27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 30EKİM1994PAZAR 14 KULTUR Ölümünün birinci yıldönümünde Dil Derneği tarafından anılıyor Dil kirlenmesîne dîrenen Omer AsımAksoy KONUR ERTOP Eski Türk Dil Kurumu Genel Yaz- manı ömer Asm Aksoy, ölümünün 1. yıldönümü dolayısıyla bugün An- kara'da Milli Kütüphane'de saat 14. OO'te bir törenle anılacak. Dil Der- neğTnin düzenlediği bu toplanüya Prof. Şerafettin Turan, Mustafa Ek- mekçi, Emin özdemir ile birlikte ben de kaülacağım; Aksoy'un "Dil Yanuşlan" kilabından, Türkçenin kirlenmesine karşı verdiği savaşın- dansözedeceğim. Türkçenin kirlenmesi yaşamımızı her alanda saran kirliliğin bir par- çası, gerçekte ise bu kirliliğin kaçını- lmaz bir sonucu!.. Doğayı, havayı, denizlerimizi, içme sulanmızı, kent- lerimizi alabildiğine kirlettik. daha korkuncu insan yüreklerinin, insan ilişkilerinin, yurt yönetıminin kirlen- mesiydi; bunlar da kirlendi. Kültü- rümüz, onun temeli olan dilimiz kir- lendi. Son günlerde "temiz eller" işle- minden söz ediliyor. Bu işlemi ger- çekleştirecek temiz eller nerede? "Milyonla banndırdığm ecsad arasmdan Kaç nasiye vardır çıkacak pak ü dı- rahşan?" diyen "Sis" şiiri ozanımn sorusu, bugün de yanıtsız kalmaya mahkum görünüyor. Kültüre, sanata yabana kalan, köşe dönmeye, bir koyup yirmi al- maya özendirilen insanlann dili, şu alabildiğine çoğalan radyo istas- yonlannda, TV kanallannda, boyalı basında ürpererek izlediğimiz dilden başkası olamazdı. Parayı basünp se- çim kazanan, yatırdıklannı kısa yol- dan kurtarmaya çabalayan çirkin politikacılann, onlardan destek alanlann. onlarla dayaruşma içinde olanlann bu bozuk, bu yozlaşmış dille konuşup yazmalannda şaşacak ne var? Yaşadığımız çarpık gelişmeler sı- rasında spikerlik. sunuculuk gençle- Kültüre, sanata yabancı kalan, köşedönmeye, bir koyup yirmi alrnaya özendirilen insanlanndili, şu alabildiğine çoğalan radyo istasyonlannda, TV kanallannda, boyalı basında ürpererek izlediğimiz dilden başkası olamazdı. rin gözde mesleklerinden biri oldu. Bu mesleğe haarlayan sözde kurslar da var. Mikrofonun başına geçenlerin iç- ler acısı durumu ise ortada. Kulak- lanmızı tırmalayan dil yanlışlannın azalülması. hatla büsbütün yok edilmesi, yazı dilindeki bozukluk- lann gjderilrnesi olanaksız değildir. Sözgelimi Ömer Asım Aksoy'un "Dil Yanhşlan" kitabı tek başına birçok şey öğretebilir. Ama gençlerimize öğretmemiz ge- reken şey daha önemlidir. O kitabın sahibi gibi bir adam nasıl olunur? Onun yeüşmesi ülkemizin çok çe- ün koşullardan geçtiği bir dönemde oldu. Gaziantep'te doğmuş, ortaöğ- renimini burada tamamlamıştı. 20 yaşlanndayken Posta ve Telgraf me- murluğunun yanı sıra Türkçe öğret- menliği yapıyordu. 1919 yılında yüksek öğrenimini İstanbul'da Tıb- biye'de sürdürmeye koyuldu. Kur- tuluş Savaşı başlayınca doğduğu toprağa dönerek Gaziantep savun- masınakatıldı. Kurtuluştan sonra birkaç yıl daha öğretmenlik yaptı. ders kitaplan yazdı. Daha sonra hukuk öğrenimi görerek savalık, avukatlık. Gazıan- tep'te baro başkanlığı yaptı. Çok sevdiği öğretmenlik mesleğını de sürdürdü. Onu seckin insan yapan yanlanna dıkkat etmehyız. Cumhuriyete. devrimlere ve laıklı- ğe bağlı kalmak koşuluyla kurulmuş Serbest Cumhuriyet Fırkası. bu ka- nalı kullanan gerici hareket yiizün- den, 1930 Kasıtnı'nda kurucusu ta- rafından kapatılmıştı. Cumhuriyet Halk Fırkası'nın başansız yönlerini gidermek üzere gırişilen düzenleme- ler sırasında Gaziantep'teki yönetı- cılenn "görevlerini sömürmekte ol- duğu" belirlenmişti. Partiye halkın güvcnini kazanmış, çalışkan, sağlam kişilikli bır il.baş- kanı aranıvordu. Hemşerileri Ömer Asım Bey'i göreve çağırdılar. Böyle- ce politikay a girmiş oldu. 1932'de Halkevleri kurulunca Halkevı başkanhğına da seçildi. 15 yıl milletvekılliği Türk Dil Kuru- mu"nda da 35 yıl kol başkanlığı. 14 yıl genel yazmanhk yaptı. TDK'nin kapatılmasından sonra eski çalışma arkadaşlannın basında "Ana Yazım Kılavuzu"nu yayı- mladığında 89 yaşındaydı. Bu yaşa- möykusunde örnek bir insan ken- disini gösteriyor. Onun gibi insanlan yeüştirme ola- nağına hâlâ sahipsek onun taşıdığı nitelıklere dikkat etmeliyiz, yeni ku- şaklara bu nitelikleri kazandırmaya çalışmahyız. Yaşamöyküsünde yurtseverük, özveri. doğruluk, düzcn. çalışkanlık kendini gösteriyor. Bunlar yurt- taşlığın yan çizilmeyecek nitelikleri. Onun yapıtlan ise önemli iki özellik daha taşıyor ki bunlann günümüzde de göz önünde tutulması zorunlu- dur Ömer Asıırûn dille ilgili çahşma- lannın çıkış noktası 3 cıltlik büyük yapıtı "Gaziantep Ağzrdır. Yetiştiği yörenin dıhnı konu edınir. Söz zen- ginliğini sergiler. Dilbilgisi özellikle- rini araştınr. 2 ciltlik birçalışması da "Atasözleri ve Deyimler SözlüğiT- dür. Gene halk dilinin zengjn söz- varlığını gün ışığına çıkaran bir çalı- şma 11 ciltlik "Derleme Sözlüğü" onun bilgisine, sabırlı ve düzenli çalışmasına çok şey borçludur. Bü- tün bu yapıtlar dılimizin dayanağı. besleyid kaynağı halk dilinin zen- ginliklerini yansıür. Öyleyse Ak- soy'un verdiği önemli bir ders bu kaynaktan kopmamak, onu değer- lendirmek, işlemek ve zenginleştir- mektir. Yetiştiği çevreden kopmayan aydın Başka bir ders ise, içinden yetişti- ğimiz çevreyle bağlanmızı kopar- mamamız. o çevreyi yakından kav- ramamız, tanımamız, tanıtmamız gerektiğidır. "Gaziantep Ağzı" yazan, böyle bir çevrenin yörenin kükürüyle, bu- radan yetişenlerin yapıtlanyla yakı- ndan ilgilenmiştir. Bu yolda verdiği ürünler arasında hepsi Gazıantepli olan kültür adamlannı. onlann yapıtlannı konu edinen incelemeler dikkatimizi çeker. Şeyh Ahnıet'in Arapça-Türkçe manzum sözlüğü Nazm-ül-Leal'i. Hasan Ayni'nin Arapça-Farsça-Türkçe manzum sözlüğü Nazm-ül-Cevahir'i. Müter- cün Asım'ın yaşamını ve yapıtlannı ele alan çalışmalar bunlar arası- ndadır. Hemşerileri Hasırcıoğlu Hafız Mehmet Ağa'run Divan'ı ile Hasip Dûrri'nin şiirlerini de günışığına çıkanp yayımlamıştır. Bunlar kö- künden kopmamış, ona sevgiyle eğilmiş örnek bir aydının bize bı- raktıklandır. Ömer Asım Aksoy'un ardında kalan yapıtlar dilimıze, kül- türümüze büyük katkı sağlamıştır. Ancak asıl katkı bu yapıtlardan bes- lenen, onun yolunu izleyen. onun taşıdığı niteliklere sahip kuşaklar olacaktır. Sergey Bondarçuk, gerçekleştiremediği Gomez Âddams'dan beklenmedik son Gecen hafta gecirdiği beyin kana- masından dolayı komaya giren, Porto Riko asıllı, ünlü Amerikalı sahne ve perde oyuncusu Raul JuHa da New York'taki yatuğı hastanede, hiç de umulmadık, trajik bir tarzda iîimi bitiriverdi' pazartesi günü. Iri kıyım fıziği, usta oyunculuğu ve ona İcarakteristik bir özellik veren Latin aksanıyla tanınan, 1940 do- ğumlu Raul Julia, deneyimli ve eski bir tiyatro aktörüydü öncelikle. Shakespeare'den Brecht'e kadar çe- şitli yazarlann oyunlannda önemli performanslar sergileyip ödüller ka- zanmış Julia'yı, Brezılyalı yönetmen Hector Babenco'nun Manuel Puig'in romanından 1985'te perdeye uyar- ladığı Örümcek Kadının Opücüğû fılmiyle taruşmışük. Bir Güney Amerika ülkesinin ma- pusane hücresıne tıkılmış ıkj mah- kumun, azgın bir eşcinselle, hızlı devrimci bir siyasal tutuklunun ilişkisini konu edinen bu fılmle Os- car kazanan William Hurt'tan hiç de geri kalmayan devrimci Raul Ju- lia. Paul Mazursky'nin 1988 yapımı Moon Over Parador adU matrak fil- minde de yine başanlıydı. Ancak asıl ününü, 1990 sonrasındaki Ad- dams ailesinin reisi Gomez Addams rolünü üstlendığı Addam Ailesi 1-2 fılmleriyle yakalamıştı. tiim projeleri için pişmanlık duyuyordu Kültür Servisi - Binlerce insan, bir sinemacıya saygjlanru sunmak için geçen hafta Moskova'da bu- luştu. Bu sinemacı geçen perşem- be 74 yaşında ölen Sergey Bondar- çuk'tu. Bondarçuk 74 yaşındaydı, ancak bu onun 'genç yönetmen' olarak aralmasını engellemiyor- du. Çünkü yaşamı boyunca yalnı- zca sekiz fılme imza atmıştı. Ölü- mü bir semboldü. onun ölümüyle birlikte sanki savaş sonrası Sovyet gerçekçi sineması da toprağa veri- lıyordu. Yönetmenin 70 yaşını kutlamak üzere düzenlenen top- lantıda sanatçı şöyle konuşmuştu: "Tarırım, benim açımdan her şey yolunda gidiyor, sana teşekkür ederim. "Durgun Akardı Don"un çekimlerini bitirdim. Daha pek çok projem var." - Sizin yaptıklannızı göz önüne aldığımızda, Rus sinemacılarının dunıntumın değiştiği sövlenebilir... Günümüzdekı karmaşık du- rum, perestroykanın sonucudur. 1986 yıhnda. Sinemaalar Birliği'- nin kongresinden (Gorbaçov"un yönetime gelişinden sonra Rus si- neması üzerine yapılan 'devrimci' kongre) sonra herkes bana sırtını döndü. Beni unutturmak için her şeyi yaptılar. işimi ellerinden geldiğin- ce zorlaştırdılar ancak ben fılm çekmeyi sürdürdüm. Aradan yıllar geçti, ama hâlâ benim fılm- lerim gösteriliyor. Diğerleri. yani 'devrimciler' bu süre ıçınde hıçbır şey yapmadılar. Bu yıl sinemaalar yaptıklan kongrede benden özür dilediler. Şimdi yeniden eylül ekim aylan- nda Mosfilm stüdyolannda, Kül- tür BakanlığYndan aldığım fi- nansla fılm çekeceğim. Çehov"un 'Vişne Bahçesi'ni çekeceğim. - Tüm olınnsuzluklara karşın film çekmekten vazgeçmiyorsu- nuz? Bana çok para verdiler çünkü, böylece riske girmiş olmadı- klannın farkındalar. Yalnızca bel- ki Rusya'da son 6 yılda bunu an- ladılar. Şolohov benden "Durgun Akardı Don" adlı romanını sine- maya uyarlamamı ıstedi. 70 yaşı kutlamalan için çekeceğim 20 bö- Sinemada Tann yoktur Sergey Bondarçuk'un 1959Ma çektiği "İnsarun Yazgısı" fUminden bir sahne. lümlük televizyon dizisi olacaktı. Bu projem işe yaramaz, akıl dışı ve saç- ma' bulundu. Daha sonra genç ve çılgın İtalyan yapımcı Enzo Rispoli bana fınanssağladı. - Çağdaş sanatçılarla Ugilenmiyor musunuz? Çevremde gelişen olaylar beni düş kınkhğına uğratıyor ya da hiç ılgi- lendirmiyor. Çağırnız üzerine yazılmış değerli bir kitap da yok. Aradan zaman geçmesi gerek. Yalnızca klasikler sonsuza dek çağ- daş kalacak ve tüm sorulara yanıt verecek. - Batılı eleştirmenlerin filmlerinizi 'sosyalist gerçekçilik'in dışında ele aldığını ve gölgede bıraktığını düşü- nüyor musunuz? Sosyalıst gerçekcilik bir yalandır. Alexandre Fadeyev ve Gorki'nin u\- durduğu bir saçmalıktır. Şolohov'a nasıl bir yöntemle yazdığını sordu- ğumda bana "Yazarken hangi yön- temle yazacağımı düşünmem. Yalm- zca \ azarım, hepsi bu" div e yanıt ver- mişti. İşte ben de bu şelulde fılm çe- kıyorum. Fadeyev işçi sınıfı üzerine büyük romanını bitiremedı. intihar etti. - 1991'de Pravda'da ağustosta Gorbaçov'a karşı yapılan darbe olayını reddettiniz. Den gazetesi de si- PORTRE/SERCEY BONDARÇUK 1920: Bondarçuk l krayna'da doğdu. 1937: Rostov Tiyatro Okulu'na girdi. 1948: Guerrassimov'un "Genç Birük"ine oyuncu olarak katıldı. 1952: 'Halk Sanatçısf seçildi. 1959: İlk filmi"Bir Adamın Kaderi"ni çevirdi. 1960'ta Lenin Ödülii'nü kazandı. Sovyet Birtiği Devlet Sanatçısı unvanını aldı. 1966: "Sa>aş >e Bartş""ı çe>irdi. 1970: "VVaterloo'HTi çe>irdi. 1975: "Yatanları İçin Savaştılar" bir savaş destanı. 1977: "Bozkır"ı çevirdi. 1982-83: "Kırmızı ZUIer" 20 ekim 1994: Moskova'da 74 yaşında öldü. I 3ft> I '. I Sovyet sinemasmm eski toprak ustalanndan ünlü yönetmen Sergey Bondarçuk da öldü zin bu konudaki göriişlerinize yer ver- di. Partiyi terk eUşrı, şimdi hiçbir partinin üyesi değilim. Hiçbir süreli yayına abone değilim. hiçbir toplu eyîeme kaülmıyorum. Bunlar sa- natçılann işi değildir. Sanatçı, çalı- şmak zorundadır. fılm çekmeli ya da rol yapmah ve dünya görüşünü ifade etmelidir. Gerisi boştur. - Bu yaklaşımlarınız Tarkotski'yle taban tabana zıt olmanız sonucunu doğunıyor. Kankatüaze edildiği gibi ben asla Tarkovski'nincelladı olmadım. An- cak o herkesi tann olduğuna ınandırdı. Oysa sinemada tann yok- tur. Kaldı ki filmleri de Bergman ve Bresson'un filmlerinden esintiler taşır. • S anatçı, çalışmak zorundadır, fılm çekmeli ya da rol yapmah ve dünya görüşünü ifade etmelidir. Gerisi boştur. -Çağdaş Rus sineması üzerine ne düşunüvorsunuz? Amerikan sineması her zaman bir numara olmuştur. Bunu asla ınkar edemeyiz. Her şeyden önce sinema- da ya da ekonomide, bir Rus bakışını seçmemiz şart. Bunu. Rus sinemasının adını son yıllarda dün- yaya duyurmayı başaran Nikita Mikhalkov yaptı. "Aldatıcı Güneş" olağanüstü güzellikte bir fılm. Spiel- berg belki biraz samimi ama bir fab- rikada çalışır gibi çalışıyor. Sinema çok ağır bir alettir, zenginler için yapılan bir sanattır. Bir kapitalist icadıdır. - Sinemayı seçtiğiniz için pişman mısınız? Ressam olmadığım için piş- manım. Ben sürekli resim yapanm. resim benim için yanımda kimse ol- madan da yapabileceğim bir ış. Hamlet'i oynayamadığım için piş- manım. Bana Kral Lear'ı oynamak düştü. Gerçekleştiremediğim tüm projelerim için pişmanlık duyuyo- rum. Verdi'nin Turandot'unu Vene- dik'te sahneieyecektim. 20 bin kişi- lik bir sahnede! Birlikte çalışacağım orkestra şefi Lzakdoğu'ya gitti, bu proje de rafta kaldı. SUNGU ÇAPAN Burt Lancaster'in peşi sıra sine- madaki yaprak dökümü sürüyor. Şimdi tarihe kanşmış olan, bir za- manlann Sovyetler Birliği sineması- nın tanınmış yönetmen ve oyuncu- lanndan Sergey Bondarçuk'un da, Moskova'da öldüğünü geçtiler ha- ber ajanslan geçen cuma. Çeyrek yüzyıî kadar öncesinin Si- nematek'inde filmleriyle tanışüğımız Sergey Bondarçuk Tolstoy'un ölümsüz eserinden uyar- ladığı Savaş ve Banş ya da 1917 Ekim devriminin gönülden destekçi- si, 'knıl' Amerikalı John Reed'in ki- taplanndan aktardığı Meksika Aİevler tçinde ve Yeni Bir Dünyanın Doğuşunu Gördüm-Kızıl Canlar gibi kalabahk kadrolu, şık, gösterişli ve Olıımlukahramanınölümüepikimsi ûstün yapımlanyla sürekli yanştı, albenili, yadızlı. çok masraflı Amerikan filmleri ve Hollyvvoodlu sinemacılarla, tüm meslek yaşamı boyunca. 25 Eylül 1920'de, Belozersk- Ukrayna'da doğan Sergey Fedoro- viç Bondarçuk, savaş sonrasında devlet sinema okuluna girerek oyunculuk eğjtimi gördü. On yıl ka- dar tiyatro sahnelerinde oyunculuk yaparak ünlendı. 1960"tan sonraysa çalışuğı Mosfilm stüdyolannda sine- mayla haşır-neşir oldu. Şolohov'un bir hikayesinden sinemaya uyar- ladığı, yıllar önce Sinematek'te sey- rettiğimiz Bir İnsanın Alınyazısı, ılk yönetmenlik denemesinden umul- mayacak denli olgun ve Sovyet sine- masının altın çağının büyük ustala- nndan, 'epik şair' Dovçenko'nun li- rizminden izler taşıyan. başanlı bir ilk fılmdi. Dev boyutlardaki Tolstoy uyarlaması Savaş ve Bartş fılmiyse Bondarçuk'u uluslararası planda üne kavuşturdu. Ünlü yapıma Dino de Laurentis'- in önerisini kabul edip Rody Stei- ger'i de Napolyon rolünde oynata- rak çektiği İtalyan, İngiliz, Sovyet ortak yapımı VVaterloo epiğiyse Bondarçuk'un haylı özenlı, aynntıh, eski usul. akademik sinema an- laynşını geniş seyirci kitlesine ulaştı- ran bir üstün yapımdı 1960'lann so- nunda. Farklı yöntemlerle sürtüştu Moskova'dakı devlet sinema oku- lu VGIK'dakı hocalık. oyunculuk ve yönetmenlik yıllan süresinde, partinin çizgisinden sapmayarak düzenin resmi sınemacısı kimlığine bürünen Bondarçuk'un gerçekçi vizyonu ve olumlu kahraman yak- laşımı hep kurulu düzenden yana olageldi. Giderek eski bir VGIK öğrencisi olan Andrey Tarkovski gibi 'aykırı sesler çıkaran', kendine özgü ve farklı yönetmenlerle sürtüştu. Ser- gey Yutkeviç'in Othello'sundaki kompozisyonuyla oyuculuk kariye- nnin doruğuna çıkan Bondarçuk'un Iddialı ama demode' yönetmenliği 1970'li vıllarda da surdü. Çehov uyarlaması \anya Dayı ve Step, yine Şolohov ularlaması Yatanları için Oldüler ve Boris Goduno* gibi fılm- lerle. Başından iki evlilik geçen (iki kansı da, Inna Makarova da, Othel- lo'da Desdemona rolünü üstlenmiş İrina Skobtseva da, kendi gibi oyun- cuydu Bondarçuk'un; ilk kansı Ma- karova'dan doğma kızı Natalia da aile mesleğini sürdürerek oyunculu- ğu seçecek ve Tarkovski'nin Sola- ris'indeki hayalet kadın rolüyle adından söz ettirecekti). Sergey Bondarçuk'un 'halk sanatçısı, işçi sınıfının yüz akı'ya da 'Lenin Nişam' gibi ödüîlerle taçlandınlmış yaşamı, glasnost sonrasında değiştiyse de, emektar 'eski tüfek' sinemaanın gö- rüşü ve anlayışı son yıllannda da de- ğişmedi. 74 yaşının yorgunluğu, bez- ginliği. kınklığı içinde. 20 ekimde Moskova'da ölen Bondarçuk'tan si- nema tarihine Bir İnsanın Alınyazısı, Sa>aş ve Bartş gıbı filmleri kalacak kuşkusuz. TÜPkKültöPveSanat şöleni • ALMATİ (AA) - Türkiye Tanıtma Vakfı (TÜTAV) ile TİKA tarafından düzenlenen Türk Kültür ve Sanat Şöleni, 2-3 kasım tarihlerinde Kazakistan'ın başkenti Almati'da yapılacak. Türkiye'nin kültürel tanıtımı ve bu yolla iki ülke halkının yakınlaşmasını sağlamak amacıyla Kazakistan Kültür Bakanlığı ve Türk BüyükelçiliğTnin gjrişimi ile düzenlenen şölene, Türk halk müziği sanatçılan Gülşen Kutlu ve Sümer Ezgi ile pop müzik sanatçılan Gül Erda, Erdal ve Çelik katılacak. Sanatçılar, Almati merkez konsersalonunda 2-3 kasım günleri, Türk Kültür ve Sanat Şöleni'nde iki konser verdikten sonra 4-6 kasrmda Kırgızistan'ın başkenti Bişkek'e geçerek burada düzenlenen bir programa kaülacaklar. ŞakipGökç8bağ;m Almanyasergisi • KültürServisi - Genç kuşak sanatçılanmızdan Şakir Gökçebağ'ın gravür sergisi, 2 kasımda Tübingen Üniversitesi Kültür Enstitüsü Salonu'nda açıldı. Üniversitenin kültür programı çerçevesinde gerçekleştirilen sergide sanatçmın son dönem çahşmalanndan 27 gravürü sergileniyor. Ocak ayına kadar sürecek olan sergj. sanatçılanmızın giderek gelişen yurtdışı ilişkilerine yeni bir halka ekliyor. Samsun'a anfi-tiyatpo ISAMSL'N (AA) - Samsun Büyükşehir Belediyesi'ne bağlı Atakum Belde Belediyesi, sanatsal ve kültürel alanda belde insanlanna üretim verebilmek ve altyapı eksikliğini gidermek amacıyla yeni projeler gelişürmeye başladı. Atakum beldesinde, sahılde belediye plajının olduğu bölgedeyapılması planlanan "Anfı-Tiyatro" diğer örneklerinden farklı özellikler taşıyacak. Şeref Aydın'ın verdiği bilgiye göre çok katlı projelendirilen "anfı-tiyatro"da denize bakan cephelerinde; açık teraslı kafetarya ve 500 kişilik restoranı, 600 kişilik oda tiyatrosu, konferans salonu, nikah salonu ve fuar y erleri, diğer cephelerde ise duş ve soyunma odalan,jimnastik salottyL,jnüzikle ilgili çalışmalann yapılacağı salonlar. aynca yine teras kat üzerinde camekanlı bir resim çalışma salonu ve sergi salonu bulunacak. Türk Filmleri Haftas • ANKARA (AA) - Kültür Bakanlığı tarafından Birleşik Arap Emirlikleri'nin başkenti Abu Dhabi'de. 12 Kasım-7arabk tarihleri arasında "4. Türk Filmleri Haftası" düzenlenecek. Kültür Bakanhğı'ndan yapılan açıklamaya göre geçen yıl büyük ilgj gören fılm haftasında bu yıl, Yavuz Turgul'un "Muhsin Bey" ve "Gölge Oyunu", Yusuf Kurçenli'nin "Gramafon Avrat" Atıf Yılmaz'ın 'Berdel', Yavuz Özkan'ın "Bir Sonbahar Hikayesi" ve Kadir İnanır'ın " Ah Gardaşım" adlıfilmlerigösterime girecek. Aynca Abu Dhabi "4. Türk Filmleri Haftasf'na sinema oyuncusu Zuhal Olcay da davetli olarak katılacak. Beyoğlu'nda yeni kültür-sanat mekanı • Kültür Servisi - Beyoğlu Mis Sokak'ta kültür-sanat etkinliklerinin gerçekleştirileceği " Amika" admda yeni bir mekan açıldı. Arnika'da her ay düzenli olarak kısa fılm ve dia gösterimleri yapılacak. Etkinlikler her ay saptanacak bir konu başhğı çerçevesinde düzenlenecek. Kasım ayının konusu ise "belgesel sinema ve belge fotoğrafçıhğı" olarak saptandı. Alanlannda kendüerini kanıtlamış sanatçılann yanısıra amatörlere de olanak tanıyacak olan Arnika, aynca fotoğraf ve video çekimlerinin yapüabileceği geziler de düzenliyor. (24515 93) EMELSAY Resim Sergisi 29 Ekim-20 Kasım 1994 CEP SANAT GALERİSİ Muey7etS0k.N0:9 TÜNEL Tel:2451996 LİSANÇÖZÜM Bizimle tngilizce sorununuzuçok kısa zamanda çözebilirsiniz. Lütfen bizi arayın. Td: 349 59 38 BahariyeCd.62/3
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle