03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
3 EKİM1994PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA EKONOMI Maliye Bakanlıgı'nda atamalar • ANK ARA (AA) - Maliye Bakanlığı Gelirler Genel Vfüdürlüğü'ne Hesap Uzmanlan Kurulu Başkanı Hasan Basri Aktan. Tasfıye jşJen Döner Sermaye İşletmeleri Genel Müdürlüğü'nede(TASİŞ) İstanbul Defterdan Mehmet Şirin atandı. Resmi Gazete'nin dünkü sayısında yayımlanan atama kararlanna göre, Mehmet Şirin'in TASİŞ Genel Müdürlûğü'ne atanması ile boşalan İstanbul Defterdarlığı'na da.Maliye Başmüfettişi Alper Kuş getirildi. Görevlerinden alman Gelirler Genel Müdürü Murat Semercigil ile TASİŞ Genel M üdürü Tolga Akgün, açık buiunan I'inciderecekadroJu Bakanlık müşavirliklerine atandılar. TASİŞ Genel M üdür Yardımcısı Ali Yüdınm ise başka bir göreve atanmak üzere görevinden alındı. Gümrüklerdeki bilgisayar ağı için beklenen krediden halen ses seda yok ııııımkbıııimkadercılım ÖZLEM YÜZAK •Avrupa gümrükleri ileentegrasyonu sağlayacak otomasyon yatınmı için Dünya Bankası'ndan 8 aydır kredi bekleyen hükümet, nedense AB tarafından sağlanabilecek proje kredisi için hâlâ Avrupa Yatınm Bankası'na resmi başvuru yapmıyor. dikkat çekiyor. Edinilen bügiye göre gümrüklerin, Ha- zine'nin ve Maliye Bakanlığı Gelirler Ge- nel Müdürlüğü'nün modernizasyonu amaayla kullandınlması düşünülen Dünya Bankası kredisinden, önündeki süre kısaldığı için gümrük otomasyonu- na aynlan payın ayn olarak değerlendi- rilmesi tekîifi gümrük müstesariığı üst, düzey yetkilileri tarafından Dünya Ban- kası uzmanlanna iletildi. Ancak bugüne kadar hiç bir sonuç alınamadığı bilini- yor. Konu ile ilgili görüşlerini aldığımız Gümrük Müsteşarlığı Genel Müdür Yardımcısı Edip Aktaş, Dünya Bankası ve Avrupa Birliği Bilgi İşlem Projesi'ne bağlı olarak kendi bünyelerinde bir takım oluşturduklannı ve süratle oto- masyon projesinin fızibilitesini haarladı- Bugüne kadar ancak kaba maliyeti çı- karülabılen yaklaşık 40 milyon dolar tu- tanndaki gümrük otomasyonunun ger- çekleşebilmesi, Dünya Bankası'run vere- ceği krediye bağlı. Ancak söz konusu kredi, gümrük birliğine gecişe 15 ay gibi kısa bir süre kalmasına rağmen, 8 aydan beri bir türlü sağlanamadı. Zira bu kredi, Dünya Bankasfrun "Türk finans siste- minin iyileştirilmesi projesi" kapsamında veriJecek kredinin içinde değerlendiril- mekte. Bu sırada Türkiye'nin mali yardım taleplerine. "Proje bazında destek sağiayabiliriz" yanıtı veren Avrupa Birli- ği'ne ise, gümrük birliği öncesi gümrük- leri bilgisayar ağına kavuşturacak yatı- nm için kredi başvurusu yapılmaması klârffiTkaydetti. Gümrük birliğine geçişin can damar- lanndan biri olan Türkiye'deki gümrük idareleri üe Avrupa Birliğine üye ülkele- rin gümrükleri arasmdaki bağlantmın bilgisayar ağı ile sağlanması anlamına gelen "otomasyon astemi" için fınansal kaynağın sadece Dünya Bankası'ndan aranması son derece yanlış bir strateji olarak değerlendiriliyor. AB, üyelerine altyapının geliştirilmesi ve modernizasyonu adı altmda "yapısal fonlar" sağlıyor. Avrupa Yatınm Ban- kası(AYB) ise yapısal fonlar kapsa- mında büyük önem arzeden kurumlann basında eelivor. Birliee üve olmamasına rağmen AB ile bağını gümrük birli- ği ile sağlayacak tek ülke olan Türkiye'- nin ise Avrupa Yatınm Bankası'na başvurarak bu fondan yararlanma ola- nağı var. Dolayısıyla ilk akla gelen soru, 4 bin 400 personel, 18 gümrük başmüdürlüğü ve 260 gümrük idaresinden oluşan Türk gümrüklerinin, AB ülkeleri gümrükleri ile entegrasyonu bu kadar kısa sürede ve başvurulrnamış kredi olanaklanyla nasıl sağlanacak? İKTİSAT BANKASI T.A.Ş. SAYIN PAY SAHİPLERİNE Yönetim Kurulumuzun 30.09.1994 tarih 1994/20 sayılı toplantısında, Bankamız Genel Kurulu'nun aşağıdaki gündemi görüşüp karara bağlamak üzere; 19 Ekim 1994 Çarşamba günü saat 11.00'de Büyükdere Caddesi, No: 165 ESENTEPE- İSTANBUL adresindeki Genel Müdürlük binasında olağanüstü olarak toplanması kararlaştırılmıştır. Bankalar Kanunu ile ana sözleşmemiz hükümlerine göre pay sahiplerimiz bu toplantıya bizzat katılabilecekleri gibi diğer bir pay sahibine veya dışarıdan seçe- ceği bir vekil aracılığı ile de aşağıdaki örneği uygun şekilde vekalet vermek sure- tiyle bu toplantıda kendilerini vekaleten de temsil ettirebilirler. Ancak sermayenin % 1 vedahafazlasınasahip pay sahiplerimiz ile Bankamız Yönetim Kurulu Başka- nı ve üyeleri ile denetçiler ve birinci derecede imza yetkisine sahip mensuplarına vekalet verilmesi mümkün olmayıp bunlar dışında kalan pay sahiplerimize ise ve- kil olarak kullandırılabilecekoy sayısı toplamoysayısının % 1'inigeçemez. Pay sahiplerimizin bu toplantıya katılmalarını diler, yasa gereği hamiline yazılı hisse senetlerini nama yazılı hisse senetleri ile değiştirmeyenlerin toplantıya katı- lamayacaklarını bilgilerini rica ederiz. Saygılarımızla İKTİSAT BANKASI T.A.Ş. Yönetim Kurulu GÜNDEM: 1. Başkanlıkdivanının seçilmesi. 2. Genel Kurul toplantı tutanağının imzalanması konusunda başkanlık divanına yetki verilmesi. 3. Sermayenin 500.000.000.000.- TL arttırılarak 800.000.000.000.- TL'den 1.300. 000.000.000.- TL'ye çıkarılması ve ana sözleşmenin "Sermaye ve Pay Senetleri- ne" ilişkin 6. maddenin değiştirilmesi. İKTİSAT BANKASI T.A.Ş. Olağanüstü Genel Kurul Divan Başkanlığı'na, Büyükdere Caddesi, No: 165 ESENTEPE-İSTANBUL Iktisat Bankası T.A.Ş'nin 19.10.1994 günü saat 11.00'de yapılacak hissedarlar Olağanüstü Genel Kurul toplantısına beni/bizi temsilen tam yetki ile katılmaya, namıma/namımıza oy vermeye, ilgili yasalar ile şirketimiz esas sözleşmesi hü- kümlerine göre, sahip olduğum/olduğumuztümhaklarımı/haklarımızıkullanmaya yetkili olmak üzere aşağıdaki kişiyi vekil tayin ettım/ettik. Vekilin Adı.soyadı Adresi Varsa bankadaki görevi Sahip buiunduğu banka sermayesinin tutarı Vekaleten kullanacağı oy sayısı Vekalet verenin Adı vesoyadı Adresi imzası/imzalan İKTİSAT BANKASI TÜRK ANONİM ŞİRKETİ ANA SÖ2LEŞME DEĞİŞİKÜK TASARISI ESKİMETİN Madde 6 - Sermaye ve Hisse Senet- leri: Şirketin sermayesi 800.000.000. 