Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 29 ARALIK 1994 PERŞEMBE
12 DIZIYAZI
109 ülkeden 3000'e yakın katıhmcı Havana'da tam bir kültür harmanı oluşturdu
Küba'dadayanışmaşenliğiHavana kentinin "Miramar*1
adı veri-
len batı kesiminde, deniz kenannda inşa
edilen "Kari Marks" adındaki moderrı
kongre binasındayız. 3000 kişilik bu bü-
yük salonun girişinde, devrimden sonra
yapılan önemli toplantılara ait anı plaket-
leri göze çarpıyor. Bir önemli toplantı
da o hafta sonuna dek sürmek üzere 24
Kasım 1994 günü, saat lO.OO'da başlı-
yor: "Küba Halkıyla Dayanışma I. Dün-
ya BuluşmasL* Ya da Küba'mn resmi dıli
olan lspanyolcaadı\la*EncventroMun-
dial de Soüdarkiad Con Cuba..."
108 ülkeden 2500'ü aşkın katıhmcı,
Kübalı izleyenlerle birlikte salonu dol-
durmuşlar. Kocaman sahnenin perdesi
kapalı ve balkonlardan, duvarlardan dün-
yanm hemen her kıtasında etkinlik gös-
teren "özgürlükten yana" siyasi parti ve
gruplann bayraklan, sloganlan asılmış.
Ozellikle Che'nin posterleriyle birlikte,
coşkulu ve çok renkli bir ortam salona
egemen.
Katılımcılar arasında en renkli olanlar
ise hiç kuşkusuz Hindistan. Vietnam,
Güney Afrika gibi ülkelerden "kendiyö-
resel gjysileriyle" toplantıya katılan As-
yalı ve Afrikalı Küba dostlan. Gerçi. La-
tin Amerikalılar ve ozellikle Meksika,
Arjantin, Uruguay gibi Küba halkının
"kadim dostlan" olan komşu uluslardan
katılımcılar da yine giysileriyle aynı çok
renkli ortamı şenlendiriyorlar ama Kü-
ba televizyonu muhabirleri, yine de As-
yalılarla röportaj yapmayı tercih ediyor-
lar. Bunda, belki de onca "ulaşun zorlu-
ğuna" karşın yine de Küba'yla dayanış-
maya koşup gelmelerinin büyük payı ol-
sa gerek.
Çünkü örneğin Hindistan grubu, Ha-
vana'ya ulaşabilmek için önce Mosko-
va'ya, oradan Londra'ya. sonra Kana-
da'nın Torontokentine ve ancak Meksi-
ka üzerinden Küba'ya varmışlar. Doğru-
su bizim yolculuğumuz da o kadar değil-
se bile. yine de kolay bir parkur değildi.
Pazar sabahı KLM havayollan ile önce
Amsterdam'a uçmuş. orada uçak degiş-
tirerek yine KLM ile 10 saatte okyanu-
su geçip Hollanda'nın antil adalannda-
ki sömürge adası Curacao'ya inmıştik.
Son etabımız ise Antiller Havayollanna
ait bir başka uçakla oradan Havana'ya 3
saatte geçmek olmuştu. Yani, bekleme-
lerle birlikte yaklaşık 20 saatlik bir yol-
culuk. .
Temsilciler meclisi
Karl Marks salonunun yumuşak kol-
tuklanndabiryandan yorgunluk atarken,
öbür yandan herkes gibi az sonra kalk-
ması beklenen büyük perdenin arkasın-
da kimlerin oldugunu merak edîyaruz.
Derken coşkulu kalabalıktan bir alkış
kopuyor ve yükselen perdenin ardında-
ki sahnede, yaklaşık 150 kişilik bir grup,
salondaki 3000 kişiyi ayakta alkışlaya-
rak selamlıyor. En ön sırada ve ortada
ünlü askeri giysisiyle Fidel. Her iki ya-
nında hükümet üyeleri ve kongreyi dü-
zenleyen toplumsal örgütlerin başkanla-
n. Arka sıralarda toplumsal örgütlerin
başkanlan. En arka sıralarda ise yine
kongreye katılan gruplann hemen her
ülkeden heyet başkanlan.
Yani, bir anlamda Dayanışma Buluş-
masfnın temsilciler meclisi sahnede ve
büyük bir "tüvan" oluşturmuşlar. Diğer
katılımcılar ise salondalar ve Brezilyalı
devrimci kadının başlattığı sloganı, tem-
polu alkışlar eşliğinde atıyorlar:
"FKW amigo, los puebles esta'n conti-
•Dünyanın hemen her kıtasından
Havana'ya gelen Küba dostlan, bir
hafta boyunca ABD ambargosuna
karşı bu inançh ülkeyi nasıl
destekleyeceklerini tartıştılar.
Sonunda Fidel kürsüye çıktı ve
Küba'nın esenliğinin aynı anda
insanlığın sorunu oldugunu
vurgulayarak sözü noktaladr. 'Biz
buradayız ve sizlerin de özgürlüğü
için inançlanmızdan ödün
vermeyeceğiz!..'
YUZYILIN
DİRENİŞÇİSİ
Geçmişten Bugüne
Küba Gerçeği
OKTAY EKİNCİ
Dayanışma Konferansı sahnede >aklaşık 150 kişinin yer aldığı temsilciler meclisi)le birlikte çalıştı. Ln önde Fidel \e
iki yanında hükümet üyeleri çahşmalar sırasında. (Fotoğraflar: OKTAY EKİNCİ)
Yani. "Fidel arkadaş, halklar seıünle
biriiktedir."
Fidel ve diğer Kübalı yetkililer ise bu
slogana yine alkışlanyla teşekkür edi-
yorlar.
Küba'yla Dayanışma Konferansını.
kısa adı ICAP olan "Halklarta Dostluk
Enstitiisü" önderliğinde. Küba Kadınlar
Federasyonu. tşçi Sendikalan Merkez
Örgütü. Mimarlar ve Inşaat Mühendis-
leri Birlıgi. Devrimin Korunması Komi-
teleri, YazarlarSendikası, ÜniversiteÖğ-
rencileri Federasyonu gibi 20'ye yakın
toplumsal demokratik kuruluş birlikte
düzenlemiş.
Katılan ülkelerin temsilcilen, büyük
bir çoğunlukla zaten "hükümetdışında-
ki çevrelerden" geldiğınden. kongreyi de
Küba hükümeti değil. yine hükümet dı-
şı kurumların organize etmiş olmalan
önemli bir "anhrabiriiği" yaratıyor. Ni-
tekim kongrenin genel görünüşü de res-
mi bir havadan uzak. benzetme uygunsa
bir "festjva!" izlenimi veriyor. Küba ve
Latin Amerika müzigi eşliginde. zaman
zaman coşkulu alkışlar ve hatta samba ri-
timleriyle dalgalanan. uluslararası birda-
yanışma festivali... llk günkü açılış ko-
nuşmalan içersinde Küba Ulusal Halk
Meclisi Başkanı Ricardo Alarcon'un
açıkladığı gerçekler. doğrusu hem çok
çarpıcı, hem de biraz düşündürücüydü.
Daha 1928yılında "Uksosyaüstdergi-
yi" yayımladıklarını anlatan Alarcon. o
yıllarda bile Küba'daki sosyalizmin sa-
dece yine Küba'ya has özgün koşullan
olması gerektiğini savunduklannı söy-
ledi. Bugünhermahallede'*DevTİnıiSa-
vunma Komiteleri"nin bulunduğunu ve
yönetimın her aşamasında "halkın ör-
gütlü katılımının" sağlandığını vurgula-
yan meclis başkanı, ozellikle "demokra-
tikleşme" konusunda da sadece
ABD'den degil, birçok ülkeden \e hatta
eski sosyalist ülkelerden de daha ileri
düzeyde olduklannı söylüyordu.
Ne var ki bunca kazanıma rağmen
ABD ambargosunun yarattığı olanaksız-
lıklar ve temel ihtiyaç mallanndaki sı-
kıntı nedeniyle ortaya çıkan toplumsal
sorunlar, Küba Devrimi için güçlü bir
uluslararası dayanışmayı da artık zorun-
lu kılıyordu.
Kongreyi düzenleyen ICAP Başkanı
Sergio Corrieri'nin konuşması ise daha
çok "halkın düşüncelerini aktarmakla"
güler yüzlü başkanı. gerçekten Havana
sokakîarında karşılaştıgımız, tanıştığı-
mız, konuştuğumuz zenci ya da beyaz
hemen tüm Kübalılar gibi son derece
dost ve cana yakın bir insandı. Melez ol-
duğu hemen anlaşılan Sergio. hafta için-
de hükümetin verdiği resepsiyonda da
neredeyse yüzlerce katılımcıyla bı'rkaç
cümle de olsa konuşup, hal hatır sorma-
yı ihmal etmedi.
Dayanışma toplantısında yine Küba
kanadından yoğun ilgi toplayan diger bir
sevimli kişi ise 38 yaşındaki genç Dışiş-
leri Bakanı Roberto Robaina idi.
Kimi basın temsilcilerinin "Küba'nın
geleeektekiGorbaçov'u" di yerek özel bir
misyon yükledikleri Roberto, aslında bu
yoruma haklılık kazandıran farklı ve "li-
beraT bir görünüm de sergüiyordu.
Fidel'in neredeyse "yanm yüzyıkhr"
degiştirmedigi askeri üniformasının ya-
nında Roberto" nun "her gün bir başka
renge dönüşen" kollan katlanmış spor
ceketi, acaba Küba'nın politikasında da
bazı degişikliklerin olacağına dair bir
işaret miydi?
Ne var ki genç Dışişleri Bakam'nın
ikinci gün merakla beklenen konuşma-
M. spor ve ^ık gıysısınden ve "Avrupalı
gibi" da\ranışlanndan edinilen ızlenim-
leri pek taşımıyor. bu "farklı politikacı*"
da ABD ambargosuna karşı en radikal
sözleri söyleyerek. dev rimin kazanımla-
nndan ödün verilemeyeceğini vurgulu-
yordu. Kimi gazetecıler, bu konuşmayı
"Fıderinetkisi altında" şeklınde yorunv
ladılar. Kımilerıne göre ise Roberto yi-
ne de geleceğin liberalleşme politikası-
nın en güçlüîider adamıydı. Dayanışma
Konferansı sürerken. hafta içindeki bir
akşam, konferansa katılan Küba dostla-
n ile "Küba halkını tanıştırma" şöleni
düzenlendi.
Havana'nın hemen dışında. Castrodö-
neminde kurulan bir tür toplu konut ma-
hailesinde "Devrimi Koruma Komitefe-
ri" tarafından düzenlenen bu etkinlıkte.
2500 konuk ortalama 20's.erh. 3U'arlı
grüplara ayrılarak. nıahalledeki aileler-
le gece yansına kadar birlikte oldular.
Kübalılar bu agırlama için en zarif
giysilerini giymışler. en lezız pasta ve
çöreklerini yapmışlar ve elbette "en ne-
şeli" parçalan içeren kasetlerinı >ıne bu
gece dans etmek üzere seçmişlerdı. Ta-
nışmalardan sonra miizik ve sohbet baş-
ladıgında. tüm mahalle sankı düğün ye-
rine dönüştü. Hele ronlar içılıp. gençle-
rin hareketli sambalan da dev reve girin-
ee, dayanişmanın dostluğa dönü^mesi
pek uzun sürmedi.
Fidel'in konuşması
Küba'yla Davanışma Dünya Buluş-
ması. 25 Kasım 1994 Cuma günü "kong-
rekararlannıırilanedilınesi ve Fidel'in
bütün biröğleden sonrayı. kapsayan 3.5
saatlik kapama konuşmasıv la sona erdi.
llk gün yoğun istekler üzenne ancak " ^
bir kaç cümle söyleyen ve "Bizyillardır -Blttİ-
konuşuyonız, şimdi sıra sizlertk ve artık
ben dinleyeceğim" diyerek sözü 109 ül-
keden gelen Küba dostlanna bırakan Fi-
del, gerçekten 5 gün boyunca tartışma-
lan dikkatle izlemiş, sonunda "genel bir
değerlendirme" yapmaya karar vermiş-
ti. Havana'dan yazdığım ve Cumhuri-
yet'te yayımlanan haberde ayrıntılan da
yer alan bu tarihi konuşmada Fidel ozel-
likle üç başlık üzerinde durdu.
Birincisi, elbette ABD ambargosuyla
ilgiliydı ve ABD'nin bu tutumu artık,
"siyasi bir savasa" dönüşmüştü. Çünkü
Küba halkının yaşayabilmesi için en te-
mel gereksinmelerin bile adaya girmesi
engelleniyor, böylece yüzlerce yıldır sö-
mürgeciliğe karşı direnen bir halk, u
ye-
ni dünya düzeninin'" en güçlü egemeni
tarafından artık, "yaşamamaya" mah-
kûm ediliyordu.
Fidel'in altını çizdiği ikinci başlık,
Küba yabancı sermaye yatınmlanna açı-
lırken. bunun temel koşulunun "bağım-
sızlığından ve çalışanlann iktidanndan
ödün veriimeyeceği'" şeklindeki kararlı-
lıgıydı. 67 yaşındaki liderkonuşmastnın
bu bölümünü "Asla kapitalist olmayaca-
ğu" sözleriyle bitirirken. aslında yine
"ABD'ye meydan okuvan bir kahra-
man" portresi sergılıyordu.
Castro'nun üzerinde durduğu üçüncü
konu ise Küba'nın bu tarihsel direnişin-
de "yalnız bırakılmamasr ve dünyada-
ki tüm özgürlükten yana çevrelerin. yi-
ne Küba'nın sadece kendi esenliği için
değil. bütün insanlığın haklan ve "ev-
rensel demokrasi" için bu savaşımı sür-
dürdügünün bilıncı içersinde dav ranma-
lanydı. Nitekim, aynı gün ICAP Başka-
nı Sergio Corrieri tarafından okunup.
3000 kişinin alkışlanyla "oybirligiyV
kabul ve ilan edilen kongre bildirisi de
Fidel'in altını çizdigı bu üçüncü konuya
agırlık veriyor. "1995 yılının Küba'yla
dayanışma için bütün dünyada etkinÜk-
lerle\eeylenüerle\aşanmasr önensi hiç
tartışmasız benım!>eniyordu .
Batista kolay unututaıuyop
Havana'da kaldığımız 8 gün süresin-
ce. ozellikle halkın yaşam tarzı. gelenek-
leri. kültürleri ve "ABD ambargosunun
yaratögolumsuz koşullar" ile bu koşul-
lann ortaya çıkardığ yine "olumsuz ge-
lişmekr" üzenne oldukça ilgınç ve çar-
pıcı gözlemlerimiz oldu. Bunlarla ilgili
izlenımlerimi de önümüzdeki haftalarda
Cumhuriyet'in pazar eki olan dergide
ozellikle "Havana kentini" anlatırken
yer vereceğım.
Şimdilik bu diziyi bitirirken şu kada-
nnı söylemeliyim ki böylesine insanlık
dışı bir ambargo Küba yerine bir başka
ülke halkına uygulansaydı, şu "insan
haklan şampiyonu" kesilen yenı dünya
düzeninin sözde liberal devlerince "bek-
lenen sonuç" belki de çoktan alınırdı.
Ama. dizinin başında da belirttigim gi-
bi, okuma ve kültür düzeyi bakımından
diğer 3. Dünya ülkelerine hiç benzeme-
yen ve bu konuda Avrupa'ya bile fark
atan bu ülkenin insanlan. ambargonun
"gerçek nedenini" çok iyı biliyorlar.
Bunun için de parasızhktan ve yok-
luktan kaynaklanan kimi "onur kıncı"
davranışlarda bulunanları varsa bile.
"daha 36 yü önceki" Batista döneminin
yaşantısını unutmadan. bu "halkdüşma-
nı" diktatörün ve onu destekleyen
ABD'nin elinden Küba'yı ve kendileri-
ni kurtaran Fidel'e olan güvenlerini ve
baâhlıklannı sürdürüvorlar...
Asya'nın Asyahlaşması ve Türldye
-3-
MEHMETÖĞÜTÇÜ
PARİS- Alvin Toffler gibi gelecek bilimcileri de. 21. yüzyılın "As-
ya Pasifik ^'üzyüı" olacağının altını çizerek. hayali bir senaryoda,
ABD ile Japonya'nın evlenmelerini ve "Jamerika" adı altında yeni
birteksüpergüç doğurmalannı telkinetmektedir. Bunlanndünyaeko-
nomisine hükmedecek yeni para birimleri için önerilen isım ise " Yen-
do". Bu tür egzersizler, Batı'nın Asya'yı tek başına bırakmama ve
oradaki ekonomik yatınma ortak olma kaygısından kaynaklanmak-
tadır.
ABD'nin Asya'ya yönelik açılımlannı Avrupa Birliği'nin geç de
olsa benzeri üst düzey diyalog ve işbirliği girişimleri izlemiştir.
ABD'nin Avrupa'dan koparak tüm dikkatini Asya-Pasifik'e yönelt-
tiğinden şikâyet eden Avrupalılar da bu dinamik bölgede varhklan-
nı hissettirmek için vargüçleriyle çalışmaktadırlar.
Bilimsel araştırmalar. Asyalı ögrencilerin okulda Batılı arkadaş-
lannakıyasladahabaşanlı olduklannı gösteriyor. Motivasyonu yük-
sek çocuklara bilimsel gerçeklerin yani sıra Asya değerleri de öğre-
tiliyor. Birçok ülkede Konfiçyüs öğretileri okul kitabı olarak kulla-
nılıyor. Bütünüyle farklı özellikleri bağdaştıran yeni bir "Asya Me-
dtniyeti"nin doğuşundan sözediliyor. Sadece Konfiçyüzmi değil Ta-
oizmi ve Mahayana Budizminin geleneklerinı de yaşamın her ala-
nında uygulanıayı hedefleyen bir uygarlık.
Huntington'un meşhur "MedeniyetierÇaüşmasr tezi sadece biz-
de bilinen Islamiyet-Htristiyanlık çatışmasını tahlil etmiyordu. O.
Çın'in çevresinde oluşmakta olan Konfiçyüs medeniyetinin Batı ile
kaçınılmaz bir çatışmaya doğru hızla yol aldığını. özellıkle de Dogu
Asya'daki "L'yananEjderha"nın Batı için ciddi birtehdit oluşturmak-
ta oldugunu da ileri sürüyordu.
Asya ile Batı arasındaki ilişkiler Marko Polo'dan bu yana çoğu za-
man sömürgecilik. savaş ve şüphe ile yoğrularak bugünlere gelmiş.
yakın dönemde ise ticaret savaşlan. teknolojik casusluk ve insan hak-
lan ihlali suçlamalan ile daha da gerginleşmıştır. Hem Batı'nın hem
de Asya'nın ortak çıkanna hizmet edecek şekilde çatışma ortamın-
dan kaçınıp sağlam temellere dayalı işbirliğine geçilmesi konusun-
da tam bir görüş birliği olduğu söylenebilir.
Zira dünya barışı ve refahı için Asya ile Batı'nın birbirini daha iyi
anlamalan ve ortaklaşa çalışmalan zorunludur. Güçler dengesinin ge-
reğı de belli Asyalı ülkelenn belli Batılı ülkelerle ittifakını zorunlu
kılmaktadır. Öte yandan. Asya'nın patronunun kimolacağı konusun-
da Çin, Hindistan ve Japonya arasında da sessiz bir rekabet sürmek-
tedir.
Sık sık Türkiye için biçilen Asya ile Batı arasındaki geleneksel
"köprü" rolü belki de bu bağlamda son derece anlamlı olabilir. Coğ-
rafi ve tarihi nedenlerle hem Batı hem de Asya medeniyetlerini top-
lumsal. kültüre! ve d\ni dokusunda bağdaştırdığı iddiasındaki bir ül-
keyiz. Orta Asya ile yakınlığımız da işimize geldiği ölçüde Asya
denkleminde yer almamızı zorunlu kılmaktadır.
Bu nedenle. halen büyük ölçüde dışımızda gelişmekte olan As-
ya'nın Asyalılaşması sürecini yakından izlememizde, dersler çıka-
np gerektiğinde olumlu yönlerinden yararlanmamızda, 2000"li yıl-
lardaki rekabet gücümüzün inşasında ve Batı ile ilişkilerimizde her
iki yani iyi anlayan etkm bir ortak olarak Asyalılık kartını da kullan-
mamızda yarar yok mu? Uzak görüşlü vizyona galiba en fazla ihti-
yaç duyduğumuz alanlardan birisi Asya-Pasifik.
GALERI • ATÖLYE 293 8 9 78 (3HAT) EN GÜZEL YILBAŞI HEDİYESİ
(OPERA)
S A N A T C A l E «IS I
REMZİ İREN
Doğu Anadolu Klllmlerf
Reslm Serglsl
2i Auhk 94 l4Ouk'9S
Kıncıyf Kcntp Sok. No I Sigt* Apı
Tel 'OZU 2499ZOZ
GALERİ
ODA
AYTEN
YETİŞ DOĞU
Resim Sergisi
9-30 Aralık 1994
Hustev|eredc Cad 102/B (Fınn Sk )
Teşvikıyt Tel 259 11 08
ÇOKSUN
20 Arahk 1994- 4 Ocak 1995
İSTANBUL DEVLET GÜZEL
SANATLAR GALERİSİ
Attas Sineması Üstû Beyoğlu
Tel: 2*3 X 53
Galeri
Atölye
ılanlarınız için.
293 89 78
(3 hat)
'95
14 Arahk - 7 Ocak
yeni yılınız kutlu olsun
fahr el nisa zeid
bedri rahmi eyüboğlu
zühtu muridoglu
orhan peker
burhan uygur
kadir akorak
ayni arbaş
nijad devrim
ergin inan
komet
utku varlık
yunus tonkuş
julide
resim, heykel ve
özgün baskı sergisi
ADTİSAN
ŞakayıkSok 54;i Nişanlaşı
Tel: 0212 247 90 81
ADNAN ÇOKERMinimaller ve Varyasyonlar
Sergi 21 OCAK 1995 tarıhıne kadar uzatılrnıştır
GALERİB
r.Sc* No 2 lTeşv*jye, '.stamJ Tel !K2i2)227 03e3'Pıar-f>azaıMilıvi;l«9uıı>ı.ı»l9i»nsjaMr.
Mevhibe Inönü'nün
torunu
GÜLSÜN BİLGEHAN
yazdı.
Büyük boy reslmli
3. Hamura basılı
300.000 Llra
1. Hamura basılı,
bez ciltii
500.000 Lira
BUTUN
KİTAPÇILARDA
BILGI
YAYlNEVt M«¥urı^t Cafldss- No 4€ A Yemş©^ 06420 ANKARA
T* -0-3'2)43i 8ı 2Z-«4 12 7ı-43449ge^4344999
0 312ı « ı "5fi
KlTABÇVt
DA6IT1U
O-312ı ' W *• 0
a212t522 52C
|O 2121 527 4- ı
u 3«36C ISTANBUL
(Î5 ARALIK 1994 I OCAK 1995)
28 12 I994ÇARSAMBA
NEW WAVE GECESI
29 2 ' 99* PERŞEMBE 22 30
KAÇAN KEÇİ-caz
, .<l> PllET IPODOCT
L (CANL' MUZIK IÇINDB1
30 12.! 994 OJMA
RADIO DAYS-new wave
HIŞ m c ı KBOOOTLîCANL.MuaKIÇNDtR1
31 12.1994 CUMARTESI
YILBAŞI PARTİSİ
KUSIK MÛZIK-valsler 18.30-20.00
KACAN KEÇI<az & tango 20.30-22.30
1994ten95'e 22.30-01.00
TIBET AĞIRTAN-rock'n&roll 01.00-02.00
amş BILETV sooooo TL (ILX
Taksim'dcn SırascMkfr girincr A)man
HKUnrsi ne nckMdcn soldaki. Astuı Yaujı sk.
Tel : 249 48 39 51 Fax : 254 32 36
5APRH0™
İKİ CANU MÜZİK GRUBU
yemek+lımıtsiz ıçkı
Rez: 245 06 68 / 69
Bekar Sok No:M Beyoglu
Sürücü belgemı. SSK kartımı
ka>bettim. Hükümsüzdüv.
tRE\f YILDIZ
ANKARA NOTLARI
MUSTAFA EKMEKÇİ
Bosnalı Sürgünün Anlattıklan: (8)
Çengiçler, Çankırı'dan
Gitmişler.I •••
Bosnalı sürgün Muhammed Çengiç'le konuşmamızın
sonuna yaklaşıyorduk. Sorularımla onu oldukça yormuş-
tum. Deniz Emrullah çevirmen, sorulan, yanıtları çeviri-
yor. Muhammed Çengiç'in eşi Canana Çengiç çay geti-
riyor:
- Bu da Boşnak böreği diyor. Kızartma değil, fınnda...
Muhammed Çengiç'e sordum:
- Izzetbegoviç in bir kitabt varmış, Atatürk'le ilgili bazı
sözleri varmış...
- Ben o kitabı okumadım. Fakat, "Niye Latin alfabesi?
Türkiye'ye Arap harflerini alabilirdi" gibi şeyler varmış. Ki-
tap Istanbul'da var, sağlayabilirim. O kitap yüzünden, \z-
zetbegoviç içeriye atılmıştı.
- Neden?
- Kitabın adı bile "Islam Deklarasyonu" idi.
- Kaç yılında yazdı bunu?
- 1983 yılında girdi, demek ki, birkaç yıl önce oldu.
- Sizden de söz ediyorlar mı zaman zaman?
- Geçenlerde, Haciç'/n imam mı komutan mı olduğu tar-
tışmalan sırasında, Refah Partili Şevket Kazan, benden
söz etmiş. "Bulgarlar geldiğinde onu iyi karşılamışlar, be-
ni onun gibi karşılamamışlar." Işte, güya beni onlar gez-
dirmiş filan. Oysa, Meclis'te konuşmamı Sayın Hüsamet-
tin Cindoruk sağladı. O dönemde, en gerçekçi olarak
Bosna'nın durumunu rahmetli Adnan Kahvecigörmüştü.
Siyasal açıdan en çok yardım etmek isteyenlerden biriydi
Kahveci. (Deniz Emrullah anlattı: "Bizpazartesigörüşecek-
tik, Muhammed Bey, evine kahvaltıya çağırmıştı, cuma
akşamı da trafik kazasında öldü.. "dedi.)
- Imam-komutan Haciç'le ilgili ne biliyorsunuz?
- Ben kendisini şahsen tanınm. Gerçekten imam! Fakat,
savaşın başladığı ilk günlerde orduya katıldı, Tuzla yakın-
lannda. İki oğlu var, kendisiyle birlikte orduda savaşıyor-
lar. Son zamanlarda daha çok lojistikte çalışıyor. Birkaç kez
kendisiniZagrep'te, Türkiye'de gördüm.
- Onun daha çok Refah'ın yardımlarını aldığı söyleniyor.
- Zaten bir tek Refah Partisi'yle çalışıyor. Bosna'ya ilk
yardım götüren Refah Partisi'dir, kendisigötürüyordu. ön-
ce, şimdi Başbakan olan Sladziç'/n kardeşi Refah Parti-
si'yle çalışmaya başladı. Kendisi Istanbul'da Bosna-Her-
sek'in başkonsolosuydu. Onun gelişiyle, beni biraz çekti-
ler. Çünkü ben, Başbakan Yardımcısı görevindeyken Tür-
kiye'ye geldim, Türk hükümetinin yetkililenyle bir tek ben
ilişki kurabilihm demiştim. O zaman en çok Erdal Inö-
nü'yle görüştüm birkaç kez.
- Erdal Bey nasıl bir izlenim bıraktı?
- O dönem Türkiye, Bosna sorununa fazla girmedi. Şim-
di deböyle. Düşünüyorum; onlarzannediyorlardı ki, "Biz-
den isteneni verelim, bu yeterlidir." Çünkü ben Türk hükü-
metinden ne istediysem, Türk hükümeti bana sağladı, ver-
di. Ben şöyle düşünüyonım: Bosna-Hersek'le siyasal açı-
dan birbağyok. Bosna'dan da bir istekgelmediğı için, her-
halde sırf maddı yardım yapıyohar. örneğin, savaş başla-
madan önce ben altı bakanla birlikte Türkiye'ye geldim.
Tüm bakanlar, Türk meslektaşlarıyla yaptıklan görvşme-
lerden son derece mutlu aynldılar. Başanlı geçmişti top-
lantıları. Bizim heyetimizde hem Sırp, hem Hırvat, hem
Müslüman bakan vardı. Bakanlann üçü Müslüman, ikisi
Sırp, bih Hırvat'tı. Bu, savaşın başlamasından birkaç gün
önceydi. Mart başlarındaydı. Nisanda savaş başladı. 8os-
na-Hersek 'e döndüğümüzde, tüm bakanlar çok mutlu ay-
rılmışlardı Türkiye'den. Çünkü, ne istedilerse Türk hükü-
meti kabul etti. Ancak savaş başladığı için gerçekleştirile-
medi. Müslüman bakanlardan Beksiç şöyle dedi: "Türk-
ler bizi ya çok seviyorlar, ya da bizim yok olacağımızı sez-
diler, tüm isteklerimizi yerine getiriyorlar!" (Kahkahalar)
- Tam hangi tarihteydi?
- Türkiye'ye 18 Mart'ta geldik, 13 gün kaldık. Savaş da
4Nisan 1992 'de başladı.
- Bursa'ya gitmiştim, Çağdaş Gazeteciler Derneği'nin
kuruluş yılına. Bursalı aydınlarla konuşurken söylediler,
Bursa'da bir yakınınız varmış Leyla llova...
- Evet doğnıdur, Onun babası Çengiçlerdendi. Bos-
na'daki soyadlan Çengiç'ti. Buraya gelince llova soyadı-
nı aldılar.
(Muhammed Çengiç'in anlattıklarını Deniz Emrullah şöy-
le çeviriyor: "Ellehnde bir ferman var, en eski fermanlar-
dan biri, padişah fermanı. Türkiye'den Bosna'ya gittikle-
rinde verilmiş ferman. Ailede 40 paşa var Çengiçlerden.
Bosna'daki Müslümanlar Osmanlı'ya karşı savaşıyohar-
mış. Son Çengiç ise Osmanlılann yanında savaşmış. Çen-
giçler'in Bosna'da 20'nin üzerindekulesi varmış. Çengiç,
'cenk yapan, savaşçı' demek. Çengiçler Çankın'dan git-
mişler Bosna'ya. Çankırılı anlamına 'Çengırtı' demişler,
sonradan Çengiç admı almışlar. Çengiçler'in soyu Akko-
yunlulardan geliyormuş. Yavuz Sultan Selim, kızlanndan
birini Akkoyunlulara verir, 1550 yılında da onları Bosna'ya
gönderir.") Sordum:
- Türkiye'de ne kadar Boşnak var?
- Şu anda en çok Bosnak Istanbul'da. Trakya bölgesin-
de, Burhaniye, ızmir, Adapazarı (en çok orada, Adapaza-
n'nın yarısından çoğu Boşnak...)
- Bundan sonra ne yapmayı düşünüyorsunuz?
- Bence sürekli olarak Bosna ile ilgili biraz fazlaca yazıl-
malı. Sadece savaş dolayıstyla değil. Parlamentoda Bos-
na ile ilgili kurul oluşturuldu ya, beni çağınrlarsa konuşu-
rum. Şu anda Türkiye'de Bosna konusunu en iyi bilen ki-
şilerden biriyim. Çünkü SDA Partisi'nin kunjcusuyum. Bu-
raya Türkiye'ye gelmeden önce, tüm olaylann, tüm top-
lantılann içindeydim...
BULMACA
SOLDA1N SAĞA:
1/ Yan yana bağlanmış
iki küçük davuldan
oluşan ve ozellikle La-
tin Amerika müziğinde
kullanılan vurmalı çal-
gı... Soyundan gelinen
kimse. 2/ Yüce... Os-
manlı ordusunda asker-
lik göreNİni bitirdikten
sonra yedeğe aynlan er.
3/ Kutsal olduğu için
dokunulmaması gere-
ken şey... Bulaşıcı. 4/
Hindu tıp bilimi. 5/Dış
ticarette, iki ülke arasın-
da yapılan alışverişin karşıhklı
olarak malla ödenmesi. 6/ Ateş...
Utanç duyma... Uçurum. II Be-
denin yaşama gücü... Çin'in ünlü
lideri. 8/ Dinlenmek için çalışma-
ya ara verme... Briçte bir roberi
oluşturan iki bölümden her biri. 9/
Yat limanı... Tantal elementinin
simgesi.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Oyun için gerekli sahne eşyası.
2/ Önemli tarihsel olgu... Çarlık zamanında Rus parlamentosu-
na verilen ad. 3/ Kadifemsi bir görünüş kazandınlmış sığır de-
risi... "- - - görmeyin toprağı/Toprakta neler yatur" (Pir Sultan
Abdal). 4/ lzmir'in bir ilçesi... Adlan sıfat yapmakta kullanılan
bir yapım eki. 5/ Müstahkem yer... Bankacılıkta bir hesaptan
başka hesaba para aktanlması. 6/ "Her kim ki olursa bu sırra
mazhar Dünyaya bırakır ölmez bir - - -'" (Âşık Veysel). II Ar-
goda külhanbeyi tavırh kimse. 8/Arnavutluk'un başkenti... Bil-
gisiz, kültürsüz kimse. 9/ Gösteriş. caka... Narçiçegi renginde
bir süs taşı.