25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 29 ARAUK 1994 PERŞEMBE HABERLER Kurtulanlann tepkisi: Karar hukuka saygımızı etti Istanbul Haber Servisi - Katliamdan kurtulan aydınlar, önceki gün açtklanan Sıvas davasıyla ilgili karann "Türkiye'nin hukuk devteti olmadığını bir kez daha ortaya koyduğunu'" öne sürerek karan protesto ettiler. "Adsun öMBrseler bfle idam cezasınm her türlüsüne karşı olduğunu" vurgulayan Zerrin Taşpmar, hiçbir sonucun kendisini mutlu etmeyeceğini belirtti. Taşpınar şunlan söyledi: " Davaya hiç ödeşmek gözüyle bakmadım. Arkadaslanmın feryatiannı, son sözlerini her gün anımsarken alınacak hiçbir sonuç beni mutlu etmeyecekti. Bu yüzden cezalan ne az, ne çok buldum. Davalar boyunca yaşadıklanm, hukuka olan saygımı \e inancımı sarstı. Devlete olan saygımı ise zaten Sıvas'ta yitirmiştim. Bir yıldır yaşadıklanmız, hukuk devleti otmadığımızı gösterdi. Dava boyunca zaman zaman bi/Jer suçtu durumuna düştük. Ben mahkemede sanıklan teşhis ederken mahkeme heyetinin önünde bana 'Şerefsız, sen göreceksin' şeklinde hakaretter ve tehditfer savnıMu. Mahkemenin tutumu yüzünden tanıkiann can güvenligi tehlike altına gÛTniştir." Sıvas katlıamında ölen yazar Asım Bezirci'nin eşi Refika Bedrci ise karardan büyük iizüntü duyduğunu belirterek Türkiye'de adaletin her geçen gün yok olmaya başladığını söyledi. Bezirci, karan şöyle değerlendirdi: "Mahkeme önünde bekleyen ailelerin duygulanna katıbyorum. Beklediğimiz bir karardı. Ancak küçük de olsa bir umut taşryordum. O umutlar da kararla suya düştü. Türkiye'de adalet dediğimiz şey, bu kararia krymık kıymık ufalandı, yok oldu. Bu karar, birçok Sıvas olaylannın olabileceğini gösterdi. Sıvas'ta aydınlan yakanlar, ber geçen gün güç kazanıyoriar ve kimse de bunlara "dur" diyemiyor. Mahkeme salonunda tanıklara yapdanlan gördük. Hiçbir kararia ölükrünizin geri gdmeyecegini biliyoruz, ancak artık khiesd şeylerin yapılma zamanı geML Yapılsın ki devlet bir şeyler yapsın. Ancak bugün devletin bilerek yapmadtgı da ortada." Alevi Vakfı Sekreteri ve yazar Lütfi Kaleti ise mahkeme karannın açıklanmasından sonra çıkan olaylan televizyondan izlediğini belirterek "İıuuıın, yaşadığım Madımak yangramda bile bu kadar ürpermedim" dedi. Karan, şeriatçılara prim verilmesi olarak değerlendiren Kaleli, Türkiye'de. devleti ve laik cumhuriyeti açık biçimde tehdit eden seriatçı akıma dur diyecek siyasi bir erkin bulunmadığtnı vurguladı Bu durumun kendisini endişelendirdiğini ifade eden Kaleli, hükümet tarafından gerici kesime verilen tavizlerin temelinde oy kaygısının yattığını dile getirdi. Kaleli şöyle devam etti: "Bunun önü ahnmazsa, ov için tavizkâr siyasikrin kölelikleri. şeriatın egemenliğinde çok kötü dunıma gelecek. Bu dunıma, başta laik ve demokratlar olmak iizere, bütün millerin güç biriiği yaratarak dur' demesi gerekir. SiyasaOaşan şeriat, gayri kanuni yoHardan para topiayıp harcamalar yaparak Türkiye Cumhuriyeti devletinin temeline dinamh* kovuvor." Kanıtlara karşın DGM'nin verdiği kararla katliamın failleri rrieçhul kaldı a 'asli faiP çelişldsiMeçtMII Sayil» fa«ep: Ankara DGM, 'Otomobillerden başlayan TaMİyetere UZanan karaP: Hiçbir sanığı "asli fail" olarak ve otele sırayet eden yangının bu sanıklardan hangisinin görmeyen DGM, savcılık mütalaasında asli fail olarak saptanan doğrudan fiili sonucu meydana geldiği kesin olarak tespit sanıklardan 8'ine 3'er yıl, 2'sine de 2'şer yıl hapis cezası verdi. edilemedi' görüşüyle failleri meçhul saymış oldu. Mahkeme, bu sanıklardan 4'ünü de tahliye etti. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)- Yar- gı makamları arasinda. yazar Aziz Ne- sin'in Sıvas kathamını tahrik ettiği konu- sunda belirlenen farklı görüşlerin ardın- dan, davada yargılanan sanıklann "asli fail" olup olmadıklan konusunda da çe- lişkiler saptandı. Ankara 1 No'lu Devlet Giivenlik Mahkemesi (DGM). Sıvas kat- liamı sanıklarının olaylarda "asli fail" ol- madıklan \e Madımak Otelindeki yan- gının kimin eylemi sonucu meydana gel- diğinin belirlenemediğine karar verirken, DGM Başsaveılığı'nın mütalaasında. sa- nıklann katliamdaki rollerinin aynntıla- nna kadar tek tek belirlendiği görüldü. Hiçbir sanığı asli fail olarak görmeyen DGM. savcılık mütalaasında asli fail ola- rak belirlenen sanıklardan 8'ine 3'er yıl. 2'sine de 2'şer yıl hapis cezası verdi. Mah- keme, bu sanıklardan 4"ünü de de tahli- ye etti. Ankara l No'lu DGM karannda. •'Oto- mobillerden başlayan ve otele sirayet eden yangının bu sanıklardan hangisinin doğ- rudan fiili sonucu meydana geldiği kesin olarak tespit edilemediğT belirtilirken. DGM Başsavcısı Nusret Demiral ve 6 yardımcısı tarafından hazırlanan 9 Ağus- tos 1994 tarihinde mahkemeye sunulan esas hakkındaki mütalaada (görüs.). "'Ote- lirt, sanık Halil İbrahim Düzbiçer tarafın- dan yakılan otolardan çıkan alev leıie yan- dığı, tanık bev,anlan, % ideo görüntüleri ve resimler ile kesin olarak anlaşılmıştır" dendi. Asli fail tespiti Cumhuriyet'in. Ankara 1 No'lu DGM'nin karan ve DGM Başsavcılı- gı'nın mütalaasına dayanarak, Sıvas kat- liamı davasında belirlediği "asli fail çeliş- kisi" şöyle: DGM karan: Otomobillerden başla- yan ve otele sirayet eden yangının bu sa- nıklardan hangisinin doğrudan fiili sonu- cu meydana geldiği kesin olarak tespit edilemediğinden, TCK'nin 463. madde- si gereğince, tayin edilen ceza (idam) her bir sanık için 20'şcr yıl ağır hapis cezası ile avn avn cezalandınlmalanna... DGM Başsavcılığı mütalaası: Çok sayı- da sanığın, olaylann asli faili olduğunun anlaşıldığını belirleyen DGM Başsaveılı- ğı'nın mütalaasında söz konusu zanlıla- rın bazılanna ilişkin tespitler ile bu kişi- lere dava sonunda verilen cezalar şöyle: 1- Halil İbrahim Düzbiçer:! 15 yıl hapis) Madımak Oteli'ne taş attığı, Kültür Site- si'ndeki yerinden sökülerek, otel önüne getirilen Ozanlar Heykeii'ni elindeki so- pa ile diğer sanıklarla birlikte parçaladı- ğı, atılan taşlarla kınlan camdan otel içe- risine girdiği vceşyalan dışan attığı, elin- deki bez parçasını, sanık Durmuş Tufan tarafından olay yerine poşet içinde geti- rilen benzine bulaştınp tutuşturarak. dev- rilen otoları yaktığı. buradan çıkan alev- lerin kınlan camlardan sarkan perdeleri tutuşturduğu. bu suretle otelin kısmen yanmasına. otel içindeki gazın oteldeki kişilerin zehirlenmcsine yol açtığı. tanık beyanlan. viedo kayıt \e resimler ile ke- sin olarak anlaşılılan sanık Halil İbrahim Düzbiçer'in olayda asli fail olarak bulun- dağu. Asli fail olmadığını iddia edenlerin dikkatine 28 ARAUK 1994 ÇARSAM8A F1YATİ 7000 TL Bucanavarda Asli faillerden biri Yunus Karataş'tı. Gün gazetesi Karataş'ın otelin penceresinden uzanıp perdeleri nasıl tutuşturduğunu gösteren fotoğrafı dünkü manşet haberindeyayımladı. lelevi/yonlardan da yayımlanan bu sahne, milyonlarca insan tarafından da izlendi. Aydınlar sesini yükseltmeli Av. FİKRET İLKtZ Sıvas katliamı davası müdahil avukatlannın 27 Aralık 1994 günlü 'kamuoyuna duyuru- su'nu açıklayan Türkiye Barolar Birlıği Başka- nı Önder Sa* 'dan sonra. katliamdan sağ kurtul- muş mağdurlardan birisi söz aldı. "Mahkeme salonunu da benzin dökûp yakacaklar san- dıra... Bunlar cezaevindeki insanları da yaka- caklar... Meclis'teki insanları da > akacaklar.. Diin tekrar Sıvas olavlarını yaşa'dım'" dedi. Sözlerini acı. inanç ve yürek burkulması ile ta- mamladı. 2 Temmuz 1993 Cuma giinü 37 aydı- nın yakılarak katledildiği Sıvas'ta yangın orta- sında kalanlardandı. Onu da yakmak istemtsjer- di. Kurtulmuştu. Aylarca hastanelerde yanık te- dav isi görmüştü. Ama eşi.T>u yangmda Madımak Oteli'nde katledümiş aydınlanmızdandı. O ay- dınımız yaşasaydı 26 aralık tarihinde karan açık- lanan Sıvas davasını başından sonuna kadar mut- laka izlerdi. Eşi \ediğer insanlanmız.avukatlar. davayı sonuna kadar da izleyecekler. Amaçları. Türk'iye'de benzeri Sıvas olaylarının yaşanma- ması... Çok onurlu bir 'görevi' yerine getirerek. yü- rek ve inançlannın taşıdığı sorumlulukla Sıvas'ta diri diri yakılan ınsanlann yakınları adına dava- ya 'müdahil vekili' sıfatıyla katılan ve laik cum- huriyet ilkelerini sapasağlam ayakta tutabilmek ıçın mücadelelerinı yaşam biçimıne dönüştüren meslektajlanm ve Türkiye Barolar Biriiği Baş- kanı Av. Onder Sav yurttaşlanmıza söyle seslen- di: '-Dün Kubilay'ı kör testere ile kescn Der- vi; Mehmet ve arkadaşlarının eylemi ile bugün 'Şeriat ısterız' dive bağırıp Sıvas'ta Madımak Oteli'ni yakarak insanları öldürenlerin eyle- mi arasında hiçbir fark yoktur. Cumhuriye- tin