Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 3EKİM1994PAZARTESİ
OLAYLAR VE GORUŞLER
Devrim otomobili niçin yolda kaldı?
Corporaüon; Fransa da Cıtroen, Peu
geot, ChrysİCT Amencan Moton Co.
Devrim, uluslararası otomotiv tekellerinin ve onlann yerli işbir-
likçilerinin Türkiye'deki çıkarlannı tehdit eden bir proje olarak
görülmüş ve boğulmuştur.
MUSTAFA ARAL TMMOB Makina Mühendisleri
Odası İstanbul Şubesi Başkam
2
8-31 Ağustos 1994 tarihle- .
1 3
1
2 5 M a
? l
9 6 1
^ k / j n d e
d
,
ö n e
"
nnde Cumhurivet'te ya- mın Sanayi Bakanı Italya da Fıat; In-
^»^.îonon "TYc^-rİm TMr^ni eıltere de Forel, Rosts, Bntısh Motor
yımlanan Devnm Lnrenı- % . ' ,.' „. o
yor" adlı Aydın Engin Corporaüon; Fransa da Cıtroen, Peu-
tarafından hazırlanan dizi
yazıyı, o günlerde bu proje-
de yer almış olan meslektaşlanmızla
a™ coşkuyu ve aynı hüznü yaşayarak
o'kudum. ancak yazı dizisinin Dev-
rim'in trajık sonunun nedenlerini yete-
rince açıklamadığını ve bu yönüyle
eksik kaldığıru düşündüm.
30 Eylül 1961 günü gazetelerin,
Devrim'in "idaun fermanı"nı veren ya-
zılannın nedenlenni biraz daha aynn-
tılı incelemek. hem ulusal sanayimizin,
bunun yanında ulusal otomotiv sana-
yimizin kurulmasını engelleyen güçle-
rin anlaşümasını sağlayacak, hem de
Devrim'in hazin sonu konusunda ba-
sının işlevinin aslında yalnızca son bir
"fiske" vurmakla sınırlı kalmış oldu-
ğunu ortaya koyacaktır.
Bunun ıçın öncelikle 16 Haziran
1961de "23 inançiı mühendis" An-
kara'da toplandığında ve 19 Haziran
1961'de 130 günlük maratona başla-
mak üzereyken Türkiye'nin fotoğrafı-
na bir kez bakmakta yarar vardır:
Son on yılın hükümet politikası so-
nucunda, ülkexie demiryolu taşımacılı-
ğından vazgeçilmiş, karayolu taşıma-
cılığını teşvik eden yatınmlar yapılmış
ve uzun karayollan inşa edilmiş du-
rumdadır. Bu durum karayolu taşı-
macılığında öncelikle kamyona olan
talebi arttırmıştır. 1960 yıhnda ithal
edilmiş olan toplam kara nakil vasıta-
lan içinde kamyonlara ödenen para-
nın payı yüzde 83*tür (1). Bunun ya-
nında, Türkiye binek otomobili paza-
nnda ABD'nin büyük bir üstünlüğü
vardır. 1959 yıhnda ithal edilmiş olan
otomobiller için ABD'den ithal edi-
lenlerin oranı yüzde 65.5'tir (2\
n Türkiye'de montaj yapmaya davet
etmiştir(l).
Bu sırada; Ahnan K.H. Deutz oto-
büs ve Amerikan Chrysler kamyon ve
otomobil, İngiliz BMC çeşitli üpte
araç ve Fransız Renault Türkiye'de
otomobil montajı yapmak üzere çok-
tan tekliflerini vermiş durumdadırlar.
Aynca kuruluş çahşmalanna 1956'da
başlanmış olan Otosan fırması 14
Temmuz 1960'ta ilk F-600 Ford'u
montaj olarak yapmış durumdadır.
Raporlarda ne var!
