Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 18 ARALIK 1994 PAZAR
OLAYLAR VE GORUŞLER
Kadına karşı haksızlıklar ve kadın haklan
"Kadın haklan" "insan haklan" olarak algılanmalı ve genel
demokrasi mücadelesinin bir parçası olarak kavranmalıdır. lyi
bilinsin ki demokrasinin, laikliğin ve sosyal devletin
bulunmadığı bir ülkede "kadın haklan" da olamaz.
PROF. DR RONA SEROZAN
K
adının 1934 Aralı-
ğı'nda siyasal seçme ve
seçilme haklanna ka-
vuşturulmasının üstün-
den altmış yıl geçmiş.
Bu yıldönümü kadın
haklannın panoramasını çizmek için el-
verişli bir fırsat oluşrursa gerek.
Bugün, ülkemizde, gözlemlenn ve
istatistiklerin belirgin hale getirdiği acı
gerçek şu: Kadın, ekonomik yaşamda
erkekten daha fazla sömüriilür. Kadı-
nın eşdeğerdeki emeğinin ortalama iic-
reti erkeğinkinden çok daha düşiiktür.
İş bulma şansı açısmdan da erkekten el-
verişsiz konumdadır kadın. İşsizlik ora-
nı kadınlarda çok daha yüksektir. Kiil-
türel alanda da erkeğin gerisinde bırak-
ürılmıştır kadınlar. Onlann okuyup
yazma ve okul bitirme olanaklan, er-
kekJerin olanaklannın çok gerisindedir.
Kadının siyasal yaşamda da yoktur et-
kinliği; Meclis'teki ağırlığı hemen he-
men sıfıra düşmüştür. Siyasal partiler-
de kadın kolu kurmak bile yasaktır. Ço-
cukluğunu doya doya yaşama, kiiçiik
vaşta gönülsüz başgöz edilmeme, ser-
bestçe gezip eğlenme ve toplumda saygı
görme gibi nimetlerden de yoksundur
kadınlanmızgenelde. Hortanıp aşağıla-
nan, ekonomik baskıya, cinsel tacize ve
şiddete maruz bırakılan kadınlanmtan
yüzde otuzu da eşinden dayak yer.
Ahlaksal değer yargılan alanına ge-
lince: Bu alandaki görünümün daha ay-
dmlık olduğu sanılmasın. Öyle ki hani
neredeyse. "kadınlık" kişiyi aşagıla-
manın, "erkeklik" ise kişiyi pohpohla-
manın simgesi olmuştur. Bu arada, Jca-
dınlar, medyada ve reklamlarda, düpe-
düz "dnsel meta" derekesine düşürül-
müşlerdir. Onlann onurlan argoda ve
sövgüde de sanki eksiltmeye çıkanl-
mıştır. Erkeğin gözünde "dnsel meta"
derekesine düşürülmediği durumda bı-
le. kadın gitgide etkinlikleri artan ma-
lum çevrelerin gözünde, kafese kapatı-
lacak ve peçeyle örtülecek "şeytan" sa-
yılır.
Öte yandan. çifte ölçütlü (standartlı)
bir ahlak ve hukuk anlayışı, kadının cın-
sel yaşamını kaskatı yasaklarla cende-
reye sokarken erkeğin cinse! yaşamına
hoşgörünün kapılannı ardına kadar
açar. Evlılik dışı kaçamaklar, 'kadının
yüzünün karası, erkeğin elinin kınası'
sayılır.
Bu iki yûzlü anlayışın hukuka yansı-
ması ilginçtir: Kadının zina suçunu iş-
lemiş sayılması için aranan koşullar. er-
keğin aynı suçu işlemiş sayılması için
aranan koşullann çok altında kalır. İf-
feti eksik' sayılan kadına 'namusu ek-
sik' erkeğin tecavüzünün pek yakın bir
geçmişe kadar nasıl hoşgörüldüğü ko-
lay kolay hatırdan çıkacak gibi değıldir.
Bu eşitsizliğin asıl acıklı ve çarpıcı
yanı. faturasının. olup bitenin dışında
kalan evlilik dışı çocuklara çıkartılma-
sıdır. Şöyle ki evlilik dışı çocuk. baba-
sına kolay kolay hukuken bağlanıpona
mirasçı olamaz. Erkeğin babalıgının
soruşturulmasını büsbütün yasaklayan
anlayışın uzantısıdırbu.
Evlilik dışı ilişkilerle bırlikte evlilik
dışı çocuklan da dışlayıpaşağılayan bu
dûzenlemelenn tümünün altında mül-
kiyet ve miras hesaplan yatar. Erkeğin
elinde toplanmış olan malvarlığı. ya-
bancıbiraileyekaçmasındiyeöngörül-
müştür bu kurallar.
Kadının, evlilik yaşamında yasa ge-
reğıkatlandığıeşitsizliklerdeazdeğil-
dir. Kadın, evlilik yaşamının her ala-
nında kocasına bağımlıdır. O. evlilik
birliğini dogru dürüst. kay ıtsız koşulsuz
temsil edemez bile Velayetin yürütül-
mesinde de eşit söz hakkına sahip sa-
yılmaz ana.
Evlilik birliğindeki parasal eşitsiz-
liklere gelince: Yasal rejımi oluşturan
"mal aynlığı" rejiminde, sırf kadının eve
göz kulak olması sayesinde kocanın dı-
şanda kazandıklarının tümü kocanın
mülkü olur. Böylesine haksız bir mal
rejiminde, saçını süpürge eden kadının
elinde. kalsa kalsa, incik boncuk kalır
Erkek yaranna zaten adamakıllı kolay-
laştınlmış olan boşanma yolundan ka-
dın kapı dışan edildiğinde bütün mal
mülk kocanın olur. Ev lilığın boşanmay-
la değil de ölümle çözülmcsındc de dul
kadının durumu yürekler acısıdır. O.
yıllar boyu içınde oturduğu konut ve
eşyası üstünde "intıfa hakkına'. bırakı-
nız intifa hakkını. bir 'taksını ımtiya-
zı'na bile sahip sayılmaz: düpedüz ^o-
kağa atılır.
Ev lılık dışı yaşam beraberliğinde de
farklı değildır kadının konumu. Değer-
bilir bir erkeğin kendi yaranna yaptıgı
kazandırmaları bekleyen yaptınm. ge-
nelde'ahlakaaykınlıktanötürühüküm-
süzlük'rür. Hiç değilse. şirkettasfiyesı,
tazminat ve haksız zenginleşme kural-
lan eliyle, kadının boşa çıkanlmış olan
güveninin korunması, onun düşkırık-
lıklannın onanlması ise hiç akla geti-
rilmez.
Kadınlara karşı bütün bu haksızlık-
lan hiç değilse katlanılır birölçüye in-
dirme konusunda iyi niyetli çabalaryok
değildir. Ne var ki dayanaksız önyargı-
lar. metafızik saplantılar ve antidemok-
ratik gericilik akımlan. kadının bu ikin-
ci sınıf insan konumunu değiştirip iyi-
leştırme yolundaki çabalan süreklı ola-
rak boşa çıkartmaktadırlar.
Öyle anlaşılıyor ki henüz doğru dü-
rüst sanayileşememiş, demokratik dev-
rim sürecini de tamamlayamamış olan
toplumumuzda. sanayi kapitalizmi ön-
cesi feodal kalıntıların kadın haklan-
nın yaşama geçirilmesi çabalarına kar-
şı direnişi bir türlükınlmamaktadır.
Güçsüzlüğü cinsiyete bağlamak,
yoksullugu kalıtımsal saymak kadar
bilimdışıdır. Biraztarih kitabı vean.sik-
lopedi kanştıran bılir: Toplumsal geliş-
menin ilk evrelerinde topluma egemen
olan kadındır. İlk aile türü de anaerkıl-
dir.
Doğuştan. erkeği üstün ve kadını ge-
rı. bu ılişkiyı deöncesızvesonrasız sa-
yan "cinsiyetçı" anlayış. belırlı ırkları
yaradılıştan üstün sayan "ırkçf anlayış-
tan daha az tehlikeli bir 'faşistoid sap-
ma" sayılamaz.
ARADA BtR
MUHSİNE HELÎMOĞLU YAVUZ
'Arada Bir"
Yazının başlığını görünce, köşenin adı yanlışlıkla iki kez
yazılmış diye düşündünüz sanınm. Hayır, bir yanlışlık yok.
"Arada Bir" artık, yalnızca bu köşenin adı değil, aynı zaman-
da bir kıtabın da adı. "Cumhuhyet"t&n ve bu köşeden do-
ğan bir kitabın adı...
Bu kitabın ilginç bir önsöz öyküsü var
Bu kitapta yer alan yazılarımın çogunlugunu, Cumhuriyet
Gazetesi'nin "Arada Bir" sütununda yeralan yazılanm okiş-
turmaktadır.
15 Eylül 1992 tarihinde, Cumhuriyet'te yayımlanan ilk ya-
zımla yazma işini coşkuyla sürdüreceğimi ve sonunda da
böyle bir kıtap çıkaracağımı düşünmemiştim. Yayıncım, bu
yazılarımı bir kitapta toplamayı önerince "neden olmasın"
dedim ve hemen sevgıli güzel insan Aziz Nestn'i tetefonla
arayarak, bu kitabıma bir önsöz yazmasını rica ettim, ne ka-
dar dolu bir insan olduğunu bildiğim için de "hayır" deme
hakkının her zaman saklı olduğunu ekledim. O bana, "evet-
hayır" dışında, hiç beklemediğim başka bir şeysöyleyerek,
"Elbette yazanm ama, zamana ihtiyacım var; çünkü ikigün
sonra ameliyat olacağım" dedi. O anda yüreğimin bir yer-
lerinde yoğun bir acı duydum ve "Lütfen-ternen iyıleş ve
istediğın zaman yaz olur mu" dedim. Yanrtı yine her zaman-
ki gibi düpedüz ve açıktı: "Çabuk iyiieşmeyi ben de istiyo-
rum." Ben, Aziz Nesin kadar düşündüğünü eğip bükmeden,
bir şeylerin ardına saklamadan, düpedüz söyleyebilen bir
insan daha görmedim sanıyorum. O, bir şeye "evet" diyor-
sa, o gerçekten evet demektir.
Sonra, ameliyatını ve iyileşmesini elim yüreğimde izle-
dım. Iyileşti diye tam seviniyordum ki, zaten zayrf olan gör-
me duyusunun ameliyattan sonra çok daha azaldığı habe-
ri geldi ve ardından da ondan, beni son derece hüzünlen-
diren Çatalca'dan yazdığı, 19 Ağustos 1994 tarihli şu mek-
tubu aldım:
"Sevgili Muhsine, yeni kıtabına önsöz yazmayı ne denli
istediğimi sana anlatamam. Ama, bunu yapamayacağım.
Son ameliyatımdan sonra, gözlerim büsbütün görmez ol-
du. Yazık ki, bundan sonra öyle sanıyorum hiç yazıp oku-
yamayacağım. Gözlerim görmüyor. Kitabına önsöz yazmak
benim için onur olacaktı.
Ama yazamıyorum, lütfen bağışla. Sevgilerfe."
Sevgili Aziz Nesin, "Lütfen bağışla" diyorsun, ben seni na-
sıl bağışlanm... Çünkü sen milyonlarca "bakar görmez"\n
ve yine milyonlarca "konuşur söylemez"in bulunduğu bir ül-
kede, onlann adına pek çok şeyi gören kocaman bir göz,
yazan ve söyleyen bir yiğit kalemsin. Bu saatten sonra, bu
gözün görmemeye ve bu kalemin yazmamaya hakkı yok ki.
Görememenden, hüzünden de öte kaygı duyuyorum, ama
senin her şeyi bakmadan da görebilecek olan aydınlık bir
bilince ve yüreğe sahip olduğunu bilmek, bu kaygımı bir öl-
çüde de olsa azalttyor. Sevgili Aziz Nesin, Bu kitabı sana adı-
yorum ve bundan da büyük bir onur duyuyorum...
Fuarda: 13. IstanbulTİJYAP Kitap Fuan'nı gördükten son-
ra, Yapı Kredi Yayınlan'nın, "Cumhuriyet-Kitap"a verdiği
reklam metnindeki "umudu" olabilir buldum. Bu metinde
şöyle deniyor"Çofc büyük bir düşmanla, cehaletle savaşı-
yoruz. Ve silahımız sadece kitap. Don Kişot bu kez kazana-
cak."
Geçen ay basından ve yayından da izlemişsinizdir: Fuann
ilk günü, içeride görkemli bir kalabalık, dışanda ise içeri gir-
mek için bekleyen uzun upuzun bir insan kuyruğu vardı.
Edebiyatçılar Demeği'nin düzenlediği imza günüm ilk gün
olduğu için, bu açılış coşkusunu, herkes gibi ben de ıçim-
de duyarak yaşadım. Mahmut Makal'la birlikte ötekı stand-
lan dolaşmaya başladığımızda, bölmeler arasında akan, gü-
zelim insan selinin içine kanşmaktan, büyük keyif duyduk.
Sevgili Aziz Nesin, "Bana adadığın son kitabın için, sana te-
şekkür yazmakta geciktim, kusura bakma, hemen yazaca-
ğım "deyince; yazma, yorulma, senin varfığın zaten benim
için, bu ülke için kocaman ve çok değerii bir teşekkürdür
dedim.
Kitap fuanna olan bu büyük ilgiyi görünce, olmazlan olur
gösteren ve insanlan şaşırtarak ilgi çekmeyi amaçlayan, bir
Güneydoğu Anadolu masalının tekerlemesi aklıma geldi:
"Ben zalım devi bir küçük oğlancıktan kaçar gördüm, ker-
tenkeleyi gökte uçar gördüm, nice yiğıdi ecel elinde naçar
gördüm, yılanı deveyi havuduyla yutargördüm, birpadişa-
hı kul elini öper gördüm, bir nazlı ceylanı bir sırtlanı teper
gördüm.'
Işte böyle... Bendeyüzlerceokuru, kitap fuanna akar gör-
düm. Galiba "Don Kişot bu kez kazanacak..."
Muhsine Helimoğlu Yavuz, Arada Bir, Doruk Yay., Ank.
1994
DANS ? MÜZİK T EĞLENCE
O G R E N C I
GÜNLERİNDE
ÇÇsJ uJ'hmnO/ljmııklan
" MÜZİK ve SOHBET İCİCE "
16 ARALKCUMA I 5
0
Fatih ERKOÇ
23 AJIAIIK CUMA 15 °° 16
6OCAKCÜMA 1S°° 16
Soner ARICA
Haftanın Konulilan g^nit"n7Hİ£
tezsrvasyon zpruTuudm
Lutfen516 69 8Q'den
hoîkia ıtışloleT depanmanmı araytmz
r^-T. SAMHAOKAY
HAKAN ÖZMAYA
fs *Jc 25 Bev«ît 34490 Ista^bJ TURKEY
^cre '50 212 S16 69 80 (201>nes>
{90)212-516 69 99 Tet«x 22993 TPHi
FlVAn-
'5000 LIRA
V
. )i
VOCK
ZJZk
HAYDARPAŞA
GİRİŞGÜMRÜK
MÜDÜRLÜĞÜ
Gümrüğümüzce 31.10.1994 günlü 4889 sayılı yazımızla Abdullah
Yılmaz'dan istenılen 12.7OO.OOO.-TL"nin ve buna ısabet eden 1.3 19X5
tanhındcn ıtıbaren hcsaplanacak % 30 yasal faizin 382 000- TL
tutanndaki karar harcının. 824.600.-TL avukathk ücrclının vc
301.000-TL mahkcme masrafının tahsılıyle ılgıli tebhgat adres değı
»ıkligı ile teblığ edilememıştır Tebligat yerine kaım olmak üzere 7201
sayılı tebligat kanununun 28-29. maddelerı gereğince ilanen teblığ
}lunur.
BISIB: 47871
Her okuruna BEDAVA
AHMET KAYA'mn
"Şarkttarım Dağtara"
KASETINIVERIYOR
Bir ülkenin kadını, ancak o ülkenin
tüm insanlan; sözün özü. iijçileri ve me-
murlan, öğrencileri ve öğreticilen. sa-
natçılan ve edebiyatçılan. muhalifleri
ve azınlıkları kadar özgür olabilir. Ka-
dınlann haklan, elvenşsiz konumdaki
tüm toplumsal katmanlann haklanyla
etiletırnakgibi içıçegeçmiştır. Bune-
denledir ki kadınlann eşitlik ve özgür-
!ük kazanma uğruna savaşımlan, ken-
dilerıyle birlikte. haksızlığa uğramış
tüm toplum kesimlerinin demokratik-
leşme ve özgürleşme savaşımıyla elbir-
liği içinde yürütülmelidır Sözün özü,
kadın, kendi haklan için mücadele
ederken, demokratik. laik ve sosyal
devlet için dc mücadele etmelidır. O
halde. "kadın haklarT "insan haklan"
olarak algılanmalı ve genel demokrasi
mücadelesinin bir parçası olarak kav-
ranmalıdır.
Öte yandan erkekler de kadınlann
demokratik haklanna kavuşmalan için
mücadele etmelidir ki kadınlarla birlik-
te kendileri de özgurfeşebilsinler. Kadı-
nın özgür olmadığı verde erkeğin öz-
güıiüğünden söz edilemez. Bu gerçeği
algılayabılmek ıçın mutlaka elverişsiz
konumda bir evlilik dışı erkek çocuk
olmak da gerekmez. Özgürlüğün birey-
sel değil. toplumsal bir değer olduğu-
nu, kişinin ancak hemcinslenyle birlik-
te "toplum içinde" özgür olabıleceğini
kavramak yeter. Köleyi zincire vurma
özgürlüğünün aslında kendi köleliği-
nin dik âlâsı olduğunu kavrayan "efen-
di" kadar bile mı bilinçlı değildir
günümüz erkeği? Ne yazık ki kadınsız
demokrasi olamayacağı konusunda er-
kekler de eğıtılmeye muhtaç gözük-
mektedirler.
TARTIŞMA
Ortak .
amaçlar
edinmeliyizedeniyet.
insanlann
bir arada
yaşaması ile
gelişmişur
vegelişmeye
devam etmektedir. Ancak bu
gelişme. toplumu meydana
gctiren kişilerin niteliğine ve
örgütlenmesine göre değışiklik
göstermektedir. Eğitim sevıyesi
yüksek ve örgütlenmesini
arttırmış toplumlann gelişmesi
daha hızlı olmaktadır. Gelişmiş
ülkelerdeki dernek sayısının
diğer ülkelerdekinden fazla
olması. bugörüşü
kuvvetlendı rmek tedir.
fnsanlar. toplum içindeki
fonksiyonlannı geliştirirken
yani niteliklerini iyileştirirken
diğer insanlarla ortak amaçlar
çerçevesinde bir araya gelip
uyumlubirçalışma
sergileyebilmelidir. Çünkü her
insanın bireyse) olarak giicü ve
etkınliği örgütlü topluluğa göre
çok zayıftır. Bu durumu. "Bir
elin nesi var. iki elin sesi \ ar"
özdeyişi çok güzel
açıklamaktadır. Bu nedenle
insanlar, çağdaş bilim ışığmda
toplumun ihtiyaçlan
doğrultusunda bir araya gelip
güzel amaçlar edınmelidir. Bu
amaç, çevrenin
güzelleştirilmesi, fakir ve
başanlı çocuklara eğitim
olanağı vs olarak seçilebilir. Bu
yolda ortaklaşa çalışarak
parlak sonuçlaralınabilir.
Her bir insanın toplum içinde
kendine özgü bir işlevi vardır.
Bir insanın etkinlik alanı sadece
kendi işleri ile sınırlı
kalmamalıdır. Ama kendi
işlerini de asla ihmal etmedcn
ortaklaşa olarak belirlenen
amaçuğrundaçalışmalıdır. Bu
çalışmalardan hoşnutluk
duymalıdır. Angarya gibi
görmemelidır. Karşılıksız
vermeye hazır olmalıdır. Ortak
işin takipçisi olurken kendisi de
işin bir ucundan tutmayı görev
bilmelidir. Ancak bu durumda
işlenn aksaması halinde
eleştiride bulunmaya y üzü olur.
Bu felsefe ileçalışıhrsa, dernek
çalışması gibi ortak
çalışmalarda iyi sonuçlar
alınabilir ve toplumun
gelişmesine az da olsa bir ivme
kazandınlmışolur.
Doç. Dr. İbrahim Koç
YTÜ İnşaat Fak. Jeo. ve
Fot. Böl.
Yeni yıla dostlarımızla
birlikte giriyoruz
t PmHtml Imtmnbvt tl &rgQlû Kmtkıl*rrylm
Gecemize Sanatçı
Dostlanmız Kattlocaktif.
Ver Eysan Oteh BoNo Saionu
Karaköy Iskele Karşısı- Kadıköy
Saot 20 00-04 00
Tanh 31 12. 94 C tesı
Fıks Menü + Içkitef DaNI 500 000 IL
G • n I ? 8I I g I
Tel (212) 251 79 14-249 74 86
(212)252 21 56-252 2199
Geniş bilgi bu haftaki 'da
LİSANÇÖZÜM
Bizimle Ingilizce
sorununuzu çok kısa
zamanda
çözebilirsiniz.
Lütfen bizi arayın.
Tel: 34959 38
BahariyeCd.62/3
PExNCERE
Allah'ı Kula Pazarlamak..
islamda "ruhban" sınıfı yoktur; aklı fikri yerinde her
"yetişkin erkek" imamlık yapabilir...
"Kadın" imam olamaz.
Peki imam-hatip okullarında dirsek çürüten yüz bini
aşkın kız öğrencinin işi ne?..
Onlar imam olmak için imam okuluna gitmiyorlar ki!..
Siyasetteşeriatsavaşımcısı, üniversitelerdetürban mü-
cahidi olmak için yetiştiriliyorlar...
YaAllah...
Ya settar...
İmamlık islamda bir ayrıcalık değilken, Türkiye'de
devlet memurluğuna dönüştü; ama, imam var, imam
var; kimi nur yüzlü, güleç, hoşgörülü, alçakgönüllü, hoş-
sohbet, iyilik meleği; kimi çatıkkaş, asık surat, insana
tepeden bakan, küçük dağları yarattığını sanan, Tanrı'-
nın yeryüzündeki davavekilliğine soyunmuş, profesyo-
nel politikacıya dönüşmüş, Müslümanlığı siyaset borsa-
sında kullanan, ekonomi piyasasında hisse senedi
sayan sözde imam...
Ne demiş atalarımız:
İmam hapşırırsa...
Cemaataksırır!..
Ülkemizde imamlığı Hıristiyanlıktaki ruhban sınıfına
dönüştüren politikacı üşütür...
•
Dini, siyasete ve ticarete alet edenden kork!..
Kimin sözü bu?.
Sağduyunun...
Veaklın!..
Her sabah islamı siyasete ve ticarete alet edenlerin
yeni bir marifeti ortaya çıkıyor; bunlar Müslümanlığı Al-
lah'a ibadet için değil, siyasal iktidar koltuğuna oturmak
ve kasalarını doldurmak için kullanıyorlar .
Tövbe tövbe yarabbi, Allah'ı kula pazarlayarak cebini
dövizle dolduran kişinin Müslümanlıkla ne ilişkisi olabi-
lir?.. Siyasal parti kurup bir gözü koltuğa, öteki gözü
paraya kaydığı için şaşılaşan herif-i naşerif, islamdan
nasipsiz üçkağıtçı değil mi!..
"Bul karayı, aiparayı" diye uluslararası piyasada is-
kambil açan nabekâr, fakir fukara Müslümanlardan Al-
lah, Peygamber, Cebrail ve Azrail adına toparladığı
Bosna'ya yardım paralarını ne yapmış?..
Şeytan alıp gotürmüş...
Satamadan getırecek mi?..
•
Refah Partisi siyasal iktidar koltuğuna oturmak için
Müslümanlığı tepe tepe kullanıyor!.. Bu arada Refahın
lideri fJecmettin Erbakan ın kamuoyundan gızlediği
köşklerı, çıftliklerı, köyleri, köylüleri ve 150 kilo altını or-
taya çıkarken; partinın Bosna için topladığı yardım para-
larını ne yaptığı bir soru işareti..
Refah Partisi ortaya üniformalı bir adam çıkardı vede-
di ki:
- /şte Bosnalı Komutan Albay Adem Hacfç!..
- Memnunolduk..
Refah:
- Bosna için toplanan yardım paralarını biz Albay
Adem Haciç'e verdik...
-Yaaa?..
Ama, sonradan ortaya çıktı ki Adem Haciç, komutan
ve albay değil, ımammış...
Nedense Refahçfnın lafı birbirini tutmuyor, Mercü-
mek dediğı kuru fasulye çıkıyor, albay dediğı imam çıkı-
yor, her sözün altından çapanoğlu çıkıyor; ama, parala-
rın nereyegıttiğı ortaya çıkmiyjbJu.
;
Xı5
F
' ^ Ş î
Nedemiştik' . " . . ^. . • ' ».
Dini siyasete ve ticarete alet edenden korkulur!..
Siyaset koltuk..
Ticaret para..
Din ise ıman işi, vıcdan sorunu değil mi!..
Haşa huzurdan ve tövbe estağfurullah, Allah'ı politika-
da kullanarak poposunu koltuğa oturtmak için tezgâh
kuran kişi, şeytanla işbirliği yapıyor demektir!.. Tanrı'yı
kula pazarlayıp paraları cebellezi eden politikacı, Müs-
lümanlığın komisyonculuğunu yapmıyor mu?
islamda faiz haram; ama, Müslümanlığın komisyon-
culuğucaiz mi?..
SELİN MİNE
Hoş geldin bebek
Yaşama sırası sende
Gözlerinden,
Gözlerinden öperim.
Bir umudum sende,
Anlıyor musun?
01 Aralık1994-LONDRA
D O K U N D U L A
bu ateş
hepımizi yakar.
AYSE GUNAYSU, BERİl EYU80GLU, ERGÜL CETİN ESRA
KOC. FETHİYE CETİN. FILİZ KARAKUŞ, FİLİZ KOÇAll
FÜSUN OZLEN, GONUL MORGUL. LUTFİYE ATE$ NADİRE
MATER, NİMET TANRIKUtU, NURAN AGAN, OKSAN PELİTÖZÜ
SEMRA SOMERSAN, SİBEL YUCEL, SONAT ZELYUT YELDA
SANATSEVER HALKIMIZA,
Halen Aksaray Horhor Antikacılar Çarşısı'nda
faaliyetlerini sürdüren Horhor Sanat Galerisi'nin
tüm çalışmaları durdurulmuştur.
Horhor Sanat Galerisi 1995 yılının ilk yarısından
rtibaren Tünel'deki Ekşinoz Kültür Merkezi'nde
faaliyetlerini sürdürecektir.
Sanatseverlere duyurulur.
Horhor Sanat Galerisi Sahibi ve Kurucusu
ATİLLA EKŞİNOZLUGİL