Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 18EKİM1994SALI
DIZIYAZI
ANKARA NOTLARI
MUSTAFA EKMEKCI
Kazak nüfiısbilimci Makas Tatimov, Türk dilli halklann geleceğini Climhurİyet 'e yazdı
21. yüzyıl Türklerin olacak1983 yılından ben istatistik \e demografi bi-
limlerince Türk dilli halklann sayısı. yerleşimi ve
büyüme hızı her yönüyle incelenmış, bilim açı-
sından doğru biçimde sayılmış bulunmamakta-
dır. O tarihten bu yana Türk topluluğu, yaklaşık
yüzde 26-27 büyümüş, nitelik açısından da geliş-
miştir. Geçmişte göçebe topluluğunun esas teme-
lini oluşturan Türk halkJan şu anda dünya nüfu-
sunun kırkta birinı oluşturmakta ve dünya tarihin-
de özel bir konuma sahip bulunmamaktadırlar.
L'çsuz bucaksız genış Avrasya'da. Türk dilli
halklar yayılma ve yerleşme açısından en ön sıra-
dadır: Türk dilli halklar kuşağı yerleştiği bölge-
nın kuzeydoğusunda ta Kuzey Buz Denizı'nden
başlayarak, güneybatısında da Boğazlar'a kadar,
yaklaşık 14-15 milyon kilometrekarelik toprağı
kapsamaktadır.
Tarihi boyunca haksızlığa en çok ugrayanlar
Türk kökenlilerdir. Aşağı yukan kırk ulus ve halk-
tan oluşan Türk kökenliler, daha çok başkalannın
egemenliği altında bulunup. onlann dediklerine
uyup, koşturulduğunca vürümekle gününü geçir-
mişlerdir. 20. yüzyılda sadece bır tek Türkiye,
Slav dünyası ıle kıyaslandığında şimdilık sayı yö-
nünden daha az olmasına karşın. demografik bü-
yüme hızı açısından oldukça öndedir (8-10 kat).
Türkler kendi lerinebov attırmayan. serbest ge-
lişmesine olanak \ermeyen, diz çöktüren Slav
dünyasından. sonuçta sayı açısından da daha faz-
la olacaklardır ve böylece gelecekte 3 50-400 mi I-
yona ulaşacak olan Türklere. 250-300 mılyonluk
Slavlar artık sahıp olamaz ve egemenlik kuramaz
duruma geleceklerdir diye düşünüyoruz.
ISIav halkları demografik
durgunluğa girmiştip
Demografik büyümenin kendi yasalan vardır.
Avrupa ırkına yakın Slav halklan. özellikle Rus-
lann ta kendısı. şimdi demografik durgunluğa gir-
mişlerdir. Bununla birlikte nüfus artışını, doğa \ e
iklim koşullan da etkiler. Diyelim ki, Sibirya"nın
dayanılmaz ayazına kıyasla güneydekı sıcak ik-
limde nüfiıs artışı daha fazladır Selçuklulann ye-
ni sıcak topraklara kayması onlann nüfuslannın
hızla artışının gerçekleşmesini olumlu biçimde
etkılemıştır. Kazaklarla kıyaslandığında güney-
dekı Özbeklenn nüfus artışı daha hızlıdır. Sibir-
ya'dan ayrılan Kırgızlar da Aladağlar'a (Tanrı
Dağlan) geldiklerinde nüfuslannı arttırmışlardır.
Ayazı bol Sibirya'da kalan kardeşlen Hakaslar,
Tuvalar. Altaylılar artmamışlardır. Demek ki ge-
nelde sıcak bölgelerde yerleşen ve çok çocuklu-
luk geleneğıni koruyan Türk dünyasının, sonuç-
ta 400 milyona rahat rahat ulaşıp, sömürgecilerin
kopardıklan coğrafyaya yeniden ulaşacağı ve bir-
leşeceği bilim açısından bellidir.
Türk dilli halklann eskiden oluşmuş. sürekli
yerleştiklen Avrasya'nın tam merkezi. özellikle
Merkezi Asya. Kazakıstan, Orta Asya, Güney Si-
birya. Idil boyu ve Ural Nehn yöresidir(9 milyon
kilometre kare). Bu topraklarda şu anda Türk dil-
li halk \e uluslann yandan fazlası oturmaktadır.
Birkaç yüzyıl önce bozkırlann sert savaş ve ik-
lim koşullan. göçebe Türklerini Doğu Sibirya'nın
güneyi ile Küçük Asya ve Kafkaslar'da yeni yer-
leşim bölgeleri aramaya itmiştir. Son 'anayurt'ta-
ki toprak kapsamı öncekı anayurtla kıyaslandığın-
da üç kat az olmasına karşın ınsan vaşamına da-
ha elverişli olması ve sıcak ıklim nedeniyle ora-
larda şu anda bürün dünyadaki Türklerin vansın-
dan fazlası otunnaktadır. Bununla birlikte çok nü-
fuslu uluslara tran'ın dağlık bölgelerinde, Güney
Kafkasya'da. Balkanlar'da veTuna ile Don nehir-
leri arasında: nüfusu az olan Türk halklanna da
rastlanmaktadır. Ne yazık kı. az nüfuslu Türk
halklannın bazılan (Kınm Tatarlan. Malkarlar.
Karaçaylar. Meşhet Türkleri) savaş sırasında
(tkıncı Dünya Savaşı) atayurtlanndan zorla sü-
rülmüşlerdır.
Büyük tanhsel olaylar ve devletlerin kurulma-
sı Türk dillerinin yerleşerek daha geniş bölgelere
yayılmasına kesın etken oldu. llk Türk kaanlığı
kuruiduğunda Karluk dıllen, Altınordu zamanın-
da Kıpçak dillen. Aksak Timur dönemınde Ça-
ğatay dilleri. Osmanlı tmparatorluğu doruğunda
iken Selçuk dilleri serpilip gelişmişti.
I Türk (Hntn gelişme ve
I daralma süreci
Ne olursa olsun, göçebe yaşam biçimi dorukta
olan ortaçağ devrinde Türkleşme sürecinin hızlı
gerçekleşmesi kuşkusuz bır gerçektir. Bu tanhsel
dönemde Türk dillerinin Moğol, Mançur. Finnu-
gor, hatta Iran dillerini bıraz daraltmış olması
açıktır. lslam dininin yayıldığı dönemde ıse Arap-
ça, daha sonra sömürgecilik yıllannda Rusça,
Türk dillerini daraltarak dünya çapındaki önemi-
ni azaltmışlardır.
Zamanında Türkleşme sürecinin oldukça genış
yayılımı. bugünkü Türk dilli halklann çeşıtli ırk-
lara dağılmış olmalannı açıkça kanıtlamaktadır.
Çünkü insanın ırk özellikleri dil özelliklerinden
daha erken meydana gelmiştir. Sibırya'daki Türk
dilli halklar, salt Moğol ırkından; Idil boyu Türk-
len, kanşık Ural ırkından; Orta Asya Türklen,
kanşık Turan ırkından; Gagavuzlar'ın ise salt Av-
rupa ırkından olduklan bilinmektedir. Kanımız-
ca. eski göçebe Türk topluluğu bugünkü Kazak
bozkırlannda oluşmuş, Güney Sibirya ırkı teme-
linde gelişip, oralardan güneye, kuzeye, batıya ve
doğuya yayılarak diğer ırklarla kanşıp söz konu-
su öteki kanşımlan oluşturmuştur. Bu yüzden Ka-
zak ve Kırgızlar. Nogay ve Karakalpaklar. eski
Türkçeyi oldukça temiz biçimde korumuşlardır.
Türk halklannın demografisını incelediğimiz-
de, onlann dilleri kültürleri ve yerleşmeleri açı-
sından bırbirine çok yakın, ikişer ya da üçer, ba-
zılannın ise dörderli gruplardurumunda oldukla-
nnı ve sayılannda belli ilişkiler olduğunu sapta-
dık. Ömeğin, Türkiyeli-Azen-Karapapah; Özbek-
Uygur. Kazak-Kırgız-Karakalpak; Tatar-Başkurt.
Türkmen-Kaşkay-Kızılbaş-Karadağ; Kumık-Ka-
raçay-Malkar-Nogay; Altaylısor; Tuva-Hakas-
Uranhay-Topa; KınmTatarlan:Kınmçak vs. Bun-
lann arasında büyüğü, ortası. küçüğü olduğuna
Makas Tatimov gelecek yüzvıla ilişkin şöyle diyor: "Türkler kendilerine bo> attırmayan, serbest
gelişmesine olanak vermeven, diz çöktüren Slav dünyasından, sonuçta sav ı açısından da daha faz-
la olacaklardır ve böylece gelecekte 350-400 milyona ulaşacak olan Türklere, 250-300 milyonluk
Slavlar arOk sahip olamaz ve egemenlik kuramaz duruma geleceklerdir dive düşünüyoruz.'''
hıç kuşku yoktur. Büyüklennın arasında bağım-
sız bır ulus olarak bölünme eğilimi daha ağır ba-
sıp. bugün de tümüyle sonuçlanırken, küçükleri-
nın arasında ıse tam tersine. bütün bir ulus olarak
bütünleşme süreci yaşanmaktadır. Bazı siyasal
nedenlerden bu süreç durdurulabilir. Kınm ve Ka-
rayımlar ile Kınmçaklann çeşitli yörelere göç et-
mesı ve zorla parçalanmalanyla bu süreç sonuç-
lanmıştır diyebihriz. Buradaki suç tümüyle Rus
sömürgecıliğinindir!
Sayısal incelemeye başvnrduğumuzda görürüz
ki, Türk dilli halklar Avrasya kıtasında sayısal açı-
dan altıncı sıradadırlar. Dil açısından yaklaştığı-
mız zaman Çın. Hint, Slav, Roman, German dıl-
lerinden sonra gelmektedirler. 21. yüzyılın sonla-
nna doğru Türk dillilerin üçüncü sıraya ilerleye-
oluşturabileceginı dikkate almalıyız.
Bizim yaptığımız hesaba göre Türk dilleri beş
gruba. kırk dile. yüzden fazla şiveye bölünmek-
tedir. Türk dilli halklarda önceleri şıveler yersız,
fazla oluşmuştu, onlar şimdı de korunmaktadır.
Örneğin Tatardilınde Nogaybak, Mişar. Teptyar.
Kreşen. Kınrn. Baraba. Astırhan şivelerine rast-
lanmaktadır. Özbek ve Uygurlardakı şıveler ayrı
yörelere göre oluşmuştur. Öteki dillerdeki gıbı
Türk dillerinde de demografik etkenlerin ovnadı-
ğı rol çok önemhdir. Dil bilim adamlan Kazak-
çada şivelenn çok bellı olmamasını göçebe yaşam
biçımı ıle bağlantılı bır olgu olarak değerlendir-
mektedırler. Geçen yüzyıllarda Kazaklar yedi ku-
şağa dek akrabalara ne kız vermış ne de kız almış-
lardı. Bu nedenle onlar kız alabilmek ıçın uzak-
Ke olursa olsun Türk dünyasının birleşerek işbirliğine dönme
zamanınm geldiği apaçıktır. Bunun en başlıca adımı olarak Türk
dilli halklann 'Dünya Türkler Kurultayı'nın düzenlenmesi
gerekiyor. Bu, eski Türklerin soylan olarak atalanmıza karşı
büyük borcumuz ve geleceğe karşı onurlu görevimizdir.
Önümüzdeki yüzyılın Türklerin olacağı benim için açık seçiktir!
ceklerini varsayıyoruz.
Türk dilli halkiar sayısal açıdan kendi aralann-
da çok farklıdırlar. Onlann tarihsel > azgısının has-
sas zamanlarda çeşıtli biçimde oluştuğunu rahat-
ça söyleyebilinz. Az nüfuslu halklara özel yardım
yapılmazsa onlann gelecekte vok olma tehlikesi
vardır. Buna karşın az nüfuslu Türkler kendi ge-
leceğını çok nüfuslu Türkler dünjasının bütünlü-
ğü içinde duvarlarsa, az olmanın zor sonuçlannı
rahatça giderebilirler.
Türk dilli halklann tam listesi kırka ulaşmak-
tadır. Bazı ufak halklan (örneğin Meşhet Türkle-
nnı Türkiyeli Türklerden. Kınmçaklan Tatarlar-
dan, San Uygurlan dığer Uygurlardan. Tofalan
Tuvarlardan) ayırarak değerlendirmek. tepkilere
neden olabilir. Bu konuda kökü bir olan kardeş
halklann bölünüp uzun yıllar bovu bırbirinden
kopmalan onlan dil. adet, gelenek \e görenekle-
ri açısından uzaklaştırıp, >eni ulus özelliklerini
taki aullara (köylere) gidip, başka aşıretten kız al-
mak zorundaydılar. Genellikle yedi kuşagın de-
gişimi içın en az 250-300 vıl gereki\ordu.
Zengın ınsanlar 1000 kilometre. orta düzeyli-
ler 500, fakirler ise 100 kilometre uzaklıktaki böl-
gelerden kız ısterdı. Eğerkız alma uzakhklan sü-
rekli harekette olduğunu ve göç yönlerinin birbi-
n>le kesışmediğıni dikkate alırsak. göçebeligin ve
kız alımının Kazak şivelerinin olmamasının tek
nedeni olduğu kuşku götürmez. Galiba, dilimizin
ana dil olarak adlandınlması da bu nedendendir.
Ocak yanındakı anneler ve yetişmış ev lenmiş kız-
lar, dilimizin anlığını, doğal temelini korumada
baş etken olmuşlardır. Bu nedenle olsa gerek Ka-
zak dılı; doğadan, ocak başında, can sıcağı ile ak-
rabalık ilışkılen oldukça korunabilir dil olarak
oluşmuştur. Bu da ana dilimizin derinlerindeki
demografik gücünü göstermektedir. Bu konuyu
iyice kavrayabilirsek bizım geleceğimiz açısın-
dan son derece önemli olacaktır.
Değerlendirecek olursak, Kazaklar arasındaki
en etkıli demografik etken dil ortamının doğru-
dan etkisi ile kendi ana dilini yitirme süreci an-
cak şimdi durdurulmuş olup kendi ana diline dö-
nüş süreci yeniden güç kazanmaya başlamaktadır.
Demografik durumumuzun iyileşmesi buna bü-
yük katkılar saglamasına karşın bu süreci daha da
hızlandırmak için yaşamımızın her döneminde
(örneğin çocuk yetiştinnekten, onlan evde egit-
mekten okullarda eğıtmeye, emeğe yatkınlaşma-
ya değin, ülkemizin devlet dilini her konuda res-
mi kullanmaya kadar) ona etkileyici bir biçimde
yardım etmek gerekmektedir.
Başka bir deyişle etkın dil politikasını demog-
rafik açıdan kendi lehimize olan değişimlerle bağ-
daştırdıgımızda ancak sonuç alınabilir. Yani, ana
dilimize babanın gücü ile (demografi ile) çiçek aç-
tırabiliriz. Bunun bizim için, Kazak Türkleri için
çok derinlerde butunan acı gerçek olması, herke-
sin bilgisindedir.
İ
Atayurt ve toprakları
bötünen Türkler
Türk dilli halklann eski atayurdu, eski Sovyet-
ler Bırligi'nde bulunmaktadır. Bu nedenle bütün
Türklerin yüzde 40'tan fazlası eski SSCB toprak-
lannda oturmaktadır. Kırktan fazla Türk halkının
yirmi beşinin ulus durumunda tarihi oluşmuştur.
Ne yazık ki, bazılannın ulusal topraklan sınırlar-
la ikiye bölünmüş durumdadır. (Örneğin Azeri-
ler, Kazaklar, Türkmenler, Özbekler, Kırgızlar)
Azerilerin yansından fazlası (9 milyon) fran'da
yaşıyor, Türkmenlerin ise üçte biri sömürgecilik
zamanında Fas'a kadar göç etmiştir. Bunun gibi
Kazaklann yüzde 12'si, Özbeklerin yüzde 10'u,
Kırgızlann >üzde 6'sı Çin ve Afganistan'da otur-
maktadır Kınm Tatarlan ise yalnız sömürgecilik
degil, daha sonrakı Stalınızm zulmü ıle sürgüne
uğrayıp göçe zorlanmışlardır.
Birkaç Türk halkının tanhsel yazgısı zor kosul-
larda oluşmuştur. Sibirya"dakı Türk halklan sö-
mürgecilik dönemınde ve Sovyet iktıdarı yıllann-
da tümüyle yok olmanın eşığindeydıler. Zama-
nında Kazaklarla eşit olan göçebe Nogay halkı sö-
mürgecilerin acımasız yok etme sıyasasına uğra-
>arak bugünlere çok az sayı ile ulaşmışlardır. Ta-
tarlar, Başkurtlar. Çuvaşlar ise zorla Ruslaştınl-
mışlardır. hatta Hıristiyanlaştırılmışlardır. Türk
halklan arasında sayısal açıdan üstün uluslardan
biri olan Kazakların, Sovyet iktidan yıllarında
zorla yeTİeşık yaşama geçırilmesınden ve kolek-
tifleştirilmesinden dolayı açlık ve Coloşekin zul-
münden sayılan azalmış. zayıflamışlardır. Bugün-
kü demografi seli bazı Türk halklann sayısal açı-
dan olumsuzluklannı hala doldurmuş değildir...
Geçmiştekı bu ağır yazgısına karşın Türk dilli
halklar kendilerinin demografik artış olanakları-
nı ıçlerinde koruyabilmişlerdır. Hızlı demografik
büyüme yardımıyla nüfuslan oldukça artmakta.
dünya halklannın arasındaki ağırlıkları ıse her ge-
çen gün büyümektedır. Sonuç olarak Türkler ile
sömürgecı Ruslar arasındaki demografik savaşın
cephesi şu anda Kazakıstan'dan geçmektedır.
Türklerin demografisini inceledigimizde, ge-
çen tarihsel zorluklann sonucunda oluşmuş özel
olgular fark edilmektedır. Sömürgeci merkezler-
den uzakta olanlar ya da sömürülmeye daha geç
naşlanan topraklardaki Türklerin sayısı düzenii
olup. sürekli büyümektedır.
Örneğin. sömürülmeyi bilmeyen Türkiyeli
Türkler ve sömürgecilik ezgisi sadece kuzey böl-
gelerini kapsayan Azeriler ve sömürgecılığin elı-
nin daha geç ulaştığı Özbeklenn nüfusu oldukça
artmıştır.
Sömürgecilik siyasasından büyük zarargörmüş
olan ve zulme uğramış Nogaylar, Kınm Tatarla-
n, Başkurtlar, Kazan Tatarlan. Kazaklar, Sibirya
Türkleri ise nüfus açısından saydığımız kardeşle-
rinden geri kalmış. hatta tam.tersine küçültülmüş-
lerdir. Onlar için demografik hızlı büyüme yeni-
den doğmakla eşıttir diyebilirim..
IÖnümüzdeki dönemde
Türk nüfus 3 kat artacak
Demografi bilimi (nüfusbilim) varsayımlannın
yaklaşık hesaplanna göre dünyadaki bütün Türk-
lenn nüfusu önümüzdeki dönemlerde 2.5-3 kat ar-
tacaktır.
Bu da nüfus açısından 350-400 milyona ulaş-
ması demektir. Uçsuz bucaksız Avrasya kıtasın-
da kendisi gibi etnodemografik gruplar içinde
Türklerin sayısı Çinliler ve Hıntlılerden sonrakı
Slavlann sayısına yaklaşır ve üçüncü olmasa bi-
le dördüncü sıraya ilerleyebilir. Bütün Türk dilli
dünyanın. gelecekte sadece dil ve kültür açısın-
dan değil.politık ve sosyolojık açıdan da birlik ve
bütünlük içinde olması ve yakınlaşması mümkün-
dür.
Bu gidişin etkileyici koşullannı yaratan güçlü
kaynak ise Türk dilli halklann hızla bü>ümesidir,
dilin yakın olması da bunun ana bagıdır.
20. yüzyılın sonuna dogîu Tatanstan. Başkır-
dıstan, 21. yüzyılın başında Saka (Yakutistan) \e
Tuva, ortasında Karaçay ile Malkar ve Kumık ile
Nogay, sonunda ise Uygur, Çuvaş ve Gagavuzla-
nn kendi devletlerini kunnalan ve egemenlige
ulaşabilmelen büyük bir olasılıktır.
Ne olursa olsun Türk dünyasının birleşerek iş-
bırligıne dönme zamanının geldiği apaçıktır. Bu-
nun en başlıca adımı olarak Türk dilli halklann
'Dünya Türkler Kurultayı'nın düzenlenmesi ge-
rekiyor.
Bu eski Türklerin soylan olarak atalanmıza
karşı büyük borcumuz ve geleceğe karşı onurlu
görevimizdir. Önümüzdeki yüzyılın Türklerin
olacağı benim için açık seçiktir!
Türkler hangi devlette olursa olsun. egemenlı-
ğini pekiştirerek, sömürgeciliğin görüntülenne,
gerek Moskova'dan gerekse Pekın'den, Tahran'dan
ya da Kabıl'den olsun, hatta VVashington ya da
Londra'dan bıle olsa. "bir yenden kol, bir yaka-
dan kafa çıkartarak" düzenii biçimde mücadele
vererek. eski er Türkün. atalanmızın yeşıl bayra-
ğınm altında toplanmalıdırlar!
Y A Y I N H A K K I C U I T l h U r İ y e t ' E A İ T T İ R . İ Z İ N S İ Z Y A Y I M L A N A M A Z
Nebahat Oldii Oldii Dirildi!
BIELEFELD - Yıllardır Almanya'da yaşayan Nebahat
Hanım, bir gün:
- Hep Almanlar gelip, Türkiye'deki seçimleri izliyoriar;
sen de gelip Almanya'daki seçimleri izler misin? Gözlem-
ci olursun! demişti.
Nebahat Hanım'ın önerisi ilginç gelmişti. Şimdiye dek,
Bielefeld'e birkaç kez gelmiştim; başka kentleri de dolaş-
mıştım. Bu kez, yalnız seçimleri ızleyecektim.
Nebahat Hanım, Polonya asıllı Alman Rudorf Pohlre-
ich'la evliydi; Nebahat Polhreich olmuştu. Alman yurttaş-
lığınadageçince, seçme-seçilmehakkını kazandı. Bu kez
Sosyal Demokrat Parti'nin Belediye Meclis Üyeliği'ne
adaylığını koydu. Nebahat, kendini yabancı saydığı gibi,
Almanlar da onu, yabancı Türk kızı bellıyorlardı. Istersen
ağzınla kuş tut. Yabancısın! Bir şey demeseler de anlaşı-
lıyor bu...
Seçim günü çok şaşırdım doğrusu. Nasıl da sessizdi or-
talık. lçki yasağı filan yok, sokaklar hemen hemen bom-
boş. Yollarda kol kolagirmış, sandıklarına giden çiftlervar.
Ne kimse kimseyi yaraladı, ne öldürdü!
Bielefeld'de yaşayan, Alman kızı Gabriel'le evli Rama-
zan Özgentürk'le dolaşıyoruz. Gabriel, üç hafta önce do-
ğum yapmış, Ismail, Lale'den sonra, Selim'i dünyaya
getirmiş. Gabriel'in oy hakkı var, birlikte onun sandığına
gideceğiz. Ramazan Ozgentürk, Ali'lerın, Nebil'lerin kar-
deşi. Burada işi lyi, evini de yeni yapmış.
Ramazan anlatıyor:
- Almanya'da çok sayıda Rus yaşıyor, Alman asıllı!
- Anlamadım, nasıl Alman asıllı Ruslar?
-18. yüzyılda, Rus Çariçesi Katerina, Almanya'da, Ka-
toliklerin baskısına uğramış pek çok Almanı, Rusya'yaça-
ğınp, oralara yerleştirmiş!
- Eeee?..
- Gorbaçov'dan sonra, bunlar, Almanya'ya gerı dönme-
yi tasarlamışlar. "Biz, demişler, böyle böyle aslında AJma-
nız, dedelerimız Rusya 'ya gitmişler; biz şimdi dönmek is-
tedik, döndük. Bizi yurttaşlığa alın!"
Kohl, bunları, Alman Anayasası'nın bir maddesine da-
yanarak, hemen yurttaşlığa almış. Vaktiyle Katoliklerin zul-
münden kaçanlar, bugün Katoliklerin partisı CDU'ya (Hı-
ristiyan Demokratlar) oy veriyorlar iyi mi?
Almanya'da yaşayan, emekli olmuş Mehmet Yaman
anlattı bir olayı; oy vermeye gıderken, Yugoslav asıllı bir
bayan komşusuyla karşılaşmış. Burada, kimse kimseye
"Nereye oy veriyorsun?" diye soramaz, sormaz da. Ama,
bizim Mehmet Yaman sormuş:
- Komşum, ikimiz de yabancıyız. Nereye oy versek?
- Ben CDU'ya vereceğim! demiş kadın.
- Neden, Sosyal Demokratlar'ın nesı var?
- Aman, demiş kadın, onlar komünistlerle ne işbiriiği ya-
parlar, komünizmi getirirler. Ben vermem!
Nebahat Pohlreich, Sosyal Demokrat Parti (SPD) için sa-
çını süpürge edıp, çahşmış; kapı kapı dolaşmış. 10 oy da-
ha alsa, CDU'lu adayı geçıp, Belediye Meclisi'ne doğru-
dan gırecekti. Yine gırdi, ama, doğrudan değil de, "lis-
fe"den. Sosyal Demokratlar fazla oy aldıkları için, ooy faz-
lası değerlendinldiğinde Nebahat Hanım da Belediye Mec-
lisi'ne gırmış oluyor.
Bielefeld'de Belediye Başkanlığı'nı Sosyal Demokrat
aday Angelika Dopheide kazandı. Geçen seçime göre
20 bin fazla oyla geldı. Sosyal Demokratlar kazanınca,
Frederic Ebert House'da düzenlenen parti içi şölende,
şarkılarsöylendi, başarı kutlandı. Nebahat Pohlreich, sa-
lona eşi Rudi ile birlikte girince, salon alkışkan yıkıldı. Her-
kes sanlıp Nebahat Pohlreich'i öpüyordu. Nebahat Hanım,
o sırada lısteden girdiğini bilmiyordu, umudu da yok muy-
du? Konuşma sırası kendine geldiğinde kısaca şöyle de-
di:
- Ben kaybetmedim. Yabancı kökenli olduğumu açıkça
söyleyerek, seçim kampanyası yaptım. Yerli-yabancı ay-
rımı yapmadan savaşım verdım. Adaylığımı koyduğum
yer, CDU'nun (Hıristiyan Demokratlar) kalesiydi. Ben 10
oyla, doğrudan gırememiş oldum! Bir yabancı olarak, as-
lında onlan sarstım. Bu, yabancı kökenliler içın, gerçek ba-
şarı sayılmalıdır...
Konuşmasından sonra, umutsuz biçimde evine giden
Nebahat Hanım'ı, gece yarasından sonra, 02.00'de SPD
il Başkanı Dr. Rainer Wend aradı:
- Sen listeden gıriyorsun, benı yalnız bırakmayacaksın,
sana guveniyorum! dedı.
Nebahat Hanım, ölüp ölüp dirilmiş miydi?
Nebahat Pohlreich gıbı, Yeşıller Partisi'nden Mehmet
Kılıçgedik de, "listeden" Belediye Meclisi'ne girmişti.
Nebahat, açık açık "yabancı" diye girmişti yarışa. Ba-
şansı büyüktü gerçekte.
Burada, bir şeyi daha gözledım: Yıllardır, Almanya'da ya-
şayan Türkler, burada her seçimde seyirciydiler. Türk yurt-
taşı olarak, Türkiye'deki seçimlerde doğru dürüst oy kul-
lanamıyorlar, sınır kapılarında oy kullanabiliyorlardı. Al-
manya'da, bir başka ülkede, konsolosluklarda, şöyle ya
da böyle oy kullanmaktan yoksundular. Her Batılı ülkede,
ülkenin yurttaşları seçimlere katılabilirlerken, Türkler ne-
den bundan yoksun olsunlar? Ismet Paşa'nın birsözü ge-
liyor usama:
- Komşularımızda, seçim üstüne seçim yapılırken, ben
duvarlara bakamazdım!
Yurttaşları oy kullanamayan yöneticiler duvarlara nasıl
bakıyorlar?
Bır gözlem daha: Burada, çöplüklerden oy pusulalan
çakmadığı gibi, kimse çarşafının içine oy pusulası ne sak-
lamadı.
Seçımlerden on beş dakika sonra da, sonuçlar alındı.
BULMACA
SOLDAN SAĞA: 1 2 3
1/ "Aptal. budala" anla-
mında argo sözcük. 2/
Haysiyet... Üzeri toprak
>a da otla örtülmüş sa-
man yığını. 3/ Bir me>-
ve... Elazığ'ın bir ilçesi. 4/
Tektonik çukur... İlen-
me. beddua. 5/ Yemek...
Cennet ile cehennem ara- 6
sında bulunduğuna ina- 7
nılan yer. 6/ Uluslararası
Çalışma Örgütü'nün sim- 8
gesi... Halojenler grubun- g
dan gaz halinde yalın ci-
sim. 7/ Eski Türk güreşlerinden
biri... Serbest meslek adamlannı
içinde toplayan resmi birlik. 8/ Af-
yondan elde edilen bir alkaloit. 9/
Bir yanşın belirli uzaklığı kapsa-
yan bölümlerinden her biri... Gü-
zel çiçekli bir süs bitkisi.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Bir zamanlar Av rupa'da da mo-
da olan Küba kökenli bir dans...
Eskrimde bir karşılaşma türii. 2/
Başıboşluk. kargaşa... Satrançta
bir taş. 3/ Daruşma kurulu... Nişastalı tanelerin suyla kaynatıla-
rak bulamaç kıvamına getirilmiş durumu. 4/ Güzel sanat... Sı-
cak ülkelerae yetişen. çok kalın gövdeli bir ağaç. 5/ Pokerde
aynı cins iki kâğıda verilen ad... Tuzağa düşürülen şey. 6/ İm-
kân... Bir şeyin eksiğini gidermek için ona katılan parça. 7/
Yayla ya da bahçe kulübesi... Bir bölgede yetişen bitkilerin tü-
mü. 8/ Tann'ya yalvarma... İskandinav mitolojisinde savaş ve
bilgelik tannsı. 9/ Uzaklık işareti... Büyük tencere.
B.
ü
C
L
1
A
5
E
L
i
•?
A
T
G
•M
£
•
j
i
o
•
A"
L
r
K
A
T
•
E
E
Lj
•
Ü
Â
T
•L
A
IM
1
R
A
•O
•u
•
u
L_
i
•
A
H
Â
/4
N