03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
3 EKİM1994 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA KULTUR 15 İstanbul Operası Danimarka'ya, Modern Dans Topluluğu da İsrail'e gidiyor Devlet Opera ve Balesi dışa açılıyor VETAÇtFTÇİOĞLU Devlet Opera ve Balesi Gene! Mü<lürû Rengim Gökmen 28 Eylöl çarşamba günü Yekta Kara ve IMeBh Seskır ile birlikte yap- tıklan basın toplantısında ku- rurr»un önümüzdeki sezon tem- silleri ve planlan hakkında bilgi verdı. Öylesine Bir Diıüetiden küçük bir kesit sunulduktan sonra yapılan açıklamalar, Devlet Operası'nın bugünü ve yannı için oldukça ûmit verici bir tablo sunarken, birtakım sorulan da birlikte getirdi. Ankara. tstanbul, Izmir ve Mersin, her yıl olduğu gibi bu yıl da sahnelerini 1 ekimde açü- lar. istanbul Opera ve Balesi'nin AKM'deki tadilat nedeniyle, genelde konser ağırlıkh olan progranu şubat ayından sonra normale dönecek. İzmir ve Mersin ise normal temsil akışını sunarken Mersin Operası Or- kestrası İstanbul ve Ankara opera ve orkestralannın olum- lu bir uygulaması olan temsil dışında konserler verme moda- sına uyarak Haendel'in ünlü Messiah Oratoryosu'nu seslen- direcek. İstanbui Operası Tu- randot ile Danimarka'ya gider- ken, Modern Dans Topluluğu aynı tarihlerde İsrail'de, Şimon Peres ve Tel-Aviv Belediye Baş- kanı Roaini Milo'nun da izleye- ceği bir gösteri sunacak. Aspendos Festivaü Toplantıda çok başanb, bi- raz da pembe bir tablo çizen Sayın Gökmen'in iyimserliğine devlet ve onun sanatla ilgili ku- rumlan ne kadar katılabilecek ve bu gelişmeye ayak uydura- cak, orası şüpheli. Ne artan iz- leyici sayısına ne de bu temsille- ri özveriyle çıkaran sanatçılann ihtiyaçlanna cevap veren salon- lara sahibiz. Ankara'da asırhk opera binası 600 kişiyle tiyatro, bale ve operarun temsillerinden arük yorgun düşmüş durumda. Yeni salon diye düşünürken akla Cumhurbaş- kanlığı Senfoni Orkestrası'nın yeni yapılacak olan salonu gelince yeni bir opera binası yapılmab düşüncesini dile getirme ihtiyaa bile hissetmiyo- rum. İstanbul her şeyden önce festivali ile Avrupa'nın sanat merkezi haline gel- miş bir kentimiz. Hem opera hem kon- ser salonu açısından içler acısı durum- da. İşte bu yıl şubata kadar AKM'nin kapab oluşukoca kurumu Aya İrini- İstanbul Devlet Opera ve Balesi, ilk yurtdışı turnesinde Yekta Kara'run sahnelediği Turandot' operasını sunacak. de konserler vermeye zorluyor. Ope- radaki kadrolann bu kadar yoğun temsile ne kadar cevap vereceği ise ayn bir sorun. Opera ve balenin kadrolu eleman- lanndan oldukça önemli bir kısmının aktif sanat hayatından uzak olduğu düşünülürse, temsilleri belli bir gru- bun üstleneceği ve bir müddet sonra tı- knefes olmuş bir opera, bale ve orkest- ra ile karşılaşacağımız bir gerçek ola- rak karşımıza çıkacak gibi. Opera ve balenin finans sorunu ise Batı"da bile halledilmemiş bir sorun. Astronomik rakamlan. dev bütçeli Avrupa ve Amerika sanat kurumlan bile karşıiayamazken bu problemi biz- lerin karşılayabileceğini düşünmek hayalcilik olacakür. O halde yapılacak şey. Batı'daki gibi bizde de sponsorluk sistemıni geliştirmek. Bunun için de öncelikle devletin bürokratik engeller- den anndınlmış bir Devlet Opera ve Balesi'ni ve dığer sanat kuruluşlannı oluşturabilmesi gerekiyor. Bu arada Fenerbahçe'nin maçında sağmı solunu san-lacivert renklere bo- yayıp amigoluk yapan ve 9 gol yiyerek bizi rezil eden kulüplere yardım yerine, Batıda yüz akımız olan sanata destek vermeyi ilke edinmesi gereken ünlü zenginlerimize biraz da bu kurum- lanmız için sahaya çıkmalan gerekti- ğini hatırlatmak isterim. Toplantıda öğrendiğimiz bir başka önemli konu, önümüzdeki yıl önce Samsun'da olmak üzere Van ve Gazi- antep devlet opera ve balesinin kuru- luş aşamasında olduğu... Kararlar iyi ama hangi kadro. hangi bina ile... Opera ve bale açmak resim galerisi aç- maya benzemiyor... Balenin pabucu- nu hesap edenlerin bu düşünce- ye çağdas, bir biçimde yaklaş- masını hiç beklemiyorum. Umanm bizleri utandınrlar. Hiç beklenmedik derecede başanb olan ve milyarlarca u'ra- nın yapamadığı yurtdışı propa- gandasını tek başına beceren Aspendos Festivab'nin, her yıl yapılacak olması son derece isabetli bir karar. Turizm Bakanlığı Devlet Opera ve Balesi'nin yurtdışı turne tekliflerinin yanı sıra CSO'ya gelen Amerika tur- nesi teklifî bu fesü'vaiin olumlu etkilerinin bir sonucu. Aspen- dos sanatımızı yurtdışına tanıt- mamızın yanı sıra çok büyük bir turizm potansiyeli ve propa- gandası oluşturması açısından da önem taşıyor. Bu nedenle önümüzdeki yıl en büyük spon- sorlardan birinin Turizm Ba- kanlığı olması ve gerekli desteği şimdiden Devlet Opera ve Ba- lesi'ne sağlaması gerekiyor. Geçen yıllarda başlayan ve halen devam eden Türk opera ve balelerinin disk yapılması karan, dünyaya kapalı olan sa- natımızın uluslararası pazara açılması açısından çok değerli ve isabetli bir karar. Ama ne ya- zık ki CD çalışmalannın so- nuncusu olan Midasın Kulak- lan ve Judith Balesi'nin akıbeti de diğer çalışmalara benzeye- cek... CD yapılacak, sonra el altın- dan eşe dosta dağıtılacak. hedi- ye gönderilecek veya birkaç disk mağazasında satışa sunu- lacak... Bu kadar emek çekil- mişken bu CD'lerin Philips, Sony. Decca, EM1 vs dünyanın önde gelen firmalanndan biny- le anlaşma yapılarak dış piyasa- lara- sunulması, opera ve bale sanatımızın uluslararası piyasa- ya bu şekilde daha kola> ve presüjli bir biçimde çıkanlmast neden düşünülmüyor anlaşıhr gibi değil!.. Devlet Opera ve Balesi yeni sezonu 1 ekimde açtı. Sanatın ve sanatçının bugün her zamankinden çok daha fazla desteğe, ılgiye ve sevgi- ye ihtiyaa var. Çünkü sanat ve sa- natçı, yannın Türkiyesi için Atatürk Türkiyesi için en büyük güvenceleri- mizden biri. Gittikçe kaybolan çağdaş değerlerimizin yanında her şeye rağ- men çizgisini ve varbğmı sürdürebilen bu kurumlanmızın yaşaması bizlere bağlı. Şimdi sanat için el ele verme za- manıdır... Mide bulandına ama yeni vebüyük yetenek Kültür Servisi - İnsanlar Dennis Cooper'a ölümü can- landınrken çekilmiş fotoğraf- lannı gönderiyorlar. Ban hayranlan ona gönderdikleri mektuplarda, gelip kendileri- ni öldürmesi için yalvanyor- lar. Cooper'ın 3 roman ve bir öykü kıtabı nekrofıb' üzerine. Bu kitaplann bugüne dek kağıda dökülmüş en karanbk fantezileri içerdikleri öne sü- rülüyor. Yazdıklannın mide bulandıncı olmasına karşın, Cooper yeni ve büyük bir ye- tenek olarak niteleniyor. Kendisini korkutan şeyler hakkında yazdığmı söyleyen Cooper, "Birini öldürmek gercekten çok derin bir şey ol- malı. ŞaşırtKi ve korkunc" di- yor. Gündelik yaşamında Coo- per, tatlı gülümsemesi, genç- lere özgü davraruşlanyla dik- kat çeken 41 yaşmda bir siga- ratiryakisi. Vejetaryen olan Cooper, eroin bağunhsı bir arkadaşıy- la 3 yıl birh'kte yaşadıktan sonra psikolojik tedavi gör- düğünü itiraf ediyor. Yaklaşık 10 yıl şür ve kısa öyküler yazdıktan sonra, 80'- b yıllann ortalannda Amster- dam'a taşınarak ilk romanını yazmaya koyulmuş. 'Closer' adb bu roman, eşcinsel hak- lannı savunan Californiab gruplar tarafından ölümle tehdit edibnesine neden ol- muş. Son romanı Try' kendi oğullanna tecavüz eden iki eşcinsel babayı konu ediyor. Bu kitapla eşcinsel haklannı savunanlara kendini sevdir- mesi pek olası görünmüyor. Bugünlerde dördüncü romanı üzerine çabşan Coo- per, yılda 2-3 kez Disney- land'ı ziyaret ediyor. Yapı- tlannı 'gercekten garip ve kişi- sef buluyor. Birilerinin kitap- lanndan hoşlanması onu şaşırtıyor. İzmir DOB olanaksızlıklar ve güçlükler içinde yeni mevsime giriyor İlk yenilik 'Maskeli Balo' ÜıVER BtRKAN Bütün sanat kuruluşlanrnızda aynı durum: Altyapı yetersizliği. İzmir Dev- let Opera ve Balesi de aynı dertten sıkıntı.çekiyor. Kurulduğu yıllardan bu yana. İzmir Milli Kütüphane yakiı'nın kiracısı olarak banndığı bina (İzmirble- rin eski "Elhamra Sineması" olarak bil- dikleri, kapısının önünde arzuhaJcile- rin, tapu dairesinde kullanılacak "vesi- kalık lan çeken fotoğrafçılann bulun- duğu o "nostalpk"! yapı) bu mevsim de, Verdi'lerin, Mozart'lann operalanna sahnesini sunma hazırhğı içinde. Ben yıllardır, İzmir DOB yöneticileri- nin, bu mucizeyi nasıl gerçekleştirdikle- rine büyük şaşkınbk ve hayranlıkla bakıyorum; o gecekondu sahne arka- sını, dekorlann, kostümlerin üst üste yığılmış durmasını, arka sokaktan içeri- ye dekor panolanmn taşınmasını, dapdaracık sahnede dansçılann -birbir- lerine çarpmadan!- Giselle'leri, Coppe- ba'lan oynamalannı akıl almaz bir işin üstesinden gelme çabası olarak görüyo- rum. Opera.eskidenolduğugibibir"seçkin- ler uğraşısı" değil arük; bütün dünyada halka mal oluyor, milyonlarca insana sesleniyor. "Üç sevimli tenor"un, stad- yumlarda, geniş alanlarda on binlerce insana nasıl coşku verdiğini görmüyor muyuz? Bu yüzden, bu evrensel sanatın yüksek değerler içeren. kişiyi yücelten. eğiten, incelten niteliklerinden bizler de yararlanmaya bakalım: doğru dürüst mekanlarda, halkımıza, özelb'kle yol gösterilmesi gereken genç kuşaklara operarun, balenin en güzel, en seçkin ör- neklerini gösterelim. Bunu gerçekleşti- rebilmek için de, en yüzeysel kapsamıy- la "popülizm"den uzak kalarak, belli başlı kentlerimize (benzemeye, yanlan- nda yer almaya çalişüğımız uygar ülke- lerde olduğu gibi) lüks değil, gösterme- lik değil, gerçekıen görev yapabilecek nitebkte opera binalan, konser salonlan kuralım. Böyle bir çabayı, bir Türk yurttaşı olarak, Kültür Bakanlığı'ndan. Planlama'dan, büyükşehir belediyele- rinden, her kim ilgiliyse işte onlardan bekliyorum. Benim gibi düşünen, mil- yonlarca Türk yurttaşı olduğunu da bih'yorum! Evet, İzmir DOB. perdeleri- ni 1 ekim günü, geçen mevsim sahnele- diği ilk Mozart operasıyla. "Saraydan Kız Kaçıma" ile açıyor. Aytaç Maniza- de'nin sahneye koyduğu. orkestra yö- netimini Naci Özgüç'ün üstlendiği bu operayı. "röpriz"ler arasında, bu mev- sim arada bir seyretme olanağımız var. Geçen mevsimden kalma öteki yapıtlar, OrfTun Carmina Burana'sı. Mozarfm Requiem'i, Verdı'nin Macbeth'i. Opera, mevsimin ilk yeniliğini 20 ekim perşembe akşamı. Verdi'nin orta dönem başyapıtlanndan "Maskeli Elhamra Sineması bu mevsim de Verdi'lerin, Mozart'lann operalannın sahnesi. Balo" ile gerçekleştirecek. İstanbul'dan AJtan Günbay sahneliyor bu operayı. orkestrayı Eıcan Yenâl yönetiyor. 24 kasım günü bale bölümü, müziği Ver- di'nin La Traviata'sından abnma. "Ka- melyalı Kadm"ı sunacak İzmirli seyirci- lere. 10 aralık günü. geçen mevsim sah- nelenmek üzere ele alınan, ama ola- naksızbklar yüzünden sahnelenmesi gerçekleştirilemeyen, Çaykovski'nin "Yevgeni Onyegin''i, bir "Opera konse- ri" olarak seslendirilecek. Yeni yıla, Jacques OfTenbach'ın renkli operası "Hofrnıann'ın Masallan" ile girecek İzmir Devlet Operası; sahnelemesini Mehmet Ergüden'in gerçekleştireceği Hoffmann'da orkestrayı konuk şef Aleksandr Samuvl yönetccek. 9 Mart 1995 günü. yeni bir Lehar opereti "Tebessümler Diyan" sahnelen- meye başlanacak. Necdet Aydm ger- çekleştiriyor sahne düzenini, orkestra şefı Ercan Yenal. Mevsim, 15 Nisan 1995 günü için programlanan, yeni bir Mozart operası, "Figaro'nun Düğünü" ile noktalanıyor. Mehmet Ergüven sah- neleyecek bu operayı. orkestra yöneti- mini Selman Ada üstleniyor. 16-18 mayıs günleri verilecek "Bahar Konse- ri" de mevsimin son etkinliği. Bu arada bale bölümünün "Raimonda" temsib- ne haarlandığı, henüz belli olmayan bir çocuk oyununun sahnelenmesinin dü- şünüldüğü de aldığımız haberler arası- nda... Olanaksızhklar, güçlükler, ödenek- sizlikler içinde. yeni birmevsimi karşıla- maya hazırlanıyoruz. 1994-95 mevsimi- nin, izmir DOB'ye bu ortam içinde ba- şanlar getirmesini diliyoruz. 6 Yalnızca yöııetıııeıılik yapıııak istiyoııuıı" Kültür Servisi - "Kendimi hiç- bir zaman bu mesleğin bir parça- sı gibi hissetmedim. Hep dışan- daydım. Meslekteki bazı insan- lardan nefret ettim." Bu sözlerin sahibi geçenlerde Los Angeles dönüşü, Covent Garden'daki Yeni Oyuncu Merkezi'nin açıb- şını gerçekleştiren Sir Anthony Hopkins. Bu merkezin, yapa- cak bir şeyi olmayan oyuncula- nn uğrak yeri, huzur bulabile- cekleri bir yer obnası amaçlanı- yor. Merkezde 'Yatak odasında çok iyiydim', 'Şiir mi? Evet Lüt- fen', 'İki günde ovun yazartığı- nın eerektirdiği en temel hüner- leri öğrenin' gibi ilginç isimler taşıyan sınıflar bulunuyor. Ay- nca bir bar ve jimnastik salonu bile var. Hopkins bu merkezin kurulması için parasal yardım- da bulundu. 'Howards End', 'The Remains of the Day-Gün- den Kalaıüar' fılmlerinin unu- tuknaz oyuncusu, bu açıbşta kendisiyle ayaküstü yapılan ve İngiliz Independent gazetesinde yayımlanan söyleşide, sanatı ve iyi oyunculuğu nasıl tanı- mladığı sorulduğunda şöyle di- yor: "Hiçbir fikrim yok. Bu, bir yerlerde yakaladığım bir muci- ze. Tanıdığun oyunculann çoğu. zarar görmüş eşyalar gibiler. İçlerindeki bir boşluğu doldur- mak üzere oyuncu olmuşlar. Ben çok parlak bir adam değilim. Çok zeki olduğum da söylene- mez. Bu tür sorulara çok iyi yanıtiar veremiyorunı". Hop- kins, daha önce pek çok kez ye- teneği tanımlayamayacağını, bir kez tanımlanırsa sonsuza dek yiteceğini söylemişti. Ralph Ricfaardson bir keresinde oyun- culuk sanatını, İnsanlann ök- sürmesine engel olma' diye ta- nımlamıştı. Bugünlerde bu ta- nım. Hopkins'e doğru gibi geli- yor. Ancak ondan tavsiye iste- yenlere, geçmişte yaşadığı umarsızlıklan, verdiği emekle- ri. bugün yaşadığı düş kınkbk- lannı aktanyor. Aktör, oyuncu olmak isteyen genç insanlardan mektuplar abyor. Bu işe nasıl başladığını soruyorlar. Onlara iyi bir dra- ma okulu bulmalannı ve çok çahşmalannı öğütlüyor. Ancak bu okullara giren ve yerel otori- telerin oyunculara ilgisizliği yü- zünden başanlı olamayan genç- lerden de çok sayıda mektup alı>or. "Bu gençlerin hepsi ken- dilerini bu ise bütünüyle adamış. Buna gereksinim var çünkü oyunculuk çok zor bir meslek ve çok yalnızsınız. Kitle tarafından reddedilme ve başansızlık duy- gusuyla baş etmek çok zor" di- yor. Hopkins. 'August' fılminin çekimlerini yeni tamamladı. Bu filmde oyunculuğun yanı sıra ilk kez yönetmenlik de yaptı. Yönetmenliği sevdiğini söylü- yor ve yepyeni bir kariyer ola- rak görüyor. "Bundan sonra yalıuzca yönetmenlik yaparsam çok muthı olacağım" diyor. An- cak bilgısini başkalanna da ak- tarmak istiyor. Oyunculuk Merkezi'nde sinema oyunculu- ğu dersleri vermeyi umuyor. BUAŞAMADA ŞUKRAN KURDAKUL Pertev N. BorataVa Saygı Kültür Bakanlığı Kültür Sanat Büyük Ödülü, 29 eylül günü Prof. Pertev N. Boratav a verildi. Boratav, 1948'de, Dil-Tarih ve Coğrafya Fakültesi Ede- biyat Bölümü'ndeki Halkbilimi Kürsüsü'nün kaldırılma- sıyla devletçe görevinden ayrılmak zorunda bırakılmış- tı. Bu bakımdan, 46 yıl sonra verilen bu ödülü gecikmiş bir hakbilirlik sayıyorum. Belleğimde, Pertev Hoca için, Yaşar Kemal'ce söy- lenmiş bir tümce var: "Ulusal kültürümüzün en köklü dalını yaratan adam.." Söyleminin yaşam suyunu Anadolu'dan alan roman- cımrzın "Ulusalkültürümüzün en köklü dalı"olarak nite- lediği halkbilimdir. Derya gibi bir folklora sahip olduğumuzu da Cumhuri- yet'le birlikte görmeye başlamadık mı biz. Toplumsal kimliğimizi algılamanın ilk aşaması sayı- lan yıllar Halkbilim dersleri de İstanbul Üniversitesi Tür- kiyat Enstitüsü'nde, ancak 1924'te programa alınabil- mişti. Boratav, Fuad Köprülü'nün başkanlık ettiği bu bölümü bitirdikten bir yıl sonra ilk çalışması Köroğlu Destanı'nı yayımladı (1931). Sözünü ettiğimiz, 60 yılı aşkın bir zaman dilimidir. Bu nice değişmeye tanık olduğumuz dönemde, genç yaşta yitirdiğimiz Prof. Sedat Veyis örrtek'in de belirttiği gibi, Türk halkbilimindeki otoritesi ve verimliliği ülke içinde ve dışında kabul edildi Boratav'ın. Folklor ve Edebiyat (1939,1982), Halk Edebiyatı Ders- leri (1942), izahlı Halk Şiiri Antolojisi (H.V. Fıratlı ile 1943), Pir Sultan Abdal (A. Gölpınarlı ile 1943, Folklor ve Edebiyat II. (1945,1983), Halk Hikayeleri ve Halk Hikaye- ciliği (1946), Zaman Zaman İçinde (tekerlemeler, masal- lar, 1958), Az Gittik Uz Gittik (Türk masallan üzerine in- celeme ve 67 masal, 1969), 100 Soruda Türk Halk Ede- biyatı (1969), 100 Soruda Türk Folkloru (1973) gibi yapıt- larıyla.. Katıldığı "kongre", "seminer", "sempozyum"\arda sunduğu bildirilerle. Kendisini, dünü ve bugünü kucak kucağa getiren ma- sallara, efsanelere, oyunlara, fıkralara, söylencelere, Anadolu insanının tüm söz hazinelerine adayarak yüz- yılların uygarlığını yeniden yaşattı Boratav. 1965'te Fethi Nacl'nin sorularını yanıtlarken, eski kül- türden yararlanma konusundaki düşüncelerini şöyle açıklıyordu: "Müslüman ya da kafir, mistik ya da bilgin. Şu felsefe- den ya da şu mezhepten, inanan kişinin yaptığı iş görül- meye, incelemeye değer. Yunus 'un, Süleyman Çelebi '- nin, ya da Pir Sultan Vn şiirlerini okurken, İstanbul'un göğünde -Ayasofya 'nın yanı başında- Sultan Ahmet Ca- mii'nin çizgilerini seyrederken. bir Çukurova bozlağını dinlerken, bunlan yaratan adamlar bizden bu kadar uzak, bizden bu kadar ayn düşüncelerde oldukları hal- de, duyduğumuz, yaratılan her güzel şeyi, yeniden ya- şamanın verdiği sevinç duygusu.." (Yön Dergisi, 8 Ekim 1965'ten Folklor ve Edebiyat 1.1982). Bu sevinci yüreğinde duyarak kültür hazinelerimizin yaşarlık kazanması için yıllarını cömertçe harcayan Bo- ratav'a saygılarımı yineliyorum. "Yaşasın Sanat" gecesi Kûltür Servisi - Halkevleri Genel Merkezi, sanata yapılan baskı ve saldınlara en doğnı ya- nıtı vermek için bir dayanışma gecesi düzenliyor. Sanatçının, sanatın, düşünce adamının var- lığını ve gücünü duyurmak fik- rinden yola çıkarak hazırlanan "Yaşasm Sanat" gecesi, yann akşam Harbiye Açıkhava Ti- yatrosu'nda 17.30 - 19.30 saat- İeri arasında gerçekleştirilecek "Yaşasuı Sanat" gecesinde çe- şitli etkinbkler izlenebilecek. Zefiha Berksoy'un sunacağı ge- cede. sanat karşıtı sözlerin ve eylemlerin sunulacağı belgesel bir fılm gösterilecek. Halkevleri 1. Bölge Temsilcisi Muzaffer Aksoy'un açıbş konuşmasıyla başlayacak gecenin ilk bölümü Yavuz Top ve Karacaahmet Se- matı Ekibi, Zafer Diper'den bir gösten, Esin Afşar konseri, Mû- cap Ofluoğlu'ndan bir Naznn Hikmet şıın dinletisinin ardın- dan yazar Aziz Nesiıı'in konuş- masıyla sona erecek. Aziz Ne- sin, duruşması olduğundan geceye katılamayacak, ancak kendisinin gece için yaptığı ko- nuşma video kasetten beyaz- perdede gösterilecek. Gecenin ikinci bölümünde ise Hale Soy- gazi'nin yapacağı konuşmanın ardından. birşan resitab. Vecöıi Timuroğlu'ndan Ahmed Arif ve Nazım Hikmet şıirleri dinletisi, Ali Poyrazoglu'ndan bir gösteri ve son olarak da İstanbul Devlet Opera ve Balesi'nin sergıleyece- ği "Doo Kişot" balesinden bö- lümler yer alacak. Aynca, Açıkhava Tiyatrosu'nun giri- şinde Bilim-Sanat Galerisi'nin düzenleyeceği resim ve heykel sergisi de gezilebilecek. Halkevleri Genel Merkezi Yönetim Kurulu Üyesi Muzaf- fer Aksoy, programı tanıtmak amacıyla düzenlediği toplantı- da kültür ve sanatın insanın yaşam biçimi olduğunu. sanat- çının bulunduğu yerden gelece- ği aydınlattığını vurguladı. Aksoy, ümmetçi toplumdan, cumhuriyete geçişte "Aydınlan- tna Çağı" denilen yıllarda Köy Enstitüleri ve Halkevleri'nin te- mel taşlan olduğunu belirtti. Hâlâ Halkevlerinden yetişen yazar, tiyatrocu. sinemacı ve çi- zerlerin sanat yaşamlanna de- vam ettiğine değinen Aksoy. ifade özgürlüğüne son günler- de, devlet baskısmın yanı sıra yerel yönetim baskılannın da eklendiğjni kaydetti. "Yaşasın Sanat" gecesinde bir dinleti su- nacak olan Esin Afşar da 21. yüzyıla girerken sanata dil uzatmanın cinayet olduğunu belirtti ve "Sanatsız bir devlet döşünülemez. Bizim de damarla- runız kesilmek isteniyor, buna izin vermeyeceğiz" dedi. Sanata ve sanatçıya yapılan baskılara karşı koymak, sanat- çımn ve sanatın gücünü ispat etmek amacıyla düzenlenen "Yaşasm Sanat" gecesinin bi- letleri Harbiya Açıkhava Tiyat- rosu gişelerinden temin edilebi- lecek. Tekin ve Mungan Viyana'da • Kültür Servisi - Viyana'da üç önemli kuruluşun birlikte düzenlediği. daha çok ikinci ve üçüncü kuşak yabancı çocuklannın sorunlannı ve kültürel kimliklerini konu eden. çeşitli tartışmalann ve gösterilerin yer aldığı "Nicht auf meiner insel" başlıklı bir şenliğe, Türkiye'den Murathan Mungan ve Latife Tekın çağnldı. Murathan Mungan bugün, Latife Tekin 8 ekim cumartesi akşamı Amerlinghaus'ta birer okuma programı yapacaklar. Murathan Mungan'ın programında, yazann önümüzdeki yıl Viyana'da sahnelenmesi söz konusu olan "Kasım ile Nasır" adb öyküsünün Almanca çevirisi, okunarak tanıtılacak. İdil Biret turnesi • ANKARA (AA) - İdil Biret, 7 ilde gerçekleştireceği konserlerin ilkini 3 ekimde "Mustafa Nevzat İlaç Sanayü"nin 70. yılı kutlamalan çerçevesinde Antalya'da verecek. Mustafa Nevzat İlaç Sanayii yetkibleri, konserlerle Türkiye'rün çeşitb illerindeki klasik müzikseverdoktor, diş hekimi veeczacılara ulaşmayı amaçladıklannı belirttiler. Konserlere Biret ile başlamanın özel bir anlam ifade ettiğini belirten fırma yetkibleri. böylebkle klasik müzik kültürünü ülke içinde yaygmlaştırmayT hedeflediklerini vurguladılar. Brahms'ın 4. Senfonisi'ni solo piyanoya uyarlayan Biret, konserlerinde 3. Senfoni'nin "Allegretto" bölümünü de seslendirecek. Öte yandan, sanatçının 1995 yılı projeleri arasında, tanınmış Fransız kompozitör ve orkestra şefi Pierre Boluez'in 70 yaşını doldurması şerefme hazırlanan Boluez'in 3 sonatınm plağa abnma çalışmalan da bulunuyor. Sanatçının turnesi, 6 ekimde Trabzon, 10 ekimde İzmir, 12 ekimde Adana, 14 ekimde Eskişehir ve 17 ekimde Ankara konserleri ile sürecek. Biret'in konser dizisi, 9 aralıkta Bursa konseriyle sona erecek.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle