Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
14 KASIM 1994 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 15
10 sanatçı, 1960'lardan günümüze dek Alman fotoğrafmı betimliyor
MEHMETBAYHAN
tstanbul'da tüm ışıklann sön-
Jüğü bulutsuz bir gece yakalaya-
bilirseniz (belki büyük deprem-
den sonra!), yukanlarda (belkide
aşagılarda) ne kadar çok yıldız
olduguna şaşarak öylece kalaka-
lırsmız. Sonra (şairi saygı ile ana-
rak) toprağa oturur ve sırtınızı
yaslaısımz. Bugüne kadar nasıl
olup da fark edemediğinize ve
yeryüzünün küçükJüklerine takı-
lıp kalmış olmanıza yanarak ışın
demeti içinde bir parçacık olup o
genişlik içine savrulmayı dûşler-
siniz.
Bu duygulan çağnştıran iki
dev gökyûzü fotoğrafı karşılıyor
sergide. Sonra gene büyük bo-
yutlarda yeryüzü küçüklükleri
ile sürüyor. Masalara oturmuş in-
sanlar. izleyenlere yer gösterir gi-
bidir. Eşya yüklü gurbetçi işçi
arabalannda size de yer vardır.
Büyük yapılann geniş mekanla-
nnda ufacık kalmış ınsanlann
arasından geçip gitmek için dav-
ranabilirsiniz. Evlerinin bahçe-
sinde toplanmış bir aile sizi kar-
şılamaktadır. Daha sonra olağan
boyuta iner fotoğraflar: Endüst-
ri ve madencilik dünyasının iş-
levlerine uygun olarak biçimlen-
miş yapılan, mimarsız mimarlık
ürünleri, soğutma ve havalandır-
ma kuleleri, su ve gaz depolan,
sılolar, kentsel mekanlarda nes-
neler ve evler, bahçeler ve tarla-
lardan aynntılar.
Fotoğraf önemli bir
gıalzemedir
Farklı yapılann iç mekanlan-
nın biçimlenişindeki sıradanlık
ve benzeşirlik. Kültürel ve eko-
nomik tarihin kendiliğınden
oluşmuş yapısal bicimleri. Ister
ruhunuzu da alıp götüren o uzak-
lıklardan insanın gelişimini ve
zayıflıklannı yansıtan yeryüzü
aynntılanna dönmeye çabalayın.
ister yeryüzündeki bıkkınlığınız-
dan kurtulup o uzakhklara doğ-
ru ışınlanmaya hazırlanın
Alman Kültür Merkezi'nin
hazırladığı ve 1850'den bu yana
Alman fotoğrafmı yansıtan 12
UzakhLive Yakmbl
Fotoğraf: ANDREAS GURSKY
parçalık dizinin bir halkası olan
sergi. Yıldız Teknik Üni\'ersite-
si Sanat Merkezi'nde izlenmek-
te. Bcrnd (1931) ve Hilla Bec-
her'in(1934) 1960sonrasındaki
çalışmalan, benzer anlayışı sür-
düren sekiz öğrencisinin fotoğ-
raflan ile bütünlenmekte. Bec-
her'ler, birzaman diliminin ürü-
nü olan ve işlevleri kestiri lebilen
yapılan bilinçli olarak görüntü-
lemişter. Sanattan kopmayan
belgesel araştırmada fotoğraf
önemli bir malzemedir. Biçim-
lerin belgelenerek bir dizge oluş-
turulması, karşılaştırmayt ola-
naklı kılar. Bu fotograflar mi-
marlık. işleve bağlı kendiliğin-
den biçimleniş ve kültür-endüst-
ri tarihi açısından zengin içerik
ile yüklüdür. Amaç, yapılan ko-
rumak değil, özelliklerini vurgu-
lamaktır ki, artık kullanılmayan
ve hızla yok olan bu yapılar için
bir zamanlar işlevleri ve bicim-
leri ile öncü idiler. 1920'lerden
başlayarak yeni akımlan yaratan
ünlü mimarlann da ilgisini çek-
mişlerdi. Estetiklerini, herhangi
bir mimarlık yorumu ve estetik
endişesi olmadan biçimlendiril-
miş olmalan verir. Işlevsel ge-
reklilik, malzeme olanaklan ve
iklim koşullan, biçimi kendili-
ğinden gelıştirir. Böylece oluşan
bıçım. ışlevın karşılanması ve es-
tetik açısından doğrudur. Bu an-
layış, yeni düşüncelerin ve mi-
marlık akımlarının kaynağını
oluşturur.
Becherler, 1976'da Düssel-
dorf Sanat Akademisi 'nde görev
alırlar. Orada öğrencileri, onlar-
dan esinlenerek yaptiklan çalış-
malarla benzeranlayışı sürdürür-
ler. Ögrencilerine, konulannı bir
düşünce yapısı içinde ısrarla iz-
lemelerini, insanın geliştirdiği fi-
ziki bıçimlenmenin kültür tarihi
boyutunu ve ilgilerini çekecek
konuyu kendilerinin arayıp bul-
ması gerektiğini aktanrlar. Sergi-
de ürünleri olan diğer sekiz fo-
toğrafçı; Candida Höfer, Axel
Hütte, Thomaz Struth, Andreas
Gursky, Petra VVunderüch, Tho-
mas RufT, Simone Nievveg, Jörg
Sasse, belirgin bir önerme getir-
meden toplumsal gerçeklerle il-
gilenirler ve çok boyutlu araştır-
malar için fotografik belgeler
derlerler.
Belgesel yaklaşımda fotoğra-
fın vazgeçilmez olanaklannı
vurgulayarak endüstri-ekonomi
ve kültürün harmanlandığı geli-
şime ve sadece geçmişe değil,
geleceğe karşı da sorumluluk ta-
şıyarak becerilerini düşünceleri
ile bütünleştirirler. Benzer anla-
> ışı 1900 öncesi ve sonrası Eu-
gene Atget'nin Paris fotoğrafla-
nnda, 1930'larda ABD'de Wd-
ker Evans ve 1936'da başlayan
Life dergisi çevresindeki fotoğ-
rafçılarda. çağdaşlardan Lee Fri-
edlander ve diğerlerinde görü-
rüz. Osmanlı döneminde her şe-
yi bilmek amacı ile 2. Abdülha-
mid'in cektirdiği fotograflar (bü-
tün resmi yapılar, fabrikalar,
köprüler, limanlar, her sınıftan
insantbuanlamdaeneskibelge-
lerimiz sayılabilir. Cumhuriyet
döneminde butür belgesel çalış-
ma ne yazık ki hemen hiç yapıl-
mamıştır.
Yıldız Kenter, 'En çokyardıma layıkgörüldüysek, hiç kimseden özür dileyecek değilim' dedi.
'Başarının değil, paranın peşinden koşuluyor'Kültür Servisi - Kültür Bakanlığf nm özel
tiyatrolann projelerine verdiği destek, bu yıl da
tartışmalara yol açtı. Bakanlık, ilk kez destek
verdiği projeleri açıklamadan, ödeneğin
miktannı belirtti. Bunun üzerine Ankara'daki
sekız özel tiyatro, önce bakanltğın önüne siyah
çelenk koyarak durumu protesto etti. Desteğin
'tstanbul dükalığı'nca paylaşıldığinı savunarak
iki günlük açlık grevine başlayan tiyatro
temsileılen, Bakan Timurçin Savaş'tan
durumlannın yeniden gözden geçirileceği
sözünü alınca eylemlerine son verdiler.
-Özel tiyatrolann projelerine verilen toplam 16
'.milyar 120 milyon liradan "En çok payı kim ve
' neden aldı" tartışması başladı. Destekİenmesi
•;uygun görülen ve 13 milyar 500 milyon lira
^ verilen 44 profesyonel tiyatrodan Kent
IÇ^nculan. "Lütfen Kıomla Evknir misiniz?"
»ah.ı projeyle en çok miktan (1 milyar) almıştı.
Bir gazetede Yıldız Kenter'ın bu paranın
tiyatronun birçok açığıni kapatmaya yardımci
olacağını belırterek "Depomu/ patlamıştı. Onun
tamirini yapbrmakta kuUanabiliriz. Tiyatronun
masrafı çok ağır. Bu paranın bize büyük katkısı
olacaktır" dedıği savlandı. Bunun üzenne
Tiyatro Oyunculan Demegi (TODER) temsilcisi
Ahmet Gülhan. yardımın dağıtılmasında
projelere bakıldığını belirterek "Eğer tiyatrolara
verilen parayi proje kapsamı dışında kullanmaya
kalkariarsa geri alınz. Kenter Tiyatrosu,
verilen 1 milyan kalorifer kazanı yapmak için
kullanacağını açıklamış. Tiyatroya verilen para
başka işlere kullanılmaz
r
diyerek tartışmaya
katıldı.
Yıldız Kenter de 35 yıldır, 'tiyatrodan
kazandıklannı bep tiyatroya harcadıklarTnı
\urgulayarak "Kent O\ıınculan,en başanlı
topluluk seçildiyse en çok yarduna la\ık
göriiklüyse -ki bu da bir ödüldür- bunun için hiç
kimseden özür dileyecek değilim" dedi. Yıldız
Kenter, zamanın az, işinin çok olduğunu, bu
saçmalıklarla uğraşmak istemediğini. ancak
sessiz de kalamayacağmı belirtti:
" 'Kenterler'in tiyatrosu var. Onlara vardım
gerekmez.' Tiyatrocu dosdaruı -hepsi degüse
de- çoğunun kanısı bu.
Bu tiyatro. anadan babadan kalmadı. De\let
yardımıvla da yapılmadı. Olağanüstü bir çabavia
yıllarca her gün iki oyun oynayarak. yülarca
süren Anadolu turnelerine çıkarak, bir yaşam
harcanarak gerçekleştirildL Bugünün çok zor
koşullannda. a\nı gay retle ayakta duruyor. 35
yıldır. Tiyatrodan kazandığını hep tiyarrov'a
harcayarak. Bürün bunlar göz önüne
alındığında. aradaki, üzerinde kıvametler
koparılan bu >üz milyon liralık fark aslında
komik kalnor. Bu tiyatro İstanbul'un en temi/.
en bakımlı, en seyirciye layık tiyatrolarından biri,
hatta birincisidir. Bu kalite beda>adan
oluşmuNor."
Yıldız Kenter, Kent Oyunculan'nın son yıllarda
ardı ardına Kültür Bakanlığı'nın 'En fyî Tiyatro
Topluluğu ve En İyi Oyuncu" dallannda üç
ödülünü aldığını vurgulayarak, arka arkaya
alınan ödüllerc karşılık, 'kimsenin gıkı
çıkmadıgım' \e kutlamadığını belirterek.
"Peşinden koşulan başan değil anlaşılan,
yalnızca para" dedi.
Kenter, genç bır gazeteci hanımın telefonda
sorduklannı yanıtlarken. bir tiyatro binasının ne
zorluklarla ayakta tutulabildiğini. geçen yıl
Muhsin Ertuğrul Tiyatrosu'nun, bu yıl da
Atatürk Kültür Merkezi'nin durumunu
anlatmasına karşın, ertesi gün hanımın
gazetedeki yorumunun "Kenterler'in kazanı
patladığı için: 1 mihar" olduğunu söyledı.
Medyaya ve medyanın bu hanımına şaşmadığını
belirten Kenter, Ahmet Gülhan'ın -eger
söylediyse- "Kazan tamir ettirecekse paray ı geri
ahnz" demesini 'çok ilginç' olarak degerlendirdi.
;Uluslararası Stockholm Film Fcstivali'nde 30 ülkeden 113 filııı gösleriliyor
BUAŞAMADA
SÜKRAN KURDAKUL
WuslaraP3SiPB\l:1995
Hoşgörü Yih
Bu yıl, 6-12 kasım günleri Prag'da toplanan Uluslarara-
sı PEN Kongresi'ne, gene! sekreterimiz Suat Karantay'la
birlikte ben de katıldım.
Önce ögrenebildiğim kadarıyla genel izlenimimi yazmak
istiyorum.
Tekrann kalıplaşma sınırlanna çok yaklaştığı bir toplan-
mabu.
Bir delegenin bana Türkçe olarak söylediği gibi, yazar-
lann Birleşmiş Milletler Örgütü.
Tekrar, kongrelerde alman kimi kararlann yaşama geç-
memesinden kaynaklanıyor.
Kalıplaşma, özellikle kimi Batı ülkelerini temsil eden de-
legelerin politik önyargılarından.
Prof. Tank Zafer Tunaya'nın Türkiye'de Siyasal Parti-
ler kitabının ilk basımını (1. bas. 1952) eleştirdiğim zaman
beni şöyle yanıtladığını hiç unutmuyorum.
"Fransız kadını bütün güzelliğini verir. Ama ne kadar
güzelse..."
Batılı dostlanm alınmasınlar, PEN de öyle...
Dilimizde, genellikle başvurduğumuz bir deyim var, bi-
lirsiniz.
Yasak savmak...
Şimdi, Attila llhan'ın bir kitabının adını anmak geliyor
içimden.
Hangi Batı?..
Ülkemizde çok tartışılan bir konu bu.
Silah fabrikatörlerinin etki alanındaki hükümetlerin göz
göre göre savaş kışkırtıcılığı yaptığı Batı mı?
Emperyal amaçları yeni yöntemlerle sürdürmeyi uygar-
lık saymamızı isteyen Batı mı?
Biz Türkiyeli edebiyat adamları, nice zamandır aynmın-
dayız bunun.
Sabahattin Eyuboğlu der ki: "Baudelaire'i çıldırtan
Fransız emperyalizmidir."
Sanatın, egemen güçlere boyun eğmeyeceğı bir dünya
istiyoruz.
Hangi düzeyde olursa olsun, sanatçının da.
Okurlarım arasında anımsayanlar çıkar sanıyorum.
Kruşçef, yanında ilk Sovyet kozmonotu Gagarin, so-
yut bir resimle karşılaştığı sergide, beğeni yoksunluğuna
kapılıp "Böyle resirnlere, devlet kesesinden birkuruş ver-
dirtmem " diye görevini aştığı zaman, Ataç dergisinde şöy-
le yazmıştım:
"Sanatçt, sanki kendisi kurumlann gücünü taşımıyormuş
gibi, kurumlar arasında seçim yapmakzorunda bırakılıyor.
Tröstya da devlet. Açıkçası mâli komitelerte partı komite-
leri arasmda seçim yapma özgüriüğü.
Herşey her tühü tutsaklığa boyun eğmemekle başlar. "(1
Şubat1964).
Sermayenin beynimizin sınıriannı zorladığı günümüzde
de özgürlüğümüz açısından kendimizi sorgulamamız ge-
rektiği bir dünyada yaşamak zorunda olduğumuzu yadsı-
yabilir miyiz?
Prag Kongresi'nce -UNESCO doğrultusunda- Hoşgörü
Yılı olarak ilan edildi 1995. Bu nedenle Cumhurbaşkanı Ha-
vel, hoşgörü ve hoşgörüsüzlük temasını işledi açış konuş-
masında. Özellikle ulusal, ırksal, dinsel, toplumsal ve po-
litik hoşgörüsüzlük üzerinde durarak Bosna'daki insanlık
dışı olaylara degindi. Birçok ülkenin kendilerini tehlikede
hissetmedikleri için, Bosna vahşetine uzaktan baktığını
belirterek şöyle sordu Havel:
"Eğer demokratik dünya, bugün olduğu gibi, ilgisJz ksü~
mayı sürdürûrse durum ne olacak."
Havel'in böylesine kan kokan bir dünyanın yazarlanna
düşen görev konusundaki önerilerini Suat Karantay ar-
kadaşım şöyle çevirdi bana:
"Yazarların ve aydınlann rolü çok önemli. Çünkü onla-
nn meslekleri gereği vahşeti, adaletsizliği, ırkçılığı daha de-
rinlemesıne algılamalan, sorumluluk duymalan ve bunu
tepkiye dönüştütmeleri gerekiyor.
Bunun için ellerinde iki silah var.
Birincisi edebiyat.
Bugüne kadar, edebiyat adamlan zaten bu işlevlerini
sürdürdüler. Ancak, öteki silahlannı kullanmıyorlar. Bu si-
lahlar, aydınlann birer vatandaş olarak politikadan uzak kal-
mamalandır. Oysa biz yazarlar, politikadan uzak kalmama-
yı bağımsızlığımıza gölge düşürecek bır etken olarak dü-
şunuyoruz. nanıyoruz kı, yazann görevı yalnızca yazmak-
tır.
entin TarantiiMi
GÜRHAN UÇKAN
STOCKHOLM - Uluslararası
Stockholm Film Festivaü, cuma
günü başladı. 11 -20 kasım arasın-
da Stockholm"deki 4 sinemada, 30
ülkeden 113 uzun film gösterile-
• cek. Buyılfestival.Cannes'daAl-
tm Pahniye alan, Quentin Taran-
tino'nun filmi Pulp Fiction ile
açıldı. Beşinci kez gerçekleşen
festıvalın bır özelliği; fılm dünya-
smda sesini pek duyurmayan ül-
kelerden, çoğu genç yönetmenle-
rin çalışmalanna yer vermesi. Bir
başka özelliği ise ABD'nin dev
fılm endüstrisının dışında kalan
dar bütçeli fılmlere de şans tanı-
ması.
Festivalin onur konuğu Quentin
Tarantino. Tarantino geçen yıl bu-
rada Rezervuar Köpekleriadlı fil-
miyle en iyi yönetmen seçilmişti.
FS> yılın repertuvannda, Taranti-
b. 'nun en beğendiği 10 fılm de
yer alıyor Amerikalı yönetmenin,
yeni fılmi Pulp Fiction ile bir yıl
önceki başansını sürdüıme olası-
lığı yüksek. Uluslararası Stock-
holm Fılm Festivali'nde, Orson
WeQes'in bitiremeden bırakmak
zorunda kaldığı fılm de gösterile-
cek. Ünlü Yurttaş Cane'nin yapı-
mında bir yıl sonra çekılen, ama
ancak 1980'li yıllarda bulunan ya-
nm çalışma "Irt An Tnıe" adıyla
repertuvarda yer alıyor. Amerikan
sinemasının düşük bütçeli filmle-
* rinden biri, daha gösterim başla-
madan tlgi çekiyor: C. M. TaDdng-
ton'un fılmınin adı, Love& A.45.
Filmin konusunu, elinde silah ola-
rak ABD'yi boydan boya geçen
genç ve güzel bir kızın serüvenle-
ri oluşturuyor. Başroldeki Starlene
adlı kızı, Renee Zeflvveger canlan-
dınyor. İlgiyle beklenen bir başka fılm
v-e Rus yönetmen Sokurav'un imzasını
t .şıyor. Whispering Pages.
lsveçli Hdeaa Lindbiad ise sınema-
severlere şu fıhnleri salık veriyor: Jefery
Levey'nin SFVV'sı. Giuseppe Tonrato-
re'nin Una Pura FormaHa'sı ve Venedik
Film Festivali'nin binncısi Beforethe Ra-
in. SFW, multi-medyalı günümüz toplu-
• Geçen yıl 'Rezervuar
Köpekleri"adh filmiyle en
iyi yönetmen seçilen
Quentin Tarantino'nun,
yeni filmi Pulp Fiction ile
bir yıl önceki başansını
sürdürme olasılığı
yüksek.
Yönetmen Quentin
Tarantino(üstte sağda),
'Pulp Fiction da Bruce VVüüs
ve Maria de Mederios (üstte
solda), Tım Roth ile Samuel
LJackson (yanda)
munda bir rehine olayının nasıl medya-
da heyecanh bir TV dizısi gibi yansıtıl-
dığını gösteriyor. Una Pura Formalita.
bir cinayetin çözümünü kara mizah ola-
rak işliyor. Italyan-Fransız ortak yapımı
olan filmin ilginç yanlanndan biri, baş-
rolü Roman Poianski ile Gerard Depar-
dieu'nunpaylaşması. MOchoManchevs-
Id'nin 1994 yapımı filmınde: Makedon-
yalı genç \e içine kapanık bir keşiş,
Londralı bir fotoğraf redaktörü ve bir sa-
vaş fotogTafçısı. başlamak uzere olan bir
ıç savaş ortamında buluşuyor. 5. Ulusla-
rarası Stockholm Film Festivali'nde,
Avustrarya'dan iki filmin lskandinavya
gaiası da yapılıyor. Bunlardan Alkinos
Tsilimidos'un yapıtı Everynight- Every-
night, insanlık dışı koşullann sürdüğü
bir hapishanede yaşama savaşı \eren bir
mahkumun gerçek öyküsünü işliyor. Ge-
offrey\Vright'ın MetalSkinadlı fılmin-
de ise ergenlik çağındaki bir gencin oto-
mobil mezarlığında kurduğu geniş dün-
ya izleniyor. Film festivalınde erotik bi-
rikimin yoğun olduğu filmler de var.
Monıka Treut ve Clara Law'ın
filminde tele-seks dünyasından
görüntüler yer alıyor. 1994 yapı-
mı fılm; ABD, Almanya ve Çin
ortak yapımı. Diğer birerotik fılm
de Isveç'ten: "Lust"(Şeh\et). Ja-
me WaIIin'in filmi, baştan sona,
ateşli bir aşkm öyküsü. Kadın baş-
rolünde, ts\eçli şarkıcı Cia Berg
oynuyor. Cia Berg'ın bir "video
cfip" i şu sıralar MTV aracılığıy-
la dünyaya gösterilmekte.
Stockholm'lü fılmseverlerin il-
giyle izleyecekleri birbaşka çalış-
ma, Rus-Fransız ortak yapımı
The YearofDog;yönetmeni Sem-
yon Aranovich. Uzun bir mah-
kumluktan sonra özgürlüğüne ka-
vuşan Sergej. kendisinden biraz
yaşlı Vera ile tanışıyor. Issız bir
yerde başbaşa yaşayarak mutlu
olacaklannı umuyorlar. Ne var
ki... Berlin'de gümüş ayı kazandı.
lsveç'in çalışkan yönetmenlerine
Gunnar Hdbtröm'ün fılmi Zorn
ise ünlü ressamın yaşantısını per-
deyegetiriyor. Erotik resimleriy-
le ünlü AndersZom'u başanlı bir
şekilde yansıtan Gunnar Hellst-
rom, uzun süredir Los Angeles'ta
yaşıyor, eşi ise "V'arolmanın Da-
yanıhnaz Hafıfliği'" filmiyle ünle-
nen, daha sonra Robert Red-
lörd'la "Havana"da başrolleri
paylaşan Lena Otin.
Festival repertuvannın sorum-
lusu Petter Mattson, kendi favo-
rilerini söylüyor:
Fransız fılmi Faut pas rire du
bonheur (Guillaume Nkrloux),
Love&A.45 ve EverynighU.
Everynight Ancak Pulp Ficti-
on'un "AHm Arpa"yı kazanması-
na şaşırmayacağını da beliniyor.
Stockholm Film Festivali'nde, bu
yıl şubat ayında AIDS'ten ölen
ıngiliz yönetmen Derek Jarman,
çeşitli çalışmalan göstenlerek anılıyor.
Festivalde aynca, yeni yetenekleri özen-
dirmek için burs verilmesi geleneği sür-
dürülüyor. Kısabir videoçalışmasını ve
proje önensini gönderenlerden bir kişi-
ye; Kodak'tan 1 km ham film, Film Tek-
nik'te bedava film banyosu ve 16 mm bir
"vtrdanya oiçeğınue öryullvnTilyk zorun-
dayız. Burada birörnek üzerinde duracağım: Susan Son-
tag'/n Saraybosna'da 'Godo'yu Beklerken'/ oynama yü-
rekliliği.."
Nazım Hikmet'ten Yaşar Kemal'e, Sabahattin Eyu-
boğlu'ndan bizim ve sonraki kaç edebiyat kuşağının gün-
deminde tuttuğu bu sorunu, şimdi cumhurbaşkanı olan bir
oyun yazanndan duymak, doğrusu umutlandırıyor insanı.
1995'in Hoşgörü Yılı ilan edilmesi duyarlığını anlıyorum.
Ama hoşgörüsüzlük karşısında sesimizi yükselterek.
Bunlardan birinin adı üstünde: Erotique. kamerayı 1 hafta ücretsiz olarak kullan-
Uç kadın yönetmenin, Lizzie Borden, m a hakkında oluşan burs venlecek.
"Kömüpden sonra Zonguldak"
• Kültür Servisi - İFSAK üyesi tbrahim Akyürek ve
Zonguldak kömür havzası üzerine araştırmalar yapan Saffet
Can'ın fotoğraflanndan oluşan "Kömürden Sonra Zonguldak"
başlıklı sergi 15 kasım - 1 aralık tanhleri arasında Kadıköy'de
Göçerler Fotoğraf Kulübü'nde açılacak. 30 siyah - beyaz
fotoğraftan oluşan sergi, son iki yıl içinde kapatılan Dilaver,
Çaydamar, Kıreçlik kömür ocaklanndan ve terk edilmiş
yerleşim alanlanndan görsel kesitler sunuyor. Sergi geçen ay
Zonguldak'ta Tekel Güzel SanatlarGalerisi'nde. tstanbul'da
Aksaray Yapı Sanatevi'nde açılmıştı. (41444 74)
Toulouse-Lautrec tablosuna 5 milyon
öolar
• NEW YORK (AA) - Avant-garde sanatın öncülerinden
sayılan Fransız ressam Henri de Toulouse-Lautrec'in bir
tablosu yaklaşık 5 milyon dolara (180 milyar TL) satıldı.
Christie's de dün düzenlenen müzayede de "Danseuse ajustant
son maillot" adlı tablo. açık arttırmanın sonunda 4.787.500
dolara alıcı buldu.
Adana Devlet Tiyatrosu 13 yaşında
• .\DANA (AA) - Adana Devlet Tiyatrosu (ART), 46 oyun
sığdırdığı 12 yılı geride bıraktı. Adana Devlet Tiyatrosu
Müdürü Mustafa Kurt, yaptığı açıklamada, 11 Kasım 1982
tarihınde perdelerini açan tiyatronun, çevre illere de turneler
düzenleyerek çok sayıda yerli ve yabancı oyun sahnelediğini
söyledi. Başlangıçta, yüzde 40-50 dolayında olan doluluk
oranının, özellikle son 4-5 yıldan bu yana yüzde 70'in altına
düşmediğini ifade eddi.
MES/Tdan sanata destek
• Kültür Servisi - Flüt sanatçısı Şefika Kutluer 17-18 kasım
tarihlerinde Ankara Türk Ocağı binasında resital verecek.
MESA Mesken Sanayii'nin 25. yıldönümü nedemyle
düzenlenen konserle birlikte Tuğrul Selçukun da sergısı
açılacak. Şefika Kutlucr'in 17 kasım gecesi, protokole
venlecek olan resitalinin CD'si eşzamanlı olarak tüm dünya
müzık piyasalannda satışa sunulacak. Büyük bir 25. yıl
kutlama resepsiyonunun venleceği bu gece, aynı zamanda
Tuğrul Selçuk'un bir yıldır hazırlamakta olduğu "Yaratılmış
Zamanın Düşü ve Gerçeği..." adlı heykel sergisinin de açılışı
yapılacak. Sergi, 18-28 kasım tanhleri arasında Resim Heykel
Müzesi'nde izlenebilecek.