03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 3EKİM1994PAZARTESİ OLAYLAR VE GORUŞLER Devrim otomobili niçin yolda kaldı? Corporaüon; Fransa da Cıtroen, Peu geot, ChrysİCT Amencan Moton Co. Devrim, uluslararası otomotiv tekellerinin ve onlann yerli işbir- likçilerinin Türkiye'deki çıkarlannı tehdit eden bir proje olarak görülmüş ve boğulmuştur. MUSTAFA ARAL TMMOB Makina Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi Başkam 2 8-31 Ağustos 1994 tarihle- . 1 3 1 2 5 M a ? l 9 6 1 ^ k / j n d e d , ö n e " nnde Cumhurivet'te ya- mın Sanayi Bakanı Italya da Fıat; In- ^»^.îonon "TYc^-rİm TMr^ni eıltere de Forel, Rosts, Bntısh Motor yımlanan Devnm Lnrenı- % . ' ,.' „. o yor" adlı Aydın Engin Corporaüon; Fransa da Cıtroen, Peu- tarafından hazırlanan dizi yazıyı, o günlerde bu proje- de yer almış olan meslektaşlanmızla a™ coşkuyu ve aynı hüznü yaşayarak o'kudum. ancak yazı dizisinin Dev- rim'in trajık sonunun nedenlerini yete- rince açıklamadığını ve bu yönüyle eksik kaldığıru düşündüm. 30 Eylül 1961 günü gazetelerin, Devrim'in "idaun fermanı"nı veren ya- zılannın nedenlenni biraz daha aynn- tılı incelemek. hem ulusal sanayimizin, bunun yanında ulusal otomotiv sana- yimizin kurulmasını engelleyen güçle- rin anlaşümasını sağlayacak, hem de Devrim'in hazin sonu konusunda ba- sının işlevinin aslında yalnızca son bir "fiske" vurmakla sınırlı kalmış oldu- ğunu ortaya koyacaktır. Bunun ıçın öncelikle 16 Haziran 1961de "23 inançiı mühendis" An- kara'da toplandığında ve 19 Haziran 1961'de 130 günlük maratona başla- mak üzereyken Türkiye'nin fotoğrafı- na bir kez bakmakta yarar vardır: Son on yılın hükümet politikası so- nucunda, ülkexie demiryolu taşımacılı- ğından vazgeçilmiş, karayolu taşıma- cılığını teşvik eden yatınmlar yapılmış ve uzun karayollan inşa edilmiş du- rumdadır. Bu durum karayolu taşı- macılığında öncelikle kamyona olan talebi arttırmıştır. 1960 yıhnda ithal edilmiş olan toplam kara nakil vasıta- lan içinde kamyonlara ödenen para- nın payı yüzde 83*tür (1). Bunun ya- nında, Türkiye binek otomobili paza- nnda ABD'nin büyük bir üstünlüğü vardır. 1959 yıhnda ithal edilmiş olan otomobiller için ABD'den ithal edi- lenlerin oranı yüzde 65.5'tir (2\ n Türkiye'de montaj yapmaya davet etmiştir(l). Bu sırada; Ahnan K.H. Deutz oto- büs ve Amerikan Chrysler kamyon ve otomobil, İngiliz BMC çeşitli üpte araç ve Fransız Renault Türkiye'de otomobil montajı yapmak üzere çok- tan tekliflerini vermiş durumdadırlar. Aynca kuruluş çahşmalanna 1956'da başlanmış olan Otosan fırması 14 Temmuz 1960'ta ilk F-600 Ford'u montaj olarak yapmış durumdadır. Raporlarda ne var! İşte böyle bir ortamda 23 mühendis Devrim'in üretim hazırhklanru yapar- ken Sanayi Bakanhğı bünyesinde ku- rulmuş olan Otomobil Endüstrisi Tetkik Komitesi de bu işin niçin ola- mayacağı konusunda bir raporu kale- me alıyordu. Bu rarx>run 3. sayfasmda otomobil üretiminin yıllık 20.000 adede ulaşma- ması durumunda karb ohnayacağı. üretimin 10.000 adedin aluna düşmesi durumunda ise maliyetlerin yüzde 200 artacağı vurgulanıyor, 11. sayfada Türkiye'de 1965'te 5900 ve 1975'te an- cak 10.000 otomobil satılabileceği be- lirtiliyordu. Sayfa 16'da "... imalat ile ilgili hedefler ivice tayin edildikten son- ra otomobil ithalini, montajını ve imali- ni nizamlaştıran bir otomobil rejimi ihdas etmek yerinde olabüir" şeklmde görüş belirtiliyordu. Aynca Devrim'in motorunun DDY Sıvas Cer Atelyesi'- nde dökühnesinin planlandığı sırada, bu atelyenin altyapısı göz önüne alın- maksızın, kaliteli personel bulunma- ması nedenıyle buradaki dökümden iyi netice beklenemeyeceği raporun 7. sayfasında ileri sürülüyordu. Sanayi Bakanbğı tarafından hazır- lanan rapor DPT'ye gönderiliyor ve DPT bu raporu da göz önüne alarak bir calışma yapıyor ve bunu gizli ibare- b olarak "Karayolu l laştırma Araçla- rııun Yerli tmalatı ile İlgili Çauşmalar Hakkında ö n Etüd" başlığıyla Ağus- tos 1961'de yani Devrim üretim calış- malannın sürdüğü sırada ilgili yerlere gönderiyordu. 23 mühendis yerb otomobil ürete- bilmenin coşkusuyla geceb-gündüzlü çalışmalannı sürdürürken, DPT de Sanayi Bakanbğı tarafından hazırla- nan raporun parelelinde görüş bildiri- yor(3). DPT etüdünde, Sanayi Bakanbğı raporunun kamyon üretimi üzerinde durmadığma dikkat çekilerek bu konu "Kamyon Takbi ile tlgili tnceteme" başbğıyla aynca ele abnıyordu. Kısaca 1950 yıhndan itibaren kamyon parkı- nın 4 İcat büyüdüğüne dikkat çekilerek (Bu nokta Türkiye'nin bugünkü ula- şım pobükasının da belirleyici olması açısından bizce çok önembdir.) 1960 yılı sonu itibanyla mevcut kamyon parkının 57460 adet olduğu göz önüne abnarak yılbk talebin ortalama 10.000 olacağı ve bu rakamın 1965'te 13664'e cıkacağı hesaplanıyordu (4). Sonucunda ise; "Yapılan çalışmalara göre bugünkü şartlar ve önümüzdeki on yddaki gelis- me içerisinde kamyon imaÜ, a. Iktisadi bakımdan karlı b. Teknik bakımdan mümkün c. Bu işte istihdam edilecek yeteri ka- dar yetişmiş işçi olduğundan hemen te- tessül edilmesi deniliyordu (5). Binek otomobil için ise; "Binek arabalanna bugünkü ve önü- müzdeki on ydda olacak talep tetkik edildiğinde kazanç sağlayacak şekilde büyük yatınmlarla imalat y apmanın el- verişli olmadığı göriilmüştür. Binek arabası için komple imalat yapan tesis yerine şimdilik ktsmi imalat yapan ve zamanla yerli imalat yapan ve zamanla yerli imaİat yüzdesini artıran tesislerin gelismesini teşvik etmek uygun olur. Mevcut talep düşüktür, tasarrullan kalkuunaya faydalı yatınmlara tevcih etmek istediğinlzden talep artışı da yük- sek olmamaktadır. Aynca çok sayıda imalat kazançlı olduğundan yerli ima- lata geçüirse fıyatları düşük tutabilmek icin uzunca bir süre devletin bu imalat tesisini koruması gerekir" tezi ileri sü- rülerek. yerli otomobil üretimi konu- sunda olumsuz görüş veriliyordu (5). Yine Eylül 1961'de, 1960'a kadar DPT'de çahşmış ve o sırada Dünya Bankası'nda çabşan Ayhan Çilingiroğ- lu kendisinden Chrysler'in kamyon üretimiyle ilgili teklif konusunda gö- rüş istenmesi üzerine gizli ibareli ve "Karayolu Llaştırma Araçlarımn Yurt İçinde Imali Hakkında" başhkb me- morandumunda; "Yapılan hesaplar şu hususu ortaya koymuştur ki, otomobil için hali hazır ve önümüzdeki yülarda talep asgari ekonomik kapasitesinin çok altındadır. Buna karşılık kamyon imalatı için ge- rekli talep mevcııttur"görüşünü ileri sürmekteydi. Yukanda da belirtmiş olduğumuz gibi bu sırada Otosan, montaj üretimi- ne başlamış, Alman K.H. Deutz yılda 3600 kamyon üretmek ve Amerikan Chrsler ise yılda 5500 kamyon ve oto- mobil üretmek üzere tekliflerini ver- miş durumdaydı ve tüm bu yazışmalar da böyle bir ortamda yapılıyordu. Başka bir ilginç nokta ise, K.H. Deutz firmasırun üreteceği kamyonlann mo- torlannın baa parçalannın Gümüş Motor'da üretilmesi düşünülüyordu. (Bu durum da; Erbakan'ın, niçin Dev- rim'in motorunun üretilmesi sırasında konuya soğuk baktığını bir ölçüde açıkhyor.) Sonuç Tüm bu tablodan gorüldüğü gibi Devrim'in "idam fermam" daha doğ- madan verilmiş ve 30 Eylül 1961 tarih- li gazeteler yalnızca bunu, yakaladık- lannı düşündükleri uygun zeminde kamuoyuna duyurmuştur. Benzin ko- yulamayan Devrim'in yolda kalması, hazırlanan karşı kampanyaya, bu kampanyayı hazırlayanlara da um- madıklan bir fırsat venmiştir. Devrim, uluslararası otomotiv te- kellerinin ve onlann yerli işbirlikçileri- nin Türkiye'deki çıkarlannı tehdit eden bir proje olarak görülmüş ve bo- ğulmuştur. Devrim "yolda" kabrken, bundan sonra ise Türkiye'de otomotiv sanayiinde şu gelişmeler olmuştur (6): -Eylül 1962'de Chrysler Sanayi A.Ş. kurulmuş ve 1964'te montaj üretimine geçmiştir. 1966 yılında satışlannın bü- yük bÖlümünü Devlet Karayollan'na ve DMO'ya yaparak palazlanıruşür. -1964'te Otosan, İngiliz Ford ile Anadol projesini başlatmış ve 1966"da yıllık 5000 otomobil kapasite ile üreü- me başlamıştır. (1961 yıbnda hazırla- nan raporlarda en az 20.000 adet,yıl üretim yapılamazsa bu işin karlı olma- yacağı, hele 10.000 adet yıl altında üretim yapıbrsa mabyetlerin yüzde 200 artacağmın belirtilmiş olduğu anımsanmahdır.) - 1963'te İstanbul'da Otobüs Karo- seri San. A.Ş. kurulmuş ve Alman Magirus Deutz, otobüs montajına başlamıştır. -1966" da Ünver Sanayi Tesisi kuru- larak K.H. Deutz kamyon ve traktör ile Renault, küçük otobüs montajına başlamıştır. (1) Karayolu Ulaştırma Araçlannın Yurt İçinde tmali Hakkında Memoran- dum, Çilingiroğlu, Ayhan: Eylül 1961 (2) Türkiye'de Binek Otomobilinin Durumu: Öngün, Korkut; Mühendis \e Makina, cılt: 10. sayı: 115, sayfa: 212- 214, Şubat 1967 (3) Sanayi Bakanlığı Otomobil En- düsmsi Tetkik Komitesi Raporu Üze- rine Düşünceler; Karayolu Ulaştırma Araçlannın Yerli İmalatı ile ilgili Çalış- malar Hakkında Ön Etüd; DPT, Ağus- tos 1961 (4) K.amyon Talebi ile İlgili tncele- me; Karayolu Ulaştırma Araçlannın Yerli İmalatı ile tlgili Çalışmalar Hak- kında Ön Etüd; DPT, Ağustos 1961 (5) Tavsiyeler; Karayolu Ulaştırma Araçlannın Yerli İmalatı ile İlgili Çalış- malar Hakkında Ön Etüd; DPT, Ağus- tos 1961 (6) Mühendis ve Makina. cılt: 10, sa- yı: 115, sayfa: 229-230, Şubat 1967. ARADABIR SELMA ERDAL Bursa Ovası'ndaki Kanser! Geçen günlerde Bulgaristan'dan yurdumuza gelen bir soydaşımızla yaptığım söyleşide bana Mavi Tuna'yı an- lattı. Soydaşımızın çocukluğundaTuna gerçekten masma- viymiş, valstere konu olacak denli... Balığın hertüriüsü için- de yaşarmış... Yaz aylarında, kıyılarında tatil kampları ku- rulurmuş. Soydaşımız yurdumuza gelmeden az önceleri yine git- miş Tuna kıyılarına; ama bu kez kapkara akan Tuna kıyı- larına... Orta Avrupa'nın kanalizasyon ve sanayi atıklarıy- la kararan Tuna kıyılarına... Ne de olsa doğduğu yerler.. Tuna'nın bu rengi onun da yüregini karartmış. Neden böyle Mavi Tuna'dan söz ettiğine gelince; Bur- sa'da Mavi Tuna'nın bir baştan bir başa Avrupa'yı aşıpgi- den sularının yazgısına benzer bir yazgıyı paylaşan bir akarsuyumuz var. Uludağ'daki kaynağından tertemiz do- ğup da Bursa Ovas/'nı aşıp, denize ulaşana degin mavi- liğini yitirip kararan NilüferÇayı'ru bilirsiniz. Birinci sınıf ta- rım toprakları olarak anayasamızın 45. maddesine göre koruma altında olması gerekirken işyeri ve bannma ama- cıyla konut yapımına açılan Bursa Ovası'nın can suyu Ni- lüferÇayı'nınününüsanırımduymuşsunuzdur. Bundan en çok 10 yıl önce balıkların oynaştığı, Bursalılar'ın kıyılann- da doğa ile bütünleştiği Nilüfer Çayı'nı elbette bilirsiniz. işte yıllar öncesinde Nilüfer çiçekleri gibi tertemiz olan bu çay, bugün kapkara akıyor. Elbetteki bu karalık 'çevre düşmanları'nın Bursa Ovası'na birölüm armağanıdır. Ni- lüfer'in Uludağ'dan başlayıp denize ulaşmak için Bursa Ovası'nı aşarken kararıp giden rengi, gerçekte doğa düş- manlarının yüzünün, yüreğinin karasını yansıtmaktadır. • Arkası 6. Sayfada Kamyon dolusu çarşaf! Daha başlangıçta yanlışlan yakalayıp bireysel davranışlar, kitlesel yaygınlığa ulaşmadan yürürlükteki yasalann uygulanması yoluna gidilmeli. LÂMÎAONATEmekliYargıç ; ' - . • . Ç ağdışı davranış ve eylemlerin, Tür- kiyemızde en az otuzyılı aşan bir za- man bölümü içinde gelişip yaygın- laştığını gördüğümüz halde bu teh- likeli tırmanışa neden bir önlem almaya ge- rek görmediğimizi anlamamız mümkün ol- muyor. Yöneticileri bu gaflete sürükleyen nedenler nereden güç alırlarsa alsınlar, so- nuçta genç cumhuriyetin bir uçurumun ke- nanna getirildiği gerçektir. Yüklenilen so- rumluluğu da ne Müslümanlık safıyeti ne al- gı noksanlığı ne milliyetçi muhafazakar ta- nımının ardına sığınmak ve ne de dinsel duygulan körüklenmiş, eğıtimsiz bir vatan- daş kitlesine yakın görünerek sempati ka- zanmak gibi davranışlar, hiçbir şey mazur gösteremez. 4-5 yıl kadar önce, Levent'te bir sınıf ar- kadaşımı ziyaretim sırasında. yakın bir iş- yerinde bekçilik yapan bir kişinin Anado- lu'dan yeni gelmiş erkek kardeşiyle karşılaş- tım. Henüz 18 yaşlannda lacivert elbiseli bu genç... Her ınsana karşı duyduğum şef- kat ve ilgi ile ne iş yaptığım, okula gidip gıt- mediğini sordum. 'Imam-hatip lisesi'nde öğrenci olduğunu söyledi. Biraz hayretle neden imam-hatip okulunu tercih ettin diye soracak oldum. Aldığım cevap gayet açık ve anlamlı idi. Bana "Imam-hatipliselerini ne- den küçümsüyorsunuz? Bu lisekrde tedrisat en kuvvetli hocalar tarafından yürütülüyor. Hiç boş dersüniz ounuyor. Yabancı dilleri de gayet iyi öğreniyoruz. Üniversite sınavlan- nın yüzde 60'ını bizim öğrenciler kazanıyor- lar, hepsi çok başanh. Hem biz üniversiteden sonra kaymakam da olabiliyoruz" diyerek sözünü tamamladı. Ben bu konuşmanın üzerinde hiç durma- mıştım. Daha sonra, ancak 15-20 gün son- ra gazetelerde gördüğüm manşet üzerine ka- famda şimşekler çaktı diyebilirim. Manşet habennde. "Anadolu üselerinin dökülmek- te olduğu, pek çok derslerin boş geçtigi, öğ- retim elemanlan bulunmadığı, yabancı dil derslerinde de bir başan sağlanamadığı ve bu okullann kuruluş amaçlanna ulaşama- dıklan" doğrultusunda cıddı eleştıriler yer alıyordu. İşte o zaman derhal olgular ve uygulama- lar arasındaki bağlantılan hemen kurdum. Anladığım kadanyla ımam-hatip okullan. meslek dersleri yanında, bilinen ya da bilin- meyen güçlerce bilgi, teknik ve yabancı dil açısından en iyi şekilde teçhiz edilerek ve ileriye dönük hedeflere v arabilmesi için hiç- bir fedakarlıktan kaçınılmadan, dinsel duy- gulan şeriata dönük gençleri yetiştirmek ve geliştirmek alanında yaygın hizmetler ven- yordu. Şimdi kendi kendime soruyorum: Anado- lu ve imam-hatip liseleri aynı bakanlığa bağ- lı değiller mi? Bu farklılıİc nereden ilen ge- liyor? Bu farklılığı yaratan etkenler neler- dır? Devletin genç kuşaklannı ilkokul sıra- lanndan itibaren sınavdan sınava koştura- rak, topluma milyarlarca lıra dershane, özel kurs ve öğretmen ücretleri ödeterek, aile bi- reylerini yıllar boyu kaygı ve masraf altın- da bırakarak bir grup öğrenciye kazandın- lan Anadolu liselennde okumak fırsatı böy- lesine heder mı edilmeliydi? "Anadolu lise- leri zayıf kalıyor! Anadolu liseleri dökülü- yor!" deniliyorsa bunun nedenleri tahkik edilmeli ve mutlaka çağdaş eğitimin gerek- tirdiği bütün koşullara kavuşturulmalı değil miydi? Gençlerimizi, zorunlu din dersi ağır- lıklı eğitime, nereden yetişip geldikleri bi- linmeyen 'ilim ve ahlak denlerini'ni yön- lendiren hocalara teslim ederek, yüzlerce sayıda imam okullan açarak yasalan ihlal ve hepsinden önemlısı cumhuriyetin temel la- iklık ilkesine ihanet eden kadrolar hakkın- da ne düşünüldüğünü ve bu ortamda ne ya- pılması gerektigini, aydınlık ve Atatürkçü yöneticilerin takdirine bırakıyorum. tstanbul'un gecekondu bölgelerinden bi- rinde oturan bir yardımcım, zaman zaman bana geldiğinde bulunduğu çevrelerden ha- berler getırmeyi ihmal etmez. Yerel seçim- lerden çok önceki tarihlerde Erbakan'ın ve Refah Partisi üyesi bayanlann her hafta semtlerine geldiklerini, konuşmalar yaptık- lannı, ev ziyaretlerinde bulunduklannı; kah- ve, şeker vs gibi hediyeler getirdiklerini an- latırdı. Ben de çıkar karşılığında olsa bile halkımızın zaman zaman gereksinmeleri- • Arkası 6. Sayfada FLASH HABER HIZLI, DOGRU VE CESUR PENCERE Güneydoğu'da Seçim?.. Ara seçim yapılacak.. Nerede?.. Güneydoğu'da!.. Tam yerinde yapılıyor ara seçim, dünya âlem seçim nedir görsün... Ibret alsın!.. Güneydoğu Bölgesi'nde ben diyeyim bin beş yüz siz deyin iki bin köy boşalmış, boşaltılmış, ortalığı yel üfür- müş, sugötürmüş... Köye gidiyorsun, ocak tütmüyor.. Ara seçim yapılacak... Köylüler nerede?.. Köylülerin nerede olduğuna ilişkin çeşitli söylenti var; ama, Diyarbakır'ın nüfusu birkaç yılda bir -ya da bir bu- çuk-milyonaçıkmış... Son yıllarda büyük kentlerin nüfusunu belirtmek için sayı verilmiyor, yorum yapılıyor; Diyarbakır'ın nüfusu 1 mi 1.5 milyon mu? istanbul'un nüfusu 9 mu, 10 mu, 12 milyon mu? Kim bilebilir?.. Aleviler kaç milyon? Kimine göre 10, kimine göre 15, kimine göre 25 milyon!.. Ya Kürt nüfus?.. Çeşitli söylenti var, 10 milyon mu? 20 mi? Tür- kiye'de her şey lâf ola beri gele üzerinden hesaplanıyor. Ama Güneydoğu'da seçim yapılacak... Boşaltılmış köylere seçim sandığı koyup başına jan- darma mı dikeceğiz?.. • "Meclis'teki PKK'yi temizleyeceğiz" diye kimi millet- vekillerini kargatulumba içeri attık... Içeri attıklarımızın yerine şimdi kimi seçeceğiz? Seçtikten sonra yine tutuklayacak mıyız?.. Güneydoğu'da seçime kim girecek? Din gücüyle politika yapan, ırkçılık gayretiyle tozu du- mana katan, Güneydoğu'da!.. Bileğine güvenen, silahını kuşanan, Güneydoğu'da!.. Mikromilliyetçiliğin atgözlü- ğünü takan. Güneydoğu'da!.. Kulislerde fısıldaşıp ka- ranlıkta dolaşan, Güneydoğu'da!.. Hangi gecenin saba- hında kurşunlanacağını bilmeyen, Güneydoğu'da!.. Hizbullah mizbullah, Refah mefah, hareket mareket, te- rör merör, silah milah, para mara bilinmezligin trafiğin- de seçim kampanyasına çıkacak: - Ey vatandaş, oyunu bana ver!.. Oyu alıp ne yapacaksın?.. Yapacağın bir şey mi var? Okullar kapalı, öğretmenler öldürülüyor, köyler yakılı- yor, göçler sürüyor, ekonomik yaşam durmuş, halk kor- kudan tirtirtitriyor... -Oyunubana ver!.. Hangi parti, yöre halkına Kürt sorununun çözümü için doğru dürüst bir öneri getirebilir?.. Hangi parti, terörü aşıp halkla bütünleşebilir?.. Seçim, ama, neden seçim?.. • Yoksullukla şeriatın karanlığı iç içe, devlet baskısıyla eşkıya teröru kucak kucağa, ırkçılıkla aşırı milliyetçilik kol kola, korkuyla kaygı el ele bölgeyi ekip biçiyor; hasa- dını Azrail yapıyor... Halkın umarı kalmamış.. Partiler birbirini yiyor.. Diyorlar ki: "En kötü seçim, en iyi seçimsizlikten daha iyidir, ara seçim yapılmalı..." Doğrudur... Ancak demokrasinin yalnız seçimle gerçekleşmediği- ni hiç unutmamak koşuluyla... BARIŞ SAVAŞÇISI Mahmut DİKERDEM i Yitirişimizin 1. Yıhnda SAYGIYLA ve SEVGİYLE ANIYORUZ DÎSK BİRLEŞİK METAL İŞÇİLERİ ŞENDİIÇASI GENEL YONETİM KURULU Parlez-Vous Français?Frartsızca konusur musunuz? FRANSIZCA DİL KURSLARI Kurs başlangıç tarihi: 12Ekim 1994 Kayıtlar ve Test: 5-11 Ekim 1994 (Gün boyunca) Saat: 10.00- 18.00Arası IEFI İSTANBUL Tepeöaşı Cad Çatma Mescıt Mah EhMrıkSV No 11 Tepetaşı 80050 İstanbul Tel (0212ı 256 82 82 110 h3t>-256 81 10 (10(lal) Fax (0212) 2M 32 29-250 BO 93-256 81 11 ANKARA BesteUrSk No U/7-8KavaM«leıe Tel (0312ı 419 47 47 (10 l»t> Fax (0312)419 47 56 BURSA «rtaraYolu 10 K.m Gûtsu Kavşj Tel (0224) 371 35 00 (24 hall F» (0224) 371 35 32 * Gûreu 16584 Buısa IZMR Şaır Eşre( Bulvarı No 3/2-8 Çankaya izmıc Tel 10232)44511 22 (10 lat) Fax (0232)4451123 ISTANBLL FRANSIZ KLLTLR MERKEZI l\STITl T l> ETl Dt\FR-\\ÇAI<iE<; 0 ISTA\BVL Istlklal Cad. No:8 Takslm Tel: 2S2 02 62
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle