08 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 4EKİM1994SALI HABERLER Genelkurmay Başkanlığı'nın kapısından döndürülen eskiKaraKuvvetleri Komutanı Em. Org. Muhittin Fisunoğhıfırtınalıgünlerianlatıyor: 3 BenizenednleristemediK^ EVRENDEĞER Fisunoğlu'dan Kara Kuvvetleri Komutanı lu, başta bugünkü Genelkurmay Başkanı Orgeneral tsmail Hakkı Karadayı ve eski Genelkurmay Başkanı etneklı Orgeneral Doğan Gûreş tarafın- dan kendisine gönderilen mektubu bir türlü hazmedemediğini söy- lüyordu. Acaba başka bir yol denenseydi, Fisunoğlu'na göre sonuçlan ne olurdu? "Bugün 4 komutan dtşında, Tiirk Silahlı Kuvvetleri'nde kimseye kırguı değilim" diyen Fisunoğlu. bu konuda da şunlan düşünüyor: -Sizce daha farkJı bir yöntem izfcnebilir miydi? RSMffhi - Genelkurmay Başkanı bir bü- yûğûm olarak bana bir mektup yazabilirdi. Yahut beni çağırabilir bir yemek yerken davet eder, "Gel bir görüşetim" der, orada bir sohbet esnasında, "Böyle bir konuşma olmuş. bununla ilgili konuşmazsan memnun olurum, biz eski dos- tuz der" ve ış kapanır gıder. Öyle mektup yaz- mak, tehditvari mektup yazmak son derece üzüntü verici. Bir de şimdi duyuyorum; Doğan Paşa, "Onlar yazdı da ben imzaladım" diyormuş. Bakın, bu daha da acı. Eğer onlann üzerine atıyorsa, o zaman onlar için de kötü, benim ıçin de. Onlar nasıl bana böyle yazabilirler, anlam veremiyorum. Bir de arkasına imzasız bir mektup gelmiş, o mektubu da koymuşlar. Yani bir daha konuşursan. "Bu mektubu biz yaymılarız" kabılınden tehdıt ediyorlar. Bir de şu var, samimı olarak ifade edeyim ki o imzasız mektubu ve bana gönderdikleri mektubu hukukçulara götürdüm. Mahkemeye verecektim onlan. Ama hukukçular, "Yalnız, o imzasız mektupla, size göndenlen mektup aynı daktiloda yazılmamış. Aynı daktüoda yazılsaydı, siz buniarı, iföradan, yalandân ispata davet ederdiniz" dedıler. Ama şimdı, Biz bunu göndermedik diyebilirler" dediler. Ek olarak gönderdikleri bir mektup var. Birisi bir mektup yazmış, yalanlar, karaJamalarla dolu. Onu bana göndermek suretiyle beni tehdit ediyorlar. O, dört imzalı mektubu okuduysanız, "Ekteki şeyi biz yayımlanz haa" kabilinden bir söz var. Ben işte, o iki mektup aynı daktilodan çıksa, onlan mahkemeye vereçektim, ispata davet edecektim.Üzücü bunlar. Orduda bunlann olmaması lazım. Biz 45 yıl hizmet verdikten sonra niye birbirimizden küskün ayn- lalım? • Aleyhinde hiçbir yerde konuşmadım. Ama üzüldüğüm taraf, samimi olarak ifade ediyorum, 1 yıllık iktidar uğruna insan 30 yıllık arkadaşını kötülemek, karalamak, onu bazı şeylerle itham etmek suretiyle görevde kalmaz, kalmamalı. • Ama o son zamanlarda aklına koymuş Genelkurmay Başkanlığf nı bir yıl uzatmayı, yani kalmayı. Bize 17 nisandan sonra biraz da uzak kalmak suretiyle, yapmadığı manevi işkence kalmamıştır. Onu da ifade edeyim. Yani çok üzücüdür bu. • Bana bir gün birisi geldi ve "Seni zenginler istemiyormuş" dedi. "Yahu benim zenginlerle ne ilgim var" diye sordum. "O ihaleler yapılacak ya, o ihaleleri kılı kırk yararsın, öyle kolay kolay da imzalamayacağın için onlar seni istemiyorlar. Kolay imza atan komutanlar istiyorlar" dediler. Kara Kuvvetleri Komutanı Org. Fisunoğlu, Denizkurdu-92 Utbikainda yüzbaşıydı. Ben, Harp Akademisi'nde hocay- dım, Fransa'dan döndükten sonra. Güreş Pa- şa'yı 1963 yılında tanıdım. Kendisi benden daha büyüktür, 1947'lidir. Ben ise 1948'liyim. Hürmet ettim. Güzel gûnlerimiz geçti, ailece ta- nıştık. Ailelerimiz birbirlerini sevdiler, saydılar ve aynldığım güne kadar ve hala da ben ona saygısızhk yapmadım. Kalsın, ama bu şekilde değil. Çünkü ben onlara layık bir insan değilim. 'Beni zenginler istemiyormuş' Yani, o itham edilen hususlara layık değil- dim. Bana bir gün birisi geldi ve -çok üzücüdür bu-. "Seni zenginler istemiyormuş" dedi. "Yahu benim zenginlerle ne ilgim var" dıye sordum. "Sen" dediler. "O ihaleler yapdacak ya, o ihale- leri kılı kırk yararsın, öyle kolay kolay da imza- lamayacağuı için onlar seni istemiyorlar. Kolay imza atan komutanlar istiyorlar" dediler Buna da üzüldüm. "Yani bir Genelkurmay Başkanı'm tayin veyahut da onun o mevkiye gel- mesi için, alt kademelerden veya sivillerden böyle enjekteler mi oluyor" dıye sordum. Ben bazen diyorum ki keşke binbaşı ya da yarbayken emekli olsaydjm. saf ve tertemiz ha- limle. Keşke bu durumlar ol- masaydı. Gerçekten öyle. Doğan Gü- reş Paşa'nın bir oğlu vardı. 1985 yılında vefatettı. Onun acısını dındirmek ıçın 1985'ten aynldığımız güne ka- dar hep destek oldum. Bazı yer- lerde eşi, şarkı söylendiği za- man ağlardı. Onu ağlatmamak için şarkıcılara gider. "Aman şu şarkıyı söyleme" derdim. Acıklı, ölümle ilgili şarkılar. Şarkıcılann bazı şarkılanna karşı hassas olduğu için onlan söyletmezdim. Hanımı, o şarkı- lar söylendiği zaman ağlardı. Biz onu, o gazinoda olsun, veyahut da gittiğimiz bir toplantıda olsun, üzmemek için her türlü şeyı yapardık. İnanır mısınız, ben ona, bir gün, en ufak bir saygısızlık bile yapma- dım. Herkes konuşabilir Ve aynlmadık da. En son aynlırken bütün arkadaşlarla vedalaşük, gayet güzel olarak aynldık. Şimdi Genelkurmay Başkanı da konuşuyor. Elbet konuşacak. insan görüşlerinı bildirmekte hürdür. Sonra şu var; başkalannı karalamadıktan sonra iftira atmadıktan sonra yalan yanlış sözler söylemedikten sonra eğer demokratik bir ülkede yaşıyorsak herkes konuşabilir. Sayın Kenan Evren de konuşuyor, kitaplar yazıyor. Kanunun kendisine verdiği yetki dahilinde herkes konuşmakta hür olmalı. O zaman böyle tehdit mektuplan verilirse, bu insanlann de- mokrasiye aşkı nerede ispatlanacak? - Komutanlara hala kırgm mısınız? - Ben 4'ü dışında kimseye kırgın değüim. Çünkü 45 yıl hizmet verdiğim Silahb Kuvvetler var. Silahlı Kuvvetler'de yetiştirdigim binlerce subayım, astsubayım var. Yüz binlerce yetiştirdigim er var. Bir yere gittiğimde gelip, elimi öpüyorlar. Ben yüzlerini öpüyorum. "Bir emriniz var mı" diye soruyorlar. Ben onlara, "Istekleriniz var nu? Yardımcı olayım" diyorum. Mektuplar, telgraflar geliyor. Sürekli arayanlar var. Bu sırf komutanlanna karşı duy- duklan sevginin saygının bir te- Fisunoğlu, "Bugün 4 komutan dışında, Türk Silahlı Kuvvetleri'nde kimseye kırgın değilim" derken mektup komutanlan kastediyordu. Generaller, 1993 yıluun 29 Ekim'inde Cumhuriyet Bayramı töreninde... zahürüdür. Ben, o mektupta lanse edildiği gibı bir insan değilim. Beynimden kavnar sular döküldû Ben sıze bir şey anlatayım. Ben Fransa'da okudum. Orada okurken bana bir görev verdi- ler. Herkese bir tez konusu veriyorlardı, bana da "27 Mays ve Kemalizm" diye bir konu ver- diler. Çok güzel hazırlandım, gittim. 450 kişi vardı, okul komutanımız, hocalar, 76 yabancı subay. Anlattım, bir alkış bir alkış. Arkasından parmaklar havaya kalktı ve sual şu: "Güzel de sizin memlekette seçim yok mu" şeklinde. "Seçim yok mu" denılince, bey- nimden aşağıya kaynar sular döküldü. "Demek ki o kadar konuşmaınız boşa girti" diye düşündüm. 10-12 dakıka irtıcalen bir daha anlattım. Yine parmaklar kalktı. "Sizin memlekette sandık yok mu" dıye sordular bu kez de. Hıç unutmuyorum, okul komutanımız kalktı, "Sayın Fisunoğlu çok güzel bir konferans verdi" dedi. Ben çok rahatladım. O gün bugün ben demokratik olmayan hiçbir şeye taraftar olmadım. O sıcak, kaynar sular hala üzerimdedır. O durumu düşünün bir kere. "Sandık yok mu? Seçim yok mu" dıye so- ruyorlar. Fransız subayı son derece kültürlü ve demokrasiden yana. Geldiler, "Sen çok güzel anlattın da biz ihrila- li hiçbirşekilde tasvip etmeyen bir ülkeyiz" dedi- ler. "Biliyorum" dedim ve ekledim; "Ama ben size gerçekleri anlattım, olayları anlattım" de- dim. Onlar da bana "Ama Fransa'da, hiç kimse ihtilali tasvip etmez" dediler. Güreş'e iktidar sitemi - 1987 yılında Harp Akademileri Komutan- lığTnda Güreş Paşa ile birlikte çalıştınız. O za- manlar aranızda bir sonın var mıydı? RSMtfli - Hayır. Ben Doğan Güreş'i ta yüzbaşılığından tanınm. Harp Akademisı'nde 'Güreş 1 yıl uzatmayı kafasına koymuş' Ama o son zamanlarda aklı- na koymuş Genelkurmay Başkanlığı'nı bir yıl uzatmayı, yani kalmayı. Bize 17 nisandan sonra biraz da uzak kalmak su- retiyle, yapmadığı manevi ış- kence kalmamıştır. Onu da ifa- de edeyim. Yani çok üzücüdür bu. Konuşmamak. yan çizmek gibi şeyler oldu. Söylemesi çok ayıp oluyor-böyle. Fakat en ufak bir saygısızlık yapmadım, yine de yapmam. Ama dördü- ne de o mektuptan dolayı son derece dargınım ve kırgınım. Dargınım demeyeyim de kırgınım. - Paşam daha sonra hiç göriiş- me zemini oldu mu va da herhan- gi bir yerde karşılaşma? FİSUnOğlll - Hayır. Zaten onlann bulunduğu bir yerde ben bulunmam. Hayır hiç karşılaşmadım. Söyieyeyım, siz gençsiniz. çok sevdiğiniz saydığınız bir camiada ve el ele tutuştuğunuz bir yerde, sizin elinizi kolunuzu kopartmak için uğraşan birkaç kişiyı gö- rün. ne yaparsınız? Bu ince düşünülecek olursa, olacakşey değil. Düşünün, size tehditvan, muhtıravari, şantajvari bir mektup gönderilsın. "Sakın haa, konuşma" diye. Şimdi Do- ğan Güreş Paşa konuşuyor. Di- ğer komutanlar, "Aman sen ko- nuşma derler mi?" Dememeleri lazım Orduyu da tenkit etse ol- maz. Mesela şimdi askerlik 15 ay. 20 ay olsun diye görüşmeter var, düşünceler var. Bununla il- gili görüş açıklasın. Bu durum- da, şimdiki Genelkurmay Baş- kanı, ofikirdeolmasa, ona, teh- dit mektubu mu yazacak? Ola- cak şey değil. Ki ben, kötü bir şey de söylemedim. Olan olaylan söyledim. Bir >erde. "Güneydoğu'da başan sağlamak için sık sık konsept ve strateji değişmemeli, belli bir konsensüstespitedilmeli veo uy- gulanmalı" dedim. Ona mı alındılar, yoksa Genelkurmay Başkanı"nın olayına karışan bana verdiği söze mi alındılar, bılmiyorum. Alındıysa Genel- kurmay Başkanı alınır, diğerle- nni ne ilgilendirir. Dûzeltme Gazetemizin dünkü sayısında, eski Kara Kuvvetleri Komutanı Muhittin Fisunoğlu rö- portajıyla ilgili fotoğrafın alt yazısında yanlışlık yapılmıştır. TBMM Başkanı Hüsamettin Cin- doruk'u ziyaret eden komutanlarla ilgili fotoğ- rafta. eski Deniz Kuvvetleri Komutanı Orami- ral İrfan Tınaz bulunmasına karşın, alt yazıda yanlışlıkla Deniz Kuvvetleri Komutanı Orami- ral Vural Bayazıt'ın yer aldığı belirtilmişür. Dü- zeltiriz. YARIN: ABD'yt bağınUıyu GUNDUZ GOZUVXE MELİH CEVDET ANDAY Bir Konser ve Bir Uygarlık Örneği Bilkent Uluslararası Akademik Senfoni Orkestrası, Nadir Nadi'nin anısına "Dostu Mozart'dan Nadir Nadi'- ye" adlı bir konser verdi. Haberi köyde okudum ve çok sevindim. Ne güzel bir anma! Hasta olmasam köyden kalkıp gelirdim Istanbul'a ve Aya Irini'de çok sevdiğim Mozart'ı coşku içinde dinlerdim. Çünkü ben de bir Mo- zart sevdalısıyım. "Dostum Mozart" adlı kitabında rah- metli başyazarımız, "Bu kitabı okuyanlardan, birkaç kişi de olsa, Mozart'ı sevmeye niyetlenen çıkarsa kendimi mutlu sayacağım" diyordu. Bense Mozarfı sevmeyen çıkamaz diye düşünüyorum. Bu konseri yöneten Gürer Aykal'ı dünya çapında bir orkestra şefi olarak değerlendirmişimdir hep. Suna Kan'ı ne denli sevdiğimi ise, sanırım, okurlarım da bilir- ler. Onu her zaman hayranlıkla dinledim ve konserlerini kaçırmamaya baktım. Bu yüzden bir müzik eleştirmeni- miz bana, "Sizsolistseçiyorsunuz"demişti. Neden seç- meyeyim; besteciyi de, solisti de seçmek hakkımız değil midir? Aya Irini'de seçilen yapıtlar ise benim gözdelerimdir. Figaro'nun Düğünü Uvertürünü, 5. Keman Konçertosu- nu, hele hele41. senfoniyi dinlemeğedoyamam. Benim Mozart senfonileri içinde en sevdiklerim 40. ve 41. sen- fonilerdir. Keşke orada bulunabilseydım, Nadir Bey'in ruhu ile de karşılaşırdım. Ben değer verdiğim insanları överken en başta "uy- gar"nitemini kullanırım. Nadir Bey'i sevmek için elbette bu nitem yetmez; dahası, herkesin uygar olması gerekir diye de düşünülebilir. Ama toplumumuzda uygar insan o denli az ki, bu yüzden onu bir taç gibi kullanıyorum. Nadir Bey'le baş başa söyleşilerimiz en güzel anıla- rım arasındadır. Bu söyleşilerde müzik konusu çoğun baş köşeyi alırdı. Ben Mozart'ı ondan okumakla kalma- dım, dinledim de. Gerçekte o kitap, "Dostum Mozart" büyük sanatçının değil, Nadir Nadi'nin yaşantısınm bir böiümünü içerir. okudu isenız, keman çalmaya özenen bir gencin bir bü- yük ustaya yavaş yavaş nasıl bağlandığını ve onu nasıl yaşamının en kutsal parçalarından biri durumuna getir- diğini o kitapta görmüşsünüzdür "Dostum Mozart" yal- nızca Nadir Bey'in yaşamının değil, cumhuriyet sonrası toplum yaşamımızın da çok önemli bir yansıtıcısıdır. Türkiye uygarlık dünyasına giriyordu. Bu açıdan bakıldı- ğında da görülür ki, bir dönüşümün, bir değişimin tem- silcisidir Nadir Nadi. Onun Mozart'ı sevmesi bir rastlantı değildir. Nadir Nadı, müziğe de ilgi duymuş, ilgi duyan bir ya- zar sayılamaz bence. Gerçi ben onu "en iyi başyazar" saydığımı, her zaman söylemışimdir; ama Nadir Nadi'yi yalnızca bu yani ile açıklamaya kalkmak yetmez, Mozart tutkunluğu bir kişiliğin tam olarak anlaşılması için çok önemli bir anahtardır. Bu kişilık, yazarlığı ve tüm davra- nışları ile örnek alınacak bir uygar insanın ta kendisidir. TBMM: Gökçek'in milletvekilliği sürüyor Boş milletvekilliği sayısında karmaşa ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - Anayasa Mahkemesi'- nin, Ankara Büyükşehir Beledi- ye Başkanlıgı'na seçilen RP'li Melih Gökçek'in durumuna netlik kazandırmaması nede- niyle, 4 aralıkta seçim yapılacak boş milletvekilliği sayısında karmaşa ortaya çıktı. Ara Se- çim Yasası'nda, 22 milletvekilli- ği için seçim yapılacağı belirtil- mesıne karşın, TBMM Başkan- bğı Yüksek Seçim Kurulu'na (YSK) 21 boş mılletvekillığı bu- lunduğunu bildirdı. YSK, Ara Seçim Yasası'nda Ankara'da seçim öngöriildüğünü dikkate alarak, Gökçek'in bölgesinde ara seçıme gidılmesi karannı verdi. Ara Seçim Yasası'nda millet- vekili seçimi yapılacak yerlerin belirtilmesine karşın, YSK TBMM Başkanlıgı'na bir yaa yazarak. boş bulunan milletve- killiklerinin büdirilmesini istedi. YSK'nin bu yazısına, daha ön- ce, Ankara Anakent Belediye Başkanlıgı'na seçilen Gökçek'- in durumu ile ilgili olarak Ana- yasa Mahkemesi'ne başvuruda bulunan TBMM Başkanı Veki- li Kamer Genç yanıt verdi TBMM Başkanı Hirsamettin Cindoruk'a vekalet eden Genç, dün YSK'ye gönderdiğı yaada, 21 boş mületvekJUiği bulundu- ğunu belirttı ve Gökçek'in özel durumu nedeniyle başkanlıkça Ankara'daki milletvekilliğinin boş olarak değerlendirilmediği- ni bildirdi. Genç, Cumhuriyefe yapüğı açıklamada, Anayasa Mahke- mesı'ni, Gökçek ile ilgili itiraa- na ilişkin karannın gerekçesini geciktirmesi nedeniyle eleştirdi. Genç, YSK'nin Meclis'in bil- dirimine göre 21 yerde seçim yapması gerektığım de vurgu- layarak. "Ben yetkime dayana- rak böyk bUdinm yaptım. Eğer Sayın Cindoruk farklı görüşte ise, gebİD aksûu söylesin" dedi. YSK ise dün akşam saatle- rinde, Ankara'da ara seçim ya- pılacağına karar verdi. YSK, Ara Seçim Yasası'nda An- kara'nın bulunmasına karşın, TBMM Başkanhğı'ndan gelen boş üyeliklerin durumunu gös- terir yazıda Gökçek'in üyeliği- nin devam ettiğinin belirtilmesi üzerine konuyu değerlendirdi. YSK Başkanı Nihat Yavnz, Gökçek'in belediye başkanı olarak mazbatasını aldığını ve bu yöndeki belgelerin dikkate alınarak Gökçek'in seçildiği 4. bölgenin boş sayümasına karar verildiğini bildirdi. Kamer Genç'in yanıtı üzen- ne, Refah Partüi Anakent Bele- diye Başkanı Melih Gökçek, TBMM'de 28 Eylül 1994 günü kabul edilen 4044 sayılı kanun- da, ara seçim yapılacak yerler arasmda Ankara'nın da yer al- dığını anımsatarak, "Kendi baş- kanvekilliği sırasında çıkan bir kanundan haberi olma\ an bir ki- şinin, bırakın avukarJık. arzuhal- cilik bile yapması mümkün de- ğildir. Kamer Genç'in acüen muayeneden gecirilmesj için TBMM'ye müracaatta buiuna- cağnn" dedi. J Temiz eüer9 içinanayasa değişikliği yapnıak gerekli ANKARA (.AA) - CHP Baş- kan Yardımcısı Irfan Gürpı- nar, "Temiz eller operasyonu gerçekleştirilmek isteniyorsa, gerekü anayasal ve yasal dü- zenlemeler hemen yapıbnalı- dn-"dedi. Gürpınar dün düzenlediği basm toplantısında, Türkiye'- nin son 14 yıldır "alışn-lar alı- şırlar", "verdimse ben verdim", "tertemiz bir parti devraldım" edebiyatıyla, zihniyetiyle yö- netildiğini ileri sürerek, Türki- ye yönetiminin vakit geçinne- den, gerekli olan anayasal ve yasal düzenlemelen gerçekleş- tirmek zorunda olduğunu söy- ledi. Gürpınar. CHP olarak. TBMM Başkanlıgı'na sun- duklan siyasi ahlak ve. dürüst kamu yönetimi kc nusunda anayasa ve yasa değişiklıği önerilerinin vakıt geçirilmeden TBMM gündemine ahnmasını ıstediklerini kaydetti. Kamu çalışanlan ve emekliler ile ilgili 657 sayılı Devlet Memurlan Kanunu'nun 36. maddesinin "ortak hükümler" başlığı altındakj (A) bendinin değiştirilmesine dair TBMM Başkanlığı'na bir kanun tekEfı vereceklerini de kaydeden' Gürpınar, şöyle konuştu: "Bu yasa telditî ile bütün ka- mu çalışanlanmıza hiçbir sınır- lama getirilmeksizin en üst de- rece ve kademelere yükselebil- me imkanı sağlanmaktadır. Amacımız, temmuz ayında 217 bin liralık, ekim ayında da 397 bin liralık bir zam oranını emeküsine ve çalışanına layık görebilen ikridara alternatif üretmektedir."
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle