27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2g ARALIK 1994 PAZARTESİ • • • • CUMHURİYET SAYFA HABERLERIN DEVAMI G U N D E M MUSTAFA BALBAY Almanya'da yangın Türk baba-oğul boğularak öldü INGOLSTADT (AA) - Al- manya'nın Bavyera eyaletinde lngolstadt kenti yakmlanndaki Reichertshofen kasabasında bir Türk ailenin oturduğu evde çı- kan yangında baba Sinan Kadı- oğlu ile 5 yaşındaki oğlu can ver- di. Polisin verdiği bilgiye göre yangın dün sabah 09.00 sırala- nnda Sınanoğlu ailesinin bulun- duğu evin yanındaki işyerinde bâşladı. Polıs yangın sırasında Sinan Kadıoğlu'nun eşi ile 3 çocuğu- nun kurtanldığını belirttı. Gör- gütanıklan, Sinan Kadıoğlu'nun oğlunu kurtarmak için yanan e\ - lerinin penceresine merdiven da- yayarak çıktığıni, ancak oğlunu kurtarmak isterken kendisinin de dumandan zehirlenerek evin içinde can verdiğini söylediler. Yangının kundaklama nede- niyle çıkmadığını belirten polis. ancak olayla ilgili soruşturmanın sürdürüldüğünü belirtti. Korkulu bekleyîş • Baştarafı 1. Sayfada France yetkilileri. olayınbaşlan- gıcında uçakta 271 yolcu, 12 rhürettebat ve bir yer teknisyeni- nin bulunduğunu açıklamışlar- 41 Cezayir resmi APS haber ajansı ise uçakta rehin alındıgı anda sadece 226 yolcu, 12 mü- rettebat ve bir yer teknisyeninin bulunduğunu bildırdi. Cezayir hükümeti de kriz konusundaki açıklamalannı, APS'nın bildir- diği 226 yolcu sayısını temel alarak yapıyor. Salıverilen yol- culardan biri uçakta bulunan bir polisin dinci militanlar tarafin- dan tüm yalvarmalanna rağmen öldürüldüğünü belırterek "Folis, onlara sürekli kendisini öldür- memeleri için >alvanyordu. Sü- rekli 'Beniöldürmeyin. Evliyim ve bir çocuğum var' diyordu. Ancakmilitanlar onu dinlemedi- ler ve kafasına bir kurşun sıka- rakötöürdüler"dedı. Uğıır Mumcu'ya ölüııı • Baştarafı 1. Sayfada . Soruşturma makamlarının 23 aydır yürüttüklen ıncelemede bu konuda hıçbirbilgi ve belge yer al- mazken. Mumcu'nun Harp Aka- demılen Komutanlığı'nda yaptığı konuşmanın zabıtlannın inceien- memesı dıkkat çektı. Telgrafla tehdidi içeren metnin. hangı PTT subesınden geçıldiğı. hangı görevlinın onayını taşıdıgt Boğuluyoruz • Baştarafı 1. Sayfada korkusu' n yla evlennden dışanya çıkmamayı tercih ederken. Istan- bul Valilıği ise bugün \ e yann kent genelinde göriilecek yoğun sıse karşı vatandaşları uyardı. Valilik açıklamasında, hava kırlilığinin artmasını önlemek amacıyla. kalo- rifer ve sobalann sabah saat 08.30'dan sonra yakılmaması ıs- tendı. Tüm Belediye ve Konut lşçilen Sendıkası (Emek-lş) Genel Baş- kanı Muzaffer Ünlii de hava kırlı- ligının önienebılmesı için apart- man yönetıcisi ve kat sakınlenne, kalonfercılerinı kursa gönderme- lçri çağnsında bulundu. Böylece fjtanbullulann mal ve can güven- ve Mumcu'ya ulaştınldıgı anlaşı- lamadı. Gönderılen telgraftan Mumcu ailesinin bile haberdar olmadığı, Ugur Mumcu'nun bu metnı aldık- tan sonra ahnış olabıleceğı varsa- yılırken, soruşturma bınmlennın suikasttan 2-3 ay öncesine yönelık PTT kayıtlannda yapacağı bir ın- celemeyle olayın açığa çıkanlabı- leceğıne dıkkat çekıldı. • Baştarafı 1. Sayfada lann Hareketi" idi. Ikinci yazıya baş- lık koyarken, YDH'nin pek çok '7c/- sa/f//m/ş/"aklımdan geçmişti, "Va- şanmış Deneylerin Hareketi", "Yol- dan Dönenierin Hareketi" gibi... 22 aralık günü Içişleri Bakanlı- ğı'na kuruluş dilekçesini vererek başkente adım atan YDH'liler, Özal'ın 1983'te ANAP için tuttuğu ilk binada çalışmalarına başladılar. YDH Genel Merkezi Kennedy Cad- desi'nde. Yakışır. Aynalı bir bina. O da yakışır. Önünde büyükçe bir ba- lon var. Ee tabii, bu da yakışır. Kuruluş kokteyline ben de davet- liydim. Katıldım. Kalabalıktı. Gelen- ler, YDH'nin taraftarlarından çok, "Acaba nasıl bir şey?" meraklılarıy- dı. Tanıdık simalar arasında Bay- ram Meral, Yiğit Gülöksüz, Bü- lent Akarcalı vardı. Bol Ingılizceli bir geceydi. Diplomatlar da ilk ge- ceye tanık olmak istemişler. Boyner'le bir süre sohbet ettim. Sordum: - Farklı kesimlerden insanları bir araya getirdiniz. Ama bunlan bir arada tutabilecek misiniz? "Bu, Mustafa Kemal'/'n ilk Mecli- s/ gibi" dedi, devam etti: "O Meclis'te, askerler, öğretmen- ler, imamlar, müftüler, esnaf, herkes vardı. Bizimki de öyle. Ulusal Kurtu- luş Savaşı'nın Meclisi gibi." Anlaşılan her "değ7ş/mc/"Ata- türk'e, Ulusal Kurtuluş Savaşı'na çatarak yola başlıyor. Ama ilk vu- ruşta, kayaya çarpmış gibi sendele- yip yere düşünce, ona sarılarak ayağa kalkmaya çalışıyor. Ye De HaaaL. CHP'liler de 9 Eylül 1992'de par- tiyi açıp yönetime gelince ilk günler- de şu demeçleri vermişlerdi: "Altı ok eskimiştir. Oklann bazılan fazladır. Biz imam-hatipliyle diskoya gideni buluşturacağız..." Baktılar, pabuç pahalı. Atatürk'e sanlmaya başladılar. Şapka giydiği gün, Türkçe yazdığı gün... Ekonomideki kararlan halka anla- tamayınca Çiller de Kurtuluş Sava- şı'na sarıldı. "Ekonomide kurtuluş savaşı, bu ikinci kurtuluş savaşıdır" sloganını işlemeye başladı. Boyner, Atatürk'le ilgili demeçleri- nin yanlış anlaşıldığı görüşünde. "Siyasete girince öğrendim ki ver- mediğiniz demeçlerin de hesabını vermek zorundasınız" diyor. Onları bir yana koyalım. Televizyon prog- ramlarmda Kurtuluş Savaşı'nın, "halka rağmen"yaşanan yönlerini, Inönü'nün "halk bile düşmandır"öe- diğini üzerine basa basa anlattı. Şimdi, kurduğu partinin yelpaze- sini Kurtuluş Savaşı Meclisi'ne ben- zetiyor. Ulusların tarihlerindeki ba- şanlar tıpkı insanlarınki gibi, yaşam boyunca övünç kaynağı oluyor. Na- sıl liseyi başarıyla bitirip iyi bir üni- versitede okuyan kişi, yaşamı bo- yunca, yeri geldikçe bunlan vurgu- larsa, yüzyılın başındaki Ulusal Kur- tuluş Savaşımız da bizim için övünç. Boyner, Atatürk'ü bugüne kadar kimsenin anlamadığını düşünüyor. O anlamış ama, inşallah yanlış anla- mamıştır. Boyner, Özal'a benzetilmekten rahatsız. Herhalde rahatsızlığı Özal'ın düşüncelerinden değil, onun sonunu anımsadığından. Kokteylde bir ara elektrikler kesil- di, binanın sigortası atmış. Ee tabii, bu kadar aydın kişiye dayanması zordu. Özal, askerlerin hazırladığı tatlı sularda, rakibi olabilecek politikacı- lar yasaklanarak iktidara yürümüş- tü. Boyner de medyanın hazırladığı tatlı sularda ilerliyor. Ne yapsa ha- ber, partileşme süreci dizi... Aktüel dergisi, "Yeraltı Gün/eri" diye yaz- mış. Yeraltı demek istedikleri, yatla- nn alt kamaraları ya da mahzen tipi restoranlar olsa gerek. YDH pek çok yanıyla Özal'ın çıkı- şına benziyor. Ancak hareketin bir diğer anlamı da Istanbul burjuvazi- sinin Ankara'ya, "Haaaa..." demesi. Sabancı ailesinin bu harekete Gü- ler Sabancı'yı "gelin" vermesi bo- şuna olmasa gerek. Karayalçın-Baykal SHP ve CHP'nin önceki günkü kurultaylarını ikinci lige düşmüş ta- kımların durumuna benzetmiştim. YDH'nin çıkışı da hiç ligde oynama- mış bir takımın, diğer takımları be- ğenmeyip kendisini şampiyon ilan etmesine benziyor. Birleşme kurultayının yankılan dün de sürdü. Karayalçın, arkadaşı- mız Türey Köse'ye yaptığı değer- lendiımede, yanlış anlaşıldığını söy- ledi. SHP lideri, "Bütünleşme 28 ocakta olmasın demedim. Bu tarih Allah'ın emri değil demek istedim" diyor. Demek ki tüm televizyonlar ve gazeteler Karayalçın'ı yanlış anladı. önceki günün kazananı Baykal, kaybedeni Karayalçın diyebiliriz. SHP lideri ne derse desin, kendisi birleşmenin önüne set çekmeye ça- lışan, Baykal da birleşme uğruna her türlü girişimi, özveriyi yapan kişi olarak kamuoyuna yansıdı. Baykal, SHP delegesinin, tümüyle Karayalçın'ın arkasında olmadığını, CHP delegesinin ise "silme" ken- disini destekleyeceğini çok iyi bili yor. Bu yüzden de SHP'den, daha doğrusu Karayalçın'dan gelen her türlü taviz istemini kabul ediyor. Öyle anlaşılıyor ki Baykal ken- disine 51. hükümetin ortağı olarak bakmaya başladı. Baykal erken heyecanlanmayı seven, Karayalçın da konumunu korumak için pek çok "proje" ürete- bilen bir kişi. "Hırslı" siyasetçi, "müfıendıs" siyasetçiye karşı. Deneyimler, Baykal'ın bütünlük için iyi bir "fL/tfca/"olmadığını göster- di. Baykal, geçmişte yaşananlardan ders çıkarmışsa, kozlar onun elinde. Ama Karayalçın'ın da şımdiden, elinde kalem, cetvel, pergel, gönye, çızım kâğıtları, projelere başladığını da unutmaması gerekli. Her iki liderın de ayrıca unut- maması gereken bir şey daha var: Sol onlann tekelinde değil. 19 ÖLAYLARIN Mumcu Vakfiı Logo Yarışması liğinin sağlanacağını vurgulayan Ünlü, ayrıca ıthal kömür kullanı- mına ağırlık venlmesmı istedi. Bu arada Şışlı Beledıyesi'nce kurulan "Ak> Çevre Hatü r 'nın ise çahşmalarını hızlandırdığı açık- landı. Şışh Beledıyesı Çevre Koru- ma \e Kontrol Müdürü Esra Boz- yazı, Istanbul'un "kirlilik harita- sı"nda dıkkat çeken bölgelerinde- kı 11 noktaya, dış ortamdakı kü- kürtdioksit ve partıkül oraninı sap- tayan cıhazlar yerleştırdıklennı be- lirttı.Öte yandan Istanbul Valı Yar- dımcısı Nihat Kemal Erenbaşkan- lığında toplanan Istanbul ll Trafik Komısyonu ise kentteki tüm mo- torlu araç sürücülenne yönelık bır dizı önlem karan aldı. ANKARA(CumhuriyetBüro- su)-Bombalı suikasta kürban gi- den yazanmız Uğur Mum- cu'nun eşi tarafından kurulan "Uğur Mumcu Araştırmacı Ga- zetecilik Vakfi'*nın (UMAG) dü- zenlediğı amblem ve logo yanş- ması sürüyor. Geçen ay kurulan vakfın amblem ve logo yanşma- sı için başvuru süresinin bitimi- ne 17günkaldı. Uğur Mumcu ile ilgili yazı, ki- tap, yayın, fotoğraf, resim, film ve benzeri nitelikteki bütün ya- pıt, ürün ve belgeleri bünyesin- de toplayıp değerlendirmek; ga- zeteciliğin gelişmesi ve saygın- lığının artmasına katkıda bulun- mak; haber alma ve haber yayma özgürlüğünün gereklerine saygı- lı, laik ve demokratik cumhuri- yet ılkelerine bağlı. mesleki bil- gi ve yeteneği yüksek düzeyde araştırmacı gazetecilerin yetiş- mesi için çalışmak; bu aianlarda bilgi toplamak, çağdaş bilimsel yöntem ve tekniklerin geliştiril- mesine katkıda bulunmak, top- lantılar düzenlemek ve araştır- malar yapmak amacıyla kurulan vakıf tarafından düzenlenen ya- nşmanın son katılım tarihi, 11 Ocak 1995 olarak belirlendi. Her tasanmcıya açık olan ya- nşmaya katılmak isteyenler, ya- pıtlannı 30x30 santimetre boyut- lannda siyah-beyaz olarak çalı- şabilecekler. Yapıtlannın küçül- tülmüş uygulamalanna da aynı alanda yer verecek olan katılım- cılar, renkli çahşma da yapabile- cekler. Yanşmanın şartnamesine göre, yapıtın görünen yüzüne imza niteliğinde hiçbır ad. ru- muz, numara ve benzeri işaret konulmayacak. Tasanmcılar. yapıtlannın arka yüzünün sağ üst köşesine, 6 ra- kamlı bir rumuz koyacaklar. Ay- nı rumuzu, ad ve adres içeren kimlik bıldirimlerini zarfın üstü- ne de yazacaklar. Kimlik zarfının üstünde rumuzun dışında hiçbir işaret bulunmayacak. Üzerinde yalnızca yanşma adresi ve ru- muz bulunan ambalaja konulan yapıtlar, en geç 11 Ocak 1995 Çarşamba günü saat 17.00'ye kadar Uğur Mumcu'nun Sokağı 65'9, 06700 Büyükesat-Ankara adresine ulaştınlacak şekilde postaya verilecek ya da imza kar- şılığı elden teslim edilebılecek. Birinci yapıtın tasanmcısına 50 milyon lira, ikinci seçilen yapıtın tasanmcısına 30 milyon lıra, üçüncü seçilen yapıtın tasanmcısına 20 milyon lıra para ödülü ile vakıf özel ödülü \ erile- cek. Seçici kurulunda grafik tasarımcıları Yurdaer Altıntaş. Murat Dorkip. Bülent Erkmen. MengüErteL UMAG Vakfı Baş- kanı Giildal Mumcu ile karikatür sanatçılan Turhan SeJçuk ve Ali UlvTnın yer aldığı yarışmanın ödül töreni 24 Ocak 1995 günü yapılacak CUMHURBAŞKANIGAZİ M. KEMALPAŞA'NIN SONBAHAR GEZİLERİ Nuri Onat (Yayma hazırlayan) 40.000(KDVıçınde) Yayınları Türkocağı Cad. 39-41 Cağaloğlu-İstanbut ARDBVDAKİ GERÇEK I Baştarafı 1. Sayfada siz yere şişinen siyaset adamlarının yapay ciddiye- tinden söz açmıyoruz. Inönü, konuşurken düşü- nen, ölçülerini bilen, palavra atmayan, gereksiz yere söz açmayan, kişisel caka uğru- na demeç vermeyen, yapa- mayacağı şeyler için yapa- rım demeyen, devleti tek başına yönettiği havasını basmayan, yabancı devlet adamlarıyla konuşmayı ya da dostluk etmeyi bir mari- fetmiş gibi kendi halkına pa- zarlamaya kalkışmayan, sa- vaş gibi bir ateşle tek başına oynamak hafifliğini yapma- yan, görev anlayışında ken- disini sonuna dek özdene- timden geçiren bir insandı. Ne yazık ki 1980'li yıllarda başlayan ciddiyetsizlik rüz- gârı, 199O'lı yıllarda sürüyor. Siyasal iktidarı ele geçirmiş olan kişiler, gayri ciddi dav- ranışlanyla devlet yaşamına güvensizlik tohumları ekıyor- lar; Başbakan Sayın Tansu Çiller, bu alanda Turgut Ozal'ı aratmıyor. Gayri ciddi olmak, güven- sizliği de beraberinde taşıdı- ğı için, güven bunalımı yo- ğunlaşıyor; 'laubalilik' yaşam biçimine dönüşüyor. Denebilir ki: Ismet Paşa'nın engin bir deneyimi, olağanüstü bir mazisi vardı; kendini göstermek için ay- rıca çaba göstermesine gerek yoktu. Bu yaklaşım doğru değil- dir. Inönü, genç yaşından beri, üstlendiği görevleri yürütür- ken ölçülerini titizlikle gözetirdi. "Benim geleceğim mazimdir" diyecek yaşa gel- meden önce de alçakgönül- lüğü erdem saymıştır. Anısı önünde saygıyla eğiliyoruz. • • • GÖRÜLMÜŞTÜR llhanSelçuk 7.bası50.000(KDYıçınde) daş Yayınları Turkocup Cad. 39-41 Cağaloğlu-lstanbul Ödemeli gönderilmez CENK KORAY, YILBAŞI GECESI KANAL D'DE SIZINLE.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle