25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
4EKİM1994SALI * * * • CUMHURİYET SAYFA HABERLEREV DEVAMI 19 Ozallarm ifadeleri ahnacak• Baştarafi 1. Sayfada süz kredi kuUaodırdığı" ve bu- nun karşılığında "rüşvet" aldığı iddialanyla 25 ayn davadan > argılanan ve dün alınan bir ka- rarla gözaltı süresi dön gün daha uzatılan Engin Civan, savcılığa verdiği mal beyanında ABD ve İstanbul Ataköy'de bi- rer dairesi bulunduğunu söyle- di. Şişli Cumhuriyet Başsavcı- Iığı"nın istemiyle ikind defa ifa- desine başvurulacak olan Dün- dar Kılıç, dün atv'nin haber bülteninde Savaş Ay'ın so- rulannı yarutladı. Kjlıç'ın açık- Jamalan, Civan'la anlaşmazlığı olan kişinin Ahmet Özal olabi- leceği saviannı gündeme getir- KJIIÇ. Semra Özal'ın kendi- sinden "yardım istediği iddiası"- nı tekrarladı. Diindar Kıhç. Semra Özal'la yaptıgj telefon konuşmasını şöyle anlattı: "Bu insanlar birbirlerinin dostları. Hatta Engin Civan'ın oğlunun dostu olduğunu ve bir- birleriyle aralarında bazı olaylar olabileceğini söyledi. Beıiden yardım istedi." KJIIÇ. olayın or- taya çıkmasından sonra Özal- Jann çevresinden kendisini ara- yanın kim olduğunu açıkla- maması yönünde istekler geldi- ğini de belirtti. Haber bülteninde Ahmet Özal'ın canlı yayında Kjlıç'm iddialannı telefondan yanıtla- maya söz verdiği de duyuruldu. Ancak Özal. yanıt vermek için aramadı. Dündar Kıhç. Alaattin Ça- kıcı'yla üç yıldır görüşmediğinı de sözlerine ekledi. Daha sonra İnterstar televiz- yonunun sorulannı da yanıtla- yan Dündar Kılıç. Ahmet Özal ve Engin Civan'ın çok yakın ilişkiler ıçinde olduklannı söy- ledi. Herşevi beraberyaptıklan kanısında olduğunu söyledi. Kılıç. evınde yapılan toplantıda Ahmet Özal'ın adından da bah- sedildiğini de söyledi. Avukatlannın istemi üzerine dün Avrupa Hastanesi'nde kısa sürelı tedaviye alınan Civan, bunun ardından getirildiği Asa- yiş Şubesi'nde parmak izi alına- rak sabıka dosyası açıldı. ABC Menkul Kıymetler AŞ'deki his- sesini Civanlara devreden Er- gun Çakır. emniyet ifadesinde Engin Civan'ın Selim Edes'ten rüşvet aldığını doğruladı. Sav- alık, özel bir televizyon kana- lında. "Beni telefonla arayan hatırh kişi Semra Özal'dı" açik- lamasını yapan Dündar Kılıç ile Semra Özal ve Ahmet Özal'- ın da ifadelerinin alınmasını is- tedi. Özal'ın sekreteri Gülay Canpolat. dün akşam saatlerin- de Mali Şube'de ifade verdi. Kılıç'ın kız3 ve Alaattin Ça- kıcı'nın eşi Nuriye Uğur Çakıct da ifade vermek için geldiği em- niyette. Engin Civan ile yüzleş- tirildi. Engin Civan, dün Şişli Cum- huriyet Savcılığı'nın istemi üze- rine mal varlığı beyanında bu- lundu. Civan, savcılığa verdiği mal beyanında ABD ve İstan- bul Ataköy'de birer dairesi ol- duğunu, nakit parasının ise bu- lunmadığını açıkladı. Engin Civan'ın işadamı Se- lim Edes'ten "riişvet aJdığı"na ilişkin soruşturmayı yürüten İs- tanbul Emniyet Müdürlüğü Mali Şube Müdürlüğü, dün ay- nca tanık olarak Engin Civan"- ın kardeşi Ergjn Civan, ABC Finans Gayri Menkul AŞ'nin hisselerini Civanlara devreden Ergun Çakır ile Dündar Kılıç'- ın kıa ve Alaattin Çakıcı'nın eşi Nuriye Uğur Çakıcı'nın tanık olarak ifadelerine başvurdu. Ergun Çakır'ın emniyet ifa- desinde Engin Civan'ın Selim Edes'ten rüşvet aldığını doğru- layarak tanıkhk yaptığı öğrenıl- di. Uğur Çakıcı ise kendisinin Engin Civan ile yüzleştirildiği- ni, ifadesinde Engin Civan'ın vuruluşu öncesinde babası Dündar Kılıç'ın evinde yapılan görüşmeler hakkında bilgi ver- diğini söyledi. Uğur Çakıcı dün gece yaptığı açıklamada da "Hırsızlık yaptıklaruu inkar ediyorlar. Tabü ki onun için gel- dim" dedı. Çakıcı. eşi Alaattin Çakıcfnın Güney Afrika'da bulunduğunu öne sürerek. "Kendisiyle biraz önce görüş- tüm. Teslim olacak" şeklınde konuştu. Bu arada Engin Ci- van'ın gözaltı süresi dört gün daha uzatıldı. Öte yandan Dündar Kılıç. dün gece geç saatlerde Mali Şu- be Müdürlüğü'ne ikinci defa ifade vermek üzere giderken ra- hatsızlanarak Beyoğlu Kuledi- bi Hastanesi'ne İcaldınldı. Kı- lıç'ın gözlerinden rahatsız oldu- ğu bildirildı. Çiller: Yolsuzluğa ben dekızıyorum ANKARA (Cumhuriyet Biiro- su) - Başbakan Tansu Çiller. rüş- vet ve yolsuzluk olaylannın ön- lenmesi için mevcut sistemin de- ğiştirilmesi. "şeffaf ve kendini de- netleyen" bir düzenin oturtul- ması gerektığini söyledi. "Yolsuz- luk olaylanna ben de kızıyonım" diyen Çiller. yurttaşlara. "ucu ne- reye dokunursa dokunsun hiçbir şe.vin iistü örtülmeyecektir" sözü- nü verdi. Başbakan Çiller, dün akşam TV'lerden yayımlanan "Ulusa Sesleniş" programıru. Emlak- bank skandalıyla veninden gün- deme gelen yolsuzluk ve rüşvet olaylanna ayırdı. Türkiye'yi de- rinden sarsan yolsuzluk olaylan- nın hiçbirinin "bugûnün" mesele- si olmadığını vurgulayan Çiller. "Biliyonım ki çoğunuz, "Gene bunlann üstü örtülür. bir netice çıkmaz" diyorsunuz. Açık söyleye- yim, ucu nereye dokunursa dokun- sun, hiçbir şeyin üstü örtülmeye- cektir. Başında olduğum icraya düşen budur" dedı. "Yotsuzluk mevcut sistemin içinde" görüşünü dile getiren Çiller, sözlerini şöyle sürdürdü: "Kanunlar tabü önemlidir, an- cak ondan daha önemlisi mevcut sistemdir. Yolsuzluğa. rüşvete açık sistemi kökünden değiştir- mezM-'k, dün olmuş olanlar yarın da olabilir. Kaybolan para millerin parasıdır. Öyle yoisuzluklar olur ki dosvalarda bulmak mümkün değii. Yolsuziuk mevcut sistemin içindedir. Bulamazsınız. Onun için diyonım ki sistemi bir an önce değiştirmek lazımdır. Yeni bir devlet anlayışı, yeni bir yapılan- ma, yeni kurumlar gerekmektedir. Eski çarklan kırmamız gerekiyor. Onun için diyonım ki özelleştir- meyi bir an önce hayata geçirmek lazım." Sistem değişikliğine gidilme- mesi halinde. "yolsuzluk musluk- lannı kanunJarla kapatmanın mümkün olamayacağııu" savu- nan Çiller. "Amacım, bu musluk- ları kapayan, kendini denetleyen bir sistemi yerleştinnektir" dedi. Kamu bankalan. jatınm teşvik- leri, KÎT'ler ve destekleme işlem- lerini. "hükümetin güç kaynakla- n" olarak niteleven Çiller, "suiis- timale açık" bu güçleri istemedi- ğini vıırguladı. Çiller. "İstiyorum ki ne bende ne herhangi bir Başba- kan'da bu güç artık olmasın" dıye konuştu. Başbakan Çiller, ara seçimlere ilişkin görüşlerini aktanrken de. "Seçim demokraside bir araçtır" ifadesini kullandı. "Yıllarm birik- tirdiği sorunlarla gelen ekonomik krizi yeni yeni aşarken seçim eko- nomisi >ükünü nasıl taşırız?" diye soran Çiller. ara secım kararını is- tikrann sağlanması için aldıklan- ru söyledi. Çiller, "Ortada siyasi bölünmüşlük varken erken secime nasıl gitmek neye yarar? Boşuna zaman kaybederiz" diye konuştu. Demirel: Sisteme inancımızı yitirmeyelim İstanbul Haber Servisi- Cum- hurbaşkanı Süleyman Demirel, yolsuzluklar konusunda hassa- siyet gösterilmesinin doğru ol- duğunu belirterek, "Ama bunu yaparken sisteme ve onun ku- rurnlarına olan inancı yitirmeye- lim. Çünkü başka bir alternatif yoktur" dedi. Cumhurbaşkanı Demirel, İs- tanbul Üniversitesi'nin yeni öğ- retim >ılına başlaması nedeniy- le düzenlenen törende yaptığı konuşmada. üniversitenin rek- töri Prof. Dr. Bülent Berkar- da'im "Kokuşmuşluk bataklığı devteti yııtabiu'r" sözlerini hatı- rlatarak bugünlerde medyanın ve kamuoyunun yolsuzluklar üzerinde hassasiyetle durduğu- nu söyledi. Cumhurbaşkanı, sözlerini şöyle sürdürdü: '•Ama bu hassasiyet, demok- ras.ye, hukuk devletine, huku- kur prensiplerine olan inancımı- za :ers düşmemeli. Tiirkiye'nin kaısılaştığı durum ne kadar va- hin olursa olsun, daha vahimi rejini tahrip etmektir. Bunu kim yapıvorsa onun yakasına yapı- şalım. Bağımsu yargıyı konıya- lun, Eğer yargının vereceği karar, kamuoyu veya medya tara- fından verilirse, sonunda yargı ona ters karar verirse o zaman yargjyı da zedeleriz. "Yolsuz- îuklan hoşgörün' demiyorum. Sisteme sahip çıkalım ve kim yapmışsa yanına kalmayacağı konusundaki reaksiyonu sürdü- relim. Türkiye'nin hakimine, savcısı- na. karar mekanizmalanna olan güven kaybedilirse herkes düriist olduğunu ispat durumunda kala- caktır. Böyle olursa işin içinden çıkamayız. Tüyü bitmemiş yeti- min kör kunışu kimin kursağına gitmişse onu kusturalım, ama kustururken rejimi tahrip etme- yeüm." Konuşmasında Kuyucu Mu- rat Paşa usulüne de değinen Cumhurbaşkanı. "Burada 10 adam duruyor, suçiu aranıyor. Bir kuyu kazıp 10'unu da gömer- seniz suçlu ortadan kalkar. ama dokuz tane suç işjenir" dedi. G Ü N D E M MUSTAFA BALBAY • Baştarafi 1. Sayfada nüz birkaç delik açıldı, o kadar. Sabah gazetesinin başlattığı yazı dizisinin adı bugünkü durumu tam anlatmıyor. Dizininadı, "Hasbahçe- nin Gülleri, Öter Bülbülleri" değil. "Hasbahçenin Gülleri, Susar Bül- bülleri", ya da "Hasbahçenin Gülle- ri, Dut Yemiş Bülbülleri" olmalıydı. Çünkü ortada daha "ötme" yok, "öterim haaa" var. Daha önceki bir yazımda, özal dönemine değinir- ken, diğer gazetelerle Cumhuriyet arasındaki farkı vurgulamıştım. Di- ğer gazeteler ve yayın organları, özal dönemi yolsuzluklarına, "vur- guncu yöneticiler" mantığıyla yak- laşıyorlar. Yani onlara göre yolsuz- luklar, bazı çıkarcı yöneticilerin işi! Ama Cumhuriyet, öteden beri ola- yın, doğrudan sistemle ilgili olduğu- nu, böyle bir düzen kurulduğunu yazmıştı. Zaman Cumhuriyet'i haklı çıkarmaya devam ediyor. Bugün de ilginç bir yaklaşımla karşı karşıyayız: özal çok iyiydi, de- ğişimciydi, Türkiye'ye çok hizmet- ler yaptı, ama ailesi ve çevresi kö- tüydü. O yüzden başına bu işler geldi! Hayır, kesinlikle böyle değildi. Bu düzeni özal kurdu. Turgut özal'ı soygun düzeninden ayırmak, "O iyiydi, çevresi kötüydü" demek, bir hükümet için, "Başbakan çokiyi, ama bakanlar kötü" kıvırmacasına benziyor. özal döneminin ipliği henüz pa- Ciller'in Geleceği zara tam çıkmadı. Şimdilik pazara birkaç "nu/m/ne"gönderildi. Buör- nekler üzerinde konuşuluyor. "Bu- nun devamı şudur, bu iplik böyley- se diğer iplikler de böyledir" türün- den. Ahmet özal çok konuşuyor, ama hiçbir şey söylemiyor. Kanal 6yı kurarken parayı nereden buldu? 5 milyon dolar, çevresindekilerin söylediği gibi gerçekten dişinin ko- vuğuna sığmaz mı? Ahmet özal bu soruların karşılığını vermek yerine, "Servetimi Mesut Yılma* ve karde^ şinin servetiyle değiştirmeye razı- yım" diyor. Bu tam, bulanık suda balık avlamak. Özal dönemi, bürokratik yapıyı alt-üst etti. Bir öğretmenin hedeti okulunda müdür olmaktır, bir aske- rin hedefi Genelkurmay Başkanı olmaktır, bir bürokraıın hedefi uz- manlık alanında en üst yönetime gelmektir. Örnekler uzayabilir. Ama, okula dışarıdan bir işportacı müdur olarak atanırsa, Genelkurmay Başkanlığına bir silah taciri getirilirse, sonuç ne olur? Işte özal'ın bankacılıktaki atama- ları da verdiğimiz örneklerden fark- sızdı. Şimdi siz tutacaksınız, "Özal suçsuzdur, suçlu Clvandır" diye- ceksiniz? Haydi oradan... Özal'ı burada keselim. Nasıl olsa daha çok yazacağız. Gelelim Çil- ler'e... Hanfendi, yolsuzluk söylentilerin- den çok rahatsız. (Vah vah..) He- men açığa çıkarılmasını istiyormuş. (Aman ne iyi!) Yetkililere "Olayların üzerine gidin" demiş... Çiller, gerçekten samimi ise önce kendi üzerindeki iddialara açıklık getirilmesini sağlamalı. Cumhuri- yet, "haber değer/'taşıdığı ve "bel- geleriyle ortaya çıkardığı" sürece yolsuzluk olaylarının üzerine gide- cek. Söz konusu kişi Başbakan bile olsa. Yani biz, üzerine gideceğimiz kişilerin koltuklarından uzaklaşma- sını beklemeyeceğiz. Bu olaylar- dan sistemin de yara aldığının bilin- cindeyiz. Bir ülkenin başbakanına güven olmazsa kime güven olur? Ama burada suç, güvensizliğe neden olan durumlan yazmak değil, bunu yapmaktır. Dfizen sürüyor Özal döneminin hesabı zamanı- nda sorulamadığı için aynı "soygun düzeninin" ne yazık ki devam ettiği anlaşılıyor. Yani Çiller, özal döneminin sonucudur. Özal, bürokrasiyi ciddiye almı- yordu, kafasma estiği gibi atama yapıyordu, Çiller de yapıyor. Özal'ın pek çok harcaması kayıt dışıydı; Tanıtım Fonu'nda olduğu gibi Ciller'in de öyle. Özal "Medyaya giden yol kasadan geçer" mantığıyla hareket ediyordu, Çiller de öyle. Ama Çiller, bir gün bugünkü zırhlarını bırakmak zorunda kalacak. Koltuksuz, kasasız kaldığı günlerde özal ailesinin durumuna düşmek istemiyorsa kendisini şimdiden aklaması gerekli. Ben, Özal ve ardından Çiller gibi devleti holdingle, hazineyi cüzdanıyla karıştıran, Amerikan hayranı başbakanları rastlantısal bulmuyorum. Çokuluslu şirketler dünya yöneti- minde çok etkin ve etkinliklerini giderek arttırıyorlar. Gazetemizin, "Dünya Ekonomisine Bakış" köşesinın yazan Ergin Yıldızoğlu- nun dünkü yazısındaki verilere göre, çokuluslu şirketlerin 1960'ta 3500 olan şube sayısı, 1993te 206 bine yükselmiş. Bu şirketler global üretimin üçte birini kontrol edebilir hale gelmiş. Dünyanın dört bir yanına yayılan çokuluslu şirketler artık karşılan- nda ciddi, halkın çıkarlarını öne alan devlet ve devlet adamları istemiyorlar. Onlara çıkarcı, kendi dillerinden konuşabilen "müşteri temsilcileri" gerekiyor. Ve Çiller, Türkiye'yi çok iyi temsil ediyor! Ciller'in ortakları sahte • Baştarafi 1. Sayfada yılında, Özer Uçuran Ciller'in annesi İsmet Uçuran ve paravan isimler Atilla Suman. H. Demet Suman. M. Hikmet Azmak ve Ayla Azmak tarafından 10 mil- yon lira sermayeyle kurulmuş- tur" ifadesine yer verildi. Ra- porda, Başbakan veeşinin, aynı yılın sonunda. sermayesinin önemli bir bölümünü karşıla- dıklan şirketin yüzde 99.7 ora- nındaki hissesini satın aldıklan- na işaret edildi. Rapora göre devlete yaklaşık 50 milyar lira borçlanarak batan İstanbul Bankası'nın Genel Müdürü olan Özer U. Ciller'in adı. hol- dingin sermaye artınmı ilanın- da gizlendi. Cumhuriyet. Türkiye'de 1987-1991 "arasındaki 4 yılda hiç vergj ödemeyen. son üç yıl- da ödediği kurumlar vergisi toplamı ise 29 milyon 609 bin li- ra ofan, ancak ABD'de milyar- larca liralık yatınm yapan Baş- bakan'ın holdingi Marsan'ın "paravan isimlerle" kuruldu- ğunu ortaya çıkardı. Maliye Bakanlığı'nın incele- me raporlan üzerinde >apılan belirlemelere göre Marsan Hol- ding, Başbakan'ın eşi Özer Uçuran Ciller'in annesi İsmet Uçuran ve "paravan isimlerle" 1981 yılında kuruldu. Başba- kanlığın 25 Ağustos 1982'de verdiği "telefon talimatf' ile ha- reketegeçen Maliye Bakanlığı'- nın hazırladığı raporda. Çıller'- in holdingıne ilişkin olarak. şu bilgilere yer verildi: "Marsan Marmara Holding AŞ. 1981 yılında, Özer Uçuran Ciller'in annesi İsmet Uçuran \e paravan isimler Atilla Suman, H. Demet Suman, M. Hikmet Azmak ve Ayla Azmak tarafından 10 mil- von lira sermaye ile kunılmuş- rur. Bilahare 31.12.1981de, 10 milyon liralık sermayenin 4 mil- yon 990 bin lirası Özer U. Çiller. 4 milyon 980 bin lirası Tansu Çiller tarafından devir alınmıştır. Böylelikle her ikisinin (ÇiUer ailesinin) şirketteki top- lam pavları 9 milyon 970 bin li- raya, nispi olarak da yüzde 99.7'ye jükselmiştir." Özer Çiller'in adı gizlendi Şirket sermayesinin ! 8 Hazi- ran 1982 tarihinde 50 milyon li- raya yükseltildiği bilgisine yer yerilen raporda. avnı zamanda İstanbul Bankası Genel Müdü- rü olan Özer Uçuran Çiller'in adının. sermaye artınmı ilanın- da gizlendiğine dikkat çekile- rek. şöyle devam edildi: "Artan 40 milyon liranın 39 milyon 880 bin Örası Özer U. Çiller ve eşi Tansu Çiller tarafın- dan taahhüt edilmişrir. Bövlelik- le. Çiller \e eşinin şirket serma- yesi içindeki nispi pa> ları yüzde 99.7 oranını muhafaza etmiştir. Bu arada Ticaret Sicili Gaze- tesi'nin 12.7.1982 tarih ve 545 sayılı nüshasında yayımlanan sermaye tezyidi (artırımı) ilanın- da, şirket sermayesinin; •1996 hisse k'arşılığı 19 mil- von 960 bin lira ve 1992 hisse karşılığı 19 milyon 920 bin lira -Tansu .Çiller' şeklinde yer alması, Özer U. Çiller'in isminin y ayımlanmaması da tapaj ha- tasının ötesinde anlam ifade et- mektedir." Holdingin eski ortakları Başbakan'ın holdingi Mar- san'ın sermavesinin 50 milyon liraş a çıkanldıği dönemdeki or- takîan ile sahip olduklan ser- maye paylan. raporda şöyle sı- ralandı: Özer Uçuran Çiller: 19 mil- \on 960 bin lira. Tansu Çiller: 19 milyon 920 bin lira. Erol Manisalı: 40 bin lira. Yaşar S. Seval: 40 bin lira. İsmet Uçuran: 5 milyon 40 bin lira. Atilla Suman: 2 milyon 450 bin lira. H. Demet Suman: 2 milyon 450 bin lira. M. Hikmet Azmak: 50 bin li- ra. Avla Azmak: 50 bin lira. ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - Başbakanlık Teftiş Ku- rulu Başkanı Turhan Güven. de- netim birimlerinm yolsuzluk so- ruşturmalannı denetleme ko- nusunda üzerine düşen görevleri yerine getirdiğini. ancak ya- salann yetersiz olduğunu söyledi. Başbakanlık Teftiş Kurulu'na özel bankalarda da denetim vet- kisi verilmesi gerektiğini savunan Güven'in, Mal Bildiriminde Bu- lunulması Rüşvet ve Yolsuzluk- larla Mücadele Yasası'nda, ser- vetteki değişikliklerin bilgisayar- la denetimini sağlayacak veni dü- zenlemelere gidilmesini ve müfet- tişlere her dönem tarafsız- bağımsız çalışma koşulu sağlaya- cak yasalar getirilmesini istemesi dikkat çekti. Başbakan olduğu dönemde Cumhurbaşkanı Süley- man Demirel ile Başbakan Tansu Çiller'den soruşturma izni alma konusunda sıkıntı yaşamadığını aktaran Güven. Çiller'in eşiyle birlikte sahip olduğu Marsan Marmara Holding AŞ'nin vergi kacırd/tğı..iıaberlerine ilişkin bir soru üzerine. "Bu konuyu Maliye Bakanlığı'na $orun" demekle ye- tindi. Toplumu yolsuzluklara karşı duyarlı olmava davet eden Güven. "Suya sabuna dokunma- dan kirli elleri temizlemek müm- kün değikür" dedı. Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanı Güven. dün bir basın toplantısı düzenleyerek, Emlak Bankası eski Genel Müdürü En- gin Civan'ın vurulmasının ardı- ndan gündeme gelen yolsuzluk Â İ D 3 S O ! B a S l l l Ö r f f Ü t S Ü Z ^> e v 'e t Bakanı Önay Alpago Türkiye'de son yıilarda birçok işkolunda olduğu " & & gibi basın işkolunda da örgütlenmeden ya da örgütlü yaşamdan doğan sıkıntıların olduğunu belirtti. Devlet Bakanı Onay Alpago dün gazetemizi ziyaret etti. Gazetemiz yöneticiİeri ve yazarlanv- larıyla görüşen Alpago. Medeni Kanun'un bazı hükümlerinin güncelleşmesi için hazırlanan taslağın yasalaşması için dcstek istedi. Alpago daha sonra Türkiye Gazeteciler Sendikası 'nı (TGS) ziyaret etti. TGS Genel Başkanı Orhan Erinç, Alpago'mın zivareti sırasında basınm , demokrasinin oluşması için büyük bir güç olduğunu ve kamuoyunu doğru bilgilendiren bir basına rüm yurttaşlann her zaman büyük bir gereksinim duyduğunu kaydetti. Bakan Alpago da sendikal mücadele içindeki olumsuz- lukJara ve Basın Vasası'ndaki demokrarikleşmenin ö/ünü içeren düzenlemelerin yapılmadığına değindi. Alpago "Basın men- suplarının düşüncelerini anlatım biçiminden ötürü hala ne yazık ki cezalandırılıyor olmaları, hepimiz adına büyük sıkıntı veren ve çözümü için gayret sarf ermemizi çok daha zorunlu kılan bir Türkiye gerçeğidir" dedi. Sıvas davası, müdahil avukatlar olmadan sürdü ANKARA (Cumhuriyet Büro- su) - Sıvas'ta 37 kişinin öldürül- mesıyle sonuçlanan katliam ne- deniyle haklannda dava açılan 33'ü tutuklu 124 sanığın yargı- lanmasına, Ankara Devlet Gü- venlik Mahkemesi'nde (DGM), müdahil avukatların yokluğunda devam edildi. Ankara DGM'de basına ka- palı olarak sürdüriilen dünkü du- ruşmada, adliye binası çevresinde yoğun güvenlik önlemleri alındı. Duruşmada. olaylardan sonra kaçan ve bir süre önce Sıvas Cumhuriyet Savcılığfna teslim olan davanın iki numaralı sanığı Yunus Karataş'ın sorgusu yapıldı. Edinilen bilgıyegöre Ka- rataş. olaylara katılmadığım id- dia ederek. "Suçlamaları reddedi- yorum. Ben olay yerinde bile değil- dim" dedi. Sanık Karataş. katlia- mın "asli faili" olduğu gerekçe- siyle yargılanıyor ve hakkında Türk Ceza Kanunu'nun 146 I. maddesi uyannca idam cezası is- teniyor. Duruşmada aynca, sanık avu- katlan. cumhuriyet savcısmın esas hakkındaki mütalaasına karşı "ortak siyasi" savunmalan- nı vapmaya başladılar. 37 kişinin öldürüldüğü olay sırasında Ma- dımak Otelı'nde bulunan Prof. Dr. Cevat Geray da müşteki tanı- ğı olarak dinlendi. Ankara DGM Cumhuriyet Savcısı, esas hakkındaki müta- laasında, sanıklardan 29"u hak- kında. Türk Ceza Yasasfnın. "devlet kuvvetleri aleyhinde cü- riimler" fiilini düzenleyen 146 I. maddcsı uyannca idam cezası ta- lep etmişti. Savcı aynca. 53 sanık hakkında beraat karan verilme- sini isterken 42 sanık hakkında da 5-15 vıl arasında hapıs cezalan isıemişti. Müdahil avukatlan, davanın kamu tanıklannın dinle- nilmesi aşamasında duruşma- lann gizli olarak vapılması ka- rannı protesto ederek oturumla- ra katılmı>orlar. Müdahil avu- katlar. esas hakkındaki görüşleri- ni, ya7ilı olarak sunmuşlardı. Eski ANAP'hlar MHPyolunda ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - Koalisyon ortakları ara- sında ipler kopma noktasına gelirken Başbakan Tansu Çil- ler. hükümetin "dtşardan des- tekçisi" olan MHP Genel Baş- kanı Alparslan Türkeş ile görüş- tü. Eski ANAP'lı bağımsızmil- letvekilleri de MHP'ye katıl- mak için harekete geçtiler. Başbakan Çiller'in dün MHP lideri Türkeş ile yaptığı görüşmc. başkenl kulislerinde. "Çiller'in SHP ile ortaklığın so- na ermesine karşı, arkasındaki desteği pekiştirme çabası" ola- rak değerlendirildi. Edinilen bilgiye göre görüşmede Türkeş, Çillcr'den, MHP'li belcdiyclcrc destek talebinde bulundu. Çil- ler bu isteğe olumlu vanıt verir- kcn Türkeş, Başbakana 20 ckimde gerçekleştirilecck Türk kurultayı için deçağn yaptı. Çillcr-Türkcş görüşmesi ile hükümcle MHP dcslcği pcki- şirken. Yusuf özal liderliğjnde parti kurmak için iki yıl önce ANAP'tan aynlan milletvekil- leri MHP'ye katıimak için ha- rekctc geçtiler. İstanbul Millet- vekili Osman Ceylan'ın ardın- dan, eski ANAP'lılardan Tun- ca Toskay ve Halil Şıvgın da MHP'ye katıimak için adım attılar. İki yıla yakın süredirba- ğımsız kalan milletvekilleri. MHP'ye gcçmek için ayn ayn hüllc partilcri kuruyorlar. MHP kuruculan arasında İs- tanbul Bağımsız Milietvekili Tunca Toskay'ın da bulunduğu "Birliğe Çağn" adlı partinin kuruluş dilekçcsi. dün İçişleri Bakanlığı'na verildi. Hüllc par- tısinin, hafta içinde kendisini fcshederck Toskav'ın MHP'ye gcçişınin sağlanacağı bildirildı. Af>on Milleıvekili Gaflar Yakın'ın da MHP'ye katılacak isimler arasında olduğu kaydc- dildı. savlan konusunda bilgi verdi ve denetim birimlerine yöneltilen eleştirileri yanıtladı. Başbakanlık Teftiş Kurulu'nun yetkilerini ve çalışma yöntemıni anlatan Gü- ven. 20 Ekim 1991 seçimlerinden sonra 49. hükümetin göreve baş- lamasının ardından 951 ihbar ve şikayet geldiğıni. 136 yolsuzluk dosyasının savcılığa ulaştınldığını ifade etti. Güven, Başbakan Çiller baş- kanlığında kurulan 50. hükümet döneminde ise 289 savın incele- meye alındığını ve bu dos- valardan 48'inin cumhuriyet savcılıklanna, 30'unun Danış- tay'a. 38'inin de tazminat davası açılması istemiyle hukuk müşavi- rliğine iletildiğini bildirdi. Güven, sözlerini şöyle sürdürdü: "Görüldüğü gibi, Başbakanlık Teftiş Kurulu \e diğer denetim bi- rimlcri, görevlerini layıkıyla yap- maktadır. Ancak, yargüama sü- reçlerinin başladığı yaklaşık iki yıldan bu yana birçok dosyanın henüz bilirkişi aşamasına bile ge- çememesi nedeniyle, yapılan yol- suzluklann ve usulsüzlüklerin bo- yuru konusunda kamuoyunun net bir kanaate varması mümkün olamamaktadır. Bilinmelidir ki. denetim birimleri tespit müessese- leridir: yargılama. mahkemelerin işidir. Bu arada Emlakbank'a ait 25 dosya da süratle tamamlanarak. 1992 yılının ilk yansı içinde sa>- cılıklara tevdi edibniş. ancak bu konular Engin Civan'ın vurul- masıyla Türkiye'nin gündemine ginniştir." Güven. volsuzluklarla etkin mücadele için önerilerini, şöyle sıraladı: - Alım-satuna fesat kanştır- mayı düzenleyen TCK'nin 40. maddesi, sadece Devlet İhale Ka- numı'na değil, KİT mensupları ve özel kanunlarla veya özel kanun- ların verdiği yetkiye dayanılarak kurulmuş kurum ve kuruluşlan da kapsamatıdır. - Özellıkle kamu bankalannm yöneticilerinin. bankanın ıril- yonlarca zarara uğramasına ne- den olan mali suçlar karşısında TCK'nin ilgili maddeleri yetersiz kalmaktadır. - thalelerde şefTaflığın sağla- nabilmesi için, belli bir limitin üze- rindeki ihaleler, T\. teleteks gibi kitle iletişim araçlarıyla du- yurulmalıdır. - Mal Bildirim Kanunu'nun cerçevesindedeğişiklığegidilmeli. emlak alımlan. tapu. otomobıl gibi ışlemleri izleyecek otomas- yon sistemi üzerinde çalışı- îmalıdır. - Müfettişlerin her dönemde ta- rafsız ve bağımsız çalışmasına ola- nak sağlayacak yasal düzen- lemelere gidilmelidir. - Özel bankalann vefinansku- ruluşlannın denetiminin sağ- lanabilmesı için Başbakanlık Tef- tiş Kurulu'nun yetkileri artın- Imahdır. Yolsuzluklann ortaya çıka- nlmasında basınm üzerine düşen görevi yerine getirdiğini belirte- rek. kamuoyunda hakim olan "suya sabuna dokunma" görüşü- nün değişmesi gerektiğini ifade eden Güven. "Suya sabuna do- kunmadan kirli elleri temizlemek mümkün değildir" dedı. OLAYLARIN ARDINDAKİ GERÇEK • Baştarafi I. Sayfada tanmış olmasına karşm yasa- nın, Türkiye'de daha doğru ve çağdaş bir uygulama ala- nına kavuştuğunu itiraf et- mek zorunluğunu duymaları kıvanç verici bir durumdur. Bu durum, yasanın birinci maddesindeki şu kuralın uy- gulamasından kaynaklan- maktadır: "Yasa, sözüyle ya da özüyle değindiği bütün ko- nularda uygulanır. Yasada konuya değgin bir kural yok- sa yargıç, töreye göre, töre de yoksa kendisi yasa koyu- cu olsaydı o konu için nasıl bir kural koyacak idiyse ona göre karar verir. Yargıç, yar- gılarında bilimsel öğretiden ve yargısal kararlardan ya- rarlanır." Görüldüğü gibi yasa, açık- ça belirtilen konularda yargı- yı sınırlamaktadır. Aradan geçen altmışı aşkın yılda özellikle kadınların er- keklerle birlikte yaşamın zor- luklarını paylaşmak aşama- sına gelmiş o\ma\an ve top- lumdaki gelişmeler, kimi ilke- lerin değiştirilmesini zorunlu kılmış; bu amaçla bir yasa taslağı hazırlanmıştır. Kadın ve erkeklerin yasa karşısında eşit olduğuna ilişkin insan hakları ilkesi de böyle bir de- ğişikliği gerektirmektedir. Hazırlanmış olan taslâkta yer alan ilkeler, erkeklere ta- nınan kimi ayncalıkları, eşler arasında paylaştırmayı ön- görmektedir. "Koca, evlilik birliğinin başkanıdır. Evin seçimi, karı ve çocukların uygun biçimde bakımı ona düşer", "Karı, ko- casının soyadmı taşır. Karı, ortak mutluluğu sağlamak için gücünün yeterince koca- sının yardımcısı ve danışma- dtr. Ev işlerine kan bakar", "Birliği koca temsil eder. Eş- ler mallarının yönetimi için hangi rejimi kabul etmiş olur- larsa olsunlar koca (kendi) eylemlerinden kişisel olarak sorumlu olur" gibi, kadını, sosyal gelişmelerin gerisin- de bırakan yasa maddeleri, değiştirilmesi öngörülen ku- rallardan bir bölümünü oluş- turmaktadır. Türkiye Büyük Millet Mecli- si, yasanın yürürlüğe girişi- nin 68'inci yılında, uygulan- ma alanları kendiliğinden or- tadan kalkmış gibi görünen hükümlerin yerine gereksi- nimlere uygun çözümler geti- rilmesi görevi ile de karşı karşıyadır. Yaşam. değişim demektir. Ancak bu değişimi, "Yurttaş- lar Yasası'm, öncelikle kadın erkek ilişkisinde daha ileri bir içeriğe kavuşturmakla ger- çekleştirmek. çağdaşlığın ve uygarlığın önkoşuludur. Ne yazık ki bu önkoşula karşı çıkarak Türkiye'yi "Yurt- taşlar Yasası "ndan daha ge- rilere sürüklemek, şeriat ku- rallarına mahkum etmek iste- yen siyasal akımlar, gemi azıya almışlardır. Bu çelişkili durum, Medeni Kanunu'nun 68'inci yılını da- ha anlamlı ve değerli kılıyor. Atatürk devrimlerinin kıy- metini bilmek, insanlığımızın boynuna borçtur. SHFde bakan adaylaıı belirlendi ANKARA (Cumhuriyet Bu- rosu) - SHP Genel Başkanı ve Başbakan Yardıması \lurat Ka- rayalçın'ın. Devlet Bakanı Fikri Sağlar ile Bayındırlık ve İskan Bakanı Mustafa Yılmaz'dan bo- şalan bakanlıklara. Mardin Mil- ietvekili Mehmet Güicegün ve To- kat Milietvekili Şahin Ulusoy'u önerdiği öğrenildi. Karayalçın. yeni bakanlarla ilgili listeyi dün akşam Başbakan Tansu Çiller'e itettiğini söyledi. Edinilen bilgiye göre Karayalçın. Turizm Bakanı Halil Çulhaoğlu'na. Bayındırlık Bakanlığı'na kaydınlması öneri- sini götürdü. Ancak Çulhaoğlu öneriyi geri çevirince Karajalçın. Güicegün ile Ulusoy'a kabinede görev verdi. MiIIi Görüş, RPyi besliyor • Baştarafi 1. Sayfada Görüş TeşkiJatian tarafından... Burada birtakjm isûnler var. Bunlarla ilgili soruşturma baş- latılacak. Listede 54 kişinin ismi var. Bu kişilere değişik miktar- larda para gönderilnuş. İlginç olan, bu paralann Avrupa MilK Görüş Teşkiiaüarı tarafından gönderilmesj." Seydişehir'de sürdüriilen so- ruşturma. Avrupa Milli Görüş Teşkilatlan'nın Türkiye'ye para akışını genelde Almanya üzerinden yaptığı, ancak Bos- na skandalının ortaya çı- kmasıyla para trafiğini Brük- sel'e kaydırdığı gerçeğini orta- ya çıkardı. özellikle Alman Interpolü ve Freiburg savcılığının soruş- turmayı çok yönlü sürdürmesi, AMGTnin artık Almanya'da rahat hareket edemediği y o rumlanna yol açtı. Seydişehir'- de yürütülen soruşturmada AMGT'nin adjrun belgeterie ortaya çıkması. Bosna yardı- mlanrun RP'nin secim kam- panyasında kullanıldığı iddia- lannı da güelendirdi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle