Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
15KASIM1994SALI CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 13
13.TÜYAP tSTANBUL KİTAP FUARI'NIN ARDINDAN:
Bu ydtiyatro,gelecek yıl shıemaKilttr Servisi - 13 TÜYAP
IstanMil Kıtap Fuan oncekı gün
»aat ı9 00'da sona erdı Zıyaret-
çi saMsı bakımından son yıllar-
da A\ rupa'nın tiıketıcıye yone-
lık en büyuk kıtap fuarı olma
özellgını kazanan, bu yıl 237
yayınevının katıldığı TÜYAP
Kıtap Fuan, 9 gun boyunca 336
bın zıyaretçı tarafından gezıldı
Fuann son gununde bırbasın
toplantisı düzenleyen TCYAP
Genei Koordmatoru Deniz Ka-
vukçaoğlu fuar süreMnce du-
zenlenen 53 panel konferans,
söyleşı ve tıyatro etkınlığıne 193
vazar, gazetecı, polıtıkacı bılım
adamı ve sanatçının katıldığını
bu etkınlıklerın toplam 12 bın
740 zıyaretçı tarafindan ızlendı-
gını sdjledı Kavukçuoglu'nun
verdığı bılgıye göre turkıve Ya-
zarlar Sendıkası, PEN Yazarlar
Dernegı ve Edebıyatçılar Derne-
ğı ıle yaymevı standlannda du-
zenlenen ımza gunlerınde top-
lam 282 yazar kıtaplannı ımza-
ladı
Bu yıl 'Tiyatro \e Ti>atro
Edebiyab' olarak belırlenen ana
lema çerçevesınde Turkıve Dev-
let Tıyatroları tstanbul Devlet
Tıyatrosu Istanbul Şehır Tıyat-
rolan, Dılek Türker-Ayna Tıyat-
rosu, Tıyatroskop Tıyatro Toplu-
luğu ve Gulen Agaç Çocuk Tı-
yatrosu tarafından desteklenen
14 ayrı etkınlıkte tıyatro gosterı-
lerı sunuldu ve Turk tıyatrosu-
nun sorunları çeşıtlı yonlerıyle
tartışıldı Istanbul Şehır Tıyatro-
lan sanaKılarının katkılarıyla
duzenlenen 'Haldun Taner *e
Hatıralar'başlıklı programla
Haldun Taner anıldı
Istanbul Şehır Tıyatrolan'nın
80 yılınr kutlama amacıyla
'80'lik Deükanhya Uzun Ömür-
lerJ baslıgıyla duzenlenen ödul
törenı ıse sonradan asılsız oldu-
gu ortava çıkan bır bomba ıhban
yuzünden sergı sarayının boşal-
tılması uzenne yanm kaldı Bu
törende. tstanbul Şehır Tıyatro-
ian'ndan emeklı olmuş cn vaşlı
4 sanatvıya, Necdet Mahfi A\ral,
Nezihe Becerikli, Şükrive Âtav
ve Samıye Hun'e şukran plaketı
venlecektı Denız Kavukçuoglu.
Turk tıyatrosuna buyuk emeğı
geçmış bu sanatçılara plaketlen-
nın daha sonra duzenlenecek bır
torenle venleceğını belırttı
13 TUYAP Kıtap Fuan, genç
okurlann büyuk ılgısını gordu
Fuar on bınlerce unıversıte ve
yuksekokul öğrencısınm yanı sı-
ra 71 ılkokul, ortaokul ve lıse-
den toplu olarak gelen ogrencı-
ler tarafından gezıldı
Kavukçuoglu, polıtıkacıların
geçen yıllarda oldugu gıbı bu yıl
da fuara beklenen ılgıyı goster-
medıklerını ıfade ettı Açılışı
Kultur Bakanı Timurçin Savaş-
tarafından yapılan fuar, Çalışma
Bakanı Nihad Matkap Adalet
Bakanı Mehmet Moğultay tara-
fından zıyaret edıldı SHP Istan-
bul Mılletvekılı Ercan Karakaş
fuarda kıtaplannı ımzaladı
9 gun suren fuar boyunca 252
ton su, 59 mılyon lıralık elekt-
nk, 165 lıtre sıvı sabun, 816 ru-
lo tuvalet kagıdı tuketılırken. 9
gun boyunca oluşan çop daglan
da hergun 2-3 kez sefer yapan
24 kamyon tarafından taşındı
Gelecek yıl 14 kez duzenle-
necek olan TUYAP Kıtap Fu-
an nın ana teması "Sinemanın
100. Yılı - Sinema ve Sinema
Edebiyah' olarak belırlendı Ge-
lecek yıl fuara, Fransa'dan çeşıt-
lı yonetmenler, yazarlar, tanhçı
ler ve oyuncular konuk olarak
katılacak
Fransız Kultur Enstıtusu'nun
yanı sıra ÇASOD, SODER Fİ-
VAP, TURSAK ve FİLM-YÖN
bu ana tema çerçevesınde ger-
çekleştırılecek etkınlıklere kat-
kıda bulunacaklar
Kavukçuoglu, hapıstekı ya-
zarlar ve duşünurler ıçın herhan-
gı bır etkınlık yapılmasının du-
şunüiup düşunülmedığı yolun-
dakı bır soruya karşthk, bazı ya-
yınevlerının 'Yayınevlen Girisi-
mi' adı altında bır grup oluştura-
rak fuar ıçınde 'Duşunce ve Ifa-
de Özguriüğu' konulu bır basın
toplantısı düzenledıklennı anım-
sattı Fuann açılışında cezaevle-
nndekı vazarlara selam gonder-
dıklennı belırten Kavukçuoglu
"Tl VAP Tepebaşı'ndaki fuar
mcrkc/ıvlc Haymana Cezaevi
arasında herhaJde bir gonul bagı
var" dedı Fuann ilginç göruntulerinden bıri de İvi Şeyler Vavınlan'nın standıvdı (ustte sağda).
Bomba
ihban töreni
yanda kesti
Kultür Servisi - 13 TÜYAP Istanbul
Kıtap Fuarı çerçevesınde Istanbul Şehır
Tı>atrolan"nın 80 yılı nedenıyle '80'lik
Delikanlıya Uzun Omürier' adı altında
duzenlenen, Nezihe Becerikli, Necdet
Mahfi Ayral, Şiıkriye Atav ve Samiye
Hün'un Türk tıyatrosuna katkılan nede-
nıyle 'Şukran Odölu' alacakları toren,
asılsız çıkan bomba ıhban yuzünden ya-
nm kaldı TUYAP Ge-
nel Koordmatoru Deniz
kavukçuoglu torenden
once Şehır Tıyatrola-
rı nın 80 yılını kutla-
mak ıstedıklennı belırt-
tı Yanan Tepebaşı
Dram Tıyatrosu'nun
venne otoparklar yapıl-
dığını anımsatan Ka-
vukçuoglu "Biz zaman
içersinde bu otopark-
tan, bu beton vığının-
dan yıl yıl alanlar çala-
rak, burayı valnız Tur-
kive'nin değıl son ikı yıl-
dır Avrupa'nın en bu-
yük tuketicive vonelik
kitap fuanna çevirdık.
Dusmanlanmı/ çatla-
sın" dedı Daha sonra
bır konuşma yapan Öz-
demir Nutku ulkemızde bır sanat kurumu
olarak 80 yılını ıdrak eden başka bır ku-
rum bılmedıgını soyledı Nutku, "80. yt-
lını da vazacağım bu kurumun. Çunkü
bu benhn olmeden once bir borcum" de-
dı Nutku 80 yıldan bu yana ınışlı çıkışlı
da olsa bugunlere kadar gelen Şehır Tı-
yatrosu'nun artık korunmaya alınması,
bır dokunulmazltk kazanması gerektıgını
ıfade ettı
Bır sure sonra Denız Kavukçuoglu, bır
bomba ıhban vapıldığını bıldırerek salo-
nun boşaltılmasını ıstedı Izleyıcıler ara-
sında bulunan ve neler olup bıttıgını an-
lavamayan tıvatro sanatçısı Mıicap Oflu-
oğlu vennden kalkarak torenın yarıda ke-
sılmesi vuzunden duydugu kızgınlığı dıle
getırdı Ancak Kavukçuoğlu'nun açık-
lamalan onu yumuşattı
'Zamana dayanabilen yapıt, klasiktir'Kultur Servisi - 13 TÜYAP
j>|anbul Kıtap Fuan çerçevesın-
degerçeklestırılen "Turk kdefot-
vatı klasiklerine Sahip Çıkalım"
.baslıklı panelde edebıyatımızda
_klasık yapıt bulunup bulunmadı-
ğı hangı yjpıtların hangı ozel-
lıklerınden dolayı klasık olarak
nıtelendınlebıleceğı tartışıldı
Fanık Şöyun'un yonettığı pa-
nele konuşmacı olarak Atilla
Ozkırımlı, Hilmi Vavuz, Konur
Ertop ve Tahsın \ ııcel katıldı
Tahsın Yucel, klasık yapıtlan
bır edebıyatın tanhi ıçınde köşe
f ^ \fismt oluşturan, o edebıyatın
awa çizgılerı ıçınde yer alan ya-
pıtlar olarak tanımladı 17 yuz-
vıl Fransız edebıyatına klası-
sızm adının venldığını anımsa
tan Yucel. klasık yapttların \a-
lınlıklarıvla ve ele aldıklan ko-
are'ın Hamlet'ını örnek olarak
verdı Her çağın bellı bır zıhnı-
vetı dunyava bakış tarzı olduğu-
nu Hamlet'ın de bellı bır dünva
goruşunden çıktıgını ıfade eden
Vavuz, bu yapıtın her donemde
venıden anlamlandırılabıldığı
ıçın klasık oldugunu ıfade ettı
Panele gelırken "Turk edebi-
yatında klasik yapıtlar var
mf'sorusunun kendısınde epey
sıkıntı varattıgını anlatan Konur
Ertop ıse klasık vapıtları bugu-
nun vapıtlanna örnek oluştura-
cak anlam \e bıçım bakımından
vetkınlık taşıyan mctınler olarak
tanımladı Klasık, yenı yorumla-
ra, yenı degerlendırmelere yol
açacak bır metın olarak düsıinû-
lurse, temel yapıt olmadığının
göruleceğını ıfade eden Ertop
ornegın Namık Kemal'ın başya-
pıtları, temel yapıtlan yenı ku-
şaklann okuması bazı tanıklık-
lar çıkarması mümkun olan va-
pıtlar olmasına karşın klasık ol-
madıklannı sovledı
Klasıklerı aynı zamanda
'olumsüz' yapıtlar olarak adlan-
dırdıgımızı. ancak olumsuzlu-
gun gorece bır kavranı oldugunu
vurgulayan Tahsın Yucel "Bu
niteliği vapıtiann kendısi mı sağ-
lıvor? Yoksa onlara bız mı ven-
yoruz" dıve sordu \ ucel '"De-
ğer verdığımi7e gore bu vapıtlar-
da bu ozdlık bır olcude var ama
yapıtlan olumsuz kılan bızım
onlara verdiğimiz değerdir"dedı
Edebıyat denen etkınlıgın bır or-
tam sorunu oldugunu dunvanın
butun yapıtlannın ama ozellıkle
bır halkın vapıtlarının kendı
ıçınde bır ortam oluşturdugunu
soyleyen Yucel, dıl açısından
da. yazınsal deger açısından da
klasık yapttlarımızın olmadığı
söylense de edebıvatm sureklılı-
gı ıçınde klasık yazarlanmızın
varlıgını tanımamız gerektıgını
soviedı
Vakup Kadri'yı romanımızın,
Saıt Faık'ı Turk oykuculugunun
klasığı olarak nıteleyen Yucel
Yunus Emre'nın klasıkler ıçın
sayılan ozellıklerın bırçoğunu
taşıdıgını savundu
Dede Korkut'u ıse Türk anla-
tı sanatının çıkış noktalarından
bın olarak kabul edebılecegımı-
zı. bu bakımdan Turk edebıyatı-
nın klasıklerı arasında sayılabı-
leceğını ıfade ettı Yucel, çok
değışık vorumlara elvenşlı olma
Im la-g
şıdıklarını ıfade ettı Yücel, kla-
sık edebıyatı, Fransız edebıyatı-
~n"ırTgefçekten yerıne oturduğu
bellı değerlerını yerleştırdığı bır
donemın edebıyatı olarak nıtele-
dı
Atilla Ozkırımlı, Şuvun un
"Bir vapıtın yeni olması klasik
olmasına engel mi" sorusuna
karşılık klasık sozcugunun bır
anlamının da "üzerinden vıllar
geçmesine karşın degerinden bir
şe> vitırmeyen" olmasından otu-
ru venı ıle klasığın bır araya ko-
namayacağına ışaret ettı
Hılmı Yavuz da klasığı Nunıl-
lah Ataç'ın tanımladıgı gıbı
"Zamana dayanabilen yapıt"
olarak tanımladı Yavuz bır ya-
pıtın bızım ıçın hala anlam ve
değer ıfade edıyor olmasının ne-
denını açıklarken Shakespe-
olçutunun her klasık yapıt ıçın
geçerlı olmadıginı çagdaş va-
pıtlann buna çok daha elvenşlı
olduguna dıkkat çektı
Bırden çok yoruma açık ol-
masının klasığın ayırt edıcı ozel-
lıgı olmadığını sovleven Hılmı
Vavuz da "Belki bir tek yonım
olacak ama o yonım bugun çag-
daş ınsanın içınde bulunduğu
konuma tekabul edecek"dedı
Boşuna umarsız. sonucu on-
ceden bellı bır çabayı ımleyen
Sısyphos efsanesını ornek ola-
rak veren Yavuz buna çok ben-
zer bır şeyı Şeyh Galip'te bula-
bıleceğımızı belırterek onun
'Husn-u Ask'ını klasık olarak
nıteledı
ürk edebıyatinda batı edebi-'
yatından farkfı olarak sureklı bır
Fanık Şüyun'un yonettiği panele Atilla Özkınmh, Hilmi Yavuz, Konur Ertop ve Tahsin Yucel kabldı. (DEVRİM BARAN)
zene geçtıkten sonra Turk ede-
bıyatının Islam kultürunun etkısı
trrna gırdıgmı dırıııı betırleyici
bır oğe olarak karsımıza çıktıgı-
nı belırten Özkınmh, "Türk
edebiyatında degerinden yitir-
meyen, bugunün insanına da bir
şey soyleyen bir Yunus Emre
var" dedı
Ozkınmlı Vunus Emre'nın,
Anadolu'nun paramparça oldu-
ğu bır dönemde ınsan sevgısını
dınden vola çıkarak. Islamı sı-
nırların ıçınde ama bunu hıçbır
zaman one çıkarmadan ve za-
mana dayanan bır dılle ıfade et-
tığını savundu Ozkırımlı "Turk
romanının klasigi kimdır divor-
sanız Halıt Zıva dan başlayacak-
sınız ve elbette o zincıre bağ-
lanan Yakup Kadn. Sait Faik,
Orhan Velı ve Nazım Hıkmet"
dedı
ALI1YITLAR
TAHStN YUCEL
Yoksulluğa Övgü
"Yoksul olmak ıçın zengınlerden ızın mı ısteyeceğız?
Sakalımızı kesmek ıçın onlardan onay mı alacağız?"
Pascal Ouignard'ın Albucıus'unöa aynntısıyla okuya-
bılırsınız Eskı Romalı oykucu Caius Albucius Sius,
kendısını yaka paça yakalatıp evıne getırttıkten sonra,
bır temız yıkatan, sakalını kestırtıp ustunu başını yenıle-
yerek zorla sofrasına oturtup zorla yedırtıp ıçırten eğlen-
ce duşkunu bır zengıne karşı, yargıç onunde, yoksul bır
adama soyletır bunları Boylece, sozu hıç dondurup do-
laştırmadan, hem gonencın her sorunu çozecegıne ına-
nanlara guzel bır ders venr, hem de yoksullugun yalnızca
ekonomık bır koşul değıl, gonullu olarak da seçılebılecek
bır yaşam bıçımı, yargıç onunde bır hak olarak savunu-
lacak olçude vazgeçılmez bır konum olabıleceğını gos-
tenr Ama bızım ıçın de, çağdaşlan ıçın de yenı bır şey
soylemedığı kesın Yoksulluk, bınyıllardan berı, ınsan ya-
şamının temel degerlennden bın örnek ıstersenız, ara-
madığınız kadar
Örneğın buyuk ozanımız Yunus Emre onu yalnızca
seçılmış bır yaşama bıçımı değıl, aynı zamanda bu yaşa-
mı doğru anlamlandınp doğru değerlendırmenın nerdey-
se zorunlu koşulu olarak gorur örneğın Orhan Ke-
mal'de bızı en çok yoksulun guleç ve onurfu yuzu sev-
me gucu ve yuce gonulluluğu buyuler Örneğın Albert
Camus yoksulluktan hayranlık verıcı bir soylulukla soz
eder, unun ve gonencın doruğunda bıle ona bağlılığını
surdurur örneğın masallarımızın buyuk çoğunluğunda,
gerçek yetışıme ancak yoksulluğu tanıyıp ustlenmekle
erışılır Örneğın Buddha babasının hukumdar konutunu,
gunun bırınde // Poverello (Yoksulcuk) dıye adlandırıla-
cak olan Assısı'lı ermış Francesco zengın baba evını,
Tolstoy konağını, eşını ve çocuklarını yoksulluğu ustle-
nebılmek, dunyaya ve ınsanlara onun kansız ve perdesız
gozlenyte bakabılmek ıçın, bır daha donmemesıye bıra-
kıp gıder Hepsı de bıze yoksullugun bırıççağrı oldugunu
gosterır
Georges Bernanos da yoksullugun bu nıtelığını vur-
gular hep, onun "değışmez, yumuşak /ş//f("sından, "ıç-
ten açıkgoruşlüluğu"nden soz ederek ağırlıklarından sıy-
nlıp yoksulluğa gelenlerın tutumunu dogrular Yoksulluk,
"Nerdeyse tumuyle, ınsanlann rastlantı dıye adlandırdık-
lan şeye bağlı olma kesınlığı" rastlantıya bağlı olmaksa,
yaşamı bır tekduze alışkılar dızısı, bır durmuşluk bır kı-
mıltısızhk değıl, sonu bellı olmayan bır seruven olarak
yaşamaktır Yoksul kışı korunmasızdır kuşkusuz ama,
tam da bu nedenle, an ozgur, her şeye açık, her şeye
hazır durumdadır, gene bu nedenle, her şeyı ozel ve so-
muttur, "her yoksulun kendı ımgesıne gore, kendı ozel
yoksulluğu vardır" Bu ozel yoksulluk "konjyucu mele-
<J/"dıronun korur uyarır yolunu aydınlatır Yalnız yoksu-
lun yolunu mu
9
"Hayır" der Bernanos Ona gore aynı
zamanda "yureğımızın ve ellenmızın boşluğu "dur yok-
sulluk, bu yeryuzunde yıtırılmış cennetın yennı tutar, ıs-
tersek, onun duru aynasında kendımızı de gorebılırız,
ona gore kendı konumumuzu da belırleyebılırız
Soylemek bıle fazla, ozdeksel yoksulluktan once varo-
luşsal bır yoksulluk soz konusu burada Yunus Emre'nın
yucelttığı yoksulluk soz konusu Ama, Gauma-
ta'yı.Francesco'yu, Tolstoy'u ve daha nıcelennı karşı
konulmaz bır guçle kendıne çektığıne gore, yoksullugun
ozdeksel yanıyla varoluşsal yanının bırbırını butunledığı
de kesın Georges Bernanos, her turlu karışıklığı onle-
mek ıçın bır başka yoksullugun, onun kenter ışı, bayağı
ve kaba bır oykunusu olan ama varoluşsal boyutundan
yoksun bulunan "duşkunluk"un varlıgından soz eder
Aynı bıçımde, zengınlığın de turlerı bulunduğu duşunule-
bılır, yoksullukla daha lyı bağdaşan bır zengınlık bıçımı
bıle duşunulebtlır
Ancak oyle gorunuyor kı, ozellıkle gunumuzde yok-
sunluğun bu yer duzeyındekı, bu aşkınlıktan yoksun bı-
çımı belırlı bır zengınhk bıçımıyle çıft yonlu bır bağıntı
ıçınde Varoluşsal duzlemde, aşkınlıktan yoksun olmala-
rıyla, bırbırlerıyle ozdeşleşıyorlar, ozdeksel duzlemde bı-
rı vartığı otekı yokluğuyla tanımlandığından bırbırlennın
karşıtı olarak belırıyorlar Ama, varoluşsal duzlem daha
belırieyıcı olduğundan mıdır, nedır, bınnden otekıne ge-
çış çok sık, çok hızlı, çok kolay gerçekleşıyor, duşkunler
dunun zengınlerıyle daha bır duşkunleşıyor zengınler
dunun duşkunlenyle dalid Uıı zerıgınleşlyor BöyleCe en
ufak bır emek harcamadan, yazarlar sanatçılar bıle ka-
^amyorlar, buotor dar o kattk&tz & darrgörme ayrnâz^'
lıklarıyla, zavallı zengınlıklerını bozuk duzenın değıl de
kendı^ yetenekjennın urunu sayarak pot ustune pol kırı-
yor, örneğın, ekmeğe tukururcesıne "yoksulluk eseklık-
tır'" dıyoriar Bereket alınmıyoruz
Ama zengın olduğumuz ıçın degıl, hem aşağılamanın
nereden geldığını bıldığımız, hem de, çoğu durumlarda
yoksul kalmanın zengın olmanın gerektırdıgınden daha
buyuk bır yığıtlık, daha koklu bır onur gerektırdığıne
ınandığımız ıçın alınmıyoruz
HaUunTaneranılıyor
• Kültûr Servisi - İstanbul tl Halk Kutuphanesı
Müdurluğu'nceduzenlenen "Haldun Taner'e Saygı" panelı
bugûn saat 15 00'te Kutuphanın Çocuk Bolumu nde
yapılacak Gazetecı-yazarSamıKaraören ınyoneteceğı
panele konuşmaa olarak PYof Dr ŞaraSayın, gazetecı-vazar
Recep Bılgıner, Sinema ve Tıyatro Sanatçısı Gulsen Tuncer ve
HaldunTaner'ıneşıDemetTanerkaulıyor (518 1047)
K,aıltur Servisi - 13 TU-
YAP Istanbul Kıtap Fuan kapsa-
mında gerçekleştınlen 'OdenckJi
Tiyatroların İşlevleri ve Gunu-
«zdeki Konumlan'başlıklı pa-
nelde, odeneklı tiyatroların re-
pertuvarlarını hangı olçutlere
gore belırledıklen ve değışen za-
mana ayak uydurup uydurama-
dıkları sorgulandı Ahmet Le-
vendoğlu. "Devletin tiyatrosu
olur mu" sorusunu gundeme ge-
tırerek tartışmaya başka bır bo-
yut getırdı Levendoglu'nun yanı
sıra Devlet Tıyatroları Genel
Mudüru Tamer Levent ve tstan-
bul Beledıyesı Şehır Tıyatroları
Genel Sanat Yonetmenı Erol
Keskin'ın katıldığı panelı Ayşın
Candanyonettı Panele Şahika
Tekandıle Zeliha Berksoy'un da
katılacakları onceden duyurul-
muştu Tekand, saatını yanlış bıl-
dıgı ıçın panelın sonuna dogru
gelıp ozür dılerken, Zeliha Berk-
soy gelmedı
Ayşm Candan, once "Ödenek-
li tiyatroiann repertuvarı birta-
lom olçutlere gore mı duzenleni-
»r" sorusunu yonelttı
Devlet Tıvatrolan'nı Turkı-
ye nın odeneklı tıyatro kuruluş-
ları içersinde gıderek devleşen
bır kuruluş olarak tanımlayan
Tamer Levent, tıyatronun kuru-
luş yasasında 'Turkive'de temel
değeıierin korunması ve gelişti-
Seyirci gibi sanatı yapanlar da değişmelirilmesi için'dıye bır madde oldu-
gunu, kuruluş yasasının bırıncı
maddesınde latklıgın temel ku-
ruluşlanndan bırı olmasının yer
aldıgını belırttı Levent, kuruluş
mısyonunda Türkıye'de dılın ba-
kımı. kültürun onanmı, yaygın-
laşması ışlevı yuklenmış olan
Devlet Tıyatrosu'nun sadece
oyun üretmek degıl, ürettıgı
oyunlann bır mantıgı, bır gerek-
çesı olması gıbı adeta enstıtu tar-
zı bır mtsyonu da oldugunu söy-
ledı
Rejısör yetıştırme, 'Sanata
Evet' kampanyasını açma ve
proje oluşturmanın da Devlet Tı-
yatrosu mısyonuna dahıl oldugu-
nu vurgulayan Levent, daha once
repertuvar belırlenırken bır oyu-
nun neden ve kım ıçın oynanaca-
gının, rejısorunun kım olacagı-
nın hıç konuşulmadıgını, rejısor
ve oyuncuların metnı hıç oku-
madan provalara gırdıklerını ıfa-
de ettı Levent "Bu senenûı yo-
ğunluğu, 'Dramaturjı toplantıla-
nnda nasıl bır ust başlık secerek
oyun seçılmesıne motive edıcı bir
yon buluruz' oklu. Bugun dunva-
da ve Turkive'de onemlı oldugu-
nu düşunduğumüz, bıreyın ve
toplumun kimlik aravışı temasrn-
Devletın ılke olarak
yansız olması gerektıgını
savunan Ahmet
Levendoğlu, kendı
tıyatrosuna ayırdığı
bütçenın öbur tarafta 60-
70 tıyatro tarafından
boluşulduğune değındı.
Ozellıkle Turkıye gıbı bır
ulkede, devletin
tıyatrosunun hukümetın
tıyatrosuna donu^me
tehlıkesını her an
taşıdığına ışaret ettı
dan yola çıkok" dedı
Tıyatronun ve ınsanın varlıgı-
nın ozünde 'ikilemin' yattığını
savunan Erol Keskın ıse kendisı-
nın teklıfı ve yakın çalışma ar-
kadaşlannın onayıyla Şehır Tı-
yatrolan'nın önumuzdekı sezon
ve ılerıye donuk gıdışatında bu
'dilemma' sorununu bır tematık
eksen olarak saptadıgını ıfade
ettı
Keskın, "Zaten tiyatronun
kendinde dilemma olmazsa ol-
maz ki, siz hangisini seçeceksı-
Ahmet Levendoğlu
niz?" gıbı potansıyel bır soruyu
da "Dilemma butun ınsan feno-
meninde vardır, ama kulağını
tersten gostereceğine doğru vol-
dan gosterdığın vakıt. vakıt kaza-
nırsın. Bu sorunsalı ortava çıkar-
mak ıçın daha uygun ornekler
vardır" dıve yanıtladı Keskın
Şehır Tıyatrolan'nın, halkın kul-
türel uretımınm. çagdaş egıtımı-
nın sanat duzeyının ve bılıncı-
nın yukseltılmesıne katkıda bu-
lunmak, bunun ıçın yerlı ve ya-
bancı tıyatro eserlerının seçkın
Erol Keskin
orneklerını seyırcısıne ulaştır-
mak, Turk tıyatrosunun gelecege
yonelık, yaratıcı atılımlarına on-
derlık etmek gıbı amaçlarla ku-
rulduğunu anımsattı
Odeneklı tiyatroiann ışlevlen-
nın hemen hemen bütün ülkeler-
de aynı olduguna dıkkat çeken
Ahmet Levendoğlu bunları şoyle
sıraladı
O ulusun ve tum dünya tıyat-
rosunun seçkın orneklennı sun-
mak, ızleyıcıyı egıtmek, onun
kultur ve begenı duzeyını yuk-
Levent Tamer
seltmek, ödeneksız tiyatroiann
repertuvarlannda yer alması çe-
şıtlı nedenlerle guç olan oyunla-
n, ozellıkle de klasıklerı sahneye
taşımak ulusal tıvatronun gelış-
mesi dogrultusunda sorumluluk-
lar ustlenmek. tıyatrosu olmayan
kentlere ve yorelere tıyatroyu
goturmek, başka ulkeler ve kul-
turlerle kopru kurulması amacı-
na yönelmek
Ayşın Candan'ın toplumun.
seyırcının degışımıne odeneklı
tiyatroiann ayak uydurup uydu-
ramadıkları sorusuna karşılık
Tamer Levent seyırcı gıbı sanatı
yapanların da degışmesı gerektı-
gını savundu
Yarabcıkk ikinci plana
ifjldi
Sanatın memunyete donuş-
mesınden ve yaratıcılıgın ıkıncı
plana ıtılmesınden yakınan Le-
vent. yaşadığı ulkcnın \a da
dunvanın ınsanı olma surecının
farkına varmadığı ve bunu artıs-
tık urune donuşturmedıgı zaman
sanatçının sanatçılıgınm kalma-
dıgını savunarak "Bir başkaldı-
nsı olmaz. Başkaldın noktalan
maaşlar, teşvikler, ikramıyeler
haline donuşmeye başlar" dedı
Levent Devlet Tıyatroları nda
gorev yapan 620 sanatçıya
"Projenızı oluşturun. Projenizi
oluşturursanız rejı yapma şansı-
mzvar" dedıklennı ıfade ettı
'Sanata Evet' kampanyası ıçın
hazıranda koordınasyon toplantı-
lan ıçınde karar aldıklannı belır-
ten Levent, "Sonra temmuz
avında bınsi bır yerlere tukürdu.
Doğrudan doğruva onu hedef
alan bır kampanya dcğıldi" dedı
Levent, Turkıye;
de sanatlı yaşa-
mın kurumlarının, bunun plan ve
projelerının oluşmasının telkın
edılmesı ıçın ızleyıcıyı bu ala-
nın kurumlaşmasında etkın bır
güç olarak vanlarına cekebılmek
ıçın bu kampanyavı başlattıklan-
nı sövledı
Ahmet Levendoğlu ıse bovle
bır panelde ızleyıcının durumun-
dan ya da ovuncunun konumun-
dan daha dırekt olarak alanlanna
gırdıgını duşunduğu başka bır
noktaya değınerek "Devletin ti-
varrosu olur rmı" sorusunu gun-
deme getırdı ve "Kesinliklc ol-
maz" dıve yanıtladı Levendog-
lu. "Çünkü dunyada orneğı vok-
tur, ilkesel bir aykınlığı vardır.
Mcmur sanatçılar temeli uzerine
kurulu bir kurumda sanatçılar,
buna karşı direnseler bile za-
manla sanatçı kımliğinden me-
mur kimliğinc kav maktalar" de-
dı
Devletin ılke olarak vansız ol-
ması gerektıgını savunan Lc\en-
doglu kendı tıvatrosuna avııdıgı
bütçenın obur tarafta 60 ~"0 tı-
yatro tarafından boluşulduğune
değındı Ayrıt.j ozellıkle Turkı-
ye gıbı bır ulkede dev letın tıyat-
rosunun hukümetın tıyatrosuna
donuşme tehlıkesını her an taşı-
dığına ışaret ettı Devlet tıyatro-
sunun 50 yıliık yaşam suresı bo-
yunca bu tehlıkelere hep maruz
kaldıgını, hukumetlcrın mudaha-
lelennı yaşadıgını soyledı