Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
3 EKİM1994PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
EKONOMI
Maliye
Bakanlıgı'nda
atamalar
• ANK ARA (AA) - Maliye
Bakanlığı Gelirler Genel
Vfüdürlüğü'ne Hesap
Uzmanlan Kurulu Başkanı
Hasan Basri Aktan. Tasfıye
jşJen Döner Sermaye
İşletmeleri Genel
Müdürlüğü'nede(TASİŞ)
İstanbul Defterdan Mehmet
Şirin atandı. Resmi
Gazete'nin dünkü sayısında
yayımlanan atama kararlanna
göre, Mehmet Şirin'in TASİŞ
Genel Müdürlûğü'ne
atanması ile boşalan İstanbul
Defterdarlığı'na da.Maliye
Başmüfettişi Alper Kuş
getirildi. Görevlerinden alman
Gelirler Genel Müdürü Murat
Semercigil ile TASİŞ Genel
M üdürü Tolga Akgün, açık
buiunan I'inciderecekadroJu
Bakanlık müşavirliklerine
atandılar. TASİŞ Genel
M üdür Yardımcısı Ali
Yüdınm ise başka bir göreve
atanmak üzere görevinden
alındı.
Gümrüklerdeki bilgisayar ağı için beklenen krediden halen ses seda yok
ııııımkbıııimkadercılım
ÖZLEM YÜZAK
•Avrupa gümrükleri ileentegrasyonu sağlayacak otomasyon
yatınmı için Dünya Bankası'ndan 8 aydır kredi bekleyen
hükümet, nedense AB tarafından sağlanabilecek proje kredisi
için hâlâ Avrupa Yatınm Bankası'na resmi başvuru yapmıyor.
dikkat çekiyor.
Edinilen bügiye göre gümrüklerin, Ha-
zine'nin ve Maliye Bakanlığı Gelirler Ge-
nel Müdürlüğü'nün modernizasyonu
amaayla kullandınlması düşünülen
Dünya Bankası kredisinden, önündeki
süre kısaldığı için gümrük otomasyonu-
na aynlan payın ayn olarak değerlendi-
rilmesi tekîifi gümrük müstesariığı üst,
düzey yetkilileri tarafından Dünya Ban-
kası uzmanlanna iletildi. Ancak bugüne
kadar hiç bir sonuç alınamadığı bilini-
yor. Konu ile ilgili görüşlerini aldığımız
Gümrük Müsteşarlığı Genel Müdür
Yardımcısı Edip Aktaş, Dünya Bankası
ve Avrupa Birliği Bilgi İşlem Projesi'ne
bağlı olarak kendi bünyelerinde bir
takım oluşturduklannı ve süratle oto-
masyon projesinin fızibilitesini haarladı-
Bugüne kadar ancak kaba maliyeti çı-
karülabılen yaklaşık 40 milyon dolar tu-
tanndaki gümrük otomasyonunun ger-
çekleşebilmesi, Dünya Bankası'run vere-
ceği krediye bağlı. Ancak söz konusu
kredi, gümrük birliğine gecişe 15 ay gibi
kısa bir süre kalmasına rağmen, 8 aydan
beri bir türlü sağlanamadı. Zira bu kredi,
Dünya Bankasfrun "Türk finans siste-
minin iyileştirilmesi projesi" kapsamında
veriJecek kredinin içinde değerlendiril-
mekte. Bu sırada Türkiye'nin mali
yardım taleplerine. "Proje bazında destek
sağiayabiliriz" yanıtı veren Avrupa Birli-
ği'ne ise, gümrük birliği öncesi gümrük-
leri bilgisayar ağına kavuşturacak yatı-
nm için kredi başvurusu yapılmaması
klârffiTkaydetti.
Gümrük birliğine geçişin can damar-
lanndan biri olan Türkiye'deki gümrük
idareleri üe Avrupa Birliğine üye ülkele-
rin gümrükleri arasmdaki bağlantmın
bilgisayar ağı ile sağlanması anlamına
gelen "otomasyon astemi" için fınansal
kaynağın sadece Dünya Bankası'ndan
aranması son derece yanlış bir strateji
olarak değerlendiriliyor.
AB, üyelerine altyapının geliştirilmesi
ve modernizasyonu adı altmda "yapısal
fonlar" sağlıyor. Avrupa Yatınm Ban-
kası(AYB) ise yapısal fonlar kapsa-
mında büyük önem arzeden kurumlann
basında eelivor. Birliee üve olmamasına
rağmen AB ile bağını gümrük birli-
ği ile sağlayacak tek ülke olan Türkiye'-
nin ise Avrupa Yatınm Bankası'na
başvurarak bu fondan yararlanma ola-
nağı var.
Dolayısıyla ilk akla gelen soru, 4 bin
400 personel, 18 gümrük başmüdürlüğü
ve 260 gümrük idaresinden oluşan Türk
gümrüklerinin, AB ülkeleri gümrükleri
ile entegrasyonu bu kadar kısa sürede ve
başvurulrnamış kredi olanaklanyla nasıl
sağlanacak?
İKTİSAT BANKASI T.A.Ş.
SAYIN PAY SAHİPLERİNE
Yönetim Kurulumuzun 30.09.1994 tarih 1994/20 sayılı toplantısında, Bankamız
Genel Kurulu'nun aşağıdaki gündemi görüşüp karara bağlamak üzere; 19 Ekim
1994 Çarşamba günü saat 11.00'de Büyükdere Caddesi, No: 165 ESENTEPE-
İSTANBUL adresindeki Genel Müdürlük binasında olağanüstü olarak toplanması
kararlaştırılmıştır.
Bankalar Kanunu ile ana sözleşmemiz hükümlerine göre pay sahiplerimiz bu
toplantıya bizzat katılabilecekleri gibi diğer bir pay sahibine veya dışarıdan seçe-
ceği bir vekil aracılığı ile de aşağıdaki örneği uygun şekilde vekalet vermek sure-
tiyle bu toplantıda kendilerini vekaleten de temsil ettirebilirler. Ancak sermayenin
% 1 vedahafazlasınasahip pay sahiplerimiz ile Bankamız Yönetim Kurulu Başka-
nı ve üyeleri ile denetçiler ve birinci derecede imza yetkisine sahip mensuplarına
vekalet verilmesi mümkün olmayıp bunlar dışında kalan pay sahiplerimize ise ve-
kil olarak kullandırılabilecekoy sayısı toplamoysayısının % 1'inigeçemez.
Pay sahiplerimizin bu toplantıya katılmalarını diler, yasa gereği hamiline yazılı
hisse senetlerini nama yazılı hisse senetleri ile değiştirmeyenlerin toplantıya katı-
lamayacaklarını bilgilerini rica ederiz.
Saygılarımızla
İKTİSAT BANKASI T.A.Ş.
Yönetim Kurulu
GÜNDEM:
1. Başkanlıkdivanının seçilmesi.
2. Genel Kurul toplantı tutanağının imzalanması konusunda başkanlık divanına
yetki verilmesi.
3. Sermayenin 500.000.000.000.- TL arttırılarak 800.000.000.000.- TL'den 1.300.
000.000.000.- TL'ye çıkarılması ve ana sözleşmenin "Sermaye ve Pay Senetleri-
ne" ilişkin 6. maddenin değiştirilmesi.
İKTİSAT BANKASI T.A.Ş.
Olağanüstü Genel Kurul Divan Başkanlığı'na,
Büyükdere Caddesi, No: 165 ESENTEPE-İSTANBUL
Iktisat Bankası T.A.Ş'nin 19.10.1994 günü saat 11.00'de yapılacak hissedarlar
Olağanüstü Genel Kurul toplantısına beni/bizi temsilen tam yetki ile katılmaya,
namıma/namımıza oy vermeye, ilgili yasalar ile şirketimiz esas sözleşmesi hü-
kümlerine göre, sahip olduğum/olduğumuztümhaklarımı/haklarımızıkullanmaya
yetkili olmak üzere aşağıdaki kişiyi vekil tayin ettım/ettik.
Vekilin
Adı.soyadı
Adresi
Varsa bankadaki görevi
Sahip buiunduğu banka sermayesinin tutarı
Vekaleten kullanacağı oy sayısı
Vekalet verenin
Adı vesoyadı
Adresi
imzası/imzalan
İKTİSAT BANKASI TÜRK ANONİM ŞİRKETİ
ANA SÖ2LEŞME DEĞİŞİKÜK TASARISI
ESKİMETİN
Madde 6 - Sermaye ve Hisse Senet-
leri:
Şirketin sermayesi 800.000.000.
000.- (sekizyüzmilyar) Türk Lirası'dır.
Sermaye paylarını gösteren senet-
lerin tamamı ada yazılıdır.
Sermaye son olarak 600.000.000.
000.- TL'den 800.000.000.000.- TL'ye
çıkarılmıştır. Eski sermayenin tamamı
ödenmiştir. Bu defa arttırılan 200.000.
000.000.- TL sermayenin tamamı pay
sahiplerince taahhüt edilerek 50.000.
000.000.- TL tutarındaki bölümü nak-
den ve peşin olarak ödenmiştir. Arttı-
rılan sermayenin geri kalan 150.000.
000.000- TL tutarındaki kısmı da Yö-
netim Kurulu'nca belirlenecek za-
manda yine nakden ve def'aten öde-
necektir.
Sermayenin 1.000.000.- TL tutarın-
daki bölümü her biri 100.- TL değerin-
de 10.000 paya, geri kalan 799.999.
000.000.- TL tutarındaki bölümü ise
her biri 100000.- TL değerinde 7.999.
900 paya bölünmüştür.
Yönetim Kurulu, pay senetlerini tek
ya da birleşik kupürler halinde çıkar-
maya yetkilidir.
ilk sermaye arttırımını temsilen çı-
karılan pay senetlerinden 1927 yılı
Aralık ayı sonuna kadar ikiyüz liralık
hisse alan ve bedelinin tamamını yük-
lenen ve ödeyenler, kuruculuk hak ve
çıkarlarından yararlanırlar.
Bu anasözleşmede belirtilen hü-
kümlere göre kuruculuk hak ve çıkar-
larından yararlanacaklara, satın ala-
cakları pay senetlerinden başka, ku-
rucu hakkı olarak birer kurucu senedi
dahaverilir.
Kurucu senetleri Türk Ticaret Yasa-
sı hükümlerine uygun olarak bu ana-
sözleşmede belirtilen kar paylarından
yararlanırlar.
işbu maddede belirtilmeyen konu-
larda, 3182 sayılı Bankalar Kanunu'-
nun 5. maddesindeki hükümler aynen
ve noksansız uygulanır.
YENİ METİN
Madde 6 - Sermaye ve Hisse Senet-
leri:
Şirketin sermayesi 1.300.000.000.
000 (Birtrilyonüçyüzmilyar) Türk Li-
rası'dır.
Sermaye paylarını gösteren senet-
lerin tamamı ada yazılıdır.
Sermaye son olarak 800.000.000.
000.- TL'den 1.300.000.000.000.- TL'ye
çıkarılmıştır. Eski sermayenin tamamı
ödenmiştir. Bu defa arttırılan serma-
yenin 350.236.739.165.- TL tutarındaki
bölümü ihtiyari yedek akçelerden, 74.
763.260.835.- TL'lik bölümü ise Yeni-
den Değerleme Fonu'ndan karşılan-
mıştır.
Arttırılan sermayenin geri kalan 75.
000.000.000.- TL tutarındaki bölümü
ise pay sahiplerince tamamen taah-
hüt edilmiş ve tamamı peşin olarak
ödenmiştir.
Sermayenin 1.000.000.- TL tutarın-
daki bölümü her biri 100.- TL değerin-
de 10.000 paya, geri kalan 1.299.999.
000.000.- TL. tutarındaki bölümü ise
her biri 100.000.- TL değerinde 12.999.
990 paya bölünmüştür.
Yönetim Kurulu pay senetlerini tek
ya da birleşik kupürler halinde çıkar-
mayayetkilidir.
İlk sermaye arttırımını temsilen çı-
karılan pay senetlerinden 1927 yılı
Aralık ayı sonuna kadar ikiyüz liralık
hisse alan ve bedelinin tamamını yük-
lenen ve ödeyenler, kuruculuk hak ve
çıkarlarından yararlanırlar.
Bu anasözleşmede belirtilen hü-
kümlere göre kuruculuk hak ve çıkar-
larından yararlanacaklara, satın ala-
cakları pay senetlerinden başka, ku-
rucu hakkı olarak birer kurucu senedi
dahaverilir.
Kurucu senetleri Türk Ticaret Yasa-
sı hükümlerine uygun olarak bu ana-
sözleşmede belirtilen kar paylarından
yararlanırlar.
İşbu maddede belirtilmeyen konu-
larda, 3182 sayılı Bankalar Kanunu'-
nun 5. maddesindeki hükümler aynen
ve noksansız uygulanır.
Pilotlardan 'beyinsizler' suçlamasınacevap:
THY şerefcellatıEkonomi Senisi- THY tarafından satılan
DC-9 uçaklan ile ilgili THY ve Pilotlar Derneği
arasındaki kavga büyüyor. Geçen günlerde bir
basın toplantısı düzenleyerek suçlamalara cevap
veren THY Genel Müdürü Atilla Çelebi'nin
TALPA üyelerini, Satan hainleri, beyinsizler ve
cibiUiyetsizİer'şeklinde tanımlaması ortalığı daha
da kıaştırdı. THY yönetim kadrosunu *şeref cel-
latlan' olarak nitelendiren TALPA (Türk Hava
Yollan Pilotlan Cemiyeti) Başkanı Erkan Pohı-
köoen. bu açıklamalan saldınolarak değerlendır-
di. Dokuz adet DC-9 uçağının satışı ile alınan 17
milyon dolann teslim öncesi uçaklara yapılacak
büyük bakım parasına denk geleceğini hatırlatan
Potukönen,"Satışın asıl amacı hiçbir programa ve
ihrivaca dayanmadan sadece 'alınması için alınan'
ucaklarla biii>ü>en THY uçak filosunu kücültmek-
dr. Bu arada bal tutan eller de parmaklarını \ alaya-
caklardır. Alan firmanın Amerika'dan olduğu ve
Amerika'da uçuş \ apılıp insan taşınacağı da diğer
yalan beyanların cetabıdır. Bi/im bu uçaklara ver-
diğimiz 50 milyon dolar ise THY yönetiminin biz-
zat yayımladığı >erilere göredir. Bizler samimi
alıcıyız "dedı.
DUNYA EKONOMISINE BAKIŞ
ERGIN YILDIZOGLULOATOM
DünyaEkonomisi
Durgunluktan Çıktı Ama
D
ünya ekonomisi durgunluktan çıktı.Sa-
nayileşmiş ülkeler ve sanayileşmekte
olan ülkeler beklenenden daha hızlı bir
ekonomik büyüme yaşıyorlar. Ancak
yapısal ekonomik kriz devam ediyor.
IMF'ye göre dünya ekonomisi 1994 yılında
yüzde 3.1 ve 1995 yılında da yüzde 3.6 büyüye-
cek. Sanayileşmiş ülkelerde GSMH büyüme
hızı bu yıl ortalama 2.7 olurken Güneydoğu
Asya ülkeleri yüzde 8 civarında büyümeye de-
vam edecekler. Dünya ticaretinin büyüme hızı.
geçen serteyüzde4olmuştu, bu yıl yüzde 7.2-
ye ulaşması bekleniyor. Bazı ülkelerde bü-
yüme hızı tahminleri (yüzde olarak) 1994 ve
1995 için şöyle: ABD (3.7, 2.5); Japonya (0.9,
2.5); Aimanya (2.3, 2.8); Fransa (1.9, 3.0); Ingil-
tere (3.3,3); İtalya (1.5,2.8) ve Kanada (4.2,3.8)
("World Economic Outlook"). Bu "güçlü" eko-
nomik büyüme rakamları, ekonomik gerileme-
nin başladığı 1988 yılındakı ortalama büyüme
düzeyinden (yüzde 5) henüz oldukça uzak.
Bu güçlü büyüme eğilimine rağmen ileri sa-
nayi ülkelerinde işsizlik, enflasyon, faizler ve
kamu finansmanı konularında önemlı belirsiz-
likler var. Bugün sanayileşmiş ülkelerde işsız
sayısı yaklaşık 3.5 milyon ve IMF, 1994 ve 1995
yıllarında bir önceki yıla (durgunluk yıllarına)
göre işsizlik oranlarında ciddi bir gelişme
beklemiyor. Sanayileşmiş ülkelerde işsizlik
oranı 1992 yılında ortalama yüzde 7.7 idi. Bu
rakam geçen sene 8.1'e çıktı. Bu sene yüksel-
meye devam ederek yüzde 8.2'ye ulaşacak
olan işsizlik oranının, 1995'te yüzde 8.1'dekal-
ması bekleniyor. Diğer taraftan sanayileşmiş
ülkelerde enf-
lasyonun baş
kaldırmaya baş-
ladığına dair bir
korku var. Bu ülke-
lerde 1993'te orta-
lama yüzde 2.4
olan enflasyonun
1995te yüzde 2.6'-
ya çıkacağı düşü-
nülüyor. ABD ve
ingiltere'de ise
enflasyonist eği-
limler dığerlerin-
den daha güçlü.
ABD'de enflasyo-
nun 1994te yüzde
2.7'den 1995e yüz-
de 3.4'e; İngiltere'de ise aynı dönemde yüzde
25ten 3.2'e çıkacağı tahmin ediliyor. Özellikle
ABD'de faizlerin yükselmesinin global borsa-
ları diğer ülkelere göre daha şiddetli etkiledi-
ğini göz önüne alırsak, önümüzdeki dönemde
dünya ekonomisinde enflasyonist bir beklenti-
nin yaratacağı belirsizliklerin oldukça etkili
olacağını düşünebiliriz. Şu sırada Doğu ve Gü-
neydoğu Asya ülkelerindeki güçlü büyümenin
talep üzerinde yarattığı basınç ile dünya meta
fiyatları endeksi artıyor. Aimanya ve Japonya'-
da ekonomik büyümenin hızlanması bu
basıncıdahadaarttıracak. Nihayetlraküzerin-
den ambargonun kafkması da temel mallara
olan talebi biraz daha körükleyecek ve do-
layısı ile özelde meta fiyatlarının artışlarının,
genelde enflasyonun yaratacağı belirsizliğin
etkisini güçlendirecek. Belirsizlik kaynakları-
ndan biri de sanayileşmiş ülkelerdeki bütçe
açıkları. Bir OECD çalışmasına göre bu açı-
kların önemli bir kısmı "yapısal", yani ekono-
mjk toparlanma sırasında alınacak bazı gelir
arttırıcı ve masraf kısıcı ek tedbirler azalmaya-
cak. Bu, söz konusu ülkelerde kamu borçlan-
ma eğiliminin yüksek kalacağını gösteriyor.
Bu ülkelerde, devlet harcamalarında, özellikle
sosyal hizmetlerde kesinti, vergilerin ve borç-
lanmayı kolaylaştırmak için faizlerin artması
adeta kaçınılmaz gibi gözüküyor. öyleyse, ko-
laylıkla geri teperek yatırımları zorlaştıracak,
tüketimi kısacak böylece ekonomik büyümeyi
yarıda kesebilecek, işsizliğın tekrar artmasına
yol açabilecek cinsten tehlikeli tedbirler de söz
konusu. Enflasyon, değişken faizler ve bütçe
açıkları ise mali piyasalara kabus gördürten
konular. Bu yüzden önümüzdeki dönemde
mali piyasalarda istıkrarsızlığın devam edece-
ğini de düşünmek gerekir.
Globalleşme ve istikrarsızlık
Baş döndürücü bir hızla ilerleyen teknolojık
gelişme ve globalleşme. istikrarsızlıkları daha
da arttırıyor. Globalleşmenin hızını çokuluslu
şirketlerin (ÇUŞ) 1960da 3500 olan şube
sayısının 1993'te 206.000'e, dünya toplam ihra-
catı içındeki paylarının da yüzde 20ye ulaş-
masından görebilıriz. United Nations VVorld In-
vestment Report'a göre 1993'te ÇUŞ'lar global
üretimin 1/3'ünü doğrudan kontrol edıyorlar.
Dolaylı etkilerînın ise çok daha fazla olduğu bir
gerçek. Bu sürecın önemli kaynaklarından biri
olan haberleşme teknolojisindeki gelişmeler,
sermaye hareketlerindeki serbestleşme ile
birleşince büyük bir istikrarsızlık kaynağı ol-
maya başladılar. 1990-93 arasında global ser-
maye piyasalarının hacmi 1 trilyon dolardan 3
trilyon dolara çıktı. Ancak sermaye piyasala-
rının hacmindeki bu baş döndürücü gelişme
Doğu Avrupa ve Rusya'nın ve Rusya cumhuri-
yetlerinin, Güney Afrıka'nın, Afrika'da çök-
mekte olan devletlerin /ekonomilerin yeniden
inşası, ekonomik durgunluktan çıkarken tek-
nolojik yenilenme için gerekli yatırımların
yapılması ve gelişmiş ülkelerdeki bütçe açı-
klannın karşılanması için gerekli sermayeyi
karşılamaktan çok uzak. Global sermaye pi-
yasalarının toplam hacmi gelişmiş yedi ülke-
nin toplam bütçelerinin sadece 3/4'ü. işte po-
püler adı "sermaye
kıtlığı" olarak bilinen
(gerçekte 1970'lerde
başlayan global
yapısal kriz ve değı-
şim döneminin de-
vam etmekte olduğu-
nun en iyi ekonomik
göstergelerinden
biri olan yetersizser-
maye birikimi) sorun
gelecek yılların en
ciddi istikrarsızlık
kaynaklarından biri
olmaya aday.
Devletler bu fon-
ları çekmek için glo-
bal piyasalarda bir-
birleriyle şiddetli bir rekabet içindeler. Ulusla-
rarası sermayeye en kısa zamanda en yüksek
getiriyi sunabilen bu fonlara o kadar çabuk
ulaşabiliyor. Bu getiriyi sağlayabilmenin yolu
ise yeni çıkarılan borç senetlerinin faizlerini
yükseltmek, bütçe açıklarını azaltmak için sos-
yal harcamaları kısmak ve karları arttırmak
için ücretleri düşürüp, emek pazarını daha es-
nek hale getirmekten geçiyor. Devlet işletme-
lerinin global yatırımcılara yok pahasına satı-
Iması da ek bir teşvik oluşturuyor. Böylece
1980'lere kadar dünya piyasalarının işleyişin-
de önemli birer belirleyici olan hükümetlerin
şimdi giderek piyasaların işleyişine sadece
tepki gösteren, (bakınız: 1992 ve 1993 para
krizleri ve bir yıldır tahvil piyasaları) edilgen
oyuncular durumuna düşmeye başlıyorlar.
Büyük sermayeleri kontrol eden (market-
makers) mali yatırım kurumları da karşımıza
"dünya ekonomisinin hem polisi, hem yargı-
cı, hem jürisi olarak" (FT 30/09/94) çıkı-
yorlar. Aç gözlülük (kar hırsı) ve korku (kısa
vaadeli yatınm eğilimi) ile hareket eden bu
güçlerin etkisinin artması seçilmiş hükümetle-
re dışardan ekonomik politikası dayatarak ve
etkilerini azaltarak ulusal egemenliği ve de-
mokrasiyi azaltan bir basınç oluşturuyor. Bu
kıyasıya rekabet ortamında en büyük feda-
karlık ise daha düşük ücretlere, daha kötü sos-
yal hizmetlere ve daha uzun ve üretken çalış-
ma sürelerine katlanmak zorunda olan emek-
çilere düşüyor.
Görüldüğü gibi belki güçlü bir ekonomik to-
parlanma dönemi başladı ama ufukta istikrar-
dan eser yok. Global kriz, devam ediyor.
ANKARAPAZARI
YAKUP KEPENEK
Yanlışa Koşulanmak"Akılalmaz", "beklenmedik" ya da "o//nac/(/f"işlerolun-
ca, "toplumsal akıl" çahşmaz. Kamuoyu yanlışa koşullanır;
enine-boyuna düşünmeden hızla sonuç almaya yönelir.
Keskin kanılara kapılır.
Emlak Bankası'na ilişkin son gelişmeler de yanlışa koşul-
lanmanın ve buradan yanlış sonuçlar çıkarmanın yeni bir
örneğidir.
"KIT, her ne olursa olsun özelleştirilmeli" noktasına,
yanlışa koşullanma ile getirilen kamuoyu, Emlakbank soy-
gunundan giderek "Özelleştirme kamu bankalarından baş-
lasın" kanısına varmış bulunuyor.
önce, bu kanıya ulaşma sürecini daha yakından irde-
lemek gerekir. Bilindiği gibi Emlak Bankası'nın bir eski ge-
nel müdürünün, bankanın kaynaklarını kötüye kullanması
"tam anlamıyla rastlantısal" olarak ortaya çıkmıştır. Ne
kamu denetimi, ne güvenlik güçlerinin bulgusu, ne de
savcılık soruşturması ya da TBMM araştırması sonucu de-
ğil, yerini bulmayan bir "babasal" kurşun, soygunu açığa
çıkarmıştır.
Sonra, bırakalım istanbul Bankası gibi eski ünlü özel ban-
kaların ya da başta TYT Bank olmak üzere son bir yılda üç
özel bankanın batırılışlarını bir yana, bankacılık kesiminin
"beynl" konumundaki TC Merkez Bankası'nın başkanına
ilişkin olarak kamuoyuna yansıyanlar ve çok daha korkuncu
"yetkililerln" bu konuda da "vurdumduymaz" kalabilmele-
ri, "sorunun" çok daha derinlerde olduğunu kanıtlar.
Gelelim asıl konuya. Ülkemizde kamu bankalarınm, eko-
nominin tarihsel gelişmesi açısından ortak ve önemli bir
özelliği vardır. Kamu bankaları, esas olarak "yatınm banka-
/ar/"dır. Üreticilere kısa ve uzun dönemli ve düşük faizli kre-
di ve kimi zaman da teknik bilgi sağlarlar. Bu işlevlerini ne
ölçüde yerine getirdikleri ayn bir tartışma konusudur; ancak
işlevleri, yatınm bânkacılığıdır. Sermayenin; para, taşınır-
taşınmaz ticaretine yöneldiği, daha doğrusu "üretimden
*açf/ğ/"durumlarda yatınm bankacılığı önemlidir.
Burada iki örnek yeterli olacaktır. Kamu bankalarından
TC Ziraat Bankası, uzak-ara, ülkenin en büyük bankasıdır ve
geçen yüzyılın ortalarından bu yana tarımsal kredi kurumu
olarak anıtlaşmıştır. üsmanlı dan devralınan ve özellikle
1950lerden başlayan tüm kötüye kullanmalara karşın yıkı-
lamayan bu bankayı özelleştirdikten sonra tarımsal kredi
sorununa nasıl bir çözüm bulunacaktır? Günümüzde bile,
halkın yarıya yakınının doğrudan geçim kaynağı ya da iş
alanı olan tarım sektörünün kredi kaynağını kurutmanın ya-
ratacağı ekonomik ve toplumsal yıkımın hesabı yapılmış
mıdır?
Kamu bankalarından bir başkası Halk Bankası'dır ve ana
işlevi, esnafa, küçük üreticiye kredi sağlamaktır. Kentlerde
küçük üretim ve hizmet birimlerinin çok yaygın, yaklaşık iki
milyon olduğu bilinmektedir. Kendi işini yürüten milyonlar-
ca küçük ve orta boy girişimcinin kredi kaynakları, özel elle-
re bırakılabilir mi? Milyonlarca esnafın kredi kaynağını kes-
menin doğuracağı ekonomik ve toplumsal sonuçlara ilişkin
bilimsel araştırmalar nerededir?
Ek olarak, gerek Ziraat'in gerekse Halkbank'ın özelleşti-
rilmesi girişimleri, tarım ve esnaf örgütleriyle tartışılmadan
hangi "demokratlk'yada "halkçı"an\ayışlagerçekleşttrile-
cektir?
Yukarıda sıralanan ve benzeri sıralanabilecek soruların
yanıtları enine boyuna tartışılmalıdır. Sonuçta kamu banka-
larınm tümden ya da bir bölümünün özelleştirilmesi sonu-
cuna varılabilır. Ancak, bugün olduğu gibi, bir "akıllı kur-
şun'un sonucu olarak kamuoyunun sürüklendiği "Özelleş-
tirme kamu bankalarından başlamalı"^ sonucu, yeni yan-
lışlara gebedir.
•••
Emlakbank olayı sonrasında ılginç demeçler verildi. Ünlü
bir sanayicımiz "Soruşturmayı yabancılar yapsın" diyor.
Yani "temiz eller"e bizleri yabancı "dürüstler" kavuştur-
malıymış. Gerçekten sormak gerekiyor, ülke üç-beş kamu
kuruluşunu yönetecek sayıda dürüst yönetici bulamayacak
bir duruma mı düştü? Bu ölçüde, erdemli ve nitelikli insan
yokluğu çukurunda mıdır?
Okullar, üniversiteler yeni bir ders yılına giriyor. Türkiye
bu nitelikli insan açığını ya da yokluğunu bile konuşamıyor,
eğitim ve öğretim düzenini tartışamıyor; iki sanat çınarı,
Aziz Nesin ile Yaşar Kemal, düşünce özgürlüğü için hapiste
yatmakta olan düşünce suçlularına doğru yürüyor... Tüm
önemli iç ve dış sorunlarını "unutan" kamuoyu, "babalar-
s/yasefç/7er-/şçevre/er/"çıkarüçgenininrastlantılar sonucu
öğrendiği maçlarını izliyor. Tıpkı futbol sahalarında olduğu
gibi "koşullanmış tepki" gösteriyor, doğallıklaçoksağlıksız
sonuçlara ve hızla ulaşıyor.
Yürütme, yargı ve yasama organları başta olmak üzere,
ülke yönetiminin "ortak sorumluları", bir kamu yönetiminde
"temizlik" başlatacak "toplumsal sorumluluk" duymuyor-
lar; tarihe nasıl yazılacaklarına da aldırmıyorlar. Bu nokta-
lar çok açık. Ancak, kendileri birey olarak çalmasalar da ,
yolsuzlukları kovuşturmadıkları ve toplumun yanlışa koşul-
lanmasına neden oldukları ölçüde "sorumluluklan" daha
da büyüyor, derinleşiyor ve her birini derece derece "suç
ortağı" durumuna getiriyor.
Vergigelirkriartıyor
ANKARA
(AA) - Maliye
Bakanı tsmet
Attila, 5 Nişan
"Ekonomik Ön-
lemJer Uygula-
ma Planı" son-
rası getirilen
Ekonomik
Denge Vergisi
ve Net Aktif
Vergisi'nde, ha-
ziran, temmuz
ve ağustos ay-
lannı kapsayan 3 ayda 25 tril-
yon, 987 milyar lira para top-
landığını bildirdi.
Bakan Attila yaptığı açıkla-
mada. 5 Nisan sonrası oluştu-
İsmet Attila
nılan vergilerde;
beklenenin üzerin-
de tahsilat sağ~
landığmı söyledi.
Maliye Bakanıı
Attila, söz konusu;
3 ayda 11 trilyoni
795 milyar liralık-
Ekonomik Denge
Vergisi, 14 trilyon.
192 milyar liralık
da Net Aktif Ver-
gisi tahsilaü
yapüdığını kaydet-
ti. Attila bu yıl vergj gelirlerin-
de görülen artışın çarpıcı oldu-
ğunu, giderlerin de mümkün
olan en üst seviyede kısıldığını
belirtti.
.Şimdi
"ev"
Yalnızca bu kampanyamız için
Peşin alımJarda %23.63'e varan indirimler...
Yuva Kredisi faiz oranlarımızda
özel indirimler...
EMLAK BANKASI.,
"Dogru Yatınm Eve Yatınm"