Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyetİmtivaz Sahit»i: Berin Nadi
Genel Ya\ın Yonetmenı. Orhan Erinç•
Genel Vavın Koordınatorü Hikmet
Çetinkava # Yaznşlerı Mudurlerı
Ibrahim Vıldız. Dinç Tayanç I Sorumlu),
# Haber Merkezı Müdüru Hakan Kara
# Görsel Yönetmen. Fikret Eser
DisHaberler Ergun BalcıO Ktıhbarat V,alfinÇakır
• Ekonomı Bülent kı/anlık • Rjdyo-TV l'vgar
Eremektar # Kultür Handan Şenköken • Spor
Abdülkadir Vücelman # Yurt Haborlcr Mehmet
Sarac # Makaleler Sami Karaörcn 9 Çeurı
Sevfettin Turhan • Duzeltme \bdullah \ azıcı
Yayın Kurıılu Ilhan Selçuk
(Başkan). Orhan Erinç. Oktav
Kurtböke. Özgen \car, Hikmet
Çetinkaya. Ştıkran Soner. Ergun
Balcı. Dinç Tayanç, İbrahim \ ıldız,
Orhan Bursalı, Mustafa Balbav.
Ankara Temsılcısı Mustafa Balbav • Habcr Muduru Doğan
Akın Ataturk BuKarı No 125. Kat 4 Bakanlıklar-Ankara Tel.
4195020 rhan.Telcks 42344. huks 419502" • IzmırTemsilcısı
SerdarKı/ık. H ZıvaBK 1352 S 2 3 Tcl 441122(1 Tclcks 52359.
Faks 4414117 • Adana TcniMİcısı Çetin \ iğenoğlu. Inonu Cd
119 S No I Kat [.Tcl. 3522550. Tclcks 62155. Faks. 3522570
csc Müdurü EroJErkut#Koordınat6r
Ahmet Koruban # Muha^ebe Bülent Yener
# Idare Hüse\in Gürer 0 İ^letme Öoder
Çelik 0 Bılgı-lslem \ail Inal 0 Bılgısayar
Sıstcm Mürü\et Çiler 0 Reklam. Reha
Ijitman 0 Halkla llışkılen Nurten Berksoy
V, atımtavan ve Basın* ^ erı Gün Haber Ajansı. Basın \e \a>ıncılık A S
TutocagıcaJ « 4 C a Ş a i » ğ | u
''4334lst PK 246 lstanbul Tel lO 212) 5 i : 05 05 ı;o hjıı Telek, 22246. l-ak, (0212ı 9KASIM 1994 Imsak: 5.09 Günes: 6.37 Öele: 11 52 ikındı-14.34 Akşam. 16.59 Yatsı. 18.21
Berlin Duvarı
yaitefckta y**mş
• LONDRA(AA)-BBC
televizyonunun hazırladığı
belgesel, Berlin Duvan'nın.
Doğu Alman yetkilileri
arasındaki "yanlışanlama"
sonucu yıkıldığıru sergiledi.
SSCB'nin son Deviet
BaşkanıMihail
Gorbaçov'unda katıldığı
belgeselde, politbüro sözcüsü
Günter Schabovvski'nin,
"vizealan Batı'ya geçebilir"
sözünü "Herkes Batı'ya
geçebilir" diyeaktardığıve
bunun üzerinehalkın,
Brandenburg Kapısı'na
>ığıldığıanlaşıldı. Budurum
karşısında ne yapacaklanru
şaşıran sınırmuhafızlan,
geçiş yapmak isteyenleri
durdurmaya çalıştılarsa da.
arkadan binlerce kişı
geliyordu. Birkaç dakika
sonra muhafızlar, kimse
takılıp düşmesın diye bariyeri
kaldırdı. Binlerce kişi, TV
kameralanna el sallayarak
güleoynaya Batı'ya geçti.
İmre'nin kitabı
yur
• Haber Merkezi - Geçen
nisan ayında İletişim
Yayınlan'ndan çıkan
Mehmet Fehmi İmre"nin
"Sessizlik Hikayeleri' adlı
kitabı, eyliil ayında yazann
çevirisiyle İngilizce
yayımlanacak. Minerva
Presstarafından
yayımlanacak olan yapıt.
Londra'nın yanı sıra
Washington ve
Montreaux'dede
dağıtılacak.
ÇYDD'nin yazı
yamşması
• İstanbui Haber Sen isâ -
ÇYDD'nin.Türkiye
genelindeki liseöğrencileri
arasmda düzenlediği,
"Atatürk'ün Söylevi"ni
okuyun ve tam bağımsızlık
ilkesini değerlendirip
yorumlaymız" konulu yan
yanşmasısonuçlandı. 500
yazının kaüldığı yanşmada,
Ankara Anadolu Güzel
Sanatlar Lisesfnden Melike
-Müezziûoğlu'nun yaası
birinci seçilirken Ayazağa
Işık Lisesi'nden H. Duygu
Kalkan. Tuba Aynkaya ve
Çiğdem Yaacı'nın ortaklaşa
kaleme aldığı yazı ile
Sıvas"tan Mehmet Güldeş'in
yaası ikinciliği paylaştı.
Ankara Anadolu Güzel
Sanatlar Lisesi'nden Fulya
Açıksöz'ün yaası ise
üçüncülük ödüjü kazandı.
Ayru okuldan Zuhal Baysar
ileElif Taş'ın yazılan ise
mansiyona değer görüldü.
pevreci prenses
Istanburda
• İSTANBLL(AA)-
Belçika Kralı Baldvvin'in
kuzeni, Fransız Hayvanlan
Koruma DerneğTnin
kurucusu Prenses Elizabeth
De Kroy, dün Bakırköy
Belediye Başkaru Ali Talip
Özdemir'i ziyaret etti.
Prenses Elizabeth De Kroy
aynca. cuma günü, Uludağ
Üniversitesi bünyesinde
kurulan "Vahşi Yaşamı
Araştırma Merkezi""nin
açılışına katılacağını söyledi.
Öğpenciden
destek• ANKARA (Cumhuriyet
Bûrosu)-Ankara
Üniversitesi Eğitim Bilimleri,
Hukuk. Siyasal Bilgiler ve
İletişim fakülteleri öğretim
elemanlan, hükümete uyan
amacı> la önceki gün ve dün
derslere girmeyerek.
üniversite sorunlannı
tartıştılar. Hocalannın
eylemlerine destek vermek
amacıyla dün Boğaziçi
Üniversitesi'nde öğrencilerin
düzenlediği şölen.
rektörlüğün izin vermemesi
üzerine yapılamadı. Ege
Üniversitesi'nin değişik
fakültelerinden öğrenciler.
düzenledikleri toplantıda
hocalannın "'demokratik-
özerk üniversite"
mücadelesini
desteklediklerini açıkladılar.
Gerçeklerin özgürce tartışılması, sorunlara bilimsel çözüm aranması üniversitelerin gündeminden çıkmış görünüyor
Medreseden ünîversiteye geçemedikERDAL ATABEK
• • ni\ersıtelerayağakalktı.
~W~ "T"Geçmişte göriilen öğ-
* J rencı hareketlerınden
m I çokfarklı birayağakal-
B 1 kış bu. Üniversite öğre
^ ^ ^ tım üyelerı çalışmalannı
durduruyorlar. Görünüşte ücret yeter-
sizliğını protesto edıyorlar ama. dıle
getırdiklen başka sorunlar da \ar. Os-
telik bu sorunlar ücret azlığından daha
önemli. Çekingenlik henüz aşılmış de-
ğıl. Belki 12 Eylül'le gelen baskılann
aşılamamış olması, belki böyle hare-
ketleri cok önemli buldukları 'titrle-
ri"ne yakıştıramamalan onlan bıraz du-
raksatıyor. Ama 'ünı\ersiteler' tam ola-
rak geçmişte de bulamadıklan kımlik-
lerini anyorlar. Nedir bu kımlik?
'Ö^ür-özerk-bilim üreten üniversi-
te'... Dogru kimlikbudur. Öğrencısı de
ögretim üyesi de yapılanması da örgüt-
lenmesi de bütçesi de karar organlan da
'özgür-özerk-bilim üreten üniversite'
için olan yüksek öğrenim kurumlan.
Bunu kuramadığınız zaman gene 'yûk-
sek öğrenim kunımlan'nız oluyor; ama
'bağımlı -deviet yönetiminde- meslek
insanı yetiştiren kurum" olduğu içın
'gerçek üniversite' alamıyor. 'çağın
medreseleri'oluyor. Temel sorun bura-
da.
Prof. Dr. Türkan Saylan'ÜnKersite-
lerimizle toplumumuzun kopukluğu,
giderek en dinamik olması gereken bt-
lim kuruluşlanmızı statik. gelişme>en,
içine dönük ve ilkel yüksek-okullar dü-
zevine getirmiştir' dıyor. (1990 tanhlı
yayın)
IDüşük verimH
müessese
lstanbul Darülfünunu hakkında bır
rapor vermek üzere çağrılan Cenevre
Üni\ersitesi profesörü ve eskı rektörü
Malche 1932 > ılında özetle şunları söy-
lemişti: 'Öğretim metotlanortaçağdan
kalmadır. Öğrenciler dersleri tamamh -
le pasif olarak dinlemektedir. Kendi
kendilerine çalışmalan için teşvik gör-
memektcdirler. Öğrencilerin vabancı dil
bilgisi yetersiz. Türkçe bilimsel vavın
yok \e nihayet hocalar maaşlannın az-
lığı sebebivle ikinci vazifeler almak zo-
runda kaliyoriar'. Raporunun son bö-
lümünde ise 'tstanbul Darülfünunu dü-
$ük verinüi bir müessesedir' dıyor
60 yıl arayla yapılan ikı degerlendır-
me ^ok düşündürücüdür.
'Ozgiir ünhersite' ne demektir'
1
Bı-
Sunuş
NEREYE GİDİYOR?
Öğretim üyeleri, çok uzttn
bir aradan sonra seslerini
yükseltti. Kimi
üniversitede bir
kampustan diğerineyürürlerken kimisinde bahçede
toplantılar düzenledilerya da dersleri baykot ettiler.
Gerekçeleri: üniversite reformunun
gerçekleştirilmesi, üniversiteye aynlan kaynaklann
artttrtlması ve maaşlanna zam vapılmasıydı. tşte bu
son istem, hem üniversite içinden hem de dışmdan
"Bugüne kadar neredeydiniz? C'niversheler YÖK
cenderesi altında kimliklerini kaybederken
sustunuz. Clke sorunlarının gerektirdiği aydın
tavrtnı koymaktan çekindiniz. Maaşınız artsın
diye boykotyapıyorsunuz " eleştirilerine neden
oldu. Bu eleştirilerde haklıhkpayı da var. Zaten kimi
öğretim üyeleri de geçmiştepasif davmndıklannı
söyleyerek özeleştiriyapıyor.
Şuya da bu nedenle akademisyenler de artık
sesleriniyükseltti. Bu sesler daha ne kadar çıkacak,
istemlerin çapı ne kadar genişleyecek, bunu zaman
gösterecek. Eylemlerle 'simdilik' gündemde kalan
akademisyenler, 'medya 'nın ilgisini daha ne kadar
üzerierinde tutacaklar? Ya da medya, onların dile
getirdiği, getireceği başka gerçeklere de aynı ilgiyi
gösterecek mi? Bu da henüz belli değil.
Amacımız, bu sırularda medyatikleşen üniversiteler
üzerine lafkalabahğı yapmak değil; hazır sırusı
gelmişken. bir tartışmaplatformıı oluşturmak...
Ozgür, özerk, demokratik üniversite dileğiyle...
lımi özgürce üretmek. her türlü düşün-
ceyı korkusuzca tartışmak, her türden
araştırmav ı -bılim dışında denetlenme-
den- yapabılmek. sonuçlannı acıklaya-
bilmek 'nedemektir?'. Bunu henüz bil-
miyoruz. Böyle bir ünıversitemız he-
nüz olmadı. Geçmişte Pertev Naili Bo-
ratav gıbı. Behice Boran gıbı sosyal
alanda çalışan bilim ınsanlan ünıversı-
telerden aynlmak zorunda bırakıldı.
Günümüzde de düşüncelerinden ötürü.
yazdıklanndan ötürü hapiste yatan bı-
lım ınsanları \ar. Oysa 'ünrversite*. ka-
tılalım \a da katılmayalım. beğenelım
ya da beğenmeyelim, her türlü düşün-
cenın. her türden çalışmanın -bilimsel
olmaktan başka- hıçbır kaygı taşımadan
ortaya atılacağı, tartışılacağı kurumlar
demek Dınlerin denetımi. devletlerın
denetımı. sermayenın denetımi olduğu
zaman üniversiteözgürolmaktan çıkar.
böylece ünıversıte olmaktan da çıkar.
Onlar artık 'üniversite' değil. 'meslek
yüksekokullan'dır. Böyle olunca da...
Bö>le olunca da. adı üniversite olan
kurumlarda >alnızca 'meslekleriçinin-
san' >etışır. Düşünce üretılmez. tartış-
ma olmaz. toplumsal konularla ilgi ke-
sılir, topluma yön \ermesı gereken bi-
lımın sesı çıkmaz.
112 Eylül'ün
• deviet daireteri
Oysa bir toplumda ünıv ersiteler sade-
ce çeşitli meslekler için egıtim yapan
kurumlar değıldir. 'Ozgür bilim üreti-
mi' özgür düşünce ile olabilir v e ünıv er-
siteler bunu savunan kültür merkezle-
ndir. Bu açıdan baktığımız zaman. üni-
\ersitelerimizin hıç de parlak durumda
olmadıklannı görürüz Toplumun en
büyük sorunlan ünıversıteler tarafın-
dan görmezden gelınmekte. gerçekle-
rin ortaya konulması, özgürce tartışıl-
C/zgür-özerk-
bilim üreten
üniversite...
Doğru kimlik
budur. Bunu
kuramadığımz
zaman gene
'yüksek
öğrenim
kunımlan'nız
oluyor; ama
'bağımlı -deviet
yönetiminde-
meslek insanı
yetiştiren
kurum' olduğu
için 'gerçek
üniversite"
olamıyor, 'çağın
medreselerT
oluyor. Temel
sorun burada.
ması. politik kaygıların dışında. kışisel
çıkarlann dışında bilimsel eksende so-
runlara çözüm aranması üniversıtele-
rın gündeminden çıkmış görünmekte-
dır. Özellıkle 12 Eylül'ün getirdiği
YÖK uygulaması, üniversite özerklığı-
ni ortadan kaldırarak bu bilim merkez-
lerıni bır 'deviet dairesi' durumuna in-
dırgemıştır. Toplumu aydınlatma göre-
vinın yapılacagı her konuda açıklama
yapmak yasaklanabilmekte. buna da
güçlü bır karşı çıkış göriilmemektedir
Temel sorunun burada aranması gere-
kiyor.
Avrupa"dakı ilk üniversiteler ortaçağ-
da açılmıştır. Bologna (İtalya) Üniver-
sitesi 1000 yılında, Paris Üniversitesi
1100 yılında kuruluyor. Oxford 1169.
Cambndge 1224 yılında bunlara katı-
lıyor. Eibette onlar da bugünün üniver-
sitelen değil. Ortacağın bilim-din çatış-
ması bütün hızıv la yaşanacaktır. Astro-
nomi ve tıp en büyük çatışma alanları.
Ama 'reformasvon', 'Rönesans
1
büyük
değışımler getınyor. Gütenberg 1460
yılında ilk kitabı yayımlıyor. Bu kitap
Incil'dır.
Osmanlfda üniversitenın karşılığı
'medrese'dir. Buradadadinbilgilerinin
yanında doğa bilimleri var. tıp var. ma-
tematık var Çağına ışık tutan büyük
bılgınler de var. Ibn-i Sina. Biruni. Fa-
rabi. Ali Kuşcu. Piri Reis. Takiyüddin
Er Raşit bu bilgınlerden Ama dın bas-
kısı arttıkça artı>or. her bilimsel gelış-
me durdurulu>or. Kurulan ilk rasatha-
ne zamanın şeyhülıslamının 'uğursuz-
luktur' fetvası üzerine topa tutularak
>ıkılıvor. Matbaa dın tutuculuğu yü-
zünden gelemiyor. ilk Darülfünun 1846
yılında açılıyorama tepkıleryüzünden
kapanıyor. sonra gene açılıyor. Tepkı-
ler hep 'dine aykınlık' uzennde gelış-
mektedır Kesıntısız egıtim ancak 1900
v ılında başlayacaktır.
I Batı'yla arada
I 600 yıl var
Üniversite eğitımınde Batı'yla ara-
mızda 600 yıllık gecikme var Matba-
anın gelişınde gecikme 300 y ıl Yüzyıl-
largehpgeçiyor. Batı. dogmalan yenıp
aklın özgürlüğüne ulaştığı zaman da
Osmanlı bılımı dogmalarla uğraşıyor.
Bunu yenebılmek ıçın yırmıncı yüzyıl
beklenecektır. Cumhurıyet'ın kurulu-
şu, Atatürk'ün devnmlerı. yenı bırTür-
kıye hareketı gecıkmış bır "Türk Röne-
sansı' olacaktır.
Ama gerçek bir üniversite kurulabi-
lecek mıdır? Osmanlı'dan günümüze
uzanan kültür mırasının tutuculuğu aşı-
labilecek midır' Sorun çözülecek
mıdır'
PROF. BAŞBAKAN
Çiller'in
görüş
açıklama
yasağı
Başbakan Tansu Çiller. ögretim
üyelerinin görüşlerini
açıklamasını genelgeyle
yasakladı
Başbakan Çiller'in
Yükseköğretim Kurulu
Başkanlığı'na gönderdıği 28
Temmuz 1993 tarihli yazı
şöyle: Kamu kurum ve
kuruluşlanndaki bir kısım
görevlılerin. yetkılı
kılınmadıklan halde basın ve
yayın organlanna görüş ve
açıklama şeklınde bılgı ve
demeç verdikleri
gözlenmektedır.
Kamu görevlilennin,
hükümetın sıyasi, ekonomik ve
sosyal politikalanna yönelik
kararlan hakkında açıklama
yapmaya yetkılennin olmadığı
bılinmektedir. Bunun aksine
davranışlann. basın yayın
organlanna yanlış
aksedebıleceğı ve kamuoyunda
da yanlış anlamalara sebep
olabileceği ihtimali her zaman
mev cuttur.
Kamu kurum ve kuruluşlannda
görev lı bütün personel. 657
sayılı Deviet Memurlan
Kanunu'nun 15. maddesı ile
399 say ılı kanun hükmündekı
kararnamenın 17. maddesinde
belirtildıği üzere
sorumluluğunu taşıdıklan
kuruluşlarla ılgilı teknık
konularda yetkilı kılındıklan
takdırde basına bılgı
verebılırler.
Bilgılenni. bütün kamu
görevlilennin yukanda
belirtıldigı şekılde davranmalan
hususunda gerekli hassasıyeti
göstermelerini rica ederim.
Prof. Tansu Çiller
Başbakan
Öğretim üyeleri ve aydınlar
sahip çıkmadı
Araştırmacı yazar Doç. Dr. ls-
mailBeşikçi hakkında40"tan faz-
la mahkeme karan bulunuyor.
Beşikçi'ye, tSO'yeyakmyaban-
cı bilim adamı, gazeteci. yazar
ve tarihçinin verdifi desteği
Türk bilim adamlan ya da ay dın-
lan göstermedi. Prof. Dr. Nihat
Falay; Haluk Gerger ve Fikret
Başkaya örneklerinden önce Is-
mail Beşikçi konusunda Türk
aydınlannın sessiz kaldığını söy -
lüyor: "Öğretim üyeleri düşün-
celerinden dolayı mahkum olan
bilim adamlanna gerekli tepkiyi
göstermedi. Bazılan korkudan
bazılan da aynı fikirde olmadık-
lanndan ya da genel apolitik ta-
vırianndan... Haluk Gerger, Fik-
ret Başkaya, Münir Ceylan olay-
ları daha birkaç yıllık olaylar.
tsmail Beşikçi'nin ilkyargılan-
malarından beri öğretim üye-
lerinden biçbir tepki çıkmadı.
Kürtleri savunuyor diye des-
tek vermediler. Genelde bu ta-
vır eksiktir. Ancak son zaman-
larda sınırlı sayıda arkadaş
arasında, Fikret Başka-
ya'nın'Paradıgmanm tflası" ki-
tabınıtekrar basıp altına 100-200
öğretim üyesinin imza atma pro-
Jesl gündeme geldl."
Beşikçi'den aydınlara
"lnsanm söyleyeceği bir şeyle-
ri varsa bunu her yerde söyleme-
li. Anayasa kısıtlıyor, kanunlar kı-
srtlıyor denmemeli. Bunlar yasal
olabilir, ama meşru degiklir. Ya-
salar ister beş general ta'rafından
ister 450 millervekili tarafından
yapılıyor olsun. Düşünceyi kısıt-
layan tek gerçek şudur diyen
yasalar. anayasalar meşru değil-
dir. Kişilerdüşüncelerini her yer-
de söylemeli. Cezası varsa onu da
göğüslemeli, o kurumlar önünde
de fikirierûıi söy lemeli. Böylece
bir dinamizm kazanmaİL Herkes
böyle yapmah."
DOÇ. FİKRET BAŞKAYA
w m
Üniversite dışı tepkiler daha olumlu
Doç. Dr. Fikret Başkaya
fikirlerinden ötürü mahkum
olup şu anda Haymana
cezaevinde bulunan öğretim
üyelerinden biri.
Başkaya."Paradigmanın İflası"
adlı kitabında "Basm yoluyla
devletin bölünmezliği aleyhine
propaganda yaptığı"
gerekçesiyle 16 Aralık 1993
tarihinde 20 ay hapis ve 41
milyon 666 bin lira para
cezasma çarptınldı. Bu karan
"utanç verici" olarak nıteleyen
Başkaya. 3 Şubat 1994 tarihli
Özgür Gündem gazetesinde
yayımlanan röportajda. "Cezalandınlmış olmam
Paradigmanm İflası'nda ileri sürüien görüşlerin
deviet tarafından doğruianması anlamına
geliyor" dıyor. Fakülte çevrelennden "ceza
aldığına göre demek ki suç
işlemiş'* dıyenler olduğu gibı
fakülte dışmdan bır profesöriin
de "20 ay az, 20 yıl
vermeliydiler'"dedığını belırten
Başkaya, üniversite dışı
tepkilenn çok daha olumlu
olduğunu söylüyor ve şöyle
devam ediyor: "Bunlar,
üniversite diye bir şey
olmamasından. düşünce
özgiiriüğü diye bir şey
oluşmamasından kaynaklanıyor.
Üyelerinden biri kitap yazıyor
ve cezalandınlıvor. tepki yok.
Gerçekten üniversite olsaydı
böyle bir şey olur muydu? Mahkemeler,
yargıçlar normal işini yapan bir bilimadamını
cezalandırmayı akıüanndan geçirebilirier
mivdi?"
Gerger: YOK'ü alkışlayan burjuvazi altmdaki halıyı çekti
Ankara Üniversitesi"ndeki öğretim
üyelıği sırasında 1402 yasasıyla
görevine son verilen yazar Dr. Haluk
Gerger. DenizGezmiş'ı anma gecesine
gönderdıği mesajda "bölücülük"yaptığı
gerekçesiyle Ankara DGM tarafından
20 ay hapıs cezasına çarptınldı ve halen
Ankara Haymana Cezaevi'nde.
Gerger'in 4 temmuz tarihli Gündem
gazetesındekı "Doğramacı ve YÖK'ün
zaferieri
n
yazısından bır alıntı:
"Üniversitelen. mılitarizmin temel
kurumlanndan bınne dönüştürmek.
onlan resmi ideolojinin genç dimağlara
çımento gibi akıtılmasının aracı yapmak
ve böylece de üniversıteleri birer
akademik kurum olarak bütünüyle
ortadan kaldırmak YÖK'ün temel
tahribatlannı oluşturdu bugüne dek. Bu
artık kamuoyunca çok iyı biliniyor,
tarihin karanlık sayfalannda yerini aldı
bu kurum ve onun sorumluları.
Burjuvazi sınıfta kaldı
(...)YÖK Türkiye'nin gündemine
girdiğınde burjuvazının olgunluğu
konusunda da bir denek taşı olacağını
düşünmüştüm. Bana göre 'olgun' bir
burjuvazi sınıfı. kendi üniversitesinin
böylesıne tahrip edilmesıne ızın
veremezdı. Dolayısıyla ben. kendi
payıma yabancı odaklann bu
komplosuna karşı yerli burjuvazınin.
kuşkusuz günün koşullan çerçevesinde
belirli bir tepki göstermesi gerektiğıni
düşünmüştüm.
Öyle ya. kalkınma, sanayileşme,
içerdeki sömürü pastasından ve hatta
dış pazarlardan daha fazla pay kapma
gibı 'doğal' güdülerin tatmininde
'milli' bir ölçüde işe yarar teknoloji ve
eğitim sürecinde katkısı olan belli
akademik standartlara ulaşmış
üniversitelerin varlığı, burjuvazi
açısından gerekli olmalıydı.
Sonrakı 10 yılı aşkın süre içinde gördük
ki. burjuvazi ve onun politik temsılcileri
YÖK'ün en azgın savunuculan oldular.
yaptığı onulmaz tahribatlan alkışladılar,
hatta daha fazlasını ıstediler. aslında
fcendı altlanndaki halının çekilmesınde
aktif görev aldılar."
PKOF. BERK.\RDA
Türban
yasağı
nukuKa
uygun ~
İstanbui Haber Servisi-
Istanbul Üniversitesi Rektörü
Prof. Dr. Bülent Berkarda.
lstanbul Cnıversitesi Sağlık
Meslek Yüksekokulu Ebelik
Programı öğrencilerinın pratik
derslere türbanla gırmek ıçın
başlattıklan imza
kampanyasının okulun huzur
ve düzeninı bozacak bir gıdış
gösterdıgmi açıkladı.
Berkarda. ebelik bölümü
öğrencılerını yasa \e
yönetmeliklere uymaya
çağırdı. lstanbul Üniversitesi
Rektörü Prof. Dr. Bülent
Berkarda. dün yaptığı yazılı
açıklamada tstanbul
Üniversitesi Sağlık Meslek
Yüksekokulu Ebelik Programı
öğrencılennin pratık derslere
türbanla gırmek ıçın
başlattıklan imza
kampanyasının sıyasi bır
göstenye dönüştüğünü belırttı.
Prof. Berkarda. başörtüsünün
yasal yönüne de değınerek
konuyla ilgılı yönetmelik. yasa
ve dava metinlerinden örnekler
verdi. Rektör Berkarda bu'
maddelere örnek olarak bir
öğrencınin başvumsunu
reddeden Danıştay 8.
Daıresı'nın 1982 yılında aldığı
karan. 1989 yılında 3551
sayılı yasa ile ek 16. maddede
getınlen "Yükseköğretim
kunımlannda çağdaş kıyafet
ve görünümde bulunmak
zonınludur" hükmünü ve
lstanbul 3. Idare
Mahkemesi'nın 1993 Florance
Nıghtıngale Hemşırelik
Yüksekokulu'nda uygulamalı
derslere başartülü sokulmayan
bır öğrencinın açtığı ıptal
davasının öteki yargı
kararlanna dayanarak
reddedılmesıni gösterdı.
Avrupa insan Haklan
Komısyonu'nun 1993'te almış
olduğu karara da değinen Prof.
Berkarda açıklamasına şöyle
devam ettr "Görüldüğü gibi
başörtüsü yasağı konusumr ^
Danıştay, Anayasa Mahkeı^°si
ve Avrupa tnsan Haklan
Komisyonu içtihatlan adeta
birbirini teyit edercesine büyük
bir paralellik >e uyum
içindedir. Hem ulusal hem de
ulusalüstü hukuk başörtüsüne
izin \ennemektedir."