29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
20 EKİM1994 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA HABERLER Çorum'da koleradan ölenlerin çoğunun, 'aptes bozulmasın diye' camiden su kullandığı ortaya çıktı Camikuyıılarıkolerayaydı I v Klor aptes bozap' I propagandası BÜLENTSARIOĞLL MUSTAFA YOLYAPAR ANKARA / ÇORUM -Sağhk Ba- karu Doğan Baran, Çorum'da, Refah Parti'li belediyenin sulan klorlama- ması nedeniyle ölümlerin meydana geldiğini doğrularken, soruşturma aç- mayı düşünmediklerini söyledi. RP'li belediyenin "Klor aptesi bozar" yö- nünde propaganda yaptığı ve buna inanan yurttaşlann şebeke suyu yeri- ne, sulan klorlanmayan 60 caminin kuyusundan yararlandığı öğrenildi. Salgında ölenlerin tamamının, 55 yaşm üzerinde olduklan dikkat çeker- ken, bu kişilerin sürekli olarak cami- lerdeki suyu kullandıklan kesinleşti. Çorum Müftüsü tbrahim Acar, savla- nn yaygınlaşması üzerine "Klor aptesi bozmaz" uyansında bulundu. Salgın sırasında Avrupa Milli Görüş Teşki- latı'nın Avustralya'daki toplantısında bulunan Belediye Başkanı Prof. Dr. Arif Ersoy, kuyulann denetlenmediği- RP'li belediyenin "Klor aptesi bozar" yönündeki propagandasına inanan yurttaşlann, camilerdeki klorlanmayan su kaynaklannı kullandığı öğrenildi. Çorum Müftüsü İbrahim Acar, "Klor aptesi bozmaz" uyansında bulunurken Belediye Başkanı Ersoy, kuyulann denetimsiz olduğunu doğruladı. ni doğrulayarak, salgının çıkış nedeni- lann da klorlanmadığı belirlendi. nin sadece bu kaynaklar olduğunu sa- Sağlık Bakanı Doğan Baran, Çorum da sulann klorlanmaması nedeniyle ölümlerin olduğunu doğrularken. "Soruşturma açacak mısınız" sorusuna, "Açmayı düşünmüyoruz" yanıtını verdi. Çorum'da 919 kuyudan içmesuyu sağlandığı, ancak klorlama ve dezenfekte işlemlerinin yapılmadığı kaydedildi. voındu. Incelemeler, Çorum'da salgın nede- niyle ölümlerin, şebeke suyunun yanı sıra klorlanmayan yüzlerce kuyudan da kaynaklandığını ortaya koydu. Ço- rum'un saniyede 600 litre su gereksini- mi olmasına karşın, şebeke suyundan saniyede ortalama 130 litre su verile- bildiği belirtildi. Kuyular kapatüdı Çorum'da bulunan 919 kuyunun yurttaşlann içmesuyunu büyük oran- da karşıladığı, ancak bu kuyulann klorlama ve dezenfekte işlemlerinin yapılmadığı kaydedildi. Derinliği 10 metreden az olan 575 kuyunun Devlet Su İşleri'nce, 10 metreden fazla olan 339'unun da belediye tarafından de- netlendiği belirtildi. Kent merkezinde bulunan 60 caminin de kuyu suyun- dan faydalandığı, ancak bu kaynak- Salgının ardından, en büyük camı olan ve nüfusun yüzde 10'luk bölümü- nün içmesuyunu karşılayan Ulucami'- deki kaynak ile bazı büyük kuyular kapatılarak, valilik denetimindeki tankerlerle camiye su getirilmeye baş- landı. RP'li belediyenin kentin bazı bölümlerinde "Klorlu su, aptesi bozar" yönünde propaganda yaptığı ve sal- gında ölen 55 yaşm üstündeki kişilerin de, RP'nin "uyansını" dikkate alarak sürekli olarak camilerdeki kuyu suyu- nu kullandıklan saptandı. Sağlık Bakanı Baran. dün sağhk ça- lışanlannın özlük haklanna ilişkin dü- zenlemeler konusunda bilgi vermek için basın toplanüsı yaptı. Baran, ko- nunun anımsatılması üzerine Çorum'- da sulann klorsuz olması nedeniyle ölümlerin olduğunu doğruladı. Ölen- lerin sayısını 18 olarak açıklayan Ba- ran. ölüm nedenini, "akut bağırsak en- feksiyonu" olarak ıfade etti. Baran, Türkıye genelinde 66 kişinin benzer nedenle yaşamını yıtirdiğini be- lirtti. "Ölümlerin meydana gelmesin- den önce Sağlık İ\ Müdürlüğü'nün ra- poru üzerine valilik belediyeyi uyarmış. Sonımlular hakkında soruşturma aça- cak mısınız?" sorusuna Sağlık Bakanı Baran'ın "Soruşturma açmayı düşün- müyonım" karşılığını vermesi dikkat çekti. 'Soruşturma valinin yetkisinde' Sağlık Bakanlığı Müsteşan Aytun Çuray da, "Klor aptesi bozar konusu bLri ilgilendirmivor. Bu, oradaki bir si- yasi polemik. Eğer bizimle doğnıdan il- gili birşey bulursak soruşturma açılır. Ama, öncelikle bu, valinin yetkisidir" dedi. Çorum Mütüsü İbrahim Acar, "Klor aptesi bozar diye bir söylenti do- laşıyor. Böyle bir iddia var. Ancak, klor aptesi bozmaz, şimdiye kadar nasal klorlu suyla aptes alınıyorsa, şimdi de alınır" dedi. Belediye Başkanı Arif Er- soy, kent merkezindeki kuyulann de- netimsiz olduğunu ve salgının buralar- dan yayıldığmı söyledi. Ersoy, ll Sağlık Müdürlüğü raporlannın "dûz- mece" olduğunu, ölçümlerin su akma- yan saatlerde yapıldığını ileri sürer- ken, valilik yazılanna neden yanıt ve- rilmediği ve su antma tesislerinin başı- nda bir şoför ile bir bekçi dışında ne- den uzman bulunmadığı konulanna açıklık getinnedi. Salgının yaygın olarak görüldüğü eylül ayında, resmi rakamlarca 18 kişi- nin öldüğü belirtilmesine karşın, me- zarlıklarda toplam 22 mezann kireçli olduğu belirlendi. Resmi açıklamalara göre, kolera nedeniyle ölenlerin isimle- ri ve yaşlan şöyle: Mehmet Giimüş (55), Şaziye Içke (67). Ayşe Sağır (65). İsmail Cidil (67). Osman Post (80). Mahir Gönül. İsmail Arslan (80), Kazun Olukıv (68), Bekir Bıçakcı (54). Ahmet Küçücük (60). Hü- se>in Ceylan (70), Nuri Çıtark (65), Ali Vakup. Hatiçe Öztürk. Ali Osman Olukıv (83), Ünal Unculu (55) Memwry sctulika için Meclis'e yürüdü Tüm Haber-Sen üyesi binlerce PTT çalışanı, sorunlanna karşı ilgisiz davranmakla suçladıklan basın kuruluşlanna yönelik 'telefonlannı kitleme eylemi' gerçekleştirdiler. Haber Merkezi - Kamu Çalı- şanlan Sendikalan Platformu"- na (KÇSP) bağlı sendika yöne- ticileri. TBMM Anayasa Alt Komisyonu'nun, memurlann sendika kurmasımn anayasaya aykın olduğu yönündeki kara- nnı, alloşlı protestolarla parla- mentoya yürüyerek kınarken Tüm Haber-Sen üyesi binlerce PTT çalışanı, sorunlanna karşı ilgisiz davranmakla ve grevli, toplusözleşmeli sendikal hak taleplerini yeterince dile getir- memekle suçladıklan basın ku- ruluşlanna yönelik tekfonları- nı kitleme eylemi' gerçekleştir- diler. Başta İstanbul olmak üzere bütün illerdeki 25 bin PTT çalı- şanı, dün erken saatlerden iti- baren gazete ve TV kuruluşlan- nı telefonla aradılar. Tüm Haber-Sen Genel Baş- kanı İsmail Çınar. basın toplan- tısında. uluslararası sözleşme- lerden doğan sendika kurma, grev ve toplusözleşme yapma haklannın kullandınlmadığını vurguladı. Çınar, eylemın ge- rekçesini şöyle açıkladı: "Siyasilerin bunları yapması doğal, ancak doğal olmayan, halkı doğnı bilgUendirmekle gö- revli basın ve medya kunıluşlan- ıun 1 milyon 700 bin kamu emekçia ve aileteriyle birlikte 3-4 milyonu bulan bu kesimin so- runlanna yeterince yer verme- mesi." , Siyasi iktidan uyardıklannı Kamu Çaltşanları Sendikalan Platformu'na bağlı sendika yöneticOeri, Meclis'e yürüdü. söyleyen Çınar, ekonomik ve sosyal haklannın tanınmasını istedi. Sadece İstanbul'da 1000 tele- fon konuşmasının yapıldığı be- lirtilen eylem sırasında PTT çalışanlan şu ortak mesajı ılettı- ler: "Tüm Haber-Sen üyesiyim. Basın olarak verdiğiniz hi/metin biz PTT calışanlarının emeği sa- yesinde olduğunu biliyor musu- nuz? Patlamay a hazır bomba gi- biyiz. Grev ve toplusözleşme hakknnızı kullanmak istiyonız. Bunun için PTT çalışanı olarak gerekeni yapacağız. Korkunun ecele faydası yok." Yaklaşık 85 bin PTT'cinin sözleşmeli statüsünde ve tama- men güvencesiz çalıştığı haber- leşme işkolunda, yaklaşık 5 bin çalışan da 657 sayılı devlet per- soneli yasası kapsamında çalış- tmlıyor. Özellikle sözleşmeli personelle hemen hemen aynı ışleri yapan yaklaşık 15 bin çalı- şan ise işçi statüsünde ve sendi- kah. Sözleşmeli bir personelin, son zamlarla birlikte aldığı or- talama ücret 4.5 milyon lira iken, grev ve toplusözleşme hakkına sahip ve aynı işi yapan bir işçi geçtiğimiz günlerde im- zaladığı yeni toplusözleşme ile ortalama 13 milyon lira ücret alıvor. TBMM Anayasa Ko- ınısyonu'nda, kamu görevlileri sendikalan yasa tasansı dün görüşülürken, 60 sendika yöne- ticisi, alkışb protestolarla, Atatürk ve Inönü bulvarlann- dan TBMM'nin Dikmen Ka- pısı'na geldiler. Matkap'tan eleştiri KÇSP adına burada bir ko- nuşma yapan Vicdan Baykara, "Dişimizle. tırnağunızla ördü- ğümüz ve bugünlere kadar getir- diğimiz mücadeleyi yok saya- rak, sendikalarımızı tanımayan TBMM Anayasa Alt Komisyo- nu kararını kabul edneyeceğiz" dedi. Baykara. alt komisyon karannın. hukuka ters olduğu- nu kaydederek "Karar siyasi bir tavırdır" görüşünü dile getirdi. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Nihad Matkap. komis- >onda, alt komisyonun karan- nı eleştirdi. Matkap, anayasa- da, memurlann sendika kur- malannı engelleyici hüküm bu- lunmadığını vurguladı. Sendika yöneticileri ile parla- mentoda görüşen SHP Grup Başkanvekılı Ercan Karakaş da, tasannın yasalaşma süre- cinde. değişiklik önergeleri ve- rerek, toplusözleşme hakkının >asada yer almasını sağlamaya çalışacaklannı belirtti. Kara- kaş, "Sendikal hak, calışanların hakkıdır" dedi. Yasa taslağı Öğretmene sendika hakkı tanındı ANKARA (Cumhuriyet Büro- su) - öğretmenlerin sendika kur- malan, sendikalara üye olmala- n. yönetim ve denetim kurulla- nnda görev yapabilmelerine olanak taruyan "Milli Eğitim personel yasa taslağı". bakanhk örgütü ile ilgili kuruluşlann gö- rüsüne sunuldu. Öğretmenlerin 657 sayılı Dev- let Memurlan Yasası kapsamın- dan çıkanlmasının hedeflendiğı taslakta, eğitim-öğretimle ilgili personelin nitelikleri, yetiştiril- raeleri. atama ve yer değiştirme- leri, sınıflandınlirıalan. görev, yetki ve sofumluluklan. ilerleme ve yükselmeleri ile her türlü öz- lük haklan yeniden düzenlendi. Taslakta, eğitim-öğretirn.hiz- metlerini aksatacak biçimde grev karan alınmaii ve bu yönde propaganda yapılması yasak- landı. öğretmenlerin iki yılda terfi etmeleri hükme bağlanırken, "düz öğretmen", "uzman öğret- men" ve "başöğretmen" sınıfla- malan getirildi. Taslak uyann- ca, öğretmenlerin sıruf atlama- sında, hizmet yılı ve kredi sayısı esas alınacak. Milli Eğitim Bakanlığı mer- kez ve taşra örgütü kadrolanna atamalarda "liyakat ve hiyerar- şik yapı" ilkesi gözönünde bu- lundurulacak. Milli Eğitim Müdürlüğü'nde "şef" olarak görevlendirilecek personelde müdür yardımcılığı, müdür baş- yardımabğı ve okul müdürlüğü görevlerini yapmış olma koşulu aranacak. SHP lideri Karayalçın ile köy yakılmasını değerlendiren Genelkurmay Başkanı: 'Kurumın yanmda yaş da yanıyor' ; •TunceliMilletvekili Sinan Yerlikaya, olaylan aynntısıyla Genelkurmay Başkanı 'naanlattı. Yerlikaya, yurttaşlann anlatımlanna dayanarak, köylerin askerler tarafından yakıldığını belirtti. Karayalçın, "Kuşkulu noktalar var, aydınlığa kavuşmasını istiyoruz" dedi. ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - Tunceli'de köylerin PKK tarafından yakıldığını bil- diren Genelkurmay Başkanı Orgeneral İsmail Hakkı Kara- dayı, baa köylerin askerler ta- rafından yakıldığı iddialannın araştınldığını, savlann doğru çıkması durumunda suçlulann yargıya sevk ediknesinden en- dişe duyulmamasını istedi. Tunceli Milletvekili Sinan Yer- likaya'nın. askerlerin sorumlu- luğuna ilişkin aynntılı açıkla- malannı dinleyen Karadayı, operasyonlar sırasında kimi yurttaşlann zarar görebildiğine dikkat çekerelc, "Bazen kunı- Dim yanında yaş da yanabiliyor" değerlendirmesini yaptı. Karayalçın ile görûşme Orgeneral Karadayı'nın, ön- ceki akşam SHP Genel Başkanı ve Başbakan Yardımcısı Murat Karayalçm'a yaptığı nezaket zi- Avrupa ve ABD insan haklan komisyonları inceleme yaptı Tür/dye,insanhaklandenetiımnde ANKARA (Cumhuriyet Bûrosu) - Türkiye, Avrupa \"e ABD insan haklan komisyonlannca yakın takibe ahndı. Avrupa Konseyi insan Haklan Komisyonu, öncekı gün Ankara Emniyet Müdürlüğü'nde sorgu odalannı inceledi. ABD'nin insan haklanndan sorumlu Dışişleri Bakan Yardıması Joim Shattuck, Güneydoğu Anadoiu Bölgesi'ni de kapsayan Türkiye gezisi için bugün Ankara'ya gelecek. Ankara Emniyet Müdürlüğü'ne önceki gün gelen 5 kişilik Avrupa İnsan Haklan Komisyonu, Terörie Mücadele Şubesi'ne giderek gözaltına abnan kişilerin sorgulanmast hakfanda bilgi aldılar. Komisyon üyeleri, kapatılan DEP'in eski miUetvekillerinin sorgulandığı odalan da gördüfer. Pontiac otomobil sorgusu Avrupa Konseyi heyetinin Ankara Enmiyet Müdürlüğü'ndeki incelemeleri sırasında inlgisz, beigesiz ve ömargıu bir tutum içine girdikkri'. bu tavnn tepki yarattığı bildirildi.' CBmhuriyet'e bilgi veren yetkililer, heyetin 12 Eyiül döneminde 5. ve 6. katta bulunan toplu nezarethaneleri ve hücreleri sorduğunu söyledikr. Emniyet yetkilileri ise sorulan bölümkrin >ıkıldığmı ve modern sorgu odalanmn • Avrupa Konseyi İnsan Haklan Komisyonu, Ankara Emniyet Müdürlüğü'nde sorgu odalannı gezdi. Heyetin, incelemeleri sırasında 'bilgisiz, beigesiz ve önyargılı bir tutum içine girdiğT, bu tavnn tepki yarattığı bildirildi. yapıldığını anlattüar. Komisyonüyelerindenbirinin,2yüönce Türkiye'ye yaptığı benzer amaçiı bir ziyaret sırasında Emniyet Müdüriüğû önünde gördüğü 'Pontiac' marka otomobilin şimdi nerede olduğunu sorması, heyetin ciddiyeti konusunda kuşku uyandırdı. Tepki gösteren bir emniyet yetkilisinin, heyet üyelerine "Türkiye'ye turisdk geziye mi geküniz" diye sorduğu öğrenildi. Shattuck AnkaraMa İnsan haklan konusunda Türkiye'ye yönelik dış baskılar, Ankara'ya ziyaretler düzeyinde yansımaya devam ediyor. ABD'nin insan haklanndan sorumlu Dışişleri Bakan Yardımcısı Shattuck, Ankara'da 2 gün kaldıktan sonra Güneydoğu Anadolu'ya geçecek. Shattuck, temaslan stfaanda, Türkiye'ye verilen düşük faizli kredinin yüzde 10'luk şarth bölümünûn kaidınbp katdınlmayacağı konusunda hazırlayacağı insan haklan raporu icinde bilgi toplayacak. Shattuck'un ziyaretinin, kapatılan DEP üyesi baa miUetvekillerinin yargılanmalan ve Güneydoğu Anadoiu'da bazı köylerin yakıiması nedeniyle Türkiye'ye yönelik baskılann arttığı birdöneme rastladığına dikkat çekiliyor. yaretinde Tunceli'deki köylerin yakıiması olaylan da değerlen- dirildi. Karayalçın'ın isteğı üze- rine görüşmeye katılan Sinan Yerlikaya, yurttaşiann anla- ümlanna dayanarak. köylerin askerler tarafından yakıldığını belirtti. PKK'nin yararlanma- sını önlemek için askerlerin köyleri boşaltma politikası izle- diğini beürten Yerlikaya. "Üzü- ierek belirtmek isterim ki, boşal- tümavan köyler yakılmaktadır. böylece insanlar göçe zorlan- maktadır. tçişleri Bakanımızm, PKK'nin yaktığı ya da yurttaş- lann kendi evlerini yaktığı de- ğerlendirmesi, gerçeği yansıtmı- yor. Bu mümkün de değildir" dedi. Tunceli insanının, PKK'- nin kucağına itilmemesini iste- yen Yerlikaya, "Operasyon yapıunasın demiyorum, çünkü hepimiz PKK belasına düşmü- şüz. Operasyon yapılsın, ama devletine bağlı insanlarımız mağdur edilmesin. Askerimizi ve devietimizi küçük düşürücü bir davTanış içinde değiüz, aksine. bunu yapanlardan şikayetçiyiz" diye konuştu. Kuşkulu noktalar SHP lideri Karayalçın da. köy yakma olaylannda 'kuşku- lu noktalar' bulunduğunu belir- terek. amaçlannın bunlan ay- dınlatmak olduğunu söyledi. Değerlendirmeleri dinleyen Or- general Karadayı, iddialan kıs- men incelettirdiğini bildirdi ve kendisine ulaşan bilgilere göre köyleri PKK'nin yaktığmı söy- led'i. 'Endişeniz oünasın' Olayın basına yansıtılış biçi- mi ve askerlere yönelik eleştiri- ler hakkında bir değerlendirme yapmayan Karadayı. "Detaylı inceleme yaptıracağım, suç ve suçlu varsa mahkemeye sevkedi- leceğinden endişeniz oünasın" dedi. Devlete sahip çıkmanın herkesin görevi olduğuna dik- kat çeken Karadayı. operas- yonlann sürdürüldüğünü, bu sırada kimi yurttaşlann zarar görebildiğini söyledi. Kara- dayı'nın, "Maalesef, operas- yonların tabiatından dolayı ba- zen kunınun yanında yaş da ya- nabiliyor" değerlendirmesini yaptığı öğrenildi. Görüşmede, Karayalçın ile Yerlikaya'nın. Genelkurmay Başkanı'na Tunceli'ye giderek yurttaşlarla görüşmesini öner- dikleri. Karadayı'nın ise, bunu daha sonra değerlendireceği be- lirtildi. ARAYIS TOKTAMIŞ ATEŞ Türkiye'deki Değişim Değerli okurlarım umarım anımsayacaklardır. Salı günkü yazımda değişimin kuramı üzerinde durmuş ve üretim güçlerindeki (doğal koşullar, bilimsel veteknolo jik yapı ve insan) bir değişimin, altyapıyı (mülkiyet, pay- laşım ve sınıf yapısı) da değiştireceğini ve altyapıdaki bir değişimin de tüm üstyapı kurumlarını değiştireceğini vurgulamıştım. Türkiye hızla değişmektedir. Bunu görmemek için kör olmak, bu değişime karşı çıkmak için de düpedüz akılsız olmak gerekir. Kör değilim. Değişimi görüyor ve yorum- lamaya çalışıyorum. Kimi akılsızlıklarım olmuşsa da, değişime karşı çıkmanın mümkün olmayacağını bilecek kadar akıllıyım ya da akıllı olduğumu sanıyorum. Ama gene de bu değişimi doğru "yorumlamak" ve toplumu- muzu nereye "götürebileceğini" sağlıklı bir biçimde be- lirlemek gerektiğini düşünüyorum. önce şunu saptamak gerek: Toplumumuzun altyapı- sında ortaya çıkan değişim, üretim güçlerindeki hangi değişimlerin sonucudur? Ikinci olarak saptanması gereken nokta şudur: Üretim güçlerindeki değişim "kendiliğinden miolmuştur"yada "birileri tatafmdan" mı gerçekleştirilmiştir? Ve nihayet şunu sormak gerekir: Bu değişim iyi mi ol- muştur, kötü mü olmuştur? Çok zor olsa, hatta imkansız gibi görünse bile; bu değişime karşı çıkmak mı gerekir, yoksa "olan olmuş"diye sahip çıkmak mı? Çok zor soru- lar bunlar. Belki kağıt üzerinde yanıtlaması kolay ama, yaşama geçirilmesi çok zor sorular.. Once ilk soruyu yanıtlayalım. Üretim güçlerindeki bü- yük değişim "teknoloji" ve "insan"ûa olmuştur. Tekno- lojideki değişime karşı çıkacak halimiz yok. Her teknolo- jik ve bilimsel ilerlemenin, "insanlığın hayrına olduğu- nu" düşünürüm. Ama "insanımızdaki" değişimin, pek "hayırlı" bir değişim olmadığını düşünüyorum. Türkiye'de insan değişmiş, ya da değiştirilmiştir. Ina- nılmaz gücü olan kitle iletişim araçlarıylaTürk insanının, bir tür beyni yıkanmıştır. (Burada teknolojinin pek de ha- yırlı olmayan bir işlevini görüyoruz.) Toplumumuzun ah- laki değerleri sarsılmış, gelenek - görenek, dürüstlük, doğruluk, tutumluluk, yurtseverlik vb. gibisinden her tür- lü inancı, içi boşaltılmış sloganlar haline sokulmuştur. Bizim "değişimciler" insanımızın bu durumunu "veri" kabul etmek istemekte ve buna karşı çıkanları "çağdışı" olmakla suçlamaktadırlar. Oysa ki toplumun geniş ke- simlerindebile, bu "g/d/şafa "direnmevardır. Erbakan - ın, Ecevit'in, Türkeş in hızla yükselen trendlerini başka türlü açıklamak mümkün müdür? Toplumumuzda yeni bir altyapı oluşmaktadır. "Payla- şım" gitgide bozulmaktadır, "mülkiyet" gitgide daha sınırlı ellerde toplanmaktadır. Ve yeni bir sınıf türemek- tedir' Rantiye Bunlar hiç "çalışmadan", "alınteri akıt- madan" toplumun en üst gelır düzeyine gelip kurulmuş- lardır. Birsüreöncebirtelevizyonprogramında, bizdeki "süz- me değişimcilerden" en uzun boylu olanlanndan ve en hızlı "dönenlerinden" birisi, rantiye olmanın övgüsünü yapıyor ve "teknolojinin insanoğlunu getirdiği bu üstün noktanın(!)" farkına varmayan bizım gibi yazarları, çağdışı olmakla suçluyordu. Ne diyelim?.. Bir yandan da bu yeni mülkiyet ilişkileri içinde "devleti küçültmekten" söz etmektedirler. Sözde "devlet küçü- lünce, birey inisiyatifi artacakmış..." Sözde, "merkezi yönetim ağırlığmı yitirince, yerel yönetimler güçlenir- miş ve bu da doğrudan demokrasiye bir adımmış..." ıBünyanın neresinde devlet küçülünce "birey inisiyati- fi artmış" acaba? Meydan "mafya'ya, ya da mafya ben- zerlerine kalır devlet küçülünce. Eh, bu da bir anlamda "birey inisiyatifi" sayılır ama, herhalde bizim süzme de- ğişimciler bunu kastetmiyorlar.. Türkiye gibi "mozaik benzeri" ülkelerde, yerel yöne- timlerin özerkliğinin artması, ayrılıkçı yangınlara benzin dökülmesi demektir. Üniteryapıyı bozmak, parçalanma- nın imzalanması demektir. Zaman, zaman "Acaba bi- zim değişimciler hiç gazete okumuyorlar mı?" diye dü- şünüyorum. Yugoslavya'yabaksalaryeter... Bizim deği- şimcilerin bir kısmı da (eski) solcu. (Halen solcu olduğu- nu sanan 8a var.) Ama bunların bayraktarhğını yaptı- kları "Yeni Dünya Düzeni" içinde Türkiye'ye biçilen "rol", ABD'nin planladığı ve yaşama geçirdiği bir şey. Acaba bizler durumun değerlendirmesini yapmaya çalı- şırken, ABD de mi "solcu " oldu?.. Ayrıca ilginç bir husus var. Bizim değişimciler, özel- leştirmeden yana. IMF (ve tabii ABD), dayatıyor bunu. Ama aynı ABD, Türkiye'de Karabük'ün özelleştirilmesi- ni isterken, devletin Ereğli'den elini çekmesini isterken ve bu konuda her türlü zorlamayı yaparken; kendi de- mir-çelik endüstrisine yüz milyarlar akıtmaktadır. Bu ne iştir? Bu ne perhiz, ne lahanaturşusudur?.. Değişim kaçınılmazdır. Ama dıştan empoze edilen bir yozlaşmayı "değişim" diye sineye çekemeyiz. Zaten son on yılda değişim adına yapılan pisliklerin üzerindeki perde, bir mafya tetikçisinin üç kurşunuyla aralandı. Belki gene örterler üstünü. Ama nereye kadar ve ne za- mana kadar? Mızrak çuvala sığar mı?.. Ege Üniversitesi'nde de iki günlük boykot İZMİR (Cumhuriyet Bürosu) •• İzmir'de öğretim elemanlannın dersleri boykot eylemi genişleyerek sürüyor. Dokuz Eylül Üniversitesi'ne bağlı GSF ve Eğitim Fakültesi'nin ardından dün de Ege Üniversitesi'ne bağL Fen Fakültesi öğretim elemanlan iki gün dersleri boykot karan aldılar. Bu arada GSF'de öğrenciler eyleme destek amacıyla imza kampanyası başlattılar. İzmir'deki öğretim elemanlan aynca, 22 ekim cumartesi günü üniversitelerin sorunlannı içeren mektuplann Bakanlar Kumlu'na gönderilmesi eylemi yapacaklar. Mektup eyleminden bir hafta sonrası için de miting yapılması planlanıyor. Feyyaz Tokar, beyin kanaması geçirdi İstanbul Haber Servisi - İşadamı ve gazeteci Feyyaz Tokar. beyin kana- ması geçirdi. Amerikan Hastanesi yoğun bakım servisinde tedavisi sü- ren Tokar'ın durumunun dddiyetini koruduğu belirtildi. İşadamı İnan Kıraç'ın davetinde bu- lunduğu sırada rahatsızlanarak has- taneye kaldınlan Tokar'm durumuyla ilgili olarak, doktorlan bugün bir açıklama yapacak. İş yaşamına atılmadan önce uzun yıllar gazetemizde de çalışan Tokar'ı, iş adamı Rahmi Koç, ANAP lideri Mesut Yılmaz ve eşi de ziyaret etti. İşçi simsapları yakalandı • ANKARA (AA) - Rusya'da çalışmak üzere işçi göndermek amacıyla şirket kuran ve 334 kişiyi dolandıran iki kişi yakalandı. Ankara Emniyet Müdürlüğü Mali Şube'de den alınan bilgilere göre bir istihbaratı değerlendiren ekipler. Kızılay Necatibey Caddesi'nde bulunan "Atalar İnşaat' adlı şirketin işçi simsarlığı yaptığını belirledı. Yapılan soruşturma sonucu, işyerinin sahibi Selçuk Şükriioğlu ve Şahamettin Dursun gözaltına ahndı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle