Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 30EKİM1994PAZAR
14 KULTUR
Ölümünün birinci yıldönümünde Dil Derneği tarafından anılıyor
Dil kirlenmesîne dîrenen Omer AsımAksoy
KONUR ERTOP
Eski Türk Dil Kurumu Genel Yaz-
manı ömer Asm Aksoy, ölümünün
1. yıldönümü dolayısıyla bugün An-
kara'da Milli Kütüphane'de saat 14.
OO'te bir törenle anılacak. Dil Der-
neğTnin düzenlediği bu toplanüya
Prof. Şerafettin Turan, Mustafa Ek-
mekçi, Emin özdemir ile birlikte ben
de kaülacağım; Aksoy'un "Dil
Yanuşlan" kilabından, Türkçenin
kirlenmesine karşı verdiği savaşın-
dansözedeceğim.
Türkçenin kirlenmesi yaşamımızı
her alanda saran kirliliğin bir par-
çası, gerçekte ise bu kirliliğin kaçını-
lmaz bir sonucu!.. Doğayı, havayı,
denizlerimizi, içme sulanmızı, kent-
lerimizi alabildiğine kirlettik. daha
korkuncu insan yüreklerinin, insan
ilişkilerinin, yurt yönetıminin kirlen-
mesiydi; bunlar da kirlendi. Kültü-
rümüz, onun temeli olan dilimiz kir-
lendi.
Son günlerde "temiz eller" işle-
minden söz ediliyor. Bu işlemi ger-
çekleştirecek temiz eller nerede?
"Milyonla banndırdığm ecsad
arasmdan
Kaç nasiye vardır çıkacak pak ü dı-
rahşan?"
diyen "Sis" şiiri ozanımn sorusu,
bugün de yanıtsız kalmaya mahkum
görünüyor.
Kültüre, sanata yabana kalan,
köşe dönmeye, bir koyup yirmi al-
maya özendirilen insanlann dili, şu
alabildiğine çoğalan radyo istas-
yonlannda, TV kanallannda, boyalı
basında ürpererek izlediğimiz dilden
başkası olamazdı. Parayı basünp se-
çim kazanan, yatırdıklannı kısa yol-
dan kurtarmaya çabalayan çirkin
politikacılann, onlardan destek
alanlann. onlarla dayaruşma içinde
olanlann bu bozuk, bu yozlaşmış
dille konuşup yazmalannda şaşacak
ne var?
Yaşadığımız çarpık gelişmeler sı-
rasında spikerlik. sunuculuk gençle-
Kültüre, sanata
yabancı kalan,
köşedönmeye,
bir koyup yirmi
alrnaya
özendirilen
insanlanndili,
şu alabildiğine
çoğalan radyo
istasyonlannda,
TV kanallannda,
boyalı basında
ürpererek
izlediğimiz
dilden başkası
olamazdı.
rin gözde mesleklerinden biri oldu.
Bu mesleğe haarlayan sözde kurslar
da var.
Mikrofonun başına geçenlerin iç-
ler acısı durumu ise ortada. Kulak-
lanmızı tırmalayan dil yanlışlannın
azalülması. hatla büsbütün yok
edilmesi, yazı dilindeki bozukluk-
lann gjderilrnesi olanaksız değildir.
Sözgelimi Ömer Asım Aksoy'un
"Dil Yanhşlan" kitabı tek başına
birçok şey öğretebilir.
Ama gençlerimize öğretmemiz ge-
reken şey daha önemlidir. O kitabın
sahibi gibi bir adam nasıl olunur?
Onun yeüşmesi ülkemizin çok çe-
ün koşullardan geçtiği bir dönemde
oldu. Gaziantep'te doğmuş, ortaöğ-
renimini burada tamamlamıştı. 20
yaşlanndayken Posta ve Telgraf me-
murluğunun yanı sıra Türkçe öğret-
menliği yapıyordu. 1919 yılında
yüksek öğrenimini İstanbul'da Tıb-
biye'de sürdürmeye koyuldu. Kur-
tuluş Savaşı başlayınca doğduğu
toprağa dönerek Gaziantep savun-
masınakatıldı.
Kurtuluştan sonra birkaç yıl daha
öğretmenlik yaptı. ders kitaplan
yazdı. Daha sonra hukuk öğrenimi
görerek savalık, avukatlık. Gazıan-
tep'te baro başkanlığı yaptı. Çok
sevdiği öğretmenlik mesleğını de
sürdürdü. Onu seckin insan yapan
yanlanna dıkkat etmehyız.
Cumhuriyete. devrimlere ve laıklı-
ğe bağlı kalmak koşuluyla kurulmuş
Serbest Cumhuriyet Fırkası. bu ka-
nalı kullanan gerici hareket yiizün-
den, 1930 Kasıtnı'nda kurucusu ta-
rafından kapatılmıştı. Cumhuriyet
Halk Fırkası'nın başansız yönlerini
gidermek üzere gırişilen düzenleme-
ler sırasında Gaziantep'teki yönetı-
cılenn "görevlerini sömürmekte ol-
duğu" belirlenmişti.
Partiye halkın güvcnini kazanmış,
çalışkan, sağlam kişilikli bır il.baş-
kanı aranıvordu. Hemşerileri Ömer
Asım Bey'i göreve çağırdılar. Böyle-
ce politikay a girmiş oldu.
1932'de Halkevleri kurulunca
Halkevı başkanhğına da seçildi. 15
yıl milletvekılliği Türk Dil Kuru-
mu"nda da 35 yıl kol başkanlığı. 14
yıl genel yazmanhk yaptı.
TDK'nin kapatılmasından sonra
eski çalışma arkadaşlannın basında
"Ana Yazım Kılavuzu"nu yayı-
mladığında 89 yaşındaydı. Bu yaşa-
möykusunde örnek bir insan ken-
disini gösteriyor.
Onun gibi insanlan yeüştirme ola-
nağına hâlâ sahipsek onun taşıdığı
nitelıklere dikkat etmeliyiz, yeni ku-
şaklara bu nitelikleri kazandırmaya
çalışmahyız.
Yaşamöyküsünde yurtseverük,
özveri. doğruluk, düzcn. çalışkanlık
kendini gösteriyor. Bunlar yurt-
taşlığın yan çizilmeyecek nitelikleri.
Onun yapıtlan ise önemli iki özellik
daha taşıyor ki bunlann günümüzde
de göz önünde tutulması zorunlu-
dur
Ömer Asıırûn dille ilgili çahşma-
lannın çıkış noktası 3 cıltlik büyük
yapıtı "Gaziantep Ağzrdır. Yetiştiği
yörenin dıhnı konu edınir. Söz zen-
ginliğini sergiler. Dilbilgisi özellikle-
rini araştınr. 2 ciltlik birçalışması da
"Atasözleri ve Deyimler SözlüğiT-
dür. Gene halk dilinin zengjn söz-
varlığını gün ışığına çıkaran bir çalı-
şma 11 ciltlik "Derleme Sözlüğü"
onun bilgisine, sabırlı ve düzenli
çalışmasına çok şey borçludur. Bü-
tün bu yapıtlar dılimizin dayanağı.
besleyid kaynağı halk dilinin zen-
ginliklerini yansıür. Öyleyse Ak-
soy'un verdiği önemli bir ders bu
kaynaktan kopmamak, onu değer-
lendirmek, işlemek ve zenginleştir-
mektir.
Yetiştiği çevreden kopmayan
aydın
Başka bir ders ise, içinden yetişti-
ğimiz çevreyle bağlanmızı kopar-
mamamız. o çevreyi yakından kav-
ramamız, tanımamız, tanıtmamız
gerektiğidır.
"Gaziantep Ağzı" yazan, böyle
bir çevrenin yörenin kükürüyle, bu-
radan yetişenlerin yapıtlanyla yakı-
ndan ilgilenmiştir. Bu yolda verdiği
ürünler arasında hepsi Gazıantepli
olan kültür adamlannı. onlann
yapıtlannı konu edinen incelemeler
dikkatimizi çeker. Şeyh Ahnıet'in
Arapça-Türkçe manzum sözlüğü
Nazm-ül-Leal'i. Hasan Ayni'nin
Arapça-Farsça-Türkçe manzum
sözlüğü Nazm-ül-Cevahir'i. Müter-
cün Asım'ın yaşamını ve yapıtlannı
ele alan çalışmalar bunlar arası-
ndadır.
Hemşerileri Hasırcıoğlu Hafız
Mehmet Ağa'run Divan'ı ile Hasip
Dûrri'nin şiirlerini de günışığına
çıkanp yayımlamıştır. Bunlar kö-
künden kopmamış, ona sevgiyle
eğilmiş örnek bir aydının bize bı-
raktıklandır. Ömer Asım Aksoy'un
ardında kalan yapıtlar dilimıze, kül-
türümüze büyük katkı sağlamıştır.
Ancak asıl katkı bu yapıtlardan bes-
lenen, onun yolunu izleyen. onun
taşıdığı niteliklere sahip kuşaklar
olacaktır.
Sergey Bondarçuk, gerçekleştiremediği
Gomez
Âddams'dan
beklenmedik
son
Gecen hafta gecirdiği beyin kana-
masından dolayı komaya giren,
Porto Riko asıllı, ünlü Amerikalı
sahne ve perde oyuncusu Raul JuHa
da New York'taki yatuğı hastanede,
hiç de umulmadık, trajik bir tarzda
iîimi bitiriverdi' pazartesi günü.
Iri kıyım fıziği, usta oyunculuğu ve
ona İcarakteristik bir özellik veren
Latin aksanıyla tanınan, 1940 do-
ğumlu Raul Julia, deneyimli ve eski
bir tiyatro aktörüydü öncelikle.
Shakespeare'den Brecht'e kadar çe-
şitli yazarlann oyunlannda önemli
performanslar sergileyip ödüller ka-
zanmış Julia'yı, Brezılyalı yönetmen
Hector Babenco'nun Manuel Puig'in
romanından 1985'te perdeye uyar-
ladığı Örümcek Kadının Opücüğû
fılmiyle taruşmışük.
Bir Güney Amerika ülkesinin ma-
pusane hücresıne tıkılmış ıkj mah-
kumun, azgın bir eşcinselle, hızlı
devrimci bir siyasal tutuklunun
ilişkisini konu edinen bu fılmle Os-
car kazanan William Hurt'tan hiç
de geri kalmayan devrimci Raul Ju-
lia. Paul Mazursky'nin 1988 yapımı
Moon Over Parador adU matrak fil-
minde de yine başanlıydı. Ancak
asıl ününü, 1990 sonrasındaki Ad-
dams ailesinin reisi Gomez Addams
rolünü üstlendığı Addam Ailesi 1-2
fılmleriyle yakalamıştı.
tiim projeleri için pişmanlık duyuyordu
Kültür Servisi - Binlerce insan,
bir sinemacıya saygjlanru sunmak
için geçen hafta Moskova'da bu-
luştu. Bu sinemacı geçen perşem-
be 74 yaşında ölen Sergey Bondar-
çuk'tu. Bondarçuk 74 yaşındaydı,
ancak bu onun 'genç yönetmen'
olarak aralmasını engellemiyor-
du. Çünkü yaşamı boyunca yalnı-
zca sekiz fılme imza atmıştı. Ölü-
mü bir semboldü. onun ölümüyle
birlikte sanki savaş sonrası Sovyet
gerçekçi sineması da toprağa veri-
lıyordu. Yönetmenin 70 yaşını
kutlamak üzere düzenlenen top-
lantıda sanatçı şöyle konuşmuştu:
"Tarırım, benim açımdan her şey
yolunda gidiyor, sana teşekkür
ederim. "Durgun Akardı Don"un
çekimlerini bitirdim. Daha pek çok
projem var."
- Sizin yaptıklannızı göz önüne
aldığımızda, Rus sinemacılarının
dunıntumın değiştiği sövlenebilir...
Günümüzdekı karmaşık du-
rum, perestroykanın sonucudur.
1986 yıhnda. Sinemaalar Birliği'-
nin kongresinden (Gorbaçov"un
yönetime gelişinden sonra Rus si-
neması üzerine yapılan 'devrimci'
kongre) sonra herkes bana sırtını
döndü.
Beni unutturmak için her şeyi
yaptılar. işimi ellerinden geldiğin-
ce zorlaştırdılar ancak ben fılm
çekmeyi sürdürdüm. Aradan
yıllar geçti, ama hâlâ benim fılm-
lerim gösteriliyor.
Diğerleri. yani 'devrimciler' bu
süre ıçınde hıçbır şey yapmadılar.
Bu yıl sinemaalar yaptıklan
kongrede benden özür dilediler.
Şimdi yeniden eylül ekim aylan-
nda Mosfilm stüdyolannda, Kül-
tür BakanlığYndan aldığım fi-
nansla fılm çekeceğim. Çehov"un
'Vişne Bahçesi'ni çekeceğim.
- Tüm olınnsuzluklara karşın
film çekmekten vazgeçmiyorsu-
nuz?
Bana çok para verdiler çünkü,
böylece riske girmiş olmadı-
klannın farkındalar. Yalnızca bel-
ki Rusya'da son 6 yılda bunu an-
ladılar. Şolohov benden "Durgun
Akardı Don" adlı romanını sine-
maya uyarlamamı ıstedi. 70 yaşı
kutlamalan için çekeceğim 20 bö-
Sinemada Tann yoktur
Sergey Bondarçuk'un 1959Ma çektiği "İnsarun Yazgısı" fUminden bir sahne.
lümlük televizyon dizisi olacaktı. Bu
projem işe yaramaz, akıl dışı ve saç-
ma' bulundu. Daha sonra genç ve
çılgın İtalyan yapımcı Enzo Rispoli
bana fınanssağladı.
- Çağdaş sanatçılarla Ugilenmiyor
musunuz?
Çevremde gelişen olaylar beni düş
kınkhğına uğratıyor ya da hiç ılgi-
lendirmiyor. Çağırnız üzerine
yazılmış değerli bir kitap da yok.
Aradan zaman geçmesi gerek.
Yalnızca klasikler sonsuza dek çağ-
daş kalacak ve tüm sorulara yanıt
verecek.
- Batılı eleştirmenlerin filmlerinizi
'sosyalist gerçekçilik'in dışında ele
aldığını ve gölgede bıraktığını düşü-
nüyor musunuz?
Sosyalıst gerçekcilik bir yalandır.
Alexandre Fadeyev ve Gorki'nin u\-
durduğu bir saçmalıktır. Şolohov'a
nasıl bir yöntemle yazdığını sordu-
ğumda bana "Yazarken hangi yön-
temle yazacağımı düşünmem. Yalm-
zca \ azarım, hepsi bu" div e yanıt ver-
mişti. İşte ben de bu şelulde fılm çe-
kıyorum. Fadeyev işçi sınıfı üzerine
büyük romanını bitiremedı. intihar
etti.
- 1991'de Pravda'da ağustosta
Gorbaçov'a karşı yapılan darbe
olayını reddettiniz. Den gazetesi de si-
PORTRE/SERCEY BONDARÇUK
1920: Bondarçuk l krayna'da doğdu.
1937: Rostov Tiyatro Okulu'na girdi.
1948: Guerrassimov'un "Genç Birük"ine oyuncu olarak katıldı.
1952: 'Halk Sanatçısf seçildi.
1959: İlk filmi"Bir Adamın Kaderi"ni çevirdi. 1960'ta Lenin Ödülii'nü
kazandı. Sovyet Birtiği Devlet Sanatçısı unvanını aldı.
1966: "Sa>aş >e Bartş""ı çe>irdi.
1970: "VVaterloo'HTi çe>irdi.
1975: "Yatanları İçin Savaştılar" bir savaş destanı.
1977: "Bozkır"ı çevirdi.
1982-83: "Kırmızı ZUIer"
20 ekim 1994: Moskova'da 74 yaşında öldü.
I 3ft> I '. I
Sovyet sinemasmm eski toprak ustalanndan ünlü yönetmen Sergey Bondarçuk da öldü
zin bu konudaki göriişlerinize yer ver-
di.
Partiyi terk eUşrı, şimdi hiçbir
partinin üyesi değilim. Hiçbir süreli
yayına abone değilim. hiçbir toplu
eyîeme kaülmıyorum. Bunlar sa-
natçılann işi değildir. Sanatçı, çalı-
şmak zorundadır. fılm çekmeli ya da
rol yapmah ve dünya görüşünü ifade
etmelidir. Gerisi boştur.
- Bu yaklaşımlarınız Tarkotski'yle
taban tabana zıt olmanız sonucunu
doğunıyor.
Kankatüaze edildiği gibi ben asla
Tarkovski'nincelladı olmadım. An-
cak o herkesi tann olduğuna
ınandırdı. Oysa sinemada tann yok-
tur. Kaldı ki filmleri de Bergman ve
Bresson'un filmlerinden esintiler
taşır.
• S anatçı, çalışmak
zorundadır, fılm çekmeli ya
da rol yapmah ve dünya
görüşünü ifade etmelidir.
Gerisi boştur.
-Çağdaş Rus sineması üzerine ne
düşunüvorsunuz?
Amerikan sineması her zaman bir
numara olmuştur. Bunu asla ınkar
edemeyiz. Her şeyden önce sinema-
da ya da ekonomide, bir Rus
bakışını seçmemiz şart. Bunu. Rus
sinemasının adını son yıllarda dün-
yaya duyurmayı başaran Nikita
Mikhalkov yaptı. "Aldatıcı Güneş"
olağanüstü güzellikte bir fılm. Spiel-
berg belki biraz samimi ama bir fab-
rikada çalışır gibi çalışıyor. Sinema
çok ağır bir alettir, zenginler için
yapılan bir sanattır. Bir kapitalist
icadıdır.
- Sinemayı seçtiğiniz için pişman
mısınız?
Ressam olmadığım için piş-
manım. Ben sürekli resim yapanm.
resim benim için yanımda kimse ol-
madan da yapabileceğim bir ış.
Hamlet'i oynayamadığım için piş-
manım. Bana Kral Lear'ı oynamak
düştü. Gerçekleştiremediğim tüm
projelerim için pişmanlık duyuyo-
rum. Verdi'nin Turandot'unu Vene-
dik'te sahneieyecektim. 20 bin kişi-
lik bir sahnede! Birlikte çalışacağım
orkestra şefi Lzakdoğu'ya gitti, bu
proje de rafta kaldı.
SUNGU ÇAPAN
Burt Lancaster'in peşi sıra sine-
madaki yaprak dökümü sürüyor.
Şimdi tarihe kanşmış olan, bir za-
manlann Sovyetler Birliği sineması-
nın tanınmış yönetmen ve oyuncu-
lanndan Sergey Bondarçuk'un da,
Moskova'da öldüğünü geçtiler ha-
ber ajanslan geçen cuma.
Çeyrek yüzyıî kadar öncesinin Si-
nematek'inde filmleriyle
tanışüğımız Sergey Bondarçuk
Tolstoy'un ölümsüz eserinden uyar-
ladığı Savaş ve Banş ya da 1917
Ekim devriminin gönülden destekçi-
si, 'knıl' Amerikalı John Reed'in ki-
taplanndan aktardığı Meksika
Aİevler tçinde ve Yeni Bir Dünyanın
Doğuşunu Gördüm-Kızıl Canlar gibi
kalabahk kadrolu, şık, gösterişli ve
Olıımlukahramanınölümüepikimsi ûstün yapımlanyla sürekli
yanştı, albenili, yadızlı. çok masraflı
Amerikan filmleri ve Hollyvvoodlu
sinemacılarla, tüm meslek yaşamı
boyunca.
25 Eylül 1920'de, Belozersk-
Ukrayna'da doğan Sergey Fedoro-
viç Bondarçuk, savaş sonrasında
devlet sinema okuluna girerek
oyunculuk eğjtimi gördü. On yıl ka-
dar tiyatro sahnelerinde oyunculuk
yaparak ünlendı. 1960"tan sonraysa
çalışuğı Mosfilm stüdyolannda sine-
mayla haşır-neşir oldu. Şolohov'un
bir hikayesinden sinemaya uyar-
ladığı, yıllar önce Sinematek'te sey-
rettiğimiz Bir İnsanın Alınyazısı, ılk
yönetmenlik denemesinden umul-
mayacak denli olgun ve Sovyet sine-
masının altın çağının büyük ustala-
nndan, 'epik şair' Dovçenko'nun li-
rizminden izler taşıyan. başanlı bir
ilk fılmdi. Dev boyutlardaki Tolstoy
uyarlaması Savaş ve Bartş fılmiyse
Bondarçuk'u uluslararası planda
üne kavuşturdu.
Ünlü yapıma Dino de Laurentis'-
in önerisini kabul edip Rody Stei-
ger'i de Napolyon rolünde oynata-
rak çektiği İtalyan, İngiliz, Sovyet
ortak yapımı VVaterloo epiğiyse
Bondarçuk'un haylı özenlı, aynntıh,
eski usul. akademik sinema an-
laynşını geniş seyirci kitlesine ulaştı-
ran bir üstün yapımdı 1960'lann so-
nunda.
Farklı yöntemlerle sürtüştu
Moskova'dakı devlet sinema oku-
lu VGIK'dakı hocalık. oyunculuk
ve yönetmenlik yıllan süresinde,
partinin çizgisinden sapmayarak
düzenin resmi sınemacısı kimlığine
bürünen Bondarçuk'un gerçekçi
vizyonu ve olumlu kahraman yak-
laşımı hep kurulu düzenden yana
olageldi.
Giderek eski bir VGIK öğrencisi
olan Andrey Tarkovski gibi 'aykırı
sesler çıkaran', kendine özgü ve
farklı yönetmenlerle sürtüştu. Ser-
gey Yutkeviç'in Othello'sundaki
kompozisyonuyla oyuculuk kariye-
nnin doruğuna çıkan Bondarçuk'un
Iddialı ama demode' yönetmenliği
1970'li vıllarda da surdü. Çehov
uyarlaması \anya Dayı ve Step, yine
Şolohov ularlaması Yatanları için
Oldüler ve Boris Goduno* gibi fılm-
lerle. Başından iki evlilik geçen (iki
kansı da, Inna Makarova da, Othel-
lo'da Desdemona rolünü üstlenmiş
İrina Skobtseva da, kendi gibi oyun-
cuydu Bondarçuk'un; ilk kansı Ma-
karova'dan doğma kızı Natalia da
aile mesleğini sürdürerek oyunculu-
ğu seçecek ve Tarkovski'nin Sola-
ris'indeki hayalet kadın rolüyle
adından söz ettirecekti). Sergey
Bondarçuk'un 'halk sanatçısı, işçi
sınıfının yüz akı'ya da 'Lenin Nişam'
gibi ödüîlerle taçlandınlmış yaşamı,
glasnost sonrasında değiştiyse de,
emektar 'eski tüfek' sinemaanın gö-
rüşü ve anlayışı son yıllannda da de-
ğişmedi. 74 yaşının yorgunluğu, bez-
ginliği. kınklığı içinde. 20 ekimde
Moskova'da ölen Bondarçuk'tan si-
nema tarihine Bir İnsanın Alınyazısı,
Sa>aş ve Bartş gıbı filmleri kalacak
kuşkusuz.
TÜPkKültöPveSanat
şöleni
• ALMATİ (AA) - Türkiye
Tanıtma Vakfı (TÜTAV) ile
TİKA tarafından düzenlenen
Türk Kültür ve Sanat Şöleni, 2-3
kasım tarihlerinde Kazakistan'ın
başkenti Almati'da yapılacak.
Türkiye'nin kültürel tanıtımı ve bu
yolla iki ülke halkının
yakınlaşmasını sağlamak
amacıyla Kazakistan Kültür
Bakanlığı ve Türk
BüyükelçiliğTnin gjrişimi ile
düzenlenen şölene, Türk halk
müziği sanatçılan Gülşen Kutlu ve
Sümer Ezgi ile pop müzik
sanatçılan Gül Erda, Erdal ve
Çelik katılacak. Sanatçılar,
Almati merkez konsersalonunda
2-3 kasım günleri, Türk Kültür ve
Sanat Şöleni'nde iki konser
verdikten sonra 4-6 kasrmda
Kırgızistan'ın başkenti Bişkek'e
geçerek burada düzenlenen bir
programa kaülacaklar.
ŞakipGökç8bağ;m
Almanyasergisi
• KültürServisi - Genç kuşak
sanatçılanmızdan Şakir
Gökçebağ'ın gravür sergisi, 2
kasımda Tübingen Üniversitesi
Kültür Enstitüsü Salonu'nda
açıldı. Üniversitenin kültür
programı çerçevesinde
gerçekleştirilen sergide sanatçmın
son dönem çahşmalanndan 27
gravürü sergileniyor. Ocak ayına
kadar sürecek olan sergj.
sanatçılanmızın giderek gelişen
yurtdışı ilişkilerine yeni bir halka
ekliyor.
Samsun'a
anfi-tiyatpo
ISAMSL'N (AA) - Samsun
Büyükşehir Belediyesi'ne bağlı
Atakum Belde Belediyesi, sanatsal
ve kültürel alanda belde
insanlanna üretim verebilmek ve
altyapı eksikliğini gidermek
amacıyla yeni projeler gelişürmeye
başladı. Atakum beldesinde,
sahılde belediye plajının olduğu
bölgedeyapılması planlanan
"Anfı-Tiyatro" diğer
örneklerinden farklı özellikler
taşıyacak. Şeref Aydın'ın verdiği
bilgiye göre çok katlı
projelendirilen "anfı-tiyatro"da
denize bakan cephelerinde; açık
teraslı kafetarya ve 500 kişilik
restoranı, 600 kişilik oda tiyatrosu,
konferans salonu, nikah salonu ve
fuar y erleri, diğer cephelerde ise
duş ve soyunma odalan,jimnastik
salottyL,jnüzikle ilgili çalışmalann
yapılacağı salonlar. aynca yine
teras kat üzerinde camekanlı bir
resim çalışma salonu ve sergi
salonu bulunacak.
Türk Filmleri Haftas
• ANKARA (AA) - Kültür
Bakanlığı tarafından Birleşik
Arap Emirlikleri'nin başkenti Abu
Dhabi'de. 12 Kasım-7arabk
tarihleri arasında "4. Türk
Filmleri Haftası" düzenlenecek.
Kültür Bakanhğı'ndan yapılan
açıklamaya göre geçen yıl büyük
ilgj gören fılm haftasında bu yıl,
Yavuz Turgul'un "Muhsin Bey"
ve "Gölge Oyunu", Yusuf
Kurçenli'nin "Gramafon Avrat"
Atıf Yılmaz'ın 'Berdel', Yavuz
Özkan'ın "Bir Sonbahar
Hikayesi" ve Kadir İnanır'ın " Ah
Gardaşım" adlıfilmlerigösterime
girecek. Aynca Abu Dhabi "4.
Türk Filmleri Haftasf'na sinema
oyuncusu Zuhal Olcay da davetli
olarak katılacak.
Beyoğlu'nda yeni
kültür-sanat
mekanı
• Kültür Servisi - Beyoğlu Mis
Sokak'ta kültür-sanat
etkinliklerinin gerçekleştirileceği
" Amika" admda yeni bir mekan
açıldı. Arnika'da her ay düzenli
olarak kısa fılm ve dia gösterimleri
yapılacak. Etkinlikler her ay
saptanacak bir konu başhğı
çerçevesinde düzenlenecek. Kasım
ayının konusu ise "belgesel sinema
ve belge fotoğrafçıhğı" olarak
saptandı. Alanlannda kendüerini
kanıtlamış sanatçılann yanısıra
amatörlere de olanak tanıyacak
olan Arnika, aynca fotoğraf ve
video çekimlerinin yapüabileceği
geziler de düzenliyor. (24515 93)
EMELSAY
Resim Sergisi
29 Ekim-20 Kasım 1994
CEP SANAT GALERİSİ
Muey7etS0k.N0:9
TÜNEL
Tel:2451996
LİSANÇÖZÜM
Bizimle tngilizce
sorununuzuçok kısa
zamanda
çözebilirsiniz.
Lütfen bizi arayın.
Td: 349 59 38
BahariyeCd.62/3