanı Sadettin Bey de Mec- lis Başkanlığı'na başvurarak. Baro adına Lütfi Fikri Bey'ın affını istedi. 13 şubatta Kütahya me- busu Recep Be>. verdiği önerge ile İstanbul tstik- lâl Mahkemesi'nce çeşitli_ cezalara çarptınlmış olan Lütfi Fikn Bey. Hafiz İbrahim Ethem Bey ve Osman Kâhya'nın aflannı istedi. Konu gündeme öncelikle alındı. MustafaFevzi Bey, daha İstanbul tstiklâl Mahkemesi geri dönmeden Meclis'in af konusunda gösterdiği büyüklükten söz ederek: savaş yıllan ıçinde. tstiklâl Mahkemeleri'nce mahkûm edilmiş olanlann da affını önerdı. Mec- lis'in bu görüşe yatkın oluşu belirgin bir durum- daydı. Hacim Muhiddln ve Mazhar Müfıt Beyle- rin. bunu sakıncalı bulmalan ve birçok hainin affedileceğini ileri sürmeleri üzenne bu görüşten vazgeçildi. Sonuçta, tstiklâl Mahkemesi'nce çe- şitli cezalara çarptınlmış olan, İstanbul Barosu Reisi Lütfi Fikri Bey, Hafız ibrahim Efendi ve Ali Osman Kâhya, mahkûmiyetlerinin bütün hukuki sonuçlannı kapsamak üzere afTedildiler. (2) tzmir'de ulaşılmış olan uzlaşma çok sürmedi. Hiiseyin Cahit Bey, Istanbul'a döndükten sonra. hilafetin kaldınlması dolayısıyla şiddetli bir sal- dırıya başladı. tzmir'de kabul edilmiş olan pren- sipleri çiğnedi. Istanbul tstiklâl Mahkemesi'nin yumuşak davranması, mahkûm edilenlerin Mec- lis'çe af edilmeleri, muhaliflere cesaret. güven ve güç veımişti. Irtıca. Türk tanhinin. herılerleme döne- mınde en önemli sorunu olmuştur Bu ne- denle kısaca değinmekte yarar \ar. Osman- lı de\ letının bılıme vc sanata düşkünlüğüy- le bilınen padişahlanndan Fatih Sultan Mehmet, kendı döneminın koşullanna gö- re. eğıtım ve öğretim konusuna büyük önem veımişti. Son derece lyi nıyetle ku- mlmuş olan medreseler. zamanla işlevıni yitirdi ve yozlaştılar. Softalar, derslerine çalışmak yerine, ok, yay, hatta dığer harp aletlen ile köyleri basmaya ve kimi kötü olaylar meydana getirmeye başladılar. 16. yüzyılın ikinci yansından itibaren, özellikle 1575'te başlayan 'Suhte İsyanla- n' ile Osmanlı'nın dırlık ve düzeninin bo- zuluşu da artık önü alınmaz bıçimde baş- lıyordu. Bu nedenle. bu zümre içın, "softa eşkıyası' deyimı kullanılmıştır. Bu zümre- nin toplum üzerinde bıraktığı izlenımin son derecede kötü oluşu yüzünden. günümüz Türkçesinde 'softa' sözcüğü. körükörüne birdava> a bağlanıp ayak dıreyen kimse an- lamında kullanılır.. Kadızade'nin haramlan IV. Murat devnnde. Kadızade Mehmet Efendi, şenat hükümlennı kendı anlayışı- na göre yorumlayarak. kısa sürede çevre- sine tutucu taraftarlar toplamıştı. Bu kışı- ler, kısa süre ıçinde önemli bir güç duru- muna geldiler ve şeriat kurallannı engel- lediklerini düşündükleri kımı tarikatlara ve özellikle de sufilere karşı terör estırdiler. Kadızade Mehmet Efendi. Birgivi Mehmet Efendi'nın 'Tarikat-ı Muhammediye' adlı >apıtından etkilenmışti ve bu yapıtın ıçer- dıği kurallann savunuculuğunu yapmak- taydı. Söz konusu yapıtta, güncel yaşam içındeki bireylem ve düşünce, Islamınka- tı kurallanna göre değerlendiriliyor. sıra- dan eylemler. 'haram' kav ramı ıçinde dü- şünülüyordu. Önemli yasaklar getirmiş olan Padişah IV Murat. Kadızade'nin fi- • Osmanlı tarihi incelendiğinde her yeni harekete ve düşünceye karşı, mutlaka bir geri hareket ve düşünce geliştirildiği görülür. Atatürk, "Her ilerici ve yenilikçi gelişmeye karşı çıkan kuvvet irticadır" der. Yakın tarihimiz, bunun en canlı kanıtıdır. kirlerinden ve etkisinden yararlanmayı pek iyı bıliyordu. Nıtekim Kadızade, tütünün ve kahvenın haram olduğunu ileri sörerek, bu yasaklama eyleminde padişaha destek olmuştu. Öyle ki, tütün ve kahvenin Allah tarafından yasaklanmadığını söyleyenlere karşı. padişah hükmüne karşı gelenlerin katlıamlannm gerektiğmi söyleyecek ka- dar ileri gitmişti. Yenilikçi her düşünceye ve eylemc karşıydılar. Köprülü Mehmet Paşa'nın sadrazam olmasmdan sonra da eylemlerini sürdürdüler. Padişaha gidıp tüm bidatlann kaldınlmasını, camilerdeki birden fazla minarelerin yıkılmasını iste- diler. Artık eylem, silahlı ayaklanma boyut- lanna ulaşmıştı. Başta Kadjzade Mehmet Efendi"nin izinden giden Üstüvani Meh- met Efendi olmak üzere, önde gelenleri. Köprülü tarafından Kıbns'a sürüldüler. Matbaaya direnenler kimler? Matbaanın gecikerek de olsa Osmanlı toplumuna girişi, önemli birrefomdur. Pa- ris'te uzun süre kalan Yirmisekiz Mehmet Çelebi'nin yanında bulunan oğlu Sait, Av- rupa'da görüp tanıdığı matbaanın Osman- lı Devleti'nde açılması için yoğun çaba harcamış: İbrahim Müteferrika'nın yardı- mını görmüştü. III. Ahmet'ten, matbaanın açılmasına izin veren ferman alınmıştı. Ye- niliklere düşman olan ılmıye sınıfı ile hat- tatlann dırenmesiyle karşılaşıldı. Bu tepki yüzünden, dönemin şeyhülislamından da fetva almak gerekmıştı Bu ömek hıç kuş- kusuz. yenılik düşmanlannın gücünü ve etkisini göstermek açısından çok önemlı- dır. Nitekım bir süre sonra, bırdönemı ka- patan Patroııa Halil İsyam'na destek ve- renlerarasında, matbaaya karşı gelenlen de görmekteyız. Dığer önemli bir örnek de Nizam-ı Ce- dit Hareketi'ne karşı başlatılan Kabakçı Mustafa İsyanı'dır. Bu gencı ayaklanma. sonuçta III. Selim'in hayatına mal oldu. Son örnek; 31 Mart Osmanlı tarihinde tanıf ©funan en canlı ve en son gericilık olayı ise 3! Mart Ola- yı'dır. II. Meşrutiyet'in ilanından sonra. tt- tihat ve Terakkı'ye karşı, bazı fırkalar ve derneklerkurulmuştu. Bunlardan bınsi de yenilik ve Batı düşmant olan 'İHihadH Mu- hammedi' Derneğı ıdı. Bu dernek sahiple- ri, derneklerini kendilennin değil. Allah'ın kurduğunu, Hz. Muhammet'ın de derneğin başkanı olduğunu ileri sürüyorlardı. Bu propaganda, ordu ıçinde de yapılıvordu. Sonuçta, 13 Nisan 1909'da (31 mart). İs- tanbul'da başlayan ve başka yerlere de ya- yılma eğilımi gösteren irtica hareketi 11 gün sürdü. Devlet erkânından pek çok ki- şi öldürüldü. gazete binalan taşlanıp yağ- malandı. Bu ayaklanmanın bastınlması için seferberlik ılan edıldi. Selanık'te bu- lunan 3. Ordu, MahmutŞevketPaşakomu- tasında. Istanbul'a yürüdü. Bu ordunun Kurmay Başkanı Mustafa KemaJ'dı (Ata- türk). Bu ordu, ayaklanmayı pek kanlı bi- çimde bastırdı. Avaklananlara sempati du- >an II. Abdülhamit tahttan indirilerek Se- İanik'e gönderildi. Görülüyor ki. her yeni harekete ve düşünceye karşı. mutlaka bir gen hareket ve düşünce geliştinlmektedır Atatürk, "Her ilerici ve yenilikçi gelişmeye karşı çıkan kuvvet irtkadır" der. Yakın ta- rihimiz. bunun en canlı kanıtıdtr. Ali Fuat Cebesoy anılannda, Fethi Bey hükümetinin devamı- nı "mutedillerin müfritlere (ılımlılann aşıncılara) galebe et- mesi" sonucuna bağlıyor. Halk Partısi'ni programı olmayan ve midecilerin egemen olduğu bir kuruluş olarak niteliyor, değer- li kişilerin çok az olduğunu ile- ri sürüyordu. (3) Ona göre ılım- lılar dediği kendı gruplan, aşı- ncılar ise devrim fikrinde bir- leşmiş olanlardı. İkinci düşün- cenin kaynağı ve lideri Mustafa Kemal idi. Bunlar arasına fır- satçılar sızmış olabilirdi, fakat bu, Türk devriminin eylemıni kötülemek için gerekçe olamaz- dı. Mustafa Kemal ile eski arka- daşlan arasında belırlenen gö- rüş aynlığı, kişisel dargınlıkla- nn da etkisi ile daha da büyü- müştü. Bazılan, kendilennin de milli savaşta, en az onun kadar etkin olduğunu, kimisi sonra- dan katılan kıdemsızler -özel- likle tsmet Paşa- uğruna feda edildıklerini düşünüyor. kımısı de Mustafa Kemal'ın diktatör- lük kuracağı korkusu ıçinde bu- T A. erakkiperver Parti içinde yer alan veya bundan yararianan gruplar arasında, devrime başlangıçtan beri karşı koyan ve uygulanan yöntemi beğenmeyenler, devrimin eski İttihat ve Terakki Partisi'nin Uıyası yoiuyia yürütülmesini isteyenler, meşruti bir saltanat yanlısı olanlar ve muhalefet partisini, Kürt bağımsızlığını sağlamak için basamak yapmaya çalışanlar vardı. . Bu arada tstan- Cumhunyet dönemi tstiklâl Mahkemeleri için- de çok az yeri olan İstanbul Istiklâl Mahkeme- sının görev i bitmiş. hilafetin kaldınlması için or- tam hazırlanmıştı. Terakkiperver Frka Hilafetin kaldınlışı, Ulusal Savaş'ın lider kad- rosunun arasındaki ilişkilerde de bardağı taşıran damla oldu. Kâzım Karabeldr'in genel başkan, Rauf Bey'in yardımcısı ve Ali Fuat Paşa'nın ge- nel sekreter olduğu Refet Paşa, Dr. Adnan (Hali- de Edip' in eşi) üye olduklan Terakkiperver Cum- huriyet Fırkası kuruldu. "Fırka,efkâr ve ıtikach diniyeje hünnetkârdır" maddesine tüzüğünde yer veren bu yeni firka, kar- şı devrimcı hareketin, ittihatçılann umudu oldu. Yeni parti buna ek olarak, "~çok önemli olarak miUetten yetki ahnmadıkça yeni inkılaplar yapıl- mayacağı. yapılmış olanlann i\ice yeıieştiriîeceği ve Teşkilat-ı Esasiye'de değişiklik yapüma>acağı- nı" da belirtiyordu. Saltanatın kaldınlışına, cum- huriyetin ılanına. hilafetin kaldırılışına karşı çı- kanlann büyük çoğunluğunun ulusal savaşta Amenkan mandacısı olduklan da dikkat çekiyor- du. Atatürk'ün İsmet ve Fevzi Paşa'yı yanına alma- sı da aynca bu hızipleşmeyı etkilemişti. Yeni par- tinin adına "Cumhuriyet" kelimesinı koyması, cumhuriyete karşı çıkanlann bu tavnnı samimi- yetsizlikle eleştiren Atatürk'ü şaşırtmıştı. Cum- huriyet sözcüğünü bundan sonra kullanan H.P. (yeni adıyla Cumhuriyet Halk Partisi), anti em- peryalist ekonomik bir politika oluştururken, Te- rakkiperver Parti'nin dışa bağımlı bir ekonomik politika oluşturması endişesi ve en önemlisi, bü- tün kitleleri yanına çekerek, devrimin kendisini ortadan kaldırması endişesi duyuluyordu. Ata- türk arkadaşlanndan parti kurmamalannı. Türk devriminin amacına ulaşmasına kadar sabretme- lerini ıstemişti. Olaylar rekabetten devrim-karşı devrim çatışmasına yönelıyordu. tsmet Pa^a hükümeti. giderek artan bir biçim- de muhalefetin saldınsına hedef oldu. Her şeyden sorumiu tutulması ve yıpratılmak ıstenmesi kar- şısında, istemiş olduğu sıkıyönetimın parti gru- bunda reddedilmesıni gerekçe göstererek 22 Ka- sım 1924'te istifa etti. Yerine 27 kasımda Fethi Bey hükümeti kuruldu. Fethi Bey'in ılımlı programi Yeni hükümetin kurulması Terakkiperver Par- ti'nin başansı olarak görülüyordu. Cünkü, Fethi Bey karakteri gereği yumuşaktı ve hazırladığı program da devrimci amaca yönelık olmayan bır programdı. Oysa Türkıye'nın, Mustafa Kemal'in düşündüğü çağdaş medeniyet sevıyesıne erişme- ye yönelik inkılapçı atılımlan gerçekleştirecek bir hükümete ihtiyacı vardı. Türkiye'nin mesele- leri olağan hükümetlerle değil, inkılapçı bir kad- rodan oluşan hükümetle çözülebılirdi. lunuyorlardı. (4) Bütün bu etkenler ve gelişme- ler sonucu kurulan Terakkiper- ver Cumhuriyet Partisi içinde yer alan veya bundan yararianan gruplan şu şekilde belirleyebili- nz:(5) "a) Devrimin gerçekleştiril- mesinde başlangıçtan beri karşı koyan ve uygulanan \ öntemi be- ğenmeyea, daha ileri gidilmesine karşı ve > apüanı çaresiz kabulle- nen Rauf Bey \e arkadaşlan. b) İnkılabın eski İttihat ve Te- rakki Partisi'nin ihyası yoluvla yürütülmesini isteyen Ismail Canbolat ve arkadaşlan. c) Cumhuri\ete karşı olup meşruti bir saltanat yanlısı olan Lütfü Fikri Bey ve arkadaşlan. d) Muhalefet partisini, Kürt bağımsızlığını sağlamak için ba- samak vapmaya çalışanlar. e) Muhalefeti yalnız kişisel nü- fuz ve kudretleri çin destekleyen- ler." Bu gruplardan özellikle sal- tanat yanlılanyla. Kürt bağım- sızlığı amacını güdenler, karşı inkılabın gücünü oluşturuyorlardı. Bundan başka. milli savaş aleyhinde çalışmış olup. Lozan Ant- laşması'na bağlı olarak çıkanlan genel aftan >a- rarlanmamalan için af dışında bırakılan "150 ki- şiT Hazıran 1924'ten sonra yurtdışınaçıkanlmış- lardı. Bunlanndabirkısmıyurtdışındayıkıcı ça- lışmalarda bulunuyorlardı. (6) Buraya kadar. Türkiye'dekı genel gelişmeleri ve bu arada Hilafet meselesinin çözümlenmesı içın kurulan İstanbul tstiklâl Mahkemesi'ni gördük. Fakat Cumhuriyet dönemi İstiklâl Mahkemeleri denince ilk akla gelen, Şark ve Ankara tstiklâl Mahkemeleri olur. Bu mahkemelerin kurulması- nı hazırlayan iki önemli sebep vardır: Birincisi gö- rünmeyen uzak sebep; ülkenın genel durumu ve Türk inkılabının gerçekleşmesi için karşı çıkan, tüm unsurlann yok edilmesi zorunluluğu idi. Ikin- cisi: Yakın sebep ve İstiklâl Mahkemeleri'nin ku- ruluş gerekçesi olan Şeyh Sait Ayaklanması'dır. (1) TBMM ZC 5. s. 514-515 (30 Ocak 1924) Düstur, c. 5, s. 269 Karar. 69 (2) TBMMZC. c. 6. s. 10, 14-18. Düstur, c. 5, s. 291. Kanıın \o- 412 (13 2 1924) Yalman c. 3. s. 94-98. (3) Cebe- soy. s. 115-123. (4) Behçet Cemal. Şeyh Sait /<,- vam, İstanbul. 1955. s.9. (5) Behçet Cemal. a.g.e.,s.I0. (6) TBMMZCC8.S.781, 1156. 1260. Yarın: Şeyh Sait isyanı Biricik ANUŞKA'M, Ben de sana doyamadım. KRAÜÇE'N Rahmetli AbduIIah Özgiinay'ın eşi, çok sevgili HATİCETEYZE Hakk'ayürümüştür. Tüm kemâli ile mekânırun cennet olmasını diliyorum. İZZE1TİNDOĞAN BÜNYAN KADASTRO MAHKEMESİ'NDEN DosyaNo: 1992.832 Davacı Hazine vekilı Av. Betül Özkan tarafından davab Ismail Tannverdi aleyhine mahkememize açılan kadastro tespiüne itiraz davasırun >apılan duruşmasında verilen ara karan gereşnce: Davalı mırascılanndan Rahime ve Ayşe Tannverdi. tüm aramala- ra rağmen tebligata varar açık adresleri tespıt edılemedığinden adı geçenlere dava dilekçesi \ e duruşma günü teblığ edılememiştır Mahkememizde yargılaması devam eden Samağır Köyü Berdilik mevkiinde 106 ada. 202 parsel sayıh taşınmaza ilişkin ıbraz etmek ıs- tedikleri belgeleri. duruşmamn bırakıldığı 6.1.1995 günü mahkeme- mize ibraz etmelen ya da kendılenni bir vekılle temsil ettirmeleri. aksı halde davanın jokluklannda devam edeceğı \e karar verileceği husu- su dava dilekçesi yenne kaim olmak üzere ılanen teblığ olunur POLÎTİKA VE OTESÎ MEHMED KEMAL Yerini Buldular... Bu gidişle SHP'ye bakan dayanmayacak. Şimdi Möm- taz Soysal'ın yerine ingılizce bılen biri aranıyormuş. Mec- lis albümüne bakıp seçenler varsa da, çok ünlü olanlan istemiyorlarmış... El altında Erdal Inönü, Hikmet Çetin, Abdülkadir Ateş, Onur Kumbaracıbaşı gibi adaylar var... Denge sağlayacak olanları istiyorlarmış. "Ercan Karakaş..." "Almanca biliyor." "llla Ingilizce mi olacak?" "öyle isteniyor." Elde Meclis albümü var, birini gösteriyorlar. "ingilizce bilen Adana Milletvekili Muhammet Kay- mak var. Üstelik Arapça da biliyor." "Dursun." "Kürtçe-lngilizce bilen olurmu?" Adalet Partisi tek başına iktidara geldikten sonra kla- sik bakanlann dışında birini aradılar. Bir türlü bulamıyor- lardı. Şöyle kerliferli biri olmalıydı. Sonunda buldular: Ih- san Sabri Çağlayangil!.. Gerçekten de hem göz doldu- ruyordu, hem yer. Parti kurmayları: "Olur," dediler. "Hangi dilleri biliyor?" "Fransızca, Ingilizce.." "Başka!.." "Birde Rusça..." "Rusça mı?" "Evet." Soranlar da dınleyenler de şaşaladılar. "Nerede öğrenmiş?" Efendim Emniyet Genel Müdürlüğü'nde çalışırken Rus masasına bakıyormuş. Rusları öyle uzaktan ızlemek yet- mez, yakından izleyeyim demiş, kendi kendine Rusça öğrenmiş. Konu açıldı mı, "Herkes Nâzım Hikmet'/n şi- irierini Türkçe bilir, ben Rusçasını bılirim" dermiş. Bursa valisiyken üstatla, bir sofrada bulundum, Rusça şiirleri ben de dinledim, tanığıyım. Kaleci Cihat Arman bizim okula (Ankara Erkek Lisesi) nereden geldi bilmiyorum ama, şöhretin basamaklannı bi- zim okulda tırmandı. Uzun boylu, atletik yapılı, yakışıklıy- dı. Ankara Lısesi'nde okuyanlar Gençlerbirliği'nde top koştururlardı. Cihat da öyle oynadı. Gençlerin kalecisiy- di, okul takımın/n da santrforuydu. O yıllarda en önde or- tada oynayanlara santrfor (merkez muhacim) denirdi. Şimdi bu türlü oyun kurmalar yok. Kaleci Cihat'a neden kaleci oynamadığını sorduğum- da verdiği yanıt çok ustacaydı. Tanınmış futbolcular ön- de oynarken, "Gol atarlar, gol yemezler" derdi. Sporda o yıllarda ıkı adam dikkati çekerdi: Biri kaleci Cihat, öteki cimnastik hocası Senaî Bey. Senaî Bey'in ak- lı, fikri spordaydı. Cimnastik günleri geldi mi bizleri öldü- resiye koştururdu. Cimnastıkten sonra öteki derslerde bizde can kalmazdı. Yakışıklı hocamızın bir erkek güzeli olmasına karşın kadında, kızda gözü yoktu. Neyse günün birinde yakışıklı hocamız okulun sarışın edebiyat öğret- meniyle evlendı. Fakat gerdeğe girdiği gece onu okulun tuvaletinde beynine bir kurşun sıkmış ölü buldular. Gü- nahı söyleyenın boynuna, erkekliği gevşekmiş derierdi. Aradan yıllar geçti, kaleci Cihat da, ben de yer değiş- tirdik. Kaleci Cihat Gençlerbirliği, Fenerbahçe, Milli Takım, dergiler, gazeteler dolaştı, durdu. Artık Babıâli'ye gelmiş- ti. Elinde küçük bir ilkokul çantası yokuştan ıner çtkardı. Aranan kaleci Cihat'ın yerini başkası almıştı. Kaleci Cihat'ın yerine birini buldular, ama adı benziyor- du. Günün iki dizesi olsun. "Onlarki verirlâfile dünyaya nizamat. Bin türlü teseyyüp bulunur hanelerinde." BULMACA 1 2 3 4 5SOLDAN SAGA: 1/ Bır bankanın ehnde bulundurduğu. ödeme sı rası henüz gelmemış se- netlen bir başka bankaya ıskonta ettırmesi. 2/"'Ne yanar kimse bana âteş-i dılden —- Ne açar kim- se kapım bâd-ı sâbâdan gayn"(Fuzuli)... Gelinın çeyizi. 3/ Yazlıkta ya da kent dışında bahçeli ve güzel ev... Bır burç adı. 4/Yankı. . Çekırdekli pa- muk 5/ Atı tımar etmek- te kullanılan kıldan kese. 6/ Bir renk... Çalışma. emek... tlkel benlık. II Hayvanın bır vanındaki yük... Sevinçli, neşeli. 8/Madde nin. bir kımyasal tepkımeye gırebi len en küçük parçası... Yerleşmiş ilke ya da yasaya u>gun durum. 91 Franz Kafka'nın bir romanı. YUKARIDAN AŞAĞI\ A: 1/ Futbolda, sırtı kaleye dönük oyuncunun ayaklannı yerden ke se- rek vole vuruşu yapmak içın sıçra- ması. 2/ Kimi olaylar. dertler yüzünden güçsüz, yılgın, çekingen duruma düşmüş kimse... Dar ve kalınca tahta. 3/ Kısa kır şiiri... Uğur. iyı talıh. 4/ Su taşkını... Notada durak ışareti... Eylemleri olumsuz yapmakta kullanılan ek. 5/ Su kıyılannda yaşayan gö- çebe bır kuş. 6/ Ateş... tnce kabuklu bir erik cınsı II Espri... Ti- caret mallannı saklamak ıçın nhtımda yapılan büyük depo. 8/Tek- nelerle suyun dıbinde sürüklenerek çekılen genış ağızlı balık ağı... Radyumun simgesi. 9/ Denız ticaretinde. masrafı çıktıktan sonra kazancın sermaye ve tayfa arasında bölüştürülmesı. BİREDEBİYATVESANATOLAYI VOLTAİRE Kandid iyımserlik Server TANİLÜ nin Türkçesi Turhan SELÇUK un resimleriyle Ç I K T I ! cem V a n ı Kûçûkpamnakkapı ipdcSokoğıNail 80060 Tabim-ist. Tel. 243 05 50 - 243 20 23 • Fab: 244 15 33
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle