23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
14 KASIM 1994 PA2ARTESİ CUMHURİYET SAYFA EKONOMI sayısı azaüyor • IZMtR (AA)- Türk-Iş 3. Bölge Temsilcisi Mustafa Kundakçı, günümüzde sendikalı işçi sayısının, bilinçli olarak azaltıldığıni öne sürdü. Kundakçı, AA muhabirine yaptığı açıklanıada, sendikalı işçi sayısının, çalışma yaşamına giren işçi sayısına paralel olarak artmadığını belirterek, "1980 yılı öncesı, yaklaşık 2.5 milyon çalısan örgütlüyken, bugün çalışma hayatındaki işçi sayısı 1980'e göre hayli artmasına rağrnen, 6 milyon çalışan insandan ancak 2 milyonu örgütlü" dedi. İç fındık üıracatı • GlRESUN(AA)-Yenı ürün fındıkta, 1 eylülde başlayan 1994-1995 ihraç sezonunda şimdiye kadar 222 milyon 41 bin dolarlık iç fındık ihraç edildi. Karadeniz Fındık ve Mamulleri lhracatçılan Birliği yetkililerinden alman bilgiye göre söz konusu döviz girdisi 69 bin 894 ton iç fındık ihraç edilerek sağlandı. Ihracatın 48 bin 488 tonluk bölümü, AT ülkelerine gerçekleştirildi. Geçen yılın aynı dönemınde 62 bin 060 ton iç fındık ihraç edilerek, karşılığında 204 milyon 170 bin dolar döviz girdisi • sağlanmıştı. Sac piyasasında BÜJBVİİR şoku • KAYSERİ (AA) - Ereğli Demir Çelik Fabrikalan'nın (ERDEMtR). ıhracata yönelmesi sonucu iç piyasada sac arzında azalma meydana geldiği, karaborsaya düşen sac fiyatlannın iki katına ulaştığı ' bildirildi. Kayseri Ticaret Odası Başkanvekili Ahmet Erkan yaptığı açıklamada. ERDEMIR'ın yanlış ihracat ve satış politıkası sonucu imalatçı sanavıcılenn zor durumda kaldığını, üretim yapamaz hale geldiğıni belirtti. Sac piyasasında yaşanan bu olaylann TBMM'de soru önergesine konu olduğunu aniatan Erkan, bu soruna bır an önce çözüm bulunmasmını istediklerinı söyledi. APEC Zipvesi başlıyor •JAKAJRTA(AA)- Gelişmekte olan ülkelerden, sanayi devi ülkelere kadar 2 milyar kişiyi temsil eden Asya-Psıfik Ekonomik Işbirliği(APEC)Zirvesı, 15 kasımda Endonezya'nın başkenti Jakarta yakınlanndaki Bogor ' ^ntinde başlıyor. Geçen yıl ABD'nin Seattle kenti yakınlanndaki Blake Adası'nda yapılan APEC zirvesinde, Asya-Pasifik ülkeleri arasında gevşek = — y a p t t ı btFtfkonomik tophıtuk kurulmasına karar venlmiştı. Bu yıl yapılacak APEC zirvesınode ABD Başkanı Bill Clinton'ın da katılacağı belirtilirken, zirvenin asıl amacı 2 milyar nüfuslu bölgede "Dünyanın en büyük ticaret bölgesini kurmak" olarak açıklanıyor. Çifte vergiye onlem • ANKARA (AA) - Türkiye ıle Japonya arasında, gelir üzerinden alınan vergilerde "Çifte Vergilendirmeyi Önleme ve Vergi Kaçakçılığına Engel Olma Anlaşması". Bakanlar Kurulu tarafindan onaylandı. Dün Resmi Gazete'de yayımlanan anlaşmaya göre, taraf devlet teşebbüslerinden birine ait kazanç. söz konusu teşebbüs, liğer devlette yer alan bir v^yeri aracılığıyla ticari faaliyette bulunmadıkça yalnızca kendi ülkesi tarafından vergilendirilecek. ÖZGÜRLEŞME EYLEMLKÖY ENSTİTÜLERİ Mehmet Başaran 40.000 (KDVıçınde) Çağdaş Yayınları Türkocağı Cad. 39-41 CağaJoğlu-İstanbul Ödemeli gönderilmez ROMANVE YAZARLIK ONURU Samim Kocagöz 50.000 (KDVıçınde) Çağdaş Yayınları Türkocağı Cad. 59-41 Cağaloğlu-İstanbul ödemeli gönderflmez Davacılar, mahkemeden elektrik bedellerinin yatınlması için yer göstermesini istediler Aktaş'a 'hayır' davası başladı•Danıştay'ın aldığı kararla sözleşmesi iptal edilen Aktaş Elektrik'in hiçbir yetkisi kalmadığı gerekçesiyle dava açan Mehmet Kartal, mahkemeden, sarfettiği elektriğin aylık bedellerini nereye ödeyeceğinin tespitine karar vermesini ve karar verilene kadar öncelikle paranın mahkeme tarafından tayin edilecek bir bankaya bloke edilmesini istedi. AHMET ÇELİK Aktaş Elektrik'e 'hayır' dava- sı başladı. Aktaş"ın yetkisinin Danıştay tarafından iptal edilme- sinden sonra Mehmet Kartal ta- rafından geçen hafta Kadıköy Sulh Hukuk Mahkemesi Hakim- liğı'ne açılan 'alacakhnın tespi- ti'davasının ılk duruşması cuma günü gerçekleşti. Davacı mahkemeden elektnk ücretlerini yatırmak içın yer gös- termesini istedi. Davanın konu- su ıse, T E K Genel Müdüıiüğü ile Aktaş Elektrik arasında 30 Mart 1990 tarihinde imzalanan fşletme Hakkı Devir Sözleşme- si'nin Danışta> "ca iptal edilmesi ile orta>a çıkan yeni durum kar- şısında tiiketiciler tarafından sar- fedilen a> lık elektrik bedellerinin TEK'e mi, >oksa Aktaş'a mı öde- neceğinin tespitine karar veril- mesi ve karar verilene kadar pa- ranın mahkeme tarafından tayin edilecek bir bankaya bloke edil- mesi tatebidir" şeklmde belirle- nırken. duruşmada Aktaş ve TE- DAŞ'ın savunmalannı aldıktan Davaya nasıl müdahil olunacak? Davaya müdahil olabilmek için mahkemeye yapılacak başvuru dilekçe metntnin dc şöyle düzenlenmesi gerekiyor: 3. Sulh Hukuk Hâkimiiği'ne, Kadıköy 1994-207 dava dosyası ile Aktaş Elektrik A.Ş. ve Türkiye Elektrik Dağıtım A.Ş. hakkında açılan davanın sonucu beni de ılgılendınyor. Bu nedenle davacı yanında müdahil olarak davaya katıimak istiyorum. sonra karar vermeyı uygun bulan hâkim. davayı 1 Aralık 1994'e erteledi. Davadilekçesinde Işlet- me Hakkı De\ır Sözleşmesi "nın Danıştay tarafından iptal edildi- • 1994-207 dosya numaralı davaya Aktaş ile sözleşmesi bulunan herkesin 'müdamT olarak katılabileceği belirtilirken, bunun için tüketicinin bir dilekçe ile Kadıköy Sulh Hukuk Mahkemesi Hâkimliği'ne müracaat etmesi gerekiyor. Elektrik Mühendisi Erol Celepsoy, vatandaşlara yardım etmek için Anadolu yakasında bürolar açacaklannı belirtti. Davaya Aktaş ile sözleşmesi bulunan herkesin 'müdahil' ola- rak katılabıleceğinı belirten Ke- leşoğlu, ancak bunun ıçın tüke- ticinin bir dilekçe ile Kadıköy Sulh Hukuk Mahkemesi Hâkim- liği'ne müracaat etmesi gerekti- gını vurguladı. Keleşoğlu. "Mahkeme müdahil olma isteği- ni inceleyecek ve talep edenin da- vaya kablmakla hukuki ve mad- di yaran olduğunu kabul ederse davaya katılmasına karar vere- cek"dedı. Elektrik Mühendisleri Odası Istanbul Şubesi Yönetim Kuru- lu üyesi ErolCetepsoy, çemberin gıderekdaraldığını belirtti Oda- dan bağımsız olarak yaptıklan çalışmalardadavaya müdahil ol- mak isteyen herkese yardım için ellerinden gelen her şeyi yapa- caklannı belirten Celepsoy. "Bu- nun için bölgede belirleyeceğinıiz çeşitli noktalara küçük bürolar kuracağız. Davaya katıimak iste- yen vatandaşlara ne vapacaklan konusunda tüm bilgiler kendile- rine verilecek vıeyol gösterilecek" dıye konuştu. ğini belirten da\acı avukatı Ke- mal Keleşoğlu. kararın Danıştay Idan Dava Daireleri Genel Kuru- lu tarafından da onaylandığını belirterek. "Bu durumda artık bize göre borcun ödenmesi gere- ken yer, ana starüsü de yayımla- narak yürürlüğe giren ve Türki- ye Elektrik Kurumu verine kunı- İan TEDAŞ olmalıdır" dedi Dünya Bankası'na olan 7 milyon dolarlık borcunu ödemedi Ozaflar'ın dünürü icrada AJpaslan Beşikçioğlu İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) - Özallar'ın dünürü Izmirli işadamı AJpaslan Beşikçioğlu. Dünya Bankası'na olan 7 milyon dolarlık borcunu ödeyemeyince Torbalı'da kurulu. fabrika. lojmanlar ve tanm arazisinden oluşan tesislen icra yoluyla satışa çıkanldı. Dünya Bankasfndan aldığı kredının 7 mil>on dolarlık bölümünü öde>emeyen Beşikçioğlu'nun bazı bankalara ve Sosyal Sigortalar Kurumu'na (SSK) da borcu olduğu da belırtildi. Beşikçioğlu'nun Torbalı'daki fabrikası, lojmanlan ve tanm arazisı haciz yoluyla satışa çıkanldı Taşınmazlara 303 milyar değer Torbalı İcra Müdürlüğü kanalıyla satışa çıkanlan taşınmazlara 303 milyar lira değer biçıldı llgililer, satışın 13 Aralık 1994 tarihinde Torbalı İcra Müdürlüğü'nde gerçekleştırileceğinı bildirdıler. Ancak icra yoluyla satış sırasında, belirlenen değenn altında bır rakam önerilırse. satış işlemi başka bır tarihte yeniden gerçekleştirilecek. Buna göre, satış sırasında, belirlenen değerin yüzde 75'ınden düşük teklıf verilmesi durumunda. 23 Aralık 1994 tarihinde satış \enıden yapılacak. ANKARA PAZARI YAKUP KEPENEK DUNYA EKONOMİSİNE BAKIŞ / ERGİN YILDIZOĞLULO^P^ Duvardan Sonra , B eş yıl önce 9 Kasım 1989'da Ber- lin sokakları umut ve heyecan doluydu. Duvar yıkılmıştı. Doğu Avrupa ve SSCB'yi on yıllardır et- kisi altında tutan merkezı diktatörlükler çöküyordu. Kumanda ekonomisi ve bu- nun üzerine yuvalanmış gelirini devletten elde eden baskıcı bir yönetici (devlet ka- pitalisti) sınıf gidecek, yerine serbest pi- yasa ekonomisi, demokrasi ve tabii ki zen- ginlik gelecekti. Doğu Avrupa ülkeleri kı- sa zamanda birer küçük Almanya olacak- tı. Beş yılda bu hayal ve rüyadan geriye pek bir şey kalmadı. Rüyalar ve gerçekler Aslında büyük değişiklikler oldu. On yıl- lar sonra kitleler insanlık tarihinde görül- memiş kalabalıkta sokaklara döküldüler, iradelerini kullandılar. Romanya hariç, he- men htç kan akmadar» bu baskıet rejimter birer birer dağıldılar. Demek kı halkın ıra- desinden umut vardı ve kullanıldığı zaman önünde hiçbir güç tanımıyordu. Ancak, sokaktakiler evlerine döndüler. Yönetıme talip olmadılar. "İyi niyetli" senelerdir mu- halefetin ateşinde çelikleşmiş Batı hayra- nı tecrübesiz, örgütsüz biryöneticiler ku- şağı iktidara geldi. Hızlı bir lıberalleşme ve özelleştirme her şeyi çözecek ve Do- ğu'yu Batı'ya benzetecekti. Kolları sıvadı- lar. Bu arada eski aklı evvel bürokratlann yerini bu sefer de IMF. Dünya Bankası uz- man-bürokratlannın aldığını göremediler. Sonuç "üst üste küp dizseler, alttakini çekseler..." Planlama, yerini, gelişi güzel ve eskiye yüz kere rahmet okutacak yol- suzluklarla yönetilmeye çalışılan bir ka- osa bıraktı. Merkezi baskı ve kontrol kal- kınca ekonomi hızla dağılmaya, üretim ge- rilemeye, ışsizlik ve fiyatlar artmaya, gelır dağılımı hızla bozulmaya başladı. Bekle- nen yabancı sermaye yatırımlan, sadece en verimlı bırkaç işletmeyi ucuza kapat- manın dışında, gelmeye niyetli değildi. Yabancı sermaye yatınmı Toplam yabancı sermaye yatınmı 1994'te milyar dolar olarak, Bulgaris- tan'da 0.3, Çek Cumhuriyeti'nde 2.4, Slo- vak Cumhuriyeti'nde 0.3, Macaristan'da 6.4, Polonya'da 3.7, Romanya'da 0.9, Rusya'da 2.5 düzeyindeydi. (Deutsche Bank Research Revievv). Özelleştirme gi- derek ilk hızını kaybetti, dış krediler IMF'nin baskısı ile ekonomik reformun ilertemesine bağlandı. Bir fasit daire oluş- tu; ekonomiyi yenilemek için dış kredi la- zımdı, dış kredi elde etmek için ekonomik performansı arttırmak gerekiyordu. Doğu Avrupa ülkeleri bu süreci değişik şiddetler- de yaşadılar. Ancak üretimleri 1994'te genel olarak 1989 düzeyinin yüzde 30-50 gerisine düşmekten kurtulamadı. 1992'den bu yana en iyi performansı gösteren ülkelerden biri olan Polonya'da bile üre- tim hâlâ 1989'un yüzde 10 gerisindeydi. (Le Mon- de Diplomatique 11/94 sf 3). Buna paralel olarak işsizlik arttı (tablo 1), ücretler düştü (tablo 2) yok- sulluk yaygınlaştı (tablo 3). Halbuki bu ülkelerde özelleştirme süreci henüz tamamlanmamıştı. Özel sektörün ekonomik etkinlik içindeki payı hâlâ Çek Cumhuriyeti'nde yüzde 66, Polonya'da yüzde 55, Macaristan ve Rusya'da yüzde 50, Slovak Cumhu- riyeti'nde yüzde 30, Romanya'da yüzde 30, Bulga- ristan'da yüzde 10 civarındaydı (Central European yade tahribatın artık sınıra dayanmış ol- masından kaynaklandığmı söylemek de mümkün. Tüm bu ekonomik gelişmeler içinde eski yönetici sınıfın yeni koşullara hızla uyum sağlayarak kontrolü tekrarele ge- çirmeye başladığı görüldü. Eski bürok- ratlann yeni özel sektör olarak geri gel- mesinden, dün bu insanlara ağız dolu- su küfür sallayanların ise pek bir şikâyet- leri yok gibi. Wall Street Journal "Geç- mişin iktidar eliti, özel iş yapmayı eski sistemlerinden daha çok seviyor. Bu eli- tin bir kısmının, teorik olarak halka ait olan işletmeleri, kendi özel mülklerine Kayıtlı işsizlik Bulgaristan Çek Cum. Slovak Cum. Macaristan Polonya Romanya Rusya (*) 1992 15.2 2.6 10 12 13 9.6 2 1994 18 4 15.5 11 17 15 5 Kaynak Deutsche Bank Reseacrh Revietv 1995 20 6 16.5 10 18 18 10 (*) Rusya rukamlanna bakaraktah minlerin iyimseriiği hakkında birfikir oiuş turulabilir sanınm. Yoksulluk sınırı Cercek ücretler geçirmesi özelleşmenin en çirkin yanla- nndan biri... Bu durum ahlaksal olarak mcT ama.Tifç olmazsa şimdltik, gereklt sermaye stokunu oluşturuyor" (VVSJ: 10/11/94). Poütik olarak da enteresan gelişmeler var. Beş yıl önce Komünist Partili ve dev- let yöneticisi olarak yönetimden uzak- laştırılanlar, bütün Doğu Avrupa ülkele- rinde çeşitli isimlerdeki partilerde, "sos- yaldemokrat" programlarda yeniden or- taya çıktılar. Bu yeni partiler serbest pi- yasa ekonomisine geçişin yukanda an- lattığım etkilerine karşı oluşan toplumsal hoşnutsuzlukları kullanarak güçlendiler. ütvanya'da, Macaristan'da, Polonya'da, Bulgaristan'da, Slovakya'da ve Bela- rus'ta iktidar, Rusya'da mecliste çoğun- luk oldular; Almanya'nın doğu kısmında anahtar parti haline geldiler son seçim- lerde. Eski rejimlerı sosyalist zannedenler arasında bugün bu gelişmelerden he- veslenenler olabilir. Boşuna hayal. Bu partiler, muhalefette iken bol bol fakirlik edebiyatı yapıp iktidar olunca, Macaris- tan'da olduğu gibi devirdikleri "liberal" hükümetten daha liberal politikalar uy- guluyoriar, (New Statesmen 4/11/94 sf. 20) hatta ücretleri dondurmaktan bahse- diyorlar (Le Monde Diplomatique age sf. 3). GAP-Zonguldak Çelişkisi Ülke ekonomisi, geçen hafta biri çok olumlu so- nuçlar verebilecek, öbürü de olumsuzluklarla dolu iki olguyu birden yaşadı. Bunlar, GAP'ın su verme- ye başlaması veZonguldak'ın üç büyük KİT'inin "ka- patma ve satış" tartışmalanydı. Türkiye son on-on beş yıl boyunca, tüm dış engel- lere karşın GAP'a bugüne dek 11 milyar dolar har- cadı. Gelecek onyılda da bunun yaklaşık iki katı, 21 milyar dolar harcanarak girişimin tamamlanacağı açıklanmaktadır. Devlet Bakanı Sayın A. Baki Ataç'ın çağrılısı olarak açılışına katıldığım GAR ta- mamlandığında, ülkenin sulanabilir topraklarının yaklaşık yüzde 20 dolayındaki 1,8 milyon hektar ta- rım alanı sulanabilecektir. Sulama sonucu tarımsal üretimin "katlanarak" artacağı, bu artışın kimi ürün- lerde 3-5 kat olacağı öngörülüyor. Elektrik enerjisi üretimi de 22 milyar kws ile günümüz üretiminin yak- laşık yüzde 30'u dolayında olacaktır. Törenin akıl almaz düzensizliği bir yana, bunlar gerçekten önemli "üretim sıçramalan"dır. Ancak büyümenin niteliksel gelişmeye dönüşme- si için, GAP'ın iki büyük sorununa hiç zaman yitiril- meden çözüm üretilmelidir. Bu sorunlar, toprak mül- kiyeti ve tarımsal ürünün nasıl değerlendirileceğidir. Yörede toprak dağılımı "olağanüstü" eşitsizdir. Devlet Istatistik Enstitüsü'nün en son (25 Aralık 1992 Haber Bülteni) verilerine göre Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde "Hane halkının yüzde 65'inin kullana- bildiği tanm arazisi toplamın yalnızca yüzde 15 V do- layındadır; hane halkının kalan yüzde 35 7 toprakla- nn yüzde 85'ini kullanmaktadır. "Araştırmacı Muzaf- fer Sencer'in bulgularınagöre "topraksızaile" mik- tarı, toplam ailelerin Diyarbakır, Siirt, Şanlıurfa ve Mardin'de yüzde 40-45'i arasında değişiyor. Bir baş- ka yönden bakıldığında da toprak dağılımı eşitsizli- ği açıktır: Ülkemizde 2500 dekar ve daha büyük ta- rım işletmelerinin yüzde 92'si bu yörededir. Onca köyün "tümüyle" kimi ağaların olduğu biliniyor. Böl- gede yaşanmakta olan terör ortamının, ailelerin top- raksızlaşma sürecini daha da hızlandırdığı açıktır. Ikinci önemli sorun, tanm üretiminin nasıl değer- lendirileceğidir. Uygulamayı da çok iyi bilen Sayın Ahmet Isvan'ın da vurguladığı gibi, tarımda fazla ürün, üretici için, fiyat düşüşleri nedeniyle yıkım ola- bilir. Bu nedenle ürün düzeni ve üretimin iç ve dış pa- zarda değerlendirilmesi bir program içinde yürütül- melidir. Yabancı kaynaklara göre, terörün devlet bütçesi- ne maliyeti yıllık 6-7 milyar dolardır. Bu miktar, GAP'a şimdiye dek yapılan tüm harcamaların yarısından çoktur. GAP suyu bu "kan ve kaynak" kaybını önle- yebilir. • • • Bunun için, ağalık düzenini sona erdirecek, "yöre insanının ekonomik kurtuluşunu" sağlayacak bir ye- ni yaklaşım gerekiyor. Insan-toprak ilişkilerinin "köklü bir toprak refor- mu"y\a yeniden düzenlenmesi bir zorunluluk sayıl- malıdır. Toprak reformu, "verimi" esas alan ek ön- lemlerle tamamlanırsa olumlu sonuçlar verir. Toprak kullanımı, tarımsal üretim, tarıma dayalı sanayileş- me, yerleşim ve kentlesme, ulaşım ve teknik eğitim öğelerini içerecek, uzon erimli bir "bütüncül bölge- sel gelişme programı" hazırlanmalı ve uygulanma- hdır. Ortadoğu'da bin yıllık düşmanlıkların sona erdiği günlerde Türk-Kürt boğazlaşmasının önü alınabilir. GAP suyu, bu yangını söndürebilir, yıkımı yapıma dö- nüştürebilir. Yeter ki siyasal yetkililer bunu görecek anlayış düzeyini yakalasınlar. • • • —Duğudaı ı GAP yüneşi dogarken Zonguldak uze- rinde kara bulutlar dolaşıyor. Kardemir ve T. Taşkö- mttra'nürt bınncısınnrtumoenTîftirTcisTrîîrTde kfmî bö^~ lümlerınin kapatılmaları ve Erdemir'in de "satışı" hız- la uygulanmak isteniyor. Ancak bu kapatma ve satış işlemlerinden "önce" yöreye yapılması öngörülen yatırımlar ve işçilerle il- gili yasal düzenlemeler yapılmıyor. Yıllardır bu kuru- luşlann yeni yatırımları engellenmekte, kendilerine çeki-düzen vermelerine set çekilmektedir. Son ola- rak Kardemir için 50 milyon doların altında bir yeni yatırım bile hükümet tarafından engellenmiştir. Yerli ve-Dünya Bankası da içinde- onca yabancı kuruluşa Zonguldak üçlüleri üzerine raporlar hazır- latılmıştı. Hükümet, tüm bu raporlara güvenmemiş olacak ki, yabancı kuruluşlara iki milyon dolar öde- yerek yeni bir rapor hazırlatmıştır. Hükümet, yıllardır tüm KİT için yapıldığı gibi Zon- guldak'ın üçlüsünün geleceğini belirsiz bırakarak ve yönetimlerini etkinlikten uzak tutarak "yıkıcılık işle- vini" görüyor. Oysa yapılması gereken, hazırlanan teknik raporların önerileri doğrultusunda önelikle bu kuruluşların, özerk, etkin ve verimli çalışmasını sağ- lamaktı. Kan gölüne dönen Güneydoğu'da suya sığınarak yeni ufuklara yönelmenin anlamlı olması, ancak Zon- guldak'ta kömüre ve çeliğe sahip çıkmayla olanak- lıdır, onları yok etme ile değil. altında yaşayanlar Macaristan Polonya Çek Cum. Slovak Cum. Bulgaristan Romanya Rusya UNICEF:age 1989 14.5 24.7 4.2 5.8 13.8 21.4 15.8 1992 19.4(1991) 43.7 29.3 (1991) 34.1 (1990) 53.6 (1990) 51.5 61.3 1989 = 100 Bulgaristan Çek Cumhuriyeti Slovak Cumhuriyeti Macaristan Potonya Romanya Kaynak ÜN1CEF (1994) Regional Moni toring Report. Floransa Sistemin çelişkileri 66.7 82.4 85.3 86.4 70.8 73 Economic Revievv). Demek ki ücretler, işsizlik ve yoksullaşma söz konusu olduğunda daha akıtıla- cak çok kan vardı. Serbest pazar ekonomisine geç- meye başlar başlamaz fiyatlar da artmaya başladı. Macaristan'da yıllık ortalama enflasyon 1989-92 arasında yüzde 26 ve 1993'te de yüzde 23 oldu. Bu rakamlar diğer ülkeler için ıse şöyleydi: Po- lonya'da yüzde 175; yüzde 37, Çek Cumhuriye- ti'nde yüzde 18; yüzde 21, Slovak Cumhuriyeti'nde yüzde 19; yüzde 23, Bulgaristan'da yüzde 79; yüz- de 90, Romanya'da yüzde 72; yüzde 256 ve Rus- ya'da yüzde 422; yüzde 840 oldu. 1994'e gelindiğinde ekonomik gerileme biraz ya- vaşladı. Ancak bu görelı istikrarın devlet kapitaliz- minden piyasa ekonomisine başanlı birgeçişten zi- 5 yıl önce "soğuk savaş" bittiğinde, daha demokratik ve barışçıl bir "yeni dünya düzeninin" başlayacağı ümidi doğdu. Bu da boş çıktı. İki kutuplu terör dengesi bozulunca kaprtalist dünya eko- nomisinin bastırılmış çelişkileri bir bir patlamaya başladı. ABD'nin hegemon- yası daha da zayıflarken, Körfez krizı. SSCB'nin çökmesi ile eski cumhuriyet- lerde başlayan savaşlar, Yugoslavya krı- zi, Afrika'da soğuk savaşın artıklan ile yaşayan devletlerin büyük felaketlere yol açarak çökmeye başlaması ile büyük birglobal istikrarsız- lık oluştu. Merkez ülkeler beraberce, zaman zaman da ABD tek başına, "sorunlu" alanlara, eski sö- mürgeciliği hatıtiatan yöntemlerle müdahale etme- ye başladılar. Doğu Avrupa, giderek Almanya ile Rusya Fede- rasyonu arasında; Afrika, Fransa ile ABD/lngiltere arasında ekonomik-politik rekabet alanı haline gel- di. ABD hegemonyasının gerilemesinin yanı sıra Birleşmiş Milletler, NATO gibi uluslararası kuruluş- lann giderek işe yaramaz hale gelmesi istikrarsızlı- ğı arttırdı. 5 yıl sonra bugün Doğu Avrupa'nın ve de dünyanın daha iyi bir konumda olduğunu söylemek ise hiç de kolay değil. İ S T A N B U L M İ MARO BA KO N UTLARI Büyukçekmece Koyu'nda, sosyal tesislen, yeşil alanları, doğa ve deniz manzarasıyla ıç içe... Aylık %5 faizli yuva kredisi ile. Tüm Emlak Bankası şubeleri satış için hizmetınizdedir. EMLAK BANKASI *\ ' D a h a U y g a r B ı r Y ı j ı m İ ç i n " s
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle