08 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 4EKİM1994SAU DIZIYAZI İ \ ÖJİU Fransız antropolog Michel Perrin arkaik toplumlarla ilgili gözlemlerini Cumhuriyet 'e yazdı 'Ükel'lerden alınacakdersler B atı dünyası, bırgün tüm dünyaya eşitliği ve kardeşliği benimseteceğini düşler. Ama, apaçık ortada kı, böylesı birevren- sellik düşü gerçekleşebilseydi. bu ancak ' halklann ve kültürlerin farklılığı pahasına oiurdu. Insanbilimuzmanlan. (antropologlar) buçelışkı- nın sancısını çekerler. Bıryandan, kendı kültürümüz, sürekli gelişımi boyunca hıç duımadan, yeni toplumsal ve insani •• sorunlarla karşı karşıya kaldığinın bilincine var- maktadır. Öte yandan, bu aynı kültür, insani bi- i: limler ve özellikle antropolojı gibi yeni bilimler ", üretmiş olduğundan. önceden tepeden baktığı ya da alay-ettiği inanç. gelenek ve yaşam biçimleri- • ne. gerçek bir değer tanımaya hazır. , Zaten antropolojinin katkılanndan biri, kendi •; geleneklenmizi. öteki toplumunkilerle karşılaştı- .' rarak başka türlü değerlendırmeye teşvik etmesi- , dir; söz konusu toplumlara haksız yere ilkel. eski ve yabanıl nıtelıklen yakıştınlsa bıle. ; Dahası yıllar boyu geleneksel toplumlann ya- şamlannı paylaşmış bazı antropologlar (ben de ' onlardan biriyim) şu kanıya vardılar: Başkalannı dinlemek ve gözlemlemek eylemi, bizi sadece ' geçmişimiz konusunda aydınlatmak, kimı eksik- • lerimiz ya da iyi yönlerimiz hakkında ipucu ver- • mekle kalmaz, aynı zamanda bize gereksınim duyduğumuz 'ütopya'lar da önerebilir. Portre Kızılderililerle dört yıl a'eleneksel toplumlar, gerek birey ve insanlar arasında, gerekse insanlann kendi aralannda oluşan özgün ilişki modelleri sunabiliyorlar. Geleneklere saygılı olduklan için uzun süre yaşayacaklan bellidir; bizden daha 'sıkı' biçimde örgütlenmişlerdir; her nesneye ve her varlığa belli bir yer ayırarak, bireylerine daha çok refah, bütünlük ve belki de daha fazla mutluluk sağlıyor gibiler. Geleneksel toplum derken, bunlardan üçünü Amerika'da tanıdım. Hâlâ yan-bağımsız biçimde yaşamayı sürdür- melerine karşın. Fetih'ten bu yana, Batı dünyası- na karşı gelmiş, onun kahnnı çekmış ya da ona hiç yüz vermemişlerdi. Hiçbinni incitmek ya da kibirlendirmek istemıyorum Aynca, yıllarca özenle koruduklan hassas dengeleri bozabilecek, açbakışlanmızı,abartılıilgimizi,hayranlıkbelir- tilerimizi ya da eleştirilerimizi üzerlerine çekmek- ten korkuyorum; bu nedenle adlanna değinmeye- ceğim. I Üç geleneksel toplum I ve ahnacak dersler Özetle, Amerikalı-Kızılderili olan bu kavimle- rin birinin, büyük yarar sağladığı öğe coğrafya- sal konumu: Karadan, hayvan yetiştirme tekniği- ni getiren ve geliştiren Ispanyol fetihleriyle. de- nizden de bu fetihlerin yığdığı zenginlikleri yağ- ma eden korsanlarla kuşatılmış bir yanmadada yaşadılar yüzyıllar boyu. Korsanlar, ortak düş- manlan Ispanyollara karşı kendilerini savunma- lan için, sürii hayvanlan karşılığında Kızılderili- lere en modern silahlan veriyorlardı. Daha sonra bu toplum Batı dünyasının daha başka yenilıkle- rini benimsemekJe birlikte, gereğinde zor kulla- narak, onu hep uzak tutmaya çabaladı. Fakat 'klan-(oymak)' gelenekkri, mücadele veıme ve bağımsız kalma yetenekJerini pekiştirmekle bir- likte, onlan bize yabancı olan bir toplumsal örgüt- lenme biçimini korumaya itti. lkinci kavım, ilginç ve karmaşık bir dinsel ör- Fizikçiyken, Claude Levi-Strauss'un yanında çalışarak antropologluğa yöneldi. Kızılderililer hakkında uzmandır. Mitoloji, simgecilik, sanat ve simya üzerine (geleneksel hekimlik) kitaplar yazmıştır. Çalışmalannı bu konularda sürdûrüyor. Yaşamının dört yılını Amerika'daki Kızılderililerle birlikte geçirdi. Yedi kitabı var. 1976 yılında Fransız Akademisi, "•Ölmiiş Kızılderiülerin lzinde" adlı kitabına ödül verdi. Son kitabı "Düşleri Uygulayabüenler'' de ödüle layık bulundu. "Bir Şamanizm Ornegi" adlı yapıtı da eleştirmenlerce beğenildi. "Oünüş Kızılderililerin İzuıde" sınema filmi olarak ilgi uyandırdı. Dergilerde yazılan yayımlanmaktadır. Bilimsel Araştırma Merkezi'nde (CNRS) yönetici olan Perrin, Toplumsal Antropoloji Laboratuvan'na da üyedir. Üç konuda doktorası vardır: Fizik-Etnoloji-Insani Bilimler ve Yazın. 23 Ağustos 1941 'de Fransa'da doğmuş olan Michel Perrin evli ve üç çocuk babasıdır. Uluslararası seminer ve konferanslann vazgeçilmez konuklanndandır. Michel Perrin gütlenmeye sahıptı ve yük- sek platolar üzerinde sanki yalıtlanmış olarak yaşıyor- du; kendilenni tanıdığım dönemde, zorla benımsetil- miş, Aztek geleneğı ve Hı- ristiyan misyonerlerinin öğretisinden oluşan çifte bir mirasın olumsuzluklan- nı içeren siyasal sisteme bağımlıydılar. Toplum edilgen ve içe dönük, iktidar ise keyfiydı. Erkekler ile kadınlar, ikti- dar sahibi olan ile sıradan insanlar arasındakı ilişkı- ler, sadece bellı durumlar- da gerginlikten kurtulabili- yordu. Toplumun. gizemi ve dünya düzenini yinele- yerek bir kaynaşma deneyı- mi yaşadığı, büyük kollek- tif şölenler sırasında ger- çekleşebiliyordu böylesi bir rahatlama. Ne v ar ki, bu durum, halkın toplumumu- za karşı, herhalde haklı sa- yılabilecek şiddetli düşmanlık duygulanna. biraz faşizmi anımsatan bir davranış bıçımıyle koşut giden kapalılık ve içe dönüklüğe yol açıyordu. Üçüncüsü. deniz ve ormanla kaplı ürkütücü sı- radağlar nedeniyle Batı dünyasından bir derece- ye kadar korunmuş bir toplumdur. Batıyla ilişki- lerine ve kendi oluşumlanna her zaman egemen olmayı başarmışlardır. Bu nedenin yanı sıra. daha bir çoğu yüzünden bence hayranlığa değer. örnek bir toplum oluştur- maktadır. Gündelik davranışlanyla ve uygun ayin- ler aracılığıyla demokratik ve eşitlıkçı toplum ül- küsünü ortaya koyma çabalanndan dolayı hay- ranlığa değer; gizemler ve ayinlerle anlatılan ge- leneklerini, ahlak ve siyasayla harmanlama biçi- mi açısından hayranlığa değer; değişimlerin so- nuçlannı öngörmesi. olasılıklan düşünmesiyle. yani Batı toplumunun kendisıne sunduğu doğru- dan ya da dolay lı önerilere getirdiği açık ama eleş- tirel bakışla hayranlığa değer; ülküselleştirilmiş ya da çarpıtılmış (gerçekten uzaklaşmış) bir geç- mişe özlem duymaktansa. edindiği yaşam niteli- ğini ve estetiği korumak ve sağlamak için harca- dığı çaba açısından hayranlığa değer; yumuşak bir V-Tünümüzde yaşamakta olan son ilkel toplumlar, bizi kendimize yeni bir bakış yöneltmemize teşvik etmeli. Bize katlanarak, bizi sürekli gözlemleyerek, değerlerini bizimkilere karşı konryarak, kültürümüzün yararlı öğelerini alarak, nefret uyandıncı bulduklannı reddederek, kimileri özgün nitelikte, toplumsal, ahlaksal ve siyasal deneyimler yaşamaktalar. Üçüncü Binyıl'ın eşiğinde, henüz zaman varken, onlan dinlemesini bilelim. 'gerontocratie-0 aşlı- lar egemenliği)', yaş- lı bılgelerın paylaştı- ğı ve her zaman geçi- cibırıktıdarbıçımıne da>alı siyasal sıstc- miyle hayranlığa de- ğer! Kısaca; ıncelik. zarafet ve yumuşaklı- ğı içindetoplamışbir toplum söz konusu. Adeta, cisimleşmiş bir ütopva! Demek kı. gele- neksel toplumlar. ge- rek birey ve insanlar arasında. gerekse in- sanlann kendı arala- nnda oluşan özgün ılışki modelleri suna- biliyorlar. Gelenekle- re saygılı olduklan için uzun süre >aşa- >acakları bellidir; bizden daha 'sıkT bi- çimde örgütlenmiş- lerdir; hernesneye ve her varlığa belli bir yer ayırarak. bireylerine daha çok refah. bütünlük ve belki de daha fazla mutlu- luk sağlıyor gibiler Claude Levi-Strauss ve kimi çalışma arkadaş- lannın (yapıt ortaklan) belirttiğine göre bu top- lumlann büyük çoğunluğu -daha önce söz edilen üçü için de doğrudur- bize. bilimin söyledikleri- nın ötesinde, gerçeklığın algılama düzlemınde an- lam kazanabileceğini öğretmekteler. "Anlaşılan ile duyumsanan arasındaki kopuk- luğu reddetmeye teşvikederler; bize, insanoğlunun varolduğundan bu vana içinde bulunduğu alan ara> ışı ile renklerden, tatlardan. kokulardan, do- kulardan ortaya çıkan evren arasında gi/li bir uyum keşfetmeye yardımcı olabiliıier... Bizkri. do- ğayı \e içinde banndırdığı canlı varatıklan, daha iyi anlamaya ve onlara saygı duymaya iterler; çün- kü, bitkiler ve hayvanlar ne denli önemsiz olsalar da. insanoğluna sadece geçim gereclerini sağla- maz, onlar aynı zamanda, insanlığın varoluşundan beri, insanoğlunun en voğun estetik heyecanlan- nın ve avdınsallık ile ahlaksal düzeyde, ilk ve de- rin sövlemlerin kaynağı olmuştur."( *) Dahası geleneksel toplumlann inanç ve ayinle- Michel Perrin şunlan sövlüyor: Geleneksel toplumlann inanç ve ayinleıi, çoğu zaman insan toplumu ile doğal ortam arasındaki dengevi korumaya yarar. Zaten toplumumuzda, bir tür 'çevreci hümanizma' akımı başka bir biçime bürünerek bu düşünceye sahip çıktı: İnsanlar, ha>Aanlar ve bitkiler ortak bir yaşam sermayesine sahiptir. nsanoğlu kendini doğanın efendisi sayarak, onu taian etme hakkına sahip olduğunu sanmamabdır. ıllar boyu geleneksel toplumlann yaşamlannı paylaşmış bazı antropologlar (ben de onlardan biriyim) şu kanıya vardılar: Başkalannı dinlemek ve gözlemlemek eylemi, bizi sadece geçmişimiz konusunda aydınlatmak, kimi eksiklerimiz ya da iyi yönlerimiz hakkında ipucu vermekle kalmaz, aynı zamanda bize gereksinim duyduğumuz 'ütopya'lar da önerebilir. ri. çoğu zaman insan toplumu ile doğal ortam ara- sındaki dengeyi korumaya yarar Zaten toplumu- muzda. bir tür 'çevreci hümanizma' akımı başka bir biçime bürünerek şöyle bir düşünceye sahip çıktı: İnsanlar. hayvanlar ve bitkiler ortak bir ya- şam sermayesine sahiptir; her biri. diğerine göre benzer bir düzeyde yer almaktadır. lnsanoğlu ken- dını doğanın efendisi sayarak, daha sonra gelecek olanlan düşünmeksızin, onu talan etme hakkına sahip olduğunu zannetmemelıdir. Sadece doğada tüm yaşayanlann dıkkatlı ve sağduyulu ortağı ol- makla yetinmelidir. Antropoloji bilimi. kendisini doğuran tecimsel ve sanavısel çıkarlardan -unutmayalım ki sömür- gecilığın ürünüdür- anndırılırsa. yıne C. Levi Strauss'un (**) önerdiği gibi. hümanizmanın en güzel biçimini ve belki son aşamasını temsil et- miyor mu? İnsani bilimlerle doğabilimlerine da- yanarak. en basıt en hor görülen toplumlara say- gınlık kazandırdı ve bizimki de dahil, hiçbir kül- türiin. hiçbir uygarlığın kendı kendini im- geleyemeyeceğını gösterdi. Her biri, kendini an- layabılmek için başka alan ve zamanlarda vaşayanlarla. kendini karşılaşrırmalıdır. I Antpopologlan I saran korku Antropolog. etnik bir geçmişe dönüşüm olanak- sızlığını çok iyi bilir; ama tarihin akışı içinde bir değişim tasarlayamayacağı için şöyle bir korkuya kapılır: Sanayileşmiş, çagdaş toplumlann daha önce bılinenlerden çok daha zorlu, korkutucu ve etnik düzlemden farklı bir düzlemde yer alan nef- retlere. acımasızlıklara. yobazlıklara doğru yol almaları korkusudur onu saran. F. Engels'ın (***) altını çizdiği gibi, ilkel uy- garlıklar "İnsanlann karşısına bir daha asla çık- ma> acak niteliktegüçlüklerin Ostesinden gekliler" ve bundan dolayı. Batı'nın gelişmesıne dayanak olan buluşlar onlann aracılığıyla olduysa, şu var- sayım ve dilekte bulunmayız: Hâlâ günümüzde yaşamakta olan son ilkel toplumlar. bizi ken- dimize yeni bir bakış yöneltmemize teşvik etmeli. Bize katlanarak. bizi sürekli gözlemleyerek. değerlerini bizimkilere karşı koruyarak. kül- türümüzün kendilerine yararlı görüneni alarak, nefret uyandıncı bulduklannı -kişisel. ulusal, uluslararası, her aşamada rekabet, sınırsızbirgüç isteğı. çılgın bir materyalizm...- reddederek, kimileri özgün nitelikte, toplumsal. ahlaksal ve sivasal deneyimler yaşamakta. Kendi kendimizi tanımamıza yardımcı olabılirler. Üçüncü Binyıl'ın eşiğinde. henüz zaman var- ken. onlan dinlemesini bilelim. <*) Claude Levi-Strauss. (1983) "Geriye Doğru Bakış" (**) Claude Levi-Stmuss. (1973) "Yapısal Antropoloji "(***) Friedrich Engels. (1845) "Anti- Dührıng " Yarın: New York Metropolitan Sanat Müzesi Müdürü Philippe de Montebello Y A Y I N H A K K I C u m h u h y e C ' E A İ T T İ R . İ Z İ N S İ Z Y A Y I M L A N A M A Z ANKARA NOTLARI MUSTAFA EKMEKCt DSP'li Bayanın Çığlığı: (3) Ecevit'in Sırça Köşkü»DSP'li Arın Yüzbaşıoğlu Namal, açıklamalarının en il- ginç bölümüne gelıyor. DSP il Kongresi'nin içyüzünü anla- tıyor. İzleyelim. Şöyle diyor: "Kongre öncesi, gece sabahlara kadar kongreye katıl- mamam konusunda telefonla etki yapılmaya çalışıldı, vaat- lerde bulunuldu. - O gün ortada görünme yeter, yolun sonrasında açık ola- cak deniyordu. __ Inançla oluşturduğumuz 'Mavi Liste'de yönetim kurulu üyesiydim. Başkan adayımız Avukat Mehmet Erusta yedi yıllık partiliydi. Kağıthane ilçesınde altı yıl ilçe başkanlığı yapmış, bu süre içinde Karadeniz kıyılannın örgütlenmesi için de görevlendirilmiş, bu çalışmaları takdir görmüş bir kişiydi. Ancak ikinci Iistenin başını çekeceği duyulur duyul- maz disipline verildi. Kendisi kongreden dört gün önce eli- ne u/aşan, savunma isteyen disiplin cezası girişimine, verilen sürenin bitiminde yanıt vereceğini söyleyerek ve İl Seçim Kurulu'ndan 'Seçıme katılabilir, kongrede aday ola- bilir' belgesi alarak katıldı. Onu engellemeleri mümkün olsa idi, çıkacak aday bendım. İl Kongresi, 4.9.1994'te Hilton Oteli'nde gerçekleşti. Kongreyi görsenız şaşardınız. DSP 'İktidara yürüyüş startı- nı verdik' diyordu, ama DSP'ye birileri' start vermişti haki- katen; görünen oydu. DSP'nin Istanbul'da etkin bir gençlik örgütlenmesı yok. Mitinglerimiz taşıma su ile değirmen döndürme misali olur. Aynı gün, aynı hafta kaç ilçede mi- ting varsa, birbirimize koşarız. O nedenle partililer birbirini tanır. Hilton'da siyah etek-pantolon, beyaz gömlek giydiril- miş görevli gençlik seli ile karşılaştık. Hiçbıri, parti etkinlik- lerinden aşina değildi üyelerimize. Kenar mahallelerden kopup gelmiş, Hilton 'u görme özlemleri kullanılmış deli- kanlılarımız, genç kızlarımız. Kıyafetleri kendilerine arma- ğan edilmiş, ayakkabıları ıse eski püsküluğu ile alım güçle- rini sergiliyordu. Kongre öncesi Genel Başkana. eşine, 'Mavi Liste'n/n ç;- kacağını, amaçlarını, bastırdığımız 32 sayfalık 'Mavi Duyu- ru' adlı kitapçığımızla iletmıştik. Bu kitapçıkta lidere, görüş- lere bağlılığımız ifade ediliyordu; ancak halkın emeğiyle iş, aş, menfaat bulmadan destek veren üyelerin gayretiyle yükseltilen partiye fırsatçı/an katmayacağımızı ilan edı- yorduk. Genel Başkan, örgütün sesi listemizin varlığını bil- diği halde kongre açış konuşmasında atadığı il başkanını ve kongrenin üyelerce tepkı ve şaşkınlıkla karşılanan Hil- ton'da gerçekleştirilişini övdü. Üyelerin helal kazançlarıy- la yapılan bu etkinlikte şaşacak ne var' dedi. Diğer partilere akanpara haram, DSP'ye akarsa helal! Hz. ömer bildiğimiz EcevHVn kongre konuşması gönlü- müzdeki sırça köşkünü tuzla buz ediyordu. Üyeler arasın- da: - Biz, 1972'lerdeki Ecevit'e gönül verdik, bu kim diyenler vardı. - 21. yüzyıla girerken Hilton olsun mu olmasın mı tartış- ması ilkeldir, demeyin. DSP yıllardır etkinliklerini idrar ko- kan 3. sınıf düğün salonlarında yapıyor. DSP Bayrampaşa Belediyesi'nde iktidarken Türkiye genelinde 7. kuruluş yıl- dönümü Genel Başkan eşinin katılımıyla Bayrampaşa 'da mahzen gibi koltukları delik deşik, küfkokulu, seks filmleri oynatan döküntü bir kenar mahalle sinemasında kutlandı. 1.5 yıl içinde, üyelerin sağladığı açık bir kaynak gözükmez- ken partinin ani sınıf atlayışı nasıl sorgulanmaz? Genel Başkan, 'Şeytan ayrmtılarda gizlidir' diyor. Biz de bu ayrıntıya (!) mutlak açıklık kazandıracağız. Kaynak, üç- beş milletvekili olma sevdasında rantçı mı yoksa 'sıra DSP'de' deyip, onu ileri iten uluslararası bir güç mü var? DSPörgütüşaşkın, ayaklar altında eziliyor. Biz 'Mavi Lis- te' ile menfaat partilerıne kapılanmayıp DSP'ye omuz ve- ren erdemli parti emektarlarının sesi olduk. 'Emeğe saygı, partililerin emeğine saygıdan geçer' anlayışıyla çabaladık. Genel Başkan, kongre konuşmasıyla demokratik işleyi- şe gölge düşürdü. Zaten 20 gün önce atama yapıp, atama yönetimi kongrede liste halinde çıkarmak baştan haksız bir zemin hazırlıyordu. Yine de il delegeleri üzerinde, ilçe ilçe yürüttüğümuz. kendiliğinden destek gören çalışmalarla et- kilıydık. Divan oluşurken il delegeleri arasına üyeleri de oturta- rak çoğunluğu sağladılar Dıvan Başkanı MKYK üyesiparti önde gelenlerinden Sait Kekeç oldu. Partinin astığı astık, kestiği kestik, aday belırlemede tek yetkili konumunda, ha- karet ve azarlanyla meşhur saymanı Yaşar Mengi divanın karşısında oturup olayı adeta kontrolü altına aldı. Sürekli kulis yapıyordu. Divan oylanırken önlenne benim konuşma yapmamı talep eden 20 imzalı önerge verilmişti. Divan, önergeyi şahsen vermem koşulunu getirerek reddetti. Yeni dilekçemi zaman kaybetmeden hemen kaleme alarak ilet- tim. Ancak 12 önerge çıkarıldı ortaya, konuşmam 13. sıraya düştü.Yine biroylama ile konuşmaların beş dakikayla sınır- landırılması karara bağlandı. Yaşar Mengi Hanım, trafik polisi gibi divan ile irtibat halinde kongreyi yönetiyordu. Beşer dakika süren konuşmaların sekizincisi tamamlandı- ğında atama liste, bir önerge ile konuşmaların yeterli oldu- ğunu, son verilmesinin uygun olacağını' oylattı. 14 kişi için- de konuşma isteyen tek bayan üyeydim. Üyelere seslene- rek konuşmamın engellenmemesini istedim. Konuşan sekız kışi de atama Iistenin savunuculanydı. Sıra, arkadaş- lanma, bana gelince söz hakkı kesiliyordu. Ûrgüt isyan etti. Kavga, bağırış, itiş-kakış saatler sürdü. Toplam 25 dakika daha söz hakkı verilse, saatler süren kavga yaşanmayacaktı. Ortalık biraz durulur gibi olduğunda, listelehn okunması- na geçildi. Listemiz, 'Mavi Liste' okunduktan sonra sayman Yaşar Mengi, eski ve yeni il başkanlan, istanbul milletvekili yanında olmak üzere yoğun bir kulis harekâtına girişti. Pek çok şahsı tek tek yanına çağırıyordu. Listemizden baskılar sonucu çekilmeler oldu. Söz hakkı vermemek, liste men- suplarına açık baskı uygulamak... Olayın demokratik hiçbir yanı kalmamıştı. Basın, televizyonlar, işleyişi izliyorlardı. Liste başımız avukat Mehmet Erusta çekilme kararı aldı..." BULMACA 1 2 3 4SOLDAN SAĞA: 1/ Gazete. dergi gibi ya- .. yınlarda sayfa düzeni. 2/ Hastalıklı, sakat... Arit- 2 metik hesap yapmakta g kullanılan, birçok devin- gen parça dizisiyle dona- 4 tılmış düzenek. 3/ Siirt ve c Diyarbakır yörelerinde düzenlenen 'cigor' şenliği 6 sırasında yapılması gele- -, nekselleşmiş olan bum- bar dolmasına verilen ad. 8 4/ Dayanıkhhk. 5/ g İtalya'da bir kent... Ana- dolu'da kurulmuş eski uygarhk. 6/ Japon lirik dramı... Küçûk erkek kardeş... Ender, seyrek. 7/ Bir no- ta... Erden çavuşa kadar olan as- kerlere verilen ad. 8/ Çinakoptan biraz büyük lüfer. 9/ Öldükten sonra İsa tarafından diriltildiğine inanılan kişi... Dadı. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Divan edebiyaünda bazı kav- ramlann anlaümında kullanılan kalıplaşmış söz... Nazi partisinin hücum kıtasını simgeleyen harfler. 2/ Asya'da bir ırmak... Ke- silmiş sütten yapılan çökelek. 3/ İslam devleti uyruklu gayri- müslım vatandaş... Hint-İran dil grubuna verilen ad. 4/ Cazi- be... Şarkı. türkü. 5/ Piston. 6/ Bez parçalanndan dokunan adi lcilim... Gelir. 7/ Peşin parayla belli bir süre için bir şeye alıcı ol- ma işı... Temel, esas. 8/ Arkası yırtmaçh, etekleri uzun ve ön köşeleri yuvarlak kesilmiş resmi erkek ceketi. 9/ İnce ve keskin ses... Uzaklık işareti.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle