25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
15KASIM1994SALI CUMHURİYET SAYFA KULTUR 13 13.TÜYAP tSTANBUL KİTAP FUARI'NIN ARDINDAN: Bu ydtiyatro,gelecek yıl shıemaKilttr Servisi - 13 TÜYAP IstanMil Kıtap Fuan oncekı gün »aat ı9 00'da sona erdı Zıyaret- çi saMsı bakımından son yıllar- da A\ rupa'nın tiıketıcıye yone- lık en büyuk kıtap fuarı olma özellgını kazanan, bu yıl 237 yayınevının katıldığı TÜYAP Kıtap Fuan, 9 gun boyunca 336 bın zıyaretçı tarafından gezıldı Fuann son gununde bırbasın toplantisı düzenleyen TCYAP Genei Koordmatoru Deniz Ka- vukçaoğlu fuar süreMnce du- zenlenen 53 panel konferans, söyleşı ve tıyatro etkınlığıne 193 vazar, gazetecı, polıtıkacı bılım adamı ve sanatçının katıldığını bu etkınlıklerın toplam 12 bın 740 zıyaretçı tarafindan ızlendı- gını sdjledı Kavukçuoglu'nun verdığı bılgıye göre turkıve Ya- zarlar Sendıkası, PEN Yazarlar Dernegı ve Edebıyatçılar Derne- ğı ıle yaymevı standlannda du- zenlenen ımza gunlerınde top- lam 282 yazar kıtaplannı ımza- ladı Bu yıl 'Tiyatro \e Ti>atro Edebiyab' olarak belırlenen ana lema çerçevesınde Turkıve Dev- let Tıyatroları tstanbul Devlet Tıyatrosu Istanbul Şehır Tıyat- rolan, Dılek Türker-Ayna Tıyat- rosu, Tıyatroskop Tıyatro Toplu- luğu ve Gulen Agaç Çocuk Tı- yatrosu tarafından desteklenen 14 ayrı etkınlıkte tıyatro gosterı- lerı sunuldu ve Turk tıyatrosu- nun sorunları çeşıtlı yonlerıyle tartışıldı Istanbul Şehır Tıyatro- lan sanaKılarının katkılarıyla duzenlenen 'Haldun Taner *e Hatıralar'başlıklı programla Haldun Taner anıldı Istanbul Şehır Tıyatrolan'nın 80 yılınr kutlama amacıyla '80'lik Deükanhya Uzun Ömür- lerJ baslıgıyla duzenlenen ödul törenı ıse sonradan asılsız oldu- gu ortava çıkan bır bomba ıhban yuzünden sergı sarayının boşal- tılması uzenne yanm kaldı Bu törende. tstanbul Şehır Tıyatro- ian'ndan emeklı olmuş cn vaşlı 4 sanatvıya, Necdet Mahfi A\ral, Nezihe Becerikli, Şükrive Âtav ve Samıye Hun'e şukran plaketı venlecektı Denız Kavukçuoglu. Turk tıyatrosuna buyuk emeğı geçmış bu sanatçılara plaketlen- nın daha sonra duzenlenecek bır torenle venleceğını belırttı 13 TUYAP Kıtap Fuan, genç okurlann büyuk ılgısını gordu Fuar on bınlerce unıversıte ve yuksekokul öğrencısınm yanı sı- ra 71 ılkokul, ortaokul ve lıse- den toplu olarak gelen ogrencı- ler tarafından gezıldı Kavukçuoglu, polıtıkacıların geçen yıllarda oldugu gıbı bu yıl da fuara beklenen ılgıyı goster- medıklerını ıfade ettı Açılışı Kultur Bakanı Timurçin Savaş- tarafından yapılan fuar, Çalışma Bakanı Nihad Matkap Adalet Bakanı Mehmet Moğultay tara- fından zıyaret edıldı SHP Istan- bul Mılletvekılı Ercan Karakaş fuarda kıtaplannı ımzaladı 9 gun suren fuar boyunca 252 ton su, 59 mılyon lıralık elekt- nk, 165 lıtre sıvı sabun, 816 ru- lo tuvalet kagıdı tuketılırken. 9 gun boyunca oluşan çop daglan da hergun 2-3 kez sefer yapan 24 kamyon tarafından taşındı Gelecek yıl 14 kez duzenle- necek olan TUYAP Kıtap Fu- an nın ana teması "Sinemanın 100. Yılı - Sinema ve Sinema Edebiyah' olarak belırlendı Ge- lecek yıl fuara, Fransa'dan çeşıt- lı yonetmenler, yazarlar, tanhçı ler ve oyuncular konuk olarak katılacak Fransız Kultur Enstıtusu'nun yanı sıra ÇASOD, SODER Fİ- VAP, TURSAK ve FİLM-YÖN bu ana tema çerçevesınde ger- çekleştırılecek etkınlıklere kat- kıda bulunacaklar Kavukçuoglu, hapıstekı ya- zarlar ve duşünurler ıçın herhan- gı bır etkınlık yapılmasının du- şunüiup düşunülmedığı yolun- dakı bır soruya karşthk, bazı ya- yınevlerının 'Yayınevlen Girisi- mi' adı altında bır grup oluştura- rak fuar ıçınde 'Duşunce ve Ifa- de Özguriüğu' konulu bır basın toplantısı düzenledıklennı anım- sattı Fuann açılışında cezaevle- nndekı vazarlara selam gonder- dıklennı belırten Kavukçuoglu "Tl VAP Tepebaşı'ndaki fuar mcrkc/ıvlc Haymana Cezaevi arasında herhaJde bir gonul bagı var" dedı Fuann ilginç göruntulerinden bıri de İvi Şeyler Vavınlan'nın standıvdı (ustte sağda). Bomba ihban töreni yanda kesti Kultür Servisi - 13 TÜYAP Istanbul Kıtap Fuarı çerçevesınde Istanbul Şehır Tı>atrolan"nın 80 yılı nedenıyle '80'lik Delikanlıya Uzun Omürier' adı altında duzenlenen, Nezihe Becerikli, Necdet Mahfi Ayral, Şiıkriye Atav ve Samiye Hün'un Türk tıyatrosuna katkılan nede- nıyle 'Şukran Odölu' alacakları toren, asılsız çıkan bomba ıhban yuzünden ya- nm kaldı TUYAP Ge- nel Koordmatoru Deniz kavukçuoglu torenden once Şehır Tıyatrola- rı nın 80 yılını kutla- mak ıstedıklennı belırt- tı Yanan Tepebaşı Dram Tıyatrosu'nun venne otoparklar yapıl- dığını anımsatan Ka- vukçuoglu "Biz zaman içersinde bu otopark- tan, bu beton vığının- dan yıl yıl alanlar çala- rak, burayı valnız Tur- kive'nin değıl son ikı yıl- dır Avrupa'nın en bu- yük tuketicive vonelik kitap fuanna çevirdık. Dusmanlanmı/ çatla- sın" dedı Daha sonra bır konuşma yapan Öz- demir Nutku ulkemızde bır sanat kurumu olarak 80 yılını ıdrak eden başka bır ku- rum bılmedıgını soyledı Nutku, "80. yt- lını da vazacağım bu kurumun. Çunkü bu benhn olmeden once bir borcum" de- dı Nutku 80 yıldan bu yana ınışlı çıkışlı da olsa bugunlere kadar gelen Şehır Tı- yatrosu'nun artık korunmaya alınması, bır dokunulmazltk kazanması gerektıgını ıfade ettı Bır sure sonra Denız Kavukçuoglu, bır bomba ıhban vapıldığını bıldırerek salo- nun boşaltılmasını ıstedı Izleyıcıler ara- sında bulunan ve neler olup bıttıgını an- lavamayan tıvatro sanatçısı Mıicap Oflu- oğlu vennden kalkarak torenın yarıda ke- sılmesi vuzunden duydugu kızgınlığı dıle getırdı Ancak Kavukçuoğlu'nun açık- lamalan onu yumuşattı 'Zamana dayanabilen yapıt, klasiktir'Kultur Servisi - 13 TÜYAP j>|anbul Kıtap Fuan çerçevesın- degerçeklestırılen "Turk kdefot- vatı klasiklerine Sahip Çıkalım" .baslıklı panelde edebıyatımızda _klasık yapıt bulunup bulunmadı- ğı hangı yjpıtların hangı ozel- lıklerınden dolayı klasık olarak nıtelendınlebıleceğı tartışıldı Fanık Şöyun'un yonettığı pa- nele konuşmacı olarak Atilla Ozkırımlı, Hilmi Vavuz, Konur Ertop ve Tahsın \ ııcel katıldı Tahsın Yucel, klasık yapıtlan bır edebıyatın tanhi ıçınde köşe f ^ \fismt oluşturan, o edebıyatın awa çizgılerı ıçınde yer alan ya- pıtlar olarak tanımladı 17 yuz- vıl Fransız edebıyatına klası- sızm adının venldığını anımsa tan Yucel. klasık yapttların \a- lınlıklarıvla ve ele aldıklan ko- are'ın Hamlet'ını örnek olarak verdı Her çağın bellı bır zıhnı- vetı dunyava bakış tarzı olduğu- nu Hamlet'ın de bellı bır dünva goruşunden çıktıgını ıfade eden Vavuz, bu yapıtın her donemde venıden anlamlandırılabıldığı ıçın klasık oldugunu ıfade ettı Panele gelırken "Turk edebi- yatında klasik yapıtlar var mf'sorusunun kendısınde epey sıkıntı varattıgını anlatan Konur Ertop ıse klasık vapıtları bugu- nun vapıtlanna örnek oluştura- cak anlam \e bıçım bakımından vetkınlık taşıyan mctınler olarak tanımladı Klasık, yenı yorumla- ra, yenı degerlendırmelere yol açacak bır metın olarak düsıinû- lurse, temel yapıt olmadığının göruleceğını ıfade eden Ertop ornegın Namık Kemal'ın başya- pıtları, temel yapıtlan yenı ku- şaklann okuması bazı tanıklık- lar çıkarması mümkun olan va- pıtlar olmasına karşın klasık ol- madıklannı sovledı Klasıklerı aynı zamanda 'olumsüz' yapıtlar olarak adlan- dırdıgımızı. ancak olumsuzlu- gun gorece bır kavranı oldugunu vurgulayan Tahsın Yucel "Bu niteliği vapıtiann kendısi mı sağ- lıvor? Yoksa onlara bız mı ven- yoruz" dıve sordu \ ucel '"De- ğer verdığımi7e gore bu vapıtlar- da bu ozdlık bır olcude var ama yapıtlan olumsuz kılan bızım onlara verdiğimiz değerdir"dedı Edebıyat denen etkınlıgın bır or- tam sorunu oldugunu dunvanın butun yapıtlannın ama ozellıkle bır halkın vapıtlarının kendı ıçınde bır ortam oluşturdugunu soyleyen Yucel, dıl açısından da. yazınsal deger açısından da klasık yapttlarımızın olmadığı söylense de edebıvatm sureklılı- gı ıçınde klasık yazarlanmızın varlıgını tanımamız gerektıgını soviedı Vakup Kadri'yı romanımızın, Saıt Faık'ı Turk oykuculugunun klasığı olarak nıteleyen Yucel Yunus Emre'nın klasıkler ıçın sayılan ozellıklerın bırçoğunu taşıdıgını savundu Dede Korkut'u ıse Türk anla- tı sanatının çıkış noktalarından bın olarak kabul edebılecegımı- zı. bu bakımdan Turk edebıyatı- nın klasıklerı arasında sayılabı- leceğını ıfade ettı Yucel, çok değışık vorumlara elvenşlı olma Im la-g şıdıklarını ıfade ettı Yücel, kla- sık edebıyatı, Fransız edebıyatı- ~n"ırTgefçekten yerıne oturduğu bellı değerlerını yerleştırdığı bır donemın edebıyatı olarak nıtele- dı Atilla Ozkırımlı, Şuvun un "Bir vapıtın yeni olması klasik olmasına engel mi" sorusuna karşılık klasık sozcugunun bır anlamının da "üzerinden vıllar geçmesine karşın degerinden bir şe> vitırmeyen" olmasından otu- ru venı ıle klasığın bır araya ko- namayacağına ışaret ettı Hılmı Yavuz da klasığı Nunıl- lah Ataç'ın tanımladıgı gıbı "Zamana dayanabilen yapıt" olarak tanımladı Yavuz bır ya- pıtın bızım ıçın hala anlam ve değer ıfade edıyor olmasının ne- denını açıklarken Shakespe- olçutunun her klasık yapıt ıçın geçerlı olmadıginı çagdaş va- pıtlann buna çok daha elvenşlı olduguna dıkkat çektı Bırden çok yoruma açık ol- masının klasığın ayırt edıcı ozel- lıgı olmadığını sovleven Hılmı Vavuz da "Belki bir tek yonım olacak ama o yonım bugun çag- daş ınsanın içınde bulunduğu konuma tekabul edecek"dedı Boşuna umarsız. sonucu on- ceden bellı bır çabayı ımleyen Sısyphos efsanesını ornek ola- rak veren Yavuz buna çok ben- zer bır şeyı Şeyh Galip'te bula- bıleceğımızı belırterek onun 'Husn-u Ask'ını klasık olarak nıteledı ürk edebıyatinda batı edebi-' yatından farkfı olarak sureklı bır Fanık Şüyun'un yonettiği panele Atilla Özkınmh, Hilmi Yavuz, Konur Ertop ve Tahsin Yucel kabldı. (DEVRİM BARAN) zene geçtıkten sonra Turk ede- bıyatının Islam kultürunun etkısı trrna gırdıgmı dırıııı betırleyici bır oğe olarak karsımıza çıktıgı- nı belırten Özkınmh, "Türk edebiyatında degerinden yitir- meyen, bugunün insanına da bir şey soyleyen bir Yunus Emre var" dedı Ozkınmlı Vunus Emre'nın, Anadolu'nun paramparça oldu- ğu bır dönemde ınsan sevgısını dınden vola çıkarak. Islamı sı- nırların ıçınde ama bunu hıçbır zaman one çıkarmadan ve za- mana dayanan bır dılle ıfade et- tığını savundu Ozkırımlı "Turk romanının klasigi kimdır divor- sanız Halıt Zıva dan başlayacak- sınız ve elbette o zincıre bağ- lanan Yakup Kadn. Sait Faik, Orhan Velı ve Nazım Hıkmet" dedı ALI1YITLAR TAHStN YUCEL Yoksulluğa Övgü "Yoksul olmak ıçın zengınlerden ızın mı ısteyeceğız? Sakalımızı kesmek ıçın onlardan onay mı alacağız?" Pascal Ouignard'ın Albucıus'unöa aynntısıyla okuya- bılırsınız Eskı Romalı oykucu Caius Albucius Sius, kendısını yaka paça yakalatıp evıne getırttıkten sonra, bır temız yıkatan, sakalını kestırtıp ustunu başını yenıle- yerek zorla sofrasına oturtup zorla yedırtıp ıçırten eğlen- ce duşkunu bır zengıne karşı, yargıç onunde, yoksul bır adama soyletır bunları Boylece, sozu hıç dondurup do- laştırmadan, hem gonencın her sorunu çozecegıne ına- nanlara guzel bır ders venr, hem de yoksullugun yalnızca ekonomık bır koşul değıl, gonullu olarak da seçılebılecek bır yaşam bıçımı, yargıç onunde bır hak olarak savunu- lacak olçude vazgeçılmez bır konum olabıleceğını gos- tenr Ama bızım ıçın de, çağdaşlan ıçın de yenı bır şey soylemedığı kesın Yoksulluk, bınyıllardan berı, ınsan ya- şamının temel degerlennden bın örnek ıstersenız, ara- madığınız kadar Örneğın buyuk ozanımız Yunus Emre onu yalnızca seçılmış bır yaşama bıçımı değıl, aynı zamanda bu yaşa- mı doğru anlamlandınp doğru değerlendırmenın nerdey- se zorunlu koşulu olarak gorur örneğın Orhan Ke- mal'de bızı en çok yoksulun guleç ve onurfu yuzu sev- me gucu ve yuce gonulluluğu buyuler Örneğın Albert Camus yoksulluktan hayranlık verıcı bir soylulukla soz eder, unun ve gonencın doruğunda bıle ona bağlılığını surdurur örneğın masallarımızın buyuk çoğunluğunda, gerçek yetışıme ancak yoksulluğu tanıyıp ustlenmekle erışılır Örneğın Buddha babasının hukumdar konutunu, gunun bırınde // Poverello (Yoksulcuk) dıye adlandırıla- cak olan Assısı'lı ermış Francesco zengın baba evını, Tolstoy konağını, eşını ve çocuklarını yoksulluğu ustle- nebılmek, dunyaya ve ınsanlara onun kansız ve perdesız gozlenyte bakabılmek ıçın, bır daha donmemesıye bıra- kıp gıder Hepsı de bıze yoksullugun bırıççağrı oldugunu gosterır Georges Bernanos da yoksullugun bu nıtelığını vur- gular hep, onun "değışmez, yumuşak /ş//f("sından, "ıç- ten açıkgoruşlüluğu"nden soz ederek ağırlıklarından sıy- nlıp yoksulluğa gelenlerın tutumunu dogrular Yoksulluk, "Nerdeyse tumuyle, ınsanlann rastlantı dıye adlandırdık- lan şeye bağlı olma kesınlığı" rastlantıya bağlı olmaksa, yaşamı bır tekduze alışkılar dızısı, bır durmuşluk bır kı- mıltısızhk değıl, sonu bellı olmayan bır seruven olarak yaşamaktır Yoksul kışı korunmasızdır kuşkusuz ama, tam da bu nedenle, an ozgur, her şeye açık, her şeye hazır durumdadır, gene bu nedenle, her şeyı ozel ve so- muttur, "her yoksulun kendı ımgesıne gore, kendı ozel yoksulluğu vardır" Bu ozel yoksulluk "konjyucu mele- <J/"dıronun korur uyarır yolunu aydınlatır Yalnız yoksu- lun yolunu mu 9 "Hayır" der Bernanos Ona gore aynı zamanda "yureğımızın ve ellenmızın boşluğu "dur yok- sulluk, bu yeryuzunde yıtırılmış cennetın yennı tutar, ıs- tersek, onun duru aynasında kendımızı de gorebılırız, ona gore kendı konumumuzu da belırleyebılırız Soylemek bıle fazla, ozdeksel yoksulluktan once varo- luşsal bır yoksulluk soz konusu burada Yunus Emre'nın yucelttığı yoksulluk soz konusu Ama, Gauma- ta'yı.Francesco'yu, Tolstoy'u ve daha nıcelennı karşı konulmaz bır guçle kendıne çektığıne gore, yoksullugun ozdeksel yanıyla varoluşsal yanının bırbırını butunledığı de kesın Georges Bernanos, her turlu karışıklığı onle- mek ıçın bır başka yoksullugun, onun kenter ışı, bayağı ve kaba bır oykunusu olan ama varoluşsal boyutundan yoksun bulunan "duşkunluk"un varlıgından soz eder Aynı bıçımde, zengınlığın de turlerı bulunduğu duşunule- bılır, yoksullukla daha lyı bağdaşan bır zengınlık bıçımı bıle duşunulebtlır Ancak oyle gorunuyor kı, ozellıkle gunumuzde yok- sunluğun bu yer duzeyındekı, bu aşkınlıktan yoksun bı- çımı belırlı bır zengınhk bıçımıyle çıft yonlu bır bağıntı ıçınde Varoluşsal duzlemde, aşkınlıktan yoksun olmala- rıyla, bırbırlerıyle ozdeşleşıyorlar, ozdeksel duzlemde bı- rı vartığı otekı yokluğuyla tanımlandığından bırbırlennın karşıtı olarak belırıyorlar Ama, varoluşsal duzlem daha belırieyıcı olduğundan mıdır, nedır, bınnden otekıne ge- çış çok sık, çok hızlı, çok kolay gerçekleşıyor, duşkunler dunun zengınlerıyle daha bır duşkunleşıyor zengınler dunun duşkunlenyle dalid Uıı zerıgınleşlyor BöyleCe en ufak bır emek harcamadan, yazarlar sanatçılar bıle ka- ^amyorlar, buotor dar o kattk&tz & darrgörme ayrnâz^' lıklarıyla, zavallı zengınlıklerını bozuk duzenın değıl de kendı^ yetenekjennın urunu sayarak pot ustune pol kırı- yor, örneğın, ekmeğe tukururcesıne "yoksulluk eseklık- tır'" dıyoriar Bereket alınmıyoruz Ama zengın olduğumuz ıçın degıl, hem aşağılamanın nereden geldığını bıldığımız, hem de, çoğu durumlarda yoksul kalmanın zengın olmanın gerektırdıgınden daha buyuk bır yığıtlık, daha koklu bır onur gerektırdığıne ınandığımız ıçın alınmıyoruz HaUunTaneranılıyor • Kültûr Servisi - İstanbul tl Halk Kutuphanesı Müdurluğu'nceduzenlenen "Haldun Taner'e Saygı" panelı bugûn saat 15 00'te Kutuphanın Çocuk Bolumu nde yapılacak Gazetecı-yazarSamıKaraören ınyoneteceğı panele konuşmaa olarak PYof Dr ŞaraSayın, gazetecı-vazar Recep Bılgıner, Sinema ve Tıyatro Sanatçısı Gulsen Tuncer ve HaldunTaner'ıneşıDemetTanerkaulıyor (518 1047) K,aıltur Servisi - 13 TU- YAP Istanbul Kıtap Fuan kapsa- mında gerçekleştınlen 'OdenckJi Tiyatroların İşlevleri ve Gunu- «zdeki Konumlan'başlıklı pa- nelde, odeneklı tiyatroların re- pertuvarlarını hangı olçutlere gore belırledıklen ve değışen za- mana ayak uydurup uydurama- dıkları sorgulandı Ahmet Le- vendoğlu. "Devletin tiyatrosu olur mu" sorusunu gundeme ge- tırerek tartışmaya başka bır bo- yut getırdı Levendoglu'nun yanı sıra Devlet Tıyatroları Genel Mudüru Tamer Levent ve tstan- bul Beledıyesı Şehır Tıyatroları Genel Sanat Yonetmenı Erol Keskin'ın katıldığı panelı Ayşın Candanyonettı Panele Şahika Tekandıle Zeliha Berksoy'un da katılacakları onceden duyurul- muştu Tekand, saatını yanlış bıl- dıgı ıçın panelın sonuna dogru gelıp ozür dılerken, Zeliha Berk- soy gelmedı Ayşm Candan, once "Ödenek- li tiyatroiann repertuvarı birta- lom olçutlere gore mı duzenleni- »r" sorusunu yonelttı Devlet Tıvatrolan'nı Turkı- ye nın odeneklı tıyatro kuruluş- ları içersinde gıderek devleşen bır kuruluş olarak tanımlayan Tamer Levent, tıyatronun kuru- luş yasasında 'Turkive'de temel değeıierin korunması ve gelişti- Seyirci gibi sanatı yapanlar da değişmelirilmesi için'dıye bır madde oldu- gunu, kuruluş yasasının bırıncı maddesınde latklıgın temel ku- ruluşlanndan bırı olmasının yer aldıgını belırttı Levent, kuruluş mısyonunda Türkıye'de dılın ba- kımı. kültürun onanmı, yaygın- laşması ışlevı yuklenmış olan Devlet Tıyatrosu'nun sadece oyun üretmek degıl, ürettıgı oyunlann bır mantıgı, bır gerek- çesı olması gıbı adeta enstıtu tar- zı bır mtsyonu da oldugunu söy- ledı Rejısör yetıştırme, 'Sanata Evet' kampanyasını açma ve proje oluşturmanın da Devlet Tı- yatrosu mısyonuna dahıl oldugu- nu vurgulayan Levent, daha once repertuvar belırlenırken bır oyu- nun neden ve kım ıçın oynanaca- gının, rejısorunun kım olacagı- nın hıç konuşulmadıgını, rejısor ve oyuncuların metnı hıç oku- madan provalara gırdıklerını ıfa- de ettı Levent "Bu senenûı yo- ğunluğu, 'Dramaturjı toplantıla- nnda nasıl bır ust başlık secerek oyun seçılmesıne motive edıcı bir yon buluruz' oklu. Bugun dunva- da ve Turkive'de onemlı oldugu- nu düşunduğumüz, bıreyın ve toplumun kimlik aravışı temasrn- Devletın ılke olarak yansız olması gerektıgını savunan Ahmet Levendoğlu, kendı tıyatrosuna ayırdığı bütçenın öbur tarafta 60- 70 tıyatro tarafından boluşulduğune değındı. Ozellıkle Turkıye gıbı bır ulkede, devletin tıyatrosunun hukümetın tıyatrosuna donu^me tehlıkesını her an taşıdığına ışaret ettı dan yola çıkok" dedı Tıyatronun ve ınsanın varlıgı- nın ozünde 'ikilemin' yattığını savunan Erol Keskın ıse kendisı- nın teklıfı ve yakın çalışma ar- kadaşlannın onayıyla Şehır Tı- yatrolan'nın önumuzdekı sezon ve ılerıye donuk gıdışatında bu 'dilemma' sorununu bır tematık eksen olarak saptadıgını ıfade ettı Keskın, "Zaten tiyatronun kendinde dilemma olmazsa ol- maz ki, siz hangisini seçeceksı- Ahmet Levendoğlu niz?" gıbı potansıyel bır soruyu da "Dilemma butun ınsan feno- meninde vardır, ama kulağını tersten gostereceğine doğru vol- dan gosterdığın vakıt. vakıt kaza- nırsın. Bu sorunsalı ortava çıkar- mak ıçın daha uygun ornekler vardır" dıve yanıtladı Keskın Şehır Tıyatrolan'nın, halkın kul- türel uretımınm. çagdaş egıtımı- nın sanat duzeyının ve bılıncı- nın yukseltılmesıne katkıda bu- lunmak, bunun ıçın yerlı ve ya- bancı tıyatro eserlerının seçkın Erol Keskin orneklerını seyırcısıne ulaştır- mak, Turk tıyatrosunun gelecege yonelık, yaratıcı atılımlarına on- derlık etmek gıbı amaçlarla ku- rulduğunu anımsattı Odeneklı tiyatroiann ışlevlen- nın hemen hemen bütün ülkeler- de aynı olduguna dıkkat çeken Ahmet Levendoğlu bunları şoyle sıraladı O ulusun ve tum dünya tıyat- rosunun seçkın orneklennı sun- mak, ızleyıcıyı egıtmek, onun kultur ve begenı duzeyını yuk- Levent Tamer seltmek, ödeneksız tiyatroiann repertuvarlannda yer alması çe- şıtlı nedenlerle guç olan oyunla- n, ozellıkle de klasıklerı sahneye taşımak ulusal tıvatronun gelış- mesi dogrultusunda sorumluluk- lar ustlenmek. tıyatrosu olmayan kentlere ve yorelere tıyatroyu goturmek, başka ulkeler ve kul- turlerle kopru kurulması amacı- na yönelmek Ayşın Candan'ın toplumun. seyırcının degışımıne odeneklı tiyatroiann ayak uydurup uydu- ramadıkları sorusuna karşılık Tamer Levent seyırcı gıbı sanatı yapanların da degışmesı gerektı- gını savundu Yarabcıkk ikinci plana ifjldi Sanatın memunyete donuş- mesınden ve yaratıcılıgın ıkıncı plana ıtılmesınden yakınan Le- vent. yaşadığı ulkcnın \a da dunvanın ınsanı olma surecının farkına varmadığı ve bunu artıs- tık urune donuşturmedıgı zaman sanatçının sanatçılıgınm kalma- dıgını savunarak "Bir başkaldı- nsı olmaz. Başkaldın noktalan maaşlar, teşvikler, ikramıyeler haline donuşmeye başlar" dedı Levent Devlet Tıyatroları nda gorev yapan 620 sanatçıya "Projenızı oluşturun. Projenizi oluşturursanız rejı yapma şansı- mzvar" dedıklennı ıfade ettı 'Sanata Evet' kampanyası ıçın hazıranda koordınasyon toplantı- lan ıçınde karar aldıklannı belır- ten Levent, "Sonra temmuz avında bınsi bır yerlere tukürdu. Doğrudan doğruva onu hedef alan bır kampanya dcğıldi" dedı Levent, Turkıye; de sanatlı yaşa- mın kurumlarının, bunun plan ve projelerının oluşmasının telkın edılmesı ıçın ızleyıcıyı bu ala- nın kurumlaşmasında etkın bır güç olarak vanlarına cekebılmek ıçın bu kampanyavı başlattıklan- nı sövledı Ahmet Levendoğlu ıse bovle bır panelde ızleyıcının durumun- dan ya da ovuncunun konumun- dan daha dırekt olarak alanlanna gırdıgını duşunduğu başka bır noktaya değınerek "Devletin ti- varrosu olur rmı" sorusunu gun- deme getırdı ve "Kesinliklc ol- maz" dıve yanıtladı Levendog- lu. "Çünkü dunyada orneğı vok- tur, ilkesel bir aykınlığı vardır. Mcmur sanatçılar temeli uzerine kurulu bir kurumda sanatçılar, buna karşı direnseler bile za- manla sanatçı kımliğinden me- mur kimliğinc kav maktalar" de- dı Devletin ılke olarak vansız ol- ması gerektıgını savunan Lc\en- doglu kendı tıvatrosuna avııdıgı bütçenın obur tarafta 60 ~"0 tı- yatro tarafından boluşulduğune değındı Ayrıt.j ozellıkle Turkı- ye gıbı bır ulkede dev letın tıyat- rosunun hukümetın tıyatrosuna donuşme tehlıkesını her an taşı- dığına ışaret ettı Devlet tıyatro- sunun 50 yıliık yaşam suresı bo- yunca bu tehlıkelere hep maruz kaldıgını, hukumetlcrın mudaha- lelennı yaşadıgını soyledı
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle