Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 8 KASIM 1994 SALI
10 DIZIYAZI
Cumhuriyet, bağnazlığı yendi-8-
emalist Dev-
rim'in laiklik sı-
yasetınin gereği
v ı c d a n d a k ı
'"tahtına*' konan
. orada öz-
gürdür. Kuşkusuz burada özgür
olan din değil. fakat bıreydir.
Çünkü din. bır özgürlük öznesi
değildır. "Dîn özgürlüğü " denen
özgürlük. dinin özgürlüğü degil,
fakat birevın v ıcdan ve inanç öz-
gürlüğüdür. Burada birey sözcü-
ğününaltını özellikle çıziyoruz.
Çünkü Kemalist Devnm. "din
özgüriüğiTadı altında, dınci
güçlere cemaat olarak, bir top-
lumsal güç olarak özgürlük tanı-
madı. Tersıne ortaçağ hâkim sı-
nıflanna kar^ı devrimcı diktatör-
lük uyguladı.
Ne var kı. bir devrimin, her-
hangi bir siyasal otontenın do-
kunamayacağı. dokunma kudre-
tinın bufunmadıgı ve dokunma-
ması gereken bir alan vardır. İş-
te bu alan, bıreyın vıcdanıdır.
Kuşkusuz bireyin vicdanı ve
ınançlan. toplumun \e tarihın
dışında olu^mu> değildir. Bire-
yın vicdanı da, toplumsaldır, ta-
rih içinde toplumsal sınıfların
degerlcnyle olusjur. Bununlabır-
likte, verili bir zamanda bıreyle-
rin tek tek vicdanları. düşünce-
len \e inançlan vardır. Bunlar
değışmez degildır. Ancak zorla
değiştinlemezler. O nedenle top-
lumun düşünce ve inançlanna
yeni bır içerik vermek isteyen
demokratik devrimler, birey in
vicdan ve inanç özgürlüğünü ka-
bul etmi^lerdir.
Vicdan ve inanç özgürlüğü
Laiklik. dinlere yalnız birey
ile Allah arasındaki manev i ilii;-
ki alanını bırakmaktadır. Birey.
öbür dünyaya ilişkin bütün so-
runlarını. siyasete. toplumsal ha-
yata. kültür ve bilim faalivetıne
taşırmadan. Allah ile kendi ara-
sındaki bu kapalı iliski içinde
çözecektir. Birey. burada *,onu-
na kadar özgürdür. ls,te \ icdan
ve inanç özgürlüğü denen özgür-
lük de bundan ibarettir.
Kemalist De\ rim de. bir yan-
dan sıyaseti ve toplumu dınsel
ideolojiden anndırma mücade-
lesı verırken. öte yandan bıreyın
vicdan özgürlüğünü kabul et-
miştir. tnanç ve vicdan özgürlü-
ğü, bugün yorumlandığı gibı. or-
taçağın bir zaferi değil. tersine
ortaçağ sistemıne karşı mücade-
lenin kazanımıdır.
Atarürk, bağnazlık ile dinler
arasındaki bağlantıyı kurmuştur:
"\Iedeni\etin geri olduğu ceha-
let devirlerinde, fikir ve \icdan
hürriyeti. tahakküm \e baskı al-
tında idi. İnsaniık bundan çok
zarar görmiiştür. Özellikle, din
muhafizlığı kissesine bürünenle-
rin,hakikatidüşüncbUenler,söy-
le\ebilenler hakkında reva gör-
diikleri zulüm ve işkenceler, in-
saniık tarihinde dainıa kirli faci-
alar olarak kalacaktır."( 13)
Atatürk, görüldüğü gibi, bağ-
nazlığı tarihsel konumuna otur-
ur. Bağnazlık. ona göre toplum-
sal gelişmenın karşisına dikil-
menm. geçmişe bağlanmanın
ahlâkıdır.
Bağnazlığa karşı hoşgörü
Cumhunyet idcolojisi. dınsel
bağnazlığın karşısına, burjuva-
demokratik devrimlerin değer-
Ieri olan vicdan özgürlüğü ve
hoşgörüvle çıkar. Medeni Bilgi-
ler kitabında. herkesin "İstedi-
ğini düşünmek, istediğine inan-
mak.kendineözgü siyasal birdü-
şünce>e sahip olmak, bağlı oldu-
ğu dinin gereklerini vapmak ve-
ya vapmamak. istediği dini seç-
mek. belli bir dinin törenlerini
yerine gerirmek" hak ve hürn-
vetlen olduğu belırtılir. "Tiirki-
ve Cumhuriveti'nde herkes Al-
a'Umhuriyet ideolojisi, dinsel bağnazlığın
karşısına, burjuva-demokratik devrimlerin
değerleri olan vicdan özgürlüğü ve
hoşgörüyle çıkar: "Türkiye
Cumhuriyeti'nde herkes Allah'a istediği
gibi ibadet eder. Hiç kimseye dini
fikirlerinden dolayı bir şey yapılamaz." Hiç
kimsenin düşüncelerini "zorla başkalanna
kabul ettirmeye kalkışmasına izin
verilmez."
DOÖU PERİNÇEK
\
inançlara saygılıdır" ilkesinı
bayrak olarak eline alan zevartan
ı\ i niyet beklenebilir miydi? Bu
bayrak yüzyıllardan beri, cahil
ve bağnazlan. hurafeperestleri
aldatarak özel amaçlanna ulaş-
maya kalkışmış olanlann taşı-
dıklan bayrak değil miydi? Türk
milleti, yüzyıllardan beri, sonu
gelmeyen felaketlere. içinden çı-
kabilmek için. büyük fedakâr-
lıklargerektiren çirkef bataklık-
lara hep bu bayrak gösterilerek
sevk olunmamış. mıydı?
"Dinsel düşünce ve inançlara
saygı" anlavışı, Atatürk'e göre,
pratikte Cumhuriyet Devrimi
düşmanlığının bayrağı olmuştu.
Gericüiğe kapşı sert tavnr
Dinci çevreler, Kemalıst Dev-
rım'in ortaçağ güçierine karşı
uyguladığı "Jakoben despotlu-
ğunu" demokrasiye kanjit oldu-
ğu gerekçesiyle eskıden beri
eleştirirler. burjuvazının hemen
bütün ideologlan, başta "Sivil
Toplumcular" olmak üzere. bu
eleştiriyi paylaşıyoTİar.
Bu anlayışa göre Fransız Dev-
lah'a istediği gibi ibadet eder. Hiç
kimseve dini nkirlerinden dola-
>ı bir şey yapılamaz." Hiç kim-
senin düşüncelerini "Zorla baş-
kalanna kabul ettirmeye kalkış-
masına izin verilmez.'""Milli ve
toplumsal hayatta ferdin dinsiz.
;u veya bu inanç sistemine sahip
oluşu, miüi ve toplumsal görevi
bakımından ne bir kusur ne bir
crdem sayılabilir. Türkiye'de di-
nin dünya işlerinden ayrı tutul-
duğu, laikliğin ilan olunduğu an-
dan itibaren hiç kimse, hiçbir
ibadete zorlananıaz. Hiç kimse
vicdamnın verdiği esinle kabul
ettigi ibadetten yasaklanamaz."
(14)
Dikkat edilirse. ibadet özgür-
lüğünün kaynağı. "vicdandan
gden esin"dir. Yoksa cemaat. bi-
reyi ibadete zorlayamaz. Ata-
türk. \icdanlar üzerinde baskı
uygulay abilecek güçlerin kimli-
ğini, kimi zaman ince bir dille
belirtir "Artık samimi inanç sa-
hipleri, derin iman sahipleri,
hürriyerin gereklerini öğrenmiş
göriinüyorlarr Aslında burada
bir saptamadan çok bir uyan bu-
lunmaktadır. Inananlar. hürriye-
tın gereklerini öğrenmelıdırler
uyansı!
Atatürk'e söre. kimileri. vic-
r
inci çevreler, Kemalist Devrim'in
ortaçağ güçlerine karşı uyguladığı
"Jakoben despotluğunu" demokrasiye
karşıt olduğu gerekçesiyle eskiden beri
eleştirirler, burjuvazinin hemen bütün
ideologları, bu eleştiriyi paylaşıyorlar. Oysa
demokrasi, dünyanın her yerinde gericüiğe
karşı diktatörlük uygulayarak gelmiştir.
Gericüiğe diktatörlük uygulanmasına itiraz
etmek, pratikte demokrasiye itirazdır.
dan hürriyetini.
u
ruhun.\llah"ın
etkisi altında dini hayatı idare
için sahip olduğu hak"tan ibaret
görmektedirler. Atatürk. hoşgö-
rünün içeriğini bu gibi bagnaz-
lan eleştirerek belirler. Hoşgörü,
"O kinısedc vardır ki, \atanda-
şının \eya herhangi bir insanın
vkdani inanışlanna karşu hiçbir
kin duymaz, bilakis hürmet
eder."(l"5)
Atatürk. hoşgörünün, sınırla-
nnı da çizer. Birincisi, ortaçağ
kurumlanna ve onlann mensup-
lanna tahammül edilemez.
"TürkKeCumhuriyetidahilinde
bütün tekkeler ve zaviveler ve
türbeler kanunla kapatümışlar-
dır... Tarikatlar kaldınlmtştır.
Şey hlik, den işlik. çelebilikfhali-
felik, fakıhk, büy ücülük, rürbe-
darhk vb. yasaktır. Çünkü bun-
lar gericilik kay naklan ve ceha-
let damgalandır." (16)
tkincisi. hoşgörü aldırmazlık
derecesine götürülemez. Ata-
türk, ortaçağ güçlerine karşı mü-
cadele ettiğinın bilincindedir.
Onlann karakterini bilmektedir.
" Hürriyet düşmanlannın yok ol-
duğu, bi/jm gibi düşünen ve his-
sedenlerie yaşadığımız yargısuıa
varmak zordur." (17) O neden-
le hürriyetçilerin iyi niyetli ol-
malannın "hiçbir zaman hiçbir
şeyi tamir edemediğine'' tarihten
kanıt gösterir.
Kemalist Devrım'in "dinsel
düşünce ve inançlara saygı" ko-
nusunda yaşadığı deneyim gös-
termıştır ki. laik rx>litika. bıçağın
sırtında ilerlemıştir.
17 Kasım 1924 günü Terakkı-
perver Cumhuriyet Fırkasf nın
kurulmasıyla "dinsel düşünce ve
inançlara saygı" konusu da, Ke-
malist ıktidann gündemine gı-
rer. Terakkıperver Fırka progra-
mının 6. maddesi bu politikayı
öngörmektedir. Times'in İstan-
bul muhabirinin bu maddeye
ilişkin göriişünü sorması üzeri-
ne. Atatürk şu yanıtı venr: "Din-
sel düşünceiere ve inançlara say-
güı olmak, öteden beri doğal ve
genel bir anlayışdr. Bunun aksi-
ni düşünmek için sebep yoktur."
(18)
Okıe saygı anlayışı
Ancak yaşanan deneyimden
sonra, Atatürk'ün "dine say-
gfkonusundaki değerlendirme-
si değişti. 1927 yılında Büyük
Nutuk'ta bu ilkenin siyasal ve
toplumsal hayatta oynadığı ro-
lün muhasebesini şöyle yaptı:
"Parti dinsel düşünce ve
.emalist Devrim,
bir yandan siyaseti
ve toplumu dinsel
ideolojiden
arındırma
mücadelesi verirken,
öte yandan bireyin
vicdan özgürlüğünü
kabul etmiştir. inanç
ve vicdan özgürlüğü,
bugün yorumlandığı
gibi, ortaçağın bir
zaferi değil, tersine
ortaçağ sistemine
karşı mücadelenin
kazanımıdır.
rimi'nin Vende köylülerinin is-
yanını bastırması veya Ekim
Devnmı'nden sonra ıç savaşta
Sovyetler'in gerıciliği ezmesi
demokrasiye aykırı oluyor.
Oysa demokrasi. dünyanın
her yerinde gericüiğe karşı dik-
tatörlük uygulayarak gelmiştir.
1640-1648'de Cromwell'ın ön-
derlik ettiği Ingılız devrimi,
Washington'un ve daha sonra
Lincoln'ün önderlik ettiği Ame-
rıkan demokratik devrimleri,
1789 Fransız Devnmi ve diğer
bütün örnekler, demokrasinin
ebesinin de\rimolduğunu kanıt-
lar.
Gericüiğe diktatörlük uygu-
lanmasına itiraz etmek. pratikte
demokrasiye itirazdır ve her za-
man demokrasi düşmanı güçler-
le, şeriatçılarla aynı cepheden
yapılır.
Kaldı ki gericüiğe diktatörlük
uygulanan dönem, Feroz Ah-
mad'ın da saptadığı gibi, Türki-
ye'de düşünce özgürlüğünün gö-
reli en geniş olduğu dönemdir.
(19)
Notlar:
13- Medeni Bilgiler, s. 56.
14- CHP "XV. Yıl Kitabı".
aktaran: Şevket Sürevya Ayde-
mir, Tek Adam, 111,8. basım, Is-
tanbul 1983, s. 453 vd.
15- Medeni Bilgiler, s. 56 vd.
16- Aynı eser, s.56.
17- Aynı eser. elyazısı, s. 511.
18- Atarürk"ün Söylev ve De-
meçleri. III, s. 78.
19-Feroz AhmadLittihatçılık-
tan Kemalizme, çev. Fatmagül
Berktay, 2. basım, tstanbul 1986.
s. 225.
Yarın: İdeolojik kültürel
devrim
SODA SANAYİİ A.Ş.
YÖNETİM KURULU BAŞKANLIĞI'NDAN
BİLDİRİLMİŞTİR.
Şirketimiz Yönetım Kurulu 24.10.1994 gun, 24 sayılı karan ile Olağanüstü Genel Kurul'un 28.11.1994 Pazartesi günü saat 14.30'da
Barbaros Bulvarı No 125 Camhan. Beşiktaş/lstanbul adresınde aşağıdakı gündemı görüşmek üzere toplanmasına karar vermıştir.
Sayın pay sahiplerının bizzat veya yetkıye haız terrtsılcılen vasıtası ile toplantıya katılmalan rica olunur.
GÜNDEM:
1. Başkanlık Divanı'nın teşkilı ve Divan'a Genel Kurul adına toplantı zaptını igpzalama yetkisi verilmesi.
2. Esas Mukavelenin Sermayeye ılışkın 6. maddesinde yapılan değişikliğin onaylanması.
3 Yı! içinde aynlan Yönetim Kurulu üyelennın yerıne yapılan atamaların onaylanması.
SERMAYE: ESKİ ŞEKİL
Madde: 6
Şırketın sermayesı 655.QOO.Q0O.Q00.-(Altıyuzellıbeş mılyarj Turk lırasıdır.
Bu sermaye her bırı 1.000.-(Bın) Turk lıra nomınal değerde hamılıne yazılı I.
Tertıp 17.000.000. II. Tertıp 11 000 000, III. Tertıp 9.750.000, IV Tertıp
10.250.000. V Tertıp 16.000.000, VI. Tertıp 40.600.000, VII. Tertip
78.400.000. VIII. Tertıp 72.000.000, IX. Tertıp 149.900.000. X. Tertıp
202.100.000 ve XI. Tertıp 48.000.000 olmak uzere toplam 655.000.000 paya
bölünmüştür.
Yönetım Kurulu'nun karan ile pay senetleri müteaddıt paylan ıhtıva eden
kupürler halınde bastırılabılir.
Eskı sermayenın 11.000.000 OOO.-(Onbırmılyar) Turk Lıralık kısmı nakden
ödenmış olup. 186.697.920.-(Yüzseksenaltımılyonaltıyuzdoksanyedıbındo-
kuzyuzyırmı) Turk Lırası portfoyumuzde bulunan ıştırak hısseterının satışından
doğan kârlardan, 9.750.000.000.-(Dokuzmılyaryedıyiızellırnılyon) Türk Lırası
TTK'nun 146-151 ve 451 ıncı maddelerıne gore Kromsan Krom Bıleşikleri Sa-
nayıı ve Tıcaret AŞ'nın tüm aktıf pasıfıyie kul halınde devır alınmasından
100.696.994.-(Yüzmılyonaltıyüzdoksanaltıbındokuzyüzdoksandöft) Turk Lirası
T987 ytlına aıt ıhtıyat akçelennden karşılanmış 441.154.730.434.-(Dörtyuzkırk-
birmılyaryüzellıdbrtmılyonyedıyuzotuzbındörtyüzotuzdort) Türk ürası amortıs-
mana tabı ıktısadı kıymetlenn yenıden değerlemesı sonucu oluşan fonlardan
144.807.874.652.-(Yuzkırkdörtmılyarsekızyuzyedımılyonsekızyüzyetmışdortbı-
naltıyüzellııkı) Türk üralık kısmı ıştıraklerden alınan yenıden değerleme artış
fonundan 3332 sayılı kanunla değışık VUK'nun mükerrer 298'ıncı maddesi
hükmüne gore sermayeye ılave edılerek ortaklara paylan oranında bedelsız
olarak dağıtılmıştır
Bu kez arttınlan 48.000.000 OOO.-(Kırksekizmılyar) Turk üralık sermayenın
tamamı nakdı olarak ortaklar tarafından taahhut edılmış ve 1/4'u nakden
ödenmıştır. Genye kalan 3/4'u Yönetım Kurulu'nun alacağı karara gore
odenecektır.
SERMAYE: YENİ ŞEKİL
Madde: 6
Şirketın sermayesı 930.100.000.000 -(Dokuzyüzotuzmilyaryüzmilyon) Türk
lırasıdır.
Bu sermaye her bıri 1.000.-(Bın) Turk ürası nomınal değerde hamılıne yazılı
I. Tertıp 17.000.000, II. Tertıp 11.000.000, III. Tertıp 9.750.000, IV. Tertıp
10.250.000, V. Tertıp 16.000.000, VI. Tertıp 40.600.000, VII. Tertıp
78.400.000, VIII. Tertip 72.000.000, IX. Tertıp 149.900.000, X. Tertip
202.100.000 ve XI. Tertıp 48.000.000 ve XII. Tertıp 275.100 000 olmak uzere
toplam 930.100.000 paya bölünmüştür.
Yönetım Kurulu'nun karan ile pay senetlen müteaddıt paylan ıhtıva eden
kupürler halinde bastırılabılir.
Eskı sermayenin 59.000.000.000.-(Elhdokuzmilyar) Türk Üralık kısmı nak-
den ödenmiş olup. 186.697.920.-{Yuzseksenaltımılyonalttyüzdoksanyedıbın-
dokuzyüzyirmi) Türk ürası portfoyumuzde bulunan ıştırak hısselerının satışın-
dan dogan kârlardan, 9.750.000.000.-(Dokuzmilyaryedıyüzellımıryon) Türk Lı-
rası TTK'nun 146-151 ve 451 'ınci madoelerine gore Kromsan Krom Bıleşıkten
Sanayıı ve Tıcaret AŞ'nın tüm aktif pasıfıyie kul halınde devır alınmasından
100.696.994.-(Yüzmılyonaltıyüzdoksanaltıbındokuzyuzdoksandort) Turk ürası
1987 yılına ait ıhtıyat akçelennden karşılanmış 441 154 730.434.-(Dörtyuzkırk-
bırmılyaryüzellıdörtmıtyonyedıyuzotuzbındortyüzotuzdort) Türk ürası amortıs-
mana tabi ıktısadı kıymetlenn yenıden değerlemesı sonucu oluşan fonlardan
144.807.874.652. -(Yüzkırkdörtmılyarsekızyüzyedımılyonsekızyuzyetmışdörtbı-
naltıyüzellııki) Türk üralık kısmı ıştıraklerden alınan yenıden degerieme artış
fonundan 3332 sayılı kanunla değışık VUK'nun mükerrer 298'ıncı maddesi
hükmüne göre sermayeye ılave edılerek ortaklara paylan oranında bedelsız
olarak dağıtılmıştır
Bu kez arttınlan 275.1 OO.OOO.OOO.-(ikıyuzyetmişbeşmılyaryuzmılyon) Turk
Lırası'nın 173.820.990.000. -(Yüzyetmişüçmılyarsekızyuzyırmımılyondokuz-
yüzdoksanbın) Türk Lıralık kısmı amortısmana tabı ıktısadı kıymetlerin yeniden
degerlenmesı sonucu oluşan değer artış fonundan 101.279.010 000 -(Yüzbır-
mılyankryuzyetmışdokuzmılyononbın) Turk üralık kısmı ıse ıştıraklerden alınan
yeniden değerleme fonundan karşılanmış olup, 3332 sayılı kanunla değışık
VUK'nun mükerrer 298'ıncı maddesi hükmüne göre sermayeye ılave edılerek
ortaklara paylan oranında bedelsız olarak dağıtılacaktır.
ACI BÎR KAYIP
BAŞSAĞLIĞI
Türk motosik.let sponınun abıde IMTII. em.salsiz insan. sport-
men. doM. >porcu. >önctıci \e teknı>ycn
CAHtT GÖRGÜLER
(BMW"ciCahitUsta)
Çanakkale'do hakkın rahmetme kavu^muştur
Türk Spor CamıaM'na ve scvgılı ailesıne bassağlıgı.
Cahit Usta'ya gönülden rahmet dılenz.
ARIPIN4R 4tLESt
1995
CIMHURİYET AJAW)ASI
^umhuriyel
"A DOĞRU
Lüks ciltli, büyük
boy ajandayı Tüyap
Kitap Fuarı
standlarımızdan ve
Cağaloğlu, Taksim
sergi
salonlarımızdan
bulabilirsiniz.
Fiyatı:150.000TL.
Cumhuriyet Kitap Kuliibii Çağ Pazarlama A.Ş.
|, Tiirkocağı C - - - - - -
ANKARA NOTLARI
MUSTAFA EKMEKÇİ
Yaşamak, Yaşatmak Varken...
Bahri Savcı'nın ardından, Ferda Güley de seksen yaşı-
na bastı. Ferda Güley'i kutladım. Bahri Savcı, seksenıne
basışını kutladıktan sonra, üniversite bahçesinde, arkadaş-
lan adına gözyaşı döktü. 41 yıldır CHP'de politika yapan Fer-
da Güley'e politikacılar değil ama, çocukları çok yakın ilgi
gösterdiler; taa Almanyalardan gelip, babalarının seksen
yaşını kutladılar. Ferda Güley, dört ay Marmaris'te kalmış,
dinlenmış. İyi etmiş!
1980'li yıllann ortalarıydı. İ.D. yetmişine basmıştı. Taşla-
ma ustası Mustafa Eşref, şu dörtlüfjü düşmüştü:
"Hiç güvenim kalmadı atasözlerimize/Birlikte yayılıyor pe-
kâlâ kurtla kuzuJBır de akıllı domuz çok yaşamaz demiş-
ler/Yetmiş yaşına bastı... domuzu."
Dörtlüğü Ferda Güley'e okudum, çok güldü.
Çocukluğum çok kötü geçmiş. Günlerce. haftalarca "ö/e-
cek" diye beklemışler. Birtüriu ölmüyormuşum. Anam, "Na-
sıl olsa ölecek!" diye, evde yapayalnız bırakıp ekioe, ota gi-
diyor, akşam döndüğünde de merakla "herhalde ölmüştür!"
diye bakıyormuş. Yerde yatan. gülen bir çocuk görünce de
şaşırıyormuş:
- Anam, gelin hele bu çocuk ölmemiş, yaşayacak ella-
ham! diyormuş. Komşular da şaşınyorlarmış niye ölmüyo-
rum diye.
Anam, süt vermeye çalışıyor, bır türiü emziremiyormuş.
Emmeye gücüm yokmuş! Ne yapsın anacağım, sütü pamu-
ğa ya da yüne damlatır, dudaklarıma sıkarmış. Filmlerde
gördüğüm Afrikalı çocuklar gibiymişım herhalde.. kurbağa
gibi bir şey!
- Bu yedı aylık değil mi? Yaşamaz! diyormuş komşular.
- Yedi aylık ama, yedı ay on gûn! Ay eksiği yaşar da gün
eksiği yaşamaz! diyor bir başkası. Anam, "8u çocuk yaşa-
yacak" diye düşünüyor, beslenip canlanmam için elinden
geleni yapıyor. Biraz canlanınca. saldırmışım memeye. Ah-
med Arif'in "Adiloş Bebenin Ninnısi" gibi:
"DoğdunJÜç gün aç tuttuk/Üç gün meme vermedik sa-
na/Adiloş BebemJHasta düşmeyesin diye./Töremiz böyle
diye, ISaldır şımdi memeye,/Saldır da büyü..."
Hem de ne saldınş! Emeceğım diye satdınnca, anamın
göğsündeki yorgan iğnesi, yüzümün sol yanını, gözümün
altını boydan boya yırtmış. izi yanağımda durur upuzun.
Anam:
- Daha göğsümü açmamıştım, sen saldırdın, horoz kanı
kadar kan aktı!.. Seni ikı yaşına değin emzirdim...derdi.
Çin'den dönen Oralp Basım anlatıyordu.. Çin'de yeni
doğan çocukları altı aya değtn emziriyormuş analan. Özel-
likle, ilk on gun çocuğun ana sütünü alması gerekiyomnuş.
ilk on gün, ana sütü alınmazsa, çocuğun yapısında bozuk-
luklar oluyormuş. Çıne göre, Türkiye'de yabancı Amerikan
çocuk mamaları üç-dört kat pahalıymış. Amerikan çocuk
mamaları özellikle Uçüncü Dünya ülkelerine yollanıyormuş.
Hem de içindeki kalsiyumu, mineralleri daha az olarak. da-
ha pahalı olarak Izmit Belediyesi'nın kadın doğum uzmanı
Ayser Tülbek, yabancı çocuk mamalarını gördüğu yerde
çöp sepetine atar...
Oralp Basım. Çin'de trtiz bır nufus planlaması yapıldığını
anlatıyor. Türkiye'de nüfus artışı. Çin'den büyük oranda.
Çin'de ikinci çocuk yapılırsa, bunun ağır cezalan varmış! Tür-
kiye'de herifçıoğlunun yedı çocuğu var! Yine Oralp anlattı;
Çin'de yılda kesilen domuz sayısı 150 milyon. Amerika'nın,
Rusya'nın ikı katı. Bır anlamda Türkiye dışında tüm ülkeler
beslenme sorununu çözmüş. Bır Türkiye ile islam ülkeleri,
yılda bır doğuran ınekle, koyuna kalmış... Çin'de 3000 yıllık
geçmışı olan Budistler, tespih çekiyoriarmış. Kim kimden al-
dı'acaba?
Kaç yıl oldu, Refik Erduran la konuşmuştuk. Erduran,
Türkiye'de domuz çiftlikleri ile beslenme sorunlarını ele alan
bir film çevirmeyı düşündüğunü soylemış, bu konuda se-
naryo istemişti. Ne Oralp, ne ben senaryoyu yazıp hazırla-
yabildik. Türk halkına gerçeklen anlatmak ne güzel olacak-
tı. olmadı. gerçekleşmedi birtürlü. Önce. domuz yazılannı.
bir kitapta toplamayı düşünüyorum. Arkası gelir...
Bir "Ankara Notlan"r\öa "kefir" konusunu anlatırken, bu-
nun kokteylıninhazırlanışınıdayazacağımı bıldirmiştim. Bu-
güne değin elim değmedi. Müheyya fzer'in, "Bitkisel Pro-
tein İle Dengeli Beslenme" yapıtında kokteylin yapılışı şöy-
le:
"Birçorba kaşığı kefir, iki fincan su, iki dilim limon, iki ku-
ru incir, iki çorba kaşığı bal... Tüm malzeme bir araya geti-
rilir, mevsımine göre 24 saat veya daha uzun süre bekleti-
lir. Bir saat buzdolabında bekletildikten sonra içilır. Yazgün-
len için serinleticı bir içkidir."
"Kefir" konusunda çıkan 'Ankara Notlan" Türkiye ölçü-
sünde genış yankılar yaptı. Kefir mayası almak isteyenler,
Ankara Ünıversitesi Ziraat Fakültesi Sütçülük Bölümü'ne
başvurdular. Zaman zaman bölümün telefonlan kilitlendi.
Binlerce, on binlerce kişıye yayıldı. Kimi okurlar, bölümde
Doç. Dr, Celalertin Koçak'tan kefir mayası isteyerek "öde-
meli gönderilmesini" istiyoriardı. Oysa bu olanaksızdı. Ce-
lalertin Koçak'tan (tetefonu: 312/3170550'den 1351) mek-
tupla ayrıntılı bilgi isteyenler vardı. Gerçekte "Ankara Not-
ian"nda yeterit bilgiler verilmtşti. Bunlar, 22 Eylül 1994, 25
Eylül 1994günlüCumhuriyet'lerdeçıktı.Cumhuriyet'ler, An-
kara'daGazıosmanpaşa'daAgrofood'daasıldı. ilgilenenle-
re gösterildı (Telefonu: 312/4680601). Aynca, kefir, Anka-
ra'da Sıhhıye Çokkatlı Oto Garajı'nın altındaki, Ziraat Fakül-
tesi ürünlerı satış yerinde de "Kefir geldi" biçimınde duyu-
ruldu. Ancak şımdıye değin, özel kuruluşlardan kefir üret-
me konusunda ciddi bır girişim olmadı. Sadece "Birtat Yo-
ğurtları" üreticisi, "Ankara Notlan "nda konunun geçtiği gün-
lerde ilgilendi. Kefir kullananlardan olumlu izlenimlergeliyor-
du. Birçok sorunlan olanlar, bunların düzelme yolunda ol-
duğunu bildiriyorlardı...
• • •
Geçen hafta ozan Oğuz Tansel'ı, gazeteci Nevzat Kızıl-
can'ı, Kıbns'ta İzzet Rıza Yalın'ı. Milliyeften Metin Çak-
mak'ı yitirdik. Dün, yiğit ilhan Erdost'un, dipçıklerle, tek-
melerte araba içinde öldürüluşunun 14. yılıydı. Onu gömü-
tü başında andık. Cumartesı günü de, Danıştay Şavcısı Fi-
gen Er'in aramızdan ayrılışının üçüncü yılı. Öldürülen öğ-
retmenler... Oysa, uzun yaşamaydı konumuz, kefîrdi, bes-
lenmeydi. domuzdu. Kolum kanadım kınldı, olacak şey miy-
di?
BULMACA
1 2 3 4 5SOLDAN SAĞA:
1/ Müzikte majör ve mi- -j
nör dizilere ve bu dizilerin
oluşturduğu armonik 2
denge sistemine verilen 3
ad. 2/ Eskiden lise derece-
sindeki okullara verilen 4
ad... Tokyo'nun eski adı. 5
3/ Kahve. hindistancevi-
zi, süt ve alkolden oluşan 6
bir içki... Bir gıda madde- 7
si. 4/ Alçak enlemlerde
esen düzenli riizgâr. 5/ 8
Eskidildegöz...Canlılar- g
da kanın >a da besleyici
sıvılann dolaştığı kanal. 6/ Japon
lirik dramı... Çok durgun deniz ya
da hava. 7/ Bir şeyin varhğını kal-
dınma... Şarkı. türkü. 8/ Utanç
duyma... Ağaç dikmek için açılan
çukur. 9/ Çöl bölgelerinde yaşa-
yan bir sürüngen türü... Hafıf ve
gözenekli bir çökelti taşı.
VTJKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Üzerine den gerilmiş yanm kü-
re biçiminde tekneden oluşmuş bir
çalgı. 2/ Serbest meslek adamlarını
içinde toplayan resmi birlik... Patika. 3/ Acıdan, ıstıraptan inle-
yen... Bir renk. 4/ Hakka uygun... Baryum elementinin simgesi.
5/ Cinsel içgüdünün belirtilerini gösteren, yaşama gücünün tü-
mü... İki parçanın birleşmesiyle oluşan çizgi. 6/ Nitelik, özellik,
ölçü, boyut. 7/ Bircetvel türü... Emirlik, beylik. 8/ Bü>-ük erkek
kardeş... Yiyecek bulamayan, yoksul kimse... Çıplak vücut res-
mi. 9/ Ra> üzerinde işleyen bir taşıma araa.