30 Nisan 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 27 KASIM 1994 PA2AR 14 KULTUR 'Acı Gerçek- Avangard Sanat ve Büyük Savaş' sergisinde 80 sanatçmın yapıtlan yer alıyor Rastlananıayacak anlar ve sıriar 'Yıkıcı hareketlere karşı etkin tavır gerek' Kültür Servisi - TBMM Bütçe Komisyonu'ndaki görüşmeler sı- rasında komisyonun DYR MHP, ANAP ve RP'li üyelerinin, Dev- let Opera ve Balesi ile diğer sanat kurumlanyla ılgili sözlen ve ta- vırlan üzerine başlayan tepkiler sürüyor. TOBAV (Devlet Tiyatro- lan Opera ve Balesi Çalışanlan Yardımlaşma Vakfı) tarafından Cumhurbaşkanlığı, TBMM Baş- kanlıgı, parti liderleri ve parti grup başkanlarına gönderilen metinde, "sanat alanına yönelik yıkıcı tutumun doğrudan Türkiye Cumhuriyeti'ni yok etmeye yöne- lik hazırlıklar" olduğu belirtile- rek şöyle deniyor: "Bizler: Devlet Tiyatroları, Opera ve Balesi'nin tüm sanatçı ve çalışanlan, Türkiye Cumhuri- yeti'nin sorumlu yurttaşlan ola- rak aşağıdaki acıklama ve talep- leri zorunlu görüyoruz. Tanik olunan odur ki, ülkemizde sanata karşı gösterilen yıkıcı ve yok edi- ci amaçlı hareketler giderek yay- gınlaşmakta, etkin ve görevli ku- rumlara kadar yayılmaktadır. Açık ve net olarak belirtmek istıyoruz: Bu ülkenin varlık nede- ni. laik Türkiyle Cumhuriyeti ve onun en önde gelen kültür sanat kurumlarıdır. Yaşadığımız du- rum. cumhuriyetin kan damarla- nnı, dolayısıyla sanat kurumlan- nı yok etmek, böylece insanı, ha- yatı ve özgür yaşamalan onadan kaldırarak, uydu bir ülke. kul-in- san yaratmaya yönelmektedir. Emperyalizme karşı ilk kurtuluş savaşmda dünya örneği yaratan bu ülke, çagdaş insanın gelışi- minde de eşsiz bır örnek oluştur- muştur. Söz konusu kurtuluş ve çağdaşlığın yarattıgı ve geleceğe ait ümit ve beklentiler açısından başta gelen yaratma alanı sanat kurumlandır.Bu kurum ve çalış- malann Atatürk-Cumhuriyeti'nin varlık nedeni oldugunun bir kez daha anımsanmasını diliyoruz. Sanat alanına yönelik her tür yıkıcı, yıpratıcı tutum doğrudan Türkiye Cumhuriyeti'ni yok et- meye yönelik hazırlıklardır. Bu nedenle, sanatı ve sanatçıyı des- teklemenin anlamı, bugün son derece hayati önem taşımaktadır. Talep ve beklentimiz, varlık nedenimizi korumak, dahası ge- liştirmek ve zenginleştiımektir. Bu görev ve sorumluluğu pay- laşmayı zorunlu görüyor, yıkıcı hareketlere karşı etkin tavır ve gereğinı talep ediyoruz." AHU ANTMEN LONDRA - Bugün medya aracı- lığıyla oldukça yakından izleyebil- diğimiz Bosna-Hersek 'kargaşasını' yıllar sonra bu bölgenin sanatçıla- nndan da dinleyeceğiz, göreceğiz kuşkusuz. Televizyon ya da gazete- ler aracılığıyla gördüğümüz o bir- kaç saniyelik haber bültenlerindeki kargaşa ya da durağan bir fotograf karesine hapsolmuş bir anın ötesini bilebileceğiz o zaman. Sanatçılar anlatmaya başladığında. Bugün 'medya paketiyle' sunulan görünfü- lere yarın bu ülke sanatçılarının gözlerinden bakacağız. Tarafsız olacak mı/olabılecek mi sanatçılar? Savaşı "dışardan' gözlemleyenle ve yapıtlanyla dünyaya aktaran sanat- çılann yaptıklanndan daha mı güç- lü olacak etkileri? Izleyiciyi rahat- sız edecek mi bu görüntüler? Ve sa- vaş, savaşlar ne yapıyor insanlara? Sanata? Berlin'den sonra Londra'da açılan "A Bitter Truth-Avant-Garde Art and the Great War"(Acı Gerçek - Avangard Sanat ve Büyük Savaş) sergisi, bu gibi sorulara yanıt anyor. • Barbican Sanat Galerisi'ndeki sergi, 80 sanatçmın 200'e yakın yapıtını bir araya getiriyor: Birinci Dünya Savaşı sırasında Avrupa'da bulunan, savaşı yaşayan, yakından izleyen hatta savaşan, ailesini, dostlannı savaşta yitiren ya da 'dışardan', gözlemci olarak savaşı izleyip de gördüklerini yansıtan 80 sanatçı. Söz konusu "Büyük Savaş", Birinci Dünya Savaşı. Barbican Sanat Ga- lensi'ndeki sergi, 80 kadar sanatçı- nın 200'ü aşkın yapıtını bir araya getiriyor: Birinci Dünya Savaşı sıra- sında Avrupa'da bulunan, savaşı ya- şayan, yakından izleyen hatta sava- şan, ailesini, dostlannı savaşta yiti- ren ya da 'dışardan', gözlemci ola- rak savaşı izleyip de gördüklerini yansıtan 80 sanatçı. "Hadi bugün bir sergi görevim" diye Barbican Sanat Galerisi'ne gi- den îzleyicinin moralini bozacak türden, ama aynı izleyiciye hiçbir tarih kitabında rastlayamayacağı 'anlarT, 'sırlan' \eren bir sergi bu. Felix Vallotton 'Sauain Kilisesi' (1917 üstte) WaJter Sickert, 'Kral Albert'in askerfcri (1914 yanda). Galerinın bir köşesinde duran TV ekranından yayımlanan sessiz savaş belgeselinden -bu belgeselde her şeyi, 'çarpışmalan', kaçışlan. ölüm- leri görmemize karşın- çok daha çarpıcı, sergide yer alan resim ve heykeller. Çünkü her biri, bir sanat- çmın ruhunu yansıtıyor. her fırça darbesi sanki geri plandaki (ön planda dcmek belki daha doğru.) savaş gürültüsünün -kimi zaman patlamalar, kimi zaman bağınp ça- ğıran insanlar, kimi zaman da ölüm sessizliği- sesini duyuruyor. The Times gazetesinin sa- nat eleştirmeni Richard Cork'un, "Birinci Dünya Sa- vaşı büyük bir savaştı; ama sanat açısından ne kadar bü- yüktü?" sorusundan yola çı- İcarak iki Berlin müzesinin işbirliğiyle düzenledigi ser- gi, aslında Batı sanatında yeni gelişmelerin. yeni 'akımlann'ortaya çıktığı bir döneme rastlıyor. Sergi, sa- vaşın öncesinde, 1912 yılın- da yapılmış Ludwig Meiner imzalı dışavurumcu bir re- simle açılıyor örneğin: Ric- hard Cork'un da dikkat çek- tiği gibi, Birinci Dünya Sa- vaşı sırasında ortaya çıkan kimi akımlar (ki dışavurum- culuğu da bunlann başında sayabiliriz) hâlâ yaşıyor, ya da en azından, savaştan daha fazla Vaşadı' Serginin ilk bölümü, kimi ressamlann adeta fırçalarıy- la savaşmaya hazır oldukla- nnı göstermesi bakımından çok ilginç! Bunlann arasında 'yeni bir dünya' özlemiyle savaşı kanştı- ran fütüristler de yer alıyor. Ama, Malevich'ten Chagall'a. Kandinsky'den Kirscber'e. Klee'ye, Marcel Duchamp'ın savaşta ölen ağabeyi Raymond Duchamp-Vil- lon'a, Boccioni'ye, Kokoschka'ya ve burada saymakla bitmeyecek pek çok 'çok önemli' ya da 'daha öz öncmli' sanatçı arasında, resımle- rindeki şiddetle. ızleyicide yarattıgı ürküntüyle ve daha da önemhsı, sa- vaş sırasında geçirdiği 'degişimle' dikkat çeken bir sanatçı var özellik- le. Otto Dix. 1914 yılında savaş ilan edildiğin- de, sanatçılann olaya tepkileri ikiye bölünmüştü: Kimisi savaşı heyecan- la karşılıyor, yapıtlanna da bu heye- canı yansıtıyordu, kimisi ise 10 mil- yona yakın insanın yaşamına malo- lan bu kavganın sonuçlarını daha başından görürmüşçesine karamsar yapıtlar veriyordu. kimisi de yete- rince ciddiye almıyordu savaşı: 'Si- yah kare'sıyle ünlü Maie- vich. Alman askerlerinin karikatürümsü resimlerini yapıyordu. Alman sanatçı Otto Dix ise, savaşın başla- dığı yıl yaptığı "Asker ob- rak Otoportre"sinde, savaşı olumlu bir heyecanla karşı- layan sanatçılann tavrını paylaştığını gösterdi. Dix'i maço bir güç, üstünlük, 'gurur'la yansıtan bu son derece çarpıcı 'dışavurum', cepheye gitmeye, savaşma- ya, öldürmeye sabırsızlanan bir 'sanatçı 1 imajıyla şaş- kınlık yaratıyor. Sergide yer alan sanatçılar arasında Al- manlann yapıtlannda daha çok şiddette rastlanıyor ge- nelde ama Dix'inki, hepsin- den daha 'şiddetli.' Derken aynı Dix'in, yalnızca bir yıl sonra, 1915 yılında yaptığı bir başka resimle karşılaşi- yoruz: "Hedef Tahtası Ote- rak Otoportre". Bambaşka bir Dix bu: Savaşa olan inancını, umudunu yitirmiş, savaşın anlamını kavramış bir adam şimdi. Asker olmadan önce askerli- ğe özenen Dix, asker olduktan kısa bir süre sonra kendini bir hedef tah- tası olarak tuvale aktanyor. O şid- det, o saldırganlık yok olmuş. "A Bitter Truth" sergisinin önemli özelliklerinden biri de sava- şı yaşayan sanatçılarla salt 'izleyen- ler' arasındaki farkı ortaya koyması. Serginin küratörü Richard Cork, öğrencilik yıllanndan ben aklında olan bu 'savaş sergisi' düşüncesinin ana nedenlerınden bırınin. lngiliz sanatçılan da bu çerçevedeki "hakh yerlerine oturtmak" olduğunu be- lirtiyor. Cork'un dikkat çekmeye çalıştıgı lngiliz sanatçılardan biri Paul Nash; savaşı "resmî savaş res- samı"olarak izleyen bır sanatçı. Nash gibi "dışardan bakan" sanat- •Serginin önemli özelliklerinden biri de savaşı yaşayan sanatçılarla salt 'izleyenler' arasındaki farkı ortaya koyması. çılar sergide belli bir çerçeveye otu- ruyor kuşkusuz. ama bu sanatçmın mesafelı, soğuk savaş manzaralan, savaş sırasında cephede bulunmuş, askerlik yapmış Max Beckmann, George Grosz, Ernst Ludvvig Kirsc- her, Erich Heckel ya da oğlunu sa- vaşta yitiren ve çoğu yapıtında 'ana-oğul' temasını işleyen Kathe Kolrvvitz'in 'gerçekligine' ulaşmıyor. Savaşın başlamasından hemen önceki dönemde başlayıp izleyici- ye, savaş sırasında olup biten ana gelişmeler, ardından da savaş sonra- sı dönemi kronolojık bir sırayla su- nan sergide. savaş sırasında yapıt vermiş, ama aynı savaşta yaşamını yitirmiş sanatçılara aynlan bir bö- lüm de var. 23 yaşında ölen Henri Gaudier-Brzeska, Raymond Duc- hamp-Villon, Albert VVeisberger, Franz Marc, Rusya'nın öncü sanat- çılanndan Vladimir Buriiuk ve ttal- yan fütüristlerinin büyük kaybı Um- berto Boccioni, bu bölümde ver alan sanatçılar. Savaş sırasında verdikle- ri son yapıtlanyla bugün hâlâ ken- dilerinden söz ettiren bu sanatçıla- nn yapıtlanna bakarken, 'yaşasaiar- (ü, başka neter yapacaklardı kim bi- lir?'diye düşünmemek elde değil. Gerçekten, kim bılir? "A Bitter Tmth" sergisi, Barbican Sanat Ga- lerisi'nde 11 aralık tarihine dek sürüyor. Richard Cork'un aynı adlı kitabı da Londra'da satışa sunuldu. Soluk soluğa geçen 45 \ıllık bir maratoıı TURHAN GÜRKAN Muhsin Ertuğrul'un K-ûçûk Sahnesi... 1952, 5İ yıllannın KUçük Sahnesi nde Asuman Korad'ı tanıdık, benimsedik, alkışladık... Ankaıa Devlet Tiva ; 'ıtdatı soııra çagdaş bir sanatçı kimliğiyle lstanbullulann da gönlûndç taht kurmuştu. Büyük çoğunluğu Ankara'da geçen, 45 yıla sığdırdığı sanat yaşamında soluk soluğa bir maratonu tamamlayarak 70 yaşında son kez perdeyı kapattı. Tiyatro dünyasında yerli, yabancı sayısız yapıtlara damgasını basan Asuman Korad artık yok. Geride yanm yüzyıla yaklaşan yorucu, kahırlı, ama onurlu bir geçmiş bırakarak aramızdan aynldı. Sanat dünyasmı yasa boğdu. Tüm yaşamını tiyatroya adamış, rolünün hakkını veren "alaylı" değil, "mektepB" bir sanatçıydı. Tiyatroya konservatuvar çıkışlı, yapmacıktan uzak. kültürlü, Batılı tekniğiyle çalışan öncü ve çağdaş oyuncu tipini getirmişti. Zengin repertuvan içinde yer alan oyunlannda bir öncekinden lyi, bir öncekinden gelişmiş güçlü karakterler yaratmıştı. Alkışlar dindi, artık anılarda yaşayacak. "Volpone", "Kral Lear", "Cadı Kazanı", "Kirahk Bina", "Dört Albayın Aşta", "Hürrem Suhan", -Damdaki Kemancı", "Gcrgedan", "Şalr Ruhu", 'Büvük Jüstinyen", "Midas'ın Kulaklan", "Son BmtT, "Hamfet" gibi dramlaıdatr Oyunculuğu dışmda Devlet Tiyatrosu'nda 'Ha^vanat Bahçesi'Vgib[ oyunlar sahne; Korad 20 Ekim 1924'te Istanbul, Üsküdar'da doğdu. Saint Benoit Fransız Lisesi'nde okurken, 1944'te Ankara Devlet Konservatuvan'na girdi. 1949'da Yüksek Tiyatro Bölümü'nü bitirdi. Asıl adı Asuman Düzgünoğlu olan, öğrencilik döneminde "Hilal Asuman" olarak anılan sanatçı, 1946'dan başlayarak Tatbikat Sahnesi'nde "Müfettiş", "Kadmlar Arasuıda" gibi oyunlarda adını duyurarak büyük başan sağladı. Devlet Tiyatrosu'nda bir yıl kadar "Yalancı", "Şakacı", "Pembe E\in Kaderi", "Bir Evtenme", "Kara Boncuk" gibi oyunlarda rol aldıktan sonra Ankara'dan aynlıp, tstanbul'da Muhsin ErtuğruPun yönetiminde perdelerini açan Küçük Sahne'de çahşmaya başlad>. Daha ilk oyununda Istanbul izleyicilerinin de beğenisini kazandı. Küçük Sahne'de iki yıl "Fareler ve tnsanlar", "Siyah Beyaz", "Karakolda", "Kanşık lş", -VedideEv", "Onikinci Gece", "Arpa Amban", "On Küçük Yaramaz", "Her Yerde Bulut" gibi yerli ve yabancı komedilerde oynadıktan sonra 1953'te Ankara'ya döndü. 1953'te "Derin Mavi Deniz"le yeniden başladığı Devlet Tiyatrosu'nda başanlı kompozisyonlar yarattıgı "Maria Stuart", "Güzel Hetena", "Tanndağ Zjyafeti", "Yaşh Aile", -Güneşte On Kişi", "Ruhlar GeKrse", "Şatoya Davet", "Akif Bey", "Tebessümler rMyan", "Lady Frederick", "Tufan", 'Kfcopatra'ıun Mezan", "Samanyolu", koyarak yönetmenliğini de kanıtlayan 1963'te yeniden tstanbul'a gelip Aksaray Bulvar Tiyatrosu'nda "Yaz Bekân", "Garsoniyer'*, "Mihracenin Gerdanlığı'"; Arena'da "Çay ve Sempati" ve Meydan Sahnesi'nde çeşitli oyunlarda rol aldı. Sinema yaşamı Asuman Korad, Küçük Sahne döneminde kısa süren bir de sinema serüveni yaşadı. 1953'te Muhsin Ertuğrul'un yönetmenliğini yaptığı ilk renkli Türk filmi "Halıcı Kız"ın jönü Asuman Korad'dı. Isparta çevresinde güzelliğiyle ün salan halı dokumacısı Gül'ün duygusal, çok canlı serüvenini anlatan filmde Korad başrol oyuncusuydu. Kendisi gibi bir Küçük Sahne sanatçısı olan Heyecan „ _ _ _ _ Başaran'ın canlandırdığı halıcı kız Gül'e âşık olan patronun kadın düşkünü uçan oğlu Hasan rolürrü oynadı. Aynı yıl tiyatro yönetmeni Mahir Canova'nın. Nizamettin NazifTepedelenlioğlu'nun 1400'lüyıllarda Germiyanoğullan'nda geçen bir serüvenin anlatıldığı "Kara Davut" filminde Cüneyt Gökçer, Altan Kanndaş, Atıf Kaptan, Muhterem Nur'la oynadı. 1954'teMünirHayri Egeli'nin yönetmenliğini yaptığı, Refık HaHt Karay'ın ünlü romanından uyarlanan "Nögün" fılminin oyunculan arasında Cüneyt Gökçer, Erika Ramberg, Lale Orakığlu ile birlikte Asuman Korad da vardı. Ancak tiyatro tutkusu, sinema çalışmalannın sınırlı kalmasına neden oldu. Yönettiği oyunlarla da yeni bir sayfa açan Korad, Ankara Sanatseverler Derneği tarafından 1972 de "Altı Kişi Yazannı Anyor" ve 1974'te "Maymun Davası" oyunlanyla "Övgüye Değer Yönetmen"; 1986da "tnsanlar ve Hayvanlar" oyunuyla "En Başanlı Yönetmen" seçildi. 1988'de Işık Yenersu'nun başrolünü oynadığı "Bir Kadın, Bir Düş, Bir Oyun" yapıtının yönetmeni olarak Avni DiiHgil Jüri Özel Odülü'nü kazandı. 1983-1987 arasında Devlet Tiyatrolan başrejisörlüğü görevini üstlenen sanatçı, Devlet Konservatuvan'nda sahne, diksiyon ve mimik dersleri de verdi. 1989'da emekli oldu. İki kez evlenen Asuman Korad'ın ilk eşi, opera sanatçısı Suna (Cerrahoğlu) Korad'dı. Asuman Korad'ın bir çocuğu bulunuyor. • Lucky Peterson • Magic Slim & The Teardrops • Honeyboy Edvvards TAM BİR "BLUES" HAVASI... Önde Mississippi nehri... Arkada sisler arasında yüzlerce insan. Uzakta, bir gitarın belli belirsiz sesi... TAM BİR "BLUES" HAVASI... Elinizde buz gibi bir Efes. Dostlarla aranızda, hafif, mavi bir duman... "Sweet Home Chicago"ya eşlik ediyorsunuz. TAM BİR "BLUES" HAYASI... Her yıl sadece birkaç gün... Müzik, dans ve dünyanın en önemli blues sanatçılan... Dinamik, canlı, sevinçli, hüzünlü, coşkulu bir ortam. Sizi Efes Pilsen Blues Festival'in beşincisine davet ediyoruz. H A Y D İ , Ş İ M D İ " B L U E S " V A K T İ ! Orngnizosyon:^ 7 CTJ* f |f0-7171244 33 94 Istanbul: 1,2,3 Arahk 1994, Saat 19.30/3 kakk, SaatU.OO Istanbul Hilton Convention and Exhibition Center Biletler 11 Kasıni'dan rtibaren tattşa «unuhıyor. \fekkocama Taksim (0-212) 251 28 88 Vlakkorama Suadiye: (0-216) 350 87 42 Vakkorama Gatefia: (0-212) 559 54 44 «akkorama Rumelr. (0-212) 234 42 81 btmin 6, 7 Arakk 1994, Saat 19.30 Izmir HiKon Biletler 18 Kasm'dan itibaren »atışa sunuluyot Beymen Alsancalc (0-232) 422 72 75 \ökkorama Alsancak: (0-232) 421 65 90 Ankara: 9,10,11 Arahk 1994, Saat: 19.30 Ankara Hifton Biteöer 18 Kaam'dan rttbarefl saöşa sumıltıyor. Vlakkorama- (0-312) 425 22 85 Tâylan Bektromk (Atakule): (0-312) 439 32 79 Dost Music Center. (0-312) 425 00 05 Kapılar konseden bir saat önce açılacaktıc Gece boyunca fast food sennsı yaptlacaktıc . Hayal Kahvesi'nde Duo Mennan' konserlepi • Kültür Servisi - Hayal Kahvesi'nde bu akşam ve yann konser verecek olan "'Duo Mennan" gitar ikilisi; 'flemenko'dan 'Spanıshjazz'a, rock klasiklerinden Türk ezgilerinin modern yorumlanna uzanan repertuvarlanyla Avnıpa ve Amerika'da sayısız konserler verip caz ve rock'un önemli isimleri ile plaklar yaptı. Son olarak Okay Temiz ve grubuyla stüdyoya giren "Duo Mennan" gitar ikilisi, konser programlannın yanında Türk grupları ve müzısyenleri ile 'jamsession'lar yapacak. "San'at YâHû" sergisi • Küttür Servisi - İTÜ Türk Musikisı Devlet Konservatuvan Mezunlan Derneği'nın "San'at YâHû" adıyla düzenledigi karma geleneksel sanatlar sergisi, 30 aralığa kadar gezilebilecek. tstanbul Büyükşehir Belediyesı Kültür Işleri Daire Başkanlığı Taksim Sanat Galerisi'nde açılacak serginin en önemli özelliği; ebru, hat, tezhip, resim ve enstrüman yapımı dallannda eserleri sergilenecek olan sanatçılann aynı zamanda Türk musıkisi ses ve saz sanatçılan olmalan. Sergiye neyzen Niyazi Sayın, neyzen Salih Bılgin. udi Serhan Aytan, kanuni Şehvar Beşıroğlu ebrulanyla; mevlidhan Yusuf Rizeli, bilgisayarda * gerçekleştirdiği hüsnühat kompozisyonlanyla; tanburi Necip Gülses ve Nami Şenel resimleriyle; ses sanatçısı Ufuk Caba da tezhipleriyle katılacak. Imal ettikleri enstrümanlarla sergide yer alan sanatçılar da şunlar: Arslan-Özgün Çekiç, Arif Türker. Ibrahim-Hasan Coşkun, Turhan Demireli. Tanburi ve besteci Sadun Aksüt'ün arşivinden derlenen müzisyen fotoğraflan ve elyazmalannın da yer aldığı sergide ay boyunca saat 15.00-15.30 arasında Türk müziği dinletileri sunulacak. Şükriye Göçer'in resim sergisi • Kültür Servisi - Ressam Şükriye Göçer'in üçüncü kişisel sergisi Uran Kültür ve Sanat Merkezı'nde açıldı. 1948 yılında Kahramanmaraş'ta doğan sanatçı, 1966 yılında Kahramanmaraş , Öğretmen Okulu'ndan, 1969 yılında da Izmir Eğitim Enstitüsü Resim-lş bölümünden mezun oldu. 1985 yılına kadar resim öğretmenliöi yapan Göçer, 1985-91 yıMan arasında grafıkerlik yaptı. Doğada ve çevrede gözlemledıklerini kendi yorumuyla sanatseverlere sunan Göçer. bugüne kadar aralannda Hollanda-Amsterdam Belediye Sarayı, Beyoğlu Güzel Sanatlar Galerisı, Devlet Güzel Sanatlar Galerisı ve Sandoz Sanat ' Galerileri sergilerinin bulunduğu 16 karma sergiye katıldı. Uran Kültür ve Sanat Merkezi.. (Altunizade Tophanelioğlu Cad. No:56 Üsküdar) yer alan sergi 21 aralığa kadar sürecek. Semih Bateroğkı'rum 50. sanat yılı • A.NKARA (.\A) - Karikatür sanatçısı Semih Balcıoğlu'na 50. Sanat Yılı'nda, Kültür Bakanlığı tarafından düzenlenen törenle onurplaketi verildi. Kültür Bakanı Timurçin Savaş, Resim Heykel Müzesi'nde düzenlenen törende yaptığı konuşmada, Semih Balcıoğlu'nun Türk karikatür sanatında yanm asırdır imzasını başanyla kullandığını belirterek "Sayın Balcıoğlu, Türk karikatür sanatını ve sanatçılannı koruyup geliştirebilmek için hep öncü olmuştur" dedi. Karikatürist Semih Balcıoğlu da karikatüristlerin konuşmayı pek sevmediklerini belirtti. Behçet Aysan adına şiir bdülü , • ANKARA (ANKA) - Türk ' Tabipler Birliği (TTB) 2 temmuz Sıvas katliamında hayatını kaybeden şair Dr. Behçet Aysan'ın anısını yaşatmak amacıyla her yıl 14 Mart Tıp Bayramı'nda verilmek ödüllü şiir yanşması düzenliyor. TTB'nin düzenledigi "Dr. Behçet Aysan Şiir Ödülü" yanşmasında 2 Temmuz 1993 ile lOŞubat 1995 arasında yayımlanmış ya da yayımlanmamış eserler katılabilecek. Bu arada, ödüle aday olan eser sahibinin Dr. Behçet Aysan'ın yaşı olan 45 yaşından küçük olması ve eserin daha önce hiçbir yanşmada ödül almamış olması gerekiyor. Son katılma tarihi 10 şubat olarak belirlenen yanşmanın jürisi Orhan Asena, Şükran Kurdakul, Emin Özdemir, Hulki Aktunç ve Ahmet Erhan'dan oluşuyor. 14 Mart Tıp Bayramı'nda yanşmayı kazanan eser açıklanırken eser sahibine TTB plaketi ve Dr. Behçet Aysan'ın ailesi tarafından 5 milyon lira para ödülü verilecek.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle