27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 21 KASIM 1994 PAZARTESİ HABERLER 7PKK1 öMürüldü • Haber Merkeri - Batman, Bitlis ve Hakkâri'nin kırsal kesiminde, güvenlik kuvvetleriyle çatışmaya giren 7 terörist öldürüldü. Olaganüstü Hal Bölge Valiliği'nden yapıian açıklamaya göre, bölgede sürdürülen operasyonlar sırasındaki çatışmatarda Batman'ın Kozluk ilçesi Tuzlagölü bölgesinde 3, Bitlis'in Tatvan ilçesi Dönertaş Köyü civannda 3, Hakkâri'nin Şemdinli ilçesi Tütünlü Köyü yakınında da bir terörist öldürüldü. Teröristlerin actığı ateş sırasında 2 köy korucusu da şehit oldu. Böiücü terör örgütünden kaçan üç terörist de güvenlik kuvvetlerine teslim oldu. CHP'den Demirel'e ağır suçlama • SAMSUN(ANKA)- Cumhuriyet Halk Partısi (CHP) Genel Sekreteri Adnan Keskin, Samsun CHP 11 Merkezi'nde düzenlediği basın toplantısında eğitim birliğinin bozularak yurtlann ve izinsiz Kuran kurslannın etkinliklerini arttırmasıyla Cumhuriyet düşmanlannın büyük bir güce kavuştuklanna dikkat çekti. Cumhurbaşkanı Demirel'in 10 Kasımda Anıtkabir'de yaşanan olaya tepkisinı eleştiren Keskin şöyle konuştu: "Son olarak 10 Kasımda Anıtkabir'de meydana gelen olay, bu tohumiann atılmasında etkisi olan Cumhurbaşkanı Demirel'in olayı küçültmek amacıyla 'meczup' ifadesini kullanarak bir açıklama yapmasi bu aymazlıgın en somut belirtisidir. Bunun önlenmesi için izinsiz yurtlar kapatılmalı. izinli olanlann Milli Egitim Bakanlığı'nca denetimi saglanmalıdır." Çocuk mahkemesi İçin kampanya • BURSA(AA)-Bursa Barosu kentte çocuk mahkemesi kurulması için imza kampanyası başlattı. Bursa Barosu Çocuk Haklan Koruma Komisyonu Başkant Avukat Nigar Uyan, yaptıgı açıklamada, Türkiye'de sadece Istanbul, Ankara, Izmir ve Trabzon'da çocuk mahkemesi bulundugunu belirterek, "Çocuk mahkemelerinin tüm illerde kurulması konusunda 1982 yılında kanun çıkmasına ragmen, bu 4 il ile sıntrlı kalmiştır" dedi. "Sosyalist haneket, Kalkınma ve İşbirliği İçin Gençlik Örgütü Amsterdam'da medyaya karşı toplanıyor GençMi medyayı sorguhıyor LIMİTOTAN tZMİR- Dünya gençlik örgüt- leri, medyayı sorguluyor. Med- yanın demokrasilere nasıl destek ya da 'köstek' oldugunun gözler önüne senleceği toplantı, Ams- terdam'da 50 ülkeden delegele- rin katılımıyla yapılacak. Türki- ye heyetine başkanlık edecek olan Arkadaş Çeyre Grubu Av- rupa Sözcüsü Ümit Özrürk. medyadaki tekelleşmeye dikkat çekerek "Medva.tekelleşmekten. çarpıtılrnış. yanlı bakış açılarını yansıtmaktan vazgeçerek de- mokrasiye katkıda bulunmalı- dır"dedi. Türkiye "de medyayla ilgili tar- tışmalar sürerken, Kalkınma ve işbirliği için Gençlik Örgütü (YDC) 26 kasım-2 aralık tanh- leri arasında Amsterdam'da ger- çekleştireceği toplantıda medya- yı sorgulayacak. 50 ülkeden 90 temsilcınin katılacağı toplantıda Türkiye de bir heyet tarafından temsil edilecek. Tekekaük YDÇ Genel Sekreten Bas Au- er, toplantıda en ağırlıklı konu- nun 'medya araçlannın toplum- sal süreçierin oluşmasındaki işle- vT olacağını belirterek "Medya Soy sal-Çağnda bulundu »ekelciliği ve çarpıtma politikala- n ile bunlara karşı yakın geJecek- teki eylem \e kampanyalann na- sıl gündeme getirilebileceğj de tarüşılacak" dedı. Aslında medyanın sorgulan- masıy la ilgili en önemli adımlar- dan birini, Dışişleri Bakanı MümtazSoysal 9 Kasım 1994 ta- rihli Hürrıvet gazetesindeki "Medyadan İnsan Manzaralan" köşesinde başlatmıştı. Soysal. yazısında •emeklerinin kutsallı- ğma* inanmışları. çarpıtma \e sansasyona karşı •hayır' demeye çagınyordu. Soysal, şöyle diyor- dur "Çalışanlar, yani kameracılar, muhabirler, eğer mesleklerinin •Türkiye heyetine başkanlık edecek olan Arkadaş Çevre Grubu Avrupa Sözcüsü Ürnit Öztürk, medyadaki tekelleşmeyi vurgulayarak, "Medya, tekelleşmekten, çarpıtılmış, yanlı bakış açılannı yansıtmaktan vazgeçerek demokrasiye katkıda bulunmalıdır" dedi. yüceligine, emeklerinin kutsalb- ğına ve toplumdaki ağırlıklanna inanıyorlarsa, mesleklerinin onu- nınu korumak da onlann ödevi- dir. Kimse bu onura onlar kadar sahip çıkamaz- Onlar, hep bir- likte 'hayır' derse hiçbir şey ol- maz— Medyacılığın ilkelerine ters diişen istekler geldiğinde,' Bu ol- maz, bu yapılmaz'diyebilecek bir direnişin ve bu direnişe destek verecek bir dayanışmanın olma- sı gerekir." 'Ben vanm hocanT Yanıt gecikmedi. Can Dün- dar, Akrüel'deki köşesinde "Ben vanm hocam" başlıgını koydugu Diindar- Çağnya uydu yazısını, mesleğinin ilk yıliann- da piliç satmaya soyunan patro- nunun kendilerine nasıl 'bozuk ef haberi yaptırdığını ve nasıl 'acımasızca kullanıldığını' anlat- tıktan sonra şöyle sürdürüyordu: "Bu noktada örgütlenmenin, dayanışmanın kaçınılmazlığı ve aciliyetiçıkıyor ortaya. Muhabir. kameraman, montajcı inanma- dığı işe direnecek-Direnen koru- nacak. Sendika sahip çıkacak. Meslek örgütü hesap soracak. 'Ben yapmasam başkasına yap- tınrlar" zihniveti çökecek. Çün- kiiyapan "başkalan" teşhir edile- cek. Utanacaklar. Zamanla' başka- lan" da kalmayacak. Piliç satmak için bozuk et haberi yazdıracak adam bulamayacaklar. 'Tiraj so- runu' o zaman çözülecek. "Bası-- nın onuru' o zaman düzelecek. Ben varım hocam. Gö/e alan bir adını öne çıksın. Hadi başlayalım aıtık..." Göze alanlar birer adım öne çıkmaya başladı mı bilmiyoruz. Bildığimiz. bizlerden önce dün- yalı gençlerin medyayı en ince noktasına kadar sorguluyacagı. Amsterdam'daki toplantıya katı- lacak Türk delegelerin sözcülü- günü yapacak olan Ümit Öztürk. dünyanınçeşitli ülkelerinin med- yası masa üzerine yatırılırken Türkiye'yi anlatacak. Medyaya denetim Ugur Dündar RP'li Rize Belediye Başkanı'nın gerçekleri inkâr ettiğini söyledi: Şe\id Ydmaz yalan söylüyor Haber Metkezi - 'Arena' haber programının yapımcısı gazetecı Uğur Dündar. RP'li Rize Belediye Başkanı Şevki Yılmaz'ı. 'gerçekleri saptırma ve inkâr etmede tanıdığı en başanlı kişi' olarak niteledi ve "Yılmaz, y ine alışkanlığını sürdürüyor, rükürdüğünü yaJÜyor ve sözlerini inkâr ediyor" dedı. Uğur Dündar. 'Şev ki Yılmaz'ın Arena'da sükliim püklüm olduğunu, sonradan sözlerini inkar ettiğini'belirterek Yılmaz'dan 'yiğJttiğini göstermesini bekJediğinr vurguladı. Dündar, kendi sözlerini çarpıttığını öne süren RP'li Rize Belediye Başkanı Şevki Yılmaz'a verdıği yanıtta. "Kendisinin iddia ettigi gibi sözlerini çarpıtmadık. Olduğu gibi verdik. Yılmaz gerçekleri saptırma ve inkâr etmede tanıdığım en başanlı kişidir" dedi. Dündar şöyle devam etti: "Sayın Şevki Yılmaz. 