Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
3 EKİM1994 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 15
İstanbul Operası Danimarka'ya, Modern Dans Topluluğu da İsrail'e gidiyor
Devlet Opera ve Balesi dışa açılıyor
VETAÇtFTÇİOĞLU
Devlet Opera ve Balesi Gene!
Mü<lürû Rengim Gökmen 28
Eylöl çarşamba günü Yekta Kara
ve IMeBh Seskır ile birlikte yap-
tıklan basın toplantısında ku-
rurr»un önümüzdeki sezon tem-
silleri ve planlan hakkında bilgi
verdı. Öylesine Bir Diıüetiden
küçük bir kesit sunulduktan
sonra yapılan açıklamalar,
Devlet Operası'nın bugünü ve
yannı için oldukça ûmit verici
bir tablo sunarken, birtakım
sorulan da birlikte getirdi.
Ankara. tstanbul, Izmir ve
Mersin, her yıl olduğu gibi bu
yıl da sahnelerini 1 ekimde açü-
lar.
istanbul Opera ve Balesi'nin
AKM'deki tadilat nedeniyle,
genelde konser ağırlıkh olan
progranu şubat ayından sonra
normale dönecek. İzmir ve
Mersin ise normal temsil akışını
sunarken Mersin Operası Or-
kestrası İstanbul ve Ankara
opera ve orkestralannın olum-
lu bir uygulaması olan temsil
dışında konserler verme moda-
sına uyarak Haendel'in ünlü
Messiah Oratoryosu'nu seslen-
direcek. İstanbui Operası Tu-
randot ile Danimarka'ya gider-
ken, Modern Dans Topluluğu
aynı tarihlerde İsrail'de, Şimon
Peres ve Tel-Aviv Belediye Baş-
kanı Roaini Milo'nun da izleye-
ceği bir gösteri sunacak.
Aspendos Festivaü
Toplantıda çok başanb, bi-
raz da pembe bir tablo çizen
Sayın Gökmen'in iyimserliğine
devlet ve onun sanatla ilgili ku-
rumlan ne kadar katılabilecek
ve bu gelişmeye ayak uydura-
cak, orası şüpheli. Ne artan iz-
leyici sayısına ne de bu temsille-
ri özveriyle çıkaran sanatçılann
ihtiyaçlanna cevap veren salon-
lara sahibiz. Ankara'da asırhk
opera binası 600 kişiyle tiyatro,
bale ve operarun temsillerinden arük
yorgun düşmüş durumda. Yeni salon
diye düşünürken akla Cumhurbaş-
kanlığı Senfoni Orkestrası'nın yeni
yapılacak olan salonu gelince yeni bir
opera binası yapılmab düşüncesini
dile getirme ihtiyaa bile hissetmiyo-
rum.
İstanbul her şeyden önce festivali ile
Avrupa'nın sanat merkezi haline gel-
miş bir kentimiz. Hem opera hem kon-
ser salonu açısından içler acısı durum-
da. İşte bu yıl şubata kadar AKM'nin
kapab oluşukoca kurumu Aya İrini-
İstanbul Devlet Opera ve Balesi, ilk yurtdışı turnesinde Yekta Kara'run sahnelediği Turandot' operasını sunacak.
de konserler vermeye zorluyor. Ope-
radaki kadrolann bu kadar yoğun
temsile ne kadar cevap vereceği ise ayn
bir sorun.
Opera ve balenin kadrolu eleman-
lanndan oldukça önemli bir kısmının
aktif sanat hayatından uzak olduğu
düşünülürse, temsilleri belli bir gru-
bun üstleneceği ve bir müddet sonra tı-
knefes olmuş bir opera, bale ve orkest-
ra ile karşılaşacağımız bir gerçek ola-
rak karşımıza çıkacak gibi. Opera ve
balenin finans sorunu ise Batı"da bile
halledilmemiş bir sorun.
Astronomik rakamlan. dev bütçeli
Avrupa ve Amerika sanat kurumlan
bile karşıiayamazken bu problemi biz-
lerin karşılayabileceğini düşünmek
hayalcilik olacakür. O halde yapılacak
şey. Batı'daki gibi bizde de sponsorluk
sistemıni geliştirmek. Bunun için de
öncelikle devletin bürokratik engeller-
den anndınlmış bir Devlet Opera ve
Balesi'ni ve dığer sanat kuruluşlannı
oluşturabilmesi gerekiyor.
Bu arada Fenerbahçe'nin maçında
sağmı solunu san-lacivert renklere bo-
yayıp amigoluk yapan ve 9 gol yiyerek
bizi rezil eden kulüplere yardım yerine,
Batıda yüz akımız olan sanata destek
vermeyi ilke edinmesi gereken ünlü
zenginlerimize biraz da bu kurum-
lanmız için sahaya çıkmalan gerekti-
ğini hatırlatmak isterim.
Toplantıda öğrendiğimiz bir başka
önemli konu, önümüzdeki yıl önce
Samsun'da olmak üzere Van ve Gazi-
antep devlet opera ve balesinin kuru-
luş aşamasında olduğu... Kararlar iyi
ama hangi kadro. hangi bina ile...
Opera ve bale açmak resim galerisi aç-
maya benzemiyor... Balenin pabucu-
nu hesap edenlerin bu düşünce-
ye çağdas, bir biçimde yaklaş-
masını hiç beklemiyorum.
Umanm bizleri utandınrlar.
Hiç beklenmedik derecede
başanb olan ve milyarlarca u'ra-
nın yapamadığı yurtdışı propa-
gandasını tek başına beceren
Aspendos Festivab'nin, her yıl
yapılacak olması son derece
isabetli bir karar.
Turizm Bakanlığı
Devlet Opera ve Balesi'nin
yurtdışı turne tekliflerinin yanı
sıra CSO'ya gelen Amerika tur-
nesi teklifî bu fesü'vaiin olumlu
etkilerinin bir sonucu. Aspen-
dos sanatımızı yurtdışına tanıt-
mamızın yanı sıra çok büyük
bir turizm potansiyeli ve propa-
gandası oluşturması açısından
da önem taşıyor. Bu nedenle
önümüzdeki yıl en büyük spon-
sorlardan birinin Turizm Ba-
kanlığı olması ve gerekli desteği
şimdiden Devlet Opera ve Ba-
lesi'ne sağlaması gerekiyor.
Geçen yıllarda başlayan ve
halen devam eden Türk opera
ve balelerinin disk yapılması
karan, dünyaya kapalı olan sa-
natımızın uluslararası pazara
açılması açısından çok değerli
ve isabetli bir karar. Ama ne ya-
zık ki CD çalışmalannın so-
nuncusu olan Midasın Kulak-
lan ve Judith Balesi'nin akıbeti
de diğer çalışmalara benzeye-
cek...
CD yapılacak, sonra el altın-
dan eşe dosta dağıtılacak. hedi-
ye gönderilecek veya birkaç
disk mağazasında satışa sunu-
lacak... Bu kadar emek çekil-
mişken bu CD'lerin Philips,
Sony. Decca, EM1 vs dünyanın
önde gelen firmalanndan biny-
le anlaşma yapılarak dış piyasa-
lara- sunulması, opera ve bale
sanatımızın uluslararası piyasa-
ya bu şekilde daha kola> ve
presüjli bir biçimde çıkanlmast
neden düşünülmüyor anlaşıhr
gibi değil!.. Devlet Opera ve Balesi
yeni sezonu 1 ekimde açtı. Sanatın ve
sanatçının bugün her zamankinden
çok daha fazla desteğe, ılgiye ve sevgi-
ye ihtiyaa var. Çünkü sanat ve sa-
natçı, yannın Türkiyesi için Atatürk
Türkiyesi için en büyük güvenceleri-
mizden biri. Gittikçe kaybolan çağdaş
değerlerimizin yanında her şeye rağ-
men çizgisini ve varbğmı sürdürebilen
bu kurumlanmızın yaşaması bizlere
bağlı.
Şimdi sanat için el ele verme za-
manıdır...
Mide
bulandına
ama yeni
vebüyük
yetenek
Kültür Servisi - İnsanlar
Dennis Cooper'a ölümü can-
landınrken çekilmiş fotoğraf-
lannı gönderiyorlar. Ban
hayranlan ona gönderdikleri
mektuplarda, gelip kendileri-
ni öldürmesi için yalvanyor-
lar.
Cooper'ın 3 roman ve bir
öykü kıtabı nekrofıb' üzerine.
Bu kitaplann bugüne dek
kağıda dökülmüş en karanbk
fantezileri içerdikleri öne sü-
rülüyor. Yazdıklannın mide
bulandıncı olmasına karşın,
Cooper yeni ve büyük bir ye-
tenek olarak niteleniyor.
Kendisini korkutan şeyler
hakkında yazdığmı söyleyen
Cooper, "Birini öldürmek
gercekten çok derin bir şey ol-
malı. ŞaşırtKi ve korkunc" di-
yor.
Gündelik yaşamında Coo-
per, tatlı gülümsemesi, genç-
lere özgü davraruşlanyla dik-
kat çeken 41 yaşmda bir siga-
ratiryakisi.
Vejetaryen olan Cooper,
eroin bağunhsı bir arkadaşıy-
la 3 yıl birh'kte yaşadıktan
sonra psikolojik tedavi gör-
düğünü itiraf ediyor.
Yaklaşık 10 yıl şür ve kısa
öyküler yazdıktan sonra, 80'-
b yıllann ortalannda Amster-
dam'a taşınarak ilk romanını
yazmaya koyulmuş. 'Closer'
adb bu roman, eşcinsel hak-
lannı savunan Californiab
gruplar tarafından ölümle
tehdit edibnesine neden ol-
muş.
Son romanı Try' kendi
oğullanna tecavüz eden iki
eşcinsel babayı konu ediyor.
Bu kitapla eşcinsel haklannı
savunanlara kendini sevdir-
mesi pek olası görünmüyor.
Bugünlerde dördüncü
romanı üzerine çabşan Coo-
per, yılda 2-3 kez Disney-
land'ı ziyaret ediyor. Yapı-
tlannı 'gercekten garip ve kişi-
sef buluyor. Birilerinin kitap-
lanndan hoşlanması onu
şaşırtıyor.
İzmir DOB olanaksızlıklar ve güçlükler içinde yeni mevsime giriyor
İlk yenilik 'Maskeli Balo'
ÜıVER BtRKAN
Bütün sanat kuruluşlanrnızda aynı
durum: Altyapı yetersizliği. İzmir Dev-
let Opera ve Balesi de aynı dertten
sıkıntı.çekiyor. Kurulduğu yıllardan bu
yana. İzmir Milli Kütüphane yakiı'nın
kiracısı olarak banndığı bina (İzmirble-
rin eski "Elhamra Sineması" olarak bil-
dikleri, kapısının önünde arzuhaJcile-
rin, tapu dairesinde kullanılacak "vesi-
kalık lan çeken fotoğrafçılann bulun-
duğu o "nostalpk"! yapı) bu mevsim de,
Verdi'lerin, Mozart'lann operalanna
sahnesini sunma hazırhğı içinde.
Ben yıllardır, İzmir DOB yöneticileri-
nin, bu mucizeyi nasıl gerçekleştirdikle-
rine büyük şaşkınbk ve hayranlıkla
bakıyorum; o gecekondu sahne arka-
sını, dekorlann, kostümlerin üst üste
yığılmış durmasını, arka sokaktan içeri-
ye dekor panolanmn taşınmasını,
dapdaracık sahnede dansçılann -birbir-
lerine çarpmadan!- Giselle'leri, Coppe-
ba'lan oynamalannı akıl almaz bir işin
üstesinden gelme çabası olarak görüyo-
rum.
Opera.eskidenolduğugibibir"seçkin-
ler uğraşısı" değil arük; bütün dünyada
halka mal oluyor, milyonlarca insana
sesleniyor. "Üç sevimli tenor"un, stad-
yumlarda, geniş alanlarda on binlerce
insana nasıl coşku verdiğini görmüyor
muyuz? Bu yüzden, bu evrensel sanatın
yüksek değerler içeren. kişiyi yücelten.
eğiten, incelten niteliklerinden bizler de
yararlanmaya bakalım: doğru dürüst
mekanlarda, halkımıza, özelb'kle yol
gösterilmesi gereken genç kuşaklara
operarun, balenin en güzel, en seçkin ör-
neklerini gösterelim. Bunu gerçekleşti-
rebilmek için de, en yüzeysel kapsamıy-
la "popülizm"den uzak kalarak, belli
başlı kentlerimize (benzemeye, yanlan-
nda yer almaya çalişüğımız uygar ülke-
lerde olduğu gibi) lüks değil, gösterme-
lik değil, gerçekıen görev yapabilecek
nitebkte opera binalan, konser salonlan
kuralım. Böyle bir çabayı, bir Türk
yurttaşı olarak, Kültür Bakanlığı'ndan.
Planlama'dan, büyükşehir belediyele-
rinden, her kim ilgiliyse işte onlardan
bekliyorum. Benim gibi düşünen, mil-
yonlarca Türk yurttaşı olduğunu da
bih'yorum! Evet, İzmir DOB. perdeleri-
ni 1 ekim günü, geçen mevsim sahnele-
diği ilk Mozart operasıyla. "Saraydan
Kız Kaçıma" ile açıyor. Aytaç Maniza-
de'nin sahneye koyduğu. orkestra yö-
netimini Naci Özgüç'ün üstlendiği bu
operayı. "röpriz"ler arasında, bu mev-
sim arada bir seyretme olanağımız var.
Geçen mevsimden kalma öteki yapıtlar,
OrfTun Carmina Burana'sı. Mozarfm
Requiem'i, Verdı'nin Macbeth'i.
Opera, mevsimin ilk yeniliğini 20
ekim perşembe akşamı. Verdi'nin orta
dönem başyapıtlanndan "Maskeli
Elhamra Sineması bu mevsim de Verdi'lerin, Mozart'lann operalannın sahnesi.
Balo" ile gerçekleştirecek. İstanbul'dan
AJtan Günbay sahneliyor bu operayı.
orkestrayı Eıcan Yenâl yönetiyor. 24
kasım günü bale bölümü, müziği Ver-
di'nin La Traviata'sından abnma. "Ka-
melyalı Kadm"ı sunacak İzmirli seyirci-
lere. 10 aralık günü. geçen mevsim sah-
nelenmek üzere ele alınan, ama ola-
naksızbklar yüzünden sahnelenmesi
gerçekleştirilemeyen, Çaykovski'nin
"Yevgeni Onyegin''i, bir "Opera konse-
ri" olarak seslendirilecek. Yeni yıla,
Jacques OfTenbach'ın renkli operası
"Hofrnıann'ın Masallan" ile girecek
İzmir Devlet Operası; sahnelemesini
Mehmet Ergüden'in gerçekleştireceği
Hoffmann'da orkestrayı konuk şef
Aleksandr Samuvl yönetccek.
9 Mart 1995 günü. yeni bir Lehar
opereti "Tebessümler Diyan" sahnelen-
meye başlanacak. Necdet Aydm ger-
çekleştiriyor sahne düzenini, orkestra
şefı Ercan Yenal. Mevsim, 15 Nisan
1995 günü için programlanan, yeni bir
Mozart operası, "Figaro'nun Düğünü"
ile noktalanıyor. Mehmet Ergüven sah-
neleyecek bu operayı. orkestra yöneti-
mini Selman Ada üstleniyor. 16-18
mayıs günleri verilecek "Bahar Konse-
ri" de mevsimin son etkinliği. Bu arada
bale bölümünün "Raimonda" temsib-
ne haarlandığı, henüz belli olmayan bir
çocuk oyununun sahnelenmesinin dü-
şünüldüğü de aldığımız haberler arası-
nda...
Olanaksızhklar, güçlükler, ödenek-
sizlikler içinde. yeni birmevsimi karşıla-
maya hazırlanıyoruz. 1994-95 mevsimi-
nin, izmir DOB'ye bu ortam içinde ba-
şanlar getirmesini diliyoruz.
6
Yalnızca yöııetıııeıılik yapıııak istiyoııuıı"
Kültür Servisi - "Kendimi hiç-
bir zaman bu mesleğin bir parça-
sı gibi hissetmedim. Hep dışan-
daydım. Meslekteki bazı insan-
lardan nefret ettim." Bu sözlerin
sahibi geçenlerde Los Angeles
dönüşü, Covent Garden'daki
Yeni Oyuncu Merkezi'nin açıb-
şını gerçekleştiren Sir Anthony
Hopkins. Bu merkezin, yapa-
cak bir şeyi olmayan oyuncula-
nn uğrak yeri, huzur bulabile-
cekleri bir yer obnası amaçlanı-
yor. Merkezde 'Yatak odasında
çok iyiydim', 'Şiir mi? Evet Lüt-
fen', 'İki günde ovun yazartığı-
nın eerektirdiği en temel hüner-
leri öğrenin' gibi ilginç isimler
taşıyan sınıflar bulunuyor. Ay-
nca bir bar ve jimnastik salonu
bile var. Hopkins bu merkezin
kurulması için parasal yardım-
da bulundu. 'Howards End',
'The Remains of the Day-Gün-
den Kalaıüar' fılmlerinin unu-
tuknaz oyuncusu, bu açıbşta
kendisiyle ayaküstü yapılan ve
İngiliz Independent gazetesinde
yayımlanan söyleşide, sanatı ve
iyi oyunculuğu nasıl tanı-
mladığı sorulduğunda şöyle di-
yor: "Hiçbir fikrim yok. Bu, bir
yerlerde yakaladığım bir muci-
ze. Tanıdığun oyunculann çoğu.
zarar görmüş eşyalar gibiler.
İçlerindeki bir boşluğu doldur-
mak üzere oyuncu olmuşlar. Ben
çok parlak bir adam değilim.
Çok zeki olduğum da söylene-
mez. Bu tür sorulara çok iyi
yanıtiar veremiyorunı". Hop-
kins, daha önce pek çok kez ye-
teneği tanımlayamayacağını,
bir kez tanımlanırsa sonsuza
dek yiteceğini söylemişti. Ralph
Ricfaardson bir keresinde oyun-
culuk sanatını, İnsanlann ök-
sürmesine engel olma' diye ta-
nımlamıştı. Bugünlerde bu ta-
nım. Hopkins'e doğru gibi geli-
yor. Ancak ondan tavsiye iste-
yenlere, geçmişte yaşadığı
umarsızlıklan, verdiği emekle-
ri. bugün yaşadığı düş kınkbk-
lannı aktanyor.
Aktör, oyuncu olmak isteyen
genç insanlardan mektuplar
abyor. Bu işe nasıl başladığını
soruyorlar. Onlara iyi bir dra-
ma okulu bulmalannı ve çok
çahşmalannı öğütlüyor. Ancak
bu okullara giren ve yerel otori-
telerin oyunculara ilgisizliği yü-
zünden başanlı olamayan genç-
lerden de çok sayıda mektup
alı>or. "Bu gençlerin hepsi ken-
dilerini bu ise bütünüyle adamış.
Buna gereksinim var çünkü
oyunculuk çok zor bir meslek ve
çok yalnızsınız. Kitle tarafından
reddedilme ve başansızlık duy-
gusuyla baş etmek çok zor" di-
yor. Hopkins. 'August' fılminin
çekimlerini yeni tamamladı. Bu
filmde oyunculuğun yanı sıra
ilk kez yönetmenlik de yaptı.
Yönetmenliği sevdiğini söylü-
yor ve yepyeni bir kariyer ola-
rak görüyor. "Bundan sonra
yalıuzca yönetmenlik yaparsam
çok muthı olacağım" diyor. An-
cak bilgısini başkalanna da ak-
tarmak istiyor. Oyunculuk
Merkezi'nde sinema oyunculu-
ğu dersleri vermeyi umuyor.
BUAŞAMADA
ŞUKRAN KURDAKUL
Pertev N. BorataVa Saygı
Kültür Bakanlığı Kültür Sanat Büyük Ödülü, 29 eylül
günü Prof. Pertev N. Boratav a verildi.
Boratav, 1948'de, Dil-Tarih ve Coğrafya Fakültesi Ede-
biyat Bölümü'ndeki Halkbilimi Kürsüsü'nün kaldırılma-
sıyla devletçe görevinden ayrılmak zorunda bırakılmış-
tı.
Bu bakımdan, 46 yıl sonra verilen bu ödülü gecikmiş
bir hakbilirlik sayıyorum.
Belleğimde, Pertev Hoca için, Yaşar Kemal'ce söy-
lenmiş bir tümce var:
"Ulusal kültürümüzün en köklü dalını yaratan adam.."
Söyleminin yaşam suyunu Anadolu'dan alan roman-
cımrzın "Ulusalkültürümüzün en köklü dalı"olarak nite-
lediği halkbilimdir.
Derya gibi bir folklora sahip olduğumuzu da Cumhuri-
yet'le birlikte görmeye başlamadık mı biz.
Toplumsal kimliğimizi algılamanın ilk aşaması sayı-
lan yıllar Halkbilim dersleri de İstanbul Üniversitesi Tür-
kiyat Enstitüsü'nde, ancak 1924'te programa alınabil-
mişti.
Boratav, Fuad Köprülü'nün başkanlık ettiği bu bölümü
bitirdikten bir yıl sonra ilk çalışması Köroğlu Destanı'nı
yayımladı (1931).
Sözünü ettiğimiz, 60 yılı aşkın bir zaman dilimidir.
Bu nice değişmeye tanık olduğumuz dönemde, genç
yaşta yitirdiğimiz Prof. Sedat Veyis örrtek'in de belirttiği
gibi, Türk halkbilimindeki otoritesi ve verimliliği ülke
içinde ve dışında kabul edildi Boratav'ın.
Folklor ve Edebiyat (1939,1982), Halk Edebiyatı Ders-
leri (1942), izahlı Halk Şiiri Antolojisi (H.V. Fıratlı ile
1943), Pir Sultan Abdal (A. Gölpınarlı ile 1943, Folklor ve
Edebiyat II. (1945,1983), Halk Hikayeleri ve Halk Hikaye-
ciliği (1946), Zaman Zaman İçinde (tekerlemeler, masal-
lar, 1958), Az Gittik Uz Gittik (Türk masallan üzerine in-
celeme ve 67 masal, 1969), 100 Soruda Türk Halk Ede-
biyatı (1969), 100 Soruda Türk Folkloru (1973) gibi yapıt-
larıyla..
Katıldığı "kongre", "seminer", "sempozyum"\arda
sunduğu bildirilerle.
Kendisini, dünü ve bugünü kucak kucağa getiren ma-
sallara, efsanelere, oyunlara, fıkralara, söylencelere,
Anadolu insanının tüm söz hazinelerine adayarak yüz-
yılların uygarlığını yeniden yaşattı Boratav.
1965'te Fethi Nacl'nin sorularını yanıtlarken, eski kül-
türden yararlanma konusundaki düşüncelerini şöyle
açıklıyordu:
"Müslüman ya da kafir, mistik ya da bilgin. Şu felsefe-
den ya da şu mezhepten, inanan kişinin yaptığı iş görül-
meye, incelemeye değer. Yunus 'un, Süleyman Çelebi '-
nin, ya da Pir Sultan Vn şiirlerini okurken, İstanbul'un
göğünde -Ayasofya 'nın yanı başında- Sultan Ahmet Ca-
mii'nin çizgilerini seyrederken. bir Çukurova bozlağını
dinlerken, bunlan yaratan adamlar bizden bu kadar
uzak, bizden bu kadar ayn düşüncelerde oldukları hal-
de, duyduğumuz, yaratılan her güzel şeyi, yeniden ya-
şamanın verdiği sevinç duygusu.." (Yön Dergisi, 8 Ekim
1965'ten Folklor ve Edebiyat 1.1982).
Bu sevinci yüreğinde duyarak kültür hazinelerimizin
yaşarlık kazanması için yıllarını cömertçe harcayan Bo-
ratav'a saygılarımı yineliyorum.
"Yaşasın Sanat" gecesi
Kûltür Servisi - Halkevleri
Genel Merkezi, sanata yapılan
baskı ve saldınlara en doğnı ya-
nıtı vermek için bir dayanışma
gecesi düzenliyor. Sanatçının,
sanatın, düşünce adamının var-
lığını ve gücünü duyurmak fik-
rinden yola çıkarak hazırlanan
"Yaşasm Sanat" gecesi, yann
akşam Harbiye Açıkhava Ti-
yatrosu'nda 17.30 - 19.30 saat-
İeri arasında gerçekleştirilecek
"Yaşasuı Sanat" gecesinde çe-
şitli etkinbkler izlenebilecek.
Zefiha Berksoy'un sunacağı ge-
cede. sanat karşıtı sözlerin ve
eylemlerin sunulacağı belgesel
bir fılm gösterilecek. Halkevleri
1. Bölge Temsilcisi Muzaffer
Aksoy'un açıbş konuşmasıyla
başlayacak gecenin ilk bölümü
Yavuz Top ve Karacaahmet Se-
matı Ekibi, Zafer Diper'den bir
gösten, Esin Afşar konseri, Mû-
cap Ofluoğlu'ndan bir Naznn
Hikmet şıın dinletisinin ardın-
dan yazar Aziz Nesiıı'in konuş-
masıyla sona erecek. Aziz Ne-
sin, duruşması olduğundan
geceye katılamayacak, ancak
kendisinin gece için yaptığı ko-
nuşma video kasetten beyaz-
perdede gösterilecek. Gecenin
ikinci bölümünde ise Hale Soy-
gazi'nin yapacağı konuşmanın
ardından. birşan resitab. Vecöıi
Timuroğlu'ndan Ahmed Arif ve
Nazım Hikmet şıirleri dinletisi,
Ali Poyrazoglu'ndan bir gösteri
ve son olarak da İstanbul Devlet
Opera ve Balesi'nin sergıleyece-
ği "Doo Kişot" balesinden bö-
lümler yer alacak. Aynca,
Açıkhava Tiyatrosu'nun giri-
şinde Bilim-Sanat Galerisi'nin
düzenleyeceği resim ve heykel
sergisi de gezilebilecek.
Halkevleri Genel Merkezi
Yönetim Kurulu Üyesi Muzaf-
fer Aksoy, programı tanıtmak
amacıyla düzenlediği toplantı-
da kültür ve sanatın insanın
yaşam biçimi olduğunu. sanat-
çının bulunduğu yerden gelece-
ği aydınlattığını vurguladı.
Aksoy, ümmetçi toplumdan,
cumhuriyete geçişte "Aydınlan-
tna Çağı" denilen yıllarda Köy
Enstitüleri ve Halkevleri'nin te-
mel taşlan olduğunu belirtti.
Hâlâ Halkevlerinden yetişen
yazar, tiyatrocu. sinemacı ve çi-
zerlerin sanat yaşamlanna de-
vam ettiğine değinen Aksoy.
ifade özgürlüğüne son günler-
de, devlet baskısmın yanı sıra
yerel yönetim baskılannın da
eklendiğjni kaydetti. "Yaşasın
Sanat" gecesinde bir dinleti su-
nacak olan Esin Afşar da 21.
yüzyıla girerken sanata dil
uzatmanın cinayet olduğunu
belirtti ve "Sanatsız bir devlet
döşünülemez. Bizim de damarla-
runız kesilmek isteniyor, buna
izin vermeyeceğiz" dedi.
Sanata ve sanatçıya yapılan
baskılara karşı koymak, sanat-
çımn ve sanatın gücünü ispat
etmek amacıyla düzenlenen
"Yaşasm Sanat" gecesinin bi-
letleri Harbiya Açıkhava Tiyat-
rosu gişelerinden temin edilebi-
lecek.
Tekin ve Mungan Viyana'da
• Kültür Servisi - Viyana'da üç önemli kuruluşun birlikte
düzenlediği. daha çok ikinci ve üçüncü kuşak yabancı
çocuklannın sorunlannı ve kültürel kimliklerini konu eden.
çeşitli tartışmalann ve gösterilerin yer aldığı "Nicht auf meiner
insel" başlıklı bir şenliğe, Türkiye'den Murathan Mungan ve
Latife Tekın çağnldı. Murathan Mungan bugün, Latife Tekin
8 ekim cumartesi akşamı Amerlinghaus'ta birer okuma
programı yapacaklar. Murathan Mungan'ın programında,
yazann önümüzdeki yıl Viyana'da sahnelenmesi söz konusu
olan "Kasım ile Nasır" adb öyküsünün Almanca çevirisi,
okunarak tanıtılacak.
İdil Biret turnesi
• ANKARA (AA) - İdil Biret, 7 ilde gerçekleştireceği
konserlerin ilkini 3 ekimde "Mustafa Nevzat İlaç Sanayü"nin
70. yılı kutlamalan çerçevesinde Antalya'da verecek. Mustafa
Nevzat İlaç Sanayii yetkibleri, konserlerle Türkiye'rün çeşitb
illerindeki klasik müzikseverdoktor, diş hekimi veeczacılara
ulaşmayı amaçladıklannı belirttiler. Konserlere Biret ile
başlamanın özel bir anlam ifade ettiğini belirten fırma
yetkibleri. böylebkle klasik müzik kültürünü ülke içinde
yaygmlaştırmayT hedeflediklerini vurguladılar. Brahms'ın 4.
Senfonisi'ni solo piyanoya uyarlayan Biret, konserlerinde 3.
Senfoni'nin "Allegretto" bölümünü de seslendirecek. Öte
yandan, sanatçının 1995 yılı projeleri arasında, tanınmış
Fransız kompozitör ve orkestra şefi Pierre Boluez'in 70 yaşını
doldurması şerefme hazırlanan Boluez'in 3 sonatınm plağa
abnma çalışmalan da bulunuyor. Sanatçının turnesi, 6 ekimde
Trabzon, 10 ekimde İzmir, 12 ekimde Adana, 14 ekimde
Eskişehir ve 17 ekimde Ankara konserleri ile sürecek. Biret'in
konser dizisi, 9 aralıkta Bursa konseriyle sona erecek.