nitelikleri konusunda devletin her organı karariı olmak zorundadır. Önemli olan veri- len cezalar değil, sanıklann evlemine bakış açısıdır; eylemin kavnağına inmektir. Yargı- lama boyunca bir türlü bu husus gerekleşti- rilememiştir. Sıvas katliamı, tesadüfen bir araya gelen şuursuz bir kalabalığın oteli va- kıp insanları öldürme eylemi olarak nitelene- mez; planlı, örgütlü önceden kararlaştırılmış bir (gerici) avaklanmadır; devlete, cumhuri- yete bir başkaldırıdır." Basın toplantısının yapıldıgı salonda. yakın- larını Sıvas'ta Madımak Oteli'nde yitirmiş baş- ka birisi söz aldı. Davanın 'aydınlar' tarafından niçin izlenmediğini sordu. Buruk ve sesi kısıktı. Kendisiyanıtladı: "Neyapalım! Burası Türki- ye. Şartîar böyle." Utancım. hafızamı zorladı. Yine Sayın Av". Önder Sav'ın sözlerini anımsa- dım. Çok değil. üç ay önce 1994-1995 yargı yı- lının aç\lış toplantısmda söyledikleri aklıma gel- di: "C'lkemizin aydınlan,öncelikle ülkelerine borçludurlar; çocuklarına kendilerininkin- den daha ivi bir demokratik ortam. daha gü- zel bir Türkiye, v üzünü çağdaşlığa. uy garlığa ve aydınlığa döndürmüş bir Türkiye bırak- mak zorundadırlar. Konumları ne olursa ol- sun. ister biliııı adamı, hekim, mühendis ol- sun, ister general, yargıç, savcı avukat olsun aydınlar: bildikleri. inandıkları gerçekleri. hiç çekinmeden vüreklice sövlemekle vükümlü- dürler.Korkmak, duraksamak ve titremek toplum. hukuk ve dcmokrasi düşmanlarına cesaret vermektir. Demokratik, laik hukuk devletinin, ülkenin ve toplumun gerçeklerini, sıkıntılarını görüp, biKp susanlar. 'Bana ne! Adam sen de! Beni sokmayan yılan bin vaşasın' diyenler, diplomaları. birikimleri ne olursa olsun, isimierinin önünde hangi ünlü. şanlı sı- fatlar olursa olsun ihanet içindedirler. Tari- hin tozlu sayfaları, ihanet îçindeki aydınların sonradan işe > aramav an pişmanlıklarıy la do- ludur." 2 Temmuz 1993 günü ülkemin aydınlan cayır cayır Madımak Oteli'nde yanarken bakanlar. gû- venlik güçleri. valiler Ankara'dan "Endişe edi- lecek bir şey yok her şev kontrol altındadır" diyorlardı. Bu sözlerin saliipleriyle tartışacak hiç- bir şey kalmamıştır. Yakılarak öldürülenlerin aileleri kadar 'va- kur' ve 'onurlu'davranabilmek. davada beni temsil etsin diye meslektaşlanm gibi avukatlar seçmek için benim bir yakınımın da yakılarak öl- dürülmesini mi beklemeliyim? 124 sanığın yargılandığı Sıvas davası kararı- nı sanıklar. "Ya Allah bismillah? Allahüek- ber" sesleri ile karşıladılar. "Ya Islam va ölüm", "Kv cahiller saklanacak delik arav ın kendinize". "Ey şeytamn köleleri" diye bağı- ra bağıra haykırdılar. Sayın Cumhurbaşkanı. Sayın Basbakan. sa- yın bakanlar. sayın yöneticiler ve kendisini "sa- yın' sayan herkes: TBB Başkanı Av. Önder Sav. hepinızın gözünün ıçine baka baka söylemiştı: "Laikligi kaldırarak demokratik hukuk dev- leti yerine teokratik devleti getirmek, kendi çarpık hukuk düzenlerini kurmak. veni Sıvas olayı tezgâhlamak istevenlere Türk ulusu olur vermeyecektir. Atatürk'ün sözlcriyle 'gatlet. dalalet ve hatta hıyanet ıçındekiler' şeriat ve kanlı ikridar provaları ile Türk ulusunu yıl- dıramavacaklardır. l'lusu ümmet yapmaya, ortaçağ karanlığına çekmeye, demokratik la- ik hukuk dev letini, teokratik devlet yapmava güçleri ve nefesleri yetmeyecektir." Bu sözlerı unutmayın... 'Davalan' bundan böyle kararların açıklandı- ğı günlerden günlere mi izleyeceğiz? Yoksa Sa- yın Sav'ın söylediği gibi daha onurlu. daha bi- İinçli kalabalıklara mı dönüşeceğiz? Ne zaman'' Ne bekliyoruz'.' Diri diri yakılmayı mı? Anka- ra'yı. Madımak Oteli'nin dumanları sarıyor. Kavgayı sürdürmek. ölenlerin anısını yaşatmak zorundayız. Avukat olarak Sıvas davası dosya- sını görev yapan tüm meslektaşlarım ıçin taşıma- ya hazınm. Yıllar sonra çocuklarım ne yaptığı- mı sorarlarsa utanmak istemiyorum. Borcumu yüreğimle ve mesleğımle ödemek istiyorum. Kimseyi eleşlirmivorum. Sadece 27 aralık günü Sıvas katlıamında yakınlannı yitırenlenn acısı- nı yüreğimde hissettim. Sorulan sadece kendime soruyorum. Avukat olarak kendimi sorguluyo- njm. Ülkemızın aydınlan. öncelikle ülkelerine borçludurlar. Korkmak veduraksamak istemiyo- 2- Ali Kurt: (15 yıl hapis) Otele taş at- tığı, topluluğu her hareketiyle suç unsur- larının oluşacağı şekilde yönlendirdiği, sonunda Madımak Oteli'nin önünde po- lis vejandarma tarafından oluşturulan ba- rikatı yararak,otel içerisine girmeye mu- vaffak olduğu ve içerideki eşyalan dışa- n attığı, tanık beyanlan, video kayıtlar ve teşhis tutanaklan, ayrıca müştekilerden Murtaza Demir'in duruşmadaki kesin teş- hisi gibi delillerle kesin olarak anlaşılılan sanık Ali Kurt'un olayda asli fail olarak bulunduğu. 3- Erkan Çetintaş: (15 yıl hapis) Olaya kanştığı, olay sonunda da Madımak Ote- li önünde bulunan otolan devirerek, kır- mızı renkli otonun benzin deposunu elin- deki taşla delip. benzinin akmasını sağla- dığı, elinde yanmakta bulunan bez parça- sını otonun içine atarak yangın çıkardığı, yangın sonunda Madımak Oteii'nin ze- hirli gazla dolmasına neden olduğu. tanık beyanı, teşhis tutanağı, sanığın tcvilli ik- rarlan gibi delillerle kesin bir şekilde an- laşılan sanık Erkan Çetintaş'ın olayda as- li fail olarak bulunduğu. 4- Durmuş Tufan: (15 yıl ha- pis) Savunmalannda olay süre- since. olaya sadece seyirci olarak katıldığını savunmuşsa da; Ma- dımak Oteli önünde slogan ve otele taş attığı, polis vejandar- manın oluşturduğu barikatları aşarak. otele girip eşyalan dışa- n attığı. ayrıca içinde benzin ol- duğu anlaşılan naylon bir torba ile olay yerine geldiği, güvenlik mensuplan tarafından torba clin- den alınmak istenirken. dökülen benzinin sanıklardan Halil ibra- him Düzbiçer tarafından bir be- ze bulaştınlıp tutuşturularak devrilen araçlann üzerine atıldı- ğı. yangın ve 37 kişinin ölümü ile sonuçlanan olaya sanığın iştirak ettiği, tanık beyanlan ve teşhis tutanağı gibi delillerle kesin bir şekilde anlaşılan sanık Durmuş Tufan'ın olayda asli fail olarak bulunduğu. 5- Cafer Tayyar Soykök: (15 yıl hapis) Topluluğa slogan attı- np önder durumda olduğu, tanık beyanlan, teşhis tutanağı ve olay anında çekilen fotoğraflar gibi delillerle kesin bir şekilde anla- şılan sanık Cafer Tayyar Soy- kök'ün olayda asli fail olarak bu- lunduğu. 6-FarukCeylan: (15 yıl hapis) Otele taş attığı, olay yerine gelen itfaiye aracına engel olmaya ça- lıştığı, tanık beyanlan. teşhis tu- tanağı gibi delillerle kesin bir şe- kilde anlaşılan sanık Faruk Cey- lan'ın olayda asli fail olarak bu- lunduğu. Başsavcılık mütalaası DGM Başsascılığf mn müta- laasında. bu sanıklann yanı sıra Ahmet Turan Kılıç, Temel To>, Ahmet Oflaz, Süleyman Toksua, Hay rettin Gül, Turan Kaya, Mu- rat Songur, Erol Sankaya. Vluh- sin Erbaş,Omer Faruk Gez, Ha- run Gülbaş, Harun Kavak, Ek- rem Kurt, Faruk Sankava, Ha- run Yüdız, Ali Teke, Sedat YıMı- rım, Yalçm Kepenek, \ ıldırım Yüksel, Mehmet Yümaz ve Vahit Kaynar da. katliamda "asli fail" olarak gösterilmiş ve TCK'nin 146/1. maddesi gereğince idam cezasına çarptınlmalan isten- mişti. Ankara 1 No'lu DGM ise. Başsavcılık mütalaasında "kesin kanıtJaıia" yapılan bu belirleme- lerekarşın, hiçbir sanığı **aslifa- U" olarak kabul etmezken. bu sa- nıklardan AhmetTuran Kılıç,Te- mel To>, Ahmet Oflaz, Erol San- kaya, Muhsin Erbaş, Önıer Fa- ruk Gez, Harun Gülbaş, Ekrem Kurt, Faruk Sankaya, Harun Yddız ve Ali Teke'ye 15"er yıl, MuratSongur,Turan Kaya, Hay- rettin GüL, Harun Kavak, Yalcın Kepenek,V ıldırun Yüksel, Meh- met Yılmaz ve Süley man Tok- sun'a 3'er yıl. Sedat Yüdınm ve Vahit Kaynar a da 2'şer yıl ha- pis cezası verdi. DGM.busanık- lan "kanunaaykınyürüyüşeka- tılmak^tan suçlu buldu. PERŞEMBE ORHAN BURSALI 1995e Girepken... Umut, canlı dünyanın içgüdüsel bir özelliği gibidir. Onu isteseniz de yaşamın özünden kazıyıp atamazsınız... Ya- şamı sürdürmek için gerekli bu asgari umudun ötesine ta- şan pembe düşlerin içinde kaybolmanın belki de ne uy- gun zamanıdır yıldönümü... Ancak bugünkü koşullarda böyle düşleri dillendirmek yine de falcılara daha çok ya- kışmaktadır!.. 1994'te ekonomik, sosyal, demokratikleşme, genel re- fah düzeyi bakımından büyük çöküşü yaşayan.. bu so- runlan, üç gün sonra başlayacak yeni yılda daha ağır ya- şamayacağımıza ilişkin bir umut ışığı bile vermeyen ülke- nin yönetilenleri olarak, 1995'te ne ummalıyız, ne isteme- liyiz, ne beklemeliyiz? Bu zorsoaıdur. Sorunun zorluğu; yanıtının, gizli saklı ve bilinmedik bir yanı olmamasından kaynaklanır. Yine de ya- zıya dökmek gerekirse, 