Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 30 EKİM 1994 PAZAR
10 PAZAR YAZILARI
'Yedi tepeli altın şehir'de
düş gibi bir sonbaharPrag'a puslu bir gecede inme-
lisiniz. Uçagın küçük pencere-
sinden, kentin ışıklanyla tanış-
malısınız ilkin. Ve aşağıda, Vita-
va Nehri'nin kıyısında yıldızlan
seyredenleri düşünüp tannsa) bir
haz duymalısınız. Sonra varsın
solgun san ışıklarda Prag'ın si-
lüeti içinizi kıpırdatsın. heyeca-
nınızı gıdıklasın. 'Altm şehir'in
düşleriyle uyuduğunuz ilk gece-
nin ışıltılı sabahında, hayallerini-
zin bile Prag'ın güzelliklerine
ulaşamadıgını göreceksiniz na-
sıIsa...Bu kenri anlatmaya. göz-
lerinizin buluştuğu hernoktadan
başlayabilirsiniz. Ama bitire-
mezsiniz. Prag'i anlatan herya-
zı. gerçekte bir virgülle bitebilir.
ancak noktayla değil.
Kendinizi, birkaç asır geriye
ışınlanmış yitik zaman gezgini
gibi hissedersiniz kentin sokak-
lannda. "Prag'ın niifusu asiında
].5milyondur"derler, -*200bini
heykeldir." Kentı dolaşırken, bu-
nun tatlı bir mübalaga oldugun-
dan kuşkuya düştüğünüz anlar
olur. Meydanlar, kiliselerbirya-
na, apartmanlann tepesinde bile
bazen bir aziz, bazen bir kral,
kuşbakışı kenti seyreder. Pragda
'yedi tepeli şehir'dir. Fakat tarihi
Prag •yedi tepeli'kaJmıştır, her
şey eskiye aıttir. Old Tovv n Mey-
danı'ndaki kulenin saati yüzyıl-
lar önce durmuş ve zaman hiç
ilerlememiştirsanki. Günogün-
dür. saat o saat. Ortaçağ savaşla-
n. Nazi çizmeleri, Rus tanklan
geçip gitmiştir, ama ne bedeni ne
deruhukirletilebilmiştirPrag'ın.
Gözünüzün kadrajladığı heryer,
eşsiz bir fotoğraftır.
Birkaç günlük turlara katılan
runstler, 'KraJ Yolu'nu takipede-
rek Prag'ı özetleyebilirler. hat-
medemezler. Ki o kadan bile bu
kente aşık olmaya yeter. İlk du-
rak Powder Gate Kulesi'dir \e
11. yüzyılın mirası bu kule, bir
yerde eski kentin kapısıdır.
Adımlannızsizi buradan Prag'ın
kalbıne götürür, Old Tovv n Mey-
danı'na.. Sağda St. Nicholas Ki-
lisesi. tam karşıda ünlü astrono-
mik saatiyle Old Town Hall.
meydanınkösebaşlannıtutar. 15.
PRAC
SUAT
TAŞPINAR
yiizyıldan kalan kule. her saat
başı muazzam bir gösterinın de-
gişmeyen sahnesidir. Çan çalar,
kulenin minik pencereleri açılır
ve 12 azizin heykelleri tek tek
pencerelerin önünden gecer. Dı-
şındaki küçük heykeller. tam 5
asırdır her saat başı hiç şasmadan
aynı hareketlen yineler ve sağa
soia dönüp durur. Kaynakiara
göre bunlardan bin de 'insanoğ-
lunun hırsmın ve kendini beğen-
nıişliğinin' sembolü olan
Türk'tür.
Arnavutta^ı dar sokaklan, en
genci 100 yıllık apartmanlan
seyrederek geçtiğinizde Vitava
Nehri önünüzdedirartık. Vitava.
Prag'ı ikıye böler, 10 köprü inadı-
na birleştirir. Mevsim sonbahar-
dır. Vıtava'nın kıyısında kuğular
ölü yapraklarla o> naşır. Charles
Köprüsü'nde 'köprütistü aşıkla-
n', aziz heykellerinin altında
öpüşür. Köprünün ikı yanında 28
heykel, aşklann dilsiz tanığıdır
yüzyıllardır. Prag. birazdaChar-
ies Köprüsü demektır. Bugünkü
köprü 14. yüzyılın damgasınıta-
şır. Öncesınde. baharla coşan Vı-
tava'nın önüne katıp sürükledıği
köprülerin öyküsü anlatılır. Ar-
kanızda Old Tovv n Meydanı, kar-
şı kıyıda Prag Kalesi durur. Res-
samlar, müzısyenler, 'Prag han-
rası" satanlar yıne salkım saçak-
tır köprü üstünde. Avrupa'nın
•ortayerT Prag'dır. Prag'ın 'or-
ta yeri' Charles Köprüsü. Bu
köprü hem aşk demektir hem de
ölüm. Kimsenin nehre atlayıp ın-
tihar ettiği \aki degildır ama
'aşagı atılan' Aziz John Nepo-
muk'un anısını utançla saklar
Charles Köprüsü. Kral 4. Vaclav,
kendisini aldattığından kuşku-
landığı eşinın çıkardığı günahla-
n öğrenmek ister Nepomuk'tan.
Krala 'hayır' demenin bedelini.
Vitava'nın gn sulanna gömül-
mekle öder Nepomuk.
Vitava'nın öteki yakasında yi-
ne dar sokaklar, her köşede bir
başka güzellikle buluşturur sizi.
Bu loş sokaklar. Prag'ın dilidir.
"Kafka'nın ruhıınu anyorsanız
meydanlan boşuna dolaşmayın"
der Çekler. "Tenha sokaklara
dalın. orada rastlarsınız." Prag "ın
sokaklannda. hatta caddelerinde
yan yana ikı araç zor gider. Yol-
lar dardır ve insanlar içindir ge-
nelde. Çünkü Prag böyle kurul-
muştur \e böyle de kalmıştır.
'Kral Yolu' devam eder. Ama
merdivenleri, ama dık yokuşlu
sokaklan izlersiniz. Bütünyollar
Prag Kalesi'ne çıkar. \'e tüm
kent ayaklannız altındadır şimdi.
Köprülenyle Vitava, göğe uzan-
mıs eller gibi kuleler uzanır dtiz-
lükte.Kaleden inince bir başka
köprüden, Cech'den Vitava'yı
bir daha geçmek. Prag'ı keşfet-
menın 'mütemmimcüzü'dür. Bu
yol sizi Yahudi gettosuna götü-
rür. Yahudıler 13. yüzyılda ken-
dılcnne izole edılmıs bir dünya
kurarlar burada. halka kanşmaz-
lar. Ve bugün Eskı-Yeni Sina-
gog'u. mezarlığı, Nazi soykın-
mının hazin anılanvla ve tunst
kalabalığıyla kucak kucağa ya-
şargetto. Belki en dokunaklı ye-
n, 1943'te Nazılerin Terezin top-
lama kampında yaşayan Yahudi
çocuklann çızdığı resimlerin ser-
gılendığı bölümdür. Birtoplama
kampının tasa\\uru ımkansiz
!>anlannda. ölümle ıç içe yaşa-
yan çocuklann masum dünyala-
nnın aynasını görürsünüz; baca-
sı tüten sıcak evler, oyuncaklar
ve herrengi, herçızgisiyle hayat!
Zaman bu kent için tşlemez
ama her 'yolcu' için aynlık vak-
tı vardır. Prag'dan bırgece vakti
aynlmalısınız. geldığinız gibi.
Bir parçanız burada kalacaktır.
Ve aynldıgınız an, buluşmaarzu-
sudolduracaktıryüregınızi. Ama
zaman gibi. aynlık da farkh bir
anlam bulur Prag'da. Tıpkı şaınn
dedığı gibi: "Çünkü aynlık da
se^daya dahiL, çünkü aynlanlar
hala sev gili."
Bugün pazar; .bana
bir çay borcunuz varBugün benim pazarım, sizin
degil! Çünkü benim için pazar,
gazetemi ne zaman okumaya
başladıysam o zamandır. Gözü-
mün önüne sizlerin sabah çayı
keyfıyle matbaa kokan gazeteni-
zi kanştırdıginız anı getirir, aça-
nm dörde katlanmış gazetemi.
Genellikle bu, araya iyi saatte ol-
sunlar girmediyse salı akşamla-
n işten döndüğüm zamana rast-
larama gerçek keyif zamanı, er-
tesi gün işe gıderken 188 numa-
ralı körüklü otobüse bındıgım
zaman başlar: Ne çocuklar. ne te-
lefonlar. ne mutfak işlen, ne de
daktilom... Hemen kendi sa>fa-
nuza hızlı bir göz atanm; ne ya-
lan söyleyeyim, gözüm ilk önce
Stockholm klişesini arar. Oysa
bilirimdünyanın birçok köşesin-
deki arkadaşlanm, birbirinden il-
ginç görüntüleri sizlere aktar-
mışlardır komşu sütunlarda. Ya-
zım varsa, altın makasa ne kadar
uğradıgına bakanm. Hafif bir
serzenişte bulunacak kadar mı.
yoksa görülmezlikten gelecek
kadar mı?
Sonra sıra, köşe ya/ılannage-
STOCKHOLM
GÜRHAN
UÇKAN
lir. Eger varsa, Onat'ın yazısını
büyük bir zevkle okurum Türk-
çenin güzellığini her an yüreğım-
de duyanm Önat'ı okurken Za-
ten onun yazısı bıterken. 188 son
durağınagelmis. olur. Sıra 160'a
bınmekte. O zaman eğer ayakta
kalmazsam, sıra Hıkmet Çetin-
kaya'nın büyük kavgasını her
gün aynı kararlılıklasürdürdügü
sütununagelmiştir. Onun apaçık
sözleri, Ilhan agabeyimizin kıv-
rak ve ince esprili satırlan içimi
zenginleştirir
Hele geçen hafta oldugu gibi
Isveç basınında. gazetemizde çı-
kan bir yazıdan alıntılar yapılmış
ve Cumhuriyet'ten "Türki>
r
e'nin
saygın gazetesi" şeklinde söz
edilmişse, keyfime diyecek yok-
rur İşe gıdıyorum ama, dedigim
gıbı pazardır yine de benim için.
Ertesi gün Nobel EdebiyatÖdü-
lü açıklanacaktır; herkes Isveç
Akademisi 'ne bir kez daha dolu-
şacaktır. Olsun. Hiçbiri o anda
aklımda degildır benim. Ülke-
mizde her şey hızla kötüye gıtti-
ği halde içime, Ahmet Taner Kış-
lalı'ya özgü bir iyimserlik getir-
mıştir gazetemız. Genç arkadaş-
lar. başka hiçbir basın organında
göremeyecegımiz haberleri bu-
lup çıkartmışlardır. Garbis'in.
Hatıce'nin. Le\ent'in ve diğer
arkadaşlann objektifleri olay-
lann ıçine sokmuştur bizleri.
Ya lpek'in, Berat'ın, Aynur'un
Dergi'si? O bambaşka dünya?
Ona sıra dönüş yolunda gelecek-
tir. En çok zaten Dergi'yi okur-
ken kıskanınm sizleri. Bir bar-
dak çayınızı canım çeker.
omuzunuzun üzerinden Dergi'yi
okuyabilmek için.
Bir kez olsun pazan pazar
yaşamak istiyorum, çarşamba
degil. Her pazar aklınızda olsun
bu: Bana bir pazar çayı borcunuz
var...
AZ SERMAYELI IŞLERLE
KAZANÇ KAPISI
On ayrı alanda iş kurmanın yolları
NET AKTİF VERGİSİ KALKIYOR MU!
Dosya: Dünya Bankası'na göre
gelişen borsalar.
Serbestbölgden
Heryer serbest, heryol mübah
Geç kaJan prenslerin hazin sonu
IQ testierine "iade-i Habar" girişimlerL.
Mevduata sağtık sigortası
Aziz Karadeniz: HaJka arzlarda aracılara dikkad
Bombay'dakj
sokak
çocukJannı
görüntüleyen
Dario Mitidieri,
"Bu
çocukJardaki
olağanüstü
hayarta kaima
becerisini
yakalamak
istedim" diyor.
Turisdere
gösteri yapan
2^> yaşındaki
Savito da
sokaklarda
yaşayan 30 bin
Bombayu
çocuktan
sadece biri
Gazetelerde çıkmayan
dünyadan haberlertki dünya var sanki. Ve iki
Rusya. Biri bizim gazetede yaz-
dığımız "önemli" sayılanı. Ote-
ki ise yazmadıklanmızdan, ya-
ni haberolmayanlardan oluşanı.
Şu karşıdaki apartmanı ele
alalım. Kocagövdesiylesokagı-
mızın üçte birini kaplamanın ve
bir kolunu da caddeye uzatma-
nın verdiği güvenle. bızim bina-
ya yan bakıyor. Daha doğrusu
tepeden. Bizimkisi yabancılann
işgali altında, o ise Rus halkını
toplamış bagnnda.
Halk mı? Ve şu üçüncü hatta-
ki iki arabalı, pazar günleri bile
kravatlı ve korumalı gezen maf-
ya bozuntusu? Mafya da halkın
bir parçası sayılmaz mı acaba?
Onu bilmem; ama bu adam kar-
şı apartmanın bir parçası. Belki
binanın göremediğım yanında
başka daırelen de vardır. Eko-
nomık reformlardan da mutlaka
memnundur.
Böyle kasılarak yürümesıne
bakılırsa. dünün partı yönetıci-
lennden olsa gerek. Yoksa in-
san üç yılda yürüyüşünü bu ka-
dar değıştiremez.
Ama beşinci kattaki yaşlı in-
sanlar halkın ta kendisi işte.
Balkonda eskımiş bavullan ve
kısmen çürük olduğunu sandı-
ğım elmalan durur hep. Uzak-
tan seçemiyorum, ama adamın
atletinde ya bir yırtık var ya da
koca bir leke. Sabahlan.jimnas-
tik yapıyor o atletiyle.
Kadını sokakta göriiyorum
bazen. Ellerinde çantalar, torba-
lar. gözlerinde sıkıntı: Acaba
MOSKOVA
HAKAN
AKSAY
ölümü mü düşünüyor. yaşamı
mı? Herhaldeemelcliyor. Ve iki
yakalan bir araya gelmiyor ol-
sa gerek. Seçimde kime oy ve-
receklerini bilemem: ama kime
vermeyeceklerini tahmin etmek
zor değil.
Altıncı kattaki yaşı geçkince
kızın ise seçimlerde oy kullana-
madığına bahse girenm. Bigu-
dıler kafasına'yapışacak artık.
Her yerde süslenir: Arka oda-
da, sokağa bakan odada, mut-
fakta... (evin öteki bölümleri
buradan göriinmüyor.) O cama
çıktıgı zaman benim gibi per-
denın arkasına çekilmeyi yeğle-
yen başkalarının da olduğuna
kendimi çoktan ınandırdım. Ev-
lense de kurtulsak!
Sekızınci katta gözlüklü bir
genç var. Sabahlama yanşında
sokağımızda bana rakıp olabile-
cek tek kişı.
Açık perdenin gerisinde. ba-
şı dikkatlice öne dönük, gergin
oturuyor hep. Acaba ders mi ça-
Iışıyor? Şiir veya aşk mektubu
mu yazıyor yoksa? Sakın bom-
ba falan yapıyor olmasm? Ta-
vırlanndan politik görüşünü çı-
karmak olanaksız. Elındekı ga-
zeteyi de bir türlü göremedim.
Dokuzuncu kattaki kan-koca
ne sosyalizm zamanında mut-
luydu ne de şimdi. Allahtan yan
komşum değiller; yoksa dırdır-
lanndan uyuyamazdım. Mutla-
ka bırbirlerini ihanetle suçlu-
yorlardır. Bir keresinde konuk-
lannı uğurlarken birbirlerine sa-
nldıklannı görmüştüm. Camı
açıp onlan kutlayasım gelmişti.
Ne varki, konuklann gitmesiy-
le maça başlamışlardı hemen. .
Hafta sonlan genç ve oldukça.
iyi giyimli bir kız geliyor. Aca- *
ba zengin kocasından habersiz
annesine ve babasına yardım mı
ediyor? Umanm fahişe değildir. -
Ha, bir de kedi var. On birin-"
ci katta. Pencerenin dışına çı- •
kıp. yerden 40 metre yüksekte.;
ve 10 santimlik dar bir şeritte •;
kaygısız turlar atıyor zaman za-..
man. (Becerebilseydi sigara da .•
içerdı mutlaka.) Ne benim yü-.
reğımın agzıma gelmesine, ne:>
de Rusya'da olup bıtenlere aldı-' •
rıyor. Olüm sınınnda gezerek'
özgürlügünün tadını çıkanyor.
İşte karşı aparrmandaki kom-
şulanmdan bazılan. Ben onla--
nn ülkesindekı polıtık olaylan, •
toplumsal değışikükleri anlayıp'
yazmayaçalışıyorum. Bazen de"
bütün bu geİişmelerin. onlan '
benim kadar ilgilendirmediği*
kanısına kapılıp hayıflanıyo-^
rum.
Sahi, acaba onlar benim hak-
kımda neler yazariardı? Ke-r
.
dinin benı önemsemediğine
emınim gerçi...
İngiliz televizyon
dizileri sağlığa zararlı
Televizyon dizilennde ulusal
yeme içme alışkanlıklarına ba-
kanlar. Ingılızdızılennı sağlık-
sız buldular: Bol kızartma, agır
yağlar, kana kolesterol ve hpid
dopingi yapan pışirmeyöntem-
len, lifi alınmış undan yapılma
bulaşık bezi gibi beyaz ekmek-
ler. şeker boya ve katkı madde-
si yüklü her türlü abur cubur...
Bunlar, televizyonda mılyonla-
n mıhlayan dizilerde mönü...
Iletişim fakültelen araştırmacı-
lanna duyurulur:
fşte size yeni bir araştırma
konusu daha. Dızı kahramanla-
n ne yiyor? Tıkınıyorlar
mı.atıştınyorlar mı. yoksa sağ-
lıklı mı beslenıyorlar?
tngıhzlerin hiç vazgeçeme-
dikleri birdızi Coronatıon Stre-
et. Haftada üç gün ekrana gel-
diğinde karşısında mılyonlar
var. Coronatıon Street. ülkenin
kuzeyinde hayalı bir kentte. or-
tanın altında hallıce bir sokak.
Mılyonlarca ortanın altında hal-
lıce. bu diziyi kaçırmaz. Oyun-
culan da tıpkı dizi gibi ortanın
altında hallıcedir. Sokaktakı in-
san dedığimız o sosyolojik ol-
gu. kendisini ekranda bulur
bunlarla.
Ve tabii mönüsünü de... Böy-
le bir kitleye yönelen böyle bir
dizı. kalkıp da sağlıklı beslen-
menın faziletinı anlatacak de-
LONDRA
EDİPEMİL
ÖVMEN
ğil ya! Hıfzıssıhha Sokagı olsa
adı neyse! Dizide öne çıkan ka-
rakterlerden Gail adlı bayanın
bir ayaküstü atıştırma dükkanı
var. Bızdekı sandviççi. hambur-
gerci kırması bir yer.Jletişim
araştırmacılan dizıy ı mönü açı-
sından bir ıncelemışler ve gör-
müşler ki Gail'den y ıyip içenler
kısa sürede damar sertliğinden,
kalp krizinden gidecek. Çünkü
her şey kızartma. yumurta. yag
ve şekeroranı yüksek sosis. do-
muz eti. salam işi. Aynca Coro-
natıon Sokağı'nda çok da içki
ıçıliyor. Taze sebze meyve ye-
mek kimsenın aklına gelmiyor.
Coronation Sokagı'nı seyre-
denlerin kafa sağlığı da epey
kuşkulu. ama vücut sağlıklan-
nın hiç de ıyı olmadığı böylece
kesinleşti. Pekiyi, başka diziler-
de durum ne? Londra'nın orta-
nın altında hallice hayali bir
meydanına bakan ev lerdeki ya-
şamı konu edinen Eastenders
biraz daha sağlıklı görünüyor.
Çünkü hiç olmazsa orada kre-;
malı pasta. domuz etine kınl-
mış yumurta. pızza. haşlama ta-,
vuk ve lahana gibi öbüriine gö-,
re daha sağlıklı bir mönü çıkmış
ortaya.
BBC televizyonu tarafından-
her ay yayımlanan Yemek Der-
gisi tarafından yapılan araştır-
mada 8 hafta boyunca 5 televiz-
yon dizısınde milletın ne yiyip.
ne içtiğine bakıldı. Avustral-.
ya'dan ithal edilen Neighbours
(Komşular) dizısi en sağlıkiı di-
zi çıktı araştırmadan. Alkol ora-
nı az, lıflı gıda oranı yüksek, bol
C vitaminlı. Tevekkeli değil di-
zideki oğlanlar ve kızlar sağlık
ve şehvet düşkünü!
Coronation Sokağı'nı yayım-
layan Granada TV adlı özel şir-
ketin temsılcısi. buçokpopüler
dizinin çok sağlıksız bulunma-
sı karşısında hiç tınmadı. "Bu
kadar halkın içinden gelen kah-
ramanlar. sadece otla beslenıp
vejeteryen olacakdeğil ya" de-
dı çıktı işın içinden. Görüş be-
lirten bir diyetisten ise şu gö-
rüşte: "Ülkede etten vazgeçip
ota yönelenler 18 milyonu bul-
du. Televizyon dizilerinin. top-
lumda yavaş da olsa değişen ye-
me içme alışkanlıkJannı yansıt-
masını bekliyoruz."
Bu diyetisyeni bir de Tür-
kıye'ye davet etmek gerek.
İspanyollara göre
yolsuzluk 'had saflıada'
lspanyollann yüzde yetmiş
dokuzu, yolsuzluklann had saf-
hada olduğu görüşündeler.
"Had saflıada" dediklerı, son
beş yılda birkaç kişinın bulaştı-
ğı komısyon, nüfuz olayları.
Ama ben. diğer ülkelerdeki po-
litikacılara. hükümetlere. baş-
bakanlara kadar uzanan ve artık
olağan sayılan yolsuzluklara
baktığımda, Ispanya'dakine yol-
suzluk diyemiyorum. Ama Is-
panyollar'ın bu duyarlılığına da
saygı duyuyorum. Bazı Batı ül-
kelerinde bir bakanm, bir polı-
tikacının küçük bir hediye alma-
sı bile. istifasını gerektıren bir
yolsuzluk oluyor.
Yolsuzluğa yenı birtanım ara-
manm sırası geldi galıba. Ma-
dem ki globalleşiyoruz, yolsuz-
luğun olmadığı tek ülke de yok
gibi. global bir tanımlama ge-
rek. Yoksa, ülkelerarasında hak-
sızlık oluyor. Ya da bir derece-
lendirmeye gıtmek gerek; birin-
ci sınıf, iîcinci sınıf gibi.
Türkiye'de de benzer bir an-
ketin yapılması yararlı olur;
"Sizce yolsuzluklar had saflıada
mıdır, normal midir. ya da yok
mudur?" Gerçekten köşedönü-
cülük kültürünü benimsedık mi,
yoksa, karşıyız da elımizden bir
şey gelmiyor mu? Birçok kişi
**Yolsuzluk vardır ve olmalıdır
da" diye de düşünebilir. O za-
man diyecek bir şeyimiz yok.
Demokrası. çoğunluk rejimidır.
MADRID
-Adam koskocaman başbakan
olmuş, bakan olmuş, banka mü-
dürii olmuş; o kadarcık da yemi-
yecek mi" diye düşünenler ço-
ğunluktaysa. yolsuzluk kavra-
mının üzerindeki "kötü" imajı
kaldırmanın zamanı geldi de-
mektir; devir yolsuzluk devri.
yolsuzlann devri demektir.
İki yıl önce Fransa'da had saf-
hadaydı yolsuzluklar. Hükümet-
te de sosyalistler vardı. Halk.
yolsuzluğa karşı oldugu için se-
çımlerde sosyalistlere oy ver-
medı, sag kazandı. Şimdi sağm
içinde yüzlerce polıtikacmın
yolsuzluklara kanştığı söyleni-
yor. Olan sosyalizme oldu yani,
sosyalizm batmış oldu Fran-
sa'da.
Partilere parasal kaynak sağ-
lanması sorunu, demokrasilerin
biraçıgı. Ispanya'dada, kurum-
sal olarak yolsuzluğa adı kanş-
mamış siyasi parti yok gibi - ko-
münistlerin dışında. - "Dosya-
lar acılsın" deniliyor ama. kim-
se kendi dosyasını açmak iste-
miyor. Sosyalist Parti"nin. üç
beş yıl öncesıne dayanan bir
"Filesa" olayı, liberal Halkçı
Parti'nin bir "Naseiro". Kata-
lanlann bir "GaziDo", baskıla-
nn da bir "Kumar Makine-
si"olayı var. Liberaller, Meclis
Yolsuzluk Komisyonu'nun,
kendi dosyalan Naseiro dışında
tüm dosyalan açmasını istiyor.
Sosyalistler, tüm dosyaların
açılmasını istiyorlar ama Kata-
lanlar ve Basklılar, gazino ve
kumar makınesi dosyalannın
açılması durumunda sosyalist
azınlık hükümetinden destekle-
rini çekeceklerini belirtiyorlar.
yani. hükümeti düşürürüz de-
mek istiyorlar.
Katalanlar ve Basklılar, "Bi-
zim yolsuzluk dosyalanmıza, bi-
zim kendi yerel parlamentolan-
mız bakar" deyip kurtulmak is-
tiyorlar, nazik bir kavram olan
"özerkliğe" sığınıyorlar. Yani,
sistem tıkanmış, yolsuzluk çık-
mazda.
Sistemler, yolsuzluklan önle-
yemez durumda. Politika, "yol-
suzluk"la özdeşleşmeye başla-
dı. Bu kirlilik önlenmelidir.
Ama. bir af ya da bir pişmanlık
yasasıyla geçici ve yine görüş-
mek üzere degil. Dünyanın baş-
döndürücü bir hızla kirlenmesi-
ni durdurmak gerek. Sistem
kendi kirliligini temizlemekten
aciz; ama insan. insan olarak
daha kötü olmaktan kurtul-
malıdır.