İşte böyle bir ortamda 23 mühendis
Devrim'in üretim hazırhklanru yapar-
ken Sanayi Bakanhğı bünyesinde ku-
rulmuş olan Otomobil Endüstrisi
Tetkik Komitesi de bu işin niçin ola-
mayacağı konusunda bir raporu kale-
me alıyordu.
Bu rarx>run 3. sayfasmda otomobil
üretiminin yıllık 20.000 adede ulaşma-
ması durumunda karb ohnayacağı.
üretimin 10.000 adedin aluna düşmesi
durumunda ise maliyetlerin yüzde 200
artacağı vurgulanıyor, 11. sayfada
Türkiye'de 1965'te 5900 ve 1975'te an-
cak 10.000 otomobil satılabileceği be-
lirtiliyordu. Sayfa 16'da "... imalat ile
ilgili hedefler ivice tayin edildikten son-
ra otomobil ithalini, montajını ve imali-
ni nizamlaştıran bir otomobil rejimi
ihdas etmek yerinde olabüir" şeklmde
görüş belirtiliyordu. Aynca Devrim'in
motorunun DDY Sıvas Cer Atelyesi'-
nde dökühnesinin planlandığı sırada,
bu atelyenin altyapısı göz önüne alın-
maksızın, kaliteli personel bulunma-
ması nedenıyle buradaki dökümden
iyi netice beklenemeyeceği raporun 7.
sayfasında ileri sürülüyordu.
Sanayi Bakanbğı tarafından hazır-
lanan rapor DPT'ye gönderiliyor ve
DPT bu raporu da göz önüne alarak
bir calışma yapıyor ve bunu gizli ibare-
b olarak "Karayolu l laştırma Araçla-
rııun Yerli tmalatı ile İlgili Çauşmalar
Hakkında ö n Etüd" başlığıyla Ağus-
tos 1961'de yani Devrim üretim calış-
malannın sürdüğü sırada ilgili yerlere
gönderiyordu.
23 mühendis yerb otomobil ürete-
bilmenin coşkusuyla geceb-gündüzlü
çalışmalannı sürdürürken, DPT de
Sanayi Bakanbğı tarafından hazırla-
nan raporun parelelinde görüş bildiri-
yor(3).
DPT etüdünde, Sanayi Bakanbğı
raporunun kamyon üretimi üzerinde
durmadığma dikkat çekilerek bu konu
"Kamyon Takbi ile tlgili tnceteme"
başbğıyla aynca ele abnıyordu. Kısaca
1950 yıhndan itibaren kamyon parkı-
nın 4 İcat büyüdüğüne dikkat çekilerek
(Bu nokta Türkiye'nin bugünkü ula-
şım pobükasının da belirleyici olması
açısından bizce çok önembdir.) 1960
yılı sonu itibanyla mevcut kamyon
parkının 57460 adet olduğu göz önüne
abnarak yılbk talebin ortalama 10.000
olacağı ve bu rakamın 1965'te 13664'e
cıkacağı hesaplanıyordu (4).
Sonucunda ise;
"Yapılan çalışmalara göre bugünkü
şartlar ve önümüzdeki on yddaki gelis-
me içerisinde kamyon imaÜ,
a. Iktisadi bakımdan karlı
b. Teknik bakımdan mümkün
c. Bu işte istihdam edilecek yeteri ka-
dar yetişmiş işçi olduğundan hemen te-
tessül edilmesi deniliyordu (5). Binek
otomobil için ise;
"Binek arabalanna bugünkü ve önü-
müzdeki on ydda olacak talep tetkik
edildiğinde kazanç sağlayacak şekilde
büyük yatınmlarla imalat y apmanın el-
verişli olmadığı göriilmüştür. Binek
arabası için komple imalat yapan tesis
yerine şimdilik ktsmi imalat yapan ve
zamanla yerli imalat yapan ve zamanla
yerli imaİat yüzdesini artıran tesislerin
gelismesini teşvik etmek uygun olur.
Mevcut talep düşüktür, tasarrullan
kalkuunaya faydalı yatınmlara tevcih
etmek istediğinlzden talep artışı da yük-
sek olmamaktadır. Aynca çok sayıda
imalat kazançlı olduğundan yerli ima-
lata geçüirse fıyatları düşük tutabilmek
icin uzunca bir süre devletin bu imalat
tesisini koruması gerekir" tezi ileri sü-
rülerek. yerli otomobil üretimi konu-
sunda olumsuz görüş veriliyordu (5).
Yine Eylül 1961'de, 1960'a kadar
DPT'de çahşmış ve o sırada Dünya
Bankası'nda çabşan Ayhan Çilingiroğ-
lu kendisinden Chrysler'in kamyon
üretimiyle ilgili teklif konusunda gö-
rüş istenmesi üzerine gizli ibareli ve
"Karayolu Llaştırma Araçlarımn Yurt
İçinde Imali Hakkında" başhkb me-
morandumunda;
"Yapılan hesaplar şu hususu ortaya
koymuştur ki, otomobil için hali hazır
ve önümüzdeki yülarda talep asgari
ekonomik kapasitesinin çok altındadır.
Buna karşılık kamyon imalatı için ge-
rekli talep mevcııttur"görüşünü ileri
sürmekteydi.
Yukanda da belirtmiş olduğumuz
gibi bu sırada Otosan, montaj üretimi-
ne başlamış, Alman K.H. Deutz yılda
3600 kamyon üretmek ve Amerikan
Chrsler ise yılda 5500 kamyon ve oto-
mobil üretmek üzere tekliflerini ver-
miş durumdaydı ve tüm bu yazışmalar
da böyle bir ortamda yapılıyordu.
Başka bir ilginç nokta ise, K.H. Deutz
firmasırun üreteceği kamyonlann mo-
torlannın baa parçalannın Gümüş
Motor'da üretilmesi düşünülüyordu.
(Bu durum da; Erbakan'ın, niçin Dev-
rim'in motorunun üretilmesi sırasında
konuya soğuk baktığını bir ölçüde
açıkhyor.)
Sonuç
Tüm bu tablodan gorüldüğü gibi
Devrim'in "idam fermam" daha doğ-
madan verilmiş ve 30 Eylül 1961 tarih-
li gazeteler yalnızca bunu, yakaladık-
lannı düşündükleri uygun zeminde
kamuoyuna duyurmuştur. Benzin ko-
yulamayan Devrim'in yolda kalması,
hazırlanan karşı kampanyaya, bu
kampanyayı hazırlayanlara da um-
madıklan bir fırsat venmiştir.
Devrim, uluslararası otomotiv te-
kellerinin ve onlann yerli işbirlikçileri-
nin Türkiye'deki çıkarlannı tehdit
eden bir proje olarak görülmüş ve bo-
ğulmuştur. Devrim "yolda" kabrken,
bundan sonra ise Türkiye'de otomotiv
sanayiinde şu gelişmeler olmuştur (6):
-Eylül 1962'de Chrysler Sanayi A.Ş.
kurulmuş ve 1964'te montaj üretimine
geçmiştir. 1966 yılında satışlannın bü-
yük bÖlümünü Devlet Karayollan'na
ve DMO'ya yaparak palazlanıruşür.
-1964'te Otosan, İngiliz Ford ile
Anadol projesini başlatmış ve 1966"da
yıllık 5000 otomobil kapasite ile üreü-
me başlamıştır. (1961 yıbnda hazırla-
nan raporlarda en az 20.000 adet,yıl
üretim yapılamazsa bu işin karlı olma-
yacağı, hele 10.000 adet yıl altında
üretim yapıbrsa mabyetlerin yüzde
200 artacağmın belirtilmiş olduğu
anımsanmahdır.)
- 1963'te İstanbul'da Otobüs Karo-
seri San. A.Ş. kurulmuş ve Alman
Magirus Deutz, otobüs montajına
başlamıştır.
-1966" da Ünver Sanayi Tesisi kuru-
larak K.H. Deutz kamyon ve traktör
ile Renault, küçük otobüs montajına
başlamıştır.
(1) Karayolu Ulaştırma Araçlannın
Yurt İçinde tmali Hakkında Memoran-
dum, Çilingiroğlu, Ayhan: Eylül 1961
(2) Türkiye'de Binek Otomobilinin
Durumu: Öngün, Korkut; Mühendis \e
Makina, cılt: 10. sayı: 115, sayfa: 212-
214, Şubat 1967
(3) Sanayi Bakanlığı Otomobil En-
düsmsi Tetkik Komitesi Raporu Üze-
rine Düşünceler; Karayolu Ulaştırma
Araçlannın Yerli İmalatı ile ilgili Çalış-
malar Hakkında Ön Etüd; DPT, Ağus-
tos 1961
(4) K.amyon Talebi ile İlgili tncele-
me; Karayolu Ulaştırma Araçlannın
Yerli İmalatı ile tlgili Çalışmalar Hak-
kında Ön Etüd; DPT, Ağustos 1961
(5) Tavsiyeler; Karayolu Ulaştırma
Araçlannın Yerli İmalatı ile İlgili Çalış-
malar Hakkında Ön Etüd; DPT, Ağus-
tos 1961
(6) Mühendis ve Makina. cılt: 10, sa-
yı: 115, sayfa: 229-230, Şubat 1967.
ARADABIR
SELMA ERDAL
Bursa Ovası'ndaki Kanser!
Geçen günlerde Bulgaristan'dan yurdumuza gelen bir
soydaşımızla yaptığım söyleşide bana Mavi Tuna'yı an-
lattı. Soydaşımızın çocukluğundaTuna gerçekten masma-
viymiş, valstere konu olacak denli... Balığın hertüriüsü için-
de yaşarmış... Yaz aylarında, kıyılarında tatil kampları ku-
rulurmuş.
Soydaşımız yurdumuza gelmeden az önceleri yine git-
miş Tuna kıyılarına; ama bu kez kapkara akan Tuna kıyı-
larına... Orta Avrupa'nın kanalizasyon ve sanayi atıklarıy-
la kararan Tuna kıyılarına... Ne de olsa doğduğu yerler..
Tuna'nın bu rengi onun da yüregini karartmış.
Neden böyle Mavi Tuna'dan söz ettiğine gelince; Bur-
sa'da Mavi Tuna'nın bir baştan bir başa Avrupa'yı aşıpgi-
den sularının yazgısına benzer bir yazgıyı paylaşan bir
akarsuyumuz var. Uludağ'daki kaynağından tertemiz do-
ğup da Bursa Ovas/'nı aşıp, denize ulaşana degin mavi-
liğini yitirip kararan NilüferÇayı'ru bilirsiniz. Birinci sınıf ta-
rım toprakları olarak anayasamızın 45. maddesine göre
koruma altında olması gerekirken işyeri ve bannma ama-
cıyla konut yapımına açılan Bursa Ovası'nın can suyu Ni-
lüferÇayı'nınününüsanırımduymuşsunuzdur. Bundan en
çok 10 yıl önce balıkların oynaştığı, Bursalılar'ın kıyılann-
da doğa ile bütünleştiği Nilüfer Çayı'nı elbette bilirsiniz.
işte yıllar öncesinde Nilüfer çiçekleri gibi tertemiz olan
bu çay, bugün kapkara akıyor. Elbetteki bu karalık 'çevre
düşmanları'nın Bursa Ovası'na birölüm armağanıdır. Ni-
lüfer'in Uludağ'dan başlayıp denize ulaşmak için Bursa
Ovası'nı aşarken kararıp giden rengi, gerçekte doğa düş-
manlarının yüzünün, yüreğinin karasını yansıtmaktadır.
• Arkası 6. Sayfada
Kamyon dolusu çarşaf!
Daha başlangıçta yanlışlan yakalayıp bireysel davranışlar, kitlesel
yaygınlığa ulaşmadan yürürlükteki yasalann uygulanması yoluna
gidilmeli.
LÂMÎAONATEmekliYargıç
;
' - . • .
Ç
ağdışı davranış ve eylemlerin, Tür-
kiyemızde en az otuzyılı aşan bir za-
man bölümü içinde gelişip yaygın-
laştığını gördüğümüz halde bu teh-
likeli tırmanışa neden bir önlem almaya ge-
rek görmediğimizi anlamamız mümkün ol-
muyor. Yöneticileri bu gaflete sürükleyen
nedenler nereden güç alırlarsa alsınlar, so-
nuçta genç cumhuriyetin bir uçurumun ke-
nanna getirildiği gerçektir. Yüklenilen so-
rumluluğu da ne Müslümanlık safıyeti ne al-
gı noksanlığı ne milliyetçi muhafazakar ta-
nımının ardına sığınmak ve ne de dinsel
duygulan körüklenmiş, eğıtimsiz bir vatan-
daş kitlesine yakın görünerek sempati ka-
zanmak gibi davranışlar, hiçbir şey mazur
gösteremez.
4-5 yıl kadar önce, Levent'te bir sınıf ar-
kadaşımı ziyaretim sırasında. yakın bir iş-
yerinde bekçilik yapan bir kişinin Anado-
lu'dan yeni gelmiş erkek kardeşiyle karşılaş-
tım. Henüz 18 yaşlannda lacivert elbiseli
bu genç... Her ınsana karşı duyduğum şef-
kat ve ilgi ile ne iş yaptığım, okula gidip gıt-
mediğini sordum. 'Imam-hatip lisesi'nde
öğrenci olduğunu söyledi. Biraz hayretle
neden imam-hatip okulunu tercih ettin diye
soracak oldum. Aldığım cevap gayet açık ve
anlamlı idi. Bana "Imam-hatipliselerini ne-
den küçümsüyorsunuz? Bu lisekrde tedrisat
en kuvvetli hocalar tarafından yürütülüyor.
Hiç boş dersüniz ounuyor. Yabancı dilleri de
gayet iyi öğreniyoruz. Üniversite sınavlan-
nın yüzde 60'ını bizim öğrenciler kazanıyor-
lar, hepsi çok başanh. Hem biz üniversiteden
sonra kaymakam da olabiliyoruz" diyerek
sözünü tamamladı.
Ben bu konuşmanın üzerinde hiç durma-
mıştım. Daha sonra, ancak 15-20 gün son-
ra gazetelerde gördüğüm manşet üzerine ka-
famda şimşekler çaktı diyebilirim. Manşet
habennde. "Anadolu üselerinin dökülmek-
te olduğu, pek çok derslerin boş geçtigi, öğ-
retim elemanlan bulunmadığı, yabancı dil
derslerinde de bir başan sağlanamadığı ve
bu okullann kuruluş amaçlanna ulaşama-
dıklan" doğrultusunda cıddı eleştıriler yer
alıyordu.
İşte o zaman derhal olgular ve uygulama-
lar arasındaki bağlantılan hemen kurdum.
Anladığım kadanyla ımam-hatip okullan.
meslek dersleri yanında, bilinen ya da bilin-
meyen güçlerce bilgi, teknik ve yabancı dil
açısından en iyi şekilde teçhiz edilerek ve
ileriye dönük hedeflere v arabilmesi için hiç-
bir fedakarlıktan kaçınılmadan, dinsel duy-
gulan şeriata dönük gençleri yetiştirmek ve
geliştirmek alanında yaygın hizmetler ven-
yordu.
Şimdi kendi kendime soruyorum: Anado-
lu ve imam-hatip liseleri aynı bakanlığa bağ-
lı değiller mi? Bu farklılıİc nereden ilen ge-
liyor? Bu farklılığı yaratan etkenler neler-
dır? Devletin genç kuşaklannı ilkokul sıra-
lanndan itibaren sınavdan sınava koştura-
rak, topluma milyarlarca lıra dershane, özel
kurs ve öğretmen ücretleri ödeterek, aile bi-
reylerini yıllar boyu kaygı ve masraf altın-
da bırakarak bir grup öğrenciye kazandın-
lan Anadolu liselennde okumak fırsatı böy-
lesine heder mı edilmeliydi? "Anadolu lise-
leri zayıf kalıyor! Anadolu liseleri dökülü-
yor!" deniliyorsa bunun nedenleri tahkik
edilmeli ve mutlaka çağdaş eğitimin gerek-
tirdiği bütün koşullara kavuşturulmalı değil
miydi? Gençlerimizi, zorunlu din dersi ağır-
lıklı eğitime, nereden yetişip geldikleri bi-
linmeyen 'ilim ve ahlak denlerini'ni yön-
lendiren hocalara teslim ederek, yüzlerce
sayıda imam okullan açarak yasalan ihlal ve
hepsinden önemlısı cumhuriyetin temel la-
iklık ilkesine ihanet eden kadrolar hakkın-
da ne düşünüldüğünü ve bu ortamda ne ya-
pılması gerektigini, aydınlık ve Atatürkçü
yöneticilerin takdirine bırakıyorum.
tstanbul'un gecekondu bölgelerinden bi-
rinde oturan bir yardımcım, zaman zaman
bana geldiğinde bulunduğu çevrelerden ha-
berler getırmeyi ihmal etmez. Yerel seçim-
lerden çok önceki tarihlerde Erbakan'ın ve
Refah Partisi üyesi bayanlann her hafta
semtlerine geldiklerini, konuşmalar yaptık-
lannı, ev ziyaretlerinde bulunduklannı; kah-
ve, şeker vs gibi hediyeler getirdiklerini an-
latırdı. Ben de çıkar karşılığında olsa bile
halkımızın zaman zaman gereksinmeleri-
• Arkası 6. Sayfada
FLASH HABER
HIZLI, DOGRU VE CESUR
PENCERE
Güneydoğu'da Seçim?..
Ara seçim yapılacak..
Nerede?..
Güneydoğu'da!..
Tam yerinde yapılıyor ara seçim, dünya âlem seçim
nedir görsün...
Ibret alsın!..
Güneydoğu Bölgesi'nde ben diyeyim bin beş yüz siz
deyin iki bin köy boşalmış, boşaltılmış, ortalığı yel üfür-
müş, sugötürmüş...
Köye gidiyorsun, ocak tütmüyor..
Ara seçim yapılacak...
Köylüler nerede?..
Köylülerin nerede olduğuna ilişkin çeşitli söylenti var;
ama, Diyarbakır'ın nüfusu birkaç yılda bir -ya da bir bu-
çuk-milyonaçıkmış...
Son yıllarda büyük kentlerin nüfusunu belirtmek için
sayı verilmiyor, yorum yapılıyor; Diyarbakır'ın nüfusu 1
mi 1.5 milyon mu? istanbul'un nüfusu 9 mu, 10 mu, 12
milyon mu? Kim bilebilir?.. Aleviler kaç milyon? Kimine
göre 10, kimine göre 15, kimine göre 25 milyon!.. Ya Kürt
nüfus?.. Çeşitli söylenti var, 10 milyon mu? 20 mi? Tür-
kiye'de her şey lâf ola beri gele üzerinden hesaplanıyor.
Ama Güneydoğu'da seçim yapılacak...
Boşaltılmış köylere seçim sandığı koyup başına jan-
darma mı dikeceğiz?..
•
"Meclis'teki PKK'yi temizleyeceğiz" diye kimi millet-
vekillerini kargatulumba içeri attık...
Içeri attıklarımızın yerine şimdi kimi seçeceğiz?
Seçtikten sonra yine tutuklayacak mıyız?..
Güneydoğu'da seçime kim girecek?
Din gücüyle politika yapan, ırkçılık gayretiyle tozu du-
mana katan, Güneydoğu'da!.. Bileğine güvenen, silahını
kuşanan, Güneydoğu'da!.. Mikromilliyetçiliğin atgözlü-
ğünü takan. Güneydoğu'da!.. Kulislerde fısıldaşıp ka-
ranlıkta dolaşan, Güneydoğu'da!.. Hangi gecenin saba-
hında kurşunlanacağını bilmeyen, Güneydoğu'da!..
Hizbullah mizbullah, Refah mefah, hareket mareket, te-
rör merör, silah milah, para mara bilinmezligin trafiğin-
de seçim kampanyasına çıkacak:
- Ey vatandaş, oyunu bana ver!..
Oyu alıp ne yapacaksın?..
Yapacağın bir şey mi var?
Okullar kapalı, öğretmenler öldürülüyor, köyler yakılı-
yor, göçler sürüyor, ekonomik yaşam durmuş, halk kor-
kudan tirtirtitriyor...
-Oyunubana ver!..
Hangi parti, yöre halkına Kürt sorununun çözümü için
doğru dürüst bir öneri getirebilir?.. Hangi parti, terörü
aşıp halkla bütünleşebilir?..
Seçim, ama, neden seçim?..
•
Yoksullukla şeriatın karanlığı iç içe, devlet baskısıyla
eşkıya teröru kucak kucağa, ırkçılıkla aşırı milliyetçilik
kol kola, korkuyla kaygı el ele bölgeyi ekip biçiyor; hasa-
dını Azrail yapıyor...
Halkın umarı kalmamış..
Partiler birbirini yiyor.. Diyorlar ki:
"En kötü seçim, en iyi seçimsizlikten daha iyidir, ara
seçim yapılmalı..."
Doğrudur...
Ancak demokrasinin yalnız seçimle gerçekleşmediği-
ni hiç unutmamak koşuluyla...
BARIŞ SAVAŞÇISI
Mahmut DİKERDEM i
Yitirişimizin 1. Yıhnda
SAYGIYLA ve SEVGİYLE
ANIYORUZ
DÎSK
BİRLEŞİK METAL İŞÇİLERİ
ŞENDİIÇASI
GENEL YONETİM KURULU
Parlez-Vous Français?Frartsızca konusur musunuz?
FRANSIZCA DİL KURSLARI
Kurs başlangıç tarihi:
12Ekim 1994
Kayıtlar ve Test:
5-11 Ekim 1994
(Gün boyunca)
Saat: 10.00- 18.00Arası
IEFI
İSTANBUL
Tepeöaşı Cad Çatma Mescıt Mah EhMrıkSV No 11
Tepetaşı 80050 İstanbul
Tel (0212ı 256 82 82 110 h3t>-256 81 10 (10(lal)
Fax (0212) 2M 32 29-250 BO 93-256 81 11
ANKARA
BesteUrSk No U/7-8KavaM«leıe
Tel (0312ı 419 47 47 (10 l»t>
Fax (0312)419 47 56
BURSA
«rtaraYolu 10 K.m Gûtsu Kavşj
Tel (0224) 371 35 00 (24 hall
F» (0224) 371 35 32
* Gûreu 16584 Buısa
IZMR
Şaır Eşre( Bulvarı No 3/2-8 Çankaya izmıc
Tel 10232)44511 22 (10 lat)
Fax (0232)4451123
ISTANBLL FRANSIZ KLLTLR MERKEZI
l\STITl T l> ETl Dt\FR-\\ÇAI<iE<; 0 ISTA\BVL
Istlklal Cad. No:8
Takslm Tel: 2S2 02 62