10 Kasım günü Rize'de Atatürk'ü anma törenlerine katılmak yerine kalkıp İstanbul'a geliyor ve Arena'ya uğruyor. Biz kendisine, 10 Kasım'ı hatırlattığunızda,' Babam hastav dı onun için geldim' diyor. Sonra dışanya çıkıp ağız degiştirerek "Rize Belediyesi'ne yedek parça almaya geldim' diyor. Arena'da süklüm püklüm oluyor. 'Evet ben Arafat'ta hacı adaylanndan RP'ye oy vermeleri için söz alırken 'Refah' sözcügünü kullanmakla hata yaptım' dîyor. Rize'ye gidince faks çekiyor, ağız değiştirivor. Söv lediklerini inkâr ediyor." Şevki Yılmaz'ın Arena programında yayımlanan kasetinde. Refaha oy vermeyenler için 'haccı kabul olmaz1 dedigini anımsatan Dündar, "Şevki Yılmaz sonra yine inkâr edip montajdan, hileden söz ediyor. Arena olarak biz de mahkemelerde. bu konularda bilirkişilik v^pan u/manlara-bilinı adamlarına kaseti dinletiyoruz, gösteriyoruz. Bilim adamları. uzmanlar "Kasette liiçbir montaj, saptırma yoktur' diyorlar. Telefonla sesini oldugu gibi kaydedip vayımlrvorum. Yılmaz, yine alışkanlığını sürdürüvor, tükürdüğünü yalıyor ve sözlerini inkâr ediyor" Yılmaz'ın amacı Ugur Dündar. RP'li Başkan Yılmaz'ın amacının. kendi hazırlattıgı iki saatlik propaganda kasetini Arena'da yayımlatmak olduğuna dikkat çekti. Dündar. buna alet olmavacaklannı söyledi. Dündar, "Arafat gibi kutsal bir yerde "RP'ye oy vermezbeniz haccınız kabul olmaz' diyen ben değilim. Bir dubiaj sanatçısı da değil. Şevki Yılmaz'ın ta kendisidir. Yalanlarıvla artık beni güldürüyor ve kendisine artık hiç saygı duymuvorum" dedi. Dündar açıklamasını şöyle tamamladı: "Şevki Yılmaz'ın tavn, aslında hacılara dini ve sivasi baskı \apntak. İ stelik 'Arafat' gibi bir kutsal verdc insanlığın tanık oldugu en faşizan vaklaşımlardan biridir. Cstelik biz kendisini vargılamıvoruz. görüntüleri ve belgeleri sunuyoruz. Eger kendisini, vaptıklanndan dolavı suçlu hissedivorsa o yorumuna kanşmı.vorum. Kişisel olarak düşüncelerinden dolavı hiç kimsenin vargılanmaması gerektiğini savunuyorum. Bu anlayişımı. Arena'da ve diğer programlarımda da vansıtıyorum. Önemli olan, insanlann sovlediklerinin sorumluluğunu üstlenmeleri ve daha sonra inkâra sapmamalandır. Şevki Yılmaz'dan da şimdi viğitliğini göstermesini beklivorum." Şevki Yılmaz. önceki gün Refah Partisi Istanbul İl Merkezi'nde yaptığı basın toplantısında Arena programını "faşist mahkeme'ye benzetmiş programın yapımcısı Ugur Dündar'ı da sözlerini çarpıtmakla suçlamıştı. Türkiye'de nelerolup bittigin- den örnekler verecek. Öztürk. medyanın hangi boyutlarda tar- tışılacagı konusunda şunlan söy- lüyordu: "Medvalann toplumlann de- mokratik sürece girişlerindeki yönlendirici işlev k-ri büyük önem (aşımaktadır. Bu işlev nedeniyle. medvalann tekelleşerek çarpıtKi haber poli- tikalanna yönelmeleri verine, de- mokratik olmayan rejimlerin yanlı bakış açılannı yansıtmak- tan vazgeçerek objektif bir bilgi- lendirme politikası izlemelerini sağlamak sürecini nasıl oluştura- cağımızı tartışacağız. Dünvada denenmiş sistemler var. Medyaya dayatılan kitlesel denetleme ve yaptinm taktikleri var. Bunun yanında alternatif medya dediğimiz, 'dogrucu Da- vut' politikası güden girişimler var. Bi/ gençlik örgütü olarak, dün- yanın çeşitli ülkelerinden delege- lerin katkısıyla yakın gelecekte yayımlamayı tasariadığımız, Av- rupa merkezli ama tüm dünya gençliğine seslenecek bir gazete projesi üzerinde çalışmalanmızı yoğunlaştırmış bulunuyoruz. Medyanın görev i demokrasiye katkıda bulunmaktır. Onlan gö- revlerini yapmaya çağınyonız." Sendika Her işe bir yerinden başlamak gerekiyor. Işte medya da sorgu- lanıyor. Sorgulanacakda. "Basınınbü- yük bölümünde insanlar neden sendikasızçalıştınlıyor"". "Basın- da iş güvencesi neden işlemiyor". -Onca haksızlığa uğramalanna. ezilmelerine karşı n sendikaların- dan, bir gecede istifa ediveren in- sanlar. toplumun sorunlanna na- sıl sahip çıkabilecekler" sorulan arka arkaya gelecek. Bu sorulann "muhatabı' as- lında en çok biziz. Örgütler aslın- da biziz. Sendikalar biziz. Dünya gençleri medyayı sor- guluyor. Biz bir adım öne çık- mayacak mıyız'1 .. tzmir ve Diyarbakır ticaret odalan Diyarbakır'da ortak toplantı yaptı BIZBIZE ERDAL ATABEK TUYAP Kitap Şenliği.•• Sinema doğduğu zaman 'Tiyatro öldü mü?' diye so- rulmuştu. Televizyondan sonra 'Sinema öldü mü?' diye soruldu. Ekranların kültür dünyasına girişinden sonra da 'Kitap öldü mü?' diye sorulmuştu. Artık televizyon ekranları her şeyi veriyordu. Hele bilgisayar ekranları da her komuta anında yanıt verdikçe 'kiîaplara gerek kal- madığı' savı ortaya atıldı. Ama bu sorulara 'kitap', hep var olarak 'hayır' yanıtını verdi. Kitaplar vardı, insan var oldukça varlığını sürdürecekti. Bugün gelişmiş teknolo- jileri kültür alanında rahatça kullanan ülkelerde basılan kitap sayısı durmadan artmaktadır. Kitap okuru sayısı da sürekli artmaktadır. Uygarlık düzeyi ölçütlerinin en önemlilerinden birisi de 'kişi başına düşen' kitap sayısı olmalıdır. Bu sayı elektrikten de, otomobilden de, tele- fondan da önemlidir. Kitap okumak bilincin özgürlüğüdür. Televizyon izler- ken görüntünün karşısında pasif bir konum vardır. Ek- randa görülenler hızla gelip geçer ve 'etkiler'. CD Rom için de benzer etki geçerlidir. Ama 'kitap' sizi aktif kı- lar. Okuduğunuz sayfaları yeniden okuyabilirsiniz, kitabı kapatıp düşünebilirsiniz, sayfa kenarında küçük bir not alabilirsiniz. Onun için de 'kitaplar' ölmek şöyle dursun çok daha canlı olarak kültür dünyamızda yaşayacaktır. Televizyon da izleyeceğiz, bilgisayarı da kullanacağız, kitapları da gene eskisinden daha çok okuyacağız. Bunlar birbirinin karşıtı değil, tamamlayıcılarıdır Kitaplar, özgürlüğün savunucularıdır, demokrasinin temel taşlandır, insan haklarının yandaşıdır. Kitabı ya- şatmak, bütün bunları yaşatmaktır. Tam da bu noktada düşüncelerini yazdıkları için yazıları, kitapları için hapis- te yatan Ismail Beşikçi len, Fikret Başkaya'ları, Ha- luk Gerger'leri düşünmek gerekiyor. Düşüncelerini paylaşmadığınız zaman onları yasaklamaya kalkarsanız ortada ne özgürlük kalır ne demokrasi olur ne de insan haklarından söz edebilirsiniz. Asıl tehlike bu yasaklar- dadır, ama bunları anlayabilmek için 21. yüzyıla gerçek- ten de beş kaldığını kavramak gerekiyor. • • • Gutenberg ilk kitabı 1460'larda basmıştı. Osmanlı'da ilk matbaa, Ibrahim Müteferrika yla 1726 yılında gele- bildi. Osmanlı Imparatorluğu'nun gerileyiş nedenlerin- den önemli biri de her yeniliğin karşısına din kaynaklı gerekçelerie karşı çıkılması olmuştur. Aradaki 300 yıllık farkı kültür hayatımızda kapatmak, elbette zordur. Ama 'kitap' yazarıyla, basanıyla, satanıyla, okuruyla bu güç- lükleri de aşmaya çalışıyor. Yeter ki biz onu eski softa- lıklar yerine konan yeni softalıklarla durdurmayalım, en- gellemeyelim, hapsetmeyelim. Kitabın yazgısıyla insanın yazgısı arasında ne çok benzerlik var. (kisi de emekle oluşuyor, ikisi de sevginin ve nefretin hedefi olabiliyor, ikisi de hapse atılabiliyor, yakılıyor, parçalanıyor. Ama ikisi de bütün bunları aş- mayı başarıyor, yaşamayı sürdürüyor, yaşamak için sa- vaşıyor ve sonunda kazanıyor. Pablo Neruda 'Şiiri öl- düremezsiniz' der, 'kitabı öldüremezsinız.' O önüne çı- kan bütün engelleri aşar. demir parmaklıkların dışına çı- kar, küllerinden yeniden doğar, kendini arayanlara ka- vuşur. • • • TÜYAP Kitap Fuarı bir şenlikti. Cumhuriyetin yetiştir- diği öğretmenler, öğrencilerini fuara getiriyordu. Her ki- tap standıntn önü gençlerle, çocuklarla, kadınlarla, er- keklerle doluydu. Onca kalabalık güzel bir amaç için buradaydı. İnsanlar birbırlerıne yol veriyorlardı, saygı gösteriyorlardı, herkesin 'kitaplar' için burada olduğunu biliyorlardı. 'Bu kalabalık başka bir şey için toplansaydı ne kabalıklar olurdu?' diye düşündüm. Ama işte bir kültür topluluğunun farkı buradaydı. İnsanlar iyi şeyler için burada olduklarını biliyorlardı. Bırbirlerini tanımasa- lar da ortak bir güzelliği paylaşıyorlardı. Bunun yumu- şaklığı vardı, bunun bilinci vardı, bunun çekiciliği vardı. Hayatımıza katılan pek çok şeyin içinde kitapların varlı- ğı bir güvence gibiydi. Orada omuz omuza gezen in- sanlar, uğradığımız kültür kirlenmesine karşı mücadele eden direnişçilere benziyorlardı. Tanıdık tanımadık k>'- tün yazarlar, kalemlerinı insanlığın ortak bilincine kad- yorlardı. Tanıdık tanımadık bütün yayıncılar, bütün kı- ihtiyaçtan ç*tı" • GAZİANTEP(AA)- Birleşik Sosyahst Parti (BSP) Genel Başkanı Sadun Aren. 12 Eylül'de maddi ve manevi alanda büyük bir darbe yiyen Türk sosyalist hareketinin, ihtiyaç olarak yeniden ortaya çıktıgını söyledi. Aren, partisinin Gaziantep il örgütünün açılışı dolayısıyla düzenlediği basın toplantısında, Türkiye'de 1961 yılında TlP'in kurulması ile birlikte. sosyalist hareketin yasal mücadelesini başlattıgını söyledi. Trakya'da sancaK göstepHeri • ANKARA (Cumhuriyet) - Türkiye, Yunanistan'ı 12 mil konusunda, bugünden itibaren Trakya'da başlatacagı 'sancak gösterileri' ile bir kez daha uyaracak. Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Hikmet Bayar, Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel adına bugünden itibaren Marmara Bölgesi'nde 7 birliğe sancak verecek. Genelkurmay Başkanlıgf ndan konuya ilişkin olarak yapıian yazılı açıklamada, 21-23 Kasım 1994 tarihleri arasında Orgeneral Bayar'ın sancak verecegi birlikler şöyle sıralandı. "21 Kasım 1994: Lüleburgaz'da bulunan 65. Mekanize Piyade Tugayı, Kırklareli Babaeski'deki 10. Zırhlı Tugay, Edirne Süloglu'ndaki 55. Mekanize Piyade Tugayı. 22 Kasım 1994: Tekirdag Malkara'daki 95. Zırhlı Tugay, tstanbul Hasdal'daki 6. Piyade Tugayı, istanbul Çekmeköy'deki 23. Piyade Tugayı. 23 Kasım 1994: Adapazan'ndaki 2. Piyade Tugayı." Ottc^demekratiklcşmc, yaratısını. kültürü yaşatmak için buradaydılar. Hepsini jçjmçjen kyıt<ta,rtım fipuınrimi nnlgria paylaştım O fuarda ben bunları gördüm. Toplum tanıktır. MERİH AK DİYARBAKIR- Diyarbakırlı sanayici ve işadamlan önce 'demokratikleşme'. sonra 'ekonomikkalkınma'istedı. Diyar- bakır Ticaret ve Sanayı Odası Meclis Baş- kanı Mehmet Garan. uygar ülkelerde yurttaşlann düşüncelerini rahatça söyle- melerine karşın. bölgelerindeki insanlann suskun kalmayı tercih ettiklerini belirte- rek, "Bu suskunluk da gösteriyor ki vatan- daşın yönetenlere karşı güvenleri yoktur. Bu demokrasinin olmayışmdandır" dedi. Izmir Ticaret Odası Başkanı Ekrem De- mirtaş da bölgenin kalkınması için yatı- nm yapmanın ve sanayisini destekleme- nin şart olduğunu söyledi. tzmirTicaretOdasf yla Diyarbakır Sa- nayi ve Ticaret Odası'nın ortak meclis toplantısı önceki gün Diyarbakır'da yapıl- dı. Çok sayıda Jzmirli işadamının da ka- tıldıgı meclis toplantısında, sorunlar 'ye- rinde' incelendi. Toplantıda IzmirTicaret Odası ile Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası'nın kardeş oda olmalan oybirligi ve alkışlarla kabul edildi. İzmir'den Diyarbakır'a giderken tüm işadamlannın yüzünden okunan endişe Diyarbakır'a gelişle birlikte yerini 'ger- çeklere' bıraktı. Yıllardır. Güneydogu'ya yapıian yatınmlan eleştiren. Ege'de top- •Diyarbakır^a^iTâraya gelen tzmır ve DiyarBakır ticareTöaâlan yaptıklan ortak toplantıda, bölgedeki ekonomik ve siyasi sorunlan tartıştılar. Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası Meclis Başkanı Mehmet Garan, uygar ülkelerde yurttaşlann düşüncelerini rahatça söylemelerine karşın, bölgelerindeki insanlann suskun kalmayı tercih ettiklerini belirtti. lanan vergilerin Güneydogu'ya aktanl- masından yakınan işadamlan. Diyarba- kırlı işadamlannın "Devletin ulusal yatı- nmdan başka bölgeye katkısı yok" açık- lamasıyla sorunu değişik bir boyutta tar- tışmaya başladı lar. Diyarbakırlı sanayici ve işadamlan için önceki gün oldukça önemliydi. İzmirli işadamlan ve gazeteciler ilk kez geldik- leri Diyarbakır'da. sosyal ve ekonomik durumu daha yakından incelediler. Federatif çözüm İki yılda nüfusu 350 binden 1 milyona fırlayan Diyarbakır'da en önemli sorun. kuşkusuz işsizlik. Nüfusun yüzde 80'ini kapsayan işsizlik oranı. bölgedeki herke- si endişelendiriyor. Sanayici ve işadam- lan başta yatınm olmak üzere, bölgede iş- sizliğe çare bulunmasını. sanayicilerin ye- teri kadar desteklenmesini istiyorlar. izmir Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ekrem Demirtaş'ın ortaya attıgı 'mali federalizm'e Diyarbakır'dan üstü kapalı daolsa sert eleştiri geldi. Diyarba- kır Sanayi \e Ticaret Odası Meclis Baş- kanı Mehmet Garan, Güneydogu sorunu- nun 'federatif kavramın ütopik düşünce- si içinde' çözümlenmesinin olası olmadı- gını vurguladı. Garan. "L'ygar ülkelerde sokaktaki vatandaşın toplumsal konular- da fıkirlerine başv urduğunuzda. düşünce- sini korkmadan söy ler. Oysa bölgemizde- ki insanlar, fikirierini söy lemekten ri\ ade, suskun kalmayı tercih ediyorlar. Bu sus- kunluk gösteriyor ki vatandaşın yöneten- lere karşı güvenceleri yoktur. Bu da de- mokrasinin olmayışmdandır" dedı. Garan. bölgede yaşayan insanlann Ma- lazgirt'ten başlayarak Çanakkale'de, İnö- nü'de, Sakarya'da, Kıbns'ta Türklerle omuz omuza savaştığını belirterek. "Şim- di neden birbiıierini boğazlıyor ve birbir- lerinin kanma giriyoıiar. Sebebini halktan ziyade, bugüne kadar ülkeyi idare eden- lerden sormak gerekir. Ne yaptınız ki bu Eylül-Der Başkanı Yıldırım: Cünahımız. 27 Mayıs'ın mağduru olmamak mı? 6 1402,12 Eylül'ü kalıcı kılıyor' A1VKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Eylül Emeklileri Dernegi (Eylül-Der) Genel Başkanı Rahmi Yıldınm. 1402'liklerin haklannın geri verilmesine ilişkin son yasanın 12 Eylül uygulamalannı onaylayıcı nitelikte olduğunu sav undu. "Bizim günahunız, 27 Mayıs darbesinin mağduru olmamak mı" diye soran Yıldınm, "1402'liklerie Ugiü ynsa, 12 Eylül uygulamalannı kalıcı hale {»etirmiştir" dedı. 12 Eylülzede subaylann kurdugu Eylül- Der'in 3. Olagan Genel Kurulu dün yapıldı. Eylül-Der Genel Başkanı Rahmi Yıldınm, kasım ayı başında yürürlüğe giren "güvenlik soruşturması ve 1402'liklerin haklannın iadesine ilişkin yasanın" 29 bin 500 kamu çalışanını ilgilendirdiğini söyledi. Yasanın gerekçesinde, 12 Eylül darbesinden sonra işten atılan kamu görevlilerinin göreve iade işlemlerinin yapılabilmesi amacıyla memurlar için 24 bin 500, işçiler için 5 bin kadro istendiğini belirten Yıldınm. u Bu hesaba göre, 12 Eylül'den sonra her kamu görev lisinden l'i sokağa atılmıştır" diyerek, bunu "işsizlik terörü" olarak niteledi. Yıldınm, şunlan söyledi: "Bu yasa ile 12 Eylül faşizminin işsizlik terörü onaylanmış ve kalıcı hale getirilmiştir. Koalisyon hükümetinin programında yer alan 12 Eylül'ün yaralannın sanlacağı sözü de öteki sözler gibi boş çıkmıştır. Koalisyon hükümeti. l%0 ihtilalinden sonra resen emekli edilen 4 binden fazla subay için 1992 yılında 4. bir tasanyi Meclis'ten geçirerek bu subay lann göreve devam ettikleri varsav ımıvla bütün haklannı eksiksiz iade etmiştir. 12 Eylül faşizminin açlığa mahkûnı ertiği kamu görevlileri ise açıkta geçen 14 yıl yok sayılarak, 1980'deki derece ve kademe ü/erinden işbaşı yapmak zorunda bırakılmıştır. Asker kökenli kamu çalışanlanna bu hak bile tanınmamıştır. Bizim günahımız, 27 Mayıs mağduru olmamak mı?" Eylül-Der Genel Kurulu'nda yapıian seçimlerde, genel başkanlığa Fahrettin Atalmış, yönetim kurulu üyeliklerine de Rahmi Yıldınm. Murat Akın. Rıdvan Atmaca. Hüsevin Yüksel Biçen, Tuna Atalay ve Cihan Pelen seçildiler. halcgetirdiniz leyeceğiz" dive konuştu. 21. yüzyıla girerken kimsenin 'kafası- nı kuma gömmemesi' gerektiğinı vurgu- layan Garan. şunlan söyledi: "İnsan onuruna duyarsız uy gulamalar- dan vazgeçelim. Demokrasinin gereği olan temel hak ve özgüriüklere day alı yerel y ö- netimleri. mtrke/j bağımlılıktan kurtanp güçlendirelim. Bu düzenlemeyi, federatif kavramın ütopik düşüncesi içinde değiL hukuk ve demokrasi kuralları içinde bü- tünleştiren arayışlara girelim. Geçmiş ta- rihler de irdelendiğinde görülecektir ki Türk-Kürt kardeşliği, birlik ve beraberli- ği akıl almaz başanlar elde etmiştir. Peki bu insanlan birbirine boğazlatan sebep- ler nelerdir? Hiç düşündünüz mü? Dün- yadaki değişim ve yeni oluşumlardan et- kilenmemek mümkün değil. Şunu açıkça söy lemeliyim ki Kürt sorunu, bayrak so- runu değildir. Kürt sorunu, sınır sorunu değildir." 'Çözüm demokraside' Garan. 'ideolojilerin' Güneydogu"yla ilgili batıya yanlış bilgiler verdiğini de öne sürdü. Garan. "On verip bir alıvoruz görüşü, yanlıştır. Bunlar ulusal yatırını- dır. Buraya yapıian yerel yatınm yoktur. GAP'ın yüzde 85'i enerjiye dönük proje- İer ve yatınmlaria oluşmuştur. Bu enerjiyi batıdaki sanayi kullana- cak. Burada sanayi yok ki kullan- sın. Bölgeye günde 1 triKon yatır- dığını söylüyor devlet. Bu yılda 365 trilyon eder. Ama bunu nere- ye yaptığını gizliyor vatandaştan. Bunlar silaha. kâmuoy una, öğret- men, nıemura gidiyor" dedi. Dıvarbakır Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Felat Cemiloğlu da bölgede de- mokrasi ve banşın 'önemli oldu- ğunu' söyledi. Cemiloğlu, "Böl- gemizdeki meselelerin demokra- si içerisinde çözüm bulacağına inanmaktayız. Bu yönde sizlerin büyük yardımlanna ihtivacımız var. Bizleri yalnız bırakmay ınız" diye konuştu. İsmail Cem'den Çiller'e yanıt: Sola parti seçmek ÇiDer'in haddi değil Haber Merkezi- CHP Ge- nel Başkan Yardımcısı İsmail Cem. Başbakan Tansu Çiller' in "Sol CHP'de bütünleşirse ko- alisyon bozulur" sözlerıne sert tepki gösterdi. Cem. "Bütün- leşen solun bütünleşme maka- mı olarak yapacağı parti terei- hini beliriemek de, etkilemek de Sayın Çiller'in haddi değUdir" dedi. İsmail Cem. dün yaptığı açıklamada. bütünleşen solun tercihlerinin, Tansiı Çiller'le koalisyon ortaklığına endeks- lenemeyeceğini belirterek şöy- le devam etti. "Koalsiyon or- taklığına devam etmek, koalis- yondan aynlmakya da yeni bir koalisyona katılmak tercihi önüne geiirse bunun kararını tek başına verecek olan bütün- leşen solun yönetimidir. Ister SHP'nin ister CHP'nin tüzel kişiliğinde bütünleşelim. karanmızı biçimlendirecek olan sadece Türkiye'nin toplu- mun ve öncelikJe temsil ettiği- miz emek dünyasının. çağdaş. cumhuriyetçi birikimlerin ya- rarlandır" Başbakan Tansu Çiller'i "ucuna koalisyon iliştirilmiş yönlendirme çabalan" içinde olmakla suçlayan İsmail Cem, "Kararlanmız. Sayın Çiller'in umudunu yansıttığı yeni bir'kamplaşmadan" bir '' -*rti şovenizminden" kaynaklan/na- yacaktır. Sayın Çiller'i kendi işiyle ve partisiyle uğraşmasını öneririm"dedi. Balkan sosyal demokratları toplanıyor DTSO Yönetim Kurulu Baş- kanvekili Şehmuz Diken, Diyar- bakır'da sanayicinin ikinci plana atıldıgını belirtti. Diken. "Diyar- bakır, sahip olduğu büyük zen- ginlikierin küçük seyircisi konu- muna düşmüştür" dedi. ANKAR4 (Cumhuriyet Bü- rosu)- SHP tarafından düzen- lenen "Balkan Ülkeleri Sosya- list ve Sosyal Demokrat Parti- leri Toplantısı" bugün başlaya- cak. İki gün sürecek toplantı- ya. Arnavutluk. Bulgaristan. Makedonya, Hırvatistan. Voy- vodina, Romanya ve Bosna- Hersek temsilcileri katılacak. SHP Genel Başkan Yardım- cısı Ertöz Vahit Suiçmez. dün düzenlediği basın toplantısın- da. SH P" nin dünyada v e bölge- de yaşanan sorunlan kendi so- runlan olarak gördügünü be- lirtti. Toplantıda Balkanlar'daki mevcut durumun değerlendi- rilecegini ve bölge sorunlan- nın sosyalist ve sosyal demok- rat gözle irdeleneceğini kayde- den Suiçmez, şunlan söyledi: "Balkanlarda yaşanan so- runlardan Türkiye, kendini so- yutlamayamaz. Bosna-Her- sek'teki sorunu, insanhk soru- nu olarak görüyoruz. Batı dünyasının duyarsızJığı düşündürüyor. Balkan ülkele- ri arasında tüm farkiılıklara ragmen. Balkan kültürü dene- bilecek ortak bir kültür bulu- nuyor." Suiçmez. dünyada banş ve istikrar ortamının doğmasını arzulayan SHP'nin bu girişi- minin, banş sürecinin işleme- si açısından olumlu ve etkili sonuçlar doguracağını vur- guladı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle