Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
21 KASİM 1994 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 15
Duke Robillard, bu akşam saat 20.30'da Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda
Değişik blues uyarlaıııalarıEYÜPS.İBLAĞ
Blues, yaygın kanının aksine,
sadece uzmanlann hayat şansla-
nnm olduğu bir müzik türüdür.
Yaşamlannı Elmore James tar-
zındaki slide tarzını mükemme-
le eriştirmeye adayan pek çok
müzisyen oldugu gibi B.B.veya
AJbert King'in peşinden gıden
ve hâlâ karmaşik T-Bone Wal-
ker ve Gatemouth Brovvn yak-
laşımlannda uzmanlaşmaya ça-
lışan çok müzisyen vardır.
tşte bu akşam, saat 20.30'da
Cemal Reşit Rey Konser Salo-
nu'nda Major Müzik Organi-
zasyon işbirliğiyle gerçekleştiri-
lecek konserin sanatçısı Duke
Robillard bunlann tümünü ba-
şarmış sayılı (hem de beyaz)
"Mues'culardan biri. Pek az sa-
natçının cesaret edebileceği,
birbirinden oldukça farklı blues
tarzlannı bir beyaz'dan beklen-
medik şekilde başanyla uyarlı-
yor. Parçalannı dinlerken bunun
farkına varmak hiç zor değil.
T-Bone Walker ya da Gate-
mouth Brovvn tarzında gitar tek-
niğinin hâkim olduğu bir par-
çayla başlayan herhangi bir al-
bümü, ardındanAlbert Col-
lins'ın 'keskin'tonlanyla bezeli
bir parçayla devam edip B.B.
King'in 'ağlayan tonlu' gıtarı-
nın hakkının iyice verildiği bir
parçayla sona erebiliyor. Bu
arada Stevie Ray Vaughan'da ya
da Lonnie Mack'te rastladıgı-
mız rock sertliğindeki parçalan-
nı da araya serpiştirip hem bir
beyaz hem bir siyah hem de her
ikisi gibi çalabileceğini kanıtlı-
yor.
Blues ve blues rock gitarı
60'lardan beri rock/pop müzikte
ortak bır dil oluştururken Duke Ro-
billard. elektrikli gitardaki 6 telin pek
bilinmeyen, gözden kaçmış diyalektı-
ği üzerinde sessiz sedasız ustalaşma-
ya başlamış.
60'lardaki pek çok yaratıcı 'blu-
es'cu gibi o da Şıkago ve diğer elekt-
rikli çagdaş blues tarzlannın nüan:>Ia-
nnı özümsemeye başlamış. Delta tar-
zı 'Mues'da pek rahat edemeyen Du-
ke, farklı ve kentsel etkiler taşıyan
elektrikli gitar tarzına yönelmiş. Sa-
natçı. "Büyük şehir, nefesli çalgılar ve
"rhythm&blues" hayatımı baştan aşağı
değiştirdi" diyor.
Sanatçı, nefeslileri de kullandığı
topluluğu ıle yaptığı iki albümde pek
çok elektrikli blues tarzındaki drama-
tik hâkimiyetini kanıtlamış. T-Bone'a
ait 'Stormy Monday'deki tatlı tonlu
dokunuşu, 'Texas Flood'daki şahane
gitar atagı. Gatemouth Brovvn'a ait
'Okie Dokie Stomp'un rock uyarla-
ması ve 'My Tears'taki (Let's Have a
Parry. albümünden) slovv blues dina-
miklerdeki ustahklan dinlemeye ger-
çekten değer bulunmuş.
Robillard ilk topluluklannda, Ven-
t v-es ve Duane Eddy'nin yanı sıra
C'.ıuck Berrj' ve Buddy Holly'nin par-
çalarını da seslendirmış. O, James
Burton ve Scotty Moore'dan bahse-
derken. "Bu insanlar benim sadece ilk
gitar idollerim değil, aynı zamanda şu
anda gnıbumla yaptığım müzigin ana
esin kaynaklan da olmuşlardır. Ama
Uues yapmava başladıktan sonra, (ilk
olarak Paul Butterfield ve John Ham-
mond'ın plaklarının etkisiyle) artık
çalgıcılığıma daha fazla eğildim" dı-
yor. Sanatçının müzikal ze\kleri kısa
zamanda Muddy Waters, Hovvlin Wolf
ve B.B. King'e doğru eğılim göster-
çalıyordu. Bu kadronun da-
ğılmasından sonra Duke, 1969 yılın-
da kısa ömürlü bir blues topluluğu
olan 'Black Cat'i kurdu. Bu süre zar-
fında topluluğu ile birlikte, blues-caz
gitar diyanna da kapı açan bır albüm
yaptı:
'Rock and Roll Stage Party I.' Bu
plak müzik dünyasında müthiş bir et-
ki yaratıyordu. R&B ve rock and roll
mış. Sanatçı,
Yaşayan en büyük blues rock gitarcılanndan biri sayılan
Duke Robillard'ın, ülkemizde de kaseti yayımlanan yeni
albümü 'Temptation'ın tanıtım turnesi çerçevesinde Istanbul'a
gelecek topluluğunda ikinci gitarcı olan ve kariyeri boyunca git-
tikçe artan ivmede övgüler kazanan Paul Murphy geçen ağustos
aymda ani bir beyin kanamasından öldügü için onun yerine
(Larry Coryell'ın oğlu) genç gitarcı Murali Coryell geliyor.
"B.B.'s Blues ts
King", bana de-
rin ve duygusal
sinyaller veren
dinlediğim en
önemli blues
konser albü-
müydü" diyor,
"bundansonra
hep bu yolda
ilerledinı. Bos-
ton'a, New York'a, Nevvport Folk Fes-
tivali'ne idollerimi dinleme>e gittim.
Buddy Guy, Hubert Sumlin, Otis
Rush, B.B. ve Freddie King"i."
Duke Robillard, 1967 sonbahannda
'Roomful of Blues'u kurdu. Toplulu-
ğun ilk kadrosunda, tipik Şıkago blu-
es topluluklannda olduğu gibi Duke
lider konumunda. Fran Christina(şu
anda Fabulous Thunderbirds'le bir-
likte) davul çalıyor ve Greg Piccolo
çalan bir big band! "Bana göre istedi-
ğim her şeyi kapsayan bir albümdü"
diyor sanatçının kendisi.
Duke'un elektrikli gitardaki teknigi
o kadar karmaşıktı ki 70'Ierde çalış-
malar yapan diğer elektrikli blues gi-
tarcılannın çoğundan çok önemli
farklılıklar taşıyordu. "Kimseden gi-
tar dersi almadım. Bu yüzden ortaya
çıkardıgun tüm akoıiar kulaktan öğ-
rendiklerimdir"diyor.
Zeybek'in
kitabı da çıktı
ANKARA (ANKA) -
Can Dündarın hazırladığı,
Atatürk'ün son 300 günü-
nün ve ölümünün hıkâyesini
anlatan 'San Zeybek' belge-
selinin kitabı da piyasaya
çıktı. Büyük ilgi gören bel-
geselin daha önce video ka-
setleri de satışa sunulmuştu.
Milliyet Yayınlan tarafın-
dan hazırlanan 'San Zeybek'
kitabı belgeselde er veril-
meyen aynntılarl? zengileş-
tirıldi. Kitapta Uatürk'ün
hastalığının 1923'ten başla-
yan gelışimi. 'ölümünde
doktorlann ihmalinin payı
da var mı ' sorusunun yanı-
tı, tedaviye direnişinin ve
son dönemdeki yalnızlığının
öykiisü. tsmet Inönü ile kav-
gr
»mın perde arkası ve Ata-
tüık ölüm döşeğindeyken
başlayan iktidar çekişmesi-
nin bilinmeyen ayrıntıları
yer alıyor. Atatürk'ün son
300 gününe tanıklık etmiş
kişilerin yazdıklan ya da an-
lattıklan anılardan yararlanı-
larak hazırlanan belgeselin
kitabı 173 sayfa.
Can Dündar, kitabm önsö-
zünde belgeselin nasıl hazır-
landığı konusuna değindik-
ten sonra "Bu kitapta yaptı-
ğım sey, yıllar önce basıiıp bi-
rer tarüi parçası olmuş o eski
anıian, tutanaklan, günliik-
leri bir araya getirmekten
ibarettir. Bu küçük parçalar-
la örülen mozaiğin tünıüne
baktığımızda ortaya çıkan
Atatürk'ü sizin de benim ka-
dar seveceğinizden eminim."
diyor.
s.itap, çok kısa bir süre
önce piyasaya çıktığı halde
bu hafta en çok satan kitap-
lar lıstesinin üst sıralarına
yerleşti. Kitabın çok satma-
sı; ilk defa bir kitaba dönüş-
türülen belgeselin başansını
kanıtlaması açısından da
önem taşıyor.
ı ^iddiyede^öcııksu bir oyıîn birleşînce
Kronolojik sırasıyla Chariie Chris-
tian ve Freddies Green'den Tiny Gri-
mes, T-Bone Walker. Gatemouth
Brovvn, Guitar Slim ve Johnny Guitar
VVatson'a kadar Duke Robillard, blues
ve caz miizisyenlerinı yoğun, zaman
alıcı bır süreç ıçinde keşfediyordu.
1977'de ünlü R&B ve rock plak ya-
pımcısı olan (geçen yıl kaybettiğimız)
Doc Pamus, Duke ve topluluğunu
Bonnie Raitt'in ait
grubu olarak gör-
dükten sonra grupla
bir plak sözleşmesi
yaptı ve •Roomful
of Blues' 197«'-de
yayımlandı. Robil-
lard'ın üzerindeki
caz etkilen 'Duke's
Blues', 'Still In Lo-
ve VVhh You' parça-
larında ve 'Stormy
Monday Blues'un ilk üç dizesinde ra-
hatlıkla hissedilebiliyor (T-Bone Wal-
ker'ın şarkılannda bu büyük ustanın
tonal nüanslanm inanılmaz şekilde
yakalayabilmişti).
Duke, 1978 yılı sonunda tekrar
stüdyoya girdi ve 'Let's Have a
Party'yi yaptı. Artık Robillard. T-Bo-
ne Walker ve caz aşamasını geçiyor
ve Johnny Guitar Watson, Gatemouth
Brovvn ve Alhert Cqllirw'ın tarrlan-
nın etkisi altına giriyordu.
Duke'un daha çagdaş bir so-
und arayışı ise sonunda onun
topluluktan kopmasına yol
açıyordu. O dönem için sanat-
çı şöyle konuşuyor:
"Roomful ile son iki yılımda
beste yapmaya başlamıştım.
Ama bazı arkadaşlar, hâlâ eski
parçalann yeni uyariamalan-
nın yapılmasında ısrar ediyor-
lardı."
Herkes için en iyisinin ola-
cağını düşünüp topluluktan
1980 yılında ayrılan Duke,
"rockabilly1
şarkıcısı Robert
Gordon'ın topluluğunda Chris
Spedding'den aynlan yeri dol-
durmayı kabul etti. Ûç aylık
bir beraberlikten sonra Gor-
don, biraz dinlenip tatil yap-
mak isteyince Duke, Muddy
Waters'a yaptıklan eşliklerle
bilinen 'Legendary Blues
Band'ın kısa turne önerisini
kabul ediyordu. Her ne kadar
bu Şıkago blues ustalarının
yanında kalıcı bir koltuğu ga-
rantilemiş olmasa da Duke bu
topluluğun 'Life of Ease' ve
'Red, Hot N Blue'albümlerin-
de birlikte çaldı. Duke, "On-
larta cahnak gerçekten çok ke-
yifliydi. İlk albümlerinde pek
rahat degildim, ama Red, Hot
N Blue'da çalmak beni çok
daha mutlu etti. Daha biitfin
bir çaltşmaydı ve av nca ptakta
Roomful'un nefesli çalgılar
müzisyenleriv le birlikte çalma
fırsatını buldum. Tıpkı eski
günlerdeki gibiydi" diyor.
Roomful of Blues'dan aynl-
dıktan, 'Legendary Blues
Band' ve şarkıcı Robert Gor-
don ile olan ortak çalışmalan-
nı tamamladıktan sonra, Duke
Robillard 1980'in sonunda gitanyla
tek başına ne kadar yol alabileceğini
görmeye karar veriyordu. Sanatçı,
"Gitanmı ilk olarak" diyor,
u
bir üçlii-
nün ortasına koydum ve etkisi aranda
kaldığım ustalar üzerinde odaklaşma-
>a başladım (klasik rock and roll gi-
tarcıları) ve öğrendiğim her yeni şeyi
bunun içinde sentezlemeye çalıştım."
Gitann ağırlıkta olduğu, nefesli çalgı-
lann da yer aldığı 'rhythm&blııes'dan
filtre edilen bu yeni sentez, ilk solo
albümü 'Duke Robillard&The Pieasu-
re Kings'albümünde başanyla deneni-
yordu.
Yaşayan en büyök blues rock gitar-
cılarından biri sayılan Duke Robil-
lard'ın, ülkemizde de kaseti yayımla-
nan yeni albümü 'Temptation'ın tanı-
tım turnesi çerçevesinde Istanbul'a
gelecek topluluğunda ikinci gitarcı
olan ve kariyeri boyunca gittikçe ar-
tan ivmede övgüler kazanan Paul
Murphy geçen ağustos ayında ani bir
beyin kanamasından öldüğü için onun
yerine (Larry Coryell'ın oğlu) genç
gitarcı Murali Coryell geliyor.
Bu akşam, böylesine önemli bir
blues rock konserine daha önce tanık-
lık etmeyen tstanbullu bluesseverlerin
Duke Robillard'da, beklediklerinin de
ötesinde şeyler bulacaklarını
Kültür Servisi- British
Council, Ingiliz fotoğraf sa-
natçısı Calum Colvinin
"Vedi Büyük Günah ve Son
Dört Şey" adlı sergisini
Türkiye'ye getirdi. Sergi,
Colvin'in 1993 yılında ger-
çekleştirdiği büyük boy on
üç fotoğraftan oluşuyor. tlk
önce 2 aralık tarihine kadar
BM Çagdaş Küitür Merke-
zi'nde Tstanbullu sanatse-
verlerin beğenisine sunula-
cak olan sergi. 19 aralık-10
ocak arasında Izmir Izfaş
Sanat Galerisi'nde, 15-30
ocak arasında da Ankara
Devlet Güzel Sanatlar Gale-
risi'nde yinelenecek.
Calum Colvın, 1961
Glasgovv doğumlu. 1979-83
yıliarında Duncan of Jor-
danstone Sanat Koleji'nde
okuyan, 1985 yılında Lond-
ra Kraliyet Sanat Koleji'ni
bitiren sanatçı, yaşamını ve
çalışmalannı Edinburgh'da
sürdürüyor.
tngiltere'nin dışında
ABD, Almanya, Israil, Bel-
çika, Hollanda gibi pek çok
ülkede kişisel sergiler açan.
karma sergilere katılan sa-
natçının Nevv York Metro-
politan Müzesi, Calıforniya
Devlet Galerisi, Aberdeen
Sanat Galerisi, Londra Vic-
toria ve Albert Müzesi, British Coun-
cil, Dundee Sanat Galerisi ve Müzesi,
Köln Ludvvig Müzesi, Houston Güzel
Sanatlar Müzesi, tskoç Sanat Konseyi,
Iskoç Ulusal Modern Sanat Galerisi,
Iskoç Ulusal Portre Galerisi, Bath Kra-
liyet Fotoğraf Dernegi'nde yapıtlan bu-
lunuyor.
Türkiye'de sergileyeceğı yapıtlannda
sanatçı. Hieronymous Bosch'un Yedi
Büyük Günah ve Son Dört Şey adlı
tondosundan yola çıkmış. Colvin Is-
panya'ya yaptığı bir ziyaret sırasında
Madrid'in Prado Müzesi'nde bu eseri
görmüş ve Bosch'un tuhaf insanlar ve
korkutucu canavar-makinalarla dolu
kokuşmuş manzaraları hemen ilgısini
çekmiş. tki sanatçı arasında bu anlam-
da pek çok benzerlik bulunuyor. Aynı
boyanmış montaj duygusu; Colvin'in
insan yaşamınm dramlanm canlandıran
bebek ve kuklalann gerçeküstü manza-
ralarda yer aldığı kurgu görüntülerinde
de egemen. Ancak Bosch'un duyarlılı-
ğı tuhaf olana doğru yönelirken, Col-
vin'in sanatı komik olanı vurguluyor.
Colvin de Bosch gibi konu edilen
günahın Latince adını görüntünün bir
kenanna yerleştirmış. Bunun yanı sıra
fotoğraflann çeşitli yerlerine bazı kay-
naklardan ayıntılar eklemiş. Bu. sanat-
çının daha önceki işlerinde de başvur-
duğu bir yöntem. Ancak, Bosch'un
eserlerindeki şematikliğin yerini Col-
Kızgınlık, 1993 81X 102 Renkli Fotoğraf
vin'de büyük bir anarşi alıyor. Fotoğraf-
lann bilgisayarda işlenmesi konusunda
duyarlık taşıyan sanatçı, aynca her fo-
toğrafın çok çeşitli günahlan içerdiği
duygusunu uyandınyor.
Colvin bu konuda. "Tek tek günahla-
nn işlenmediğini, artık siyah-beyaz bir
dünya var olmadıgına göre günahlann
birbirlerinin alanlarına girdiklerini"
söylüyor.
Beral Madra, yapıtlannı oluşturmak
için klasik bir araç ile yeni bır aracı
(fotoğraf makinesi ve bılgisayar) bira-
rada kullanan Colvin'in fotoğraflannın
en ilginç özellığınin bıçim ve içerik
arasındaki karşıtlık olduğunu belırtı-
yor: "Colvin'in fotoğrafları garip, tu-
haf, komik çizgi-bantlannı ya
da bir çeşit Disney ttlkesini
çağnştuırken, avnı anda ölü-
müne ciddi tartışmalara degi-
nir ve mesajlar verir. Bu ya-
pıtlar ciddiyetle çocuksu bir
ovunu birleştirir. Bir sanatçı
dünyavi kasıp kavuran şiddet,
sahte ahlak, ortak belleksiz-
lik,ölüm ve umutsuzluk karşı-
sında nasıl davranabilir ve
yaratıcı olabilir? Calum Col-
vin'in bu soruya vanıt vere-
bilmek için bir strateji buldu-
ğu anlaşdıyor".
Yedi Büyük Günah'tan
"KKguıhk" en kolay çözüle-
bilen fotoğraflardan biri. Bu-
rada. sanatçı tarafından yır-
tılmış ve arkadan aydınlatıl-
mış kitsch bir manzara önün-
de iki insan figürü çatışıyor.
Iskoç etekli macera adamı
olan biri elinde bir kılıç tu-
tarken. sanatçının kendi port-
resi olan diğeri de bir oyuncu
elbise askısı ile kendini savu-
nuvor.
Iskoç etekli macera adamı,
bunun gibi gerçekdışı man-
zaralar içinde "Şehvet",
"Gurur", "Tembellik", "Ta-
mah","Kıskançlık" ve
"Oburluk" adını taşıyan di-
ğer fotoğraflarda da yer alı-
yor. Bir anlamda bu yedi gü-
nah, insanlığın 'düşüsü-
nü'simgeliyor. Bir yandan ileri toplum-
ların hırslarını inceleyip arzularının
olumsuz ve sömürücü boyutlan üzerin-
de düşünürken, bir yandan da insan ki-
birini yorumlayıp bu özelliğin yok edi-
ciliğini inceliyor.
"Son Dört Şey"de ise Colvin kahra-
manını son yolculuğuna çıkarıyor.
"Ölüm''de bir huninin içine düşen Is-
koç etekli adam, "Kıyamet Günü"nde
iki sepet arasındaki bambu bir ip üze-
rinde yürürken görülüyor. Sol tarafta
cchennem, sağ tarafta cenet var. "Ce-
hennem" karamsar bir tablo yaratırken,
"Cennefte artık kanatlanmış olan ma-
cera adamı, Styx ırmağını aşarak ışığa
doğru ilerliyor.
BUAŞAMADA
SÜKRAN KURDAKUL
Nâam'la Birlikte Pnag
"Prag şehri yaldızlı bir dumandır"
öyle görünmediği saatler de var elbet. Doğa güneşini
esirgememişse mimarın uygun gördüğü renkler yapılaria
bütünleşmenin başka güzelliklerini döker ortaya.
Büyük, küçük, barok.. değişik esinler, imge kaynaklan.
Nâzım'ın dizesinde olduğu gibi, yaşamış, özümsemiş-
seniz, bir iki izlenim bile yeter imge dünyanızı sarsmaya.
Aslında, Prag'ın esinlediği beş şiiri var ustamızın. Ama
dördünde etki gücü olmayan dizeler çoklukta. Bu müze
kentine Oktay Rifat'ın yolu düşseydi, sanırım, ressamlar
gibi yalnızca izlenimlerini yansıtırdı dizelere. Bu türden
şiirlerinde somutu götürebildiği çizgiden sonra kendisini
etkileyen öğeleri çoğun soyutlayarak verir Oktay Rifat.
Nâzım'ın Prag'ında dostlukları, özlemleri, acıları, yer
yer, özeleştiri duyumsatmalarıyla birlikte kendisi çokça
vardır.
Ve dış öğeler adlanyla sergilenirken bir iki dizede şiir-
sel olan fışkırıverir.
"Prag'da ağır ağır aydınlanıyor barok:
huzursuz, uzak
ve yaldızlannda kararmış keder.
ölen bir yıldızdan uçup gelen kuşlara benziyor
Dördüncü Şart Köprûsü'nde heykeller."
Uzun süre yaşamanın yaratacagı özümseme çizgisine
ulaşmamış olsa bile, bende de, belleğin kuytulannda ye-
rini bulan, bir Prag var kuşkusuz.
Dar bir sokak köşesi, bir kilise kapısı, Yahudilerden
kalma bir sinagog. Kimbilir kaç milyon kişinin başını kal-
dırarak tadına varmaya çalıştığı saat kulesi ve "gotik du-
varlann üstünde" on'lan, on birieri, on ikileri vuran Ha-
muş ustanın saati.
Şairce etkilemiş Nazım'ı:
"Harmanilerinde yaldız
ve an aziz Piyer önde
Saatin içinden çıktı • -
yorgun on iki havari
ve kasesiyle bir Yehuda
ve inanç, ve şer, ve zulüm,
ve geldik ve gidiyoruz
ve taştan biryeniçeri
melul mahzun aşağıda
ve çanları çalan ölüm
ve yukarda öttü horoz."
Doğrusu, bende şiire özgü çağrışımlar yaratmayan, bu
eski uygarlık simgesini nasıl sözcüklere taşımış Nazım.
Evet, Prag bende de bir Prag yarattı kuşkusuz. Bilinen
bilinmeyen sokakları, eski kral sarayları, köprüleri, müze-
leri, Kafka'nın yaşadığı köşeleri, Cafe Milena'lan bu ya-
ratının bir parçası ama.
öteki parça insan.
Çevirmen özverisiyle de olsa kadın erkek, genç yaşlı,
komünist antikomünist insanlardan birinin sözcüklerin-
de, anılannda bulmak Prag'ı.
Kentleri sanatçılanyta, yaratıp yücelten ustalannın yanı
sıra yaşamaya alışanlan da açar size kalıcı olanın gizleri-
ni.
Sevenleri, Izmir'in Yaşar Aksoy'u gibi, kentlerini yeni-
den yaşatırlar.
Haydi, Praglı bir Yaşar Aksoy'u nerden bulacaktım, di-
yelim. Romeo Juliette ve Karanlıklar romanının yazarı
Jan Oçaneçek'le bir kahvede birkaç saat söyleşme
olanağıyla sevinebilseydim. Ya da Zeyyat Selimoğ-
lu'nun "Sıkı Kontrol Edilen Trenler" adıyla, ama ne gü-
zel, çevirdiği büyük öykünün yazan Hırabal'la ayaküstü
on, on beş dakikacık..
Nâzım'ın Prag'ında acılar, özlemlerie birlikte dostluklar
da var demiştim.
Işte okumalara doyamadığım sevgi dizeleri:
Prag şehri yaldızlı bir dumandır
ve kızıl, kocaman bir elma gibi
Nezval geçer taze çıkmış kabrinden
param parça yüreği de elinde
ve Orhan Veli'yle karşılaşırlar
Urumelihisanndan gelir o • •
Ve telli kavağa benzer Orhan'ım
yüreciği delik deşik onun da.
Biz de aynı loncadanız biliriz Tavfer
Zenaatlann en kanlısı şairtik
sırların sırnnı öğrenmek için
yüreğini yiyeceksin, yedireceksin.
Prag şehri yaldızlı bir dumandır.
Viltava suyunun köpüklerine
martı kuşlanyla gelir Istanbul. _^
Lejyoneher Köprüsü'ne gidelim Tavfer
martı kuşlarına ekmek verelimS
Böyle dizelerle birlikte yaşamak da ayrı bir güzellik
değil mi Prag'ı.
'Avrupa Kültür
Haftalan' etkinliği
bugün başlıyor
Kültür Servisi- Son yıllarda Avrupa Bırlıği ülkeleri tüm
alanlarda oldugu gibi kültür alanındakı ortak çalışmalannı da
giderek yoğunlaştırdı. Bu yoğunlaşma, özellikle ortak kültürel
mirasın Avrupa'nın politik birliğinin gelişmesini destekleyece-
fi düşüncesinden kaynaklanıyor. Bu gelişmeleri lstanbul'da da
ile getirmek amacıyla, burada temsilciliği olan Avrupa Birli-
ği'ne üye devletler ile üyeliği beklenen devletler. 21 kasım-11
aralık tarihleri arasında "Avrupa Kültür Haftalan" adıyla or-
tak bir etkinlik düzenledi. Avrupa Kültür Haftalan çatısı altın-
da birleşen devletler, kültürel etkinliklerini ilk kez ortak bir
amblem kullanarak sunuyorlar.
tstanbul'daki etkinlikler; Mimar Sinan Üniversitesi, Alman
Başkonsolosluğu, Deniz Müzesi Sanat. Galerisi, Cemal Reşit
Rey Konser Salonu, Teutonia- Alman Demeği, Yunus Emre
Kültür Merkezi, ltalyan Kültür Merkezi, BM Çagdaş Sanat
Merkezi ve Yüksel Sabancı Kültür Merkezi'nde gerçekleştiri-
lecek. "Avrupa Kültür Haftalan" kapsamında bugün saat
10.00'da Mimar Sinan Üniversitesi'nde Fransız, Alman, ttal-
yan ve Ispanyol akademisyenlerin katılımıyla "21. Yüzyıl Alle-
si"konulu bir kongre düzenleniyor. Perşembe günü 18.30'da;
bilim ve sanat ağırlıklı, çagdaş ltalyan mimarlann ltalya'nın
yanısıra Avrupa'nın önemli ketlerinde gerçekleştirdikleri pro-
jeleri de kapsayan bir sergi açılacak. 29 kasım günü saat
15.00de Isveç Kerstin \\ickmann ın "İnsan Boyutlan- En-
düstri Çiziminde İsveç Kavramı" adlı sergisi gezilebilir aynı
gün saat 20.00'de Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda "Graz
Saxophone Quartet"in konseri dinlenebilir. 30 kasım günü sa-
at 20.00'de ise Salda Tanirova, Teutonia- Alman Dernegi'nde
bir piyano resitali verecek. 2 aralıkta saat 20.30'da Yunus Em-
re Kültür Merkezi'nde 'Prometheus Balesi' sahnelenecek. 3
aralıkta saat 14.00'te ltalyan Kültür Merkezi'nde "Liesje, Ba-
bam Rio'da Yaşıyor", 4 aralık saat 14.00'te ise "Çakı"adlı
fılmler gösterilecek. 5 aralık saat 19.00'da Alman Başkonso-
losluğu'nda "Ensemble Divers" adlı trio, bir klasik müzik kon-
seri verecek.
Bu etkinlikler kapsamında çeşitli sergiler de düzenlenecek. 1
aralığa dek Ernst Degasperi'nin "Petrol Savaşı" ve "Avusturya
Şehirfcri" başlıkh sergilen Yunus Emre Kültür Merkezi'nde
sürüyor. Calum Colvin'in "Yedi Büyük Günah ve Son Dört
Şey" başlıkh fotoğraf sergisi ise 2 aralığa dek BM Çagdaş Sa-
nat Merkezi'nde gezilebilir. Ralph Brinkmann'ın "Pachama-
ma'nın Çocuklan"sergisi yann açılacak ve 5 aralığa dek Yük-
sel Sabancı Kültür Merkezi'nde sürecek. 3- 10 aralık tarihleri
arasında ltalyan Kültür Merkezi'nde Belçika yapımı "Kahra-
nıan Toto", Alman yapımı "Lippel'in Rüyası", Norveç yapımı
"Yürüvüşçüler''ve "Terkedilmiş Yolda Bir Yıradlı filmler
gösterilecek.