Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 4EKİM1994SALI
HABERLER
Genelkurmay Başkanlığı'nın kapısından döndürülen eskiKaraKuvvetleri
Komutanı Em. Org. Muhittin Fisunoğhıfırtınalıgünlerianlatıyor: 3
BenizenednleristemediK^
EVRENDEĞER
Fisunoğlu'dan
Kara Kuvvetleri Komutanı
lu, başta bugünkü
Genelkurmay Başkanı Orgeneral
tsmail Hakkı Karadayı ve eski
Genelkurmay Başkanı etneklı
Orgeneral Doğan Gûreş tarafın-
dan kendisine gönderilen
mektubu bir türlü hazmedemediğini söy-
lüyordu. Acaba başka bir yol denenseydi,
Fisunoğlu'na göre sonuçlan ne olurdu? "Bugün
4 komutan dtşında, Tiirk Silahlı Kuvvetleri'nde
kimseye kırguı değilim" diyen Fisunoğlu. bu
konuda da şunlan düşünüyor:
-Sizce daha farkJı bir yöntem izfcnebilir miydi?
RSMffhi - Genelkurmay Başkanı bir bü-
yûğûm olarak bana bir mektup yazabilirdi.
Yahut beni çağırabilir bir yemek yerken davet
eder, "Gel bir görüşetim" der, orada bir sohbet
esnasında, "Böyle bir konuşma olmuş. bununla
ilgili konuşmazsan memnun olurum, biz eski dos-
tuz der" ve ış kapanır gıder. Öyle mektup yaz-
mak, tehditvari mektup
yazmak son derece üzüntü
verici. Bir de şimdi duyuyorum;
Doğan Paşa, "Onlar yazdı da
ben imzaladım" diyormuş.
Bakın, bu daha da acı. Eğer
onlann üzerine atıyorsa, o
zaman onlar için de kötü,
benim ıçin de. Onlar nasıl bana
böyle yazabilirler, anlam
veremiyorum.
Bir de arkasına imzasız bir
mektup gelmiş, o mektubu da
koymuşlar. Yani bir daha
konuşursan. "Bu mektubu biz
yaymılarız" kabılınden tehdıt
ediyorlar. Bir de şu var, samimı
olarak ifade edeyim ki o
imzasız mektubu ve bana
gönderdikleri mektubu
hukukçulara götürdüm.
Mahkemeye verecektim onlan.
Ama hukukçular, "Yalnız, o
imzasız mektupla, size
göndenlen mektup aynı
daktiloda yazılmamış. Aynı
daktüoda yazılsaydı, siz buniarı,
iföradan, yalandân ispata davet
ederdiniz" dedıler. Ama şimdı,
Biz bunu göndermedik
diyebilirler" dediler.
Ek olarak gönderdikleri bir
mektup var. Birisi bir mektup
yazmış, yalanlar,
karaJamalarla dolu. Onu bana
göndermek suretiyle beni tehdit
ediyorlar.
O, dört imzalı mektubu
okuduysanız, "Ekteki şeyi biz
yayımlanz haa" kabilinden bir
söz var. Ben işte, o iki mektup
aynı daktilodan çıksa, onlan
mahkemeye vereçektim, ispata
davet edecektim.Üzücü bunlar.
Orduda bunlann olmaması
lazım. Biz 45 yıl hizmet
verdikten sonra niye
birbirimizden küskün ayn-
lalım?
• Aleyhinde hiçbir yerde konuşmadım. Ama üzüldüğüm taraf,
samimi olarak ifade ediyorum, 1 yıllık iktidar uğruna insan 30
yıllık arkadaşını kötülemek, karalamak, onu bazı şeylerle itham
etmek suretiyle görevde kalmaz, kalmamalı.
• Ama o son zamanlarda aklına koymuş Genelkurmay
Başkanlığf nı bir yıl uzatmayı, yani kalmayı. Bize 17 nisandan
sonra biraz da uzak kalmak suretiyle, yapmadığı manevi işkence
kalmamıştır. Onu da ifade edeyim. Yani çok üzücüdür bu.
• Bana bir gün birisi geldi ve "Seni zenginler istemiyormuş" dedi.
"Yahu benim zenginlerle ne ilgim var" diye sordum. "O ihaleler
yapılacak ya, o ihaleleri kılı kırk yararsın, öyle kolay kolay da
imzalamayacağın için onlar seni istemiyorlar. Kolay imza atan
komutanlar istiyorlar" dediler.
Kara Kuvvetleri Komutanı Org. Fisunoğlu, Denizkurdu-92 Utbikainda
yüzbaşıydı. Ben, Harp Akademisi'nde hocay-
dım, Fransa'dan döndükten sonra. Güreş Pa-
şa'yı 1963 yılında tanıdım. Kendisi benden
daha büyüktür, 1947'lidir. Ben ise 1948'liyim.
Hürmet ettim. Güzel gûnlerimiz geçti, ailece ta-
nıştık.
Ailelerimiz birbirlerini sevdiler, saydılar ve
aynldığım güne kadar ve hala da ben ona
saygısızhk yapmadım. Kalsın, ama bu şekilde
değil. Çünkü ben onlara layık bir insan değilim.
'Beni zenginler istemiyormuş'
Yani, o itham edilen hususlara layık değil-
dim. Bana bir gün birisi geldi ve -çok üzücüdür
bu-. "Seni zenginler istemiyormuş" dedi. "Yahu
benim zenginlerle ne ilgim var" dıye sordum.
"Sen" dediler. "O ihaleler yapdacak ya, o ihale-
leri kılı kırk yararsın, öyle kolay kolay da imza-
lamayacağuı için onlar seni istemiyorlar. Kolay
imza atan komutanlar istiyorlar" dediler
Buna da üzüldüm. "Yani bir Genelkurmay
Başkanı'm tayin veyahut da onun o mevkiye gel-
mesi için, alt kademelerden veya
sivillerden böyle enjekteler mi
oluyor" dıye sordum.
Ben bazen diyorum ki keşke
binbaşı ya da yarbayken emekli
olsaydjm. saf ve tertemiz ha-
limle. Keşke bu durumlar ol-
masaydı.
Gerçekten öyle. Doğan Gü-
reş Paşa'nın bir oğlu vardı.
1985 yılında vefatettı.
Onun acısını dındirmek ıçın
1985'ten aynldığımız güne ka-
dar hep destek oldum. Bazı yer-
lerde eşi, şarkı söylendiği za-
man ağlardı.
Onu ağlatmamak için
şarkıcılara gider. "Aman şu
şarkıyı söyleme" derdim.
Acıklı, ölümle ilgili şarkılar.
Şarkıcılann bazı şarkılanna
karşı hassas olduğu için onlan
söyletmezdim. Hanımı, o şarkı-
lar söylendiği zaman ağlardı.
Biz onu, o gazinoda olsun,
veyahut da gittiğimiz bir
toplantıda olsun, üzmemek için
her türlü şeyı yapardık. İnanır
mısınız, ben ona, bir gün, en
ufak bir saygısızlık bile yapma-
dım.
Herkes konuşabilir
Ve aynlmadık da. En son
aynlırken bütün arkadaşlarla
vedalaşük, gayet güzel olarak
aynldık.
Şimdi Genelkurmay Başkanı
da konuşuyor. Elbet
konuşacak. insan görüşlerinı
bildirmekte hürdür.
Sonra şu var; başkalannı
karalamadıktan sonra iftira
atmadıktan sonra yalan yanlış
sözler söylemedikten sonra
eğer demokratik bir ülkede
yaşıyorsak herkes konuşabilir.
Sayın Kenan Evren de
konuşuyor, kitaplar yazıyor.
Kanunun kendisine verdiği
yetki dahilinde herkes
konuşmakta hür olmalı. O
zaman böyle tehdit mektuplan
verilirse, bu insanlann de-
mokrasiye aşkı nerede
ispatlanacak?
- Komutanlara hala kırgm
mısınız?
- Ben 4'ü dışında
kimseye kırgın değüim. Çünkü
45 yıl hizmet verdiğim Silahb
Kuvvetler var. Silahlı
Kuvvetler'de yetiştirdigim
binlerce subayım, astsubayım
var.
Yüz binlerce yetiştirdigim er
var. Bir yere gittiğimde gelip,
elimi öpüyorlar. Ben yüzlerini
öpüyorum.
"Bir emriniz var mı" diye
soruyorlar. Ben onlara,
"Istekleriniz var nu? Yardımcı
olayım" diyorum.
Mektuplar, telgraflar geliyor.
Sürekli arayanlar var. Bu sırf
komutanlanna karşı duy-
duklan sevginin saygının bir te-
Fisunoğlu, "Bugün 4 komutan dışında, Türk Silahlı Kuvvetleri'nde kimseye kırgın değilim" derken mektup
komutanlan kastediyordu. Generaller, 1993 yıluun 29 Ekim'inde Cumhuriyet Bayramı töreninde...
zahürüdür. Ben, o mektupta lanse edildiği gibı
bir insan değilim.
Beynimden kavnar
sular döküldû
Ben sıze bir şey anlatayım. Ben Fransa'da
okudum. Orada okurken bana bir görev verdi-
ler. Herkese bir tez konusu veriyorlardı, bana
da "27 Mays ve Kemalizm" diye bir konu ver-
diler. Çok güzel hazırlandım, gittim. 450 kişi
vardı, okul komutanımız, hocalar, 76 yabancı
subay. Anlattım, bir alkış bir alkış. Arkasından
parmaklar havaya kalktı ve sual şu:
"Güzel de sizin memlekette seçim yok
mu" şeklinde. "Seçim yok mu" denılince, bey-
nimden aşağıya kaynar sular döküldü. "Demek
ki o kadar konuşmaınız boşa girti" diye
düşündüm. 10-12 dakıka irtıcalen bir daha
anlattım.
Yine parmaklar kalktı. "Sizin memlekette
sandık yok mu" dıye sordular bu kez de. Hıç
unutmuyorum, okul komutanımız kalktı,
"Sayın Fisunoğlu çok güzel bir konferans verdi"
dedi. Ben çok rahatladım.
O gün bugün ben demokratik olmayan
hiçbir şeye taraftar olmadım. O sıcak, kaynar
sular hala üzerimdedır. O durumu düşünün bir
kere. "Sandık yok mu? Seçim yok mu" dıye so-
ruyorlar. Fransız subayı son derece kültürlü ve
demokrasiden yana.
Geldiler, "Sen çok güzel anlattın da biz ihrila-
li hiçbirşekilde tasvip etmeyen bir ülkeyiz" dedi-
ler. "Biliyorum" dedim ve ekledim; "Ama ben
size gerçekleri anlattım, olayları anlattım" de-
dim.
Onlar da bana "Ama Fransa'da, hiç kimse
ihtilali tasvip etmez" dediler.
Güreş'e iktidar sitemi
- 1987 yılında Harp Akademileri Komutan-
lığTnda Güreş Paşa ile birlikte çalıştınız. O za-
manlar aranızda bir sonın var mıydı?
RSMtfli - Hayır. Ben Doğan Güreş'i ta
yüzbaşılığından tanınm. Harp Akademisı'nde
'Güreş 1 yıl uzatmayı
kafasına koymuş'
Ama o son zamanlarda aklı-
na koymuş Genelkurmay
Başkanlığı'nı bir yıl uzatmayı,
yani kalmayı. Bize 17 nisandan
sonra biraz da uzak kalmak su-
retiyle, yapmadığı manevi ış-
kence kalmamıştır. Onu da ifa-
de edeyim. Yani çok üzücüdür
bu. Konuşmamak. yan çizmek
gibi şeyler oldu. Söylemesi çok
ayıp oluyor-böyle. Fakat en
ufak bir saygısızlık yapmadım,
yine de yapmam. Ama dördü-
ne de o mektuptan dolayı son
derece dargınım ve kırgınım.
Dargınım demeyeyim de
kırgınım.
- Paşam daha sonra hiç göriiş-
me zemini oldu mu va da herhan-
gi bir yerde karşılaşma?
FİSUnOğlll - Hayır. Zaten
onlann bulunduğu bir yerde
ben bulunmam. Hayır hiç
karşılaşmadım. Söyieyeyım, siz
gençsiniz. çok sevdiğiniz
saydığınız bir camiada ve el ele
tutuştuğunuz bir yerde, sizin
elinizi kolunuzu kopartmak
için uğraşan birkaç kişiyı gö-
rün. ne yaparsınız?
Bu ince düşünülecek olursa,
olacakşey değil.
Düşünün, size tehditvan,
muhtıravari, şantajvari bir
mektup gönderilsın. "Sakın
haa, konuşma" diye. Şimdi Do-
ğan Güreş Paşa konuşuyor. Di-
ğer komutanlar, "Aman sen ko-
nuşma derler mi?" Dememeleri
lazım Orduyu da tenkit etse ol-
maz.
Mesela şimdi askerlik 15 ay.
20 ay olsun diye görüşmeter
var, düşünceler var. Bununla il-
gili görüş açıklasın. Bu durum-
da, şimdiki Genelkurmay Baş-
kanı, ofikirdeolmasa, ona, teh-
dit mektubu mu yazacak? Ola-
cak şey değil. Ki ben, kötü bir
şey de söylemedim.
Olan olaylan söyledim. Bir
>erde. "Güneydoğu'da başan
sağlamak için sık sık konsept ve
strateji değişmemeli, belli bir
konsensüstespitedilmeli veo uy-
gulanmalı" dedim.
Ona mı alındılar, yoksa
Genelkurmay Başkanı"nın
olayına karışan bana verdiği söze mi alındılar,
bılmiyorum. Alındıysa Genel-
kurmay Başkanı alınır, diğerle-
nni ne ilgilendirir.
Dûzeltme
Gazetemizin dünkü sayısında, eski Kara
Kuvvetleri Komutanı Muhittin Fisunoğlu rö-
portajıyla ilgili fotoğrafın alt yazısında yanlışlık
yapılmıştır. TBMM Başkanı Hüsamettin Cin-
doruk'u ziyaret eden komutanlarla ilgili fotoğ-
rafta. eski Deniz Kuvvetleri Komutanı Orami-
ral İrfan Tınaz bulunmasına karşın, alt yazıda
yanlışlıkla Deniz Kuvvetleri Komutanı Orami-
ral Vural Bayazıt'ın yer aldığı belirtilmişür. Dü-
zeltiriz.
YARIN: ABD'yt bağınUıyu
GUNDUZ GOZUVXE
MELİH CEVDET ANDAY
Bir Konser ve Bir
Uygarlık Örneği
Bilkent Uluslararası Akademik Senfoni Orkestrası,
Nadir Nadi'nin anısına "Dostu Mozart'dan Nadir Nadi'-
ye" adlı bir konser verdi. Haberi köyde okudum ve çok
sevindim. Ne güzel bir anma! Hasta olmasam köyden
kalkıp gelirdim Istanbul'a ve Aya Irini'de çok sevdiğim
Mozart'ı coşku içinde dinlerdim. Çünkü ben de bir Mo-
zart sevdalısıyım. "Dostum Mozart" adlı kitabında rah-
metli başyazarımız, "Bu kitabı okuyanlardan, birkaç kişi
de olsa, Mozart'ı sevmeye niyetlenen çıkarsa kendimi
mutlu sayacağım" diyordu. Bense Mozarfı sevmeyen
çıkamaz diye düşünüyorum.
Bu konseri yöneten Gürer Aykal'ı dünya çapında bir
orkestra şefi olarak değerlendirmişimdir hep. Suna
Kan'ı ne denli sevdiğimi ise, sanırım, okurlarım da bilir-
ler. Onu her zaman hayranlıkla dinledim ve konserlerini
kaçırmamaya baktım. Bu yüzden bir müzik eleştirmeni-
miz bana, "Sizsolistseçiyorsunuz"demişti. Neden seç-
meyeyim; besteciyi de, solisti de seçmek hakkımız değil
midir?
Aya Irini'de seçilen yapıtlar ise benim gözdelerimdir.
Figaro'nun Düğünü Uvertürünü, 5. Keman Konçertosu-
nu, hele hele41. senfoniyi dinlemeğedoyamam. Benim
Mozart senfonileri içinde en sevdiklerim 40. ve 41. sen-
fonilerdir.
Keşke orada bulunabilseydım, Nadir Bey'in ruhu ile
de karşılaşırdım.
Ben değer verdiğim insanları överken en başta "uy-
gar"nitemini kullanırım. Nadir Bey'i sevmek için elbette
bu nitem yetmez; dahası, herkesin uygar olması gerekir
diye de düşünülebilir. Ama toplumumuzda uygar insan
o denli az ki, bu yüzden onu bir taç gibi kullanıyorum.
Nadir Bey'le baş başa söyleşilerimiz en güzel anıla-
rım arasındadır. Bu söyleşilerde müzik konusu çoğun
baş köşeyi alırdı. Ben Mozart'ı ondan okumakla kalma-
dım, dinledim de.
Gerçekte o kitap, "Dostum Mozart" büyük sanatçının
değil, Nadir Nadi'nin yaşantısınm bir böiümünü içerir.
okudu isenız, keman çalmaya özenen bir gencin bir bü-
yük ustaya yavaş yavaş nasıl bağlandığını ve onu nasıl
yaşamının en kutsal parçalarından biri durumuna getir-
diğini o kitapta görmüşsünüzdür "Dostum Mozart" yal-
nızca Nadir Bey'in yaşamının değil, cumhuriyet sonrası
toplum yaşamımızın da çok önemli bir yansıtıcısıdır.
Türkiye uygarlık dünyasına giriyordu. Bu açıdan bakıldı-
ğında da görülür ki, bir dönüşümün, bir değişimin tem-
silcisidir Nadir Nadi. Onun Mozart'ı sevmesi bir rastlantı
değildir.
Nadir Nadı, müziğe de ilgi duymuş, ilgi duyan bir ya-
zar sayılamaz bence. Gerçi ben onu "en iyi başyazar"
saydığımı, her zaman söylemışimdir; ama Nadir Nadi'yi
yalnızca bu yani ile açıklamaya kalkmak yetmez, Mozart
tutkunluğu bir kişiliğin tam olarak anlaşılması için çok
önemli bir anahtardır. Bu kişilık, yazarlığı ve tüm davra-
nışları ile örnek alınacak bir uygar insanın ta kendisidir.
TBMM: Gökçek'in milletvekilliği sürüyor
Boş milletvekilliği
sayısında karmaşa
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) - Anayasa Mahkemesi'-
nin, Ankara Büyükşehir Beledi-
ye Başkanlıgı'na seçilen RP'li
Melih Gökçek'in durumuna
netlik kazandırmaması nede-
niyle, 4 aralıkta seçim yapılacak
boş milletvekilliği sayısında
karmaşa ortaya çıktı. Ara Se-
çim Yasası'nda, 22 milletvekilli-
ği için seçim yapılacağı belirtil-
mesıne karşın, TBMM Başkan-
bğı Yüksek Seçim Kurulu'na
(YSK) 21 boş mılletvekillığı bu-
lunduğunu bildirdı. YSK, Ara
Seçim Yasası'nda Ankara'da
seçim öngöriildüğünü dikkate
alarak, Gökçek'in bölgesinde
ara seçıme gidılmesi karannı
verdi.
Ara Seçim Yasası'nda millet-
vekili seçimi yapılacak yerlerin
belirtilmesine karşın, YSK
TBMM Başkanlıgı'na bir yaa
yazarak. boş bulunan milletve-
killiklerinin büdirilmesini istedi.
YSK'nin bu yazısına, daha ön-
ce, Ankara Anakent Belediye
Başkanlıgı'na seçilen Gökçek'-
in durumu ile ilgili olarak Ana-
yasa Mahkemesi'ne başvuruda
bulunan TBMM Başkanı Veki-
li Kamer Genç yanıt verdi
TBMM Başkanı Hirsamettin
Cindoruk'a vekalet eden Genç,
dün YSK'ye gönderdiğı yaada,
21 boş mületvekJUiği bulundu-
ğunu belirttı ve Gökçek'in özel
durumu nedeniyle başkanlıkça
Ankara'daki milletvekilliğinin
boş olarak değerlendirilmediği-
ni bildirdi.
Genç, Cumhuriyefe yapüğı
açıklamada, Anayasa Mahke-
mesı'ni, Gökçek ile ilgili itiraa-
na ilişkin karannın gerekçesini
geciktirmesi nedeniyle eleştirdi.
Genç, YSK'nin Meclis'in bil-
dirimine göre 21 yerde seçim
yapması gerektığım de vurgu-
layarak. "Ben yetkime dayana-
rak böyk bUdinm yaptım. Eğer
Sayın Cindoruk farklı görüşte
ise, gebİD aksûu söylesin" dedi.
YSK ise dün akşam saatle-
rinde, Ankara'da ara seçim ya-
pılacağına karar verdi. YSK,
Ara Seçim Yasası'nda An-
kara'nın bulunmasına karşın,
TBMM Başkanhğı'ndan gelen
boş üyeliklerin durumunu gös-
terir yazıda Gökçek'in üyeliği-
nin devam ettiğinin belirtilmesi
üzerine konuyu değerlendirdi.
YSK Başkanı Nihat Yavnz,
Gökçek'in belediye başkanı
olarak mazbatasını aldığını ve
bu yöndeki belgelerin dikkate
alınarak Gökçek'in seçildiği 4.
bölgenin boş sayümasına karar
verildiğini bildirdi.
Kamer Genç'in yanıtı üzen-
ne, Refah Partüi Anakent Bele-
diye Başkanı Melih Gökçek,
TBMM'de 28 Eylül 1994 günü
kabul edilen 4044 sayılı kanun-
da, ara seçim yapılacak yerler
arasmda Ankara'nın da yer al-
dığını anımsatarak, "Kendi baş-
kanvekilliği sırasında çıkan bir
kanundan haberi olma\ an bir ki-
şinin, bırakın avukarJık. arzuhal-
cilik bile yapması mümkün de-
ğildir. Kamer Genç'in acüen
muayeneden gecirilmesj için
TBMM'ye müracaatta buiuna-
cağnn" dedi. J
Temiz eüer9
içinanayasa
değişikliği yapnıak gerekli
ANKARA (.AA) - CHP Baş-
kan Yardımcısı Irfan Gürpı-
nar, "Temiz eller operasyonu
gerçekleştirilmek isteniyorsa,
gerekü anayasal ve yasal dü-
zenlemeler hemen yapıbnalı-
dn-"dedi.
Gürpınar dün düzenlediği
basm toplantısında, Türkiye'-
nin son 14 yıldır "alışn-lar alı-
şırlar", "verdimse ben verdim",
"tertemiz bir parti devraldım"
edebiyatıyla, zihniyetiyle yö-
netildiğini ileri sürerek, Türki-
ye yönetiminin vakit geçinne-
den, gerekli olan anayasal ve
yasal düzenlemelen gerçekleş-
tirmek zorunda olduğunu söy-
ledi. Gürpınar. CHP olarak.
TBMM Başkanlıgı'na sun-
duklan siyasi ahlak ve. dürüst
kamu yönetimi kc nusunda
anayasa ve yasa değişiklıği
önerilerinin vakıt geçirilmeden
TBMM gündemine ahnmasını
ıstediklerini kaydetti.
Kamu çalışanlan ve emekliler
ile ilgili 657 sayılı Devlet
Memurlan Kanunu'nun 36.
maddesinin "ortak hükümler"
başlığı altındakj (A) bendinin
değiştirilmesine dair TBMM
Başkanlığı'na bir kanun tekEfı
vereceklerini de kaydeden'
Gürpınar, şöyle konuştu:
"Bu yasa telditî ile bütün ka-
mu çalışanlanmıza hiçbir sınır-
lama getirilmeksizin en üst de-
rece ve kademelere yükselebil-
me imkanı sağlanmaktadır.
Amacımız, temmuz ayında
217 bin liralık, ekim ayında da
397 bin liralık bir zam oranını
emeküsine ve çalışanına layık
görebilen ikridara alternatif
üretmektedir."