06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 26 ARALIK 1994 PAZARTESJ 12 DlZİYAZI Küba'nın sömürgeciliğe karşı savaşan ulusal kahramanlan, bugün de yaşıyor gibiler JoseMarti'den Guevara'ya... YUZYILIN DİRENİŞÇISI Geçmişten Bugüne Küba Gerçeği OKTAY EKİNCİ Küba'nın son 400 yıllık tarihi, aynı anda dünyadaki son 400 yı- la damgasını vuran 'sömürgeci- ligin' de tarihi sayilabilir. Daha doğrusu. yine 400 yıllık bir 'sö- mürgeciliğe karşı direniş tarihi' olarak özetlenebılir. Bunu, Havana'daki ünlü Dev- riın Mûzesi'ni daha gezmeden, hatta Küba'yı ve devrimı anlatan konuşmaları bile dınlemeden. sadece kenti gezerek ve kenti be- zeyen heykellere bakarak hemen kavrayabilmek olası. Asıl heykelı dıkilecek adam elbette ki Fidel Castro. Ne var kı, o şimdılik halkın gönlündeki 'Rdel' olarak kalmayı yeglıyor ve anlaşılan sağ olduğu sürece , .. .. . , . „ , b tür bir davramşa da çok faz- zamanda somurgecılığe karşı S L i hemen her direnışin tarihi. Havana'nın y büyük caddeienn orta meydanlarını bu direnişin önde refüjlennı, hatta okul bahçelen- ı i ı i ni süsieyen çok sayıda heykeiin gelen kanramanlanna aıt hemen tümü, Küba tarihindeki V,~,/V~H~r Cıic1ıi\/r»r TTct^iilr rgec.lere karşı mücadele neykeller SUSlUyOr. UStellK bunlann büyük çoğunluğu, 'sosyalist olmayan' halk liderleri. Küba'nın tarihi, aynı • Türkiye için Mustafa Kemal Atatürk neyse, Küba için de somu eden diğer ünlü kişiliklere ait. Küba'nın AtatiirlCü Bunlar arasında hiç kuşkusuz Jose Marti başta geliyor. Aynı anda şaır ve gazeteci kimlıgı de olan Jose Marti, 1895 yılında öl- dürülünceye kadar sadece sö- mürgecılere karşı değıl, Kü- ba'dak.dıktatörlüge karşı daöz- j o s e M a r t i ö y l e . H e r iki gürl^çü sıyası eylemlenn ön- , dediğinı yapmış. Bu nedenle b a ğ i m S l Z l l k özelliklel959devrimindenson- ra Kübanm ve Küba haikmın 'uiusai kahramam' oian Mar- Havana ve İstanbul'a dikilmesi, tı ye oylesıne b u y u k bir d e ğ e r . . . , , , ., , , . , . „ . . veriliyorki.ömegin Havana Ha- İKİ halkin tanhsel yaZgl birllğini tiS^^Z^St vurgulaması açısından çok rakkonulmuş.TıpkıbizımYeşıl- a n l a m l l köy'deki ülkenin en büyük hava- limanına Atatürk adını verdiği- miz gibi Nitekim bu nedenle. Kuba'yla Dayanışma Konferansı'na Tür- kiye'den katılan heyetin başkanı Dr. Giirbüz Çapan ile Havana Belediye Başkanı CorradoMar- tinez Corona arasındakı görüş- me sonucunda. karşılıklı olarak tstanbul ve Havana'ya her iki ulusal lidenn bırerheykellennın dikilmesi önerisi, doğrusu çok anlamlıydı ve hemen kabul gör- dü. tstanbul Esenyurt Belediye Başkanı Dr. Çapan bu öneriyi Havanalı meslektaşına yöneltir- ken, Atatürk'ün de "Türk halkı- nııt emperyalizme karşı verdiği bağımsızlık mücadelesinin önde- ri" olduğunu \ urguladı ve bu ne- denle Havana'da bir heykeli ol- masının yanı sira, Jose Marti'nin de 'Atatürk'ün ülkesinde' hey- kelinin bulunmasının ıkı halkın tanhsel yazgı birligı ve dayanış- ması açısından büyük değer ta- şıyacagını belirtti. Halkın dostu CtıeL. Aynı anda 'Havana Halk Mec- lisi Başkam'olan Bay Corona ise özellıkle Kübalı ögrencilerin kendi ulusal kahramanlarıyla bırlikte Atatürk'ü de tanımalan- nın çok yararlı olacagmı söyle- di. Jose Marti'den sonra, yine Havana'yı şöyle bir gezıp görür görmez 'halkın kalbinde yattığT hemen anlaşılan diger en çok se- vilen kişi ise elbette Che. Aynı anda Fidel'in de 'can dostu'olan Che Guevara, Kü- ba'da sanki gerçekten 'hiçölme- miş gibi' halkın arasında yaşıvor. ya da kentin caddelerinde dolaşıyor dersek, fazla abartmış ol- mayız. Hemen her magazada, üzennde Che'nın resmı olan giysıler, tişörtler, el yapması eşyalar. rozetler. çakmaklar satılıyor. Sadece tunstler ıçın hizmet veren 'dolar magazalarının' dışında, Ha- vana'daki bir haftamız boyunca girdiğımiz hemen her kafeteryada ya da benzeri yerlerde mutlaka Che'nin resimleri var. Hele. yine Havana'nın görkemli Devrim Mey- danı'nda göklere yükselen Jose Marti anıtının tam karşısındakı de\rimbınasının cephesınde öylesı- ne büyük bır Che silueti var ki üstelık gecelen de ışıklandınlan bu siiuet, sanki ABD ambargosuna karşı bugün süren direnişin hiç sönmeyecek bir meşalesı gibi Kahraman amigo' Halkın Che'ye olan bu sevgisi, hiç kuşkusuz onun sadece'Küba devriminedestek vermek için' Fidel'le birlikte mücadele etmesi \e 'devrim gü- venceye alındıktan sonra' da 1966'da BoKvya'ya bu kez başka bir Latin Amerika halkırun özgür- lügü için yine mücadele etmeye gitmesinden kay- nakJanıyor. Belki de bu nedenle Devrim Müzesı'ni gezen- ler veözellikle de Kübalı ögrenciler, onun 1967'de Bolivya askerlerince öldürüldügü günü gösteren Havana'nın tanhsel kent meydanındaki Jose Marti'nin he\ kelı hemen her gün bir ya da birkaç çelengin konulduğu en saygın anıtlar arasında. etkileniyor, hem de ürperiyorsu- nuz. Küba'ya gelen diğer dostlan bilemiyorum, ama ben kendi pa- yıma bu müzeyi gördükten son- ra şunu düşündüm. Bizim Ulusal Kurtuluş Savaşt- mız'ın da Havana'dakı Devrim Müzesi'ne benzer bir müzesi ol- malı. Üstelık sadece Mustafa Kemal'in 1919'da Samsun'a çık- masından, 1923'lere kadar olan 'mücadele yıllanyla' sınırlı de- ğil Çanakkate Savaşı'ndan ve hatta daha öncesinden başlayıp, 1940'lara kadar tüm olanı biteni ve bu yıllar süren savaşımdan sonra 'ülkenin elde ettigi kaza- nımlar' sergılenmeli. Özellikle o dönemlere ve yine o yılların 'Kuvay-ı Milliye ruhuna' olur ol- maz dil uzarıldığı şu günlerde, böylesi bir müzenın mutlaka ge- rekli olduğunu düşünüyorum. Belki o zaman insanlar, Cumhu- riyet'in nasıl ve hangi koşullar- da kurulup, o ilk dönemlerdeki onurlu yıllann nelerin pahasma ve ne gibi yokluklar ıçensınde yaratıldıgını görürlerde şu 'tari- hi yadsıyan' düşüncelenne bir çeki düzen verirler... KöMfctetı yurttaşlığa Evet. Küba'nın sömürgeciliğe karşı mücadele tarihi. adadaki yerlilerin 1492'de ansızın karşı- iannda gördüklen Kristof Ko- lomb'a karşı oklanyla ve mız- rakJanyla 'direnmekistemeleriy- le' başlıyor. Ne var kı, bu dırenış- leri boşuna oluyor ve Kolomb'un adaya çıkmasından hemen son-' ra burası artık 'Ispanvol toprağı' olarak ilan edilıyor. Yerlı Kızıl- denliler ise ya öldürülüyor, ya da 'ölesiye' agır koşullarda çalıştın- lıyor. Küba'nın o ilk yerlilen. aslın- da Latın Amenka'dan gelıp ada- ya yerleşmişler. Müze'deonlann yaşantılannı anlatan resimler, bılgıler de yer alıyor Avcılıkla, toplayıcılıkla geçiniyorlar. Kimı kabileler ise Kolomb gel- dıgınde 3-5 bin kışilik, neredey- se kent denebilecek köyler bile kurmuşlar; çanak, çömlek, çeşit- aletler yapar olmuşlar. 'Arawak' denen bu Kızılderili soyundan Küba'da yaşayanlann sayısı ise 1490'larda 200 bin ka- darmış. Bugün, Küba'daki etnik yapı ıçerisinde bu Kızılderililer elbette ki yoklar. Santiagobölge- smde beş-on aılenın varlıgı söy- leniyor, o kadar... Irk aypuncılfğı yok Che Guevara'nın Küba halkının kalbinde özel bir yeri var. ülkenin neresine giderseniz gidin, karşuuza sanki hic ölmemiş gibi Che çıkıyor. Devrim Meydanı'na bakan bu büyük binadaki Che figürü, gecelen de aydınlatılarak bir meşale gibi vaımor (üstte). Havana sokakian topland nedeniv le Fidel Castro posterleri ve Dayanışma Konferansı'nın afişleriyle donaülmıştı (yanda). fotograflann önünden kolay aynlamıyorlar. Sokak satıcılan, mağazalardaki görevliler ve yolda sık sık önümüzü kesip üzerinde Che'nin resmi olan paralan 'dolarla değiştirmek iste- yen'çocuklar bile bu sevgili devTİmcilerinin anı- sını taşıyan eşyalannı pazarlarken, eminim ki sa- dece 'turizm geUrini' değil, aynı anda 'kahraman amigolannın' herkes tarafindan sevilmesini ve hatırlanmasını da istiyorlar. Diyebilinm ki Che Guevara'nın o başındaki yıldızlı beresiyle ve uzun saçlı, sakallı ünlü silu- eti, Küba için hem bir ulusal övünç ve bundan son- rası için de umut kaynağı hem de özellikle ülke- yi ziyaret eden '68 kuşağına' yönelik eşi bulun- maz bir turizm zengınlıgı. Küba'ya gidip de Che'yi simgeleyen her hangi bir şey satın alma- yan yabancı herhalde yoktur. Kısaca Che, 1959'da Fidel'le birlikte ülkeyi Ba- tista diktatörlüğünden nasıl kurtardıysa, bugün de yine Fidel'in ABD ambargosuna karşı sürdür- dügü direnişınde ona ve Küba'ya destek olmaya devam edıyor Hem tanhsel kişiliğinin manevi gücüy le, hem de bu ekonomik darboğaz içinde ül- keye hatın sayılırbir 'döviz girdisi'de sağlayarak. Devrim Müzesi Havana'daki Devrim Müzesi, artık hemen tah- min edebileceğinizgıbi. sadece 1959 devrimini ve sonrasını değıl. Küba'nın hemen tüm tarihini ve özellikle 16. yûzyıl sonrasındaki 'sömürgeciliğe karşı mücadele' dönemlenni gözler önüne seriyor. Kentin önemli bir bölümünü kaplayan ve he- men tüm binalan hâlâ ayakta olan 'eski Havana' bölgesindeki 'kolonyal dönemin" gösterişli yapı- lanndan bin, önündeki park alanıyla birlikte bu müzeye dönüştürülmüş. Tarihsel dönemler ve olaylar, resimler, fotoğ- raflar, şemalar, haritalar, bilgi panolan. maketler, eşyalar ve bazı üç boyutlu canlandırmalarla ana binada sergileniyor Parktaki düzenlemede ise Fidel'in 83 devrim- ci arkadaşıyla birlikte 1956'da gizlice Meksi- ka'dan Küba'ya geçtiği 'Qranma' adındaki ünlü küçük gemi ve yine 1956-1959 dönemindeki ge- rilla savaşında kullanılan bazı arabalar, otomo- biller, küçük uçaklar yer alıyor. Özgürfâğün kafıırh yohı Kuba tanhı. gerçekten ınsanlıgın özgürlük mü- cadelesinde çok önemli ve yine insanı çtkileyici bir kesite sahip. Müzeyi gezerken, hem Kübalı- lann, hem de genelde insanhğın, bugünlere gelin- ceye dek ne denli zorlu ve kahırlı dönemlerden geçtigini, köleliğin sona ermesi ve bağımsızlığın elde edılmesi için geçmiş kuşaklann ne denli ezi- yet çektiklerini ve elbette sömürgecilerin de tari- hin her döneminde insana ve insanlığa karşı ne denli acımasız olduklannı görüyor, açıkçası hem Küba halkının şımdiki etnik bıleşımi ise yüzde 66'sı beyazlar, yüzde 12'si zenciler, yüzde 20 kadan ise melezler olarak bilini- yor. Beyazlar, büyük çoğunluğu Ispanyol kökenli olan ve özellik- le 19. yüzyıl başlannda adaya ge- len Avrupalı göçmenlerin torun- lan. Siyahlar ise yine sömürgeci- lik döneminde şekerplantasyon- lannda çalıştınlmak üzere Afri- ka'dan getinlen kölelerin soyun- dan. Bugünkü nüfusun da zaten yüzde 98'ini artık doğrudan Kü- ba'da doğanlar oluşturuyor. Bu arada, tahmin edileceği gibi, me- lez nüfus da giderek çoğalıyor. Bu arada şunu da hemen belir- teyim ki Havana'daki bir haftalık gözlemlerimizde, vaktiyle Kü- ba'da oldukça şiddetli yaşandıgı söylenen ırk aynmcılıgına ve bu- nu çagnştıracak herhangi bir davramşa, olaya he- men hiç rastlamadık. 1959 de\Tİmi. halkın tüm kesimlerinde 'Küba- hhk bilincini' de yarattığı gibi, özellikle Batista dö- neminde zirveye tırmanan zenci düşmanlıgını da kısa sürede ortadan kaldırmış. 1994 Havana- sı'nda, zenci ve beyaz sevgililer caddeleri süslü- yorlar. Kimi kafeteryada zenciler garson, kimilerinde ise beyazlar. İki ırk tam bir uyum ve dostluk içe- risinde, deyim yerindeyse 'gönül bnüği' içerisin- de yaşıyor. Ve yine hem zenciler hem beyazlar hem de me- lezler, ABD'nin giderek daha da sıkılaştırdıgı ab- lukasına karşı birlikte direniyorlar. Zorluklan ve yokluklan birlikte çekiyorlar. Kimse, bu 'varoluş mücadelesinde', derisinin renginden dolayı fark- lı bir konumda değil. Denebilir ki ABD ablukası, ırk aynmcılığuıın tümüyle ortadan kalkmasına yanyor. Yani, bir yandan ekonomik darboğaz ve dayanılmaz sos- yal sorunlar yaratırken, öbür yandan ABD'de hâ- lâ olmayan bir insanlık erdemini Küba'nın çag- daş kültür yapısına ve toplumsal gelenegine ka- zandınyor. YARIN: Devrimin güvencesi tarih bttinci POLÎriKAVEOTESİ ÇALIŞANLARIN SORULARI/SORUNLARIYILMAZ ŞİPAL 'Özel emekli sandığı süper emeklisiyim' Soru: Bir bankanın özel emekli sandığından, Süper Emeklilik Yasası çıkmadan emekli oldum. Süper Emeklilik Yasası çı- kınca, banka bu hakkı bizlere fazlasıyla tanıdı. Bmlece be- nim a\lığım da 7.400 göstergeye göre avariandı. Son \asa değJşikliğinde, Sandık \ önetinı Kurulu bu kara- nndan dönerek, 7.400 olan göstergevi 100 puan düşürerek 6.400'e indirdi. Ojsa ki, özel emekli sandığunızuı vakıf se- nedinde gösterge tavanı suuıiandınlmamıştır. Kazanılmış bir hak geri almnıaktadır. Bu konudaki yasal uygulama ne olmalıdır? (M.D.) YAN1T: Sosyal Sigortalar Yasası'nın geçici 20. maddesi uya- nnca kurulan. "Bankalar, sigorta ve reasürans şirketleri, ticaret oda- lan, sanayi odalan, borsalar veya bunlann teşkü ettikleri birlilder personelinin" kurduğu özel emekli sandıklan, en az Sosyal Sigor- talar Yasası'nda belirtilen yardımları sağlamakla yükümlü rutul- muşrur. Bu sandıklar, yasada öngörülen aylık ve diğer yardımlann üst sının yönünden serbest bırakılmıştır. Ancak, Yargıtay 10. Hukuk Daıresfmn 12.12.1989 gün, 1989'5047 esas ve 1989/9068 sayılı karar özetınde şöyle denil- mektedır "ÖZET: Süper emekli aylıklannın dondurulmasına ilişkin mev- zuat. 506 sayıb Sosyal Sigortalar Kanunu'nun geçici 20. maddesi kapsamına giren vakıf sandıklannı da kapsar." Kararda, uygulamanın nasıl yapılacağı şöyle açıklanmaktadır: "(...) Kaldı ki, vakıf senedinin 2. maddesinde 'Bu vakıf senedı hükümlen ıle Sosyal Sigortalar Kanunu arasında yapılan yardım- lar yönünden bır çelışme olursa. vakıf senedi hükümlen yerine adı geçen kanun.. hükümlen uygulanır ve gereginde Sosyal Güven- lık Bakanlığı'nın mevzuat esaslan dahilinde vereceği kararlara uyulur. Bu gibi hallerde gerekli tadilatı yapmak ve tatbikatı sağ- lamakla sandık idare heyeti yükümlüdür..' deniuniştir. Burada, ya- pılan yardımlar yönünden, vakıf senedi ile ve özellikle senedin 104 ve 107. maddeleri ile 506 sayılı kanunun eklentisi durumundaki 352 sayılı KHK ve 3522 sa\ılı kanun arasında bir çelişkinin meydana geİdiği belirgindir. İşte böyle hallerde, vaktf senedi kanun hüküm- lerinin -\ ani burada 352 sayılı KHK ve 3522 sayılı kanunun- uygu- lanacaği buy rulmaktadır. \e gene tesis senedi, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nın -burada 352 sayılı KHK ve 3522 sayılı ka- nun uygulamasını öngören- önerisine uyulacağuıı ve idare heyeti- nin bunu sağlayacağnu emretmektedir. („)" Yargı karan, Sosyal Sigortalar Yasası'nın geçici 20. maddesine göre kurulan özel emekli sandıklannın vakıf senetlerinde, Sosyal Sigortalar Yasası hükümlenyle çelişen hükümler bulunduğunda, Sosyal Sigortalar Yasası hükümlerine uyulması gerektiği yönün- dedir. MEHMED KEMAL Onceden Sezmek... Bir büyük yazarı daha ilk yazısında kestirerek, okurla- ra sunmak, kimse bilmezken açığa vurmak kolay değil- dir. Bunu kim yapabilir? Bunu Nurullah Ataç gibi titiz, kı- lı kırk yaran eleştirmenler yapabilir. Bundan yaklaşık elli yıl önce Nurullah Ataç, Memet Fuat'ı okurlara şöyle sun- muştur: "Beğeniyorum Memet Fuat'ın yazılannı, nerde bulur- sam okuyonım. lyiyazıyor, temiz yazıyor. Birkonuyu ele aldı mı, onun üzennde düşünüyor, özünü kavramaya ça- lışıyor, işi edebiyatçılığa vurmaya kalkışmıyor, pariak la- kırdılara gitmiyor." Ataç'ın hakkı var; dediğinde, elli yıl var ki haklı çıkmış- tır. Memet Fuat yazı sanatında bir başarılartoplamıdır. Çe- viri, eleştiri, deneme, dergi, gazete, köşe yazısı, araştır- ma, seçki, aklınıza edebiyatın hangi dalı geliyorsa, hep- sinde yetkin örnekler vermiştir. Son günlerde elime iki kitabı geçti: "Eleştihnin Sooım- luluğu", "Düşünceye Saygı". Her iki kitabın da bundan önce birkaç basımı yapılmış. Bunlar, yenileri de eklene- rek eskilerin bütünüdür. Üstat her iki kitaba da genel bir başlık olarak "Deneme" demiş, bütün dalları "Dene- me"detoplamış. Kitaplar, her ikisi de YKY'den (Yapı Kredi Yayınlan'ndan) çıkmış. Bundan otuz beş yıl önce (15 Şubat 1960), Muazzez Menemencioğiu, Memet Fuat'a soruyor: "Eleştinden ne anlıyorsunuz?" "Eleştın, zengin jşıdir. Bir sürü kitap alacaksınız, onla- rı okuyacaksınız, otump düşüneceksiniz. Sonuyok. Dur- madan geliyor. Kitaplar, dergiler. Birbiriardına. Içerde, dı- şarda." Bu kez de Memet Fuat, sevdiği, sevmediği eleştirmen- leri sıralıyor. Günümüzün, yirmi beş yıl sonraki ünlü ya- zarları ortaya çıkıyor. Ataç, Memet Fuat'ı keşfediyor, üs- tat da geri kalanlan. Kimler yok... llhan Berk'ten başla- yalım. Şair llhan Berk, elli yılı aşkın, eski bir arkadaşımızdır. Şi- iri bıraktığını, şimdı resim yaptığını söylüyor. Oysa başın- da oldum olası bir şiir delisiydi (varsa da şiir, yoksa da şi- ir). Şiirde biraz eli uzun da sayılırdı, hangi şiirin içinde bir güzel dize görse, lamı cimi yok, der cep. "Sirkat-i şiir edene kat-i zeban lazımdır." Böyle dizeler vardı ama bu dızeler llhan Berk'i etkile- mezdi. Yüzüne vurdunuz mu da güler, aldırmazdı. llhan Berk son zamanlarda çok sevdiği şiiri bırakmış, artık resim yapıyormuş. Resim yapmak iyi, hoş da; resim yaparken şiiri karalamak ne oluyor? Metin Eloğlu da re- sim yapardı, Oktay Rifat da resim yapardı, ama şiiri ka- ralamazlardı. Onlara göre şiirin yeri ayrıydı, resmin yeri ay- n... llhan Berk öyle yapmıyor, şiiri bütün bütüne dışlıyor, şöyle diyor: "Yazmakmutsuzluktur. Mutlu insanyazmaz. Buyeryû- zünü olduğu gibi görmene engel olan ve bu yeryüzünü cehennem eden bu yazmak eyleminden kurtulduğum, mutlu olduğum tek şey var: Resim yapmak." Benim bildiğim üstat 70'ini aştı. Aklı fikri şimdiye kadar nerelerde imiş? Hep şiir yazmış yazmış da sonradan mı böyle resim yapmaya yönelmiş! Resimleri de şiirleri gibi özgün sayılır. Şiirinde gördüğü- nüz tıkızlık, resminde de yerinı alıyor. Yaygın bir sanat çevresınde yer aldığı için, üstada do- kunamazsınız. Resimleri erotiktir. Hep 'nü'leryapıyor. Bir de kendini ünlü ressamlarla bir tutuyor, şaşırtıyor. "Bunlar nedir?" diye soracak olsanız, "Resim" diye yanıtlayacaktır. Madem üstat resim diyor, biz de öyle diyeceğiz. Resmin eski ustalanndan örnekler getirebilir. Picasso'nun balıklanna bakarken, "Bunlar ne üstat?" demişler. "Resim..." demiş. Hele bir deneyln! Dünyayı başınıza yıkar... BULMACA 1 2 3 4SOLDAN SAĞA: 1/ 18 Haziran 1815'te Napolyon'un uğradığı son ve kesin yenilgi. 2/ Arka, sırt... Hamurun ya- pışmaması için tepsiye serpilen un. 3/ Bir keler türü... Balık yakalama aracı. 4/ Güney Afrika' da yaşayan bir maymun cinsi. 5/ Lokmanruhu... Telli balıkçıl. 6/ Bir no ta... Bursa'nın bir ilçesi. II Kesinlikle uyulması gereken Kuran ve hadis hükümleri... Işleyen, ça- lışan. 8/ tkı sopayla çalınan, fıçı bi- çimli Japon davulu... Birnota. 9/Es- ki ve bilinmeyen bir tarihi anlat- makta kullanılan deyim sözü... Sal- dırma, şiddetli hücum. YUKARIDAN AŞAĞrYA: 1/Kovboy fılmi. 2/Zehir... Karşılık- lı alıp verme. 3/ Yeşille mavi arası renk... Nazi partisinin hücum kıta- sını simgeleyen harfler. 4/Arap ül- kelerinde erkeklerin giydigi uzun ve bol üstlük... Duman lekesi. 5/ Bir renk... Insanın düşünme, akıl yürürme, yargılama ve sonuç çıkarma yeteneklerinin tümü. 6/ "Zamanonızuı Bir Kahramanı" adlı romanıyia tamnmış Rus ya- zan. II Müstahkem yer... Değerli bir süs taşı. 8/Düz ve geniş ara- zi... Bir şeye inanarak bağlanış. 9/ Su kıyılannda yetişen ve kö- kû hekimlikte kullanılan otsu birbitki... Bir şeyi anımsamak için yazılan kısa yazı. BÜNYAN KADASTRO MAHKEMESÎ'NDEN DosyaNo: 1992/1417 Davacı Hazine vekili Av. Betûl Özkan tarafindan davalı Asker Ali Coşkun mirasçılan aleyhine mahkeraemize açılan kadastro tes- pi tıne itiraz davasının yapılan duruşmasında verilen ara karan ge- reğin ce: Davalı mirasçılanndan Mehmet Coşkun'un tüm aramalara rağ men tebhgata yarar açık adresı tesbıt edilemedığınden adı geçenle- re dava dılekçesi ve duruşma günü tebliğ edilememiştir. Mahkememızde yargılaması devam eden Samağırköyü Arpalık mevkiinde 125 ada 42 parsel sayılı taşınmaza ılişkın ibraz etmek is- te dikJeri belgelen duruşmanın bırakıldığı 2Z3/1995 günü mahke- memı ze ıbraz etmesi ya da kendılennı bır \ekille temsıl ettırmesi aksı halde davanın yokluklannda devam edeceğı ve karar verılece- ği hususu da va dılekçesi yerine kaim olmak üzere ilanen tebliğ olunur. Basm: 53613 MERtÇ KADASTRO MAHKEMESİ EsasNo: 1990/123 Davacı Hazine, davalı Emıne Şükran Ergen hakkında Adasar hanlı köyünde oturduğunu beyan ile açtığı Adasarhanlı köyü Î275 parsel sayılı ta^mmazın kadastro tespıtının ıptali ve tescıl davasın- da; davalıya tüm çabaya rağmen tebligat yapılmamış hakkında 7201 S. K.nun 28. v.d.m. göre ilanen tebligat yapılmasına karar verilmiş, bu bakımdan davalı Emine Şükran Ergen'in duruşmanın bırakıldığı 19. 1 1995 tanh saat 9.00'da mahkememızde hazır bulunmalan ve- ya kendısını vekil ıle temsil ettirmesı gerekmektedır. Aksi takdırde dava gıyabında sonuçlandınlacaktır Keyfiyet ilanen tebliğ olunur. 9.12.1994 Basm: 53644
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle