Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 28 KASIM 1994 PAZARTESİ
12 DIZI-YAZI
KURTULUS SAVAŞI (1920-1923) VE CUMHURIYET'IN ILK YILLARI (1923-1927)
Prof. Dr.
Ergün Aybars
Anadolu'daki ayaklanmalan önlemek ve düzeni sağlamak için Fransız İhtilâli örnek alındı
Vatan hainlerinesertönlem
O
smanlı hüküme-
ti ve Ingiltere,
uzunsavaşyılla-
nnın. Türk ulu-
sunun üzerinde
yarattığı bıkkın-
Iıktan ustaca yararlandılar. Os-
manlı Devleti'ninaskerliği kal-
dırdığı ve vergilerin afifedildiği
propagandalan yapılarak,
TBMM'nin halk gözündeki oto-
ritesi yıkılmaya çalışılıyordu.
"Şeyhiilislâm Fervası, padişah
fermanı ve hükümet büdirisi" ile
halkın dıni ve geleneksel baglı-
lık du>gulan Milli Mücadele'ye
karşı kışkırtıldı.
lç ayaklanmalann nedenleri,
bu ayaklanmalann bastınlması
için başvurulan yöntemlerin de
sebepleri olacağından önemli-
dir. Bu nedenleri özetlersek:
Uzun savaş yıllan yokluk, umut-
suzluk yaratmış. asker kaçakla-
nnın çoğalmasına yol açmıştır.
Özellikle asker kaçaklan, ayak-
lanmalann irrSan gücünü oluş-
turması bakımından aynca
önem taşıyordu. Milli mücade-
le. vatan savunması için bu yok-
sul ve bıkkın halka ağır fedakâr-
lıklar yüklediğinden halkta.
bunlardan kaçma eğilımi doğu-
ruyordu.
Halifenin Yunan ordusu
Halife-Padişaha'aolandinsel
vegdeneksel bağlılık, bu maka-
mı meşrutanıtıyorve Milli Mü-
cadele'yi gayri meşnı gösteren-
lerin etkili olmasına yanyordu.
Hürriyet ve Itilaf Partisi ve hü-
V_/ lkede iç güvenliği
sağlamak, ulusal amaç
çevresinde birleşmek ve
TBMM'nin otoritesini
egemen kılmak, kaçak
olaylarının önüne geçip,
düzenli orduyu kurmak
< için merkezi otoriteyi
gerçekleştirecek bir
yönteme ihtiyaç vardj.
Bu amaçla Meclis, 29
Nisan 1920cle 'Hiyanet-
i Vataniyye Kanunu'nu
kabul etti.
kümet Mustafa Kemal"i ittihat-
çı ve bolşevık olarak tanıtıyor-
lardı. Padişah iradesi olmadan
asker ve vergi toplandığı. bunun
kanuna aykın olduğu ileri sürü-
lüyor, Yunan ordusunun Halife
ordusu olduğu propagandalan
yapılıvordu.
Ayaklanmalar Ingilizlertara-
j j
Iki belge: İstanbul'un fetvası ve padişah fermanı
Ulusalmücadeleyeölüm emritstanbul Hükümetı"nin Ana-
dolu'daki ulusal harekete karşı
yayımladıgı Fetva şöyleydi:
Dünya düzeninin sebebi olarr
ve kıyamet gününe kadar Ulu
Tann'nın daim eyleyeceği fs-
lam Halifesi Hazretleri'nin ve-
liliği altında bulunan Islam
memleketlerinde bazı kötii
kimseler. anlaşarak ve birleşe-
rek ve kendilerine elebaşılar se-
çerek Padişahın sadık uyrukla-
rını. hile ve yalanlarla aldat-
makta. yoldan çıkarmaktadır-
lar. Padişahın yüksek buyrukla-
n olmaksızın asker toplamakta-
dırlar. Görünüşte askeri besle-
mek ve donatmak bahaneleriy-
le, gerçekte ise ma! toplamak
d l yriatp ııymayan vp
naktârca besTerıdıklerTıçîrü bas-
tınlması çok zor oluyordu. Is-
__yancılannJoıvvetü olduğu böl—
gelerde, halk onlann padişahı
temsil ettiğine ve bu durumun
sürekli olacağına inanıyordu.
Bu sebeple birçok yörede, halk
ayaklanmaya katılıyor ve des-
tekliyordu.
1920 yılının ilkbahannda yal-
nız dış düşman tehlikesiyle de-
ğil, ayn bölgelerde birbirini iz-
leyerek çıkan ayaklanmalarla
uğraşıldı. Ayaklanma hareketle-
ri Ankara'nın yakınlarına kadar
geldi. Telefon ve telgraf telleri kesildj. Jhanet. ce-
halet, kin, taassupbütün ülkeyi korkunç birbiçim-
de kapladı. Ayaklanmalann Ankara'yı birçember
içine aldığı bir sırada, Yunanlılar da 22-23 Hazi-
ran 1920'de batıdan saldırıya geçtiler.
Içten ve dıştan gelen saldınlar birbirinden uzak
olmakla beraber, bir merkezden yönetiliyorlar ve
sistemli bir biçimde TBMM'nin çökertilmesine
çalışılıyordu. Hükümet. bir dış saldınya kuvvet
gönderse iç ayaklanmayı bastıramıyor, iç ayaklan-
maya kuv v et gönderse dış saidınya karşı koyamı-
yordu. Bu sebeple Millî Mücadele'nin en buh-
ranlı yılının 1920 yılı olduğu açıkça ortada idi. tç
güvenlik en önemli sorun olmuşru.
Merkez Ordusu kuruluyor
Ayaklanmalann bastınlmasında. özellikle Ku-
vayı Seyyare Komutanı Çerkez Ethem ve Koçgi-
ri ayaklanmalarına karşı Merkez Ordusu( 1) kurul-
du. Kuvvet yoluyla ayaklanmalann bastınlması
mümkün oluyor. fakat başka bir yerde yeni bir
ayaklanmanın çıkmasına engel olunamıyordu. Bu
durum. henüz ulusal birlik ve bilinçlenmenin ger-
çekleşmemesinden kaynaklanıyordu. Mustafa
Kemal Paşa, yayımladığı bildirilerle halkı yardı-
ma çağınyor fakat etkili olmuyordu. Bu yüzden,
ceza önlemlerine başvurulması zorunlu oldu.
Daha Sıvas Kongresi sırasında sert önlemler
alınmıştı. Fakat yeterli olmamıştı. Batı cephesin-
deki ayaklanmalan bastırmakla görevli 56. ve 61.
Tümen komutanlanna. bozguncu, asi, kışkırtıcı,
görevini yapamayan askerî ve sivil görevlileri,
suçlanna göre tart, hapis. idam gibi her çeşit ce-
zalan uygulamak için olağanüstü yetkiler tanın-
yüksek emirlere aykın birtakım
haksız öderoeler ve vergi ler
Tcoyfnakta ve çeşîtirbaskı ve iş-
kencelerle halkın mal ve eşya-
4ann4-zor4» almakta-veyaf ma-
lamaktadırlar. (...) Böylece, hü-
kümet merkezini tek başına bı-
rakmak, Halifenin yüceliğini
zedelemek ve zayıflatmak su-
retiyle yüksek hilâfet katına
ihanet etmektedirler. Aynca Pa-
dişaha itaatsizlik suretiyle dev-
letin düzenini ve asayişini boz-
mak için düzme yayımlar ve ya-
lan söylentileryayarak halkı az-
Mehmed Vahidüddin
dırmaya çalıştıklan da açık bir
gerçektir. Bu işleri yapan yuka-
nda söylenmiş elebaşılar ve
yardımcılan ile bunlann peşle-
rine takılanlann dağılmaları
için çıkanlan yüksek eıııiıleı-
den sonra bunlar, hâlâ kötülük-
Oamad Ferid
Kuva-yı Milliye adı altında
çıkarttıklan fitne ve fesad, ana-
yasaya aykın olarak halktan
zorla para toplamak. asker al-
mak. bunun aksine hareket
kili Midillili Alfred Rüsteın ve
Sıhhiye eski Müdürii Istanbul-
lu Doktor Adnan Bey, Üniver-
site Batı Edebiyatı eski öğret-
meni Istanbullu Hâlide Edip
Hanım'ın. aynntılan 11 Mayıs
1920 tarihlı ve20numaralı ka-
rar tutanağında yazılı olduğu
üzere. Mülkiye Ceza Kanu-
nu'nun 45. maddesinin 1. fıkra-
sı delâletiy le 55. maddesinin 4.
fıkrası \e 56. maddesi uyannca
sahib olduklan askeri ve mülkî
rütbe ve nişanlarla, her türlü
resmî unvanlannın kaldınlma-
sına ve idamlanna, halen firar-
da bulunmaları dolayısıyla ka-
nun hükümleri geregince mal-
larının haczedilerek. usulüne
am ctüklcn tetfcg-
dirde işledikleri kötülüklerden
memleketi temizlemek ve kul-
fan fenaîîktâfdan "kurtânîiair
dince yapılması gerekli olup.
Allah'ın "öldürünüz" emri ge-
reğince öldürülmeleri şeriata
uygun ve farz rrudır, beyan bu-
yurula.
Cevap: Allah bilir ki, olur.
İdam fermanı
Padişah BUYRUĞU
Mehmed Vahidüddin
edenlere ışkence ve eziyet ede-
rek, şehirleri yakıp yıkmaya
y ^
ği bozanlann tertipçisi ve teş-
j k j ^ k l i l d J
göre idare ettirilmesine dair Is-
tanbul Bir Nuroaralı Sıkıyöne-
Tîm MahKernesr tarafindân gı~
yaben verilen hüküm ve karar,
ele^çinldildenııde-tekraryaj^
lannda dava açılan, Üçüncü Or-
du Müfettişliği'nden alınarak
askerlik mesleğinden çıkartıl-
mış bulunan Selanikli Mustafa
Kemal Efendi. eski Yirmiye-
dincı Fırka Kumandanı Mira-
laylıktan emekli Zstanbullu Ka-
ra Vâsıf Be\
r
, eski Yirminci Ko-
lordu Kumandanı Mirliva Sala-
caklı FuatPaşa ile eski Vaşing-
ton elçisi ve Ankara Millerve-
gılanmak üzere tasdik edilmiş-
tir.
Bu Padişah Buyruğunu yü-
rütmeye Harbiye Nâzırı görev-
lidir. '
24 Mayıs 1920
Sadrazam ve Harbiye Nâzın
Vekili
Damad Ferid
dacı vekaçaklariçin. 1914'teçı-
kanlmış bulunan "Esrarn Aske-
riyeji İfşa ve Casusluk ve Hiya-
neti Harbiye Hakkında Kanun"
uygulanıyordu. Ancak bu kanun
Osmanlı kanunu olduğu için, Fe-
rit Paşa ve padişah aleyhine dav -
rananlann vatan haini olacağı
anlamı çıkıyordu.
Hyanet-i Vataniyye'
Ülkede iç güvenliği sağlamak.
ulusal amaç çevresinde birleş-
mek ve TBMM'nin otoritesini
egemen kılmak, huzur ve güven-
liği sağlamak, kaçak olaylarının
önüne geçip, düzenli orduv u kur-
mak için merkezi otoriteyi ger-
çekleştirecek bir yönteme ihti-
yaç vardı. Özellikle Fransız İhti-
lâli'nde. ihtilâl rejiminin. olağa-
nüstü yöntemlerle ve yetkılerle
donatılmış kuruluşlarca başanlı
olduğu görülmüştü. 25 Nisan
1920'delMehmet Şükrü Bey.
TBMM'nin otoritesinc bütün
'Osmanlı tebaasının' uyması için
'Milfî Meclis'in kararlan aleyin-
de bulunanlar veva u\ma\anlar
ancak vatan haini oJabilirler \e
bu gibilerin de vatana ihanetle
suçlandmlmaJan' gerekçesıyle
birönerge verdi. Osmanlı kanun-
lanyla işlerin yürütülmesinı ıste-
yenlerin karşı koymalanna rağ-
men Meclis. 29 Nisan 1920"de
"Hiyanet-i Vataniyye Kanu-
nu"nu kabul etti:
"Madde 1 - Makam-ı muallâ-
yı hilâfet ve saltanati >e memalik-
i mahrusa-i şahaneyi \ed-i eca-
nipten tahüs ve taarruzatı def-i
TT
A. JL iyanet-i Vataniyye
Kanunu çok önemli bir
adımdı. Ancak kanunun
uygulaması için olağan
mahkemelere görev
verilince istenilen başarı
elde edilemedi. Olağan
dönemin uygulamalan,
davalann hızını
düşürüyor, cezanın ibret
yönünü ortadan
kaldınyordu. Otoritenin
sağlanabilmesi için
ihtilal yöntemlerine
başvurulması zorunlu
duruma geldi.
maksadına m'atuf olarak teşek-
kül eden Büyük Millet Mecli-
si'nin meşruiyetine is\anı muta-
zammın kavlen \e\a fıilen veva
tahrirvn muhalefet vou ifsadat—
ta bulunan kesan, hain-i vatan
aridniıınıır
dı. Fakat bunlar da yeterlı olmadı. fç ayaklanma-
lar çok sert önlemlerle güçlükle bastınlabildi.
Meclis zoplamyor
Osmanlı Devleti'nin Sevr'i imzalaması. Yunan
ordusunun Balıkesir ve Bursa'yı alıp ilerleyişi.
TBMM'nin de olağanüstü çözüm yollannı gün-
demegetirdi.
Asayişsizlik. eşkıya. sefalet Anadolu'yu sarsı-
yordu. Yunan ordusunun ilerleyişi de moral çö-
İcüntü yaratmıştı. Asker kaçaklannın yarattığı teh-
like büyük boyutlara ulaşmıştı. Silâh altına çağ-
nlanlar. İstanbul Fetvası'nın ve padişahın asker-
liğin kaldınldığını bildiren ve TBMM'yi gayri
meşru ilan eden fermanın etkisi altında kalarak ya
askere gelmiyor veya şubelerden ve kıtalardan ka-
çıyorlardı.
Kaçarken, kendisine verilmiş olan silâh ve cep-
hanesini de götürüyordu. Bunlar iç ayaklanmala-
nn da insan gücünü oluşturuyorlardı. Bu sebeple
düşmanla savaşacak ordu kurulamıyordu. Hatta
cephanelikleri bile koruyacak nöbetçi bulmakta
güçlük çekildiği durumlara rastlanıyordu. Aynca
casus. bozguncu, aleyhte propaganda ajanları,
düşman ve istanbul Hükümeti ile işbirliği yapan-
lar, düzenli ordu kurulmasını engelleyenlerin ya-
rattığı tehlike de Ankara'yı sarmıştı.
Bütün bu sorunları çözmek, Ankara'nın
TBMM irade ve otoritesini bütün Türkiye'de ege-
men kılması gerekiyordu. Yunan ordusu. önünde
savaşacak düzenli bir askeri kuvvet olmadığı için
kolayca ilerliyordu. Kuvayı Millîye ise düşmanı
oyalamaktan başka bir şey yapamıyordu. Meşru
olmayan ve merkezî otoriteden yoksun. sorumsuz
kuv vetlerle dev letin gücünü kurmak olanaksızdı.
Yunan cephesi; yalnızca Aydın. Manisa ve Bur-
sa cepheleri değil, işgale uğramış uğramamış bü-
tün vatan topraklannın kurtuluşu için, ulusun tüm
vannı ortaya koyup savaşması gerektiği bir vatan
cephesiydi. Bu sebeple bütün ulusun inanc birli-
ği içinde ve birotorite altında bütünleşmesi gere-
kiyordu.
Ulusal otorite sağlanamıyor
Muskafa Kemal Paşa daha Kasım 1919'da ulu-
sal güçlerin örgütlenmesini bildirmişti. Fakat
Meclis'in açıldığı tarihte ulusal otorite bir türlü
sağlanamıyordu. Padişah \e hükümetin yarattık-
lan anarşi. olağanüstü boyutlara ulaşmıştı. Ayak-
lanmalar, soygun ve askerden firar olaylan karşı-
sında, Müdafaa-i Hukuk Cemiyetleri, Kuvayı Mil-
lîye ve askeri birliklerin komutanlan kendi güç-
leri ve Mustafa Kemal'in 17 Mart 1920'de yayım-
ladığı "Vatanın çıkarianna a> kın, memleketin hu-
zur ve asayişini bozanlann din ve millet farkı gö-
zetmeksizin kanunen şiddetle cezalandınunalan-
nı" ve 21 nisanda Feke Kaymakamı 'na gönderdi-
ğı "Millîharekâtıfirsatbilipçapulculuğa kalkışan-
lara karşı Kuvayı Millîye komutanianyla irtibat
kurarak en şiddetli cezalann verilmesi"ni bildiren
emirlerine dayanarak, suçlulan asmaya kadar va-
ran cezalar uygulanıyor, askerden kaçanlann mal-
lanna el konuyor ve evleri yıkılıyordu.
Ancak bu yöntem Meclis açıldıktan sonra Mus-
tafa Kemal Paşa tarafından istenmiyordu. Çünkü
kanunî yöntemlerden aynlanlarbulunuyordu. Oy-
sa Mustafa Kemal, mutlaka yasalann üstün olma-
sını istiyordu. Bazen casus. bozguncu, propagan-
Madde 2 - Bil-fiil hiyanet-i \a-
taniyye'de bulunanlar salben
ktanı olunur...^ SnrrınraTitaTnT
şuydu: \ üce hilâfet ve saltanat
makamını \e Padişahın toprakla-
rını düşman elinden kurtarmak
için kurulmuş bulunan
TBMM'nin meşruiyyetine fiilen
veya yazı veya sözle karşı ko-
yanlar vatan hainidirler... Bunla-
nn cezası idamdır.
İhtilal yöntemleri gerekiyor
Bu kanun. Meclis'ın otontesı-
nin sağlanması ve birliğin kurul-
masında çok önemli bir adımdı.
İhtilal kanunu idi. Hilâfet ve saltanat makamının
kurtuluşu sözleri ise, ulusun Padişah'a olan din-
sel ve geleneksel bağlannın etkisi ve Meclis'tekı
saltanatçılann isteği ile konmuştu.
Ancak kanunun uygulaması için olağan mah-
kemelergörevlendirildi. Bu sebeple dörtaylık uy-
gufama sonucunda istenilen başan elde edileme-
di. Diğeryandan Ku\ayı Milliye'nin kendi uygu-
lamalan sürüyordu. Kitle halinde idamlar halkı
Meclis'e karşı tepkiye itiyordu. Af dileyerek. Mil-
li Mücadele'ye katılmak isteyenlere fırsat veril-
miyordu.
Diğer yandan asker kaçaklanna hapis cezası
verilmesi sebebiyle. birçok kişi cephede çarpış-
maktansa. hapis yatmayı göze alarak firan yeğli-
yorlardı. Asker kaçağına yardım edenlere ise bu
kanunda bir ceza getirilmemişti. Hiyanet-i Vata-
niye Kanunu'nu uygulayan mahkemeler Osman-
lı döneminin yöntemleriyle çalışıyorlardı. Milli
Mücadele'nin koşullanna cevap veremiyorlardı.
Mahkeme karanna itiraz bir üst mahkemeye baş-
vurma. temyiz. olağan dönemlerin uygulamalan.
davalann hızını düşürüyor. cezanın ibret yönünü
ortadan kaldınyordu. Ulusal otoritenin sağlanabil-
mesi için ihtilal yöntemlerine başvurulması zo-
runlu duruma geldi.
(1) Merkez Ordusu. Karadeniz Bölgesi'nde çı-
kan Pontusçuluk hareketine karşı Anadolu'da asa-
yiş ve güvenliğin sağlanması amacıyla 9 Aralık
1920'de3. Kolordu lağvedilip, onunyerine kurul-
du.
Yarıtt: İstiklâl Mahketneleri kuruluyor
T.C.
MUSTAFAKEMALPAŞA KADASTRO MAHKEMESİ
DosyaNo: 1990 126 Es.
1994/16 Kr.
Davacı Emine Şahin tarafından davalılar Refîye Yaman, Şüveyde Yaman vs. aleyhlerine açılan Hisaraltı Köyü 297,187.139,110. 26,27
parseller davacı ve davalılara hisseleri nısbetınde adlanna tespit ve tescıline karar verilmiş. aavalı Hazine vekili temyiz etmiş, Yantay 17.
Hukuk Daıresı'nin 13.10.1994 gün ve 1994 6477 Es. 1994/7928 Kr. iiamı ile onanmıştır.
Tüm aramalara ragmen adresleri tespit edilemeyen Refiye Yaman Şüveyde Yaman'a Yareıtay ilamınm tebliğine karar verildiginden,
gazetede neşredıldikten itibaren 15 gün sonra adı geçenlere tebliğ edilmiş sayılacağı ilanen teBliğ olunur.
Basıır 52750
Bir çok böbrek
hastasının da bir zamanlar
şikayeti yoktu.
Şikayetiniz yokken
^ bizi arayınız.
TÜRK BÖBREK VAKFI
- G-212-5079950
POLITIKA VE OTEST,
MEHMED KEMAL
Yazıyla Gelenler.•••
Şairterimizin düzyazıları bir kitapta toplanıyor. Ahmet
Muhip Dıranaş'ın düzyazıları. Sabahartin Kudret Ak-
sal'm yazıları, Ömer Faruk Toprak'ın yazıları birer kitap
oldu. Eşi Sayın Füruzan Toprak, Kültür Bakanlığı yayın-
larından, Ömer Faruk Toprak'ın yazılarını bir kitapta top-
ladı. Çok da iyi oldu. Yoksa bu yazılar (ve ekleri) şurda bur-
dayitip gidecekti.
Omer Faruk Toprak, benim edebiyat alanına çıkışımda
gençlik arkadaşımdır. Tuhaf bir rastlantıdır ki Gençlik (In-
kılapçı Gençlik) dergisinde ilk şiirlerimizi yayımlamışızdır.
Fethi Giray, Suat Taşer de bu dergilerde görünmüştür.
Bizlere şairlerin Ankara kolu da denebilir. 1940, "Acılı Ku-
şak" diye adlandırılması buradan gelir. Daha sonralan
Ömer Faruk Toprak'la Suat Taşer, Hürriyet adı altında şi-
irlerini bir kitapta topladılar. Bu da karşıhklı bağlanmanın
o yıllarda bir ömeğidir. Toplumcu-gerçekçi kuşak böyle
gelmiş, böyle gelişmiştir.
Faruk Toprak'ın kısaca yaşamı şöyledir. 1920'de istan-
bul'da (Çarşamba'da) doğmuştur. Gönen İlkokulu'nu bi-
tirmış, İstanbul Erkek Lisesi'ni tamamlamıştır. Petrol Ofi-
si'nde görev almış, yıllarca çalıştıktan sonra emekliye ora-
dan ayrılmıştır.
Şiirleri bir kitapta topluca çıkmıştır. Düzyazılarının he-
men tümü bu kitaptadır: Duman ve Alev (anı), Tuz ve Ek-
mek (roman), Karşı Pencere (öykü) ve denemeler. Ömer
Faruk'un arkadaşlarıyla birlikte 12 sayı çıkardığı "Yürü-
yüş"dergisi vardır. Edebıyatımızda özel bir yeri olan der-
gi, yasadışı buyruklarla zaman zaman kapatılmıştır. Bu da
solcu edebiyata yapılan saldırıları gösterir.
Resmi görüşe zıt düşen tkinci Dünya Savaşı öncesi ve
sonrası sanatçıları, şair ve yazarları biraz zor soluk alabil-
mişlerdir. Yayın organlarında zor görünebilmişlerdir. Bu-
gün elbette böyle bir sakınca yok denilebilir. O günleri
Omer Faruk Toprak şöyle anlatır:
"... 1940-1945arasında sol, küçükbir toplulukla da ol-
sa başkaldırmıştır. 1945'ten sonra sol legalplanda ken-
dini kabul ettirme evresine girmiştir. Bu konum içinde,
Ikinci Dünya Savaşıyıllannda şiirımizde adlarını duyuran,
sosyalist dünya görüşüne yaslanan ozanlaryaşlanna gö-
re şöyle sıralanır: Hasan Izzettin Dinamo, Rıfat llgaz,
Cahit Irgat, Niyazi Akıncıoğlu;
A. Kadir, Fethi Giray,
Suat Taşer, Mehmed Kemal, Omer Faruk Toprak.
Sonralan edebiyata çıkan ya da bu akıma katılan birdi-
zi ozan daha vardır. Ceyhun Atıf Kansu, Enver Gökçe,
Arif Damar, Ahmed Arif, Attila llhan, Can Yücel, Şük-
ran Kurdakul, Hasan Hüseyin ve daha başkaları... 1940
kuşağının toplum ve şiir anlayışını sürdüren, geliştiren
ozanlann yazınımıza büyük katkıları olduğunu şimdi artık
kimse yadsımıyor. Nâzım Hikmet'le 1940 şiir kuşağı ara-
sında yer almış, adları unutulmaması gereken Ercüment
Behzat'la, llhami Bekir'i burada anmak gerekir.
Şöyle belleğimi yokladığım zaman 1940 kuşağı içinde
adları anılacak bir dizi ozan daha vardır diyorum: Suavi
Koçer, Suphi Taşan, Fuat Opşin, Behiç Atabek, Sab-
ri Şoran, Hasan Basri (Çaloğlu), Sefer, Halil Aytekin.
Ömer Faruk Toprak'ın yazılarını anarken, toplumcu ku-
şağın şair ve yazarlarını anmak fırsatını bulduk.
BULMACA
SOLDAN SAĞA:
1/ Neden. sebep. 2/ Pis 1
koku... İtalya'run en
uzun ırmağı. 3/ Eski vezir 2
konaklannda gedikli iç o
ağalann yardımcılanna
verilen ad... Eşya üzerin- 4
deki mikrop ya da ufak g
böcekleri basınçh buhar-
la öldürmeye varayan 6
büyük kazan. 4/ Süs eş- 7
yası ve düğme yapımında
İcullanılan bir deniz ka- 8
buklusu. 5/ Bir renk... g
Duman lekesi... İran'da
tarihi bir kent. 6/ Kimyasal bir
yöntemlp parl.ql<-)|l- \f»rı|mjş p
T 2 3 4
muk ipliği. 7/ Ceylan... İnsan \ü-
c u d u n ı ı n d ı ş y ı ' İ 7 i l S / K M l
d T î TiâFya dâ'söyTevîş TiâFası yapmaktan
korkarak konuşmaktan çekinme.
i»/455 J 9 6 6 " d A f i D f t
dan gerçekleştirilen insanlı uzay
uçuş programı... İşaret.
YUKA_RIDAN AŞAĞIYA:
1/ Büyük parçalar halinde doğran-
rruş işkembeyle yapılan çorba. 2/
Kimliği belirlenemeyen uzay cisimlerine verilen ad... Bu. 3/
Üzerinde pistonlar bulunan. bakırdan yapılmış nefesli çalgı...
Sakağı da denilen ölümcül bir hayvan hastalığı. 4/ Eski Mısır'-
da ölülerin tannsı... Adlan sıfat yapmakta kullanılan biryapım
eki. 5/ Kuzu sesi... Örgensel maddeleri eritmekte kuUanılan eter
kokusunda bir sıvı. 6/ Kınk kemikleri bir arada tutmak ama-
cıyla kullanılan tahta gibi düz nesne... Yüksek. yiice. 7/ İtalya'-
da bir kent. 8/ Raptiye... Olumsuzluk belirten bir önek. 9/ Ye-
rip çekiştirme... Açık yeşil ve pembe renkte değerli bir süs taşı.
_ _
(IMHl IUVFT AJAVOASF
Lüks ciltli, büyük
boy ajandayı
Cağaloğlu, Taksim
ve Caddebostan
sergi
salonlanmızdan
bulabilirsiniz.
Fiyatı:150.000TL.
Cumhuriyet kitap Kuliibü Çağ Pazarlama.4.5. Türkocağı Cad.
3941 Cağaloğlu-İstanbul
^ Pusta ÇekiHeiap So:666322 J
umhurıy
İLAN
KARASU KADASTRO HÂKİMLİĞf'NDEN
1974 322-1991 24
Taraflar arasmdaki tespite itiraz davasının mahJcememizde yapı-
lan yargılaması sonunda:
Mustafa Atasoy ve M. Hayretün Atasoy hakkındaki davanm ka-
bulü. Veysel mirascılan hakkındaki davanın reddi ile Kuyumcullu
Köyü, pafta 6, parsel 204'te ka> ıtlı tarla niteliğindeki taşınmazın ta-
mamı 80 pay kabul edilerek 60 80 payının Ali oğlu İsmail Hakkı
Atasoy adına, 5 80 payının İsmail kizı Hayriye Ünlü. 3 80 payının
Veysel kızı Sabahat Başak, 3 80 payının Veysel kıa Nebahat Ba^ak
3 80paymın Veysel kıa Adalet Ünlü, 3 80 payının Veysel kızı Hami-
yet Ünlü, 3 80 payının Veysel oğlu Bülent Ürüü adına tespit ve tapu-
ya tesciline karar verildiği. karar; davacı vekili Av. Turan Şen tarafın-
dan temyiz edildiği, ancak karar ve temyiz dilekçesi adresleri buluna-
mayan Karasu ilçesi Kuyumcullu Köyü'nden Hatice Bas'a (Öztopa-
loğlu) ilanen tebliğ olunur.
Basın: 52747