Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 26 ARALIK 1994 PAZARTESJ
12 DlZİYAZI
Küba'nın sömürgeciliğe karşı savaşan ulusal kahramanlan, bugün de yaşıyor gibiler
JoseMarti'den Guevara'ya...
YUZYILIN
DİRENİŞÇISI
Geçmişten Bugüne
Küba Gerçeği
OKTAY EKİNCİ
Küba'nın son 400 yıllık tarihi,
aynı anda dünyadaki son 400 yı-
la damgasını vuran 'sömürgeci-
ligin' de tarihi sayilabilir. Daha
doğrusu. yine 400 yıllık bir 'sö-
mürgeciliğe karşı direniş tarihi'
olarak özetlenebılir.
Bunu, Havana'daki ünlü Dev-
riın Mûzesi'ni daha gezmeden,
hatta Küba'yı ve devrimı anlatan
konuşmaları bile dınlemeden.
sadece kenti gezerek ve kenti be-
zeyen heykellere bakarak hemen
kavrayabilmek olası.
Asıl heykelı dıkilecek adam
elbette ki Fidel Castro. Ne var kı,
o şimdılik halkın gönlündeki
'Rdel' olarak kalmayı yeglıyor
ve anlaşılan sağ olduğu sürece , .. .. . , . „ ,
b tür bir davramşa da çok faz- zamanda somurgecılığe karşı
S L i hemen
her direnışin tarihi. Havana'nın
y büyük caddeienn orta meydanlarını bu direnişin önde
refüjlennı, hatta okul bahçelen- ı i ı i
ni süsieyen çok sayıda heykeiin gelen kanramanlanna aıt
hemen tümü, Küba tarihindeki V,~,/V~H~r Cıic1ıi\/r»r TTct^iilr
rgec.lere karşı mücadele neykeller SUSlUyOr. UStellK
bunlann büyük çoğunluğu,
'sosyalist olmayan' halk
liderleri.
Küba'nın tarihi, aynı
• Türkiye için Mustafa Kemal
Atatürk neyse, Küba için de
somu
eden diğer ünlü kişiliklere ait.
Küba'nın AtatiirlCü
Bunlar arasında hiç kuşkusuz
Jose Marti başta geliyor. Aynı
anda şaır ve gazeteci kimlıgı de
olan Jose Marti, 1895 yılında öl-
dürülünceye kadar sadece sö-
mürgecılere karşı değıl, Kü-
ba'dak.dıktatörlüge karşı daöz- j o s e M a r t i ö y l e . H e r iki
gürl^çü sıyası eylemlenn ön- ,
dediğinı yapmış. Bu nedenle b a ğ i m S l Z l l k
özelliklel959devrimindenson-
ra Kübanm ve Küba haikmın
'uiusai kahramam' oian Mar- Havana ve İstanbul'a dikilmesi,
tı ye oylesıne b u y u k bir d e ğ e r . . . , , , ., , , . , . „ . .
veriliyorki.ömegin Havana Ha- İKİ halkin tanhsel yaZgl birllğini
tiS^^Z^St vurgulaması açısından çok
rakkonulmuş.TıpkıbizımYeşıl- a n l a m l l
köy'deki ülkenin en büyük hava-
limanına Atatürk adını verdiği-
miz gibi
Nitekim bu nedenle. Kuba'yla
Dayanışma Konferansı'na Tür-
kiye'den katılan heyetin başkanı
Dr. Giirbüz Çapan ile Havana
Belediye Başkanı CorradoMar-
tinez Corona arasındakı görüş-
me sonucunda. karşılıklı olarak
tstanbul ve Havana'ya her iki
ulusal lidenn bırerheykellennın
dikilmesi önerisi, doğrusu çok
anlamlıydı ve hemen kabul gör-
dü.
tstanbul Esenyurt Belediye
Başkanı Dr. Çapan bu öneriyi
Havanalı meslektaşına yöneltir-
ken, Atatürk'ün de "Türk halkı-
nııt emperyalizme karşı verdiği
bağımsızlık mücadelesinin önde-
ri" olduğunu \ urguladı ve bu ne-
denle Havana'da bir heykeli ol-
masının yanı sira, Jose Marti'nin
de 'Atatürk'ün ülkesinde' hey-
kelinin bulunmasının ıkı halkın
tanhsel yazgı birligı ve dayanış-
ması açısından büyük değer ta-
şıyacagını belirtti.
Halkın dostu CtıeL.
Aynı anda 'Havana Halk Mec-
lisi Başkam'olan Bay Corona ise
özellıkle Kübalı ögrencilerin
kendi ulusal kahramanlarıyla
bırlikte Atatürk'ü de tanımalan-
nın çok yararlı olacagmı söyle-
di. Jose Marti'den sonra, yine
Havana'yı şöyle bir gezıp görür
görmez 'halkın kalbinde yattığT
hemen anlaşılan diger en çok se-
vilen kişi ise elbette Che.
Aynı anda Fidel'in de 'can
dostu'olan Che Guevara, Kü-
ba'da sanki gerçekten 'hiçölme-
miş gibi' halkın arasında yaşıvor. ya da kentin
caddelerinde dolaşıyor dersek, fazla abartmış ol-
mayız. Hemen her magazada, üzennde Che'nın
resmı olan giysıler, tişörtler, el yapması eşyalar.
rozetler. çakmaklar satılıyor. Sadece tunstler ıçın
hizmet veren 'dolar magazalarının' dışında, Ha-
vana'daki bir haftamız boyunca girdiğımiz hemen
her kafeteryada ya da benzeri yerlerde mutlaka
Che'nin resimleri var.
Hele. yine Havana'nın görkemli Devrim Mey-
danı'nda göklere yükselen Jose Marti anıtının tam
karşısındakı de\rimbınasının cephesınde öylesı-
ne büyük bır Che silueti var ki üstelık gecelen de
ışıklandınlan bu siiuet, sanki ABD ambargosuna
karşı bugün süren direnişin hiç sönmeyecek bir
meşalesı gibi
Kahraman amigo'
Halkın Che'ye olan bu sevgisi, hiç kuşkusuz
onun sadece'Küba devriminedestek vermek için'
Fidel'le birlikte mücadele etmesi \e 'devrim gü-
venceye alındıktan sonra' da 1966'da BoKvya'ya
bu kez başka bir Latin Amerika halkırun özgür-
lügü için yine mücadele etmeye gitmesinden kay-
nakJanıyor.
Belki de bu nedenle Devrim Müzesı'ni gezen-
ler veözellikle de Kübalı ögrenciler, onun 1967'de
Bolivya askerlerince öldürüldügü günü gösteren
Havana'nın tanhsel kent meydanındaki Jose Marti'nin he\ kelı hemen her gün
bir ya da birkaç çelengin konulduğu en saygın anıtlar arasında.
etkileniyor, hem de ürperiyorsu-
nuz.
Küba'ya gelen diğer dostlan
bilemiyorum, ama ben kendi pa-
yıma bu müzeyi gördükten son-
ra şunu düşündüm.
Bizim Ulusal Kurtuluş Savaşt-
mız'ın da Havana'dakı Devrim
Müzesi'ne benzer bir müzesi ol-
malı. Üstelık sadece Mustafa
Kemal'in 1919'da Samsun'a çık-
masından, 1923'lere kadar olan
'mücadele yıllanyla' sınırlı de-
ğil Çanakkate Savaşı'ndan ve
hatta daha öncesinden başlayıp,
1940'lara kadar tüm olanı biteni
ve bu yıllar süren savaşımdan
sonra 'ülkenin elde ettigi kaza-
nımlar' sergılenmeli. Özellikle
o dönemlere ve yine o yılların
'Kuvay-ı Milliye ruhuna' olur ol-
maz dil uzarıldığı şu günlerde,
böylesi bir müzenın mutlaka ge-
rekli olduğunu düşünüyorum.
Belki o zaman insanlar, Cumhu-
riyet'in nasıl ve hangi koşullar-
da kurulup, o ilk dönemlerdeki
onurlu yıllann nelerin pahasma
ve ne gibi yokluklar ıçensınde
yaratıldıgını görürlerde şu 'tari-
hi yadsıyan' düşüncelenne bir
çeki düzen verirler...
KöMfctetı yurttaşlığa
Evet. Küba'nın sömürgeciliğe
karşı mücadele tarihi. adadaki
yerlilerin 1492'de ansızın karşı-
iannda gördüklen Kristof Ko-
lomb'a karşı oklanyla ve mız-
rakJanyla 'direnmekistemeleriy-
le' başlıyor. Ne var kı, bu dırenış-
leri boşuna oluyor ve Kolomb'un
adaya çıkmasından hemen son-'
ra burası artık 'Ispanvol toprağı'
olarak ilan edilıyor. Yerlı Kızıl-
denliler ise ya öldürülüyor, ya da
'ölesiye' agır koşullarda çalıştın-
lıyor.
Küba'nın o ilk yerlilen. aslın-
da Latın Amenka'dan gelıp ada-
ya yerleşmişler. Müze'deonlann
yaşantılannı anlatan resimler,
bılgıler de yer alıyor Avcılıkla,
toplayıcılıkla geçiniyorlar.
Kimı kabileler ise Kolomb gel-
dıgınde 3-5 bin kışilik, neredey-
se kent denebilecek köyler bile
kurmuşlar; çanak, çömlek, çeşit-
aletler yapar olmuşlar.
'Arawak' denen bu Kızılderili
soyundan Küba'da yaşayanlann
sayısı ise 1490'larda 200 bin ka-
darmış. Bugün, Küba'daki etnik
yapı ıçerisinde bu Kızılderililer
elbette ki yoklar. Santiagobölge-
smde beş-on aılenın varlıgı söy-
leniyor, o kadar...
Irk aypuncılfğı yok
Che Guevara'nın Küba halkının kalbinde özel bir yeri var. ülkenin neresine
giderseniz gidin, karşuuza sanki hic ölmemiş gibi Che çıkıyor. Devrim
Meydanı'na bakan bu büyük binadaki Che figürü, gecelen de
aydınlatılarak bir meşale gibi vaımor (üstte). Havana sokakian topland
nedeniv le Fidel Castro posterleri ve Dayanışma Konferansı'nın afişleriyle
donaülmıştı (yanda).
fotograflann önünden kolay aynlamıyorlar.
Sokak satıcılan, mağazalardaki görevliler ve
yolda sık sık önümüzü kesip üzerinde Che'nin
resmi olan paralan 'dolarla değiştirmek iste-
yen'çocuklar bile bu sevgili devTİmcilerinin anı-
sını taşıyan eşyalannı pazarlarken, eminim ki sa-
dece 'turizm geUrini' değil, aynı anda 'kahraman
amigolannın' herkes tarafindan sevilmesini ve
hatırlanmasını da istiyorlar.
Diyebilinm ki Che Guevara'nın o başındaki
yıldızlı beresiyle ve uzun saçlı, sakallı ünlü silu-
eti, Küba için hem bir ulusal övünç ve bundan son-
rası için de umut kaynağı hem de özellikle ülke-
yi ziyaret eden '68 kuşağına' yönelik eşi bulun-
maz bir turizm zengınlıgı. Küba'ya gidip de
Che'yi simgeleyen her hangi bir şey satın alma-
yan yabancı herhalde yoktur.
Kısaca Che, 1959'da Fidel'le birlikte ülkeyi Ba-
tista diktatörlüğünden nasıl kurtardıysa, bugün
de yine Fidel'in ABD ambargosuna karşı sürdür-
dügü direnişınde ona ve Küba'ya destek olmaya
devam edıyor Hem tanhsel kişiliğinin manevi
gücüy le, hem de bu ekonomik darboğaz içinde ül-
keye hatın sayılırbir 'döviz girdisi'de sağlayarak.
Devrim Müzesi
Havana'daki Devrim Müzesi, artık hemen tah-
min edebileceğinizgıbi. sadece 1959 devrimini ve
sonrasını değıl. Küba'nın hemen tüm tarihini ve
özellikle 16. yûzyıl sonrasındaki 'sömürgeciliğe
karşı mücadele' dönemlenni gözler önüne seriyor.
Kentin önemli bir bölümünü kaplayan ve he-
men tüm binalan hâlâ ayakta olan 'eski Havana'
bölgesindeki 'kolonyal dönemin" gösterişli yapı-
lanndan bin, önündeki park alanıyla birlikte bu
müzeye dönüştürülmüş.
Tarihsel dönemler ve olaylar, resimler, fotoğ-
raflar, şemalar, haritalar, bilgi panolan. maketler,
eşyalar ve bazı üç boyutlu canlandırmalarla ana
binada sergileniyor
Parktaki düzenlemede ise Fidel'in 83 devrim-
ci arkadaşıyla birlikte 1956'da gizlice Meksi-
ka'dan Küba'ya geçtiği 'Qranma' adındaki ünlü
küçük gemi ve yine 1956-1959 dönemindeki ge-
rilla savaşında kullanılan bazı arabalar, otomo-
biller, küçük uçaklar yer alıyor.
Özgürfâğün kafıırh yohı
Kuba tanhı. gerçekten ınsanlıgın özgürlük mü-
cadelesinde çok önemli ve yine insanı çtkileyici
bir kesite sahip. Müzeyi gezerken, hem Kübalı-
lann, hem de genelde insanhğın, bugünlere gelin-
ceye dek ne denli zorlu ve kahırlı dönemlerden
geçtigini, köleliğin sona ermesi ve bağımsızlığın
elde edılmesi için geçmiş kuşaklann ne denli ezi-
yet çektiklerini ve elbette sömürgecilerin de tari-
hin her döneminde insana ve insanlığa karşı ne
denli acımasız olduklannı görüyor, açıkçası hem
Küba halkının şımdiki etnik
bıleşımi ise yüzde 66'sı beyazlar,
yüzde 12'si zenciler, yüzde 20
kadan ise melezler olarak bilini-
yor. Beyazlar, büyük çoğunluğu
Ispanyol kökenli olan ve özellik-
le 19. yüzyıl başlannda adaya ge-
len Avrupalı göçmenlerin torun-
lan. Siyahlar ise yine sömürgeci-
lik döneminde şekerplantasyon-
lannda çalıştınlmak üzere Afri-
ka'dan getinlen kölelerin soyun-
dan. Bugünkü nüfusun da zaten
yüzde 98'ini artık doğrudan Kü-
ba'da doğanlar oluşturuyor. Bu
arada, tahmin edileceği gibi, me-
lez nüfus da giderek çoğalıyor.
Bu arada şunu da hemen belir-
teyim ki Havana'daki bir haftalık
gözlemlerimizde, vaktiyle Kü-
ba'da oldukça şiddetli yaşandıgı
söylenen ırk aynmcılıgına ve bu-
nu çagnştıracak herhangi bir davramşa, olaya he-
men hiç rastlamadık.
1959 de\Tİmi. halkın tüm kesimlerinde 'Küba-
hhk bilincini' de yarattığı gibi, özellikle Batista dö-
neminde zirveye tırmanan zenci düşmanlıgını da
kısa sürede ortadan kaldırmış. 1994 Havana-
sı'nda, zenci ve beyaz sevgililer caddeleri süslü-
yorlar.
Kimi kafeteryada zenciler garson, kimilerinde
ise beyazlar. İki ırk tam bir uyum ve dostluk içe-
risinde, deyim yerindeyse 'gönül bnüği' içerisin-
de yaşıyor.
Ve yine hem zenciler hem beyazlar hem de me-
lezler, ABD'nin giderek daha da sıkılaştırdıgı ab-
lukasına karşı birlikte direniyorlar. Zorluklan ve
yokluklan birlikte çekiyorlar. Kimse, bu 'varoluş
mücadelesinde', derisinin renginden dolayı fark-
lı bir konumda değil.
Denebilir ki ABD ablukası, ırk aynmcılığuıın
tümüyle ortadan kalkmasına yanyor. Yani, bir
yandan ekonomik darboğaz ve dayanılmaz sos-
yal sorunlar yaratırken, öbür yandan ABD'de hâ-
lâ olmayan bir insanlık erdemini Küba'nın çag-
daş kültür yapısına ve toplumsal gelenegine ka-
zandınyor.
YARIN: Devrimin güvencesi
tarih bttinci
POLÎriKAVEOTESİ
ÇALIŞANLARIN SORULARI/SORUNLARIYILMAZ ŞİPAL
'Özel emekli sandığı süper
emeklisiyim'
Soru: Bir bankanın özel emekli sandığından, Süper Emeklilik
Yasası çıkmadan emekli oldum. Süper Emeklilik Yasası çı-
kınca, banka bu hakkı bizlere fazlasıyla tanıdı. Bmlece be-
nim a\lığım da 7.400 göstergeye göre avariandı.
Son \asa değJşikliğinde, Sandık \ önetinı Kurulu bu kara-
nndan dönerek, 7.400 olan göstergevi 100 puan düşürerek
6.400'e indirdi. Ojsa ki, özel emekli sandığunızuı vakıf se-
nedinde gösterge tavanı suuıiandınlmamıştır.
Kazanılmış bir hak geri almnıaktadır. Bu konudaki yasal
uygulama ne olmalıdır?
(M.D.)
YAN1T: Sosyal Sigortalar Yasası'nın geçici 20. maddesi uya-
nnca kurulan. "Bankalar, sigorta ve reasürans şirketleri, ticaret oda-
lan, sanayi odalan, borsalar veya bunlann teşkü ettikleri birlilder
personelinin" kurduğu özel emekli sandıklan, en az Sosyal Sigor-
talar Yasası'nda belirtilen yardımları sağlamakla yükümlü rutul-
muşrur.
Bu sandıklar, yasada öngörülen aylık ve diğer yardımlann üst
sının yönünden serbest bırakılmıştır.
Ancak, Yargıtay 10. Hukuk Daıresfmn 12.12.1989 gün,
1989'5047 esas ve 1989/9068 sayılı karar özetınde şöyle denil-
mektedır
"ÖZET: Süper emekli aylıklannın dondurulmasına ilişkin mev-
zuat. 506 sayıb Sosyal Sigortalar Kanunu'nun geçici 20. maddesi
kapsamına giren vakıf sandıklannı da kapsar."
Kararda, uygulamanın nasıl yapılacağı şöyle açıklanmaktadır:
"(...) Kaldı ki, vakıf senedinin 2. maddesinde 'Bu vakıf senedı
hükümlen ıle Sosyal Sigortalar Kanunu arasında yapılan yardım-
lar yönünden bır çelışme olursa. vakıf senedi hükümlen yerine adı
geçen kanun.. hükümlen uygulanır ve gereginde Sosyal Güven-
lık Bakanlığı'nın mevzuat esaslan dahilinde vereceği kararlara
uyulur. Bu gibi hallerde gerekli tadilatı yapmak ve tatbikatı sağ-
lamakla sandık idare heyeti yükümlüdür..' deniuniştir. Burada, ya-
pılan yardımlar yönünden, vakıf senedi ile ve özellikle senedin 104
ve 107. maddeleri ile 506 sayılı kanunun eklentisi durumundaki 352
sayılı KHK ve 3522 sa\ılı kanun arasında bir çelişkinin meydana
geİdiği belirgindir. İşte böyle hallerde, vaktf senedi kanun hüküm-
lerinin -\ ani burada 352 sayılı KHK ve 3522 sayılı kanunun- uygu-
lanacaği buy rulmaktadır. \e gene tesis senedi, Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanlığı'nın -burada 352 sayılı KHK ve 3522 sayılı ka-
nun uygulamasını öngören- önerisine uyulacağuıı ve idare heyeti-
nin bunu sağlayacağnu emretmektedir. („)"
Yargı karan, Sosyal Sigortalar Yasası'nın geçici 20. maddesine
göre kurulan özel emekli sandıklannın vakıf senetlerinde, Sosyal
Sigortalar Yasası hükümlenyle çelişen hükümler bulunduğunda,
Sosyal Sigortalar Yasası hükümlerine uyulması gerektiği yönün-
dedir.
MEHMED KEMAL
Onceden Sezmek...
Bir büyük yazarı daha ilk yazısında kestirerek, okurla-
ra sunmak, kimse bilmezken açığa vurmak kolay değil-
dir. Bunu kim yapabilir? Bunu Nurullah Ataç gibi titiz, kı-
lı kırk yaran eleştirmenler yapabilir. Bundan yaklaşık elli
yıl önce Nurullah Ataç, Memet Fuat'ı okurlara şöyle sun-
muştur:
"Beğeniyorum Memet Fuat'ın yazılannı, nerde bulur-
sam okuyonım. lyiyazıyor, temiz yazıyor. Birkonuyu ele
aldı mı, onun üzennde düşünüyor, özünü kavramaya ça-
lışıyor, işi edebiyatçılığa vurmaya kalkışmıyor, pariak la-
kırdılara gitmiyor."
Ataç'ın hakkı var; dediğinde, elli yıl var ki haklı çıkmış-
tır. Memet Fuat yazı sanatında bir başarılartoplamıdır. Çe-
viri, eleştiri, deneme, dergi, gazete, köşe yazısı, araştır-
ma, seçki, aklınıza edebiyatın hangi dalı geliyorsa, hep-
sinde yetkin örnekler vermiştir.
Son günlerde elime iki kitabı geçti: "Eleştihnin Sooım-
luluğu", "Düşünceye Saygı". Her iki kitabın da bundan
önce birkaç basımı yapılmış. Bunlar, yenileri de eklene-
rek eskilerin bütünüdür. Üstat her iki kitaba da genel bir
başlık olarak "Deneme" demiş, bütün dalları "Dene-
me"detoplamış.
Kitaplar, her ikisi de YKY'den (Yapı Kredi Yayınlan'ndan)
çıkmış.
Bundan otuz beş yıl önce (15 Şubat 1960), Muazzez
Menemencioğiu, Memet Fuat'a soruyor:
"Eleştinden ne anlıyorsunuz?"
"Eleştın, zengin jşıdir. Bir sürü kitap alacaksınız, onla-
rı okuyacaksınız, otump düşüneceksiniz. Sonuyok. Dur-
madan geliyor. Kitaplar, dergiler. Birbiriardına. Içerde, dı-
şarda."
Bu kez de Memet Fuat, sevdiği, sevmediği eleştirmen-
leri sıralıyor. Günümüzün, yirmi beş yıl sonraki ünlü ya-
zarları ortaya çıkıyor. Ataç, Memet Fuat'ı keşfediyor, üs-
tat da geri kalanlan. Kimler yok... llhan Berk'ten başla-
yalım.
Şair llhan Berk, elli yılı aşkın, eski bir arkadaşımızdır. Şi-
iri bıraktığını, şimdı resim yaptığını söylüyor. Oysa başın-
da oldum olası bir şiir delisiydi (varsa da şiir, yoksa da şi-
ir). Şiirde biraz eli uzun da sayılırdı, hangi şiirin içinde bir
güzel dize görse, lamı cimi yok, der cep.
"Sirkat-i şiir edene kat-i zeban lazımdır."
Böyle dizeler vardı ama bu dızeler llhan Berk'i etkile-
mezdi. Yüzüne vurdunuz mu da güler, aldırmazdı.
llhan Berk son zamanlarda çok sevdiği şiiri bırakmış,
artık resim yapıyormuş. Resim yapmak iyi, hoş da; resim
yaparken şiiri karalamak ne oluyor? Metin Eloğlu da re-
sim yapardı, Oktay Rifat da resim yapardı, ama şiiri ka-
ralamazlardı. Onlara göre şiirin yeri ayrıydı, resmin yeri ay-
n... llhan Berk öyle yapmıyor, şiiri bütün bütüne dışlıyor,
şöyle diyor:
"Yazmakmutsuzluktur. Mutlu insanyazmaz. Buyeryû-
zünü olduğu gibi görmene engel olan ve bu yeryüzünü
cehennem eden bu yazmak eyleminden kurtulduğum,
mutlu olduğum tek şey var: Resim yapmak."
Benim bildiğim üstat 70'ini aştı. Aklı fikri şimdiye kadar
nerelerde imiş? Hep şiir yazmış yazmış da sonradan mı
böyle resim yapmaya yönelmiş!
Resimleri de şiirleri gibi özgün sayılır. Şiirinde gördüğü-
nüz tıkızlık, resminde de yerinı alıyor.
Yaygın bir sanat çevresınde yer aldığı için, üstada do-
kunamazsınız. Resimleri erotiktir. Hep 'nü'leryapıyor. Bir
de kendini ünlü ressamlarla bir tutuyor, şaşırtıyor.
"Bunlar nedir?" diye soracak olsanız,
"Resim" diye yanıtlayacaktır. Madem üstat resim diyor,
biz de öyle diyeceğiz. Resmin eski ustalanndan örnekler
getirebilir. Picasso'nun balıklanna bakarken, "Bunlar ne
üstat?" demişler.
"Resim..." demiş.
Hele bir deneyln! Dünyayı başınıza yıkar...
BULMACA
1 2 3 4SOLDAN SAĞA:
1/ 18 Haziran 1815'te
Napolyon'un uğradığı
son ve kesin yenilgi. 2/
Arka, sırt... Hamurun ya-
pışmaması için tepsiye
serpilen un. 3/ Bir keler
türü... Balık yakalama
aracı. 4/ Güney Afrika'
da yaşayan bir maymun
cinsi. 5/ Lokmanruhu...
Telli balıkçıl. 6/ Bir no
ta... Bursa'nın bir ilçesi.
II Kesinlikle uyulması
gereken Kuran ve hadis
hükümleri... Işleyen, ça-
lışan. 8/ tkı sopayla çalınan, fıçı bi-
çimli Japon davulu... Birnota. 9/Es-
ki ve bilinmeyen bir tarihi anlat-
makta kullanılan deyim sözü... Sal-
dırma, şiddetli hücum.
YUKARIDAN AŞAĞrYA:
1/Kovboy fılmi. 2/Zehir... Karşılık-
lı alıp verme. 3/ Yeşille mavi arası
renk... Nazi partisinin hücum kıta-
sını simgeleyen harfler. 4/Arap ül-
kelerinde erkeklerin giydigi uzun
ve bol üstlük... Duman lekesi. 5/ Bir renk... Insanın düşünme, akıl
yürürme, yargılama ve sonuç çıkarma yeteneklerinin tümü. 6/
"Zamanonızuı Bir Kahramanı" adlı romanıyia tamnmış Rus ya-
zan. II Müstahkem yer... Değerli bir süs taşı. 8/Düz ve geniş ara-
zi... Bir şeye inanarak bağlanış. 9/ Su kıyılannda yetişen ve kö-
kû hekimlikte kullanılan otsu birbitki... Bir şeyi anımsamak için
yazılan kısa yazı.
BÜNYAN KADASTRO MAHKEMESÎ'NDEN
DosyaNo: 1992/1417
Davacı Hazine vekili Av. Betûl Özkan tarafindan davalı Asker
Ali Coşkun mirasçılan aleyhine mahkeraemize açılan kadastro tes-
pi tıne itiraz davasının yapılan duruşmasında verilen ara karan ge-
reğin ce:
Davalı mirasçılanndan Mehmet Coşkun'un tüm aramalara rağ
men tebhgata yarar açık adresı tesbıt edilemedığınden adı geçenle-
re dava dılekçesi ve duruşma günü tebliğ edilememiştir.
Mahkememızde yargılaması devam eden Samağırköyü Arpalık
mevkiinde 125 ada 42 parsel sayılı taşınmaza ılişkın ibraz etmek is-
te dikJeri belgelen duruşmanın bırakıldığı 2Z3/1995 günü mahke-
memı ze ıbraz etmesi ya da kendılennı bır \ekille temsıl ettırmesi
aksı halde davanın yokluklannda devam edeceğı ve karar verılece-
ği hususu da va dılekçesi yerine kaim olmak üzere ilanen tebliğ
olunur.
Basm: 53613
MERtÇ KADASTRO MAHKEMESİ
EsasNo: 1990/123
Davacı Hazine, davalı Emıne Şükran Ergen hakkında Adasar
hanlı köyünde oturduğunu beyan ile açtığı Adasarhanlı köyü Î275
parsel sayılı ta^mmazın kadastro tespıtının ıptali ve tescıl davasın-
da; davalıya tüm çabaya rağmen tebligat yapılmamış hakkında 7201
S. K.nun 28. v.d.m. göre ilanen tebligat yapılmasına karar verilmiş,
bu bakımdan davalı Emine Şükran Ergen'in duruşmanın bırakıldığı
19. 1 1995 tanh saat 9.00'da mahkememızde hazır bulunmalan ve-
ya kendısını vekil ıle temsil ettirmesı gerekmektedır. Aksi takdırde
dava gıyabında sonuçlandınlacaktır Keyfiyet ilanen tebliğ olunur.
9.12.1994
Basm: 53644