Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 18 ARALIK 1994 PAZAR
14 KULTUR
Sanata yönelik her tür kısıtlayıcı, yasaklayıcı saldınlara karşı bütün sanat dallan bir araya geliyor
Ozerk bir sanat birliğnıe doğra*..ŞÜKRAN KURDAKUL / PEN
Başkanı:
Türkiye'de sanatçılann örgütlen-
melerı 1960'lardan sonradır. Daha
önceki örgütlenmeler çagdaş edebi-
yatımızın öncüleri olan ve bu deger-
leriyle yadsıyamayacağımiz edebi-
yat adamlannın başını çektigi kuru-
luşlardı. Ama onlar doğrusu top-
lumsal. siyasal olaylara muhatap
olan 1950-60 arasındaki Demokrat
Partı'nin baskı yıllannda o baskılara
muhatap olan yazarlanmızın, edebi-
yat adamlarımızın hıç yanında ol-
madılar.
Onlar bize çagdaşlaşan edebiyatı-
mızda değeri yadsınamayacak ya-
pıtlar bıraktılar,
ama özellikle ede-
biyat ve giderek sa-
nat adamlarımızın
örgütlenme bilınci-
ne ilgili bir miras
b ı r a k m a d 11 a r.
1960'lardan sonra
Türk Edebiyatçılar
Birlıgi olsun, Türkiye Sanatçılar
Birliği olsun ki o daha kapsamlıydı
daha sonra Türkiye Yazarlar Sendi-
kası olsun şimdi de işte bütün sanat-
çı kuruluşlan benim başkanı oldu-
gum kuruluşu da katabılirim kültür
savaşımında vazgeçilmez kuruluşlar
oldugumuza göre Türkiye ülkemiz
halkına daha geniş kamuoyu yarata-
rak örgüt birimlerinin daha büyük
kuruluşlara yol açacak örgütlenme
biçımlerini bulmalandır. Yasal süreç
ve>a süreklilikler mutlaka aşilabilir.
ÖKTAY AKBAL / TYS Başkanı:
Böyle bir birlik kurulmasını biz
öteden beri sendika olarak gerekli
görüyorduk. Çok güzel bir şey bu
ama bir türlü bir ye-
re getiremiyoTuz.
Platformlar oldu,
çalışmalar oldu bu
konuda. Bizim sen-
dikadaki arkadaşla-
nmızın da bulundu-
ğu toplantılarda bu
birleşmeler görüşül-
dü. Çok iyı bir düşünce ama nasıl
olacak bilemiyorum.
MAHİR GÜNŞİRAY:
Dayanışma, dostluk ve birlik dö-
nemi yaşamanın zamanı geldi. Kül-
türe, sanata, düşünceye ve bunlann
savunucusu olan insanlara ancak ca-
hil bir dünya içinde var olduklannı
hissedebilecek kişi-
ler tarafından kimi
zaman sözlü kimi
zaman da şiddetle
yapılan saldırılar
günden güne art-
maktadır.
Sanat bugün Tür-
kiye'de birtakım in-
sanıar taratından ahlaksızlık, solcu-
luk vatan hainliği. Batı özenticiliği
olarak gösterilerek yıkıltnak, yakıl-
mak isteniyor. Gittikçe de bu kişiler,
çeşitli kesimlerin provokasyonu ile
bunlardan destek alarak cesaret bul-
maktadır. Bu düşüncelerini şiddete
dönüştürmeden açıkça söylemelidir-
SUNUŞ>
Sanatı hedefalan basktcı ve
yıkıcı saldınlara her geçen
giin yenileri ekleniyor. Bu tıı-
tum karşısında sanat kurumları ımza w benzen kam-
panvalar düzenleyerek gereklı mercilerı uyararakyeni
platformlar oluşturarak tepkilerinı dlle getiriyorlar
Sanatın toplumsal işlevıni ortadan kaldırmaya çalı-
şanlar amaçlanna bir şekilde ulaşıyorlar Bugün sa-
natın gerekli/ığinı, sanatın etkisını, toplumsal işlevıni
anlatım gücünü venıden oluşturabilmek için var olan
sanat kurumlanmn bir şemsiye altında toplanmalan
genkmektedır. 1960 'lı \tllarda kumlmuş ve daha son-
raları kapatılmış olan sanat bırlığı, sanat alamnda
yaşanan olumsuz gelişmeler karşısında ıkı yıldır tek-
rar gündeme geldi. PEN Başkanı Şükran Kurda-
kul'un 2 yıl önce telifhaklan konulu toplantıdu öner-
dığı konfederasyon oluşturma fıkri, bu yıl temmuz
ayında Ankara'da vapılan sanatçılar kurultavmda da
dile getırildi. Yapılan çağnlara olunılu cevaplar alın-
dı. Fakat resmı bir bırleşme gerçekleşemedı Bugiin-
lerde sanat bırliğinden dahafazla söz edilivor. Göriiş-
tüğümüz sanatçılar, dernek ve kurum başkanlan özerk
bir yapıya sahip Niyle bir bırlığın destekçisı oldukla-
nnı söylüyorlar Önümüzdekı günlerde gerçekleşecek
toplantılar bu bırleşme için somut bir adım olacak
Ceçenlerde Oktay Ekinci ıle bırleşme konıısunu
konuşurken bırlığın adı bıle oluştu:
TUM-SAN-B1R (Tüm Sanalçı DerneUeri Bırlığı)
MEHMETAĞAR
ler. Ancak biz de evlerimizde otu-
rup olup biteni aptal kutusundan
seyretmeyi bırakıp düşüncemizi
açıklamalıyız. tşte bu noktada sa-
natçılann bir bütünlük için örgütlen-
meleri ve kendilennin bu toplumun
dışında halktan ayn Batı veya Dogu
özentisi içinde olmadıklannı, bu ül-
keyi ve hangi dilden. hangi etnik
kökenden olurlarsa olsunlar insanla-
rımızı kucakladıklarını hatta onlar
için var olduklarını bir kez daha.
binlerce kez daha ifade etmelen ya-
rarlıdır diye düşünüyorum.
Çeşitli kültür ve sanat derneklen-
nin sivil, sivil toplum örgütlerinin
temsilcilerinden oluşan bir üst birlı-
ğin oluşması iletişim ve duyarlılık
bazında ortak çalışmayı sağlayabilir.
3u sanatçılar birliği aydın, insancıl
sanatsever bir Türkiye'nin oluşumu-
na büyük katkılarda bulunabilir.
TARIK AKAN:
Ülkemizde maalesef sanatçıları-
mızın birlik ve beraber olmamasın-
dan kaynaklanıyor
bütün bunlar. Sahip
çıkmıyoruz kendi
meslegimize, kendi
sanatımıza. Karşı
düşünceye saygı
duyarız. ama dü-
şünceye saldırıya
saygı duymak nor-
mal degildir. Bunun için sanatçılann
birlik ve beraberlik içinde olmalan
gerekir. Oluşturuiacak sanat birligı-
ni destekliyorum.
SERAP AKSOY:
Hayat damarlanndan bırisinin ko-
panlmaya çalışıldı-
gı bir ülkenin insan
haklan, demokrasi.
egıtım, sağlık ve
ekonomik sorunla-
nnı çözmeye gûcü
nasıl kalacaktır. ÜI-
kemizdeki toplum-
sal gelişmeye darbe
vurmaya çalışan gerici ve çagdışı
anlayışlann karşısında gerçekten sa-
natçıyım, aydınım, bilim adamıyım
diyen her insana büyük sorumluluk-
lar düştügüne ınanıyorum. Bu bakış
içerisinde de tüm sanat dallannın
bir arada buluşmasının ivedılikle
gerçekleşmesi gerekmektedir.
ESEN ÇAMURDAN:
Böyle bir bırlige özellikle şu or-
tamda. şu yaşadıgımız yıllarda çok
önem veriyorum. Çünkü çok kopuk
yaşanıyor her şey. özellikle sanat
alamnda da çok kopuk yaşanıyor
Insanlar da birbirinden kopuk yaşı-
yor. Böyle bir birliğin oluşumu sa-
nata sahip çıkmak için bir ilk adım
olacak.
ATİLLA İLHAN:
Türkiye'de şimdiye kadar çok
uzun süreden beri sanatçılar arasın-
da örgütlenmeler yukandan aşagıya
olmuştur. Daha çok siyasi toplum
tarafından yönlendırilmiştir. Zaman
zaman sıvıl toplum örgütleri ortaya
çıktıysa da bunlann ömürleri pek
uzun olmamıştır. Bunun iki sebebi
vardır. Birincisi bu sanatçılar kendi
aralannda anlaşamazlar. O yüzden
ayrılırlar, dagılırlar Ikincisi bu sa-
natçılann kendi başlanna kurduklan
örgütlere siyasi toplum iyi gözle
bakmaz. Bunlan ya dağıtmaya mec-
bur eder ya da dağıtır. Türkiye'de
yeniden demokrasıden söz edildigi
bir sırada sanatçılann bir kısmının
kendi aralannda örgütlenme isteme-
leri son derece doğal. Bu bir sivil
toplum örgütü ola-
caktır. Sanatçılann
çok defa gürültüye
getirilen haklarını
savunmaya yardım-
cı olacagı gibi de-
mokrasmin yerleş-
mesinde. insan hak-
larının savunulma-
sında da elbette sanatçılann sesini
işittirmeye çalışacaktır. Bu açıdan
yerinde bir teşebbüs denılebilir. Tek
endişem bizim sanatçılarımız ara-
sında hiçbir zaman eksik olmayan
çekişmelerin bu ışın gerçekleşmesi-
ni engellemesidir. Ya da gerçekleş-
tikten sonra dagılmasına sebep ol-
masıdır.
BEDRİ BAYKAM:
Çok güzel ve yerinde bir girişim
olur tabü. Gönül isterdi ki böyle
şeylere gerek olma-
sın Türkiye'de. Fa-
kat anlaşılan Türki-
ye'de sosyal de-
mokratlann ve din-
sel oy avcılarının
ihtirasları veya be-
yinsizliklen devam
ettikçe Türkiye'de
daha çok bu tip heykeller. sergi ka-
patmalar. bütçe kesmeler ve şu anda
aklımıza bile gelemeyecek ve her
türlü kötülük ve baş agnsı yaşana-
cak şu anda bizim hayalımıze bıle
gelmeyen şeyler bazı örümcek kafa-
lann aklına gelecek ve uygulamaya
kalkacaklar. Onun için btmfftıer açı-
dan hazır olmak hepimizin görevi;
yerinde bir gırişım olur.
DİLEK TÜRKER:
Bütün sanat dallannın bir araya
gelerek bir güç oluşturabilmeleri
düşüncesi tabü ki olabilir. Bu da de-
nenecek yollardan birisidir. Acaba
basını, medyayı, iktidarlann kültür
politikalannı değiştirebilecekler mi?
Bütün mesele bu.
ORHAN KURTULDU / TOBAV
İST. ŞB. BAŞKANI:
Konfederasyonun oluşumunu des-
tekliyorum. İçinde plastik sanatlar,
tiyatro, edebıyat ve diğer sanat dal-
lannın bir çatı altında bırleşmesi dü-
şüncesi bir kaç yıldır var. Fakat bir
türlü bir araya gelinemiyor. Tüm sa-
nat dallan zaten birbinyle etkıleşim
içinde. Bu sanat konseyi Kültür Ba-
kanlıgı'na karşı muhatap olacak ve
Türkiye'deki sanat kurumlanmn
özerk olmasına yol açacak bir şekil
almaşı gerekiyor.
HÜSAMETTİN KOÇAN / UPSD
Başkanı:
Sanatçılann tümel bir yapı içeri-
sinde yer alması konusunda iki tane
dogrultu var. Bu dogrultulardan biri
bizim devletten beklediğimız sanat
konseyının oluşturulması. Bu, dev-
letin sivilleşmesı anlamına gelen bir
oluşum. Biz bunu,
her bilim kendi kon-
seyini oluştursun,
bu konseylerden gi-
den temsilcilerde
sanat konseyini
oluştursun diyoruz.
Bu bir boyutu ve
kaçınılmaz bir bo-
yutu. Öte yandan sivil örgütlerin
mutlaka bir bütünlük oluşturması
gerekiyor. Yanı iki boyutta bakıyo-
rum, bir devletin sivılleşmesi doğ-
rultusunda oluşturuiacak kurumlar
açısından bakıyorum, bir de sivil
kuruluşlann oluşturacagı ortak plat-
formlar diye bakıyorum. Şımdi bu
ortak platformların adımları bir
oranda var, ama bunlar yeteri kadar
net değil yeteri kadar bir örgütlenme
şernası oluşturuyor degiller.
Ben sanat alanındaki kurumlann
da birbirinden kopuk oldugunu gö-
rüyorum. Her ne kadar biz tiyatroya
evet diyor isek de sinemanın bıl-
mem hangi etkinliğine gönülden ka-
tılıyorsak da bunun halbuki bir üst
kurul dedigımiz birlik tarafından
güç oluşturularak gösterilmesi la-
zımdır. Türkiye'de çağdaş sanata
yönelik her tür kısıtlayıcı, yasakla-
yıcı bir saldın karşısında bir bütün-
lük oluşturulabilir. O zaman gerçek-
ten sivil örgütler kamuoyu baskı
aracı durumuna gelirler. Bizim dev-
let karşısında kendi alanımızı koru-
mak açısından baskı grubu oluştur-
mamız gerekir. Dernekler, sivil ku-
ruluşlar bu anlamda baskı kuruluş-
landır. Ve ben bu birlik düşüncesini
mutlak bir şekilde destekliyorum.
HALİL ERGÜN / Eski ÇASOD
Başkanı:
Böyle bir birlige katılıyorum.
Çünkü özerk bir sanat konseyi diye-
bilecegimiz bir bütün. Plastik sanat-
lan, güzel sanatlann bütün dallannı
toparlayan bir kon-
sey ve bunun politi-
kasını üreten bunun
ülkeye yaytlmasını
toplumumuzun bü-
tününe, bütün insa-
nına ve giderek in-
sanlıgın görev ya-
pabilmesı için bu
şart. Sanatın, kültürün taleplerini
devlet ya da yönetimler nezdınde ta-
kip eden bir konseye ihtiyaç vardır.
Bunun doğru olduguna inanıyorum.
Transeuropennes'de
^Istanbul
Portresi'
Kültür Servisi - Avrupa Kültür Merkezi
tarafından yayımlanan "Transeuropeennes"
dergisi. yaz-sonbahar sayısında istanbul'a geniş
yer ayırmış,
Derginin kapagında da denizi, camileri,
vapurlanyla Istanbul'u görüntüleyen Ara Güler
imzalı bir fotograf yer alıyor.
Ânı Güler'in Istanbul fotoğraflan
"İstanbul Portresi" adı altında hazırlanan bu
özel bölümde Joachim Sartorius'un yazısı,
Ce\atÇapan'ın şiirleri ve Feride
Çiçekoğlu'nun öyküsünün yanı sıra
Ara Güfcr'in tstanbul konulu fotograflan da
var. Berlin'de yaşayan çevirmen,
editör ve şair Joachim Sartorius'un
1993 yılının kışında geldiği Istanbul ile ilgili
yazdığı ya?ı. "tstanbul: Gözlerin Takıldtğı
Yer" başlığını taşıyor. Sözlerine "Galata
Köpriisü yandı" diye başlayan Sartorius,
Haliç'ten, güvercinlerden, camılerden, Mısır
Çarşısı'ndan, Yerebatan Sarayı'ndan, Murat
marka otomobillerden, lüferbalıgından ve
İstanbul'a özgü daha pek çok şeyden
söz ediyor.
Bu arada şehrin gürültüsüne de ğinen sanatçı,
"Arabaiann, vapuriann,
otobüslerin, köpeklcrin, işçilerin. motorlann,
klaksonlann, sirenlerin, çekiçlerin gürültüsü»
Bu şehre gelen inanılmaz bir enerjiyle karşılaşır.
Tiirkler, çocuk gibidir. Sadece iş-güç değil,
nefret, aşk, kıskançlık yaşanır giin boyu
sokaklarda" diyor.
Fransızcaya çevrümiş şiirler
"Istanbul Portresi", Cevat Çapan'ın
Fransızcaya çevirilmiş üç tane şiiri ile devam
ediyor.
Ardından, Feride Çiçekoglu'nun Bernard
Hoepffner tarafından Fransızcaya çevirilmiş
"Dubtin-İstanbul, Gidiş-Gefiş" başlıklı öyküsü
yer alıyor.
Ara Güler ise Istanbul'un degişik köşelerini
görüntüleyen sekiz adet fotografı ile konuk
oluyor bu bölüme.
Derginin aynı sayısında aynca
sosyolog NUüferGöle'nın "Modernizm ve
Ahlak" başlıklı yazısı yer alıyor.
Marguerite Duras'ın 'Aynlık Müziği' ÎGOT'la Foks Fun Kültür Merkezi'nde
Yalnızlığın izdüşümleri...CELAL ÜSTER
Çocuklugunun büyük bölümünü Çin-
hindi'nde geçirdi. On üç-on dört yaşlann-
dayken 35 yaşında bir sevgılisi oldu. 10
yıl Fransız Komünist Partisi saflarında
kaldı. Jean-Paul Sartre'ın yakınlan arasın-
daydı. 1968'de Ögrenci-Yazar Eylem Ko-
mitesı'nde yer aldı. Biz onu Hiroşima Sev-
gUim'den, Moderato Cantabik'den. Sevgi-
li'den tanıyoruz. Şimdi 80 yaşında ve 27
yaşında bir sevgilisi var. Ayrılık Müzi-
ği'nin yazan. Adı, Marguerite Duras.
Tiyatroya 1974'te AÇOK'ta başladı.
1978'de Istanbul Şehir Tiyatrolan oyuncu-
ları arasına katıldı. 12 Eylül'de Şehir Ti-
yatrolan'ndaki görevine son verildi. Açı-
lan soruşturmalar sonucu yurtdışına çıktı.
198 î 'de Stockholm'de Halk Oyuncula-
n'nın kuruluşunda yer aldı. lsveç, Alman-
ya ve Fransa'da topluluğun birçok oyunun-
da görevler üstlendi. 1993'te Türkiye'ye
döndü. Şehir Tiyatrolan'na yaptıgı başvu-
ru "tasarruf tedbirleri" gerekçesiyle geri
çevnldi. Şimdi Foks Fun Kültür Merke-
zi'nin yöneticıligini yapıyor. AynlıkMüzi-
ği'nin yönetmeni. Adı, Ragıp Yavuz.
Denizci, sunucu ve oyuncu
Bilsak Tiyatro Atölyesi'nde tiyatro egi-
timı aldı. Denizcilik yaptığı yıllarda beş
kıtayı dolaştı. Dostlar Tiyatrosu'nda Yab-
nayak Sokrates ve Aslan Asker Şvayk'ta
oynadı. BRT. ATV, Hür FM ve Kanal" 6'da
spikerlik ve sunuculuk yaptı. Geçen mart-
ta lçimizden Gelen Oyunlar Tiyatrosu'nu
(İGOT) kurdu. Aynbk Müziği'nin iki baş
oyuncusundan biri. Adı, tlhan Arkan.
Teievizvondan tiyatroya...
Istanbul Mimar Sinan Üniversitesi Kon-
servatuvarı Tiyatro Bölümü'nün bitirdi.
Stratford-upon-Avon'da Kraliyet Shakes-
peare Tiyatrosu'nda atölye çalışmalarına
katıldı. Onu TRT l'deki lnsanlık Ha-
B'nden, ATV'deki Aşağı Yukan adlı yanş-
ma programından, Kanal D'deki Nerden
Başlasak Nasıl Anlatsak'tan. Power
FM'deki Meltem Shovv'dan, Yavuz Öz-
kan'ın Bir Sonbahar Hikâyesi'nden tanı-
yorsunuz. Aynlık Müziği'nde Kadın'ı oy-
nuyor. Adı, IVteJtem Cumbul.
1971'de Kraliyet Sanat Akademisi'nin
Yönetmen Ragıp Yavuz, 1985'te Fran-
sa'da Satni Fre> ile Miou Miou'nun oyna-
dıkları Aynlık Müzıği'nden söz ederken
"yalnızlık" temasını vurguluyor. Yavuz'a
göre Duras'nın oyunu, teknolojik iletişim
olaganüstü gelişirken insanı degerlerin çö-
küntüye ugradıgı bir çaga cuk oturuyor:
Tflketilmiş bir ilişkinin insanlan
"Duras, iki insanı buluşturuyor. Bulu-
şanlar, tüketilmiş bir ilişkinin insanlan.
Yalnızlıklanna ortak edebilecekleri tek şey
geçmişleri. Biıiiktelik adına vaşadıkları,
bir buzdağının yalnızca su üstü'nde görü-
nen kütlesi. Her konuşma buzdağının o gö-
rünmeyen derinliğine doğru çekti beni.
Orada bu iki insanın izdüşümlerini bul-
dum. Onlar konuşmuyor, yalnızca yaşıyor-
du. Duras'mn hoşgörüsüne stğuıarak ovu-
na benim kattığım bir şey bu. izdüşümleri,
bazen iki oyuncuyla iletişim içinde, bazen
bağımsız olarak hep sahnede. Istedim ki
seyirci kendisini insan yapan özellikler adı-
na soruiar sorabilsin. Çünkü sahnede çok
cesurca bir tarüşma var."
Duras, çağunıan Dostoyevski'si
AYRILIK MÜZİĞİ
Yazan: Marguerite Duras / YÖneten: Ragıp Yavuz / 0yuna*r:
Meltem Cumbul, îlhan Arkan / Kadmn İZdÜŞÜmİh Bahar
Filizyıldız / Erfceğin izdüşanü: îstemi Tuna / Sahne düzeni ve
kostûm: Cemil tpekçi/Koreografi: Aylin Kalem/Yapm:
lçimizden Gelen Oyunlar Tiyatrosu / Sahne: Foks Fun
Kültür Merkezi, (Bomonti, Fınn Sokak, No: 43, Şişli).
desen bölümünü bitirdi. I975'te kendi
modaevini kurarak özgür tasarımlarmı
gerçekleştirmeye başladı.
Doğu'nun bir masal kadar güzel oldu-
ğona inanıyor ve onu çagdaş sözcüklere
dökmeye çalışıyor. Ama onun sözcükleri
kumaş, renk ve çizgi. Aynlık Müziği'nin
sahne düzenini ve kostümlerini gerçekleş-
tirdi. Adı. Cemil fpekçi.
Bale eğitimini Yıldız Alpar Bale Oku-
lu'nda tamamladı. Istanbul Devlet Bale-
si'nde çalıştı. Şebnem Aksan'ın koreogra-
fi çalışmalarına katıldı. Kraliyet Dans
Akademisi'nin seminer ve kurslannda yer
aldı. Gülova Aruoba, Oytun Turfanda ve
Aysun Arslan'ın koreografilerinde dans
etti. Yıldız Alpar Bale Okulu'nda öğret-
menlik yapıyor. Aynlık Müziği'nin kore-
ografi. Adı, Aylin Kalem.
Duras'nın bir bakıma çagımızdaki iletı-
şimsizligi dile getiren Aynlık Müziği, bu
insanlar arasında müthiş bir iletişim kurdu
ve onlan işkadını Sıdıka Atalay'ın eski bır
çorap fabnkasından kültür merkezıne dö-
nüşrürdügü Foks Fun sahnesinde buluştur-
du.
llhan Arkan, kendimizle ilgili her şeyi
unuttuğumuz günümüz yaşantısı içinde in-
sanlara tiyatronun varlıgını anımsatmak
istiyor. Tiyatronun inançla ve tutkuyla ya-
pıidıgı sürece kendimizi yakalayabileceği-
miz tek olgu olduguna inanıyor. Arkan'a
göre Duras, bir bakıma çagımızın Dosto-
yevski'si; insanoglunun iç yapısını. gelgit-
lerini ustaca yakalayabiliyor.
'Aşk bitince, kimileri ağlar,
bense at yanşlanna giderim'
Meltem Cumbul, henüz 24 yaşında.
Ama oyunda çok şeyler yaşamış bir kadını
canlandırıyor. İlk başta böyle bır kadını
nasıl yansıtmm kaygısına düşmüş. Sonra
bir oyuncunun yapması gerekenın bu ol-
dugunu kavramış. "Erkekter", diyor, "ge-
nellikle kadını başka bir kadın için terk
ederler. Ama kadın tek başına kalabilir.
Çok âşık ofanadıkça da bir erkekle birlikte
olmaz!" Meltem Cumbul, oynadığı kadı-
nın bır sözünü vurgulamadan edemıyor:
"Aşk bitince kimileri öğleden sonraları ağ-
lar, bense at yanşlanna gjderim-"
Bayar'dan kültür
progpamjarı
• Kültür Servisi - Şaır ve yazar
Zûhrü Bayar'ın Yurt FM
104.6'daki kültür programlan
sürüyor. Her çarşamba gecesi
saat 21.00 canlı yayına gıren
'Yazarlar ve Kitaplar' adlı
programda Zühtü Bayar,
yazanndan yayıncısına kadar
yayın yaşamında etkinlik
gösteren kişilerle söyleşiyor.
Programa dinleyiciler de canlı
telefon baglantısı ıle
katılabilıyorlar. Ikınci program
ise 'Bilim-Kurgu Dünyasından'
başlığını taşıyor. Her perşembe
saat 15.00'te canlı olarak
yayımlanan bu programa da ',
bugüne kadar Orhart Duru,
Mazhar Candan, Bülent Akkoç,
Selma Mine ve Bülent Somay
katıldılar.
Matüda, Doğan
Kardeş Kitaplığı'nda
• Kültür Servisi - Ronald
Dahl'in üçüncü krtabı 'Matilda'
Yapı Kredi Yayınlan Dogan
Kardeş Kitaplıgı'ndan çıktı.
Kitaba adını veren küçük
kahraman, beş buçuk yaşında,
ufacık tefecik. kara gözlü, çok
zeki bir kız. Ama çocuklannı
övüp övüp göklere çıkaran anne-
babalann aksine, Matilda'nın
annesiyle babası, onunla hiç
ilgilenmiyor, hatta bır an önce
başlanndan atma hayalleri
kuruyorlar. Matilda, küçümen bir
kız, ama dogaüstü bazı güçleri
var. Örnegin, sadece gözünü
dikip bakarak bazı şeyleri
yerinden oynatabiliyor. Lale ve
Cüneyt Akalın'ın çevirisıyle
Doğan Kardeş Kitaplıgı'ndan
çıkan 'Matilda', Dahl'in bütün
kitaplan gibı fantastik bir
macera.
lUurten Doğan'a
Hollanda'dan ödül
• AMSTERDAM (AA)-
Hollanda'nın Rotterdam kentinde
gerçekleştirilen "1994 Poetry
Park şiir Yanşmasf'nda verilen
beş ödülden bırini genç Türk
şaırlerinden Nurten Dogan, 'Biz'
isımlı şiinyle aldı. Hollanda'da
yaşayan degişik ulus ve
İcültürlerden şiirle ugraşan genç
yazarlan özendinnek ve
desteklemek amacıyla
düzenlenen bu yılki yarışmaya,
I7ülkeden8l kişı katıldı.
Hollanda'nın tanınmış yazar,
yayımcı \e şaırlennden oluşan
jüri heyetı degerlendirmede. ;
şıırde yenılik, anlatım yetenegi j
ve dil kullanımını dikkate alarak
ödül verildigini belirrtı.
Şehir
Tiyatroları'nda
hasılatrekoru
• İSTANBLL (A.A) - İstanbul
Büv ükşehir Belediyesi Şehir
Tiyatrolan'run izleyici sayısı ıle
gelirinde. geçen yıla oranla artış j
oldu. Geçen > ıl ekim, kasım ve j
aralık ayında Şehir Tivatrolan'ruıj
oyunlannı 58 bin 50 kişı izlerken, î
elde edilen gelir 1 milyar 178 j
milyon935binliraydı.Buyılise 2
aynı aylarda 12 arahk tarihine '
kadar 155 bin 900 kişioyunlan î
izledi ve fıyat artışı olmamasına
karşm 3 miîyar 946 milyon 500 bin
lira gelir elde edildi. 1993 yıhnda ;
tiyatro bıletlerinden eldeedilen ;
gelir 4 milyar 500 milyon lira ikeıi?l
Ocak -12 Arahk ] 994 tanhlerinde
bu gelir 7 milyar 800 milyon lirayı^
buldu. Yalnızca 1 aralık - 12aralı^
tarihleri arasında zamlı bilet tarif^i
uygulandı. i
İFSAK Sinema Ödülü
m
• Kültür Servisi - Istanbul
Fotograf ve Amatörleri Derneği
(İFSAK) 1994 Sinema
Ödülü'nün Bilge Olgaç'a
verildiği açıklandı. Ote yandan -
İFSAK, ocak ayından ıtibaren
haftada iki gün fotograf
seminerleri düzenleyecek.
İFSAK'tan yapılan yazılı
açıklamaya göre 75. dönem
temel fotoğraf seminerleri 10
ocak salı ve 14 ocak cumartesi
günleri başlayacak
Seminerlerde Fotograf Tarihi.
Fotoğraf Makinesi. Işık Bilgisi,
Yardımcı Araçlar,
Kompozisyon ve Karanlık Oda
dersleri işlenecek. Seminerler
salıgünü 19.15-21.00,
cumartesi günleri de
11.00-13.00 saatleri arasında
yapılacak.
Aliye Berger iki
sergiyle Maçka
Sanat Galerisi'nde
•Kültür Servisi - Maçka Sanat
Galcnsı'nde 20 arahk 1994-28
ocak 1995 tarihleri arasında
Aliye Berger'in iki ayn sergisi
ver alacak.
İlk sergide Berger'in "Yapı ve
Kredi Bankası Resim
Yanşması"nın büyük ödülünü
kazanan 2mx3m ebatlanndaki 'J
"Güneşın Doguşu" adlı yapıtı „
tek başına sergilenirken, ikinci
sergi sanatçının
"Imgenin Keşfi" adını taşıyan
gravürlerinden oluşuyor. Sergi
için hazırlanan ve
numaralandınlan az sayıdaki ;
afiş, galeride 500 bin TL.
karşılıgmda satışa sunulacak.