1995 için kurabileceğim en pem- be düşler, 1994 boyunca ülkede yaşadıklanmızın tam ter- si gelişmeleri istemenin ötesine taşamıyor... Düşlerimizin bile ufuklarını daraltan zamanların baskısı altındayız. En iyisi, geleceğe bakışın düşünsel yapı taşlannı arama- yı sürdürmek... Bu amaca yönelik olarak, tuzu kuru ülkelerin hangi ana sorunlarla boğuştuklarını, 1995 ve sonrasında neleri zor- ladıklarını anımsamak yararlı olacak. • • • Türkiye'nin devlet ve parti yöneticilerinin -bir ikisinin dı- şında- hepsinin ekonomik ve sosyal model olarak öykün- dükleri ABD, yeni boyutlarda ortaya çıkan Avrupa ve Ja- ponya ile ekonomik rekabette geriye düşme tehlikesi için- de. Bu ülkenin ekonomi ideologları, kolektif fikir üretme- ye ve kolektif ruha önem veren Almanya ve Japonya kar- şısında, salt bireyin başarısı ve davranışı temeline daya- nan ABD ekonomik sisteminin tutanamayacağının altını çi- ziyorlar. iç sosyal sorunlar, ABD'nin dünya liderliğinde elini ko- lunu giderek daha fazla bağlıyor. Amerikah uzmanlar, bü- yük ekonomik zorluklardan daha vahim olarak, Ameri- ka'nın toplumsal dokusunun bozulmasını görüyorlar (*). Hiçbir hayat güvencesi olmayan 30 milyon Amerikah, alt sınıflarda artan yoksulluk, 'görülmemiş derecede şidde- te yönelik bir toplum', ABD'nin 'acımasız ve değerlerini yitirmiş' bir ülkeye dönüştüğünün göstergeleri. "1990'da ülke çapında adam öldürme oranı, bir önceki yıla göre yüzde 50'ye varan artış gösteriyor. Japonya ve Alman- ya'daki oranlan 10 kataşan cinayet oranı, heryüzbin ki- ş/de 10.5'e ulaşarak rekortar kırdı." Hapishanede yaşa- yan nüfus oranı bakımından da rekor ABD'de. Amerikalı- lar arasında hızlanan silahlanma yanşında, yarı otomatik silahlarrevaçta!.. Kitlesel eğitim sistemi ABD'de çökmüş durumda. Üni- versiteyi bitirmeden terk edenlerin oranı yüzde 25. "On ye- di yaşındaki Amerikalılann yüzde 13'ü okuyamıyor, yaza- mıyor, toplama-çıkarma yapamıyor." Yüksekteknoloji ala- nında pattayan ekonomik rekabet, nüfusun yeniden eği- timini zorunlu kılıyor. Bilgisiz, kara cahil nüfusa sahip bir ülkenin yannki dünyada yeri, geri sıralarda olacaktır. Bu ülke ABD bile olsa!.. Bu nedenle ABD, öğrencilerini Avru- palı öğrenciterie rekabet edebilecek düzeye çıkaracak bir eğitim sistemini yeniden kurmaçalışması içinde. Aynca '30 milyon işçinin de kitle halinde yeniden eğitilmesi' zorun- lu görülüyor. Her beş Amerikalıdan biri, yoksulluk sırurının altında. Herbeş Arnerikalı çocukdâ yoksulluk içinde büyüyor. Ge- be kalan küçük yaştaki kızların sayısmdaki büyük artış, be- bek ölümlerinde 20. sıra, toplumsal dokunun nasıl bozul- duğunun göstergesi kabul ediliyor. Zengin daha zengin, yoksul daha yoksul olmakta, Amerikan toplumu keskin bir şekilde kutuplaşmaktadır. Geleceği düşünen bütün Amerikah yetkilileri kaygılan- dıran da bu durumdur... Kötü gidiş böyle sürerse ABD'nin parçalanmasından korkulmaktadır! • • • Hiç olmazsa Amerikah bu durumun farkında. Bizim için feci olan, ülke kaderinde rol oynayan kurum ve kişilerin gidişatın farkında olmamaları; daha fecisi, bel- ki farkında olanların da gününü ve iktidarının keyfini yaşa- yarak hiçbir şeyi umursamamalandır. Her şeye rağmen yaşayacağız ve umut edeceğiz. Mutlu ve sağlıkh yıllar dileklerimle. (*) Soguk Barış, Sarmal Yayınevi, s. 219, 220, 221. Diııi baskı nedeniyle bir fakülte yer değiştiriyor İZMİT (AA) - Köcaeli'nin Körfez ilçesinde bulunan Koca- eli Üniversitesi'ne bağlı Hukuk Fakültesi'nin. ögrencilere yöne- lik dini ve politik baskılar nede- niyle Izmit'e taşınacağı bildiril- di. Kocaeli Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Atıfljral,yaptığı açık- lamada. RP'li Körfez Belediye- si 'nce tahsıs edilen Turan Güneş Kültür Sitesi'nde öğrenim ve- ren fakültesindeki ögrencilere. bazı çevreler tarafından dini ve politik baskılaryapıldığı yolun- daduyumlaraldıklannı söyledi. 65 ögrencinin eğitim gördü- ğü fakültenin kantinine gelen yabancı kişilerin. ögrencilere dini telkinlerde bulunup, Refah Partisi'nin propagandasını yap- tıkları yolundaki şikâyetlerin arttığını kaydeden Kocaeli Ün- versitesi Rektörü Prof. Dr. Ural. maddı durumu yetersiz olan ög- rencilere bazı olanaklar yaratı- lıp. "çengel anhııaya'* çalışıldı- ğının da öğrenildiğini bildirdi. Öğrencilerin bu durumdan çok rahatsız olduklarını ifade eden Ural, şunlan söyledi:_"*Şu anda 65 öğrencimiz var. Önü- mü/dekiyıl öğrenci sayısı 250'ye vükseiecek. Binanın yetersiz ka- lacağını da göz önüne alarak, ge- lecek yıl buradan taşınmayı planlıyorduk. Ancak. öğrencüiB- re yapılan bu baskılar nedeniy- le, taşınma işlemini erken bir ta- rihe almayı düşünüyoruz. Öğ- rencilerimizin. daha fazla rahat- sız edilmesine göz y umamayız." Pof. Dr. Atıf Ural. bu amaçla lzmit tnönü Caddesi'nde 6 kat- lı bir bina kiralandığinı ifade et- ti. ACI KAYBIMIZ Şirketimizin kurucu ortağı Teoman Başaran'ın sevgili kayınpederi, değerli insan Müteahhit BEHÇE1 EKMIHANI 28.12.1994 günü kaybetmenin acısı içindeyiz. Cenazesi 29.12.1994 Perşembe günü (bugün) öğle namazından sonra Kocatepe Camii'nden kaldınlacaktır. Merhuma Tann'dan rahmet, ailesi ve tüm sevenlerine sabırlar dileriz. Penta Miınarhk Mühendislik ve tnşaat Yönetimi Ltd. Şti. ACI KAYBIMIZ Şirketimizin kurucu ortağı ve Yönetim Kurulu Murahhas üyesi Teoman Başaran'ın sevgili kayınpederi değerli insan Müteahhit BEHÇE 1 EKMIHANI 28.12.1994 günü kaybetmenin acısı içindeyiz. Cenazesi 29.12.1994 Perşembe günü (bugün) öğle namazından sonra Kocatepe Camii'nden kaldırılacaktır. Merhuma Tann'dan rahmet, ailesi ve tüm sevenlerine sabırlar dileriz. Penta Iıışaat Saııayii ve Tîcaret A.Ş.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle