25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 27 KASIM 1994 PAZAR 2 10 PAZAR YAZILARI Şarlo'nun melon şapkası Sessız sınemanın kralı Şar- lo'nun başındakı şapka: Melon şapka. tngiltere'de soyu tükenen bir moda. Melon şapİcayla dola- şana artık rastlanmaz oldu. Ya- şı ilerleyip ölenler, alışkanltkta- nnı da mezara götürüyorlar. Ev- lerinin dolaplannda kalan me- lonlar. oğullan için artık cazıp değil. Henüz vazgeçmeyenler de var: Cenaze levazimatcılan. Aşın milliyetçi Kuzey lrlanda- lılar. Harp malülü gaziler. Emekli subaylar. Büyük dedele- rinden bu yana bankerler. Ingi- lızlere özgü atlı araba yanşlan- na katılan biniciler. Gerçek cen- tilmenler. Bır de düzenle alay etmek ısteyen gençler. Bazı at yanşlannda da görü- lür melon şapka. Ama yüksek sosyetenin mutlaka katıldığı ün- lü at yanşlannda geçerli olan melon değil, gri silindir şapka- dır. Sınıf farkı şapkadan bellidir. Burjuva için melon, aristokrat için silindir şapka. EDİP EMİL ÖYMEN Melon ancak belli bir tür kı- lıkla giyilir. Siyaha yakın çok koyu lacivert, ince çizgili ağır cıddi yeleklı bir takım elbıse. Mutlaka beyaz bır gömlek. Mutlaka ağır cıddı bir kravat. Burunla üst dudak arasında pı- podan sararmış, uçlan kırpık 'subaybıyığı'. Vetercihençelık mavisi gözler. Elde de şemsiye- baston. Sokaklarda metrolarda görül- meyen melon şapka en çok ka- sım ayının ılk haftasında ortaya çıkar. Binnci Dünya Savaşt'nın bitişı, ardı ardına törenlerle anı- lırken. Işte bu törenler. melon şapkayı kimlerin hala ne zaman gıydiğını gösterir. Ama o kadar. Ah, ah... Melon şapka bu hal- lere mi düşecekti? Uzerinde gü- neş batmayan dev imparatorluk cümle alemin maskarası oldu çıktı. Bu da yetmezmiş gibi, dü- zenın savunuculannın ortak sımgesi de artık >ok oluyor. Ka- faya melon oturtmak yerine ku- lağına küpe takanlarla dolu or- talık Melon şapka, ünlü Vıcto- na ve Albert Müzesi'nde geçen hafta açılan Giyım Tanhi Bölü- mü'ndeki yerini de aldığına gö- re artık bu iş bitmiş. Ama, eskiden imparatorlu- ğun parçası olan Nijerya'da ör- neğin, kabile şefleri, majestele- nnin ziyaretlerı sırasında bütün kabileye melon şapka giydire- rek 'ne kadar uygarolduklannı' gösterdiklerineınanıvorlar. Aşı- n milliyetçi Kuzey Irlandalılar da öyle. Melon şapkalanyla ma- jestelenne ne kadar bağlı olduk- lannı gösteriyorlar. Türkler için her yerde alarm zilleri çalıyor Çocuğun bın ötekine soru- yor: "Türklerie neden futbol oy- nanmaz?" Öteki ne bılsın sorunun yanı- tını! "Bflmiyonım" deyince al- dığı yanıt şu: "Çiinkii ber korner kazan- dıklannda. köşeye bir kebapçı açıveriyorlar!" Bu ve bundan biraz daha ırk- çı ıçerikli olan türden 'şakalara' giderek daha sık rastlıyoruz ar- tık. 6O'lı yıllann ılk göçmenle- ri yaşlandıkça, büyüyen çocuk- lan daha kolay uyum sağlama- ya başladılar bulunduklan top- luma. Aynı zamanda, Alman- ya'da yenı naziler ellerini kana bulamayı arttırmaktalar. Bu du- rumda tüm demokrat görüşlü insanlar-yerlisiyle, yabancısıy- la- bir bütün olarak 'kahveren- gi gömleklerin" tarihtekı iğrenç karanlık köşelerinden geri gel- melennı önlemeye çalışıyorlar. Işte bu bütünlüğü bozma yö- nünde iki gelişme var ki toplum- sal olaylan bıraz duyarlı şekıl- de izleyebilen herkesi kaygılan- dınyor. Buniardan ilki daha güçlü bir tehlike: Dinsel fana- tizm. Dinsel gerekleri yerine ge- STOCKHOLM G Ü R H A N UÇKAN tırmeyı, bır gösteri ve hatta bir gözdağı şeklinde yapan kişılerin sayılan artıyor. Bu kışiler, ken- di ülkelerinden gelenleri de çe- şitli yöntemlerle baskı altında tutmaya kalkışıyorlar. Ikıncı tehlike ıse, özellikle Türkıyelı göçmenleri ılgılendı- riyor. Bır süre önce Götebo- urg'da oynanan IFK Götebourg- Galatasaray maçında tribünler- de, Türk bayrağından çok MHP bayrağı vardı. Vatandaşlanmı- zın otobüslerle kente gıdiş geliş- lerinde de bu partıyı destekle- yenlerle desteklemeyenler ara- sında çeşitli sürtüşmeler oldu- ğu kulağımıza geldı. Öğretmen bır arkadaşım, durumdan çok öfkelenmış. "Ben Başbuğ Tür- keş'in mıtingine mi girrim, ülke- min gözde bir takımın izlemeye mi n diye sordu bana. "Ne za- mandır bu adamlar bütün Tür- kiye'yi temsil eder halc geldi- ler?"" Cumhuriyet okurlan, bu so- runun yanıtını çok lyi bilirler. Artık Türküyle, Kürdüyle, Süryanisiyle bizim insanlanmı- zın yoğun olarak bulunduğu semtlerin duvarlannda yalnızca ıki akımın afışlerine rastlanıyor: PKK ve MHPnin... Oysa o du- variarda 12 Mart ve 12 Ey- lül "den sonra Türkiyeli ilerici ör- gütlenn afîşlen görülürdü. Son yerel seçimlerde bazı 'müKyet- çi-Vlüslüman' Türkler, sosyal demokrat (!) partiden seçilme- yı başardılar. Buniardan biri, bır radyo söyleşısınde.'Türkiyesöz konusu oldu mu gönişlerim mil- liyetçidir: İsveç'te ise sosyal de- mokratım" dıyebilıyordu... Kımlik arayışı içinde olan'gurbetçi neslin çocuklan'nı bu akımlara kaptırmamak gere- kıyor. Onlann, demokrat, ıleri- cı ve laik bır kımlığı benimse- melen için buradaki insanlan- mıza ve yurdumuzdaki örgütlü aydınlanmıza çok iş düşüyor. Bunu bugünkü dev letimizden bekleyemeyeceğimız ıse çok üzücü bir gerçek... Burnunun ötesini de görebilen yöneticiler Seul'de 17 katlı, 427 yabancı aıleyı banndıran. kent merkezı- ne yakın, yan yana iki dev apart- man, 15 sanıye gibi çok kısa bir sürede ve binlerce izleyicınin gözleri önünde yerle bir edildi. 2.400 deliğe yerleştirilen yanm tondan biraz fazla dınamıt. -ın- SEUL lır olan cam, kapı, çerçeve. de- mir, boru ve benzerlennin satı- mından 600.000 dolar kazandı. Yıkım artıklanysa, çapı 5 de- ALI mır, boru ve benzerlennin satı- RIZA mından 600.000 dolar kazandı. BALAMAN Yıkım artıklanysa, çapı 5 santi- metreyı geçmeyecek şekilde 'Sokaktaki adam'ın söyledikleri'Sokaktaki adam' ne diyor? Yani gerçekten sokakta bulu- nan (yürüyen, duran, soran, dü- şünen, taşınan, kaşınan...) adam ne diyor? Yani sokaktan hangi sesler geliyor? Gelin Moskova'nın ismi la- zım değil bir sokağına çıkalım. (Sokağın adı ciddi bir neden- den değil, okuyucuyu boş yere meraklandırmamak için açık- lanmamıştır.) Ve kulak verelim: Sokaktaki adam, sokaktaki kadın, sokak- taki çocuk ve diğer "sokaktaki- ler" neler konuşuyor. - Bak, Schvvarenegger'ın fil- mi gelmiş! Bu seferde kaçınr- sak... - Bir dubleden ne çıkar, ka- ncığım? Sen de beni iyice... - On bin ruble mi? Topu to- pu şu kadarcık bir... - ttiraz etme boşuna! Ikinizi restoranda görmüşler! Sen ona sanlarak diyormuşsun ki... - Tutukluk yapmasıydı, öte- ki leri de harcayacaktım. Tam o sırada arkamda... - Bir dondurma daha yesey- dim, n'olurdu sanki? Herkesin babası... - Süreceksin tanklan üzerle- rine! Bak düzelmiyor mu her şey? Yeter ki başımızda... - O elli bin dolarlık Italyan mobilyayı komşuda görmez miyim? Hemen kocama bir te- lefon açıp... MOSKOVA HAKAN AKSAY - Bana takmış bir kere! Sını- fın en çalışkanı bile olsam... - Sıçratmadan geçemez miy- din, küstah! Sanki ben senin gi- bilerin o lüks arabalan nasıl al- dığını... - Bundan daha ucuzunu bu- lamazsınız! Bizde her malın... - En iyi futbolcuları Avru- pa'ya satarlarsa böyle olur ta- bii. Doksan dakika içinde bir kere olsun... - Bu havada miniyle bekle- mek kolay mı sanıyorsun? İki saattir tek bir lanet olası müş- teri bıle... - Bak yine yükselmiş dolar. Sana dememiş miydim, geçen hafta... - Bu şehrin havası beni ök- sürtüyor. Biranöncealısverişi bitirip de köyümiize... - Tann size sağlık versin! Tanrı size mutluluk versin! Tann... - Bana inan, kimseye senin kadar bağlanmamıştım. Seni bir an bile aklımdan... - Bu seferki yılbaşı piyango- su eşsiz bir şans! Içimden bir his... - Duydun mu, Pugaçeva, yi- ne orasını burasını gerdirmiş? Tabii, oğlu yaşında çocukla... - Yahu, patates yıye yiye ai- lecek patatese benzedik! Bari bu akşam... -Almanlar malı almaya ni- yetli. Yarın biraz Moskova'yı gezdiririz... Akşama da otel- de... - Adama bak! Hık demiş. 'Zenginler de AğJar'daki Luis Alberto'nun... - Biraz da bız yolumuzu bu- lalım; değil mı? Herkeste ne yollar.. - Hey, sakallı! Ne öyle diki- lip not alıyorsun boyuna! Sen koca yolu tıkadığını bile far- kedemeyecek bir... y F/ir nr/titHti 1\In0İ 9 0 UnVIV magazalarda eşe-dosta hediye seçmeye çalışırken. mızmızlanan ufaklıWan, IUI UruUSU l i u e i C İIUİ.U göbeklerinihoplatarakgütenNoelBaba"lareğlendirwek.Ve>eni>üsabahı uyanan küçük çocuklar, yastıklannın altında >oel Baba'nın bıraktigı hediyeleri bulacaklar. \ ılbaşının 'ağır işçilen" genç Noel Baba'lar, bunca sorumluluğiın altından kalkabilmek için şimdiden hanl hanl hazırlanıyoriar. Noel'in gelişine bir ay kala. Batılılan ya\Bş yavaş yılbaşı he\ecanı sanvor. Mağazalann vitrinlerine kar vagmaya. mimarür çam ağaçlan vitrinlerde boy göstermeye başladL Noel'e doğnı ahşveriş ividen iyiye hızlanacak. Anneter 'Yıldızm Gölgesi' Daimler Benz'e düştü Ünü Stuttgart'tan tüm dünya- ya yayılmış olan Daimler Benz, otomotivden öteye silah endüst- nsındedesözsahibi birkuruluş. kamyon, cip, tank ve uçak ge- reksimini karşılayan Daimler Benz, yakında Avrupa'nın en modern savaş uçagı olması bek- STUTTCART un'un ünlü V-2 füzesine de kat- kıda bulunmuştu. Nasyonal sos- yalıstlerle ortak çalışmakla sa- vaş endüstrisının önemli bır bö- Macar işçıler henüz tazminat alamadıklannı anlatıyorlar. Kuruluşun en üst düzey yö- netıcısi Edzard Reuter gençlik mn parıııagı basılan bır düğ- meyle başlayan art arda patlama =w440ri4un^fiüffibüBykr4#--bt işı bıtırmeye yettı ve de attı... Birkaç saniyelik heyecan, yen- TTT yoğun atkış tufanına btraktı. Alİcışlann, uygulanan tekniğın görkemine mi, apartmanlann arkasındaki tepenin (buralarda dağ denilıyor) görünümünü kur- tarmak için apartmanlar sahibı kooperatife 200 milyon dolar ödeyen belediye yöneticilerine mi, bu aparatmanlann yıkılaca- ğı sözünü seçim propagandası yapan Kore'nın 7. Cumhurbaş- kanı YoungSam Kim'e mi, yok- sa hepsine mi olduğunu ayır- mak dogrusu kolay değil. Yıkım, alt katlardan başladı; »pki rakibıne çelme ufaltılarak yul yapıııııııdj kulld- nılacak Son 23 yıldan bu yana, 4 l r»lnn ilf i licv atıp altına alması gibi, yıkılma- ya hazır ona kat hiç nazlanma- dı, üst fcat da hepsrnrn ûzerine yığılıverdi. 500'e yakın yerli ve yabancı basın üyesi. yıkılan dev binanın 200 metre karşısındaki Hayatt Otel'in çatısında fotoğraf maki- neleri, video kameralanyla yer- lerini aldılar. Bu arada, Ameri- ka Birleşik Dev letJeri 'nin ve Ja- ponya'nın ünlü TV kanallan CNN. NHK canh yayın hakkı- nı, peşin parayla satın alma fir- satinı da kaçırmadılar. Apartman sahibı kooperatif, yıkım öncesı tekrar kullanılabı- blok apartmanın yennde şımdi yelleresiyor... Yıkılanın yerine nTTTÎA'eTrhâlfcârhtzmeT âçTsın- dan açık hava müzesi ve park yapılacak. Bu eylem, Seul'ün başkent oluşunun 600. yıldönü- münü kutlama programı için- deydi. Yöneticiler "BizSeul'u atala- nmızdan miras almadık; ona daha iyi bakmak vedekonımak için çocuklanmızdan ödünç aJ- dık. Bize, Seul binlerce v ıl sonra- sı için de gerek" diyorİar. Doğ- ru söze ne denır? Yönetici dedığın burnunun ötesini de görebilmeli. Topraklan batı'ya katılan eskı Doğu Almanya'nın çeşitli kent- lermdeyapTtgtertsofrtSySlryâ^" tınmlarla kendınden yine söz et- tiriyor. Şu sıralar Ludwigsfelde'de kamyon fabrikası kurulmakta. Bu yeni fabrikanın temeli, yı- kıntılannı otlar kaplamış Nazı dönemi Daimler Benz savaş uçak1an motor fabrikasmın az uzağına atıldı. Daimler Benz el- li yıl önceki topraklara geri dön- dü. "Yeni bir dfinyanın ve yeni bir çağın gerirdiği göre\ler bizi beküyor" sözlerıyle Ludwıgs- felde'de yeni bir başlangıç ya- pıldı. Alman ordusunun askeri lenen Jaeger Wın da sıpanşını alacağa benziyor. Tanesi 90 mil- "yornııaıkTaıı? Aym ktîruraş !t.~ Dünya Savaşı sırasında Jaeger lû9âıiLda motorunu yapmıştı. Stuttgart'ın bu ünlü şirketınin gınşımlen ve şu sıralar sinema- larda gösterime yeni giren 'Yd- dızın Gölgesi' adlı film, Nazı dö- nemındeki geçmişini anımsatı- yor. 1936-1945 yıllannda bin- lerce savaş esirinin Daımler Benz'ın Ludvvigsfelde fabrika- sında nasıl çalıştınldığı. bu filmle belgelenmekte. Zorla ve kötü koşullar altında. Karşı çı- kanlar ya da sabote edenler as- keri mahkemelerde yargılanmış, hapse atılmış; hatta idama edi- lümünü oluşturmuştu. Fabrıka- larında özellıkle Polonyalı ve Macar savaş esirîerinî boğaz tokluğuna ve kötü koşullar al- yıllarını Istanbul'da geçırmiş. Babası. nazı vönetımmden ka- lenler de olmuştu. Ünlü motorlu araçlar kurulu- şu, Hitler'in ulaşım ve silahlan- ma politikasından kendıne bü- yük çıkarlar sağlamıştı. Filmi yapanlara göre Daimler Benz hiçbir zaman Nazi rejimi polıti- kasının kurbanı olmamıştı. Güç- lü kuruluş, aksine bu polıtıkayı hep yönlendirmışti. Otomobil. kamyon ve otobüs gibi araçlann yani sıra tank ve uçak motorla- n da üretmişti. Wernervon Bra- Fılm. 1987'de genç araştırma- cılann hazırladığı 800 sayfalık 'Daimler Benz Kıtabı'nı da anımsatıyor. Bu eserle de kuru- luşun Nazı dönemi çalışmalan kamuoyuna sunulmuştu. Daim- ler Benz de hemen ardından bir araştırma komisyonu kurdur- muş ve savaş esirı ışçılerden he- nüz hayarta olanlara ve aılelen- ne tazminat \ ereceklenni açık- lamıştı. Stuttgart'ta şu günlerde göste- rilen fılmde ıse Polonyalı \e çarak T2 yıl Âtatürk Türkiye'si- ne sığınan ve savaş sonrası Ber- -ün'ifle belediye retst olan ürtrü Ernest Reuter. Daimler Benz'de görevı mayıs 1995'te sona ere- cek oğlu Edzard da, Sosyal De- mokrat Partfden yenı başkent Berlin'in belediye reısliğine so- yunmayı düşledığını geçenler- de açıkladı. Aynı kışı. bır süre önce de Da- imler Benz ortaklan önünde yaptığı konuşmada savaş en- düstrisine el atmalarını şu söz- lerde savunmuştu: "Banşısilah- sız konımak isteyen bir dünyada yaşamak istemiyorum!" Grozni'ye giren muhalif birlikler, yönetimi ele geçirdiğini öne sürdüler Çeçenya'da başkent düşmek üzere Moskova tarafindan desteklenen muhalif güçler, Rusya'nın sağladığı tankiar ve sUahlarla başkente saldınyor.(REUTER) Dış Haberler Ser>isi - Çeçen Cumhuriye- ti'nde Devlet Başkanı Cahar Dudayev yanlt- lanyla Rusya tarafindan desteklenen muhale- fet arasındaki çatışmalar, başkent Grozni'de tüm şiddetıyle sürüyor. Muhalefete ait tank- lann kent merkezindekı başkanlık sarayına ulaştığı ve kentin düşmek üzere olduğu bildi- riliyor. Muhalefet, yönetimi ele geçirdiğini ıleri sürdü. Ancak bu iddia bağımsız kay- naklarca henüz doğrulanmadı. Önceki gece kente iki koldan saldıran mu- halefet güçleri. top ve tank ateşi desteği ile dün sabah erken saatlerde kente girdiler. Muhale- fet güçlennın sabah saatlerinde Dudayev'in sarayının bulunduğu kent merkezine kadar ulaştıklan, 6 tankın da Dudayev yanlılannın mevzilerini geçerek saray dışına geldiği bil- dirildi. Sarayda yalnızca binayı konımak ama- cıyla mevzilenen askerler bulunuyor. Duda- yev'ın içeride olup olmadığı ise bilinmiyor. Cumhunyette televizyon yayınlannın da dün geceden beri kesik olduğu, radyosunun ise yalnızca ulusal müzik çaldığı kaydedıldi. Dudayev. muhalefetin saldınsının başladı- ğı dün akşam saatlerinde televizyondan halka seslenerek 17-26 yaş arasındaki tüm erkekle- n seferberlik kapsamına aldığinı açıkladı. Du- dayev "Çeçenya ve tüm KafkasyaJjlann bir bütün olarak saldırganı püskürtecegine, Genç Çeçen Cumhuriyeti'nin bağunsızlık veözgür- lüğünü koruyacagına eminim" dedı Çeçen Genelkurmay Başkanlığı yetkilile- rinden Musa Marjuev de dün sabah yaptığı RUSYA RUSYA KUZEY OSETYA, GURCİSTAN ÇEÇEN OZERK CUMHURİYETİ 80 km Çatışmanın tarihçesi Çeçenya, bulunduğu bölgenin stratejik önemi nedeniyle Rusya ile tarih boyunca savaştı. Ruslar 1785'te Çeçenya'yı kendilerine bağlamak istediler. Bu çatışma Çeçenlerin teslim olmasıyla savaş sona erdi. 1917*de Sovyetler Birliği'nin kurulmasından sonra bölgede ayaklanma çıktı. 1924'te kurulan Inguş Özerk Cumhuriyeti ileÇeçenler 5 Aralık 1936da birleşerek Çeçen-lnguş. Özerk Sovyet Cumhuriyeti*nu kurdular. II. Dünya Savaşı sırasında Almanlara yardım ettikleri ileri sünilen bu iki halk, Stalİn'in emriyle Kazakistan ve Sibirya'ya sürgün edildiler. 1956"da haklan iade edilen bu halklar geri döndülerse de tnguşlann bazı topraklan Kuzey Osetya'da, Çeçenlerin bazı topraklan da Stavropol bölgesinde kaldı. Sürgüne gönderilen 700 bin kışiden sadece 200 bini geri döndü. 1957 yılında Çeçen-lnguş Özerk Cumhuriyeti yeniden kuruldu. Bu birliktelik J991 yılına kadar sürdü. Bugün 2 milyon nüfusa sahip Çeçenya, 1991'de Rusya Pariamentosu'nun aldığı 'Baskı gören halklann haklannı iade kanunu'na göre harekete geçti. açıklamada, muhalefetin 25-30 tanklıkbırgüç ile kuzeybatı yönlerinden kente girmeye baş- ladığmı doğruladı. Devlet Başkanlığı Sarayı ile telefon bağlantısı kuran Interfax'a verilen bılgiye göre de Saray dışına gelen güçlerin "Rus askerieri" olduğu savunuldu, bunlann bazılannın öldürüldüğü. 4"ünün de esir alın- dığı belirtildi. Bu yetkılıler, kent merkezine gelen zırhlı araçlan da Rus askerlennın yönet- tiğıni savundular. Muhalefet. adını açıklama- dığı bazı BDT ülkelennden aldığı sılahlarla güçlerinı son iki hafta ıçensinde zırhlı araç- lar, tankiar ve hava güçlen ile takvıye ettığinı açıklamıştı. Bu takviyeden önce ekim ayı baş- lannda Grozni'ye yapılan ilk satdın ıse başansızlıkla sonuçlanmıştı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle