Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
14 KASIM 1994 PA2ARTESİ CUMHURİYET SAYFA
EKONOMI
sayısı azaüyor
• IZMtR (AA)- Türk-Iş 3.
Bölge Temsilcisi Mustafa
Kundakçı, günümüzde
sendikalı işçi sayısının,
bilinçli olarak azaltıldığıni
öne sürdü. Kundakçı, AA
muhabirine yaptığı
açıklanıada, sendikalı işçi
sayısının, çalışma yaşamına
giren işçi sayısına paralel
olarak artmadığını belirterek,
"1980 yılı öncesı, yaklaşık
2.5 milyon çalısan
örgütlüyken, bugün çalışma
hayatındaki işçi sayısı 1980'e
göre hayli artmasına rağrnen,
6 milyon çalışan insandan
ancak 2 milyonu örgütlü"
dedi.
İç fındık üıracatı
• GlRESUN(AA)-Yenı
ürün fındıkta, 1 eylülde
başlayan 1994-1995 ihraç
sezonunda şimdiye kadar
222 milyon 41 bin dolarlık iç
fındık ihraç edildi. Karadeniz
Fındık ve Mamulleri
lhracatçılan Birliği
yetkililerinden alman bilgiye
göre söz konusu döviz girdisi
69 bin 894 ton iç fındık ihraç
edilerek sağlandı. Ihracatın
48 bin 488 tonluk bölümü,
AT ülkelerine
gerçekleştirildi. Geçen yılın
aynı dönemınde 62 bin 060
ton iç fındık ihraç edilerek,
karşılığında 204 milyon 170
bin dolar döviz girdisi
• sağlanmıştı.
Sac piyasasında
BÜJBVİİR şoku
• KAYSERİ (AA) - Ereğli
Demir Çelik Fabrikalan'nın
(ERDEMtR). ıhracata
yönelmesi sonucu iç
piyasada sac arzında azalma
meydana geldiği,
karaborsaya düşen sac
fiyatlannın iki katına ulaştığı
' bildirildi. Kayseri Ticaret
Odası Başkanvekili Ahmet
Erkan yaptığı açıklamada.
ERDEMIR'ın yanlış ihracat
ve satış politıkası sonucu
imalatçı sanavıcılenn zor
durumda kaldığını, üretim
yapamaz hale geldiğıni
belirtti. Sac piyasasında
yaşanan bu olaylann
TBMM'de soru önergesine
konu olduğunu aniatan
Erkan, bu soruna bır an önce
çözüm bulunmasmını
istediklerinı söyledi.
APEC Zipvesi
başlıyor
•JAKAJRTA(AA)-
Gelişmekte olan ülkelerden,
sanayi devi ülkelere kadar 2
milyar kişiyi temsil eden
Asya-Psıfik Ekonomik
Işbirliği(APEC)Zirvesı, 15
kasımda Endonezya'nın
başkenti Jakarta
yakınlanndaki Bogor
' ^ntinde başlıyor. Geçen yıl
ABD'nin Seattle kenti
yakınlanndaki Blake
Adası'nda yapılan APEC
zirvesinde, Asya-Pasifik
ülkeleri arasında gevşek
= — y a p t t ı btFtfkonomik tophıtuk
kurulmasına karar venlmiştı.
Bu yıl yapılacak APEC
zirvesınode ABD Başkanı
Bill Clinton'ın da katılacağı
belirtilirken, zirvenin asıl
amacı 2 milyar nüfuslu
bölgede "Dünyanın en
büyük ticaret bölgesini
kurmak" olarak açıklanıyor.
Çifte vergiye
onlem
• ANKARA (AA) - Türkiye
ıle Japonya arasında, gelir
üzerinden alınan vergilerde
"Çifte Vergilendirmeyi
Önleme ve Vergi
Kaçakçılığına Engel Olma
Anlaşması". Bakanlar
Kurulu tarafindan onaylandı.
Dün Resmi Gazete'de
yayımlanan anlaşmaya göre,
taraf devlet
teşebbüslerinden birine ait
kazanç. söz konusu teşebbüs,
liğer devlette yer alan bir
v^yeri aracılığıyla
ticari faaliyette
bulunmadıkça
yalnızca kendi ülkesi
tarafından
vergilendirilecek.
ÖZGÜRLEŞME
EYLEMLKÖY
ENSTİTÜLERİ
Mehmet Başaran
40.000 (KDVıçınde)
Çağdaş Yayınları Türkocağı Cad.
39-41 CağaJoğlu-İstanbul
Ödemeli gönderilmez
ROMANVE
YAZARLIK
ONURU
Samim Kocagöz
50.000 (KDVıçınde)
Çağdaş Yayınları Türkocağı Cad.
59-41 Cağaloğlu-İstanbul
ödemeli gönderflmez
Davacılar, mahkemeden elektrik bedellerinin yatınlması için yer göstermesini istediler
Aktaş'a 'hayır' davası başladı•Danıştay'ın aldığı kararla sözleşmesi iptal edilen Aktaş
Elektrik'in hiçbir yetkisi kalmadığı gerekçesiyle dava açan
Mehmet Kartal, mahkemeden, sarfettiği elektriğin aylık
bedellerini nereye ödeyeceğinin tespitine karar vermesini ve
karar verilene kadar öncelikle paranın mahkeme tarafından tayin
edilecek bir bankaya bloke edilmesini istedi.
AHMET ÇELİK
Aktaş Elektrik'e 'hayır' dava-
sı başladı. Aktaş"ın yetkisinin
Danıştay tarafından iptal edilme-
sinden sonra Mehmet Kartal ta-
rafından geçen hafta Kadıköy
Sulh Hukuk Mahkemesi Hakim-
liğı'ne açılan 'alacakhnın tespi-
ti'davasının ılk duruşması cuma
günü gerçekleşti.
Davacı mahkemeden elektnk
ücretlerini yatırmak içın yer gös-
termesini istedi. Davanın konu-
su ıse, T E K Genel Müdüıiüğü
ile Aktaş Elektrik arasında 30
Mart 1990 tarihinde imzalanan
fşletme Hakkı Devir Sözleşme-
si'nin Danışta> "ca iptal edilmesi
ile orta>a çıkan yeni durum kar-
şısında tiiketiciler tarafından sar-
fedilen a> lık elektrik bedellerinin
TEK'e mi, >oksa Aktaş'a mı öde-
neceğinin tespitine karar veril-
mesi ve karar verilene kadar pa-
ranın mahkeme tarafından tayin
edilecek bir bankaya bloke edil-
mesi tatebidir" şeklmde belirle-
nırken. duruşmada Aktaş ve TE-
DAŞ'ın savunmalannı aldıktan
Davaya nasıl müdahil olunacak?
Davaya müdahil olabilmek için mahkemeye yapılacak başvuru dilekçe metntnin dc şöyle
düzenlenmesi gerekiyor:
3. Sulh Hukuk Hâkimiiği'ne, Kadıköy
1994-207 dava dosyası ile Aktaş Elektrik A.Ş. ve Türkiye Elektrik Dağıtım A.Ş. hakkında
açılan davanın sonucu beni de ılgılendınyor. Bu nedenle davacı yanında müdahil olarak davaya
katıimak istiyorum.
sonra karar vermeyı uygun bulan
hâkim. davayı 1 Aralık 1994'e
erteledi. Davadilekçesinde Işlet-
me Hakkı De\ır Sözleşmesi "nın
Danıştay tarafından iptal edildi-
• 1994-207 dosya numaralı davaya Aktaş ile sözleşmesi bulunan
herkesin 'müdamT olarak katılabileceği belirtilirken, bunun için
tüketicinin bir dilekçe ile Kadıköy Sulh Hukuk Mahkemesi
Hâkimliği'ne müracaat etmesi gerekiyor. Elektrik Mühendisi Erol
Celepsoy, vatandaşlara yardım etmek için Anadolu yakasında
bürolar açacaklannı belirtti.
Davaya Aktaş ile sözleşmesi
bulunan herkesin 'müdahil' ola-
rak katılabıleceğinı belirten Ke-
leşoğlu, ancak bunun ıçın tüke-
ticinin bir dilekçe ile Kadıköy
Sulh Hukuk Mahkemesi Hâkim-
liği'ne müracaat etmesi gerekti-
gını vurguladı. Keleşoğlu.
"Mahkeme müdahil olma isteği-
ni inceleyecek ve talep edenin da-
vaya kablmakla hukuki ve mad-
di yaran olduğunu kabul ederse
davaya katılmasına karar vere-
cek"dedı.
Elektrik Mühendisleri Odası
Istanbul Şubesi Yönetim Kuru-
lu üyesi ErolCetepsoy, çemberin
gıderekdaraldığını belirtti Oda-
dan bağımsız olarak yaptıklan
çalışmalardadavaya müdahil ol-
mak isteyen herkese yardım için
ellerinden gelen her şeyi yapa-
caklannı belirten Celepsoy. "Bu-
nun için bölgede belirleyeceğinıiz
çeşitli noktalara küçük bürolar
kuracağız. Davaya katıimak iste-
yen vatandaşlara ne vapacaklan
konusunda tüm bilgiler kendile-
rine verilecek vıeyol gösterilecek"
dıye konuştu.
ğini belirten da\acı avukatı Ke-
mal Keleşoğlu. kararın Danıştay
Idan Dava Daireleri Genel Kuru-
lu tarafından da onaylandığını
belirterek. "Bu durumda artık
bize göre borcun ödenmesi gere-
ken yer, ana starüsü de yayımla-
narak yürürlüğe giren ve Türki-
ye Elektrik Kurumu verine kunı-
İan TEDAŞ olmalıdır" dedi
Dünya Bankası'na olan 7 milyon dolarlık borcunu ödemedi
Ozaflar'ın dünürü icrada
AJpaslan Beşikçioğlu
İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) -
Özallar'ın dünürü Izmirli işadamı
AJpaslan Beşikçioğlu. Dünya
Bankası'na olan 7 milyon dolarlık
borcunu ödeyemeyince Torbalı'da
kurulu. fabrika. lojmanlar ve tanm
arazisinden oluşan tesislen icra yoluyla
satışa çıkanldı.
Dünya Bankasfndan aldığı kredının 7
mil>on dolarlık bölümünü öde>emeyen
Beşikçioğlu'nun bazı bankalara ve
Sosyal Sigortalar Kurumu'na (SSK) da
borcu olduğu da belırtildi.
Beşikçioğlu'nun Torbalı'daki fabrikası,
lojmanlan ve tanm arazisı haciz
yoluyla satışa çıkanldı
Taşınmazlara 303 milyar değer
Torbalı İcra Müdürlüğü kanalıyla satışa
çıkanlan taşınmazlara 303 milyar lira
değer biçıldı
llgililer, satışın 13 Aralık 1994
tarihinde Torbalı İcra Müdürlüğü'nde
gerçekleştırileceğinı bildirdıler.
Ancak icra yoluyla satış sırasında,
belirlenen değenn altında bır rakam
önerilırse. satış işlemi başka bır tarihte
yeniden gerçekleştirilecek.
Buna göre, satış sırasında, belirlenen
değerin yüzde 75'ınden düşük
teklıf verilmesi durumunda.
23 Aralık 1994 tarihinde satış
\enıden yapılacak.
ANKARA PAZARI
YAKUP KEPENEK
DUNYA EKONOMİSİNE BAKIŞ / ERGİN YILDIZOĞLULO^P^
Duvardan Sonra ,
B
eş yıl önce 9 Kasım 1989'da Ber-
lin sokakları umut ve heyecan
doluydu. Duvar yıkılmıştı. Doğu
Avrupa ve SSCB'yi on yıllardır et-
kisi altında tutan merkezı diktatörlükler
çöküyordu. Kumanda ekonomisi ve bu-
nun üzerine yuvalanmış gelirini devletten
elde eden baskıcı bir yönetici (devlet ka-
pitalisti) sınıf gidecek, yerine serbest pi-
yasa ekonomisi, demokrasi ve tabii ki zen-
ginlik gelecekti. Doğu Avrupa ülkeleri kı-
sa zamanda birer küçük Almanya olacak-
tı. Beş yılda bu hayal ve rüyadan geriye
pek bir şey kalmadı.
Rüyalar ve gerçekler
Aslında büyük değişiklikler oldu. On yıl-
lar sonra kitleler insanlık tarihinde görül-
memiş kalabalıkta sokaklara döküldüler,
iradelerini kullandılar. Romanya hariç, he-
men htç kan akmadar» bu baskıet rejimter
birer birer dağıldılar. Demek kı halkın ıra-
desinden umut vardı ve kullanıldığı zaman
önünde hiçbir güç tanımıyordu. Ancak,
sokaktakiler evlerine döndüler. Yönetıme
talip olmadılar. "İyi niyetli" senelerdir mu-
halefetin ateşinde çelikleşmiş Batı hayra-
nı tecrübesiz, örgütsüz biryöneticiler ku-
şağı iktidara geldi. Hızlı bir lıberalleşme
ve özelleştirme her şeyi çözecek ve Do-
ğu'yu Batı'ya benzetecekti. Kolları sıvadı-
lar. Bu arada eski aklı evvel bürokratlann
yerini bu sefer de IMF. Dünya Bankası uz-
man-bürokratlannın aldığını göremediler.
Sonuç "üst üste küp dizseler, alttakini
çekseler..." Planlama, yerini, gelişi güzel
ve eskiye yüz kere rahmet okutacak yol-
suzluklarla yönetilmeye çalışılan bir ka-
osa bıraktı. Merkezi baskı ve kontrol kal-
kınca ekonomi hızla dağılmaya, üretim ge-
rilemeye, ışsizlik ve fiyatlar artmaya, gelır
dağılımı hızla bozulmaya başladı. Bekle-
nen yabancı sermaye yatırımlan, sadece
en verimlı bırkaç işletmeyi ucuza kapat-
manın dışında, gelmeye niyetli değildi.
Yabancı sermaye yatınmı
Toplam yabancı sermaye yatınmı
1994'te milyar dolar olarak, Bulgaris-
tan'da 0.3, Çek Cumhuriyeti'nde 2.4, Slo-
vak Cumhuriyeti'nde 0.3, Macaristan'da
6.4, Polonya'da 3.7, Romanya'da 0.9,
Rusya'da 2.5 düzeyindeydi. (Deutsche
Bank Research Revievv). Özelleştirme gi-
derek ilk hızını kaybetti, dış krediler
IMF'nin baskısı ile ekonomik reformun
ilertemesine bağlandı. Bir fasit daire oluş-
tu; ekonomiyi yenilemek için dış kredi la-
zımdı, dış kredi elde etmek için ekonomik
performansı arttırmak gerekiyordu.
Doğu Avrupa ülkeleri bu süreci değişik şiddetler-
de yaşadılar. Ancak üretimleri 1994'te genel olarak
1989 düzeyinin yüzde 30-50 gerisine düşmekten
kurtulamadı. 1992'den bu yana en iyi performansı
gösteren ülkelerden biri olan Polonya'da bile üre-
tim hâlâ 1989'un yüzde 10 gerisindeydi. (Le Mon-
de Diplomatique 11/94 sf 3). Buna paralel olarak
işsizlik arttı (tablo 1), ücretler düştü (tablo 2) yok-
sulluk yaygınlaştı (tablo 3). Halbuki bu ülkelerde
özelleştirme süreci henüz tamamlanmamıştı. Özel
sektörün ekonomik etkinlik içindeki payı hâlâ Çek
Cumhuriyeti'nde yüzde 66, Polonya'da yüzde 55,
Macaristan ve Rusya'da yüzde 50, Slovak Cumhu-
riyeti'nde yüzde 30, Romanya'da yüzde 30, Bulga-
ristan'da yüzde 10 civarındaydı (Central European
yade tahribatın artık sınıra dayanmış ol-
masından kaynaklandığmı söylemek de
mümkün.
Tüm bu ekonomik gelişmeler içinde
eski yönetici sınıfın yeni koşullara hızla
uyum sağlayarak kontrolü tekrarele ge-
çirmeye başladığı görüldü. Eski bürok-
ratlann yeni özel sektör olarak geri gel-
mesinden, dün bu insanlara ağız dolu-
su küfür sallayanların ise pek bir şikâyet-
leri yok gibi. Wall Street Journal "Geç-
mişin iktidar eliti, özel iş yapmayı eski
sistemlerinden daha çok seviyor. Bu eli-
tin bir kısmının, teorik olarak halka ait
olan işletmeleri, kendi özel mülklerine
Kayıtlı işsizlik
Bulgaristan
Çek Cum.
Slovak Cum.
Macaristan
Polonya
Romanya
Rusya (*)
1992
15.2
2.6
10
12
13
9.6
2
1994
18
4
15.5
11
17
15
5
Kaynak Deutsche Bank Reseacrh Revietv
1995
20
6
16.5
10
18
18
10
(*) Rusya rukamlanna bakaraktah minlerin iyimseriiği hakkında birfikir oiuş
turulabilir sanınm.
Yoksulluk sınırı Cercek ücretler
geçirmesi özelleşmenin en çirkin yanla-
nndan biri... Bu durum ahlaksal olarak
mcT ama.Tifç olmazsa şimdltik, gereklt
sermaye stokunu oluşturuyor" (VVSJ:
10/11/94). Poütik olarak da enteresan
gelişmeler var.
Beş yıl önce Komünist Partili ve dev-
let yöneticisi olarak yönetimden uzak-
laştırılanlar, bütün Doğu Avrupa ülkele-
rinde çeşitli isimlerdeki partilerde, "sos-
yaldemokrat" programlarda yeniden or-
taya çıktılar. Bu yeni partiler serbest pi-
yasa ekonomisine geçişin yukanda an-
lattığım etkilerine karşı oluşan toplumsal
hoşnutsuzlukları kullanarak güçlendiler.
ütvanya'da, Macaristan'da, Polonya'da,
Bulgaristan'da, Slovakya'da ve Bela-
rus'ta iktidar, Rusya'da mecliste çoğun-
luk oldular; Almanya'nın doğu kısmında
anahtar parti haline geldiler son seçim-
lerde.
Eski rejimlerı sosyalist zannedenler
arasında bugün bu gelişmelerden he-
veslenenler olabilir. Boşuna hayal. Bu
partiler, muhalefette iken bol bol fakirlik
edebiyatı yapıp iktidar olunca, Macaris-
tan'da olduğu gibi devirdikleri "liberal"
hükümetten daha liberal politikalar uy-
guluyoriar, (New Statesmen 4/11/94 sf.
20) hatta ücretleri dondurmaktan bahse-
diyorlar (Le Monde Diplomatique age sf.
3).
GAP-Zonguldak Çelişkisi
Ülke ekonomisi, geçen hafta biri çok olumlu so-
nuçlar verebilecek, öbürü de olumsuzluklarla dolu
iki olguyu birden yaşadı. Bunlar, GAP'ın su verme-
ye başlaması veZonguldak'ın üç büyük KİT'inin "ka-
patma ve satış" tartışmalanydı.
Türkiye son on-on beş yıl boyunca, tüm dış engel-
lere karşın GAP'a bugüne dek 11 milyar dolar har-
cadı. Gelecek onyılda da bunun yaklaşık iki katı, 21
milyar dolar harcanarak girişimin tamamlanacağı
açıklanmaktadır. Devlet Bakanı Sayın A. Baki
Ataç'ın çağrılısı olarak açılışına katıldığım GAR ta-
mamlandığında, ülkenin sulanabilir topraklarının
yaklaşık yüzde 20 dolayındaki 1,8 milyon hektar ta-
rım alanı sulanabilecektir. Sulama sonucu tarımsal
üretimin "katlanarak" artacağı, bu artışın kimi ürün-
lerde 3-5 kat olacağı öngörülüyor. Elektrik enerjisi
üretimi de 22 milyar kws ile günümüz üretiminin yak-
laşık yüzde 30'u dolayında olacaktır.
Törenin akıl almaz düzensizliği bir yana, bunlar
gerçekten önemli "üretim sıçramalan"dır.
Ancak büyümenin niteliksel gelişmeye dönüşme-
si için, GAP'ın iki büyük sorununa hiç zaman yitiril-
meden çözüm üretilmelidir. Bu sorunlar, toprak mül-
kiyeti ve tarımsal ürünün nasıl değerlendirileceğidir.
Yörede toprak dağılımı "olağanüstü" eşitsizdir.
Devlet Istatistik Enstitüsü'nün en son (25 Aralık 1992
Haber Bülteni) verilerine göre Güneydoğu Anadolu
Bölgesi'nde "Hane halkının yüzde 65'inin kullana-
bildiği tanm arazisi toplamın yalnızca yüzde 15 V do-
layındadır; hane halkının kalan yüzde 35 7 toprakla-
nn yüzde 85'ini kullanmaktadır. "Araştırmacı Muzaf-
fer Sencer'in bulgularınagöre "topraksızaile" mik-
tarı, toplam ailelerin Diyarbakır, Siirt, Şanlıurfa ve
Mardin'de yüzde 40-45'i arasında değişiyor. Bir baş-
ka yönden bakıldığında da toprak dağılımı eşitsizli-
ği açıktır: Ülkemizde 2500 dekar ve daha büyük ta-
rım işletmelerinin yüzde 92'si bu yörededir. Onca
köyün "tümüyle" kimi ağaların olduğu biliniyor. Böl-
gede yaşanmakta olan terör ortamının, ailelerin top-
raksızlaşma sürecini daha da hızlandırdığı açıktır.
Ikinci önemli sorun, tanm üretiminin nasıl değer-
lendirileceğidir. Uygulamayı da çok iyi bilen Sayın
Ahmet Isvan'ın da vurguladığı gibi, tarımda fazla
ürün, üretici için, fiyat düşüşleri nedeniyle yıkım ola-
bilir. Bu nedenle ürün düzeni ve üretimin iç ve dış pa-
zarda değerlendirilmesi bir program içinde yürütül-
melidir.
Yabancı kaynaklara göre, terörün devlet bütçesi-
ne maliyeti yıllık 6-7 milyar dolardır. Bu miktar, GAP'a
şimdiye dek yapılan tüm harcamaların yarısından
çoktur. GAP suyu bu "kan ve kaynak" kaybını önle-
yebilir.
• • •
Bunun için, ağalık düzenini sona erdirecek, "yöre
insanının ekonomik kurtuluşunu" sağlayacak bir ye-
ni yaklaşım gerekiyor.
Insan-toprak ilişkilerinin "köklü bir toprak refor-
mu"y\a yeniden düzenlenmesi bir zorunluluk sayıl-
malıdır. Toprak reformu, "verimi" esas alan ek ön-
lemlerle tamamlanırsa olumlu sonuçlar verir. Toprak
kullanımı, tarımsal üretim, tarıma dayalı sanayileş-
me, yerleşim ve kentlesme, ulaşım ve teknik eğitim
öğelerini içerecek, uzon erimli bir "bütüncül bölge-
sel gelişme programı" hazırlanmalı ve uygulanma-
hdır.
Ortadoğu'da bin yıllık düşmanlıkların sona erdiği
günlerde Türk-Kürt boğazlaşmasının önü alınabilir.
GAP suyu, bu yangını söndürebilir, yıkımı yapıma dö-
nüştürebilir. Yeter ki siyasal yetkililer bunu görecek
anlayış düzeyini yakalasınlar.
• • •
—Duğudaı ı GAP yüneşi dogarken Zonguldak uze-
rinde kara bulutlar dolaşıyor. Kardemir ve T. Taşkö-
mttra'nürt bınncısınnrtumoenTîftirTcisTrîîrTde kfmî bö^~
lümlerınin kapatılmaları ve Erdemir'in de "satışı" hız-
la uygulanmak isteniyor.
Ancak bu kapatma ve satış işlemlerinden "önce"
yöreye yapılması öngörülen yatırımlar ve işçilerle il-
gili yasal düzenlemeler yapılmıyor. Yıllardır bu kuru-
luşlann yeni yatırımları engellenmekte, kendilerine
çeki-düzen vermelerine set çekilmektedir. Son ola-
rak Kardemir için 50 milyon doların altında bir yeni
yatırım bile hükümet tarafından engellenmiştir.
Yerli ve-Dünya Bankası da içinde- onca yabancı
kuruluşa Zonguldak üçlüleri üzerine raporlar hazır-
latılmıştı. Hükümet, tüm bu raporlara güvenmemiş
olacak ki, yabancı kuruluşlara iki milyon dolar öde-
yerek yeni bir rapor hazırlatmıştır.
Hükümet, yıllardır tüm KİT için yapıldığı gibi Zon-
guldak'ın üçlüsünün geleceğini belirsiz bırakarak ve
yönetimlerini etkinlikten uzak tutarak "yıkıcılık işle-
vini" görüyor. Oysa yapılması gereken, hazırlanan
teknik raporların önerileri doğrultusunda önelikle bu
kuruluşların, özerk, etkin ve verimli çalışmasını sağ-
lamaktı.
Kan gölüne dönen Güneydoğu'da suya sığınarak
yeni ufuklara yönelmenin anlamlı olması, ancak Zon-
guldak'ta kömüre ve çeliğe sahip çıkmayla olanak-
lıdır, onları yok etme ile değil.
altında yaşayanlar
Macaristan
Polonya
Çek Cum.
Slovak Cum.
Bulgaristan
Romanya
Rusya
UNICEF:age
1989
14.5
24.7
4.2
5.8
13.8
21.4
15.8
1992
19.4(1991)
43.7
29.3 (1991)
34.1
(1990) 53.6
(1990) 51.5
61.3
1989 = 100
Bulgaristan
Çek Cumhuriyeti
Slovak Cumhuriyeti
Macaristan
Potonya
Romanya
Kaynak ÜN1CEF (1994)
Regional Moni toring
Report. Floransa
Sistemin çelişkileri
66.7
82.4
85.3
86.4
70.8
73
Economic Revievv). Demek ki ücretler, işsizlik ve
yoksullaşma söz konusu olduğunda daha akıtıla-
cak çok kan vardı. Serbest pazar ekonomisine geç-
meye başlar başlamaz fiyatlar da artmaya başladı.
Macaristan'da yıllık ortalama enflasyon 1989-92
arasında yüzde 26 ve 1993'te de yüzde 23 oldu.
Bu rakamlar diğer ülkeler için ıse şöyleydi: Po-
lonya'da yüzde 175; yüzde 37, Çek Cumhuriye-
ti'nde yüzde 18; yüzde 21, Slovak Cumhuriyeti'nde
yüzde 19; yüzde 23, Bulgaristan'da yüzde 79; yüz-
de 90, Romanya'da yüzde 72; yüzde 256 ve Rus-
ya'da yüzde 422; yüzde 840 oldu.
1994'e gelindiğinde ekonomik gerileme biraz ya-
vaşladı. Ancak bu görelı istikrarın devlet kapitaliz-
minden piyasa ekonomisine başanlı birgeçişten zi-
5 yıl önce "soğuk savaş" bittiğinde,
daha demokratik ve barışçıl bir "yeni
dünya düzeninin" başlayacağı ümidi
doğdu. Bu da boş çıktı. İki kutuplu terör
dengesi bozulunca kaprtalist dünya eko-
nomisinin bastırılmış çelişkileri bir bir
patlamaya başladı. ABD'nin hegemon-
yası daha da zayıflarken, Körfez krizı.
SSCB'nin çökmesi ile eski cumhuriyet-
lerde başlayan savaşlar, Yugoslavya krı-
zi, Afrika'da soğuk savaşın artıklan ile
yaşayan devletlerin büyük felaketlere yol açarak
çökmeye başlaması ile büyük birglobal istikrarsız-
lık oluştu. Merkez ülkeler beraberce, zaman zaman
da ABD tek başına, "sorunlu" alanlara, eski sö-
mürgeciliği hatıtiatan yöntemlerle müdahale etme-
ye başladılar.
Doğu Avrupa, giderek Almanya ile Rusya Fede-
rasyonu arasında; Afrika, Fransa ile ABD/lngiltere
arasında ekonomik-politik rekabet alanı haline gel-
di. ABD hegemonyasının gerilemesinin yanı sıra
Birleşmiş Milletler, NATO gibi uluslararası kuruluş-
lann giderek işe yaramaz hale gelmesi istikrarsızlı-
ğı arttırdı. 5 yıl sonra bugün Doğu Avrupa'nın ve de
dünyanın daha iyi bir konumda olduğunu söylemek
ise hiç de kolay değil.
İ S T A N B U L
M İ MARO BA
KO N UTLARI
Büyukçekmece Koyu'nda, sosyal tesislen,
yeşil alanları, doğa ve deniz manzarasıyla ıç içe...
Aylık %5 faizli yuva kredisi ile.
Tüm Emlak Bankası şubeleri satış için hizmetınizdedir.
EMLAK BANKASI *\
' D a h a U y g a r B ı r Y ı j ı m İ ç i n "
s