000.- (sekizyüzmilyar) Türk Lirası'dır. Sermaye paylarını gösteren senet- lerin tamamı ada yazılıdır. Sermaye son olarak 600.000.000. 000.- TL'den 800.000.000.000.- TL'ye çıkarılmıştır. Eski sermayenin tamamı ödenmiştir. Bu defa arttırılan 200.000. 000.000.- TL sermayenin tamamı pay sahiplerince taahhüt edilerek 50.000. 000.000.- TL tutarındaki bölümü nak- den ve peşin olarak ödenmiştir. Arttı- rılan sermayenin geri kalan 150.000. 000.000- TL tutarındaki kısmı da Yö- netim Kurulu'nca belirlenecek za- manda yine nakden ve def'aten öde- necektir. Sermayenin 1.000.000.- TL tutarın- daki bölümü her biri 100.- TL değerin- de 10.000 paya, geri kalan 799.999. 000.000.- TL tutarındaki bölümü ise her biri 100000.- TL değerinde 7.999. 900 paya bölünmüştür. Yönetim Kurulu, pay senetlerini tek ya da birleşik kupürler halinde çıkar- maya yetkilidir. ilk sermaye arttırımını temsilen çı- karılan pay senetlerinden 1927 yılı Aralık ayı sonuna kadar ikiyüz liralık hisse alan ve bedelinin tamamını yük- lenen ve ödeyenler, kuruculuk hak ve çıkarlarından yararlanırlar. Bu anasözleşmede belirtilen hü- kümlere göre kuruculuk hak ve çıkar- larından yararlanacaklara, satın ala- cakları pay senetlerinden başka, ku- rucu hakkı olarak birer kurucu senedi dahaverilir. Kurucu senetleri Türk Ticaret Yasa- sı hükümlerine uygun olarak bu ana- sözleşmede belirtilen kar paylarından yararlanırlar. işbu maddede belirtilmeyen konu- larda, 3182 sayılı Bankalar Kanunu'- nun 5. maddesindeki hükümler aynen ve noksansız uygulanır. YENİ METİN Madde 6 - Sermaye ve Hisse Senet- leri: Şirketin sermayesi 1.300.000.000. 000 (Birtrilyonüçyüzmilyar) Türk Li- rası'dır. Sermaye paylarını gösteren senet- lerin tamamı ada yazılıdır. Sermaye son olarak 800.000.000. 000.- TL'den 1.300.000.000.000.- TL'ye çıkarılmıştır. Eski sermayenin tamamı ödenmiştir. Bu defa arttırılan serma- yenin 350.236.739.165.- TL tutarındaki bölümü ihtiyari yedek akçelerden, 74. 763.260.835.- TL'lik bölümü ise Yeni- den Değerleme Fonu'ndan karşılan- mıştır. Arttırılan sermayenin geri kalan 75. 000.000.000.- TL tutarındaki bölümü ise pay sahiplerince tamamen taah- hüt edilmiş ve tamamı peşin olarak ödenmiştir. Sermayenin 1.000.000.- TL tutarın- daki bölümü her biri 100.- TL değerin- de 10.000 paya, geri kalan 1.299.999. 000.000.- TL. tutarındaki bölümü ise her biri 100.000.- TL değerinde 12.999. 990 paya bölünmüştür. Yönetim Kurulu pay senetlerini tek ya da birleşik kupürler halinde çıkar- mayayetkilidir. İlk sermaye arttırımını temsilen çı- karılan pay senetlerinden 1927 yılı Aralık ayı sonuna kadar ikiyüz liralık hisse alan ve bedelinin tamamını yük- lenen ve ödeyenler, kuruculuk hak ve çıkarlarından yararlanırlar. Bu anasözleşmede belirtilen hü- kümlere göre kuruculuk hak ve çıkar- larından yararlanacaklara, satın ala- cakları pay senetlerinden başka, ku- rucu hakkı olarak birer kurucu senedi dahaverilir. Kurucu senetleri Türk Ticaret Yasa- sı hükümlerine uygun olarak bu ana- sözleşmede belirtilen kar paylarından yararlanırlar. İşbu maddede belirtilmeyen konu- larda, 3182 sayılı Bankalar Kanunu'- nun 5. maddesindeki hükümler aynen ve noksansız uygulanır. Pilotlardan 'beyinsizler' suçlamasınacevap: THY şerefcellatıEkonomi Senisi- THY tarafından satılan DC-9 uçaklan ile ilgili THY ve Pilotlar Derneği arasındaki kavga büyüyor. Geçen günlerde bir basın toplantısı düzenleyerek suçlamalara cevap veren THY Genel Müdürü Atilla Çelebi'nin TALPA üyelerini, Satan hainleri, beyinsizler ve cibiUiyetsizİer'şeklinde tanımlaması ortalığı daha da kıaştırdı. THY yönetim kadrosunu *şeref cel- latlan' olarak nitelendiren TALPA (Türk Hava Yollan Pilotlan Cemiyeti) Başkanı Erkan Pohı- köoen. bu açıklamalan saldınolarak değerlendır- di. Dokuz adet DC-9 uçağının satışı ile alınan 17 milyon dolann teslim öncesi uçaklara yapılacak büyük bakım parasına denk geleceğini hatırlatan Potukönen,"Satışın asıl amacı hiçbir programa ve ihrivaca dayanmadan sadece 'alınması için alınan' ucaklarla biii>ü>en THY uçak filosunu kücültmek- dr. Bu arada bal tutan eller de parmaklarını \ alaya- caklardır. Alan firmanın Amerika'dan olduğu ve Amerika'da uçuş \ apılıp insan taşınacağı da diğer yalan beyanların cetabıdır. Bi/im bu uçaklara ver- diğimiz 50 milyon dolar ise THY yönetiminin biz- zat yayımladığı >erilere göredir. Bizler samimi alıcıyız "dedı. DUNYA EKONOMISINE BAKIŞ ERGIN YILDIZOGLULOATOM DünyaEkonomisi Durgunluktan Çıktı Ama D ünya ekonomisi durgunluktan çıktı.Sa- nayileşmiş ülkeler ve sanayileşmekte olan ülkeler beklenenden daha hızlı bir ekonomik büyüme yaşıyorlar. Ancak yapısal ekonomik kriz devam ediyor. IMF'ye göre dünya ekonomisi 1994 yılında yüzde 3.1 ve 1995 yılında da yüzde 3.6 büyüye- cek. Sanayileşmiş ülkelerde GSMH büyüme hızı bu yıl ortalama 2.7 olurken Güneydoğu Asya ülkeleri yüzde 8 civarında büyümeye de- vam edecekler. Dünya ticaretinin büyüme hızı. geçen serteyüzde4olmuştu, bu yıl yüzde 7.2- ye ulaşması bekleniyor. Bazı ülkelerde bü- yüme hızı tahminleri (yüzde olarak) 1994 ve 1995 için şöyle: ABD (3.7, 2.5); Japonya (0.9, 2.5); Aimanya (2.3, 2.8); Fransa (1.9, 3.0); Ingil- tere (3.3,3); İtalya (1.5,2.8) ve Kanada (4.2,3.8) ("World Economic Outlook"). Bu "güçlü" eko- nomik büyüme rakamları, ekonomik gerileme- nin başladığı 1988 yılındakı ortalama büyüme düzeyinden (yüzde 5) henüz oldukça uzak. Bu güçlü büyüme eğilimine rağmen ileri sa- nayi ülkelerinde işsizlik, enflasyon, faizler ve kamu finansmanı konularında önemlı belirsiz- likler var. Bugün sanayileşmiş ülkelerde işsız sayısı yaklaşık 3.5 milyon ve IMF, 1994 ve 1995 yıllarında bir önceki yıla (durgunluk yıllarına) göre işsizlik oranlarında ciddi bir gelişme beklemiyor. Sanayileşmiş ülkelerde işsizlik oranı 1992 yılında ortalama yüzde 7.7 idi. Bu rakam geçen sene 8.1'e çıktı. Bu sene yüksel- meye devam ederek yüzde 8.2'ye ulaşacak olan işsizlik oranının, 1995'te yüzde 8.1'dekal- ması bekleniyor. Diğer taraftan sanayileşmiş ülkelerde enf- lasyonun baş kaldırmaya baş- ladığına dair bir korku var. Bu ülke- lerde 1993'te orta- lama yüzde 2.4 olan enflasyonun 1995te yüzde 2.6'- ya çıkacağı düşü- nülüyor. ABD ve ingiltere'de ise enflasyonist eği- limler dığerlerin- den daha güçlü. ABD'de enflasyo- nun 1994te yüzde 2.7'den 1995e yüz- de 3.4'e; İngiltere'de ise aynı dönemde yüzde 25ten 3.2'e çıkacağı tahmin ediliyor. Özellikle ABD'de faizlerin yükselmesinin global borsa- ları diğer ülkelere göre daha şiddetli etkiledi- ğini göz önüne alırsak, önümüzdeki dönemde dünya ekonomisinde enflasyonist bir beklenti- nin yaratacağı belirsizliklerin oldukça etkili olacağını düşünebiliriz. Şu sırada Doğu ve Gü- neydoğu Asya ülkelerindeki güçlü büyümenin talep üzerinde yarattığı basınç ile dünya meta fiyatları endeksi artıyor. Aimanya ve Japonya'- da ekonomik büyümenin hızlanması bu basıncıdahadaarttıracak. Nihayetlraküzerin- den ambargonun kafkması da temel mallara olan talebi biraz daha körükleyecek ve do- layısı ile özelde meta fiyatlarının artışlarının, genelde enflasyonun yaratacağı belirsizliğin etkisini güçlendirecek. Belirsizlik kaynakları- ndan biri de sanayileşmiş ülkelerdeki bütçe açıkları. Bir OECD çalışmasına göre bu açı- kların önemli bir kısmı "yapısal", yani ekono- mjk toparlanma sırasında alınacak bazı gelir arttırıcı ve masraf kısıcı ek tedbirler azalmaya- cak. Bu, söz konusu ülkelerde kamu borçlan- ma eğiliminin yüksek kalacağını gösteriyor. Bu ülkelerde, devlet harcamalarında, özellikle sosyal hizmetlerde kesinti, vergilerin ve borç- lanmayı kolaylaştırmak için faizlerin artması adeta kaçınılmaz gibi gözüküyor. öyleyse, ko- laylıkla geri teperek yatırımları zorlaştıracak, tüketimi kısacak böylece ekonomik büyümeyi yarıda kesebilecek, işsizliğın tekrar artmasına yol açabilecek cinsten tehlikeli tedbirler de söz konusu. Enflasyon, değişken faizler ve bütçe açıkları ise mali piyasalara kabus gördürten konular. Bu yüzden önümüzdeki dönemde mali piyasalarda istıkrarsızlığın devam edece- ğini de düşünmek gerekir. Globalleşme ve istikrarsızlık Baş döndürücü bir hızla ilerleyen teknolojık gelişme ve globalleşme. istikrarsızlıkları daha da arttırıyor. Globalleşmenin hızını çokuluslu şirketlerin (ÇUŞ) 1960da 3500 olan şube sayısının 1993'te 206.000'e, dünya toplam ihra- catı içındeki paylarının da yüzde 20ye ulaş- masından görebilıriz. United Nations VVorld In- vestment Report'a göre 1993'te ÇUŞ'lar global üretimin 1/3'ünü doğrudan kontrol edıyorlar. Dolaylı etkilerînın ise çok daha fazla olduğu bir gerçek. Bu sürecın önemli kaynaklarından biri olan haberleşme teknolojisindeki gelişmeler, sermaye hareketlerindeki serbestleşme ile birleşince büyük bir istikrarsızlık kaynağı ol- maya başladılar. 1990-93 arasında global ser- maye piyasalarının hacmi 1 trilyon dolardan 3 trilyon dolara çıktı. Ancak sermaye piyasala- rının hacmindeki bu baş döndürücü gelişme Doğu Avrupa ve Rusya'nın ve Rusya cumhuri- yetlerinin, Güney Afrıka'nın, Afrika'da çök- mekte olan devletlerin /ekonomilerin yeniden inşası, ekonomik durgunluktan çıkarken tek- nolojik yenilenme için gerekli yatırımların yapılması ve gelişmiş ülkelerdeki bütçe açı- klannın karşılanması için gerekli sermayeyi karşılamaktan çok uzak. Global sermaye pi- yasalarının toplam hacmi gelişmiş yedi ülke- nin toplam bütçelerinin sadece 3/4'ü. işte po- püler adı "sermaye kıtlığı" olarak bilinen (gerçekte 1970'lerde başlayan global yapısal kriz ve değı- şim döneminin de- vam etmekte olduğu- nun en iyi ekonomik göstergelerinden biri olan yetersizser- maye birikimi) sorun gelecek yılların en ciddi istikrarsızlık kaynaklarından biri olmaya aday. Devletler bu fon- ları çekmek için glo- bal piyasalarda bir- birleriyle şiddetli bir rekabet içindeler. Ulusla- rarası sermayeye en kısa zamanda en yüksek getiriyi sunabilen bu fonlara o kadar çabuk ulaşabiliyor. Bu getiriyi sağlayabilmenin yolu ise yeni çıkarılan borç senetlerinin faizlerini yükseltmek, bütçe açıklarını azaltmak için sos- yal harcamaları kısmak ve karları arttırmak için ücretleri düşürüp, emek pazarını daha es- nek hale getirmekten geçiyor. Devlet işletme- lerinin global yatırımcılara yok pahasına satı- Iması da ek bir teşvik oluşturuyor. Böylece 1980'lere kadar dünya piyasalarının işleyişin- de önemli birer belirleyici olan hükümetlerin şimdi giderek piyasaların işleyişine sadece tepki gösteren, (bakınız: 1992 ve 1993 para krizleri ve bir yıldır tahvil piyasaları) edilgen oyuncular durumuna düşmeye başlıyorlar. Büyük sermayeleri kontrol eden (market- makers) mali yatırım kurumları da karşımıza "dünya ekonomisinin hem polisi, hem yargı- cı, hem jürisi olarak" (FT 30/09/94) çıkı- yorlar. Aç gözlülük (kar hırsı) ve korku (kısa vaadeli yatınm eğilimi) ile hareket eden bu güçlerin etkisinin artması seçilmiş hükümetle- re dışardan ekonomik politikası dayatarak ve etkilerini azaltarak ulusal egemenliği ve de- mokrasiyi azaltan bir basınç oluşturuyor. Bu kıyasıya rekabet ortamında en büyük feda- karlık ise daha düşük ücretlere, daha kötü sos- yal hizmetlere ve daha uzun ve üretken çalış- ma sürelerine katlanmak zorunda olan emek- çilere düşüyor. Görüldüğü gibi belki güçlü bir ekonomik to- parlanma dönemi başladı ama ufukta istikrar- dan eser yok. Global kriz, devam ediyor. ANKARAPAZARI YAKUP KEPENEK Yanlışa Koşulanmak"Akılalmaz", "beklenmedik" ya da "o//nac/(/f"işlerolun- ca, "toplumsal akıl" çahşmaz. Kamuoyu yanlışa koşullanır; enine-boyuna düşünmeden hızla sonuç almaya yönelir. Keskin kanılara kapılır. Emlak Bankası'na ilişkin son gelişmeler de yanlışa koşul- lanmanın ve buradan yanlış sonuçlar çıkarmanın yeni bir örneğidir. "KIT, her ne olursa olsun özelleştirilmeli" noktasına, yanlışa koşullanma ile getirilen kamuoyu, Emlakbank soy- gunundan giderek "Özelleştirme kamu bankalarından baş- lasın" kanısına varmış bulunuyor. önce, bu kanıya ulaşma sürecini daha yakından irde- lemek gerekir. Bilindiği gibi Emlak Bankası'nın bir eski ge- nel müdürünün, bankanın kaynaklarını kötüye kullanması "tam anlamıyla rastlantısal" olarak ortaya çıkmıştır. Ne kamu denetimi, ne güvenlik güçlerinin bulgusu, ne de savcılık soruşturması ya da TBMM araştırması sonucu de- ğil, yerini bulmayan bir "babasal" kurşun, soygunu açığa çıkarmıştır. Sonra, bırakalım istanbul Bankası gibi eski ünlü özel ban- kaların ya da başta TYT Bank olmak üzere son bir yılda üç özel bankanın batırılışlarını bir yana, bankacılık kesiminin "beynl" konumundaki TC Merkez Bankası'nın başkanına ilişkin olarak kamuoyuna yansıyanlar ve çok daha korkuncu "yetkililerln" bu konuda da "vurdumduymaz" kalabilmele- ri, "sorunun" çok daha derinlerde olduğunu kanıtlar. Gelelim asıl konuya. Ülkemizde kamu bankalarınm, eko- nominin tarihsel gelişmesi açısından ortak ve önemli bir özelliği vardır. Kamu bankaları, esas olarak "yatınm banka- /ar/"dır. Üreticilere kısa ve uzun dönemli ve düşük faizli kre- di ve kimi zaman da teknik bilgi sağlarlar. Bu işlevlerini ne ölçüde yerine getirdikleri ayn bir tartışma konusudur; ancak işlevleri, yatınm bânkacılığıdır. Sermayenin; para, taşınır- taşınmaz ticaretine yöneldiği, daha doğrusu "üretimden *açf/ğ/"durumlarda yatınm bankacılığı önemlidir. Burada iki örnek yeterli olacaktır. Kamu bankalarından TC Ziraat Bankası, uzak-ara, ülkenin en büyük bankasıdır ve geçen yüzyılın ortalarından bu yana tarımsal kredi kurumu olarak anıtlaşmıştır. üsmanlı dan devralınan ve özellikle 1950lerden başlayan tüm kötüye kullanmalara karşın yıkı- lamayan bu bankayı özelleştirdikten sonra tarımsal kredi sorununa nasıl bir çözüm bulunacaktır? Günümüzde bile, halkın yarıya yakınının doğrudan geçim kaynağı ya da iş alanı olan tarım sektörünün kredi kaynağını kurutmanın ya- ratacağı ekonomik ve toplumsal yıkımın hesabı yapılmış mıdır? Kamu bankalarından bir başkası Halk Bankası'dır ve ana işlevi, esnafa, küçük üreticiye kredi sağlamaktır. Kentlerde küçük üretim ve hizmet birimlerinin çok yaygın, yaklaşık iki milyon olduğu bilinmektedir. Kendi işini yürüten milyonlar- ca küçük ve orta boy girişimcinin kredi kaynakları, özel elle- re bırakılabilir mi? Milyonlarca esnafın kredi kaynağını kes- menin doğuracağı ekonomik ve toplumsal sonuçlara ilişkin bilimsel araştırmalar nerededir? Ek olarak, gerek Ziraat'in gerekse Halkbank'ın özelleşti- rilmesi girişimleri, tarım ve esnaf örgütleriyle tartışılmadan hangi "demokratlk'yada "halkçı"an\ayışlagerçekleşttrile- cektir? Yukarıda sıralanan ve benzeri sıralanabilecek soruların yanıtları enine boyuna tartışılmalıdır. Sonuçta kamu banka- larınm tümden ya da bir bölümünün özelleştirilmesi sonu- cuna varılabilır. Ancak, bugün olduğu gibi, bir "akıllı kur- şun'un sonucu olarak kamuoyunun sürüklendiği "Özelleş- tirme kamu bankalarından başlamalı"^ sonucu, yeni yan- lışlara gebedir. ••• Emlakbank olayı sonrasında ılginç demeçler verildi. Ünlü bir sanayicımiz "Soruşturmayı yabancılar yapsın" diyor. Yani "temiz eller"e bizleri yabancı "dürüstler" kavuştur- malıymış. Gerçekten sormak gerekiyor, ülke üç-beş kamu kuruluşunu yönetecek sayıda dürüst yönetici bulamayacak bir duruma mı düştü? Bu ölçüde, erdemli ve nitelikli insan yokluğu çukurunda mıdır? Okullar, üniversiteler yeni bir ders yılına giriyor. Türkiye bu nitelikli insan açığını ya da yokluğunu bile konuşamıyor, eğitim ve öğretim düzenini tartışamıyor; iki sanat çınarı, Aziz Nesin ile Yaşar Kemal, düşünce özgürlüğü için hapiste yatmakta olan düşünce suçlularına doğru yürüyor... Tüm önemli iç ve dış sorunlarını "unutan" kamuoyu, "babalar- s/yasefç/7er-/şçevre/er/"çıkarüçgenininrastlantılar sonucu öğrendiği maçlarını izliyor. Tıpkı futbol sahalarında olduğu gibi "koşullanmış tepki" gösteriyor, doğallıklaçoksağlıksız sonuçlara ve hızla ulaşıyor. Yürütme, yargı ve yasama organları başta olmak üzere, ülke yönetiminin "ortak sorumluları", bir kamu yönetiminde "temizlik" başlatacak "toplumsal sorumluluk" duymuyor- lar; tarihe nasıl yazılacaklarına da aldırmıyorlar. Bu nokta- lar çok açık. Ancak, kendileri birey olarak çalmasalar da , yolsuzlukları kovuşturmadıkları ve toplumun yanlışa koşul- lanmasına neden oldukları ölçüde "sorumluluklan" daha da büyüyor, derinleşiyor ve her birini derece derece "suç ortağı" durumuna getiriyor. Vergigelirkriartıyor ANKARA (AA) - Maliye Bakanı tsmet Attila, 5 Nişan "Ekonomik Ön- lemJer Uygula- ma Planı" son- rası getirilen Ekonomik Denge Vergisi ve Net Aktif Vergisi'nde, ha- ziran, temmuz ve ağustos ay- lannı kapsayan 3 ayda 25 tril- yon, 987 milyar lira para top- landığını bildirdi. Bakan Attila yaptığı açıkla- mada. 5 Nisan sonrası oluştu- İsmet Attila nılan vergilerde; beklenenin üzerin- de tahsilat sağ~ landığmı söyledi. Maliye Bakanıı Attila, söz konusu; 3 ayda 11 trilyoni 795 milyar liralık- Ekonomik Denge Vergisi, 14 trilyon. 192 milyar liralık da Net Aktif Ver- gisi tahsilaü yapüdığını kaydet- ti. Attila bu yıl vergj gelirlerin- de görülen artışın çarpıcı oldu- ğunu, giderlerin de mümkün olan en üst seviyede kısıldığını belirtti. .Şimdi "ev" Yalnızca bu kampanyamız için Peşin alımJarda %23.63'e varan indirimler... Yuva Kredisi faiz oranlarımızda özel indirimler... EMLAK BANKASI., "Dogru Yatınm Eve Yatınm"
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle